Tumgik
#Anladıkça hayatı
doriangray1789 · 2 years
Text
1950' li yıllarda şair Pablo Neruda politik nedenlerden ötürü küçük bir İtalyan adasına sürgün edilir. Neruda'nın gelişi ile artan posta işlerine çare olması umuduyla yaşlı bir balıkçının işsiz oğlu işe alınır. Bu getir götür sırasında şairin dostluğunu kazanır. Metaforu , şiiri , aşkı ve hayatı anlamaya, anladıkça sorgulamaya başlar. Bir balıkçı kasabasında doğanların balıkçı olması gerektiği düşüncesini kendi içinde yıkıp, o da bir dünya insanı olmanın gereklerini yapmaya başlar. Şiire duyduğu hayranlık, aynı zamanda Mario'noyu yeni bir yolculuğa çıkartır. Neruda; postacıya kendi şiirlerini kullandığı için çıkıştığında, postacı ona : " Şiir yazarına değil ihtiyacı olana aittir. " cevabını veriyor. Şiirden, güzel insanlardan beslenmenin, insanı engin ve geniş kıldığını kim inkar edebilir ! Şiirdenen şey, hayatı mümkün olduğu kadar gerçek kılmak için çaba sarf etmenin diğer adıdır. Yine filmde, Paplo Neruda ile postacı Mario Ruoppolo'nun deniz kıyısındaki konuşmalarından bir bölüm; "Metafor ne demek sayın Neruda?" "Bir şey söylerken, başka bir şeyi ima etmektir sevgili Mario." "Nasıl yani, sayın Neruda?" Neruda denizle ilgili bir şiir okur. "Bu şiirdeki deniz, hayatın metaforu olarak kullanılmıştır Mario, nasıl buldun şiiri?" "Çok güzeldi sayın Neruda, sanki içinde tekne salınıyordu." "Bak sen de metafor yaptın Mario!" "Ne zaman yaptım?" "Şimdi...'tekne salınıyordu içinde dedin'." "Tekne bir metafor yani..." "Evet..." "Deniz bir metafor, gökyüzü bir metafor, o zaman tüm dünya, başka bir şeyin metaforu sayın Neruda..." "Sevgili Mario bu sorunun cevabını denize girip biraz düşünmek istiyorum." Denizden çıktığında Marioyu kendi kendine konuşur bulur: "Metafor...Metafor" Ve beni en çok etkileyen, Mario'nun, yaşadığı yere ait söyleyebileceği şeyleri sözle değil ''Dalgaların, sessizliğin, gökyüzünün, yeryüzünün, yıldızların ve taşların sesini'' kayda çeker. Her varlığın bir kalp ritmi olduğunu düşünüp bunları bant kaydıyla Nerudaya göndermek istemesi çok özel bir anlayışıda beraberinde taşıyor. İzlenmeli, en azından şiirin insana dair, yaşama dair yaptığı hiç bir haksızlık yok. Bunun yanında yaşayan ve var olan, olmayan her şeye dair söyleyeceği, duyacağı, koklayacağı, dokunacağı çok şey var. Tamamen, büsbütün içine alan saran, sarmalayan engin bir yolun yolcusu olmasının ince ayrıntıları, insana engin bakış açıları kazandırıyor. Bununda ne sınırları, ne etniği, ne kökeni, ne milleti, ne sarayları, ne şatoları, nede kralları var. İnsan, böyle bir seslenişe nasıl kayıtsız kalabilir: Ne yapayım ben şimdi? Tasarlanabilir mi dünya her yanına ektiğin çiçekler olmadan Nasıl yaşamalı seni örnek almadan, senin halk zekanı, ozanlık gücünü duymadan? Böyle olduğun için teşekkürler, teşekkürler türkülerinle yaktığın ateş için. Şiirin yoluna yoldaş olanlara, yolu sevgiden geçenlere, şiirle yaşam büyütenlere selam ile aşkola..!
Tumblr media
4 notes · View notes
zechnolonom · 2 years
Text
Geçtikçe şu günler
Anladıkça hayatı
Birçok şeyin değeri
Küçüldükçe küçülür
Rehber - Düşler
2 notes · View notes
belkidebirharfimben · 6 months
Text
Yokolduğun gibi görün, göründüğün gibi yokol
"Hem yazılan eserler, risaleler, ekseriyet-i mutlakası, hariçten hiçbir sebep gelmeyerek, ruhumdan tevellüt eden bir hâcete binaen, âni ve def'î olarak ihsan edilmiş. Sonra bazı dostlarıma gösterdiğim vakit demişler: Şu zamanın yaralarına devadır." 28. Mektup'tan.
Nasıl başlamalı? Yörüngesiz gezegenler gibiydim arkadaşım. Bilmediğim adresleri arıyordum biteviye. 'Oturmamış' çok şey vardı. Oturmamış. Yani huzursuz. Hem içimde hem dışımda. Tutamıyordum. Tutunamıyordum. Kalmıyordu. Kalamıyordum. Boşluktaydım. Hatta bizzat boşluktum. Oluş namına şahitliğimden geçen her ne varsa yutuyordum. Eh, evet, havadakilere yer ararken kırk yaşıma geldim. Kabul etmeli artık: Nihayet kendime bile yer bulamadım. Dışımdakileri boşvermeye meylettim sonra. Değişmeyecekleri bir ölçüde zâhir oldu sanki. Belki bu zuhuratta tembelliğimin de hissesi vardı. Her neyse. Bilemem. Dosya kapandı. Yapacak birşey yoktu. Pes ettim. Gençlikle beraber göğsümüzün ateşi de sönüyor. İnsan kendini daha bir akıntıya bırakıyor. Hayat Allah'tan olduğu gibi kalma arzusu da Allah'tan. Dışarıda pes etmemle içim daha ziyade meşgalem oldu. Üzerime düşünmeyi beğendim. Yarışsız bir iş. En sevdiğin tatlıyı küçük ısırıklarla tüketmek gibiydi tefekkür. Acelesizdi. Kimse sıkıştırmıyordu. Dışarısı öyle mi a? Hiç değil. Eskiden de düşünmez değildim ya, iş gibi düşünmek başka şey. Yazınca da altın misali birikiyor. Dallanıyor. Çoğalıyor. Başka ülkelerde geçmese de değerdir yani.
Buradaki her zafer dışarıdakinden daha az kalıcı. Onu söyleyeyim. Sonra 'demedi' denmesin. Sık sık başa döndüğünüzü düşünebilirsiniz. Tamam. Yağma yok. Bıkmayacaksınız. Durmayacaksınız. Kanmayacaksınız. İçimizin sarayları bize görünmezdirler. Görünürlerse gidilmezdirler. 'Var' deseniz yokturlar. 'Yok' deseniz vardırlar. Dizemediğinizi düşündüğünüz o tuğlalar zamanla ayağınızın altında zemin tutacaklar. Yükseleceksiniz. İster istemez yükseleceksiniz. Aşağısı yok artık. Öncenizi unutun. Yaraları bile insanın hazinesi sayılacak. Aczi ile güçlenecek. Fakrı ile fahredecek. Zıtlar zıtlarını besleyecek. Onları kaşırken, kanatırken hatta, devalar üreteceksiniz. Öyle deme arkadaşım. Onlar sadece senin devaların olmayabiliyor. Başkaları da şifalanıyor. Bir işe yaramış oluyorsun. Bir işe yaramak hayatı 'hayat' yapan şey. Hikmet hayatın hayatıdır. Edasıdır. Özüdür. Somutlaştırman gerek. Devalar somutlaşmalı. Yarımlıkta tamamlıktan ziyade bir yan var. Yarımlar tamamlanmak ister. Yarımlıkta gayret vardır, arayış vardır, açlık vardır. Mağlubiyet bazen galibiyetin ta kendisi. Kime mağlup olduğuna bağlı olarak tabii. Senden hayırlısına mağlubiyet galibiyettir. Ziyade olabilmeye imkan sağlar. Dolayısıyla Allah'a mağlup olmak en büyük zaferdir. Kat'an elini korkak alıştırmayacaksın bu makamda.
Mürşidim bir yerde diyor ki: "Müzakere hak için olduğuna delil şudur ki: Eğer hak, muarızın elinde zâhir olsa, müteessir olmasın, belki memnun olsun. Çünkü bilmediği şeyi öğrendi. Eğer kendi elinde zâhir olsa, fazla birşey öğrenmedi, belki gurura düşmek ihtimali var..." İçimizin mühendisliği de işte bu yasaya bağlıdır arkadaşım. Yıkıntısını anladıkça yapılır insan. İddialarından soyundukça giydirilir. Hiç olmak, zaten hiç olan için, birşey olmaya başlamanın başlangıcıdır. Eğer bir karadeliksem şânım yıldızlar gibi yürümeyecektir elbette. Kendime başka bir şân ararım. Onlar parlayarak şânlarını yürütürler. Ben yutarak yükselirim. Karanlığım. Kararırım. Karanlığımla gösteririm. Tavşanla yarışan kaplumbağadan daha eblehtir yıldızla yarışan karadelik. Hiçin varlıkta yarışması yenilgisini tekrarlamaktan başka ne netice verir? Taş uçmakta bulutu geçebilir mi? Birşey bilmeden önce haddini bileceksin. Had demek sınır demek. Sınırlarını bil ki bilgi de sende ne olacağını bilsin. Varolmak mı istiyorsun? O zaman yokol. Gerileyebildiğin kadar gerile bakalım. Belki de senin varlığın böyle bir yokluktan yeşerecektir. Evet. Muhakkak. Kaldıramamak liyakatinle ilgili bir sorun olabilir. Belki yükünün taşınmamakta suçu yoktur.
İşte sözüm yine mürşidimin sözüne dolanıyor: "Kendine, vücuduna ve enaniyetine dayansan, yıldızböceği gibi olursun. Eğer sen fâni vücudunu, o vücudu sana veren Hâlıkın yolunda feda etsen, balarısı gibi olursun, hadsiz bir nur-u vücut bulursun. Hem feda et. Çünkü şu vücut sende vedia ve emanettir. Hem Onun mülküdür, hem O vermiştir. Öyle ise, minnet etmeyerek ve çekinmeyerek fena et, feda et, ta bekà bulsun. Çünkü nefy-i nefy ispattır. Yani, yok yok ise, o vardır. Yok, yok olsa, var olur."
Yokun yokken varolması fıtratını doğrulamasından geçiyor. Yaraları kaşımak, hatta kanatmak, varlıklarını kabul etmeyi barındırıyor. İnkârın götürdüğü hiçbir cennet yok. Biz Allah'ın bizi yarattığı gibiyiz. Bize buyurduğu gibiyiz. Başkası olmayacağız. Olamayacağız. 'La ilahe illallah' dediğimizde burnu sürtülen ilk şey Lat, Menat, Uzza vs. değil arkadaşım. İnsan enaniyet putunun burnunu sürtüyor ilk. Allah'tan başka ilah yoksa sen de ilah değilsin. Bitti. İlah gibi altlarına girdiğin iddiaların tamamı boşa düşmektedir. Düşmelerini farkettiysen ne mutlu. İşte fazlından yaralar sahibi kıldı seni. Yaratıldığını bildiğin anda yaratanın sen olmadığını da bildin. Yârinle aranızda yarlar var. Şimdi geriye iki vazife kalıyor: 1) Seni yaratanı tanıyacaksın. 2) Yaratılmışlığı tanıyacaksın. Pozisyonları kabulleneceksin. Çok aşağıda yerler seçiyorsun gibi görünebilir nefsine, kanma, o bir yumurcaktır. Oynarken hayallenir. Sonra kendisi de inanır. Fakat 'mış gibi'lerin artık kurtarmadığının farkındasın. Peki, öyleyse, 'olduğun gibi görünmek' ile 'göründüğün gibi olmak' arasına şunu da bir sıkıştırıver arkadaşım:
"Yokolduğun gibi görün, göründüğün gibi yokol."
0 notes
otogarlarvevedalar22 · 9 months
Text
Tumblr media
Anladıkça hayatı
1 note · View note
sacreddsimplicity · 1 year
Text
düşler vardır satılmaz derinde anlatılmaz yüreklerden silinmez bazen de vazgeçilmez kapat gözlerini ve düşün ipekten bir deniz pamuktan bir gökyüzü tomurcuk yüreğimizde belki de sen ve ben ikimiz birbirinin farkında gözlerimiz düşüncelerimiz olmayacak hayallerimiz ne alınır ne satılır para yerlerde sürünür geçtikçe şu günler anladıkça hayatı birçok şeyin değeri küçüldükçe küçülür
0 notes
Somut olarak ölüm fikrinden zihinsel olarak uzaklaştığını sandığında insan anlıyor ki ölüm fikrine soyut ve somut olarak yakınken daha hayattaymış. Ölümü anladıkça korkmadan, beyni sınırlamadan hayatı daha çok anlıyormuş
0 notes
misaentropi · 2 years
Text
anladıkça hayatı
birçok şeyin değeri
küçüldükçe küçülür
0 notes
impulsive-ly · 4 years
Video
youtube
Düşler vardır satılmaz Derinde anlatılmaz Yüreklerden silinmez Bazen de vazgeçilmez
Kapat gözlerini ve düşün İpekten bir deniz Pamuktan bir gökyüzü İki tomurcuk yüreğimizde
Belki de sen ve ben ikimiz Birbirinin farkında gözlerimiz Düşüncelerimiz, olmayacak hayallerimiz Ne alınır ne satılır Para yerlerde sürünür Geçtikçe şu günler Anladıkça hayatı Birçok şeyin değeri Küçüldükçe küçülür
Buradaydım, tam olarak bu noktadaydım. 2018′in son ayları.
2 notes · View notes
raskolnikovsendromu · 6 years
Text
      Hayatı anladıkça ciddileşir insan. Ruhu, sıkıcı ve bayağı bir mizaca bürünür. Nihayetinde acı, insanı sertleştiren en güçlü harçtır. Zamanın yan etkisi yaşlanmakken, büyümenin yan etkisi hüzünlenmektir. Ve insan büyüdükçe etrafında cereyan eden kaosa kayıtsız kalamaz. Düşünür ve dert edinir..
      Yaşamın içine gizlenmiş mutlulukları da görür büyüyen insan. Fakat mutluluklarının tebessümleri uzun süre kalamaz yüzünde. Bilir: gerçekler, halının altında saklayamayacağı kadar birikmiştir. Dağları eriten erozyon gibi, insan da azalır, verimsizleşir; yaşadıklarıyla büyümeyip zaman ile yaşlanırsa. 
...      
314 notes · View notes
yeniyeniseyler · 7 years
Text
Fikret Kızılok - Düşler (“İstanbullu Gelin” Dizi Müziği)
Fikret Kızılok – Düşler (“İstanbullu Gelin” Dizi Müziği)
Başrollerini Özcan Deniz ve Aslı Enver’in paylaştığı Star’ın sevilen dizisi “İstanbullu Gelin”in 17 Kasım 2017 Cuma akşamı yayınlanan 25.bölümünde Fikret Kızılok‘un “Düşler” isimli şarkısı kullanıldı. Sözleri ve müziği Fikret Kızılok’a ait olan parça ilk kez Fikret Kızılok’un 1992 tarihli “Olmuyo Olmuyo” adlı albümünden yer almıştı. Playlistimizde önce şarkının dizide yayınlandığı sahne, hemen…
View On WordPress
0 notes
cerencom · 5 years
Text
Neden
Neden? Önceleri deli gibi sırrına erişmeye çalıştığım, her fiilin ardına bıkıp usanmadan iliştirdiğim...Ne zaman sorsam, beynimin ‘sözde’ mantıklı cevaplarla beni avuttuğu o gizemli soru… Sahi ‘neden’ buradayız? Bir dakika sonrasını bile öngöremediğimiz şu hayatta ‘neden’ hiç ölmeyecek gibi yaşıyoruz? Bu kadar acı ‘neden’? Veya Nazım’ın deyişiyle “Neden sancılar eksik olmaz iyi insanların yüreğinden?” Öyle görünüyor ki yaşadıkça bitecek gibi değil nedenlerimiz ve onların ‘sözde’ sonuçları. ‘Sözde’ diyorum çünkü bilimsel gerçekleri ve arkalarındaki su götürmez neden-sonuç ilişkilerini bir tarafa bırakırsak daha içsel, belirsiz ve sahici olmaktan uzak bir yüzü var bana göre tüm nedenselliklerin. Bilincimizin sırf açıkta kalmasın diye ‘sözde’ sonuçlar uydurduğu nedenlerle, hala sonucunu aradığı nedenler bin parçaya bölmüyor mu farkettirmeden benliğimizi? Oysa ki fikrimce varoluşumuzun en merkezinde bilinçdışımız dururken ‘neden’ sorusunun gerçek muhatabı bile değil beyhude yere çalışıp duran bilincimiz. Denklemi çözen bilinçdışı, bundan bihaber nedenlere sahte kulplar takansa çaresiz bilincimiz. Bilinçdışının olağanüstü hakimiyetini kabul ettiğimden beri elimden geldiğince susturuyorum bilincime çarpan nedenlerimi. Daha bütün olabilmek için; varoluşun kaygan zemininde düşe kalka ilerlerken kendimi, insanları ve hayatı olduğu gibi kabullenebilmek için…Ve artık ‘neden’lerden çok ‘nasıl’lar önemli hayatımda çünkü George Orwell’in dediği gibi “Nasılını anlıyorum, nedenini anlamıyorum.” ‘Nasıl’ı anladıkça ‘neden’in kaygısı yerini yaratıcılığa bırakıyor ağır ağır, ‘neden’in öfkesiyse ‘nasıl’ın şefkatine. Ve şefkatle kucaklıyorum cevabını bildiğim, bildiğimi sandığım ve belki asla bilemeyeceğim bütün sorularımı 🙏🏻
3 notes · View notes
osadecebiri · 6 years
Text
Her Şeyin Üstesinden Gelen Sevgi, Sevginin Üstünden Geçen Her Şey - Ya Olmasaydı?
Gerçekler. İnsan gerçekleri biliyorsa kabul etmesi gerekiyor, en dolu haliyle. Acı verdiği durumdayken. O an güçleniyor mu yoksa zayıflıyor mu bilemiyor insan. Hayaller gibi gerçeklerde birikiyor, zaman geçtikçe ağırlaşıyor hayat, fazlalaşıyor hayaller ve kırıklıkları. Bazı şeyler hafifletiyor insanın hayatını, sevilmek gibi, kabul edilmek ve anlaşılmak gibi. Her gün tabii. Her gün aynı mücadeleyi veriyor insan en büyük emek sevgiye gidiyor, en fazla emek harcanan seviliyor. İnsan en çok sevdiğine emek veriyor, en çok sevilmeyi en çok emek verdiğinden istiyor. Ne yaparsa yapsın insan sevgiyi satın alamıyor, sevgi için hak etmesi gerekiyor, hak etmesi içinde çabalaması. 
Hayatım boyunca neden yaşadığımı, neden bu dünyada olduğumu falan düşündüm. Benden ne isteniyor? Amaç ne? Her insan hayatının herhangi bir döneminde böyle kendini sorgulamıştır. Bir anlığına her şeyi düşünüp anlamlandırmak istemişizdir. O dönem sevdik ve sevilmedik, kabul edilmedik ve anlaşılmadık, bu yüzden kendimizde aradık yanlışları, doğruları, cevapları. Her gün ararız. Hayat devam ederken, birikir. ‘Ben artık yoruldum.’ deriz ama güne başladıktan sonra anlarız ki, yorulmamışız ve devam. İnsan devam eder, eskisinden daha iyi olacağını düşündüğü için, iyiyken daha iyi olması için. İnsan çabalar. Güne başlamak bile bir çabalayış, işte o zaman insan kazanıyor. Hak ediyor, nefes almak ve vermek gibi, bu da bir uğraş. Eğer birisi beni sorgulamaya kalkarsa bunları söyleyebilirim; her gün güne başladığımı, nefes alıp verdiğimi ve devam ettiğimi, pes etmediğimi, çabaladığımı, hak ettiğimi. Herkes gibi bende yaşamayı hak ettiğimi, yani kazandığımı söyleyebilirim. Anlaşılır mıyım? Kabul edilir miyim? Sevilir miyim? 
Sevmek için çabala, çabalamak için sev, sevdikçe paylaş, paylaştıkça sevil, sevildikçe anla, anladıkça anlat, anlattıkça dinle, dinledikçe öğren ve öğrendikçe öğret. İnsanların öğrenmesi gereken çok şey var. Konu bana gelince her şeyin başındayım ama en azından neleri bilmediğimin farkındayım, çoğu insan farkında değil. Sadece benden daha şanslılar. Umursamıyorlar çünkü tam olarak yalnız değiller, farkında olmalarını gerektiren bir durum yok, sahip oldukları şeyleri var ve bu yüzden çabalamıyorlar. Oyun oynayanlar var. Hayat ile, insan ile, ne galibiyet ne de mağlubiyet, kurturalamıyorlar. Gün geliyor ve sonunda öğreniyorlar, keşke sevenim olsaydı diyorlar, keşke daha fazla çabalasaydım ya da keşke daha fazla paylaşsaydım diyorlar, keşkelere bırakıyorlar kendilerini. Oysa ki daha bitmedi, o gün var, o günün ertesi günü var, yarınlar var. İnsan güneş ile birlikte her gün uyanmaya devam ettiğinde karanlıkta kalmaz ve bunun farkında değiller. İnsan sevmeli, sevdiğini sevmeli, seveni sevmeli, insan anlamalı, anladığını anlatmalı, öğrenmeli ve öğrendiğini öğretmeli, her zaman çabalamalı, sevmek ve sevilmek için pes etmemeli. Her şeyin üstesinden gelir sevgi, sevginin üstünden her şey geçer, ilk önce insan hak eder, hak ettikçe devam eder, devam ettikçe kazanır. İnsan hayatı ve kendisini kazanır. Her şeyin üstesinden gelen sevgi, sevginin üstünden geçen her şey, ya olmasaydı? İnsan sevmese ve sevilmese, çabalar mıydı? Çabalar mıyız? Ne için çabalardık? Parayla, herhangi bir şeyle satın alınamayan sevgi olmasaydı, ne yapardık? 
17 Temmuz 2018
21 notes · View notes
almanyalilar · 4 years
Text
Süleyman Deveci: Edebiyat ne demek?
Süleyman Deveci: Edebiyat ne demek?
Sıkça sorulan bu soruya her ilerleyen yaş evresinde aynı yanıtları verebilmek oldukça zor. Yaş ilerledikçe, hayatı anladıkça, Hanya’yı Kandiye’yi gördükçe, kavradıkça durum gittikçe farklılaşıyor. Sanıyorum bu sorunun yanıtını koşulların farklılığı belirliyor. Rahat, huzur ve mutluluk içinde yüzen bir yazar için bu sorunun yanıtı; insanları eğlendirmek, keyifli satırlarla özel yeteneklerini…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
Photo
Tumblr media
New Post has been published on https://is.gd/R0AHHL
Çocukların Gelişimi için En Çok Tercih Edilen 15 Hareketli Kitap ve Bonus
Bana bir çok kişinin tavsiye ettiği ve yakın zamanda alıp çocuğum ile beraber incelediğimiz hareketli kitaplar kullanıcı yorumlarını da okuyunca haksız olmadıklarını gördüm. Çocuğum hareket eden objelerden o kadar keyif aldı ki katıla katıla gülüyordu. Önemli olan ilgisini çekmekti ve henüz 11 aylık. Belirli aralıklarla göstererek ona objeleri tanıtmayı hedefliyoruz. Bu nedenle, benim de beğendiğim ve herkes tarafından sevilen hareketli kitap önerisinde bulunmak istedik.
Çocuk gelişimi; zihinsel, duyusal, duygusal, motor, dil ve öz bakım yeteneklerinin sağlıklı ilerlemesi açısından çok önemlidir. Tüm hayatı boyunca üzerinde etkisi olacak bu gelişim dönemini kitaplarla desteklemek ve çocuğunuza kitapları sevdirmek sizin elinizde. Genellikle ilk defa çocuk sahibi olan ebeveynler, bu dönemde hangi kitapları seçmesi gerektiği konusunda zorlanıyor. Türkiye İş Bankası Yayınları sizin için eğitici, dikkat çekici ve soru-cevap şeklinde öğretici bir seri hazırlamış. Fiyatları, 23-28 TL arası değişiyor. Dilerseniz set olarak da alabilirsiniz. Bunun için de listenin sonuna bir bonus İş Bankası Hareketli Kitaplar önerisi bıraktık.
Şimdi listemizi inceleyelim.
İş Bankası Kültür Yayınları Hareketli Yılbaşı
Canlı renkleriyle dikkat çekici olan bu kitap, yılbaşı gecesinde noel baba ve yardımcılarının serüvenlerini konu alıyor. İş Bankası Hareketli Kitaplar serisinden yılbaşı çocuğunuz, parmaklarıyla şekilleri hareket ettirerek öykünün devamını görebilir.
Ürünün güncel fiyatını ve özelliklerini inceleyin.
Kullanıcı Yorumu: Bir kitap bu kadar kaliteli ve ilgi çekici olabilirdi. Gerçekten çok sevdim. Hatta keşke küçükken böyle bir kitabım olsaydı nasıl mutlu olurdum bile dedim. Oğlum da sevdi ilgisini çekti. Hareketli kitaplar serisinin hepsini almayı planlıyorum.
İş Bankası Kültür Yayınları Hareketli Uzay Gemisi
Çocuğunuzun uzayı tanımasını istiyorsanız bu kitap tam sizin için. Astronomi ile ilgili güzel görseller sunuyor. Uzayla ilgili temel kelimeleri öğrenebileceği, oldukça eğlenceli bir kitap. Serinin bu kitabı, eminiz ki çok güzel bir hareketli kitap önerisi olacaktır.
Ürünün güncel fiyatını ve özelliklerini inceleyin.
Kullanıcı Yorumu: İş Bankası Hareketli Kitaplar serisini kızım 17 aylık kitapları çok seviyor ama dikkat süresi çok az olduğu için hareketli kitaplar ilgisini çekiyor ve inceliyor. Diğer kitaplara göre çok sağlam olduğu için diş kaşıntılarına da iyi geliyor. Kitaplardan sıkılınca kemirdiği için kullanılamaz hale geliyordu bu kitaplar öğretici olmasının yanında gayet dayanıklı aynı zamanda teşekkürler.
İş Bankası Kültür Yayınları Hareketli Oyun Saati
Çocuğunuz bu kitap ile; boyut algısını, el-göz koordinasyonunu ve çevreyle bağlantı kurma yeteneğini geliştirecek. Hem elinden düşürmeyecek hem de keyifli zaman geçirecek. Boyutları 18 x 18 cm ve 8 sayfadan oluşuyor.
Ürünün güncel fiyatını ve özelliklerini inceleyin.
Kullanıcı Yorumu: Çok eğlenceli bir kitap. Sayfaları gayet kalın, 15 aylık bebeğim yırtamıyor. Kitap okurken bizi en çok yoran şey sayfalarını yırtıyor olmasıydı, bunda o sorundan kurtulduk 🙂 Yalnız hikâye kitabı gibi değil, okuyacak bir şey yok ama içinde “şu nerede, şundan kaç tane var” gibi sorularla bilgilendiriyor. Resimleri de gayet güzel, hareketli olması da çok ilgi çekici. Daha ne olsun 🙂 İş Bankası Hareketli Kitaplar serisini tamamlamaya çalışıyoruz.
İş Bankası Kültür Yayınları Hareketli İnşaat
Listemizdeki diğer kitaplara göre biraz daha karışık olan bu kitap, 2 yaşındaki çocuklarınız için gayet ideal. Çocuğunuz, vinci hareket ettirerek inşaatın tamamlanmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, Türkiye İş Bankası Hareketli Kitaplar serisinin en çok tercih edilen kitaplarından biri.
Ürünün güncel fiyatını ve özelliklerini inceleyin.
Kullanıcı Yorumu: Baskı kalitesi görseller hareketli olması her şeyiyle harika. 1 yaşındaki bebeğime serinin diğer kitaplarını almıştım çok sevmişti şimdi 18 aylık seriyi tamamladık, anladıkça daha çok sevmeye başladı. Tavsiye ediyorum. Genellikle İş Bankası Hareketli Kitaplar serisini kullanıyoruz.
İş Bankası Kültür Yayınları Hareketli Kumsal
Çocuklar kumsalda top oynuyor, kumdan kale yapıyor. Ve en son, kumsala dondurmacı geliyor. Çocuğunuz, kitaptaki şekilleri hareket ettirerek bu tatlı öyküyü oluşturabilir. Hareketli kitaplar, çocukların hayal dünyasını ve gelişimini olumlu yönde etkiliyor.
Ürünün güncel fiyatını ve özelliklerini inceleyin.
Kullanıcı Yorumu: Kızım 7 aylık ve sayfalarını çok kolay çeviriyor tam işlevini henüz anlamıyor ama o kadar üzerine su damlamasına yerden yere atılmasına rağmen sapasağlam. En önemlisi dişleri çıkıyor ağzına sokmaya çalışıyor ama kitap hiç parçalanmıyor. İş Bankası Hareketli Kitaplar oldukça dayanıklı.
İş Bankası Kültür Yayınları Hareketli Hayvanat Bahçesi
Bu kitap, çocuklarınızın küçük yaşlarda hayvanları tanıyarak hayvan sevgisi ile yetişmelerini amaçlıyor. Kitabın içerisinde, çocukların merakla inceleyeceği birçok hayvan bulunuyor. Parmaklarıyla objeleri hareket ettirerek hayvanat bahçesinde eğlenceli bir geziye çıkabilir.
Ürünün güncel fiyatını ve özelliklerini inceleyin.
Kullanıcı Yorumu: Resimler harika, çizimler çok başarılı. Baskı kalitesi çok iyi. Kesinlikle almalısınız. İş Bankası Hareketli Kitaplar serisi çok güzel.
İş Bankası Kültür Yayınları Hareketli Tatil
Çocuğunuzun birçok yeni kelime öğrenebileceği, balıkları sayabileceği ve arabanın ne renk olduğunu öğrenebileceği eğlenceli bir tatil öyküsü. Hareketli kitaplardan destek almanız, okul öncesi çocukların motor gelişimi için çok önemli.
Ürünün güncel fiyatını ve özelliklerini inceleyin.
Kullanıcı Yorumu: Parmak göz koordinasyonu için güzel bir kitap dayanıklı görünüyor tüm sayfalar Birkaç kat mukavva. Daha bebeğime sunmadım küçük olduğu için. Umarım büyüyünce o da sever.
İş Bankası Kültür Yayınları Hareketli Ev
Çocuğunuz parmaklarını kullanarak çamaşır makinesini çalıştıracak, perdeleri açacak, kek yapacak, odayı temizleyecek ve çiçekleri sulayacak. Ev işlerine yardım etmeyi öğreneceği bu kitap, aynı zamanda el becerilerinin de gelişmesini sağlıyor.
Ürünün güncel fiyatını ve özelliklerini inceleyin.
Kullanıcı Yorumu: Bir yaşındaki oğlum çok eğleniyor. Birkaç çeşidini aldım tüm gün bunlarla ilgilense sıkılmıyor, o derece.
İş Bankası Kültür Yayınları Hareketli Hayvanlar
Eğer hareketli kitap önerisi arıyorsanız kesinlikle Türkiye İş Bankası Yayınları’nın bu kaliteli ve öğretici serisini incelemelisiniz. Serinin hayvan isimlerini öğreten güzel bir kitabı.
Ürünün güncel fiyatını ve özelliklerini inceleyin.
Kullanıcı Yorumu: Oğlum severek okuyor. Yayınevinin de İş Bankası olması ekstra bir güven verdi alırken. Gayet eğlenceli bir kitap.
İş Bankası Kültür Yayınları Hareketli Bahçe
Pedagoglar da çocuk gelişimi için hareketli kitap önerisinde bulunuyor. Ayrıca, kolayca yırtılmaz ve çok dayanıklı.
Ürünün güncel fiyatını ve özelliklerini inceleyin.
Kullanıcı Yorumu:  Çok kaliteli hareketli olması ilgilerini çekiyor biz çok memnun kaldık diğer serilerini de tamamlayacağım.
İş Bankası Kültür Yayınları Hareketli Pasta
Çocuğunuzla birlikte pasta yapmak ister misiniz? Pasta malzemelerini, kek yapmayı, pasta süslemeyi ve renkleri bu kitap ile öğrenecek.
Ürünün güncel fiyatını ve özelliklerini inceleyin.
Kullanıcı Yorumu: 7 aylık kızımın ilgisini çekti, oyalıyor ve faydalı bir kitap olmuş teşekkürler.
İş Bankası Kültür Yayınları Hareketli İtfaiye
Çocuğunuz, yangın söndürme çalışmasına katılarak itfaiyecilerle tanışıyor. 2-5 yaş arası çocuklarınız için gayet uygun bir hareketli kitap önerisi.
Ürünün güncel fiyatını ve özelliklerini inceleyin.
Kullanıcı Yorumu: 10 aylık oğlum için aldım. El-göz koordinasyonuna çok yardımcı bir kitap. Uzun süre İş Bankası Hareketli Kitaplar serisinin kitaplarıyla vakit geçirebiliyor
İş Bankası Kültür Yayınları Hareketli Okul
  Bir başka hareketli kitap önerisiyle devam ediyoruz. Okul fobisini yenmeyi amaçlayan bu kitap, çocuğunuzu okul aktiviteleri konusunda bilgilendirecek.
Ürünün güncel fiyatını ve özelliklerini inceleyin.
Kullanıcı Yorumu: 27 aylık yeğenime aldım deneme amaçlı bir tane almıştım ben ona okurken çok eğleniyor, hareket ettirmeleri kendisi yapıyor böylelikle motor gelişimi gelişiyor tavsiye ederim.
İş Bankası Kültür Yayınları Hareketli Süpermarket
Rengarenk meyve ve sebzelerin olduğu bu kitabı etkinlik saatlerinizde bırakmak istemeyeceksiniz. İş Bankası Hareketli Kitaplar serisinden süpermarket oldukça dikkat çekici.
Ürünün güncel fiyatını ve özelliklerini inceleyin.
Kullanıcı Yorumu: Hareketli kitapların hepsi güzel ama bu kitap markette para ödenmeden alınan paketlerin açılmaması gerektiğini anlatmak için ideal oldu öneririm.
İş Bankası Kültür Yayınları Hareketli Liman
Listemize, deniz fenerinin ışığını yakıp söndürülebileceği bu kitapla devam ediyoruz. Şimdi sırada bonus hareketli kitap önerisi var.
Ürünün güncel fiyatını ve özelliklerini inceleyin.
Kullanıcı Yorumu: Olağanüstü bir kitap harika bir ürün bence bu fiyata hem de bu emek teşekkürler. İş Bankası Hareketli Kitaplar serisindeki kitapları öneririm.
İş Bankası Hareketli Kitaplar 8 Kitap Set 1-3 Yaş Minik Parmaklarla Yönetilebilen Hareketli Sayfalar
1-3 yaş arası çocuklarınız için alabileceğiniz İş Bankası Hareketli Kitaplar seti, 8 kitaptan oluşuyor. Çocuğunuza “Kim möö der?”, “Bu işleri kim yapar?”, “Buradan ne geçecek?”, “Burada kim yaşıyor?”, “Saklanan kim?”, “Çiftlikte kimler yaşar?”, “Sen kimsin?”, “Kim oynuyor?” gibi sorular sorarak öğrenmesini sağlıyor.
Ürünün güncel fiyatını ve özelliklerini inceleyin.
Kullanıcı Yorumu: Ürün çok güzel paketlenmiş. Oğlumun en seveceği Kitaplar olmaya aday.
Hareketli kitap öneri listemizin sonuna geldik. Siz de ebeveynlere yol göstermesi için deneyimlerinizi bizimle paylaşabilirsiniz.
Bu arada pişik problemi de yaşıyorsanız bu yazımı da okuyabilirsiniz: En İyi Pişik Kremi : Hepsini Denemiş Baba Yorumuyla 9 Krem
0 notes
ruhdoktoru65 · 4 years
Photo
Tumblr media
KENDİNE VARAMAMIŞ BİR KİŞİ HİÇ BİR YERE VARAMAZ! Evet insanın geçeceği bütün yollar yine insanın kendinden geçer dedik.Ve insanın hayat yolculuğu olan dünya hayatında aşamalı olarak olgunlaşma süreci olarak da diye nitelendireceğimiz bir kendi içine doğru yolculuğu da söz konusudur.Bu yolculuk kimi inisiyatörler için en uzak,en derin ve en ufak olarak tanımlanmaktadır. Benim anlamadığım acaba büyük dedem bir inisiyatör müydü ki ben çocukken bana bunu izah etmeye çalışırdı ve kendi Kürtçe dili ve lisanınca beni dizine oturtup bak oğul hayatı anlamak istersen şuna dikkat et deyip;hure,kure,dure diyerek yıllar sonra dünyadaki bir ilim olduğu çok sonradan anlaşılacak olan inisiye ve aydınlanma sürecini bana nasıl o okumamış hali ile biliyor ve aktarmaya çalışıyordu inanın hala aklım bunu almıyor. Ve çok yıllar sonra Tibet keşişleri hayatlarının farkına varılacak ve dünyada yeni bir ilim olan aydınlanma olarak bilinen inisiye yani kişinin kendi ile iletişimi keşfedilecekti. Buna rağmen bu belki çok önemli olmasa bile işin asıl garip olan ve bende de garabet bir halet-i ruhiye uyandıran sözde okumamış olarak tanımlanan bir insanın ve bundan 3 kuşak önce bu insan bu gerçeği nasıl ve nereden biliyordu? Çünkü bana hayat bir süreçtir ve bu sürecin tamamlanması da bir yolculuğa bağlıdır derdi.Buraya kadar tamam,ama bundan sonrası asıl zurnanın zurt dediği yere geliyorduk.İnsan hayat süreç yolculuğunu öyle yada böyle tamamlayabilir fakat bu yol ve yolculuktan çok daha önemli bir yol ve yolculuk daha vardır derdi.İşte bu yolda kişinin kendi içinde olan bir yol ve kişinin bu yolda olan yolculuğu idi.İşte dedem bu yolu en zor olarak tanımlıyor ve yolculuğun niteliğini de hure,kure,dure olarak açıklıyordu. yani çok ufaktır fark dahi edilmesi çok zordur. Çok derindir varılması ve erişilmesi sanki mümkün olmayan sonu gelmek bilmeyen bir dipsiz kuyuya benzetiyordu.Ve yine yine oldukça uzak ve erişilmesi çok çok zor olan olarak açıklıyordu.İşte çok sonraları okudukça anladıkça ve kavradıkça fark ettim ki gerçekten hayat sürecinin en zor,erişilmez ve meşakatli yolun kişinin kendi içine olan yolu ve yolculuk da yine buraya olan yolculuk olduğunu geç de olsa idrak ediyordum.Yine bir b (Çerkezköy) https://www.instagram.com/p/CC1uAaIlBmH/?igshid=1b6xh6b8tw7rl
0 notes