#Al-Anam | Explore Tumblr posts and blogs

hataysekshikayelerisblog · 1 year ago

Text

Arkadaşımın Tahta Götlü Karısı! (Selim 38 Y., İstanbul)

Adım Selim, uzun zamandır Kaymak Gibi 31 Seks Hikayeleri sitesini takip ediyorum. Bu hikayalerle azarım ve bazen yaşadıklarımın az geldiğini düşünürüm. Sikişmeyi çok seviyorum ve çevremde arkadaşlarca 'Kocayarak' olarak tanınıyorum. İş yerinde birlikte çalıştığımız Kerim isminde samimi bir arkadaşım var. Kerim'in karısı Aynur da özel hastanede çalışır. Henüz çocukları yok. Aynur, 31 yaşında, 1.65 boylarında, 52 kilo civarında, memesi ve kalçası tahta gibi, sıfır beden, kumral bir bayan. Bazen karımla birlikte onlara misafirliğe gittiğimizde, karılarımız mutfaktayken, ben Kerim'e, "Oğlum bir senin karıya bak, bir benimkine! Seninki rüzgarlı havada yanından uçar gider, karı dediğin etli butlu olacak!" der takılırdım...

Karım ablasının oğlunun düğün hazırlıklarına yardımcı olmak için iki hafta erkenden köye gitti. Ben çalıştığım için düğün günü gidecektim. Yani evde bekar olarak takılıyordum. Bir Çarşamba günü halk pazarından alışverişi yaptım, tam eve gideceğim sırada Kerim'le karşılaştım. Bana, "Ortak, benim hanım çalışıyor, ben de manitayla buluşacağım. Evde kimse yok, sen şu anahtarı al, şunları da eve bırak bir zahmet. Ben sonra anahtarı senden alırım." dedi. Karşılıklı binalarda oturduğumuz için kabul ettim. Ben eve, o da manitasıyla buluşmaya gitti. Önce kendi evime uğrayıp alışverişi bıraktım, sonra da Kerim'in verdiği eşyaları bırakmak için evine gittim.

Verdiği anahtarla evinin dış kapısını açtığımda, içerden, en dipteki odadan, ki orda yatak odaları vardı, pørnø filimden geldiği belli olan 'Ahlı, Ohlu, Şlop Şloplu' sesler duyuluyordu. Şaşırdım, çünkü Kerim evde kimsenin olmadığını söylemişti. Sessizce eşyaları girişteki mutfağa bıraktım ve yavaşça seslerin geldiği yatak odasına doğru yürüdüm. Kapı aralıktı, temkinlice baktığımda, pørnø filmi izleyenin Kerim'in karısı Aynur olduğunu gördüm. Filimde iki tane Zenci, kazma sapı gibi yaraklarıyla, sarışın bir karıyı tost etmişler, amdan götten sikiyorlardı. Aynur da arkası kapıya dönük halde, einde kocaman bir salatalık, karnının altını yastıkla doldurmuş, bir elinin parmaklarını amına sokuyor, kocaman iri salatalığı ise daracık götüne bastırıp sokmaya çalışıyor. Girmedikçe amından ıslattığı parmakla salatalığı yağlayıp tekrar götüne sokuyor, ama canı yanarak 2-3 cm'i anca sokabiliyor ve girdikçe de "Ahhh anam, ölüyorum!" diye çığlığı basıyordu...

Gördüğüm manzara karşısında benim yarak anında kazık gibi oldu. Aynur'un elindeki salatalık benim yaraktan büyüktü ve var gücüyle salatalığı götüne yerleştirmeye çalışırken feryatı figan inliyordu. Ben artık kendimi kaybettim, sonucu ne olursa olsun deyip sessizce içeriye daldım, Aynur'un arkaya yaklaşıp, elindeki, ucu götüne girmiş salatalığı tutup iyice bastırdım. Aynur, hem acıdan, hem de henüz kim olduğumu bilmediği için korkudan bağırarak kafasını çevirdi. Bağırmaması için elimle ağzını kapattım hemen. Benim olduğumu görünce gözleri faltaşı gibi açıldı. Salatalığı götünden çıkarıp, amını ve götünü sıkıca avuçlayarak, "Bağırmazsan bırakacağım!" dedim.

Gözleriyle onay verdikten sonra ağzındaki elimi çektim, ama halen öbür elimle amınını ve götünü sıkıca avuçluyordum. Aynur hemen, "Selim abiiii..." diyerek toparlanmaya çalıştı, utancından ve korkudan suratı kıpkırmızıydı. "Kız bu ne hal?" dedim ve baş parmağımı götüne, işaret parmağımı da amına sokup, parmaklarımı içerde oynatmaya başladım. Aynur yavaş yavaş kendini saldı ve "Ne yapayım abi, bu benim salak herifte 15-20 gündür tık yok! Ben de eve geldim, kendimi tatmin edip geri gidecektim... Peki ya sen neden geldin?" dedi. Ben parmaklarımı amında ve götünde ileri geri yapmaya devam ederek, kocasının işi olduğundan anahtarı bana verdiğini, eve eşyaları bırakmaya geldiğimi söyledim. Aynur da, "İyi ki gelmişsin abi! Beni de işyerinde Ayfer diye arkadaşım var, o azdırdı. Ayfer hastanenin teknisyeniyle sikişiyor, bu gün de nasıl götten sikiştiğini ballandıra ballandıra anlatınca, o an öyle bir oldum ki, evde ocağı açık unuttum diye bahane uydurdum ve öğlen arasında eve geldim. Gelince pørnø film açtım, izleyerek amımı parmaklayıp orgazm olmaya çalışıyordum. Filmdeki sahneden çok etkilendim ve salatalıkla deniyordum. Ne yapayım, çok merak ediyorum ve kocam hiç ordan yapmıyor!" diyerek inlemeye başladı...

"Merak etme, ben şimdi senin merakını gideririm! İstediğin pozisyon var mı?" dedim. "Abi bırak pozisyonu falan, direk götüme girsene, yanıyorum! Zaten 15-20 dakikamız var, işe gitmeliyim!" dedi. "Tamam!" dedim ve Aynur'u ayağa kaldırdım. Dümdüz, tahta gibi vücudu vardı. Etrafında iki tur çevirip vücuduna baktım. Limon gibi küçük ve sımsıkı memeleri, uzun am çizgisi ve amının uzunluğu beni daha azdırdı. Amında kıl namına birşey yoktu. Beklediğim gibi amı daracık, aşağıya doğru incecik çizgi halinde idi. Am dudağı bile belli olmuyordu, sanki kalemle çizilmiş gibiydi...

Ben gömleğimi çıkarmak için düğmeleri açacağım sırada, "Bırak şimdi gömleğini!" diyerek, pantolonuma saldırdı. Kemerimi çözüp, fermuarımı açıp, pantolonumu ve boxerimi aşağı indirdi. Yarrağımı kazık gibi görünce, "Bu neee? Salatalık kadar kalın bu!" diyerek, eline aldı ve hemen emmeye başladı. Harika emiyordu, tamamına yakınını ağzına alıyordu. Ben de onun varlıüı yokluğu belli olmayan küçücük memelerini ovalıyordum. Yarrağımı biraz yalayıp, "Hadi, fazla vaktimiz yok!" diyerek yatağa domaldı. Bacaklarını açınca, ince çizgi halinde amı aralandı, içi pempe renkteydi. Göt deliği ise salatalıktan tahriş olmuş ve kızarmış halde idi...

Yarrağımı götüne dayamamla, yatağa sarılması bir oldu. Yarrağımın kafasını götüne soktuğumda, Aynur tırnaklarını çarşafa geçirmiş, "Selim abi tükürükle!" diyor ve acıdan kıvranıyordu. Ben biraz biraz sokmaya çalışıyor, girdikçe az geri çekip yeniden yükleniyordum. İstediğim gibi rahat girmeyince sinirlendim, "Amına soktuğuma bak yaaaa!" dedim geri çektim yarağımı. "Ne oldu abi?" dedi. Ben de, "Hiiiç, sıkı dur!" dememle, yarağımı birden yarı açık amcığına dayadım. Aynur'un, "Anaaaam!" diye bağırmasıyla, ben tamamına yakını amına sokuverdim. Amında hızlı hızlı gidip gelmeye başlayınca, "Abi harikasın, devam et!" diye inliyordu. Ben, avuç içimi doldurmayan memelerine asılarak daha hızlandım. Aynur kasılarak orgazm oluyordu. Daracık amı vıcık vıcık olmuş, artık yarrağımın hepsi sonuna kadar giriyordu amına...

Aynur ikinci orgazmına ulaşmak üzereyken, birden amından çıkıp, tahta gibi göt yanaklarını iki elimle araladım ve "Böyle tut, ayır!" dedim. Aynur başını yastığa gömüp, iki elini arkaya attı ve dediğim gibi götünün yanaklarını açtı. Parmaklarımla amından akan sıvıları alıp, göte boca ettim, iyice ıslattım götünün deliğini. Sonra yarrağımı yavaş yavaş dayamaya başladım. Artık kolay giriyordu. Götü harika sıcak ve dar idi. Götüne yarıya kadar girdikten sonra, memelerinden asılarak biraz bekledim. Aynur, "Abi artık memelerime asılmayı bırak, memelerim çok acımaya başladı!" dedi. Ben de, "Tamam!" diyerek, saçlarını elime dolayıp asılarak, yarağımın kalanını da götüne sokmak için bastırdım. Epey bir uğraşla tamamını götüne sokunca ben biraz rahatladım. Birkaç yavaş git gelden sonra, osurtarak götünü sikmeye devam ettim. Artık Aynur'un götü alışmış, benim yarak rahat rahat girip çıkıyor, ben de ilk göt sikme zevkimi alıyordum.

Derken, "Abi çıksana, sana dönüp üzerine oturmak ve beni sikerken yüzünü görmek istiyorum!" dedi. Götünden çıktım ve sırtüstü yattım. Aynur yarağımın başını tükürükleyip iyice sıvazladı. Hızlı nefes almasından dolayı tüm kaburga kemikleri sayılıyordu. Yarrağımı iyice hazırladıktan sonra, yüzü bana dönük şekilde üzerime çıktı, tahta gibi kalçalarını açarak yarağımı tutup götüne dayadı ve yavaş yavaş, inleye inleye oturmaya başladı. Yarağımın tamanını götüne aldıktan sonra eğilip beni öptü, "Harika bir duygu bu, Ayfer'in ballandıra ballandıra anlattığı kadar varmış! Sık sık tekrarlayalım bunu!" diyerek, yavaş yavaş hareketlendi. Aynur oturup kalktıkça, benim memelerim onunkilerden daha çok hareket ediyordu. Aynur artık yarağımın tamamını götüne sokup çıkarıyor, tekrar geri sokuyordu.

Aynur'un ayaklarını yanıma doğru çekerek daha iyi oturttum ve kendime çekerek, bir elimle amını okşarken, bir yandan da memelerini emmeye başladım. Aynur çok geçmeden sarsılarak orgazm olunca, amından akan sıvılar taşaklarıma sızıyordu. Ben de boşlamaya yaklaşmıştım. Yarağımı götünden çıkarmadan birden doğrulup, Aynur'u sırt üstü yatırdım ve omuzlarından asılarak götüne abanmamla boşalmam bir oldu. Götünden çıkmadan iyice bekleyip, memelerini ve yanaklarını öptüm bir süre.

Yarağım götünün içinde kendiliğinden inip çıkınca, Aynur, "Hadi kalkalım, benim gitmem lazım!" dedi. Ben de, "Aynur kız, senin şu daracık amın çok güzel, ben böyle am hiç görmedim!" diyerek parmaklarımla amının dudaklarını açıyor bakıyordum. "Ciddi misin, çok mu güzel?" dedi. Ben de, "Bakire kızlarda bile böyle dar amcık yoktur!" diyerek eğildim ve amını öpüp koklamaya, ufaktan yalamaya başladım. Aynur, "Yapma abi, azdırma beni şimdi, gerçekten işe geç kaldım!" diyor, fakat bir yandan da amını ağzıma bastırıyordu. Bu arada benim yarak da ufaktan hareketlenmeye başlamış, fakat daha tam sertleşmemişti. "Aynur kız, şu amcığını bir kere daha sikeyim de öyle git!" dedim.

Aynur saate baktı ve uzanıp çekmeceden ıslak mendil aldı, yarağımı güzelce sildi. Sonra yarağımı ağzına alıp biraz yaladı ve "Yat ve hiçbir şey yapma, ben üstüne oturacağım, altında eziliyorum, pestilimi çıkarıyorsun!" dedi. Ben yattım, Aynur üstüme çıktı, yarağımı eline alıp amcığına yerleştirdi ve yavaş yavaş oturmaya başladı. Yarağım yarı sert olduğu için, kırılacak gibi oluyor ve amına girerken canım yanıyordu. Aynur birkaç kez git gel yaptıktan sonra telefonu çaldı. Hemen üstümden kalkarak gitti telefonunu aldı, "Bakmam lazım, hastaneden arıyorlar!" dedi. Telefonu açarak, "Yemek taşmış, temizliği yapıp hemen geliyorum!" dedi ve kapadı. Ben de, "Hadi yat altıma, şu işi bitirelim!" dedim, ama bu sefer istemedi, "İstersen elimle boşaltayım seni!" dedi. "Ağzınla boşalt o zaman!" dedim ve saksoyla karışık 31'le boşalttı beni. Sonra aceleyle giyinip topralandık. Evden çıkmadan önce Aynur'un telefonundan kendi numaramı arayıp kaydettim, ondan da sildim.

Canım göt istedikçe geldi siktim, ama halen o daracık amını ağzımın tadıyla sikip içine boşalamadım. Yani şu anda amı kocasının, götü benim oldu. Çocuk yapmaya karar verdiklerinde amını ben sikip, döllemeyi ben yapacağım.

Bazen karıma şaka yollu takılıyorum, "Şu Aynur'u bir siksem, varya dünya benim olur!" diye. Karım da, "Aynur mu? Başkalarını sikersin, ama Aynur asla sana vermez!" diyor. Bilmiyor ki, benim iki seneye yakındır Aynur'u siktiğimi :)

[Selim]

239 notes · View notes

kafabillahisyahida · 5 months ago

Text

Jalan Yang Kita Pilih

Dimanapun kau berada masalah akan tetap ada, sekalipun kamu berpindah untuk menjauhinya sesungguhnya kamu hanya berpindah dari ujian yang satu ke ujian lainnya.

Jadi mustahil menghilangkan pengaruh sekitarmu, kamunya saja yang harus teguh pendirian

Jangan biarkan orang2 toxic mempengaruhimu. Fokuslah apa yang menjadi tujuanmu.

Toh 95% kita tidak bertemu kembali dengan teman2 di masa lalu, mereka hanya peran2 yang datang dan pergi mewarnai setiap eposide kehidupan kita.

Ingatlah bahwa Kebanyakan mereka tak menentukan rezekimu, dan masa depanmu, tak membantu kesuksesanmu, tak menanggung dunia apalagi akhiratmu, jadi jangan sibukan diri dengan pengaruh mereka, jangan mengorbankan imanmu bersenang - senang dengan mereka, jangan menggadaikan masa depanmu demi mengikuti langkah2 salah mereka.

"Dan jika kamu mengikuti kebanyakan orang di bumi ini, niscaya mereka akan menyesatkanmu dari jalan Allah.."(QS - Al Anam 116)

Ikutilah hanya jalan orang - orang yang punya visi mulia.

Yaitu jalan yang kasihnya tak banyak dipilih, kepeduliannya memeluk hampa, ungkapan cintanya dianggap dusta, sayangnya dianggap palsu, pedulinya dikira bahaya. Tapi dia tetap bertahan dengan segenap keihlasan karena hanya dari Allah berharap balasan. Itulah jalan Mereka yang senantiasa menyeru kepada iman dan taqwa.

34 notes · View notes

anamsuaite · 6 days ago

Text

Untitled

Grafito y gises pastel sobre papel.

©Anam Suaite, 2025.

Y fuimos tragados.

Chocando con músculo, con huesos, con sangre.

(Traga agua y escúchanos, traga, traga, traga, no te detengas).

Nuestros cuerpos crujieron entre espejismos y delirios.

El agua salada salía a borbotones desde la carne.

Los pasos transitaban libres y ansiosos hacia al abismo.

¿Grave...? ¿Qué? Flotamos.

Entre espejismos y delirios las espaldas se encorvaron y al girar en el cubo negro, la carne no fue más carne.

El viento soñó en las paredes.

La tierra desgarró la pintura.

El fuego quemó la madera.

El agua se coló entre las grietas.

#art #artists on tumblr #arte #artwork #surreal #art lover #surrealism #dark art #illustration #artistas mexicanas #dark surrealism #pencildrawing #pencil art

10 notes · View notes

shafiranoorlatifah · 1 year ago

Text

Tentang Tipuan dan Kebenaran : Tadabbur QS Al An'am: 116 Dulu, kita mendengar kabar. Akan kedatangan suatu masa yang penuh dengan tipuan. Katanya, ketika Dajjal datang ke muka bumi, apa yang sesungguhnya neraka tampak seperti surga, sedangkan apa yang sesungguhnya surga tampak seperti neraka. Orang-orang kecuali yang beriman, akan berbondong-bondong mengikuti jalan "surga" yang sesungguhnya membawa mereka kepada kebinasaan. Dulu, rasa-rasanya seperti tak percaya. Bagaimana bisa manusia tenggelam dalam kecerobohan yang sedemikian? Tertawan mentah mentah dalam tipuan yang menyedihkan? Namun, beberapa hari terakhir melalui serangkaian peristiwa di Gaza membuktikan. Bahwa apa yang dulu disebut "katanya" sudah mulai menjelma realita. Penjahat diberikan predikat pahlawan. Sedangkan yang sesungguhnya pahlawan, dikutuk, dimaki, dan dimusuhi habis habisan. Sebagian besar penduduk dunia mengiyakan. Tenggelam dalam tipuan demi tipuan tak berkesudahan. Tersesat dalam "realita surga" yang tak jelas ujung pangkalnya. Benarlah, kita mulai memasuki gerbang akhir zaman. Mengikuti apa yang orang banyak lakukan dan katakan, sangat bisa jadi tidak membawa kepada keselamatan. Tak heran di dalam Al Quran Allah mengingatkan, Dan jika kamu mengikuti kebanyakan orang di bumi ini, niscaya mereka akan menyesatkanmu dari jalan Allah. Yang mereka ikuti hanya persangkaan belaka dan mereka hanyalah membuat kebohongan. (Al Anam: 116) Sebagai orangtua bagi anak anak yang hidup di masa penghujung zaman, semakin penting bagi kita untuk membangun pada diri anak anak kita: Keberanian untuk berdiri tegak di atas kebenaran, keberanian untuk menjadi berbeda dan tidak mudah ikut-ikutan, Untuk tidak menjadikan "apa yang sebagian besar orang lakukan" sebagai standard kebenaran dan perbuatan. dan tentu, memegang teguh Al Quran sebagai standard benar-salah dalam kehidupan dan pengambilan keputusan. . . Semoga Allah jaga diri dan anak anak kita, dari aneka tipuan dan kebohongan yang bisa membawa kepada kesesatan. Semoga Allah mudahkan diri dan anak anak kita untuk tidak mudah terikut apa yang menjadi tren namun bertentangan dengan Al Quran. Semoga Allah mudahkan diri kita, untuk senantiasa membaca, mentadabburi, mempelajari, dan memahami Al Quran. Karena di sanalah, sesungguhnya tersimpan harta karun dan permata terbaik yang penah ada di muka bumi. Salam, Melinda Nurimannisa Hamba Allah yang dititipi amanah di @alkindikids

Dikutip dari @alkindikids.

56 notes · View notes

questionsonislam · 2 days ago

Note

What should we do so as not to lose our belief?

Our first duty is to believe in Allah and the other five principles of belief, that is, in His Books, Prophets, Angels, the hereafter and qadar (predestination) in the way that Allah wants.

The last part of this sentence is important in particular nowadays. For, we meet such people that they think they are Muslims but you see that they say or do things that are clearly contrary to belief and Islam today. Yes, he believes in Allah but he believes in the way his soul and his incomplete mind desire, not in the way that Allah wants and His Prophet (pbuh) teaches.

We should not forget that the Quran and the books of siyar mention the polytheists of Makkan period. In other words, they have “belief” in Allah, but in a way that their own minds and souls want. That is, they accept Allah but in the way that they want, just like the polytheists of today.

If the first numeral of a number with a lot of zeros is not “1” but zero, that number has no value no matter how many zeros you add unless you write “1” before it.

The first numeral (“1”) of the number that will determine our eternal address in the hereafter is our belief. Our righteous deeds will form the zeros after that.

Therefore, we repeatedly and insistently say that the first thing is to believe in the 6 principles of belief in the way that Allah wants.

Is it enough?

It is definitely not enough. We have to develop and strengthen our belief all the time, every day as we live.

Belief is something like swimming against the current. If we stop, the current will push us back – God forbid.

Therefore, we should always develop our belief, which is a great boon, and try to attain investigative belief.

What is investigative belief?

Allah Almighty wants us to see His seals of existence and oneness in both materiality and spirituality, in our person, in our world, as well as in everything in the universe, to know His names and attributes as we see them, to feel satisfied about His existence as we know them and to do what He wants us to do in awe and to avoid what He prohibits in the same way.

This becomes possible only by increasing our faith.

The Quran literally orders us to increase our faith from beginning to end and wants us insistently to observe everything small-big, living-non-living in the universe and to meditate on them. That is why, the following is stated in a hadith: ”One hour of meditation is better than one year of supererogatory worshipping.” For, this meditation will increase our faith.

For instance, a tangerine.

It is a watery winter fruit with plenty of vitamin C, and with a slightly sour taste; we like it very much and it is a source of cure.

We know that Allah always does things in this universe based on causes.

Therefore, we act based on the causes and sow a tangerine seed in suitable ground and season, water the ground and add manure to eat tangerines. Thus, we also pray to Lord of the Realms so that the seed will be a sapling, a tree and then yield abundant fruits to eat tangerines

We believe that

“It is Allah Who causeth the seed-grain and the date-stone to split and sprout. He causeth the living to issue from the dead, and He is the one to cause the dead to issue from the living. That is Allah: then how are ye deluded away from the truth?” (al-Anam 95)

And that

“For to Allah belong the Forces of the heavens and the earth; and Allah is Exalted in Power, Full of Wisdom.” (al-Fath 7)

For, we know that

A tangerine seed, which consists of various lifeless, ignorant, unwise, unconscious and powerlesscombinations of atoms of carbon, oxygen, hydrogen and nitrogen does not know how to root, form the trunk, shoot out branches, have leaves, blossom, transform flowers into fruits, carry the muddy water it takes from the ground to a height of many meters, produce delicious fruits from that dirty water, form slices in the fruit, give the fruit a shape and color, cover it with a peel and place a seed that knows all those deeds in it.

As it is stated in the verses above, Allah is behind all those deeds.

“Particles” or “atoms”, which are Allah’s army act upon His order, on behalf of Him, His knowledge, His art and the causes and laws imposed by Him, transform the seed into a root, the root into a tree, the tree into a flower and the flower into a fruit, putting a seed into the fruit by saying Bismillah.

Even if man, who is ignorant and shallow-brained, goes to the most advanced laboratory and brings all scientists together, he will not be able to produce even the bitter peel of the tangerine, let alone producing a tangerine, which Allah creates with wisdom.

As we witness endless miracles that occur in front of us with such meditation, we can see Allah, who is behind the operation of everything, and can and must develop our belief.

As we notice and realize those endless miracles that take place in all beings, whether living or non-living, whether conscious or unconscious, that we witness all the time but that we are generally heedless about and get accustomed to and especially the miracle of “life”, it is definite that we will be more conscious and more God-fearing in all issues, from prayers we perform to zakah we give and harams we avoid.

It is necessary to ask those who seek miracles: Which one is a bigger miracle: to fly or a tangerine tree that consists of atoms of carbon, that has no spirit, consciousness, knowledge and wisdom, that does not know us and that is actually wood but gives us sliced fruits that will be of no use to it?

The following is stated in a verse:

“Do they not travel through the land, so that their hearts (and minds) may thus learn wisdom and their ears may thus learn to hear? Truly it is not their eyes that are blind, but their hearts which are in their breasts.” (al-Hajj 46)

Let us open our hearts to Allah Almighty with full surrendering and sincerity so that we will be able to see the truth and attain guidance. Amin!

6 notes · View notes

fikret-i · 1 year ago

Text

Ah anneler ahh! Rabbim onları iki cihanda da incitmesin. Evden çıktım, merdivenlerden indim baktım ki elinde çiçek beni bekliyor. Dedi: "Oğlum kahvaltı yaptın mı? Yapmadıysan hamur var hemen börek açayım sana." Sağolasın anne yaptım ben kahvaltıyı dedim. Dedi: " O zaman güzel kokan şu çiçekleri al arabanın önüne koy ferahlatır seni." 40'a az kaldık ona rağmen gözünde halen çocuğuz hatta bebeğiz. Canım anam benim.

57 notes · View notes

seyyahh-h · 4 months ago

Text

Bir yaz geçti

Tozu dumana katarak

Kavun karpuz yüklü

Bir yaz geçti

Bütün iştihalar tetikteydi

Ağaçlar kolum kanadım kadar benim

Deniz anam babam kadar iyiydi

Bir yaz geçti yanı başımızdan

Dişimizden tırnağımızdan

Alı al moru mor

Nefes nefese bir yaz geçti.

Bedri Rahmi Eyüboğlu

#seyyah #hazanım

10 notes · View notes

dailytafsirofquran · 1 month ago

Text

Tafsir Ibn Kathir: Surah al-Maryam Ayah 58

In the Name of Allah, the Most Gracious, the Most Merciful

19:58- Those were they unto whom Allah bestowed His grace from among the Prophets, of the offspring of Adam, and of those whom We carried (in the ship) with Nuh, and of the offspring of Ibrahim and Israel, and from among those whom We guided and chose.

When the Ayat of the Most Gracious were recited unto them, they fell down prostrate and weeping.

Those were they unto whom Allah bestowed His grace from among the Prophets, of the offspring of Adam, and of those whom We carried (in the ship) with Nuh, and of the offspring of Ibrahim and Israel, and from among those whom We guided and chose. Allah, the Exalted, says that these Prophets (were favored), but this does not mean only these Prophets who were mentioned in this Surah. Rather, it is referring to all of those who were Prophets. Allah merely changes the implication of the discussion from specific individuals to the entire group of Prophets.

As-Suddi and Ibn Jarir both said, That which is meant by the offspring of Adam is Idris, and what is meant by the offspring of those `whom We carried with Nuh' is Ibrahim, and what is meant by the offspring of Ibrahim is Ishaq, Yaqub and Ismail, and what is meant by the offspring of Ismail is Musa, Harun, Zakariyya, Yahya and Isa bin Maryam.'' Ibn Jarir said, "And that is the distinction of their genealogies, even though Adam gathers all of them (as their original father). This is because among them is he who was not a descendant of those who were on the ship with Nuh, and he that is Idris. For verily, he was the grandfather of Nuh.'' I say that this is the most apparent meaning, which concludes that Idris is amongst the pillars of Nuh's ancestral lineage. The view that this Ayah refers to the ancestral lineage of the Prophets, is the fact that it is similar to Allah's statement in Surah Al-Anam. And that was our proof which We gave Ibrahim against his people. We raise whom We will in degrees. Certainly your Lord is All-Wise, All-Knowing.

And We bestowed upon him Ishaq and Yaqub, each of them We guided; and before him We guided Nuh, and among his progeny Dawud, Suleiman, Ayub, Yusuf, Musa and Harun. Thus do We reward the doers of good.

And Zakariyya, and Yahya, and Isa and Ilyas, each one of them was of the righteous. And Ismail and Al-Yasa and Yunus and Lut and each one of them We preferred above the `Alamin. And also some of their fathers and their progeny and their brethren, We chose them, and We guided them to the straight path. (6:83-87)

They are those whom Allah had guided. So follow their guidance. (6: 90)

Of some of them We have related to you their story. And of some We have not related to you their story. (40:78)

In Sahih Al-Bukhari it is reported from Mujahid that he asked Ibn Abbas, "Is there a prostration in Surah Sad'' Ibn Abbas replied, "Yes.''

Then he recited, They are those whom Allah had guided. So follow their guidance. (6:90)

Ibn Abbas then said, "So your Prophet is one of those who have been commanded to follow them. And he is of those who should be followed.'' referring to Dawud. Allah, the Exalted, said in this noble Ayah, When the Ayah of the Most Gracious were recited unto them, they fell down prostrate and weeping.

This means that when they heard the Words of Allah, mentioning His proofs and evidences, they prostrated to their Lord in humility, humbleness, praise and thanks for the great favors they were blessed with.

The word Bukiyan at the end of the Ayah means those who are crying, and it is the plural of Baki. Due to this the scholars agree that it is legislated to prostrate upon reading this Ayah, in following them and adhering to their manner of worship.

5 notes · View notes