#Ders Çıkartma
Explore tagged Tumblr posts
cuneytyardimci · 7 months ago
Text
Lao Tzu ve Han
LAO TZU ile HAN ‘IN ARKADAŞLIĞI Doğu medeniyetleri adeta, ahlak ile karılan hamuru maneviyat fırınında pişirilmiş, ara harç olarak içine adalet sürülmüş, üzeri de sevgiyle süslenmiş enfes bir pasta gibidir. Milat öncesinde Doğu aleminde bu enfes pastaları yapan üç büyük usta vardır: Buddha, Konfüçyüs ve Lao Tzu… Hemen hemen yerkürenin aynı bölgesinde yaşasalar da her üçünün de kendine ait…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
fisiltihaberleri · 1 year ago
Text
Tumblr media
Öğretmen eğitimleri önemli Yozgat Bozok Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Böyükata, Ankara’nın seçkin ve tanınan okullarından Zafer Koleji öğretmenleriyle de bir araya geldi. Zafer Koleji Ortaokul ve Lise Müdürü Yalçın Tolga Semen’in daveti üzerine, eğitim çalışmalarını destekleyici nitelikte 23 Ağustos 2023 Çarşamba günü düzenlenen “STEM ve Proje Danışmanlığı Eğitim Seminerleri Programı” kapsamında öğretmenlere yönelik gerçekleştirilen etkinliklerde Prof. Dr. Mustafa Böyükata, deneyim ve fikirlerini paylaştı.
Gün boyu süren programın sabah oturumu okulda STEM çalışmaları için öncülük eden ve programın gerçekleştirilmesine de önayak olan Kolejin STEM Bölüm Başkanı Hatice Atasakun’un “STEM Nedir? Niçin Gereklidir?” başlıklı sunumuyla başladı. Hatice Atasakun STEM yaklaşımının ne anlama geldiğine ve önemine ilişkin bilgiler paylaştı ve okulda STEM eğitim ile ilgili yapmayı planladıkları çalışmalar hakkında da bilgiler verdi.
Devamında Prof. Dr. Mustafa Böyükata, “STEM Uygulamalarında Proje Tabanlı Çalışmak” başlıklı konuşmasında günümüz dünyasında iyi eğitimli gençlerin daha donanımlı ve zamanı doğru anlayabilmesi için yapılabilecek çalışmalardan birinin de proje tabanlı faaliyetler olduğunu farklı yönleriyle ortaya koyup STEM uygulamalarının proje tabanlı yürütülmesinin gerekliliğini farklı örneklerle açıkladı.
Bu oturuma 60 civarında öğretmen katıldı. Etkileşimli ve tartışmalı bir atmosferde gerçekleştirilen sunumlarda katılımcıların kendilerini rahatça ifade edebildikleri ve tartışmaları sohbet havasında daha da geliştirdikleri gözlendi.
Öğleden sonraki oturumda “Proje Döngüsü Yönetimi” başlığı etrafında uygulamalı atölyelere yer verildi. Çeşitli branşlardan seçilen ve STEM konularıyla yakından ilgilenmesi beklenen 25 civarında öğretmenden oluşan bir gruba eğitim verildi.
İlk atölyede üçerli yedi gruba ayırdığı katılımcılara beyin fırtınası yaptıran Prof. Dr. Mustafa Böyükata, genelden özele doğru bir yol izleyerek proje fikri geliştirme stratejilerini gösterdi. Ele aldıkları her konu için grupların olumlu ve olumsuz yönlerden konuyu analiz ederek uygulanabilir bir proje tasarımında nelere dikkat edilmesi gerektiğini görmeleri sağlanmaya çalışıldı. Tartışmalar kısmi olarak derinleştirilerek kavramayı artırıcı bir yol izlendi.
İkinci atölye çalışmasında ise yedişerli üç grup oluşturularak ortak proje tasarımı, uygulama ve ürün elde etme süreçleri yaşatılarak anlatılmaya çalışıldı. Her grubun ürünlerini sunmalarına imkân verildi ve eleştirel bir yolla katılımcıların etkileşimi çoğaltıldı.
Katılan öğretmenlerin çok faydalı bir program olduğunu ifade ettikleri toplantıya ilişkin yaptıkları değerlendirmelerde, takım ve ekip çalışması, iletişim, disiplinler arası etkileşim, grup çalışması, işbirliği ve birlikte çalışma, farklı bakış açıları, fikir alışverişi, yarış ortamında en doğru için kurallara uygun hareket etme, proje hazırlamada sorun, amaç ve uygulama gibi stratejilere dönük önemli hatırlatmalar, tecrübe aktarımı, soyut kavramların somutlaştırılarak ifade edilmesi, yaprak-yaşayarak öğrenme, çok yönlü düşünme, açık ve anlaşılır olma, hedefe ulaşma yollarının tespiti, bilimsel öğrenme basamaklarını uygulayarak görme, öz denetim, çıktıların başkaları tarafından değerlendirilmesi, teşvik edici uygulamaları görme, zaman yönetimi, planlama, fikrin savunulması, eleştirel bakış, hatalardan ders çıkartma, daha kolay yöntemlerin bulunabileceği, sınırlı malzemeyle çalışma yapabilme, problem belirleme ve çözüm üretme, farkındalık gibi konuların çok iyi işlendiği, sıkılmadan pek çok bilgi edindiklerini ve devamının gelmesini arzuladıklarını ibelirttikleri görüldü.
Programla ilgili yaptığı değerlendirmede Prof. Dr. Mustafa Böyükata, “İlk kez ziyaret ettiğim kolejin yerleşkesine ve eğitim kompleksine girdiğimde bir üniversite ortamına girdiğim hissi oluştu. Daha ilk başta çok olumlu izlenim edindim. Henüz dersler başlamamışken öğretmenlerin böylesi eğitim etkinlileri ile destekleniyor olması son derece isabetlidir. Bir okulun kendi öğretmenlerinin eğitimini önemsemesi bence oldukça kıymetli ve gerekli bir çalışmadır. Pek çok okulda öğretmenler için gönüllü olarak verdiğim ve yer aldığım eğitim seminerlerinden sonra hep bir şeylerin yarım kaldığını hissederim. Bu seferde öyle oldu. Fakat öğretmenlerimizin kendilerinde var olan pek çok güzel yanı ve yeni şeyleri keşfe çıkmaya başladıklarını düşünüyorum. Bu harika bir başlangıçtır. Onların çabaları öğrencilerin eğitimlerine yansıyacak ve bu da özelde Türkiye’nin genelde de insanlığın geleceğine olumlu katkı sağlayacaktır. Böyle ümit ediyorum. Davetleri sebebiyle okul yönetimine ve bu programın gerçekleştirilmesindeki çabaları sebebiyle STEM Bölüm Başkanı Hatice Atasakun, yakın ilgileri sebebiyle Okul Geliştirme Direktörü Çiğdem Özgen ve Kolejin İnsan Kaynakları Uzmanı Funda Ekiz ile aktif katılım gösteren bütün öğretmenlerimize teşekkür ederim” dedi.
Programı koordine eden STEM Bölüm Başkanı Hatice Atasakun yaptığı değerlendirmede “Eğitim etkinliğinin çok faydalı ve verimli geçtiğini düşünüyorum. Prof. Dr. Mustafa Böyükata hocamızın öğretmenlere yaklaşım tarzı ve kurguları çok güzeldi. Anlatım tekniği, samimi yaklaşımı ve kurgulamaları insanlarda olumlu bir tutum geliştirdi. Öğleden sonraki eğitim ve atölye de çok güzeldi. Bence aktif katılım gayet iyiydi. Bu eğitim için daha geniş zaman ayrılmasının verimi artıracağını da gördük. Toplantıya katılan öğretmenlerimizden eğitimle ilgili olumlu geri dönütleri sürekli aldık” dedi ve özveride bulunarak kendileri için zaman ayırmasından dolayı Prof. Dr. Mustafa Böyükata’ya teşekkür etti. https://www.fisiltihaberleri.com/haber/ogretmen-egitimleri-onemli-9194.html
#FısıltıHABERLERİ #Fısıltı #Eğitim #Eğitmen #Öğretmen #MustafaBöyükata #Sakarya #Gündem #Haber #Medya #Sondakika #STEM #HaticeAtasakun
0 notes
ruhanikoala · 3 years ago
Text
13.03.2022
Çocukluğumdan beri beni göğe çıkartacak bir merdiven beklemiştim her zaman. Bazen yalpalanmış ve inanmamış, bazen ise bir umut hayallerime tutunup gözlerimi kapatarak o anın gelmesini bekler olmuştum. Tamı tamına 3 sene önce bunu buldum inanır mısınız ? Bulduğum zaman içimde ki duyguya o kadar yabancıydım ki ne olduğunu anlamadan içimi sarmaşık gibi dolamıştı bile. Bütün kaslarımı gevşetip beni sarmasına izin vermiştim ve sardıkça dünyanın o koca yükü, senelerimin verdiği o koca yükü git gide azaltıp yok etme derecesine getirecek kadar büyüktü. Bağımlısı olmuştum, her bir hücremi, hücresi ile birleştirmiştim ta ki bugüne dek. Artık çok farklı bir insanım. Her şeyin gerçek yüzünü görmüş bir kadın. Hayat koca bir ders çıkartma makinesiymiş meğerse ve ben de kurbanları arasında yer almaktaydım. An itibariyle kendimle savaşım başlamıştı. Ya galip geleceğim, ya da kaybedeceğim. Sonuç ne olursa olsun her zaman kendime baktığımda tebessüm edeceğim ve şu cümleleri fısıldayacağım ‘’ Bu dünya için yeterince iyisin. ‘’  
6 notes · View notes
kiriklarimdamezarlik · 5 years ago
Text
cümlelerim, durdukça durdu. katledildi, söndürüldü. acı haykırışları çarptı mı kulağına senin de. benim değil kulağım, bu kafamın içinde çarpa çarpa öldüler onlar. sessiz sedasız diyecek halim de yok. çığlıklarını, feryatlarını, gürültülerini içimde patlatıp durdular. ama sen, duyma hiçbirini. sözüm kimseye değil. lafım kendime. lafım, acının içine. kesilmiş nefeslerinden yaralı çıkana. susturulmuş yanıma, göğü unutmuş canıma küskünüm. ne halim, ne ruhum yerinde. konuşacak da, söyleyecek de gücüm yok. sessiz ol, lütfen. gömülü satırları çıkartma mezardan. onlar ölü kızım, anlamaz mısın sen laftan. uzandığın yer yatak mı bak bir. mezarını ev bellemiş olmayasın. sözüne söz, canına can kesmiş olmayasın. sen yazma bir daha. ne afilli cümlelerin, ne kendini bilir halin var baksana. uzattığın el kesildi bak, hissettin sen de değil mi. söylesene nasıl bir his, böyle derininden mi açılır yaralar. kalbini tuttuğunda bir kez daha, eksik kaldı bundan sonra da der misin. elinin acısını unutur musun nefret uğruna. sevdiğinden nefret eder misin peki, bu sevmek midir anlatsana. ben bilmem bunları, soruyorum. kusuruma bakma. masallar dinlemeye özenmiş küçük kız çocuğunun yarasına basma. canı acır, sen ona hiç dokunma. camın başında oturuyor bak, göğü izliyor. unuttum diyordu, elleri o geceyi ister mi bir daha. gözleri yaşar mı onca şeyden sonra. peki sen küçük kız, atlatır mısın bir daha o geceyi. anlat bana.
314 notes · View notes
smellslikepetrikor · 4 years ago
Text
Lady Bird
Tumblr media
Uğur Böceği yada Lady Bird Christine’ in kendine verdiği bir isim. Ama bence bir isimden fazlasıydı. Coming-of-age filmlerinin en iyilerindendi. İzlerken bolca kendi lise yıllarımı hatırladım. Klasik american dream tarzı yerine kendimizden bir parça bulabileceğimiz çok değerli bir yapım olmuş. Zaten bolca ödülü ve adaylığı da var.
Liseye giden bir kızın öyküsü bu film ve öyle güzel noktalara deyinmiş ki... Hayatımızdan, kendimizden, en çok da bizim iyiliğimizi isteyen ama bunu göremediğimiz ailemizden nefret ettiğimiz yaştır 17. 
17 yaş hiç bir zaman kolay olmadı. İnsanın neyi sevdiğini bulması için önce sevmediği tecrübeler edinmesi gerekiyor bazen. Ama gençlik böyle bir şey, gençlik hatalar yapıp bunlardan ders çıkartma zamanı.
Film gerçekten içime dokundu ne desem bilemiyorum... Samimi, doğal ve dürüst bir filmdi. Ergenliği yaşamanın kendisi zaten zorken bir de etrafımıza neler yaşattığımızı düşünüyorum... Tam belayız tam.
İnsanın ait olduğu yeri bulması bazen kolay olmuyor. 
Film sinematografik açıdan da tatmin ediciydi. Renkleri, müzikleri ve bana yaşattığı retro hisleri sevdim. Haa film 2002 de geçiyor bu arada. Değindiği konular ve bunları çözüş biçimleri çok güzel bir filmdi. Sanırım hepimizin biraz anlaşılmaya ihtiyacı var, hatta belki de tek istediğimiz bu?
Eğer bu filmi lisede izleseydim büyük ihtimalle hayatımı baş role benzetir fakat onun kadar cesur olamadığım için kendime kızardım... Sonra da saçlarımı asla pembe boyamama izin vermeyeceği için anneme :)
Filmi tam da izlemem gereken yaşlarda izledim bence henüz lisede yaptıklarımı hatırlıyorken dönüp küçük ‘’ben’’i bir kez daha anladım. Ve bence bu film de anlamış.  
Daha fazla bir şey dememe gerek yok bence bu filmi izleyen herkes kendi 17 yaşına döneceği için kişisel bir tecrübe yaşayacaktır.
Sadece gençlerin değil yetişkinlerin de izlemesi gereken çok güzel bir yapım.
İyi seyirler 5/5
5 notes · View notes
hayalkitabim · 5 years ago
Text
Geçmişle Yüzleşmek 101
Yeni şeylere başlamanın değil, geçmiş sayfaları kapatmanın yılıymış 2020.
2020 yılına girdiğimizden beri bize sürekli ders vermeye çalışıyor acaba biz hem kişisel hem de kitlesel olarak ne kadarını algılayabiliyoruz orası meçhul. Benim kişisel olarak kendi içime kapanma sürecim de eski defterleri kapatmaya çalışarak geçiyor.
Bunu izle bunu oku şeklinde önceden aldığım zibilyon tane screenshotı temizlemeye çalışıyorum. Kütüphanemde aldığım daha yüzüne bakmadığım raf dolusu kitabı eritmeye karar verdim. İki senelik ilişkimden yeni çıktım; bütün resimleri ve mesajları yavaş yavaş bütün anılarla vedalaşarak, geçmişime teşekkür ederek temizliyorum. Geçmişimde bir pişmanlık ya da özlem kalsın istemiyorum çünkü.
Kısacası bu süreçte yeni listeler, yeni hobiler yapan arkadaşlarımın tersine ben geçmişi kapatıp, geçmişten ders çıkartma derdindeyim. 2021′de sıfır kilometre bir hayat oluşturma çabasına giriştim. Biz unutsak bile bilinçaltımız yarım kalan şeylerin olduğunun farkında belki de. Gerçekleştiremediğimiz şeyler olduğu için yeni hedeflerimizde dikiş tutturamıyoruz. Ayrıca ben geçmişle vedalaşırken, geçmişimdeki listelerimi yaparken, geçmişteki Gamze’nin nasıl umut dolu ve yaratıcı, güzellikleri görebilen bir insan olduğunun da farkında vardım. Kendi içime dönmek, geçmişle hesabımı kapatmaya çalışmak bana hem pişmanlıklarımı azaltma yönünde, hem de geleceğe dair şükretme bilincimi geliştirdi.
Zorlu bir süreçten geçiyoruz hepimiz ama önemli olan bu süreçten ne ders çıkarabildiğimiz, hayatımıza neler katabildiğimiz. 
Şimdi bana şunu da söyleyebilirsin sayın olmayan okuyucum; Youtube, İnstagram, orası burası yok kendinizi şöyle geliştirin yok kendinizi böyle geliştirin zibilyon tane şey söylüyor. Herkesin kendini geliştirme çabasını gördükçe; sıkıldım, şiştim, hiçbir şey yapmak istemiyorum diyebilirsin. Sana söyleyeceğim şey çok basit, eğer dinlenmeye ihtiyacın varsa dinlen, akışına bırak kendini illa gelişeceğim şöyle böyle diye zorlama. Bazen insanın nefes almaya, boş yapmaya da ihtiyacı var. Mesela ben dün bütün gün Sims oynadım, kitap okudum. Burada önemli olan kantarın topuzunu kaçırmamak. Çünkü iyi alışkanlıkların karşılıklarını şu an almaya başlarsın, ama kötü alışkanlıkların karşılığını gelecekte alırsın. Geleceğe dair bir umudun, bir hayalin bir hedefin varsa tabi ki de tüm günlerini boş yaparak geçirmemelisin. Özetle arada nefes almak iyidir ama abartmadan....
1 note · View note
verayasonmektup · 5 years ago
Text
23.08.2019 - 03.01
Sevgili Vera, eğer bunu okuyorsan hayatındaki bir kocaman yılı daha devirmişsin demektir. Gözyaşlarını ve mutluluğunu bir terazide çoktan dengelemiş olduğunun umuduyla yazıyorum. 23 Ağustos 2018 gece 2.40, bilirim; tarihleri ve saatleri seversin. 18 yaşında kocaman yürekli bir kız olacağından eminim. Biliyorsun Vera, gelen ve geçen zaman senden hep bir şeyler götürür, ama bu seni üzmesin. Çünkü mutlaka bir şeyler de getirir. Sen kalbi iyilikle dolu bir kızsın. ve biliyorum bu yüzden hep kırılan olacaksın. Bu yüzden dilerim ki herkesi en çok düşünen kişi olmamayı başarırsın. Vera, güzel günler göreceğiz. Geçmişi hatırlamadığın, çok başarılı ve mutlu olduğun, sevdiklerinle yıllarını doldurduğun günler. Yeni hayatlarla dolu, kızıl saçlı günler :) seneye bugün muhtemelen ders çalışıyor olacaksın. Ama zaten çalışmalısın. Çünkü biliyorsun ki, seni bu çukurdan senden başka kimse çıkartmak için uğraşmaz. Hayır üzülme, biliyorsun aştık bunları. Bu dünyada sana en iyi gelen şey sensin Vera. Sakın aklından çıkartma. Bu yüzden mutlu et kendini, en yalnız olduğun zamanlarda. Bir kitap oku, bir filme git, bir kahve iç. Seni mutlu edenin koş peşinde Vera. Olmayacak hayaller en çok bizi üzer bilirsin. Çok çok uzun bir yazı yazmayacağım. Seni sıkmak istemem. Sevdiğini bildiğin insanları hayatından sakın çıkartma. Biliyorsun onlar n’aparsan yap sana katlanabilen kişiler. Sevgiyi hissettiren en büyük ailen dostlarındır Vera. İyi dostlar biriktir. Bir de hedefini belirle, benim kafam çok karışık. Ama senin olmayacaktır. Hedeflerin için canla başla çalış Vera. Hedeflerin seni sen yapmıştı şimdiye kadar, unutma. Müziği, resmi ve yazıyı da sakın bırakma. Kendinden uzaklaşma. Bazen yoruluyor olabilirsin ama farkındasın uzaklaşmak ve ara vermek farklıdır. Bir de çok sev Vera, biriyle tanış ve onu çok sev. Karşılıklı veya karşılıksız. Bilirim bu zamandan sonra sevilmemek üzmez çünkü seni. Seni mutlu edeni, edeceği sev. Çünkü hayatı en güzel şekilde yaşamalısın. Her anından mutlu ol, her anın içinde kaybol. Bilmediğin yollar hep daha çok cezbetmiştir seni. Hepsi bu kadar vera. 2018in sıradan bir gecesi sana bu mektup için ayrıldı. Güzel günler göreceğiz Vera, umutlu günler...
-kendinden kendine, denemelermiş-
1 note · View note
musiqgenius · 3 years ago
Text
Tumblr media
Bazı piyano öğrencileri özgüven doludur ve ilerlemekten mutluluk duyarlar… istedikleri zaman hata yaparlar ve zorluklarla mutlu bir şekilde kafa karıştırırlar. Diğerleri, bir öğretmenin yardımına o kadar bağımlı olabilir ki, kendi ilerlemelerine zarar verirler.
Peki, piyano öğrencilerimin bağımlı formlarını bağımsız hale nasıl geçirebilirim?
Pekala, aşağıda paylaştığım dördü gibi “bebek adımı” etkinlikleri kullanıyorum:
1. Çıkartmayı Yen
Piyano öğrencinize bir çıkartma seçmesini söyleyin. Bu çıkartmayı elinizde tutun. Öğrencinizin, yardım istemeden mevcut parçasını elinden geldiğince çalmasını sağlayın. Yardımın gerekli olduğu bir yere ulaştığında, çıkartmayı bağımsız olarak gerçekleştirilen son ölçümün üzerine yerleştirin. Bu bir oyun olduğu için, öğrencinizin daha önce olduğundan daha fazla ilerlemeye çalışması daha olasıdır… ve aynı zamanda solo olarak neler başarabileceğinin harika bir görsel hatırlatıcısı olarak hizmet eder.
Şimdi, gelecek hafta piyano derslerine geldiğinde görevi “çıkartmayı geçmek”; yani… önceki işaretinin ötesinde bağımsız olarak ilerlemek.
Öğrencilerim çoğu zaman durmadan parçanın sonuna kadar gelebiliyorlar… ve bunu gerçekten yapabildiklerine çok şaşırıyorlar! Bu olduğunda, evde uygulama zamanı geldiğinde her şeyi kendi başlarına yapabildiklerini hatırlatmak için çıkartma son önlemin üzerine çıkar (“pssst… bunu YAPABİLİRSİNİZ!”)
2. Gizem Ölçüsü
Bu aktivite, “daha ​​önce hiç görülmemiş” müziklerle bağımsız problem çözme becerilerini öğretmek için harikadır.
Bir dersin sonunda, öğrencinizin kitabında daha önce hiç çalmadığı bir piyano parçasını işaretleyin. Yapışkan bir not kullanarak, bu parçadaki herhangi bir ölçüyü kapatın. Ev ödevi olarak, piyano öğrencinize bir sonraki ders için yapışkan notun altındaki tek “Gizemli Ölçü”yü öğrenmesini söyleyin. Basit görünüyor, ancak bir Gizem Ölçüsü öğrenmek, öğrencinizin yeni el pozisyonları, anahtar imzalar, karmaşık ritimler vb. tanımlamasını gerektirebilir. Öğrenciniz, tek bir ölçü olsa bile, müziği kendi başına çözmede başarıyı bulduğunda, sonunda daha fazla olacaktır.
3. Öğretmeni Yeniden Başlatın
Parçalarını “konuşmanızı” isteyen öğrencileriniz var mı? Ben… ve hala yapıyorum!
Geçmişte, sessizliğimle problem çözmeyi teşvik etmeye çalıştığımda, genellikle bana umutsuzca bakar ve düşünce trenlerini kaybederlerdi. Ancak, “Reboot the Teacher”ı oynamaya başladığımızda, benden cevabı almanın… bakmak kadar kolay olmadığını fark ettiler; onlar da sürecin aktif bir parçası olmak zorundaydılar.
Reboot the Teacher'ı oynamak için işiniz basit… sessiz olun. Öğrenciniz ihtiyaç duyduğunda sizden yardım isteyebilir, ancak ancak önce anlamaya çalıştığı şeyle ilgili bazı bilgileri size besleyerek “öğretmeni yeniden başlatırsa”.
Örneğin, öğrenciniz “yeniden başlatmak” ve yardımınızı almak için yabancı bir nota ulaşırsa, önce “Bu bir satır notu… tiz C’nin üzerinde… ve keskinliği var” demesi gerekir.
Daha sonra “sihirli bir şekilde” canlanabilir ve ona bu ipuçlarının problemini çözmek için nasıl kullanılabileceğini gösterebilirsiniz.
4. Araç Kutusunu Doldurun
Evde “sıkışıp kalan” öğrenciler, yaşadıkları zorlukların üstesinden gelmek için stratejilere ihtiyaç duyarlar. Onlara yardımcı olacak bir öğretmen veya müziğe yatkın bir ebeveyn olmadan, birçok çocuk bir hafta boyunca çok az veya hiç ilerleme yaşayacaktır.
Öğrencilerinizle eve gönderebileceğiniz 4 “çalıştır” stratejisi içeren bu yazdırılabilir kitabı geçen yıl paylaştık. Evde Araç Kutusunu doldurmanın etkili bir yoludur. Piyano öğrencileriniz bu stratejileri ne kadar çok kullanırsa, hem evde hem de derslerde o kadar bağımsız olurlar.
BAĞIMSIZ PİYANO ÖĞRENCİLERİ MUTLU PİYANO ÖĞRENCİLERİDİR
Öğretmenler olarak hepimiz kendimizi bir işten kurtarmaya çalışıyoruz. Aptalca bir söz ama doğru. Hepimiz, daha önce hiç görülmemiş bir müzik parçasıyla başarılı bir şekilde çalışabilen bağımsız müzisyenler yaratmak istiyoruz. Bu becerileri geliştirmek, bağımsızlığa doğru atılan en küçük bebek adımlarıyla başlar.
0 notes
zorunluluktan-prenses · 4 years ago
Text
"Salona ünlü milyarder ve eşi rolü ile gireceğiz ama milyarderin baloda eşiyle yapacağı vals varmış bir de. Adam gece öncesi bir şov yapmak istemiş anlayacağınız. O yüzden vals için gizlice bir hoca tutun Adem. Ama asıl olay silahı içeri sokabilmek, girişte kim olursa olsun arama yapıyorlar. Melik, sende silahı içeri sokabilmek için adam bak, ağzı sıkı olsun eğer bu olay patlarsa bende sizin ve o adamın beynini patlatırım. "
Silahı içeriye sokmak için bir adam ayarlamak.. Çok riskli, birine bunu söyledikten sonra sadık köpeklerdense direk sahibine haber verebilir. Kim sokabilir bu silahı..
Aramalar çok sıkı olmalı ama bayanlar için biraz ödün verebilirler değil mi?
''Ben! "
Herkesin bakışları bana döndü ve neden sesini çıkartma dediği halde ben diye atıldığım için bana gerizekalı gibi bakan Emir'in de gözleri beni buldu.
"Benim bir fikrim var, silahı nasıl içeri sokabileceğimizi biliyorum."
Baksen.. Der gibi bakmıyor muydu küçümseyerek o an onu parçalayasım geliyordu. Ona dümdüz baktım, sadece ona baktım.
Tek kaşını kaldırdı, kendimi boş bir savaş meydanında düşmanın karşısında dımdızlak kalmış gibi hissediyorum gerçi onunla zaten bir savaş içerisinde değil miydik?
"Jartiyer.-önce hafif bir ışıltı gördüm gözlerinde-yırtmaçlı, uzun bir elbise giyersem jartiyer çorabının içine sıkıştırım silahı. Zaten vals yaparken yanyana geleceğiz o arada da silahı alırsın?"
Melik'in öksürdüğünü duydum yine de gözlerimi onunkilerden ayırmadım neden bilmiyorum ama gözlerimi bu kez kaçıran ben olmak istemiyordum uzun uzun bakışmanın uzamasını beklerken ilk kez, ilk kez gözlerini ayıran o oldu. Bu ilk yenilgisiydi.
0 notes
adnanoktar-feto-elestiri · 4 years ago
Text
FETÖ'YE KARŞI EN GÜÇLÜ ELEŞTİRİLERİ SN. ADNAN OKTAR YAPMIŞTIR
Tumblr media
FETÖ'ye ve FETÖ Elebaşısına Karşı Tarihteki En Güçlü Eleştirileri Sn. Adnan Oktar Yapmıştır !!!
FETÖ, yıllar süren husumetinin bir sonucu olarak, camiamıza yönelik sayısız komplo ile soruşturma ve polis operasyonlarının altında imzası bulunan, tarafımıza yönelik haksız gözaltı, tutuklama ve işkencelerin sorumlusu olan kanlı bir terör örgütüdür. Devlet içinde sinsi bir yapılanma oluşturarak kendini gizlemiş olan FETÖ, bu süreçte sürekli olarak bizleri yok etmeye çalışmış, bu uğurda da her yolu denemiştir. Bizleri açıkça “yok etmeye” çalışan, bizim tarafımızdan ise, Türkiye'de siyasi ve sosyal alanda en takdir gördükleri zamanda dahi ikiyüzlülükleri nedeniyle eleştirilen ve nefret edilen FETÖ, her daim bizim karşımızda olmuştur.
17-25 Aralık ÖNCESİNDEN BERİ Sn. Adnan Oktar, her zaman FETÖ'YE YÖNELİK ELEŞTİRİLERİNİ ÇEKİNMEKSİZİN, AÇIKÇA VE CANLI YAYINLARDA sürekli olarak dile getirmiştir. Hatırlanacağı gibi o dönem FETÖ'nün bir terör örgütü olarak bilinmediği ve Sn. Cumhurbaşkanımızın, Sn. Başbakanımızın, bakanların, Genelkurmay Başkanının, muhalefet partilerinin, akademisyenlerin, bürokratların, basın mensuplarının kısacası hemen herkesin bu örgüte yönelik övgülerde bulunduğu bir dönemdir. Dolayısıyla o dönemde, Cumhurbaşkanımıza güvendiğimiz için, hükümetimizi destek amacıyla Sn. Adnan Oktar'ın olumlu olarak yorumlanabilecek birkaç konuşması olmuş olabilir. Aslında konuşmalar temelinde, o dönemde FETÖ'nün camiamıza yönelik çıkışlarını alttan alta eleştirmek ve FETÖ elebaşı ve onun destekçilerini kızdırmak amaçlıdır.
Buna en iyi örnek, Sn. Adnan Oktar'ın FETÖ elebaşına yönelik "Kahtani" konuşmasıdır. Bu konuşma amacına ulaşmış ve FETÖ'cüler tarafından müthiş tepki almıştır. Hain darbe girişiminden neredeyse 1 yıl kadar önce 25.11.2015 tarihinde FETÖ’cülere ait bir internet sitesinde Kahtani, Cehcah konularını anlatan bir yazı kaleme alınmış ve bu yazı içerisinde konu kasti olarak Sayın Adnan Oktar’a getirilmiş ve Sayın Adnan Oktar’ın Fethullah Gülen’e yönelik yaptığı Kahtani benzetmesi sert bir dille eleştirilmiştir. (Kahtani, kelime anlamı olarak ve bir kısım İslam alimlerinin yorumlarına göre "bela getiren", "zalim, zorba kimse" anlamlarını taşımaktadır) Sadece bu açıklama bile, Sayın Adnan Oktar’ın yıllar öncesinden beri FETÖ elebaşını eleştirdiğini ve eleştirilerinin de tam hedefine ulaştığının açıkça göstergesidir.
Sn. Adnan Oktar'ın FETÖ elebaşına yönelik yaptığı Kahtani eleştirisinin FETÖ tarafından aldığı TEPKİ şu şekildedir:
"…Adnan Oktar veya Harun Yahya mahlaslı adlı proje adamı, bu süreçte Erdoğan’ın yanında yerini aldı. Ancak bir sohbetinde Fethullah Gülen Hocaefendi’yi “Hz. Mehdi’nin yardımcısı, Mehdi için zemin hazırlayan Kahtani” ilan etmişti. Resmen fitne çıkartma peşinde. Burada sadece kendimi bağlayan, şahsi görüşümü net açıklamalıyım. Fethullah Gülen Hocaefendi, asla Kahtani değildir, çünkü KAHTANİ’NİN ELİNDE KILIÇ OLACAK, PEK HOCAEFENDİ GİBİ HALİM SELİM, YUMUŞAK, MÜSAMAHALI, HOŞGÖRÜLÜ DAVRANMAYACAK. ZALİMLERİ, MÜNAFIKLARI, FASIKLARI BAŞKA USÜLLERLE YOLA GETİRECEK…" (http://zamanhurriyetlisozcusu.blogspot.com/2015/11/cahcah-kahtani-dehhak-cehcah-kahtani-ve.html)
Görüldüğü üzere Sayın Adnan Oktar’ın Kahtani benzetmesine, FETÖ cephesi şiddetle karşı çıkmış hatta bu benzetmeyi yapan Sayın Adnan Oktar'ı güya proje adamı olmakla suçlamışlardır. Çünkü, bu kişiler Sayın Adnan Oktar’ın bu ifadeyi gerçekte ne anlamda kullandığını çok iyi bilmektedirler. Sadece bu yazılanlar bile Sayın Adnan Oktar ve FETÖ arasında ciddi bir hasımlık, düşmanlık olduğunu göstermektedir.
Ama elbette bu karşılıklı hasımlığın asıl göstergesi, Sn. Adnan Oktar'ın FETÖ hakkındaki tamamen eleştirel konuşmalarıdır. Sn. Adnan Oktar, FETÖ'nün bir terör örgütü olarak bilinmediği ve SİYASİLERDEN DESTEK ALDIĞI DÖNEMLERDE DAHİ FETÖ'YÜ ELEŞTİRMİŞTİR. Zaten bunun anlaşılması için TEK BİR ALEYHTE KONUŞMA DAHİ YETER. Sn. Adnan Oktar, tüm Türkiye'nin FETÖ'yü övdüğü bir zamanda bunu defalarca yapmıştır. Yalnızca bu bile, Sn. Adnan Oktar'ın bu örgüte karşıt bakış açısını göstermek için yeterlidir.
Bunun ispatı da oldukça kolaydır. SN. ADNAN OKTAR'IN 17-25 ARALIK ÖNCESİNDE YAPTIĞI FETÖ'YÜ ELEŞTİREN KONUŞMALARI YETERLİ BİR İSPATTIR.
Aşağıda, Sn. Adnan Oktar’ın 2010-2013 yılları arasında gerçekleştirdiği FETÖ'yü eleştiren konuşmalarına örnekleri bulabilirsiniz:
SN. ADNAN OKTAR’IN 2010 YILINDAKİ BİR KONUŞMASI:
"Bediüzzaman bunlara evlenmelerini sağlayacak, hastaneler kuracaklar, okullar açacaklar, eğlenecekler. Bediüzzaman hapislerde yatacak ama. Talebeleri de hapislerde yatacaklar. Perişan olacaklar. Ama bunlar böyle steyşın arabaya çocukları dolduracaklar, arabanın arka tarafına. Filenin içerisine marul, bilmem ne, ıspanak falan onları dolduracak. Mutlu bir şekilde ailecek toplantının yapılacağı yere gidecekler. Elinde kürdan, lokantadan çıktığında dişini karıştıracak.
İşte küresel güçler, sosyolojik bilmem neler falan bıraksınlar bunları, böyle bir şey yok. … Bak ayette de diyor: "Bütün yapıp ettikleri boşa gitmiştir" diyor Allah, ayette. Onu ihlaslı yapacaklardı, samimi yapacaklardı. Kendilerini büyük zannettikleri için, büyük gördükleri için bütün yapıp ettikleri boşa gitti...
Bakın Zaman Gazetesi'ne bunu söyletebiliyorsa adamlar, acayip yol almışlar. ZAMAN GAZETESİ FEDERATİF SİSTEMİ SAVUNUYOR KONUMA GELİRSE, VAHŞET BU, FELAKET. Zaman Gazetesi'nde İttihad-ı İslam'dan bahsetmeyip, Türk İslam Birliği'nden bahsetmeyip, … bundan çekinip de federatif sistemi göğsünü gere gere anlatması, anlatılması zulüm olur." (https://youtu.be/RnGuMaHSe70)
SAYIN ADNAN OKTAR’IN 2010 YILINDAKİ BİR KONUŞMASI:
"Önce entel dantel takılmaya başladılar. E dedik olabilir yani. Sonra baktım Bediüzzaman’dan bahsetmemeye başladılar. Bak bunca yıllık mürşitlerini bir kalemde kendilerince harcamaya kalktılar. ... Ilık adam oldular ılık. Toz pembe oldular yani böyle. Bambaşka bir şekle girdiler.
Çoluk çocuğa şarkı, türkü öğretecekler. Öyle mutlu bir şekilde yaşayacaklar. Bediüzzaman bunu mu anlattı bize? Peygamberimiz (sav) bunu mu anlattı bize? Nereden çıkıyor bu?
Bu sefer Bediüzzaman'a cephe aldılar. ... Mesela burada çocukları bırakıyor, hanımları bırakıyor değil mi, yaşlıları bırakıyor herkesi bırakıyor. Kendi canını kurtarmanın derdinde oluyor. Yiğitsen, delikanlıysan burada kalsana, burada mücadele versene, değil mi? Pırr uçuyorsun, hem de ben diyorsun Müslümanım, mücahidim, yiğidim, delikanlıyım. E Müslüman şehit olmayı da istiyor, gazi olmayı da istiyor. Hapsi de göze alır, hepsini göze alır değil mi? Sen nasıl delikanlısın? NASIL MÜSLÜMANSIN?
Böyle havadan nem kapıyorlar değil mi? Yani tahmin edilmedik şeylerden ÇOK ŞİDDETLİ KORKUYORLAR. O yüzden de hizmeti de bırakıyorlar, İslam’ı anlatmayı da bırakıyorlar, davayı da bırakıyorlar.” (https://youtu.be/dQIYPI-G8Sg)
SAYIN ADNAN OKTAR’IN 2010 YILINDAKİ BİR KONUŞMASI:
“Şimdi yani MÜSLÜMANIM DER DE BİR İNSAN TÜRKİYE’Yİ BÖLENLERLE İTTİFAK ETMEYE KALKARSA bak dünyayı dar ederim söyleyeyim. Rezil rüsva ederim. Benim bütün şiddetli deliliğim ortaya çıkar. Kanunla hukukla yani bana bir deli enerjisi gelir yerle bir ederim. Yani neye uğradıklarını şaşırırlar. Hiç kimseye, hiçbir yere güvenmesinler. Yani Türkiye’yi böyle it kopuk takımına, PKK’ya peşkeş çekmeye kalkan birisi olursa, babam olsa affetmem söyleyeyim. Kim olursa olsun affetmem. Yani en yakınım olsa affetmem. Yani herkes ayağını denk alacak. Yani çok dikkatli, titiz izliyorum. Yani açıkça böyle halk tabiriyle söyleyeyim, zımbalarım. Yani anında yakalarım. Sakın böyle bir dangalaklık yapmaya kalkmasınlar. Yani PKK’ya verdin mi sen her şeyini verirsin, artık namussuzsun. PKK’ya vatanını veren bir adam her şeyini verir ve TAM BİR NAMUSSUZDUR. Yani aklına gelen her türlü ahlaksızlığı yapar.” (https://youtu.be/igHJNR8HKWM)
SAYIN ADNAN OKTAR’IN 2011 YILINDAKİ BİR KONUŞMASI:
"(Fethullah Gülen) İttihad-ı İslam'ı bırakıyor. Diyor ki mesela: "İttihad-ı İslam asrımızda bir hedef değildir" diyor. "Müslümanların böyle bir hedefi yoktur" diyor. Yani "İttihad-ı İslam diye bir hedefi yoktur" diyor. Bunu deyince CIA ne yapar? Bir rahat nefes aldırır, yani bir parça, yakasını bir parça bırakmış oluyor… Yani rahat hareket edebilmek için yapıyor ya. Ama tazyik arttıkça, onlar da elindekini bırakmaya başladılar. Bırakıyor, bırakıyor, bırakıyor. Ama bırakma bir dereceye kadar olur. Artık bir derecede, Allah esirgesin, öyle tehlikeli bir dereceye gelir ki, namazı da bıraktırırlar adama."(https://youtu.be/3wL30AaUheA)
SAYIN ADNAN OKTAR’IN 2012 YILINDAKİ BİR KONUŞMASI:
"Fethullah Hoca cemaati siyasete girerse, sıfır netice alır. Siyasetle ilgili iddiası olmaması lazım Fethullah Hoca cemaatinin. Siyaseti siyasetçilere bırakacak. HÜKÜMET İÇİNDE HÜKÜMET OLMAYA KALKMAK, ÖZELLİKLE BAZI AKILDANELER ÖYLE ORTAYA ÇIKIYORLAR, BİR DE ÜSTELİK ÇOK KORKAK, ZAYIF, SIĞ AKILLI, DAR DÜŞÜNEN, TEŞHİS YETENEĞİ OLMAYAN, KENDİNİ ÇOK BEĞENEN, ENANİYETLİ BİR KISIM ZEVAT, NE OLDUM HAVASINA GİRDİLER. BİR ŞEY OLDUĞUNUZ YOK, GARİBANIN TEKİSİNİZ. ÜFLEDİN Mİ KAÇACAK DELİK ARIYORSUNUZ. KORKAK, ÜRKEK, ZAYIF İNSANLARSINIZ. Fikre tahammülünüz yok, düşünceye tahammülünüz yok. Hatta benim gördüğüm DESPOT BİR YAPIYA EĞİLİMLİSİNİZ. Kendinden olmayan adamı harcama kafasında oluyorsunuz." (https://youtu.be/p0araNRLbU8)
SAYIN ADNAN OKTAR’IN 2012 YILINDAKİ BİR KONUŞMASI:
"BEN FETHULLAH HOCA’NIN BİR TEK ‘ALLAH BİR’ DEMESİNE İNANIRIM. Helaller, haramlar, cennet, cehennem, bunların hepsine inanırım ama ONUN DIŞINDAKİ SÖZLERİNE İNANMIYORUM BEN… "Bediüzzaman kandırdı sizi, İsa Mesih konusunda" demesi çok vahim bir şey. Çünkü Bediüzzaman'ı sahtekâr ilan etmiş oluyor. 'Yalancı' diyor Bediüzzaman için. 'Sizi aldattı' diyor. 'Dedikodudan çekindiği için' diyor, 'Dedikodu olur çünkü bu tip şeyler, onun için İsa inecek dedi' diyor. 'Ama biliyor aslında inmeyeceğini' diyor. Olur mu böyle şey? De ki: 'Ben kendim inanmıyorum' desin Fethullah Hoca. 'Ben inanmıyorum İsa'nın ineceğine' desin. 'Aklım almıyor' desin. Ama 'Bediüzzaman yalan söyledi' demesi, ancak canı tehlikedeyse söyleyebilir bunu. Eğer canı tehlikede değil de bunu söylediyse, FETHULLAH HOCA DİYE BİR HOCA YOK O ZAMAN. Yani çok vahim. Demek ki Risale-i Nurlara, Bediüzzaman'a karşı muazzam tavır almış, ÇOK RİSKLİ BİR YAPILANMA VAR DEMEKTİR o zaman.” (https://youtu.be/rKxpB7tbRgc)
SAYIN ADNAN OKTAR’IN 2012 YILINDAKİ BİR KONUŞMASI:
“İttihad-ı İslam'ın en büyük farz olduğunu Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Risale-i Nur'da sayfalarca anlatıyor ayetle, hadisle. (Fethullah) Hoca ne diyor: 'Nereden çıkardınız ya bunu?' diyor 'İslam Birliği'ni, İttihad-ı İslam'ı' diyor. 'Böyle birleşmeler tehlikelidir' diyor. Kardeşim Akdeniz Birliği oluyor, Akdeniz Birliği de var. Yakın zamana kadar Varşova Paktı da vardı. NATO ayrı, Birleşmiş Milletler var, onu makul görüyorsunuz. Avrupa Birliği'ne katılmak için gayret ediyorsunuz. Müslümanların birlik olmasından daha doğal ne olabilir? Paramparça olsun istiyorsunuz Müslümanları. Bunu size kim öğretiyor? Bunu da öğrenmek zor. Yani bu ifadeye nerden vardılar? Bu cesareti nerden aldılar, ben anlamıyorum. Bir Müslümanın hiç konuşmaması gereken bir söz bu. Müslümanların birlik olmasında ne mahsur var? Bu ekip İttihad-ı İslam'ı durdurmak için var güçleriyle gayret ediyorlar. Ama 'Güneydoğu'da da özerklik', işte 'Abdullah Öcalan'a da ev hapsi olsun'.. Hiç olmayacak şeyleri de olacak gibi göstertiyorlar. Kardeşim Güneydoğu'da komünist devlet kurmak istiyorlar. Sen özerklikten bahsediyorsun, Abdullah Öcalan'a da 'ev hapsi' diyorsun. … Özerklik demek, bölünme demektir zaten. Bunu makul görüyorsunuz. Gece-gündüz bunun propagandasını yapıyorsunuz, teşvik ediyorsunuz. Bir tek İttihad-ı İslam'ın olmayacağını gece-gündüz haykırıyorlar.” (https://youtu.be/1oS8Ky_ZaNo)
SAYIN ADNAN OKTAR’IN 2013 YILINDAKİ BİR KONUŞMASI:
“Bir masonik yapı var Fethullah Hoca cemaatinde. DEVLET İÇİNE DE SARKMIŞ BUNLAR. DEVLET İÇİNDE DE FETHULLAH HOCA'NIN TALEBESİ OLDUĞUNU İDDİA EDEN BİRÇOK DEVLET GÖREVLİSİ VAR. Garip bir masonik yapılanmayla kendi aralarında bağlantı kurmuşlar. HÜKÜMETİN DE ANLAYABİLECEĞİ GİBİ DEĞİL, GARİP BİR YAPILANMA. Yani tarif edilemiyor, sistemi de çözemiyorlar. ENANİYETLİ, GURURLU, ÖFKELİ İNSANLARDAN OLUŞUYOR BİRÇOĞU. Tayyip Hocam'ı da Mehdi karşıtı gibi görüyorlar Allahualem. Yani Fethullah Hoca'nın Mehdiliğini engelleyen bir Mehdi adayı gibi gördükleri için, ONU DA BİR AN ÖNCE KENARA ÇEKMEK İSTİYORLAR. ZAMAN GAZETESİ'NDEN ÇILDIRMIŞ GİBİ, BAZI KİŞİLER, akıl almaz bir hırsla, o yapılanma içerisinde, garip bir yapılanmaları var, masonik bir yapılanmaları var, adeta onu andırıyor, alabildiğine TAYYİP HOCAM'IN ALEYHİNE BİR FAALİYET İÇİNDELER. BİR AN ÖNCE EKARTE ETMEK PEŞİNDELER.” (https://youtu.be/wGuAsgkSAIM)
SAYIN ADNAN OKTAR’IN 2013 YILINDAKİ BİR KONUŞMASI:
"Bize niye kurs açtırmıyorsun? Kardeşim sen kürekle para topluyorsun. GICIK BİR HAREKET BU. KIZDIRIYOR TABİİ BU, İNSANLARI. AMACIN ALLAH'IN RIZASI OLSUN, İSLAM'I TEBLİĞ AMAÇLI OLSUN, biz sana greyderle para getirelim, mesele değil. Ama DİNİ BIRAKTIN, DÜNYAYA DALDIN, ENANİYET GELDİ ÜSTÜNE. MÜSLÜMANLARI ADAM YERİNE KOYMUYORSUN, HAŞA. EKÂBİR BİR ÜSLUP, bazılarında. Bu vaziyette HÜKÜMET NE YAPSIN, ne desin? 'Toplayın paraları' mı desin, ne desin yani? BİZ NE BİLELİM KARDEŞİM BU ÇİZGİYE GELECEĞİNİ. Buyrun, sonuç bu hale geldi. Zaman Gazetesi de bu hale geldi. NE ÇABUK UNUTTUNUZ ZAVALLI GÜNLERİNİZİ YA. AYAĞINIZ YERE BASSIN. BU KADAR PERVASIZLIK İNANILIR GİBİ DEĞİL. Ne oluyorsunuz ya? TAYYİP HOCAM YILLARDAN BERİ İSLAM'A, KURAN'A HİZMET İÇİN UĞRAŞIYOR, TA ÇOCUKLUĞUNDAN BERİ. ÇEKTİĞİ ACILARI, ÇİLELERİ HERKES SETRETTİ, GÖRDÜ. Gösterttiği şu insan üstü gayrete bakın yani, değil mi? Tedirgin oluyor, vatan, millet, bayrak için tedirgin oluyor, var gücüyle gayret ediyor. Sık sık halkın önüne çıkıyor, yaptığı hizmetleri anlatıyor. Allah güç, enerji de veriyor maşaAllah. Başkası olsa bitap düşer. Oradan oraya gidiyor, oradan oraya gidiyor. YAZIK, GÜNAH ÜSTÜNE GİTMEK, ÇOK AYIP YANİ.” (https://youtu.be/088L7WDEBkw)
SAYIN ADNAN OKTAR’IN 2013 YILINDAKİ BİR KONUŞMASI:
"Şimdi adam düşünüyor; Güneydoğu’da okulları var, Irak'ta okulları var, her yerde okulları var, kursları var. Şimdi düşünür: 'Güneydoğuda nasıl okul açalım, kurs açalım?' Türkçe eğitim yapsa, Allah'tan, dinden bahsetse, Kuran'dan bahsetse, PKK'nın müsaade etmeyeceğini düşünüyor. O zaman kendilerince cazip gördükleri bir teklif getiriyorlar. Diyor ki: 'Biz Kürtçe eğitim yapalım size. PKK'nın da aleyhinde konuşmayalım veyahut hiçbir şey söylemeyelim, dinden de bahsetmeyelim. Siz de bizi idare edin, biz de sizi idare edelim' gibi bir mantıkla yaklaşıyorlar anladığım kadarıyla. Bak, HEMEN BUNLAR ATLAMIŞLAR ÜSTÜNE OLAYIN. 'A ne kadar güzel' diyor; 'Ne kadar insancıl' diyor. Halbuki insancıllıkla alakası yok. SON DERECE EGOİSTÇE, SON DERECE SEVGİDEN UZAK, SON DERECE AYRIŞTIRICI, SON DERECE SEVGİYİ VE MERHAMETİ BOZAN BİR STİL BU.” (https://youtu.be/FDg7DbLCsxE)
SAYIN ADNAN OKTAR’IN 2013 YILINDAKİ BİR KONUŞMASI:
SUNUCU: “Zaman Gazetesinde köşe yazarları ana dilde eğitimde destek veren yazılar yazmaya başladılar. Bülent Korucu bugün Fethullah Hocanın 'gerekirse el de öpülebilir etek de' sözünü hatırlatarak, ana dilde eğitimin adil olmanın gereği olduğunu söylemiş.”
ADNAN OKTAR: “Kardeşim şimdi kafa bulandırmaya gerek yok. Bu adamlar İttihad-ı İslam’dan bahsetmiyor, Türk-İslam Birliğinden bahsetmiyor. Müslümanlara muhabbetten bahsetmiyor. Habire Kürt Kürt Kürt Kürt Kürt. Çünkü orada çıkarları var. Okul açacak, para kazanacak. Kurs açacak, para kazanacak. Şirketler var Irak’ta orada burada falan. Zarar görmesin gibisinden bir üslup içindeler. Biz onlara Kuran’ı öğretelim, İslam’ı öğretelim, komünizmin geçersizliğini anlatalım, Darwinizm’in, materyalizmin geçersizliğini anlatalım demiyor adam. Kürtçe öğretelim diyor. BİLMİŞLİK YAPMASINLAR. ALLAH YANLARINA BIRAKMAZ hatalı bir hareket yaparlarsa. SAMİMİ OLSUNLAR. Biz İslam’ı, Kuran’ı anlatacağız demiyor ki adamlar. İman hakikatleri anlatacağız demiyor. Kürtçe öğreteceğiz diyor. Kürt sorunu var diyor. Kardeşim İttihad-ı İslam sorunu var. Sen diyorsun ki İttihad-ı İslam’la ilgili bizim bir konumuz yok diyorsun. SAMİMİYETSİZLİK YAPMAYIN. Ticari ilişkileri sekteye uğrayacak diye bir üslup geliştiriyorsunuz. Amerika dürttü diye bu şekilde bir tavır ayıp. Para kazanacağız diye bu tip bir tavır ayıp. Allah’tan korkun.” (https://youtu.be/bB3ND-nQpQA)
SAYIN ADNAN OKTAR’IN 2013 YILINDAKİ BİR KONUŞMASI:
“Bak FETHULLAH HOCA CEMAATİNDE DE MUAZZAM BİR ENANİYET VAR, MUAZZAM BİR ENANİYET. ACAYİP EKABİRLER. HALKA TEPEDEN BAKIYORLAR. ENANİYET YAPTIKÇA ALLAH AŞAĞILIYOR BU SEFER. Ya kardeşim sevgi dolu olsana, vahşiliğe ne gerek. Vahşi. Kimseyle konuşmuyor, muhatap olmuyor. BİR DE SİNSİCE, ALTTAN ALTA İŞLER ÇEVİRİYOR. BÖYLE TİPLERİ DEVLETİN MÜHİM MEVKİLERİNE GETİRMEK DE ÇOK TEHLİKELİ. ENANİYETTEN KAFAYI ÇİZMİŞ ADAM. MANTIK, ŞU, BU, MERHAMET, VEFA, SADAKAT KAYBOLMUŞ.Olmaz. O esrarengizliğin, Fethullah Hoca'nın talebelerinin bir kısmının esrarengizliğinin, mesafeli olmalarının, insanlara üstten bakmalarının bereketsizliği bu. Bir de ne var bu kadar büyüklenecek, enaniyet yapacak ve bu kadar kibirli bir üsluba ne gerek var? Ayette diyor ya hani: "Kibirli bir yükselişle yükseleceksiniz" diyor ayette. İşari manasında ona da bakıyor. KİBRİ BIRAKSINLAR, sevecen olsunlar, herkese sahip çıksınlar. Bu kadar mesafeye, bu kadar uzak olmaya ne gerek var ya? BU KADAR ESRARENGİZLİĞE NE GEREK VAR? İNSAN O ZAMAN ŞÜPHELENİYOR. HER ŞEYİN ALTINDA ONLARI ARIYOR. NİTEKİM DE HAKİKATEN ÇOK YERDEN ÇIKMAYA BAŞLADILAR.” (https://youtu.be/7--y4ZyM08s)
Buraya kadar gördüğümüz üzere, Sayın Adnan Oktar’ın FETÖ liderine yaptığı bu eleştiriler onu sevmediğini, bu gerçeğe aykırı çarpıtmaların aksine onu son derece kibirli, İslam’a zarar veren ve dış güçlerin etkisine girmiş bir kimse olarak gördüğünü açıkça ortaya koymaktadır.
Sırf bu birkaç konuşmadan dahi görülebileceği gibi, özellikle 17-25 Aralık öncesinde, Türkiye'de Fethullah Gülen ve cemaati her cihette övülüp destekleniyorken, onları kıyasıya eleştiren, onlar hakkında enaniyetli, ekâbir ifadelerini kullanan, onları dinden uzaklaşmak ve çıkar peşinde koşmakla suçlayan, daha da önemlisi Sn. Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'a ve hükümete karşı vefasızlık gösterip, alttan alta sinsi işler yürüttüklerini ilk olarak ifşa eden Sn. Adnan Oktar olmuştur. SIRF BU KONUŞMALAR BİLE, CAMİAMIZIN FETÖ'YE YÖNELİK KARŞIT BAKIŞ AÇISINI GÖSTERMEYE YETERLİDİR. Kimsenin yapmadığı dönemlerde bu eleştirileri yapan bir topluluğun, o sırada ve özellikle sonrasında FETÖ'ye herhangi bir sempati besleyebilmesi; FETÖ'nün de kendisini yerden yere vuran, tüm sinsiliklerini deşifre eden böyle bir camiaya yakınlaşabilmesi İMKANSIZDIR.
Durum böyleyken, camiamızı FETÖ ile iltisaklı gösterebilmek için çok çaresizce bir çaba harcanmıştır. Bu çabalardan bir tanesi de 17-25 Aralık olayları sonrasında Sn. Adnan Oktar'ın A9 TV'de yaptığı bazı konuşma dökümlerinin, "FETÖ ele başını övücü konuşmalar" başlığı altında iddianameye alınmasıdır. Sn. Adnan Oktar 17-25 Aralık öncesinde dahi FETÖ'yü böylesine eleştirirken, bu dönem sonrasında övgülerden bahsedilmesi gerçekten hayret vericidir. Nitekim iddianamemize zorlama şekilde alınan birkaç canlı yayın dökümü de, FETÖ ele başına yönelik herhangi bir övgü içermemektedir. Hatta bunların bir kısmı doğrudan ve açıkça eleştirel mahiyettedir. Söz konusu dökümlerin açıklamaları aşağıda izah edilmiştir.
0 notes
adnanoktar-feto-gecekler · 4 years ago
Text
A) SAYIN ADNAN OKTAR'IN 17-25 ARALIK YARGIYA DARBE GİRİŞİMİ ÖNCESİNDE YAPMIŞ OLDUĞU, FETÖ'YÜ ELEŞTİREN ve AŞAĞILAYAN KONUŞMALARINDAN BÖLÜMLER:
Bakın Zaman Gazetesi'ne bunu söyletebiliyorsa adamlar, acayip yol almışlar. ZAMAN GAZETESİ FEDERATİF SİSTEMİ SAVUNUYOR KONUMA GELDİYSE, VAHŞET BU, FELAKET. (https://www.youtube.com/watch?v=RnGuMaHSe70&feature=youtu.be)
Yani tahmin edilmedik s��eylerden ÇOK ŞİDDETLİ KORKUYORLAR. O yüzden… İSLAM'I ANLATMAYI bırakıyorlar, DAVAYI DA bırakıyorlar. (16 Kasım 2010, https://www.youtube.com/watch?v=dQIYPI-G8Sg&feature=youtu.be)
Şimdi yani MÜSLÜMANIM DER DE BİR İNSAN TÜRKİYE’Yİ BÖLENLERLE İTTİFAK ETMEYE KALKARSA bak DÜNYAYI DAR EDERİM SÖYLEYEYİM. REZİL RÜSVA EDERİM. Kanunla hukukla yani bana bir deli enerjisi gelir yerle bir ederim. Yani neye uğradıklarını şaşırırlar. Hiç kimseye, hiçbir yere güvenmesinler. Yani Türkiye’yi böyle it kopuk takımına, PKK’ya peşkeş çekmeye kalkan birisi olursa, babam olsa affetmem söyleyeyim. Kim olursa olsun affetmem. Yani en yakınım olsa affetmem. Sakın böyle bir dangalaklık yapmaya kalkmasınlar. Yani PKK’ya verdin mi sen herşeyini verirsin, ARTIK NAMUSSUZSUN. PKK’ya vatanını veren bir adam herşeyini verir ve TAM BİR NAMUSSUZDUR. Yani aklına gelen her türlü ahlaksızlığı yapar. (13 Aralık 2010 tarihli A9 TV canlı yayınından, https://www.youtube.com/watch?v=igHJNR8HKWM&feature=youtu.be)
(Fethullah Gülen) İttihad-ı İslam'ı bırakıyor. Diyor ki mesela: "İttihad-ı İslam asrımızda bir hedef değildir" diyor. "Müslümanların böyle bir hedefi yoktur" diyor. Yani "İttihad-ı İslam diye bir hedefi yoktur" diyor. Bunu deyince CIA ne yapar? Bir rahat nefes aldırır, yani bir parça, yakasını bir parça bırakmış oluyor...
Ama tazyik arttıkça, onlar da elindekini bırakmaya başladılar. Bırakıyor, bırakıyor, bırakıyor. Ama bırakma bir dereceye kadar olur. Artık bir derecede, Allah esirgesin, öyle tehlikeli bir dereceye gelir ki, namazı da bıraktırırlar adama. (29 Nisan 2011 tarihli A9 TV canlı yayınından, https://www.youtube.com/watch?v=3wL30AaUheA&feature=youtu.be)
Fethullah Hoca cemaati siyasete girerse, sıfır netice alır...... HÜKÜMET İÇİNDE HÜKÜMET OLMAYA KALKMAK, ÖZELLİKLE BAZI AKILDANELER ÖYLE ORTAYA ÇIKIYORLAR, bir de üstelik çok korkak, zayıf, sığ akıllı, dar düşünen, teşhis yeteneği olmayan, enaniyetli bir kısım zevat ne oldum havasına girdiler. Bir şey olduğunuz yok, garibanın tekisiniz. Üfledin mi kaçacak delik arıyorsunuz. Korkak, ürkek, zayıf insanlarsınız. (7 Mart 2012 tarihli A9 TV canlı yayınından, https://www.youtube.com/watch?v=p0araNRLbU8&feature=youtu.be)
BEN FETHULLAH HOCA’NIN BİR TEK ‘ALLAH BİR’ DEMESİNE İNANIRIM. ....ONUN DIŞINDAKİ SÖZLERİNE İNANMIYORUM BEN. "Bediüzzaman kandırdı sizi, İsa Mesih konusunda" demesi çok vahim bir şey. Çünkü Bediüzzaman'ı sahtekâr ilan etmiş oluyor. 'Yalancı' diyor Bediüzzaman için. 'Sizi aldattı' diyor. .....Ama 'Bediüzzaman yalan söyledi' demesi, ancak canı tehlikedeyse söyleyebilir bunu. Eğer canı tehlikede değil de bunu söylediyse, FETHULLAH HOCA DİYE BİR HOCA YOK O ZAMAN. Yani çok vahim. Demek ki .... ÇOK RİSKLİ BİR YAPILANMA VAR DEMEKTİR o zaman. (13 Aralık 2012 tarihli A9 TV canlı yayınından, https://www.youtube.com/watch?v=rKxpB7tbRgc&feature=youtu.be)
Bu ekip İttihad-ı İslam'ı durdurmak için var güçleriyle gayret ediyorlar Ama 'Güneydoğu'da da özerklik' işte 'Abdullah Öcalan'a da ev hapsi olsun'… Hiç olmayacak şeyleri de olacak gibi göstertiyorlar. Kardeşim Güneydoğu'da komünist devlet kurmak istiyorlar. Sen özerklikten bahsediyorsun, Abdullah Öcalan'a da 'ev hapsi' diyorsun. ... Özerklik demek, bölünme demektir zaten. Bunu makul görüyorsunuz. Gece-gündüz bunun propagandasını yapıyorsunuz, teşvik ediyorsunuz. (2 Ağustos 2012 tarihli A9 TV canlı yayınından, https://www.youtube.com/watch?v=1oS8Ky_ZaNo&feature=youtu.be)
DEVLET İÇİNE DE SARKMIŞ BUNLAR. DEVLET İÇİNDE DE FETHULLAH HOCA'NIN TALEBESİ OLDUĞUNU İDDİA EDEN BİRÇOK DEVLET GÖREVLİSİ VAR. .... HÜKÜMETİN DE ANLAYABİLECEĞİ GİBİ DEĞİL, GARİP BİR YAPILANMA. Yani tarif edilemiyor, sistemi de çözemiyorlar. ENANİYETLİ, GURURLU, ÖFKELİ İNSANLARDAN OLUŞUYOR BİRÇOĞU. Tayyip Hocam'ı da Mehdi karşıtı gibi görüyorlar Allahualem. Yani Fethullah Hoca'nın Mehdiliğini engelleyen bir Mehdi adayı gibi gördükleri için, ONU DA BİR AN ÖNCE KENARA ÇEKMEK İSTİYORLAR. ZAMAN GAZETESİ'NDEN ÇILDIRMIŞ GİBİ, BAZI KİŞİLER, ....alabildiğine TAYYİP HOCAM'IN ALEYHİNE BİR FAALİYET İÇİNDELER. BİR AN ÖNCE EKARTE ETMEK PEŞİNDELER. (26 Haziran 2013 tarihli A9 TV canlı yayınından, https://www.youtube.com/watch?v=wGuAsgkSAIM&feature=youtu.be)
Diyor ki: 'Biz Kürtçe eğitim yapalım size. PKK'nın da aleyhinde konuşmayalım veyahut hiçbir şey söylemeyelim, dinden de bahsetmeyelim. 'Siz de bizi idare edin, biz de sizi idare edelim' gibi bir mantıkla yaklaşıyorlar anladığım kadarıyla. Bak, HEMEN BUNLAR ATLAMIŞLAR ÜSTÜNE OLAYIN. (27 Haziran 2013 tarihli A9 TV canlı yayınından, https://www.youtube.com/watch?v=FDg7DbLCsxE&feature=youtu.be)
Ama DİNİ BIRAKTIN, DÜNYAYA DALDIN, ENANİYET GELDİ ÜSTÜNE. MÜSLÜMANLARI ADAM YERİNE KOYMUYORSUN, HAŞA. EKÂBİR BİR ÜSLUP, bazılarında. Bu vaziyette HÜKÜMET NE YAPSIN, ne desin? 'Toplayın paraları' mı desin, ne desin yani? BİZ NE BİLELİM KARDEŞİM BU ÇİZGİYE GELECEĞİNİ. Buyrun, sonuç bu hale geldi. Zaman Gazetesi de bu hale geldi. ..... Ne oluyorsunuz ya? TAYYİP HOCAM YILLARDAN BERİ İSLAM'A, KURAN'A HİZMET İÇİN UĞRAŞIYOR, TA ÇOCUKLUĞUNDAN BERİ. ÇEKTİĞİ ACILARI, ÇİLELERİ HERKES SEYRETTİ, GÖRDÜ. (23 Ekim 2013 tarihli A9 TV canlı yayınından, https://www.youtube.com/watch?v=088L7WDEBkw&feature=youtu.be)
FETHULLAH HOCA CEMAATİNDE muazzam bir enaniyet var, muazzam bir enaniyet. Acayip ekabirler. Halka tepeden bakıyorlar, enaniyet yaptıkça Allah aşağılıyor bu sefer. ..... BİR DE SİNSİCE, ALTTAN ALTA İŞLER ÇEVİRİYOR. BÖYLE TİPLERİ DEVLETİN MÜHİM MEVKİLERİNE GETİRMEK DE ÇOK TEHLİKELİ. Enaniyetten kafayı çizmiş adam. Mantık, şu, bu, merhamet, vefa, sadakat kaybolmuş. .... Fethullah Hoca'nın talebelerinin bir kısmının esrarengizliğinin, mesafeli olmalarının, insanlara üstten bakmalarının bereketsizliği bu. .... BU KADAR ESRARENGİZLİĞE NE GEREK VAR? İNSAN O ZAMAN ŞÜPHELENİYOR. HER ŞEYİN ALTINDA ONLARI ARIYOR. NİTEKİM DE HAKİKATEN ÇOK YERDEN ÇIKMAYA BAŞLADILAR. (https://youtu.be/7-- y4ZyM08s)
Görüldüğü gibi Sayın Adnan Oktar A9 Televizyonunda canlı olarak yayınlanan röportaj ve programlarda 17-25 ARALIK YARGIYA DARBE GİRİŞİMİ ÖNCESİ BİLE, FETÖ'YE YÖNELİK ELEŞTİRİLERİNİ KİMSEDEN ÇEKİNMEKSİZİN ve AÇIKÇA dile getirmiştir.
Hatırlanacağı gibi o dönem FETÖ'nün bir terör örgütü olarak bilinmediği ve Sn. Cumhurbaşkanımızın, Sn. Başbakanımızın, bakanların, Genelkurmay Başkanının, muhalefet partilerinin, akademisyenlerin, bürokratların, basın mensuplarının kısacası hemen herkesin bu örgüte yönelik övgülerde bulunduğu bir dönemdir. Dolayısıyla o dönemde, Cumhurbaşkanımıza güvendiğimizden dolayı, hükümetimizi desteklemek amacıyla, potansiyel fitneleri izale edebilmek için Sn. Adnan Oktar'ın ilk bakışta olumlu olarak yorumlanabilecek ancak dikkatle bakıldığında içindeki kinaye ve aşağılama görülecek birkaç konuşması olmuş olabilir. Ve o konuşmalar dahi temelinde, o dönemde FETÖ'nün anormalliklerini alttan alta eleştirmek, kamuoyunun dikkatini çekmek ve FETÖ elebaşı ve onun destekçilerini kızdırmak amaçlı yapılmıştır.
Buna en iyi örnek ise, Sn. Adnan Oktar'ın FETÖ elebaşına kızdırmak amacıyla yapmış olduğu "KAHTANİ" konuşmasıdır. Bu konuşma amacına ulaşmış ve bizzat FETÖ yapılanması tarafından müthiş tepki almıştır.
Hain darbe girişiminden neredeyse 1 yıl kadar önce 25.11.2015 tarihinde FETÖ’cülere ait bir internet sitesinde Kahtani, Cehcah konularını anlatan bir yazı kaleme alınmış ve bu yazı içerisinde konu kasti olarak Sayın Adnan Oktar’a getirilmiş ve FETULLAH GÜLEN İÇİN YAPTIĞI KAHTANİ BENZETMESİ SERT BİR DİLLE ELEŞTİRİLMİŞTİR. ÇÜNKÜ KAHTANİ'NİN, KELİME ANLAMI "BELA GETİREN, ZALİM, ZORBA KİMSE" DEMEKTİR. Sadece bu açıklama bile, Sayın Adnan Oktar’ın yıllar öncesinden beri FETÖ elebaşını eleştirdiğini ve eleştirilerinin de tam hedefine ulaştığının açıkça göstergesidir.
Sn. Adnan Oktar'ın FETÖ elebaşına yönelik yaptığı KAHTANİ eleştirisinin FETÖ tarafından aldığı TEPKİ şu şekildedir:
"Adnan Oktar veya Harun Yahya mahlaslı adlı proje adamı, bu süreçte Erdoğan’ın yanında yerini aldı. Ancak bir sohbetinde Fethullah Gülen Hocaefendi’yi “Hz. Mehdi’nin yardımcısı, Mehdi için zemin hazırlayan Kahtani” ilan etmişti. Resmen fitne çıkartma peşinde. Burada sadece kendimi bağlayan, şahsi görüşümü net açıklamalıyım. Fethullah Gülen Hocaefendi, asla Kahtani değildir, çünkü KAHTANİ’NİN ELİNDE KILIÇ OLACAK, PEK HOCAEFENDİ GİBİ HALİM SELİM, YUMUŞAK, MÜSAMAHALI, HOŞGÖRÜLÜ DAVRANMAYACAK. ZALİMLERİ, MÜNAFIKLARI, FASIKLARI BAŞKA USÜLLERLE YOLA GETİRECEK." (http://zamanhurriyetlisozcusu.blogspot.com/2015/11/cahcah-kahtani-dehhak-cehcah-kahtani-ve.html)
Görüldüğü üzere Sayın Adnan Oktar, Kahtani'ye benzetmesiyle FETÖ yapılanmasının kainatın imamı, İMAM MEHDİ gibi gördükleri Fettullah Gülen'i KAN DÖKÜCÜ, BELA GETİREN ŞAHIS olarak gösterip aşağılamış, bu durum, FETÖ takipçilerinin inanç sistemlerini yerle bir etmiştir.
Bu sebeple, FETÖ cephesi büyük bir panik yaşamış ve Sayın Adnan Oktar'ın yapmış olduğu KAHTANİ benzetmesine şiddetle karşı çıkmış, bu benzetmeyi yapan Sayın Adnan Oktar'ı güya proje adamı olmakla ve SAYIN ERDOĞAN'IN YANINDA YER ALMAKLA SUÇLAMIŞLARDIR. Çünkü, bu kişiler Sayın Adnan Oktar’ın bu ifadeyi gerçekte ne anlamda kullandığını çok iyi bilmektedirler. Sadece bu yazılanlar bile Sayın Adnan Oktar ve FETÖ arasında ciddi bir hasımlık, düşmanlık olduğunu göstermek için yeterlidir. Ama elbette bu karşılıklı hasımlığın asıl göstergesi, Sn. Adnan Oktar'ın FETÖ hakkındaki eleştirel ve aşağılayıcı konuşmalarıdır.
Sayın Adnan Oktar’ın FETÖ’yü amansızca eleştirdiği dönemde Devletin üst düzey görevlilerinin, bakanların, milletvekillerinin, gazetecilerin, akademisyenlerin FETÖ’yü destekleyen bazı açıklamaları ise şu şekildedir:
– CUMHURBAŞKANI SN. RECEP TAYYİP ERDOĞAN (15 Haziran 2012): Biz gurbette olup şu vatan topraklarının hasreti içerisinde olanları aramızda görmek istiyoruz. Öyleyse BİTSİN BU HASRET diyelim.
– CUMHURBAŞKANI SN. RECEP TAYYİP ERDOĞAN (12 Eylül 2010): OKYANUS ÖTESİNDEN bu sürece destek veren tüm kardeşlerimi de kutluyorum.
– CUMHURBAŞKANI SN. RECEP TAYYİP ERDOĞAN (24 Kas 2013): Şimdiye kadar cemaatteki kardeşlerimiz bizden NE İSTEDİLER DE YAPMADIK.
– CUMHURBAŞKANI SN. RECEP TAYYİP ERDOĞAN (08 Eylül 2016): “Gittiğim her yerde devlet başkanlarına belgelerle bunları anlatıyorum. HAKLI OLARAK BİZE DİYORLAR Kİ BİZ BUNLARI ÜLKEMİZE ALMAK İSTEMEDİĞİMİZDE SİZ DESTEKLİYORDUNUZ. BU KONUDA HAKLILAR. Bizim derdimiz de ne idi 'Türk Okulu’….”
– ESKİ CUMHURBAŞKANI ABDULLAH GÜL (2013): Türkiye’ye, Türkçe’ye, kültürümüze yapılan EN BÜYÜK HİZMETTİR BU.
– BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM (2013): İzmir Türkçe Olimpiyatları Kültür Şöleni'nde konuştu ve FETHULLAH GÜLEN’İN ŞİİRİNİ OKUDU. …‘Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahsun gönül’ diyen Fethullah Gülen Hocaefendi’nin dilidir. Öyle üç beş günde olacak birey değil. BU FİKRİN BENİMSENMESİ YAYILMASI BİR ÖMÜR GEREKTİRİYOR. BU YOLDA ÖMRÜNÜ HASBEDENLERE SELAM OLSUN.
– ESKİ BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLU (4 Haziran 2012): Bu faaliyetleri yapan, bu faaliyetlere katkıda bulunan bütün öncülere, başta MUHTEREM HOCA EFENDİ OLMAK ÜZERE BÜTÜN ÖNCÜLERE SELAM OLSUN. Allah onların emeklerinden razı olsun.
– ESKİ BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLU (4 Haziran 2012): Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı olarak GÖREVİMİZ GÜLEN OKULLARINA KATKIDA BULUNMAKTIR.
– ESKİ BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLU (4 Haziran 2012): Faydalı çalışmalar yapan HOCA EFENDİ’YE SELAM OLSUN. Bu kutlu yolculuğunda, YERİ BAŞIMIZIN ÜZERİNDEDİR.
– ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (2012): … UFUK ÇİZEN, VİZYON ORTAYA KOYAN, muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’dir. Bu ateşi yakan, bu yolu açan, ve bu fikri veren muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’ye de ANTALYA’DAN GÖNÜL DOLUSU SELAMLAR, SAYGILAR GÖNDERİYORUM.
– ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (24 Mart 2011): TBMM Meclis tutanaklarından: GÜLEN’E ÇETE DERSENİZ HAKSIZLIK EDERSİNİZ. Temiz insanları “Çete” diye suçlamak kabul edilemez.” (AK PARTİ sıralarından alkışlar.)”
Fethullah Gülen, bu ülkenin yetiştirdiği değerli bir kıymettir.
– ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (2012): İnşaAllah birgün Türkiye’de HOCAM DA, burada Türkçe Olimpiyatları’na katılır da, buradaki olimpiyatlarda duygularını bizzat ondan dinleme imkanımız olur. Bu işlerin fikir babası, bu işlerin hareket ettiricisi, belki bu işlerin yönlendiricisi ben muhterem Fethullah Gülen Hocaefendimiz’e de buradan gönül dolusu teşekkür ediyorum.
– ENERJİ ESKİ BAKANI TANER YILDIZ (27 Mar 2014): Bu yapı, son 11 yılda güçlendi ve bu noktaya geldi. BUNU BİZ YARATTIK.
– ESKİ MECLİS BAŞKANI ve ESKİ BAŞBAKAN YARDIMSICI BÜLENT ARINÇ (5 Haziran 2010): … İşte aynen Hocaefendi de, yarın uçağa binip geldiğinde Türkiye’ye HAVAALANINDA ONU ÇİÇEKLERLE KARŞILAYACAK OLANLAR, HAKKINDA BİNBİR TÜRLÜ İFTİRA YAPANLAR OLACAK. Türkiye bu noktaya gelmiştir emin olunuz. Ağızlarını her açtıklarında Hocaefendiye iftira atanlar çiçeklerini de hazırlamaya başlasınlar artık.
– ESKİ MECLİS BAŞKANI ve ESKİ BAŞBAKAN YARDIMSICI BÜLENT ARINÇ (2010): Hocaefendi, HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ DOĞRUYU SÖYLÜYOR. Her şart altında.
– ESKİ MECLİS BAŞKANI ve ESKİ BAŞBAKAN YARDIMSICI BÜLENT ARINÇ (5 Haziran 2012): Hüzünlü gurbetten şimdi Bursa’yı seyreden muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’ye şükranlarımı sunuyorum. BU HİZMET BÜTÜN DÜNYAYI KAPLIYOR. Türkiye'de ve dünyada bu okullar sayesinde GÖNÜLLERİ SEVGİ DOLAN MİLYONLARCA İNSAN, SENİ HATIRLIYOR VE HATIRLATIYOR.
– ESKİ MECLİS BAŞKANI ve ESKİ BAŞBAKAN YARDIMSICI BÜLENT ARINÇ (27 Haziran 2013): FETHULLAH GÜLEN BİZE YOL GÖSTERİYOR, ÖNÜMÜZÜ AYDINLATIYOR.
– ESKİ MECLİS BAŞKANI ve ESKİ BAŞBAKAN YARDIMSICI BÜLENT ARINÇ (23 Mayıs 2013): Başbakan'ımız (Erdoğan) selamlarını iletti. 'HOCAEFENDİ'NİN BİR EMİRLERİ OLUR MU?' diye sormamı istedi. HOCAEFENDİ, BAŞBAKAN'IMIZIN (ERDOĞAN) ŞAHSINI ÇOK SEViYOR. "Onu her vesileyle ifade ediyor. ONUN ŞAHSINA KARŞI ÇOK BÜYÜK DUALARI VAR. ONUN ÇOK BÜYÜK HİZMETLERİ OLDUĞUNA İNANIYOR.
Onu (FETHULLAH GÜLEN’İ) BÜYÜK HİZMETLERİ SEBEBİYLE, bugüne kadar Türkiye'ye ve dünyaya kazandırdığı çok hizmetler sebebiyle SEVİYORUZ.
Arınç, BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN, HOCA EFENDİ’NİN TÜRKİYE'YE DÖNÜŞÜNÜ ÖZLEMLE BEKLEDİKLERİNİ ve bundan mutlu olacaklarını ifade ettiğini söyledi.
– ESKİ MECLİS BAŞKANI ve ESKİ BAŞBAKAN YARDIMSICI BÜLENT ARINÇ (23 Mayıs 2013): 40 YILDIR ONU ÇOK SEVERİM. 1975’ten beri Hoca Efendi’yi tanırım. KENDİSİNE BÜYÜK SAYGIM, SEVGİM VAR. (Pensilvanya’da Fethullah Gülen’e yaptığı ziyaret için) Bu ziyaret KIRK YILDAN BERİ KENDİSİNİ SEVEN, SAYAN, DUALARINDAN EKSİK ETMEYEN BİR İNSANIN YÜZÜNÜ GÖREBİLMEK, DUASINI ALABİLMEK İÇİN eşimle yaptığım bir ziyarettir.
– ESKİ MECLİS BAŞKANI ve ESKİ BAŞBAKAN YARDIMSICI BÜLENT ARINÇ (23 Mayıs 2013): HOCAEFENDİ, BANA GÖRE SİYASET ÜSTÜ BİR İNSAN. Bizden daha iyi görebiliyor, daha iyi değerlendirebiliyor.
– ESKİ MECLİS BAŞKANI ve ESKİ BAŞBAKAN YARDIMSICI BÜLENT ARINÇ (2012): Hizmet denen işin sırrını öğretmiş, GÜZEL BİR İNSANA, BÜYÜK MÜTEFEKKİRE, BÜYÜK DAVA ADAMINA şükran borcumuz var.
– ESKİ MECLİS BAŞKANI AKPARTİNİN KURUCULARINDAN ERDOĞAN’IN YAKIN ÇALIŞMA ARKADAŞI MEHMET ALİ ŞAHİN (29 Aralık 2013): Fethullah Gülen Hocaefendi ile telefonla görüştüm. Rahatsızdı, geçmiş olsun dileklerimi ifade ettim. KENDİSİNİ SEVERİM. Muhterem Hocaefendi’ye bir çağrıda bulunmak istiyorum; HOCAM ARTIK TÜRKİYE’YE DÖNÜN LÜTFEN, DÖNÜN ARTIK TÜRKİYE’YE. HOCAEFENDİ’NİN BANA HEDİYE ETMİŞ OLDUĞU KİTAP HALA MASAMIN ÜZERİNDEDİR. Çok güzel Osmanlıca yazısıyla bana itafen göndermiştir. O KİTAPLARI BEN DE OKUYORUM.
– ESKİ MECLİS BAŞKANI AKPARTİNİN KURUCULARINDAN ERDOĞAN’IN YAKIN ÇALIŞMA ARKADAŞI MEHMET ALİ ŞAHİN (2011): Böylesine bir hareketi, eğitim seferberliğini başlatanlara saygı sunuyorum. Kendilerine selam olsun diyorum.
– KÜLTÜR VE MİLLİ EĞİTİM ESKİ BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (2012): CEMAAT DEVLETİ ELE GEÇİRMİŞ, DEVLETE SIZMIŞ…BUNLAR KARGALARI GÜLDÜRÜR. Şimdi insan kendisine ait olan birşeyi ele geçirir mi, bu paranoyaları bir tarafa bırakalım.
– BAŞBAKAN ESKİ YARDIMCISI VE DIŞİŞLERİ ESKİ BAKANI ALİ BABACAN (2013): Tüm bu güzel çalışmalara istikamet veren, ÇOK DEĞERLİ FETHULLAH GÜLEN HOCAEFENDİMİZ’E burada şükranlarımı sunmak istiyorum.
– AVRUPA BİRLİĞİ ESKİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (2013): Bu hizmet kervanının manevi önderi Fethullah Gülen Hocaefendi’ye buradan en içten saygılarımızı, hürmetlerimizi gönderiyorum.
– AVRUPA BİRLİĞİ ESKİ BAKANI EGEMEN BAĞIŞ (2011): Atatürk’ün o hayalini gerçekleştirmekle kalmayıp, Türk dünyasının da ötesine geçip, o kültür köprülerini kuran ÇOK BÜYÜK BİR ZAT BUGÜN VATAN HASRETİ ÇEKİYOR. SAYGIYLA ÖNÜNDE EĞİLİYORUZ.
– MİLLETVEKİLİ ŞAMİL TAYYAR (10 Nisan 2012): Sol gözünden ameliyat olan saygıdeğer Fethullah Gülen Hocaefendi’ye acil şifalar dilerim.
– ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI MELİH GÖKÇEK (2011): MUHTEREM BÜYÜĞÜMÜZ FETHULLAH GÜLEN HOCAM’A şükranlarımızı sunuyoruz, sağolsun, varolsun. Gurbetteki değerli Hocam’a, Ankara’dan gönül dolusu, kucak dolusu selamlar gönderiyoruz.
– ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI MELİH GÖKÇEK (2011): Hoşgörünün diyaloğun mimarı Fethullah Gülen Hocamız
– ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI MELİH GÖKÇEK (31 Ağustos 2013): Hocamla, Başbakanımın arasını kim açmaya çalışıyorsa ya haindir, ya ajandır, en azından nefsine kapılan bir gafildir.
21 Şubat 2011’de Fetö diyen kişiye cevaben: Terbiyeni takın. FETHULLAH GÜLEN’E FETO DİYEMEZSİN. Ben sana lakap taksam hoşuna gider mi? Lütfen özür dile.
– ��STANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI KADİR TOPBAŞ (2010): Bu vizyonu ortaya koyan Hocaefendi’ye de saygılarımı arz ediyorum.
– CHP’Lİ, BEŞİKTAŞ BELEDİYE BAŞKANI MURAT HAZİNEDAR (2 Temmuz 2014): Çok değerli Fethullah Gülen Hocaefendi’nin mesajını okuduk. "Atatürk'ün yeşerttiği değerlere hizmet etmek adına HEP O HİZMETLERİ YAPANLARA EL UZATACAĞIZ.
– TRT ESKİ GENEL MÜDÜRÜ İBRAHİM ŞAHİN (2012): Buna emeği geçen, bütün hocalara, hocaların hocasına sonsuz teşekkürler ediyor, saygılar sunuyorum.
– MUSTAFA İSLAMOĞLU (2004): Hocaefendi hakkında bakıyorum ağıza alınmayacak şeyler. Allah’tan korkar insan. O bizim hocamız, o bir alim, yetiştirin de göreyim. Hadi bakalım, hadi bir yetiştirin de görelim. Bir Fethullah Hoca yetiştirin alnınızdan öpeyim. BİR FETHULLAH HOCA’NIN AYAKKABISINI YETİŞTİRİN ALNINIZDAN ÖPEYİM SİZİ. Hadi bakalım.
– YAZAR ABDÜLKADİR SELVİ (7 Ocak 2014): AKP döneminde cemaat 15 kat büyüdü
– CENGİZ ÇANDAR (1998): Bu konuğumuz kendisi için ‘21. yüzyıl Türk Rönesansı ve Anadolu Müslümanlığı’nın yükselişine sebep olacaksa bu hareketin ruh ve fikir mimarları arasında en önemli isimlerden birisi Fethullah Gülen’dir’ diye başlayan tanıtmayla adını zikretmiş olayım.
– MEHMET BARLAS: Ve bir başka lider, Hocaefendi, bu ufku dünyanın sonsuz yanlarına taşıdı. Hocaefendi’ye tekrar saygılarımı sunuyorum.
– AYDIN DOĞAN: Şu anda gerçek olarak demokratlığı Hocaefendi temsil ediyor.
– ŞİŞLİ ESKİ BELEDİYE BAŞKANI MUSTAFA SARIGÜL (2014 yılında): Gülen Cemaati’ne yapılanların çok haksız olduğu kanaatindeyim.
– HÜRRİYET GAZETESİ YAZARI ERTUĞRUL ÖZKÖK (25 Ağustos 2010): Kendisine (Gülen’e) karşı hiçbir zaman önyargılı olmadım. Hatta aramızda sıcak bir ilişki olduğu izlenimine bile sahibim.
– ESKİ MHP'Lİ BUGÜN AKP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE BAKANI TUĞRUL TÜRKEŞ (3 Eylül 2013): Bu günde Fettullah Gülen hocaefendi'nin MHP'ninki ile benzer ve hatta aynı olan projesini takdirle karşıladım.
– HÜSEYİN KOCABIYIK AKP İZMİR MİLLETVEKİLİ (29 Eylül 2010): FETTULLAH GÜLEN HOCAEFENDİ, SON 1000 YILIN EN BÜYÜK TÜRKLERİNDEN BİRİDİR. Onu tehdit gibi görenler birer zavallıdan öte gitmezler.
– GENÇLİK VE SPOR ESKİ BAKANI SUAT KILIÇ (22 Ekim 2013): Muhterem Fethullah Hocaefendi'ye acil şifalar ve sıhhat içinde hizmete devam temenni ediyorum.
1 note · View note
cuneytyardimci · 8 months ago
Text
Knut Hamsun ve İhanetin Bedeli
KNUT HAMSUN’UNİHANETİNİN BEDELİ Knut Hamsun Norveç’in yetiştirdiği en önemli edebiyatçılardan biriydi. Yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş, çok sıkıntılı bir gençlik dönemi yaşamıştı. İşsizliğin, açlığın ne olduğunu henüz daha çok küçük yaşta iken öğrenen Knut Hamsun, Ezeni de ezileni de bizatihi görmüştü. Edebiyata meraklıydı; birkaç kitap denemesi oldu, lakin başarıyı bir türlü…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
adalya · 4 years ago
Text
Komik İnsanlar
Zanetmek çok gülünç bir olay aslında. Karşına geçip; öfke kusan, sevgi kusan, kin kusan, nefret kusan insanlar var. Her zaman gülerek cevap verirken, içten içe aslında onlara acıma duygusu beslediğimi, her zaman daha sonradan fark etmeye başlarım. Kendi hayal aleminde yaşadıklarını ve aslında sizin karşınıza geçerek bu davranışlarda bulunup hayallerini gerçek kılmaya çalışmaları hayatlarında zanederek yaşamaları ve ne yazık ki sadece dünyayı hayal ettikleri gibi görmeleri üzücü. Üstünlük ve ego karmaşası içinde karşınızda bağararak veya çabalayarak bir şeyleri haklı çıkartma içgüdüsü içerisinde kendilerini daima haklı görmek açısından ve hayatlarında geçmişlerini yarım kalan doğrular ile kapatma istekleri üzücü, çünkü karşılarında gülerek ve susarak cevap verir iken gördüğümüz ve yaşamak zorunda kaldığımız senaryo aslında onların hayal dünyası. Bunun yanı sıra aslında kendi beyinlerinde yarattığı dünya, sizi nasıl görüyorlar ise, devam eden yaşantınızda da yeniden sizleri öyle zanederek kendi hayatlarını yaşamaları ve aslında gerçek dünya ile uzaktan veya yakından alakası olmayan bir hikaye yazmalarından ibaret. Peki bu düşünde, hayal dünyası ve hikayelere rağmen aslında bambaşka ve mutlu bir hayat yaşıyor olmamız.
Üzücü, zanederek yaşayan insanlar için.
Küçük bir tavsiye; kendinizi tanıyın ve kendiniz olun. Geçmişi olduğundan daha farklı hatırlatmayın onu kabul edin şükredin ve iyileştirin ve kendinizi gelecek sahraların kölesi yapmayın. Dreamer der ki; ( The world is a dust. Blow it out ) Dünya bir tozdur. Üfle gitsin...
0 notes
sizekitap · 4 years ago
Text
MSA- Tatilin Okulu - Yaz (9-14 Yaş) (Etkinlik)
Tumblr media
Bu okul başka bir okul. Çünkü bu okul “Tatilin Okulu – Yaz”.
“Küçük ellerin büyük işler başaracağı, belki de gelecekteki kariyerlerinin temellerini atacağı bu eğitim, çocuklarınızın mutfağı en iyi şekilde keşfetmesi için kaçırılmayacak bir fırsat. Tam 10 gün boyunca mutfakta hijyen, güvenlik, sofra düzeni ve mutfak ekipmanı hakkında bilgi edinecekler. Et ve deniz ürünleri, sushi, makarna gibi favori yemeklerini kendi elleriyle hazırlayacaklar. Mutfağa dair birçok bilgiyi ayrıntılı bir şekilde öğrenecekleri bu eğitim MSA’da. Çocuklarınızın mutfak aşkını ortaya çıkarmak için hazırız. Bekliyoruz.”
– 13 Temmuz – 24 Temmuz Pazartesi-Cuma, 10.00-15.00 *15 Temmuz Çarşamba günü resmi tatil dolayısıyla ders yapılmayacaktır. • 1 Gün: Mutfak 101 o Mutfakta güvenlik o Mutfakta hijyen o Mutfak ekipmanları o Malzeme satın alırken dikkat edilmesi gerekenler, muhafaza koşulları o Sofra düzeni o Bıçak seçme, kullanma ve kesim teknikleri; julienne, allumette, batonette, macedoine, brunoise
Öğrenilen kesin teknikleri ile yapılacak olan yemekler; – Ratatouille – Zeytinyağlı barbunya pilaki
Bıçak kullanma tekniklerini öğrenecek ve mutfakta hijyen, ekipman kullanımı ve alışverişte dikkat edilmesi gerekenler gibi soruların cevaplarını bulacaklar. 
13 Temmuz Pazartesi, 10.00-15.00
• 2. Gün: Etler ve Pişirme Teknikleri – Roast Beef (Demo) – Kuzu but kavurma, tereyağlı şehriyeli pirinç pilavı ile – Izgara dana bonfile, Cafe de Paris sos ve parmesanlı patatesler ile
Etin bölgeleri ve yapılarını öğrenirken, doğru et nasıl seçilir, nasıl temizlenir, en doğru şekilde nasıl pişirilir gibi soruların cevaplarını bulacaklar. 
14 Temmuz Salı, 10.00-15.00
• 3. Gün: Kümes Hayvanları ve Pişirme Teknikleri – Tavuğu parçalarına ayırma (Demo) – Rosto hindi, mevsim sebzeleri ve jus sos ile (Demo) – Izgara tavuk kanatları, sweet chili sos ile – Çıtır tavuk butları, coleslaw salata ile – Tavuk şiş fırında taze baharatlı elma dilim patates ile
Farklı kümes hayvanları ile ilgili bilgi sahibi olacak, fırında pişirme, ızgarada pişirme ve kızartma tekniğini öğrenecekler. 
16 Temmuz Perşembe, 10.00-15.00
• 4.Gün: Deniz Ürünleri ve Pişirme Teknikleri – Ahtapot ve ahtapot salatası (Demo) – Fileto çıkartma tekniği (Demo) – Tempura karides, lime soya sos ile – Buharda pişmiş levrek fileto, röşti patates ve domates sos ile – Izgara somon fileto, roka salatası, narenciye vinaigrette ile
Farklı deniz ürünlerini temizleme, hazırlama ve pişirme tekniklerini öğrenecekler.
17 Temmuz Cuma, 10.00-15.00
• 5. Gün: Kahvaltı – Croque madamme – Pancake; çikolata sos, orman meyveleri ve akağaç şurubu ile – Tropical n’ berry smoothie – Mozzarella, ricotta ve parmesan peyniri ile taze otlu kapalı sini pidesi
Doyurucu ve besleyici favori kahvaltılıklarını hazırlamayı öğrenecekler. 
18 Temmuz Cumartesi, 10.00-15.00
• 6 Gün: El Yapımı Makarna Hamurları ve Sos Hazırlama Teknikleri – Kremalı mantar ve tavuklu fettucine – Köz patlıcanlı ve domates soslu ravioli
Taze makarna hamuru yapmayı ve dolgulu ve dolgusuz makarnalar yaparken dikkat edilmesi gerekenleri ayrıca makarna soslarını öğrenecekler. 
20 Temmuz Pazartesi, 10.00-15.00
• 7. Gün: Atıştırmalıklar – Cheddar peynirli ve sebzeli nachos, sour cream ve salsa sos ile – Füme kaburgalı sandviç – Flapjacks ve badem sütü
Kolayca hazırlanabilen lezzetli ve farklı atıştırmalıkları yapmayı öğrenecekler.
21 Temmuz Salı, 10.00-15.00
• 8. Gün: Sushi
– Sushi pirinci – California roll – Karides nigiri
*Bu derste çiğ deniz ürünü kullanılmamaktadır.
Uzak Doğu mutfağı ile ilgili genel bilgi sahibi olacak; bu mutfağın en çok tercih edilen yemeklerini ana hatları ve pişirme yöntemleriyle öğrenecekler.
22 Temmuz Çarşamba, 10.00-15.00
• 9. Gün: Glütensiz & Vegan – Mercimek filizlendirme (Demo) – Vegan bowl; avokado, maş fasulyesi, renkli domatesler, mikroherküller, mikrofilizler tofu, elma ve pesto sos ile – Vegan sebze köftesi, rosto domatesler, vegan mayonez ile – Kuru domates ve taze otlu glütensiz foccacia,  balzamikli zeytinyağı ile
Bu eğitimde yapılacak olan tüm ürünler vegan ve glütensizdir.  Farklı türlerdeki beslenme alışkanlıklarının detaylarını öğrenecekler. 
23 Temmuz Perşembe, 10.00-15.00
• 10. Gün: Pişir & Eğlen – Cheeseburger; avokado spread, cheddar peyniri, turşu, domates, yeşillik ve karamelize soğan – Ballı soya soslu tavuk taco – Tiftik bun; ağır ateşte pişirilip tiftiklenmiş dana eti, kırmızı soğan turşusu ve mayonez
*Çilekli limonata ve Antep fıstıklı semifredo ikramımızdır. 
Eğitim sonunda öğle yemeklerini beraber hazırlayıp bir masa etrafında yiyecek ve program sonunda sertifikalarını alacaklar. 
24 Temmuz Cuma, 10.00-15.00
*9-14 yaş aralığının dışındaki kişiler mutfaklara alınmayacaktır. *Eğitim 14 kişiliktir. *Eğitim boyunca katılımcılar istasyonlarda tek başına çalışmaktadır. *Derslerin telafisi yoktur, yerinize bir başkası katılamaz.
– Covid-19 pandemi süreciyle birlikte alınan tedbirler doğrultusunda MSA bünyesinde hayata geçirilen genel uygulamalar için http://msa.com.tr/workshoplar-yeni-doneme-hazir.pdf
Kaynak
devamı burada => https://sizekitap.com/etkinlikler/msa-tatilin-okulu-yaz-9-14-yas-etkinlik-2/
0 notes
eserozetlerim · 4 years ago
Text
Saçkıran Roman Özeti | Aziz Nesin
New Post has been published on https://mobil.eserozetleri.com/sackiran-roman-ozeti-aziz-nesin/
Saçkıran Roman Özeti | Aziz Nesin
Tumblr media
Saçkıran Roman Özeti | Aziz Nesin
YAZAR: AZİZ NESİN
SAYFA SAYISI: 150
TÜRÜ: ROMAN
KONUSU
Saçkıran isimli roman, Batıdan alınmış olan edebi akımların sanatçılar üzerinde yarattığı etkiyi, bu akımların yapaylığını, 1950 yıllarındaki gazetecilik anlayışının ne olduğunu ve siyasi yaşamı ele almaktadır. Saçkıran, temelinde bir edebi eleştiri romanıdır. Romanda, çok açık bir şekilde İkinci Yeni akımı eleştirilmiştir. Bu dönemin sanatçılarını içerisine alan ortam, Batıdan almış oldukları ve şiirimize uyarlamak için çabaladıkları akımları mizahi bir dil ile eleştirilmiştir.
ANA FİKRİ
Romanın olay örgüsünü meydana getiren olaylar zinciri bir eleştiri merkezine oturtulmuştur ve mizah ile süslenmiştir. Yeni edebi akımların ortaya çıkması için uğraş veren şair ve yazarlar ya da siyasiler ve gazeteciler, mizahi bir dil ile eleştirilir; eserin sonunda ise, kahramanımız yine dergi çıkartma isteği içinde görülür. Yitik isimli bir dergiyi çıkarmak için hazırlanırken, gazetede yayınlanmış olan ve yazmamış olduğu haberler sebebi ile saçları kazınır ve hapse atılır. Artık o da tam anlamıyla gerçek bir gazetecidir.
KİME HİTAP EDİYOR: Temelinde büyük bir eleştiriyi barındırmakta olan bu kitap, d��neme ilgi duyan bütün okurlara hitap edebilecek türde bir roman.
Saçkıran Roman Özeti
Saçkıran isimli roman, bir hapishane atmosferi ile okura merhaba der. Oğuz işsiz bir adamdır. Bir gün iş aramak için evinden çıkar. İstiklâl Caddesinde kapılmış olduğu insan seli ise onu Seylan Pastanesi’ne kadar götürür. Ortam fazlasıyla kalabalıktır. Kendinden biraz büyük bir delikanlının yanına oturmak zorunda kalır. Onların yanına; Özgür, Yılmaz, Atillâ isminde üç genç daha gelmiştir. Hepsinin birer şair olduğunu öğrenmiş olduğu bu gençler birbirlerine yazdıkları şiirleri okumaya başlarlar. Oğuz’un da bir şair olduğunu sanırlar ve ondan bir şiir okumasını talep ederler. O da hayır diyemez ve yanına aldığı, babasının askerî fırın defterinden herhangi bir sayfa açıp okur. Masadaki gençler bu şiiri oldukça beğenirler. Bu genç kahramanımız, masada konuşulan konulara tam anlam veremese bile aniden girdiği bu ortamı çok sever ve böyle bir ortama katıldığı için mutluluk duymaya başlar. O günün akşamında birlikte meyhaneye giderler ve burada Hikmet, Selahattin ve Günay isminde üç kişi ile daha tanışır. Masada dönen konuşmalardan eski ve yeni kuşak şairlerin bir çatışma içerisinde olduğunu anlamıştır. Onlar ise genç kuşağın temsilcileridirler. Fakat kendi aralarında ikiye bölünmüşlerdir. Bir bölümü anlamsız şiiri desteklerken diğer bir bölümü gerçekçi şiiri savunmaktadır. Dergi çıkartmak için karar alırlar, iş bölümü yaparlar ve Oğuz’dan da derginin yönetim işlerini almasını isterler. Ancak Oğuz dergi adına arkadaşlarının söz vermiş olduğu parayı toplayamamaktadır bir türlü. Selahattin isimli şair, bir basımevi bulmasını ve işe başlamasını, parayı da artık daha sonra toplayacaklarını söylemiştir. Sabah erken saatlerde, Oğuz’un anlaşmış olduğu basımevinde bütün arkadaşlar toplanırlar. Oğuz derginin hemen çıkması için bütün çabasını harcamaktadır fakat mürettibin hikâyeleri hiç bitmemektedir. Gençler ise dergi sabaha çıkmazsa kıyamet kopacağını sanmaktadırlar; onlara kalsa bütün edebiyat çevresi onların çıkartacakları bu derginin bekleyişindedirler. Fakat aksilikler bir türlü peşlerini bırakmamaktadır. Matbaada “b” harfi bitmiştir… Yazılardaki “b” harflerini çıkartırlar ve basıma devem etmeye çalışırlar. Ancak ‘’b’’ harfinin ardından sırsıyla “m, r, h” harfleri de tükenir. Her harf bittiği zaman da, yazıdan bu harfleri çıkartmaya başlarlar ve harfler artık bite bite en nihayetinde yazıda şu cümle kalmış olur: “Aaaa, aaiiiii a-a iii. Aaaa iii ai ai ”… En sonunda yazılarını da bir şekilde bitirirler. Bu probleme de yerel bir gazeteden almış oldukları resim ve yazıları ekleyerek çözüm üretirler. Fakat dergi ne yazık ki basıma yetişmemiştir, ertesi günü beklemek zorunda kalırlar… Oğuz büyük bir üzüntü ile arkadaşlarının yanına gitmiştir. Hep birlikte kafa dağıtmaya giderler ve gittikleri mekanda Fikret isminde bir genç ile tanışırlar. Gecenin konusu ise Ar dergisinde onlar hakkında çıkmış olan yazıdır. Hiç birinde para olmadığından dolayı hesapları Fikret ödeyecektir; doğrusu, ödemez. Fikret, babası iktidar partisinin ilçe başkanı olduğundan dolayı, onun siyasi kimliğini kullanarak gittiği mekanlarda eğlenmeye bakan bir gençtir. Bir takım numaralarla para vermeyerek mekanı terk eder. Oğuz ertesi gün hemen basımevine gider. Dergi basılmaya aşamasına geçer fakat derginin henüz bir adının olmadığının farkına varırlar. Arkadaşları ise ar dergisine yazılması gereken cevapla meşguldürler. En nihayetinde derginin isminin “İşte” olması konusunda karar kılarlar. Ancak bu kez de elektrikler gider… Sonunda elektrikler gelir ve dergi de basılır. Dergiyi görmüş olan genç şairler Oğuz’un üstüne yürümeye başlarlar çünkü bütün yazılar karman çormandır. Cemal usta ise her derginin ilk basımında bu tarz karışıklıkların olabileceğini söyleyerek onları sakinleştirir. Dergiyi dağıtmak için bayilere götürmeye başlarlar. Fakat bayiler dergiyi almamaktadırlar. Sanat dergilerinin artık satmamakta olduğunu söylerler. Oğuz, elinde bu dergilerle ortada kalır. Oğuz, arkadaşlarının yanına gider başına gelenleri onlara anlatır. Ancak Oğuz dergileri dağıtmakla uğraşırken bütün arkadaşları da tutuklanmışlardır; çünkü Oğuz elindeki dergileri bir aralık yere düşürür ve dergiler havada uçuşmaya başlar, yere düşen, uçuşan bu dergiler de halka zararlı beyannameler sanılarak haklarında soruşturma açılır. Fakat yanlış anlaşılma ortaya çıkar, serbest bırakılırlar. Bir araya gelirler ve düzeltme yazıları yazma kararı alırlar. Oğuz yazıları alır ve basımevine doğru gider. Cemal Usta, Muallim Naci’nin bir gazetede çıkan haber neticesinde yanlışlıkla sadrazam zannedildiğini ve saçlarının kazıtıldığı  hikâyesini ona anlatır. Bu olaydan sonra da bizdeki bütün gazetecilerin saçlarının kazıtılarak cezalandırılmakta olduğunu söyler. Ona göre, başın içindekini yok edemedikleri için dışındakini kazımaktadırlar… Ertesi gün hepsi Seylan Pastanesi’nde bir araya gelirler. Aralarına Aydın isminde, Paris’ten yeni gelmiş olan bir arkadaşları da katılmıştır. Biraz sohbet ettikten, yazılar yazdıktan sonra dağılmaya başlarlar fakat ilk çıkanın arkasından geride kalanları atıp tutmaya başlar. Gençler Selahattin isimli arkadaşlarını dışlarlar ve altıncı kuşak ismini verdikleri yeni bir akım oluşturma kararı alırlar. Akşam da Fikret’in evinde toplanmışlardır. Altıncı kuşağın benimsemiş olduğu akım ise bunalımdır. Oğuz ise Selahattin’le karşılaşmıştır ve onun da yedinci kuşağı etrafına toplamaya başladığını öğrenir. Altıncı kuşağı, baba parası ile geçinmekte olan, herhangi bir değerleri bulunmayan gençler olarak görür ve eleştirir. Birbirlerini eleştirerek geçirdikleri üç günün ardından onunla birleşmişlerdir. Oğuz da kendisi bir başka akım çıkarana kadar onlar ile birlik olmaya karar verir. Oğuz iki aydır para almadan stajyer olarak “P…” gazetesinde görev yapmaktadır. Günün birinde para istemek için yazmış olduğu işleri müdürünün yanına götürür. Yazı işleri müdürü ise ona para vermez ancak onun yerine gazetecilik mesleğinin sırlarını paylaşır. Seçim yaklaşıyordur. Eğer bu seçimde kendisini gösterirse oldukça meşhur bir gazeteci olma şansı olduğunu söyler. Ona göre iyi bir gazeteci siyasileri kullanmanın yolunu bilmelidir. Bu öğütleri alarak odadan ayrılmış olan Oğuz, seçimde görevli olarak yer aldığı “M…” iline gitmiştir. Sırası ile tüm partileri dolaşarak, gazetelerin onlardan taraf olduğunu söyler. Cebinde parası yoktur ancak partilerce sağlanmakta olan imkanlarla gününü gün ederek yaşamaktadır. Bir gün gazetede “M…” ilinde yapılmış olan mitingin haberleri çıkmıştır. Seksen bin kişinin katıldığı bu miting de fazlasıyla ateşli bir şekilde geçmiştir. Oğuz için işler epey bir yolunda gittiği sırada onun imzası altında gazetede bir haber yayınlanmıştır. İşte bu sefer işler tam tersine dönmüştür. Gazetede ‘’M…’’ ilinde yer alan tüm siyasi partilerin dağılacakları yazmaktadır. Gitmiş olduğu bütün partiler onu resmen yaka paça dışarı atarlar. Seçimin ardından da İstanbul’a geri döner. Gazetedeki işini de kaybetmiştir. Onun adına gazetenin uydurmuş olduğu bu haberler nedeni ile Oğuz’a on altı tane dava açılmıştır; bir tanesinden de mahkum edilir. Saçlarını kazırlar ve ardından da hapse atılır.
AZİZ NESİN HAKKINDA
Aziz Nesin, 1915 yılında İstanbul’da doğdu. 1937 yılında Ankara Harp Okulu‘nu bitirdi. 1944 senesinde ise subaylık yapmayı bıraktı ve gazete yazarlığına seçerek, bu alanda ilerlemeye başladı. Aziz Nesin, kariyerine 1944 senesinde Millet Dergisi ile merhaba dedi. Ardından Sabahattin Ali ile beraber Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Alibaba isimli dergileri yayınladı. Kısa bir süre içerisinde dünya genelinde üne sahip olan bir mizah yazarı haline geldi. 1973 senesinde Türk Mizahı adında bir antoloji de düzenlemiştir. 1972 yılında da Nesin Vakfı‘nı kurmuştur. Bu kurumda her yıl 4 tane kimsesiz çocuğu okutmuş ve meslek sahibi olmalarına yardımcı olmuştur. Hayatını bağımsız bir yazar olarak devam ettirmiş olan Aziz Nesin, 6 Temmuz 1995 yılında kalp krizi geçirerek hayata gözlerini yumdu.
0 notes
egitimgazetesi · 5 years ago
Text
30 Nisan'da okullar açılacak mı?
Tumblr media
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk CNN Türk canlı yayınına katılarak Hakan Çelik'in sorularını yanıtladı. 30 Nisan'da okulların açılmasıyla ilgili Ziya Selçuk "30 Nisan bizim A planımız şeklinde yürüyor, diyelim ki 30 Nisan'da okullar açılmazsa ne yapacağız? Uzaktan eğitimin alt yapısı güçlendiriliyor, gelecek seneki planlamaların standart bir yıl planlaması gibi değil de yeniden yapılandırıldığı bir planımız var." dedi. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un açıklamaları şöyle; Yeni ve karşılaşılmadık durumlara uyum kabiliyeti yüksekse güven artmaya başlıyor. Bu bir problemin üstesinden gelme sürecidir, kişinin önce kendisiyle birlikte olması ve kendine güven duyması arkasından çocuklarına güven vermesi bir taraftan da çocukların o yakınlık ihtiyacı da duruyor eğer aile içindeki dayanışmayı yükseltirsek bunun çözebileceğimiz bir durum olduğunu devletin bu durumu her yönüyle ele aldığını tekrar tekrar söyleyelim. Bizim bu uzaktan eğitimle ilgili birkaç yerde istasyonumuz var, orada öğretmenlerimiz çalışıyorlar, TRT’nin içerisinde olanlar var çalışıyorlar bir iki okulumuzda da çalışanlarımız var İstanbul ve Ankara’da. NEDEN TV ODAKLI BİR ÇALIŞMA GERÇEKLEŞTİRİLDİ Biz hane halkı araştırmalarına baktık, kaç hanemizde internet var kaç hanemizde televizyon var sonra baktık ki eğer biz her şeyi internet tabanlı yaparsak topluma erişimimiz kısıtlanacak. Önceliği TV’ye verdik çünkü hemen her evde TV var, bunu yeterli görmedik aynı zamanda EBA’da internet desteği ile çocuklarımıza eğitim imkanı sağladık. Bir de sınav senesinde olan çocuklarımızı ayırdık onlara üçüncü bir alan kurduk. İnternetle ilgili yaklaşık olarak %20’lerde bir erişilemezlik durumu var, biz bunun önüne geçmek için 12. Sınıf öğrencilerine dedik ki biz size 8gb ücretsiz internet veriyoruz. Her öğrencimizin sırasına okulun açıldığı gün bir çıkartma yapıştırdık, “Bu sana uyar mı?” diye bir soru var orada sonra bir adres var, bununla ilgili çok fazla iletişim çalışmaları da yaptık. Şu anda 8gb internet yeterlidir. Başından beri problemimiz varsa var diyorum yoksa yok diyorum bir şeyi saklayarak bir yere varamayız. Birinci hafta test yayınıydı, ilk kez kamera karşısına çıkan öğretmenler var. Gönüllü öğretmenler inanılmaz gayretliler, hata yapıyorlar kamera kolay bir şey değil. Bazı sorunlar yaşadık bunu da açıkça söylüyoruz, 20 dakikalık bir ders 8 dakikaya indi 10 dakikaya indi. Bu hafta ne oldu öğretmenlerimiz rahatladı. Biz çocuklar için bir şey yapıyoruz ve bir insanın emeğini, çabasını her şeyini çocuğa hizmetle ilgili bir şeye ayırması kadar güzel bir şey yok. Bu ölçekte bunu yapan internet tabanlı Çin var, Çin dışında ilk biz yaptık ayrıca ABD’de bazı eyaletlerde yeni yeni bunun çalışması var. İyi ki yaptık ve daha iyisini yapacağız emin olun. Önümüzdeki haftalar çok daha iyi olacak. OKUL EVE SIĞAR MI? ANNE BABALARA ÇAĞRINIZ VAR MI? Aslında okul eve sığmaz, çünkü biz uzaktan eğitimi eğitimin bir parçası olarak görüyoruz artı diyoruz internet tabanlı eğitim artı yüz yüze eğitim diyoruz. Okul hayat demektir, okul bahçeye taşınmalı, okul ormana taşınmalı, okul sokağa taşınmalı. Sürekli evin içinde olmak kolay bir şey değil, sokağa çıkamıyorsunuz, parka gidemiyorsunuz bu her bir engel de duygusal bir durgunluk oluşturuyor. Bu hafta şu geliyor bir günün programını saat saat her bir yaş grubu için bu tür günlük akış şemaları geliyor. Ben evde çocuğumla ne yapabiliriz? Diyelim ki çocuğunuzla bir şarkı yazmak da bir etkinliktir, fiziksel oyunlar oynamak da etkinliktir. Karşılıklı etkileşimli kitap okumak da bir etkinliktir, küçük evde yapılabilecek deneysel etkinlikler var. EBA’DA YAŞANAN SORUNLAR Bizim mevcut eş zamanlı olarak online olma kapasitemiz, yani aşırı yüklenme olunca bir sorun yaşadık. Fakat şunu yaptık her bir sınıfa saatler belirledik ve sistemi birkaç kat büyüttük. Herkes aynı anda yüklenmesin diye ikinci sınıflar şu saat yedinci sınıflar şu saat diye ayırdık. Şunu da yaptık, sınav senesinde olan çocukların internet altyapısını ayrı bir yerden verdik, diğerleriyle bir karışıklık olmasın diye. ÖĞRENCİLER VE ÖĞRETMENLER BULUŞABİLECEK Mİ Bizim canlı sınıf diye bir uygulamamız var, bunu sadece 12. Ve 8. Sınıf öğrencilerimize açıyoruz önümüzdeki hafta. Ama bir öğrenci TV programını kaçırdıysa öğleden sonra tekrarı var izleyebilir, EBA’da var oradan internetten izleyebilir. UZAKTAN EĞİTİME DENETİM MÜMKÜN MÜ? Bizim öğrenciler çalışıyor mu çalışmıyor mu konusunu aslında uzaktan eğitimin bir konusu ya da sorunu olarak görmüyoruz. Okullar açıkken de ödevini hemen yapanlar vardır bir de son güne bırakanlar vardır öğrencilik değişmez. Bazı öğrenciler gerçekten belli saatlerde çalışıyorlar ama anne baba sürekli yan yana olduğu için çocuklarla müdahale etme gereği duyuyor. Bu çocuğun sorumluluğu aslında öz sorumluluk geliştirmek için de bir fırsat. Yüzbinlerce çocuk evde anne babasıyla yemek yapmaya başladı, evin işine yardım etmeye başladılar. Çocuklar hamur açmaya başlamış, babasıyla musluk tamir edenler yani birlikte bir iş yapma. EĞİTİMİN YAVAŞ VERİLMESİ TALEBİ Buna hak veriyorum, özellikle ilkokuldaki çocuklarımız yetişemediler. Bu bir problem mi? Problem, çözebilir miyiz? Çözebiliriz. Önümüzdeki haftadan itibaren bunlar da çözülecek. Ayrıca içeriklerde bu haftadan itibaren 40 deney olacak. 30 NİSAN SONRASI İÇİN SENARYOLAR Biz başından beri şunu söyledik, bu küresel bir sorun ve bunun çözümü de bilimsel metotlarla ortaya çıkabilir. Biz de diyoruz ki MEB olarak, hem dünyadaki eğilimlere bakalım hem Bilim Kurulumuzun önerilerine bakalım. 30 Nisan kararı Bilim Kurulu’ndan mutabakatla çıktı, biz de 30 Nisan’a kadar neler yapabiliriz çalışıyoruz. Bu yepyeni bir durum biz de öğreniyoruz. Bütün mevzuat okullar açıkmış gibi ona göre düzenlendiği için o altyapının da bu çağa göre düzenlenmesi gerekiyor B planı ve C planlarımız da hazır. Yazın ne olacak? Eylül ayı geçtiğimiz Eylül aylarından nasıl farklı olacak? Biz bunların hepsi olabilecekmiş gibi davranarak bunların finansmanını bunların öğretmen ihtiyacını, hepsini yeniden organize ettik. Bizim bir finansman sorunumuz yok, bizim öğretmen sayımızda da sorun yok. Sadece öğretmenlerimizin bilişim becerilerini biraz daha geliştirmeye ihtiyacımız var. Biz şu anda 125 bin öğretmenimize bilişim becerilerini geliştirme konusunda, uluslararası internet altyapılarını kullanarak eğitim veriyoruz. 30 Nisan bizim A planımız şeklinde yürüyor, diyelim ki 30 Nisan’da okullar açılmazsa ne yapacağız? Uzaktan eğitimin altyapısı güçlendiriliyor, gelecek seneki planlamaların standart bir yıl planlaması gibi değil de yeniden yapılandırıldığı bir planımız var. SINIF GEÇME NASIL OLACAK VE BAŞARI NASIL ÖLÇÜLECEK Bütün dünyaya baktığımızda eğitimin sınıfların dışına taşması anlamında bir eğilim var, biz de geçtiğimiz sene ortaöğretim de önerilerimizi sunarken, bir öğrenci bir eğitimi illa sınıfta alacak diye bir şey yok. Dünya başka bir yere doğru gidiyor eğitimde ve bu kitlesel olarak ilk defa oluyor. Bu yeni standartların gelişmesine yardımcı olacak, farklı sistemler birbirine yaklaşacak artık sadece sınıf içinde değil sınıf dışında olan dijital programlar da karnelerde olacak notlandırılacak akredite olacak. Bizim elimizde öğrencilerimizin birinci dönem notları var, peki hiç okul açılmazsa ne olur? Bunu şu anda hukukçularımız çalışıyorlar. Sınıf geçme yönetmeliğiyle ilgili bir karara varılacak. Biz eğitsel olmasını önemseriz, pedagojik olmasına bakarız. Biz yaptık oldu olmaz, o yüzden de itirazın yapılması ihtimal kurumların da görüşünü alıyoruz DANIŞTAY’ın mesela. YKS ERTELENDİ, LGS’DEKİ DURUM NEDİR LGS zamanında yapılacak, ertelenme söz konusu değil. Hafta başında hem YKS’de hem de LGS’de çıkacak soruların konu dağılımı nasıl olacak bunları da paylaşacağız. Benim ailelere söyleyeceğim şey şu, hiçbir öğrenciyi zorla bir yere götüremezler. Bir öğrencinin dıştan değil de içten motivasyonu önemli, bunu yapabilmek için de çocuğun dengeli bir hayata ihtiyacı var. Bu iş sadece zihinsel bir şey değil, aynı zamanda hareketsel bir şey. Üniversite sınavı için biz dünya çapında bir iş yaptık ben buna gönülden inanıyorum ki her öğrenciye kişisel deneme sınavı yapabilen, her öğrenciye göre tercih yapabilen yani ben seni ölçtüm diyor yazılım ve sana şu şu bölümleri öneriyorum diyor sonra aylık çalışma programı çıkarıyor çocuğa. Ona özgü sorular hazırlıyor, diyelim çocuk soruyu çözemedi, çözemediğinde yazılım diyor ki sen bu konuyu anlamamışsın ve o konuya dair sayfayı çocuğun önüne getiriyor. Diyorum da sıralarına çıkartma yapıştıracak kadar bunu anlattık. Özetlemek gerekirse, haftaya soru çözümü geliyor 12’lere canlı yayın geliyor. Bu çocuklarıma benim önerim Türkiye’nin en iyi video kütüphanesini hazırladık, nedir video kütüphane? Sınavda çıkacak konuların bazılarının videolarını çekerek yayınlıyoruz. İstediği hocadan istediği dersi defalarca izleyebilirler. ÖĞRENCİLER BU NUMARAN HER ŞEYİ SORABİLİR 444 0 632’ye telefon ederlerse bilmedikleri akıllarına takılan tüm sorulara canlı operastörlerle yanıt veriliyor. 13 Mart’tan 25 Mart’a kadar 72 bin başvuru olmuş bu hatta, 64 binine ilk kontakta cevap verilerek vatandaşlarımız bilgilendirilmiş. Meslek liseleri bu süreçte tarihsel bir dönüşüm yaşıyor. Read the full article
0 notes