#üçüncü göz meditasyonu
Explore tagged Tumblr posts
Photo
Tek tek tüm çakralarla ilgili bilgilere ve dengeleme yöntemlerine YOUTUBE kanalımızdan ulaşabilirsiniz. Çakra Dengeleme Meditasyonumuzu da yapabilirsiniz. #mistikyol
6 DUYGUSAL YARA VE ÇAKRALARLA İLİŞKİSİ: 1- REDDEDİLME VE HAYAL KIRIKLIĞI: Kök çakra,Sakral çakra ve Solar Pleksus çakra 2- TERK EDİLME; YALNIZ BIRAKILMA: Solar Pleksus çakra ve Boğaz çakrası 3- İHANETE UĞRAMA: Kalp ve Boğaz çakraları 4- HAKSIZLIK; YARGILANMA: Boğaz ve Üçüncü Göz çakraları 5- AŞAĞILANMA; KÖTÜ MUAMELE GÖRME: Boğaz ve Taç çakraları 6- BOŞLUKTA OLMA; DEPRESYON: Kök çakra, Sakral çakra ve Kalp çakrası
#mistik#mistik yol#mistikyol#mistik yol youtube#çakra#kök çakra#sakral çakra#solar pleksus çakra#kalp çakrası#boğaz çakrası#üçüncü göz çakrası#taç çakra#duygusal yaralar#duygusal acılar#çakra dengeleme#çakra dengeleme meditasyonu
4 notes
·
View notes
Text
Üçüncü Göz Açma Çakrası | 3. Göz Çakra Meditasyonu
Üçüncü göz çakrası nasıl aktif edilir. 3. göz çakra meditasyonu nasıl yapılır? Alın çakrası, 6. Çakra, Ajna çakra. #çakra #meditasyon #üçüncügöz #3göz #enerji
Üçüncü göz çakrası nasıl aktif edilir. 3. göz çakra meditasyonu nasıl yapılır? Alın çakrası, 6. Çakra, Ajna çakra nedir? Epifiz bezinin önemi. Ne işe yarar faydaları nelerdir? Üçüncü göz çakrası ile ilgili tüm merak edilenler bu videoda. Üçüncü göz çakrası En etkili 3.göz açma teknikleri nelerdir? 3. göz açılınca ne olur? Üçüncü göz nasıl açılır? Göz perdesi kalkarsa ne görürsünüz? Epifiz bezi…
View On WordPress
#3. göz#3. göz çakra meditasyonu#3. göz çakrası#3. göz meditasyonu#3. göz nasıl açılır#3. göz nedir#3.göz#3.göz çakrası#ajna çakra#ajna çakra meditasyonu#ajna çakrası#alın çakrası#çakra#çakra dengeleme#çakra dengeleme meditasyonu#çakra meditasyonu#epifiz bezi#meditasyon#üçüncü göz#üçüncü göz açma#üçüncü göz çakrası#üçüncü göz çakrası açma#üçüncü göz çakrası ajna#üçüncü göz meditasyonu#üçüncü göz nasıl açılır
1 note
·
View note
Text
Bundan beş altı ay önce en yakın arkadaşım (kız kardeşim sayılır) bana metin hara’nın yol kitabını önerdi.Merakım olan bir konuydu.Metin Hara çok saygı duyduğum bir insandır. Kitabını daha önce karıştırmıştım.Ama okumak bu zamana nasip oldu tam anlamıyla.Bütün kitaplarını aldım. Corona sürecinde meditasyon ve şifa alanıyla ilgilenen bizlerin adeta üzerimize titrer gibi yaptığı canlı yayınlar beni çok büyük bir huzura götürdü.70 güne yakın olması gerekiyor. Hala yayınlar yapıyor ve gerçekten çok kaliteli bir insan. Bundan beş altı ay öncesi demiştim. Hayatımda olumlu giden olaylar kadar olumsuz gidenlerde vardı. Ama, sufi nefesi ve meditasyon çalışmalarıyla bir çok şeyi aşabildim. Eskiden, hayallerimin bittiğini ve gelecekte ne yapacağımı bilemeyeceğimi düşünürdüm.Artık daha sağlıklı bakabiliyorum. Beş altı ay öncesinden hayatımdaki dengeler çok farklı. Ama önemli olan bu değil.Daha önceki yazılarımda belirttiğimde gelecekte ne yapacağımı bilemediğimiz yazmıştır. Bu aralar, mantıklı hedefler kurabiliyorum. Sıklıkla Duygu Etiketleme Meditasyonu ve açık havada Sufi Nefesi çalışıyorum. Çok fazla vakit ayıramasam da, ayırsam daha fazla verim alıcam, favorilerim bunlar.Oshonun kitabında üçüncü göz çalışması var.Merak ediyorum.Deneyeceğim.Saatler sürmesi umrumda değil. Metin Bey’in Covid sürecinde yaptığı ve en be��endiğim meditasyonlar: Kalbe can üfleme ve kalptan uğurlama meditasyonlarıydı. Bazı insanlar hiç üzülmesin, ağlamasın, hep mutlu olsunlar.Çünkü onlar mutlu ediyor.:)
0 notes
Text
Meditasyon Nedir ? Detaylı Anlatım !
https://bilmisler.com/meditasyon-nedir-detayli-anlatim/
Meditasyon Nedir ? Detaylı Anlatım !
Meditasyon Nedir ?
Bu konu, meditasyon pratiğinde pek veya hiç deneyimi olmayan ya da başka meditasyon türlerinde deneyimli fakat yeni bir meditasyon tekniği öğrenmekle ilgilenen kişiler için meditasyonun nasıl yapılacağına dair giriş niteliğinde bir sunum olarak hizmet etmeyi amaçlamaktadır. Bu birinci bölümde, meditasyonun ne olduğunu ve uygulama yolunda nasıl ilerlemek gerektiğini açıklayacağım. Öncelikle, “meditasyon” kelimesinin herkes için farklı anlamlar içerdiğini anlamak önemlidir. Bazıları için meditasyon, sadece zihnin sakinleştirilmesi, bir tatil veya dünyasal gerçeklerden kaçış gibi huzurlu veya keyifli bir zihin hali yaratmak anlamındadır. Bazıları için ise meditasyon, olağanüstü deneyimler veya mistik, hatta sihirli farkındalık halleri oluşturma anlamına gelir. Bu kitapta meditasyonu, kelimenin kendi anlamına dayanarak tanımlamak istiyorum. “Meditasyon” kelimesi “ilaç (medicine)” kelimesiyle aynı dil kökeninden gelir.1
İlaç kelimesi, vücuttaki bir hastalığı iyileştirmek için kullanılan bir şey anlamına geldiğinden dolayı, meditasyonun ne olduğunun anlaşılmasında kolaylık sağlayacaktır Benzer şekilde, meditasyonu, zihindeki hastalığı iyileştirmede kullanılan şey olarak anlayabiliriz. Dahası, ilacın amacının, uyuşturucular gibi insanı geçici bir zevk ve mutluluk haline çıkartıp ardından etkisini yavaş yavaş kaybedip kişiyi daha önceki kadar hasta bırakmak olmayıp kalıcı bir değişiklik yaratmak, vücüdu sağlıklı ve sıhhatli doğal haline geri getirmektir.
Aynı şekilde, meditasyonun amacı da geçici bir huzur veya sakinlik hali yaratmak değil fakat korku, stres ve yapay koşullanmalardan acı çeken zihni, kalıcı olarak huzur dolu ve sağlıklı, özgün, doğal haline geri getirmektir. Bu yüzden, bu kitaba uygun olarak meditasyon yaptığınızda, her zaman huzurlu ve keyifli hissetmeyebileceğinizi lütfen anlayınız. Derinlere kök salmış stres, korku, hiddet, bağımlılık vb. ile çalışmak ve bir anlayışa ulaşmak, özellikle zamanımızın çoğunu zihnimizin bu negatif hallerinden kaçınmak veya bastırmak için harcadığımızı göz önüne aldığımızda, bazen çok tatsız bir süreç haline gelebilir.
Meditasyonun hiçbir şekilde huzur ve mutluluk getirmiyor görünebildiği bazı zamanlar olabilir, işte bu yüzden, meditasyonun bir uyuşturucu madde olmadığının altını çizmeliyiz. Yaptığınızda sizi mutlu hissettirecek, yapmadığınızda da ısırabınıza geri döndürecek birşey değildir. Meditasyonun amacı kişinin dünyaya bakışında gerçek bir değişiklik sağlamak, zihnini berrak doğal haline geri getirmektir. Meditasyon, hayatın doğal zorlukları ile daha iyi başa çıkabilmesini sağlayarak, kişinin gerçek ve kalıcı huzur ile mutluluğa ulaşmasına imkan vermelidir.
Bu değişimi kolaylaştırmak için kullanacağımız temel meditasyon tekniği, berrak bir farkındalık yaratmak olacak. Meditasyon esnasında yaşanan her bir deneyimin o anda net bir farkındalığını oluşturmaya çalışacağız. Meditasyonda olmadığımızda, yaşadığımız deneyimleri aynı anda “iyi”, “kötü”, “ben”, “benim” şeklinde yargılayarak tepki gösterme eğiliminde oluruz ve bu da ardından stres, acı ve zihinsel rahatsızlıklarımızın artışına yol açar. Nesne hakkında net bir düşünce yaratarak, bu tür yargılamaların yerine nesneyi zihinsel etiketleme yapmadan olduğu gibi tanımayı koyarız. Çok eski fakat iyi bilinen bir meditasyon aracı olan “mantra”nın kullanımı, berrak bir farkındalığın oluşumunda etkilidir.
Mantra, genellikle doğaüstü veya ilahi bir nesne üzerine zihni odaklamak anlamında kullanılan bir kelime veya tabirdir. Fakat biz burada mantrayı bir yargı ve yansıtma olmaksızın, yaşadığımız deneyimin olduğu gibi açıkça farkında olarak, dikkatimizi sıradan bir gerçeklik üzerine odaklayacak şekilde kullanıyoruz. Mantrayı bu şekilde kullanarak, deneyimimizin nesnelerini net olarak ve onlara bağımlılık geliştirmeden ya da onlardan kaçınmadan anlayabilmemizi sağlayabileceğiz. Örneğin bedenimizi hareket ettirirken “hareket” gibi onun özünü yakalayacak bir mantra kullanarak yaşadığımız deneyim hakkında berrak bir farkındalık yaratırız.
Bir his deneyimlediğimizde, “hissetme”. Düşündüğümüzde, “düşünme”. Kızgın olduğumuzda, zihnimizde “kızgın” deriz. Acı hissettiğimizde, aynı şekilde sessizce “acı” kelimesini kendimize hatırlatırız. Yaşadığımız deneyimi doğru olarak tanımlayan bir kelime seçer ve bu kelimeyi iyi, kötü, ben, benim gibi yargıların ortaya çıkmasına izin vermeden bu deneyimin sadece ne olduğunu onaylamak için kullanırız. Mantra, ağızda veya kafamızın içinde bir kelime değil de nesnenin ne olduğuna dair basit, net bir farkındalık olmalıdır. Dolayısıyla kelime zihinde, yani nesnenin ta kendisinin oluştuğu yerde ortaya çıkmalıdır. Deneyimin somut (nesnel) doğasına zihnimizi odakladığı sürece hangi kelimeyi seçtiğimiz çok da önemli değildir.
Çok çeşidi olan deneyim nesnelerini tanımlama sürecini basitleştirmek için, deneyimi geleneksel olarak dört kategoriye bölüyoruz.2 Deneyimlediğimiz herşey bu dört kategoriden birine girecek, çalışmamızı sistematik hale getirmekte bize rehberlik edecek, hızla neyin gerçek neyin gerçek dışı olduğunu anlamamızı ve gerçekliği olduğu gibi tanımlamamızı sağlayacaktır. Meditasyon pratiğine devam etmeden önce bu dört kategoriyi ezberlemek bir gelenek haline gelmiştir. 1. Beden- Bedenin hareketleri ve pozisyonları; 2. Hisler – Fiziksel acı, mutluluk, sükunet vb. ruhsal ve bedensel duyumlar; 3. Zihin – Zihinde ortaya çıkan geleceğe veya geçmişe dair iyi veya kötü düşünceler; 4. Dhammalar – Kişinin farkındalığını gölgeleyen ruhsal durumlar dahil olmak üzere meditatörün özel ilgi alanındaki zihinsel ve fiziksel fenomen grupları, kişinin gerçekliği deneyimlemesini sağlayan altı duyumuz ve daha başka birçok şey.
Beden, hisler, zihin ve dhammalardan oluşan bu dörtlü meditasyon pratiğinin dört temelini oluşturur. 3 Bu anın farkındalığını net olarak oluşturmak için bunları kullanırız. Öncelikle beden ile ilgili olarak, her fiziksel deneyimi, oluştuğu anda fark etmeye çalışırız. Örneğin kolumuzu esnettiğimizde zihnimizde sessizce “esnetme” deriz. Büktüğümüzde “bükmek”, oturduğumuzda “oturma”, yürüdüğümüzde “yürüme” deriz. Mantrayı kullanarak, beden hangi pozisyonda ise basitçe o pozisyonun ne olduğunun farkına vararak ve de hangi hareketi yapıyorsak onun temel doğasını fark ederek, bedenimizin durumunu, olduğu haliyle kendimize hatırlatırız. Bu şekilde gerçekliğin berrak farkındalığını yaratmak için kendi bedenimizi kullanmış oluruz.
Ardından, beden ve zihinde oluşan hislere sıra gelir. Acı hissettiğimiz zaman kendi kendimize “acı” deriz. Bu durumda, öfke veya hoşnutsuzluğun yükselmesine izin vermek yerine “acı…acı…acı…” kelimesini içimizden tekrarlayarak acının yalnızca bir his olduğunu görürüz. Acının ve bundan kaynaklanan olağan hoşlanmama duygusunun iki farklı şey olduğunu ve aslında acının kendisinde bir “kötülük” olmadığını ve de -onu kontrol veya değiştirme imkanımız olmadığı için- “bizim” olmadığını görürüz. Aynı şekilde, mutlu hissettiğimiz zamanda da kendi kendimize “mutlu, mutlu, mutlu” diyerek, deneyimin gerçek doğasını kendimize hatırlatarak bunu onaylarız.
Hoşa giden bir hissi uzaklaştırmaya çalışmıyoruz. Sadece buna bağlanmamaya ve dolayısıyla hissettiğimiz şey için bir alışkanlık, bağımlılık veya şiddetli arzu hali yaratmamaya çalışıyoruz. Acıda olduğu gibi, mutluluk ve bizim ondan hoşlanmamızın iki ayrı şey olduğunu ve mutlulukta aslında “iyi” bir şey olmadığını görmeye başlarız. Görürüz ki, mutluluğa yapışmak onun uzun sürmesine değil tam tersine bittiğinde tatminsizlik ve acı çekmeye neden oluyor.
Benzer şekilde sakin hissettiğimiz zamanlarda kendi kendimize “sakin, sakin, sakin” diyerek huzurlu duygular ortaya çıktıklarında onları net olarak görür ve bir bağımlılık geliştirmekten kaçınırız. Bu yolla, huzurlu duygulara karşı ne kadar az bağımlı olursak gerçekte o kadar çok huzurlu hale geldiğimizi görmeye başlarız.
Üçüncü temel ise düşüncelerimizdir. Geçmişteki olayları hatırladığımızda, bize ister acı ister zevk versin, kendi kendimize “düşünme, düşünme, düşünme” diye tekrar ederiz. Bağlanma veya kaçınmanın ortaya çıkmasına izin vermek yerine onların sadece oldukları haliyle biliriz – yalnızca düşünceler.
Aynı şekilde, gelecek hakkında plan veya spekülasyon yaptığımızda, düşüncelerin içeriğini sevip sevmemek yerine yalnızca düşündüğümüzün farkına varmaya başlar ve böylece, bu düşüncelerden kaynaklanan korku, endişe veya stresten de korunmuş oluruz.
Dördüncü temel olan “dhammalar”, zihinsel ve fiziksel fenomenlerin çeşitli gruplarını içerirler. Bazıları ilk üç temelde de bulunmasına rağmen kolayca tanınabilmeleri açısından ilgili gruplarda tartışılmaları daha yerinde olacaktır. İlk grup dhammalar; zihinsel açıklığın önündeki beş engel olarak tanımlanır. Bunlar, kişinin uygulama yapmasını zorlaştıran haller olan; arzu, kaçınma, tembellik, dikkat dağılması ve şüphedir. Bunlar yalnızca açık bir zihne erişmeyi engellemekle kalmaz, ayrıca yaşamımızdaki bütün acıların ve stresin de nedenidirler.
Bunları anlamak ve zihnimizden boşaltmak için dikkatli, amaçlı bir çalışma yapmak bizim en üstün yararımızadır ki sonuçta meditasyon yapmanın gerçek amacı da budur. Bu şekilde, ne zaman bir arzu hissetsek, ne zaman sahip olmadığımız bir şeyi istesek, hatalı bir şekilde arzuyu ihtiyaca çevirmek yerine sadece bunun istek veya hoşlanma olduğunu zihnimizde tasdik ederiz. “isteme.. isteme..”, “hoşlanma, hoşlanma..” diyerek duygunun ne olduğunu kendimize hatırlatırız. Arzu ve bağlanmanın stres kaynağı olduğunu ve ileride istediğimiz şeylere sahip olamadığımızda veya hoşlandığımız şeyleri kaybettiğimizde hayal kırıklığı yaratacağını görmeye başlarız.
Kendimizi kızgın hissettiğimizde, ortaya çıkan zihinsel veya fiziksel deneyimlerden dolayı üzgün olduğumuzda, veya olmayanlardan dolayı hayal kırıklığı oluştuğunda bunu “kızgınlık, kızgınlık” veya “sevmeme, sevmeme..” diyerek tanımlarız. Üzgün, morali bozuk, sıkıntılı, korkmuş, depresif hissettiğimizde benzer şekilde her duyguyu “üzülme, üzülme..”, “moral bozukluğu, moral bozukluğu..” v.b. diyerek tanımlar ve bu negatif duygusal halleri destekleyerek nasıl kendi kendimize sıkıntı ve stres yarattığımızı açıkça görürüz. Kızgınlığın negatif sonuçlarını bir kez gördükten sonra doğal olarak gelecekte ondan uzak durmaya yöneliriz. Kendimizi tembel hissettiğimiz zamanlarda “tembellik, tembellik” veya “yorgunluk, yorgunluk” diyerek doğal enerjimizi tekrar kazanabileceğimizi keşfederiz.
Dikkatimiz dağıldığında, korktuğumuzda veya strese girdiğimizde, “dikkat dağınıklığı, dikkat dağınıklığı..”, “korkma, korkma..” veya “streslenme, streslenme..” diyerek kendimizi daha odaklanmış hale getiririz. Benzer şekilde şüphe duyduğumuzda veya kafamız karıştığında kendi kendimize “şüphelenme, şüphelenme..” veya “karışık, karışık..” diyerek, sonuç olarak kendimizden daha emin hale geldiğimizi görürüz.
Bu dört temelin net olarak farkında olmak, aşağıdaki bölümlerde açıklanan meditasyon pratiğinin temel tekniğini teşkil eder. Bu nedenle, meditasyon pratiğine başlamadan önce bu teorik çerçeveyi anlamak önemlidir.
Deneyimimizin nesneleri hakkında yargılayıcı düşüncelerimizi değiştirerek, bunların yerine berrak bir farkındalık oluşturmanın önemini anlamak ve takdir edebilmek nasıl meditasyon yapacağımızı öğrenmenin ilk adımıdır.
0 notes
Video
Göz perdesi kalkarsa ne görürüz? Kalp gözü nasıl açılır? 3.göz, Epifiz Bezi, Kuran Büyük Sır
Göz perdesi kalkarsa ne görürüz? Kalp gözü nasıl açılır? 3.göz hakkında her şey! Epifiz bezi açma! Kuran ve büyük sır Melekut alemi. Gönül gözü için dua ve namaz! Meditasyon üçüncü göz aktivitesinde başarılı mı? Hepsi ve daha fazlası bu videoda...
Epifiz Bezi Nasıl Temizlenir? Zihin Gözü ilacı videosu ; ABONE OL.!
Bu video; Göz perdesi olarak geçen gönül gözü aslında, üçüncü göz (3.göz) nasıl kalkar? nasıl açılır? kalkarsa ne olur? nasıl kaldırılır? sorularına cevap veriyor. Bu kadarla da sınırlı değil. üçüncü göz meditasyonu, epifiz bezi üzerindeki etkisi. Kuran-ı kerim içerisindeki büyük sır olan İhlas suresi, kalp gözü açmak için dua olduğunu. Bu videoda öğreneceksiniz. Melekut alemi nasıl görünür, onu saklayan perde kalkarsa neler ile karşılaşırız bilgisinide sizlerle paylaşıyoruz.
Üçüncü gözün Ruhumuzun Kapısı olduğuna inanılır. Aktive edildiğinde diğer alemlerin daha yüksek algılanmasına yol açar. Kozmik Farkındalık duygusu verir ve Manevi olarak bilgi ve bilgelik getirir.
İnsanlar yaradılış itibari ile etraflarındaki her şeyi algılayamamaktadır. Göz perdesi buna mani olmaktadır. Bilindiği üzere gözler sadece maddi olarak çevrede olan şeyleri görmekle mükelleflerdir. Ancak insanlarda bir de kalp gözü bulunmaktadır. Dinimizde üçüncü göz olarak bilinen kalp gözü herkeste açık değildir.
Dünyada, görünen ve gerçekte olan şeyler her zaman aynı değildir. Bu neden yüzünden insanlar göz perdelerini kaldırarak dünyanın ve çevrelerindeki insanların gerçek yüzlerini görmek istemektedir. Göz perdesi kalktığında görülenler arasında kişilere göre değişim gösteren varlıklar bulunmaktadır. Bilindiği üzere ruhani varlıklar insan gözü tarafından algılanamamaktadır.
Meditasyon, birçok kültürde ve dinde uygulanan manevi bir arınma tekniğidir. Uyanıklık ve konsantrasyon çalışmalarıyla kişi kendini toplar ve zihnini, ruhunu dinlendirir. Doğu kültürlerinde meditasyon, köklü ve bilinç açıcı bir teknik olarak kabul edilir.
Kalp gözü, yani gönül gözü, ruhun öte aleme açılan penceresidir. İnsan ruhunun bu beden de, bir bu aleme, bir de öte alemlere açılan penceresi bulunmaktadır. Ruhumuz bu aleme açılan penceresinden, beş duyu ve hayal alemi ve hafızamız yolu ile iletişimini sağlar. Ruhumuz, Melekut alemini algılayabilmek için bu dünyaya olan bağlılıklarını kalben azaltmadıkça, öte alemleri algılayamaz.
Bu perdenin açılmasında görülen alem, çalışıldığı zaman kafir ve mü’mine açılabilen, cahillerin esrar ilmi dedikleri, içinde şeytanların ve cinlerin de yaşadıkları, madde aleminin baş gözü ile görülmeyen kısmıdır. Din istismarcıları, cahil insanları bu tür keramet ve kehanet karışık şeylerle kandırarak onları aldatırlar.
Bu video Canon Eos M50 ile çekilmiştir. Montaj ise filmora 9 ile yapılmıştır. Video süresi : 10:36
Video kazançlarımızı nasıl harcıyoruz? FİDAN BAĞIŞI Büyük İstanbul Depremi için Uyarı! Son zamanlarda yaşanan Orman Yangınları Filmlerde Nüfus Azaltma Projesi Deccal nerede ve ne zaman ortaya çıkacak
BAKMIŞ YouTube kanalı aboneleri ve video etkileşimleri ile hızlı bir şekilde büyümeye devam etmektedir. BAKMIŞ ilginç bilgiler kanalı haftada iki yeni video yükleyerek içeriklerini sürekli güncellemekte ve güncel trend konuları paylaşmaktadır. Sizlerde dünya insanlarından saklanan bu gizli bilgileri ve belgeler ile ilgili analizleri merak ediyorsanız; BAKMIŞ YouTube kanalına ÜCRETSİZ abone olabilirsiniz.
Sevdiğiniz ve ilginç bulduğunuz video içeriklerini arkadaşlarınız ile paylaşmayı ve yorum yapmayı unutmayın.
https://www.youtube.com/channel/UCvK1KHz3hjm5K8WDywxgKsA instagram : @bakmisonline ve @halil.bakmis Video tags : #gözperdesi #epifizbezi #kalpgözü #üçüncügöz #meditasyon Bu makalenin devamı web sitemizde : https://bakmis.com/goz-perdesi-kalkarsa-ne-goruruz-kalp-gozu-nasil-acilir-3-goz-epifiz-bezi-kuran-buyuk-sir/
#göz perdesi#üçüncü göz#kalp gözü#3.göz#epifiz bezi#gönül gözü#epifiz#kuran#dua#büyük sır#kalp#göz#meditasyon#melekut#3.göz nedir#melekut alemi#kura ve sırları#göz perdesi kalkarsa#göz perdesi nasıl kalkar#kalp gözü nasıl açılır#üçüncü göz meditasyonu#kalp gözü dua#3. göz nasıl açılır#epifiz bezi nasıl açılır#üçüncü göz nasıl açılır#göz perdesi kalkarsa ne olur#üçüncü göz açma#epifiz bezi açma#göz perdesi nasıl kaldırılır#kalp gözü açılırsa
0 notes
Video
RÜYALARI KONTROL ETME! Lucid Rüya Nasıl Yapılır?
Rüyalarımızı kontrol edebilir miyiz? Rüya esnasında rüyada olduğunun farkına varmak. Türkçe'de karşılığı berrak rüya ya da rüya kontrolü olan lucid dream, yani Rüyaları yönlendirebilme yeteneği daha çok bilim kurgu filmlerinde görülse de rüyaları kontrol etme ya da en azından etkileme teknikleri uyku ile ilgili araştırmalara da konu oluyor.
Araştırmacılar böyle rüyaların isteyerek görülemeyeceğini, ancak farklı yöntemlerle görme olasılığının artırılabileceğini söylüyor. Peki siz rüyanızı kontrol edebilir misiniz?
Bu videonun sonuna geldiğiniz an büyük ihtimalle bu işi başarabileceksiniz onun için dikkatle izlemenizi öneririm.
Ücretsiz Abone olmayı unutmayın...
Bu videoları da izlemelisiniz!
Epifiz bezi nasıl temizlenir? Üçüncü göz nasıl açılır?
GİZLİ İKSİR - MANNA ORMUS (Epifiz ilacı)
Göz perdesi kalkarsa ne görürüz? Kalp gözü nasıl açılır?
Zihin Gözü ilacı?
YENİ TEKNİK! Astral Seyahat Nasıl Yapılır?
► İletişim [email protected]
bakmış,lucid rüya,rüya,bilinçli rüya,lucid rüya teknikleri,rüya alemi,rüyalar,rüya farkındalığı,rüyada olmayı farketmek,rüya yorumları,rüya tabirleri,lucid rüya nasıl görülür,lucid rüya zararları,lucid rüya nasıl yapılır,rüya kontrol etme,epifiz bezi,üçüncü göz,rüyaları kontrol etmek,lucid rüya nedir,lucid,rüya nasıl kontrol edilir,berrak rüya,islamda rüya,rüya kontrolü,lucid dream,uyku,uyku meditasyonu,lüsid rüyalar,rem uykusu,lucid dreams,lüsid
#lucid rüya#rüyatabiri#bilinçli rüya#lucid rüya teknikleri#rüya#rüyalar#rüya alemi#rüya farkındalığı#rüyada olmayı farketmek#rüya yorumları#rüya tabirleri#lucid rüya nasıl görülür#lucid rüya zararları#lucid rüya nasıl yapılır#rüya kontrol etme#epifiz bezi#üçüncü göz#rüyaları kontrol etmek#lucid rüya nedir#lucid#rüya nasıl kontrol edilir#berrak rüya#islamda rüya#rüya kontrolü#lucid dream#uyku#uyku meditasyonu#lüsid rüyalar#rem uykusu#lucid dreams
0 notes
Video
Epifiz Bezi Nasıl Açılır? 3. Göz Nasıl Temizlenir? Kalp Gözü
Epifiz bezi nasıl açılır? Üçüncü göz nasıl temizlenir? Kalp gözü açma çalışmaları basit tarifler ile temizleme! Göz perdesi kalkarsa ne olur? Epifiz bezi ve hipofiz bezi farkı! 3. göz aktivasyonu DMT melatonin hormonu.
► ABONE OL.! ► Göz perdesi kalkarsa ne görürüz? Kuran Büyük Sır
Epifiz bezi nedir? Nerede bulunur ve ne işe yarar? Temizlenir mi? İlacı nedir? Evde kendinizin rahatlıkla hazırlayabileceği tarifler ve ipuçları.. Tüm sorularınızı bu video ile cevap veriyoruz hemde en küçük ayrıntısına kadar videoyu dikkatlice izlemenizi en küçük ayrıntıya bile özellikle dikkat etmenizi öneririm.
1 sene önce yayınladığımız videomuzu sizlerin yoğun istekleri nedeniyle yeniden ele aldık. Yorumlarda fikirlerinizi belirtebilir yeni videolardan haberdar olmak için kanalımıza abone olabilirsiniz.
Epifiz Bezi Nasıl Temizlenir? Zihin Gözü ilacı nedir? 3. göz nasıl açılır? Pineal gland temizleme nasıl yapılır? ipuçları bilinmeyenler.
Epifiz Bezi İngilizce tabiri ile "Pineal gland" olan ama daha çok üçüncü göz olarak nitelendirilir ve zihin gözü kalp gözü olarak da anılır. Nasıl temizlenir, ilacı nedir, temizlemek için ipuçları gibi sorularınızı sizler için derledik. Evde yapabileceğiniz bir o kadar basit kolay yöntemleri bir araya getirdik. Sizde bu videoda ki yöntemler ve evde uygulayacağınız basit tarifler ile kolayca 3. gözünüzü açabilir ve göz perdesi nasıl kalkar sorusuna cevap bulabilirsiniz!
Epifiz bezi fasulye tanesinden daha ufak bir organdır. Hipofiz bezinin hemen arkasında olmasına rağmen hipofiz bezinden ayrı bir noktada, bir oyuğun içinde bulunur. Birçok kaynakta “Üçüncü Göz” olarak da bulabileceğiniz bu ufak organımız, kafanın arka tarafına yakın ve tam merkezindedir. Epifiz bezi, beyin merkezinin yakınında bulunan ön beyin olarak da adlandırılan bölümde yani epitalamusta bulunur. Beynin merkezi iki yarım kürenin tam ortasında beynimizin iç kısmındadır. Epifiz bezinin İngilizce karşılığı “pineal gland” kelimesi İngilizce'de çam kozalağı anlamına gelen “pine cone” kelimesinden gelmektedir.
Epifiz bezi kozalağa benzer bir yapıya sahiptir. Beynimizdeki her bölüm simetrik yapıdadır. Bu yüzden tüm bölümlerden iki tane bulunmasına rağmen bunun tek istisnası ise beynimizin tam ortasında bulunan ve vücudumuzda tek bir tane olan epifiz bezi organımızdır.
Bilindiği üzere Epifiz bezinin salgıladığı hormonlardan başlıcaları melatonin, serotonin ve DMT hormonlarıdır. DMT (dimethyltryptamine) beyin tarafından salgılanan bir hormondur. Tryptamine ailesinin en güçlü elemanıdır. DMT melokelünün yaptığı psikedelik etkiler, insanlık tarafından yüzyıllardır biliniyor. Psikedeli kelimesi, Grekçe psişe ve delos kelimelerinden oluşmaktadır. Anlamı gözle görülmeyen ruhsal alemin yani diğer boyutun görünür hale gelmesi halidir.
Göz perdesi olarak literatürde geçen gönül gözü aslında, üçüncü göz (3.göz) olarak yada zihin gözü olarak da adlandırılır. Nasıl kalkar? Nasıl açılır? Kalkarsa ne olur? Nasıl kaldırılır? sorularına bu video ile cevap veriyoruz. Bu kadarla da sınırlı değil daha fazlası da var. Üçüncü göz meditasyonu, epifiz bezi yani pineal gland üzerindeki etkisi. Kuran-ı kerim içerisindeki büyük sır olan İhlas suresi, kalp gözü açmak için dua olduğunu biliyor muydunuz?. Bu videoda ve kanalımızda bulunan diğer videolarda hepsini sizlerle paylaştık hepsini öğreneceksiniz kanalımıza abone olmayı unutmayın. Melekut alemi nasıl görünür, onu saklayan perde kalkarsa gözümüzden neler ile karşılaşırız bilgisinide sizlerle diğer videolarımız da paylaşmıştık daha önce onuda izlemeyi unutmayın.
Üçüncü gözün ruhumuzun da kapısı olduğuna inanılır. Aktive edildiğinde diğer alemlerin daha yüksek algılanmasına melakut alemine kapı açılacağına inanılır ve buna yol açar. Kozmik farkındalık duygusu verir ve manevi olarak sonsuz bilgi ve bilgelik getirir. Ne kadar bu durum çok basit şekilde anlatılsa da bunu kontrol etmek oldukça zor olacaktır. Eğer hazırlıksız iseniz bunu kaldıramayabilirsiniz. Videoda belirtilen tarifler sizleri bu duruma hazırlamak için üçüncü gözünü yani epifiz bezini aktive eden arkadaşlardan derlenip toparlanmıştır.
Epifiz Bezi Nasıl Açılır? 3. Göz Nasıl Temizlenir? Göz perdesi nasıl kalkar? Kalp gözü
Önerilen videolar; ► KIYAMET İÇİN ALLAH'A ? Hz İsa, Mehdi, Deccal ► GİZLİ İKSİR - BÜYÜK SIR (MANNA ORMUS) ► BUNU İZLEMELİSİN! TARİH VERİLDİ 2022 - 2020 ► KURAN DA KIYAMET ALAMETLERİ - Duhan Sırrı ► NEDEN Tarihçilerimiz Kripto YAHUDİ ► SOĞUKLAR GELİYOR! Mini Buzul Çağı 2020
► #epifiz #gözperdesi #epifizbezi #kalpgözü #üçüncügöz ► [email protected] ► Devamı : https://bakmis.com/epifiz-bezi-nasil-acilir-3-goz-temizlenir-kalp-gozu/
#epifiz bezi#epifiz bezi nedir#epifiz bezi temizleme#epifiz bezi kireçlenme#epifiz kireç#epifiz bezi nasıl açılır#üçüncü göz#3. göz#göz perdesi#göz perdesi nasıl kalkar#kalp gözü#zihin gözü#epifiz
0 notes
Text
Meditasyon Nedir ? Detaylı Anlatım !
https://bilmisler.com/meditasyon-nedir-detayli-anlatim/
Meditasyon Nedir ? Detaylı Anlatım !
Meditasyon Nedir ?
Bu konu, meditasyon pratiğinde pek veya hiç deneyimi olmayan ya da başka meditasyon türlerinde deneyimli fakat yeni bir meditasyon tekniği öğrenmekle ilgilenen kişiler için meditasyonun nasıl yapılacağına dair giriş niteliğinde bir sunum olarak hizmet etmeyi amaçlamaktadır. Bu birinci bölümde, meditasyonun ne olduğunu ve uygulama yolunda nasıl ilerlemek gerektiğini açıklayacağım. Öncelikle, “meditasyon” kelimesinin herkes için farklı anlamlar içerdiğini anlamak önemlidir. Bazıları için meditasyon, sadece zihnin sakinleştirilmesi, bir tatil veya dünyasal gerçeklerden kaçış gibi huzurlu veya keyifli bir zihin hali yaratmak anlamındadır. Bazıları için ise meditasyon, olağanüstü deneyimler veya mistik, hatta sihirli farkındalık halleri oluşturma anlamına gelir. Bu kitapta meditasyonu, kelimenin kendi anlamına dayanarak tanımlamak istiyorum. “Meditasyon” kelimesi “ilaç (medicine)” kelimesiyle aynı dil kökeninden gelir.1
İlaç kelimesi, vücuttaki bir hastalığı iyileştirmek için kullanılan bir şey anlamına geldiğinden dolayı, meditasyonun ne olduğunun anlaşılmasında kolaylık sağlayacaktır Benzer şekilde, meditasyonu, zihindeki hastalığı iyileştirmede kullanılan şey olarak anlayabiliriz. Dahası, ilacın amacının, uyuşturucular gibi insanı geçici bir zevk ve mutluluk haline çıkartıp ardından etkisini yavaş yavaş kaybedip kişiyi daha önceki kadar hasta bırakmak olmayıp kalıcı bir değişiklik yaratmak, vücüdu sağlıklı ve sıhhatli doğal haline geri getirmektir.
Aynı şekilde, meditasyonun amacı da geçici bir huzur veya sakinlik hali yaratmak değil fakat korku, stres ve yapay koşullanmalardan acı çeken zihni, kalıcı olarak huzur dolu ve sağlıklı, özgün, doğal haline geri getirmektir. Bu yüzden, bu kitaba uygun olarak meditasyon yaptığınızda, her zaman huzurlu ve keyifli hissetmeyebileceğinizi lütfen anlayınız. Derinlere kök salmış stres, korku, hiddet, bağımlılık vb. ile çalışmak ve bir anlayışa ulaşmak, özellikle zamanımızın çoğunu zihnimizin bu negatif hallerinden kaçınmak veya bastırmak için harcadığımızı göz önüne aldığımızda, bazen çok tatsız bir süreç haline gelebilir.
Meditasyonun hiçbir şekilde huzur ve mutluluk getirmiyor görünebildiği bazı zamanlar olabilir, işte bu yüzden, meditasyonun bir uyuşturucu madde olmadığının altını çizmeliyiz. Yaptığınızda sizi mutlu hissettirecek, yapmadığınızda da ısırabınıza geri döndürecek birşey değildir. Meditasyonun amacı kişinin dünyaya bakışında gerçek bir değişiklik sağlamak, zihnini berrak doğal haline geri getirmektir. Meditasyon, hayatın doğal zorlukları ile daha iyi başa çıkabilmesini sağlayarak, kişinin gerçek ve kalıcı huzur ile mutluluğa ulaşmasına imkan vermelidir.
Bu değişimi kolaylaştırmak için kullanacağımız temel meditasyon tekniği, berrak bir farkındalık yaratmak olacak. Meditasyon esnasında yaşanan her bir deneyimin o anda net bir farkındalığını oluşturmaya çalışacağız. Meditasyonda olmadığımızda, yaşadığımız deneyimleri aynı anda “iyi”, “kötü”, “ben”, “benim” şeklinde yargılayarak tepki gösterme eğiliminde oluruz ve bu da ardından stres, acı ve zihinsel rahatsızlıklarımızın artışına yol açar. Nesne hakkında net bir düşünce yaratarak, bu tür yargılamaların yerine nesneyi zihinsel etiketleme yapmadan olduğu gibi tanımayı koyarız. Çok eski fakat iyi bilinen bir meditasyon aracı olan “mantra”nın kullanımı, berrak bir farkındalığın oluşumunda etkilidir.
Mantra, genellikle doğaüstü veya ilahi bir nesne üzerine zihni odaklamak anlamında kullanılan bir kelime veya tabirdir. Fakat biz burada mantrayı bir yargı ve yansıtma olmaksızın, yaşadığımız deneyimin olduğu gibi açıkça farkında olarak, dikkatimizi sıradan bir gerçeklik üzerine odaklayacak şekilde kullanıyoruz. Mantrayı bu şekilde kullanarak, deneyimimizin nesnelerini net olarak ve onlara bağımlılık geliştirmeden ya da onlardan kaçınmadan anlayabilmemizi sağlayabileceğiz. Örneğin bedenimizi hareket ettirirken “hareket” gibi onun özünü yakalayacak bir mantra kullanarak yaşadığımız deneyim hakkında berrak bir farkındalık yaratırız.
Bir his deneyimlediğimizde, “hissetme”. Düşündüğümüzde, “düşünme”. Kızgın olduğumuzda, zihnimizde “kızgın” deriz. Acı hissettiğimizde, aynı şekilde sessizce “acı” kelimesini kendimize hatırlatırız. Yaşadığımız deneyimi doğru olarak tanımlayan bir kelime seçer ve bu kelimeyi iyi, kötü, ben, benim gibi yargıların ortaya çıkmasına izin vermeden bu deneyimin sadece ne olduğunu onaylamak için kullanırız. Mantra, ağızda veya kafamızın içinde bir kelime değil de nesnenin ne olduğuna dair basit, net bir farkındalık olmalıdır. Dolayısıyla kelime zihinde, yani nesnenin ta kendisinin oluştuğu yerde ortaya çıkmalıdır. Deneyimin somut (nesnel) doğasına zihnimizi odakladığı sürece hangi kelimeyi seçtiğimiz çok da önemli değildir.
Çok çeşidi olan deneyim nesnelerini tanımlama sürecini basitleştirmek için, deneyimi geleneksel olarak dört kategoriye bölüyoruz.2 Deneyimlediğimiz herşey bu dört kategoriden birine girecek, çalışmamızı sistematik hale getirmekte bize rehberlik edecek, hızla neyin gerçek neyin gerçek dışı olduğunu anlamamızı ve gerçekliği olduğu gibi tanımlamamızı sağlayacaktır. Meditasyon pratiğine devam etmeden önce bu dört kategoriyi ezberlemek bir gelenek haline gelmiştir. 1. Beden- Bedenin hareketleri ve pozisyonları; 2. Hisler – Fiziksel acı, mutluluk, sükunet vb. ruhsal ve bedensel duyumlar; 3. Zihin – Zihinde ortaya çıkan geleceğe veya geçmişe dair iyi veya kötü düşünceler; 4. Dhammalar – Kişinin farkındalığını gölgeleyen ruhsal durumlar dahil olmak üzere meditatörün özel ilgi alanındaki zihinsel ve fiziksel fenomen grupları, kişinin gerçekliği deneyimlemesini sağlayan altı duyumuz ve daha başka birçok şey.
Beden, hisler, zihin ve dhammalardan oluşan bu dörtlü meditasyon pratiğinin dört temelini oluşturur. 3 Bu anın farkındalığını net olarak oluşturmak için bunları kullanırız. Öncelikle beden ile ilgili olarak, her fiziksel deneyimi, oluştuğu anda fark etmeye çalışırız. Örneğin kolumuzu esnettiğimizde zihnimizde sessizce “esnetme” deriz. Büktüğümüzde “bükmek”, oturduğumuzda “oturma”, yürüdüğümüzde “yürüme” deriz. Mantrayı kullanarak, beden hangi pozisyonda ise basitçe o pozisyonun ne olduğunun farkına vararak ve de hangi hareketi yapıyorsak onun temel doğasını fark ederek, bedenimizin durumunu, olduğu haliyle kendimize hatırlatırız. Bu şekilde gerçekliğin berrak farkındalığını yaratmak için kendi bedenimizi kullanmış oluruz.
Ardından, beden ve zihinde oluşan hislere sıra gelir. Acı hissettiğimiz zaman kendi kendimize “acı” deriz. Bu durumda, öfke veya hoşnutsuzluğun yükselmesine izin vermek yerine “acı…acı…acı…” kelimesini içimizden tekrarlayarak acının yalnızca bir his olduğunu görürüz. Acının ve bundan kaynaklanan olağan hoşlanmama duygusunun iki farklı şey olduğunu ve aslında acının kendisinde bir “kötülük” olmadığını ve de -onu kontrol veya değiştirme imkanımız olmadığı için- “bizim” olmadığını görürüz. Aynı şekilde, mutlu hissettiğimiz zamanda da kendi kendimize “mutlu, mutlu, mutlu” diyerek, deneyimin gerçek doğasını kendimize hatırlatarak bunu onaylarız.
Hoşa giden bir hissi uzaklaştırmaya çalışmıyoruz. Sadece buna bağlanmamaya ve dolayısıyla hissettiğimiz şey için bir alışkanlık, bağımlılık veya şiddetli arzu hali yaratmamaya çalışıyoruz. Acıda olduğu gibi, mutluluk ve bizim ondan hoşlanmamızın iki ayrı şey olduğunu ve mutlulukta aslında “iyi” bir şey olmadığını görmeye başlarız. Görürüz ki, mutluluğa yapışmak onun uzun sürmesine değil tam tersine bittiğinde tatminsizlik ve acı çekmeye neden oluyor.
Benzer şekilde sakin hissettiğimiz zamanlarda kendi kendimize “sakin, sakin, sakin” diyerek huzurlu duygular ortaya çıktıklarında onları net olarak görür ve bir bağımlılık geliştirmekten kaçınırız. Bu yolla, huzurlu duygulara karşı ne kadar az bağımlı olursak gerçekte o kadar çok huzurlu hale geldiğimizi görmeye başlarız.
Üçüncü temel ise düşüncelerimizdir. Geçmişteki olayları hatırladığımızda, bize ister acı ister zevk versin, kendi kendimize “düşünme, düşünme, düşünme” diye tekrar ederiz. Bağlanma veya kaçınmanın ortaya çıkmasına izin vermek yerine onların sadece oldukları haliyle biliriz – yalnızca düşünceler.
Aynı şekilde, gelecek hakkında plan veya spekülasyon yaptığımızda, düşüncelerin içeriğini sevip sevmemek yerine yalnızca düşündüğümüzün farkına varmaya başlar ve böylece, bu düşüncelerden kaynaklanan korku, endişe veya stresten de korunmuş oluruz.
Dördüncü temel olan “dhammalar”, zihinsel ve fiziksel fenomenlerin çeşitli gruplarını içerirler. Bazıları ilk üç temelde de bulunmasına rağmen kolayca tanınabilmeleri açısından ilgili gruplarda tartışılmaları daha yerinde olacaktır. İlk grup dhammalar; zihinsel açıklığın önündeki beş engel olarak tanımlanır. Bunlar, kişinin uygulama yapmasını zorlaştıran haller olan; arzu, kaçınma, tembellik, dikkat dağılması ve şüphedir. Bunlar yalnızca açık bir zihne erişmeyi engellemekle kalmaz, ayrıca yaşamımızdaki bütün acıların ve stresin de nedenidirler.
Bunları anlamak ve zihnimizden boşaltmak için dikkatli, amaçlı bir çalışma yapmak bizim en üstün yararımızadır ki sonuçta meditasyon yapmanın gerçek amacı da budur. Bu şekilde, ne zaman bir arzu hissetsek, ne zaman sahip olmadığımız bir şeyi istesek, hatalı bir şekilde arzuyu ihtiyaca çevirmek yerine sadece bunun istek veya hoşlanma olduğunu zihnimizde tasdik ederiz. “isteme.. isteme..”, “hoşlanma, hoşlanma..” diyerek duygunun ne olduğunu kendimize hatırlatırız. Arzu ve bağlanmanın stres kaynağı olduğunu ve ileride istediğimiz şeylere sahip olamadığımızda veya hoşlandığımız şeyleri kaybettiğimizde hayal kırıklığı yaratacağını görmeye başlarız.
Kendimizi kızgın hissettiğimizde, ortaya çıkan zihinsel veya fiziksel deneyimlerden dolayı üzgün olduğumuzda, veya olmayanlardan dolayı hayal kırıklığı oluştuğunda bunu “kızgınlık, kızgınlık” veya “sevmeme, sevmeme..” diyerek tanımlarız. Üzgün, morali bozuk, sıkıntılı, korkmuş, depresif hissettiğimizde benzer şekilde her duyguyu “üzülme, üzülme..”, “moral bozukluğu, moral bozukluğu..” v.b. diyerek tanımlar ve bu negatif duygusal halleri destekleyerek nasıl kendi kendimize sıkıntı ve stres yarattığımızı açıkça görürüz. Kızgınlığın negatif sonuçlarını bir kez gördükten sonra doğal olarak gelecekte ondan uzak durmaya yöneliriz. Kendimizi tembel hissettiğimiz zamanlarda “tembellik, tembellik” veya “yorgunluk, yorgunluk” diyerek doğal enerjimizi tekrar kazanabileceğimizi keşfederiz.
Dikkatimiz dağıldığında, korktuğumuzda veya strese girdiğimizde, “dikkat dağınıklığı, dikkat dağınıklığı..”, “korkma, korkma..” veya “streslenme, streslenme..” diyerek kendimizi daha odaklanmış hale getiririz. Benzer şekilde şüphe duyduğumuzda veya kafamız karıştığında kendi kendimize “şüphelenme, şüphelenme..” veya “karışık, karışık..” diyerek, sonuç olarak kendimizden daha emin hale geldiğimizi görürüz.
Bu dört temelin net olarak farkında olmak, aşağıdaki bölümlerde açıklanan meditasyon pratiğinin temel tekniğini teşkil eder. Bu nedenle, meditasyon pratiğine başlamadan önce bu teorik çerçeveyi anlamak önemlidir.
Deneyimimizin nesneleri hakkında yargılayıcı düşüncelerimizi değiştirerek, bunların yerine berrak bir farkındalık oluşturmanın önemini anlamak ve takdir edebilmek nasıl meditasyon yapacağımızı öğrenmenin ilk adımıdır.
0 notes
Text
Meditasyon Nedir ? Detaylı Anlatım !
https://bilmisler.com/meditasyon-nedir-detayli-anlatim/
Meditasyon Nedir ? Detaylı Anlatım !
Meditasyon Nedir ?
Bu konu, meditasyon pratiğinde pek veya hiç deneyimi olmayan ya da başka meditasyon türlerinde deneyimli fakat yeni bir meditasyon tekniği öğrenmekle ilgilenen kişiler için meditasyonun nasıl yapılacağına dair giriş niteliğinde bir sunum olarak hizmet etmeyi amaçlamaktadır. Bu birinci bölümde, meditasyonun ne olduğunu ve uygulama yolunda nasıl ilerlemek gerektiğini açıklayacağım. Öncelikle, “meditasyon” kelimesinin herkes için farklı anlamlar içerdiğini anlamak önemlidir. Bazıları için meditasyon, sadece zihnin sakinleştirilmesi, bir tatil veya dünyasal gerçeklerden kaçış gibi huzurlu veya keyifli bir zihin hali yaratmak anlamındadır. Bazıları için ise meditasyon, olağanüstü deneyimler veya mistik, hatta sihirli farkındalık halleri oluşturma anlamına gelir. Bu kitapta meditasyonu, kelimenin kendi anlamına dayanarak tanımlamak istiyorum. “Meditasyon” kelimesi “ilaç (medicine)” kelimesiyle aynı dil kökeninden gelir.1
İlaç kelimesi, vücuttaki bir hastalığı iyileştirmek için kullanılan bir şey anlamına geldiğinden dolayı, meditasyonun ne olduğunun anlaşılmasında kolaylık sağlayacaktır Benzer şekilde, meditasyonu, zihindeki hastalığı iyileştirmede kullanılan şey olarak anlayabiliriz. Dahası, ilacın amacının, uyuşturucular gibi insanı geçici bir zevk ve mutluluk haline çıkartıp ardından etkisini yavaş yavaş kaybedip kişiyi daha önceki kadar hasta bırakmak olmayıp kalıcı bir değişiklik yaratmak, vücüdu sağlıklı ve sıhhatli doğal haline geri getirmektir.
Aynı şekilde, meditasyonun amacı da geçici bir huzur veya sakinlik hali yaratmak değil fakat korku, stres ve yapay koşullanmalardan acı çeken zihni, kalıcı olarak huzur dolu ve sağlıklı, özgün, doğal haline geri getirmektir. Bu yüzden, bu kitaba uygun olarak meditasyon yaptığınızda, her zaman huzurlu ve keyifli hissetmeyebileceğinizi lütfen anlayınız. Derinlere kök salmış stres, korku, hiddet, bağımlılık vb. ile çalışmak ve bir anlayışa ulaşmak, özellikle zamanımızın çoğunu zihnimizin bu negatif hallerinden kaçınmak veya bastırmak için harcadığımızı göz önüne aldığımızda, bazen çok tatsız bir süreç haline gelebilir.
Meditasyonun hiçbir şekilde huzur ve mutluluk getirmiyor görünebildiği bazı zamanlar olabilir, işte bu yüzden, meditasyonun bir uyuşturucu madde olmadığının altını çizmeliyiz. Yaptığınızda sizi mutlu hissettirecek, yapmadığınızda da ısırabınıza geri döndürecek birşey değildir. Meditasyonun amacı kişinin dünyaya bakışında gerçek bir değişiklik sağlamak, zihnini berrak doğal haline geri getirmektir. Meditasyon, hayatın doğal zorlukları ile daha iyi başa çıkabilmesini sağlayarak, kişinin gerçek ve kalıcı huzur ile mutluluğa ulaşmasına imkan vermelidir.
Bu değişimi kolaylaştırmak için kullanacağımız temel meditasyon tekniği, berrak bir farkındalık yaratmak olacak. Meditasyon esnasında yaşanan her bir deneyimin o anda net bir farkındalığını oluşturmaya çalışacağız. Meditasyonda olmadığımızda, yaşadığımız deneyimleri aynı anda “iyi”, “kötü”, “ben”, “benim” şeklinde yargılayarak tepki gösterme eğiliminde oluruz ve bu da ardından stres, acı ve zihinsel rahatsızlıklarımızın artışına yol açar. Nesne hakkında net bir düşünce yaratarak, bu tür yargılamaların yerine nesneyi zihinsel etiketleme yapmadan olduğu gibi tanımayı koyarız. Çok eski fakat iyi bilinen bir meditasyon aracı olan “mantra”nın kullanımı, berrak bir farkındalığın oluşumunda etkilidir.
Mantra, genellikle doğaüstü veya ilahi bir nesne üzerine zihni odaklamak anlamında kullanılan bir kelime veya tabirdir. Fakat biz burada mantrayı bir yargı ve yansıtma olmaksızın, yaşadığımız deneyimin olduğu gibi açıkça farkında olarak, dikkatimizi sıradan bir gerçeklik üzerine odaklayacak şekilde kullanıyoruz. Mantrayı bu şekilde kullanarak, deneyimimizin nesnelerini net olarak ve onlara bağımlılık geliştirmeden ya da onlardan kaçınmadan anlayabilmemizi sağlayabileceğiz. Örneğin bedenimizi hareket ettirirken “hareket” gibi onun özünü yakalayacak bir mantra kullanarak yaşadığımız deneyim hakkında berrak bir farkındalık yaratırız.
Bir his deneyimlediğimizde, “hissetme”. Düşündüğümüzde, “düşünme”. Kızgın olduğumuzda, zihnimizde “kızgın” deriz. Acı hissettiğimizde, aynı şekilde sessizce “acı” kelimesini kendimize hatırlatırız. Yaşadığımız deneyimi doğru olarak tanımlayan bir kelime seçer ve bu kelimeyi iyi, kötü, ben, benim gibi yargıların ortaya çıkmasına izin vermeden bu deneyimin sadece ne olduğunu onaylamak için kullanırız. Mantra, ağızda veya kafamızın içinde bir kelime değil de nesnenin ne olduğuna dair basit, net bir farkındalık olmalıdır. Dolayısıyla kelime zihinde, yani nesnenin ta kendisinin oluştuğu yerde ortaya çıkmalıdır. Deneyimin somut (nesnel) doğasına zihnimizi odakladığı sürece hangi kelimeyi seçtiğimiz çok da önemli değildir.
Çok çeşidi olan deneyim nesnelerini tanımlama sürecini basitleştirmek için, deneyimi geleneksel olarak dört kategoriye bölüyoruz.2 Deneyimlediğimiz herşey bu dört kategoriden birine girecek, çalışmamızı sistematik hale getirmekte bize rehberlik edecek, hızla neyin gerçek neyin gerçek dışı olduğunu anlamamızı ve gerçekliği olduğu gibi tanımlamamızı sağlayacaktır. Meditasyon pratiğine devam etmeden önce bu dört kategoriyi ezberlemek bir gelenek haline gelmiştir. 1. Beden- Bedenin hareketleri ve pozisyonları; 2. Hisler – Fiziksel acı, mutluluk, sükunet vb. ruhsal ve bedensel duyumlar; 3. Zihin – Zihinde ortaya çıkan geleceğe veya geçmişe dair iyi veya kötü düşünceler; 4. Dhammalar – Kişinin farkındalığını gölgeleyen ruhsal durumlar dahil olmak üzere meditatörün özel ilgi alanındaki zihinsel ve fiziksel fenomen grupları, kişinin gerçekliği deneyimlemesini sağlayan altı duyumuz ve daha başka birçok şey.
Beden, hisler, zihin ve dhammalardan oluşan bu dörtlü meditasyon pratiğinin dört temelini oluşturur. 3 Bu anın farkındalığını net olarak oluşturmak için bunları kullanırız. Öncelikle beden ile ilgili olarak, her fiziksel deneyimi, oluştuğu anda fark etmeye çalışırız. Örneğin kolumuzu esnettiğimizde zihnimizde sessizce “esnetme” deriz. Büktüğümüzde “bükmek”, oturduğumuzda “oturma”, yürüdüğümüzde “yürüme” deriz. Mantrayı kullanarak, beden hangi pozisyonda ise basitçe o pozisyonun ne olduğunun farkına vararak ve de hangi hareketi yapıyorsak onun temel doğasını fark ederek, bedenimizin durumunu, olduğu haliyle kendimize hatırlatırız. Bu şekilde gerçekliğin berrak farkındalığını yaratmak için kendi bedenimizi kullanmış oluruz.
Ardından, beden ve zihinde oluşan hislere sıra gelir. Acı hissettiğimiz zaman kendi kendimize “acı” deriz. Bu durumda, öfke veya hoşnutsuzluğun yükselmesine izin vermek yerine “acı…acı…acı…” kelimesini içimizden tekrarlayarak acının yalnızca bir his olduğunu görürüz. Acının ve bundan kaynaklanan olağan hoşlanmama duygusunun iki farklı şey olduğunu ve aslında acının kendisinde bir “kötülük” olmadığını ve de -onu kontrol veya değiştirme imkanımız olmadığı için- “bizim” olmadığını görürüz. Aynı şekilde, mutlu hissettiğimiz zamanda da kendi kendimize “mutlu, mutlu, mutlu” diyerek, deneyimin gerçek doğasını kendimize hatırlatarak bunu onaylarız.
Hoşa giden bir hissi uzaklaştırmaya çalışmıyoruz. Sadece buna bağlanmamaya ve dolayısıyla hissettiğimiz şey için bir alışkanlık, bağımlılık veya şiddetli arzu hali yaratmamaya çalışıyoruz. Acıda olduğu gibi, mutluluk ve bizim ondan hoşlanmamızın iki ayrı şey olduğunu ve mutlulukta aslında “iyi” bir şey olmadığını görmeye başlarız. Görürüz ki, mutluluğa yapışmak onun uzun sürmesine değil tam tersine bittiğinde tatminsizlik ve acı çekmeye neden oluyor.
Benzer şekilde sakin hissettiğimiz zamanlarda kendi kendimize “sakin, sakin, sakin” diyerek huzurlu duygular ortaya çıktıklarında onları net olarak görür ve bir bağımlılık geliştirmekten kaçınırız. Bu yolla, huzurlu duygulara karşı ne kadar az bağımlı olursak gerçekte o kadar çok huzurlu hale geldiğimizi görmeye başlarız.
Üçüncü temel ise düşüncelerimizdir. Geçmişteki olayları hatırladığımızda, bize ister acı ister zevk versin, kendi kendimize “düşünme, düşünme, düşünme” diye tekrar ederiz. Bağlanma veya kaçınmanın ortaya çıkmasına izin vermek yerine onların sadece oldukları haliyle biliriz – yalnızca düşünceler.
Aynı şekilde, gelecek hakkında plan veya spekülasyon yaptığımızda, düşüncelerin içeriğini sevip sevmemek yerine yalnızca düşündüğümüzün farkına varmaya başlar ve böylece, bu düşüncelerden kaynaklanan korku, endişe veya stresten de korunmuş oluruz.
Dördüncü temel olan “dhammalar”, zihinsel ve fiziksel fenomenlerin çeşitli gruplarını içerirler. Bazıları ilk üç temelde de bulunmasına rağmen kolayca tanınabilmeleri açısından ilgili gruplarda tartışılmaları daha yerinde olacaktır. İlk grup dhammalar; zihinsel açıklığın önündeki beş engel olarak tanımlanır. Bunlar, kişinin uygulama yapmasını zorlaştıran haller olan; arzu, kaçınma, tembellik, dikkat dağılması ve şüphedir. Bunlar yalnızca açık bir zihne erişmeyi engellemekle kalmaz, ayrıca yaşamımızdaki bütün acıların ve stresin de nedenidirler.
Bunları anlamak ve zihnimizden boşaltmak için dikkatli, amaçlı bir çalışma yapmak bizim en üstün yararımızadır ki sonuçta meditasyon yapmanın gerçek amacı da budur. Bu şekilde, ne zaman bir arzu hissetsek, ne zaman sahip olmadığımız bir şeyi istesek, hatalı bir şekilde arzuyu ihtiyaca çevirmek yerine sadece bunun istek veya hoşlanma olduğunu zihnimizde tasdik ederiz. “isteme.. isteme..”, “hoşlanma, hoşlanma..” diyerek duygunun ne olduğunu kendimize hatırlatırız. Arzu ve bağlanmanın stres kaynağı olduğunu ve ileride istediğimiz şeylere sahip olamadığımızda veya hoşlandığımız şeyleri kaybettiğimizde hayal kırıklığı yaratacağını görmeye başlarız.
Kendimizi kızgın hissettiğimizde, ortaya çıkan zihinsel veya fiziksel deneyimlerden dolayı üzgün olduğumuzda, veya olmayanlardan dolayı hayal kırıklığı oluştuğunda bunu “kızgınlık, kızgınlık” veya “sevmeme, sevmeme..” diyerek tanımlarız. Üzgün, morali bozuk, sıkıntılı, korkmuş, depresif hissettiğimizde benzer şekilde her duyguyu “üzülme, üzülme..”, “moral bozukluğu, moral bozukluğu..” v.b. diyerek tanımlar ve bu negatif duygusal halleri destekleyerek nasıl kendi kendimize sıkıntı ve stres yarattığımızı açıkça görürüz. Kızgınlığın negatif sonuçlarını bir kez gördükten sonra doğal olarak gelecekte ondan uzak durmaya yöneliriz. Kendimizi tembel hissettiğimiz zamanlarda “tembellik, tembellik” veya “yorgunluk, yorgunluk” diyerek doğal enerjimizi tekrar kazanabileceğimizi keşfederiz.
Dikkatimiz dağıldığında, korktuğumuzda veya strese girdiğimizde, “dikkat dağınıklığı, dikkat dağınıklığı..”, “korkma, korkma..” veya “streslenme, streslenme..” diyerek kendimizi daha odaklanmış hale getiririz. Benzer şekilde şüphe duyduğumuzda veya kafamız karıştığında kendi kendimize “şüphelenme, şüphelenme..” veya “karışık, karışık..” diyerek, sonuç olarak kendimizden daha emin hale geldiğimizi görürüz.
Bu dört temelin net olarak farkında olmak, aşağıdaki bölümlerde açıklanan meditasyon pratiğinin temel tekniğini teşkil eder. Bu nedenle, meditasyon pratiğine başlamadan önce bu teorik çerçeveyi anlamak önemlidir.
Deneyimimizin nesneleri hakkında yargılayıcı düşüncelerimizi değiştirerek, bunların yerine berrak bir farkındalık oluşturmanın önemini anlamak ve takdir edebilmek nasıl meditasyon yapacağımızı öğrenmenin ilk adımıdır.
0 notes
Text
Meditasyon Nedir ? Detaylı Anlatım !
https://bilmisler.com/meditasyon-nedir-detayli-anlatim/
Meditasyon Nedir ? Detaylı Anlatım !
Meditasyon Nedir ?
Bu konu, meditasyon pratiğinde pek veya hiç deneyimi olmayan ya da başka meditasyon türlerinde deneyimli fakat yeni bir meditasyon tekniği öğrenmekle ilgilenen kişiler için meditasyonun nasıl yapılacağına dair giriş niteliğinde bir sunum olarak hizmet etmeyi amaçlamaktadır. Bu birinci bölümde, meditasyonun ne olduğunu ve uygulama yolunda nasıl ilerlemek gerektiğini açıklayacağım. Öncelikle, “meditasyon” kelimesinin herkes için farklı anlamlar içerdiğini anlamak önemlidir. Bazıları için meditasyon, sadece zihnin sakinleştirilmesi, bir tatil veya dünyasal gerçeklerden kaçış gibi huzurlu veya keyifli bir zihin hali yaratmak anlamındadır. Bazıları için ise meditasyon, olağanüstü deneyimler veya mistik, hatta sihirli farkındalık halleri oluşturma anlamına gelir. Bu kitapta meditasyonu, kelimenin kendi anlamına dayanarak tanımlamak istiyorum. “Meditasyon” kelimesi “ilaç (medicine)” kelimesiyle aynı dil kökeninden gelir.1
İlaç kelimesi, vücuttaki bir hastalığı iyileştirmek için kullanılan bir şey anlamına geldiğinden dolayı, meditasyonun ne olduğunun anlaşılmasında kolaylık sağlayacaktır Benzer şekilde, meditasyonu, zihindeki hastalığı iyileştirmede kullanılan şey olarak anlayabiliriz. Dahası, ilacın amacının, uyuşturucular gibi insanı geçici bir zevk ve mutluluk haline çıkartıp ardından etkisini yavaş yavaş kaybedip kişiyi daha önceki kadar hasta bırakmak olmayıp kalıcı bir değişiklik yaratmak, vücüdu sağlıklı ve sıhhatli doğal haline geri getirmektir.
Aynı şekilde, meditasyonun amacı da geçici bir huzur veya sakinlik hali yaratmak değil fakat korku, stres ve yapay koşullanmalardan acı çeken zihni, kalıcı olarak huzur dolu ve sağlıklı, özgün, doğal haline geri getirmektir. Bu yüzden, bu kitaba uygun olarak meditasyon yaptığınızda, her zaman huzurlu ve keyifli hissetmeyebileceğinizi lütfen anlayınız. Derinlere kök salmış stres, korku, hiddet, bağımlılık vb. ile çalışmak ve bir anlayışa ulaşmak, özellikle zamanımızın çoğunu zihnimizin bu negatif hallerinden kaçınmak veya bastırmak için harcadığımızı göz önüne aldığımızda, bazen çok tatsız bir süreç haline gelebilir.
Meditasyonun hiçbir şekilde huzur ve mutluluk getirmiyor görünebildiği bazı zamanlar olabilir, işte bu yüzden, meditasyonun bir uyuşturucu madde olmadığının altını çizmeliyiz. Yaptığınızda sizi mutlu hissettirecek, yapmadığınızda da ısırabınıza geri döndürecek birşey değildir. Meditasyonun amacı kişinin dünyaya bakışında gerçek bir değişiklik sağlamak, zihnini berrak doğal haline geri getirmektir. Meditasyon, hayatın doğal zorlukları ile daha iyi başa çıkabilmesini sağlayarak, kişinin gerçek ve kalıcı huzur ile mutluluğa ulaşmasına imkan vermelidir.
Bu değişimi kolaylaştırmak için kullanacağımız temel meditasyon tekniği, berrak bir farkındalık yaratmak olacak. Meditasyon esnasında yaşanan her bir deneyimin o anda net bir farkındalığını oluşturmaya çalışacağız. Meditasyonda olmadığımızda, yaşadığımız deneyimleri aynı anda “iyi”, “kötü”, “ben”, “benim” şeklinde yargılayarak tepki gösterme eğiliminde oluruz ve bu da ardından stres, acı ve zihinsel rahatsızlıklarımızın artışına yol açar. Nesne hakkında net bir düşünce yaratarak, bu tür yargılamaların yerine nesneyi zihinsel etiketleme yapmadan olduğu gibi tanımayı koyarız. Çok eski fakat iyi bilinen bir meditasyon aracı olan “mantra”nın kullanımı, berrak bir farkındalığın oluşumunda etkilidir.
Mantra, genellikle doğaüstü veya ilahi bir nesne üzerine zihni odaklamak anlamında kullanılan bir kelime veya tabirdir. Fakat biz burada mantrayı bir yargı ve yansıtma olmaksızın, yaşadığımız deneyimin olduğu gibi açıkça farkında olarak, dikkatimizi sıradan bir gerçeklik üzerine odaklayacak şekilde kullanıyoruz. Mantrayı bu şekilde kullanarak, deneyimimizin nesnelerini net olarak ve onlara bağımlılık geliştirmeden ya da onlardan kaçınmadan anlayabilmemizi sağlayabileceğiz. Örneğin bedenimizi hareket ettirirken “hareket” gibi onun özünü yakalayacak bir mantra kullanarak yaşadığımız deneyim hakkında berrak bir farkındalık yaratırız.
Bir his deneyimlediğimizde, “hissetme”. Düşündüğümüzde, “düşünme”. Kızgın olduğumuzda, zihnimizde “kızgın” deriz. Acı hissettiğimizde, aynı şekilde sessizce “acı” kelimesini kendimize hatırlatırız. Yaşadığımız deneyimi doğru olarak tanımlayan bir kelime seçer ve bu kelimeyi iyi, kötü, ben, benim gibi yargıların ortaya çıkmasına izin vermeden bu deneyimin sadece ne olduğunu onaylamak için kullanırız. Mantra, ağızda veya kafamızın içinde bir kelime değil de nesnenin ne olduğuna dair basit, net bir farkındalık olmalıdır. Dolayısıyla kelime zihinde, yani nesnenin ta kendisinin oluştuğu yerde ortaya çıkmalıdır. Deneyimin somut (nesnel) doğasına zihnimizi odakladığı sürece hangi kelimeyi seçtiğimiz çok da önemli değildir.
Çok çeşidi olan deneyim nesnelerini tanımlama sürecini basitleştirmek için, deneyimi geleneksel olarak dört kategoriye bölüyoruz.2 Deneyimlediğimiz herşey bu dört kategoriden birine girecek, çalışmamızı sistematik hale getirmekte bize rehberlik edecek, hızla neyin gerçek neyin gerçek dışı olduğunu anlamamızı ve gerçekliği olduğu gibi tanımlamamızı sağlayacaktır. Meditasyon pratiğine devam etmeden önce bu dört kategoriyi ezberlemek bir gelenek haline gelmiştir. 1. Beden- Bedenin hareketleri ve pozisyonları; 2. Hisler – Fiziksel acı, mutluluk, sükunet vb. ruhsal ve bedensel duyumlar; 3. Zihin – Zihinde ortaya çıkan geleceğe veya geçmişe dair iyi veya kötü düşünceler; 4. Dhammalar – Kişinin farkındalığını gölgeleyen ruhsal durumlar dahil olmak üzere meditatörün özel ilgi alanındaki zihinsel ve fiziksel fenomen grupları, kişinin gerçekliği deneyimlemesini sağlayan altı duyumuz ve daha başka birçok şey.
Beden, hisler, zihin ve dhammalardan oluşan bu dörtlü meditasyon pratiğinin dört temelini oluşturur. 3 Bu anın farkındalığını net olarak oluşturmak için bunları kullanırız. Öncelikle beden ile ilgili olarak, her fiziksel deneyimi, oluştuğu anda fark etmeye çalışırız. Örneğin kolumuzu esnettiğimizde zihnimizde sessizce “esnetme” deriz. Büktüğümüzde “bükmek”, oturduğumuzda “oturma”, yürüdüğümüzde “yürüme” deriz. Mantrayı kullanarak, beden hangi pozisyonda ise basitçe o pozisyonun ne olduğunun farkına vararak ve de hangi hareketi yapıyorsak onun temel doğasını fark ederek, bedenimizin durumunu, olduğu haliyle kendimize hatırlatırız. Bu şekilde gerçekliğin berrak farkındalığını yaratmak için kendi bedenimizi kullanmış oluruz.
Ardından, beden ve zihinde oluşan hislere sıra gelir. Acı hissettiğimiz zaman kendi kendimize “acı” deriz. Bu durumda, öfke veya hoşnutsuzluğun yükselmesine izin vermek yerine “acı…acı…acı…” kelimesini içimizden tekrarlayarak acının yalnızca bir his olduğunu görürüz. Acının ve bundan kaynaklanan olağan hoşlanmama duygusunun iki farklı şey olduğunu ve aslında acının kendisinde bir “kötülük” olmadığını ve de -onu kontrol veya değiştirme imkanımız olmadığı için- “bizim” olmadığını görürüz. Aynı şekilde, mutlu hissettiğimiz zamanda da kendi kendimize “mutlu, mutlu, mutlu” diyerek, deneyimin gerçek doğasını kendimize hatırlatarak bunu onaylarız.
Hoşa giden bir hissi uzaklaştırmaya çalışmıyoruz. Sadece buna bağlanmamaya ve dolayısıyla hissettiğimiz şey için bir alışkanlık, bağımlılık veya şiddetli arzu hali yaratmamaya çalışıyoruz. Acıda olduğu gibi, mutluluk ve bizim ondan hoşlanmamızın iki ayrı şey olduğunu ve mutlulukta aslında “iyi” bir şey olmadığını görmeye başlarız. Görürüz ki, mutluluğa yapışmak onun uzun sürmesine değil tam tersine bittiğinde tatminsizlik ve acı çekmeye neden oluyor.
Benzer şekilde sakin hissettiğimiz zamanlarda kendi kendimize “sakin, sakin, sakin” diyerek huzurlu duygular ortaya çıktıklarında onları net olarak görür ve bir bağımlılık geliştirmekten kaçınırız. Bu yolla, huzurlu duygulara karşı ne kadar az bağımlı olursak gerçekte o kadar çok huzurlu hale geldiğimizi görmeye başlarız.
Üçüncü temel ise düşüncelerimizdir. Geçmişteki olayları hatırladığımızda, bize ister acı ister zevk versin, kendi kendimize “düşünme, düşünme, düşünme” diye tekrar ederiz. Bağlanma veya kaçınmanın ortaya çıkmasına izin vermek yerine onların sadece oldukları haliyle biliriz – yalnızca düşünceler.
Aynı şekilde, gelecek hakkında plan veya spekülasyon yaptığımızda, düşüncelerin içeriğini sevip sevmemek yerine yalnızca düşündüğümüzün farkına varmaya başlar ve böylece, bu düşüncelerden kaynaklanan korku, endişe veya stresten de korunmuş oluruz.
Dördüncü temel olan “dhammalar”, zihinsel ve fiziksel fenomenlerin çeşitli gruplarını içerirler. Bazıları ilk üç temelde de bulunmasına rağmen kolayca tanınabilmeleri açısından ilgili gruplarda tartışılmaları daha yerinde olacaktır. İlk grup dhammalar; zihinsel açıklığın önündeki beş engel olarak tanımlanır. Bunlar, kişinin uygulama yapmasını zorlaştıran haller olan; arzu, kaçınma, tembellik, dikkat dağılması ve şüphedir. Bunlar yalnızca açık bir zihne erişmeyi engellemekle kalmaz, ayrıca yaşamımızdaki bütün acıların ve stresin de nedenidirler.
Bunları anlamak ve zihnimizden boşaltmak için dikkatli, amaçlı bir çalışma yapmak bizim en üstün yararımızadır ki sonuçta meditasyon yapmanın gerçek amacı da budur. Bu şekilde, ne zaman bir arzu hissetsek, ne zaman sahip olmadığımız bir şeyi istesek, hatalı bir şekilde arzuyu ihtiyaca çevirmek yerine sadece bunun istek veya hoşlanma olduğunu zihnimizde tasdik ederiz. “isteme.. isteme..”, “hoşlanma, hoşlanma..” diyerek duygunun ne olduğunu kendimize hatırlatırız. Arzu ve bağlanmanın stres kaynağı olduğunu ve ileride istediğimiz şeylere sahip olamadığımızda veya hoşlandığımız şeyleri kaybettiğimizde hayal kırıklığı yaratacağını görmeye başlarız.
Kendimizi kızgın hissettiğimizde, ortaya çıkan zihinsel veya fiziksel deneyimlerden dolayı üzgün olduğumuzda, veya olmayanlardan dolayı hayal kırıklığı oluştuğunda bunu “kızgınlık, kızgınlık” veya “sevmeme, sevmeme..” diyerek tanımlarız. Üzgün, morali bozuk, sıkıntılı, korkmuş, depresif hissettiğimizde benzer şekilde her duyguyu “üzülme, üzülme..”, “moral bozukluğu, moral bozukluğu..” v.b. diyerek tanımlar ve bu negatif duygusal halleri destekleyerek nasıl kendi kendimize sıkıntı ve stres yarattığımızı açıkça görürüz. Kızgınlığın negatif sonuçlarını bir kez gördükten sonra doğal olarak gelecekte ondan uzak durmaya yöneliriz. Kendimizi tembel hissettiğimiz zamanlarda “tembellik, tembellik” veya “yorgunluk, yorgunluk” diyerek doğal enerjimizi tekrar kazanabileceğimizi keşfederiz.
Dikkatimiz dağıldığında, korktuğumuzda veya strese girdiğimizde, “dikkat dağınıklığı, dikkat dağınıklığı..”, “korkma, korkma..” veya “streslenme, streslenme..” diyerek kendimizi daha odaklanmış hale getiririz. Benzer şekilde şüphe duyduğumuzda veya kafamız karıştığında kendi kendimize “şüphelenme, şüphelenme..” veya “karışık, karışık..” diyerek, sonuç olarak kendimizden daha emin hale geldiğimizi görürüz.
Bu dört temelin net olarak farkında olmak, aşağıdaki bölümlerde açıklanan meditasyon pratiğinin temel tekniğini teşkil eder. Bu nedenle, meditasyon pratiğine başlamadan önce bu teorik çerçeveyi anlamak önemlidir.
Deneyimimizin nesneleri hakkında yargılayıcı düşüncelerimizi değiştirerek, bunların yerine berrak bir farkındalık oluşturmanın önemini anlamak ve takdir edebilmek nasıl meditasyon yapacağımızı öğrenmenin ilk adımıdır.
0 notes