#Albaraka Yayınları
Explore tagged Tumblr posts
Text
Maxine Berg, Pat Hudson – Kölelik, Kapitalizm ve Sanayi Devrimi (2024)
‘Kölelik, Kapitalizm ve Sanayi Devrimi’, sanayileşmenin özellikle Britanya’daki tarihidir. Maxine Berg ve Pat Hudson, Britanya’nın sanayileşmesinde köleliğinin yerinin erişilebilir bir anlatısını ortaya koyuyor ve köleliğin Britanya’nın sanayi devriminin oluşumundaki rolünü ayrıntılı bir şekilde belgelemek için “parayı takip ediyor”. Britanya’nın üç yüz yıldan uzun bir süre boyunca Afrika’daki…
View On WordPress
0 notes
Text
bir kitap önerisi… İbn Rüşd ve İbn Rüşdcülük Tarihsel Deneme Albaraka Yayınları 2021 Ernest Renan Çeviri : Ayşe Meral Tarih boyunca çok tartışılan ve anlaşılmaya çalışılana karşı ilgim hep oldu. Bu konularda da okunacak ve öğrenilecek o kadar fazla şey var ki…. Hep tartışılan Ernest Renan ( 1823-1892 ) ‘ ın yazdığı ve değerli Ayşe Meral hanımefendinin eşsiz çevirisi ile tıpkı yaşadığı çağ’ da pek de hoş karşılanmayan ama Avrupa ve Batı dünyasına ve aydınlanmasına ışık tutan Şarih “ İbn Rüşd” için yazılmış en güzel kitaplardan birini bitirdim. Renan’ ın da düşüncelerinin izlerini okuyabileceğiniz ( ki çok fazla bu düşünceler ele alınmamıştır ) nadir rastlanan bu güzel eseri özellikle ortaçağ Arap dünyası ve Felsefe tarihine meraklı olanlara şiddetle tavsiye ederim. Kitap hakkında Prof. Dr. Hatice Nur Beyaz Erzıkan ‘ ın şu cümlesi bile okunması için yeterli diye düşünüyorum; “ Bu kitap okuyucularına hakikati aramanın zor , uzun ve bir o kadar da soylu öyküsünü armağan etmektedir.”
joseph proudhon ve karl marx'tan 700 yıl önce iki arap felsefecisi arasında yaşanmış benzer bir çatışma. ibn i sina ve farabi'nin başını çektiği ve antik yunan felsefesine referans veren fikirler imam gazali tarafından eleştirilmiş filozofların tutarsızlığı isimli kitabı yazılmıştır. gazali'ye göre felsefe zararlı bir uğraştır. buna karşı cordoba'lı bilge ibn i rüşd, aristocu geleneğin etkisiyle tanrının akılla bulunabileceğini savunmuştur. aristocu görüşleriyle hıristiyan skolastik felsefesini bile etkileyecek olan ibn i rüşddinin kendisinin zaten bir tür alegorik felsefe olduğunu savunduğu bir karşı tez üretmiş bunu tutarsızlığın tutarsızlığı isimli kitabı yazarak savunmuştur. elbette skolastik felsefe aristoteles ve ibn i rüşd gibi felsefecileri yanlış çözümleyip aydınlanma çağının daha sonra yıkacağı gerici bir düşünce sistemi kurmuş olsa da bunun bile o dönem henüz düşünmeye alışmamış Hıristiyan dünyası için bir tür beyin fırtınası olması önemlidir.
2 notes
·
View notes
Photo
1. Hıristiyan bir ailenin çocuğu olarak Kayseri’nin Ağırnas Köyü’nde doğan Mimar Sinan’ın doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Kaynaklara göre Sinan, Yavuz Selim padişah olduktan sonra 1512 yılında devşirme olarak Kayseri’den alınıp İstanbul’a getirilerek Acemi Oğlanlar Ocağı’na teslim edilir. Bu Ocakta, bir zanaat öğrenme kuralına uyarak mimarlık üzerine çalıştı. 1514 yılında Çaldıran Savaşı’nda, 1516-1520 yılları arasında ise Mısır seferlerinde bulundu. Kanuni döneminde Belgrad, Rodos seferlerine katıldı. Mohaç seferinde Zemberekçibaşılığına terfi edildi. Daha sonra Viyana, Almanya, Bağdat, Tebriz seferlerine katıldı. Van Gölü’nde kullanılacak üç geminin yapımını başarıyla tamamlaması üzerine kendisine Haseki Ünvanı verildi. 48 yaşındayken katıldığı Moldovya (Karabuğdan) seferi sırasında Prut Irmağı üstüne 13 günde yaptığı köprüyle dikkatleri üzerine çekti. Kendisinden önce Mimarbaşının vefat etmesi sonucunda Sermimaran-ı Hassa (Saray Baş Mimarı) oldu. Sinan’ın doğum tarihi kadar ölüm tarihi de çok net değildir, bu konuda türbesindeki kitabeden başka bilgi/belge bulunmamaktadır. Adına düzenlenmiş olan vakfiyeye göre Sinan’ın eşi Mihri Hatun olup üç çocukları olmuştur. Biri Sinan hayatta iken şehit olan oğlu Mehmet, diğerleri Neslihan ve Ümmühan isimlerinde iki kızdır.
2. Türk mimarlık tarihinin en büyük ismidir. Sadece Osmanlı döneminin değil dünyanın en büyük mimarları arasında kabul edilir. 48 yaşında başladığı Mimarbaşılık görevini vefatına kadar sürdürür. Mesleğini hayatıyla bütünleştirerek ortaya koyduğu üç yapıyla tanıtmaktadır. Birinci “çıraklık eserim” dediği Şehzade Camii’dir. İkincisi, “kalfalık eserim” dediği 1557’de tamamladığı Osmanlı İmparatorluğunun en muhteşem eserlerinden olan Süleymaniye Külliyesi’dir. Üçüncüsü, “ustalık eserim” dediği II. Selim adına Edirne’de 83 yaşındayken inşa ettiği Selimiye Camii’dir.
3. (5) Padişah döneminde yaşamış, (3) Osmanlı sultanına mimarbaşılık yapıp 50 yıl boyunca çalışmıştır. Ortaya koyduğu eserlerin -ihtilaflı da olsa bir sayı vermek gerekirse – 452 olduğu söylenmektedir. Mimar Sinan’ı sadece bir mimar olarak anmak kanaatimize göre eksik olacak. Onun hayatını inceleyenler görecektir ki; o ayrıca bir mühendis, yönetici, asker, şehir tasarımcısı, lojistikçidir. İsmini dünya mimarlık tarihi konusunda bir döneme verecek kadar büyük ve heybetli olan bir ismi bu yüzden 15 maddede anmak çok zor olacaktır.
4. Sinan hakkında bilgiler içeren ve onun hatıralarını aktaran iki önemli eser mevcuttur. Bunlar Tezkiretü’l Ebniye ve Tezkiretü’ül Bünyan’dır. Tezkiretü’l Ebniye Sinan’ın ağzından Sai Mustafa Çelebi tarafından nazım ve nesire dökülen bir eserdir. Tezkiretü’ül Bünyan ise bir nevi kaynakça gibi olup Sinan ve mimarlık üzerine oluşturulmuş bir eserdir. Ayrıca Türkiye ve dünyada hakkında ciltler dolusu kitaplar yazılmış, binlerce araştırma yapılmış ve yapılmaya da devam etmektedir. Bu araştırmalar arasında önemli gördüğümüz birkaç çalışmayı sumamız gerekirse:
Mimar Sinan – Prof. Dr. Oktay Aslanapa (Kültür Bakanlığı Yayınları)Mimar Sinan – Turgut Cansever (Albaraka Türk Yayınları)Sinan – Abidin Dino (Can Yayınları)Osmanlı Altın Çağının Mimarı Sinan – Ernst Egli (Arkeoloji ve Sanat Yayınları)Mimar Sinan Camileri ve İslam Sanatında Geometrik Desenler – Serap Ekizler Sönmez (Klasik Yayınları)İstanbul’da Mimar Sinan Eserleri (İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Yayınları)
5. Mimar Sinan’ın en çok bilinen belli başlı eserlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
Şehzade Mehmed Külliyesi, Rüstem Paşa Külliyesi, Barbaros Hayrettin Paşa Türbesi, Hayrettin Paşa Hamamı, Mihrimah Sultan Külliyesi, Rüstem Paşa Medresesi, Süleymaniye Külliyesi, Zal Mahmut Paşa Külliyesi, Sinan Paşa Külliyesi, Kırkçeşme Su Yapıları, Haseki Hürrem Sultan, Rüstem Paşa Kervansarayı, Mihrimah Sultan Külliyesi, Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi, Büyükçekmece Köprüsü, Selimiye Külliyesi, Piyale Paşa Camisi, Sultan II. Selim Türbesi, Sokullu Mehmet Paşa Camii, Valide Sultan Külliyesi, Murat Köşkü, Şemsi Ahmet Paşa Camisi
6. Orduda istihkâmcı olarak çalışan Sinan, geleceğin Mimar Başı olarak görevine uzun dönem devam eder. Ortaya koyduğu eserler, seferler dolayısıyla gezip gördüğü yerlerin muhayyilesinde yer etmesiyle farklı boyutlara ulaşmıştır. Kendi mimari tarzının oluşması için, başka eserleri inceleyerek ortaya çok özgün çalışmalar koymuştur. Bir kubbe mimarıdır Sinan. Oktay Aslanapa’ya göre “İtalya’da Rönesans mimarlarının ideali olan merkezi kubbeli yapı problemini büyük kubbe üstadı ve mekân yaratıcı olan Mimar Sinan tam bir başarı ile gerçekleştirmiştir.”
7. Mimar Sinan, Tezkiretü’ül Bünyan’da, Süleymaniye Camii’nin yapımı için büyük emeklerin sarfedildiğini, bu devasa yapı için farklı coğrafyalardan farklı farklı taşlar ve mermerler getirildiğini uzun uzadıya anlatmıştır. Tezkiretü’ül Bünyan’da Süleymaniye’nin dört büyük somaki mermer sütunun bulunma ve yerine dikilme mevzusu ilgi çekici bir biçimde anlatılmıştır: “Cümleden biri ol sütun ki, Kıztaşı Mahallesi dedikleri mahalle bir kız dikmiş. Kız-taşı demekle ma’ruf bir amûd-i yekpâre- menâremisâl idi.” Diğer sütunlar için ise “ve bir sütunun dahi İskenderiye’den mavna ile getirdiler ve bir sütunun Baâlbek’ten deryâ kenarına indirüp mavna ile getirdiler ve bir sütunun Saray-ı âmire’de hazır bulundu” diye aktarmaktadır.
8. İstanbul’daki sayısız çeşme, Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan Suyoluna bağlanmıştır.
9. Suphi Saatçi’ye göre; “Mimar Sinan olmasaydı günümüzde Ayasofya olmazdı. O tarihi yapının dev kubbesi de Sinan’ın eseridir.”
10. Mimari eserlerindeki küçük nüansları bugün büyük bir icat olarak konuşulmaktadır. Örneğin Süleymaniye Camii’nin akustiği, havalandırma sistemi hâlâ ilgiyle incelenmektedir.
11. Kayseri’deki doğduğu ev müze olarak ziyaretçilere açılmıştır.
12. Vefatından sonra çok saçma bir mesele olan “ırkı neydi” , “Mimar Sinan sizdendi, bizdendi” tartışmalarına cevap bulmak amacıyla mezarı kazılarak kafatası çıkartılır. Türk Tarih Kurumu üyeleri Hasan Ferit Çambel, Atatürk’ün manevi kızı Afet İnan ve Şevket Aziz Kansu tarafından Mimar Sinan’ın mezarı kazılır ve kafatası çıkartılarak ölçüm yapılır. Antropoloji müzesi kurulup kafatasının oraya konulacağı söylenir fakat ne tekrardan mezara konuluyor, ne de Antropoloji müzesine. 1935’ten bu yana Mimar Sinan’ın kafatasının kayıp olduğu biliniyor.
13. Yetiştirmiş olduğu öğrencilerle ortaya koyduğu ekolu devam ettirmiştir. Örneğin Tac Mahal, öğrencileri İsa Muhammed Efendi tarafından, Sultanahmed Camii, Sedefkâr Mehmet Ağa tarafından yapılmıştır.
14. Uluslararası Astronomi Birliği tarafından Merkür’deki bir kratere Mimar Sinan ismi verilmiştir. Sinan Krateri, Çaykovski ve Rodin kraterleri arasında bulunmaktadır.
15. 1584’te hacca gittiği bilinen Sinan’ın hac dönüşünde de görevini sürdürdüğü bilinmektedir. Süleymaniye Külliyesi’nin sol ucunda bulunan türbesindeki mezar taşı kitabesinde, Tezkiretü’l Ebniye’nin yazarı ve yakın dostu Sâî Mustafa Çelebi tarafından şu cümleler yazılmıştır:
“Geçti bu demde cihandan pîr-i mi’mârân Sinân.”
49 notes
·
View notes
Text
'Finans yayıncılığı denilince akla ilk Albaraka Yayınları gelsin istiyoruz' http://dlvr.it/RHpkbT http://dlvr.it/RHpkbT
0 notes
Text
Roy F. Baumeister – İnsan Nasıl Kendisi Olur? (2024)
Benlik, hemen herkesin aşina olduğu ancak tanımlaması ve anlaması zor bir kavramdır. Öncü araştırmacı, sosyal psikolog Roy F. Baumeister’ın imzasını taşıyan bu kitap, insan benliğinin panoramik bir görüntüsünü sağlamak için geniş bilgi birikimini sentezliyor. İnsan benliğinin nasıl geliştiğini ve işlediğini, neden var olduğunu ve yaşam yolculuğunda hangi problemlerle karşılaştığını inceleyerek bu…
View On WordPress
0 notes
Text
Luciano Floridi – Dördüncü Devrim (2024)
Biz kimiz ve birbirimizle nasıl ilişki kuruyoruz? Çağdaş felsefenin önde gelen isimlerinden Luciano Floridi, Bilgi ve İletişim Teknolojilerindeki (ICTs) gelişmelerin bu temel insani soruların yanıtını değiştirdiğini savunuyor. Çevrimiçi, çevrimdışı yaşam arasındaki sınırlar yıkıldıkça, birbirimize sorunsuzca bağlandıkça ve akıllı, duyarlı nesnelerle çevrelendikçe, hepimiz bir “infosfer”e entegre…
View On WordPress
#2024#Albaraka Yayınları#Bilgiküre İnsan Hakikatini Nasıl Yeniden Şekillendiriyor?#Dördüncü Devrim#Luciano Floridi#Orhan Önder
0 notes
Text
Mieke Bal – Anlatıbilim (2024)
Ödüllü kültür teorisyeni Mieke Bal’ın kaleme aldığı ‘Anlatıbilim’, 1985 yılında İngilizcede ilk yayımlanışından bu yana uluslararası çapta anlatı metinleri kuramına klasik bir giriş hâline gelmiştir. Anlatı tekniklerine, yöntemlerine ve bunların aktarımına, alımlamasına ilişkin sistematik bir açıklama olan ‘Anlatıbilim’, Bal’ın edebî eserleri anlama şekillerimiz üzerine yıllarca süren…
View On WordPress
0 notes
Text
Jürgen Habermas – Meşruiyet Krizi (2024)
Jürgen Habermas, bu kitapta çağdaş Batı toplumlarının gelişiminin altında yatan derin gerilimleri ve kriz eğilimlerini inceliyor. Modern devletlerin karşılaştığı meşruiyet sorunlarına dair güçlü bir analiz sunuyor. Ayrıca Batı toplumlarının kapitalizmle ilişkili ekonomik dalgalanmaları dengelemeyi bir dereceye kadar başardığını ancak bunun diğer alanlarda yeni bir dizi kriz eğilimi yarattığını…
View On WordPress
0 notes
Text
Nigel Dodd – Paranın Sosyal Yaşamı (2024)
Paranın doğasına ilişkin sorular, küresel mali krizin ardından yeni bir aciliyet kazandı. Yerel para birimlerinden sosyal kredilere, mobil paradan Bitcoin’e kadar pek çok para biçimi ve sistemi gelişti ancak paranın ne olduğuna ve ne olabileceğine dair anlayışımız aynı hızda gelişmedi. Günümüzün önde gelen para sosyologlarından biri olan Nigel Dodd, ‘Paranın Sosyal Yaşamı’ kitabında, yeni para…
View On WordPress
0 notes
Text
Murad İdris – Barış İçin Savaş (2024)
Barış sorunlu bir idealdir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde yer alan güvenlik, adalet, eşitlik ve özgürlük gibi diğer fikirlerin yanı sıra sürekli arzu edilen evrensel bir ahlaki ideal olarak onun da adının anıldığını duyarız. Bugün insan olmanın, medeni ve iyi olmanın barışa değer vermek, barışı arzulamak demek olduğuna dair yaygın bir inanış vardır, sadece insanlıktan nasibini almamış…
View On WordPress
#2024#Albaraka Yayınları#Barış İçin Savaş#Batı ve İslam Düşüncesinde Şiddet İdealinin Soyağacı#Murad İdris#Uğur Gülsün
0 notes
Text
Henri Mendras, Jean Etienne – Sosyolojinin Kurucuları (2024)
Bu kitap bir sosyolojik düşünce tarihi değildir. Dört büyük sosyolog bu kitapta kendi namına değil, çağdaş sosyologlara faydalı olmaya devam ettikleri için incelenmiş. Her birinin dehası, modern toplumları anlamak amacıyla genel bir paradigma geliştirirken, aynı zamanda bu paradigmayı kusursuzlaştırmak ve yorumlayıcı bir toplum kuramına dönüştürmek için özel tanımlayıcı çalışmalar…
View On WordPress
#2024#Albaraka Yayınları#Alexis de Tocqueville#Émile Durkheim#Henri Mendras#Jean Etienne#Karl Marx#Max Weber#Sosyolojinin Kurucuları#Zuhal Karagöz
0 notes
Text
Suman Fernando – Ruh Sağlığı, Irk ve Kültür (2024)
Ruh sağlığının bireylerin, toplumların ve ülkelerin genel iyi oluşu üzerinde ciddi bir öneme sahip olduğu biliniyor. Ne var ki birbirinden farklı coğrafyalarda sunulan ruh sağlığı pratiklerinde kültür ve ırk temelli yaklaşımların neden olduğu çeşitli ayrışmalara sıklıkla rastlanır. Örneğin, Batı merkezli psikoloji disiplinin tanımladığı depresyonun tedavisinde küresel ilaç̧ endüstrisinin…
View On WordPress
0 notes
Text
Max Weber – Mektuplar (2023)
Max Weber’in hayat, siyaset ve bilime dair mektupları, onun entelektüel evrenine yeni bir bakış sunuyor. Sosyoloji, ekonomi ve siyaset bilimi alanlarına yaptığı derin katkılarla tanınan Weber’in akademik yazışmaları, onun entelektüel gücüne ve akademik yolculuğuna dair bir kanıt oluşturuyor. Bu eşsiz yazışma koleksiyonu, Weber’in ailesi, dostları, meslektaşları, öğrencileri ve çağdaşlarıyla olan…
View On WordPress
0 notes
Text
Hans Kelsen – Adalet Nedir? (2023)
Hans Kelsen, 1953 tarihli bu küçük kitabında adalet sorununu, çıkar ve değer çatışmalarını çözme ve insan davranışlarını gerekçelendirme sorunu olarak ele alıyor. Kelsen’e göre mutlak adalet mümkün değildir, ancak göreceli adalet en azından hoşgörüye yol açar. Dünya genelinde mevcut mülteci hareketlerinin hemen herkes için yarattığı zorluklar göz önüne alındığında bu soru (“Adalet nedir?”…
View On WordPress
0 notes
Text
Hans-Georg Gadamer – Felsefenin Başlangıcı (2023)
İlk Yunan düşünürlerinin incelenmesi her zaman için Gadamer’in felsefi çalışmalarının merkezinde yer aldı. Ünlü filozof, hermeneutik yöntemini ilk Yunan düşünürlere, nevi şahsına münhasır bir şekilde uyguluyor. Bu önemli eser, ilk kez Almanca olarak yayınlanan 1988 ‘Napoli Dersleri’nden oluşuyor. Kitap boyunca Gadamer, Platon ve Aristoteles tarafından aktarıldığı şekliyle Yunan düşüncesinin…
View On WordPress
0 notes
Text
John Cottingham – Ruhun Arayışında (2023)
Ruh kavramı, Antik çağlardan bu yana yinelenen bir keşif alanı oldu. Ruhumuzu bulmaktan bahsederken neyi kastederiz, bir ruhumuz olduğunu nasıl biliriz ve günümüzün bilimsel ve teknolojik gelişmelerinin ortasında bunun önemi nedir? ‘Ruhun Arayışında’, okuyucuları ruhun kökenlerine doğru kısa bir yolculuğa çıkarıyor ve ruh kavramının tarih boyunca nasıl geliştiğini inceliyor. Edebiyat, müzik,…
View On WordPress
0 notes