#Et kalemi
Explore tagged Tumblr posts
meatmarkingink · 1 year ago
Text
MEAT STAMPING INK ONLY AVAILABLE FROM US
Pigment 0553 444 88 88
www etdamga.com
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
0 notes
etdamga05534448888 · 2 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
0553 444 88 88 ET DAMGASI
0 notes
sonsuzamanlar · 1 year ago
Text
Ni Hao & Merhaba
Merhaba ben Kardelen insan kalbinden geçenleri yazarken yalan yazamazmış kalemi hiç kaldırmadan yazıyorsa gerçekten içinden geçenleri yazıyor demekmiş bende yeni öğrendim. Bu aralar içim bomboş mutlu olma yetimi ve duygumu kaybettim sanırım ne olursa olsun tam olamıyorum hep bir yanım eksik kalıyor. Yeni ve mesleğim olan bir işe girdim 1 martta iş başı yapacağım bunda bile tam mutlu olamıyorum birşeyler eksik ruhumda tamamlayamadığım Barışın yokluğu mu yoksa gerçekten yapayalnız oluşum mu geçen sene bu zamanlarda uyuşturucu ile boğuşuyordum şükretmem gerekir halime biliyorum Allah'a şükür 10 aydır temizim ama daha öncede 10 ay temizdim ve 12 ayda yani 1 yıl temizdim ve yine başlamıştım. Korkuyorum yine öyle olmaktan kaybederim yeni gireceğim işi ve asla iş bulamam bundan sonra yaş olmuş 15 gün sonra 42 olacağım ve artık bu işide kaybedersem hayatımı toparlayamam ne olur bana yardım et Allah'ım beni koru uyuşturucudan sen bana uzak durmak için sonsuz güçlü bir irade ver Rabbim. Yeni yepyeni bir defter yeni sayfalar bu sayfaları güzellikler huzurlu mutlu duygularla doldurmamı nasip et Allah'ım.... Belki uğurlu gelir uğur getirir bu tarih bana babamın doğum günüydü bugün ve bugünün bitmesine son 3 dakika babacım doğum günün kutlu olsun seni çok seviyorum nice güzel huzurlu sağl��klı nice doğum günlerini kutlamak dualarımla..... İyisi varsın kötü olan herşeyi varlığınla desteğinle aştığım canın babam umarım benimle kıvanacağın günler yaşatırım sana en büyük dileğimdir bu.....
Tumblr media
79 notes · View notes
militankaos · 10 days ago
Text
İyi geceler sevgili kent dinleyenleri.
Gerçi artık buralarda beni dinleyen birileri olduğundan şüpheliyim. Yine de, bir şeyler değişti. Her zamanki olgunun getirisi, hep değişir. Ben değiştim, toplum değişti ve ben hafifledim bugün. Toplum hafiflemedi, çünkü o yapısı gereği sürekli bir ağırlaşma eğilimindedir. Ağırlaşır toplum. Velhasıl kelam, ben değiştim ve hafifledim. Kuş gibi hafif ve güneş gibi parlağım bu gece. Ve evet, geceye rağmen. Bazı karanlıklar geldi geçti, bazı aydınlıklar. Aydınlıklarda fazla heyecanlı ve mutluydum ben, uğramadım buralara. Karanlıklarda da "karanlıklar yazılarda bile paylaşılmaz" düşüncesinden almadım elime kalemi. Paylaşılanlar çoğalır çünkü. Bir şarkı vardı,"kullandığın sözcüklere dikkat et. Hepsi ağzından gerçekleşmek üzere çıkıyorlar tamam mı?" diyordu son kısmında. Fazla güvendim ve benimsedim bunu ben. Şarkının kalanını unuttum, cımbız ile seçtim hoşuma gideni. Eh, haliyle yazı yazmaz, kürkçü dükkanına uğramaz oldum. İyi de yaptım da, yazan yazıyı ve yazmayı bırakamaz. Yani, buradayım yine. Etimle ve kemiğimle, aynı ama farklı olarak biraz da. Şarkıyı bir daha dinledim, bu sefer de hoşuma başka bir nakarat gitti. "En az 20 dil duydum kendi kulağımla, beş tanesi bildiğim. Gelip diyebilir bir Filipinli ben Çinliyim" diyordu bu sefer. Ve, evet. Bu sefer bu nakaratta durdum ben. Düşündüm ve içselleştirdim bunu. Kendi memleketimden uzakta-eskiler buna gurbette der- çok dil duydum dostum. Çok dil, çok ağız, çok lehçe. Bunların birçoğu kendi kulağımla ve bildiğim, bir kısmı ise hiç bilmediğim olarak ayrıldı. Ben bilmediklerimi yok, bildiklerimi var saydım. Bazen sayarım. Kendimi şöyle, seni böyle sayarım bazen ben. Ne sen yanlış ve de, ne ben. Anlıyor musun? Var saymalarımız ve kanılarımız değil bizi a noktasından b noktasına götüren; biziz. Bizleriz bazı yolları ve "ağızları" yaratan. Ve bizleriz sonrasında tekrardan onlara tapan, yolda yürüyen ve ağzı konuşan. Okuyucu, nerelerde ve kimlerlesin ben bilemem-bir hiçim- ama emin ol ki ne sensin yanlış ne de o karşındaki bildiğin. Gelir ve geçer durumlar arasında gelene kötü gidene üzgün bakamayız. Eski beni reddederken yeni beni iyi tanıyamam ben. Yazım dağınık ve kirli oldu. Değişen şeyler gibi değişmeyen durumlar da baki demek bu :) ve fark ettiysen, noktalama kuralları ile de barışıp onlarla da anlaştım. Dedim ki onlara "siz var olun ama ben sizi çok da önemsemeyeyim." Dadaizm yapayım biraz ve size de karşı çıkayım bir noktada. (.) Bu noktadan söz etmiyorum tabii. Yani okuyucu, buraya kadar geldiysen aklın biraz karıştı demektir. Ve bu da bu pislik yazar amacına doğru koşuyor anlamına gelir. Sevmediğimden değil, düz yazmayı sevmediğimden. Nakarata bir daha gelirsem, derim ki ben Türkçe konuşurken Kürtçe konuşmak istiyorum bu aralar. Bazı dostlarıma özendim. Ama yine de diyeyim ki sana, leyla gibi de konuşsan mecnun gibi de, Afgan da olsan İngiliz de, mülteci de olsan "kendi vatanında birer can" da anlarım ben seni. Çünkü kodlamalar yapıldı zihnimde ve mekaniğim böyle işliyor benim. Bugün Kürt'üm ben ve yarın Türk. Diğer sabaha Çinli olarak uyanabilirim. Ve Çince bilmesem de emin ol ki iyi konuşurum. Beden de dildir ve dilim de biraz bedendir benim. Ruhumu yazılarımla harmanlar ve onla da ifade ederim kendimi ben. Sen neysen oyum karşımda, ne değilsen ona ters. Ama sanma ki dengem şaşmış da neyi savunduğumu unutmuşum ben. En dengeli zamanlarımda, en dengesiz davranışlar ile dengeyi yakaladım arkadaşım. Karmaşık ve tadı acı olsa da tavsiye ederim sana da. Yine de bir tabu/yargı olmasın, deneylerimin acı sonlarının olabileceğini çıkarmayalım aklımızdan biz. Bazen 18'e, bazen 47'ye hitap ederim, bilirsin. Bilir misin? Artık öyle.
3 notes · View notes
umuttherzamanvar · 1 month ago
Text
Tumblr media
KİMYA-YI SAADET (GAZALİ)
ALLAH'IN HAKIMİYETI
Allah Teâla'nın zatı bilindi; nasıl, niçinlik ve keyfiyetten münezzeh, uzak olduğu anlaşıldı ve hepsinin anahtarının, insanın kendi nefsini idråk etmesi olduğu açıklandı.
Ancak bütün bunlardan başka Allah Teâlà marifetinin (onu bilmenin) bir bölümü kaldı, Oda, Allah Teâlärun âlem-i mülkünde nasıl padişahlık yaptığı, hangi yoldan idare ettiği, meleklere ne şekilde ferman buyurduğu, meleklerin fermanlarına nasıl uyduğu; melekler eliyle işleri nasıl bitirdiği; göklerden yere emir göndermesi; yıldızları, gökleri harekete geçirmesi; yerdekilerin İşlerini göklere havale etmesi; rızıklar anahtarımı göklere teslim etmesidir.
Bunlar, hangi yoldan, ne şekilde oluyor?
Bu, ALLAH"ü Teâlâ'nın marifetinin (onu tanımanın) büyük bir bölümünü teşkil eder.
Buna «marifet-i elal yani, fillleri bilmek denir.
Nitekim bundan öncekilere «marifet-i zit ve marifet-i sıfat denilir-di.
Bunun da anahtarı kendini bilmektir.
Sen kendi ülkende padişahlığını nasıl yürüttüğünü bilmezsen, âlemin padişahının padişahlığını nasıl yürüttüğünü nasıl anlayabilirsin.
Önce kendi işlerinin nasıl meydana geldiğini düşün. Meselă; yazı.
Bir kâğıt üzerine «Bismillah» yazmak istediğin zaman, önce senden yazmak isteği meydana gelir.
Ondan sonra kalbinde bir hareket, bir kıpırdanma häsıl olur.
O kalb senin sol tarafında kozalak şeklindeki et parçası olan zähir kalbtir.
Záhir kalbten lätif bir cisim (gözle görülmez) hareket edip dimağa yükselir.
Bu latif cisme tabibler ruh diyorlar.
His ve hareket hamalı budur. Bu ruh hayvanlarda bulunan ruhtan farklıdır.
Hayvanlardaki ruh ölür. Bu ruh ise, asla ölmez.
Allah Teala'yı bilme mahalli olan budur.
Bu ruh dimağa (beyin) ulaşınca,
«Bismillahının süreti, hayal kuvvetinin yeri olan dimağın birinci odasında meydana gelmeğe başlar.
Daha sonra bu hal dimağdan bedenin her tarafına dağılmış; hatta parmakların uçlarında iplik gibi bağlanmış sinirler vasıtası ile, bütün organlara iletilir.
Bu anlatılan sinirleri, gayet zayıf olan kimselerin kolunda görmek mümkündür.
Sinirler hareket edince, parmakların uçları harekete geçer.
Parmak uçları da kalemi oynatır.
Kalem de mürekkebi hareket ettirir.
ALLAH TEALAYI TANIMAK
Böylece besmele süreti hayål merkezinde (odasında) olduğu gibi, kâğıt üzerinde meydana gelir.
Duyular yardımı ile meydana gelen yazı işincie en çok göze ihtiyaç duyuluyor.
«Yazının başlangıcında bir istek, bir arzu meydana gelir demekten maksadımız, bunun gibi her işin başlangıcında, mutlaka Allah Teâlâ'nın bir sıfatı olduğunu bildirmektir; O sıfat «irade diye tabir edilir.
Bahsi geçen irådenin eseri, başlangıçta kalbte meydana gelip daha sonra kalb vasıtası ile diğer azalara sirayet ettiği gibi,
Allah Teâlà-nın iradesi de başka Arşta meydana gelir.
Oradan bütün kâinata dağılır ve en son yerlere de ulaşır.
Latif cisim dediğimiz o nesne, buhar gibi olup bahsi geçen eseri, bütün kalb damarları yoluyla dimağa gönderir.
Bu latif (elle tutulmaz, göz ile görüimez) cisme «ruh» denir. Tıpkı bunun gibi, Allah Teala'nın da lâtif bir cevheri vardır ki, o ince cevher Hakk'ın iradesiyle varlıkların eserini Arştan Kürsiye ulaştırır.
Bu tek cevhere melek, ruh-ul Kudüs» denir.
Vuku bulacak şeyin, kalpten dimağa ulaşması, dimağın da kalbin hakimiyet ve tasarrufu altında bulunması gibi, Allah Teälä'nın eseri de Arş'dan Kürsi'ye ulaşır.
Kürsi Arşın altındadır.
Senin işin olan Bismillahının süreti vücüda gelme istendiğinde, önce onun süreti dimağın merkezinde meydana gelip sonra da iş, o sürete uygun bir şekilde meydana geldiği gibi, ålemdeki varlıkların süreti de, önce Levh-i Mahfuz'da nakşedilir. Dimağında olan látiť kuvvet, azayı sinirler eli ve parmakları; parmaklar kalemi hareket ettirdiği gibi, melek denilen låtif cevherler de, yıldızlar ve şuaları vasıtası ile, aşağı alemde (dünya) olan ana unsurları hareket ettirir.
O ana unsurlara dört tabiata deniz.
O dört şey, sıcak lık, soğukluk, nemlilik ve kuruluktur.
Kalem, mürekkebi dağıtıp «Bismillähiənin şeklini meydana getirdiği gibi, sıcaklık, soğukluk da suyu, toprağı ve diğer ana bileşikleri hareket ettirir.
Kağıt mürekkebin nakşını kabul edip dağılan mürekkebi toplu tuttuğu gibi, bileşik şeylerde ancak nemlilikle şekillenir ve bu şekli de ancak kendini kurulukla koruyup devam ettirebilir.
Nemlilik olmasa, cisim şekii kabul etmez.
Kuruluk olmazsa, o şekil, devamlı olmaz.
Kalem işini bitirip hareketini sonuna ulaştırınca, hayål merkezinde mevcut olan şekle uygun
«Bismillah» sûreti ortaya çıkar.
Bunun gibi, ana bileşikler, tabiatini hareket ettirip meleklerin yardımıyla hayvan, bitki ve diğer varlıkların süreti «Levh-i mahfůz da olduğu gibi ortaya çıkar.
İşlerin eseri, bütün bedenden önce kalbte meydana gelip ondan sonra bütün ä'zalara dağıldığı gibi, madde åleminde de bütün olaylar, önce Arş'ta meydana gelir.
Bu hususiyeti sebebiyle kalb başlangıç olarak kabul edilerek bütün å'zaların eseri ona izafe edilip senin zâtın kalbin içinde sakin olduğu düşünüldüğü gibi, bütün Aleme yapılan te'sir ve galebe, «Arş» vasıtasıyla olduğu için, halk Allah Teala'nın Arş'ta sakin olduğunu sanır.
Kalbe hâkim olup kalbin durumu (ahvåll) düzenli olmakla, beden ülkesinin tedbiri kolay ve düzenli olduğu gibi, Allah Teâlā, Arş'ı yaratıp ona galib ve hakim olmakla, madde ålerni memleketinin tedbiri kolay ve düzenli olur.
SAYFA 44 KİMYA-YI SAADET
Bu sebeptendir ki, Kur'an'ın nazmi bu tarzda gelmiştir: «Arş üzerinde hükümran oldu. İşi yerli yerinde düzenler.» (En'am sûresi, âyet: 79).
Bil ki, bu söylediklerimiz ancak üstün basiret sahiplerine bildirilmiş bir hakikattir.
«Allah Teâlâ Adem'i kendi sûretinde yarattı hadisinin hakikati de, ancak bununla açıklanır.
Şu da bir gerçektir ki, padişahlığı padişahlardan mada başka kimse bilmez. Kendi memleketin üzerinde padişahlık verilmesi ve Allah Teala'nın bütün åleme olan padişahlığı örneğinden sana bir muh tasar örnek verilmeseydi, Allah Teâlânın âlem memleketine olan padişahlığını asla anlamaya kadir olamazdın.
O halde seni yaratan Allah'a şükür et ki, sana kendi memleketine küçük bir örnek bir memleket verdi; bu memlekette padişahlık. verdi, kalbini «Arş»; menbai kalb olan hayvani ruhunu «Israfil»; dimağını kursi, hayaller merkezini, Levh-i mahfüz, göz, kulak ve diğer duyu organlarını melekler yaptı. Azaların menba'i ve merkezi olan dimağım kubbesini (beyinciği) gök ve yıldızlar yaptı.
Parmakları, kalemi, mürekkebi semrine uyan tabiatlar yaptı. Seni misälsiz, keyfiyetsiz yarattı ve bunların hepsine padişah yaptı, sonra da sana: «Sakın! Kendinden ve padişahlığından gafil olma ki, seni yaratan Allah'tan da gafil olmayasın.» buyurdu.
Çünkü «Allah Teâlâ Ademi (insan kendi süretinde yarattı. O halde kendini bil ki, Rabbini bilesin
#KİMYA-YI #SAADET
#ÜÇÜNCÜ #BÖLÜM
#ALLAH'IN #HAKIMİYETI
#İMAMI #GAZALİ
3 notes · View notes
olumunkorkakfedaisii · 2 years ago
Text
Her şeyi deniyorum bu aralar. Hayata karışmayı deniyorum. Kendimi sevmeyi, aynaya daha sık bakmaya çalışıyorum. Aramı iyi tutmaya çalışıyorum sevdiklerimle. Kendimle eskisinden daha çok konuşuyorum bak o hâlâ duruyor işte. Denemiyorum da zaten, aynı ruhta insan kendine küser mi hiç, derdin ya aynen öyle yapıyorum. Kalemi elime almaya çalışıyorum yazıyorum bak şu an dahi yazıyorum. Kendime de söz verdim bir kendimi unutmayacağım diye. Herkes her şey geçiciydi değil mi, ben o lafı hatırlamayalı da çok olmuş. Şimdi her yansımamda hatırlıyorum. Omuzlarımı dik tutmayı deniyorum, parmak uçlarımda yürümemeye çalışıyorum. Merdivenleri ikişer üçer iniyorum düşmekten korkmuyorum artık. Ellerimi hâlâ çok boyuyorum çocuk gibi renkli renkli. Günleri saymayı bıraktım uykuyu azalttım. Çayımın yerini de, acı bir kahve aldı. Değişiyor insan doğrusu, dikkat et. İnsan kendine bile güvenemiyorum, tanıyamıyorum kimseyi en çok da kendimi.
9 notes · View notes
haziranzede · 1 year ago
Text
anı kalsın
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
kızın unfılızr oldu anne ama hala yumurtanın üstünde kalem çekiyor.
bu haftanın mini bir özeti:
Perşembe temizlik yaptım. o küçücük tozların birleşince bu kadar suyu kirlete bileceğini her gördüğümde şaşırıyorum..viledanın içinde kum var resmen ya.
acaba bizim günahlarımızda böyle böyle mi çoğalıyor. bird eacaba ahirette de temizlik sonrası gibi şalıracakm mıyız? rabbim bize merhamet et..
bu sene bıme yine gittim. kırtasıye magzemeleri çok güzel ama artık sade bir hanımefendi oldugum için 2 tane hediye beir tanede kendime aldım.
cuma misafir varı akşam evi topladım, yattım. sabah kalk çamaşır as hemen atladım iettye. 90 dkda gitmişim ama çok rahat gittim. İETT de düşüne düşüne gittin..biraz kitap okudum, biraz müzik dinledim.
ensarda Taha kılınçın semineri vardi. harika bir programdı. gerçi sonuna doğru sürkeli aynı yerde durmaktan ve sıcakdan bunaldım ama olsun harikaydı.
bina çok temizdi, serindi, yer ders arasında ikramlar ve öğle yemeği vardı. harika ağırlandık.
Taha kılınçı dinlediğim için çok mutlu oldum. hızlı komuştugu için 2 saatte anlatılacak konuyu 40 dkya sıgdırdı. 7 dersde alemi İslam kitbaındaki 7 ülkeye değindi. sonunda da bize alemi islami hediye etti. tüm salona kitap getirmiş. tahmin ettiğim için almamıştım .çok mutlu oldum..arkadaşları mı gördğmö salon çiçek bahçesi gibiydi.
sondaki ajandaları kitapçı ahmetten aldım bakalım neye nasip olacak.
sondaki pensanın kalemi harika ve arkaya gecırmıyor. çokda ucuz 32 TL'ye aldım. a101se geliyormus
5 notes · View notes
okur46blog · 2 years ago
Text
Bakma öyle rengârenk;
ben geceyim .
Karanlığıma ses ol
ayrıl gün'eşten
gökk'uşağını terk et
yıldızları kov
geceme, ay ol.
Durma öyle heybetli,
ben harabeyim .
Giy kırk yamalı hırkanı
kırklara karış
ışığa kör olsun gözlerin
al kalemi eline
üfle kağıda
nefesime h'ar ol
inlet ney misali
dokuz boğumda er muradına
sessizliğime eş ol
K'esme öyle kör bıçak,
ben demirden külçeyim
Bağrında erit ateş ol
çamurunda kar mayamı
insanlara ayır bezemi
kelimerimi dağla
sorma nesebimi/d'ilimi
hüviyetime memleket ol
Öyle aşikar eyleme,
ben şah damarında gizli lehçenim
Solunda git gide göğeren süveydan
pıhtılaşmış bir damla kan.
Varsa cesaretin
beni, bin parçaya böl
Sırrıma ol ayan
Ol da
Bende kendini gör
Ben
Senim
Ruhu Azade
14 notes · View notes
doriangray1789 · 2 years ago
Text
‘‘ Ulaşabileceğini Hissettiğin Her Şey Sana Aittir.’’
güzel bir motivasyon sözüdür ancak zamanın siyasi yapısı düşünüldüğünde 
‘‘çökme’‘ yerine de geçebilir 😁
bir başka söz:  ‘’ Saati Seyretme, Saat Gibi Yap; İlerlemeye Devam Et!’’ bu da aynı düzlemde değerlendirildiğinde ‘’değişim’’i ifade edebilir...
aynı bakış açısından devam edersek:
‘’Yorulduğunda Dinlenmeyi Öğren, Bırakmayı Değil’’ demokrasiye aykırı bir yapıya dönüşü teşvik gibi gelebilir örneğin demokratik seçimleri tanımama gibi
devam edelim:
‘’Deneyenler Kaybedebilir, Denemeyenler Baştan Kaybetmiştir’’ ...  birleşe birleşe kazanacağız sloganına benzemiyor mu? 
‘’İyi Yapılmış Bir İş, İyi Söylenmiş Bir Sözden Daha İyidir’’.. yatırımlar devletin asli görevidir, cebinden yaptırmıyorsan halkın parasıyla kime hava atıyorsun şeklinde yorumlanabilir mi?
‘’Umutsuz Durumlar Yoktur, Umutsuz İnsanlar Vardır’’...  Ummaktan doğan güven duygusuna ‘’ümit" denir tam da değişime inanlar için söylenmiş bir motivasyon sözü olarak değerlendirilebilir 
‘’Kör Doğmaktan Daha Kötüsü, Görme Yetisi ile Doğup Etrafındakileri Görememektir’’... dogmalarını kendine kıble edinme gelişime-değişime açık ol ki gerçeği görebilesin, takım tutar gibi partizan olma bunu destekleyen söz hemen arkasından gelsin: ‘’ Kendi Hayat Hikayenizi Yazarken Kalemi Başkasının Tutmasına İzin Vermeyin’’
5 notes · View notes
bikekokin24 · 13 days ago
Text
Réhabilitation de la route Kalemie-Manono : un projet stratégique pour le développement de la province du Tanganyika
La réhabilitation de la route Kalemie-Manono, longue de 446 kilomètres, a été officiellement lancée au kilomètre zéro de la commune de Lukuga à Kalemie, chef-lieu de la province du Tanganyika (Est de la République démocratique du Congo). Cette route, qui relie les routes nationales 5 et 33, est considérée comme un projet stratégique pour le développement de la province du Tanganyika. Selon le…
0 notes
dlium · 2 months ago
Text
Stone pen in new genus Lithoptilum and sea pen in Anthoptilum, Calibelemnon removed
नए ���ंश लिथोप्टिलम में पत्थर की कलम और एंथोप्टिलम, कैलिबेलेम्नॉन में समुद्री कलम हटा दी गई
Pluma de piedra en el nuevo género Lithoptilum y pluma de mar en Anthoptilum, Calibelemnon eliminado
新属 Lithoptilum 中的石笔和 Anthoptilum 中的海笔,Calibelemnon 被移除
Plume de pierre du nouveau genre Lithoptilum et plume de mer d'Anthoptilum, Calibelemnon supprimé
新屬 Lithoptilum 中的石筆和 Anthoptilum 中的海筆,Calibelemnon 已移除
Steinfeder in neuer Gattung Lithoptilum und Seefeder in Anthoptilum, Calibelemnon entfernt
নতুন জেনাস লিথোপটিলামে স্টোন কলম এবং অ্যান্থোপটিলাম, ক্যালিবেলেমনন-এ সমুদ্র কলম সরানো হয়েছে
Pedra de pedra em novo género Lithoptilum e caneta marinha em Anthoptilum, Calibelemnon removido
新属 Lithoptilum の石ペンと Anthoptilum、Calibelemnon の海ペンが除去されました
Pena batu pada genus baru Lithoptilum dan pena laut pada Anthoptilum, Calibelemnon dihilangkan
ប៊ិចថ្មនៅក្នុងប្រភេទថ្មី Lithoptilum និងប៊ិចសមុទ្រនៅ Anthoptilum, Calibelemnon ត្រូវបានដកចេញ
Stone pen sa bagong genus na Lithoptilum at sea pen sa Anthoptilum, Calibelemnon ay inalis
새로운 속 Lithoptilum의 돌펜과 Anthoptilum의 바다펜, Calibelemnon이 제거됨
Penna di pietra nel nuovo genere Lithoptilum e penna di mare in Anthoptilum, Calibelemnon rimossi
ປາກກາຫີນໃນສະກຸນໃຫມ່ Lithoptilum ແລະປາກກາທະເລໃນ Anthoptilum, Calibelemnon ເອົາອອກ
Каменное перо в новом роде Lithoptilum и морское перо в Anthoptilum, удалено Calibelemnon
အမျိုးအစားသစ် Lithoptilum နှင့် Anthoptilum ရှိ ပင်လယ်ဘောပင်၊ Calibelemnon ကိုဖယ်ရှားခဲ့သည်
Kamienny długopis w nowym rodzaju Lithoptilum i pióro morskie w Anthoptilum, Calibelemnon usunięte
ปากกาหินในสกุลใหม่ Lithoptilum และปากกาทะเลใน Anthoptilum Calibelemnon ถูกถอดออก
Yeni cins Lithoptilum'daki taş kalem ve Anthoptilum'daki deniz kalemi, Calibelemnon kaldırıldı
Lithoptilum නව ගණයේ ගල් පෑන සහ Calibelemnon හි Anthoptilum හි මුහුදු පෑන ඉවත් කර ඇත
Кам’яне перо в новому роду Lithoptilum і морське перо в Anthoptilum, Calibelemnon ��идалено
Dlium theDlium @dlium
0 notes
futbolpenceresi · 5 months ago
Text
ZUHAL TOPAL ILE YEMEKTEYIZ
ANALİZ: PARÇALARINA AYIRMA https://www.youtube.com/watch?v=8EEecnKCwtw
Puan analizi:
Ağırlıklar (kişiye göre değişebilir ama bir kere belirlenince herkes için aynı olması lazım)
Ağırlıklar da yemeğin zorluğuna göre değişken olmalı ve her yemek için bir ağırlık daha önceden belirlenmiş olmalı, ilk defa yapılan yemekler için de program sorumluları bir ağırlık belirlemeli bu bütün yarışmacılara açıklanmalı.
Çorba ………….. : 1-2
Ara Yemek …… : 1-3
Ana Yemek ….. : 2-4
Tatlı ……………… : 1-3
Muhallebi ile baklavanın, cheesecake’in San Sebastian’ın ağırlığı aynı olabilir mi?
Puanlama Ölçütleri. Bunların
Zorluk (bu yemek ağırlıkları içinde olduğu için tekrar bakılmayabilir)
Defolar : -(eksi)%10-%90
Lezzet   : +(artı)%10-%100
Bu iki parametreyi içeren bir puan formülü, uygulandığında minimum 0, maksimum o yemeğin ağırlığını vermeli.
Hatice-Kübra Karşılaştırması
Çorba
Zorluk
Hatice’ninki biraz daha zor (bana göre)
Kübra Hanımınki nispeten daha kolay
Defo
Hatice’nin maş fasulyelerinin tamamının pişmediğini söyleyenler oldu (-025)
Kübra Hanım’ın çorbasında defo yoktu (-0.0)
Lezzet
Hatice Hanım’ın çorbasının lezzeti yerindeydi anladığım kadarıyla, tadı tuzu uygundu
Kübra Hanım’ın çorbasının lezzeti tavuk suyu ve domates nedeniyle bence gayet iyiydi
Çorba Sonucu
Kübra Hanım bir tık önde (bence)
Ara Yemek
Zorluk
Hatice Hanımın taze fasulyesi kolay bence
Kübra Hanım’ın kara lahana dolması bir tık daha zor
Defo
Hatice Hanım’ın fasulyesi için kılçıklı diyen de oldu, beğenen de oldu, minimum kusur var bence
Kübra Hanım’ın dolması fazla acı bulundu, bu basit ama önemli bir defo bence çünkü acı bütün lezzetleri bastıran baskın bir tad
Lezzet
Hatice Hanım’ın taze fasulyesi lezzetliydi anladığım kadarıyla
Kübra Hanım’ın dolmasının lezzeti acı tarafından baskılanmıştı o yüzden lezzetsizdi denebilir  
Ara Yemek Sonucu
Hatice Hanım biraz daha önde bu maddede
Ana Yemek
Zorluk
Hatice Hanım’ın yemeği daha kolay görünüyor
Kübra Hanım’ın yemeği biraz daha meşakkatli
Defolar
Hatice hanım’ın yemeğinin patlıcanları biraz yanmıştı ama anladığım kadarıyla asıl ana malzeme kalemi olan köfteler düzgündü
 Kübra Hanım’ın yemeğinde de ufak tefek yanıklar buldu Hatice Hanım, ayrıca beşamel sosu da çok katıydı, eti de biaz sert bulundu
Simge Hanım’ın yorumlarını kaale almıyorum çünkü Hatice Hanım karşısında BARİZ Kübra Hanım’ı tutuyordu, bence DİSKALİFİYE edilmeliydi
Lezzet
Hatice Hanımınki normaldi bence
Kübra hanımınki de normaldi bence
Patlıcan-et kombinasyonu lezzetlidir ama dana eti zaten son derece lezzetsizdir, bence ikisi de eşitti
 Ana Yemek Sonucu
Genel olarak bence her ikisi de eşit ama belki zorluk nedeniyle Kübra Hanım bir tık önde olabilir
 
Tatlı
Zorluk
Yemek konusunda çok bilgili değilim ama cheesecake tutturmak zor sanırım, baklavanın da kendine has zorlukları var o yüzden her ikisininkini eşit zorlukta kabul ediyorum, ama hamur açma nedeniyle Kübra Hanımınki biraz daha meşakkatli olabilir
 Defo
Hatice Hanımın tatlısında bence hemen hemen hiç defo yoktu
Kübra Hanımın tatlısı da çok iyiydi ama yarışmacıların hemen hepsi ortası biraz hamurlaşmış dedi
Lezzet
Hatice Hanım’ın tatlısı gayet lezzetliydi
Kübra Hanım’ın tatlısı da çok iyiydi, yanında dondurma da olsa şölen olurdu bence
Tatlı Sonucu
Bence her ikisi de tatlıda eşitti
Salata
Hatırlamıyorum, analizini yapmayacağım.
SONUÇ
Bence her iki yarışmacı da birbirine epey yakındı
Bana göre Kübra Hanım bir tık önde
Ama daha nesnel sonuç için başta bahsettiğim formüllerin ve ağırlıkların sayısal olarak belirlenmesi lazım, onlar uygulanınca çıkan sonuca bakmak lazım.
Simge Hanım ve Mehmet Bey abartılı haksızlık yaptı Hatice Hanım’a.
Kübra Hanım ve Fuat beyin verdiği puanlar da bence az, en az 6 (ALTI) almalıydı Hatice Hanım.
Hatice Hanımın Kübra’ya verdiği puan da az bence, 6-7 arasında olmalıydı.
PUANLAMA ÖRNEĞİ
A) Kübra Hanım'ın ara yemeği (Kara Lahana Dolma)
1. Ağırlık=2
2. Defosu çok acı, acı baskın tad olduğu için bu basit hatanın bütüne etkisi çok yüksek
2.1 Defo=-%80
2.1.1 Defodan kayıp = 1*0.8=0.8
2.1.2 Defodan geriye kalan = 1-0.8=0.2
3. Lezzet
3.1 Acı tadın lezzeti baskılaması nedeniyle bence +%25
3.1.1 Lezzet katkısı = 1*0.25 = 0.25
4. Toplam=0.2/1+0.25/1=0.45/2=0.5/2
B)Hatice Hanım'ın Ara Yemeği (Zeytinyağlı Fasulye)
1. Ağırlık=2, bence 2'den biraz az olmalı ama hesap ve karşılaştırma kolaylığı için kara lahana dolması ile aynı aldım
2. Defo, sadece bir yarışmacı kılçıklı dedi, onun dışında defo belirtilmedi
2.1 Defo Yüzdesi = -%30
2.1.1 Defo kaybı = 1*0.3=0.3
2.1.2 Defodan geriye kalan = 1-0.3 = 0.7
3. Lezzet, lezzeti yerindeydi, bu da %75 olsun.
3.1 Lezzet ağırlığı = 1*0.75 = 0.75
4. Toplam = 0.7/1+0.75/1=1.45/2=1.5/2
YARIŞMACILAR
Simge Hanım
Tam bir fiyasko, son derece zevkli giyiniyor ama adaletsiz, kibirli ve egosuna yenik düşüyor
Zuhal Hanım onu diskalifiye etmeliydi.
Sadece Hatice’ye verdiği puan yüzünden değil, çok fazla hata ve adaletsizlik yaptı, yoksa Mehmet Bey de Hatice hanıma çok haksız ve adaletsiz puan verdi ama birçok yorumu da düzgündü.
Bir de ERTESİ GÜN YARIŞMACISI PUAN ETKİSİ diye bir şey var. Hemen her yarışmacıda gözleniyor bu. Ertesi gün yarışmacısı, genelde en yüksek puanı veren oluyor.
Mehmet Bey Kübra Hanım’a 7 (YEDİ) verdi, bu hak edilmiş puan olsa da Hatice Hanım’a verdiği 4 (DÖRT) aşırı adaletsizdi ve bu puan karşısında açıklanamazdı.
Simge Hanım ise Kübra Hanım’a 8 (SEKİZ) verdi, Hatice Hanım’a verdiği puanlar, cheesecake konusunda davranışları ve Hatice Hanım’a antipatisi, onu yaralamak için Kübra Hanıma aşırı sempatisi diskalifiye edilmesi için yeter sebeplerdi.
Mehmet Bey
Anladığım kadarıyla muhafazakar birisi, Fuat beyin görüntüsüne takılması ve eleştirileri son derece iticiydi. Bazı yorumlarında son derece objektifti ama verdiği puanlarda, özellikle Hatice Hanım’a verdiği puanda son derece adaletsizdi.
Fuat Bey
Görüntüsü, tercihleri kimseyi ilgilendirmez. Elbette erkekler de estetik yaptırabilir.  
Gördüğüm kadarıyla biraz aşağılık kompleksi var, Kübra Hanım’ın tavırları süngüsünü düşürdü, rahatsızlığını sürekli belirtti.
Kübra Hanım
Herkes gibi adaletli davranırım, vicdanlıyım diyor ama o da zaman zaman adaletsiz davranıyor ve belki de bunun farkında değil.
Hatice Hanım
Ses tonu ve gözlerini belerterek konuşması itici ama bence naif bir kadın, başta kendisine çok haksızlık yapıldığı için de aşırı tepkiler veriyor, haklı olsa da bu tavırlarıyla kendine zarar veriyor.
Pörtlek gözleri ve cırtlak ses tonu Hatice Hanım'ın KİŞİSEL ÖZELLİKLERİ. Değiştirilemez. İnsan çirkin de olabilir, güzel sesli de, uzun boylu, kısa boylu, cüce, vs. Bunlar için hiçbir insan sorumlu tutulamaz. Bu yüzden ELEŞTİRİLEMEZ. Bu yüzden bu insanlarla ALAY EDİLEMEZ. Bu insanların TAKLİDİ YAPILAMAZ. Yaşar Kemal'in bir gözü kör ve kapalıydı. Yaşar Kemal'in bu şekilde taklidini yapmak ne kadar korkunç ve affededilemez bir davranış düşünebiliyor musunuz. Ama Zuhal Topal Hatice Hanım'ın taklidini yapıyor, onunla alay ediyor. Ama bizler bu programı izleyerek bütün bu muameleleri hak ediyoruz.
ZUHAL TOPAL
Zuhal Topal da her küçük alanın baş rol oyuncusu gibi o alanın tek hakimi, kural koyucusu ve PADİŞAHI gibi davranıyor. Geçen hafta sözü kesildi diye kıyameti kopardı ki haklı ben de çok kızarım bu terbiyesizliklere. Ama kendisi Hatice'nin sözünü sürekli kesmekle kalmıyor bir de taklidini yapıyor. Buradaki yorumcular da bu terbiyesizliğe, çiğliğe, davranışlara bayılıyor.
0 notes
belkidebirharfimben · 7 months ago
Text
Yazmak nasıl kaçış olur?
"Yaşam öyküleri yaşadıkları hayattan daha değerliydi."
Heinrich Böll, Cüce ile Bebek'ten...
Yazmak kaçıştır. Yazmak kaçıştır. Yazmak kaçıştır. Hayalperest bazen başka yolunu bulamaz. Gerçeğin dışına taşamaz. Tekdüzeyse incitir onu. Yaşadıklarını ayn-ı sûretleriyle kaldıramaz. Renklenmiş sever manayı. Ötesinden haberdar edilmiştir çünkü. Bir kere sezdirilmiştir. Kokusu duyurulmuştur. Sesi koklatılmıştır. Nasılını bilemediği bir tanışıklığı vardır. Yetinemez. Rüyalarsa kontrol edilemezlikleriyle arzulananı vermezler her zaman.
Nisbeten tasarrufunuzda bir yol kalıyor geriye: Kaleminizle istediğiniz gibi bir dünya kurgulayabilirsiniz. Ne mutlu. Şu özgürlük ehl-i kalemi sarhoş eder. Ne tatlı bir başdönmesidir o! Evet. Normalde, duyulduğunda "Deli bu adam!" dedirtecek öyle sesler vardır ki içinizde, sûreti değişince, en âkil muhataplara dahi tatlı gelir. Öyledir. Her hayalin bir yordamı vardır. Yordamıyla söylendiğinde çılgınlık da ehl-i hakikate ukaladan görünür.
Yeter ki o ikinci âlemin bu âlemin ta kendisi olduğunu hissettirmeyin. İnsanlar, rahat bırakmak için sizi, gerçeği konuşmadığınızı kabul etmenizi bekliyor. Çünkü gerçek bir ortaklıktır. Hemfikirlik ister. Hayalse şahsî mülkünüzdür. Kimse mülkünüze karışmaz.
Bu ikiyüzlülük yazarın yüzleşmekte en çok zorlandığı tarafı gibi geliyor bana. Halbuki hepimiz biliyoruz, yazar, yazdıklarından en az birisidir. Bazen daha fazlası da olabilir. Taraflardan birçoğunu birden savunabilir. Herbirine kendinden bir parça katabilir. Her empati, yerine geçiş değil yalnız, bir 'o' olmadır. Onu haklı bulmadır. Dreyfus'u Zola'nın savunması tesadüf sayılamaz bu yönüyle. Çünkü öyküler-romanlar yazmak, karakterler arasında sıklıkla geçişler yapmak, bunca empati idmanı, iki şeyi arttırıyor gibi:
1) Merhamet 2) Tefekkür. Merhameti arttıran, onun yerine koyduğun için, özüne gösterdiğin anlayışı ona da taşıman. Nefsini nefsinle kardeş kılman. Merhametin güzergâhı böyledir. Tabii bazen yanlış yerlere götürebilir. Tefekkürü arttıransa, kendinden ona geçtiğin zamanlarda, becerebildiğin kadar yine, bakışaçını da değiştirmiş olman. Evet. Baktığın yere göre gördüğün, okuduğun, sezdiğin de değişiyor. Her duruş bilişe bir başka renk katıyor. Öykü yazmakta bu da var. Ve bu da bazen insanı yanlış yerlere götürüyor.
Herhalde mürşidimin şu dediğine bir parça kulak vermeli:
"İ'lem eyyühe'l-aziz! Ehl-i ilhad ile ve bilhassa Avrupa mukallitleriyle münazara ile iştigal edenler büyük bir tehlikeye mâruzdurlar. Çünkü, nefisleri tezkiyesiz ve emniyetsiz olması ihtimaliyle tedricen hasımlarına mağlûp olur ki, bîtarafâne muhakeme denilen munsıfâne münazarada nefs-i emmâreye emniyet edilemez. Çünkü, insaflı bir münâzır, hayalî bir münazara sahasında, ara sıra hasmının libasını giyer, ona bir dâvâ vekili olarak onun lehinde müdafaada bulunur. Bu vaziyetin tekrarıyla dimağında bir tenkit lekesinin husule geleceğinden, zarar verir. Lâkin, niyeti hâlis olur ve kuvvetine güvenirse, zararı yoktur. Böyle vaziyete düşen bir adamın çare-i necatı, tazarru ve istiğfardır. Bu suretle o lekeyi izale edebilir."
Hepten kötü görmeyelim. 'Daha çok insan olmayı' yahut 'daha çok sayıda insan olmayı' öğretiyor onlar bize. Nihayetinde kıssa-yı Kur'aniye de peygamberler ve kavimleri ile bir ölçüde empati yapmayı öğütlemiyor mu? Öyle ya, insan, empati yapmadığını nasıl örnek alır? Nasıl dersler çıkarır? Nasıl anlar? Kendini yerine koymadan veya kendi zamanına getirmeden tedris mümkün müdür? Bir 'üzerine alınma' zeminine ulaşmadan başkalarının hayatları bize dokunabilir mi? Bir parmak bal çalayım ağzına: Birincisini her yerde bulursun da ikincisini 1. ve 2. Lem'alar'da okursun ancak. Evet. Dikkat et: Bu eserler kıssa anlatmıyorlar sadece bize. Onların hayata nasıl taşınacağını da nakşediyorlar.
 Yazmak kaçıştır. Yalnızca kendimizden değil kendimize de. Hatta, 'Fefirrû ilallah' sırrınca, Allah'a da. Daha güzeli yazarken güzelleşiriz. Yazmak bir duaya dönüşür. Duamızı ederiz. 'Yapılması gerekenler' olarak yüzleşmekten korktuğumuz şeylere 'güzel insanların yaptıkları' üzerinden yakınlaşırız. Güzelle meşgul olan güzelleşir. Güzele makes olan güzelleşir. Güzeli ağırlayan güzelleşir. Hakkında konuşmak da hakkıyla yaşamaya duadır.
Allah dostlarının hayatlarını konuşmak insanı nasıl dönüştürüyor? Onların anıldığı yere nasıl rahmet yağıyor? Demek hakkında konuşmakla benzemek arasında bir ilgi var. Hakkında konuştuğun şeye dönüşüyorsun yavaş yavaş. İster istemez, azar azar, adım adım o oluyorsun. Ona bulanıyorsun. O halde ne hakkında konuştuğumuza dikkat etmeli. Daha çok kimi anlamaya çalıştığımızla ilgilidir kim olacağımız. Dahası, kim olmak istediğimiz...
1 note · View note
0001dl · 7 months ago
Text
Şair Rüştü'nün duvarlara Mediha'yı yazdığı gibi yazacaktım seni. Yazmadım. Kendime bile göstermeden saklayacaktım seni, yapmadım. Ne acı ne de hüzün, öfke dışında bir şey bırakmadın. Ne yağmurda bana şemsiye olabildin, ne de cehennemimde eriyip gidebildin. Gözlerine baktıkça belli oluyordu zaten o yalandan sevgin. Ben sevdiğim halde konuştum seninle, sen sevmediğin halde konuşmadın benimle. Kahraman Tazeoğlu bile kurtaramaz artık sana olan öfkemi. Kollarımdaki yara izlerin, gerisi Allah kerim dedim. Yaradılana dikkat et, yaradandan ötürü dedin. Yapayalnız bıraktın beni o yağmurda o gece. Karanlıktan korkar diyemedin, çıkıp bir kelam bile etmedin. Aslında doğru dedin, şair bugün şiirler yazdığı kalemi kırdı. Ne şiirim olacaksın, ne de sapasağlam bir kalemim. Ne cefam olabildin, ne de sefa hissettirdin. Yazık ya, sen onu bile beceremedin. Lafın ucu sana çıkmadan heba oluyordu gülüşlerim. Şimdi ise heba olarak çıkıyor bu gidişlerin. Bir daha ne heba, ne de safha olurum dedim. Yine de bunu bile hak etmedin. Gözümde kalmadı artık tırnak kadar değerin. Yaraların bile jilet izlerimden çok daha derin. En çokta bana bunu öğrettin.
"Şayet bir bedeni seviyorsanız, zamanında ikinci bir beden olup birincisini çöpe attı diye."
1 note · View note
gokhanerturkey · 10 months ago
Text
Tumblr media
•Ben Bu Şiiri Kendime Yazmış Olayım
Yeni Yetişecek
Genç Şairlerin Yolunu Açmış OLAYım.
Ey aşıklar
Ey sevdalılar
Aslı’sı Leyla’sı olanlar
Kavuşamayanlar
Şems’e hasret kalanlar
Mevlana’yı arayanlar
Kardeşliği anlatanlar
Ya tenini
Isıtacak bir elbise bulamayanlar
Ya bir ömür
Sım( )sıcak yuva hayaliyle
Yaşamaya çalışanlar
Yalanda olsa
Yüzüne gülecek
Hiçbir kimsesi olmayanlar
Güneş doğduğunda
Kendi kendine batan
Kim görse
Susan kör bakan
Ey insan
Kendi yaşadığın gibi
Onlarıda yaşatmazsan
Bu dengeyi kuramazsan
Şimdi değil amma
Kurduğun dünyanın dengesi
Mutlaka onların sana özendiği gibi
Ölmek yok sana
Onlara özenmeden
Ey
Dengeyi bozana söven
Sözle sözde düzelten
Karşılığında cepini sevindiren
Bak aynaya bak
Sen mi
Miskin fakirsin
Onlar mı
Almışın eline kalemi
Anlattığın garip
Doyurur seni
Üç öğünde yersin
Bir hafta yiyemediğini
O olmasa
Açsın açsın
Bu dünya da
Hem çok yalancısın
Patronuna o biçim yalakasın
İşin enteresan tarafı
Vallahi
Billahi
Tillahi
O miskinler kadar
Bu dünya!da
Ne mutlusun
Ne bahtiyarsın
Ne lokmanın
Ne Leyla’nın
Ne inancın
Lezzetinden mahrum kalıp
Bu dünyadan
Göçüp giden
Bir zavallısın
Madem öyle değilsen
Hadi şimdiden
Söz!et dengeden.,
✒️ARŞİV GEÇEN YIL 🌹
Gökhan ER / Araştırmacı & Şair
12 Kasım Perşembe
2020
0 notes
mapera · 1 year ago
Text
Tanganyika : plaidoyer de l’administrateur du territoire de Kalemie pour une cohabitation pacifique entre Twa et Bantous
http://dlvr.it/StcRJX
0 notes