#2 Nefi
Explore tagged Tumblr posts
nefismuhasebesi · 10 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ederiz... Cenab-ı Hak bu Ramazan-ı Şerifte tuttuğumuz oruçları ve yaptığımız ibadetleri; 1- Rububiyete mukabele, 2- Küllî bir şükre vesile, 3- Hayat-ı içtimaiyeyi düzene, 4- Nefsi terbiyeye, 5- Nefis için tehzib-i ahlaka, 6- Kur'an'ı tilavete, 7- Ahiret için ticarete, 8- Maddi ve manevi sıhhate, 9- Ve terk-i enaniyete
Vesile eylesin Amin. 🌺🌻🌼🌷🌹
122 notes · View notes
mirzablogg · 1 month ago
Text
Tumblr media
NEFSİN SIFATLARI
⚀NEFS-İ EMMÂRE (Kafirlerin ve fasıkların nefisleri)*
⚁NEFS-İ LEVVÂME (Günahlarından pişman olan müminlerin nefisleri)*
⚂NEFS-İ MÜLHİME(Alimlerin nefisleri)*
⚃NEFS-İ MUTMAİNNE(İlmi ile amil olanların ihlas ile yapanların nefisleri)*
⚄NEFS-İ RÂDİYYE(Veliyullahın nefisleri)*
⚅NEFS-İ MERDİYYE(Arifi billahların nefisleri)*
⬜NEFS-İ SÂFİYYE(Enbiya-i kiram ve Resul-i zevil-ihtiramın nefisleri)
1-NEFS-İ EMMÂRE
Allah-u Teâlâ bu nefis hakkında Kur'an-ı Azimüşşân'da şöyle buyurmuştur.<<Ve mâ überri'ü nefsiy innen-nefse le'emmâretün bis-sû-i>>Yusuf sûresi-53Meâli Şerifi:(Ben nefsimi tebriye etmiyorum, zira nefs kötülüğü emredicidir)
NEFS-İ EMMÂRENİN KÖTÜ SIFATLARI
1-ŞİRK :Allahu Teâlâ'ya ortak koşanlar ve Hak'tan gayrı ilah tanıyanlar.
2-KÜFÜR:İslam olmayanlar, İslâm dinini tanımayan ve kabul etmeyen.
3-CEHALET:Allahu Teâlâ'yı bilmeyenler.
4-GAFLET:İmanın şartlarını,cennet ve cehennemi akıllarına getirmeyenler. Allah'ınazabından korkmayanlar ve işledikleri günahları yanlarına kâr kalacak sananlar.
5-GÜNAH-I KEBÂ'İR
: Büyük günahları tereddüt etmeden işleyen ve devamında ısraredenler. Adam öldürenler, halkın ve yetimlerin malını yiyenler ve zinâ edenler, livâta(Erkeklerin arasında ki cinsi sapıklık) edenler gibi...
6-KİBİR: Kendilerini herkesten üstün görenler ve söylenen söz hak dahi olsa hakkıkabul etmeyenler.
7-HIRS:Doymayan göz, kanmayan ağız sahibi olanlar.
8-BUHÛL:Tamahkâr olanlar,yemeyen ve yedirmeyenler, kimseye iyilik etmeyenler.
9-ŞEHVETPEREST:Nefislerinin behimî (hayvani) arzularını yerine getirmek için hertürlü denaâti (alçaklık) işleyenler, elin ırz ve namusuna göz dikenler.
10-GAZÂB:Olur olmaz her şeye öfkelenenler.
11-HASED: Herkesin elinde olan nimetin mahvolmasını isteyenler. Bu çirkin huyları ilekendi kendilerini yakan ve yıkanlar.
12-HIKID:Kin besleyenler, öç almak için fırsat gözleyenler.
NEFS-İ EMMÂRE Şehrinde yaşayanların meşrebi köpek gibidir. Bir lokma için birbirleriyle hırlaşırlar, az bir bahane ile birbirlerini yırtarlar. Zinaya rağbetleri bololduğundan bir fahişe kadın ardına üçü beşi düşüp, bazı kereler birbirlerini kıskanıp helâkederler. Şehvet, gazab, sirkât (hırsızlık), bühtân (iftira) ve içki içerek Allah'tan hiçkorkmazlar. Ettiği günahlara tövbe etmeyen bu şehrin insanları surette insan, sîrette (içi) ise hayvan belki.
Bu şehrin dairesi gaflet ve dârı (tuttuğu) zulmettir. Padişahları akl-ı meâşdır. Veziri,kuvve-i müdrike (beş duyu ile algılamak) ve hissi müştereke. Vekil-i harcı kuvve-i vehime ve vesvese. Sükalâsı, buhul, garaz, cehil, kibir,hased. Bu şehrin halkı; Fâsıklar (günahkârlar), münafıklar ve kâfirlerdir.
Bu gibi sıfat sahiplerinin âkibetlerinden korkulur.Nefsi emmârenin yegâne ilacı ve şifâsı kelime-i TEVHİD'dir. LA İLÂHE İLLALLAH (Muhammeden Resûlullah) (*_*)
22 notes · View notes
belkidebirharfimben · 25 days ago
Text
Müslüman olmak "Ben hayvan kalmak istemiyorum!" demektir
Mürşidim, 13. Lem'a'nın 5. İşaret'inde, diyor ki: "Nefis şeytanı her vakit dinler." Şimdilerde neden böyle olduğu üzerine düşünüyorum arkadaşım. Sonra başka bir mübarekten okuduğum şu tesbit geliyor aklıma: "Allah, ruhu bedene yerleştirdiği zaman, durmak istemedi. Hüda da onu bedene nefisten âşık etti." Kendi nefsime baktığım zaman da bu hakikati görüyorum. İnsanın bekaya âşık yanları dünyaya razı olamıyor.
Onunla tatmin edilemiyor. Lakin yaşaması için de bedenli kalması lazım. Yani varlığımızın devamının baktığı iki veche var: 1) Sonsuza dair şeyler yaptığımızda ruhumuz tatmin oluyor. 2) Fani şeyler yaptığımızda nefsimiz tatmin oluyor. İmtihanın iki kanadı. Gerçekliğimizin ikili dünyası. İnsan komplike bir varlıktır. Cenab-ı Hakkın çok hikmetli oranlarla kardığı nice nice şeylerin teşekkülünden oluşuyoruz. Bunlar bizde varolmalarıyla gerçekliklerini de dünyamıza taşıyorlar. Nefis faniyatta tutunmamızı sağlıyor. Bedensel varlığımızın devamını kollamak için nefse muhtacız. Acıkmalıyız. Evet. Fakat insan sadece acıktığı için yemez. Bir de lezzet almalıyız. Bu lezzet bir habercidir özünde. O şeyin faniyatımızı korumak için gerekli olduğunu söyler. Arzî lezzetler arzî varlığımızın devamı için çakılan sinyallerdir. Semavî lezzetler semavî varlığımızın devamı için çakılan sinyallerdir. Bir Kur'an mushafına baktığında, birkaç satır okuduğunda, namaz kıldığında, oruç tuttuğunda, hatta en küçüğünden bir sadaka verirken hissettiğin tatminse sana bekanın şarkılarını terennüm ediyor. Onun mesajı daha da yücelere dair. Diyor ki yani: "Bu yaptığının da sonsuzda bir anlamı var. Sonsuzda bir anlamı olduğu için de şu ferahlığı gönlünde hissettin. Maşaallah sana."
'Lezzet-i ruhaniye' böyle teşhis edilir. Cebindeki bin lirayla baklava da alabilirsin. Yahut da muhtaç birinin ihtiyacını da giderebilirsin. Baklava alırsan lezzeti üç dilimde biter. Çünkü bedenîdir. Nefsîdir. Fanidir. Hatta, belki, o lezzet geçtikten sonra içine bir pişmanlık da belirir: "Nereden verdim o kadar parayı birkaç dilim baklavaya?" Fakat onunla hayır işlediğinde, ne zaman hatırına gelse, lezzeti aynı şekilde diri kalır. "O gün ben çok doğru birşey yaptım. Elhamdülillah. Beni bu hayra eriştiren Hüda'ya hamdolsun. Doğru bir yerde durdum. Arkadaşımın ihtiyacını giderdim. Bir fakirin himayesinde sarfettim. Bunlar benim bin lirama bir sonsuzluk verdi." Tıpkı Aleyhissalatuvesselamın Hz. Aişe radyallahu anhüma annemize dediği gibi. Hani kesilen bir sığırın budundan başkasını hep dağıtmışlardı da, annemiz, Aleyhissalatuvesselam Efendimize demişti: "Bu buttan başka bize birşey kalmadı." Efendimizse şöyle cevap vermişti: "O halde bu buttan başka hepsi bize kalmış."
Evet, elhamdülillah, Aleyhissalatuvesselam bize ne güzel öğretti: Sonsuzda 'sonsuzca' tekrar dönecek olanlar ancak bize kalmıştır. Fanilikte tüketileceklerse bizim olamamıştır. Bizden geçmiştir belki. Bize uğramıştır. Ama bizim olmamıştır. Çünkü sonsuza kadar elimizde tutmadığımız herşeyde ancak emanetçiyiz. Allah'ın razı olmadığındaysa sonsuzluk umamayız. Zira sonsuzluk Onun razılığından ibarettir. Sonsuzluğu başkasına bağlı olmayan tek sonsuzluk Odur. Bizim ebediyetimiz de arızîdir. O bağışlar da olur. 'Ol' der de oldurur. Vicdan nefisten tam bu çizgide ayrılır. Vicdan sonsuzda neyin kârlı/zararlı olduğunu sezer. Lezzetini tanır. Haber verir. Ne zaman bir haramın müsaitliğiyle sınansa vicdan titrer: "Yapma, bu iyi değil, bize zarar verecek." Fakat aynı günaha karşı nefis inler: "Yapsana, hadi, bedenî varlığımıza birşey katılacak gibi hissediyorum." Hakikaten o günahın bedenimize katacağı birşeyler olabilir. Gıda haramken de gıdadır. Lakin bekamızdan götürdüğü yanında kattığı hiçbirşeydir. Nefis tam da bu eşikte haddini aşar. Bedensel varlığın devamı için 'araç' olması gerekirken, çünkü imtihanın devamı bedenî varlığımızın devamıyla da ilgilidir, o kendisinin kıstaslarını 'amaç' seviyesine yükseltir. Vicdanın ensesine çöker. Sesini duyurmaz olur. O kadar da güçlü gürler ki bir de! Akıl sesinden başka ses işitemez bazen. Ancak istediğini alıp susunca vicdan sızlamaya başlar.
'Nefsin şeytanı her vakit dinlemesi' hakikati de, işte, burada kendisini şerhediyor. 'Kısavadeli lezzetleri tanımak' için verilmiş donanımlarımızın yekünü olan nefis, asıl meselemiz olan, 'uzunvadede neyin faydamıza olduğunu bilmek' mevzuunu müşkülleştiriyor. Arza bakan yönümüz bizi faniyata doğru çekiyor. Geçicilikte boğuyor. Geçicilikte boğuldukça gerçekçilikten uzaklaşıyoruz. Lakin onun da kendince bir gerçeklik algısı var. Dünyadan başka dünyası olmayanlar için de sonsuzluk bir safsata gibi görünmeye başlıyor. Zira nefis sonsuzluğun dilinden anlamıyor. Onun kendisine ne kattığını, nasıl katacağını, neden 'olmazsa olmaz' olduğunu kavrayamıyor. Cihazatı bunun için verilmemiş. Bunda mazurdur. Lakin onun mazur olduğu şeyde biz mazur değiliz. Zira biz nefsimizden ibaret değiliz. Aklımızın da, kalbimizin de, vicdanımızın da ve dahi türlü latifelerimizin de hakkını vermemiz gerek. Başımızı nefsimizden kaldırmamız gerek. Sonsuzluğa dair lezzetleri tanıyan yanlarımızın yekünüyse vicdanımızdır. Akıl dengeyi korumakla görevlidir. Zira sonsuzluğa bakılıp faniyat da büsbütün boşverilemez. Bedenin de hizmetlerinin çekilmesi lazımdır. Eğer bu hizmetler layıkınca görülmezse insaniyetin bütünlüğü ıskalanır. Âdemiyet tamam olmaz.
Şeytan çelişkilerimizin farkında. Birbirinden farklı gerçekliklerle inşa edildiğimizi görüyor. Nefsimizin gerçekliğiyle vicdanımızınkinin uymadığını biliyor. Aklımızın gerçekliğiyle duygularımızınkinin başka olabileceğini seziyor. Öfkelendiriyor bizi mesela. Neden? Çünkü öfkelendiğimizde aklın gerçekliğinden uzaklaşıyoruz. Şehvetimizden yemliyor bizi. Oradan yemlendiğimizde makuliyetten kopacağımızı seziyor çünkü. Buna karşı bizim de cihazatımız var. 'Euzü' sırrı da buna bakar biraz. Biz de Allah'a, bekaya, İslam'a dair beslemeler yaptığımızda direnmenin yollarına koyuluyoruz. Tıpkı Mevlana Celaleddin Hazretlerinin iki kurt meselinde olduğu gibi: "Biri siyah diğeri beyaz iki kurdun var. Boğuşsalar hangisi yener? el-Cevap: Hangisini daha iyi beslersen o." Bizim imtihanımızın da özü-özeti bu. Hangisini daha iyi besliyoruz? 
Allah dostları bize ruhumuzu-kalbimizi beslemenin yollarını öğrettiler. Başta Kur'an ve sünnet zaten bu beslemenin yollarına en hakiki mürşidler idi. Fakat şeytanla arkadaşları da arza bakan yanlarımızı besliyorlar. Yemliyorlar. İstiyorlar ki tamamen hayvan olalım. Ama, hayır, Allah bize hayvanî bir yan vermekle birlikte hayvan kalmamızı istemiyor. Derviş Yunus Hazretleri o yüzden böyle diyor: "Yunus öldü deyu sela verirler. Ölen hayvan imiş, âşıklar ölmez." Hayvanlığına yatırım yapanların hayvanlığı da ellerinde kalmayacak. Bu yatırım boş yatırımdır. Övündükleri herşey onlarla birlikte, belki onlardan da önce, toprak olacaktır. Husulü anında uçacaktır. Suyun üzerine bina kurulmaz. O yüzden mürşidimin duasında ciğerimden bir ses buluyorum: "Ey bizi nimetleriyle perverde eden sultanımız! Bize gösterdiğin nümunelerin ve gölgelerin asıllarını, menbalarını göster. Ve bizi makarr-ı saltanatına celb et. Bizi bu çöllerde mahvettirme..." Mahvettirme Allahım. Mahvettirme. Sonsuzluğa uyanık yaratılanlar için şu fanilik büsbütün çöldür. Her detayı rüzgârla savrulan toz zerresidir. Bu tozlarda bizi mahvettirme. Âmin.
11 notes · View notes
gleamingtempest · 4 months ago
Text
Archive / "Intro" Post
She/Her EII NeFi INFP 4w5 479 SX/SO RLUAI LEFV
I focus on DRDT.
"To consider yourself a victim of circumstance would be understandable, but whether or not it is fair is another issue entirely."
Archive
DRDT Character Analysis
Xander: https://www.tumblr.com/gleamingtempest/754509202800640000/xander-matthews-drdt-character-analysis-01?source=share
Min: https://www.tumblr.com/gleamingtempest/761996372361838592/ming-jeung-drdt-character-analysis-02?source=share
Minor Hu: https://www.tumblr.com/gleamingtempest/762102497168982016/hu-jing-%E9%9D%99%E6%B9%96-minor-character-study?source=share
DRDT Foils
Foil Study: https://www.tumblr.com/gleamingtempest/760977662161420288/drdt-foil-study?source=share
Mai & MonoTV: https://www.tumblr.com/gleamingtempest/737055163056062464/mai-akasaki-monotv-narrative-foil-trait?source=share
Whit & David: https://www.tumblr.com/gleamingtempest/736737042533335040/whit-young-david-chiem-narrative-foil-trait?source=share
Arturo & Levi: https://www.tumblr.com/gleamingtempest/731546658598453248/arturo-giles-levi-fontana-narrative-foil-trait?source=share
Rose & J: https://www.tumblr.com/gleamingtempest/731258794082975744/rose-lacroix-j-rosales-narrative-foil-trait?source=share
Hu & Veronika: https://www.tumblr.com/gleamingtempest/731204254911643650/hu-jing-veronika-grebechshikova-narrative-foil?source=share
Nico & Ace: https://www.tumblr.com/gleamingtempest/731161886740070400/nico-hakobyan-ace-markey-narrative-foil?source=share
Eden & Arei: https://www.tumblr.com/gleamingtempest/731119627628855296/eden-tobisa-arei-nageishi-narrative-foil?source=share
Teruko & Charles: https://www.tumblr.com/gleamingtempest/730748187094171648/d?source=share
Xander & Min: https://www.tumblr.com/gleamingtempest/730714766916616192/xander-matthews-min-jeung-narrative-foil?source=share
Recap Foils: https://www.tumblr.com/gleamingtempest/723984605924982784/danganronpa-despair-time-foils?source=share
DRDT Theories
Arei & Hu - Hair: https://www.tumblr.com/gleamingtempest/762082680423759873/arei-hus-hair-detail?source=share
Hu Jing - Metamorphosis: https://www.tumblr.com/gleamingtempest/762001094839828480/hu-jing-caterpillars-chrysalis-butterflies?source=share
Ace's Scenario III: https://www.tumblr.com/gleamingtempest/761991120782852096/cw-noose-hanging-eating-disorder-is-this-the?source=share
Hu Jing Theory: https://www.tumblr.com/gleamingtempest/761784204677791744/drdt-chapter-2-murder-theory-crafting?source=share
Ace's Scenario II: https://www.tumblr.com/gleamingtempest/760211844155817984/attempt-on-ace-graphics?source=share
Ace's Scenario I: https://www.tumblr.com/gleamingtempest/760110786182004736/danganronpa-despair-time-nicos-murder-attempt?source=share
9 notes · View notes
haldenhale · 4 months ago
Text
Nefsimle hasbihâl
Said YÜKSEKDAĞ
09 Eylül 2018, Pazar Yeni Asya
Ey nefsim! Nedir bu bitmek bilmez arzuların?
Yetmedi mi, yıllardır yaşadıkların ve tattıkların? Her daim zevk û sefa süreceğini mi sanırsın? Ne zaman öğreneceksin bu zevklerin geçici olduğunu, ne zaman anlayacaksın bu dünyanın fâni olduğunu ve keyif sürme yeri olmadığını? Neden hiç ölümü hatırlamazsın? Yoksa, her nefsin bir gün ölümü tadacağını bilmez misin? Evet, yanlış duymadın. Sen de gün gelecek tadacaksın adını anmadığın ölümü. Unutma ki lâyemut değilsin! Yani hiç ölmeyecek ve ilelebed yaşayacak değilsin! Sen de bu dünyada bir misafirsin. Daha neyin derdindesin?
Ey nefisperest nefsim! Sanki “Neden ölümü hatırlatıp keyfimi bozuyorsun?” dediğini duyar gibiyim. Bakıyorum da hemen şikâyete başladın. Şimdiye kadar zevk û sefa içindeydin, nedir bu şikâyetin? Azıcık mert ol da ölümün yüzüne erkekçesine bak. Soruyorum sana, bu kadar zor mu ölümü kabullenmek? Hâlbuki her tarafta, her yaş grubundan nice vefatlar olmakta, kâfile kâfile berzah âlemine göçler olmaktadır. Madem ölüm öldürülmüyor ve kabir kapısı kapanmıyor niçin hiç şüphesiz gideceğin bu menzili görmezden gelirsin? Sakın devekuşu gibi başını toprağa gömerek bu gerçekten kurtulacağını zannetme. Ölüm o kadar kat’î ve zahirdir ki bugünün gecesi ve bu güzün kışı gelmesi gibi ölüm senin de başına gelecek.
Ey kendini tanımayan nefsim! Sen Cenâb-ı Hakk’ın bir abdisin. Hem O’nun mülküsün hem de memlûküsün. Aynı zamanda O’nun mülkünde tasarruf ediyorsun. Amma velâkin Cenâb-ı Hakk’ın emir ve yasaklarını dinlemiyorsun, feyâlilaceb! His ve hissiyatı kendine kuvvet yapıp, akıl ve kalbi mağlûp ediyorsun. Anlık zevk ve lezzete müptelâ oluyorsun, gelecekteki mükâfatı görmüyorsun. Lezzette böyle olduğun gibi elem cihetinde de anlık davranıyorsun. Ebedî Cehennemden değil hazır bir tokattan daha çok korkuyorsun. Bu yüzden günah ve haram işlememe sebep oluyorsun. Ne hakkın var bunu yaşatmaya? Bu yüzden seni artık sevmeyeceğim. Zira senin sevmenin ne denli bir bedbahtlık olduğunu çok iyi anladım.
Ey kendini beğenmiş nefsim! Bundan sonra seni sevemeyeceğim gibi artık seni beğenmeyeceğim ve sana itimad etmeyeceğim. Sana ne zaman itimad ettiysem sıkıntı çeken, üzülen hep ben oldum. Hem Hz. Yusuf Aleyhisselâm gibi bir Peygamber-i Âlişan bile “Ben nefsimi temize çıkarmam; çünkü nefis daima kötülüğe sevk eder, ancak Rabbim rahmet ederse, o başka” 1 deyip nefsine itimad etmezken ben sana nasıl itimad edeyim söylesene?
Ey kusurlu nefsim! Bundan böyle seni ittiham edeceğim ve bu sayede daha çok kusurlarını göreceğim. Çünkü “Nefsini ittiham eden, kusurunu görür. Kusurunu itiraf eden istiğfar eder. İstiğfar eden, istiâze eder. İstiâze eden şeytanın şerrinden kurtulur. Kusurunu görmemek, o kusurdan daha büyük bir kusurdur. Ve kusurunu itiraf etmemek, büyük bir noksanlıktır. Ve kusurunu görse, o kusurluktan çıkar. İtiraf etse, affa müstahak olur”2 buyurmakta dünya namına bir lezzet tatmamış Bediüzzaman Hazretleri.
Bak nefsim, madem ki kusurunu gören ve itiraf eden affa müstahak oluyor, sen de sürekli kusur ve hatalarını itiraf et ki Rabb-i Rahîmin affına müstahak olasın.
Ey az da olsa dersini alan gafil nefsim! “Madem ölüm öldürülmüyor ve kabir kapanmıyor ve dünya misafirhanesinde yolcular gayet sür’at ve telâşla, kâfile kâfile arkasında toprak arkasına girip kayboluyorlar.”3 Elbette, kûlli âtin karîbun sırrıyla biz de pek yakında bu dünyadan göçüp gideceğiz. Bu yüzden ölüm sana gelmeden evvel tövbe ve istiğfar et. İnşâallah affetmeyi çok seven ve merhameti nihayetsiz olan Rabb-i Rahîmin affına müstahak olursun.
Ey nefsim! “Duânız olmazsa ne ehemmiyetiniz var.”4 sırrınca şu duâyı edip seninle olan hasbihâlime burada son vereceğim: “Ya Rabbî ve Ya Rabbe’s-Semavati ve’l-Aradîn! Ya Hâlıkî ve Ya Hâlık-ı Külli Şey! Gökleri yıldızlarıyla, zemini müştemilâtıyla ve bütün mahlûkatı bütün keyfiyatıyla teshîr eden kuvvetinin ve iradetinin ve hikmetinin ve hâkimiyetinin ve rahmetinin hakkı için nefsimi bana musahhar eyle. Beni, nefis ve şeytanın şerrinden ve kabir azabından ve Cehennem ateşinden muhafaza eyle. Âmin, âmin, âmin.”5
Dipnotlar:
1- Yusuf Sûresi, 53. Âyet.
2- Lem’alar, Said Nursî, Yeni Asya 2013, s. 240.
3- A.g.e., s. 573.
4- Furkan Sûresi, 77. Âyet.
5- Şuâlar, Said Nursî, Yeni Asya 2013, s. 103.
***
7 notes · View notes
teneres · 6 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Şemsuddin İbnu’l-Kayyım el-Cevziyye el-Hanbeli rahimehullah şöyle der:
Zühd üç bölüme ayrılır;
Birinci Bölüm: Farz olan zühd. Haram olan şeyleri terk etmektir. Bunu ihlal eden müslüman için azap sebebi gerçekleşmiş olur. Bu azabın meydana gelmesini engelleyen bir sebep olmadıkça da azap kaçınılmaz olur.
İkinci Bölüm: Müstehab olan zühd. Bu da, terk edilen şeylere nispetle farklılık gösterir. Bu zühd, mekruh olan şeyleri, ihtiyaç fazlası mübahları ve çeşit çeşit mübah arzuları terk etmektir.
Üçüncü Bölüm: Zahidlerin zühd hâlidir ki, bunlar, Allah'a yönelip seyr-u sülükta bulunmak için paçaları sıvayan kimselerdir.
Bu zühd de iki çeşittir;
Birinci tür: Genel olarak dünya hakkında zahid olmak. Bundan maksat, dünyayı tamamen elden çıkarmak ve dünya hususunda eli boş oturmak değildir. Bilakis, dünyayı kalbinden çıkarmak, ona iltifat etmemek ve elinde bulunsa dahi kalbine girmesine fırsat vermemektir. Hiç şüphe yok ki zühd, dünyayı, kalbinde olduğu halde elinden çıkarman değil, elinde olduğu halde kalbinden çıkarmandır. İşte bu, râşit halifelerin ve bütün malların hazineleri elinin altında bulunduğu halde zühdü "darb-ı mesel" olan Ömer b. Abdülaziz'in hâlidir. Hatta bu, âdemoğullarının efendisinin hälidir ki; Allah ona birçok fetih nasip ettiği halde, bu fetihler onun sadece dünya hakkındaki zühdünü arttırmıştır.
Böyle bir zühde sahip olmak için 3 şey gerekir;
1. Kulun, dünyanın geçici bir gölge ve bir an için insana uğradıktan sonra kaybolup giden bir hayal olduğunu bilmesi.
2. Kulun, bu dünyadan sonra daha büyük, daha kıymetli bir yurdun, ebedilik yurdunun olduğunu bilmesi.
3. Kulun, dünya hakkında zahid olmasının kendisi için takdir edilen hiçbir şeyi engellemeyeceğini bilmesi.
İkinci tür. Kişinin, nefsi hakkında zahid olması. Zühd çeşitlerinin en zon ke meşakkatli olanıdır. Zahidlerin çoğu bu mertebeye ulaşmış ama İçine girememişlerdir. Zira bir zahidin haramı terk etmesi kolaydır. Çünkü onun neticesi çok kötü, meyvesi çok çirkindir. Aynı şekilde zahid, kendi dimini himaye etmek, imanını korumak, lezzet ve nimetleri azaba tercih etmek, fäsık ve fäcirlere ortak olmaktan kaçınmak ve düşmanının eline düşüp onun oyuncağı olmaktan korunmak için haramlardan kaçınabilir. Yine zahidin mekruh ve ihtiyaç fazlası mübahları terk etmesi kolaydır, zira zahid, bunlan tercih edince kaçıracağı lezzetleri, ebedi sevinçleri ve daimi nimetleri çok iyi bilir. Zahidin dünyayı da terk etmesi kolaydır, zira dünyadan sonra nasıl mükemmel ve tam bir karşılık istediğini ve ne kadar yüce bir talebi olduğunu çok iyi bilir.
Nefis hakkında zühd sahibi olmak ise nefsi bıçaksız kesmektir.
Bu zühd de iki türlüdür;
Birincisi: Vesile ve başlangıç konumu. Bu, nefsi öldürme mertebesidir. Böylece senin katında nefsin hiçbir kıymeti kalmaz. Öyle ki ne nefis hesabına kızarsın, ne razı olursun, ne ona destek olur ne de onun için intikam alırsın. Sen onun itibar ve şerefini ihtiyaç günü için harcarsın. Bu durumda nefsin, ona yardım etmene, onun için intikam almana, seni çağırdığı zaman ona icabet etmene, sana asi olduğu zaman ona ikram etmene ve kötülendiğin zaman da onun için kızmana değmeyecek kadar basit ve değersiz olur. Hatta senin katında nefis, kendisi hakkında söy lenen şeylerden çok daha değersiz ve ona zor gelse dahi kurtuluşunun bağlı olduğu şeyleri yaptıktan sonra onu biraz dinlendirmeye değmeyecek kadar basittir.
İkincisi: Zühdün gayesi, kemål seviyesi. Bu mertebede olan kul, nef sini tamarnıyla mahbubuna feda eder ve ondan hiçbir şeyi kendisi için bırakmaz. Bu kulun nefsi hakkındaki zahidliği, elinde bulunan değersiz bir malı sevdiğinin istemesi durumunda o malı hemen terk edip sevdiğine Veren bir kimsenin o mal hakkındaki zahitliği gibidir. Hiç bu kimsenin kalbi, bu değersiz malı elinde tutmayı ve mahbubuna vermemeyi ister mi? İşte samimi olan zahidin kendi nefsi hakkındaki zühdü de böyledir. O tamamıyla kendi nefsinden vazgeçmiş ve O'nu Rabbine teslim etmiştir.
O devamlı nefsini Rabbi için feda etmekte ve bunun kendisinden kabul edilmesini ummaktadır. Hiç şüphe yok ki daha önceden anlattığımız bütün zühd mertebeleri, bu mertebenin başlangıcı ve vesileleridirler.
Bu mertebenin de gerçekleşmesi, bütün o mertebelerin oluşmasına bağlıdır.
7 notes · View notes
doriangray1789 · 11 months ago
Text
YETER ARTIK SÖZ BENİM
Tıpkısının benzeri varsa seçmen neden benzerine oy versin ki ? Tıpkısına oy verir…
Ben bir parti kursaydım açılımı:
“inançlı yurtsever işçiler partisi”
inançlı:hem dine saygılı (dincinin demokrasiyi kullananı) yurtsever: milliyetçi diyince faşo derler. işçiler: emekçi dostlarımdan oy bekliyorum. kesin iktidar olur.
1-) Halkın arasına karış halk diliyle konuş işçinin emekçinin durumundan bahset.. hatta yanında onlardan birisi olsun meydanlarda sarıl omuzunda ağla 2-) mutlaka bi cuma namazına git mümkünse Ayasofya kontenjanını zorla sözlerinin arasına inşallah maşallah serpiştir 3-) mutlaka milliyetçi söylemler edin.. ona buna çat, bol bol düşman yarat ve o düşmanlara karşı tek seçenek şenmişsin gibi konuş 4-) aslında bu maddeyi en başa da yazabilirim MAĞDURİYET iyi ve geçerli bir mağduriyet bulmalı..küçük Emrah filmi gibi bişey içinde Nuri Alço... 5-) aradan 332 sene de geçse enflasyonla mücadelem, 300 sene de geçse dövizin belini bükmem süreceği için mesele bu mavi hapı yutturacak kitleye nüfus edebilmek
Aptalbilinç yani bilinç altına etki edip ilk seçimde en azından 30 MV kapmak sonra mecliste grup kurup sanada bass ı vermek eurovizyonlara katılmak
İşçiyle işçi, emekliyle emekli, solcuyla solcu, sağcıyla sağcı, Atatürkçü ile Atatürkçü, muhafazakar ile muhafazakar, sarı ile sarı, lacivertle lacivert olman lazım. hepsi de seni kendinden sanır (sarı dinamizm ve yeniliği sembolize ediyor evet, lacivert de güven ve prestiji yansıtıyor bazıları için ikisi bir araya gelince alerji yapıyor) Vaatlerime gelince bol keseden sıkarım nasılsa hafıza, +/- balıktan biraz hallice..
-eğer biz başa gelirsem,türkiyede ofsaydı kaldıracağım,kale direkleri arasındaki mesafeyi de arttiracağım. Erzurum ve çevresine deniz getireceğim.Türkiye’yi 260 il,100.000 ilçe ,buna bağlı olarak 23984239487 milyon köye ayırıp herseyi düzelteceğiz. yandaki boş arsaya tuvalet yaptıracaz,bizim partiyi seçerseniz, seçilme yaşı 4e inecek, seçme yaşı 32ye çıkacak, cumhurbaşkanını eniştem seçecek, askerlik kısalacak, sevişme uzayacak. biz hem Atatürk'ün hem de müslümanlığın hastasıyız. Nasreddin Hoca'nın torunuyuz, Mevlana'nın yeğeniyiz...izmirli kızları nefis buluyoruz.. eşcinsellere, travestilere de saygımız büyük, bizzat benim dayım da bir zaman travesti idi zaten…. içine biraz anadoludan ayran, batıdan kola koy. yanında tekirdağ'dan rakı, adana'dan şalgam getir. istersen rakıyı içmem, günah diyorlar.. şalgamı da enseme sürerim. burnumdan çorum leblebisi çıkarabilirim. ne istersen yaparım. bi kere öpiyim mi?
" zaten olması gerekenleri" lütufmuş gibi sunacağım ve kimse de bizi vaatlere neden muhtaç ettin demeyecek
Sivas’a gidip “sizi il yapayım mi?” bile derim eminim coşkuyla alkışlanırım
Manisa’ya gidip sizi bu muhalefetten kurtaralım derim bu sefer manisalılar alkışlar…
FB yi 1. Lige çıkarayım Mİ derim yine alkışlarlar…
ebenizi öpecem diyeni alkışlayan, yani zırvalasam da mutlaka alkışlayacak bi kitle bulurum..
düşünsene havaalanında miting yaparken size havaalanı yapacam deyeni alkışlıyorlar...
Tumblr media
8 notes · View notes
kosul123 · 10 months ago
Text
“İmam Şafii Hazretleri; bir sabah namazdan sonra evine dönerken yolda birine rastlar.
Adam önce selam verir,
iyi dilek ve duada bulunduktan sonra da hayırlı sabahlar" manasında
nasıl sabahladın? der.
İmam Şafii,
nasıl sabahladığını şöyle anlatır :
Sekiz tane şeyin benden istendiğini düşünerek sabahladım!
Adam şaşırır:
Ya imam kim sizden
8 tane şey isteyebilir?
Sizin kimseyle takışık bir işiniz yoktur ki?
İmam, tebessüm ederek meseleyi açar:
Bak benden her sabah kimler neler istiyorlar, der ve şöyle izah eder
:
1)Rabbim benden farzını istiyor.
2)Resulullah benden sünnetini istiyor.
3)Aile çoluk çocuk günlük masrafını istiyor.
4)Nefis kendine tabi olmamı istiyor.
5)Şeytan arkasından gitmemi istiyor.
6)Kiramen katibin melekleri iyi şey yazdırmamı istiyor.
7)Geçen günler ihtiyarlanmamı istiyor.
8)Son olarak da Hazreti Azrail hazır olmamı istiyor.
İşte ben bütün bu isteklerin muhatabı olarak sabahlamış bulunuyorum.
Her sabah bu sualler cevap bekliyor...
Hazret-i Şafii'yi dinleyen adam düşünmeye başlar.
Bir kaç saniyelik tefekkürden sonra sorar:
Ya imam bu saydığın şeyler sadece senden mi isteniyor yoksa benden de isteniyor mu?
İmam Şafii tekrar tebessüm eder ve şöyle der:
Orasını ben diyemem sen düşün!
Adam başını aşağı eğer ve söylenerek devam eder.
Meğer her sabah benden neler isteniyormuş da haberim yokmuş.
Ben de düşünmeliyim bunları!!!…
Bu duygu ve düşüncelerle ilahi vazifelerimizin idrak ve şuurunda olabilmek, Rabbime cc layık kul, Habibine(sav) ve Kur"ana layık ümmet olabilmek dileğiyle....
......✍️
15 notes · View notes
blueopinions49 · 1 year ago
Text
Healthy/Unhealthy ENFP
1.Peeta Mellark
Tumblr media
-Strong NeFi and always looking for multiple patters in the outside world to meet others needs. He is very centered and never truly distances himself to far from reality. Well balanced FiTe too.
2.Ahsoka Tano
Tumblr media
-On her first introduction we see her being pure NeFi similar to Anakin who always sticked to his SeFi until later on. Eventually we see her grow and start using her NeTe in more of her decisions making. With the end result in her appearance in rebels where she’s fully developed 
3.Issa Dee
Tumblr media
-At the start of the show when we meet her we see an Issa who is def interested in using her NeTe however due to her circumstances she struggles to make the best of it. She struggled with her Fi a bit too in early seasons. 
4.Lux Lisbon
Tumblr media
-Her use of NeFi comes from the need to distract herself from the reality of her life. She completely detaches of reality eventually as the film goes on. However due to the circumstances in her life she ends of up feeling lonely and not knowing how to escape. 
5.Birdman
Tumblr media
-Unhealthy use of NeTe and ignoring his fi makes him a complete mess. His low Si is shown on how little he takes into consideration and stream lined process. He ends up getting everything he wants by the end of the film but at a high price. 
24 notes · View notes
mirzablogg · 6 months ago
Text
Tumblr media
FECR-İ HÜSEYİN SURESİ 🌹
Bismillahirrahmanirrahim
1. Yemin olsun fecre,
2. On geceye,
3. Çifte ve teke,
4. Geçip gitmekte olan geceye!
5. Akıl sahibi olanlar için, bunlarda gerçeği kanıtlayan bir yemin değeri var, değil mi?
6. Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine?
7. Yüksek binalarla dolu İrem’e?
8. Ki, beldeler arasında onun eşi benzeri yaratılmamıştı.
9. Vâdilerde kayaları oyup yontarak sağlam evler yapan Semûd kavmine?
10. Büyük saltanat ve çok sağlam kaleler sahibi Firavun’a?
11. Bunların hepsi, yaşadıkları ülkelerde azdıkça azdılar.
12. Taşkınlıklarıyla oralarda çokça bozgunculuk yaptılar.
13. Bu yüzden Rabbin onlar üzerine azap kamçıları yağdırdı.
14. Çünkü Rabbin, kullarını devamlı sûrette gözetlemektedir.
15. Ama insan, Rabbi onu varlıkla sınayıp da kendisine ikramda bulunduğu ve bol bol nimetler verdiği zaman: “Rabbim beni şerefli kıldı” der.
16. Buna karşılık onu darlıkla sınayıp da rızkını kısıverince: “Rabbim beni rezil, perişan etti” der.
17. Hayır! Doğrusu siz, Allah’tan ikram bekliyorsunuz ama kendiniz yetîme değer vermiyor, ona ikram etmiyorsunuz.
18. Muhtaçları doyurmaya birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.
19. Mirastan ne gelse, helâl-haram demeden alabildiğine yiyorsunuz.
20. Malı mülkü de sınırsız bir sevgiyle seviyorsunuz.
21. Hayır! Böyle yapmayın! Yeryüzü birbiri ardınca şiddetle sarsılıp toz-toprak, dümdüz olduğu,
22. Rabbinin emri gelip melekler sıra sıra dizildiği zaman!
23. O gün cehennem de bütün dehşetiyle getirilir. İnsan o gün, tüm yaptıklarını birer birer hatırlar; ama bu hatırlamanın ona ne faydası olur ki?
24. Ölümcül bir pişmanlık içinde: “Keşke sağlığımda şu ebedî hayatım için bir hazırlık yapmış olsaydım” der.
25. O gün Allah’ın vereceği azabı hiç kimse veremez.
26. O’nun vuracağı bağı hiç kimse vuramaz.
27. Ey kâmil bir iman ve sâlih amellerle huzûra ermiş nefis!
🔴*****İMAM CAFERİ SADIK A.S BUYURDU;"ZİRA BU SÛRE HÜSEYİN BİN ALİ'NİN SURESİDİR. ONA RAGBET GÖSTERENİZ Kİ ALLAH SİZE MERHAMET EYLESİN.
Mecliste bulunanlarda Ebu Husame (gerekçesini ögrenmek kastıyla) Bu sure hiçte cihattan bahsetmedigi halde nasıl İmam Hüseyin a.s' a özgü olabilir?
İMAM A.S BUYURDU; "EY HUZURA KAVUŞMUŞ İNSAN! SEN HOŞNUT OLARAK RABBİNE DÖN. SEÇKİN KULLARIM ARASINA KATIL VE CENNETİME GİR" AYETİNE DİKKAT ETMEDİN Mİ?
28. Sen O’ndan râzı, O da senden râzı olarak Rabbine dön!
29. Dürüst ve samimi kullarımın arasına katıl!
30. Cennetime gir!
📙 Kur'an'ı Kerim Meali ve Ehlibeyt Tefsiri Kitabimizdan..
Allahumme salli ala Muhammedin ve ala Al-i Muhammed tesliman ecmain.
@öne çıkar
Engin Yalçın
Seyyid Engin Yalçın
BAŞ PİR SERÇESME SEYYİD HÜSEYİN GAZİ & SEYYİD BATTAL GAZİ EHLİBEYT DERGÂHI
Nispetle;
Serçeşme İmam Ali Zeynelabidin Mürşid Pir Ehlibeyt Ocağı 19
Nispetle;
SAKALEYN YOL GRUP
14 notes · View notes
umuttherzamanvar · 3 months ago
Text
Tumblr media
ÖLÜM (HASAN-I BASRİ)(ZÜHD)
1- Mübarek ibnu Fudale'den (rh) rivayet edildiğine göre. Hasan-ı Basri (rh) şöyle dedi: "Şu kalpleri Allah'ı anmakla parlatınız (cilālayınız).
Çünkü onların paslanmaları hızlıdır. Şu nefislerin gemlerini çekiniz.
Çünkü onlar, arzularına (şiddetle ve) çok meylederler. Nefis ancak, kötü bir amaca istek duyar. Şüphesiz siz, götürdüğü her yere gitmekte ona itaat ederseniz, size bir şey kalmaz."
2- Hasan-ı Basri (rh) şöyle derdi: "Sizden öncekiler, abdest bozmaya gittiklerinde, her biri, taharetsiz olarak Allah'ın emrinin kendisine gelmesinden korkarak yanına su alır, ihtiyacı için bir tarafa yönelir, ihtiyacını def ettikten sonra abdestini alırdı."
3- Ca'fer bin Hayyan'dan (rh) rivayet edildiğine göre, Hasan-ı Basri (rh) şöyle dedi: "Müslüman, karnını tıka basa doldurmaz, vasiyetini de yanından ayırmaz."
4- Mübarek bin Fudale'den (rh) rivayet edildiğine göre, Hasan-ı Basri (rh) şöyle dedi: "Ölüm, dünyanın öyle bir belası- dır ki, akıl sahibi hiç kimse ölümü hatırladığı için sevinç du- yamaz."
5- Salih bin Rüstem'den (rh) rivayet edildiğine göre, Ha- san-ı Basri (rh) şöyle dedi: "İnsanların çokluğuna bakıp aldanmayan kimseye Allah rahmet etsin.
Ey Ademoğlu, şüphesiz yalnız olarak ölecek, yalnız olarak kabre girecek, yalnız olarak haşredilecek, yalnız olarak hesaba çekileceksin.
Ey Ademoğlu, sen (cisimden ibaret değil) bir manasın, (yeryüzünde) kastedilen sensin."
SAYFA18 Zühd/Hasan-1 Basri
6- Haşim'den (rh) rivayet edildiğine göre, Hasan-ı Basri (rh) şöyle dedi:
"Kul, ölümü hatırlamayı arttırırsa, bunun faydasını) amellerinde görür.
Emeli uzun olan kul da mutlaka bu kötülüğü amellerinde görür."
7- Said bin Amir, dedesi Esma bin Abd'dan rivayet ettiğine göre, Hasan-ı Basri (rh) şöyle dedi: "Müslümanlardan birine, kardeşlerinden birisinin ölüm haberi geldi.
Bunun üzerine: "Biz O'nun için yaratıldık ve yine O'na döneceğiz, yakında biz de o yolun yolcusuyuz." der.
Bunun üzerine Allah da onun çabasını ve çalışmasını arttırır; Allah'ın takdir etmiş olduğu bir süre daha (hayatta) kalır.
Sonra bir başka kardeşinin ölüm haberi (kendisine) gelir ve yine: "Biz O'nun için yaratıldık ve yine O'na döneceğiz, yakında biz de o yolun yolcusuyuz." der.
Allah onun çabasını ve çalışmasını (bir kat daha) arttırır.
(Ravi) Der ki: "Hasan (rh), bu sözleri Allah'a yemin olsun ki, güzel bir şekilde ölünceye kadar tekrarladı."
8- Hişâm'dan (rh) rivayet edildiğine göre, Hasan-1 Basri (rh) şöyle dedi: "Bir adam, hasta olan kardeşini ziyaret eder, ancak onun ölümüyle karşılaşır.
Bu sırada, ölümün zorluğunu(n) ve acısının ne demek olduğunu) görür. Ardından evine döner, ev halkı yemeğini getirir. (Gördüklerinden sonra)
"Siz yeyin!" der.
"Ey falan, yemen lazım!" derler.
Adam tekrar: "Siz yeyin! Allah'a yemin olsun, öyle bir ölüm gördüm ki, ona hazırlanmam için sürekli iyi amelde bulunmam lazım." der.
9- İbni Avn'dan (rh) şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Ebu Said el-Hasen bin Ebi'l-Hasen bu şekilde konuşur, ardından dua ederdi.
Duasının sonunda: "Allahım, ölüm anında bize rahat, huzur ve afiyet ver!" derdi.
SAYFA19 Zühd/Hasan-1 Basri
10- Rivayet edildiğine göre, Hasan (rh), bir cenazede yaşlı bir adam gördü.
Cenazenin defnedilmesinden sonra, Hasan (rh), adama:
"Ey ihtiyar! Rabbin adına soruyorum:
Sence bu ölü, dünyaya tekrar dönmek, salih amellerini arttırmak ve
aşağılık günahlarından dolayı Allah'tan bağışlanmayı ister mi, ne dersin?" dedi.
Bunun üzerine yaşlı adam:
"Allah'a yemin ederim ki, evet (ister)!" dedi.
Hasan (rh):
"O halde bize ne oluyor ki, bu ölü gibi olmuyoruz!" dedi, sonra döndü.
Giderken şöyle diyordu:
"Hangi öğüt!
Kalplerde hayat olsaydı, ne faydalı olurdu!
Oysa çağrılanlarda hayat yok!"
11-Hasan-1 Basri (rh) şöyle derdi: "Ölümün varılacak yer, kıyametin buluşma zamanı ve Cebbâr olan Allah'ın huzurunda durmanın (kaçınılmaz bir şekilde) gerçekleşeceğini bilen kimseye, dünyada uzun süre yaşamak hüzün verir, onun rağbeti salih amel işlemektir."
12- Hasan (rh), bir hastayı ziyaret etti.
Ancak onu ölüm döşeğinde buldu.
Ölümün hasta üzerinde bıraktığı değişikliği ve şiddeti gördü.
Evine döndüğünde, ona yemesi için yemek getirdiler. Bunun üzerine Hasan (rh): "Yemek ve içecek sizin olsun. Çünkü ben, kaçınılmaz olan ölümü gördüm.
Ölümle karşılaşıncaya kadar amel işleyeceğim." dedi. Günlerce yemek konusunda kendisine engel olmaya çalıştı.
Sonunda biraz sakinleşti de yemeye başladı.
13- Hasan (rh) şöyle derdi:
"Ey Allah'ın kulları!
Şüphesiz Yüce Allah, ölüm dışında amelleriniz için bir mühlet vermedi.
O halde amel işlemeye devam edin; çünkü Aziz ve Yüce olan Allah: "Ve sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et." (15/Hicr, 99) buyuruyor.
14- "Ey insanlar,
Allah'a yemin olsun ki, az bir vaktiniz kaldı.
Ölüm tepenizde,
cehennem de önünüzde!"
SAYFA20 Zühd/Hasan-1 Basri
15- Hasan (rh), bir cenaze namazına katıldı.
(Namazdan sonra şöyle dedi:) "Ey insanlar!
Bugün olduğu gibi amel işleyin.
Çünkü "(Bundan sonraki) amelinizi Allah da görecektir. Rasûlü de.
Sonra görüleni ve görülmeyeni bilene döndürüleceksiniz de yapmakta olduklarınızı size haber verecektir." (9/Tevbe, 94)
16- Hasan (rh) şöyle derdi:
"Ey Ademoğlu, şüphesiz yalnız olarak ölecek,
yalnız olarak haşredilecek, yalnız olarak hesaba çekileceksin.
Ey Ademoğlu,
eğer bütün insanlar Allah'a itaat etse ve sen de isyanda bulunsan, onların itaati sana fayda vermez.
Eğer bütün insanlar Allah'a isyanda bulunsalar ve sen de itaatte bulunsan, onların günahları sana zarar vermez.
Ey Ademoğlu,
günahın senin günahındır.
Günah, senin etin ve kanındır.
Eğer günahından kurtulursan, etin ve kanın da kurtulur.
Eğer kurtulmazsan, o günah sönmeyen bir ateş, çürümeyen bir ceset ve ölmeyen bir nefis olur."
17- Hasan-1 Basri (rh) şöyle derdi:
"Kim ansızın ölmez.
ancak aniden hastalanırsa, Rabbiyle bir an önce birlikte olmaktan korksun."
18- Hasan-1 Basri (rh) şöyle derdi: "Şu üç şey olmasaydı, ademoğlu başını eğmezdi:
Ölüm,
hastalık
ve fakirlik.
İnsanoğlu bunları atlatınca, yerinde durmaz."
19- Hasan-1 Basri (rh) şöyle derdi: "Ademoğlu, üç şey arasındadır:
Başına gelen imtihan,
tükenen nimet
ve yok eden ölüm."
20- Hasan-ı Basri (rh) şöyle derdi: "Ademoğlunun hayatı üçe bölünmüştür. İmtihan, iyilik ve ölüm,"
SAYFA21 Zühd/Hasan-1 Basri
21-Hasan-ı Basri (rh) şöyle derdi:
"Ademoğluna, imtihan, iyilik ve ölüm arzedilir.
Sonra çığlık atar, ağlar ve:
"Ey Rabbimiz!
Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver.
Bizi cehennem azabından koru!" (2/Bakara, 201) der.
22- Hasan-ı Basri'den (rh) rivayet edildiğine göre.
Ebu Derda (ra) şöyle buyurdu: "Ademoğlu, Allah'ı görüyormuşçasına ona ibadet et ve kendini ölüme hazırla! Mazlumun duasından da kaçın!"
23- Cerir bin Hazīm'den (rh) rivayet edildiğine göre,
Hasan-ı Basri (rh) şöyle dedi:
"Ben öyle topluluklara ulaştım ki, dünya onlardan birine helal olarak sunulurdu da, onu bırakır ve:
"Allah'a yemin olsun ki, elime geçtiği zaman, bundan dolayı ne olacağını bilemem." derdi.
24- Yahya bin Muhtar'dan (rh) rivayet edildiğine göre, Hasan-ı Basri (rh) şöyle derdi: "Vallahi (ashabın) karşılığında Cennet istedikleri şey, nefislerinde (içlerinde) büyümedi, onları ateş korkusu ağlattı."
25- İbni Sebih'ten (rh) rivayet edildiğine göre.
Hasan- Basri (rh) şöyle derdi: "Mü'min, Allah'ın buyruklarını olduğu gibi kabul edendir.
Mü'min, amelini en güzel biçimde yapar.
Allah'tan en çok korkan odur. Dağlar kadar mal infak etse, yine de kendinden emin olmaz.
Korkar ve kurtulamayacağını düşünerek Allah'a ümit ve endişe dolu yalvarışını artırır
ve: "Kurtulamayacağım." der.
Münafik ise,
"İnsanların çoğu bunu yapıyor.
Allah beni de affedecektir.
Hem benim bir sorumluluğum yok." der ve amel işlemeyi unutur.
Böylelikle Allah'a dair boş kuruntulara saplanır."
SAYFA22 Zühd/Hasan-1 Basri
26- Hasan-ı Basri (rh): "Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın. Allah'ın affina güvendirerek şeytan sizi ayartmasın." (31/Lokman, 33) âyetini okuduğu zaman: "Bunu kim söyledi?" diye sorar, sonra da:
"Onu yaratan: çünkü onu en iyi bilen O'dur." derdi.
27- Hasan-ı Basri (rh) şöyle derdi: "Dünyanın meşgul edici şeylerinden sakınınız. Şüphesiz onun meşgul edici şeyleri çoktur.
Bir adam kendine bir meşguliyet kapısı açtığında, muhakkak bu kapı ona on tane daha meşguliyet kapısı açmaya sebep olur."
28- Hasan-1 Basri (rh) şöyle derdi: "(Dünya için)
Ey Habis!
Her ağacından yedik, sonucunu acı bulduk!"
29- Süfyan (rh) Hasan-ı Basri'nin (rh) şöyle dediğini işitmiştir:
"(Allah) bir kimseye ancak (Allah'a karşı) kibirlenmesi, gaflete düşmesi için malı geniş olarak vermiştir.
" Yine Hasan-1 Basri (rh) şöyle derdi: "(Elindekini) İyi kullanan, muhtaç olmadı (fakirleşmedi)."
30- Hasan'dan (rh) rivayet edildiğine göre, Übeyy bin Ka'b (ra) şöyle buyurdu: "Şüphesiz Allah-u Teâlâ, ademoğlunun yiyeceği için dünyayı örnek verdi.
Yiyeceğin tuzu da, kokusu da odur."
31-Hasan-ı Basri den (rh) şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Rasûlullah (sav) peşpeşe üç hadis buyurdu:
1- Medine yollarından birinde bir çöplüğe rastladı ve:
"Kim dünyanın her şeyine bakmaktan hoşlanırsa, şu çöplüğe baksın!" buyurdu.
2- Sonra: "Eğer dünya Allah katında bir sineğin kanadına eş bir değerde olsaydı,
käfire ondan hiçbir şey vermezdi." buyurdu.
3- Sonra ölümü, onun üzüntüsünü, sıkıntısını ve insanı āciz bırakmasından bahsetti:
"(Ölüm) üçyüz kılıç darbesiyle vurulmak gibidir." buyurdu."
#Zühd
#Hasanı #Basri
2 notes · View notes
ayetvehadis · 1 year ago
Text
Tumblr media
Cenab-ı Hak Buyurdu ki;
Her nefis ölümü tadacaktır. Yaptıklarınızın karşılığı ancak kıyâmet günü tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konulursa, gerçekten o kurtuluşa ermiştir. İyi bilin ki, bu dünya hayatı, aldatıcı bir faydadan başka bir şey değildir. (Âl-i İmrân / 185)
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Ey insanlar! Allah karşısında takva sahibi (sorumluluğunuzun bilincinde) olun ve dünyevî isteklerinizde mutedil davranın. Çünkü hiç kimse kendisi için takdir edilen rızkını yiyinceye kadar ölmeyecektir, rızkı gecikse bile! Öyleyse Allah karşısında takva sahibi olun ve dünyevî isteklerinizde mutedil davranın. Helâl olanı alın, haram olanı terk edin.” (İbn Mâce, Ticâret, 2)
Cumanın hayrı ve bereketi üzerinize olsun
www.AyetveHadis.net #hayırlıcumalar #hadis #instagram #ayet #ayetvehadisnet
10 notes · View notes
aynodndr · 4 months ago
Text
Tumblr media
İ s t a n b u l ' u N a s ı l B i l i r d i n i z ?
Ben Sıraselviler'in selvilerini görmedim ama, Şişli Sıracevizler'in ceviz ağaçlarını, bilirim.
Şişli-Zincirlikuyu arasının, dut bahçeleriyle dolu olduğunu, bilirim.
Şimdi Taksim'de İnönü Gezisi olan yerde, görkemli bir kışla binası olduğunu , bu kışla avlusunda İstanbul'daki futbol milli maçlarının yapıldığı tek stadyumumuz olduğunu bilirim .
Nüfusu bir milyona varmayan İstanbul'da yaşamanın rahatlığını, şehrin her yanına birkaç kuruşa tramvayla gidilebildiğini, bilirim.
İstanbul n��fusunun tarihte ilk kez 1950 yılında bir milyonu aştığını,bilirim.
Daha önce Bizans ve Osmanlı imparatorluklarının başkenti olarak bile bir milyonu aşmadığını, bilirim.
Şimdi artık Gebze'den Büyükçekmece'ye kadar bütünleşen İstanbul nüfusunun on beş milyonu aştığını, bilirim.
İstanbul nüfusunun eskiden imparatorluk sentezi olduğunu, şimdi ise artık kasaba çeşitlemesine dönüştüğünü, bilirim.
Her caddenin, her semtin aşçı dükkanlarıyla dolu olduğunu , her aşçıda elbasan tavadan çiçek bamyaya kadar zengin tencere yemeği çeşitleri olduğunu, bilirim.
Sebze yemeklerinin yıllarca fiyatı değişmeden 7,5 kuruş, et yemeklerinin 12,5 kuruş olduğunu bilirim.
Topkapı surları dışında hemen bağların başladığını, beş kuruş verip bağın kapısından girenin patlayıncaya kadar üzüm yemeye izinli olduğunu, bilirim.
Yedikule marulunun, Kanlıca yoğurdunun, Beykoz paçasının lezzetini unutmam.
At kuyruğu kılından olta yapmayı, bilirim.
Samatya'dan kürekle Ahırkapı'ya girip çapari salladığımızı, istavrit çıkarsa uskumru olmayacağı için, hemen olta toplayıp geri döndüğümüzü bilirim.
Palamut yiyenlerin ağzının tadını bilmezlikle aşağılandığı zamanları bilirim.
Lezzetli ve ucuz balık bolluğu yüzünden, tutumlu insanlar çarşısı Samatya'da levrek ve kalkanların bütün olarak, nefis kılıç balıklarının ise dilimlenerek satıldığını, bilirim.
Bu nedenlerle, İstanbul'un Samatya ve benzeri semtlerinde kebap denen yiyeceğin tanınmadığını bilirim.
İnsanların sanki mahşerdeymiş gibi çoğalmasıyla birlikte lezzetli balıkların iyice azalması sonucu olarak, İstanbul'da kebap istilası yaşandığını, bu nedenle İstanbul tarihini:
1- Kebaptan önce,
2- Kebaptan sonra olarak ikiye ayırdığımı, unutmam.
Nüfus artışı yüzünden bir şehrin yoğunluğu azdırılmışsa, tarihe ve insanlara karşı bu davranışı sıfatlandırmak için ihanetin ötesinde bir sıfat aranması gerektiğini, bilirim.
Hay bilemez olsaydım!
Aydın Boysan
3 notes · View notes
kontvortex · 5 months ago
Text
BU SONBAHAR VURGUNU
Merhabalar ... Bu şiirimizde enfes bir sonbahar yemeği hazırlıyacagız sizinle..yapılması kolay ve herkesin evinde yapabileceği bir sonbahar yemeği..tarifimize geçmeden önce malzemelerimizi sayacağız...
MALZEMELER: 1-bir adet ikmale kalmış mapus çığlığı
2-1 kilo eylül işkencesinde akan elektrik
3-1 kilo travmatik anıların çürüyen eti
4-250 gram terkedilmiş sevgilinin acıları
5-250 gram sonbahar faytonundaki şakırtı
6-bir tutam eskimiş şehvet
7-5 adet taze kuş cıvıltısı
8-yaprağını düşüren ağacın sancısı
 MARİNE MALZEMESİ:
1-devletten sağılan zehir
2-sonbahar sağnakları
3-tüm mazlumların gözyaşı
TARİFİ ŞU ŞEKİLDEDİR:
 1-Eylülden ikmale kalmış hapis ızdırabını alıyoruz.. onu ortasından bıçakla yarıyoruz..
Yardığımız alanın içine” işkencede akan elektriği” akıtıyoruz..iyice karıştırın idam şafaklarında..
renksiz kabusların etini kemiğinden ayırın ve ayırdığınız eti ; travmatik anıların çürük etiyle makinada çekip karıştırın.1. maddedeki karışımı ete boca edıyoruz..eylül boyunca saklıyoruz sıcakta ... kurtlanmış eti göğsünden öc alırcasına yarıyoruz
3- karışmış eti despot devletten sağılan zehir, MAZLUMLARIN GÖZYAŞI VE SONBAHAR SAĞNAKLARIYLA marine edin
4-terkedilmiş sevgilinin acılarını anılar kabında köpürtün..köpürttüğünüz karışımı
Sonbahar Faytonundaki şakırtıyla karıştırın....eskimiş öpüşlerden damıttığımız bir tutam şehveti rendeleyin içine..
5-”kuş cıvıltılarını “ terkediş kabında julyen doğrayın ..doğradığınız cıvıltıları,
2. maddedeki malzemeyle karıştırın. karışımı da aylar boyunca bekletin
1.. Maddedeki karışımı 2. maddedeki yarılmış ete boşaltın.iyice sıvayın üstüne spatulayla...
7-”yaprağından soyunan ağacın sancısını “ sararmış mevsimin ateşinde kızartın
İyice kızarttığınız malzemeyi “ıssız parkların sessizliğiyle “ sıvayın. bu karışımı da 2. maddedeki gövdenin içine doldurun..
8-Doldurdugunuz gövdeyi kırılmış yürek ipliğiyle iyice dikin...işlemi yaptıktan sonra
Takvimin borcamına alın gövdeyi ...borcamı zamanın fırınında doksan derecede kızarıncaya kadar pişirin..işte nefis bir sonbahar hazır durumda...diğer mevsimlerin üzgünlüğünü serpin sonbahar yemeğinin üstüne ..sıcak sıcak servis edıyoruz afiyet olsun
youtube
4 notes · View notes
prokee · 8 months ago
Note
Igazi nárcisztikus pszichopata vagy hogy még mindig nem veszed tudomásul, hogy az exed és a lányod autista!!
Bahhh, már megint megjött a kisegyház. Nem mondanám, hogy hiányoztatok. Nem igazán tudom, hogy ennyire erős hatás allatt álltok-e, vagy csak simán annyira üres az életetek, hogy csak ilyen Sodi - Varga Irénke - Nefi háromszögben érnek titeket ingerek és élmények. És ezért úgy rajongtok feltétel nélkül, hogy közben elképzelésetek sincs róla, hogy rólatok amúgy milyen véleménnyel van a Magasságos Főpapnő. Ha legközelebb névvel írsz, akkor lehet, hogy tudok neked erről mesélni.
Tumblr media
De hogy ne hagyjam teljesen válasz nélkül (ami nem jelenti azt, hogy ezentúl minden jöttment kreténnek válaszolni fogok az anon askjára):
1. Igazából kurvára nem érdekel, hogy a volt feleségem autista-e vagy sem. Azt tudom, hogy bosszúálló, kicsinyes és önző, és hogy ezek teljesen függetlenek attól, hogy amúgy autista-e vagy sem. Ha nem volna ennyire kártékony hatással a lányunkra, akkor felőlem bagolyfül is lehetne, és oszthatná az észt erről a TikTokon vagy akár a saját Biblájában is.
2. Az viszont elég jól lejön, ha a videók alatti kommenteket is elolvasod, hogy akár autista, akár nem, ezt a felvett vagy valós autizmust két dologra használja fel: - érdekesnek lenni; - mentségként használni mindenre és bármire is.
3. Bár az ő kommunikációjában rendszeresen az hangzik el, hogy a közös lányunk "még nem diagnosztizált, autista-gyanús", a valóság az, hogy diagnosztizáltan nem autista. Erre szakosodott pszichiáter állította fel a diagnózist, aminek a végén a kiértékelésen (amin az anyja amúgy nem volt hajlandó velem közösen megjelenni, és gyanítom, később sem jelent meg) konkrétan kiemelte, hogy nem érti, mit keresünk itt. Az autizmusnak semmilyen jele nincs a kölöknél, rendben van az intelligenciája (pláne, hogy nem anyanyelvén mérték), az érzelmi képességei, a viselkedési zavarait meg már nem is vizsgálták, mert nem volt mit.
Ha meg érdekel a valóság is, nem csak a SorosGyurcsányBrüsszel, akkor van ez a két hasznos kis eszköz, a Google meg a Webarchive, jó húsz évre visszamenőleg lehet olvasgatni a különböző írásait, amikből elég pontos kép alakul ki róla, ki is ő pontosan és hogyan kell kezelni a megnyilatkozásait.
Ja, és elmész te a faszba amúgy.
4 notes · View notes
guzyazi · 1 year ago
Text
Pislemek gibi olmasın ama aşırı pinterest profilleri sevmiyorum. Aşırı kusursuz ve birbirine çok benzeyen şeyler beni yoruyor. Kusurlu ve özgün şeyleri çok seviyorum kısacası. 2 megapiksel olup bir sıcaklık sunan o karıncalılığın belalısıyım.
İşte burada aklıma "Benim Adım Kırmızı"daki özgünlük üzerine olan bölüm geldi. Ne nefis bir bölümdü o ya. En uygun zamanda tekrar okumak dileğiyle iyi geceler Güzcüm.
7 notes · View notes