#Ercan Öz
Explore tagged Tumblr posts
Text
Ercan Öz
#suit and tie#suiteddaddy#suitdaddy#men in suits#suited daddy#suited grandpa#suitedman#suit daddy#suitedmen#daddy#business suit#suitfetish#suits#businessman#turkish man#turkish men#Ercan Öz#Ercan Oz
9 notes
·
View notes
Text
Anahtar Parti Elazığ İl Yönetimi :“Milletimizin Geleceğine Umut Olacağız”
ANAHTAR PARTİ ELAZIĞ İL TEŞKİLATI AÇIKLANDI Anahtar Parti Elazığ İl Teşkilatı belirlenerek ilk toplantısını parti binasında gerçekleştirdi. Kurucu İl Başkanı olarak iş insanı Yüksel Ercan'ın atanmasının ardından teşkilatlanma çalışmalarını sürdüren Anahtar Parti, oluşturulan İl Yönetim Kurulu ile ilk toplantısını gerçekleştirdi. Partinin İzzetpaşa Mahallesi Mehmetçik Sokakta bulunan dört katlı il binasında gerçekleştirilen toplantıda bir konuşma yapan Anahtar Parti İl Başkanı Yüksel Ercan, oluşturdukları yönetimle şehrin sorunlarına alternatif çözümler sunacaklarını ifade etti. Ülkemizin ve milletimizin geleceğine umut olarak, memleket ve millet adına mücadele etme mesuliyetiyle bir araya gelip Genel Başkan Yavuz Ağıralioğlu’nun liderliğinde kurulmuş Anahtar Parti’nin ülke genelindeki teşkilatlanma çalışmalarını halkın büyük bir teveccühü ile sürdürdüğünü dile getiren İl Başkanı Ercan, “Milletin sorunlarını bilen ve bu sorunlarını çözecek bir kadro hareketi olarak kurulan Anahtar Parti’nin Elazığ Kurucu İl Başkanı olarak 3 Aralık 2024 tarihinde Genel Başkanımız Sayın Yavuz Ağıralioğlu tarafından görevlendirildim ve bu tarihten itibaren de teşkilatlanma çalışmalarımıza başladık” dedi. “Şehrin Sorunlarına Çözüm Olacak Güçlü Bir Kadro Kurduk” Partilerinin ideallerine inanan, şehrin problemleri ile baş etme, çözme ve geleceğe yönelik doğru planlar yapma yönünde birlikte yol yürüyecekleri kadronun oluşturulması amacıyla çok sayıda görüşme, istiare ve değerlendirme toplantıları yaptıklarını belirten Başkan Ercan, “Bu görüşmeler ve yaptığımız değerlendirmeler sonucu bugün burada bir arada bulunduğumuz ve şehrimiz için ‘Bismillah’ diyerek göreve başlayacağımız değerli arkadaşlarımızdan oluşan yönetim kurulumuzu belirledik” diye konuştu. Anahtar Parti Elazığ İl Yönetim Kurulu Başkan Yüksel Ercan, Anahtar Parti Elazığ İl Yönetim Kurulu üye listesini de açıklayarak, parti ve şehir için hayırlı olmasını diledi. ANAHTAR PARTİ İL YÖNETİM KURULU ÜYELERİ Adı-Soyadı Öğrenim Durumu Mesleği Yüksel ERCAN Lisans Devam Ediyor Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet ÇIPLAKLIGİL Lisans Kamu Emeklisi Cem Erkan YÜCE Lisans İnşaat Mühendisi Osman TAŞDEMİROĞLU Lisans Bilgi Teknolojileri Uzmanı Cengiz DOĞAN Lise Emekli Memur Selami IŞIK Lise Emekli Esnaf M��fit ERDEM Lise Emekli Müdür Yasin YAZICI Lise Emekli Muhasebeci Kemal YILMAZ Lisans Mali Müşavir Yavuz KÜRÜM Lisans Diş Tabibi Sercihan ÇELİK Lisans Avukat Nevzat KILIÇ Ortaokul Esnaf İrfan ARSLAN Lise Gazeteci Haktan ÖZ Yüksek Lisans İnşaat Mühendisi Mikail ERCAN Lise İş İnsanı Cihat ÇELİKEL Lisans Müzik Öğretmeni Tolga GÜLAÇ Lisans Mimar Gökhan Murat MUTLU Lisans İş İnsanı V. Emre URHAN Lisans Maden Mühendisi Hasan BULUT Ön Lisans Esnaf Ömer Galip TUNA Lisans Ziraat Mühendisi Mehmet Şehmuz ÇETİNKAYA Yüksek Lisans Orman Endüstri Mühendisi Fatih Ahmet ÖZÇELİK Lisans İş İnsanı Uğur GÜNGÖR Lisans Emekli Astsubay İbrahim Ethem TÜRAN Lisans Aile Danışmalığı Fazıl Abdulvahid AKBULUT Lisans İş İnsanı Ali USLU Lisans Avukat Onur KALKAN Lisans Avukat Turgut YILDIRIM Ön Lisans Diş Teknisyeni Yeter TOY Lise Kuaför Metin TURGUT Lisans Emekli Komiser ANAHTAR PARTİ BAŞKANLIK DİVANI İSE ŞU İSİMLERDEN OLUŞTU: İl Başkanı: Yüksel Ercan İl Sekreteri: Osman Taşdemiroğlu Siyasi İşler Başkanı: Ahmet Çıplaklıgil Teşkilat Başkanı: Uğur Güngör İdari Mali İşler Başkanı: Kemal Yılmaz Kalkınma Politikaları Başkanı: Gökhan Murat Mutlu Çevre Şehircilik Afet ve Su Politikaları Başkanı: Cem Erken Yüce Ekonomi Politikaları Başkanı: Haktan Öz Tarım Politikaları Başkanı: Mehmet Şehmuz Çetinkaya Ar-Ge ve Parti İçi Eğitim Okulu Başkanı: Yavuz Kürüm Hukuk Politikaları Başkanı: Av. Sercihan Çelik Seçim İşleri Başkanı: Fatih Ahmet Özçelik Kültür ve Turizm Politikaları Başkanı: Cihat Çelikel Kadın Aile Sosyal Politikalar Başkanı: Yeter Toy STK İşleri Başkanı: Yasin Yazıcı Eğitim Politikaları Başkanı: V. Emre Urhan Toplumsal Politikalar Başkanı: Hasan Bulut Kurumsal İlişkiler Başkanı: Müfit Erdem Medya ve Tanıtım Başkanı: İrfan Arslan Türk Dünyası ve Uluslararası İlişkiler Başkanı: Metin Turgut Yerel Yönetimler Başkanı: Tolga Gülaç Read the full article
0 notes
Text
İzmir Büyükşehir belediye Meclisinde komisyonlar belli oldu kim hangi komisyonda ?
Meclis Birinci Başkan Vekilliği görevine CHP’li Altan İnanç, İkinci Başkan Vekilliği’ne ise CHP’li Mehmet Atilla Baysak seçildi. GRUP BAŞKANVEKİLLERİ VE SÖZCÜLERİ BELLİ OLDU CHP Grup Başkanvekili Zafer Levent Yıldır, CHP Grup Sözcüsü ise Elvin Sönmez Güler oldu. AK Parti Grup Başkanvekili Hakan Yıldız, Grup Sözcüsü ise Nail Kocabaş oldu. MHP Grup Başkanvekili ve Grup Sözcüsü ise Bahadır Altınkeser oldu. DİVAN KATİP ÜYELERİ SEÇİLDİ CHP’den Mustafa Vatansever, Uygar Kanmış, Doğukan Maltepe, Sultan İpekli Aksoy, Cumhur İttifakı’ndan ise Enes Uğuz seçildi ENCÜMEN ÜYELERİ SEÇİLDİ Encümen Üyeleri CHP’den Saadet Çağlın, Erol Güngör, Kazım Umdular, Zafer Levent Yıldır, Hidayet Petin oldu. ESHOT İDARE ENCÜMEN ÜYELERİ SEÇİLDİ ESHOT İdare Encümenleri gizli oy ile seçildi. CHP’den Erhan Erdil, Mehmet Türkbay, Leman Tunus olarak belirlendi. BİRLİKLER Ege Belediyeler Birliği’ne CHP’den Sedef Cem, Tarihi Kentler Birliği’ne CHP’den İsmail Sarı, Devrim Akseki, Onur Topuz seçildi. Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği’ne CHP’den Osman Yurtseven, İbrahim Öz, Banu Gençkan seçildi. İzmir Kuş Cennetini Koruma ve Geliştirme Birliği’ne CHP’den Savaş Dağdeviren, Aras Kaynarca, Özgür Korkmaz, Erdal Karagöz, Yalçın Kaya, Leman Tunus, Elvin Sönmez Güler, Hatice Semerci, Cumhur İttifakı’ndan Sezgin Özgen, Ferhat Uysal, Bahadır Altınkeser ve Adem Öztürk seçildi. MECLİS İHTİSAS KOMİSYONLARININ ÜYELERİ BELİRLENDİ İmar ve Bayındırlık Komisyonu: CHP’den Zafer Levent Yıldır, Esra Koçdemir, Nilüfer Bakoğlu Aşık, Mustafa Genç, Aras Kaynarca, Onur Topuz, Yağmur Yudakul Özkan, Cumhur İttifakı’ndan Uğur İnan Atmaca, Selma Kısa. Çevre ve Sağlık Komisyonu: CHP’den Saadet Çağlın, Mustafa Vatansever, Raife Karabatak, Tülay Horasan, Günay Önder, Hatice Semerci, Metin Erkan, Cumhur İttifakı’ndan Mustafa Bahar, Gizem Akyüz Duman. Plan ve Bütçe Komisyonu: CHP’den Candaş Yeter, Tamer İmal, Hazer Öztürk ışık, Onur Saatli Görkem çolak, Zümer Timur Mert, Şepnem Türe, Cumhur İttifakı’ndan Kazım Erten, Ercan Tekin. Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu: CHP’den Hacer Taş Gültepe, Nurcan Adıgüzel, Tuğçe Gülcüler, Ferdi Hepyılmaz, Ege Batu Eltez, Neriman Baltacı Türkeri, Gökalp Erhan Güzel, Cumhur İttifakı’ndan ise Dilaver Kişili ile Fırat Eroğlu. Ulaşım Komisyonu: CHP’den Barış Dalgıç, Çiler Güler, Osman Yurtseven, Ulaş İsmail Şenol, Niyazi Arslan, Ufuk Akyol, Eşref Çakır, Cumhur İttifakı’ndan Bahadır Altınkeser ve Ümit Cingöz. Hukuk Komisyonu: CHP’den Rıfat Özer, Mehmet Türkbay, Muhittin Cumhur Şener, İpek Kul, Ümran Göçen, Ceren Türer Uykal, Ahmet Cemil Balyeli, Cumhur İttifakı’ndan Burçin Kevser Sevil, Özgür Kaner. Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Komisyonu: CHP’den Mehmet Atilla Baysak, Aras Kaynarca, Ali Eren Alibeşeoğlu, Celal Yıldız, Volkan Koçanalı, Ayhan Kaya, Hazel Öztürk Işık, Cumhur İttifakı’ndan Abdulhakim Evin, Hilal Sadıkoğlu Akar. Turizm ve Fuarcılık Komisyonu: CHP’den Onur Saatli, Melda Erbaykent, Seyhan Müşerref Kuralı, Aylin Özdemir, Metin Kıral, Hüseyin Okan Ürkmez, Savaş Dağdeviren, Cumhur İttifakı’ndan Serkan Özbek, Derya Pala. Tarım, Orman ve Hayvancılık Komisyonu: CHP’den Ali Bor, Gazanfer Yavaş, Şükrü Süreroğlu, Nail Kahraman, Selçuk Karakülçe, Deniz Vural, Erdal Karagöz, Cumhur İttifakı’ndan Halil Deveci, Hasan Aytaç Baştuğ. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu: CHP’den Hacer Taş Gültepe, Neriman Balcı Türkeri, Semiha Memiş Saraç, Gizem Çetinkaya Ülker, Bilge Kasırga Sözcü, Hatice Semerci, İbrahim Öz, Cumhur İttifakı’ndan Hakan Yıldız, Burçin Kevser Sevil. Kent Konseyi Komisyonu: CHP’den Erdoğan Çoban, Banu Ayhan, Nurcan Adıgüzel, Mehmet Çıtak, İsmail Yüzer, Bekir Gündoğdu, Rıfat Özer, Cumhur İttifakı’ndan Hakan Yıldız, Mesut Yaşar Aybar. Engelsiz İzmir Komisyonu: CHP’den Leman Tunus, Devrim Akseki, Semiha Memiş Saraç, Raife Karabatak, Günay Önder, Doğukan Maltepe, Memet Eren, Cumhur İttifakı’ndan Emrah Erol, Yetkin Yıldız. Sokak Hayvanlarını Koruma Komisyonu: CHP'den .Hidayet Petin, Selçuk Karakülçe, Yağmur Yurdakul Özkan, Esra Koçdemir, Hediye Kaya, Memet Eren, Erdal Karagöz, Cumhur İttifakı’ndan İsa Nezir, Feyzullah Ergin. Deprem ve Afet Komisyonu: CHP’den Barış Dalgıç, Tuğçe Gülcüler, Ali Eren Alibeşeoğlu, Rüzgar Sönmez, Ahmet Cemil Balyeli, Niyazi Arslan, Mustafa Genç, Cumhur İttifakı’ndan Nail Kocabaş, Okan Bildirici. Esnaf, Meslek Odaları ve Tüketiciyi Koruma Komisyonu: CHP’den Mehmet Mithat Salepçioğlu, Yakup Yenice, Muhittin Cumhur Şener, Osman Selim Tok, Bekir Gündoğdu, Ayhan Kaya, Mehmet Çıtak, Cumhur İttifakı’ndan Latif Aydemir, Hakan Kalfaoğlu. Sosyal Politikalar Komisyonu: CHP’den Şükrü Süreroğlu, Gizem Çetinkaya Ülker, Mehmet Cengiz Sarıoğlu, Banu Gençkan, Kamil Taşal, Mustafa Vatansever, Yakup Yenice, Cumhur İttifakı’ndan Sebahattin Güzel, Erdal Seyitler. Kentsel Dönüşüm ve Konut Politikaları Komisyonu: CHP’den Saygın İkiz, Nilüfer Bakoğlu Aşık, Yunus Nadi Ergen, Ufuk Aykol, Ali Bor, İsmail Sarı, Hediye Kaya, Cumhur İttifakı’ndan Adem Öztürk, Sezgin Özgen. Kooperatifler ve Pazar Yerleri Komisyonu: CHP’den Banu Ayhan, Doğuş Bayır, Mehmet Mithat Salepçioğlu, Abdulvahap Batıhan, Gazanfer Yavaş, Erhan Erdil, Celal Yıldız, Cumhur İttifakı’ndan Mehmet Emin Davran, İsmail Hancı. Deniz, Kıyı Alanları ve Limanlar Komisyonu: CHP'den Altan İnanç, Gözde Çelik Özoğul, Gazi Gençoğlu, Ümran Göçen, Erol Güngör, Nuri Caferoğlu, Ferdi Hepyılmaz, Cumhur İttifakı’ndan Ferhat Uysal Mesut Yaşar Aybar. Sürdürülebilir Enerji ve İklim Değişikliği Komisyonu: CHP’den Ege Batu Eltez, Mükremin Zülkadiroğlu, İsmail Sarı, Dinçer Gözmen, Ahmet Güney, Saygın İkiz, Umut Ergül, Cumhur İttifakı’ndan da Oktay Salduz, Mehmet Çeltikcoğlu. Çocuk Hakları ve Çocuk Dostu Kent Komisyonu: CHP’den Osman Selim Tok, Orhan Berber, Kamil Taşal, Ender Beyazyıldırım, Özge Özkarakaş Eseroğlu, Sultan İpekli Aksoy, İsmail Yüzer, Cumhur İttifakı’ndan Sebahattin Güzel, Hilal Sadıkoğlu Akar. Gençlik, Üniversiteler ve İstihdam Geliştirme Komisyonu: CHP’den Ender Beyazyıldırım, Şepnem Türe, Yalçın Kaya, Görkem Çolak, Emel Ürper, Sedef Cem, Candaş Yeter, Cumhur İttifakı’ndan Enes Uğuz, Sercan Akman. Organize Sanayi Bölgeleri Komisyonu: CHP’den Kazım Umdular, Gözde Çelik Özoğlu, Kamil Taşal, Volkan Koçanalı, Mükremin Zülkadiroğlu, Uygar Kanmış, Ulaş İsmail Şenol, Cumhur İttifakı’ndan Hüsnü Boztepe, Erdem Öksüz. İleri Yaş Çalışmaları Komisyonu: CHP'den Abdulvahap Batıhan, Seyhan Müşerref Kuralı, Metin Kıral, Gökalp Erhan Güzel, Tülay Horasan, Melda Erbaykent, Cumhur İttifakı’ndan Yusuf Mert, Mustafa Öztürk. Yılın En Çalışkan ve Başarılı Kadın Siyasetçileri Hacer Taş ve Seher Canerler https://www.youtube.com/watch?v=jjRBFD9zalQ&list=PLd_PqdoHX47lb1ZG-g_Yim4xaVK3BxeVl&index=9 Read the full article
0 notes
Text
Lider Nasıl Seçilir?..
✍🏻 Ercan Şimşek, 20 Ocak 2019
https://www.gundemarsivi.com/lider-nasil-secilir/
Her zaman beynimizde düşünür ve bir çok parametre sayarız.
Özellikle KARİZMA tanımı ile torba yasa yapar gibi sözde düşündüğümüz her şeyi içerisine atıp soruya cevap verme yükünden kurtulur ve rahatlarız.
olmaz olamaz demeyin,asla da şaşırmayın, size yaşanmış gerçek bir hikaye anlatayım ister misiniz?
Evet hikayemiz Amerika Birleşik Devletlerinden. Ve John F.Kennedy nin başkanlık seçimleri yarışından.. Yıl 1960, Rakip Richard NIXON
Rakip oldukça güçlüdür ve Kennedy nin kazanma şansı zayıftır. Seçim kampanyasını yöneten ajans olayı Kennedy lehine çevirebilmek için önceki bütün başkanlık seçimlerinde Başkan adayları konusunda bir bilgi tablosu hazırlıyor.Bu tabloda boyundan,ayakkabı numarasından,sevdiği renk,şarkı vs. akla gelebilecek her şey yazılıyor.
Tüm dökümantasyonlar hazırlandıktan sonra özel bir yazılım ile kazanan başkanların ortak özelliklerini çıkartıyorlar. İnanılmaz bir sonuç çıkıyor ortaya…
Boyu uzun olan başkan adayı kazanmış..
Uzun boy bu kadar etken midir? sorusunun bilimsel yanıtı için bir araştırma firması ile anlaşıyorlar ve sonuçlar geliyor.
Aynı üniversiteden mezun ve hatta aynı şirkette çalışan bireyler arasında uzun boylu olanların %10 fazla ücret aldıkları belgeleniyor.
Bu bilgilere dayanarak (Tabi ki kendileri bakımından gizli tutarak), Kennedy ile rakibinin TV konuşmasında ilgili TV kanalından bir ricada bulunuyorlar.Başkanımız rahatsız,ayaklarından asla soğuk almaması gerekiyor, bu hassasiyet için konuşma yapacağı kürsüye ayaklarının altı için ahşap bir tabla koymak istiyoruz diyorlar. Elbette ki bu masumane talep ret edilmiyor.
Program başlıyor.Kameralar 2 adayı ne zaman yan yana getirse Kennedy rakibinde uzun görünüyor.
Sonucu hepiniz biliyorsunuz..
Bu olayda asıl değinmek istediğim şey;
1-Lider için her toplumun bu kadar basit ön tercihleri vardır. (Kasımpaşalı olmak tercih olabilir mi? )
2-ABD uzun yıllar Sosyoloji alanında oldukça fazla bilimsel makale yayınlamış ve araştırma yapmıştır.Bulguları ele geçirdiğinde, ne yaparsam, ne olur sorularının cevabını çok iyi bilmektedir. Örneğin gazete de 1 haber okuyorum; ABD Türkiye’de “Öz güven” araştırması yapmış;Türkler “Ülkeyi yönetebilir misiniz ” sorusuna %95 EVET demiş. Bununla kalmamış %65 i Dünyayı bile yönetirim demiş.Herkes bu haberi övgü ve beğeni ile okurken ben de kendi kendime “Biz bir ABD şirketinin ülkemiz bireyleri arasında neden böyle bir araştırma yapmasına izin veriyoruz? ” diye soruyordum.
Bu konuyu 2.nci bir sosyal deney ile pekiştirmek isterim:
1 sayfalık yazı için 1000 kişilik denek öğrenci gurubu alınmış ve gurup 500 er kişi olarak bölünmüş. Guruplardan birisine yazının Abraham Lincoln den alındığı,diğerine de karl Marx tan alındığı söylenerek yorum yazmaları istenmiş.Bütün yazılanlar incelendiğinde şöyle bir sonuç çıkmış: 2 gurup arasında tek kelime yorum benzerliği bulunamamış.
Ülkemize dönersek, Mevlana,Hacı Bektaşi Veli,Hacı Bayramı Veli gibi aynı yıllarda yaşamış,aynı okuldan çıkmış bu 3 insan Konya-Nevşehir-Ankara gibi 3 ayrı yere gelmiş ve felsefelerini anlatmış. Sonuç farklılıklarını
(Algı mühendisliğine giriş) sizlerin takdirine bırakarak başka bir sosyal deneyin sonucu ile ülkemizde yaşanan bir dönemi hatırlatmak istiyorum.
Deneyi bilimsel sonucu: Temelinde mantıksız olan,ancak mantıklıymış gibi sunulan şeylere inanma oranı en yüksek olan gurup= Üniversite gençliğidir.
1970-1980 yıllarında yaşayan Üniversite gençliği (ben dahilim bu yıllara) ile yaşanan olayları ve bu olaylardan sonra bir araya gelen karşı gurupların 30 yıl sonraki ortak payda tespitlerini de takdirlerinize sunarım.
3. Son olarak ülkemizde seçilen Liderin nasıl seçildiğini ve nasıl devam ettirildiğini de bu kısa örnekler doğrultusunda tekrar değerlendirmenizi rica ediyorum.
Bilimin gücüne karşı durabilmek için kendi biliminizi geliştirmeniz ve yükseltmeniz gerekir. Dünya insanlığı uzaya giderken Dünya bize kalacak diye sevinip böbürlenen bir millet olmaktan kurtulmalıyız.Kıyamet kopacak onlar bu yüzden yeni yaşamlara yelken açıyorlar, bizim sonumuz geldi gerçeğini öğretmemiz gerekiyor.
0 notes
Text
İBB ADAYI ERCAN CANPOLAT
Yerel seçimlerin yaklaşıyla Adaylar bir bir belli olurken, Adalet parti ” de İBB ” adayını açıkladı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı ‘ Ercan Canpolat ” olurken; Adalet Partisinde İlçelerde Başkan adaylarıda ” belli olmaya başladı. Seçime tek başına girme kararı alan partilerden biriside Adalet parti oldu. Adalet Parti genel Başkanı Vecdi Öz, yaptığı Açıklama ile hiç bir partinin logosu…
View On WordPress
0 notes
Text
YOGA VE DOWN SENDROMU / ÇİĞDEM ŞENAY
* Bir tahtaya çivi çakarken çekici kazara parmağınıza vurduğunuzda, parmağınıza hemen gerekli bakımı uygulamaya başlarsınız. Sağ eliniz sol elinize hiçbir zaman, 'Senin için iyi bir iş yapıyorum' demez. Yardım için ne gerekiyorsa onu yapar, sadece ilk yardımda bulunur, merhamet ve ilgi gösterir. Başkalarına, kendimizi kurtarıcı, onları da kurtarılan olarak görmeden yardım etmek için elimizden geleni yaparız. Bu, benliksizliğin ruhudur.
Thich Nhat Hanh
1) Hikayemiz;
Neden Down Sendromu ve Yoga?
2) Giriş;
3) Down Sendromu Hakkında
4) Uygulanan Yöntemler, Genel Bilgiler.
a) Pranayama
b) Asanalar
c) Mantralar
d) Göz Alıştırmaları
e) Derin Gevşeme
f) Meditasyon (Meditatif Yürüyüş)
5) Deneyimler;
1) HİKAYEMİZ;
· Neden Down Sendromu ve Yoga?
Doğduğum an itibariyle dünyada çok insanın sahip olamayacağı bir şansa sahiptim. Çünkü bir kromozom artısıyla çok özel bir insan vardı hep yanımda, yakınımda... Down sendromlu muhteşem bir abi. Onunla büyümek, böylesine güzel ruhun hayatı benimle paylaşması, hayatımın içinde olması, karşıma çıkması kelimelerle ifade edilemeyecek kadar güzeldi. Çocukluğumda, gençliğimde, yetişkinliğimde, onunla olduğum her anı çok sevdim. Yanımda ki küçük ama bir o kadar kocaman bir dünya ya sahip bu özel ruh’un farkında olarak büyüdüm.
O hep andaydı, hep kendisiydi, hep birlikti, hep teklikti, hep olduğu gibiydi, hep korkusuzdu. İnsanın içinden çıkamadığı, korktuğu, çok üzüldüğü anlar olur bazen. İşte o; en doğal, saf, sade haliyle kocaman bir güç ve neşe kaynağıydı o anlarda. Sevindiğinde yaşadığı coşkusu, üzüldüğünde kim ne der acaba? Diye düşünmeden ağlaması, kırılıp alındığında ilk aklına geleni direkt söylemesi, müzik duyduğunda nerede olduğunu umursamadan dans etmesi, bağıra bağıra şarkı söylemesi, her ortamda kahkahalarla gülmesi, bir minibüste yanında oturan herhangi birine tanımıyorum, ne der? diye düşünmeden, ‘’Merhaba, benim adım Mehmet. Senin ki ne?’’ diye sorup, sohbete başlamasıyla, bizleri zaman zaman zorlasa da aklına koyduğundan vazgeçmemesiyle…
Sevinci de, üzüntüyü de, kırgınlığı da, alınganlığı da uzun uzun yaşamadan bırakıp, rutinine devam edebilmesiyle, O hep kendi, o hep yargısız, o hep merhametli, o hep duygulu, o hep eğlenceli, o hep dost canlısı, koruyucu, kollayıcı, o hep sevgi dolu ve her şeye rağmen mutluJ.
‘’Ve her daim özünde, anda ve daima gerçekte, gerçeklikte’’
Çocukluktan gençliğe örnekti benim yaşamımda… Ta ki işe başlayıp, evlenip çocuk sahibi olarak dış dünya ya çıkıp şehir, iş, insan kargaşasının içine karışana, tabir doğruysa kendimi kaybedene kadar.
Annem ve babam bizi büyütürken ağabeyimin farklılığına vurgu yapmadı. Memo benim gibi sokağa çıkabildi, arkadaşları oldu, bisiklete bindi. Evin dışında ki dünya zaman zaman onun için acımasız olsa da insanlara, sokağa, çevresine yabancı kalmamasına özen gösterildi. İnsanlarla iletişimi aile tarafından desteklendi. Bunu özelikle belirtiyorum, çünkü Türkiye’de bu çocukları saklayan, farklı sebeplerle (Utanç – Kaygı – Korku – Koruma gibi) dış dünya ile bağlarını koparan çok fazla aile var.
Okul zamanı geldiğinde, o dönem özel ihtiyacı olan çocukların eğitim alabileceği okulların yok denecek kadar az olması ya da ulaşılabilir olmaması sebebiyle normal çocukların gittiği bir ilkokula devam etmek zorunda kaldı. Doğal olarak uyum sağlayamadı ama bu arada okumayı öğrendi:J Zaman akıp biz büyümeye başladıkça ben kendi başıma ne kadar çok şey yapabiliyorsam, onun yapabildikleri azaldı. Yaşıtları büyüdüğü için oyun arkadaşları ondan uzaklaştı. O yıllarda bu çocukların eğitim görebileceği okullar olmadığı gibi gelişimine katkı sağlayabilecek kurum ve oluşumlarda yoktu. Varsa da bilinmiyordu. O büyüdükçe alanı daralıyordu. Bu durumun farkındaydım ve çocuk halimle abimin bu durumu bana üzüntü veriyordu. ‘’Onun için ne yapabilirim?’’. Sorusu ilk defa o yıllarda oluşmaya başlamıştı. Sanıyorum o yıllarda zihnimde farkında olmadan bugün ki Sankalpa’m, ilk tohumları atılmıştı. Yoga uzmanlık programı sürecinde ise zihnimde tekrar canlandı. Sankalpa, Sanskrit dilinde niyet etmek anlamına geliyor. Zaman içinde zihin, ruh ve bedenin bütünleşebilmesi için en derinlerde yatan arzunun ortaya çıkması hali.
Günümüzde yeterli sayıda olmamakla birlikte, 0 – 18 yaş aralığındaki çocuklar için okul ve farklı aktivite, etkinliklerin olduğu okul, kurum ve oluşumlar artmış durumda. Fakat 18 yaş üzeri downlular için hala benzer imkansızlıklar devam ediyor.
Yaklaşık 3 yıl önce babamı kaybettikten sonra abim ile tekrar birebir ilgilenmeye ve daha fazla zaman geçirmeye başladım. Düşünme yetisi vardı, fakat babamın kaybından kaynaklanan üzüntüsünü bizler gibi ortaya koyamıyor, dillendiremiyor, tam olarak ifade edemiyordu. Yaşı zaten bir down sendromlu için oldukça yüksekti. Bu zaman diliminde sağlık sorunları da artmaya başladı. Bütün bu değişiklikler doğal olarak gündelik hayatındaki rutinleri de değiştirmeye başladı. Yıllardır var olan alışkanlıklarının dışındaki yaşam şekli ve bu kısıtlılık ona ciddi sıkıntı veriyordu. Bu süreç çocukluğumdaki o soruyu tekrar getirdi karşıma. Onu rahatlamak, daha kaliteli yaşamasını sağlamak için ne yapabilirim, sorusu sürekli aklımdaydı artık.
Günlük hayatın içinde baş etmekte güçlük çektiğim bir çok sorunun olduğu o dönemde tamamen kendim için yoga ve meditasyon yapmaya başladım. Başladığımda, yoganın ne olduğu, bu felsefesinin derinliği hakkında hiç fikrim yoktu. İlk önce sadece rahatlatıyor sözcüğüydü beni harekete geçiren. Her girdiğim seanstan sonra iyi hissediyordum kendimi. kendime, düşüncelerime, İnsana, hayata, dünyaya, doğaya, kendime, düşüncelerime bakışım değişiyordu sanki. O yıl Hariom Yoga Merkezinde sevgili Bora Ercan danışmanlığında Meditasyon Uzmanlık Programına, bir sonraki yılda Yoga Uzmanlık Programına katıldım. Düşüncelere takılıp kaldığım, otomatikte olduğum her an hayatı hızla kaçırdığımı fark ettim önce. Uzmanlık programında her buluşmadan sonra hayatın içinde ve an’da bilinçle var olabilmekteki gücü deneyimledikçe yoga ve meditasyon hayatımın önemli bir parçası haline geldi. Çocukluğumda abimle birlikte olmak gibiydi biraz. Yaşanan ve olan her şeye rağmen huzur vardı, neşe vardı, kabul vardı Yoga’da. İçimdeki sesi dinlemeyi öğrenip, ona kulak verdikçe, kendimdeki değişimi, dönüşümü görmeye başladım. Yoga Uzmanlık Programı süreci harika bir inziva ile tamamlandığında, benim için bu yolun ve yolculuğun bitmeyeceğini biliyordum artık. Yaklaşık 3.000 Yıllık bu kadim felsefe kopmak, uzaklaşmak isteyebileceğim en son şeydi artık. Zamanla matın üzerinde hissettiklerim, daha önce anlamadığım ama şimdi ne demek olduğunu net olarak bildiğim beden, zihin, ruh birliğinin işleyişi inanılmazdı. Eğitim sürecinde Yoga ve Siz (B.K.S. İyengar) kitabında okuduğum ‘’Yoganın hedefi bireyin olgunlaşması, bedensel, zihinsel, akli ve manevi kusurların giderilmesidir. O istikrarsızlığın ve ıstırabın, acının ve kederin ortadan kaldırılmasını amaçlar’’ sözleri uygulayan herkese bir şekilde iyi gelen bu kadim bilginin abimin durumuna da katkı sağlayabileceğini düşündürdü. Yoga Uzmanlık Programı kapsamında hazırlamamız gereken tez olduğunu duyunca konu başlığının ‘’Yoga ve Down Sendromu’’ olmasına karar verdim. Bu tez ilk defa çocukluğum da kendime sorduğum ‘’Abim için ne yapabilirim?’’ sorusunun net cevabı oldu.
Hazırlık sürecinde önce kaynak bulmakta güçlük çekmekle birlikte önce Türkçe’ye çevirisi yapılmış olan, Anat Baniel’in ‘’Sınırlarını Aşan Çocuklar’’ kitabına ulaştım. Uzun yıllar Dr. Moshe Feldenkrais ile çalışma fırsatı bulan klinik psikolog Anat Baniel, metodu geliştirip, bilimsel bakış açısıyla destekleyerek kendi adını verdiği Anat Baniel Metodunu oluşturmuş. Beynin öğrenme ve algılama potansiyelini arttırmayı amaçlayan bir farkındalık çalışması. Beynin kendini değiştirebilme gücünden yola çıkarak yapılan çalışmalarda amaç, yeni nöral bağlantılar kurarak, fiziksel, bilişsel, ruhsal ve yaratıcı yetkinlikleri yavaş, yumuşak ve farkındalıkla yapılan hareket ile yeni deneyimler kazandırarak geliştirmek. Bu sayede bedeni doğru kullanmayı öğreterek, yeni hareket kalıpları oluşturup, dayanıklılık, esneklik, canlılık arttırılabiliyor. Ağrılar azaltılabiliyor, beyine yeni fonksiyonlar kazandırılabiliyor. Dolayısı ile bu metod özel ihtiyacı olan birey ve çocuklar için oldukça etkili. Bu metoda göre önce beyine öğretmek gerekiyor. Beyin öğrendikten sonra öğrenmek ve tekrarlar kolaylaşıyor ve daha kaliteli yaşama götürecek yolda gelişip, becerileri geliştirilebiliyor. Ayrıca yine araştırırken Türkiye’de down sendromlu ve özel ihtiyacı olan bireylerle çalışan 2-3 kişiden biri olan Etel Avayu ile tanıştım. Bu süreçte verdiği destek, bilgi ve tüm paylaşımları benim için çok değerliydi. Beni, İZEV’de Down’lu gençlere düzenli olarak verdiği Yoga dersine davet etti. O ders, derse katılan gençler, tavırları, pozlarda ki içsellikleri çok etkileyiciydi. Bu derste doğallıklarıyla yaydıkları saf sevginin varlığını, coşkuyu, mutluluğu, bir kuşun hafifliğini ve rahatlama duygusunu ruhumun ve bedenimin her zerresinde hissettim. Şöyle ifade edebilirim belki; Maskesi olmayan güzel insanların arasındaydım. Maskesizliğin ötesinde, çıplaklık vardı ortamda. Onların arasında senin de maskelerin kendiliğinden ortadan kalkıyordu. Ne maskeye ne de kostümlere ihtiyacın yoktu ve sadece orada onlarlaydın. Onlar oluyordun bir anda, onlarda sen. Ve bu çıplaklıkta utanç, sıkılmak, yargı, sakınmak değil, saf olan, öz olandı gördüğüm… Hemen sonrasında ‘’Özel İhtiyacı Olan Çocuklar için Yoga’’ eğitimine katılmaya karar verdim ve bu eğitimi Etel Avayu’dan aldım.
Çevreme, hayatıma, insanlara ve yaşanan her şeye bakışımda büyük dönüşüm yaşamamı sağlayan Yoga, abim ve onun gibi özel ihtiyacı olan çocuk ve bireylerin hayatlarında da, rahatlamak, farklılaşmalarını sağlamak için çok özel bir çözüm. Çok erken yaşlarda, özün ne demek olduğunu fark etmemi sağlayan güzel adam ‘’Sevgili abim Memo’’ için (özellikle yaşam kalitesinin düştüğü bu dönemde) ne yapabileceğimi de biliyorum artık. Abim’den yola çıkarak başladığım bu tez konusu ise yolumda ayrı bir ışık oldu. Normal insanlarla çalışmaya devam ederken, abim ve onun gibi olan diğerlerine de dokunabilmek, özel ihtiyacı olan çocuk ve gençlerin hayatlarına da katkı sağlayabilmek, buna kanal olabilmek düşüncesi dahi büyük mutluluk sebebi benim için.
Iyengar, Karar almak, aldığın kararı bilinçli olarak, belli bir zamanda ve disiplin içinde uygulamak şeklinde tanımlamış Yoga’da ki Sadhana kavramını. Bora Hocam da Yoga Uzmanlık Programı’ndaki derslerimizden birinde Sadhana’yı amaca yönelik yoğun eğitim ve bir şeyi tamamlamanın yolu şeklinde tanımlamıştı. Bu nokta da benim Sadhana’m da belirlenmiş oldu.
‘’Gideceğin yoldan eminsen, engeller dinlenme noktan olmaktan öteye gidemez’’
Paulo Coehlo
2) GİRİŞ;
Yoga kökleri asırlar önceye dayanan bir felsefe sistemi ve geleneksel olarak sekiz basamağıyla bedeni ve duyuları terbiye eden, zihni dinginleştiren, aklı eğiten ve varlığın özü olan ruhta huzur bulan yol. Bu tanımı çok sevmekle birlikte deneyimlerimden yola çıkarak, Yoga, ‘’Var oluştaki yokluk, yokluğun içindeki varoluş’’, ‘’tam olmak, bir olmak her şeyle’’. ‘’Çokluğun içinde ki birlik, birliğin içindeki çokluk’’… Düşündükçe derinleştiren, derinleştikçe düşündüren özel bir sistem.
İki yıl önce başlamaya karar verdiğimde daha önce de belirttiğim gibi Yoga’nın neredeyse sadece adını biliyordum. Ne olduğunu anlamamakla birlikte ilk seanstan çıktığımda kendimi çok iyi hissettiğimi net hatırlıyorum. Başlarken, hiç bitmeyecek bir öğrencilik sürecine de adım attığımın hiç farkında değildim. Çok uzun yıllardır kurumsal hayatın içindeydim. Uzun mesai saatleri, yoğun bir iş temposu, baskıcı ağır bir yapı vardı. Mutsuzdum, insanlarla büyük ölçüde iletişimim kopmuştu, değersiz hissediyordum. Günlük hayatın içinde aynı anda birçok şeye yetişmeye çalışıyor, yetişemediğim gibi her şey yarım kalıyordu. Kendimden uzaklaşıyordum sanki. Babamı yeni kaybettiğimiz için Abim’le yeterince ilgilenememekse en büyük sıkıntımdı. Ben kendimden uzaklaştıkça, insanlar da benden uzaklaşıyordu. Bu düşünce ve duyguların ağırlığı ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getirdi zamanla.
Tam bu dönemde başladığım Yoga’ya devam ettikçe, yoganın hayatımda ki yeri farklılaşmaya başladı. Kaybettiğim bana dokunuyordum sanki o anlarda. Bu arada instagram’da Meditasyon Uzmanlık Programı duyurusunu gördüm. Bu programa kaydımı yaptırdım. Meditasyon buluşmalar sonrasında kendimde ki farklılığı fark ediyordum. Bir şeyler değişiyordu içimde. Bu süreçte ciddi sağlık sorunları ve önemli bir ameliyat söz konusu oldu. Ameliyat ve iyileşme süreci, nedeniyle Meditasyon’un son iki buluşmasına katılamadım ama inziva’ya yetiştim. Hemen ardından sonbahar’da başlayan Yoga Uzmanlık Programına katıldım. Başladıktan bir ay sonra işten ayrıldım. Uzun yıllar çalıştığım iş yerinden ayrılmak önemli bir hareketti benim için. Bir yıl önce bunu aklımdan bile geçiremezken büyük bir hafiflik ve mutlulukla o kapıdan çıkmamı sağlayan yoga ve meditasyondu. Her geçen gün daha iyi hissetmek ise harika.
Kısa bir süre sonra Abime kalp yetmezliği ile ilgili sorunlarının yanı sıra Alzheimer teşhisi kondu. Teşhis sonrası artık dışarıya yalnız çıkamıyor, rutininde alışık olduğu hiçbir şeyi yapamıyor. Bu durum doğal olarak ona sıkıntı veriyordu. Bu süreçte beni mutlu edense zaman kaygısı olmadan onun her şeyi ile ilgilenebilmek oldu. Tutkum haline gelen ve benim hayatımda büyük değişime, sebep olan Yoga’nın abimin de bu durumuna katkısı olacağını, daha huzurlu mutlu konforlu ve bir yaşam sağlayabileceğini düşünmeye başladım. Bunun yanı sıra diğer özel ihtiyacı olan birey ve çocuklara da dokunabileceğim düşüncesi tez konusu seçimim de etkili oldu…
Konumuz Yoga ve Down sendromu olduğu için öncelikle Down sendromuyla ilgili bazı bilgileri aktaracağım.
3) DOWN SENDROMU HAKKINDA;;
a) Down Sendromu Nedir?
Down sendromu, genetik bir farklılık, bir kromozom anomalisidir. En basit anlatımı ile sıradan bir insan vücudunda bulunan kromozom sayısı 46 iken Down sendromlu bireylerde bu sayı üç adet 21. kromozom olması nedeniyle 47 olmaktadır. Down sendromu tedavi edilmesi gereken bir hastalık değil, genetik bir farklılıktır. Hücre bölünmesi sırasında yanlış bölünme sonucu 21. kromozom çiftinde fazladan bir kromozom yer alması ile meydana gelir. Down sendromuna sebep olduğu bilinen tek etmen hamilelik yaşıdır, 35 yaşüstü hamileliklerde risk artar. Ancak genel olarak genç kadınlar daha fazla bebek sahibi olduğundan Down sendromlu çocukların %75-80'i genç annelerin bebekleridir. Ülke, milliyet, sosyo-ekonomik statü farkı yoktur. Ortalama her 800 doğumda bir görülür. Tüm dünyada 6 milyon civarında Down sendromlu birey yaşamaktadır. Türkiye'de tam bir veri Olmamakla birlikte yaklaşık 70.000 Down sendromlu kişi olduğu tahmin ediliyor. Down Sendromu, hafif veya orta seviye zihinsel ve fiziksel gelişim geriliğine sebep olur.
b)
47 Kromozom Nasıl Olur?
İnsan vücudunu oluşturan kromozomların 23 tanesi anneden, 23 tanesi ise babadan gelmektedir. Down sendromunda 21. kromozom 2 değil 3 adet olmaktadır (Bu sebepten dolayı Down sendromu Trisomy 21 diye de bilinmektedir). Bunun sonucu olarak toplam kromozom sayısı 46 değil 47 olmaktadır.
c) Değişik Tipleri Var mı?
Üç tip Down Sendromlu vardır.
1-Trisomy 21: Down sendromlu nüfusunun %90-%95'ini oluşturan standart tiptir. Bu tipte fazladan bir adet 21.kromozom yumurta veya sperm hücresinden gelmekte veya döllenmenin daha ilk aşamalarındaki bir noktada yanlış bölünme nedeniyle (yani kromozomlar bölünürken birbirine yapışık kalması ve bu yapışıklığın bir taraftan 2 diğer taraftan da 1 kromozom gelmesine yol açması nedeniyle) yeni hücreler 3'er adet kromozom ile toplam 47 kromozom olarak oluşurlar. 2-Translokasyon: Down sendromlu nüfusunun %3-%5'ini oluşturan tiptir. Bu tipte 21.kromozomun bir parçası koparak başka bir kromozoma (örn. 14.kromozom gibi) yapışmaktadır. Birey adet olarak 46 kromozoma sahiptir ama genetik bilgi olarak 47 kromozom bilgisi vardır. Burada da 21.kromozom 3 adet olduğundan birey standart tipteki aynı özellikleri gösterir. Down sendromunun diğer tipleri kalıtımsal değildir. Yalnız translokasyon tipte ebeveynlerden bir tanesinin taşıyıcı olması durumunda Down sendromu kalıtımsal olmaktadır. Bu oran %33'dür. Eğer taşıyıcı anne ise translokasyon Down sendromlu çocuk doğurma olasılığı %20, taşıyıcı baba ise %5-%2 arasındadır. Translokasyon tipte ileriki doğumlardaki risklerin
Bilinmesi açısından genetik danışmanlık daha önemli olmaktadır. 3- Mozaik: Down sendromlu nüfusunun %2-%5'ini oluşturan tiptir: Bu tipte bazı hücreler 46 kromozom taşırken bazıları 47 kromozom taşımaktadır. Yanlış bölünme döllenmenin ileri aşamalarında gerçekleştiğinde bir hat 46 kromozom diğer hat ise 47 kromozom olarak devam eder ve mozaik bir yapı oluşturur.
d)
Özellikleri Nelerdir?
Down sendromlularda görülen bazı fiziksel özellikler çekik küçük gözler, basık burun, kısa parmaklar, kıvrık serçe parmak, kalın ense, avuç içindeki tek çizgi, ayak başparmağının diğer parmaklardan daha açık olmasıdır. Bu özelliklerin hepsi veya birkaçı görülebilir.
Down sendromlu bebekler istisnalar olmakla beraber yaşıtlarından daha yavaş büyürler. Zihinsel gelişimleri geriden gelmektedir. Bu gerilik yaş büyüdükçe daha belirgin olarak gözükmekte, ancak uygun eğitim programları ile Down sendromlu çocuklar pek çok başarıya imza atmakta ve toplum hayatı içinde anlamlı hayatlar kurabilmektedirler. Burada düzenli ve disiplinli bir eğitim programı ve bol tekrar en önemli faktördür.
Down sendromlu bireyler genel olarak yaşıtlarından daha kısa boylu olurlar ve metabolizmalarının yavaş çalışması nedeni ile doğru beslenme alışkanlığı edinmezlerse ileri yaşlarda kilo problemi yaşayabilirler.
Farklı derecelerde olmak üzere kas gevşekliği (Hipotoni) nedeni ile fizyoterapi desteğine ihtiyaç duyarlar. Bebeğiniz doğar doğmaz biz fizyoterapist ile görüşerek bilgi almanız ve ileriye dönük bir destek programı hazırlaması çok önemlidir. Hipotoninin az veya fazla olmasına göre bazı bebekler uzun süre başlarını bile tutmakta zorlanabilirler ancak fizyoterapi desteği ile gelişim basamaklarını kendi hızlarında tamamlar.
Down sendromlu bireyler bazı rahatsızlıklara daha yatkın olabilmektedirler. Bu yüzden sağlık kontrollerinin aksatılmadan ve zamanında yapılması, doğru sağlık danışmanlığının alınması hayati önem taşımaktadır.
e)
Zihinsel geriliğin dereceleri Var mıdır?
Her çocuk gibi Down sendromlu çocuklarda farklı zeka seviyesine, yetenek ve kişiliğe sahiptirler. Burada kilit nokta çocuğunuzun kapasitesini maksimum düzeyde kullanabilmesi için zamanında ve doğru desteği alabilmesidir. Erken eğitim programları, fizyoterapi, dil terapisi, alternatif terapiler, oyun grupları gibi seçenekler aileler tarafından iyice değerlendirilmeli ve doğru kaynaklara ulaşılarak karar verilmelidir.
f)
Her Zaman Mutlu Oldukları Doğru mu?
Zihinsel engelli olmak duygusal engelli olmak demek değildir. Down sendromlu bebekler her şeyden önce bebeklerdir. Beslenme, temizlenme, sevilme ihtiyacı duyan, acıkınca, sıkılınca ağlayan, kızan, küsen, gülen, geceleri sizi uyutmayan bebekler olacak. Down sendromlu gençler de cinsel kimlikleri bulunan, ergenlik bunalımı yaşayan, aşık olan, kalbi kırılan, kardeşi ile kavga eden, kapıları vurup bangır bangır müzik dinleyen, gülen, dans eden gençlerdir. Bizler gibi onlar da tüm duyguları yaşarlar.
g)
Down sendromlunun Yaşam Süresi Nedir?
Down sendromlu insanların yaşam süresi eskiden tıbbi müdahale imkanlarının kısıtlı olması nedeni ile daha kısaydı (Ortalama 30 -35), o nedenle bazen bu yönde algılar olduğunu görebiliyoruz. Günümüzde Down sendromlu bireylerin yaşam beklentileri ortalama 50-55 yıldır ama bazı rahatsızlıklara daha yatkın olabilmektedirler. Bu yüzden sağlık kontrollerinin aksatılmadan ve zamanında yapılması, doğru sağlık danışmanlığının alınması hayati önem taşımaktadır. Sağlık kontrol listesi ihmal edilmemelidir.
Kaynak; Down sendromu Derneği
4) UYGULADIĞIMIZ YÖNTEMLER VE GENEL BİLGİLER;
Yoga’nın Down Sendromlu ve özel ihtiyacı olan çocuklarda ki etkilerini kendi uygulamalarımızı, genel uygulamalarda ki ayrıntıları ve bizim deneyimlerimizi aktarmaya çalışacağım.
Öncelikle abimin genel durumu ile ilgili kısa bir bilgi vererek başlamak istiyorum. Memo, şu an 56 yaşında. Down sendromlu bireylerin ortalama yaşama süresi 30 – 35 yaş olmakla birlikte bu süre iyi bir bakım ve düzenli sağlık kontrolleri ile günümüzde ortalama 50- 55 yaşa kadar uzadı. Dolayısıyla yaşı Memo’yu biraz daha özel kılıyor. Genellikle tüm Down’lularda olduğu gibi ağabeyimin de kronik kalp yetmezliği sorunu var. Geçtiğimiz yıl alzheimer başlangıcı teşhisi kondu ancak bu ilaçları kalp krizini tetiklediği ve yaşamsal riskini arttıracağı için doktorları şu an kullanmasını önermiyor. Sadece B Vitamini kompleksiyle desteklemeye çalışıyoruz. Son bir yıldır denge problemi nedeniyle yalnız başına dışarı çıkamıyor. Dolayısı ile yıllardır alışkanlığı haline gelen günlük rutinleri büyük oranda değişmiş durumda. Bu durum da onu mutsuz ediyor ve büyük sıkıntı yaşamasına neden oluyor. İnsanlarla iletişim kurmak, sohbet etmek, espriler yapıp gülmek ve güldürmeyi çok severken, şu an sadece yapmak isteyip yapamadıklarına odaklanıyor olması ve bunları tam anlamıyla ifade edememesi zihinsel olarak yorulmasına sebep oluyor. Artan uykusuzluk problemi ise hem bedensel, hem de fiziksel olarak onu yoruyor. Zihninin daha da karışmasına neden oluyor. Bütün bu etkenlere bağlı olarak yaşam kalitesi her geçen yıl daha hızlı bir ivmeyle negatif yönde etkileniyor.
Tez konusuna karar verdikten bir süre sonra onu çok yormamaya özen göstererek birlikte yoga yapmaya başladık.
Daha önce de bahsettiğim gibi down sendromlular rutini sever, alışkanlıkları onlar için önemlidir ve günlük hayatın içindeki değişiklikler ve farklılıklar onlar için ilk etapta çok rahatsız edici olabilir. Bu nedenle ilk birkaç gün hatta ilk hafta onunla birlikte yoga yapmak pek kolay olmadı. İlgisini çekmek ve Yoga’yı onun için keyifli bir hale getirmek gerekiyordu. Minik denemelerle başladık ve önce bu minik denemeleri onun rutini haline getirdik. Bu rutini oluşturmak yaklaşık bir ay sürdü. Sonra oyunlar kurguladık, bazen masallaştırmalar yaptık, evdeki kedinin davranışlarını birlikte izledik, kedi nasıl geriniyordu, patisini nasıl uzatıyordu, sırtını nasıl kaşıyordu, bedenini nasıl sağa sola döndürüyordu gibi. Biz kedi gibi olabiliyor muyduk?. Gitmeyi en sevdiği yerleri, birlikte olmaktan en çok hoşlandığı insanlarla olduğumuzu hayal ettik. Bir süre sonra alıştı ve kendisi ne zaman yapacağız? Diye sormaya başladı.
Bu tez’i hazırlarken en önemli kaynağım olan, Etel Avayu’nun, ‘’Özel İhtiyaçlar Olan Çocuklarla Yoga’’ eğitiminde öncelikle üstünde durduğu bazı konuların kısaca içeriklerini aşağıda paylaşıyorum.
· En önemli çalışmamız kendimiz ve etrafımızda olanlar için farkındalıkla an’da kalabilmektir. Kendimiz bunu uygulamayı öğrenip hayata geçirdiğimiz zaman çocuklar için an’da hazır olup, onların ihtiyaçlarına cevap verebiliriz. Zorlayıcı durumların şefkat ve beceriyle üstesinden gelebilecek anlayışa sahip olabiliriz.
· Bu bireylerle çalışmaya başlamadan önce aileleri ile konuşarak, öncelikle sağlık durumları, rahatsızlıkları, genel özellikleri, becerileri, yapmaktan, gitmekten hoşlandıkları şeyler, sevdikleri, insanlar ve hoşlanmadıkları şeyler gibi bilgileri almak önemli. Bu bireylerle çalışırken içlerinde ki doğal merak duygusuna temas etmek güzel bir başlangıç olur. Onları duyularını kullanarak şu anda ve burada olmaya davet ediyoruz
· ‘’Buradayım, seninleyim, seni duyuyorum, şu anda sen her şeyden önemlisin ‘’ hissini yaratarak, neyse onu olma imkanını onlara veriyoruz. Orası, o an onları kendilerinin yaşama alanı olduğunu hissettirmeliyiz.
Abimle birlikte Yoga yaparken uyguladığımız yöntemler sırasıyla, Pranayama, Mantralar, Asanalar, Göz Alıştırmaları, biraz meditasyon ve derin gevşeme (Savasana).
a)Pranayama;
Prana hayat enerjisi, Yama ise kontrol etmek anlamına gelir. Faydaları kanı temizler, hücrelere giden oksijenin artmasını sağlayarak toksik maddelerden arındırır, enerjiyi arttırır, sakinleştirir, konsantrayonu ve odaklanmayı sağlar, beyin ve sinir sistemini canlandırır. Düzenli uygulandığında nefesin normale dönmesini sağlayarak hastalıkların iyileşmesine de büyük katkıda bulunur.
Önemli noktalar, doğru olan nefesin burundan alınıp verilmesidir ancak kronik burun tıkanıklığı veya alerjisi olan, down sendromlu birey ya da çocuk için bu nokta da ısrarcı olmamak gerekiyor. Ayrıca onlar için ağızdan verdikleri nefesi uzatmak burundan verdikleri nefesi uzatmaktan daha kolay olabiliyor. Sabun köpüğü baloncukları üflemek, kamışla pamuk üflemek, ince kağıt mendil üflemek, ince kağıt mendili nefesle üflemek eğlenceli hale getiriyor. Bu aktiviteler ağzın etrafındaki kasları, diyaframı ve karın bölgesini güçlendirip nefes verme süresini uzatıyor.
Nefes farkındalığını geliştirerek, gevşemesine de yardımcı olması için biz bu süreçte abimle birlikte ayrı birkaç pranayama uygulaması yaptık;.
Tam Yogik Nefes; Önce bir elini benim göğsüme diğer elini karnıma koydu. Ona nefesle birlikte karnımın ve göğsümün nasıl yükselip indiğini gösterdim. Sonra, bir elini kendi karnına, diğerini kalbinin üstüne göğsüne koyduk. Ben arkasına bacaklarımı V şekinde açarak oturdum sırtını bana dayamasını, böylece arkasından destek olarak dik oturmasını sağladım. Minik ovmalarla omuzlarını rahatlattım. Bir elini kendi göğsüne, diğerini karnına koyduk. Sonra tıp oyunu oynar gibi ağzımızı iyice kapayacağımızı ve ve nefeslerimizi burnumuzdan alacağımızı söylüyorum. 3’e kadar sayıp tıp dedikten sonra çok hafif bir sesle burun deliklerinden giren havanın neler yaptığını anlatarak (nefes al ve burnunun içine giren serinliği hisset gibi…) nefesi hissetmesini sağlamaya çalışıyorum. Sonra, karnında ve göğsünde bir balonun olduğunu hayal etmesini söylüyorum.. Önce göğsüne nefes alıyoruz birkaç kez, göğsünde ki balonun şiştiğini hayal ederek ve inmesini izliyoruz birlikte. Birkaç tekrardan sonra karnında ki balonu nefes alarak şişiriyoruz ve nefesi verirken yavaşça indiriyoruz. Ardından önce karnındaki balon, karnında ki balonu hiç bırakmadan nefesi göğüse taşıyarak göğsündeki balon şişiriyor ve iniyor. Birkaç nefesten sonra ben artık konuşmuyorum. Birlikte nefes alıp vermeye devam ediyoruz. Tam yoga nefesinde biraz zorlanıyor ama birlikte nefes alıp vermek onun için çok rahatlatıcı oluyor ve bu uygulamayı seviyor.
Nefes Sayma; Nefes alırken 3’e kadar say, Nefes verirken 3’e kadar say. Kendi saydığında zorlandığı ve karıştırdığı için ben arkasına oturarak, elimi hafifçe göğsüne ve karnına koyarak ‘’Nefes alıyoruz. 1- 2 - 3 – ‘’Nefes veriyoruz. 1- 2- 3’’ şeklinde yaptık. Sonra kendi elini yavaşça karnına yerleştirip, bedeninde ki hareketi hissetmesini sağlamaya çalıştım. Nefes alırken karnı, göğsü, omurga, omuzların yükselişi ve verirken inişi.
Haaa Nefesi; Yorgunluk, gerginlik, enerji düşüklüğü olduğunda faydalı olan ‘’HAAAA’’ nefesi yorulduğunda uyguladığımız nefeslerden biri. Otururken veya ayaktayken nefes alıyoruz , omuzları kulaklara doğru yükseltip, yüksek sesle ve haaaa sesiyle bırakıyoruz nefesi. Ya da Nefes alırken eller göğsün üzerinde duruyor. Nefes verirken haaaaa diye yüksek sesle nefesi bırakırken kollarımızı hızla öne uzatıyoruz.
Mantra İle Nefes; Nefes alırken SO, verirken HAM. En rahat ve keyifli yaptığı nefes uygulamalarından biri.
Anuloma Viloma; Zihni sakinleştiren çok etkili bir çalışma. Bütün sinir sitemini düzenler, sağ ve sol beyni dengeler. Bu alıştırmaya başlamadan önce parmaklarını nasıl tutacağını gösterdim. Birlikte, işaret ve ortanca parmaklarını avucun içine doğru büktük. Baş parmak, yüzük parmağı ve küçük parmak uzun kaldı. Birlikte nefes alıp önce baş parmakla sağ burun deliğini kapattık. Sol burun deliğinden nefesi verdik. Sol burun deliğinden nefes aldık, sol burun deliğini yüzük parmağı ile kapatarak, sağ burun deliğinden parmağı çekerek nefes verdik. Böylelikle 1 turu bitirmiş olduk. Bu şekilde şu an yardımla 7-8 tura kadar bu uygulamayı yapabiliyoruz.
Sırt Sırta Nefes ; Sırt sırta rahat oturma pozisyonuna geliyoruz. Sırtlarımız birbirine yaslandığı için destekli ve rahat bir oturuşa geçiyoruz. Memo’ya burnundan normal nefes alıp vermesini söylüyorum ve onun nefesini izleyip, nefesine uyumlanıyorum. Bir süre sessizlik içinde birlikte nefes alıp veriyoruz. .
Bastrika, Arınma Nefesi, Kapalabhati uygulanabilen diğer nefes türleri ancak biz kalp ile ilgili rahatsızlığı nedeniyle bu nefes çalışmalarını uygulamadık.
b) Asanalar;
Patanjali’nin Yoga Sutralarında asana kavramı ard arda gelen üç sutrada (2.46 - 2.47 - 2.48’nci sutralar) geçiyor. Bora Ercan yazdığı ‘’Surya’dan Patanjali’ye Yoga’’ Kitabının bir bölümünde bu üç sutranın açıklamasına yer veriyor. Patanjali’nin sutraları sırasıyla;
· Asana hareketsiz rahat duruştur (oturuştur).
· Duruşta mükemmellik gevşemeyle oluşur; burada sonsuzluk üzerine meditasyon yapılır.
· Duruşta ki mükemmellik, duygusal zıtlıkların oluşturduğu sıkıntılar ortadan kalkar.
Bora Ercan kitabında hemen bu üç sutranın ardından ‘’Öncelikle duruş önemli değildir. Rahat duruş önemlidir. Bu nedenle bir eğitmen olarak pratik esnasında uygulayıcının bedenine değil, yüzüne bakarım. İfadesi rahat değilse eğer, duruşta ki yanlışların düzeltmelerine geçerim.’’ ve ‘’Asana her şeyden önce yolda olmaktır; amaç değil, araçtır. Asananın kendisinin amaç haline getirilmesi orada sıkışıp kalmak olacak ve hiçbir işe yaramayacak’’ diyor kitabında. Bu cümleler, kafamda ki ‘’biz yapabilir miyiz?’’ sorusunu yok ederken, niyet ettiğim bu yolculuğa gönül rahatlığıyla çıkmama sebep olan önemli bir etkendi.
‘’Onunla olduğu yerde buluş’’
‘’hiçbir zaman terk etme, ümidini yitirme’’
Abim’le çalışmalarımıza yerde yatarak ve mümkün olduğunca burundan alıp verdiğimiz nefeslerle başlıyoruz. Pawanmuktasana serisine geçtiğimizde merkezlenmiş, rahatlamış oluyor. Komutları anladığı için bu seriyi minik yardım ve yönlendirmelerle oldukça rahat yapıyor. Zorlandığı noktalarda minik dokunuşlar, masaj, cesaretlendirici sözler ve yönlendirmelerle müdahale ederek yardımcı oluyorum. Down’luların genelinde beden oldukça esnek. Özellikle öne eğildiğimiz pozlarda neredeyse hiç zorlanmıyor. Hatta keyif aldığını gözlemliyorum.
Ayrıca down sendromlu ve diğer özel ihtiyacı olan bireylerin yoga’ya düzenli devam ettiklerinde birçok pozu rahatlıkla yapabildiklerini tez ile ilgili çalışırken katıldığım yoga çalışmalarında gördüm. Abimle yaptığımız yoga çalışmaları için yaşı ve sağlık durumunu da göz önünde bulundurarak onu çok yormayacak asanaları seçtim. Yaşı nedeniyle bedensel hareketleri ve adımlarının ağırlaşmaya başladığı bir dönem yaşıyoruz.
Bizim çalışmalarımızda abim için uyguladığımız asana ve yöntemleri anlatmaya çalışacağım.
1) Ayak Rotasyonu; ayağın soldan sağa, sağdan sola çevrilmesi. Karşısına oturuyorum. Baş parmağımla bilek eklemini, diğer dört parmağımla bileğin diğer tarafını ve topuğu sarmalıyorum. Diğer elimle parmaklarından tutarak ayağın üst kısmıyla saat yönünde ve saat yönünün ters yönünde dairesel hareketler yaptırıyorum. Birkaç kez ben yardımcı olup yaptırdıktan sonra kendisinin yapmasını söylüyorum.
Not; Çocuğun ayağının içe veya dışa dönme eğilimi varsa, aynı yöne yapılan baskı yapan dairesel hareket bu eğilimi artırır. Hareket diğer yöne yaptırılırsa sorun hafiflemiş olur.
2) Bileğin bükülmesi (fleksiyon) ve rotasyonu; Ayaklarından birini bileğin hemen yukarısından tutuyorum. Parmaklarını diğer elimle tuttuktan sonra önce ayağı yukarıya doğru iterken nefeslerle (sana doğru), sonra aşağıya doğru (senden uzağa)yönlendirmeleriyle hareketi anlamasını sağlıyorum. Birkaç kez yardımla yaptıktan sonra bırakıyorum ve aynı yönlendirmeyle devam etmesini istiyorum.
3) Diz bükmeler; Sol elimi uyluğuna koyarken sağ elimle diz altından tutuyorum. Yavaşça bacağı yukarı kaldırırken dizin bükülmesine izin veriyorum. Sol elimle bedenin sabitlenmesine yardımcı oluyorum. Sağ bacağın yerde düz olmasına, sağ ayağı flex olmasına özen gösteriyorum. Bacağı nazikçe iterek sol dizi benden uzaklaştırıyorum. Direnç hissettiğim nokta da duruyorum. Bacağı yavaşça başlangıç noktasına getiriyorum. Bir – iki kez tekrar edip minik yardımla kendisinin yapmasını sağlıyorum. Sonra diğer bacakla yaptıktan sonra aynı alıştırmayı iki bacakla yaparak bitiriyoruz.
Not; Kalça ve diz eklemlerinde esnekliğini ve hareket kabiliyetini arttırdığı gibi alt beli rahatlatır. Karında bulunan organlara masaj yaparak uyarır gaz ve kabızlığa iyi gelir.
4) Pedal Çevirme; Ayak ucuna oturuyorum. Sağ elimle sol ayağını, sol elimle sağ ayağını tutuyorum. Bu haldeyken bacaklarını yerden biraz kaldırmasını söylüyorum. Sağ ayağını benden uzaklaştırırken dizin bükülmesine ve uyluğun dikey olmasına izin veriyorum. Sağ ayak geri gelince aynı hareketi sol ayakla yapıyoruz. Sanki bisiklette pedal çevirir gibi bacakların ileri geri hareket ettirmeye devam ediyoruz. Birkaç tekrardan sonra desteği bırakarak kendisinin devam etmesini söylüyorum. Abim devam ederken iki kalçanın yerde olup olmadığına dikkat ediyorum.
Not; Bu alıştırma bacağın tüm kas sistemini, diz, kalça eklemlerini çalıştırarak bacaktaki dolaşımın ve motor koordinasyonun artmasına yardımcı oluyor. Gaz ve kabızlık sorununa iyi geliyor.
5) Bacak Kaldırma; Sağ elimle sol baldırının dışından tutuyorum. Parmaklarım baldırın üzerindeyken başparmağımla baldırın alt kısmından tutuyorum. Bacağını yerden kaldırmaya başlıyorum. Yerdeki dizin bükülmemesine dikkat ederek bacağını kaldırmaya başlıyorum. Bacağı 45 derece açıya geldiğinde sol elimle diğer bacağın yerde kalmasını sağlıyorum. Hareketi bir süre böyle yaptıktan sonra yavaş yavaş 90 dereceye kadar kaldırıyoruz. Eğer beden izin veriyorsa kalçaların üzerinden göğse doğru devam ediyoruz. Bu şekilde 2 – 4 tekrar yapıyoruz. Diğer bacakla da aynı hareketi tekrar ettikten sonra iki bacakla aynı anda yaparak bitiriyoruz.
İleri seviye de; Bacağı kaldırdıktan sonra iki eliyle uzanıp bacağın baldırını veya uyluğunu tutmasını istiyorum. Önce yardım etmiyorum. Duruma göre sonrasında hareketi yapabilmesi için ihtiyacı olduğu kadar yardım ediyorum. Bir sonraki aşamada başını yukarıdaki bacağına doğru kaldırmasını istiyorum. Omuzların kulaklardan uzak olmasına boynu sıkıştırmamasına özen gösteriyorum. Pozda ortalama 2 saniye kadar tuttuktan sonra önce başını sonra kollar ve bacakları olmak üzere ters sırayla düzeltmesine yardımcı olarak pozdan çıkarıyorum. Bedenin hizada olmasına özen gösteriyorum
Not; Karın ve uyluk kaslarını güçlendirir. Diz kirişlerini ve arka bacak kaslarını uzatmaya yardım eder. İleri seviye varyasyonu kol, göğüs ve boyun kaslarını çalıştıran güçlü bir öne bükülmedir.
6) Dört Ayak / Masa Pozu; Oturma pozundayken dört ayak üzerine gelmesini söylüyorum. Ellerin omuzların, dizlerin kalçaların altına gelecek şekilde yerleş derken önüne oturup ellerini yavaşça ileri yürütüp omuzlarının altına gelmesine yardımcı oluyorum. El parmaklarının arasını açıp yere yaymasını ve parmakları ile yeri itmesini öğretiyorum.
7) Kedi – İnek; Masa’dayken, nefes almasın ve göğsünü açarak ileri bakmasını, nefes verirken elleriyle yeri itmesini, sırtını yukarı doğru yuvarlayıp yere ya da göbeğine bakmasını, boynunu iyice rahatlatmasını söylüyorum. Burada bazen bir elimi sırtına, diğerini göbek deliğinin üzerine koyarak göbek deliğini omurgaya yaklaştırması için yönlendirme yapıyorum. Bazen masadayken elimi kürek kemiklerinin arasındaki boşluğa yerleştirerek kürek kemiklerinin nefesle yaklaşıp uzaklaşmasını anlatarak, nefes alıp verdiriyorum.
Not; Karın ağrısı, gaz ve diğer bağırsak problemlerinin giderilmesini sağlar. Karın kaslarını güçlendirir, sırt ve boyun kaslarını esnetir. Kalça ve diz eklemlerinde hareket kabiliyetini arttırır.
8) Sırtüstü Omurga Twisti; Abim yerde sırt üstü yatarken ayakucunda duruyorum. İki kolunu yanlara doğru açmasını söylüyorum. Sonra iki dizini bükerek bacaklarını kendine doğru çekmesini söylüyorum. Bunu yaparken minik de olsa yardımcı oluyorum. Dizleri büküp uylukları göğse doğru yaklaştırıyoruz. Dizlerini nazikçe sola doğru yatırırken, başını da sağa doğru çeviriyoruz. Dizleri yandayken alttan yastıkla destek vererek yaptık. Birkaç saniye pozda kaldıktan sonra başı ve bacakları merkeze döndürerek pozdan yavaşça çıkıyoruz. Bu pozu ilk çalışmalarımızda yaptırmadım. Yogaya başladıktan bir süre sonra uygulamaya başladık.
Not; Sırtüstü omurga twisti boyun omurunu rotasyona soktuğu için, atlanto-axiel instability (başı taşıyan birinci omur olan atlas ile boynun ikinci omuru olan axis omurlarının arasındaki eklemin aşırı hareketliliğinden oluşan dengesizlik) olan çocuklar yapmamalı. Bu durum down sendromlu çocukların %10-20’sini etkiler.
Omurga twisti sinir sistemi bozukluğu olan çocuklar için en yararlı alıştırmalardan biridir, çünkü bütün omurgayı sağlıklı ve esnek tutmak için çalıştırır. Omurun bükülme hareketi bağ dokuları esnetir. Disk kompresyonunu azaltır,çevresindeki sinir düğümlerini uyarır ve sırtta, belde ve kalçada olan kas gerginliğini rahatlatır. İç organlara, salgı bezlerine masaj yapıp karaciğer, pankreas, dalak, böbrekler ve böbrek üstü bezlerin fayda sağlamasına yardımcı olur.
8) Kolları yandan kaldırma; Sırtüstü yerde yatarken, başının arkasına oturuyorum. Kollarını iki yana açmasını söylüyorum. Omuzları ile hizada olması için düzeltmesine yardımcı oluyorum. Avuçlar gökyüzüne bakıyor. Kolları yerde açıkken derin bir nefesi almasını söylüyorum. Sonra nefes verirken kolları yukarı kaldırıp yukarıdayken bir kez el çırpmasını istiyorum. Kollar aşağı inerken tekrar nefes almasını söylüyorum. Dirseklerini bükmemesi için yardımcı oluyorum. 3-4 kez tekrar ediyoruz.
Not; Kol hareketleri göğsü genişlettiği için nefesin kolaylaşmasına yardımcı olur.
9) Kolları Paralel Kaldırma; Sırtüstü yerde yatarken, başının arkasına oturuyorum. Sol kolunu bükmeden dümdüz havay kaldırıp başının üstünden yere indirmesine yardımcı oluyorum. Omuz hareketinin doğal hareketini izliyorum. Direndiği nokta yı fark ettiğimde hafif masajla olabildiğince esneterek yere bırakıyorum. 2-4 kez tekrarladıktan sonra diğer kolla hareketi yapıyoruz. Son olarak iki kolla yaparak bitiriyoruz. Abimin özellikle sağ omzunda düşme sonucu çatlak durumu olduğu için tutukluk var. Bu çalışma ile bir miktarda olsa açmayı başardık. Yine de o anki sınırları içinde çalışmalarımızı yapmaya özen gösterdik.
10) Kayık pozu; O oturma pozisyonundayken ben tam arkasında ayakta duruyorum. Sırtını hafifçe bacaklarıma yaslamasını istiyorum. Göğsünü öne doğru aç uyarını yapıyorum. Dizlerini büküp ayaklarını yukarı doğru kaldırmasını söyledikten sonra onun başının üstünden öne doğru eğilerek alt baldırlarından tutuyorum. Bu destekle poza girmesini sağladıktan sonra kendi ellerini ileri uzatarak bacaklarının arkasından tutmasını sağlayarak sırtındaki desteği çekmeden bacaklarını bırakıyorum. Sonra sırtından daha minik bir destekle pozda kalmasını sağlayarak birkaç saniye pozda tutuyorum. Pozdan çıkarken yine sırtından destek vererek ellerini bırakmasını ayaklarını yere indirmesini söylüyorum. Yada Önünde durup ellerinden tutarak bacaklarını uzatmasını ve ayaklarını benim bacaklarımın üzerine koymasını istiyorum
Not; Kayık pozu, denge ve karın, göğüs, omuz, boyun ve uyluk kaslarını güçlendirir. Aynı zamanda omurgayı uzatmaya ve karın organlarını daha sağlıklı hale getirmeye yardım eder.
11) Köprü (Setu Bandhasana) ; Ayak ucunda ayakta duruyorum. Dizlerini bükük ayaklarını kalçanın önünde yere yerleştirmesine yardımcı oluyorum. Kollar bedenin yerinde avuçlar yere dönük. Poza girerken dizlerinin yanlara açılmasını engellemek için bacaklarını dizlerimin arasına alarak. İki ayağını sıkıca yere bas, kalça ve göbeğini havaya kaldır, ellerinden destek al komutu verirken, öne doğru eğilerek hafifçe belinden destek vererek yukarı omurgayı yukarı doğru kaldırmasına yardımcı oluyorum. Bu nokta da belinden verdiğim desteği bırakıyorum. Bu pozda 3-5 saniye tuttuktan sonra pozdan çıkmasına yardımcı olmak için sırtını ve bacaklarını yavaşça yere bırak derken de yine hafifçe belinden tutarak yere inmesine yardım ediyorum. Pratiklere devam ettikçe bu poza destek almadan sadece komutla girebilmeye başladı.
Not; Bu poz kalça eklemlerini ve belin lumbar bölgesini esnetir. Aynı zamanda alt bel, uyluk ve kaba etleri kaslarını güçlendirir.
12) Happy Baby (Ananda Balasana) ; Sırt üstü yatarken bacakları yukarı kaldırmasını, sonra bacakları havadayken dizleri büküp, kulaklarına doğru yaklaştırmasını söylüyorum. Hemen ardından elleriyle ayaklarının dışından tutmasına yardımcı oluyorum. Bazen ayaklarından tutarak dizlerini bükmesine de yardımcı olmaya çalışıyorum.
13) Kelebek (Baddha Konasana); Oturuyoruz. Dizleri büküp ayaklarını yere basarak başlıyoruz. Sonra yardım ederek dizleri bükülü iken bacakları iki yana deviriyoruz. Ayak tabanlarını ortada buluşturup ellerle ayak parmaklarının biraz gerisinden tutmasını ve nefess alıp vermesini söylüyorum. Nefes alıp omurgayı yükselttikten sonra bedenin izin verdiği kadar öne doğru eğileceğimizi anlatıyorum. Öne doğru eğilirken arkasında durarak omurganın düz olmasına dikkat ediyorum. Downlular oldukça esnek oldukları için öne eğilmelerde sıkıntı yaşamıyoruz.
Not; Kelebek Pozu ayaklar kasıklara yakın ise addüktör kasları, uzak ise hamstrin kasları esnetir. Karın içi organları, yumurtalıkları, prostat bezlerini, mesane ve böbrekleri canlandırır. İç bacakları, kasıkları ve dizleri esnetir. Kaygı, bitkinlik ve depresyon tedavisinde etkilidir. İdrar yolları sorunu olan kişiler için faydalıdır.
14)Yatarak Kelebek (Supta Baddha Konasana); Yerde yatarken bacaklarını büküp dizlerini yanlara doğru açmasını söylüyorum. Dizler iki yana açıldıktan sonra anlatarak ayak tabanlarını ortada birleştirmesine yardımcı oluyorum. Nefes alıp vererek biraz burada kalıyoruz. Bazen bir elini kalbine diğer elini karnına koyarak nefesleri fark etmesini sağlıyorum. Sonra ayak ucuna geçerek iki dizinin dışından hafifçe tutarak, nefes verirken dizleri birleştirip, nefes alırken yanlara açıyoruz.Nefesle birleştirerek hareketi bir süre tekrarlamasını istiyorum.
Not; Yatarak Kelebek Pozu Kalça ve kasıkları açar aynı zamanda geri bükülme nedeniyle beli ve sırtı rahatlatır, esnetir.
15) Kuğu Pozu ; Önce yerde karnının üzerine yatmasını söylüyorum. Dizlerim onun bacaklarının dışına gelecek şekilde çömeliyorum. Uzanıp ellerini tutarak kollarını iki yana açtırıyorum. Ellerimi bileklerime kadar kol altlarından geçirdikten sonra pelvisin yerde olmasına dikkat ederek kendime doğru hafifçe çekerek baş, boyun, göğüs ve karnının yerden kalkmasını sağlıyorum. Bedeni zorlamadan 3-6 saniye kadar pozda kalmasına yardımcı oluyorum. Sonra yavaşça yere indiriyorum.
Not; Kuğu Pozu, alt beldeki gerginliği giderir, üst sırt ve boyun kaslarını güçlendirir, göğüs kafesini genişletir. Kabızlık ve gaz sorunları için de iyidir. Kamburlaşmaya karşı omurga, göğüs ve omuzların dengelenmesini sağlar.
16) Kobra; Yüz üstü yerde yatarak başlıyoruz. Dizlerim onun bacaklarının dışına gelecek şekilde çömeliyorum. Dirseklerini büktürerek ellerini avuçlar yere gelecek şekilde omuzlarının hemen yanına yerleştiriyoruz. Dirsekler bedenin iki yanındayken nefes almasını ve elleriyle yavaşça kendini yukarı doğru itmesini, baş, omuz ve göğsü yerden kaldırmasını söylüyorum. Yukarı doğru kalkarken hafifçe omuzlarından tutarak pozda doğru kalması için yardımcı oluyorum. Birkaç saniye pozda kaldıktan sonra, yavaşça yere iniyoruz.
Not; Kobra Poz bedenin ön kaslarını uzatıyor, karın boşluğu(solar plexus) ve alt beldeki gerginliğin gevşemesine yardım ediyor. Göğüs kafesini genişletiyor. Kalp, ciğer ve kafa sinirlerini daha sağlıklı hale getirir, üst sırt ve boyun kaslarını güçlendirir. Omurgadaki yer değişimlerini onarır. Kabızlık ve gaz sorunlarını rahatlatır.
17)Sopa (Plank) ; Eklemlerin birbirinin üzerinde olmasına dikkat ederek, masa pozisyonuna getiriyorum. Ayak parmaklarını mata takmasını sağladıktan sonra dizlerini düzeltmesi söylüyorum. 4-5 nefes pozda kalmasını sağladıktan sonra tekrar dizlerini büküp yere koymasını istiyorum. Plank’i bu şekilde çok rahat yapıyor.
Not; Plank Poz, kol , boyun, omuz, sırt ve karın kaslarını güçlendiriyor.
18) Baş Dize (Janu Sirsasana) ; Bağdaşta otururken bende Bir bacağını ileriye doğru uzatmasını istiyorum. Diğer bacağının dizi yerdeyken ayak tabanını uzanmış bacağın iç uyluğuna dokunacak ve topuğu kasığa doğru düzeltiyorum. Gövdesini uzun olan bacağa doğru döndürmesini, nefes almasını verirken uzanarak iki eliyle bacağını veya ayak bileğini veya ayağını kavramasını istiyorum. Daha sonra nefes alırken yükselmesini, nefes verirken öne eğilmesini söylüyorum. Bu şekilde biraz daha esnemesini sağladıktan sonra burada rahat hissediyorsa alnını bacağının üzerine değdirmesini söylüyorum. Pozda 5-10 saniye tutuyorum. Sonra nefesle yükselip diğer taraf için aynı şeyi yapıyoruz.
Not; Bu poz düzenli yapılırsa alt bedendeki gerginliği rahatlatıp kabızlığın önlenmesine yardımcı olur. Ayrıca tam öne eğilme için iyi bir çalışmadır.
19) Öne Katlanma ( Paschimottanasana); Karşısına oturuyorum. Yerde otururken bacaklarını bir araya getirerek oturmasını sağlıyorum. Topuklar yerde, ayak parmakları tavana bakacak şekilde yerleştiriyorum. Bu pozisyonda 2-3 kez nefes alıp vermesini söylüyorum. Son kez nefes aldıktan sonra neterek nefesi verirken bacaklarının üzerine uzanarak ayak bileklerini yada ayaklarını kavramasını istiyorum. Buradayken nefes almasını söylüyorum. Nefes verirken öne katlanmasını,rahatsa alnını bacaklarının üstüne indirmesini söylüyorum. Bu asanada, oturma kemiklerinin yerde olmasına ve bacaklarının olabildiğince düz olmasına dikkat ediyorum. Pozda 5 – 10 saniye tutuyorum.
Not; Öne katlanma, omurlara bağlı kasları ve bağları esneterek omurganın uzamasına yardımcı olur. Bütün arka kasları esnetir. Bu pozda bütün beden ve özellikle merkezi sinir sistemi çok fayda görür. Karın bölgesindeki organlar için faydalıdır.
20) Dağ Duruşu (Tadasana); Ayaklarının arasını bir ayak daha girecek şekilde ayarlayarak ayakta rahat durmasını sağlıyorum. Köklenmeyi ağaçtan örnekleme yaparak hikayeleştirerek kısaca anlatıyorum. Ayak parmaklarını yukarı doğru kaldırıp aralarını iyice açmasını ve en küçük parmağından başlayarak tek tek yavaşça yere koymasını istiyorum. Bunu yaparken yanında durarak ben de kendi ayaklarımla aynı şeyi yapıyorum. Bacakların düz ve güçlü hatırlatmasından sonra elimle kalçasına yavaşça dokunarak popsunu içeri doğru toplamasını söylüyorum. Yavaşça sırtına dokunarak, nefes alarak omurgasını yükseltmesini, omuzlarını iki yana doğru açmasın söyledikten omuzlarına dokunarak kollarını ve ellerini aşağıya salmasını hatırlatarak doğru hizayı verebilmesi için yardımcı oluyorum. Dağ duruşundayken farklı çalışmalar yaptırmaya devam ediyorum. Örneğin; Kolları güçlendirmek için arkasına geçip kollarının üst kısmını dışarı çevirerek kollarını öne doğru uzatıyoruz, Kollar önde yere paralel ve uzunken dirseklerinin içini biraz daha yavaşça açıyoruz. Kolları aşağıya indirip omuzları önden arkaya çevirip yerine taktıktan sonra kulları öne uzatıp elleri birbirine örerek önde ters çevirip, yukarı, aşağı kaldırıp, indiriyoruz. Birkaç kez yardımla yaptıktan sonra kendisi devam ediyor.
21) Ağaç Pozu (Vraksasana); Ayaktayken arkasına geçiyorum. Desteklemek için sol kolumla onun göğsünü sarmalıyorum. Sağ elimle sağ bacağının baldırını tutarak dizini bükmesini ve bacağını azıcık kaldırmasını söylüyorum. Bunu yaparken kalçasını döndürmesini dizinin dışa dönmesine yardımcı oluyorum. Ayak tabanını yerde duran ayağın hemen üzerine yerleştirmesini sağlıyorum. Önünde sabit duran bir şeye bakmasını söylüyorum. Arkasından tutmaya devam ederek,ellerini kalbin önünde birleştirmesini söylüyorum.Burada rahatsa ellerini bir ağacın dalları gibi yukarı doğru açtırıyorum. Pozdan çıkarken önce ayağını yere koyuyor. Sonra kollarını indiriyor. Diğer tarafla devam ediyoruz.
22) İkinci Savaşçı (Virabhadrasana 2); Ayaktayken bacaklarını arasını açmasını söylüyorum. Önce ayaklar öne doğru ve birbirine paralel duruyor. Kollarını bir kuşun kanatları gibi iki yana açmasını istiyorum. Bunu yaparken göğsün ve kalçaların öne bakmasına dikkat ediyorum. Bu nokta da Sağ ayağı tamamen dışa, sol ayağı hafifçe içeri doğru döndürmesine yardımcı oluyorum. Burada nefes almasını söylüyorum. Nefes verirken sağ bacağı büküp dizi ayak bileğinin üzerine getiriyoruz. Başı öndek sağ kola doğru çevirip, sağ elinin parmaklarına bakmasını söylüyorum. Tekrar nefes al dedikten sonra, dizi düzeltip, başı ortaya getirip, kolları indirerek pozdan çıkıyoruz. Diğer tarafla tekrar ediyoruz.
23) Birinci Savaşçı (Virabhadrasana 1); Ayakta dururken ayakları kalça hizasında açıyoruz. Büyük adımla sol ayağını geriye almasını, söylüyorum. Burada dengeyi sağladıktan sonra öndeki bacağını bükerek dizini ayak bileğinin üzerine getirmesini ve ellerini beline koyarak nefes alıp vermesini söylüyorum. Eğer burada iyiyse nefe alıp ellerini gökyüzüne uzatmasını istiyorum Pozdan çıkarken nefes vererek kollarını indiriyor, beline koyuyor Öndeki dizini düzeltirken, arkadaki ayağını öndeki ayağın yanına alıyoruz. Diğer tarafla devam ediyoruz.
24) Sandalye Pozu (Utkatasana); Dağ duruşundan başlıyoruz. Nefes al, nefesi verirken dizlerini hafifçe bük, arkada bir sandalye var gibi kalçalarını arakaya uzatarak oturuyormuş gibi yap diyorum. Tekrar nefes alırken kollarını öne doğru uzamasını, kalça kemiklerinden el parmaklarına kadar uzarken göğsünü açmasını söylüyorum. Bu asana ya girerken yardıma ihtiyacı oluyor. Nefesi ver, kollarını indir, dizlerini düzelt diyerek pozdan çıkarıyorum.
Not; Sandalye pozu bacakları ve bşlekleri güçlendirir, göğüs ve omuzları esnetir, karın içi organları ve kalbi uyarır.
24) Aşağı Bakan Köpek (Adho Mukho Svanasana); Dört ayakta dururken ellerin zeminle olan ilişkisini anlatıyorum. Ellerle yeri iterken kalçalarını da havaya kaldırmasını söylüyorum. Boynu sıkmamasını, başı sarkıtarak rahat bırakmasını hatırlatıyorum. Kolların olabildiğince düz olmasına dikkat ediyor. Pozda en doğru şekilde durması için hafif dokunuşlarla yardımcı oluyorum. Pozda birkaç nefes kalıyoruz. Nefes verirken dizleri bük yere koy diyerek pozdan çıkarıyorum.
Not; Aşağı bakan Köpek pozu, sırtı ve kalçaları esnetir. Bacakları, omuzları, kolları ve el bileklerini güçlendirir.
25) Destekli Ters Duruş (Viparita Karani); Duvarın hemen yanına yan oturtarak, bedeni duvara doğru döndürüyorum. Bacakları duvara uzatıp yavaşça sırt üstü yere yerleşmesine yardımcı oluyorum. Duvara iyice yanaşmasını sağlıyorum. Bacaklarını iki yana V şeklinde açmasını istiyorum. Bu pozda bir süre nefes alıp vermesini söylüyorum. Bir süre pozda kaldıktan sonra bacaklarını toplayıp yana doğru yatırarak oturmasına yardımcı oluyorum.
c) Mantralar - Chantingler;
Mantraları dinlerken dili dönmese de genellikle birlikte söylüyoruz.. Şarkı dinlerken eşlik etmeyi sevdiği için çok keyif alıyor. Zaman zaman el çırparak enerjiyi yükseltiyoruz. Down sendromlu bireyler ve çocuklar da mantralar, dikkatlerini artırıyor, ses ve konuşma becerilerini geliştiriyor, yüz kaslarına ve motor koordinasyona yardımcı oluyo , dikkatlerini arttırıyor ve daha mutlu olmasını sağlıyor.
d) Göz Alıştırmaları;
Göz hareketlerinin, göz sinirleri ve gözü çevreleyen kaslara faydası vardır. Abimin tek gözünde şaşılık olduğu için göz alıştırmalarını uygulamak önemliydi.
Trataka; Göz hizasında yaktığımız bir muma gözlerimizi kırpmadan bir süre birlikte bakacağımızı anlatıyorum ve dikkatini mumda tutabilmek için sonunda birbirimize orada gördüklerini anlatmasını isteyeceğimi söylüyorum. O süre içinde gözlerini kırptığında veya kaçırdığında bakmaya devam etmesini söyleyerek geri getiriyorum. 20 – 30 saniye kadar devam edebiliyor.
e) Göz Hareketleri; Karşılıklı oturuyoruz. Başparmağımı uzatıyorum ve başını çevirmeden gözleriyle izlemesini söylüyorum. Sağa – Sola, Yukarı- Aşağıya, Sağdan sola çapraz – soldan sağa çapraz. Büyük küçük daireler – sağdan sola – soldan sağa başlangıç noktasına giden büyük küçük daireler çiziyoruz.
Hepsini tamamladıktan sonra, ellerini ovalayıp avuçlarını gözlerinin üzerine koyuyoruz. Kapadığında, gözleri önce açık oluyor, sonra kapatıp biraz dinlendiriyor. Gözlerimizi kapadığımızda nefes alıp veriyoruz.
e) Derin Gevşeme (Savasana) ;
Güvende hissettiği, sakin, rahat, kendini bırakabileceği bir ortam sunmaya çalışıyorum Önce sırtüstü uzanıyor. Başının altına ince bir battaniye koyuyoruz. Eller bedenin iki yanında, ayaklar mat genişliğinde açılıyor. Bedenin en rahat olduğu pozisyonu buluyoruz. Onu sakinleştirecek bir mantra açıyoruz. Gözleri kapatmasını söylüyorum ama zorlandığı için göz yastığı kullanıyoruz. Üstünü örtüyoruz. Bazen tabanlarına, bazen alnına şakaklarına, bazen omuzlarına hafif hafif masaj yaparken yumuşacık beyaz bulutları, en sevdiği yerleri, denizde ki bir kayığı, güneşin pırıl pırıl ışıklarını anlatıyorum. Sonra nefes alıp vermesini hatırlatarak beden taraması yapıyoruz. Yeterince rahatladığını gördükten sonra susup 5 -10 dakika kendi kendine kalmasını sağlıyorum. Sonunda yumuşak bir ses tonuyla verdiğim komutlarla bedeni uyandırıyorum. Kalkıp bağdaşa oturduktan sonra 3 kez nefes alıp veriyoruz ve aum’la dersi bitiriyoruz.
Not; Derin gevşeme bedenin dinlenmesi için mükemmel bir çalışmadır. Bedenin saki ve rahat olduğu durumda zihin de sakinleşir. Bedeni rahatlatırken, bedene farkındalık getirirken bütün hücrelerimize sevgi gönderiyoruz. Derin gevşemede, kaslar ve sinirler biriktirmiş oldukları gerginlikleri bırakmaya başladığından beden dağılmış olan enerjileri yeniden düzenleyip dengeleme şansına sahip olur. Giderek daha çok gevşediği için derinlerde olan ruhsal-fiziksel enerji düğümleri yavaş yavaş çözülür, tıkanık enerjiler serbest kalır. Sinir sitemi düzelir, genel sağlık durumunun düzelmesine katkısı olur. Bu sebeple derin gevşeme, yoga seansının olması gereken önemli bir parçasıdır.
f) Meditasyon – Meditatif Yürüyüş;
Meditasyon yaparken farklı birkaç yöntem kullandık. En kolay ve severek yaptıkları ‘’SO-HAM’ mantrası ve sayarak yaptıklarımız oldu.
Meditatif yürüyüşleri genellikle dışarıda yaptık. Önce ne yapacağımızı ona anlattım. Ayaklarında ki hareketi izlemeye davet ettim. Ayayğı yere basmak nasıl hissettiriyor. Başta topuğu basıp yavaşça parmakları yere indirmek. Diğer adım için ayağın yerde kalkmasını izlemek. Kolların vücudun yanında nasıl durduğu. Attığı her adımın farkına varmasını sağlamaya çalıştım. Çevremizde ki yeşili, ağacı, denizi, kuşların sesini ve dikkatini çeken her şeyi sessizce izlemesini istedim. Yaklaşık yarım saat bu şekilde birlikte yürüdük. Onu içinde benim içinde farklı bir deneyimdi.
5) DENEYİMLERİMİZ VE SONUÇLAR;
Ağabeyimin yaşı yüksek olduğu ve alzheimer başlangıcı gibi ciddi bir sorunumuz olduğu için çok büyük beklentim olmamakla birlikte, yoga yaptığımız bu kısa süreçte ona iyi geleceğini düşünerek başladım bu çalışmaya. Tez için araştırıp, canlı örneklerini gördükten sonra ise onun yoga’ya başlamasının doğru bir karar olduğundan emin oldum. Sadece yaşı ve sağlık sorunları nedeniyle çekincelerim olmasına rağmen neyi nasıl yapmamız gerektiğini danışarak yol aldık bazen. Çok yorulduğunda kendi ritminde aldığı nefeslerle dinlendik.
Yaptığımız çalışmalarda nefes alırken biraz oyun (Pranayama’da eli karnına ve göğse koyarak içinde ki balonun şişip inmesini izlemek), minik asanalar (Pashimottasana da ayak yakalamak, Aşağı bakan köpekte göbeğe bakmak, Kelebek’te ayakları birleştirip uçmaya çalışmak), Meditasyon (en sevdiğimiz yerler, insanlarla ilgili masal anlatmak gibi) çalışmalar farklılaşmasını, zihninde aynı anda kendi kendine konuşan seslerin azalmasını sağladı. Zihni rahatladıkça o da kendini daha iyi hissetti. Tekrar geçmişteki abim olmaya başladı. Hayatında ilgisini çeken, keyif aldığı yeni bir uğraşı, rutini haline geldi Yoga. Yogayı sevdi. Şu an’’ Yoga yapalım mı?’’ dediğimde ellerini kalbinde birleştirip dili tam dönmediği için ‘’Namatte’’ diyerek, benden önce matın başına gidiyor. Beni en mutlu eden şeylerden biri ise minik bir burgudan sonra ya da Savasana’dan kalkıp çalışmayı bitirdiğimizde çok içten söylediği ‘’OHHH RAHATLADIM.’’ cümlesi.
Yoga yapmaya başladıktan sonra daha rahat yürümeye, tekrar eskiden olduğu gibi gülmeye, gülümsemeye ve konuşmaya başladı. Yüzünde ki soluk renk gitti. Daha sağlıklı görünmeye başladı. Uyku problemi büyük ölçüde çözüldü. Denge sorunu tamamıyla bitmemekle birlikte azaldı. Bu gelişmelerin her biri 56 yaşında bir Down sendromlu için çok çok önemli ve değerli. Bu süreçte ben birliği hissettim. Kendimle, abimle ve yoluma çıkan herkes’le. Mükemmel bir deneyimdi.
Son olarak Etel Avayu’nun eğitmen için söylediği beni etkileyen bir sözü paylaşmak istiyorum. ‘’Başkalarına şefkatle ilgi gösterebilmek için önce kendimize şefkat göstermeliyiz. Özel ihtiyacı olan çocuklarla çalışırken kendimizde çıkan duyguları fark edip, o duygulara şefkatle sarılabilmek bizim için önemli bir farkındalık çalışması olacaktır.
Yola, yolda olmaya ve yolculuğa devam…
*Birini sevdiğinizde, o kişiyi rahatlatabilmeli ve acısını dindirebilmelisiniz. Bu bir sanattır. Eğer o kişinin acılarının kökünü anlayamazsanız, yardımcı olamazsınız, tıpkı bir doktorun sebebini bilmeden hastalığınızı iyileştiremeyeceği gibi. Daha çok anladıkça, daha çok seversiniz, daha çok sevdikçe, daha çok anlarsınız. Bu, bir gerçekliğin iki yüzüdür.
Thich Nhat Hanh
Kaynaklar;
ü Surya’dan Patanjali’ye Yoga – Bora Ercan (Sf-141)
ü Etel Ayavu – Özel İhtiyaçları Olan Çocuklarla Yoga
ü Anap Baniel – Sınırlarını Aşan Çocuklar
2 notes
·
View notes
Text
TÜRKÇE İSTİKLAL MARŞI
TÜRKÇE İSTİKLAL MARŞI
Prof. Dr. Övgün Ahmet ERCAN
BAĞIMSIZLIK ÇIĞIRISI
Korkma, sönmez bu tan yerlerinde yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim ulusumun yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim ulusumundur ancak,
Çatma, yulun olayım, yüzünü ey baylan ay(ça) !
Batur soyuma bir (kez) gül! Ne bu kızgınlık, bu (ne)öfke?
Yaramaz sonra senin için dökülen kanlarımız
Kazanımıdır, Tanrıya tapan, ulusumun özgürlük!
Ben geçmişten beridir özgür yaşadım, özgür yaşarım.
Kaysa çılgın bana ildirme (zincir) vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, engelleri çiğner, aşarım
Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım
Batının çevrenlerine sarmışsa çelik örgülü duvar,
Benim inanç dolu göğsüm gibi sınırlarım var.
Ulusum, korkma! Nasıl böyle bir inancı boğar,
Uygarlık! dediğin tek dişi kalmış yırtıcı?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Kalkan et gövdeni, dursun bu utanmazca akın.
Doğacaktır sana söz verdiği günler Tanrı’nın
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce beleneksiz(kefensiz) yatanı
Sen süyek(şehit) oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, eygeyi(dünyayı) alsan da bu uçmak yurdunu.
Kim bu uçmak yurdun uğruna olmaz ki yulu?
Süyekler(şüheda) fışkıracak toprağı sıksan, süyekler!
Beni, sevdiğimi, bütün varımı alsın da Tanrı
Etmesin tek yurdumdan beni asla ayrı
Tinimin senden, Tanrım, şudur ancak isteği
Değmesin gömütümün göğsüne (o) pis eli
Bu kutsal çağrılar ki inancın kökleşmişliğinin tanıkları
Ölümsüz yurdumun üstünde benim inlemeli
O durumda Tanrı sevgisine dalarak bin kez eğilir –varsa-taşım,
Bütün yaralarımdan, yakarışlar, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır tinim(ruhum) gibi yerden arınık ölüm;
Sonra, yükselerek göğün tepesine değer belki başım.
Dalgalan sende tan yerleri gibi ey ünlü ay!
Yarasın artık tüm senin için dökülen kanlarımız
Sonsuza dek sana yok, soyuma yok ortadan kalkmak
Kazanımıdır, özgür yaşamış, bayrağımın özgürlük,
Kazanımdır, Tanrıya tapan, ulusumun bağımsızlık !
MEHMET AKİF ERSOY
TÜRK İSTİKLAL MARŞININ YAZIMINDA MEHMET AKİF ERSOYUN KULLANDIĞI ARAPÇA SÖZLERİN TÜRKÇE KARŞILIKLARI
afak: çevrenler
şafak: tanyeri
hür: özgür
millet: ulus
hak: Tanrı
hakkı: edinimi, edin, kazantı, üleş, kazanım
hilal: ay, ayça
şanlı: ünlü
arş: gök
istiklal: bağımsızlık, kurtuluş
hürriyet: özgürlük
ebediyen: süregen, sonsuza dek
izmihlal: yok olma, dağılma, göçme
zaman: uçur
marş: ezgi
kurban: adak
çevre: yüz
ey: ulan
nazlı: baylan
kahraman: alp
ırk: soy
şiddet: yeğin, azış, kıykım
celal: büyüklük, ululuk, kızgınlık
helal: doğru, doğruç, uygun, turfa, yararlı
ezel: geçmiş
zincir: bağgen
bend: büvet
zırh: savaş giysisi
na’ş: salaca ölü içinde
serhaddim: sınır
iman: inanç
medeniyet: uygarlık
canavar: yırtıcı
siper: kalkan
hayasızca: utanmadan
va’dettiği: söz verdiği
kefen: ölü giysisi
şehit: ülkün
dünya: yalçuk
cennet: uçmak, asman
vatan: yurt
şuheda: şehitler, ülkünler
can: dirlik, öz, kişi
canan: sevgili
hüda: Tanrı
cüda: ayrı
ruh: tin
ilahi: oğan
emel: amaç
namahrem: sakınçlı
ezan: çağrı
din: öke, inanç
şahadet: ülkün
temel: taban
ebedi: bengi, ölümsüz, sonsuz
vecd: dalgınlık
secde: eğilmek
ceriha: yara
ruhi mücerred: arı tin
1 note
·
View note
Text
Kara Harp Okulu davasında 19'u ağırlaştırılmış 47 müebbet
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde Kara Harp Okulu'ndaki eylemlere ilişkin 307 sanığın yargılandığı davada karar açıklandı. Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları hazır bulundu. Bir örceki celsede son sözleri sorulmayan bazı sanıkların son sözlerini dinleyen heyet, daha sonra hükmü açıkladı. Mahkeme heyeti, okulun firari eski kurmay başkanı albay İlhami Polat ile Abdullah Beyazkürk, Atakan Adaşoğlu, Aydın Yalçın, Cemaleddin Alper Ergin, Emine Bilgin, Güven Günindi, Halil Turan Kaya, Mustafa Kayabaşı, Sait Tosun, Serkan Hasdemir, Seyfullah Özkara, Songül Hasdemir, Yunus Emre Altıparmak, Zekeriya Şentürk, Köksal Öz, Fatih Pusat, Hakan Olga ve Mehmet Yıldırım'ın dosyalarını ayırdı. Heyet, sanıklardan Ali Gökhan Taşçı, Bülent Budak, Bülent Yılmaz, Çetin Kılıç, Ender Sarıbülbül, Fatih Sağlam, Filiz Can, Hacı Hasan Sökmen, Murat Atik, Orhan Gerdan, Selman Vezvezoğlu, Sezai Sarıca, Sibel Erdeveci, Şevki Kayır, Tekin Kesekler, Yusuf Tutan, Adem Kutlu, Alper Sarıkaya, Aytekin Yıldızhan, Barış Çeliktaş, Emrullah Çayır, Gülsün Kılıç Akın, Halil İbrahim Aksan, Harun Artın, Hatice Çiçek, İbrahim Suheyb Erdem, İdris Tandoğan, İsa Çakır, Mevlüt Serkan Tok, Muhammed Aslaner, Murat Gümüş, Mustafa Düğer, Mustafa Tanrıkulu, Necati Demir, Oğuz Koca, Osman Dinç, Sadık Sarı, Safiye Artokça, Selçuk Bayraklı, Sercan Gülburun, Servet Karac, Sinem Pakiş, Suat Maden, Taha Çakır, Uğur Cankoç, Vedat Karagöz, Yunis Yıldız, Yusuf Asa ve Zafer Balkan'ın beraatlerine karar verdi. Askeri öğrencilere ceza verilmedi Mahkeme heyeti, askeri öğrenciler Abdullah Alveroğlu, Abdurrahman Kırak, Abdurrahim Ala, Adnan Katırcıoğlu, Ali Gümüşoğlu, Bahadır Kartal, Buğra Han Çetiner, Burak Çapoğlu, Burak Özkan, Coşkan Yüksel, Duran Baştuhan, Eren Pala, Erkan Mantam, Ertuğrul Sarı, Fatih Burak Arslan, Furkan Kuzu, Furkan Noyin, İbrahim Öztüto, İbrahim Pektaş, İsmail Murat Avcı, Kadir Taşdemir, Kemal Torun, Kenan Taneri, Kürşat Alabıcak, Mehmet Ali Şahin, Mehmet Ali Yorulmaz, Melih Şafak Keskin, Murat Albayrak, Murat Duroğlu, Murat Yaşar, Murat Ahraz, Mustafa Arslan, Nuri Şimşekoğlu, Recep Pekdaş, Serkan Uysal, Sezer Akkuş, Taha Hikmet Şen, Talha Çetin, Talha Akif Tuluk, Tuncay Beren, Turgut Gökdal, Veysel Bayark, Volkan Çatak, Yasin Bozkurt ve Yunus Karadeniz hakkında "kaçınılmaz bir hataya düştükleri" gerekçesiyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verdi. FETÖ üyeliğinden ceza aldılar Sanıklardan Burak Gürbüz, Cihat Tuncay, Dursun Yıldırım, Halil İbrahim Öztürk, Halis Lütfü Avcı, Hidayet Güçlü, İlkay Şen, İlker Yüksel, Muhammed Musab Aytekin, Mustafa Başaran, Ümit Tezcan, Vahit Ömer Ocak, Veysel Eker, Yunus Emre Gök ve Yunus Emre'ye, anayasal düzeni ihlal suçundan beraat veren mahkeme heyeti, bu kişilerin terör örgütü üyeliği suçundan 6 yıl 3'er ay hapis cezasına çarptırılmalarına karar verdi. Mahkeme heyeti, Adem Kok, Erkam Okutan, Çağlar Hemedan, Emrah Bozan, Hükan Mert, Kemal Çizmeciler, Mikail Ibrık, Muhammet Elliiki, Servet Işıklı, Taha Sinan Kalkan, Münevver Minetürk, Burak Yandım, Gökhan Çizmeci, Hamdi Man, İbrahim Özdalyan, Süleyman Feyyaz Keyik, Şahin Akat, Veysel Turan ve Yunus Emre Yavuz'u FETÖ üyeliğinden 6 yıl 3'er ay hapisle cezalandırdı. Heyet, Erol Şasi, İdris Sarıkaya, Muhammet Ali Cibişoğlu'na, terör örgütü üyeliğinden 7 yıl 6'şar ay hapis cezası verdi. Darbeye yardımdan ceza Mahkeme heyeti, sanıklar Ahmet Selim Ersoy, Ahmet Turan Çetinkaya, Ali Kıratlı, Celal Evci, Cüneyt Sevim, Durmuş Ali Yüksek, Emrah Kalıncı, Ercan Turgut, Ercan Türkoğlu, Erkam Güreşen, Fatih Bozkurt, Fatih Göktaş, Fatih Göktürk, Fırat Sezer, Halil Işık, Halim Dal, Hasan Aktaş, Hasan Koçer, Mehmet Çiftçisoy, Mehmet Kurtulgu, Mehmet Macar, Mehmet Burak Erdal, Mehmet Emre Doğan, Memet Erkenekli, Murat Akbulut, Musa Bahadır, Mustafa Can Arslan, Mustafa Yılmaz, Ozan Kaya, Samet Bülbül, Serkan Gümüş, Sezgin Erdem, Sıddık Güneş, Şaban Özdemir, Tarık Şentuna, Tuncer Koruvatan, Uğur Acar, Umut Yalçın, Ünal Sözen, Yasin Koçyiğit, Yılmaz Durna, Yunus Emre Toprak ve Zafer Uzun'un anayasal düzeni ihlale yardım suçundan 12 yıl 6'şar ay hapisle cezalandırılmalarına hükmetti. Aynı suçtan 15'er yıl hapis cezası alan sanıkların isimleri ise şöyle: "Abdullah Sanduk, Abdullah Şentürk, Abdullah Topçu, Abdurruhman Özdemir, Abdülkadir Koçyiğit, Adem Bakış, Ahmet Baş, Ahmet Okyay, Ahmet Özer, Ahmet Yüksel, Akın Üçok, Cebrail Çiçek, Cihan Yıldız, Çağdaş Tuna, Çetin Kaya, Emrah Türk, Engin Bahadır, Ercan Değirmenci, Ertan Erol, Gökhan Duran, Gökhan Gök, Gökhan Orcan, Harun Çevikgil, Harun Eksik, Hüseyin Bayrak, Hüseyin Günen, Hüseyin Yıldız, İbrahim Rahman Kurt, İzzettin Artokça, Kadir Erol, Kadir Güç, Kamil Yılmazer, Kemal Koca, Mahmut Koç, Metin Gülenç, Muammer Aküzüm, Muammer Özçelik, Muhammed Talha Yalçınkaya, Murat Akça, Murat Aras, Murat Çetin, Murat Yusuf Taze, Mustafa Koca, Mustafa Ünal, Nizam Beder, Osman Torunoğlu, Ömer Bıyıklı, Ömer Emre Yetgin, Ömer Osman Kutsal, Özgür Ayhan, Özkan Bali, Ramazan Atım, Ramazan Onur Karadeniz, Sait Gürbüz, Selçuk Temel, Semih Özdamar, Sinan Ay, Sinan Metin, Suat Kurt, Şafak Saraydemir, Taner Soner, Veli Beyazıt, Veysel Atalay, Volkan Aldırmaz, Yunus Emre Vatankulu, Yusuf Başkaya ve Zair Ekrem Sarıteke" Kerim Acar'a ağırlaştırılmış müebbet Heyet, olay tarihinde okulun dekanı olan eski tuğgeneral Kerim Acar ve sanıklar Abdullah Ender Toydemir, Ahmet Tufan, Ahmet Önder Biberoğlu, Ali Demir, Ali Emre Buğurcu, Ali Tolga Sıçrar, Devrim Çamur, Erkan Peker, Eser Coşar, Hasan Hüseyin Eçik, Mustafa Yıldırım, Nadir Özsoy, Önder Haluk Tekbaş, Rafettin Öztürk, Ramazan Nazar, Sadık Çam, Vedat Tecer ve Zafer Alkurt'u "anayasal düzeni ihlal" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırdı. Mahkeme heyeti, sanıklar Adnan Mumcu, Ahmet Kurtay, Akif Karabıyık, Ali Aktaş, Ali Eker, Ali Şen, Atilla Kahraman, Cüneyt Kılıç, Emrah Akdeniz, Erdoğan Güçlü, Gökhan Çakır, Hasan Yalaza, Mehmet Beler, Mehmet Fatih Çankal, Mehmet Fatih Göktaş, Miraç Karakuş, Mustafa Çelik, Mustafa Çetiner, Mustafa Erol, Mümin Haliloğlu, Ömer Faruk Tanırgan, Rahman Memişoğlu, Ramazan Türker, Sabri Karaağaç, Safa Özkan, Serhat Ekemen, Veysal Kör ve Yavuz Selim Özzengin'in ise aynı suçtan müebbet hapisle cezalandırılmasına hükmetti. Okul komutanını derdest edenlere ceza Sanıklardan Ali Tolga Sıçrar, Ahmet Tufan, Eser Coşar ve Hasan Hüseyin Eçik, o dönem okul komutanı olan emekli Tümgeneral İzzet Çetingöz'e yönelik, "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçundan da 18'er yıl hapisle cezalandırıldı. Sanıklardan Ali Emre Buğurcu, Mustafa Yıldırım ve Sadık Çam'a da İzzet Çetingöz'ün emir astsubayı Ahmet Çörpan'a yönelik "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçundan 18'er yıl hapis cezası verildi. Read the full article
4 notes
·
View notes
Photo
Galeri Soyut’un 2011’den itibaren düzenli olarak gerçekleştirdiği, tamamı 25×25 cm resim ve küçük boyutlu heykellerden oluşan, 67 sanatçının, 500’e yakın eserin yer alacağı “Yeni Aralık” sergisi, 9 – 30 Aralık 2022 tarihlerinde Galeri Soyut / Çankaya’da izlenebilir. Ayrıca sergiyi web sitemizden izleyebilirsiniz. https://www.galerisoyut.com.tr/yeni-aralik-2022/ Sergiye katılan sanatçılar: Adem Başpınar, Ali Herischi, Ali Fatih Küçükosmanoğlu, Ayhan Çetin, Ayşe Ergüner, Azimet Karaman, Baran Kamiloğlu, Bengü Bahar, Binnur Yücebaş, Buse Fulürya, Buğra Özer, Buşra Nur Aslan, Canan Aydoğmuş, Canseven Bahçeci, Ceren Çağlar, Celal Binzet, Derya Yıldız, Doğan Karakılıç, Ercan Ayçiçek, Ekin Yüksel, Emine Bıyıklı, Emrah Emir, Erol Pelioğlu, Furkan Özmen, F. Deniz Korkmaz, Fikriye Atik Güneş, Güler Genç Erol, Güray Uygun, Hakan Eraslan, Halil Coşkun, Hamdi Eser, Hasan Basri İnan, Hatice Aras, Hira Yılmaz, Ilgın Erdem, İrem Koçan, İsmail Türel, İlhan Aydan, Kadir Öztoprak, Makbule Ayaz, Mehmet Sakızcı, Mehmet Ali Doğan, Mehmet Yücel, Melihat Tüzün, Melahat Özcan Şener, Mine Poyraz, Müge Selçuk, Murat Tolga, Necmettin Özlü, Nihat Kahraman, Nurettin Akkaya, Oğulcan Öz, Orçun İlter, Özer Aktaş, Parvin Ghorbanzadeh Dizaji, Saeed Aghanejad, Sedanur Şimşek, Sema Öcal, Serap Soyaltın, Serdar Dartar, Serhat Diker, Seyit Taha Baydar, Sibel Keçeli, Suna Aktaş, Tamer Derican, Zekiye Akalın The “New Space” exhibition, which has been held regularly since 2011 by Gallery Soyut, which consists of 25×25 cm paintings and small-sized sculptures, and which will feature nearly 500 works by approximately 67 artists, will be held at Galeri Soyut / Çankaya between 9-30 December 2022 #yeniaralık#newspace#galerisoyut#galerisoyutçankaya#galerisoyutyıldız#ankara#artgallery#artankara#sanatgalerisi#sergi#sanat#soyutgaleri#exhibition#25x25#25x25cm#turkishpainting#artistanbul#soyut#sanatci#sanatçı#resim (Galeri Soyut) https://www.instagram.com/p/Cl3dMeUMjyJ/?igshid=NGJjMDIxMWI=
#yeniaralık#newspace#galerisoyut#galerisoyutçankaya#galerisoyutyıldız#ankara#artgallery#artankara#sanatgalerisi#sergi#sanat#soyutgaleri#exhibition#25x25#25x25cm#turkishpainting#artistanbul#soyut#sanatci#sanatçı#resim
1 note
·
View note
Text
UTİKAD ve Demiryolu Taşımacılığı Derneği (DTD) arasında iş birliği protokolü imzalandı https://ift.tt/oJhfKY1
UTİKAD ve Demiryolu Taşımacılığı Derneği (DTD) arasında iş birliği protokolü imzalandı
UTİKAD ve Demiryolu Taşımacılığı Derneği (DTD) arasında iş birliği protokolü imzalandı
3 Ekim 2022 Pazartesi günü UTİKAD ve Demiryolu Taşımacılığı Derneği Yön. Kurulu Üyelerinin UTİKAD dernek ofisinde bir araya geldiği toplantı sonrasında UTİKAD Başkanı Ayşem Ulusoy ve Demiryolu Taşımacılığı Derneği Başkanı Ali Ercan Güleç arasında iş birliği protokolü imzalandı.
İmza törenine UTİKAD Yönetim Kurulu Üyesi Sibel Gültekin Karagöz, UTİKAD Yönetim Kurulu Üyesi Arkın Obdan, UTİKAD Genel Müdürü Alperen Güler, DTD Başkan Yardımcısı Onur Küçükakdere, DTD Başkan Yardımcısı Tufan Başarır, DTD Genel Sekreteri İbrahim Öz, DTD Genel Müdür Yardımcısı Nükhet Işıkoğlu, DTD Üyesi Levent Muammer Meriçli, DTD Üyesi Asım Süzen katılım gösterdi.
UTİKAD ve Demiryolu Taşımacılığı Derneği (DTD) arasında iş birliği protokolü imzalandı 2
UTİKAD ve Demiryolu Taşımacılığı Derneği (DTD) arasında iş birliği protokolü imzalandı
from 0 554 1730000 I [email protected] / Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/UTZheg8 via IFTTT
0 notes
Text
Son dakika!Dink cinayeti davasında karar çıktı
Son dakika!Dink cinayeti davasında karar çıktı
Hrant Dink davasında karar açıklanıyor… FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, Ekrem Dumanlı, Adem Yavuz Arslan’ın da bulunduğu 13 firari sanığın dosyasının ayrılmasına karar verildi. Ercan Gün’e silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 10 yıl hapis cezası verildi
View On WordPress
0 notes
Text
Öz kızından çocuğu olan babanın cezası belli oldu
Son Dakika https://www.sondakikadunya.com.tr/oz-kizindan-cocugu-olan-babanin-cezasi-belli-oldu-163685-09/
Öz kızından çocuğu olan babanın cezası belli oldu
Aydın’ın Karpuzlu ilçesinde, evli olan öz kızı H.A.’ya (20) cinsel saldırıda bulunduğu ve kızının 2 yaşındaki çocuğunun babası olduğu DNA testiyle belirlenen Ercan K. (64), ‘Nitelikli cinsel istismar’ suçundan yargılandığı davada, 22 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.
#sondakika #haber #haberler #gündem #Türkiye #istanbul #bursa #ankara #adıyaman #düzce #trabzon #mersin #izmir #adana #antalya #diyarbakır #kars #van #sivas #ensonhaber #sonhaber
0 notes
Text
Sardunya ya da Meditasyonun Dönüştürücü Gücü / Bora Ercan
Şair Gülten Akın’ın İlkyaz adlı şiiri ‘Ah kimselerin vakti yok /Durup ince şeyleri anlamaya, dizeleriyle başlar. Oysa, ah evet, çünkü güzel şeyler sanılacağının tersiyle maddi varlıkla pek de ilgili değildir. Maddi varlık insan için bir tatminsizlikler okyanusudur. Bu maddi bağları bir kenara bıraktığımız zaman varlığımızın önünde kendimize inşa ettiğimiz engeller de ortadan kalkmış olur.
Dün akşam meditasyon uygulamaları sonrasında bir soru geldi. Bir iş insanı iflas etmiş (genel bir bakış açısıyla başına çok kötü bir şey gelmiş bu kişinin), şimdi bu kişi nasıl olumlu olacak? Öncelikle biz meditasyonu yanlış anlıyoruz. Meditasyon olumlu olmak değildir. Olayları ve olguları olduğu gibi görebilmektir. Öte yandan, bir ilaç da değildir. İş insanının işleri kötü gitmiş, iflas etmiş, belki de hayırlı olmuş, hayata başka bir açıdan bakmayı öğrenecek. Bilemeyiz, ama bu duruma üzülmek ya da sevinmek bizim işimiz değil. Bizim işimiz kendimizden yola çıkarak yaşamı olduğu gibi görmek ve yapılması gerekeni yapılması gereken zamanda yapmaktır (ya da yapmamaktır, tercih bizimdir).
Varoluşu kendimiz dışındaki maddi ve manevi olaylara öncelikli olarak bağladığımızda varoluşun büyüsü (eğer varsa) anlamını büyük bir ölçüde yitirecektir. Benim varlığımın ölçüsü sadece kendimim, başka bir hiçbir şey değil. Dolayısıyla, bu varoluşu (varlığından eminsek) bütün olarak algılama cesaretinde miyiz? Varoluşun içinde yokoluşu, ve tersi, yokoluşun içinde varoluşu barındırdığı gerçeğiyle yüzleşebilecek miyiz? (Olumluluk, mutluluk, iyi oluş gibi kelimeleri kullanmadığımı vurgulamalıyım, zira bizde mutluluk gündelik anlamıyla baskın.)
Yanık sesiyle Hüsnü Arkan sardunya için, tutmasa düşecek dünya, yuvarlanıp kör boşluğa…diyor… işte gecekondu çiçeği sardunya kar kış yaz demeden yaşayan, değil ki Akdeniz’in her yerinde, 4000 metre yüksekteki Lhasa’da bile gördüğüm sardunya, hem de anavatanı Güney Afrika olan çiçek… yaprağını yiyemeyiz, yasemin gibi buram buram tütmez, gövdesi kırılgan görünür, ama işte tüm varoluşu gözler, izler, olduğu ortamı anlar, algılar. Bu nedenle yeryuvarlağını da tutar. İşte, sardunyalar bize yaşam için örnek. Sadece şairin dediği güzellik değil onlar şarkının dediği dünyayı tutması da değil, biziz.
Her an kendine özgüdür. Bu kendine özgülük kişisel yaşamımızın çok ötesinde tüm varlıklar içindir. 1000 yıllık bir zeytin ağacı da her anı o kendine özgülüyle yaşar, günışığı değişir, mevsim değişir, rüzgar değişir… kıyıya vuran dalgalar da, tenimiz de, toprak da… bizler bu değişimin hem öznesiyiz hem de nesnesi. Bütünlük de işte buradadır hem nesne olmak hem de özne.
Günümüzün maddi dünyasının algı yoğunluğunun ve yanıltıcı maddi zenginliğinin altında ezilen, bunalan, kendi öz benliğinden uzaklaşan, kopan insanın, kendi sadeliğini deneyimleyebilmesi için yine ve her zaman meditasyon.
6 notes
·
View notes
Photo
Sandal Ağacı Yağı & Faydaları Uzun bir tarihi geçmişi ile sandal ağacı, Asya ülkelerinin yanı sıra Hindistan’daki pek çok kutsal ritüelin temel bileşenlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Hem bedensel hem de zihinsel boyutta canlandırıcı etkilere sahip olan ve mucizevi etkileri ile bilinen sandal ağacı, dünya genelinde özellikle cilt bakımı ve kozmetik ürünlerinde sıkça kullanılmaktadır. Odunsu ve yumuşak, tatlı ama güçlü kokusu, saatlerce kalıcıdır ve ruhunuzun sakinleşmesine yardımcı olur. Özellikle Hint kültüründe, sandal ağacı yüzyıllar boyunca hayatın pek çok aşamasının vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Kutsal ritüel ve törenlerde kullanılmasının dışında, geleneksel cilt bakımlarında ve tıbbi uygulamalarda da sıklıkla kullanılmaktadır. Ayrıca, bazı yemek tariflerinde kullanıldığı da görülmektedir. Bu yazıda, sandal ağacından elde edilen öz yağı biraz daha yakından tanıyacağız. Bedensel ve zihinsel boyuttaki faydalarından, kullanım alanlarından, cilt lekeleri ve saç sağlığı üzerindeki etkilerinden bahsedeceğiz. Hadi başlayalım! İçeriğin devamı için sitemizi ziyaret ediniz... Chef :Ercan YURTSEVER https://lezzettutkum.com/saglikli-beslenme/sandal-agaci-yagi-ve-faydalari/ #Turkey #Antalya #medicine #herb #aromatherapy #spice #treatment #ingredients #food #foodporn #foodie #foodpicoftheday #foodpic #foodgasm #instafood #yummie #condiment #cure #perfume #health #aromatic #homeopathy #wood #salt #relaxation #smell #sandalağacı (Antalya, Turkey) https://www.instagram.com/p/CEKWMRdg0BK/?igshid=18yp30phswmim
#turkey#antalya#medicine#herb#aromatherapy#spice#treatment#ingredients#food#foodporn#foodie#foodpicoftheday#foodpic#foodgasm#instafood#yummie#condiment#cure#perfume#health#aromatic#homeopathy#wood#salt#relaxation#smell#sandalağacı
0 notes
Photo
Galeri Soyut’un 2011’den itibaren düzenli olarak gerçekleştirdiği, tamamı 25×25 cm resim ve küçük boyutlu heykellerden oluşan, yaklaşık 50 sanatçının, 350’e yakın eserin yer alacağı “Yeni Aralık” sergisi, 9 – 30 Aralık 2022 tarihlerinde Galeri Soyut / Çankaya’da izlenebilir. Ayrıca sergiyi web sitemizden izleyebilirsiniz. https://www.galerisoyut.com.tr/yeni-aralik-2022/ Sergiye katılan sanatçılar: Adem Başpınar, Ayhan Çetin, Ayşe Ergüner, Azimet Karaman, Baran Kamiloğlu, Bengü Bahar, Binnur Yücebaş, Buse Fulürya, Canseven Bahçeci, Ceren Çağlar, Derya Yıldız, Doğan Karakılıç, Ercan Ayçiçek, Emine Bıyıklı, Emrah Emir, Erol Pelioğlu, Fikriye Atik Güneş, Güler Genç Erol, Güray Uygun, Hakan Eraslan, Halil Coşkun, Hamdi Eser, Hasan Basri İnan, Hatice Aras, Hira Yılmaz, Ilgın Erdem, İrem Koçan, Kadir Öztoprak, Makbule Ayaz, Mehmet Ali Doğan, Mehmet Yücel, Melihat Tüzün, Mine Poyraz, Murat Tolga, Necmettin Özlü, Nurettin Akkaya, Oğulcan Öz, Orçun İlter, Özer Aktaş, Sedanur Şimşek, Serdar Dartar, Serhat Diker, Seyit Taha Baydar, Sibel Keçeli, Suna Aktaş, Tamer Derican, Zekiye Akalın The “New Space” exhibition, which has been held regularly since 2011 by Gallery Soyut, which consists of 25×25 cm paintings and small-sized sculptures, and which will feature nearly 350 works by approximately 50 artists, will be held at Galeri Soyut / Çankaya between 9-30 December 2022 #yeniaralık#newspace#galerisoyut#galerisoyutçankaya#galerisoyutyıldız#ankara#artgallery#artankara#sanatgalerisi#sergi#sanat#soyutgaleri#exhibition#25x25#25x25cm#turkishpainting#artistanbul#soyut#sanatci#sanatçı#resim (Galeri Soyut) https://www.instagram.com/p/ClyI6cjs3Zh/?igshid=NGJjMDIxMWI=
#yeniaralık#newspace#galerisoyut#galerisoyutçankaya#galerisoyutyıldız#ankara#artgallery#artankara#sanatgalerisi#sergi#sanat#soyutgaleri#exhibition#25x25#25x25cm#turkishpainting#artistanbul#soyut#sanatci#sanatçı#resim
0 notes
Photo
Tarih ve Saat: 15 Eylül-3 Kasım
Buluşma Saati: 20.00-22.00
Buluşma Yeri: Zoom Online
Bu Mindfulness Programı 8 hafta içerisinde sinir sisteminizi yakından tanıma, esnek dayanıklılığını geliştirme, bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış Budist psikoloji ışığında zihnimize bakma ve her türlü zorlu durum içinde duygulara ve kötü senaryolara kapılmadan esenliğimizi korumamızı sağlayan Mindfulness yöntemleri içermektedir.
8 hafta düzenli buluşacağımız BMP Mindfulness programının altyapısını aynı zamanda Somatic Experiencing terapisti olan ve şu anda Oxford’da MBCT master’ı yapan Breathing Mind ekolünün kurucusu David Cornwell’den aldığım eğitim doğrultusunda; kendi meditasyon pratiğim ve farklı eğitimlerden aldığım bilgiler ışığında şekillendiriyorum.
Mindfulness’ın esaslarının yanı sıra, Steven Porgess’in Polyvagal teorisi ve Peter Levine’ın sinir sistemi bilgisi, nörosepsiyon, nöroplastisite ve beyin hakkında araştırmaları inceleyerek yaşamın merkezinde meditasyon ve somatik pratiklerle öz düzenleme ve Mindfulness’ı deneyimlemeyi araştıracağız.
İÇERİK ve EĞİTİM HAKKINDA
· Buluşmalarda odağımız teori anlatımına daha günlük ve anlaşılabilir dilden yaklaşarak, özünde yargısızlık, şefkat ve açıklık olan Mindfulness öğretisini harekete geçirmektir.
· Program esnasında benim ses kayıtlarımla meditasyon yönlendirmeleri almaya devam edeceksiniz.
· Yönlendirmeli meditasyon süreleri 3, 15, 20, 30 ve 40 dakika uzunlukta olacak, böylelikle gün içinde siz de ekstra bir strese girmeden ne kadar zaman ayırabiliyorsanız, o pratiği yapabileceksiniz.
· Kitap kaynaklarım her zaman değişiyor fakat Mindfulness öğretinin ustası Thich Nhat Hanh; yanı sıra Eckhart Tolle, Jon Kabatt Zinn, Gabor Mate, Dan Siegel, Tara Brach, ve Louis Cozolino gibi bilimsel ve spiritüel bilginin önde gelen isimlerinden paylaşımlar yapacağım.
· Gözlemlediğim her programa katılan öğrencilerin ihtiyaçları ve öğrenme şekilleri farklı oluyor. Mindfulness öğretisinin temeline ve sadeliğine bağlı kalarak o anki ihtiyacımıza göre şekillenmesine ve yaratıcılığımızı kullanmaya farklı yollarla alan açacağız.
· Hepimizde farkındalık temelli zihnin saf hâlleri mevcut, bu eğitim didaktik bir öğretiden ziyade unuttuklarımızı hatırlama ve hayata geçirme odaklıdır.
· Eğitime eksiksiz katılanlara Breathing Mind Katılım Sertifikası verilecektir.
PROGRAM ÜCRETİ:
Program 5 Eylül’e kadar 400 TL.
15 Eylül’den itibaren 500 TL’dir.
Eğer eğitime katılmak istiyor fakat yeterli bütçe ayıramıyorsanız, iki kişiye burs verilecektir. Bir kişi %50, bir kişi ise %100 burstan faydalanabilecektir.
*Bu iki kişiden birisi iseniz; eğitime burslu katılmak için bir başvuru yazısı yazmanızı rica ediyorum.
Tarih: 15 Eylül-3 Kasım (Her Salı, 8 Hafta Boyunca)
Buluşma Saati: 20.00-22.00
Bilgi ve Kayıt: [email protected]
Hande Akmehmetoğlu Kimdir?
Hande Akmehmetoğlu, 2011 yılında düzenli olarak Yoga ve Meditasyon pratiğine başladıktan sonra Yoga’nın sadece dört duvar arasında yapılan bir uygulama değil, tüm hayatı kapsayan kalp ve akıl bilimi olduğunu farketti. Yoga ve meditasyon yolunda daha çok zaman geçirdikçe, kalbininin pusulasını tamamen eğitmenlik yapmaya çevirdi.
İlk eğitimini 2014 yılında Bora Ercan, Hamsa Saraswati ve Gayatri Ji’den Sivananda Yoga Eğitmenlik Eğitimi olarak aldı. Daha sonra farklı bir yoldan beslenmek için Angela Farmer ve Victor Van Kooten’ın 2015 yılındaki yoga kursuna katıldı ve bu tecrübe yoga yolunu şekillendirdi. 2017-2018 yılında aldığı Breathing Mind Mindfulness Koçluk Eğitimi ile Mindfulness konusunda çalışmaya başladı ve Ekim 2019 yılında başlayan BMP Mindfulness Koçluğu eğitimine asistanlık yaptı. Pandemi döneminde travma odaklı yoga ve Mindfulness atölyeleri, webinarlar ve seminerlere katılan Hande, eğitimine aynı zamanda öğrenci olarak da devam etmektedir.
Oasis Bomonti’de ve Nuve Yoga’da Yoga ve Mindfulness Meditasyon dersleri veren, 8 Haftalık Mindfulness Programları açan Hande, bunun yanı sıra Mindfulness Koçluğu yaparak, Meditasyon ile “olma hâli” ve koçluk ile “yapma hâli”nin mümkün olduğunu ve yaşamda birçok alanı dönüştürebileceğimizi danışanlarıyla beraber tecrübe ediyor.
#Mindfulness#8weekmindfulnessprogram#awareness#compassion#neuroplasticity#nervoussystem#handeakmehmetoglu
0 notes