#Asperger sendromu
Explore tagged Tumblr posts
Text
Psikolojim bozuk
Major depresyon
Depresyon bunalim
Kisisel bozukluk
Gelisimsel bozukluk
Bipolar bozukluk
Asperger sendromu
10 notes
·
View notes
Text
psikolojim bozuk majör depresyon depresyon bunalım kişisel bozukluk gelişimsel bozukluk bipolar bozukluk asperger sendromu şizofreni sinir hastasıyım
6 notes
·
View notes
Text
🧩 Asperger Sendromu Nedir? Belirtilerini Biliyor musunuz?
Asperger Sendromu, otizm spektrumunda yer alan ve bireylerin sosyal etkileşim, iletişim ve davranışlarında farklılıklar yaşamasına neden olan bir durumdur. 📌 Erken tanı ve uygun destek, bireyin hayat kalitesini önemli ölçüde artırabilir.
👩⚕️ Blog yazımızda: ✅ Asperger Sendromunun tanımı ✅ Belirtileri ve farkları ✅ Ailelere öneriler hakkında kapsamlı bilgiler bulabilirsiniz.
🔗 Detaylar için blogumuzu okuyun:
💡 Dilgem Karşıyaka: Her bireyin farklılıklarına saygı duyan ve potansiyelini ortaya çıkaran bir yaklaşımla hizmet veriyoruz. 📍 Çocuğunuz için doğru adresteyiz!
0 notes
Text
Asperger Sendromu Nedir? Belirtileri Neler? Asperger sendromu nedir? Otizm ile sık sık karıştırılan asperger sendromu aslında yüksek işlevli otizm sendromu olarak bilinmektedir. Bu kişiler oldukça sabırsız kişilerdir ve kendilerine ait olarak oluşturduğu bir rutinleri bulunmaktadır. Bu rutinlerin değişmesinden oldukça rahatsız olan asperger sendromunda kesin bir tedavi söz konusu değildir. Fakat destekleyici tedaviler söz konusudur. Bizler... https://www.begonya.com/asperger-sendromu/?feed_id=182431&_unique_id=65b37a38c1da7
0 notes
Text
Otizm Nedir? Otizm Belirtileri ve Tedavisi
Otizm, genellikle çocukluk döneminde belirginleşen ve kişinin sosyal etkileşim, iletişim ve davranışlarında kalıcı zorluklara yol açan bir nörogelişimsel bozukluktur. Bu durum, sosyal etkileşimlerde ve karşılıklı iletişimde belirgin sorunlara, tekrarlayan ve sınırlı ilgi ve aktivitelere ve bazen de atipik ve tekrarlayan davranışlara yol açabilir. Otizm, geniş bir spektrumu kapsar ve bireyler arasında belirtilerin şiddeti ve türü önemli ölçüde değişebilir. Otizmin kesin nedenleri tam olarak bilinmemektedir ancak genetik ve çevresel faktörlerin etkili olduğuna inanılmaktadır. Otizmli bireyler, düşünme biçimleri ve algıları nedeniyle benzersiz deneyimler ve zorluklar yaşayabilirler. Ancak bu durum, kişinin yaşamının her alanında engel teşkil etmek zorunda değildir. Uygun destek ve terapilerle, otizmli bireyler toplumda etkin ve üretken bir yaşam sürdürebilirler.
Otizmin Tanımı ve Belirtileri
Otizm, genellikle çocukluk döneminde belirginleşen, sosyal etkileşim, iletişim ve davranışlarında kalıcı zorluklar yaşayan kişilerde görülen bir nörogelişimsel bozukluktur. Otizmli bireyler sosyal etkileşimlerde ve karşılıklı iletişimde zorluklar yaşayabilirler. Ayrıca, tekrarlayan ve sınırlı ilgi alanlarına sahip olabilirler. Otizm spektrumu geniş olup bireyler arasında belirtilerin şiddeti ve türü önemli ölçüde değişebilir.
Otizm Spektrum Bozukluğu Nedir?
Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), Asperger sendromu ve çocukluğun yaygın gelişimsel bozukluğu gibi farklı koşulları da içeren bir terimdir. Bu terim, belirtilerin geniş bir yelpazede görülebileceğini ve bireyler arasında büyük farklılıklar olabileceğini kabul eder. Bir kişi hafif semptomlarla yaşayabilirken, başka bir kişi daha şiddetli zorluklar yaşayabilir.
Otizmin Nedenleri: Genetik ve Çevresel Faktörler
Otizmin kesin nedenleri henüz tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonunun etkili olduğuna inanılmaktadır. Çeşitli genlerin otizme katkıda bulunduğu ve bazen genetik mutasyonların otizm riskini artırdığı görülmüştür. Çevresel faktörler arasında hamilelik sırasında maruz kalınan belirli ilaçlar veya enfeksiyonlar da bulunabilir.
Otizmin Teşhisi: Süreç ve Kullanılan Araçlar
Otizmin teşhisi genellikle bir çocuğun davranışlarının ve gelişiminin dikkatlice değerlendirilmesi ile yapılır. Bu değerlendirme genellikle bir dizi farklı test ve gözlemi içerir. Değerlendirme süreci genellikle çocuk psikiyatristleri, nörologlar veya gelişimsel pediatristler gibi uzmanlar tarafından yönetilir. Otizm, belirtilerin ilk ortaya çıktığı çocukluk döneminde genellikle teşhis edilir, ancak bazı durumlarda otizm belirtileri yetişkinlik döneminde bile fark edilebilir.
Otizmli Çocuklar ve Eğitim Özel İhtiyaçlar ve Stratejiler:
Otizmli çocukların eğitimi, çocuğun özgül öğrenme stili, ilgi alanları ve zorluklarına odaklanan özel stratejiler gerektirir. Öğretim, çocuğun sosyal, duygusal ve iletişimsel becerilerini geliştirmeyi hedefleyen yapılandırılmış, özelleştirilmiş bir yaklaşımı gerektirir. Bu süreç, bireyselleştirilmiş eğitim programları (IEP'ler) ve çeşitli terapiler, örneğin dil ve konuşma terapisi, mesleki terapi ve davranışsal terapiler gibi hizmetlerin uygulanmasıyla desteklenir.
Otizm ve Aile: Ailenin Rolü ve Destek Mekanizmaları
Aileler, otizmli çocuklarının gelişiminde ve genel refahında kilit bir role sahiptir. Ailelerin, çocuklarına otizmi ve onunla nasıl başa çıkacaklarını anlamalarına yardımcı olmak, evde uygun stratejileri uygulamak ve çocukları için uygun hizmetleri bulmak için destek ve eğitime ihtiyaçları vardır. Destek grupları, eğitim kaynakları ve diğer ailelere erişim, ailelerin bu zorluklarla başa çıkmasına yardımcı olabilir.
Otizmde Sosyal İletişim Zorlukları ve Stratejileri
Otizmli bireyler genellikle sosyal etkileşimlerde zorluk yaşarlar. Bu zorluklar, yüz ifadelerini, vücut dilini ve sosyal ipuçlarını anlamada zorluklar veya karşılıklı konuşmaları sürdürmede zorluklar şeklinde ortaya çıkabilir. Sosyal hikayeler, oyun tabanlı öğrenme ve sosyal beceri grupları gibi çeşitli stratejiler ve terapiler, otizmli bireylerin sosyal iletişim becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilir.
Otizm ve Davranışsal Sorunlar: Nedenler ve Yönetim
Otizmli bireyler, belirli davranışsal zorlukları olabilir. Bu, sınırlı ve tekrar eden davranışları, rutinlere aşırı bağlılığı ve değişikliklere karşı direnci, belirli nesnelere veya konulara aşırı ilgiyi içerebilir. Ayrıca, otizmli bireyler, belirli seslere, dokulara veya ışığa karşı aşırı hassasiyet gibi duyusal sorunlar da yaşayabilirler. Bu davranışlar genellikle otizmin bir parçasıdır ve bireyin çevresini anlama ve işleme şekliyle ilgilidir. Davranışsal sorunların yönetimi genellikle bireye özel bir yaklaşım gerektirir ve çeşitli stratejiler ve terapiler içerebilir. Bunlar arasında uygulamalı davranış analizi (UDA), bilişsel davranışçı terapi (BDT), ve duyusal bütünleme terapisi bulunabilir. Ebeveynler ve öğretmenler genellikle bu terapileri desteklemek için özel eğitim ve yönlendirme alırlar.
Otizmli Bireyler için Terapi ve Tedavi Seçenekleri
Otizmli bireylerin çoğu için, terapiler ve tedaviler belirtilerin yönetiminde önemli bir rol oynar. Bilişsel davranışçı terapi (BDT), uygulamalı davranış analizi (UDA), konuşma ve dil terapisi, mesleki terapi ve sosyal beceriler eğitimi, otizmli bireylerin sosyal, iletişimsel ve davranışsal zorluklarına yardımcı olabilir. Ayrıca, belirli semptomları hafifletmek için ilaç tedavileri de kullanılabilir.
Otizm ve Toplum: Farkındalık ve İçerme
Toplumun, otizmi anlama ve otizmli bireyleri içerme konusundaki farkındalığı, otizmli bireylerin yaşam kalitesini büyük ölçüde etkileyebilir. Farkındalık kampanyaları, eğitim programları ve politika değişiklikleri, otizmli bireylerin topluma daha fazla dahil olmalarını ve toplumun otizmi daha iyi anlamasını sağlayabilir.
Otizmin Yetişkinlikteki Etkileri ve İstihdam Sorunları
Otizmli yetişkinler, sosyal etkileşim, iletişim ve işyerinde adaptasyon gibi alanlarda zorluklar yaşayabilirler. Ayrıca, istihdam oranları genellikle düşüktür ve bu bireyler genellikle destekli istihdam programlarına veya uygun iş eğitimine ihtiyaç duyarlar. Otizmli yetişkinlerin bu zorluklarını hafifletmek için politika değişiklikleri, işyeri uyum programları ve yetişkinler için hizmetler gereklidir.
Otizm Araştırmaları: Güncel Bilimsel Bulgular ve Gelecek Perspektifi
Otizm araştırmaları, bu karmaşık bozukluğu daha iyi anlamak için sürekli olarak yapılır. Bu araştırmalar, otizmin genetik ve çevresel nedenlerini, etkili terapiler ve tedavileri ve otizmli bireylerin yaşamlarını iyileştirmek için hangi politika değişikliklerinin gerektiğini daha iyi anlamamıza yardımcı olur. Gelecekte, genetik araştırmalar ve nöroimaging gibi ileri teknolojiler, otizmi daha iyi anlamamızı sağlayabilir. Wikipedia'da nöroimaging https://tr.wikipedia.org/wiki/levsel_sinir_sistemi_grntleme
Sıkça Sorulan Sorular
Otizm ne zaman fark edilir?Otizm belirtileri genellikle 2 yaşından önce görülür ve bazı durumlarda 18 aylıkken bile fark edilebilir. Ancak, bazı çocuklarda belirtiler daha sonraki yaşlarda, özellikle okula başladığında ortaya çıkabilir.Otizm nedenleri nelerdir?Otizmin tam nedenleri bilinmemekle birlikte, genetik faktörler ve çevresel risk faktörlerinin bir kombinasyonunun etkili olduğu düşünülmektedir. Ancak, otizmin tek bir nedeni yoktur ve her bireyin durumu benzersizdir.Otizm genetik midir?Otizm, genetik bir bileşene sahip karmaşık bir durumdur. Ancak, otizm genetik olarak aktarılmasa da, belirli genetik değişikliklerin otizm riskini artırdığı bilinmektedir.Otizm teşhisi nasıl konur?Otizm teşhisi genellikle çocuğun davranışlarının ve gelişim sürecinin gözlemlenmesi ve değerlendirilmesi yoluyla konur. Çocuk psikiyatristleri, psikologlar veya pediyatrik nörologlar genellikle bu değerlendirmeyi yapar.Otizm tedavi edilebilir mi?Otizm tedavi edilemez, ancak erken müdahale ve uygun destek hizmetleri ile belirtiler yönetilebilir ve otizmli bireylerin yaşam kalitesi artırılabilir.Otizmli bireyler normal bir yaşam sürebilir mi?Otizmli bireyler, uygun destek ve anlayışla toplumda işlevsel ve tatmin edici bir yaşam sürdürebilirler. Her otizmli bireyin yetenekleri, zorlukları ve ihtiyaçları benzersizdir.Otizmli bireylerin sosyal ve duygusal yetenekleri nasıldır?Otizmli bireyler sosyal ve duygusal etkileşimlerde zorluk yaşayabilirler, ancak bu, kişiden kişiye değişir. Bazıları sosyal etkileşimleri anlamakta ve duygularını ifade etmekte zorluk çekerken, diğerleri bu alanlarda daha az zorluk yaşar.Otizmli bir çocuk nasıl eğitim almalı?Otizmli çocuklar, bireyselleştirilmiş öğrenme planları ve uygun destek hizmetleri ile başarılı bir şekilde öğrenme deneyimi yaşayabilirler. Yapılandırılmış öğrenme ortamları ve tutarlı rutinler genellikle faydalıdır.Otizm belirtileri nelerdir?Otizm belirtileri, sosyal ve iletişim zorlukları, tekrarlayan ve sınırlı davranışlar ve değişikliklere karşı direnç gibi çeşitli alanları içerir. Ancak, her otizmli bireyin belirtileri benzersizdir ve farklı şekillerde görülebilir.Otizmli bir çocuğun ailesi nasıl destek alabilir?Aileler, otizm destek gruplarından, terapistlerden ve özel eğitim hizmetlerinden destek alabilirler. Ayrıca, birçok toplum kaynağı ve hizmeti ailelere yardımcı olabilir.Otizmli bireylerin istihdamı ve yetişkin yaşamı nasıl olur?Otizmli yetişkinler, uygun destek ve eğitim ile başarılı bir kariyere sahip olabilirler. Ancak, toplumdaki farkındalık ve uyum, otizmli bireylerin istihdam başarısında önemli bir rol oynar.Otizmde hangi tür terapiler ve destekler etkilidir?Terapiler ve destekler, otizmli bireyin spesifik ihtiyaçlarına bağlı olarak değişir. Uygulamalı davranış analizi (UDA), konuşma terapisi, mesleki terapi ve sosyal beceri eğitimi sıkça kullanılır.Otizmle ilgili toplumda daha fazla farkındalık nasıl sağlanabilir?Farkındalık, eğitim, medya kampanyaları ve toplum katılımı yoluyla artırılabilir. Farkındalık, otizmli bireylerin anlaşılmasını ve topluma dahil edilmesini teşvik eder.Otizmli bireyler için hangi haklar vardır?Otizmli bireyler, diğer herkes gibi eşit haklara sahiptirler. Bu, eğitim, istihdam, konut ve sağlık hizmetlerine erişim gibi hakları içerir.Otizm spektrumu nedir ve farklı otizm türleri nelerdir?Otizm spektrumu, otizmin çeşitli belirtilerini ve derecelerini tanımlar. Farklı "türler", önceden Asperger Sendromu veya yaygın gelişimsel bozukluk gibi ayrı tanılar olarak kabul edilirdi, ancak artık otizm spektrum bozukluğu (OSB) altında toplanırlar. Uzman bir Psikiyatrist bulmak için ilgili bağlantıdan faydalanabilirsiniz. Read the full article
0 notes
Text
#depresyon#mutsuzluk#mutsuz#majör depresyon#anksiyete#sosyal fobi#otizm#asperger sendromu#intihar#üzüntü#üzünçlü#ağlamak
54 notes
·
View notes
Text
Deha Bir Anormallik Olabilir mi?
Deha Bir Anormallik Olabilir mi?
Deha Bir Anormallik Olabilir mi? Herhangi bir alandaki dehanın bir anormallik olması muhtemeldir. Matematik gibi bir alanda başarılı olan çocuklar ve yetişkinler genellikle diğer alanlarda çok fakirdir. Yetenekler çok dengesiz. Einstein kötü bir heceleyiciydi ve yabancı dilde başarısızdı. Parlak fizikçi Richard Feynman bazı konularda başarısız oldu. Temple Grandin tarafından yapılan araştırmaya…
View On WordPress
#asperger sendromu#Asperger sendromu ve zekilik#Deha Bir Anormallik#Deha Bir Anormallik Olabilir mi?#einstein#Parlak fizikçi Richard Feynman#Temple Grandin
0 notes
Text
Elon Musk, "Bu akşam tarih yazıyorum" diyerek, Asperger sendromlu olduğu itirafında bulundu.
Elon Musk, "Bu akşam tarih yazıyorum" diyerek, #Asperger sendromlu olduğu itirafında bulundu. @elonmusk #aspergersendromu #otizmhaberleri
ABD’nin ünlü talk show programı Saturday Nigth Live’da sunuculuk yapan Elon Musk, “Bu akşam tarih yazıyorum” diyerek, Asperger sendromlu olduğu itirafında bulundu. Saturday Nigth Live adlı ABD’nin en ünlü talk show programlarından birinde sunuculuk yapan Tesla ve SpaceX’in kurucusu, milyarder iş insanı Elon Musk, programda bir itirafta bulundu. Her hafta ünlü bir ismin ev sahipliği yaptığı…
View On WordPress
0 notes
Link
A tipik Otizm, Asperger Bozukluğu, Otizmin Belirtileri, Otizmin Nedenleri, Rett Sendromu
2 notes
·
View notes
Text
Konuşma bozukluğu hayatı engeller!
Konuşma bozukluğu hayatı engeller!
Hamburglu Logopedist Hanife Emel Yılmaz ile söyleşi Sağlıklı iletişim için sağlıklı konuşma önemli! ALMANYALILAR – Konuşma bozukluğu, kişiler arasındaki iletişimi engelleyen, sosyal hayatı ciddi anlamda etkileyebilen bir hastalık ve bunun çeşitli sebepleri var. Konuşmayı sağlayan kas ve kemik yapılarındaki değişiklikler, yarık damak, diş problemleri, beyin ya da sinirlerde meydana gelen…
View On WordPress
#Apert sendromu#Asperger#Down sendromu#Hamburglu Logopedist Hanife Emel Yılmaz#Konuşma bozukluğu#mental retardasyon (zeka geriliği)#otizm#velokraniofasiyal sendrom
0 notes
Text
https://youtu.be/ueYJrFXuWVs
youtube
#3AralıkDünyaEngellilerGünü#autism#Otizm#OtizmTedavisi#DisleksiTedavisi#HiperaktiviteTedavisi#AbaEğitimi#AbaTerapisi#DerinÇocuk#derincocuk#DerinÇocukRehabilitasyon#Asperger#Down sendromu#Fizik#Youtube
0 notes
Text
❓ Merak Ettikleriniz İçin Doğru Adrestesiniz!
Çocuğunuzun gelişimi, dil terapisi, özel eğitim veya kurumumuz hakkında sorularınız mı var? 💬 Dilgem Karşıyaka'nın hazırladığı Sıkça Sorulan Sorular bölümünde tüm yanıtlar sizi bekliyor!
👉 En sık merak edilen konulara açıklık getiriyor, aklınızdaki soruları netleştiriyoruz.
🔗 Detaylar için blog yazımızı hemen inceleyin:
💡 Dilgem Karşıyaka: Aklınızdaki tüm soru işaretlerine çözüm üretiyoruz.
0 notes
Text
Asperger Sendromu Nedir? Belirtileri Neler? Asperger sendromu nedir? Otizm ile sık sık karıştırılan asperger sendromu aslında yüksek işlevli otizm sendromu olarak bilinmektedir. Bu kişiler oldukça sabırsız kişilerdir ve kendilerine ait olarak oluşturduğu bir rutinleri bulunmaktadır. Bu rutinlerin değişmesinden oldukça rahatsız olan asperger sendromunda kesin bir tedavi söz konusu değildir. Fakat destekleyici tedaviler söz konusudur. Bizler... https://www.begonya.com/asperger-sendromu/?feed_id=135575&_unique_id=6456ce46538eb
0 notes
Text
DEHB Farkındalığı Neden Önemli?
Birazcık farkındalıkla inanın ki bir çok insanın (hatta belki kendinizin) çocuğunuzun, yakın dostunuzun, arkadaşınızın, eşinizin, sevgilinizin hayatını değiştirebilirsiniz. Ben bu tanıyı alana kadar 29 yıllık hayatımın yarısını mutsuz, tembel, üşengeç, bencil, depresif bir insan olduğuma inanarak geçirdim. Çok daha şiddetli, hatta intihara meyilli majör depresif dönemlerim oldu. Sayısız günler, geceler “Benim sorunum ne, bende yanlış olan ne?” diye ağladım.
Böyle bir süreci tabii ki yalnız başınıza yaşayamıyorsunuz, aileniz de sizinle birlikte acı çekiyor. Çoğu zaman birden fazla insanın hayatın�� etkiliyor yani. Arkadaşlıklarınızı etkiliyor, ilişkilerinizi etkiliyor, okul hayatınızı, kariyerinizi, gündelik hayatınızın her bir alanını etkiliyor. Kendinizle ilgili algınızı, inanışlarınızı kökünden etkiliyor.
Bugün hala aynı şeyi savunuyorum, tüm bu ızdırabın sebebi DEHB değil. Bilinmemesi, anlaşılmaması, farkında olunmaması. Hiperaktivite deyince akla direkt sınıfın ortasında koşturup kapıya pencereye tırmanan erkek çocuk imgesinin gelmesi, stereotipler.
Sanki herkese doğarken kendini kullanma kılavuzu verilmiş de sizinki unutulmuş gibi. Diğer insanlara bakarak, kendinizi kıyaslayarak hayatı çözmeye çalışıyorsunuz, olmuyor, onlara uyan size uymuyor. Siz kendinizi anlamazken, dış dünya zaten hiç anlamıyor.
Psikiyatrist ve psikologların çoğu ne yazık ki bu konuda çok cahil ve bilgileri güncel değil. Çok sayıda insandan “Ben de aynen böyle hissediyorum ama o kadar terapiste gittim, şimdiye kadar anlamarlar mıydı?” gibi mesajlar alıyorum. Hayır, anlamıyorlar maalesef.
Ne yazık ki çoğu, böyle bir olasılığı düşünüp de bu konuda uzmanlaşmış başka bir uzmana yönlendirecek kadar bile konuya hakim değiller. Kendi uzmanlık alanları ne ise, ona göre çeşitli tanılar koyup, sizde hiç işe yaramayan ilaç kombinasyonları ufacık bile ilerleme kaydedilmeyen terapi yöntemleri uyguluyorlar sadece.
Maddi ve manevi olarak yıpranıyorsunuz, hiçbir iyileşme yaşamadığınız bir sürece para, emek ve zaman harcarken. En acısı da, en sonunda hiçbir yöntemin size çare olmayacağına inanıyorsunuz. “Dünyada hiç kimse bana yardım edemez.” diyorsunuz. Hayatınızın hep mutsuzluğa tahammül etmekten ibaret olacağını kabulleniyorsunuz, daha ötesi değil. Güzel günlerin gelmeyeceğini, her şeyin daha güzel olmayacağını kabulleniyorsunuz. “Böyle olacaksa hayata neden devam edeyim?” sorusunu soruyorsunuz kendinize.
İçim acıyarak söylüyorum ki, bu sorgulamayı yapan bir insanın sonu sıklıkla intihar oluyor ne yazık ki. Yani bu konudaki bilgisizlik, kayıtsızlık, her yıl birçok insanın hayatına mal oluyor. Ben şanslı olanlardanım çünkü kıyısından döndüm o düşüncenin.
Birazcık daha şanslı olanlar, stereotipe daha uygun oldukları için çocukken tanı alabiliyorlar. İnanın bu bile çok şeyi değiştiriyor çünkü en azından yaşadığınız bazı zorluklarını sebebini ve sizin gibi birçok insan olduğunu bilerek büyüyorsunuz, ben öyle değildim.
Ben hep arka sırada tek başına oturan, ders anlatılırken kitap okuyan, resim yapan, çok fazla konuşan ama çoğunlukla kendi dünyasında, kendi hayal aleminde yaşayan küçük kızdım. “Parlak” çocuk, “inanılmaz yetenekli” “zehir gibi”… “Çok potansiyel vaat eden”… Ama hepsinden öte, hepsinden de önce, mutlu.
Sonra büyüdüm, her yere geç kalan, sürekli sınıfta kalan, hiçbir işi tamamlayamayan, sürekli mutsuz, sürekli depresif ve sonunda ciddi, mantıklı bir seçenek olarak intiharı düşünen yetişkin kadın oldum. 13 yaşımdan beri hayalini kurduğum, delicesine istediğim, neredeyse aşık olduğum bölümden 7 yılda mezun oldum. Okula ağlayarak giderek, jürilerden önce stresten kusarak, hastanelik olarak… Mezun olduktan sonra 3 yıl, bırak herhangi bir işe başvurmayı, ilk 2 yıl bilgisayarımı açıp da projelerime bakamadım bile.
Bazen eski öğretmenlerimle, yıllardır görmediğim çocukluk arkadaşlarımla karşılaştım. Hepsi büyük bir beklentiyle “Şimdi ne yapıyorsun?” diye sordular bana. Eminlerdi “çok iyi yerlere” geldiğime. Anlattığımda, hep hayal kırıklığı oldu, “Ama sen çok yetenekliydin?” “Ama sen çok zekiydin?”
Öğrenim hayatım boyunca en çok duyduğum cümle “Çok büyük potansiyelin var, ziyan ediyorsun” oldu. “Aslında zekisin, neden çalışmıyorsun?” “Neden tembelsin, neden sorumsuzsun?” En sonunda, onca potansiyel nereye gitti?
Ben o zamanlar dünyada başka kimseye benzemeyecek kadar kusurlu ve yanlış olduğuma inanıyordum, benim gibi tek bir insan bile olmadığına, türümün tek örneği olduğuma. Böyle bir yalnızlık duygusu inanın ki çok, çok ağır. Ben hiç kimsenin kendisini böyle hissetmemesini istiyorum.
Şanslıyım ki psikoloji, nöroloji gibi konulara hep ilgiliydim ve bu konularda okurken sonunda kendim gibi insanları buldum ve onlarla tanıştım, 27 yaşımda. Sonrasında 2 yıl bu konuda yetişkinlerle çalışan bir psikiyatrist aramakla geçti, Türkiye’de sayısı çok çok az.
Ben bu yola yüksek fonksiyonlu otizm/asperger sendromu şüphesi ile çıkmıştım, zaten biraz bakarsanız özelliklerinin birkaç farklılık dışında neredeyse aynı olduğunu göreceksiniz, hatta bazı uzmanlar “Belki de ikisi aynı spektrumun farklı uçları” gibi görüşler de savunuyor, yüzde 70 ortak genleri paylaşıyorlar zaten. Kesin olan tek şey, tipik olan beyinden, nörotipik denilen beyinden farklı yapılanmış, farklı çalışan beyinlere sahip olduğumuz.
En başında gerek çok yakın kişiler, gerek dış kapının mandalı insanlar tarafından “ Hadi canım sen de!” “Hepimiz benzer şeyler yaşıyoruz” gibi yorumlara maruz kaldım (kaç kişi elinde tv kumandası ile buzdolabına gidip atıştıracak bir şeyler alıp kumandayı oraya koyuyor ve sonra saatlerce kumandayı arıyor acaba?), dikkat çekmeye çalışmakla suçlanmak başta olmak üzere birçok yıpratıcı muamele ile uğraştım ama vazgeçmedim. Kendi ailemi bile ikna etmem aylar sürdü. Ailenize gidip “Ben otistik olduğumu düşünüyorum/ Bence bende dikkat eksikliği ve hiperaktivite var” dediğiniz zaman bunu inkar etmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.
İronik biçimde yıllarca “Yanlış mı yetiştirdik, nerede yanlış yaptık” diye kendilerini suçladıktan sonra, siz her şeyin sebebini önlerine koyduğunuzda kabul etmemek için çılgınca direniyorlar. Mesela bir “semptomlar” listesi vardı ve ben oradaki 50 küsür maddeden sadece 2 tanesine uymazken, annem inatla “Ama sen hiç X yapmıyorsun, bence bu sende yok” diyordu. Diyorum ya stereotipler… Otistik deyince, hiperaktif deyince akıllarında beliren resim. Dahası, bunun öyle biraz ilaç aldım, biraz terapi gördüm, tamamen “düzeldim” denilecek bir durum olmaması, “ öyle” doğduğun ve “öyle” olduğun bir durum olması. Bunu kabul etmek istemiyorlar.
Sonunda tamamen tesadüf eseri şu anki psikiyatristimi buldum, değerlendirmeye girdim, çeşitli testler yapıldı ve 29 yaşımda resmi tanıyı aldım: DEHB.
Stimulant ilaca başlamak bile tek başına sihirli değnek etkisi yarattı, gerçi yüzde 25lik bir kısımda ilaç işe yaramıyormuş, şanslıyım ki o grupta değilim. Terapiyle (psiko-eğitim aslında) kendinizi tanıyorsunuz, güçlü ve zayıf yanlarınızı öğrenip, stratejiler geliştiriyorsunuz. Hayatı nasıl yaşayacağınızı en başından öğreniyorsunuz, küçük bir çocuk gibi. Çünkü şimdiye kadar öğrendiğiniz evrensel sayılan doğrular, sizin gibi insanlar baz alınarak belirlenmemiş. Çoğunluk böyle insanlardan oluşsaydı, bugün “normal” dediğimiz kavramlar da farklı olacaktı, yaşadığımız zorlukların neredeyse tamamı da, azınlık olmamızdan kaynaklanıyor zaten.
Şu an her şey o kadar iyi ki, ben o kadar farklı hissediyorum ki, daha hala alışamadım. Bir iş yaparken şarkı söyleyen, ıslık çalan bir insan olmama mesela. Meğer ben böyle biriymişim özümde.
Vazgeçseydim, bu kadar ısrar etmeseydim, direnmeseydim, ben bu tanıyı asla alamayacaktım. 15 yaşımdan beri hiç değilse 10 farklı terapiste gittim, hiçbiri şüphelenmedi. Çok çeşitli ilaçlar reçete edildi, antidepresanlar, antipsikotikler, anksiyolitikler, benzodiazepin… Neredeyse zombi oldupum ve yarısını hatırlamadığım dönemler var hayatımda, hiçbiri işe yaramamıştı. Tek ihtiyacım biraz daha dopaminmiş meğer.
Bu tanı konusunda kendimle gurur duyuyorum açıkçası, tek başıma, tüm gücümle bu kadar mücadele edip de sonunda aldığım için. Çünkü almasaydım şu an nasıl veya nerede olurdum, düşünmek bile istemiyorum.
“Madem hastalık değil, neden ilaç kullanıyorsunuz?” diye soranlar olacaktır, en başında ben de sormuştum. Çünkü bizim gibi insanlara göre tasarlanmamış bir dünyaya adapte olmayı öğrenmeye çalışıyoruz. Bunu başarabilenler, ilacı da bir noktada bırakıyor zaten.
Bu süreçte sizin desteğinize ihtiyacımız var, bizi anlamanıza ihtiyacımız var. Bizim sizi anlayabilmek, sizin gibi yaşamaya uyum sağlayabilmek için çaba göstermemiz gibi.
Bu sadece benim hikayem, buna benzer yüzlerce hikaye biliyorum. Bundan farklı da yüzlerce hikaye vardır. Tüm DEHBlileri temsil etmek gibi bir iddiam yok zaten.
Ben tüm bunları paylaşırken şunu umuyorum, belki bir kısmı bir kişinin aklında kalır da, belki bir yakını, belki çocuğu, benim yaşadıklarıma benzer şeyler yaşarsa, yaşıyorsa, “Ya Aybike diye bir kız böyle bir şeyler anlatıyordu.” der de, geç olmadan gereken desteği alabilir o insan, o çocuk.
Hayatıma geri dönüp baktığımda kaybedilen çok fazla yıl, önemli ilişkiler, önemli fırsatlar görüyorum. Ve bunlar böyle olmayabilirdi. Onca zorluk, onca acı, onca travma en başından hiç yaşanmayabilirdi, ben bu durumu bilerek büyüseydim. Tek bir kişinin bile benim yaşadıklarımı yaşamamasına yardım etmek benim amacım.
Ve bunları okurken kafasında bazı sorulara cevap bulan birileri varsa, ona yalnız olmadığını göstermek.
7 notes
·
View notes