#babanın
Explore tagged Tumblr posts
Text
Toplam yüz otuz sekiz not defteri... bunun dışında sürekli Robert'in beni yakalayacağı korkusu içindeydim... Ev trafiği, cenazeye gelenlerin, Italyanlar, Portekizliler, PolonyalIlar, Ruslar, Bavyeralılar'ın bir araya gelmelerinden beri kilitlendi.
Babam: "Bir numaralı düşünce: beynimin içine her şeyi tıkıştırabilirim. İki numaralı düşünce: beynimden her şeyi çekip çıkarabilirim." Bomboş bir beyinse, süreç tamamlanmamış da olsa, acıdan bütün bütüne kurtulmak demek. "İçine dikey olarak baktığım beynim." Babam.
"Beynimin sessizce çalıştığını keşfetmek." Babam.
Babamın notları arasında hayatının betimlemeleri ile ölümünün betimlemeleri durmaksızın yer değiştiriyor.
"Ölüm eşyaları."
Okuyorum: "Düşünme suçu esnasında bulunca kendimi... kaç kişiyle konuştum, sırf seslerini duymak için, bu yüzden de onlar için anlaşılmaz oldum... Yargılar. Beyindeki toplu mezarlar. Kafa tüm insanlarınki kadar hafif."
Ungenach, Thomas Bernhard
5 notes
·
View notes
Text
ben türk kadınıyım bu arada. bunun itibarına talibim.
8 notes
·
View notes
Text
Brezilya'da Adaletin Peşinde: Gislayne Silva de Deus'un Hikayesi
Brezilya’nın Roraima bölgesindeki Boa Vista’da yaşayan Gislayne Silva de Deus, henüz dokuz yaşındayken babası Givaldo Jose Vicente de Deus’un trajik bir şekilde hayatını kaybettiğini gördü. Givaldo, beş çocuk babası olarak, 1999 yılının Şubat ayında Asa Branca mahallesinde, 20 sterlinlik bir borç yüzünden çıkan bir tartışmanın ardından vurularak öldürüldü. Givaldo’nun, bir arkadaşla birlikte…
#Adalet#babanın ölümü#Boa Vista#Brezilya#Cinayet#Gislayne Silva de Deus#Givaldo Jose Vicente de Deus#Hukuk#Roraima#tutuklama
0 notes
Text
instagram
#Sadaka hastalık ve belayı defeder Anne babanın duâsı peygamberin ﷺ ümmetine duası gibidir#Instagram
0 notes
Text
#Unutulmuş geçim denen şeyler var.#Ruhun huzuru..bedenin sağlığı..anne babanın çağrısı..#Sevgi dolu bir buluşma..bir erkek kardeşin varlığı..bir çocuğun kahkahası..iyi bir arkadaş..#Kendini beğenmişlik.. Vaktinde kılınan namaz.. Gören göz...#Konuşan bir dil... iyi bir yemek... sağlık lüks bir mutluluktur.#Hamd daima ve daima Allah'a mahsustur..!!#...💗💞💗
0 notes
Text
Merhabalar arkadaşlar ben Ülkü 53 yaşında emekli öğretmenim hiç evlilik yapmadım babam 2001 yılında vefat etti anneme bakmam lazımdı çok isteyenim vardı ama annem yüzünden evlenmedim . Annem çok huysuz bir kadındı. Ne kaynanam olacak insana ne damadı olacak adama gün yüzü göstermezdi bu yüzden annem vefat edene kadar evlenmedim. Şuan 169 boyunda 68 kg ağırlığında saçları ağarmış yüzünde kırışıklıkları giderek çoğalmış biriyim.
Annem 2023 ten 24 e geçeceğimiz gün yani 31 Aralık günü vefat etti. Annenin babanın ölümüne sevinmez insan ama ben annemin ölümüne çok sevindim.
04 03.2024 günü başına gelenleri anlatmak istiyorum.
Sabah 9 gibi kapım çaldı gittiğimde yan komşunun 3 yaşındaki kızı Hülya kapıma gelmiş biraz onunla kapıda oynadım içeri girmedi bir türlü kapı eşiğinde oynadık o sırada benim karşı dairemdeki Serap hanım ve ev ahalisi ellerinde kutularla gidiyordu arkalarından seslendim ev sahibi kira yüzünden savcılıktan tahliye kararı almış polislerde evi bosalttırmak için gelmiş annelerinin yanına gittim hemen ne yapabilirsin ne yapmalıyım bilemedim 3 çocukları var en büyük lise 2 sınıfa gidiyor diğerleri 5 ve 2 yaşlarında . Bebekler yani sonuçta 5 ve 2 yaşlarındaki çocukları kapımı çalan Gönül hanımın evine bıraktık liseye giden Hurşit i eski öğretmen olduğum için ben alacaktım .
Okul dağılmış Hurşit gelmişti aç olduğunu biliyordum hemen bir tost yapıp meyve suyu ile birlikte verdim masada yemeğini yerken dikkatini çekti siki kalkmıştı belliydi. Acaba bir tarafım mı açık diyerek kontrol ettim açıkta hiçbir şey yoktu yemeği bitmiş tabağı masadan alırken tekrar baktım baya baya kalkmış mutfakta çok düşündüm hem genç hem yakışıklı uzun boylu gençken hayalini kurduğum bir erkek tipiydi aklım karıştı düşünemiyordum belki yarın saat mutfakta hayal kurarak kendimle oynadım medeni cesaretimi toplayıp yanına gittim ders kitaplarını çıkarmış ders çalışıyordu üzerimde pantolon vardı aklıma etek giyip frikik vermek azdırmak geldi gidip emekli olmadan önce okulda giyindiğim midi eteği giydim tam karşısında oturdum içimde iç çamaşırı yoktu mahsustan bacaklarımı aralayıp arasını görmesi için fırsat veriyordum Hurşit terledi belli ki benim hareketlerim azdırmıştı Hurşit i
Yerimden kalkıp bir bardak süt doldurup yanına gittim mahsustan sanki halıya takılmış gibi sütü üzerine söktüm hemen banyoya git geliyorum dedim gittiğimde soyunmuş sikini elinin altında saklıyordu güldüm duşu açtım altına soktum bende ıslanmış gibi yaptım elbiselerimle duşun altına girdim Hurşit in sırtını ovuyormuş gibi yapıyorum fakat okşuyordum. Hurşit ellerini yana bırakmış siki taş gibi olmuştu eğildim sikini ağzıma aldım emmeye başladım Hurşit tuhaf sesler çıkararak 2 dakika bile olmadan ağzıma boşaldı bütün döllerini tükürdüm tekrar ağzıma aldım sakso çekiyordum bir taraftan da üzerindeki elbiseleri tek tek çıkarıyordum ben de artık çıplaktım elinden tutup yatak odama götürdüm. Öpüşmeye başladık ikimizde acemi bir şekilde öpüşmeye devam ettik birden aklıma TV den porno video yayınlayan kanallardan birini açmak geldi aklıma ama hepsi kapalıydı bende aylardır elimi sürmediğim tableti alıp Yandex ten porno video açtım tam istediğim gibi bir videoyu açtım Hurşit bunlar ne yaparsa sende onu yap dedim videodaki erkek kadını yere yatırdı amını emmeye başladı Hurşit te benim amımı yalamaya başladı sonra erkek kadına sikini verdi ağzına aldı bende yaptım onlar 69 pozisyonuna geçti bizde geçtik artık sikiş başlamalıydı adam yerde kadın üst tarafta kadın erkeğin sikini tuttu bende aynı şekilde yaptım Sikini amıma sürterek kendi ellerimle sokmasına yardım ettim artık bakire değildim zevkten ne yaptığımı bilmiyordum videodakiler göt sikmeye başladı Hurşide söylediğim gibi onlar ne yaparsa sende yap demiştim sikini amımdan çıkartıp göt deliğime sokmaya başladı canım acıdı ama ayrı bir zevk alıyordum hayatımda hiç tatmadığım zevki küçük Hurşit bana yapıyordu ben titrerken Hurşit içime boşalmaya başladı. Artık Hurşit benim sikicim olmuştu ailesi ev bulana kadar Hurşit bende kaldı Hurşit her gün geliyor sikişiyoruz banyo yapıp annesinin yanına gidiyor.
68 notes
·
View notes
Text
Sen dik dur gerekirse ben eğilirim, sana zarar gelmesin diyen bir babanın kızıyım ben. Eğilmem, öyle kolay hiç düşmem.
127 notes
·
View notes
Text
Kibarlık budalasıyız.
Kopyacı bir milletiz.
Batı hayranıyız.
Batı yapıyorsa hemen taklit ederiz hatta fazlasıyla!
Ayakkabı ile evde gezeriz tak tak tak!
Evlerimiz de saray yani.
Bayağı zengin bir milletiz.
Neden mi?!
Dizileri izliyorum da bazen, ne kadar güzel batılılar gibi gayet kibar sol elle yemek yiyoruz, ufacıcık lokmalarla.
Hadi onu da bırakın be çubuklarla bile yemeğe başladık ne kadar ilerledik biz böyle!
Ailece harika bir ortamda çoluk çocuk kadehleri dolduruyoruz.
Ne var bunda yani kim diyor kötü örnek oluyorlar diye!
O onun sevgilisi bu bunun sevgilisi, ne mahsuru var canım!
Evlenmeden hamile kalmayı anne babalarımız büyük bir olgunlukla karşılıyor nede olsa her şey gençlikte olur!
Mahremiyet de neymiş, kaçıncı asırda yaşıyoruz!
Biz eski kafalı değiliz ki!
Geceleri öyle anne babanın dizinin dibinde oturmak yok, diskoteklerde, sokaklarda çılgın gibi eğleniyoruz, kim bakarsa baksın umrumuz mu!
Gençlik Özgür!
Ne anlayışlı anne babalar..! çocuklarımız yayıla yayıla otururlar karşımızda, otururlar tabii canım onların da evi değil mi!
Reytingleri artan modern tesettürlü diziler bile çekiliyor artık!
Ne kadar güzel yüzlerinde makyaj, başlarında rengârenk örtüler, vücuda yapışmış sımsıkı elbiseler, ama olsun!
Her gün reytingleri artıyor ya!
Ne kadar güzel bir örnek veriyorlar yaşasınnnnn!
82 notes
·
View notes
Text
Özür dilerim çocuk!
Devlet ve toplum kavramlarını, güç ve iktidar meselelerini, dürüstlük ve namusluluk manzumunu senin minik bileklerinde tecelli ettirdik!
Koca koca adamlar, koskoca ordu, koskoca emniyet ve yargı teşkilatı, senin minik bileklerine kelepçeli zincir vurarak Vatanın bekasını kurtarmıştık!
Generaller ayakta alkışladı senin tutuklanmanı, siyasiler saatlerce beyanat verdi aleyhine! Din adamları kürsülerde hönkürdüler kaç cuma vaazında avazları çıktığı kadar!
Mevzu bahis Vatandı ve gerisi teferruattı!
Toplumsal ahlakı inşa ediyorduk! İbret olsun diye senden sonra gelenlere:
“Aç kalsanız da bir dilim baklava yerseniz, başınıza bunlar gelir” demek istemiştik!
Açlığa ve yoksulluğa sabredecek ve zenginlerden 500 sene önce cennete gidecektik! Senin minik bileklerine vurduğumuz kelepçeli zincirin kilidiydi aslında bizim cennetin kapı anahtarı!
Büyük çalmayı öğütlüyorduk! Bir dilim baklava namussuz adamların işiydi ve günahtı, ayıptı, SUÇTU!
Oysa çok büyük çalıp; “ önümüze yatacak dümbükler” satın alabilir, hacca gidip resim atabilir, cami yaptırıp kendimizi temiz vatanperver mümin yapabilirdik!
Sen küçük ellerinle küçük bir dilim baklava çaldın! Sinirimiz bozuldu!
Oysa “bizim memurumuz işini bilirdi” ….!
Bir kereden bir şey olmazdı! Aslında onlar gemi değil “gemicikti”…!
Anamızı da alıp sürtük, çürük, illet ve zillet olduğumuz günden beri Büyük Çalanları alkışlıyoruz!
Senden özür dilerim çocuk! Aç kalmaya isyan etmiş, babanın alamadığı baklavaya ve o baklavanın vitrinde sergilendiği düzene el uzatmıştın!
Anlamadık seni çocuk ! Şimdi açlığa mahkum, yoksulluğa prangalı ayaklarımızla, ellerimizdeki kelepçeler bize baklavayı bile çaldıramıyor!
Bir baklava bile çalamıyoruz çocuk!
Ne cesurmuşsun be çocuk! Nasıl da düzene isyan edip minik ellerinle o baklavaya uzandın!
Şimdi eli uzunları beraat ettiren düzende senden özür diliyorum!
Tüm aymazlığımız, sabırlı cennet hayallerimizle önünde diz çöküyoruz!
ADÂLET RUHUNA FATİHA
134 notes
·
View notes
Text
Gebeliğimin son dem'lerindeyim bu 9 aylık süreci kimse ile paylaşmayı mahremiyet açısından doğru bulmadım , en yakın arkadaşlarıma bile ben hamileyim diyemedim , kurs hocalarımın haberi bile yok , bu sene kızım için evimi medrese belleyeceğim ona güzel Anne olmayı öğreneceğim bir 365 gün beni bekliyor..
Bu süreçte mahremiyetime dikkat edip süreci benim için kolaylaştıran kıymetli eşime teşekkür etmeyi kendime borç bilirim..
Anneannem hep derdiki "kızım varacağın yolu varmadan söyleme ", ben vardımmı varirmıyım bilmiyorum ... umarım kızımı sağlıkla kucağıma alabilirim. ,olurda bir aksilik olur diye ona bu dijital günlüğümden bir not bırakmak istiyorum , Olurda hak baki olur ömür nihayete ererse her satırında beni hissetsin istiyorum.. bu yazıyı duygusal hamilelik anlarımda yazdığım için belki uzun diye birçoğunuz okumyacaksınız ama biliyorum kızım okuyacak inşaallah..
"Kıymetli kızım Allah resulunun hadisine binânen bir hadise nisbeten bu isimle adlandırmak istedim seni.
Resulullah onu (hz. Aişe) 'yi çok severdi. Ona 'Hümeyra' lâkabini vermis ve: "Dininizin yarisini bu Hümeyra'dan aliniz" .. buyurmuştur.
Sevgili hümeyram.. Erdemli bir insan olmanı o günlere eriştiğinde senin yanında olmayı Rabbimden niyaz ediyorum.. Dilerimki ilimde çok iyi yerlere gelirsin şayet ilimle meşgul olursan o ilimlede amel edebilirsen inşaallahuteala yari yolda kalmazsın, Büyüklerine ve Babacığına hürmetli olmanı ,haklıykende susmanı, çok konuşmanın çok sikayet etmenin elem getirdiğini bilerek tecrube ettiğim için az ve yerinde konuşmanı tavsiye ediyorum sana.
Yaşıtlarinin ve çağın ötesinde bir genç olmanı , zamanını bereketli ve değerli gecirmenin hâzına varabilecek bir ömür gecirince ebedi alemde rahat edeceğinin garantisini vererek sözlerimi uzatmadan noktalamayı isterim ... sevgili kızım sana hakkı ve sabrı tavsiye ediyorum.. Babanın ve benim seni dört gözle evimize gelmeni beklediğimiz günlerin mesudiyeti ile 9 ay yaşadığımızı bildirmek isterim sana. Sana seni çok sevdiğimi söylemeliyim.. şayet doğum sürecimde hayırla geçer ise Babacığinla seni cok güzel yetistireceğiz lakin aksi takdirde baban hep seninle olacak inşaallah.
Seni Henüz görmedigim inci gözlerinden öpüyorum ...
16 eylül pazartesi
13 Rebi-ül evvel 1446🌿
80 notes
·
View notes
Text
BURSA'DA ZAMAN - 2
Bu ilk seferin ardından sürekli Meltem Ablayı düşünüyordum. Bir daha ne zaman görüşecektik acaba? Çok uzatmadan mesaj attı "Yarın sabahtan gel. Çocuklar okul pikniğine, annem de güne gidecek".
Sabahtan okulu asıp soluğu onun evinde aldım. Çok arzuluyordum onu. Bu sefer vaktimiz vardı geniş geniş sevişebilirdik. Salonda kanepede dizlerine yattım. Saçlarımı okşarken ben de parmaklarına öpücükler konduruyordum. Elini göğsüme attı, kravatımı çözüp okul gömleğimin düğmelerini açtı. Yavaş yavaş göğsümü ve göğüs kıllarımı okşadı.
"İlk kez senin kadar genç bir sevgilim oluyor" dedi. "Çok garip, bazen erkek bazen çocuk gibi görünüyorsun" Kanepede yeniden oturur pozisyona geçip elini bacak arama, hafiften sertleşmeye başlayan sikimin üstüne koydum.
"Bak şimdi gayet erkek gibi görünüyorsun" deyince ikimiz de güldük. Tişörtünü sıyırıp göğüslerine yumuldum hemen. Aslında haklıydı. Toy hallerim bazen çocuksu görünmeme sebep oluyordu ama beni azdırınca tek düşüncesi onu altına alıp sikmek olan bir erkek çıkıyordu içimden. Meltem Abla da gözüme bazen annem, bazen sevgilim gibi görünüyordu. Dizlerine yatmak, göğüslerinde uyumak da istiyordum altımda saatlerce bağırta bağırta sikmek de.
Okul gömleğimi ve pantolonumu çıkarıp onu da soydum. Şimdi kanepede altıma almış, yüzünü boynunu göğüslerini öperken sikimi bacak arasına sürtüyordum. Meltem Abla azmaya başlayınca gözü dünyayı görmüyor sadece o anki zevkine odaklanıyordu; yine öyle oldu. Eliyle göğsünü ağzıma verip diğer eliyle de başımı bastırıyordu.
"Yala göğüslerimi, ısır!" dedi kendinden geçmiş bir şekilde. Daha da sert emmeye, yalamaya, ısırmaya başladım. Elimi aşağı götürüp sikimi amına denk getirmeye çalıştım ama doğru deliği bulamadığımı anlayınca o hemen elini attı ve sikimi amının dudaklarına dayadı. Tam olmasa da ıslanmaya başlamıştı. Sikimi yavaş yavaş sokmaya başladım. Yarrağım isminin hakkını veriyor daha tam ıslanıp açılmamış amını yara yara yolunu buluyordu. Biraz zorlayınca "Ihhhh" sesiyle kafası arkaya düştü. Daha da soktum, santim santim içine girip git gele başlayınca amının suyu deliğin her yerine yayıldı da biraz rahatladı. Çok büyük bir kadın değildi ama altımda sikilirken iyice küçücük kalıyordu. Her yerini öpüp hızlanmaya başladım. Sert sert vuruyordum şimdi amına. Yine o kadın kokusu kapladı odayı. Dünyanın en mahrem kokusu bir kadının sikilirken aldığı zevke eşlik eden am suyu kokusu gibi geldi o an bana.
Sikimi çıkarıp köküne kadar hızla sokarken çığlık atmaya başladı. Çığlıklar önce Ohhlamaya ardından da derin bir boşalmaya döndü. Son bir kez köküne kadar sokunca amı hafifçe bollaştı ve ıslandı. Ben de son darbelerimi vururken artık am suyu göletindeydim. Am sularına karışacak şekilde boşaldım içine. Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim karışmış kendimi zamansız bir mekanda bulmuş gibiydim boşalırken. Üstüne yığılıp kaldım. Az sonra kendine gelince "Nefes alamıyorum koca oğlan" deyip yana itti beni. Sonra göğsüme başını koyup yattı bir süre. Erkekliğin ne demek olduğunu madde madde öğreniyordum sanki: Kadınını sekse doyuracaksın, onu güvenli bir şekilde göğsünde yatıracaksın. Bu arada gözüm salonun penceresine vuran su damlalarına takıldı. Yağmur başlamıştı.
Kendimize gelince konuşmaya başladık. Serhat Abi giderken aramızda ortaya çıkan çekim tesadüf değilmiş, Serhat Abi "Ben yokken Mete sana iyi bakar" demiş.
"Peki İsmail Abiyle aran nasıl?" dedim,
"Yok bi aramız, ilk evlendiğimde arada benimle yatardı ama çocuklardan sonra ayda yılda bire düştü" dedi. Yatakları da ayırmışlar uyuyamıyorum bahanesiyle.
"Sen nasılsın peki?" dedi "annenle babanın kaybından sonra?" Yaramı böyle birden kurcalamasını beklemiyordum.
"Bilmiyorum" dedim "sanırım seninle olmaya başladıktan sonra daha iyiyim. Daha doğrusu Serhat Abiyle seni kamelyada sevişirken gördüğümden beri." İrkildi, şok olma sırası ondaydı ama bir yandan da her konuyu böyle açık bir şekilde konuşabiliyor olmak rahatlatıyordu beni.
"Serhat yattığımızı bildiğini söyledi ama bizi gördüğünü bilmiyordum." Bir değil hem de iki kez onları gördüğümü hatta izlediğimi anlattım. Onları sevişirken görünce nasıl tahrik olduğumu, Serhat Abinin yerinde olmayı çok arzuladığımı... O da Serhat Abiyle nasıl başladıklarını anlattı, bir sene önce başlamışlar sevişmeye. Serhat Abinin başka kız arkadaşları da oluyormuş, teyzem ve eniştemin gözünde sevişmelerini gizlemek için dert etmiyormuş başka kadınları. Kendisinin Serhat Abiden önce bir kaç kaçamak ilişkisi olmuş ama sonrasında olmamış, ben ilkmişim. Şimdi yalan söylüyor gibi geliyor ama o zamanlar her dediğine inanıyordum.
Kalkıp duşa gitti. Onu beklerken düşünmeye başladım: Benimle zevk aldığı için mi sevişiyordu yoksa o da bana acıyor muydu? Yaşadığım felaket sonrası herkes bana o kadar iyi davranıyordu ki, bu etrafımı saran iyilik hâlesi normale dönmemi de engelliyordu.
Duştan çıkınca "hadi sen de duş al koca oğlan, ter içinde kaldın" deyip beni de duşa yolladı. Duş alıp çamaşır makinasının üstündeki havluya sarınıp salona döndüm. Gözü havludaydı.
"İsmail'in havlusu o, yenisini verseydim keşke" dedi. Bir erkeğin evinde karısını sikip havlusunu kullanmak o yaşta da tahrik edici geliyordu bana. Hele ki bu adamın hamamda bana ellemeye çalışan bir adam olduğunu düşününce "öyle değil böyle yapılır o iş" diye düşünüp yeniden tahrik olmaya başladım.
"Çıkarayım istersen" deyip havlunun önünü açtım, sikim yeniden sertleşmeye başlamıştı.
"Çıkar tabii aşkım" deyip önünde sallanan aletimi eline aldı, dudağına götürüp önce altını sonra taşaklarımı yalamaya başladı. Otuzbir çekmek gibi değildi, çok garip bir zevk alıyordum. Sikim kalkınca hemen başının gövdesine birleştiği yerin altını yalamaya başladı. En zevk veren kısmın burası olduğunu o an anladım. Dil darbeleri sonunda boşalacağımı hissedince hemen geri çekti kendini.
"Dur bakalım beni sikmeden boşalmak yok" dedi ve açık kanepenin üstüne domaldı "hadi sen de beni yala" dedi. Eğilip kalçalarını ayırdım ve yalamaya başladım. Çıkardığı seslerden neresini nasıl yalamam gerektiğini anlamaya çalışıyordum. Tükürüklerime karışan am suyunun kokusu yine başımı döndürmeye başladı. Amından klitorisine geçince Ohhlamaları arttı. En zevk aldığı yer klitorisiydi. Dudaklarım arasına sıkıştırıp dil darbeleri atmayı ilk orada öğrendim, çok tahrik olmuştu bundan.
"Yeter! Sik hadi!" dedi. Ayağa kalkıp ıslanmış amına dayadım sikimi. Önce başını sonra beklemeden köküne kadar soktum. Tutunmak için omuzlarına koydum ellerimi, öne kaçmaya çalışınca omuzlarından tutup kaçmasını engelledim. Derin bir "Ohh" sesi çıktı Meltem Abladan. Geri çekip git gele başladım. Her dayandığımda köküne kadar sokuyordum, Meltem Abla hem iyice ıslanmaya hem de daha yüksek sesle bağırmaya başladı. Ona zevk verdikçe ben de zevke geliyordum. Hızlanmaya başladım. Geri çekip sertçe sokunca çığlıkları artıyordu.
Nefes nefese kaldık. O da boşalmaya yaklaşıyordu ama aldığımız zevki arttırmaya çalışıyordu. "Dur" dedi. İçinden çıkarıp beni sırt üstü yatağa yatırdı. Üstüme çıkıp kolayca içine aldı sikimi ve hızla üzerimde yaylanırken az önceki noktaya geldi hemen. Elini bacak arasına atıp klitorisiyle oynamaya başladı. Hem sikimi en derinine kadar alıp hem de kendini okşuyordu. Artık benim de dayanacak halim kalmamıştı tam boşalmaya başlayınca o da hemen kendini ayarladı ve benimle beraber boşalmaya başladı. İçine tazyikli bir şekilde döllerimi fışkırttım.
Yorgun argın üstüme yığıldı. Yine sırılsıklam olmuştu her yerimiz. Dışarıda yağmur şiddetini arttırmış camları dövmeye başlamıştı. Yavaşça yana inip yine arkasını döndü, arkadan sarıldım Meltem Ablaya. Uyuklamaya başladık.
Ne kadar uyuduk bilmiyorum ama az sonra zilin sesini duyunca hemen fırladık yattığımız yerden. Camdan aşağı bakınca çocukların geldiğini anladı, "çabuk giyin çık" dedi. Apış aram yapış yapış donumu pantolonumu üniformamı giyip hemen dışarı attım kendimi. Merdivenlerden inerken çocuklarla karşılaştım.
"Okula mı gidiyon Mete Abi?" dedi Selin utangaç utangaç gülümseyerek. İlerleyen yıllarda yaşayacaklarımızdan henüz ne onun haberi vardı ne de benim.
"Evet, bugün ilk dersler boştu o yüzden geç gidiyorum" dedim o an ilk aklıma gelen sözler olduğu için.
"Biz de pikniğe gittik ama yağmur hızlanınca öğretmen erkenden eve yolladı, yoksa akşama kadar top oynayıp ip atlayacaktık" derken Berkay "hadi çabuk, çok ıslandık zaten" deyip sinirli sinirli çekiştirdi kardeşini. Ben de yavaşça apartman kapısından süzülüp kendimi sokağa attım.
Neyse, ucuz atlatmıştık yine. Kendimi sevişmenin hazzına öyle kaptırmıştım ki ne çocuklara ne kocasına yakalanabileceğimiz aklımın ucundan geçmiyordu. Biraz da şok olmuştum apar topar evden kaçmak zorunda kalınca.
Sokağa çıkınca yapış yapış halim rahatsız etti beni. Eve gitmeme daha 2 saat vardı. Hava da sokaklarda dolaşmaya uygun değildi. 'Kaplıcaya gideyim' dedim içimden. Yıkanmaya ve şu yapış yapış halimden kurtulmaya gidiyordum aklımca ama bilinçaltım belli ki İsmail Abiyle ilk karşılaşmamın rövanşını planlıyordu.
Kaplıcaya girip soyunup peştamali sarındım, bu saatte bir kaç kişi vardı sadece. İçerisi sıcaktı ama buhara gömmemişlerdi kaplıcayı. İsmail Abi beni görünce "Ooo Mete hoşgeldin, gel kese yapayım sana" dedi.
"Marka almadım abi, yıkanıp çıkacağım" deyince "siktir et markayı, benden olsun, geç" dedi. Geçen sefer Serhat Abinin yaptığı gibi peştamalı çözüp bacak aramı örtecek şekilde sikimin üstüne koyup oturdum mermer sekiye.
"Hayırdır bu saatte? Gece kamyonu devirdin de evde sular mı kesikti?" dedi gülerek. O sırada küçük kese mahallinde sikimden yükselen döl ve am suyu kokusu duyulmaya başladı.
"Bu koku ne lan? Biz alışmışız taşak kokusuna, am kokuyor burası sanki?" dedi. Bu sefer ben güldüm "okuldan kaçıp hatunla buluştum abi, ev ahalisi erkenden gelince de yıkanamadan kaçmak zorunda kaldım, ondan geldim hamama" dedim. Gözleri açıldı fal taşı gibi.
"Helal genç!" dedi. "Hakkını vermişsin hatunun belli ki!"
"Verdik abi, endişelenme sen!" dedim.
"Dur yıkayayım seni sonra da gusül abdesti alırsın" deyip su dökmeye başladı üstüme. Bu sefer beni yıkarken tavırları değişmişti, genç oğlan çocuğu değil olgun erkek yıkar gibi yıkadı. Geçen gün sikmeye kalkıştığı oğlan gitmiş bugün karısını saatlerce siken erkek gelmişti karşısına ama bilmiyordu tabii bu am kokusunun karısının amından geldiğini. Sikimi taşaklarımı iyice sabunladı "sen arkanı yıkarsın içeride" dedi elini götüme atmaya cesaret edemediğini belli edip. 'Hah şöyle!' dedim içimden "ben içerde yıkarım abi sıkıntı yok sen kalan kısımları hallet yeter" dedim. Güzelce yıkayıp keseledi, köpüklerle kaplayıp tertemiz yaptı beni.
"Sağol abi" deyip göbek taşına geçip uzandım biraz. Vaktim vardı daha. Gözlerimi kapatıp kaplıcanın içinde su seslerini dinlerken biraz önce altımda inlete inlete siktiğim Meltem Abla, bana bu seks ortamını sağlayan Serhat Abi, az önce karısını siktiğimden habersiz sikimi taşağımı yıkayan İsmail Abi, annelerini siktiğimden ve eve apar topar geldikleri için son anda evlerinden kaçtığımdan habersiz benimle sohbet eden çocuklar teker teker gözümün önünden geçti. Sonra annem, babam, ablam ve kız arkadaşım geldi aklıma. Ne ilk düşündüklerim sikimi kıpırdattı ne de sonrakiler kalbimi dağladı. Böyle bir şey miydi hayat? Acılarla zevklerin iç içe geçtiği, dün seni sikmeye kalkanın bugün taşaklarını yıkadığı, sana acıyan kadını altında acıta acıta zevkin doruklarına ulaştırdığın bir girdap mıydı hayat? Sonunda beni yutacak bir döngü müydü yaşadıklarım yoksa yeni gün, dünün küllerinden mi doğacaktı? Bunları düşünüp biraz uyuklayıp çıktım kaplıcadan. Her gün 'ben artık eski ben değilim' diyordum...
#sex hikayeleri#bursa#sex hikaye#evli çift#swinger çift#türk çift#bursanilüfer#bursa osmangazi#çekirge#kükürtlü#tophane
67 notes
·
View notes
Text
Buhâri ve Müslim'in Enes b. Malik'ten rivâyet ettiklerine göre Resalullah (s.a.v) şöyle buyurur:
"Kıyamet gününde cehennem ehlinden olan adama şöyle denir: Ne dersin, şu anda yeryüzündeki bütün servet senin olsaydı, kurtuluş için onu fidye olarak verir miydin?" Resûlullah (s.a.v) buyurur ki: "Adam, evet, der."' Yüce Allah söyle buyurur: "Ben senden bundan daha azını istemiştim Sen babanın sulbünde iken, bana şirk koşmayacağına dair senden söz almıştım. Fakat sen şirkten başka bir şeyi kabul etmedin."
|Buhârî, Enbiyâ; Müslim, Münafıkîn 51.
59 notes
·
View notes
Text
babanın hiçbir zaman silahı olmadı. onun tek silahı dilidir. konuşarak öldürür. konuşarak yaşatır.
174 notes
·
View notes
Text
Biliyorsun hala birine aşık olabilirim. Sana hiç benzemeyen çocuklarım olur. İsminin hiç anılmadığı bir hayat kurarım. Hayalimdeki yüzünü eksiltir zaman...
Biliyorsun. Herkes bir yolunu bulup tamamlanır aslında. Herkes unutur. Babanın cüzdanından çaldığın paralar gibidir bazı şeyler,belli oluncaya kadar devam edilir.
Biliyorsun. Unutabilirim. Zaten ben kimleri unutum. Onlardan biri olur,hayatımın en kullanılmayan yerine kaldırılır suretin. Tozlanırsın. Üsttün örtülür.
Biliyorsun. Seni sevdim. Bir gün kör olsaydın da severdim. Ellerin olmasaydı mesela. Ellerin olmasaydı sen bile kendini sevmezdin oysa...
Biliyorsun. Kimsenin tek bir seçeneği yok bu hayatta. Hala seni bana unuturacak insanlar tanıyabilirim. Başka bir ses kazınır kullaklarıma...
Biliyorsun. Herkesin kendini kurtaracak bir bahanesi var aslında. Oysa ölene kadar sevebilirdim seni eğer biraz yardım ettseydin bana...
56 notes
·
View notes
Text
HZ. Mevlana bir gün eve gelir, oğlunu üzgün görür. Sebebini sorar. Oğlu: “Hiç...” der. Hz. Mevlana dışarı çıkar. Kapıda asılı bir kurt postu vardır, onu alır üstüne giyer ve oğlunun yanına gelir. Ellerini havaya doğru açıp kurt gibi ulumaya başlar.
Oğlu babasının bu haline bakıp güler.
Hz. Mevlana:
“Evladım, gördün mü?” der. “Dünya dertleri de işte böyledir. Kurt, aslında korkutucu bir hayvandır. Ama sen o postun arkasında babanın olduğunu bildiğin için korkmadın ve güldün. İşte bütün dertlerin arkasında da Rabbinin bir hikmetinin olduğunu bil ve korkma, üzülme. Ona güven.”
56 notes
·
View notes
Note
sen bir babanın, kocanın, oğulun, kardeşinin ayıbısın
Babam beni çok sever.. karım yok... Oğullarımla bir sorunum yok ve kardeşlerim benimle övünüyor.. ya siz sayın terbiyesiz Anonim?
35 notes
·
View notes