#Kastamonu Lahikası
Explore tagged Tumblr posts
fikret-i · 9 months ago
Text
Sizin mi'racınızı tebrik ve Mi'rac Sahibi'nin (A.S.M.) sünnet-i seniyesine sizi ve bizi tam muvaffak eylemesine rahmet-i İlahiyeden niyaz ediyoruz.
Her mü'minin namazı, onun bir nevi Mi'racı hükmündedir.
Allah, bu mübarek geceyi bizlere bereketli kılsın inşallah.
52 notes · View notes
insanmerkezi · 2 years ago
Text
Musibetler bizi sabra alıştırır
musibete uğramamış kişiler ham ve güçsüzdürler
" ey Musa seni çeşitli imtihanlarla sınayarak yetiştirdik"
Taha 40
"sair teellümat-ı ruhaniye ise; sabra, mücahedeye alıştırmak için Rabbanî bir kamçıdır"Kastamonu Lahikası
3 notes · View notes
nurgulbyrak · 4 years ago
Text
Tumblr media
“Bir saat tefekkür, bir sene ibadet-i nâfile hükmünde.”
7 notes · View notes
hemedani · 6 years ago
Text
Tumblr media
Sen de yolcusun. Bak ihtiyarlık şafağı kulaklarının üstünde tulu etmiştir. Başının yarısından fazlası beyaz kefene sarılmış. Vücudunda tavattun etmeye niyet eden hastalıklar, ölümün keşif kollarıdır. Maahaza, ebedi ömrün önündedir. O ömr-i bakide göreceğin rahat ve lezzet, ancak bu fani ömürde sa’y ve çalışmalarına bağlıdır. Senin o ömr-i bakiden hiç haberin yok. Ölüm sekeratı uyandırmadan evvel, uyan!”
|Bediüzzaman Said Nursi k.s 🌹 Mesnevi-i Nuriye 210
46 notes · View notes
sebperest · 3 years ago
Text
Tumblr media
Evet, elhamdülillah, bir Kastamonu Lahikası okumasının daha sonuna geldim. Daha nice okumalara diyelim.
1 note · View note
questionsonislam · 4 years ago
Note
I sometimes think of even committing suicide. I feel bored and distressed; I do not want to meet people. Is there a cure to this illness? What is it?
The distressed (qabz) and relieved (bast) states lexically mean psychological trouble, distress and comfort, relief. Badiuzzaman Said Nursi explains these states as follows in Kastamonu Lahikası:
“The other psychological pains is a divine whip to make a person get accustomed to patience and struggle. For, thedistressed (qabz) and relieved (bast) states occurring in people of understanding from the manifestation of majesty (jalal) and beauty (jamal) of Allah in the balance of fear and hope in order to show patience and to thank Him with the wisdom of not being affected by the danger of safety and despair is a famous principle of improvement according to the people who are aware of the truth.”
We can explain this statement as follows: Some spiritual problems are a divine whip given to us by Allah in order to make us accustomed to patience and struggle against the soul. The word whip is used here because when an animal gets lazy, a whip is used to make it active. Similarly, a person who gets lazy and lives monotonously is virtually whipped by the relieved and distressed states and he is ordered to do his duty seriously.
However, the phrase “the danger of safety and despair” in the statement above should not be ignored here. The state of safety should not be the outcome of the relieved state. That is, the relief that comes after distress should not harm the seriousness in one’s duty. However, a believer should not fall into despair after the state of distress.
These states occur with the manifestation of Allah Almighty’s names Jalal and Jamal. Illness is the manifestation of Allah Almighty’s name Shafi (the Curer); similarly, state of distress is the manifestation of Allah Almighty’s name ad-Darr (the Creator of the Harmful) (a jalal name) and state of comfort and relief is the manifestation of Allah Almighty’s name al-Wasi (the All-Comprehending) (a jamal name).
It is necessary to have it a habit to have wudu when one walks around and to read the Quran and Jawshan frequently.
2 notes · View notes
ilknur-99 · 4 years ago
Text
Bir saat tefekkür, bir sene ibâdet-i nâfile hükmünde, bir misâli Nurun Hizb-i Ekberi’dir Kastamonu Lahikası
Tumblr media
2 notes · View notes
yekislam · 5 years ago
Photo
Tumblr media
"Âhirzamanda, ihtiyare kadınların samimî dinlerine ve kuvvetli itikadlarına tâbi' olunuz."
📕Kastamonu Lahikası
Yeleğini başına örtü olarak geçirmiş teyzem.
Ya Rabbi tesettürünü bu can havli ile bile yere düşürmeyen bu İnsanlardan yardımı esirgeme.
35 notes · View notes
kur-an-ve-risalei-nur · 5 years ago
Text
⭐⭐⭐⭐⭐
Risale-i Nurların nasıl okunacağı hakkında pek çok soru geliyor. En sık sorulan soru: Okumaya nereden başlamalıyım ve sıralamam nasıl olmalı?
İlk olarak İman Ve Küfür Muvazenelerinden başlanmasını tavsiye ediyoruz.
Sonrasında sırayla
Asa-yı Musa, Lem'alar, Tarihçe-i Hayat , Mektubat, Sözler, Kastamonu Lahikası, Mesnevi-i Nuriye, Emirdağ Lahikası, Şualar, Barla Lahikası, Siike-i Tasdik-i Gaybi, İşarat'ül İ'caz ve Muhakemat.
Bir diğer soru "Nasıl okumalıyım ve nasıl araştırma yapabilirim?" .
Kendinize günlük okuma sayısı belirleyin ve her gün muhakkak hedefinizi tamamlayın. Bu hedef çok yüksek olmak zorunda değil.
İhtiyacınız olduğunu bilin ve istifade ederek okuyun.
Kanser hastası olduğunu ve kemoterapiye ihtiyacın olduğunu düşün. Zor ve sancılı ama ona ihtiyacın var...
İlk zamanlar üslubuna aşina olmadığın için farklı gelebilir, ama zor değil. Zamanla daha çok lezzet almaya ve anlamaya başlayacaksın.
Araştırma konusuna gelince, başlarda sadece okuyup üsluba aşina olmalısın.
Çok fazla bilmediğim kelime var, sözlüğe bakarak mı okumalıyım ?
Üstadın talebelerinden Zübeyr Gündüzalp “Külliyatı üç defa okumadan l��gâte bakmaya lüzum yok. Sen lügât öğrenmiyorsun ki, Risâle okuyorsun… Evvelâ Risâle-i Nur’un üslûbuna aşina ol, sonradan lügâte bak. Evvelâ benimseyeceksin. Risâle-i Nur’u ve Üstad’ı ne kadar benimsersen o kadar istifade edersin.” diye tavsiye ediyor.
🌸 Okudukça bu asırda ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu anlayacaksınız...
🌸 Rabbim Hanenize Yüreklerinize Muhabbet Ve Huzur Versin.. Hayırlı Geceler...🌺
________________°🌺💞🌸°_________________
🎀
15 notes · View notes
lafahra · 6 years ago
Text
Tumblr media
~Kastamonu Lahikası
16 notes · View notes
nurcubiri · 6 years ago
Note
ya ne anlatıyor diye merak ediyorsak kardeşim ??
Risale-i Nur Nelerden Bahseder?Risale-i Nur bir ilim deryasıdır; herkes kapasitesi ve istidadı nispetinde, bu deryadan istifade eder. Her insanın ilim kabı ve dağarcığı muhteliftir. Kimisininki bir bardak, kimisininki bir sürahi, kimisininki bir bidon, kimisininki bir tank, kimisininki bir gölet gibidir. Bu yüzden Risale-i Nurlardan istifade etme, farklı farklıdır. Her kardeş ya da ağabey, kendi kabı ve gücü kadar bir şeyler çıkarır. Sizin bahsettiğiniz meselede de vakıf ağabey, Risale-i Nur'un parçalarının herbirisinde bir kuvvet ve vasfı tespit edip beyan etmiş. Bu tespit doğru ve güzel olmakla beraber, o ağabeyin şahsi bir yorumu ve anlayışıdır. Hakikaten Risale-i Nurların herbir parçası farklı bir seçkin vasfa sahiptir. Ama hepsinin ortak bir noktası var, o da tahkiki iman ve hakiki marifettir. Sözler, Lem'alar, Şualar, Mektubat gibi Risale-i Nurların temelini oluşturan eserlerinde; iman hakikatleri ve marifet galiptir. Sözler: Genel ve temel imani meseleleri içerir. Allah'ın varlığının isbatı Haşir, Kader, Kur'an'ın mucizeliği gibi. Mektubat: Genel olarak Sözlere göre tafsilli ve cüz'i meseleler ihtiva eder. Cehennem nerededir, Aşk ve Şefkat arasındaki fark, tarikatlar.. Lem'alar: İnsan merkezli bir eserdir. İman-insan ilişkisi içerisinde çok muazzam hakikatları barındırır. Enfüsi alemde iman dersleri verilir. Hastalar Risalesi, İhtiyarlar Risalesi, Tesettür Risalesi, bazı zikirlerin açıklamaları vs. Şualar: Genel ders tekrarı ve azametli ve geniş iman derslerinin en geniş sınırlarını çizer. Ayetü'l-Kübra ve Münacaat'da Semadan başlar, hava dağlar denizler bitgiler aleminden imani meseleleri isbat eder. Halıkı tanıttır. Genel İmani mevzuları Meyve Risalesinde ve El-Hüccetü'z-Zehra risalesinde toplar. Müdafaalar kısmı da Risale-i Nur davasının savunmasıdır. Lahikalar: Risale-i Nur hizmetinin prensiplerinden ve kardeşler arasındaki münasebetten bahseder. Barla Lahikası, Kastamonu Lahikası ve Emirdağ Lahikası sırasıyla dar daireden (kendinden, kardeşinden) geniş daireye göre (tüm dünya da hizmet metotları) gider. Mesnevi-i Nuriye: Külliyatın çekirdeği ve küçük bir özetidir. Diğer kitaplarda bir risalede anlatılan meseleler, bunda bir paragrafta ifade edilir. İşarat-ül İ'caz; tefsir modelidir, daha ziyade belagat ve gramer ağılıklıdır. Kuran-ı Kerimin Fatihadan Bakara 31. ayete kadar ayet ayet, kelime kelime tefsiridir. Muhakemat; tefsir ve kelam usulüdür. Tarihçe-i Hayat; Hizmetografidir, Üstad'ın hizmetini ve davasını tanıtır. Yüzde yetmişi Risalelerde geçen kısımlardır, yüzde onu Üstad'ın Risale-i Nur'a girmemiş makale ve savunmalarıdır. Ancak yüzde yirmisi Üstad'dan bahseder. Sikke-i Tasdik-i Gaybi: Risale-i Nur hizmetinin makbuliyetine alamet olan inam ve ikram ve işaretlerden bahseder. Münazarat, İşarat, Sünuhat, Hutbe-i Şamiye, Nurun İlk Kapısı ve Divan-ı Harb-i Örfi gibi küçük ve eski eserler; siyasi ve içtimai konulardan bahseder vs... Risale-i Nurlar; bu asrın hekimi ve ilacı hükmünde olup, bu asra özgü bütün hastalık ve sorunlara kati çözüm ve tedaviler üretmiş bir eserdir, denilebilir.Kaynak : Risale ajans
5 notes · View notes
bilinmeyen-heqiqetler · 3 years ago
Photo
Tumblr media
. Muhyiddin Ərəbi “əl-Əndəlüsi Futuhatul-ül Mekkiye” adlı əsərində belə yazır: “Hz. Mehdi (ə.s.) dini Peyğəmbərimizin (s.ə.v.) dövründə olduğu kimi tətbiq edəcək. Məzhəbləri aradan qaldıracaq. Xalis və həqiqi dindən başqa heç nə qalmayacaq. Onun (Hz. Mehdinin (ə.s.)) düşmənləri ictihad alimlərini təqlid edənlər olacaq. Çünki onlar hz. Mehdinin (ə.s.) məzhəb imamlarının əksinə hökm verdiyini görəndə bunu bəyənməyəcəklər, amma buna qarşı da çıxa bilməyəcəklər. Onun (Hz. Mehdinin (ə.s.)) qılıncı qardaşlarıdır. Qılıncından qorxduqları üçün istər-istəməz hakimiyyətinə boyun əyəcəklər. Onun (Hz. Mehdinin (ə.s.)) açıq düşmənləri fiqh alimləri olacaq. Çünki cəmiyyətdə imtiyazları qalmayacaq. Hətta əhkam xüsusunda elmləri azalacaq. Bu imamın (Hz. Mehdi (ə.s.)) gəlişi ilə alimlərin hökmlərindəki anlaşmazlıqlar da aradan qalxacaq. Əgər əlində qılınc (elm) olmasaydı, fiqh alimləri onun (Hz. Mehdinin (ə.s.)) ölümünə fitva verərdilər. Lakin Allah-Təala onu (Hz. Mehdini (ə.s.)) kərəmi ilə, qılınc (qardaşları) ilə təmizləyəcək, onlar ona (Hz. Mehdiyə (ə.s.)) itaət edəcəklər. Çünki cəmiyyətdə imtiyazları qalmayacaq, hətta ehkam barəsində elmləri də azalacaq. Mehdinin gəlişi ilə alimlərin hökmlərindəki ixtilaflar da aradan qalxacaq. Ondan (Hz. Mehdidən (ə.s.)) həm qorxacaqlar, həm də bir şey umacaqlar. Qəlbən ondan (Hz. Mehdidən (ə.s.)) nifrət edəcəklər. Amma buna baxmayaraq, istər-istəməz hökmünü qəbul edəcəklər. (Muhammed ibn Rəsul əl-Hüseyin əl-Bərzənci, “Qiyamət əlamətləri”, səh. 187) “Ümmətimdən başı sarıqlı yetmiş min alim dəccala tabe olacaq.” (İmam Əhmed ibn Hənbəl, “Müsned”, səh. 796) “Bəzi zahiri din alimləri (saxta hədislərə görə hökm verən alimlər) o rəvayət və hədislərin zahirinə baxıb şübhəyə düşüb və ya doğruluğunu inkar edib, xürafatvari bir məna qazandırıb, ağlın ixtiyarını qaldıracaq xüsusiyyətlərə malik bir şəxsi gözlədiklərini dedikləri üçün avam müsəlmanlara zərər verirlər.” (Bediüzzaman Said Nursi, “Kastamonu Lahikası”, səh. 80) #quran #ayə #surə #ixlas #islam #iman #əxlaq #hzəli #tövbə #təqva #dinipaylasimlar #hədis #Allah #evdəqal #namaz #mehdi #hzmehdi #hadis #xurafat #hurafe #axirzaman #ahirzaman https://www.instagram.com/p/CQyUjL_FVts/?utm_medium=tumblr
0 notes
adnanoktar-mehdi-iddias · 4 years ago
Text
SN. ADNAN OKTAR’IN MEHDİLİK İLAN EDEREK DEVLETİ ELE GEÇİRECEĞİ İTHAMI AKLA ZİYAN BİR İDDİADIR
Tumblr media
Sayın Adnan Oktar ile ilgili ortaya atılan mesnetsiz iddialardan biri de güya kendini Mehdi olarak kabul ettiği ve güya zamanı geldiğinde devletin başına geçmeyi planladığı şeklindedir. Hiçbir somut somut delile dayandırılmayan bu iddianın çıkış noktası
Sayın Adnan Oktar’ın -Peygamberimiz (sav)’in "Mehdi'yi müjdeleme" ile ilgili hadisine uyarak- on yıllardır Mehdiyet hakkında yaptığı kapsamlı araştırmalar, yayınladığı çalışmalar ve TV programlarındaki konuşmalarıdır. Oysa, bu çalışmalarda ve yayınlarda, Sayın Adnan Oktar asla Mehdi olduğuna dair bir iddia veya imada dahi bulunmamış, bilakis Mehdilik iddia etmeyeceğine dair yüzlerce kez yemin etmiştir. Ayrıca Sayın Adnan Oktar gibi Mehdiyet kavramıyla yakından ilgilenen, araştırmalar yapıp kitaplar yazan daha başka birçok araştırmacı daha vardır. Hatta Mehdiyet’i ispatlamak adına araştırmalar yapıp kitaplar yazanlar olduğu gibi, Mehdiyet’i yalanlamak adına araştırmalar yapıp kitaplar yazan kişiler de vardır. Bu bize Mehdiyet konusunun insanların ilgisini çeken, merak edilen, üzerinde çalışmalar yapılan bir konu olduğunu göstermektedir. Sayın Adnan Oktar’ın da Müslüman bir fikir adamı, araştırmacı ve yazar olarak (başka birçok konu ile birlikte) bu konuda çalışmalar yapması son derece doğaldır.
Kaldı ki aşağıda detayları ve delilleriyle açıklandığı üzere Sayın Adnan Oktar’ın sözde “devleti ele geçirmek” ve “Sn. Cumhurbaşkanı’nın makamını almak” gibi amaçları olduğuna dair iddialar ise ancak husumetli müştekilerin dile getireceği AKLA ZİYAN İDDİALARDIR. BU AKLA ZİYAN İDDİALARIN Adnan Oktar’ın dünya görüşü, inancı ve hayatı ile uyuşması da hiçbir şekilde mümkün değildir. Adnan Oktar’ın Mehdiyeti anlatması 1400 yıllık bir ehli sünnet geleneğidir. 1400 yıllık ehli sünnet geleneğini anlatmak ve savunmak zaten başlı başına mevcut Ak Parti Hükümeti'ne ve Sn. Cumhurbaşkanı’na destek olmaktır. Sayın Adnan Oktar için bunun aksi asla düşünülemez, aksini iddia edenlerin ithamları ise ilk okul çocuklarının dahi komik bulacağı mantık dışı iddialardır.
Mehdiyet Konusu Sayın Adnan Oktar’ın Şahsi Olarak Yorumlayıp Gündeme Getirdiği, İslam'a Sonradan Dahil Etmeye Çalıştığı, İlk Kez Gündeme Getirilen Bir Konu Değildir
Mehdiyet, başta Peygamber Efendimiz (sav) olmak üzere, tarih boyunca birçok peygamberin ve İslam aliminin haber verdiği, alametlerini ve önemini anlattığı önemli bir olaydır.
Peygamber Efendimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır:
“HZ. MEHDİ (AS) İLE MÜJDELENİN. O Kureyş'ten ve Ehl-i Beytimden bir kişidir.” (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 13)
Sayın Adnan Oktar, Peygamber Efendimiz (sav)’in sünnetine uygun olarak, Hz. Mehdi (as)’ın müjdesini vermek için Mehdiyetle ilgili çalışmalar yapmış, yeis ve ümitsizlik içindeki İslam dünyasını yine Peygamberimiz (sav)’in tavsiyesine uyarak müjdelemeyi amaçlamıştır.
Müslümanları Hz. Mehdi (as) ile müjdelemek, sadece Sayın Adnan Oktar’a has bir durum da değildir. Süleyman Hilmi Tunahan, Seyyid Muhammed Raşit Erol, Bediüzzaman Said Nursi, Esad Coşan, Şeyh Nazım Kıbrısi, Mahmut Efendi gibi birçok -genel kabule göre- büyük alim ve sayısız yazar ve hocaefendi Peygamber Efendimiz (sav)’den günümüze ulaşan binlerce hadis-i şerifin ışığında Mehdiyeti her zaman gündemde tutmuş ve ahir zamanda gelecek olan Hz. Mehdi (as) ile Müslümanları müjdelemiştir.
Tarih boyunca da mezhep imamları İmam-ı Azam Ebu Hanife, İmam Şafii, imam Malik, İmam Ahmed b. Hanbel gibi müçtehitler, Abdülkadir Geylani, İmam Rabbani, İmam Gazali, Mevlana Halid-i Bağdadi gibi kutb-u azam ve mürşid-i ekmeller ve daha onlarca kişi Hz. Mehdi (as)’ın çıkış alametleri, fiziksel özellikleri ve onun döneminde yaşanacaklar hakkında, yüzlerce kitaplar ve risaleler kaleme almışlardır.
Mehdiyet İslam itikadının temel konularından biridir. Ehl-i Sünnet akidesinin temel kitabı olan İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin Fıkhu’l Ekber’inde Hz. Mehdi (as)’ın gelişi, “inkarı mümkün olmayan konular”dan biri olarak belirtilmiştir:
“Deccal’in, Yecüc ve Mecüc’ün çıkması, güneşin batıdan doğması, Hz. İsa (a.s.)’ın gökten inmesi ve sahih haberlerin getirdiği diğer kıyamet alametleri haktır ve olacaklardır. Kıyametin büyük alametlerinden daha başkaları da vardır. Örneğin, MEHDİ’NİN GELMESİ gibi. Bütün bu olaylar sahih haberlerin getirip söylediği gibi HAKTIRLAR ve GERÇEKLEŞECEKLERDİR.” (Fıkhu’l Ekber Tercümesi, İmamı Azam Ebu Hanife, Hazırlayan Ali Rıza Kaşeli, s. 99)
Dolayısıyla Mehdiyet tarih boyunca her dönemde Müslümanlar için önemli konulardan biri olmuş ve şevklendirici bir unsur olarak gündemde tutulmuştur.
Sayın Adnan Oktar’ın Mehdiyet konusundaki anlatımları da Peygamber Efendimiz (sav)'in ve İslam alimlerinin konuyla ilgili sözlerini aktarmak ve günümüzdeki gelişmelere paralel olarak yorumlamaktan ibarettir.
Sayın Adnan Oktar, Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın “Örnek Alim” Olarak İşaret Ettiği Bediüzzaman Said Nursi’nin Hz. Mehdi (As) Hakkındaki Görüşlerini Esas Almıştır
Hz. Mehdi (as)’ın gelişini müjdeleyen ve Mehdiyet hakkında çok geniş çaplı açıklamaları olan İslam alimlerinden biri, çok yakın bir dönemde yaşamış olan ve devletimizin de çalışmalarını, fikirlerini desteklediği, önerdiği Bediüzzaman Said Nursi’dir.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞIMIZ, MEHDİYETİ ÇOK DETAYLI BİÇİMDE AÇIKLAYAN BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ'NİN ESERLERİ OLAN RİSALE-İ NURLARI BASIP YAYINLAMIŞTIR. [1]
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, 11. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu için, 1 Ekim 2017 tarihinde yaptığı bir konuşmada, “dinimizin sahih kaynaklardan ve muteber alimlerden öğrenilmesi gerektiğini” belirterek, Bediüzzaman hakkında şöyle demiştir:
“Yaşadığı onca sürgüne ve baskıya rağmen ‘Hakk’a, Halka, Kur’an’a hizmet davası’ndan asla taviz vermeyen BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ HAZRETLERİNİN HAYATI, BU BAKIMDAN ÖNEMLİ BİR ÖRNEKTİR. Üstadın dediği gibi ‘Sevdası büyük olanın imtihanı da büyük olur.’ ” [2]
Devletimizin en yetkili kişisinin hayatını örnek gösterdiği Bediüzzaman ise, kendisinin Hz. Mehdi (as)’dan önce gelerek ona zemin hazırlayan “pişdar bir neferi” olduğunu söylemektedir:
"O İLERİDE GELECEK ACİB ŞAHSIN bir hizmetkarı ve ona yer hazır edecek bir dümdarı ve O BÜYÜK KUMANDANIN pişdâr bir neferi olduğumu zannediyorum." (Barla Lahikası, 162)
Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı'nın pek çok yerinde, Peygamber Efendimiz (sav)’in müjdelediği Hz. Mehdi (as)’ın Hicri 1400’de (Miladi 1979) geleceğini haber vermiş ve Mehdiyet hakkında hadislerde anlatılan konulara açıklık getirmiştir. Hz. Mehdi (as)’ın ve talebelerinin geleceğiyle ilgili Bediüzzaman‘ın ifadelerinden biri şöyledir:
"Ta ahir zamanda, hayatın geniş dairesinde asıl sahipleri, yani HZ. MEHDİ VE ŞAKİRTLERİ (talebeleri), Cenab-ı Hakk'ın izniyle gelir, o daireyi genişletir ve o tohumlar sünbüllenir." (Bediüzzaman Said Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 138 - Kastamonu Lahikası, sf. 72)
Bediüzzaman, farklı tarihlerde yaptığı açıklamaların hepsinde, Hz. Mehdi (as) ve talebelerinin geliş zamanı olarak hicri 14. yüzyılın başlarına işaret etmiştir. Bir sözünde, Hz. Mehdi (as)’ın asr-ı saadet döneminden 1400 sene sonra çıkacağını şöyle belirtmektedir:
"İstikbal-i dünyeviyede 1400 SENE SONRA GELECEK bir hakikati asırlarında karib (yakın) zannetmişler." (Sözler, 318)
Müellifin ifadesinde belirttiği, "sahabe döneminden 1400 sene sonrası" hicri 14. asrın başlarına, yani miladi olarak 1979-1980 senelerine denk gelmektedir.
0 notes
questionsonislam · 4 years ago
Note
How can the statement of Ghazali that some sins can cause man to die without belief be explained? What can be done to die as a believer?
First of all, we should say that the statements of Ghazali and similar scholars about bad ending and dying without belief aim to advise people to have a balance of fear and hope, with fear overweighing a bit. What they say expresses is a possibility, not certainty.
It is wrong to regard the things that are possible to happen as things that are certain to happen. Therefore, if one side is overestimated while trying to maintain a balance of hope and fear, it can cause a chaos that is difficult to compensate.
There are serious warnings in the Quran that both those who are not afraid of Allah and those who abandon hope of His mercy may face the danger of going out of the boundaries of the religion.
1. Any sin, especially major sins, that shakes the belief of a person with continuity and persistence may lead man to a bad ending and dying as an unbeliever – if he does not repent. No matter what the sin is, if it is done thoughtlessly and recklessly, it damages man's consciousness of belief, causes the love and respect of Allah in his conscience to be lost and he may face the risk of a bad ending if he dies immediately after that.
As a matter of fact, The following is stated in a hadith:
“A sin that is repented will get smaller even if it is big. On the other hand, a minor sin that is committed continuously will not remain as a minor sin and will get bigger.”
As it is understood from the statement above, what matters is not to lose one’s respect and love to Allah and to take refuge in His mercy immediately if he commits a sin by obeying his soul and Satan.
It is understood from the explanations above that it is not possible to say “This or that sin leads man to unbelief” in principle. However, there is a way that leads man to unbelief in every sin. In that case, it is a requirement of belief to change one’s way without walking on that road very much.
Imam Ghazali also points out that there are views stating that “those who claim that they are saints by lying can face such a danger.” (see Ihya, 1/130)
2. If a person who enters the grave without belief though he seems to have done good deeds, it is definitely because of his insincerity. It is definite that nobody will go to Hell if he has not deserved it. Allah’s endless mercy and justice will not allow such injustice. Since there are definite statements in tens of verses that “Allah is never unjust in the least degree”, it will be a very bad thought about Allah – God forbid – and it is a mistake that does not comply with belief.
3. It is essential to strengthen belief a little more every day, to try to do good deeds regularly, to try to refrain with might and main from prohibitions, to repent and ask for forgiveness immediately if one happens to commit a sin in order to enter the grave with more confident steps.
As a matter of fact, according to Imam Ghazali, it is a very rare thing if a person who has obeyed the orders and prohibitions of the Islamic religion throughout his life goes to the grave as an unbeliever. This is probably because Allah has seen his insincerity. For Allah’s promise that “Allah will not be unfair to anybody” exists in several verses n the Quran. It does not fit Allah not to keep His promise and He does not need it at all.
Badiuzzaman Said Nursi states that there are two strong ways to enter the grave with belief as follows:
"First Sign: People of discovery and research have decreed that as investigative belief approaches from the knowledge of certainty to the reality of certainty, it will not be removed and state the following: At the time of death, Satan can cause delusions only in the mind by suggesting it some doubts and causing it to hesitate. This kind of investigative belief is not only in the mind. It spreads to the heart, spirit and the faculties so extensively that Satan cannot reach those places; the belief of such people is protected from being removed. It is a way that becomes a means of attaining investigative belief and means to attain the truth by discovering and witnessing through perfect sainthood. This way is peculiar to the selected of the most selected people; it means witnessing belief."
"The Second Way: To approve the realities of belief with the knowledge of certainty that is at the level of necessity and clarity with the harmony of the intellect and the heart in an evidential and Quranic way with the blessing of revelation in terms of belief in what is unseen..." (see Kastamonu Lahikası, Envar, p.18-19)
1 note · View note
ilknur-99 · 4 years ago
Text
Risale-iNurun hakiki şakirtleri,
hizmeti imaniyeyi her şeyin fevkinde görür,
kurbiyet de verilse ihlas için hizmetkârlığı tercih eder.”
Kastamonu Lahikası
1 note · View note
yekislam · 5 years ago
Text
Ben şimdi eskisi gibi her risaleyi hulâsa edemiyorum . *Sizler eski genç Said'in değil , belki yeni ihtiyar Said'in dinç Said'lerisiniz.* Onun vazifesini yaparsınız .
Kastamonu Lahikası
22 notes · View notes