#Erkan Öz
Explore tagged Tumblr posts
Text
35. Ankara Film Festivali
7-15 Kasım 2024, Ankara
Büyülü Fener Kızılay Sineması
ULUSAL YARIŞMALAR
ULUSAL UZUN FİLM YARIŞMASI;
Büyük Kuşatma | Sinan Kesova
Döngü | Erkan Tahhuşoğlu
Fidan | Ayçıl Yeltan
Gecenin Kıyısı | Türker Süer
Gülizar | Belkıs Bayrak
Hakkı | Hikmet Kerem Özcan
Hemme'nin Öldüğü Günlerden Biri | Murat Fıratoğlu
Köpekle Kurt Arasında | Murat Düzgünoğlu
Mukadderat | Nadim Güç
Ölü Mevsim | Doğuş Algün
ULUSAL BELGESEL FİLM YARIŞMASI;
Domates Biber Depresyon | Aybüke Avcı
Işığın Hasadı | Esin Özalp Öztürk
İyi Ölüm | Hasan Ete
Kilikya'ya Yolculuk: Fejes'in İzinde | Zehra Yiğit, Perihan Taş Öz
Kökleri Dışarıda | Baran İsmail Ulaş
Oya | Sevinç Baloğlu
Sürgün Asla Bitmez | Bahar Bektaş
Zamanın Kıyısında Sınav | İlkay Nişancı
ULUSAL KISA FİLM YARIŞMASI;
Aç Açına | Ahmet Toğaç
Dilan Hakkında Konuşmalıyız | Umut Şilan Oğurlu
Eko | Mehveş Topçuoğlu
Görüşürüz Kaplumbağa | Selin Öksüzoğlu
Günaydın Anne | Oben Yılmaz
Hayaller, Umutlar ve Dönen Yunuslar | Adil Burak Aydın
Kabuk | Sema Güler
Kaçmandan Çok Korktum | F. Nur Özkaya
Kravat | Çamran Azizoğlu
Mori | Yakup Tekintangaç
Rehber | Mert Erez
Sinan | Kadri Doğan
Tavuk Suyuna Çorba | Deniz Büyükkırlı
Telaşlı Parlama | Erman German
35'E ��ZEL;
Gizli Yüz | Ömer Kavur (1991)
Salkım Hanımın Taneleri | Tomris Giritlioğlu (1999)
Sonbahar | Özcan Alper (2008)
DÜNYA SİNEMASI
HEP YENİ: FRANÇOİS TRUFFAUT;
400 Darbe (The 400 Blows, 1959)
Adele H.'nin Öyküsü (The Story of Adèle H., 1975)
Neşeli Pazar (Confidentially Yours, 1983)
0 notes
Text
Bursa'da Osmangazi’nin atölyelerinde çocuklar hayatı öğreniyor
https://pazaryerigundem.com/haber/185365/bursada-osmangazinin-atolyelerinde-cocuklar-hayati-ogreniyor/
Bursa'da Osmangazi’nin atölyelerinde çocuklar hayatı öğreniyor
Bursa’da Osmangazi Belediyesi, hayatı yeni öğrenmeye başlayan çocukların gündelik yaşamda öz bakımları için ihtiyaç duyduğu her türlü bilgi ve beceriyi öğrenebilmesi için Gündelik Yaşam Becerileri Atölyesi düzenledi.
BURSA (İGFA) – Osmangazi Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren Hüdavendigar Sosyal Gelişim Merkezi’nde açılan Gündelik Yaşam Becerileri Atölyesi’nde eğitim gören çocuklar, gündelik yaşamda ihtiyaç duyacakları hijyen eğitimi, ayakkabı bağlama, dikiş dikme, kıyafet katlama, dolap içi düzenleme, çamaşır asma, ütü yapma, nevresim değiştirme ve yatak toplama, basit yemekler yapma, günlük temizlik işleri yapma, sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlığı edinme, sofra düzenleme ve adabını öğrenme, farklı kültürlerin yemeklerini tanıma, basit ilk yardım kurallarını öğrenme, haklarını bilme ve koruyabilme, mülkiyet kavramı ve renk kombinasyonu sağlama gibi konularda alanında uzman eğitmenlerden ders görerek öğreniyor.
1. ve 4. sınıf arasında eğitim gören 78 çocuğun yer aldığı Gündelik Yaşam Becerileri Atölyesi, toplam 4 hafta sürüyor. Atölyeye katılan çocuklar, hayatta ihtiyaç duydukları temel bilgi ve becerileri öğrenmenin mutluluğunu yaşıyor.
Gündelik Yaşam Becerileri Atölyesi ile çocuklara hayatı öğrettiklerini ifade eden eğitmen Neşe Öztürk, “Verdiğimiz eğitimlerle çocukların öz bakım becerilerinin gelişmesini sağlıyoruz. Burada çocuklara günlük yaşantılarında ihtiyaç duyacakları her şeyi öğretiyoruz. Bunun içinde kıyafet ütüleme, katlama, çamaşır asma ve nevresim geçirme gibi işler de var. Çocukları, öz bakımlarını kendilerini yapar hale getirmeye çalıştık. Burada çocuklar kısa dönemde çok güzel şeyler öğrendi. Buraya geldiğinde öz bakım becerisini hiç bilmeyen çocuklar vardı. Biz burada verdiğimiz eğitimlerle onlara ihtiyaç duyduğu her şeyi öğrettik. Burada 1. ve 4. sınıf arasındaki çocuklara eğitim veriyoruz. Burada çocuklar çok mutlu” dedi.
Kurslara katılan çocuklar ise hayatta ihtiyaç duydukları ve bilmedikleri çok fazla bilgi ve beceriyi uygulamalı olarak öğrendiklerini söyleyerek bu imkanları kendilerine sunan Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’a teşekkür etti.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
İzmir Büyükşehir belediye Meclisinde komisyonlar belli oldu kim hangi komisyonda ?
Meclis Birinci Başkan Vekilliği görevine CHP’li Altan İnanç, İkinci Başkan Vekilliği’ne ise CHP’li Mehmet Atilla Baysak seçildi. GRUP BAŞKANVEKİLLERİ VE SÖZCÜLERİ BELLİ OLDU CHP Grup Başkanvekili Zafer Levent Yıldır, CHP Grup Sözcüsü ise Elvin Sönmez Güler oldu. AK Parti Grup Başkanvekili Hakan Yıldız, Grup Sözcüsü ise Nail Kocabaş oldu. MHP Grup Başkanvekili ve Grup Sözcüsü ise Bahadır Altınkeser oldu. DİVAN KATİP ÜYELERİ SEÇİLDİ CHP’den Mustafa Vatansever, Uygar Kanmış, Doğukan Maltepe, Sultan İpekli Aksoy, Cumhur İttifakı’ndan ise Enes Uğuz seçildi ENCÜMEN ÜYELERİ SEÇİLDİ Encümen Üyeleri CHP’den Saadet Çağlın, Erol Güngör, Kazım Umdular, Zafer Levent Yıldır, Hidayet Petin oldu. ESHOT İDARE ENCÜMEN ÜYELERİ SEÇİLDİ ESHOT İdare Encümenleri gizli oy ile seçildi. CHP’den Erhan Erdil, Mehmet Türkbay, Leman Tunus olarak belirlendi. BİRLİKLER Ege Belediyeler Birliği’ne CHP’den Sedef Cem, Tarihi Kentler Birliği’ne CHP’den İsmail Sarı, Devrim Akseki, Onur Topuz seçildi. Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği’ne CHP’den Osman Yurtseven, İbrahim Öz, Banu Gençkan seçildi. İzmir Kuş Cennetini Koruma ve Geliştirme Birliği’ne CHP’den Savaş Dağdeviren, Aras Kaynarca, Özgür Korkmaz, Erdal Karagöz, Yalçın Kaya, Leman Tunus, Elvin Sönmez Güler, Hatice Semerci, Cumhur İttifakı’ndan Sezgin Özgen, Ferhat Uysal, Bahadır Altınkeser ve Adem Öztürk seçildi. MECLİS İHTİSAS KOMİSYONLARININ ÜYELERİ BELİRLENDİ İmar ve Bayındırlık Komisyonu: CHP’den Zafer Levent Yıldır, Esra Koçdemir, Nilüfer Bakoğlu Aşık, Mustafa Genç, Aras Kaynarca, Onur Topuz, Yağmur Yudakul Özkan, Cumhur İttifakı’ndan Uğur İnan Atmaca, Selma Kısa. Çevre ve Sağlık Komisyonu: CHP’den Saadet Çağlın, Mustafa Vatansever, Raife Karabatak, Tülay Horasan, Günay Önder, Hatice Semerci, Metin Erkan, Cumhur İttifakı’ndan Mustafa Bahar, Gizem Akyüz Duman. Plan ve Bütçe Komisyonu: CHP’den Candaş Yeter, Tamer İmal, Hazer Öztürk ışık, Onur Saatli Görkem çolak, Zümer Timur Mert, Şepnem Türe, Cumhur İttifakı’ndan Kazım Erten, Ercan Tekin. Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu: CHP’den Hacer Taş Gültepe, Nurcan Adıgüzel, Tuğçe Gülcüler, Ferdi Hepyılmaz, Ege Batu Eltez, Neriman Baltacı Türkeri, Gökalp Erhan Güzel, Cumhur İttifakı’ndan ise Dilaver Kişili ile Fırat Eroğlu. Ulaşım Komisyonu: CHP’den Barış Dalgıç, Çiler Güler, Osman Yurtseven, Ulaş İsmail Şenol, Niyazi Arslan, Ufuk Akyol, Eşref Çakır, Cumhur İttifakı’ndan Bahadır Altınkeser ve Ümit Cingöz. Hukuk Komisyonu: CHP’den Rıfat Özer, Mehmet Türkbay, Muhittin Cumhur Şener, İpek Kul, Ümran Göçen, Ceren Türer Uykal, Ahmet Cemil Balyeli, Cumhur İttifakı’ndan Burçin Kevser Sevil, Özgür Kaner. Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Komisyonu: CHP’den Mehmet Atilla Baysak, Aras Kaynarca, Ali Eren Alibeşeoğlu, Celal Yıldız, Volkan Koçanalı, Ayhan Kaya, Hazel Öztürk Işık, Cumhur İttifakı’ndan Abdulhakim Evin, Hilal Sadıkoğlu Akar. Turizm ve Fuarcılık Komisyonu: CHP’den Onur Saatli, Melda Erbaykent, Seyhan Müşerref Kuralı, Aylin Özdemir, Metin Kıral, Hüseyin Okan Ürkmez, Savaş Dağdeviren, Cumhur İttifakı’ndan Serkan Özbek, Derya Pala. Tarım, Orman ve Hayvancılık Komisyonu: CHP’den Ali Bor, Gazanfer Yavaş, Şükrü Süreroğlu, Nail Kahraman, Selçuk Karakülçe, Deniz Vural, Erdal Karagöz, Cumhur İttifakı’ndan Halil Deveci, Hasan Aytaç Baştuğ. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu: CHP’den Hacer Taş Gültepe, Neriman Balcı Türkeri, Semiha Memiş Saraç, Gizem Çetinkaya Ülker, Bilge Kasırga Sözcü, Hatice Semerci, İbrahim Öz, Cumhur İttifakı’ndan Hakan Yıldız, Burçin Kevser Sevil. Kent Konseyi Komisyonu: CHP’den Erdoğan Çoban, Banu Ayhan, Nurcan Adıgüzel, Mehmet Çıtak, İsmail Yüzer, Bekir Gündoğdu, Rıfat Özer, Cumhur İttifakı’ndan Hakan Yıldız, Mesut Yaşar Aybar. Engelsiz İzmir Komisyonu: CHP’den Leman Tunus, Devrim Akseki, Semiha Memiş Saraç, Raife Karabatak, Günay Önder, Doğukan Maltepe, Memet Eren, Cumhur İttifakı’ndan Emrah Erol, Yetkin Yıldız. Sokak Hayvanlarını Koruma Komisyonu: CHP'den .Hidayet Petin, Selçuk Karakülçe, Yağmur Yurdakul Özkan, Esra Koçdemir, Hediye Kaya, Memet Eren, Erdal Karagöz, Cumhur İttifakı’ndan İsa Nezir, Feyzullah Ergin. Deprem ve Afet Komisyonu: CHP’den Barış Dalgıç, Tuğçe Gülcüler, Ali Eren Alibeşeoğlu, Rüzgar Sönmez, Ahmet Cemil Balyeli, Niyazi Arslan, Mustafa Genç, Cumhur İttifakı’ndan Nail Kocabaş, Okan Bildirici. Esnaf, Meslek Odaları ve Tüketiciyi Koruma Komisyonu: CHP’den Mehmet Mithat Salepçioğlu, Yakup Yenice, Muhittin Cumhur Şener, Osman Selim Tok, Bekir Gündoğdu, Ayhan Kaya, Mehmet Çıtak, Cumhur İttifakı’ndan Latif Aydemir, Hakan Kalfaoğlu. Sosyal Politikalar Komisyonu: CHP’den Şükrü Süreroğlu, Gizem Çetinkaya Ülker, Mehmet Cengiz Sarıoğlu, Banu Gençkan, Kamil Taşal, Mustafa Vatansever, Yakup Yenice, Cumhur İttifakı’ndan Sebahattin Güzel, Erdal Seyitler. Kentsel Dönüşüm ve Konut Politikaları Komisyonu: CHP’den Saygın İkiz, Nilüfer Bakoğlu Aşık, Yunus Nadi Ergen, Ufuk Aykol, Ali Bor, İsmail Sarı, Hediye Kaya, Cumhur İttifakı’ndan Adem Öztürk, Sezgin Özgen. Kooperatifler ve Pazar Yerleri Komisyonu: CHP’den Banu Ayhan, Doğuş Bayır, Mehmet Mithat Salepçioğlu, Abdulvahap Batıhan, Gazanfer Yavaş, Erhan Erdil, Celal Yıldız, Cumhur İttifakı’ndan Mehmet Emin Davran, İsmail Hancı. Deniz, Kıyı Alanları ve Limanlar Komisyonu: CHP'den Altan İnanç, Gözde Çelik Özoğul, Gazi Gençoğlu, Ümran Göçen, Erol Güngör, Nuri Caferoğlu, Ferdi Hepyılmaz, Cumhur İttifakı’ndan Ferhat Uysal Mesut Yaşar Aybar. Sürdürülebilir Enerji ve İklim Değişikliği Komisyonu: CHP’den Ege Batu Eltez, Mükremin Zülkadiroğlu, İsmail Sarı, Dinçer Gözmen, Ahmet Güney, Saygın İkiz, Umut Ergül, Cumhur İttifakı’ndan da Oktay Salduz, Mehmet Çeltikcoğlu. Çocuk Hakları ve Çocuk Dostu Kent Komisyonu: CHP’den Osman Selim Tok, Orhan Berber, Kamil Taşal, Ender Beyazyıldırım, Özge Özkarakaş Eseroğlu, Sultan İpekli Aksoy, İsmail Yüzer, Cumhur İttifakı’ndan Sebahattin Güzel, Hilal Sadıkoğlu Akar. Gençlik, Üniversiteler ve İstihdam Geliştirme Komisyonu: CHP’den Ender Beyazyıldırım, Şepnem Türe, Yalçın Kaya, Görkem Çolak, Emel Ürper, Sedef Cem, Candaş Yeter, Cumhur İttifakı’ndan Enes Uğuz, Sercan Akman. Organize Sanayi Bölgeleri Komisyonu: CHP’den Kazım Umdular, Gözde Çelik Özoğlu, Kamil Taşal, Volkan Koçanalı, Mükremin Zülkadiroğlu, Uygar Kanmış, Ulaş İsmail Şenol, Cumhur İttifakı’ndan Hüsnü Boztepe, Erdem Öksüz. İleri Yaş Çalışmaları Komisyonu: CHP'den Abdulvahap Batıhan, Seyhan Müşerref Kuralı, Metin Kıral, Gökalp Erhan Güzel, Tülay Horasan, Melda Erbaykent, Cumhur İttifakı’ndan Yusuf Mert, Mustafa Öztürk. Yılın En Çalışkan ve Başarılı Kadın Siyasetçileri Hacer Taş ve Seher Canerler https://www.youtube.com/watch?v=jjRBFD9zalQ&list=PLd_PqdoHX47lb1ZG-g_Yim4xaVK3BxeVl&index=9 Read the full article
0 notes
Text
Bir Çanakkaleli Kadının İzinde
✍🏻 Ali Erkan Güneri
https://www.gundemarsivi.com/bir-canakkaleli-kadinin-izinde/
Facebook’ta sevgili arkadaşım Ayşe Gülsen Güçlü’nün sayfasındaki bir paylaşımda annesinin bir kitabından bahsediliyordu: “Zekiye Gülsen – Yamalı Bohçam”. Bir gün araştırmadan sonra bir sahafta kitabı buldum ve aldım. 2016 Yılında Facebook’ta “BİR ABLA-BİR KADIN-BİR İNSAN-BİR ÖĞRETMEN-BİR MİLLETVEKİLİ” başlığı ile bu kitapla ilgili bir yazı paylaşmıştım. “Gündem Arşivi” okurları için bu yazıyı yeniden kaleme aldım ve yazının sonunda da o günlerde yazıya gelen yorumlardan bir seçme yaptım.
Sevgili arkadaşım Ayşe Gülsen Güçlü‘nün annesi, Çanakkale’nin ilk kadın milletvekili Sayın ZEKİYE GÜLSEN’in anılarının yer aldığı 2002 Yılında Çanakkale’de yayımlanan YAMALI BOHÇAM kitabında(*), yazarımız yaşayamadığı çocukluğunu anlatmış, anaokulu ve öğretmen okulu anılarına yer vererek, öğretmenlik günleri, daha sonra özel ana okulu ve bürokratlık günlerindeki deneyimlerini paylaşmış bizlerle. Yalın, çarpıcı, etkileyici bir anlatımla. Okumaktan mutlu oldum, huzur buldum. O günleri yaşatarak yalnız olmadığımızı, çektiği sıkıntıların bizim çalışma hayatımıza benzer ortak sorunlar olduğunu anladım. Bir de bu sorunların, sıkıntıların halen aynen devam ettiğini…
Zekiye Gülsen 1918 Yılında Çanakkale-Lapseki’de doğmuş. “15’inde evlenip 25’inde ölen” bir annenin çocuğu O. Çocukluğu 1.Dünya Savaşı ve Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın acılarla dolu, yokluk günlerinde geçmiş. Cumhuriyet Türkiye’sinin bir kadın öğretmeni olarak yaşama başlamış. Ankara’da okul öncesi eğitimin ilk örneği olan Özel Gülsen Anaokulunu daha sonra da ilk resmi anaokulu olan Zübeyde Hanım Anaokulunu Kurucu Müdür olarak hizmete açmış.
Zekiye Gülsen’in YAMALI BOHÇAM’ından bazı bölümler:
“Annemin ölümünden sonra babam bize hem anne hem baba oldu. Hiçbir şeyimizi eksik etmiyor; üstelik de bir kolunu Arıburnu’nda 57. Alayda Mustafa Kemal’in yanında kaybetmiş bir gazi. Böyle bir ortamda nasıl çocuk olacaksınız? O nedenle ben, çocuk olmadan büyüdüm.” diyerek başlıyor.
Babasıyla geçen o günleri anlatırken, “Sarıldım, o da tek koluyla beni sardı, kucakladı. Her zaman babamın kucaklayışında, insanın babasının iki kolu olsa, herhalde kucaklaması daha güzel olur diye içimden geçirirdim. Ama bu sefer öyle düşünmedim. O beyin hiç tanımadığı halde, babama ‘Gazi’ diye hitap edişi çok hoşuma gitmiş, gururlanmış çok sevinmiştim.”, “Biz de bu çarkın içinde yuvarlanıp gidiyorduk. Her geçen gün bir gün evvelkinin aynısıydı. Sabahları kahvaltıdan sonra ablamla ağabeyim okula gider, sonra babam bana, ‘gel bakalım’ der, tek koluyla saçlarımı tarayıp düzeltir ama mümkünü yok öremezdi. Benim bir elim babamın kesik kolu olur, ikimiz el değiştire değiştire bir şeyler yapmaya çalışırdık. Konu komşu ‘Kestiriverin gitsin bu saçları’ dediği zaman kızar, gücenir, ‘Annesinin okşayarak tarayıp ördüğü saçları kesmek doğru olmaz’ ” derdi.
Bu koşullar altında büyüyüp öğretmen olmuştu. “Atatürk’ün, Gazi Mustafa Kemal diye imza attığı, kısa öz, 2-3 satırlık Gazi Hasan Basri diye yazan Teşekkür Belgesi’ne sahipti canım babam.”; “Lâpseki’den Çanakkale’ ye postayı, mektup, paket v.s. her gün Rahman ağabey götürür getirirdi. Ama bugün Rahman ağabey daha keyifli. Arada sırada kamçısını havada sallıyor, ‘haydi aslanlarım’ diye incitmeden atların sırtını okşar gibi vuruyordu. Babam şöyle bir takıldı:
-Rahman bugün pek keyiflisin
-Basri Dayı nasıl keyiflenmem, mahallemizin kızı okumuş öğretmen olmuş Lâpseki’nin en ücra köyüne güle oynaya gidiyor onun sevincine katılıyorum.”
O dönemde “Okulun köşesini dolanıyordum ki karşıma 6-7 yaşlarında, ormanda kaybolmuş karaca yavrusu gibi ürkek okula doğru gelen bir kız çocuğu çıktı. Tane tane örülmüş saçları, sarı kirpiklerle gölgelenmiş iri yeşil gözleri vardı. Aslında çocuğun gözleri mi yeşil, yoksa ormanın, tüm çevrenin yeşili gözlerine mi vurmuştu?” Kısaca aktarmaya çalıştığım bu satırlar özetliyor Zekiye Gülsen’in çabasını. Rahman daha sonrasını görebildi mi bilmem ama bu gurur, bu onur yetiştirdiği çocuklarında da yaşamalı ve ilk kitabın devamı gelmeli, tabi yaşayanlarla. Kitabı okuduğum sırada hep 40 yıllık memuriyet geçmişime gittim, hemen hemen aynı sıkıntıları yaşadığımızı fark ettim. Elbette onuncu döneminde mezun olduğum okulum ve tanıtılması, kabul ettirilmesi gereken mesleğimiz (sosyal hizmet uzmanı) için aynı yollardan geçtik, yeni nesiller de hâlâ aynılarını yaşıyor.
Cumhuriyet’in kazanımlarını koruma yolunda çaba göstermek ve mücadeleye devam etmek gerekiyor. Zekiye Gülsen kitabının sonunu “Yeni umutlarla, yeni ufuklara doğru yürüdüm…” diyerek bitirmiş, bizlerin de mücadelesi, görevi bu olmalıdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün Zekiye Gülsen’lerine borcumuzdur bu mücadele…
Ali Erkan Güneri
(*) Yamalı Bohçam – Zekiye Gülsen – 2002
Dönmez Ofset Müze Eserleri Turistik Yayınları
***
BİR ABLA-BİR KADIN-BİR İNSAN-BİR ÖĞRETMEN-BİR MİLLETVEKİLİ
Facebook’ta iki kez paylaştığım bu yazım diğer kişiler tarafından 32 kez paylaşıldı, çok ilgi gördü. Bütün paylaşımları göremiyorum ancak benim ve arkadaşlarımın paylaşım ve yorumlarından bir kısmını buraya aldım. Bazı yorumlardan da ek bilgiler edindim ve sizlerle de paylaşmak istedim…
Yazan okuyan sevgili arkadaşım Esra Güler kitabı güzel anlattığımı, kitabın kendisinin daha ne kadar güzel olduğu düşüncesiyle, yazarın kitabı hangi tarihte yazdığını, hayatta olup olmadığını sormuş yorumunda. 2002’de yayımlanan Yamalı Bohçam’ın o yıllara yakın bir tarihte yazıldığını tahmin ediyorum, çünkü günümüze de göndermeler var. Zekiye Gülsen’i 2013 yılında kaybetmişiz. Zübeyde Hanım Anaokulunun kurucusu olan yazarımız, Hacettepe Üniversitesi ÇGE Bölümü Anaokulunun da öğretmenliğini yapmış. Esra Güler teşekkür ederek “bende okuma isteği oluşturduğuna ve sosyal tarihin bilinmeyen notları gibi bir merak duygusuna kaptırdığına göre amacınıza ulaşmışsınız” diyerek benim düşüncemi desteklemiştir.
“Yamalı Bohçam adlı eseri okudum… Eserle ilgili düşünce, görüş ve duygularımı içeren mektubumu saygı değer büyüğüme vefatı nedeniyle sunamadım.” diyor Kenan Üzmez. Devamla “ana sınıflarının açılması yurt dışı çalışmaları sonunda sayın Zekiye Gülşen’in sayesinde gerçekleşmiştir. Gelibolu-Lapseki arası ilk feribot seferleri de onun eserlerinden birisi… Kendisini minnet duygularımla anıyor, gani gani rahmet diliyorum…” diyor.
Basri Tezel de “Çok şeyi kısacık analiz etmişsin bravo Zekiye Gülsen’in yeğeni olarak herkesin ölmüşlerine rahmet diliyorum.” diyerek desteklemiştir.
Yazar arkadaşım Güven Tunç da “Ne güzel bir yazı olmuş yine… Kitabı söylemiştin Ali Abi hemen edinip okuyacağım. Kitaptaki umuda ihtiyacımız var. Anadolu’ya öğretmenliğe giden genç insanların coşkusuna…” diyerek katkı sunmuş yazıma…
“Teşekkürler Ali Erkan Güneri, ülkemizin karanlık günlerinde annemiz için yazdığınız aydın Türk Kadını örneği.” Gülter Gülsen Yosukaya böyle yazmış.
Yeğeni Sıdıka Tezel Kocaoğlu da “Sevgili halacığım Cumhuriyetin ilk temel taşlarına eğitime katkıda bulunan kadın emekçidir. Halacığımı rahmetle anarken Tüm emekçi kadınların gününü emeklerinin tam karşılığını almalarını dileyerek kutluyorum. Ayrıca halamın kitabını alıntılarıyla hatırlanmasını sağlayan Ali Bey’e teşekkürler.” diye yazıyı paylaşmış…
Kızı Ayşe Gülsen Güçlü ise paylaşımında ve yorumlarında “Sevgili dostum, komşum, arkadaşım Ali Erkan Güneri’nin 8 Mart armağanı”, “Sevgili Ali yüreğine kalemine sağlık. Annem Zekiye Gülsen bu kadar güzel anlatılabilirdi. Teşekkürler.” demiş ve kitabı bulmak isteyenlere “Canım annem onları Türk Anneler Derneği’ne vermişti. Kız çocuklarını okutmak amacıyla kullanılmıştı.” cevabını vermişti.
Arkadaşımız Alev Maro Salarvan ise “Bu güzel anne ışıklarda uyuyordur eminim Ayşe’ciğim… Evet iyi ki var olmuşlar aydınlanmanın kadınları…Ve bizler onlara ne çok özür borçluyuz… Anneciğini saygıyla, sevgiyle anıyorum… Bu arada Ali Erkan Güneri’nin de yüreğine, kalemine sağlık… Böylesi güzel anımsama, anımsatma için…” diyerek duygularını yansıtmıştır.
Figen Baykal ise “Bugün bu kadar güçlü kadınlar olabilsek belki de çok şeyi değiştirebilirdik.” yorumuyla dikkat çekti.
Sevgi Doğan ise “Önce yazınız için kaleminize, yüreğinize sağlık. Dürüst, çalışkan ve 3 dönem millet vekilliği yapmış çocuklarının yakınlarının boğazından bir lokma haram yedirmemiş bir insandı. Sadece halk için çalıştı şimdiki millet vekilleri gibi mal mülk edinmemiş örnek bir insandı. Işıklar içinde huzurlu yatsın. Mekânı cennet olsun teyzemin.” yorumu ile katkı vermiştir.
Erman Ertung: “Ne mutlu bana ilkokulda öğretmenim oldu… Türk Kadınının hası idi…”
Semra Caner: “…Gerçekten çok duygulandım. Senin mütevazı kişiliğinin altında yatan değerler seni de değerli kılıyor. Böylesi bir annenin evladı olmak gurur verici…”,
Mahmut Öktem: “Kalemine sağlık Ali. Sevgili Zekiye Hanımı görme şerefine eriştiğim için kendimi mutlu hissediyorum.”
Nurçin Merter: “Saygıdeğer bir annenin kızını tanımış ve arkadaş olduğum için kendimi mutlu hissediyorum…”
Ali Erkan Güneri
#YamalıBohçam #Kitapİncelemesi #KurtuluşSavaşı #CumhuriyetDönemi #Örnekİnsan #Biyografi #TürkiyedekiGüçlüKadınlar #TürkiyedeÖncüKadınlar #TürkiyedekiAnaokullarınınİlkAçılması #ZekiyeGülsen
0 notes
Video
youtube
2024 Mart Yerel Seçimler Belediye Seçimleri Aykut ilter 2024 Mart Yerel Seçimler Belediye Seçimleri Nasıl Oy Kullanırım Hazırlayan Aykut ilter 0532 322 2351 2024 Türkiye yerel seçimleri, Türkiye'deki yerel yönetimlerin belirlenmesi için 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlerdir.[1][2] Seçim sonucunda belediye başkanları, büyükşehir belediye başkanları, belediye meclisi üyeleri, il genel meclisi üyeleri, muhtarlar ve ihtiyar heyetleri belirlenecektir. 🔆 YEREL SEÇİMLER (2024 Mart) Seçime katılan siyasi partiler 2 Ocak 2024 tarihi itibarıyla seçime katılma şartlarını yerine getiren partilere ilişkin genel bilgiler burada listelenmektedir.[29][30] Yenilik Partisi seçime katılmayacağını açıkladı.[31] 35 siyasi partinin oy pusulasındaki yerleri 27 Ocak 2024 tarihinde YSK tarafından açıklandı.[32] # Siyasi parti Kuruluş Lider Ulusal üyelik Üye sayısı[not 2] 1 AK Parti Adalet ve Kalkınma Partisi 2001 Recep Tayyip Erdoğan Cumhur İttifakı 11.041.464 azalış 2 İYİ Parti İYİ Parti 2017 Meral Akşener — 508.578 azalış 3 SOL Sol Parti 2019 Önder İşleyen Sosyalist Güç Birliği 5764 artış 4 BBP Büyük Birlik Partisi 1993 Mustafa Destici Cumhur İttifakı 112.277 azalış 5 Memleket Memleket Partisi 2021 Muharrem İnce — 66.738 artış 5 ANAP Anavatan Partisi 2011 İbrahim Çelebi — 24.240 azalış 7 DSP Demokratik Sol Parti 1985 Önder Aksakal — 25.570 azalış 8 Yeniden Refah Yeniden Refah Partisi 2018 Fatih Erbakan — 365.767 artış 9 DEM Parti Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi 2012 Tülay Hatimoğulları Oruç Tuncer Bakırhan Emek ve Özgürlük İttifakı 10.353 artış 10 TKP Türkiye Komünist Partisi 2001 Kemal Okuyan[not 3] Sosyalist Güç Birliği 7846 artış 11 ABP Anadolu Birliği Partisi 2020 Bedri Yalçın — 3142artış 12 Zafer Partisi 2021 Ümit Özdağ — 43.515 artış 13 HKP Halkın Kurtuluş Partisi 2005 Nurullah Ankut — 1016 azalış 14 TKH Türkiye Komünist Hareketi 2015 Aysel Tekerek[not 3] Sosyalist Güç Birliği 1179 azalış 15 BTP Bağımsız Türkiye Partisi 2001 Hüseyin Baş — 12.162 artış 16 Gelecek Partisi Gelecek Partisi 2019 Ahmet Davutoğlu Saadet ve Gelecek İttifakı 70.451 azalış 17 YTP Yeni Türkiye Partisi 2013 Engin Yılmaz — 10.620 azalış 18 CHP Cumhuriyet Halk Partisi 1992 Özgür Özel — 1.428.800 artış 19 EMEP Emek Partisi 1996 Selma Gürkan Emek ve Özgürlük İttifakı 5165 artış 20 HÜDA PAR Hür Dava Partisi 2012 Zekeriya Yapıcıoğlu — 13.741 artış 21 HAK-PAR Hak ve Özgürlükler Partisi 2002 Düzgün Kaplan — 1604 azalış 22 Ocak Ocak Partisi 2023 Kadir Canpolat — 4996 artış 23 AB PARTİ Adalet Birlik Partisi 2018 İrfan Uzun — 3573 azalış 24 DP Demokrat Parti 2007 Gültekin Uysal — 342.256 azalış 25 GBP Güç Birliği Partisi 2020 Ali Karnap — 3846 azalış 26 MİLLET Millet Partisi 1992 Cuma Nacar — 4536 artış 27 Milli Yol Milli Yol Partisi 2021 Remzi Çayır — 4618 artış 28 AP Adalet Partisi 2015 Vecdet Öz — 5546 azalış 29 GP Genç Parti 2002 Hakan Uzan — 23.466 azalış 30 ADP Aydınlık Demokrasi Partisi 2021 Zeynep Yıkarbaba — 7220artış 31 MHP Milliyetçi Hareket Partisi 1993 Devlet Bahçeli Cumhur İttifakı 486.896 artış 32 TİP Türkiye İşçi Partisi 2017 Erkan Baş Emek ve Özgürlük İttifakı 43.206 artış 33 DEVA Partisi Demokrasi ve Atılım Partisi 2020 Ali Babacan — 146.820 azalış 34 SAADET Saadet Partisi 2001 Temel Karamollaoğlu Saadet ve Gelecek İttifakı 243.312 azalış 35 VP Vatan Partisi 2015 Doğu Perinçek — 13.955 azalış Seçime katılabilen Büyük Türkiye Partisi, Ocak Partisi'ne katıldığını açıklamıştır.[33] İYİ Parti 6 Eylül günü İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in Fatih Altaylı ile yaptığı programda Akşener 81 ilde ittifaksız aday çıkaracaklarını açıkladı ve İzmir milletvekili Ümit Özlale'nin İzmir Büyükşehir Belediyesi başkanlığına aday olabileceğini açıkladı.[47] 18 Eylül'de Akşener "GİK'imizin de aldığı karar ki ben de aynı fikirdeyim, biz ittifak sisteminden vazgeçtik. Dolayısıyla ittifak sistemini reddediyoruz ve ittifak sistemiyle yol yürümeyeceğiz" açıklamasında bulundu.[48] 20 Eylül'de Akşener, Özlale’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday olduğunu açıkladı.[49] 5 Ekim tarihinde Akşener, Melih Aydın'ın Eskişehir Büyükşehir Belediyesi başkanı adayı olduğunu açıkladı.[50] Akşener, sonra da Kahramanmaraş Belediyesine Mesut Dedeoğlu'yu aday gösterdi[51] İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, şarkıcı Hakan Peker'e İYİ Parti rozetini takarken, Karabük'ün Safranbolu ilçesinden belediye başkan adayı olduğunu açıkladı.[52] 30 Kasım 2023'te CHP genel başkan Özgür Özel, İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener'i ziyaret ederek iş birliği teklifi sundu fakat 4 Aralık 2023'te İYİ Parti, CHP'nin yerel seçimde iş birliği teklifini reddettiğini açıkladı.[43] İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Yücel Coşkun, İBB Grup Başkanvekili İbrahim Özkan'ın istifasının istendiğini açıkladı. İstifasının ardından Özkan, parti içi kararların nasıl değiştirilebileceği konusunda istişare yollarının kapanmadığını belirtti. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in talebi üzerine istifa eden İbrahim Özkan, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi (İBB) Grup Başkanvekili olarak yeniden seçildi.
0 notes
Text
Saygın Türk bankalarından Anadolubank, kripto para transferleri için birinci adımı attı. Bankanın yeni kripto atağı, Paribu kullanıcılarının borsa cüzdanlarına süratli ve kolay halde para göstermelerine imkan tanıyor.Anadolubank’tan kripto para atağı için Paribu ile iş birliğiYeni bir duyuruya nazaran Anadolubank, kripto para borsalarına süratli ve kolay para transferi için yeni hizmetini hayata geçirdi. Basın bültenine nazaran banka, taşınabilir ve internet bankacılığı uygulamaları üzerinden borsa-banka kanalını açıyor. Bu sayede Anadolubank müşterileri, borsa cüzdanlarına süratli bir biçimde para transferi yapabilecekler. Anadolubank’ın kripto atağı, Paribu ile iş birliği kapsamında gerçekleşti. Anadolubank ve Paribu kullanıcıları artık uygulamalar üzerinden hesaplar ortası para transferi yapabilecekler.Raporlar, Türkiye’de kripto para kullanımının yaygınlaştığını gösteriyorSon raporlara nazaran Türkiye, bilhassa 2021’den 2022’ye kadar kripto para sahipliğinde en yüksek artışı kaydetti. Ayrıyeten, Türkiye’nin kripto para sahipliği Temmuz 2021’den Eylül 2021’e kadar %27,1 artış gösterdi. GWI araştırması tarafından yayınlanan son rapora nazaran Türkiye, kripto para sahipliğindeki artış oranı açısından en yüksek benimseme oranına sahip ülke oldu. Bununla birlikte, Türkiye’yi sırasıyla %23,5 ve %23,4 artışla Arjantin ve Filipinler izliyor.Araştırma, bilhassa 16 ila 64 yaş ortasındaki bireyleri ele aldı. Aşağıdaki grafik, en yüksek kriptosahipliği artışını gösteren 15 ülkeyi gösteriyor. Bu periyotta global ortalama %11,9 düzeyinde arttı. Dikkat cazip olan, Türkiye’nin grafikte üst sıralarda yer almasına karşın, Birleşik Arap Emirlikleri, Vietnam ve Portekiz’in de kelam konusu devirde güçlü bir büyüme kaydetmesi. Rapor, kriptosahipliğindeki artışın nedenine net bir kanaat getirmedi. Lakin, üç ana ülkenin ortak bir özelliği paylaştığını belirtiyor: süratle artan enflasyon.2021 yılı sonundaki ekonomik datalara nazaran, Türk lirası ABD dolarına karşı kıymetinin %44’ünü süratle kaybetti. Türkiye’deki enflasyon 2022 yılı başında %30’u aştı. Yıl sonunda %72,31 düzeyine ulaştı. Rapora nazaran bu faktörler, Türkleri kripto paralara yönlendiriyor. Bu da günlük süreç hacmini ortalama olarak 1,8 milyar dolara ulaştırıyor.Erkan Öz, ilginin yatırımla sonlu olduğunu söylüyorBu müddet zarfında Türk ekonomist ve gazeteci Erkan Öz, kripto para benimsenmesinin şimdi tam olarak Blockchain teşebbüslerine yahut projelere yansımadığını belirtti. Kripto paraları enflasyon muhafazası olarak kullandığını belirterek, bu durumun ülkedeki hiperenflasyon durumuna atfettiğini söz etti.Benzer halde, Arjantin’deki enflasyon oranı 2022 yılında %94,8’e yükseldi. Böylelikle, 1991 yılından bu yana en yüksek oranı kaydetti. Arjantin peso kıymetinin düşmesi, Türkiye’de olduğu üzere vatandaşları kripto paraları benimsemeye teşvik etti. cointahmin.com olarak, Türkiye kripto para piyasası hakkında yeni bir TripleA raporuna bu yazıda yer verdik.
0 notes
Text
"10 haftalık görüntümüz mutlu ediyor"
“10 haftalık görüntümüz mutlu ediyor”
Süper Lig’de geçen sezon son haftalarda aldığı 6 puanla düşme hattından kurtulan İttifak Holding Konyaspor, bu sezon ise transfer ettiği yeni teknik direktör ile oyuncularla gösterdiği performansıyla göz dolduruyor. Sezon başında teknik direktörlüğe getirilen İsmail Kartal ile yeşil-beyazlılar, 10 maçlık dönemde 4 galibiyet ve 3’er beraberlik ve mağlubiyet alarak 15 puan topladı. İlk hafta maç…
View On WordPress
0 notes
Text
Normalini Yitiren Ülkeden Kesitler - II
Anormal olanın normalin ta kendisi diye dayatıldığı bir düzlem gerçek kılınıyor. Bariz ve belirgin büyük ülke nidaları atılırken, ortaya karışık bir karmaşa hali içerisinde büyüyen, sürekli güncellenen bir menzil olduğu rivayet olunsa da yıkımın mabedinde olduğumuz iş bu sahanın sürekli göçmeye devam ettiği örtbas olunmaya çalışılıyor. 1 Mart 2021’den bu yana süreğen kılınan bir normalleşme tiradının ikinci perdesi hiç kimseler için olumlu tek bir pareyi var etmezken, yıkımların arasında yol almanın konuşturulmadığı bir düzlemdir mesele. Anormal olan hallerin toplamına yeni ülke denilir. Günce, hayat istemi, varlığının muhafazasına çabalanan müştereklerimiz ayaklar altına alınır. Hayatın çürümelere rehin, geleceğinin çoktan zayi edildiği, eşitlik ve adalet bahislerinin yerle bir edile geldiği bir yer, bir uzam, ötesi yok, olmayandır.
Biçimlendirilen, yeniden ve yeniden türetilen şiddet ve nefretle, aralıksız ayrımcılık ve tüm o kinle birlikte gözden çıkartılan hayatlarla birlikte o anormallik hali de sabitimiz olarak var edilir. Cerahatin iktidarı, on dokuzuncu yılında bulabildiği faşizan akımla bir ve beraber neofaşist, dini primitif bir yıkıcı / öğütücü olarak konumlandıranlara sabitimiz kılınıyor. Cürümler içerisinde birbirini takip eden bir yıkım sürekliliği arz ediliyor. Sanki her şey uzay boşluğunda belirsiz bir odakta var ediliyormuş gibi bildiriliyor. Oysa hemen her şey gözümüzün içine baka baka, bile isteye çoğu zaman mübalağasız bir yıkım halinin peşinde ilerlenerek güncelleniyor. Devletlinin normalinin hayatını idame ettirmek isteyen o sıradan insan için bir yıkımdan ötesi olmadığı bugün onların gündemiyle bizlerin günlük gündeminin arasındaki uçurumdan bariz kılınır. Bugün bu kesintisiz bir hakikattir.
Emek mücadelesinin gasbedilmesi halinden, gündelik yaşamın kuşatılmasında her gün bir başka eşiğin arşınlanıyor olmasına kendini mükerrer bir biçimde güncelleyen bir tehdit ve tahakküm mekanizması bu meseli anlaşılır kılacaktır. Nefes alamayacak hale kıstırılmış o sıradan hayatların karşısında masallarla çıkagelen devletlinin var ettiği her eşik / dönemeç ve yönelim bir kez daha yıkımı var eder. Anormalin ortasında bir normal varmış sanki hiç söz konusuymuş gibi cümleler var edilir. Oysa ekranlardan atılan nutuklar, onlarla birlikte çıkagelen güzellemeler, örtbas etmelerin kıyısında her şeyin birbirine karıştırıldığı, yerilip yutulduğu bir kara delik var edilir. Yeni, büyük, güçlü ülke tiradı aksettirilirken yoksulluk bir norm kılınır. Ekmek bulabiliyorlarsa aç değiller, fakir hiç değillerdir gibi basitçe hakir görmelerin sofrasında birbiri ardına pıtrak gibi lira / euro / dolarların havalarda uçuştuğu video sızıntılar var edilir. Budur anormallik. Böyle açık bir biçimde insanların umutlarını taze taze, çıtır çıtır yerip yutan bir makamın, düzenin karşısında insanlara hala bir gelecek varmış gibi davranılmasının utancı artık kesintisizdir. Yanıtsızdır, göreni de sorgulayanı da yoktur, yol sahiden de nereyedir?
Yeni Yaşam Gazetesi’nden aktaralım: “Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, "Bu ülkede darbeci arayan varsa bakması gereken yer iktidarın kendisidir. Türkiye'yi yöneten koalisyon, 12 Eylül darbesinin öz evladıdır. Evren mezarda ama fikirleri iktidarda.” değerlendirmesini yaptı. Baş, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, 103 emekli amiralin açıklamasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Baş şu ifadeleri kullandı: “İşler kötü mü gidiyor? Bir koro devreye girerek, 'Darbe tehdidi var' diyor. Birileri itiraz mı ediyor? Aynı koro yine devrede. Birileri hakkını arayıp sesini mi yükseltiyor? Aynı koro yine devreye girerek, 'bunlar terörist' diye bağırmaya başlıyor. Bu ülkede darbeci arayan varsa bakması gereken yer iktidarın ta kendisidir. Laf olsun diye söylemiyoruz. Bugünkü Türkiye'yi yöneten koalisyon, 12 Eylül darbesinin öz evladıdır. Bunlar, 'Biz içerideyiz ama fikirlerimiz iktidarda' diyen MHP'nin ortak olduğu bir iktidardır. Kenan Evren mezarda ama fikirleri tümüyle iktidarda. Kenan Evren'in hayalini kurdukları, AKP iktidarında gerçek haline geliyor.
Seçilmiş milletvekillerini ve belediye başkanlarını cezaevlerine atıp halkın temsil hakkını gasbetmek bu iktidarın en önemli eylemleri arasında değil mi? TBMM'yi akademiyi, yargıyı darbelerle esir alan, her yeri hukuksuz biçimde ele geçirip kafasının estiği gibi kararlar alan bu iktidarla darbe tartışması yapmak akıl dışıdır. Bir darbecilik iması ile bu ülke halkının iradesini yok sayan, iradeyi sadece cumhurbaşkanında temsile indiren bir yaklaşımı hakim kılmak istiyorlar. Bunu asla kabul etmiyoruz.”
Bildik ezber edilmiş olan necaset taşıyan sözlerle, itham ve yaftalarla günbegün, anbean var edilmeye çalışılan bir menzildeki anormal hale karşı ses yükseltir Erkan Baş. Mutlak, kati ve kesin, biteviye ve hiç arasız bir biçimde ülke denilenin çukur kılınması o darbe, şu darbeci, bu darbeler silsilesi diye uzaya duran listeye her ek çıkmanın aslında o aralıksız bir biçimde yinelenen darbe mefhumuna kati bir yıkımı ilave etmek adına olduğu açığa düşer. Memleketteki kenarda köşede kalmış, yaşamsal destekleri ve konforlarıyla hemen pek çoğumuzun rüyasında dahi göremeyeceği imkanlarla yaşamaya devam edenlerin var ettiği bir seslenişin darbe etiketine haiz kılınması, yaftalanması mutlak çürümeyi de açık bir biçimde görünür kılar. Kenan Evren gibi, bir zamanların katilinin fikriyatını süreğen kılarak, onun tepkimelerini diri tutarak bir toplumu ayrıştırmaya devam diyen bir akım, akıl, yıkım pratiği var. Bu kadar afaki bir biçimde anormalliği bir normatif kılmaya hala cüret eden bir yönetim katı var. Böyle bir halde bu afaki çürüten düzlemde yaşam her ne yana düşer, düşürülür, bir yanıtı olan var mıdır?
“Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanun Teklifi’nin kabile hukuku icabı suçu isleyenlerin kim olduğuna göre, kimlerden olduğuna göre iş gören ya da görmeyen düzenlemelerden biri olduğunu söyleyen Ahmet Şık’ın konuşmasından satır başlarını İleri Haber’den aktaralım: “Bu düzenlemeyle saray rejimi ittifakı kendince kritik ya da önemli addettiği makam ya da mevkileri sabıkalı olduğunu düşündüklerine kapatıyor. Özetle ‘Bizden olmayan herkes düşman ya da sabıkalıdır." diyor ancak bu yasa teklifi iktidarı paylaşan sizler dâhil herkesin geleceğine bir tehdit. Nedenini bu düzenlemenin amacı çerçevesinde küçük bir güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması simülasyonunda anlatayım ki daha kolay anlaşılsın. Vebalı muamelesini hukuki hâle getiren güvenlik soruşturması, döneme göre saf ya da yer değiştiren isimler ve şeytanlaştırılan ya da dostlaştırılan yapılara göre işletilirse bu soruşturmayı geçemeyecek olan yani "sabıkalı" olarak adlandırılabilecek olanlara bakılırsa durum şöyle: Bürokrasiden iş dünyasına ve borazanlığınızı yapan medyaya kadar çok sayıda kişinin geçmişte iktidarınıza ortakken şimdi şeytanlaştırmakta yarıştığınız Fetullah Gülen'le fotoğrafları var ancak -isim vermeyeceğim ama- sadece 27'nci Dönemin bazı AKP'li milletvekillerini anımsatmakla yetineyim, George Orwell'in 1984 isimli eserinde hakikati eğip büken gerçek bakanlığının işini iktidarınızda üstlenen kişinin Zaman gazetesinde yayımlanan yazıları olan eşi var. Suç ortağı olduğunuz ancak cemaatin çetesini tek fail ilan ettiğiniz kumpaslar sürecinin iş birlikçisiyken şimdi grubunuza Başkan Vekilliği yapan var. İstifa ettiği 2020 Haziranına kadar AKP Tanıtım ve Medya Başkanı Yardımcısı görevini üstlenen ve "Darbeci Kemalist zihniyeti ortadan kaldırmak için FETÖ'yle ittifak yaptık." itirafında bulunanınız var.
Kilis Üniversitesi Rektörüyken Pensilvanya'da Fetullah Gülen'in önünde diz çöken, şimdi ise başka bir üniversite kadrosunda bulunan kardeşe sahip bir vekiliniz var. Necmettin Erbakan Üniversitesinde öğretim üyesiyken Konya merkezli FETÖ operasyonuyla tutuklanan bir kardeşe sahip olan bu Dönemden AKP'li bir başka vekiliniz var. Kardeşi 15 Temmuz kalkışmasının yönetici faillerinden bir generalken Hollanda'ya Türkiye Büyükelçisi yapılanı var.
17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarını eski ortağınızı terörist ilan etmenizin miladı olarak belirlediniz. Düşmanlaştırmak istediğiniz kim varsa bu milat sonrası faaliyetlerine, tutumuna, sözlerine bakarak yargıladınız. Bank Asya'nın önünden geçenlerin, çocuğunu cemaatin okuluna ya da dershanesine gönderenlerin her biri tutuklandılar ancak Gülen'cilerin üniversitesinde ders vermekle kalmayıp milat belirlediğiniz 17-25 Aralık sonrasında cemaat AK PARTİ'den yalıtılmış, yabancısı olduğumuz, bilmediğimiz bir yapı değil; 70'lerden beri hoca efendinin kasetlerini dinleyip yazılarını okuyarak "Yetişmiş insanlarız biz." diyeniniz var.
Muhalefetteyken "Kendisini padişah olarak görüyor, paçalarından yolsuzluk akıyor, hesap sormazsam namerdim." diye esip gürleyen ancak zalimlik ve savunuculuğunu yapmak konusunda tutarlı olup ilkeler konusunda, ilkeler söz konusu olduğunda dünüyle bugünü arasındaki uçurumu menfaatleriyle kapatmaya çalışan bir Bakanınız var. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar) Başbakanın kalbi "Ali" diyor, dili "Muaviye" söylüyor. "Harun gibi gelip Karunlaşanlar, firavunlaşanlar" diyen yöneticileriniz var. Recep Tayyip Erdoğan'ın Kürtçe Kur'an gündemi için edepsizlik, münafıklık benzetmesiyle "Yeri gelince papaz cübbesi, yeri gelince imam kisvesine bürünen iki yüzlüler." diyen, "diktatör muavini" diye tanımlayıp "Herkesten cumhurbaşkanı olur ama Recep Tayyip Erdoğan olmaz." deyip de iktidarınıza ortak olan var.
Cemaatin "FETÖ" diye anılmasında yadsınamaz katkınızı "Ne istediniz de vermedik?" diye özetleyen ancak bu suç itirafını siyasi öz eleştiri olarak gören yargının herhangi bir tasarrufta bulunmaktan kaçtığı, korktuğu Recep Tayyip Erdoğan var.
Kısa ve sınırlı bir arşiv taramasıyla size güvenlik soruşturması yapmış bulundum ki bunların hiç birini suçlamak için söylemedim. Sadece yasanın yaratacağı sorunları ve gelecekte karşınıza ne çıkacağını, yarın iktidar değişir ise sizin ne ile karşı karşıya kalacağınızı anlatmak için bir örneklemeydi ama madem bu teklifin kanunlaşmasında bu kadar ısrarcısınız; buyurun, örneklerini verdiğim üzerinden görevinizin gereğini yapabilirsiniz.”
Anormal olanın bir normatif kılındığı zemin güncellenendir. Güvenlik soruşturması diye çıkartılan kanunun bir memlekette suçlu yaratma konusunda sınırsızlığı var edeceği açığa çıkandır. Ahmet Şık, buna dikkat çeker. Bizden değilse muhakkak düşmandır titrinin ve o aklın var edebileceği cüretin sınırlarında hayatın her ne hallere konulabileceğini, isim isim örnekler. Detaylara girmeye gerek kalmadan, suyun çürüdüğü bir sahnede herkesin ama her bir bireyin hedefe konulabileceği olduğu ortaya çıkar. Yazık ki, birinci defasında iktidar dışında kalan partilerin gayretiyle alt edilen yasa teklifi, bu defasında iktidarın lehine sonuçlandırılır. Baş Amir böyle istemiştir. Oysa ekranlarda kendine güvenen, yeni defterler açmaktan bahsederken, geçmişin hatalarını tekrar etmeyeceğini bildiren bir suret vardır. Olmakta olansa yeniden ve yeniden bir çürüme halinin ortasına demirleyen, hepten gerilemeye tabi olan bir ülkedir. Böyle bir halden medet umarak, dönüştürülmesi sağlama alınan yeni ülke tasarımına devam olunmaktadır. İyi de nereye kadar, bu tahakküm daha ne kadar anormallik!
Evrensel Gazetesi’nden aktaralım: “İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, hazırladığı "2020 Yılı Marmara Bölgesi Hak İhlalleri Raporu"nu dernek binasında düzenlediği basın toplantısıyla kamuoyuna açıkladı. Toplantının yapıldığı salona, “2020 yılı Marmara Bölgesi Hak İhlalleri Raporu" pankartı asıldı. 438 sayfalık raporda, 2020 yılı hak ihlallerinin 2016 Olağanüstü Hal (OHAL) sürecini aştığı belirtildi.
Raporu okuyan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, raporun derneklerin yapılan başvuru, çeşitli kurumların hazırladığı raporlar ve basına yansıyan haberlerin baz alınarak hazırlandığını söyledi.
Cezaevlerinde 2020 yılında 5 bin 369 hak ihlalinin yaşandığını aktaran Yoleri, İmralı tecridine karşı tutukluların sürdürdüğü ve 134’üncü gününe giren açlık grevlerine dikkati çekti.
Raporun 13 ayrı başlıkta hazırlandığını kaydeden Yoleri, ifade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü ve buna bağlı olarak diğer özgürlüklerin yasaklandığı bir dönem yaşandığına işaret etti. 2020 yılında yaşam hakkına yönelik saldırılarda 844 kişinin yaşamını yitirdiği, 358 kişinin ise yaralandığını belirten Yoleri, cezaevlerinden 2 bin 142’si sağlık, bin 181’i işkence ve kötü muamele, bin 422’si iletişim hakkı/ tecrit ve 496’sı infazda ayrımcılık olmak üzere toplam 5 bin 369 ihlalin bildirildiğini ifade etti.
Kişi özgürlüğü ve güvenliğine yönelik ihlallerde toplam 3 bin 786 kişinin gözaltına alındığının tespit edildiğini dile getiren Yoleri, bunların bin 867’nin darbeyle ilişkili olarak, bin 394’ünün toplumsal olaylar nedeniyle ve 24’ünün sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alındıklarını kaydetti. Yoleri, gözaltına alınanalar arasında 47 gazeteci, 3 yazar, 12 avukat, 203 kurum temsilcisi ve 31 trans birey olduğunu da aktardı.
Toplanma ve gösteri özgürlüğüne yönelik ihlallerde de 53 etkinliğin yasaklandığını belirten Yoleri, yasaklanan etkinliklerin 40’ına polis müdahalesi gerçekleştiğini, 13 etkinliğin ise gerekçe gösterilmeksizin engellendiği dile getirdi.
Yoleri, ifade ve basın özgürlüğüne yönelik ihlaller bölümünde 50 gözaltı, 13 tutuklama, 9 adli kontrol, 1 ev hapsi, 3 bin 729 TL idari para cezası, 1 sosyal medya kısıtlamasına dair 31 olayın yaşandığını ifade etti. 1 gazeteci ve gazeteye fiziki saldırı gerçekleşirken, 1 gazetecinin de tehdit edildiğini aktaran Yoleri, 196 gazeteci hakkında açılan dava ile 20 gazeteci hakkındaki soruşturmanın ise devam ettiğini belirtti. Biten davalarda ise 45 beraat ve 3 düşme kararına karşılık, “Örgüt propagandası” , “Cumhurbaşkanı’na hakaret”, “Suçu ve suçluyu övmek”, “Soruşturmanın gizliliğini ihlal”, “Örgüt açıklamasını yayınlamak”, “Casusluk”, “MİT Kanununu ihlal” suçlamalarıyla toplam 122 yıl 4 ay 14 gün hapis ve 13 bin 80 TL para cezası verildiğine dikkat çeken Yoleri, 5 gazeteciye verilen toplam 2 yıl 62 ay 44 gün hapis cezasının ise hükmün açıklanmasının geri bırakıldığını ifade etti.”
Topyekun tersine doğru koşar adım giden, demokrasi mefhumunda, adalet tahayyülüne insan hakkı ve hukukundan, fikri özgürlüklerin sınırlandırılmasına, içeride ya da dışarısı dış çeperde en olmayacak yaraların var edilmesine bir anormallikler toplamı var edilmiş, bugün yeni ülke diye sunulmaktadır. İnsan Hakları Derneğinin kaleme aldığı / sayılarla bildirdiği, yeniden yeniden ve yeniden güncellenen bir yaşam sahasındaki yok etme hal ve sürekliliğinin nereye evrildiğini de göstere gelir. Bir koca senenin, geçtiğimiz kayıp yıl hanesinin de uzantısı olarak güncellediği şey, en son güvenlik soruşturması kanun teklifi vs. ile çıkagelen şey bir ülke titrinin, tavrının, tahayyüllerinin sıradana karşıt olarak iş bu sahada konumlandırılmasıdır. Hiçbir muktedir makamının en ufak bir hesap vermediği ol adaletin çoktandır AKP – MHP zihniyetine yem edildiği, yerle bir edildiği bir ülke gerçek kılınır, gerçekten gerçek!
Anormalliğin adı normal kılınıyor. Bir normal diye tutturulup gidilen istikamette belirgin bir biçimde hayat heder ediliyor. Düzen, mekanizma ve yapı ile ortaya çıkan her şey ama her bir şey bet / feci olanın sınırlarını genişletiyor. Cürüm hemhal bir menzilde, olmakta olanın nasıl bir kaybediş, nasıl bir kuşatma için / adına olduğu bir kez daha karşımıza çıkıyor. Dünden bugüne, bugünden bir yarına ulaştırılmaya devam denilen ülke formunu sıradanın elindeki tüm müştereklerin talan olunduğu bir zemin olarak güncellemeye hala devam ediliyor. Geleceğini bu şimdi dahilinde yıkımlara rehin eden, her şeyin alenen tüm o yalan ve riyayla birlikte işlev kazandırıldığı bir zeminin meselidir, anormallik. İçten dış hazneye, dıştan ta içine, dibine kadar cürümlerle yolunu / yönünü arayıp bulan bir sahada normal artık lafın gelişi bile kalmamıştır. Demokrasinin tüketildiği, hakkın da hukukun da muktedire göre biçimlendirildiği kısıtlandığı ya da hiç kılındığı yerde ne normali olabilir ki sahiden, neyin normali? Bütünüyle çürüyor bir saha, bütünüyle kokuşmuşluk halinin ta dibine mıh gibi çakılıyor bir saha. Bütünüyle, kesintisiz, arasız ve fasılasız bir halde yarın yok ediliyor, normal diye anormalliğin ta kendisine rehin ediliyor. Bu haller toplamından ne yenisi, ne ülkesi, ne hakkı ne hukuku, ne adaleti ne demokrasisi kalır, bırakılır. Hiç ama hiç düşünüyor musunuz? Bütünüyle hayata kast eden, müştereklerimizi yerle bir eden, bir gün öyle bir gün böyle ama hep hepten karanlığa yollanan bir sahanın hakikatini düşünüyor musunuz, bu mu normaldir? Yol nereye?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2021
Görsel: Kesit – Canavar v/ Cornucopia
#meram#arzihal#durum#tahayyül#kötülük sarmalı#sesler#karanlık çağ#yıkım#yıldırı#dönüşüm#çürüme#hayat hakkı#yaşama#erdem#türkiye#yeni ülke#söz#başka türkiye vardır#durmak yok nereye devam#güvenlik#ahmet şık#gülen#meclis#insan hakları#hak ihlalleri#devinim#biyopolitika#politikmeram#anlama#anarşizan
2 notes
·
View notes
Text
İŞTE BİZİM HİKÂYEMİZ. 50'li yıllarda Demokrat Parti'yle Hayata gözlerini açanlar. Tahta beşiklerde ninnilerle uyuyup, 60 ihtilâlinin ayak sesleriyle uyananlar. Çocukluğunu bu kargaşayla geçirip, 68 'de 18 yaşın heyecanıyla 68 kuşağının çilesini çekenler. Bu hikâye sizin. Bizim o yıllarda çocukluğumuz Hep sıkıntılarla geçmedi. Biz nedense ergenliğe geç girdik. Çocukluğumuzu uzun yaşadık. Bizim oyun alanlarımız çoktu. Yemyeşil çayırlarda,bahçelerde Evimiz kadar güvenli sokağımızda Çeşit çeşit oyunlar oynardık. Biz küçük şeylerden mutlu olmasını iyi bilirdik. Uzun kış gecelerinde içilen semaver çaylarıyla, Aile toplantılarının sıcaklığını hep hissettik. O yıllarda komşuluk bağlarımızda güçlüydü. "Bir maniniz yoksa akşam ANNEMLER size gelecek". Sözü bizi çok mutlu ederdi. Karanlık günlerde önlüklerimiz karaydı ama, Karanlıkları aydınlatan beyaz yakalarımız gibi Umutlarımız,mutlu günlerimiz de vardı. Kitaplarımızı,defterlerimizi itinayla kaplardık. Tahtadan, telden, ağaçtan oyuncaklar yapardık. Yaratıcı, yetenekli , paylaşımcı ÇOCUKLARDIK. Biz, yuvarlak, köşeli kurşun kalemlerimizle Düz, eğik, süslü italik okunaklı yazılar yazardık. Biz halk kütüphanelerine , Halk Evlerine giderdik. Ne omuza asmalı deri,renkli çantalarımız Ne 0,5 uçlarımız, ne kokulu silgilerimiz vardı. Tahta sıralı,varil sobalı sınıflarımızda Kara tahta başı heyecanlar yaşardık. Nohutlu,fasulyeli matematik derslerimiz. Cin Ali serisi okuma saatlerimiz Andımız, Gençlik Marşımız, Cumhuriyet şiirlerimiz Sapanla kuş avımız, derede yüzme yarışlarımız Ömer Seyfettin ,Dede Korkut hikayeleri Kafdağı arkasına uzanan masallarımız. Battalgazi,Köroğlu Destanları Uzun kış gecelerinde uyuklayarak dinlediğimiz Babaların,Dedelerin askerlik anıları. Amerikan yardımı süt tozundan hazırlanmış Beslenme saatlerimizi unutmak mümkün mü? Ya sabahları üzerine ''tereyağı'' sürülmüş Taze yumurtalı,pekmezli sabah kahvaltılarımız. Tarhana Çorbası'nın lezzetini nasıl unuturuz? Pazar sabahları sıcak ekmek kuyruğunda Buharı kokusuna karışmış pidelerden,somunlardan Elimiz yana yana yediğimiz lokmalar... Bizim Amerika'dan ithâl herkesin okuduğu: Teksas Tommiks'imiz Zagor'umuz da vardı. Hayat, Ses Mecmuaları, Hürriyet'in ilâveleri Radyoda Enosis-Makarios, Vietnam haberleri Arkası Yarınlarımız, Liselerarası bilgi yarışmaları, Bizimkiler, Kaynanalar, Radyo Tiyatrolarımız Erkan Yolaç'la Evet-Hayır yarışmalarımız Orhan Boran'ımızla Yuki'miz. Hayatımızın bir parçasıydı. Soğuk kış günlerinde, buzlu yollarda Tahta okul çantalarımızı kızak yapar kayardık. Bizim mahalle bakkalımız Haydar Amca'mız Yolunu hasretle beklediğimiz postacımız Bekci Hasan'ımız, kasabımız, manavımız Aile fertlerinden biri sayılırdı. Lâstik ayakkabıdan naylon ayakkabıya Bez toplardan naylon toplara Batarya pilli radyodan ağır, iri, sandukalı Dântel örtülü Siyah-beyaz televizyona biz kavuştuk. Gazocağından ''Aygaz''lı ocaklara biz geçtik. ''Vita'' yağı tenekelerinden su kapları yapardık. 60'lı sıkıntılı yılların sonunda Amerika Apollo 11'i Ay'a gönderirken Bizim ilk yerli otomobilimiz Anadol'umuz Arkasından 124 Hacı Murat'ımız O yıllarda bizim ne emniyet kemerimiz Ne otomatik klimamız, Cd çalarımız Ne uzaktan kumandamız , ne oto alârmımız Ne hava yastığımız , ne otoyollarımız vardı Çatılarda daha iyi görüntü için!. ölüm tehlikesiyle Antenleri biz çevirirdik. Gurundik, Şaplorenz Philips Marka asker bavulu televizyonlarda Karlı , silik, bulanık görüntülerden oluşan Yerli diziler bizi mutlu ederdi. Arnavut kaldırımlarındaki oyunlarımız Gece muhabbetlerimiz, cambazlı panayırlar Topacımız, ( tendürük ) misketimiz, uçurtmamız, Gizlice içtiğimiz, birinci, bafra, gelincik Yaka sigaraları. Pamuk Şeker, Horoz şeker, Şeker Elma, Kâğıt helvalarımız Uzuneşek, Birdirbir, Saklanbaç, Komen, Elim sende oyunlarımız. Hayatımıza renk katan, bayramlarımız. Biriktirdiğimiz bayram harçlıklarıyla gittiğimiz Dönme dolap, atlı karınca, Langırt Beş atış yirmibeş çadır tiyatrosu. İstop, dokuztaş, mendil kapmaca Gazoz kapağı, sigara kutusu, bilye, düğmelerle ( kopça ) Yaratılmış bir oyun dünyamız vardı Yakan Top, seksek, çelik-çomak oyunları. Okulda Yerli Malı Haftalarımız Evde tasarrufa teşvik edici kumbaralarımız Ada'ya barışı götüren Kıbrıs Harekâtı'mız Sokakta şeker, yağ, benzin kuyrukları. Postahaneden yazdırmalı telefonlarımız Pötükareli, muşamba kaplı odalarımız Kestane pişirdiğimiz Kuzine sobalarımız Mutfaklarımızda Tel Dolaplarımız Duvarında günlük ''Saatli Marif'' takvimimiz Samimi,sıcak aile toplantılarımız At arabası, Hamal arabası, süslü faytonlarımız Austin, Magirüs, Ford Opel Chevrolet marka Bagajı üstünde şehirler arası otobüslerimiz. Futbol sahalarında Lefter'li, Metin Oktay'lı Şenol, Birol'lu Kadri'li Sanlı'lı Kedi kaleci Varol Ürkmez'li Can Bartu'lu Sabri Dino'lu Cemil Turan'lı Metin Kurt, Metin, Ali Feyyaz'lı Unutulmaz derbi maçları. Sinemalarda John Wayne'lı Clint Eastwood'lu Unutulmaz kovboy filmlerimiz Beyaz Perdede Ayhan Işık, Belgin Doruk, Kötü Adam Ahmet Tarık Tekçe Gösel Arsoy, Filiz Akın, Fatma Girik Ediz HUN, Yılmaz Güney. Müzeyyen Senar, Behiye Aksoy, Emel Sayın, Zeki Müren, Erkin Koray, Berkant, Erol Büyükburç, Barış Manco ile dünya turu AŞK dolu, duygu dolu, hüzünlü şarkılar. 70'li yıllarda muhtıralar, sağ-sol çatışmaları. Üniversitelerde Kominist Faşist suçlamaları. Fabrikalarda DİSK-MİSK mücâdeleleri. Grevler, emeğin patronları, sendika ağaları. İdeolojilere kurban edilen zavallı işciler. Okullarda Devrimci Ülkücü kavgaları. Bölünmüş Öğretmenler, taraflı polisler. Ülkesine sahip çıkanlar Bu arada yok olan gencecik fidanlar Denizler, Mahirler, Hüseyinler, Ulaşlar... Taylan'lar Bu öykü sizin. Birbiri ardına devam eden cenaze törenleri . Romantizm ile terör arasına sıkışmış Kayıp bir kuşağın çocuklarının savaşı . Kardeş kavgaları, siyasi cinayetler. Kurtarılmış bölgeler, okullar, mahalleler Yakılan, yıkılan, boşaltılan köyler Deniz Mahir Hüseyin'in idamları Akıl almaz işkencelere göğüs gerenler 68 kuşağının özgürlük savaşcıları. Bu hikâye sizin. Sonra Dallas Köle Izaura Yalan Rüzgarı Cosby Ailesi Uzay Yolu Tatlı Cadı Küçük Ev Amerika Avrupa Berazilya dizileri Beatles Rolling Stones Boney-m Adamo Amerika,Avrupa hayranlığı derken, Hippiler, bitli turistler,ansızın girdi hayatımıza. Benliğimizi yavaş yavaş kaybetmeye başladık. Cola adidas bulujin, Rak-Rok-Pop merakıyla Unutuverdik kendi müziğimizi, öz değerlerimizi Türküleri Bozlakları Halk Oyunlarını, Destanları, Hikâyelerimizi. Sonra 80 de 12 eylül sabahı Hasan Mutlucan'la uyananlar Tutuklananlar, göz altına alınanlar Akıl almaz işkencelere uğrayanlar Bedenlerini, ruhlarını kaybedenler Yeni idamlara, haksızlıklara şahit olanlar. Gönülden yaralanıp gençliğini sürdürenler. Bu öykü sizin. Ulusal değerlere biz sahip çıktık. İstanbul'da Amerikalıları Dolmabahçe'den Biz denize döktük. Bağımsızlık sevdâlısı vatansever gençlerdik. ÖSS 'yi bilmezdik ama, gece en son 23.00 de Radyodan puanları dinler erken davranmak için otobüslerle Geceden yola çıkardık. Eğitimin çilesini de biz çektik. Ülkesini ölesiye seven de bizdik. Erkeklerde İspanyol paça pantolonlar Geniş gösterişli kravatlar, uzun saç ve favoriler Siyasi görüşe uygun, yukarı-aşağı, kalın bıyıklar Deri çizmeler, asker postalları, Parkalar, kalın kemerler, palaskalar, kalpaklar Arka çepte ince dişli taraklar, yuvarlak aynalar Gömlek çeplerinde gelincik, bafra sigaraları Kızlarımızda lüle lüle saçlar, allıklar, küpeler Her genç kızın rüyası!.. Zetina dikiş makinası reklâmları İnce belli mantolar, yüksek topuklu rugan ayakkabılar Döpiyesler, jarseler, koyu kırmızı rujlar, kalın kemerler Doğal güzellikler, tabii kokular, masumâne bakışlar. Kınalı eller, ahh...ah o ince beller... Biz anne-baba sözü de dinlerdik. Çoğumuz görücü usulü ile evlendik. Kim ne derse desin, Hâlâ devam eden çok mutlu evlilikler kurduk. Sevmesini de sevilmesini de iyi bilirdik. Leylâ'yı bilir,Mecnun'u anlardık. Bizim ne unutulmaz AŞKLARIMIZ vardı. Mevsim mevsim yaşadık duygularımızı Şarkılarda sever şarkılarda ayrılırdık. Bizim mektuplarımız renkli kâğıtlara yazılmış Kendi el yazımızla, göz yaşı dökülmüş, Aşk mektupları, asker mektupları Gül kokulu, duygu dolu, gözyaşlarıyla ıslanmış İçinde bir tutam saç, bir küçük el izi, dudak izi taşıyan mektuplar... Ahh... Biz neydik ne değildik. Romanlara konu hayatların sahibiydik. Biz o yıllarda iyi ki vardık. Bütün olumsuzluklara rağmen Mutlu bir çocuk,sevdalı birer gençtik. Biz 2000'li yıllarda yine varız. Biz 60 'larda çocuk, biz 70'lerde gençtik Biz 80 'lerde ihtilâli, biz 90'larda ekonomik krizleri Bir kez daha yaşayanlarız. Şimdi teknolojik gelişmelerle dolu 21.Asrı yaşıyoruz. Kredi kartı, bilgisayar, internet, cep telefonu Süper market, mp 3 çalar, dizüstüler, plâzmalar Artık o kokulu,duygu dolu uzun mektuplar yok AŞKLAR yok oldu, duygular kısaldı, sembôl oldu Gençlerin iletilerinde ''nbr'', ''by'', "slm'' kısaltmaları. Cep telefonlarında kısa mesaj çılgınlıkları. Nerede meyvasını elimizle topladığımız ağaçlar? Korkusuzca oyunlar oynadığımız sokaklar... Nerede o sözünün eri yağız delikanlılar..? Vefalı dostluklar,ölesiye arkadaşlıklar Nerede utangaç al yanaklı kızlar..? Saflık, doğallık, bağlılık nerde...? Bu nedenle ÇOCUKLUĞUMU özlüyorum. El yapması oyuncaklarımı, Uçurtmamı, yaralı dizimi, ANNEMİN ninnisini Kâğıt helvayı, bakkalın sakızını Bahçedeki kiraz ağacını özlüyorum. Ya şimdiki çocuklar!.. çoğu internet başındalar Fesfutlarda süper menülerle beslenerek Bilmem hangi yabancı müziği indirip dinliyorlar Cep telefonlarına,bilgisayarlarına sarılmış Çoğu kilolu, renkleri uçuk, dişleri bozuk Teknoloji çağını yaşıyorlar. Artık 20.asır gerilerde kaldı. Çocuktuk genç olduk, baba olduk, dede olduk. Ne bâdireler atlattık, yıkılmadık ayakta kaldık. Artık yaşadığımız kadar yaşayamayacağımızı, Bir bu kadar daha ömrümüzün olmadığını biliyoruz. Olsun iyiki o yılları gördük, o hayatları yaşadık. Pişmanlık mı asla!.. Sadece o doludizgin unutulmaz yılları Özlüyoruz... Verseler aynı hayatları yeni baştan Büyük bir keyifle yaşamak isteriz. İşte!.. bu bizim hikâyemiz.....!
43 notes
·
View notes
Text
tv100 – Okan Bayülgen ile Muhabbet Kralı (20 Aralık 2019) (Tam Bölüm)
tv100 – Okan Bayülgen ile Muhabbet Kralı (20 Aralık 2019) (Tam Bölüm)
Geçtiğimiz haftalarda yayın hayatına başlayan yeni haber kanalı tv100’ün iddialı programlarından “Okan Bayülgen ile Muhabbet Kralı”nın 31.bölümü 20 Aralık 2019 Cuma akşamı saat 23:00’te yayınlanacak. Programın tamamını YouTube (tv100 Resmi Kanalı) üzerinden web sitemizde izleyebilirsiniz.
“Para” konulu “Okan Bayülgen ile Muhabbet Kralı”‘nın 31.bölümünün konukları;
Hamza Yardımcıoğlu,
Kaan…
View On WordPress
#20 Aralık 2019#20 Aralık 2019 Cuma#31.Bölüm#Dr.Artuğ Çetin#Erkan Öz#Hamza Yardımcıoğlu#Kaan Sarıaydın#Muhabbet Kralı#Muhabbet Kralı 20 Aralık 2019#Muhabbet Kralı 20 Aralık 2019 Cuma#Muhabbet Kralı 31.Bölüm#Muhabbet Kralı 31.Bölüm full izle#Muhabbet Kralı 31.Bölüm HD izle#Muhabbet Kralı 31.Bölüm izle#Muhabbet Kralı full izle#Muhabbet Kralı HD izle#Muhabbet Kralı izle#Okan Bayülgen#Okan Bayülgen ile Muhabbet Kralı#Okan Bayülgen ile Muhabbet Kralı 20 Aralık 2019#Okan Bayülgen ile Muhabbet Kralı 20 Aralık 2019 Cuma#Okan Bayülgen ile Muhabbet Kralı 31.Bölüm#Okan Bayülgen ile Muhabbet Kralı 31.Bölüm full izle#Okan Bayülgen ile Muhabbet Kralı 31.Bölüm HD izle#Okan Bayülgen ile Muhabbet Kralı 31.Bölüm izle#Okan Bayülgen ile Muhabbet Kralı full izle#Okan Bayülgen ile Muhabbet Kralı HD izle#Okan Bayülgen ile Muhabbet Kralı izle#Para#Para 3
0 notes
Text
Kara Harp Okulu davasında 19'u ağırlaştırılmış 47 müebbet
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde Kara Harp Okulu'ndaki eylemlere ilişkin 307 sanığın yargılandığı davada karar açıklandı. Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları hazır bulundu. Bir örceki celsede son sözleri sorulmayan bazı sanıkların son sözlerini dinleyen heyet, daha sonra hükmü açıkladı. Mahkeme heyeti, okulun firari eski kurmay başkanı albay İlhami Polat ile Abdullah Beyazkürk, Atakan Adaşoğlu, Aydın Yalçın, Cemaleddin Alper Ergin, Emine Bilgin, Güven Günindi, Halil Turan Kaya, Mustafa Kayabaşı, Sait Tosun, Serkan Hasdemir, Seyfullah Özkara, Songül Hasdemir, Yunus Emre Altıparmak, Zekeriya Şentürk, Köksal Öz, Fatih Pusat, Hakan Olga ve Mehmet Yıldırım'ın dosyalarını ayırdı. Heyet, sanıklardan Ali Gökhan Taşçı, Bülent Budak, Bülent Yılmaz, Çetin Kılıç, Ender Sarıbülbül, Fatih Sağlam, Filiz Can, Hacı Hasan Sökmen, Murat Atik, Orhan Gerdan, Selman Vezvezoğlu, Sezai Sarıca, Sibel Erdeveci, Şevki Kayır, Tekin Kesekler, Yusuf Tutan, Adem Kutlu, Alper Sarıkaya, Aytekin Yıldızhan, Barış Çeliktaş, Emrullah Çayır, Gülsün Kılıç Akın, Halil İbrahim Aksan, Harun Artın, Hatice Çiçek, İbrahim Suheyb Erdem, İdris Tandoğan, İsa Çakır, Mevlüt Serkan Tok, Muhammed Aslaner, Murat Gümüş, Mustafa Düğer, Mustafa Tanrıkulu, Necati Demir, Oğuz Koca, Osman Dinç, Sadık Sarı, Safiye Artokça, Selçuk Bayraklı, Sercan Gülburun, Servet Karac, Sinem Pakiş, Suat Maden, Taha Çakır, Uğur Cankoç, Vedat Karagöz, Yunis Yıldız, Yusuf Asa ve Zafer Balkan'ın beraatlerine karar verdi. Askeri öğrencilere ceza verilmedi Mahkeme heyeti, askeri öğrenciler Abdullah Alveroğlu, Abdurrahman Kırak, Abdurrahim Ala, Adnan Katırcıoğlu, Ali Gümüşoğlu, Bahadır Kartal, Buğra Han Çetiner, Burak Çapoğlu, Burak Özkan, Coşkan Yüksel, Duran Baştuhan, Eren Pala, Erkan Mantam, Ertuğrul Sarı, Fatih Burak Arslan, Furkan Kuzu, Furkan Noyin, İbrahim Öztüto, İbrahim Pektaş, İsmail Murat Avcı, Kadir Taşdemir, Kemal Torun, Kenan Taneri, Kürşat Alabıcak, Mehmet Ali Şahin, Mehmet Ali Yorulmaz, Melih Şafak Keskin, Murat Albayrak, Murat Duroğlu, Murat Yaşar, Murat Ahraz, Mustafa Arslan, Nuri Şimşekoğlu, Recep Pekdaş, Serkan Uysal, Sezer Akkuş, Taha Hikmet Şen, Talha Çetin, Talha Akif Tuluk, Tuncay Beren, Turgut Gökdal, Veysel Bayark, Volkan Çatak, Yasin Bozkurt ve Yunus Karadeniz hakkında "kaçınılmaz bir hataya düştükleri" gerekçesiyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verdi. FETÖ üyeliğinden ceza aldılar Sanıklardan Burak Gürbüz, Cihat Tuncay, Dursun Yıldırım, Halil İbrahim Öztürk, Halis Lütfü Avcı, Hidayet Güçlü, İlkay Şen, İlker Yüksel, Muhammed Musab Aytekin, Mustafa Başaran, Ümit Tezcan, Vahit Ömer Ocak, Veysel Eker, Yunus Emre Gök ve Yunus Emre'ye, anayasal düzeni ihlal suçundan beraat veren mahkeme heyeti, bu kişilerin terör örgütü üyeliği suçundan 6 yıl 3'er ay hapis cezasına çarptırılmalarına karar verdi. Mahkeme heyeti, Adem Kok, Erkam Okutan, Çağlar Hemedan, Emrah Bozan, Hükan Mert, Kemal Çizmeciler, Mikail Ibrık, Muhammet Elliiki, Servet Işıklı, Taha Sinan Kalkan, Münevver Minetürk, Burak Yandım, Gökhan Çizmeci, Hamdi Man, İbrahim Özdalyan, Süleyman Feyyaz Keyik, Şahin Akat, Veysel Turan ve Yunus Emre Yavuz'u FETÖ üyeliğinden 6 yıl 3'er ay hapisle cezalandırdı. Heyet, Erol Şasi, İdris Sarıkaya, Muhammet Ali Cibişoğlu'na, terör örgütü üyeliğinden 7 yıl 6'şar ay hapis cezası verdi. Darbeye yardımdan ceza Mahkeme heyeti, sanıklar Ahmet Selim Ersoy, Ahmet Turan Çetinkaya, Ali Kıratlı, Celal Evci, Cüneyt Sevim, Durmuş Ali Yüksek, Emrah Kalıncı, Ercan Turgut, Ercan Türkoğlu, Erkam Güreşen, Fatih Bozkurt, Fatih Göktaş, Fatih Göktürk, Fırat Sezer, Halil Işık, Halim Dal, Hasan Aktaş, Hasan Koçer, Mehmet Çiftçisoy, Mehmet Kurtulgu, Mehmet Macar, Mehmet Burak Erdal, Mehmet Emre Doğan, Memet Erkenekli, Murat Akbulut, Musa Bahadır, Mustafa Can Arslan, Mustafa Yılmaz, Ozan Kaya, Samet Bülbül, Serkan Gümüş, Sezgin Erdem, Sıddık Güneş, Şaban Özdemir, Tarık Şentuna, Tuncer Koruvatan, Uğur Acar, Umut Yalçın, Ünal Sözen, Yasin Koçyiğit, Yılmaz Durna, Yunus Emre Toprak ve Zafer Uzun'un anayasal düzeni ihlale yardım suçundan 12 yıl 6'şar ay hapisle cezalandırılmalarına hükmetti. Aynı suçtan 15'er yıl hapis cezası alan sanıkların isimleri ise şöyle: "Abdullah Sanduk, Abdullah Şentürk, Abdullah Topçu, Abdurruhman Özdemir, Abdülkadir Koçyiğit, Adem Bakış, Ahmet Baş, Ahmet Okyay, Ahmet Özer, Ahmet Yüksel, Akın Üçok, Cebrail Çiçek, Cihan Yıldız, Çağdaş Tuna, Çetin Kaya, Emrah Türk, Engin Bahadır, Ercan Değirmenci, Ertan Erol, Gökhan Duran, Gökhan Gök, Gökhan Orcan, Harun Çevikgil, Harun Eksik, Hüseyin Bayrak, Hüseyin Günen, Hüseyin Yıldız, İbrahim Rahman Kurt, İzzettin Artokça, Kadir Erol, Kadir Güç, Kamil Yılmazer, Kemal Koca, Mahmut Koç, Metin Gülenç, Muammer Aküzüm, Muammer Özçelik, Muhammed Talha Yalçınkaya, Murat Akça, Murat Aras, Murat Çetin, Murat Yusuf Taze, Mustafa Koca, Mustafa Ünal, Nizam Beder, Osman Torunoğlu, Ömer Bıyıklı, Ömer Emre Yetgin, Ömer Osman Kutsal, Özgür Ayhan, Özkan Bali, Ramazan Atım, Ramazan Onur Karadeniz, Sait Gürbüz, Selçuk Temel, Semih Özdamar, Sinan Ay, Sinan Metin, Suat Kurt, Şafak Saraydemir, Taner Soner, Veli Beyazıt, Veysel Atalay, Volkan Aldırmaz, Yunus Emre Vatankulu, Yusuf Başkaya ve Zair Ekrem Sarıteke" Kerim Acar'a ağırlaştırılmış müebbet Heyet, olay tarihinde okulun dekanı olan eski tuğgeneral Kerim Acar ve sanıklar Abdullah Ender Toydemir, Ahmet Tufan, Ahmet Önder Biberoğlu, Ali Demir, Ali Emre Buğurcu, Ali Tolga Sıçrar, Devrim Çamur, Erkan Peker, Eser Coşar, Hasan Hüseyin Eçik, Mustafa Yıldırım, Nadir Özsoy, Önder Haluk Tekbaş, Rafettin Öztürk, Ramazan Nazar, Sadık Çam, Vedat Tecer ve Zafer Alkurt'u "anayasal düzeni ihlal" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırdı. Mahkeme heyeti, sanıklar Adnan Mumcu, Ahmet Kurtay, Akif Karabıyık, Ali Aktaş, Ali Eker, Ali Şen, Atilla Kahraman, Cüneyt Kılıç, Emrah Akdeniz, Erdoğan Güçlü, Gökhan Çakır, Hasan Yalaza, Mehmet Beler, Mehmet Fatih Çankal, Mehmet Fatih Göktaş, Miraç Karakuş, Mustafa Çelik, Mustafa Çetiner, Mustafa Erol, Mümin Haliloğlu, Ömer Faruk Tanırgan, Rahman Memişoğlu, Ramazan Türker, Sabri Karaağaç, Safa Özkan, Serhat Ekemen, Veysal Kör ve Yavuz Selim Özzengin'in ise aynı suçtan müebbet hapisle cezalandırılmasına hükmetti. Okul komutanını derdest edenlere ceza Sanıklardan Ali Tolga Sıçrar, Ahmet Tufan, Eser Coşar ve Hasan Hüseyin Eçik, o dönem okul komutanı olan emekli Tümgeneral İzzet Çetingöz'e yönelik, "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçundan da 18'er yıl hapisle cezalandırıldı. Sanıklardan Ali Emre Buğurcu, Mustafa Yıldırım ve Sadık Çam'a da İzzet Çetingöz'ün emir astsubayı Ahmet Çörpan'a yönelik "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçundan 18'er yıl hapis cezası verildi. Read the full article
4 notes
·
View notes
Text
Merkez bankası olsun mu olmasın mı?
Merkez bankası olsun mu olmasın mı?
Merkez bankaları geleneksel piyasalardaki şirketleri batmaktan kurtarırken, kripto yatırımcılarına el uzatan yok. Merkez bankası müdahalesi aslında gerekli olabilir mi?Erkan Öz, Cointelegraph Türkiye’de yazdı.
View On WordPress
0 notes
Text
The World's Most Successful Central Bank BITCOIN
Bitcoin is a central bank whose monetary policy is already evident for hundreds of years. However, it is not clear what the world's 'most powerful' Central Bank FED will do tomorrow. The number of experts who show the world's most reliable currency as BITCOIN continues to increase rapidly. After the FED's decisions, the world market had a slight sway, and his eyes turned to a crypto currency like Bitcoin.
According to the classical media, probably the best performing central bank is the US Fed. After all, it successfully weathered the 2008 Crisis, reinvigorated growth in the United States, and lowered unemployment to a historic low. At first glance it is impossible to object to this view. However, there are some disturbing truths under this superficial "Polyannaistic" assessment. In order to get out of the 2008 Crisis, which brought the banking system to the point of collapse in the USA and all over the world, the FED reduced the interest rates to zero and printed four times the dollar amount of the Central Bank money it printed in its 200-year history!
FED first burned the money, then printed money
The same FED started to increase interest rates at the end of 2015 because the economy recovered, and at the end of 2018, it started to burn the dollars that it pressed from the air. The target in this normalization operation was to increase the interest rates to the old level of 4-5% and to burn at least 50% of the extra money. But in the middle of 2019, the interest rose to 2.25% and 17% of the money was burned, so the stock markets began to fall rapidly. The FED immediately stopped burning dollars and cut interest rates. He couldn't even get up to speed and started printing 60 billion dollars a month again with a new program he announced a few days ago! Confused, aren't you? What speed is that? We used to print money, then we burned it, and now we print money again… The disturbing facts do not end there. Moreover, it is not the economy journalist Erkan Öz who speaks the truth; Switzerland-based BIS, known in the market as the 'central bank of central banks'.
BIS: Low financing costs are a danger to the economy
In its 2019 Annual Economic Report delivered in July, the BIS cautioned that zero revenue and cash printing strategies make standardization troublesome. National banks additionally underlined that low financing costs undermine the productivity of the financial area. The BIS has reliably focused on that low loan fees can likewise debilitate productive asset distribution and monetary proficiency. More terrible still, the FED and its other elder siblings, who follow it in limitless cash printing, are continually printing cash, for example, BOJ from Japan, SNB from Switzerland, ECB from Europe, BOE from England, PBOC, decreasing the buying force of their own monetary standards. from China. The dollar, now considered the strongest currency in the world, has lost more than 90% of its purchasing power since the founding of the Fed in 1913. For what reason does this emerge? Since traditional national banks are controlled by individuals whose choices can change whenever and whose political interests vary as indicated by the networks they have a place with. Specifically, the strategy of continually printing cash and deteriorating the worth of cash causes the 1% at the highest point of the monetary pyramid to expand their abundance continually. So what could be the arrangement? At the point when Bitcoin is referenced, another innovative cash strikes a chord for everybody. While Bitcoin is likewise the name of the PC program that runs this money.
Bitcoin computer program almost automatic global central bank
Moreover, this central bank is an automatic formation that does not favor anyone and does not pursue interests or political views. As required by the Bitcoin program, vital monetary policy decisions such as when and how much Bitcoin will be produced, when the prize halving will occur, etc. are all predetermined. In other words, Bitcoin is a central bank whose monetary policy is already clear for hundreds of years. People can plan their economic life accordingly. However, as we have seen above, it is not clear what even the 'most powerful' Central Bank of the world, the FED, will do tomorrow. In addition, since Bitcoin currency production is limited to 21 million, it aims to add value, not depreciate the money it produces. While the US dollar has lost more than 90% of its purchasing power since 1913; Since its first price in 2010, Bitcoin has added approximately 260 thousand times its value to its own currency, despite the 80% price drop last year. The value increase has been 40 times even when taken since 2015. One of the most important differences is that today's classical central banks produce money in return for debt. In some countries, when the Central Bank, which is still privately owned, prints money, the state treasury writes a debt note and gives it to the central bank. Here, the Central Bank prints money in return for this debt stock (bill or bond).
What advantage would the "Bitcoin Central Bank" offer?
As the Central Bank prints cash, the obligation of the depository, or at least, people in general, continually increments. While, when the Bitcoin Central Bank prints cash, just PC power is spent and no obligation is kept in touch with anybody. Lately, because of the cash printing free for all of traditional national banks, how much worldwide obligation has arrived at almost multiple times the world creation. The individuals who guarantee that exorbitant energy is spent for Bitcoin creation ought to consider and analyze all assets utilized by traditional national banks all over the planet, like individuals, places, food, and so on. Bitcoin is a programmed, worldwide national bank that doesn't incline toward anybody, has an unmistakable financial strategy, doesn't oppress its clients with obligation, and in particular secures and truly builds the worth of the cash it produces. Read the full article
0 notes
Text
CBDC’de ilk deney: Başarısız
CBDC’de ilk deney: Başarısız
Dünyanın ilk geniş kapsamlı CBDC deneyi e-Naira, tam bir başarısızlıkla sonuçlandı. Peki niçin bu şekilde oldu?Erkan Öz, Cointelegraph Türkiye’de yazdı.
View On WordPress
0 notes
Text
Şehidimiz Cemil Yavaş Son Yolculuğuna Uğurlandı
#isparta #ısparta #cemişyavaş #şehit
Piyade Uzman Çavuş Cemil YAVAŞ memleketi Isparta’da son yolculuğuna uğurlandı. Düzenlenen törene Milli Savunma Bakan Yardımcısı Alpaslan Kavaklıoğlu başta olmak üzere Isparta Milletvekillerinin tamamı, CHP Burdur Milletvekili Mehmet Göker, siyasi partilerin İl Başkanları ve partililer, askeri ve mülki erkan ve çok sayıda vatandaş katıldı. Cenaze töreninde Şehit Yavaş’ın öz geçmişi okundu. 30 Ekim…
View On WordPress
0 notes
Text
Turkey Hopes To Implement Supportive Laws To Become A Blockchain Superstar
The people of the Turkish crypto ecosystem are very eager to apply the age-old words of wisdom, “The bear market is an opportunity to build,” to make Istanbul — the business hub of Turkey — home to the global hype surrounding Ethereum.
Turkey is one of the most active countries in crypto and blockchain, and its interest extends beyond market movements. Along with a considerable base of crypto investors, the local community consists of university clubs, Web3 startups, blockchain developers and academics. The country has hosted significant events like ETHIstanbul, Blockchain Economy Istanbul and Istanbul Blockchain Week and aims to achieve more.
The high inflation rate is a key driver behind Turkey’s growing interest in crypto assets, according to economist Erkan Öz:
“Many people [in Turkey] think that they can no longer buy a car or a house within the classical financial system. For this reason, interest in crypto assets is increasing daily.”
However, he noted that the crypto adoption has yet to be fully translated to blockchain startups or projects because there are no healthy regulations to meet the needs of the ecosystem. “Turkey should establish a legal infrastructure that will both protect investors and support blockchain and crypto assets as soon as possible,” Öz added.
https://cointelegraph.com/news/turkey-works-hard-to-make-istanbul-home-to-global-blockchain-hype
0 notes