#HTŞ
Explore tagged Tumblr posts
Text
Dîplomatên Ereb dixwazin bi rêveberîya nû ya Sûrîyeyê re peywendîdar bin - The New York Times
Piştî hilweşîna rejîma Esed, dîplomatên payebilind ên Urdun û Qeterê serdana Şamê kirine û têkilîyên nû bi rêveberîya nû re dane destpêkirin. Qeter dixwaze li warê enerjî û balafirgehê de kar bike, Urdun jî li ser mijara koçberan disekine. Wezîrên Urdun û Qeterê di nav yekemîn dîplomatên payebilind ên Ereb de ne ku bi rêveberê hêzên çekdar ên ku rejîma Sûrîyê hilweşandine re hevdîtin pêk…
1 note
·
View note
Text
Hakan Fidan’dan ABD ve AB’nin HTŞ ile Görüşmesine Önemli Yorum
2 minutes Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, France 24 kanalına verdiği röportajda, ABD ve Avrupa Birliği’nin HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam) ile görüşmesinin önemli bir gelişme olduğunu vurguladı. “ABD ve Avrupa Temaslarda Bulunuyor” Fidan, üst düzey ABD heyetinin Şam’daki yeni yönetimle bir araya gelmesi üzerine, “Bence bu çok önemli. Amerikalı yetkililerden önce bazı Avrupa ülkelerinin ve uluslararası…
#ABD#Avrupa Birliği#BM Güvenlik Konseyi#El Kaide#Hakan Fidan#HTŞ#IŞİD#Rusya#Suriye#Suriye yönetimi#Suriye&039;deki gelişmeler#Türkiye dış politikası#Türkiye-ABD ilişkileri#terör örgütleri#YPG#YPG PKK#Şam#İran
0 notes
Text
Yine çok sayıda drone operatörü biriminin bir bölgede ortaya çıkmasının orada bir şeyler planlandığına dair istihbarat sinyali olduğunu söylersem büyük bir sırrı açığa vurmayacağım. Bugün veritabanı haritasına baktığınızda bu gerçek açıkça ortaya çıkıyor. Havanın sıcak olduğu yerlerde FPV drone operatörleri için birçok hesaplama var.
Cevabı, bu dronlara karşı koyma fırsatlarını bulmanın yolunu belirleyecek ana soruyla başlayalım.
FPV dronlarını yok etmek neden bu kadar zor?
En az üç ana faktör görüyorum.
Birincisi, insansız hava aracının hızı, bu da keşif insansız hava araçlarının küçük silahlarla düşürülmesiyle aynı şekilde bu insansız hava aracını düşürmeyi neredeyse imkansız hale getiriyor. silah. Üstelik drone avcılarıyla etkili bir şekilde savaşmanızı sağlayan şey hızdır. Böyle bir tetikçinin FPV drone ile yaptığı düellodan sonra zarar görmeden kalacağından çok uzağım.
İkincisi manevra kabiliyeti. Drone'u bu kadar tehlikeli kılan da hız ile birleşen bu manevra kabiliyetidir. Operatör, drone'u hedefe nispeten kısa bir mesafede düzeltebilir, hatta son anda hedefi değiştirebilir.
Üçüncüsü, gökyüzünde çok sayıda drone var ve bu da personelin drone dedektörlerini kullanarak kamikaze drone'ları tespit etmesini neredeyse imkansız hale getiriyor.
Ön cephedeki adamlar sıklıkla, havada farklı türde drone'ların bulunması nedeniyle dedektörün deli gibi bip sesi çıkardığını ve kamikaze doronları tanımlamanın neredeyse imkansız olduğunu söylüyor. Bu nedenle savunmaya hazırlanmak imkansızdır.
Ancak ideal olarak bir kamikazeyle savaşmanın bir yolu vardır. Bu bir anti-drone silahı.
Teorik olarak, bu silah aslında drone'un operatörle iletişimini kesebilecek ve dolayısıyla hedefi kaybedebilecek. Ama bu bir teori. Gerçek şu ki, bu ancak iki bileşenin çakışması durumunda mümkündürdolayısıyla hedefi kaybedebilecek. Ama bu bir teori. Gerçek şu ki, bu ancak iki bileşenin çakışması durumunda mümkündür.
Öncelikle silahı FPV drone operatörlerinin çalıştığı frekanslara ayarlamanız gerekiyor. Kamikazelerle savaşmak için fabrika yapımı silahları değiştirme girişimleri zaten var. Ve oldukça başarılı. Ancak henüz bu tür silahların kitlesel kullanımı yok. Bu durumun nedeni komutan ve amirlerin herhangi bir gecikmesinden değil, İHA'nın hızından kaynaklanmaktadır.
İkincisi, önceki paragrafta yazdığım hızın aynısı. Bir FPV drone'u düşürmek için avcının onunla yüzleşmeye hazırlıklı olması gerekir. Skeet atış egzersizi gibi. Hazırım, hedefi görüyorum!
Yani, avcının yanında her zaman bir silah bulundurması gerekir, ancak aynı zamanda savaş pozisyonunda, ateş açmaya hazır olması gerekir. Avcının normal bir tüfek kullandığı yukarıda yazdığım düellonun neredeyse aynısı.
LBS'deki adamların kendilerini kamikaze dronlarından korumak için nasıl adapte oldukları hakkında.
Ne yazık ki, aynı ünlü... çar-mangal burada hâlâ hakim, ancak farklı varyasyonlarda. Hem ekipman hem de sığınaklar çelik ağlarla, takviye parçalarıyla, hurda malzemeden yapılmış ızgaralarla, yani kamikaze darbesine dayanabilecek her şeyle korunuyor.
Etkili mi? Cevabım şu: nispeten etkili. Şansımız yaver giderse. Ve eğer FPV drone tek başına çalışıyorsa. Seri neredeyse her zaman dronların zaferiyle bitiyor...
2 notes
·
View notes
Text
Gündem, tabii olarak, Suriye devrimi sonrasındaki gelişmeler…
Dünya, ağız birliği etmişçesine bu inanılmaz başarının arkasındaki gücün Erdoğan yani Türkiye olduğunu söylüyor.
Batılı ülkeler vakit geçirmeden hem Suriye’deki gelişmeleri tam desteklediklerini, hem yeni yönetimle çalışmaya hazır olduklarını hem de Türkiye’yi tebrik ettiklerini özellikle vurguladılar.
En son, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Suriye’deki gelişmeleri konuşmak üzere Türkiye’ye geldi.
Sayın cumhurbaşkanıyla yaptığı görüşmeden sonra yaptığı açıklamada; “Son gelişmeler Türkiye’nin kilit ülke konumunu daha da perçinlemiştir” diyen Von der Leyen, Türkiye’yi adeta yere göğe sığdıramadı.
Şu sözler ise Türkiye’deki muhalif kesimi çıldırtmaya yetti.
“En üst seviyedeki diplomatımız Şam’a geri dönecek. Doğrudan HTŞ ve tüm diğer temsilcilerle angajmanımızı sürdürmeliyiz.”
Bilindiği üzere Türkiye’deki muhalif kesimler yaşanılan fevkalade gelişmeleri yutkunarak seyrediyor ve Erdoğan’ı ve hükumeti, ‘HTŞ’ üzerinden kötülemeye çalışmaktan başka bir yol bulamıyorlardı.
Başta Amerika olmak üzere tüm batılı ülkelerin tüm bu tezvirata rağmen Colani ve HTŞ ile doğrudan diyaloga geçmeleri, işbu kesimi, kelimenin tam anlamıyla delirtmeye yetiyor.
‘CHP genel başkanı Özgür Özel bu delirenlerin başını çekiyor’ dersek kesinlikle abartmış olmayız.
Doğrusunu isterseniz AB Komisyonu başkanı Ursula Von der Leyen’in Sayın cumhurbaşkanıyla yaptığı bu kritik görüşme, Özel’in ayarlarını bozmaya yetti.
Leyen’in görüşme sonrasında başka hiç kimseyle konuşma ihtiyacı duymadan dönmüş olması üzerine küplere binen Özel, bu hüsranın sebep olduğu hırsla, açtı ağzını yumdu gözünü…
CHP genel başkanının neler söylediklerini değil, söyledikleriyle neyi kastettiğini tercüme edersek ortaya şöyle bir metin çıkıyor.
“Ey Ursula Hanım! Biz yıllardır Tayyip Erdoğan’a sizin hesabınıza düşmanlık ettik. Size yönelik yapmadığımız yalakalık kalmadı. Siz ise böyle önemli bir süreçte gelip doğrudan Erdoğan’la görüştünüz, görüşmekle de kalmayıp onu yere göğe sığdıramadınız. Bize ise tenezzül edip bir selam bile vermediniz. Haberiniz olsun, hırsımızdan çatlıyoruz!”
Evet, Özgür Özel’in görüşme sonrasında yaptığı açıklamanın gerçek anlamı ve tam tercümesi, neredeyse harfi harfine yazdığımız gibidir.
Aslında Özel’i zıvanadan çıkaran sadece Leyen’in Türkiye’ye gelmesi değildi.
Ondan bir gün önce herkesin ‘acaba ne diyecek’ diye dört gözle beklediği Amerika’nın Seçilmiş Başkanı Trump’ın, Erdoğan ve Türkiye hakkında tüm muhalifleri ve ABD/AB taraftarlarını şoke eden açıklamaları dengesini kaybetmesine neden oldu ve ruhunda derin bir yara açtı. Leyen’in sözleri ise bu yaranın üzerine tuz biber ekti.
Dünya liderlerinin Türkiye’ye yönelik bu övgü dolu ifadeleri, şüphesiz ki boşuna değil.
Herkes, Türkiye’nin şahsında Erdoğan’ın artık bir ‘oyun kurucu’ olduğunu kabul etmekle birlikte, karşısında değil yanında durmaya özel bir gayret sarf ediyor.
Bu ‘herkes’ gerçeğine, yine hiç şüpheniz olmasın ki, Rusya da dâhildir.
Peki, uluslararası ölçekteki bu müspet gelişme nedeniyle ayarları bozulan sadece CHP ve Özgür Özel mi?
Değil elbette!
Üç başlıkta ele alabileceğimiz kesimler de benzeri bir yıkım yaşıyor.
Bunlar da tıpkı Özgür Özel gibi zıvanadan çıkmış durumda…
Kimler mi?
Sayalım…
Birinci grup:
Sözde İslâmî argümanlarla Suriye’deki gelişmeleri kötüleyen ve bu vesile ile de Türkiye’ye buğz eden kesimin başını İran’cılar çekiyor.
Bunlara en büyük desteği SP veriyor.
Tabanındaki olumlu yansımaya rağmen YRP genel başkanı ve üst düzey yöneticileri de bu koronun elemanları.
Bunların, ‘yeni Suriye yönetiminin aslında İsrail ile işbirliği içerisinde olduğu’ yönünde ileri sürdükleri hiçbir iddia doğru değil.
Zira günbegün ortaya çıkan belgeler Esed yönetiminin İsrail’le canciğer kuzu sarması olduğunu kanıtlıyor.
İtikatları gibi şahsiyetlerini de İran’a ipotek etmiş bu kesimin tek derdi var o da İran’ın bu işten zararlı çıkmış olduğu gerçeğidir ve Türkiye, zerre kadar umurlarında değildir.
İkinci grup:
PKK’lı ve diğer Kürtçü kesimler…
Bunların tek derdi de bölücü örgüt ve Türkiye düşmanı Kürtçülerin Suriye’de yaşadığı kayıplardır.
Türkiye karşıtı tezler uğruna, Komünist olduğu halde Amerikan köpekliği yapmaya razı olmuş bu yapının ileri süreceği bir argümanı da yoktur zira herkes biliyor ki, Esed rejimi çekilirken hâkim olduğu bölgeleri ve silahları bunlara bıraktı.
Yani YPG’nin Esed’ten zerre kadar farkı yok.
Ellerinde tek şey var.
Yalan ve iftira…
Müfterilere göre devrimciler, bazı bölgelerde, tecavüz hadiselerine karışıyor ve asıp kesiyorlarmış…
Bu aşağılık iftirayı kanıtlamak adına tek bir kare fotoğraf bile gösterememiş olmaları, yalan atmalarına engel değil tabii ki.
Öyle bir hale geldiler ki, dünyanın dikkatini çekebilmek için DEAŞ’lı kılığına girip kendi insanlarını bile katletmeyi denediler.
Böylesine aşağılık bir hal anlayacağınız…
Türkiye, İletişim Başkanlığı vesilesiyle bu oyunlarını anında deşifre edip tüm dünyaya iletince de bu ahlaksızlıktan vaz geçmek zorunda kaldılar.
Marjinal solcuların ve benzeri kesimlerin desteğini alan bu grup, her geçen gün biraz daha hüsran yaşıyor ve kurtuluşu ağız değiştirmekte buluyor.
Öyle ki, daha düne kadar Türkiye için en ağır ifadeleri kullanan örgütün başındaki şahıs yaltaklanmaya başladı ve Kandil, bunlarla ilgilerinin olmadığını söyleyerek paçalarını kurtarmaya çalıştı.
Üçüncü grup.
Bunlar birbiriyle zıt bir sürü yapıdan oluşuyor.
İçlerinde Kemalistler de var, ulusalcılar da, Ümit Özdağ gibi faşistler de…
Alevi inancını istismar eden ayrılıkçılar da var, DHKP-C gibi örgütler de, vatan haini Mihraç Ural fanatiği işbirlikçiler de…
Bu taifenin de ileriye sürebileceği makul tek bir delilleri yok.
Tıpkı Kürtçülerde olduğu gibi bunlar da yalan ve iftira marifetiyle negatif algı oluşturmaya çalışıyorlar.
Özellikle de Nusayrilerin katledildiğine dair yaygara koparabilmek amacıyla birçok basın mensubu ile propaganda araç ve gereçleri gönderdiler Suriye’ye…
Hiçbir şey bulamadıkları için kendi haberlerini kendileri üretmeye çalıştılar ama o da tabir caiz ise ellerinde patladı.
Sonuç olarak şuna kesinlikle emin olabilirsiniz ki, Türkiye içerisindeki Türkiye aleyhtarları, ülke dışındakilerden çok daha fazla…
Ne yazık ki gerçek budur!
Şimdi, bunların kalpleri mühürlü değil de nedir Allah aşkına!
Nihat Nasır / Haber7
#türkiye 🇹🇷#syria#free gaza#free palestine#sallallahu aleyhi ve sellem 🌹#allah#hz muhammed#iran#propaganda#nature
40 notes
·
View notes
Text
//Siyasette hiçbir şey tesadüf değildir. Bir şey vuku buluyorsa, o şeyin önceden planlandığından emin olabilirsiniz.// demişti Franklin D. Roosevelt
SORU: Irakta 1 koyup 3 alacaktık (•••) aldıkmı ?
SORU: Suriye'yi işgal etmeye çalışan PKK+PYD+SDG (DEAŞ'a karşı mücadele eden bir örgüt
görüntüsü vermektedir..!!!!)
SMO ve HTŞ
Bütün bu grupları kim silahlandırıyor, kim besliyor ...
SORU : ABD, AB ve İSRAİL Suriye'de yer yerinden oynarken neden SESSİZ.❗️❗️❗️
“Türkiye Brüt Dış Borç Stoku”, 30 Haziran 2024 tarihi itibarıyla 512,0 milyar ABD Doları olarak gerçekleşmiş olup stokun milli gelire oranı ise yüzde 42,6 olmuş.
İnsanların Barınma ve beslenme ihtiyacları dibe vurmuş bir durumdayken birdaha soruyorum
ABD, AB ve İSRAİL Suriye'de yer yerinden oynarken neden SESSİZ.❗️❗️❗️
SORU: ÖSO Özgur Suriye Ordusunu ABD ile birlikte biz kurduysa PKK+YPG+PYD ve SDG yi Kuranda ABD ise biz bu denklemin içinden nasıl ÇIKACAĞIZ..
Büyük Ortadoğu PROJESİ tıkır tıkır işliyor...
6 notes
·
View notes
Text
Türkiye ve HTŞ yıllardır ilişkideymiş.
Bunu YAPAN, görevi gereği gizlice bu ilişkiyi yürüten bir İSTİHBARAT BAŞKANI ÖVÜLÜR.
Ama bunu AÇIKLAYAN, ballandıra ballandıra anlatan bir DIŞİŞLERİ BAKANI AYIPLANIR.
Hele de bu kişi;
ezber bozan, dâhi, yeni lider vs diye pazarlanıyorsa…
Salih uzun X den
2 notes
·
View notes
Text
YPG ABD'yle ama YPG HTŞ'ye karşı. HTŞ ABD'yle ama HTŞ YPG'ye karşı. AKP ABD'yle ama AKP YPG'ye karşı. İsrail AKP'ye ve HTŞ' ye karşı ama YPG de dahil hepsiyle de birlikte.
4 notes
·
View notes
Text
Beşar Esad'ın Ailesi Adana'lı bir Arap (Fellah-Nusayri) idi.
Hatayda büyüdüğüm için burada ki Arapların sosyolojisi ve politik duruşlarına ilişkin geniş bir dataya sahibim diyebilirim.
-Barışçıl
-Çalışkan
-zanaatkar
Genel anlamda a politik insan tipolojisinin yaygın olduğu asimle olmaya gönüllü bir topluluk demek haksızlık olmaz.
Gençlerinin ekserisi dillerini konuşmayan popüler kültürün ve eğlencenin peşinde koşan dejenere bir kültür edinmiş..
Bir birine olan yeğane bağlılıkları "alevi" oluşlarıdır. Ama tuhaf bir şekilde son dönemde cemaatlerin bu toplumun arasında sızması ile mezhep değiştiren ve namaz kılmaya başlayan küçük guruplar var olmaya başlamıştır.
Özelikle Adana-Karataş-Yumurtalıkta yaşanlar..
Neyse konuyu Beşar İle kapatayım şu anda ekserisi çok üzgün çünkü yakında HTŞ tam anlamı ile kontolü sağladığında Suriyede ki Nusayrileri kıtır kıtır kesecektir..Kürtler gibi Mezhepsel-Etnik temizliği engeleyebilecek öz savunmalarıda yok.
Nusayriler eğlence-laylaylom ve a politik oluşları yüzünden çok ağır bedeller ödeyecek gibi duruyor.
Umarım Hatayda ki akrabaları sahip çıkarlar diyecem ama o bilincede sahip değil bizim Nusayriler.
2 notes
·
View notes
Text
HTŞ militanları Şam'daki Başkanlık Sarayı'na girdi
4 notes
·
View notes
Text
Sesli Meram #490 - Yersiz Yurtsuz (23.12.2024)
"Her şeyiyle makus bir talih denilen, oldu bitti devletlerin var ettiği / bütünlediği belirgin bir yıkım sarmalının mükerrer imalidir. Yeniden on üç yıllık yıkımın en başından bir kez daha imaline çaba sarf edilir. Cihatçı çetelerin var ettiği yağma, soygun, ganimet savaşları kimi kentlerde yapmaya çalıştıkları katliamlar ile Nusayriler, Hristiyanlar, Kürtler, Ezidiler topyekun bir kez daha hedef kılınırlar. Cerahati imal edip, sonra da biz ne yapıyoruz bile diyemeyen bir ülkenin teşvik ve onamasıyla birlikte Suriye’deki birliğin de, yeni kurulan yönetim şemasının da dünkü kadar ağır, ezici ve yıkıcılıktan imal edildiği görünür olacaktır, olur. HTŞ nam yapının başındaki Golani’nin ılımlılık mesajlarının yanında, Rojava topraklarındaki yaşayan başta Kürtler olmak üzere hiçbir halkın var olma mücadelesinin kaile alınmayacak olduğunu bizatihi Türk devletinin ol destek attığı çetelerle yürüttüğü operasyonlarda bildirilir. Yaşamın Suriye sınırları içinde kalakalan bir hayat memat mücadelesini, terörist faaliyet olarak gören, kentlerini, insanlarını, hayatta var olma biçimlerini, seslerini ve soluklarını bu haliyle, birlikte muhafaza etmek isteyen insanlara saldırılır. YPG’nin varlığını PKK ile bir edince, ya da SDG-QSD’nin her kimliğin kendi hayat hakkını savunması için, Işid ya da başka bir cihatçı çete ile mücadele etmesini sorun teşkil ederek oraları da ilhak ve istimlak edilmesini tahayyül eder. Türkiye’nin savunduğu tezlerin, anlatılanların Efrin’den Mare ve Tel Rifat’a, Tel Abyad’da Serekani’ye bir çürümenin ta kendisini oluşturduğu konuşulmasın / bildirilmesin istenir. Yerlerinden edilen insanlar, katledilmeye bugün hala devam olunan doğal zenginlikler, bitimsiz bir kinle, hayatın kökten lağvına uğraşılan birer sahneye dönüştürülen Türkiye işgali altındaki bölgeler ol Rojava’nın kalanında yapılmak istenenleri de bildirir. Bu tahayyül, istimlak ve ilhak pratiklerinin elinde taşınan onca cihatçı ile kurumsallaştırılan Türkiye olgusunun Suriye topraklarının geleceğinde her nasıl bir karanlığı imale evrildiği görenler için büyük birer soru işaretidir." sesli meram
podcast image credit: countryside of qamishli in northeastern syria-july 1, 2022-reuters
#sesli meram#durum#günce#hayat ne olacak#türkiye gerçeği#biyopolitika#demokrasi#adalet#akp#iktidar#tahakküm etme#yıldırı#zor#azınlıklar#tehdit#karabasan#düşmanlaştırma#politikmeram#anlam#anarşizan#nefret söylemi#politik mücadele#sözcükler#kötülük sarmalı#hayat nereye#mücadele#sözhakkı#demokrasinereye!#yaşamak#hakkaniyet
0 notes
Text
Objektif durum hemen hemen her zaman umutsuzdur.
Bu gün bir savaş başlatacak olalım. O savaş için gerçekçi planlar yapalım. Elimizde ki ve karşımızda ki kuvvetlerin analizini yapalım. O zaman durum umutsuzdur. Biz zayıfızdır düşman güçlüdür. O savaşa hiç girmemek gerekir.
Halbuki kendi tarihimiz dahil dünya tarihi bunun tam tersi örneklerle doludur.
Bu tembel koyunlar dünyasında her zaman güçlü olanlar kazanmaz. Bazen sadece daha akıllı olanlar, bazen kurnazlar, bazen bunlara bile sahip olmayıp sadece cesur olanlar kazanır.
Güncel durumda Putin ne güzel özetledi bu anlattığımı.
"HTŞ Halep'i 350 kişiyle aldı, o sırada Halep'i savunmak için on bin asker vardı ama savaşmadılar" dedi.
Mesela Taliban da Afganistan'ın tümünü on bin kadar militanıyla ele geçirmişti.
Hepi topu bu.
Askeri konulara çok uzak olanlara çok çılgınca geliyordur. Şimdi bir derbi maçında statta elli bin kişi maç izliyor belki.
O insanlar ortadoğuda beş ülke alır.
Kendi Kurtuluş Savaşımız da süper örnek: Mustafa Kemal Samsun'a giderken tüm düzenli askeri birlikler ve ayrıca milis kuvvet sayılacak kuvvay-ı milliye çetelerinin toplamı otuz bin civarındaydı. Bu otuz bin kişi İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan vs moda tabiriyle yedi düvelle savaş kararındaydı.
Hangi gerçekçi akıl böyle bir savaşta Türk tarafına yüzde bir kazanma ihtimali verir?
Mustafa Kemal bu yüzden çılgın sayılıyordu.
Çünkü en baştaki cümle: Aklı olan için objektif durum umutsuzdu.
Bunu ancak hayat ustaları bilir: Hayatın kendi akışı her zaman matematiğin kurallarına uymaz. Atatürk eminim askeri tecrübeleri sırasında bu gerçeği öğrenmiş bir adam olduğundan zaferden umutlu.
O bile bütün gerçeğe gözünü kapamıyor. En kötü ihtimalle savaşı kaybederiz. Kaybedersek de zaten işgal altındayız. Yani gerçekte ülke olarak kaybedecek bir şeyimiz yok. Hiç olmazsa tarih bizi savaşmadan teslim oldular diye anmaz, savaşarak yenildiler diye anar düşüncesinde.
Düşüncesinde bir gariplik var mı? Bence yok.
0 notes
Text
ABD-HTŞ Görüşmesi: Pragmatik Adımlar ve Siyasi Geçiş Süreci
2 minutes ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Barbara Leaf liderliğindeki diplomatik heyet, Suriye’nin fiili lideri Ahmed el-Şara (Colani) ile gerçekleştirdiği yüz yüze görüşmenin sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı. Görüşmede, Suriye’nin siyasi geçiş süreci ve bölgesel güvenlik konuları ele alındı. “Pragmatik ve Verimli Bir Görüşme” Barbara Leaf, görüşmenin…
#ABD Dışişleri Bakanlığı#ABD rehine stratejisi#ABD-HTŞ görüşmesi#Ahmed el-Şara#Barbara Leaf#bölgesel güvenlik#BM#Colani#Halep Valisi#HTŞ#Suriye güvenlik#Suriye siyasi geçişi#Suriye yönetimi#Suriye&039;de yeni dönem#Türkiye&039;nin rolü#terör tehdidi#uluslararası iş birliği
0 notes
Text
Kravatın çağrıştıkları - Özkan Yıkıcı
Önemli haber olarak sunuldu. HTŞ lideri asıl adıyla Elşara değiştiğini kanıtlamak için krevat taktı. İmaj ve değişim adeta simgeleştirilen görsel olarak sunuldu. Krevatla aram hiç olmadı. Son dönemde hiç takmadım. Taktığım ise çok nadirdir. Ünüversitede dahi krevatla aram yoktu. önemli panelerde dahi, bazılarında arkadaşların isteği sonucu krevat taktım. Oysa krevat, anlaşılıyor ki teröristin…
0 notes
Text
HTŞ di navbera cihadîzm û modernbûnê de: Gelo mirov dikare bawerîyê pê bîne? - BBC
HTŞ hewl dide xwe wek hêzeka modern nîşan bide. Rêxistin di van rojan de bi dîplomatên rojavayî re hevdîtinan pêk tîne. Serokê HTŞê Ehmed eş-Şera dibêje ku ew ê Sûrîyê ber bi demokrasîyê ve bibin. Lê komên îslamî yên tundrew li dijî vê yekê derdikevin. HTŞ di navbera modernbûn û radîkalîzmê de dimîne û paşeroja wê ne dîyar e. Eş-Şera di îmtîhaneka dijwar de ye HTŞ serokê nû Ehmed eş-Şera di…
1 note
·
View note
Text
GELECEK TEHLİKEYİ GÖRMEK İÇİN OKUYALIM LÜTFEN
📍İsrail; Suriye’deki tüm askeri üsleri tek tek bombalıyor, bu gece devam edecek saldırılarla hepsini yok edecek.
📍Öte yandan İsrail askerleri daha önceden mayınlarını temizlediği Golan Tepeleri’nden ilerliyor.
📍HTŞ “düşmanımız Esat Rejimi ve İran, İsrail ile bir sorununuz yok” diye açıklama yaptı.
📍Tabi bizimkilerin bunlarla hiç ilgisi yok, hepsi zafer sarhoşu.
Turan ÇÖMEZ
6 notes
·
View notes
Text
Cihat Yaycı;
Önce Türkiye ve Türk Milleti!
Hemen herkes HTŞ nin Şam'a ilerleyişini ve Esad'ın sonunu ve sonrasını konuşuyor.
Hiç kimse Suriye’nin %40’ını gasp etmiş PKK/ PYD/YPG terör devletinin adım adım kurulmasını ve bu kargaşada alan genişletmesini konuşmuyor.
Asıl konuşulması gereken bu arada;
SDG/YPG/PKK ne yapıyor?
İsrail bu arada ne yapıyor ?
İran, Rusya, İsrail ve ABD’nin YPG’ye karşı tutumu nedir?
Bunlar neden YPG’ye ses çıkarmıyor?
Sanki bu teröristan konusu HTŞ’nin ilerleyişi ile kamuoyu gözünde perdeleniyor gibi.
Halbuki bizim için tehdit Esad'ın ne olduğu ya da HTŞ nin nereye gittiği değil ki.
Onlar Türkiye’ye tehdit ve Türkiye’nin yarısını koparmaya çalışan bir teröristan kurma peşinde değil ki.
Halbuki bizim için asıl sorun sınırımızdaki teröristler be kurulmak istenen teröristan devleti.
Biz buna karşı ne yapacağız?
5 notes
·
View notes