#Ajan Islam
Explore tagged Tumblr posts
Text
Esed iiranamı kaçtı?
AslındaSuriye’de Olan.. Evet, Suriye’den söz ediyoruz..Esed İran’a kaçmış deniliyor.Orada öldürülür mü, yoksa Rusya’ya mı geçer, bilemeyiz!Halep’le başladı ve devam ediyor, Suriyeli Muhaliflerin savaşı! Bu arada Halep Kalesine çekilen Türk bayrağı, içimizdeki Türk ve İslam düşmanlıklarıyla ün yapmış gazeteci görünümlü ajan-provokatörlerin hassas yerlerini epey bi incitmişe benziyor!Ne diyor…
0 notes
Text
Allah canımı alsın Gaziantepli komşumuzun oğlu habib başörtüsü örttü sandım İslam dünyasına şeriat islami terör getiren Usa ajanlarından birisi ismi Margaret Marcus Pakistanlı Mevdudi denen birisinin müridi olup adını Meryem Cemili yapıyor estetik ameliyat da olsaydı keşke ben gibi çok çirkin😨tv'de Cemil Kılıç-Nazif Ay sohbeti var merâk ettim kim miş bu erkek suratlı kadın?İslâma sızmış ajan bence,Nazif Ay şeriati farklı tarif etti ürperdim"bir Müslüman şeriaât getireceğim diyorsa şunları demek istiyor"dedi👇
1:rakip gördüğüm herkes kafirdir öldüreceğim
2:öldürdüklerimin malını ganimet alıp çökeceğim
3:Öldürdüğüm kişinin anası/kızı/karısı/kızkardeşini cariye alacağım!
Yani hüdapar hayırlı uğurlu olsun ayrıca Peygamber sonrası halifeliği de anlattı ilginç bilmediğim çok şey öğrendim!!!İlahiyatçı-Şeyh-Profesör değilim ama naçizane mantığım ne diyorsa o!Bektaşi cuma vaazında Hocaya"Allah nerededir?"deyip sormuş Hoca"Allah ne gökte ne yerde ne doğuda ne batıda"saymaya başlamış Bektaşi de"Hoca efendi sen de ben gibi bilmiyorsun ama dilin geveleyemiyor"demiş benimki de o hesap ben içimden geleni yapınca pek yanılmıyorum😈
instagram
0 notes
Text
मस्जिदों में रात 10 बजे से सुबह 6 बजे तक लाउडस्पीकर पर रहेगी पाबंदी
मस्जिदों में रात 10 बजे से सुबह 6 बजे तक लाउडस्पीकर पर रहेगी पाबंदी
प्रयागराज में मस्जिदों से लाउडस्पीकर से तेज आवाज में अजान पर कोहराम का मामला मचा है. आईजी प्रयागराज केपी सिंह ने रेंज के चारों जिलों के डीएम और एसएसपी को पत्र भेजा है. Written By : मानवेंद्र सिंह | Edited By : Deepak Pandey | Updated on: 18 Mar 2021, 04:13:58 PM मस्जिदों में रात 10 बजे से सुबह 6 बजे तक लाउडस्पीकर पर रहेगी पाबंदी (Photo Credit: फाइल फोटो) नई दिल्ली: प्रयागराज में मस्जिदों से…
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/4505da1b8d333d76c6f17c5917828404/365d8291877ec9f0-e0/s540x810/400dd2e486c0a5767c2d01560b7c9b93e898e732.jpg)
View On WordPress
#Ajan#Ajan Islam#Ajan Loudspeaker#allahabad high court#azan#Ghazipur#Ghazipur Mosque#IG Prayagraj KP Singh#Kovid-19#loudspeakers#mosques#MP Afzal Ansari#अजान इस्लाम#अजान लाउडस्पीकर#इलाहाबाद उच्च न्यायालय#कोविड-19#गाजीपुर#गाजीपुर मस्जिद#सांसद अफजल अंसारी
0 notes
Text
MUHAMMED BİN ABDÜLVEHHAB, ARAPLAR, 1.DÜNYA SAVAŞI, İNGİLİZLER VE OSMANLILAR
Evvela şu konuda tarikatçılardan başka yazan çizen yok, onlarda 1'e 1000 katarak "iftira" atıyorlar.
En başta nasıl bilmediklerinin düşmanı olup vurun abalıya kafasıyla hareket ettiklerine bakalım;
Hemen her yerde şu fotoğrafı görmeniz mümkün. Google'da Muhammed bin Abdulvehhab bile yazsanız wikipedia resmi olaraj dahi şu ortada ayaktaki zevat çıkıyor. AMA BU İMKANSIZ.
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/17e3a568c97f71b7e31cba481398cd24/8ac58c615b61a802-88/s540x810/4c72e9fbbe1f5a733c975c79372849f645044211.jpg)
Çünkü adam 1792'de ÖLDÜ. Fotoğraf makinesinin icadını ise en fazla 1802'ye kadar geri götürebilirsiniz. Yaşamayan birinin, hele de genç halinin fotoğraf çekilmesi muhaldir.
Şimdi gelelim diğer efsanaye; "Lawrance" . Bu adam da 1888'de doğdu. Ölümüyle arasında neredeyse 100 yıl olan birini nasıl gidip "mezhep kurması" için ikna edebilirdi?
Meşhur sarı kapaklı İFTİRA kitabı olan "İngiliz Casusun İtirafları" kitabında ise Hempher adı geçmekte. Bu kitap ise baştan sona uydurma;
Her ne kadar kabirperestlerin tarihçilerinden olan Ekrem efendi konuyla alakalı birşeyler yazmış olsa da, hepsi çürük savunmalar, zira hem kitabın orjinali yok , çünkü "istihbarat raporları ortada gezmez" diyor hem de gazetede yayınlandı diyor :)))
Yani insan merak ediyor, orjinal İngilizce basımı, elyazması olmayan bir kitabın "varlığını" ve "doğruluğunu" nasıl savunabiliyorsunuz diye. Hele şu ben falancadan duydum, filanca şöyle dedi deyip, yine elle tutulur birşey ortaya koyamamaları :)
Gelelim bir Şii'nin "neden" böyle bir kitap uydurma ihtiyacı duyduğuna, el-cevap; Muhammed b. Abdulvehhab'ın tabiilerinin ilk saldırdığı yerlerden biri "Kerbela" olmuştur. Günümüzde hala Suud-İran gerginliği aleni bir durum. Tabii ki karalayacak, iftira atacak :)
Şimdi asıl meseleye gelelim, yani 1.Dünya Savaşı'nda İngilizlerle, Osmanlı'ya karşı ittifak kurup savaşanlara;
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/de3f59e9351dc0ff93457c14fd84abb6/8ac58c615b61a802-56/s500x750/26ba6de35b10fa4bb431b28a663c7def7351b231.jpg)
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/1f053628a90198a05d732404f6afea60/8ac58c615b61a802-d0/s540x810/5045f3a6c8dcf5f961800e110bf90dc36fe6eae5.jpg)
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/d63af749600e60db397bae6c99b0592f/8ac58c615b61a802-47/s400x600/3b04d59ec971bb30348f10d20693863c262d4fb7.jpg)
Fotoğraf gördüğünüz zevatlar "Şerif Hüseyin ve oğulları"
Şerif Hüseyin, Rasulullah ﷺ'in soyundan geliyordu, bu yüzden "Şerif" unvanı var. Yavuz Sultan Selim'in Memlükler'i yenip, topraklarına hakim olmasından sonra Harameyn'de Osmanlı egemenliğine geçmişti. Ancak Osmanlı oraya vali atadığı gibi Harameyn'e özel bir statü vermiş ve Rasulullah ﷺ'in soyundan gelenler orayı yönetmeye devam etmiştir. Bu yöneticiler payitahttan atanıyordu. Şerif Hüseyin ve ailesi de İstanbul'da Osmanlı elitleri gibi büyümüş, klasik Osmanlı bürokratlarıyla aynı meşrepteydi. Ancak Şerif Hüseyin Arabistan'da hakim olmak istiyordu, bunun içinde bölgedeki diğer Osmanlı yöneticileriyle sürekli çatışma halindeydi. Evvelinde Osmanlı'ya isyan edip, bu sayede Mısır'da kendi özerkliğini ilan eden bir diğer aile olan Hidiv ailesine oğlu Abdullah'ı 1912'de Kahire'ye yolladı. Britanya temsilcisi Lord Kitchener ile de ilk defa burada temas kurdu. Bu sırada da Osmanlıları oyalama devam ediyordu.
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/da1d9bb88951a785330b192ac9a330b9/8ac58c615b61a802-de/s540x810/2b3a914ff28310d69bb18ed9aa703e53f200a14f.jpg)
Savaş başladığında göndermesi gereken kuvvetleri çeşitli bahanelerle göndermediği gibi, 1915'te Hicaz'daki kuvvetlerin Kanal harekatı için Mısır'a kaydırılmasını fırsat bildi. Bu sırada oğlu Faysal'ı niyetini gizlemek için Suriye'ye Cemal Paşa'nın yanına yollamıştı.
Bu olaylar yaşanırken o çoktan tarihe McMahon-Şerîf Hüseyin mektupları adıyla geçen müzakereleri başlatmıştı (14 Temmuz 1915 - 30 Ocak 1916)
En nihayetinde İngilizlerle anlaştı, o sırada Mısır'da genç bir subay olan Lawrance'n Şerif Hüseyin'in yanına gönderilmesine karar verildi. Bilinenin aksine 1.Dünya Savaşı'nda Osmanlı, Suudlarla savaşmadığı gibi, Şerif ailesine karşı, başında Mehmet Akif Ersoy'un ve Kuşçubaşı Eşref'in olduğu bir heyet yollayarak, kendisine destek vermesini yahut en azından karşı durmamasını istedi. Ayrıntılar bu kitaplarda.
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/2a113c689d87f07957a774f4d60b2d27/8ac58c615b61a802-09/s400x600/350b33f98008878a807c2e2d71849bbaa554cad6.jpg)
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/3928023055b8236819b7b38f3bbac9c8/8ac58c615b61a802-ad/s400x600/a7f4240e8c9b2e872f39a5102181358eb3ec697d.jpg)
Ki Eşref'in hayatını anlatan kitap, onun günlüklerinden, ailesine yazdığı mektuplardan ve yayınladığı hatıralarından. Medine Müdafaası kitabının yazarı ise o sırada Medine kalesinde hekimlik yapan bir subaydı. Bizatihi olayları içeriden gören birinin hatıraları yani.
Yine bu dönemle alakalı olarak, Lawrance ile yan yana teşrik-i mesaisi bir hayli bol olan oğul Abdullah'da bir hatırat yayınlamıştı, başlığı ise manidar "Biz Osmanlı'ya Neden İsyan Ettik" ihanet dememişte... :)
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/bae9fcec595eac32eeb7618de7355e1e/8ac58c615b61a802-5f/s540x810/c1b0d7ff2bc118fadd3ae48d27707b6ca951ee77.jpg)
Ayrıca Şerif Hüseyin penceresinden anlatılan bir kitap daha mevcut.
Hasılı kelam, bu zevat İngilizlerin kendisine gerçekten Arabistan'dan başlayıp Irak'a kadar uzanan bölgede bağımız bir Arap krallığı kurmasına izin vereceklerine inanıyordu :)
Savaş sonrası kendini Halife ilan edip, bağımsızlık isteğini açıktan belli edince, İngilizler O'nuda alaşağı ettiler.
Normalde düşmanlarına karşı desteklemeleri gerekirken, kendisine verilenle yetinmediği için ellerini çektiler ve zaten çatışma halinde olduğu Abdulaziz İbn Suud'a yenildi
Kıbrıs'a sürgün gönderildi ve öldüğü zaman oğlu Abdullah tarafından Kudüs'e gömüldü.
Bunlar olurken iki oğlu; Abdullah Ürdün Kralı, Faysal ise çoktan Irak Kralı yapılmıştı.
Faysal, Irak Kralı ilan edilirken. Sağ omzu üstündeki ise Lawrance.
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/a88976864c9f6585203dc5cb55efffcb/8ac58c615b61a802-90/s540x810/465cc1332a620fbd282d05d032eb8eb17f4490b3.jpg)
İhanetleri sadece Osmanlı'yla bitmeyen bu aile, daha sonra Filistin'de İsrail varlığına giden yolu açan kişiler olmuştur. Nitekim savaştan sonra Faysal ve daha sonra Dünya Siyonist Teşkilatı'nın başkanlığına gelecek olan Chaim Weizmann Ürdün'de buluşmuştu.
Faysal-Weizmann anlaşması olarak tarihe geçen bu anlaşma, 1.Dünya Savaşı'ndan kaynaklanan anlaşmazlıkların çözüme kavuşturulması amacı ile toplanan 1919 Paris Barış Konferansı kapsamında, 3 Ocak 1919 tarihinde imzalanmıştır.
Paris Konferansı'nda, Siyonistler tarafından teklif edilen Yahudi devletinin sınırlarını gösteren haritanın, günümüzdeki sınırlar üzerine yerleştirilmiş hali.
Daha sonra Sykes-Pycot anlaşması, uygulanması, Siyonistlerin İngilizlere dahi karşı çıkartan açgözlülükleri ve onlara yaptıkları saldırılar, bu saldırılarda yer alan tanıdık isimler, İngilizlerin Suriyeli isyancıları Fransa'ya karşı desteklemesi ve yaşanan diğer olaylar için;
Kral Abdullah, Filistin'in bölünüp, içerisinde İsrail devleti kurulmasının da sorumlularındandır. Zira O, bölünmüş Filistin'de İsrail'in payından kalanların hepsinin kendisine bırakılacağını hesaplıyordu. Neticesinde Aksa'da Cuma namazı çıkışı bir Filistinli tarafından öldürüldü.
#vehhabi#tarih#filistin#islam#medine#mekke#suriye#ajan#casus#şerif hüseyin#suud#suudi arabistan#osmanlı#osmanli
6 notes
·
View notes
Photo
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/cac05112c8f697a03b0b8d712643a263/0cadf7a1eae907f4-97/s540x810/8bd0a493ebf497d55581a21ed55d81e88066140d.jpg)
(via Azan Ke Baad Ki Dua | Dua After Azan | Azan Ki Dua)
Azan Ke Baad Ki Dua अज़ान ( Azaan ) ये वो चंद अलफ़ाज़ हैं जिन्हें हम लोग पूरे दिन में पांच बार सुनते हैं यह हर मुस्लमान को नमाज़ के लिए बुलाने का तरीका है.
0 notes
Text
İki Tane kız çocuğu Hristiyan oldu diye Koleji Sabahleyin Kapatan Adamın Adıdır Mustafa Kemal 🎯🇹🇷♥️🌹
Hangi İslam düşmanı 705 adet Müslüman Türkü Hristiyanlaştıran misyoner/casus okulunu kapatır?
Türk ve Din düşmanı yetiştiren Osmanlının bölünmesinde görev alıp halkı kışkırtan Misyoner okullarını kapattığı için mi Atatürk’e olan düşmanlığınız!
1- 19.yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde, 465 Amerikan, 83 İngiliz, 72 Fransız, 44 Kus, 24 Italyan, 7 Alman, 7 Avusturyalı ve 3 Yunan olmak uzere, toplam 705 misyoner okulu açılmıştı.
Okullarda görev alan öğretmenlerin çoğu ajan idi!
2- Misyoner Okulları yabancı dilde eğitim verir, Öğretmeni idarecisi yabancılardan oluşur Osmanlı hesap soramaz denetleyemezdi bile…
Müslüman Türkleri Hristiyanlaştırır kimliksizleştirirdi!
3-Bu okullarda okuyan insanların büyük bir bölümü, ülkesine ve kendisine yabancılaşmış ve batılı devletler için, iyi eğitim görmüş işbirlikçi bir taban oluşturmuştur.
Günümüzde bu tabanın yansımaları devam etmektedir Kriptolar ile!
4-Azınlıklara tanınan geniş haklar ile yabancılara verilen kapitülasyonlar dini yönü kadar siyasi, kültürel, ticari ve ekonomik boyutunu ‘Şark Meselesi’ni halletmek için azınlıklar kanalıyla misyonerlerden yararlanmışlardı.
Günümüz bölücüleri ve Türk düşmanları bunun ürünüdür!
5-Atatürk Hristiyan misyoner okullarını kapatıp ajanlarını kovmuş hatta ölüdürülmesine bile sebep olmuştur.
Şimdi Atatürk'e düşman olanlar ise bu okullarda okuyanların torunlarından başkası değildir!
Misyonerlik ve ajanlık faaliyetlerini sürdümektedirler!
6- Bu okulları Ermeniler silah deposu askeri üs gibide kullanmışlardı, mesela Yozgat’taki Amerikan okulu, köyleri basıp insanları katleden Ermeni militanların ana üssüydü.
7- 1928’de Bursa’daki Amerikan Kız Lisesi’nde 5 öğrenci 2 öğretmenin Hristiyan olduğu ortaya çıkıyor. Yer yerinden oynuyor.
“İslamı yok etmek için çabaladı” dediği Atatürk yönetimi ne yapıyor? Okulu kapatıp, öğretmenlere soruşturma başlatıyor.
8- Emperyalistler; Misyoner okullarını kapatan Atatürk ve Cumhuriyetten intikamlarını 1950'den sonra Atatürke söven imamlar, yazarlar bürokratlar, siyasetçiler yetiştirerek almıştır.
9-Türkiyeyi bölüp parçalamak isteyen Batı’nın gözünde taviz verenler “uygar, kültürlü, nezih”, Memleketi savunmak için taviz vermeyen “kaba, kültürsüz, faşist Irkçı” öylemi!
Tek dileği ülkeyi bölmek ya da işgal etmek isteyenlerin kökenlerine iyi bakmak gerekir...
1 note
·
View note
Text
Amaç Gerçekten Afgan Halkına Yardım mı Yoksa Emre İtaat mi?
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/56824e129939112692176900556dd812/2a18d01bddfe9b96-18/s540x810/05f19efec1f26dbecc1183eaa8915123c4919789.jpg)
Hulusi Akar’ın Kabil Havalimanı görevini Afgan halkının güvenliği ve refahı için sürdürmek istediklerini ileri sürüp, bu görev için 20 yıldır Afganistan’ı işgal altında tutan Afgan halkını vahşice katleden ABD ile müzakarelere oturulması tam bir çelişki olarak yorumlanıyor. Türkiye, Afganistan yönetimi kalmamızı istiyor diyerek Washington’ın verdiği Kabil Havalimanı’nı koruma görevini üstlenme isteğini Afgan halkının güvenliği ve refahını sağlamak istediklerini ileri sürerek üstlenmek istiyor.
Gün geçmiyor ki bizler, başımızdaki ajan yöneticilerin bir basiretsizliğini daha görmeyelim. Afganistan’da ve diğer sair İslam beldelerinde Müslüman kardeşlerimizin kanını akıtan ABD ile hangi akla hizmet müzakereler yapılıyor? Müslümanlara yalnızca zararı dokunmuş olan kafir Amerika ile yapılan işbirlikler, asla ne Afgan halkını ne de bir başka Müslüman halkı kurtarmayacaktır. Bu durum ayan beyan ortada iken yöneticiler nasıl bu kadar basiretsiz olabiliyor? Eline milyonlarca masumun kanı bulaşmışken İslam beldelerinin yöneticilerinin o kanlı eli tutmaları ihanettir. Bu hain ittifaklar ortadan kalktığı zaman Müslümanlar güvenliğe ve refaha ulaşacaktır.
#islam#islamiyet#allah#la ilaha illa allah#allahuekber#ayet#tevhid#hadisler#hilafet#islam devleti#afganistan#islami#islamdevleti#islamdini#son dakika haberleri#son haberler#son haber#haberler#haber#halk#hayat#güncel haber#siyasal#siyasi#siyaset#abd#payitaht abdülhamid#faziletli amel#amel#amerika
1 note
·
View note
Text
YPS Misilleme timi: Gever’de bekçiler vurduk
YPS Misilleme timi: Gever’de bekçiler vurduk
YPS Şehit İslam Gever Misilleme Timleri ‘Sömürgeciliğe ve Ajan-İşbirlikçiliğe karşı hamle’ kapsamında Gever’de AKP ve MHP faşizminin paralı kolluk kuvveti bekçilere karşı molotoflu eylem gerçekleştirdi.
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/9da9fa8f92efe1b9e2d8cc82cad03a27/e99ab86fe90c8aef-12/s540x810/098d513d1bb7a7bae1b39dd429cbd8f5cc11e708.jpg)
YPS yaptığı yazılı açıklamada, işgalci Türk devletinin Kürdistan’a yönelik kültürel soykırımı bir üst boyuta taşıdığını ve paralı kolluk kuvvetlerle ve uyuşturucu ve fuhuş yapan şahıslara…
View On WordPress
2 notes
·
View notes
Text
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/81206b84f8608fdfd802cf07efeb11f1/ea61e1d8503c0bf3-60/s540x810/841a3210ea41076a4b192649ede2cc0d591a42b5.jpg)
Birazdan atacağı varil bombasının aşağıda oynayan çocukların, hamile kadınların, yaşlıların, pazarda alışveriş yapanların üzerine düşeceğini iyi bildiği halde bunu gururla paylaşıyor!
Bu postallar ya Esad'a ya Putin'e ya Hamaney'e ya bunların müttefiklerine ya da bunların azmettiricisi Trump'a ait!
Ve koltuğu uğruna halkını bombalamaktan çekinmeyen, 8 yıldır katliamları öylece izleyen "potansiyel Beşar Esedler" olan diğer tüm İslam beldelerindeki ajan yöneticilere ait... Ey Müslüman artık uyan!
Bir gün bizim de tepemizde bu pozları vermelerinden önce bu sömürgeci kafirin ayaklarını kıracak ve onları Cehennemin dibine yollayacak olan Raşidi Hilafetini kur.
Alıntı.
27 notes
·
View notes
Text
Hz. Muaviye'ye 'radyallahu anh' denilmez mi? (2)
Allah azze ve celle doğrunun yardımcısıdır. Ben de Onun dostlarını savunurken Ondan yardım dilerim. Bir önceki yazının finalinde dilegetirdiğim bir hakikatin tekrar altını çizerek bu yazıya başlamak istiyorum: Sahabe bütünlüğünü parçalamak, onlardan birisini/birkaçını sahabelikten 'aforoz' etmek veyahut onlardan birisinin/birkaçının duruşunu (diğerlerini gözden düşürecek şekilde) öncelemek, tarih boyunca 'fırka-i dâllenin/sapkın fırkaların' takındığı bir tavır olmuştur. Şianın Ehl-i Beyt radyallahu anhum ecmain ekseninde yaptığı da budur. Daha ahir bir dönemde FETÖ'nün Ebu Zerr radyallahu anh üzerinden yaptığı da budur. Evet. O dönemin şahitleri olanlar anlatırlar ki: Gülenciler nurculardan kopuşlarını Ebu Zerr Hazretlerinin sahabenin geneline göre aykırı bir görüşe sahip olup uzlete çekilmesiyle açıklamışlardır. Sonra bu genelden kopuşun, aykırı duruş sahibi oluşun, kendini daha özel görüşün işi nereye getirdiği ise malumdur. Allah tekrarını bir daha bu millete yaşatmasın. Âmin. Yani özetle demek istediğim o ki: Bu 'dışarıya atmalar' da 'aşırı parlatmalar' da aslında maksadlı şeyler. Denge dini olan İslam'ın ahengini bozan şeyler. İşte bu yüzden ümmetin istikametli ana omurgasını teşkil eden Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat sahabeyi birbirine tercih etmemeyi bir şiar olarak edinmişler. Büyük resimde görünen hakikatin daha küçük resimler üzerinde yapılan manipülasyonlarla bozulmasını böylece engellemişler. Bunun yanında şunu inkar etmiyoruz: Elbette sahabiler içerisinde derece farkları var. Fakat onların içinde hain yok. Düşman yok. Münafık yok. Ajan yok. Hepsi, Bediüzzaman'ın da altını çizdiği üzere, 'adalet sahibi' kişiler. Bununla beraber şunun da uyarısını yapmak isterim ki: Böyle sahabeden birini/birkaçını diğerlerini gözden düşürmeye eşdeğer bir şekilde vurgulayan bir ekole rastladığınızda onlardan hemen uzaklaşmalısınız. Zira muhtemelen sizdeki manevî muvazeneyi bozmaya çalışıyorlardır. Şia bunu en fazla Ehl-i Beyt vurgusu üzerinden yapar. Her müslümanda Kur'an'ın emriyle bulunması gereken Ehl-i Beyt'e karşı muhabbeti kendi kanallarına doğru akıtmaya çalışırlar. Safevîliğin ilk kurulduğu dönemde Sünni bir tarikat olduğu fakat ilerleyen zamanda tarikatlerde hep varolagelmiş Ehl-i Beyt muhabbeti suistimal edilerek şiiliğe saptırıldığı bilinen bir gerçektir. Şia bunu bugün de yapıyor. İran'ın devlet desteğiyle/imkanlarıyla finanse edilen organizasyonlar dünyanın her yerinde Ehl-i Sünnet müslümanları şialığa döndürmeye gayret ediyorlar. İşte ben bu yüzden Muaviye radyallahu ahn ismi üzerinden yaşadığımız gerilimi önemsiyorum. Ve korkuyorum. Zira bu gerilimde oluşan saflar bizim üzerimizde de bir operasyon yürütüldüğünü ve epeyce de başarılığı olduğunu gösteriyor. Yoksa nurcular, Ehl-i Sünnet müntesibi müslümanlar olarak, Muaviye radyallahu anh hakkındaki bu düşmanlığı kendi kaynaklarından ders almıyorlar. Yok ki ders alsınlar. Bu fikirler içlerine dışarılardan sokuluyor. Görememek körlüktür. Şimdi, bu fazla kaçırdığım girizgâhın ardından, bir önceki yazıya gelen bazı yorumları/soruları cevapmaya çalışayım. Belki bir-iki yazı daha bu soruları cevaplamaya gayret edeceğim. Keşke âlim olsaydım. O zaman daha yerinde cevaplar verebilirdim. Lakin ahirzamanda mü'minlerin bildiklerini saklamaları da hadisçe men edilmiş. Ben de bildiğim kadarını yazarım. Allah azze ve celle dilimizi doğrusuna döndürsün. Ağzımızdan hakikatlerini döktürsün. Âmin. 1) Halil Bey, yazımın altına şu metni bırakarak, muhtemelen bir itirazda bulundular: "Amma Hazret-i İmam-ı Ali'nin Vak'a-i Sıffin'de Hazret-i Muaviye'nin taraftarlarıyla muharebesi ise hilâfet ve saltanatın muharebesidir. Yani, Hazret-i İmam-ı Ali, ahkâm-ı dini ve hakaik-i İslâmiyeyi ve âhireti esas tutup, saltanatın bir kısım kanunlarını ve siyasetin merhametsiz mukteziyatlarını onlara feda ediyordu. Hazret-i Muaviye ve taraftarları ise, hayat-ı içtimaiye-i İslâmiyeyi saltanat siyasetleriyle takviye etmek için azimeti bırakıp ruhsatı iltizam ettiler, siyaset âleminde kendilerini mecbur zannedip ruhsatı tercih ettiler, hataya düştüler." Burada hemen şu noktayı belirginleştirmek istiyorum: Çok nadir ifrat düşünüşler dışında Ehl-i Sünnet'in umumu ihtilaflarda 'İmam Ali radyallahu anhın haklı olduğunu' belirtmişlerdir. Bu konuda hiçkimsenin bir çekingesi yoktur. Benim yazımda itiraz ettiğim şey: Bu hatanın Muaviye radyallahu anhı 'sahabeliğin gerektirdiği hürmet ve sevgiden mahrum edemeyeceği'dir. Muaviye radyallahu anh Aleyhissalatuvesselamın vahiy katiplerindendir. Dualarına mazhar olmuştur. İdareciliği bizzat Ömer radyallahu anh gibi 'adam seçmekte çok hassas' kişiler tarafından dahi takdir edilmiştir. Zaten onu Şam'a vali olarak atayan da odur. Hilafeti boyunca orada vali olarak kalmıştır. Alınmamıştır. Osman radyallahu anh da bu durumu devam ettirmiştir. Zaten kendisi hakkında 'Arabın on dehasından birisi' olduğu yönünde bir şöhret de yayılmıştır. O böyle birisidir. Şunun da altını çizelim: Ebu Zerr radyallahu anhı, Müslim'de geçen bir rivayette "Ey Ebu Zer, kendim için istediğimi, senin için de isterim. Fakat, sen zayıfsın, iki kişinin bile başına geçme! Vazifesini hakkıyla yürüten kimseler hariç, âmirlik, kıyamet gününde pişmanlıktır!" diyerek idarecilikten men eden Aleyhissalatuvesselam, aksine, Muaviye radyallahu anha 'birgün müslümanların idaresi ona geçerse merhametli olmasını' tavsiye etmiştir. Yani onu men etmemiştir. Bu işe layık olduğunu düşünmüştür. Zaten âlimlerimiz de bu durum hakkında derler ki: "Muaviye radyallahu anh bu gibi hadis-i şerifleri kendisinin yöneticiliğine işaret/onay olarak da yorumluyordu. Bu yorum, Allahu'l-a'lem, hata değildi. Yalnız şu noktada hata etti: Ali radyallahu anh sağken bu iş ona düşmezdi. Onun liyakat sırası daha gerilerdeydi. O bu sıraya riayet etseydi hakka isabet edecekti." Nitekim Mektubat'ta İmam-ı Rabbani rahmetullahi aleyhin görüşü de bu yöndedir. Muaviye radyallahu anhın hilafete liyakati vardır. Fakat ondan büyükler sağken değil. Benim anladığım: Halil Bey gibi kişiler saltanat-hilafet meselesini düşünürken bir parça yaşadıkları konjonktürden etkileniyorlar. Hatta cumhuriyet Türkiye'sinin saltanata biçtiği 'hain-satıcı-sömürücü' yaftasını o döneme de taşıyorlar. Hayır. Bu tuzağa düşmeyelim. Ne yakın tarihte Osmanlı saltanatı ne de uzak dönemde Muaviye radyallahu anhın yönetimi büsbütün 'zaleme' dönemler değildi. Biz biliyoruz ki: Osmanlı padişahları genel anlamda âdil padişahlardı. Zaten devlet-i âliyenin 600 senelik ömrünün başka bir açıklaması da olamaz. Hatta içlerinde Fatih Sultan Mehmed Han gibi hadisle müjdelenenler dahi bulunmaktaydı. Şimdi, neden toptancılığın tuzağına düşerek, "Kim ki saltanat sürmüştür o haindir!" veya "Kim ki saltanat sürmüştür o zalimdir!" veyahut "Kim ki saltanata talip olmuştur o sömürücüdür!" gibi şeyler söyleyelim? Süleyman aleyhisselam da Davud aleyhisselamın sultan oğlu sultan evladı değil miydi? Bundan, böyle haksız genellemelerden, Allah'a sığınırız. Tarih bize aksi birçok örneği göstermiştir. Evet. Emeviye saltanatından gelmekle Ömer bin Abdülaziz rahmetullahi aleyh gözden düşer mi? Hâşâ. Kişileri başa gelişlerindeki sistemle değil idareciliklerindeki tasarrufla yargılamak gerekir. Hitler seçimle başa gelmiştir de insanlığa çok büyük faydalar mı dokundurmuştur? Saltanat bir sistemdir. Cumhuriyet de bir sistemdir. Demokrasi de bir sistemdir. Meşrutiyet de bir sistemdir. Bunların herbiri bir yönetim sistemidir. Kur'an'da ve sünnette "İslam devleti şu şekilde yönetilecek!" diye belirgin bir emir yoktur. Emredilen şeyler vardır: Adalet, meşveret, merhamet vs. Dört halifenin başa geçişleri dahi farklı farklı şekillerde olmuştur. Muaviye radyallahu anh da kendi bilgisince o dönem için bir içtihadda bulunmuştur. Ha, hatalıdır, o ayrı. Fakat bunu 'güç tutkusundan' falan yapmış gibi anlamak, hâşâ, sahabeyi anlamamaya işaret eder. Bunu böyle söyleyen "Ashabım yıldızlar gibidir!" buyuran Aleyhissalatuvesselamın sırrını da anlamamıştır. Neyse. Yazı çok uzadı. Bir dahaki yazıda da soruları cevapmaya devam edelim. Halil Bey'in sorusuna da 'ruhsat'ı hatırlatarak veda edelim: "Hazret-i Muaviye ve taraftarları ise, hayat-ı içtimaiye-i İslâmiyeyi saltanat siyasetleriyle takviye etmek için azimeti bırakıp ruhsatı iltizam ettiler, siyaset âleminde kendilerini mecbur zannedip ruhsatı tercih ettiler, hataya düştüler."
1 note
·
View note
Text
Şimdi gelelim öz eleştiriye, kimse bize kızmasın bu yazı yüzünden, kendimizi eleştirmez isek olmaz...
ZULMETMEZ KULUNA HÜDASI
HERKESİN ÇEKTİĞİ KENDİ CEZASI...
------------------------------------------------------------
Bugünde dahil kurulduğu günden itibaren (son 31 Mart şeçimi hariç) parlamenter sistemden İslam çıkmayacağını bildiğim ve kalbimle bu sistemi kabul etmediğim halde her şeçimde ehveni şer kaidesine binaen ve Reisin hatrına hem genel hem yerel seçimlerde Ak partiye oy verdim. Bugünde Fatih Sultan Mehmed Hanın emaneti olan İstanbul için "büyüklerimin" izinde oyumu kullandım. Değil Türkiyenin yada İstanbulun, oturduğum apartmanın bile yönetiminin Chp zihniyetince yönetilmesini Allah şahit istemediğimi defalarca dile getirdim.
Ancak senelerdir ilmin gereği ve hakkı ayakta tutmak adına, yapılan yanlışları sayfamızda açık açık yazdık. Yöneticilerimizi tek kelime hakaret etmeden, edilmesine müsade etmeden "kavlen leyyina" ile eleştirip, gücümüz nisbetinde uyarmaya çalıştık. Kimi bize fitneci dedi, kimi ajan dedi, kimi beddua etti, önemli değil.
İptal edilen şeçimden aylar öncede hep gelecek olan bu sonuçla alakalı insanları uyardık.
Muhafazakarlar haddini aştı, bu refah gözlerini kör etti, menfaatleri öne çıktı, kibir ve riya yarışında boğuldular. Ne ihlas kaldı ne dava şuuru. Üzülerek söylüyorum Şer'i Ahkam çiğnenirken sesi soluğu çıkmayan ama partisine hakaret edildimi yeri göğü inleten sahte mücahidler türedi.
Hatta bunun yanında siyasiler öyle hale geldiki bebek katili Apo bile şeçim malzemesi yapıldı, kardeşi devlet televizyonunda konuşturuldu.
Şeçim sonuçlandı, kimse bizi suçlamasın. Ak partili yöneticiler şapkasını önüne koysun.
İlk seçimin iptali bugünkü büyük farkın en büyük sebebidir. Halk YSK'nın gerekçeli kararından tatmin olmadı, ve sonuç böyle oldu. Bundan sonra yapılacak hatalar bu farkın dahada büyümesine ve muhalefetin uzun vadede daha güçlü bir Cumhurbaşkanı adayı çıkarmasına sebeb olur. Akıllı ve temkinli olalım.
Kardeşlerim unutmayalım izzet ve şeref Allah katındadır. Allah katında olan ise sadece Allaha ibadet ile kazanılır. Selefimiz ne ile nefislerini ıslah edip, dünyaya iktidar oldu. Kur'an ve Sünnete ittiba ile. Öyleyse bizde ancak onların izini takip ederek bu hedefe ulaşabiliriz.
| Molla Adnan K.Arifoğlu
18 notes
·
View notes
Text
Doa 3 ibu
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/0c4d2416fad1faabd8237c1d7ec2e07c/a336b7dc3675ecb7-c2/s640x960/802e0cd9c092cbeb7fadf141ac3c1a852f693c87.jpg)
Kemarin, saat lebaran tiba aku sekeluarga mudik ke jogja. Tempat kedua orangtuaku bertumbuh. Dari mereka kecil sampai sma, hingga akhirnya ayahku memutuskan melanjutkan kuliah ke kota solo.
Yah, pasti kalian sudah menebak, atau mulai menilai bahwa judul diatas sendiri adalah bercerita tentang ibu ibu mereka berdua. Ya memang benar. lalu, biarkan aku membahasnya lebih detail. cekidot..
Ibu dan ayahku memiliki nasib yang berbeda ketika menjadi seorang anak yang bertumbuh. Kisah ibuku hampir sama seperti kisahku dan adikku. Nenek dari muda usaha berdagang dipasar, berangkat pagi pulangnya jam 2an. Sampai sekarang juga masih jualan, walaupun kemarin baru aja diopname karena sakit jantung. Seperti itu, hingga ibuku akhirnya mengikuti prinsip beliau yang ingin selalu dekat dengan anaknya dengan keadaan apapun. atau harus? dia gamau ninggalin anaknya hanya karena mencari uang. Karena mendidik anak tidak semudah dengan hanya memberikan uang.
Selanjutnya, kisah ayahku yang prinsip ibunya bertolak belakang dengan nenekku dari ibu. Nenekku yang satu ini, punya 6 anak kira2, aku bilang kira kira karena anak nenek yang pernah aku jumpai hanya 3, sedangkan yang lain hanya cerita saja, katanya meninggal saat msih kecil dan saat masih bayi. Aku lupa jumlahnya pakde/bude/paklik/bulekku. Tapi ingin saja aku jelaskan. Kalo ayah punya saudara yg sudah meninggal saat kecil. Karena keadaan yang serba kurang dan fasilitas disana tidak memadahi,ceritanya nenek dan kakekku dari awal menikah sudah merantau ke lampung. Transmigrasi. Disana ngurusin lahan kopi, ketumbar, miri. Sampai akhirnya kakek menghembuskan nafas terakhir disana, akhirnya sekarang nenek kembali lagi ke rumahnya dijogja tinggal bersama mas pertama alias pakdenya ayah. Karena merasa kasihan dengan anak2nya yg harus tinggal di lampung yg kondisinya di hutan. Akhirnya kakek dan nenekku menitipkan anak2 mereka di jogja. Ditempat mas pertama dari nenekku ini. Sampai ayahku menikah dengan ibu. Jadi berbeda banget ya ges kisahnya..
lebaran yang berbeda di tahun 2019
entah apa karena aku bertambah dewasa, atau jiwaku masih anak2 yang merasa sudah dewasa... kalian yang bisa menilai. lebaran kemarin memberikan kisah mendalam untukku. Rasa haru dan sayang yang bertambah.. kurasakan. terlebih pada ibuku, dan ibu dari ayah serta ibu dari ibuku. Mungkin aku terlalu mellow drama karena merasa akan menjadi mereka nantinya.
Tapi memang menurutku nenek nenekku ini begitu hebat, begitu lurus. Alhamdulillah selama hidup mereka gak pernah yang punya acara sampe pergi kedukun. Sakit ya mereka menempuh ikhtiar ke dokter.
Ada beberapa momen haru ketika aku menginap 4 hari di jogja. 2 hari dirumah ibu,dan 2 hari dirumah ayah. Kehidupan sederhana dari 2 nenek yang hampir sama. Fokus pada ibadah dan mendoakan anak cucunya. Entah kenapa bisa sepeduli itu. Dan seingin berbaginya itu tentang kisahku ini. Aku merasa keajaiban do'a itu benar adanya.
mbah putri tanya ke aku,"din, lek perempuan kui gak wajib to ke mesjid. yang wajib kui wong lanang. wong wedok kan lebih baik di rumah. ben gak marai fitnah."
itu pertanyaan mbah putri dari ibu yang dilontarkan ke aku, lalu sebelum aku menjawab mbah putri bilang lagi
"simbok, mocone ndek bukune om agung sing kandel kae judule tuntunan islam sesuai ajaran Rasulullah, tapi saiki sek ketelisut. padahal bukune kandel."
jleb, ternyata nenekku semelek itu sama ilmu. Subhanallah. dan yang aku herankan, simbok itu enggak memposisikan diri sebagai seorang nenek yang berhak mengatur apapun pada cucunya. Simbok malah memposisikan diri sebagai sebagai seorang murid padaku, bertanya apakah ini benar/salah. Menjadikanku sebagai sahabat. Yang membuat kita makin dekat. Ini mungkin tahun pertama aku menghabiskan banyak waktu sama simbok. Karena dulu2 waktu ke jogja selalu aku habiskan main sama sepupu2ku. seharian aku main kerumah pakde main sama mbak kiki, sepupuku yang tahun lalu udah punya anak aisyah, kalo nggak gtu main sama mas adit, yg sekarang juga udah sibuk kerja, kalo nggak gitu main sama pacarnya.
Kalo misal pakde sekeluarga lagi pergi ke rumah keluarga bude, aku main ke rumah bulek, disana ada rizal adek sepupuku biasanya dia main ps dirumah, aku nemenin dia main ps sama ilham sama si aksan juga. Sekarang rizal juga udah kerja, jadi kalo dirumah ya pas istirahat aja.
begitulah aku dirumah ibuk tahun ini, banyak quality time sama ibuk dan simbok, cerita antar 3 generasi. sesekali kalo pas aku main ke kmar simbok, ternyata simbok lagi sholat. Aku tunggu2 diluar, simbok doanya lama banget. aku tinggal deh nonton tv.
Memang segala sesuatu itu berhubungan dengan do'a, entah siapa yang berdoa, kita sendiri, atau orang lain yang mendoakan kita . Seakan akan Allah menunjukkan pertanyaanku selama ini,"aku jarang berdoa, tapi kok aku tetap aman2 aja ya." Bukannya aku berharap aku mendapat musibah atau apa. Tapi ada kalanya, aku merasa menemui titik titik sulit dalam hidupku. Merasa jalan paling baik adalah kabur atau menghilang lenyap dari bumi ini. Tapi ketika aku hadapi. Alhamdulillah sudah terlewati. Begitu terus, dan bertanya lagi, "Ya Allah, aku sering lupa pada Engkau, aku banyak salah, tapi kenapa Engkau begitu baik pada hamba?" Masya Allah ternyata ini jawabannya. Ternyata Allah mencintai hambanya yang rajin berdoa itu benar adanya. ternyata yang Allah lebih cintai adalah ketiga ibu itu yang tidak mau aku menderita dan sengsara. Ternyata.. Aku harus lebih waspada lagi, karena jika aku terlena dan tidak berbenah diri lebih dekat dengan Allah, suatu saat aku bisa jatuh beneran. Karena yang menyelamatkan aku memang do'a. Do'a dari ibu, dan nenek2ku.
kini berlanjut ke kisah nenek dari ayahku.. so deep
jdi seperti yang aku bilang, kalo nenek ini tinggal dirumah cuma berdua sama pakdenya ayah. mereka tinggal di desa hargomulyo kalo nggak salah ya(kemarin pas nyari grab ayah suruh ketik itu) hehe pokoknya daerah kokap, daerah gunung lah gaes. jadi tempatnya itu jauh dari macam2 hal. serba susah kalo ada sesuatu yang habis dirumah. Selain itu, disana juga ga ada sinyal dan dirumah nenek itu juga ga ada tv. jadi hiburannya cuma radio.
mungkin hal ini sangat biasa bagi temen2 yang setiap hari tinggal sama kakek dan neneknya, berbeda denganku yang hanya bertemu setahun sekali dan saling bercerita tentang aktivitas sehari2 dalam satu waktu. begitu menyentuh ketika mbah putri bilang," yo ngene iki din, simbokmu gaeane ngrungokne ceramah ndek radio, neng kadang denger kadang ora dadi rodok dibanterne."
duh drama lagi, mata berkaca-kaca mau nangis beb. padahal itu hal yang wajar loo tapi subhanallah sih, tawakalnya dapet. nggak cuma disitu aku juga tertegun juga gaes, ketika pagi2 aku hbis sholat subuh kan bantu2 ibuk nyiapin makan pagi nih. kebetulan simbok lagi mandi. pas makanan selesai pun juga simbok blum selesai mandinya. mungkin karena sudah sepuh jadi pelan pelan mandinya. kita tinggal makan, aku sambil hpan di luar rumah liat pemandangan pagi yang segar disana. lalu teringatlah aku pada mandi, oiya belum mandi hehehehe bercanda ding. Yang aslinya aku emang udah diteriaki sama ibuku buat cepet cepet mandi, selak siang katanya. lalu oke, akhirnya aku carilah baju di kamar. tapi pintu kamar ditutup setengah gtu. eh ternyata mbahku sedang sholat dhuha. masyaAllah. dikala ada anak yg sudah lama enggak ditemui ada cucu juga dirumahnya. beliau enggak terlena. beliau tetap menjalankan aktivitas beliau seperti biasa. lalu setelah membatin seperti itu, aku pergi mandi.
"ketika aku main hp druang tamu, simbok tanya, piye din,wes mari yo lek mu kuliah, ibuk bapak sehat to? ."
pertanyaan yang menunjukkan sebuah kasih sayang yang tulus, bukan abal2 dan gak karena kepo semata. murni karena kasih sayang seorang ibu pada darah dagingnya. dan selanjutnya aku jawab semua pertanyaan beliau dengan jawaban "Alhamdulillah sae mbah."
simbok bilang lagi," simbokmu iki wong cilik, ora iso ngekeki opo opo, bapakmu sampek tak tinggal mergo ben iso nyukupi kebutuhan, aku ajane gak tego din, ninggal mbokmu gede karo bapakmu nek kene, tapi yo mesakne lek bapakmu ndek lampung tambah soro neh. aku isone yo mung ndongakne tok, soko lampung mugo2 anak anaku dadi wong seng gede. Saiki aku yo mben solat ndongakne awamu2 ki lo din kabeh putu2ku, anak2ku ben dadi wong sukses, ora usah susah susah koyok mbokne ne."
simbokku yang satu ini terus terang kalo doain aku dan keluargaku gaes. Dan ini bukan jadi buat aku ilfeel sama beliau tapi malah sadar. Biasanya kan ada ya yang bilang,"kok doain orang bilang-bilang". Ya itu pilihan sih. Buktinya dengan simbok ngomong gitu ke aku pintu hati aku jadi kebuka. Aku jadi sadar, keajaiban dari doa itu benar adanya. Yaa, aku seringlah buat khilaf, dosa, dan bikin aku lemah banget dalam ibadah. Tapi alhamdulillah sama Allah masih ditutupin. Ya mungkin karena itu, doa dari ketiga ibu yang tulus menyayangi kita. Walaupun ibu dan simbokku dari ibuk gak bilang kalo doain aku. Ya setelah denger pernyataan simbok dari ayah. Aku jadi menebak2 juga. Pastilah mereka juga mendoakanku. Siapa lagi yang didoakan ibu, selain anak2nya. Beda denganku yang cuma berdoa masalah jodoh aja..walaupun memang perlu sih meng-ikhtiarkan itu. Tapi, aku jadi merasa bersalah jarang mendoakan mereka 😔
2 notes
·
View notes
Photo
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/431db69eaeec716b2282182ba29e2720/c46b7bb8f81e93bc-94/s540x810/ff55c9cc79ef8908460216ceaf357ef2adebe0ee.jpg)
#photograph @sinancemsimsek “”Bazen kendini anlamsız bir arayışın içinde bulursun Bazen hiç bir amacın ve hedefin yokmuş gibi yaşarsın Bazen tüm dünyadan sorumlu kişi sensin gibi omuzlarında misyonla uyanır, farkedersin Hiç bir duygu tıpkı koku gibi sonsuza kadar kalıcı olamaz. Anladımki “HİSLERİN KADAR KALICISIN” “” Söz: Ender Gündüzlü & Rafet El Roman Müzik: Ender Gündüzlü & Can Sanıbelli Yönetmen : @camuradam & Derya Çapacı Yıldız Görüntü Yönetmeni:Eren Yıldız Styling :@camuradam Modern Dansçı: Tuğçe Göncü & Berk Can Ceylan Sokak Dansçı: Dilara Tiryaki Dijital Dağıtım: El Roman Müzik Artist End Repertuare: Erdal Başıbüyük Düzenleme: Tansel Doğanay & @camuradam & Vesim İpek Stüdyo: Bahçekat Mıx Mastering : Vesim İpek & Serkan Ayman Kemanlar: İstanbul Strings İngilizce bölüm yazarı: @camuradam İngilizce bölüm seslendireni: Barış Ekmen Sanat Yönetmeni: @camuradam Prodüksiyon : Ali Asker Bozatlı & Bozatlı Prodüksiyon Focus Player: Emre Çelebi Set Ekibi: Metin Ayin & Set İstanbul Kapak ve Video Fotoğrafları: Cozy Ajans Sertan Tiryaki Sinan Cem Şimşek WeekiAli Thepakmuserking Mehmet Çiçek Miguelon Gülşah Altan Makyaj ve Saç : Eda Kozatlı & Yulia Praniuk & Ahmet Çakmak Focus player: Emre Çelebi Dron: Okan Gülsen Mekan : Collesium Mall Merter Ses Sound: Sinan Güneş Sahne Kurulumu : Serkan Genç DJ: Yetiş Sayar Edit: Ziya Anavatan Fx:Saıdzhon Khazıhmamatov Color: Post Broders & Ufuk Aktaş Kostüm dikim :Ümit textil&Bülen Ümit&Faik Yorgun & Tülay Köprülü & İsmet Ç��nar Cast Blend MODEL(Cem Alanyalı & Metin Yıldız) Farzam feyzaghaei Dayanacardenas Ceren Yağlı Pakmuserking Daria Zhadaniuk Solmaz Alisaink Yaroslavstarkov Rhuan trend Nikakobal Andrei Radu Emre Koçbuğ Thepakmuserking Çocuk Oyuncu: Aybek Töleganöv Cemal Çiloğlu Hasan ve İslam Tayar Mehmed Caymaz Orhan Ayazım Baran Ümit Ercan ve Çayan Selçuk Yusuf İmen Zehra Töleganöv Mahmut Polat Muharrem Sözen Hüseyin Karahan Mahmut Polat Sponsor firmalar: Eyfel Die More Chamur National Yazarlar Örme Textil (İstanbul Turkey) https://www.instagram.com/p/CmwPF5Mok_z/?igshid=NGJjMDIxMWI=
1 note
·
View note
Photo
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/987d8d28513e1d1e6665c9d8726d13f7/7d4b9c8126b4f520-8f/s540x810/7425ecf65df31e0965bebd77505248f99d15aae2.jpg)
emerikaya Git Hamburger Ye, ıngıltereye Git Mafiayadan Para Dilen, Bunlarda Yetmezmiş Gibi Git İslam Düşmanı Birini Partiye Danışman Yap Vallahi Ajan İçimizde https://www.instagram.com/p/CmIlYFso4mZf-aS_4xzzOnCalZNXB5boiQnUkc0/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
Text
Jîna Eminî'yi dünyaya duyuran gazetecilere rejim baskısı
Jîna Eminî’yi dünyaya duyuran gazetecilere rejim baskısı
ANKARA – Jîna Eminî’nin hastanede ve cenaze törenine çektikleri fotoğraf nedeniyle tutuklanan iki gazeteci, İran rejimi tarafından ajan ilan edildi. İran İslam Cumhuriyeti İstihbarat Bakanlığı ve Devrim Muhafızları İstihbarat Teşkilatı, Cuma günü yaptığı açıklamada, Jîna Eminî’nin ölümüne ilişkin gerçekleri ve takip eden süreçteki şiddete ilişkin haberler yaptığı için tutuklanan iki…
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/4d5ccb1b31ee085783dc30330a0cc5d7/5bc6a02af4e5e3aa-1d/s540x810/c7cc2aa608366520853c68b7d56769eea4c14871.jpg)
View On WordPress
0 notes
Text
Announcement to read Hanuman Chalisa in Qutub Minar complex today, heavy security arrangements, know what the Hindu organization said
Announcement to read Hanuman Chalisa in Qutub Minar complex today, heavy security arrangements, know what the Hindu organization said
The controversy of Ajan and Hanuman Chalisa across the country is not taking its name to stop. The Hindu organization has now announced to read ‘Hanuman Chalisa’ at Qutub Minar in Delhi. After which heavy security force has been deployed. In fact, the controversy has once again deepened over the idols in the structure of the Quwwat-ul-Islam mosque in the Qutub Minar complex. Hindu organizations…
View On WordPress
0 notes