#zehirli ilişki
Explore tagged Tumblr posts
Video
youtube
Duygusal Manipülasyon
Zehirli İlişkiler
Değersizleştirme
Narsizm...
#psikoloji#duygusal manipülasyon#değersizleştirme#ruh sağlığı#narsizm#narsist#duygusal#beyhan budak#ilişkiler#zehirli ilişki
5 notes
·
View notes
Text
Anlamadığım şey ne biliyor musun sevgili dostum ? Bir kimse hayatından hiçbir şey olmamış, hiçbir şey yaşanmamış gibi davranıp gidebiliyor ve sen onu durmadan anılarda yaşatma derdindesin. Onu özlüyorsun. Sence de tuhaf değil mi ? Yani o yok. Sen olmadan devam eden bir hayatı var ve bu çok normal. Sen de mi önüne baksan artık ? Geçmişi unutsan. Herkes gibi yoluna baksan. Ama sen seversin her şeyi ajite etmeyi. Neden huzurlu bir yaşantın olsun ki ? Neden toksik olmayan insanlar tanıyıp, onlarla ilişki kurasın ki ? Sana ne lazım ? Sana senin itibarını ayaklar altına atacak ve bundan keyif alacak element uşakları lazım. Sen ne insan gibi sevmeyi bilirsin ne de insanlıktan anlarsın ! Kabul et ! O kadar zehirli insanların parmakları değmiş ki hayatına; eziyeti aşk sanıyorsun. Saçma !
3 notes
·
View notes
Text
Ben bu dünyadaki bütün güzellikleri hak ettiğime inanıyorum. Boş bir inanç değil bu. Altını pekala doldurabilirim. Zemini sağlam. Çok sağlıklı bir ilişki içerinde olacağıma da inanıyorum mesela. Zehirli bütün ilişkilerden kurtuldum. Sadece o anın gelmesini istiyorum. Gelmezse de sıkıntı yok. Durup beklediğimi düşünmeyin. Ben ilerliyorum ve böyle de gayet iyiyim. Bir noktada eşlikçim olacak ve uzunca bir süre bu böyle devam edecek. İçim şimdiden huzur dolu.
0 notes
Text
Zehirli bir ilişkiden sonra en zorlayıcı ilişki sağlıklı olanıdır.
0 notes
Text
Konya Uzman Aile Danışmanı
Toksik ilişki nedir?👉🏻Zehirli anlamına gelen toksik ilişki kavramı, çiftler arasında sağlıklı sınırların olmaması, karşılıklı saygının eksikliği ve duygusal veya fiziksel zarar veren davranışların sıkça yaşandığı ilişkileri tanımlamak için kullanılır. Bu tür bir ilişkide partnerlerden biri ya da her ikisi; karşısındaki kişiyi kontrol etmeye çalışır. Uzaktayken bile ona kendimizi kötü…
View On WordPress
0 notes
Text
1. Bir şeyi değiştirmek için çok geç olacak bir yaş yoktur.
2. Acı sandığınız kadar atlatılması zor bir şey değil.
3. Kendinizi kötü bir ilişki veya zehirli bir iş ortamında bulursanız başarılı olan tek strateji istifa etmektir. Ve hayat burada bitmiyor. Bu daha başlangıç. Ve virajın etrafında da bir çok iyi şey var...
0 notes
Text
Odak
Odaklanamıyorum. Kendimi Ankara ile ilgili düşünürken buluyorum. Halalar ve lalalar.
Yine sıkılacağım. Yine sorular. Yine olmak istemediğim ama olmak istemediğimden de tam emin olamadığım ortamlarda olmak zorunda kalacağım. Sol kolum hala ağrıyor. Yani sinir çekilir normalde. Şimdi mutad bir ağrı gibi başladı.
buna rağmen İsamda oturuşum manidar. Kendimi bu koltukta çalışmak için oturtuyorum. İsamın akşam session'ları güzelmiş. Keşke daha çok gelseydim dedim elbette. Ferah. Sakin. Cool biraz. Herkes meyvesini çıkartmış falan. Saat dokuzu on geçiyor. Bu isamdaki son günlerim mi? Arada gelir miyim? Ya da yıllar sonra tekrar mı gelirim. Son günlerim değil gibi geliyor. Ya da kendimi öyle rahatlatıyor gibiyim.
Ama ne olursa olsun, bir devrin sonu oluyor. Bir devrin sonu. Hayatımında devam ettiğini varsaydığımız süreçlerin bile ne kadar çok miladı ve sonu oluyor oysa.
Bunu bu ilişki meselesinde de görmek zor değil. İlk küfrettiğimde, ki yılını falan hatırlamıyorum artık ama işte Ekim 2022 olmalı. Vov demiştim, vov. Küfredebiliyorum artık. Bundan sonrası tepetaklak.
E öyle de oldu tabi. Küfredebilir olduysan, etmesen de küfredebilir olmuşsundur. Mesela kötülüğünü istemek. Kötülükle öğrenmesini dilemek. Gerçekten severken elin gitmez, yani benim elimin ve dilimin gitmediği zamanlar çok olmuştu. İçimden çıkmıyordu. Düşünüyordum "böyle mi öğrensin ya?" yok diyordum hemen Allah korusun esirgesin. Öyle olmasın.
Artık öyle değil.
Öyle öfkeleniyorum ki o duygunun içinde kalmaktansa bir şeylere zrar vermek, muhataba zarar vermek, onun zararını dilemek, onunla aramdaki şeye zarar vermek kendimi korumak için ilk yapılacaklar arasında beliriyor.
Benim bu sürece dair tek savunmam ise şu: böyle değildi. Seninle böyle oldu.
Öyle bir şiir var ya. Sen vurdun demiyorum ama beni vurdular.
Yani bunu demeye gerek olmamalı normalde. Biri size koşuyorsa onu görürsünüz, onun vurulduğunu da görmüş olmanız lazım. Bu söylenmek zorunda kalınıyorsa, ortada bir görmeme, kabul etmeme, anlamama vardır kesin.
Onu anlamadığımı düşünüyormuş. Mümkün. Muhtemel. Ve zerre derece sikimde değil. Çünkü zaten uğraşmıyorum. Demek seni anlamıyorum? Neden anlayacaktım? Kocam mısın, sevgilim misin? Neden anlayacağım seni?
Şimdiye kadar olan bütün anlama çabalarım ve anlamalarım nereye gitti mesela? Neyi kolaylaştırdı? Neyden dolayı bana fayda sağladı. Seni anlamanın bana tek katkısı daha fazla üzülmek oldu sadece. Seni, seninle olamayacak kadar tanıyorum, dedirtti.
Sen de benden, benimle olamayacak kadar soğu diye bekliyorum. nefret et değil tabi. Nefretini, öfkeni, herhangi bir güçlü duygunu üzerimde taşımak istemem. Böyle eline almanda, sayısız, ince ve zehirli kolunu yüzüne gözüne boynuna dolayan vahşi bir bitki olmak isterim. Aman bu neymiş diyerek kaldırıp at.
Daha fazlası değil.
Şu an bu yaptığım ağlayarak günlüğüme yazmak oluyor sanırım. Bunu ağlamadan ve sonsuz bir doğallıkla yapıyorum ve saatin dokuz buçuk olmasından dolayı yorgunluktan mı, yoksa bugun zaten çok düşünmüş olmaktan mı yoksa sadece dümdüz yazmak iyi geldiğinden mi bilmem. (Kesin sonuncusudur) İçime bir sakinlik geldi.
0 notes
Text
İnternet aşkları
Sizde takdir edersiniz ki son yıllarda birçok sey gibi aşklar da değişti.
Aslında aşkın tarifi ile başlamak var söze.
Ama her ne kadar aşk tarifi yapsam da biliyorum ki bu da göreceli günümüzde. Onun için gerek görmüyorum.
Bizim gençliğimize kiz veya erkek tavlamak denildiğinde; mahallede, okulda, çarşıda veya bilumum ortamlarda yapılan bir eylem olarak algılanırdi. Günümüzde ise gençler artık kendi aralarında muhabbet ederken ; "Geçen gün bir site keşfettim
(Tik tok)kız kaynıyor. Şimdiden msne 3 tanesini düsürdüm" veya "Kiz biliyon mu? Facebokdan beni hep eski okul ve mahalle arkadaşlarımdan olan erkekler eklemiş. Hele biri var çok şeker. Msnde de görüsüyoruz." gibi ortamlar veya cümleler akla geliyor. (Tavlamak kelimesi çok kaba!)
Velhasil, sosyalleşmek de kablolarla oluyor. Açıyorum bu gençliğe! Gerçek hayat yerine, sanal bir dünyada yaşıyorlar.
Aşk vardır ve güzeldir! Aşkın her çesidi ner zaman güzeldir.
Hele ki bu aşkın içinde hasret ve özlem varsa… Bu konuyu kısmetse bir sonraki yazımda işlemeyi düşünüyor ve hemen internet aşklarına geçiyorum.
Kilometrelerin hiç önemi yok, bağımız fiber optik. Aman Allah fiber-optik kablolara zeval vermesin! Internette tanıştınız, yazistiniz, anlaştınız. Her şey tek kelimeyle süper.
Gerçekten öyle mi acaba? Bu noktada şayet okumadıysanız lütfen Dost-Sevgili-Es Iliskileri başlıklı yazımı okumalarini rica ediyorum alt taraflarda var
Söz konusu yazimda belirttigim kriterlerle, bu internette görüştüğünüz arkadaşınız uyusuyorsa diyecek tek bir şeyim var "Yine de dikkat edin".
Hemen hemen her gün görüştüğünüz sevgiliniz hakkında bile zaman zaman "acaba doğru mu söylüyor?" süphesi içine girdiğiniz olmuştur. Peki hiç görmediğiniz biri için ne düsünürsünüz? Ya da ayda bir kez 1-2 günlügüne görüştüğünüz biri hakkında? Evet her gün msn den veya telefonla düzenli rapor alıp veriyor olabilirsiniz.Bu kez de acaba o raporlar doğru mu? şüphesi 🙂
Içinizi kararttım gibi hissttim bir an. Ama malumunuz aşkın gözü kördür.
Çoğu zaman olumsuzlukları görmeye engel perdelerle kapanmıştır.
Yazışırken düşünmeye fırsat vardır. "Söyle desem daha uygun olur." Aynı sekilde telefonda da… Oysaki Aynı anda ayni yerde, yüz yüze, göz göze olmak başkadır. Mimikler vardır. Kızaran yüzler. Kaçan bakışlar. Ya da gözlerinde kaybolmalar. Pardon duyamadım! Bunları kablolardan dolayı yaşayamıyor musunuz? Hayirlisi olsun 🙂
Peki internetten tanıştığınız birisiyle gerçek aşkı bulamaz miyiz? Gerçekten mutlu olamaz mıyız? Bu ilişki mutlu bir yuva kurmayla sonuçlanamaz mı? Dediğinizi var sayarak, cevap hakkımı kullaniyorum. Elbette bulursunuz, olursunuz, kurarsınız. İmkansız bir şey değil. Ama internet aşklarınız bir çoğunun; hüsranla, hayal kırıklıklarıyla hatta Allah korusun intiharlara kadar varan felaketlerle sonuçlanlamasi işten bile değil. Çok daha fazla dikkatli olmaniz, tabiri caiz ise "havadan nem kapmaniz" gerekir diye düsünüyorum. Özellikle kızlar demeyeceğim. Çünkü günümüzde herkes avcı olmuş, av arıyor. Avlananlarin cinsiyetinin bir önemi yok. Erkekler Selpak (kullan at) arıyor, kizlar yeşillik ($).
Hayat bu kadar zor ve acımasız mı? Evet! Ama siz yine de umutsuzluğa ve karamsarlığa kapılmayın. Her zamankinden daha fazla dikkatli olun yeterli. Belki bilmeyenleriniz olur diye özellikle avcılığı meslek edinenlerin bazı yöntemlerinden bahsedeyim. Yeni tanistiginiz birisine (cinsiyeti önemli degil [E-E,E-K, K-K] ) asla güven duyana kadar kisisel hiç bir bilgi vermeyin. Şayet güvenmediginiz veya yeni tanıştığınız birinden dosya kabul ederseniz, aşağıdakilere maruz kalabilirsiniz.
• Bastığınız her tuşu görebilir. Dolayısıyla tüm şifrelerinizi ele geçirmis olur.
• Web Kamerası kullaniyorsaniz açık olmasa bile sizi gözetleyebilir.
• Uygunsuz bir vaziyetinizi kayda alarak santaj yapmasa bile video sitelerinde yayinlayabilir.
• Bilgisayarinizdaki istedigi her türlü dosyayi çalabilir.
Bu örnekler daha da çoğaltılabilir. Ama konumuzdan sapmamak babında bu kadarı sizin bilgilerinizi tazelemeye yeterli sanırım. Eklemek istedigim bir şey de bu aldığınız dosya bir resim veya müzik dosyasi bile olabilir. Yani Çok sevdiginiz sanatçinin bir parçasinin içine de bu tip programlar gömülebilir.
Sözün Özü: Internet hayatımıza öyle bir girdi ki; neredeyse tüm saf ve temiz duygulara bile şüphe ile bakmamıza, yasantimizi saran zehirli bir sarmaşık gibi hayatımıza hükmetmeye başladı. Elbette çok büyük bilgiler ve faydalar da içermekte. Ama benim gibi ince eleyip sık dokuyanlari paranoyaklastirmasini da bildi.
Birebir görüştüğümüz kişilerin bile iki yüzlü çıktığını çok yaşadık. Ummadığımız kişilerden de çok kazık yedik. O zaman internet arkadaşlıkları özellikle sevgileri? Zor arkadaşlar çok zor. Kimin kim oldugunu çözmek çok zor. Karpuz misali; dışı yesil, içini açıp baktığında kırmızı. Hadi kırmızı olduğunu zaten biliyorsunuz. Olgun lezzetli diye bakıyorsunuz kabak çıkıyor. Manavdan fiber optiklere geri dönecek olursak; Aynası istir kisinin, msn loguna bakilmaz! diye de bir atasözünü milenyuma uyarlama cüretini de göstermis bulunuyorum. Her süslü söze, webcamden cilveli bakışlara, baby face erkege, kalbinin güzelligi yüzünden belli tipli kizlara hemen kanmayın derim
Sağlıcakla kalın 😉
118 notes
·
View notes
Text
Ne yardan ne de serden geçebildiğimiz "Toksik ilişkiler" üzerine
Sanıyorum, başlığı okuyan hemen hemen herkesin aklında az sonra bahsedeceğim ilişki modeli canlanmıştır.
Bazen her ne kadar ilişkisinden ve ilişkisinin kendisine verdiği zarardan haberdar olsa ve yakınsa da bir türlü söz konusu ilişkiye son veremeyen, ne olursa olsun vazgeçemediğini söyleyen biri ya da birilerine hayatımızın bir döneminde muhakkak denk gelmiş veya bizzat kendimiz tecrübe etmişizdir.
Henüz denk gelmediysek de belki ileride böyle bir ilişkiye tanık olabilir ya da kim bilir, bir gün kendimizi böyle bir ilişkinin içinde bulabiliriz.
Toksik ilişki nedir?
"Toksik" kelimesi, sözlük anlamı itibariyle "zehir, zehirli" anlamına gelmektedir. Haliyle "toksik ilişki" aynı zamanda "zehirli/zehirleyen ilişki" anlamına gelir.
Bu ilişki türüne "zehirli" denmesinin esas sebebi, partnerlerden en az birinin ya da her ikisinin de karşı tarafı ve ilişkiyi; sağlıklı olmayan duygu, düşünce ve davranışlarıyla düzenli bir biçimde zehirlemesidir.
Söz konusu sağlıksız duygu, düşünce ve davranışları sergileyen partner ya da partnerler, ilişkiyi uzun ya da kısa vadede olumsuz etkiler ve çoğu zaman problemlere yahut ilişkinin bitmesine (hatta belki bittikten kısa bir süre sonra sağlıksız şekilde yeniden başlamasına) sebep olurlar.
Peki toksik bir ilişkide olup olmadığımızı nasıl anlarız?
Toksik bir ikili ilişki modelinde sergilenen davranışlardan bazıları şunlardır:
Karşı tarafın duygu, düşünce ve değerlerini hiçbir şekilde önemsememek, kale almamak ya da bunlara karşı sözlü ya da fiziksel olarak saldırganca davranmak, sağlıklı şekilde tartışmayı becerememek.
Karşı tarafı kendisine bağlı/bağımlı hale getirebilmek için strateji ve taktik uygulamak, alınan iletiye geri dönüş sağlamamak.
İlişkide probleme yol açtığı düşünülen davranışların onarılması/düzeltilmesi hakkında konuşmamak ve problemleri biriktirmek, zamanı gelince ortaya yüklü şekilde koymak ve çözülmesini beklemek.
İletişimde karşı tarafın söylediklerini kendi lehine çarpıtarak konudan sapmak.
Karşı tarafın duygularını sömürmek, ajitasyon yapmak, gaslighting ve manipülasyon uygulamak.
Güvensizlik yüzünden karşı tarafı sürekli şekilde yalan söylemekle suçlamak.
...
Bunlar ve bunlar gibi birçok davranış, ilişkiyi toksik bir hale getirmekle kalmayıp halihazırda toksik olan bir ilişkiyi ise ya kısır döngüye ya da çıkmaza sürükler.
Nihayetinde ya ilişki son bulur ya da benzer problemler yaşamaya mahkum şekilde sürebildiği kadar sürmeye devam eder.
Peki toksik bir ilişkideysek ne yapmalıyız?
Eğer toksik bir ilişkide olduğumuzu düşünüyorsak; ilişkide hem bizim hem de partnerimizin ne gibi problematik davranışlar sergilediğini durup düşünmemiz ve sonrasında bunların onarılabilir olup olmadığına karar vermemiz gerekir.
Bu kararı verdikten sonra eğer içinde bulunduğumuz ilişkinin toksik olduğunu ve buna partnerimiz kadar kendimizin de sebep olduğunu düşünüyorsak, bir şeyleri onarmaya/iyileştirmeye kendimizden başlamamız gerekir.
Genellikle bu iyileştirmemiz gereken şeylerin başında da partnerimizle olan "iletişimimiz" gelir.
Ancak eğer toksik ilişkiye sebep olanın yalnızca partnerimiz olduğunu düşünüyorsak; karşımızdaki kişi iletişime açık olduğu müddetçe, ilişkide problem çıkmasına yol açan tüm duygu, düşünce ve davranışları, açık ve net şekilde izah edip bunları birlikte çözmek istediğimizi anlatmamız gerekir.
Karşımızdaki kişi iletişime kapalı ve problemler hakkında konuşma taraftarı değilse burada anlamamız gereken iki önemli nokta vardır:
Partnerimiz toksik ilişkiden, kaostan beslenen bir ruh emici olabilir. Bu yüzden iletişime, çözümlere kapalıdır ve her zaman mevcut durumu korumaya, kurtarmaya ve sürekli gönderdiği karışık sinyallerle, tutarsız davranışlarla manipüle ederek toksik bir ilişkiyi sürdürmeye çalışır.
Bizi sevdiğini iddia ettiği için olası bir problem çözme aşamasında ilişkinin sona ermesinden korkuyordur.
Bu her iki durumda da yapabileceğiniz en iyi şey iletişimsizlikten öyle ya da böyle kurtulmak olur.
Çünkü partneriniz iletişime kapalı olduğu müddetçe toksik bir ilişki asla onarılamaz ve iyileşemez.
Karşınızdaki kişi problemleri konuşarak çözme taraftarı değilse, sürekli üstünü kapatıp, görmezden geliyorsa ya da en az sizin kadar ilişkinizi kurtarmak için çabalamıyorsa, bakın ne diyeceğim;
Boşverin gitsin.
Bazen böyle bir ilişkiye son vermek ve zaten halihazırda iletişime kapalı olan biriyle az buçuk kurabildiğiniz iletişimi de tamamiyle koparmak, kendiniz için alabileceğiniz en iyi kararlardan biridir.
İlişkiye son verin ve iletişimi tamamen koparın.
Daha sonrasında iletişime açık olduğunu iddia ederek size geri dönüş yapsa, yeniden ilişki kurmak istese bile; (bu eğer sadece bir vaatten ibaretse) kaldığınız yerden devam ettiğinizde kısır bir döngüye ya da çıkmaza girebileceğinizi, aynı problemleri tekrar tekrar yaşayabileceğinizi unutmayın.
11 notes
·
View notes
Text
Beni cennetten sürdüler.
Öyle bir tatile ya da başka bir ülkeye gönderir gibi, hatta kendi ülkesine bir zanlıyı iade eder gibi de değil. Baya baya bir laneti def eder gibi.
Dünyaya kustular.
Kendime hiçbir yer bulamamışlığımı biraz da dünyada çekmem gerekiyordu. Tüm senaryosuyla, tüm kavramlarıyla baştan sona.
İyi gözükenlerde bile.
Zehirli his sarmaşıkları, ilik kurutan ilişki ağları, iyiliklerini sömüren yapılaşmalarla birlikte bir insanın hem yerde hem gökte sahip olabileceği tüm duyularla, tüm yönlerden defalarca tecavüze uğramasından başka bir şey değil işte.
Artık son durak olarak kovdular beni buraya.
Neyse içelim..
9 notes
·
View notes
Note
Merhaba Hayatimin en kötü anlarından bir tanesini buraya yazmak istedim. Seninle paylaşıp yorum yapmanı istedim belki de. Çok sevdiğim ve çok sevildiğim kişinin hayatından çıktığım saatlerdeyim. Düşündüm, ağladım, mantıklı bir yol bulmam gerekiyordu. Ve gitmek en sağlıklı yoldu. Kalbimde birisi varken bir başkası ile konuşmak neden kötü izlenim yaratıyor ki? Birinin desteğini almak ve onunla atlatmak kötü bir şey olmamalı. Canım yanıyor. Yedi yıllık bağımlılığım bu günden sonra bitiyor. Onu severken, onu isterken kendimi unuttum ben. Ona göre hayat belirledim. İnsan biraz da kendini sevmeli bana kalırsa. Kendime haksızlık ettiğin koca bir yedi sene var. Kendimi sevmeye ve yeni bir hikaye yazmaya gidiyorum artık. Zehirli sarmaşıklarımdan kurtulmam ve nefes alman gerekiyor
İnsanın kendisini bulma arayışına gitmesinin çok daha anlamlı olduğu kanaatindeyim, çünkü insan kendisini unutup başkasını sevemez diye düşünmekteyim. Bir ilişkide en az iki kişi vardır ve bu iki kişi arasında bir duygu akışı cereyan eder, bir kişi kendini unutup akış sadece tek odakta olursa, orada bir ben ya da öteki kalmazsa, burada artık ilişki de yoktur ki çünkü ortada olan yalnızca tek bir kişidir. Yani sevecek bir sen olmadıktan sonra orada olan bir sevgi de değildir artık diye düşünmekteyim. Birini sevmek, sevilme talebinden bağımsız düşünülemez ancak kişi kendini atlayıp sevilme talebini hor görürse ortaya koyduğu tam olarak nedir? Biriyle olabilmek için önce orada olabilmek gerekmez mi?
6 notes
·
View notes
Text
Hayat
-Eski blogumu tekrar buldum, oraya yeni yazdığım yazı-
Merhaba ben,
Burayı kaybettim sanmıştım, yıllar sonra tekrar bir şekilde ulaşabilmek güzel, İnsanın kendi tarihine şöyle bir göz gezdirmesi, ilginç bir deneyim,
Ben o insanlar değilim artık, ama şu anki ben olmam sürecinde uğradığım kişiliklerin şu anki bendeki etkisi o kadar büyük ki, eski çok yakın arkadaşlarıma selam çakıyorum sanki, beni anlamaya en çok yaklaşabilecek eski dostlarıma.. Şu anki beni görseler inanmayan gözlerle bakar ve gururlanırlardı biliyorum, sizi yerde bırakmadım dostlarım, emekleriniz karşılığıyım ben :)
Eskiden kendime ilginç bir acıma duygusuyla, egomla kavga ederek, seyrek de olsa yer yer nefret dolu bir kibirle, çok daha fazla zamanda ise devasa bir kaygıyla ve umutsuzlukla bakardım. Çaresiz gözlerle, her zaman iç huzurumdan fersah fersah uzak olacağımı zannederek, kurtuluşum imkansız gibi düşünerek. Hayat kötü bir yerdi ve bu asla alışılacak ve kabullenilecek bir şey değildi o zamanlar..
Zamanında o dibine kadar yaşadığım zehirli aşkın üzerimdeki etkileri tabii bunlar biraz da, ama öyle olmasaydı da bir şekilde aynı evrelerden geçerdim gibi geliyor; kısaca, bitmek bilmeyen bir işkence gibiydi. Büyümek değildi çürümekti bu; hatta hayat herkesin başına gelen iğrenç bir şakaydı, hiç komik olmayan kalitesiz soğuk bir trajikomedi. Özgüvenim darmadağındı, o yaşlardaki belki de çoğu insan gibi. Bilincim ise daha yeni oturuyordu, bu da biraz çocukluğumun mirası. Geçmişime her baktığımda zehirli ve depresif bir nostalji kaplardı içimi. İçinde yaşarken berbat hissettiğim anlara o andan dönüp baktığımda bile güzel gelirlerdi gözüme, çünkü sanki hep kötüye gidiyordum. Ve asla daha iyiye gidemeyeceğimi adeta “biliyordum”. Bu blog içimi her zaman kapkaranlık bir acıma ve yitik bir hüzün duygusuyla doldurmuştur.
Velhasıl kelam, şu anda kendimi doğru yolda hissediyorum, doğru büyümeyi ve hayatı daha doğru kavramayı yavaş yavaş öğreniyor gibiyim, Çocukluğumda yaşadığım şeylerin de hiç kolay olmadığını kendime itiraf edebilecek duruma geldim. İçimde hep birileri “hayır ya bi olay yok sakin ol önemli değil bunlar, yaşadıkların eften püften şeyler, insanlar neler yaşıyor abartma” diyerek kandırmak istiyordu beni. Çünkü ciddiyetini kavrasam asla kaldıramazmışım o zamanlar, bunu sonradan anladım. O içimde davetsizce beliren korumam, beni doğru zamanda o kadar iyi korumuş ki, ona karşı iliklerime kadar hissettiğim bir minnetle doluyum.. İşini bitirdiğindeyse, hala ondan bana kalan sesler içimde yankılanmaya devam ettiğinden, sonrasında bana iyi gelmemeye başladı bu korumalar. Ama korkuyordum işte, o da artık konuşmuyordu ama ben dersini çok iyi çalışmış ezberlemiş bir öğrenci gibi, karşılaştığım her soruya onun ağzından cevaplar veriyordum. Artık ihtiyacım yok bu kendini, duygularını, ihtiyaçlarını, o insan tarafını aşırı hafife alan seslere, onlara elveda demek de oldukça zor.. Onlarsız ne yapacağım bilmiyorum ama bana iyi gelmiyordu, bunu bir kere kabul ettim artık, geri dönüşü olmayan bu farkındalık bana veda etmek için yeterli cesareti verdi.. Kendime acımadan diyorum ki şu anda, artık yüzleşebilirim bana olan her şeyle, tüm karanlıklarımla yüzleşebilirim. Bu esnada kahrolmaya da hazırım, canımın acımasına da, hıçkırarak ağlamaya da. Atlatabilirim veya atlatamam bilmiyorum ama hepsi geçecek. Tüm duygular insana dair ve hepsi geçiyor. Sonunda atlatırım bir şekilde, hepsine hazırım.
Deneyimlediğim ölü bir büyümek değil, çürümek değil şu an hissettiğim. Duygularımla aramı düzelttim, daha da mühimi kendimle aramı, dolayısıyla hayatla da. Ben neyim? Ruhum muyum? Duygularım mıyım? Düşüncelerim miyim? Hiçbiri değilim, e öyleyse neyim bunu bile önemsemeden. Ben neysem neyim, cevabını bilmiyorum ama beni seviyorum, bu sevgi olabildiğine sağlıklı ve karşılıksız bir sevgi olsun diye uğraşmaya emek verecek yerim var içimde. Bu, “oldu bitti işte, oldum ben” denecek bir ilişki değil tabii, sadece her yönümle kendime temas etme çabam artık daha da derinlemesine. Bazen yine kendimden nefret ederim, ama hep düzelteceğim aramızı, ve başka kimseyle olan ilişkimi de daha önceye koymamaya çalışacağım. Çünkü kaybolmak çok zor. Kendini tekrar bulduğunda ise soğuktan donmak üzere, aç ve hasta bir sokak kedisi gibi görmek kendini! Kendime ne yaptım ben diye kahrolmak o kadar, o kadar acı ki… Artık o minik kediye karşı şefkatimi ve sahipliğimi eksik etmemeye çalışacağım, benden başka kimsesi yok ki.. Çocukluğumdan bana kalan, duygularını küçümseyen sesleri aşmamda yine ikinci bir büyük aşk hikayesinin etkisi var, yine sonu iyi bitmeyen bir tecrübe, hatta sadece sonu değil başından en sonuna kadar derbeder geçen, can sıkacak kadar bana sonsuz gelen işkence gibi bir süre.. Çok yıprandım yine, yaşlandırdım kendimi.. Ve aslında bu kadar acı olmasına gerek olmayan tokat gibi bir ders aldım yine. Umarım bu dersi unutmam, aynı hataları tekrar tekrar yaparak çar çur etmek istemiyorum hayatı.
Önümde öyle ya da böyle hala uzun bir yol var. “Tamam/bütün” hissettiğim anları çoğaltmak üzerine uğraşılar silsilesi olarak görmeye başladım bu yolu, belirsizliklerle dolu bu hayatı. Amacım hayatı daha çok hissetmek oldu sanki, bu bana oldukça yerinde bir niyet gibi geliyor. Hayat anlamlı bir yer olmak zorunda değil, ve nitekim bence anlam kavramının karşılığı bile yok. Sadece içinde dalgalanalım bakalım, ona karışmaya, onu güzelleştirmeye ve daha çok hissetmeye çalışarak geçecek olan gelecek yıllara sükunetle bakalım.
Masum minik kediyi ise, bir daha savunmasız ve sevgisiz bırakmamaya çalışarak.
Hayata,
3 notes
·
View notes
Text
black snake oil
black quack remedy nedir ne işe yarar ve kullanici yorumlari. (okumadan alma)
black snake oil orjinali nerede satilir, black quack remedy eczanelerde varmi, black quack remedy kullananlar ne diyor, black snake oil nasil kullanilir ve etkisini ne zaman başlar ? tüm bu sorular ve daha fazlasi için yazimizi okumaya devam ediniz.. günümüzde çiftler arasinda cinsellik çok büyük sorunlara yol açmaya başladilar. çiftler cinsellik konusunda çok büyük beklenti içerisindeler. bu beklentiler karşilanmayinca mutsuz bir cinsel ilişkinin yani sira önüne geçilemez psikolojik sikintilarda oluşabilmektedir. bu psikolojik sikintilar ise mutsuz evlilikler yaratmaya başlamiştir. ülkemizde boşanma nedenleri arasinda hatiri sayilir bir yüzdeye sahip olan cinsel yaşamda yer alan sikintilar aslinda ciddi bir mesaj vermektedir.
teknolojinin gelişmesi ile birlikte sağlik sektörününde gelişmesi kaçinilmazdir. bu nedenden dolayi fix erkekler fix de kadinlar için artik çok pratik çözümler yer almaktadir. özellikle cinselliğin ilişkileri etkilemesi ve evlilikleri boşanma aşamasina getirmesi nedeni ile ciddiye alinmasi gerekmektedir. child yillarda erkekler arasinda yaygin olan penis küçüklüğü ile ilgili ürologlar birçok açiklama yapmaktadir. bu konunun utanilacak bir durum olmadiğini düzeltilebilecek bir sorun olduğunu sürekli olarak yinelemektedirler. ne yazik ki erkeklerin bu nedenden dolayi doktora başvurmadiğini ve sorunlarindan dolayi utanç duyduklarini da dile getirmektedirler.
ancak artik utanç duymaya gerek kalmadan bu sorunun ortadan kalkmasi mümkündür. black snake oil büyütücü ile birlikte cinsel hayatinizda yeni bir sayfa açmaya hazir olacaksiniz. şimdi sizlere black snake oil büyütücü krem hakkinda bir takim bilgilerden bahsedelim. bu yazimizi okuduktan sonra black quack remedy penis büyütücü hakkinda her şeyi öğrenebileceksiniz.
black snake oil resmi satiş sitesi için tiklayiniz
sağlik sektöründe yillardan beridir bilinen durumlar vardir. bunlarin başinda akrep, yilan ve başka türlü zehirli hayvanlarin zehirlerinden üretilip insan sağliğina faydali robust getirilen ilaçlardir. gelişen teknolojiden en çok etkilenen ve kendini geliştiren sektör sağlik sektörüdür. black snake oil büyütücü krem ise kara yilan yaği olarak bilinmektedir. kara yilan yağinin eski tarihten günümüze kadar gelen bir popüleritesi olduğu tüm uzmanlar tarafindan bilinmektedir. eski zamanlarda yaralanmalarda kullanilan kara yilan yaği günümüzde teknoloji ile birlikte daha farkli sağlik sorunlarina engel olmaya başladi. kara yilan yağinin rahatlatici ve hizli etkisi ile birlikte çokça tercih edilmektedir. kara yilan yağindan üretilen black quack remedy ise ülkemizde satişa sunulan kind penis büyütücü krem olma özelliğini taşimaktadir.
black snake oil etkisi
her şeyde olduğu gibi black snake oil büyütücüde de düzenli kullanim çok önemlidir. düzenli ve sistematik kullanimlar sonrasinda 3 aylik bir sürede 3 ile 5 cm arasinda büyüme vaat etmektedir. kişiden kişiye göre etkilerinde değişiklik gösterdiği söylenmektedir. penise sürüldüğü zaman yanma ve kaşinma gibi sorunlar meydana getirebilir. bu durum çok ciddi bir durum değildir. başiniza geldiğinde endişe etmenize gerek yoktur. black quack remedy penis büyütücü diğer büyütücü kremlerin aksine kalici bir büyüme vaat etmektedir. özellikle hakkinda yapilan olumlu yorumlarin çoğunluğu bu yöndedir. düzenli olarak kullanilmayan ürünler sonucunda etkisini neredeyse hiç göstermemektedir.
black snake oil nasil kullanilir ?
black snake oil büyütücü krem sabah ve akşam olmak üzere günde iki defa kullanilmalidir. ereksiyon
halinde kuru bir penisin üzerine uygulandiktan sonra 20 dakika beklenmelidir. penise uygulanan black quack remedy penis büyütücü krem daha sonra mutlaka yikanmalidir. krem yikanmadan cinsel ilişkiye girmek tavsiye edilmez. oral ilişki sonrasinda partnerinizin sikinti yaşamasi muhtemeldir. ürünü kullandiğiniz sürece bu tarz ilişkiden kaçinmaniz gerekmektedir. ayarli kapaklar şeklinde satilan black quack remedy penis büyütücü her basiminda elinize gelen yağ kadar kullanimi yapilmalidir.
black snake oil içeriği
ürün içerisinde dünyanin en zehirli yilani olarak bilinen kara mamba'nin yaği bulunmaktadir. en zehirli yilanin yağindan elde edilen ve etkisi çok büyük hastaliklara karşida kullanilan bu yağin kişilere hiçbir zarari bulunmamaktadir. doğadan uyarici etkisi olan bitkilerle etkileşimi ile üretilen black quack remedy penis büyütücünün bazi durumlarda kullanilmasi tavsiye edilmez.
black snake oil kimler kullanamaz
egzama, sedef, bazik dermatit, seboreik dermatit gibi bazi deri hastaliklari olanlarin kullanmasi tavsiye edilmez. ayrica 18 yaşindan küçüklerin de kullanmasi sakincali olabilir.
kullanici yorumlari ne yönde
black snake oil büyütücü ile ilgili kullanici yorumlarini tabi ki firmalarin resmi siteleri üzerinden inceleme de bulunmadik. resmi siteler bazi durumlarda olumsuz yorumlari eleyebiliyor olumlularini ise ön planda tutarak satiş pazarlamalarini gerçekleştiriyor. dünyanin önde gelen anket ve analiz sistemlerini incelediğimizde henüz çok büyük bir olumsuzluk gelmese de black quack remedy kullanan bazi kullanicilarin sigara ve alkol konusunda diğer kullanicilari uyardiği görülüyor. sigara ve alkolün cinsel konularda isteksizlik yarattiği belirtilirken doğal olarak ürününde etki etmediği konusunda yorumlar bulunmaktadir. ülkemizin önde gelen eleştiri forumlarina baktiğimiz zaman ise 10 yorumdan 2 sinin olumsuz olduğunu görüyoruz. nötr yorumlara baktiğimizda hiç etkinin olmadiğini belirten kullanicilar galiba sahte ürün aldim şeklinde yorumlar birakmaktadir.
aldiğim black snake oil sahte mi ?
resmi satiş siteleri üzerinden alişveriş yapmadiysaniz eğer bu sorunuzun cevabi yüzde 60 oraninda evet olacaktir. black quack remedy penis büyütücü krem ülkemizde satişa sunulan kind penis büyütücü olmasi sebebi ile birçok alanda sahtelerinin piyasada olduğu belirtilmektedir. sahte ürünler incelendiğinde içeriğinde yer alan kara yilan yağinin yüzde 1 oraninda bile olmadiği tamamen kimyasallar ile desteklendiği görülmektedir. sağlik konusunda child çare olarak görülen bu ürünün sahtesinin kullanilmasi doğal olarak daha kötü sonuçlara ve deri hastaliklarina neden olabilmektedir. web üzerinde yapilan yorumlari incelediğinizde insanlarin sahteleri ile nasil bir imtihan içerisinde olduğunu görmeniz muhtemeldir.
günümüzde artik çok büyük sorun oluşturan cinselliğin alternatif yöntemleri olduğu gibi bu yöntemleri kötü amaçli kullanan insanlarin ve yatirimcilarin olduğunu bilmekte fayda var. özellikle çin'de eczanelerde bile satilan su yilanlarindan üretilen yağlarin bu amaçla kullanildiği ama hiç bir etkisinin olmadiği bilinmektedir. black snake oil büyütücü krem ile ilgili birçok satişin olduğu ve ürün içeriğinde hiçbir maddeye yer verilmemesi sahtesini ayirt edebilmeniz için önemli bir etkendir. black snake oil içeriğinde yer alan tüm bilgiler siz ürünü aldiktan sonra geç olabilmektedir. bu sebeple resmi satiş sitelerinden alişveriş yapmaniz sizin için daha doğru bir tercih olacaktir. black quack remedy penis büyütücü resmi adresine buraya tiklayarak gidebilir ve gönül rahatliği ile alişverişinizi yapabilirsiniz.
black snake oil resmi site kandirmacasi
bu konuda gerçekten çok fazla site olduğunu belirtmekte fayda var. özellikle resmi site ve resmi ecza satiş noktasi adi altinda satiş yapilan sitelerin çoğunun aldatmaca olduğu kesindir. bu sebeple araştirmalarinizi güvendiğiniz siteler üzerinden yapmalisiniz. satiş yapan sitenin geçmişi sizin için çok önemli olacaktir. türkiye resmi satiş sitesi için buraya tiklayip güvenle sipariş verebilirsiniz. ürün hakkinda detayli bilgilerin yer almadiği, içeriği hakkinda bilgi vermeyen sitelerden kaçinmaniz orijinal ürünü almaniz konusunda sizlere fikir verebilmektedir. eğer iyi bir araştirmaci iseniz internet üzerinden ürün fiyatlari konusunda bir kiyaslama yapabilirsiniz. kimine göre bu kiyaslamalar bile artik eskisi gibi verimli olmasa da en azindan sizlere bir fikir verebilir. penis küçüklüğü ve kalinlaşmama sorunu artik utanilacak bir durum değildir. alişverişlerinizde gizlilik esas alan resmi site sizlere iyi bir cinsel hayatin başlangicini sunmaktadir.
https://www.facebook.com/Black-Snake-Oil-100753207998688/
http://lifewizsupplements.com/black-snake-oil/?lang=tr
https://black-snake-oil-19.webself.net/
https://sites.google.com/site/blacksnakeoilyorumlar/
https://medium.com/p/black-snake-oil-ab9b643c756c
https://bit.ly/2kMrn5h
http://lifewizsupplements.com/ace-pill/?lang=th
1 note
·
View note
Video
youtube
mühendis bir beyle ilişki yaşamak nasıl bir şey görün bakayım. adamın beyni 1 ve 0′dan oluşan algoritmayla çalışıyor. hata paylarını hesaba katarak sosyal hayatını yaşıyor, tamamen mantık çerçevesinde konuşuyor ve kurallara aşırı uyuyor ama tıkalı lavaboyu 1,5 günde açabilmiş çünkü onun bir formülü, ispatı, yazılı bir metni yok, tamamen deneyimle sabit.
aslında bu adamın içinde birazcık kötülük olsa birlikte dünyayı nizama sokabiliriz ama suratından belli melek gibi adam, çocukların ağlamasını falan seviyor. bana, yere çöp atanı zehirli okla öldürmeyi hayal edecek, iyi mızrak kullanabilen, parası olan ve hinlik dolu birisi lazım. mesela gumball’da margaret sincaplara fıstık veriyor ama fıstıkları kafeine bulamış, bütün sincaplar kafayı yiyip millete saldırıyor, parkı cehenneme çeviriyor, bu beni büyülemişti çünkü zekice ama nedensiz çünkü margaret yaradılıştan kötüydü. ben böyle bir şey demiyorum. ben hayat tarafından kötüleştirilmiş, hinleştirilmiş birinden bahsediyorum. yaya yoluna park eden arabaların üzerinden tankla geçen belediye başkanı gibi.
6 notes
·
View notes
Photo
PDR NE OKUR? | Steven Levenkron - Çalınan Yarınlar ° ° °👉🏼 Cinsel istismar vakalarını sıkça duyuyoruz ve verilen tepkiler genelde acımak, üzülmek, istismarcıya lanetler yağdırmak ve 2 gün sonra unutmak oluyor. Çoğu mağdurun etrafında onu anlayan ya da ona tedavi imkanı sunan kaç kişi var acaba? Anlamak ve yardımcı olmak yerine maalesef bu tarz olayların üstü kapatılmaya çalışılıyor. Bu yüzden mağdurların çoğu yaşadıklarını paylaşamıyor, içindeki zehri akıtamıyor ve bu zehir onlarla beraber büyümeye devam ediyor. Sonuç; ‘Çalınan Yarınlar!’.. . . 👉🏼 “Zehirli yeraltı sularının aktığı bir yere küçük bir fidan dikerseniz, kökleri suya erişene dek büyür. Ağacın köklerinden yapraklarına tüm gelişimi bu kirlenmiş su tarafından şekillenecektir. Gövdesi bodur kalacaktır, kabuğu bozulacaktır ve nihayetinde ağaç, tuhaf yapraklar ve hastalıklı meyveler verebilir. Bu ağacı, yapraklarını ve meyvelerini hepimiz fark edebiliriz ama kaçımız onun büyüdüğü toprağı kirleten suyu sorgular?” . . Cinsel istismar da tıpkı bu zehirli su gibidir. Kişi bu suya maruz kaldığında bedeninden, zihninden ve ruhundan zehrini kolay kolay atamaz. Bazı vakalarda zihin acı verdiği için zehri de zehrin etkilerini de hatırlamaz, bastırır. Bu yüzden etkilerinin sebebi çoğu zaman anlaşılmaz. Bu su arındırılmadıkça kişi onla büyür ve yarınları da bulanıklaşır. Ummadığı anlarda sızar suyun zehri dışarı. Kişi çoğu zaman baş edemez bu zehirle ama zehir çeşitli yollarla da olsa kendini göstermeye devam eder. Yeme bozuklukları, depresyon, içe kapanma, insanlardan ve hayattan soyutlanma, güvensiz, çaresiz, değersiz ve yetersiz hissetme, sağlıklı ilişki ve iletişim kuramama, cinsel bozukluklar ve kendine zarar verme gibi.. Ah bi bilinse tüm bu sorunların kaynağının o zehirli su olabileceği ve suyun da arındırılabileceği (psikoterapi gibi yöntemlerle). İşte bu noktada toplum olarak bilinçlenmeye ve başta çocukları bilinçlendirmeye, eğitmeye çok ihtiyaç var. Bu kitap okunarak okutularak başlanabilir mesela. 🤗 #cinselistismar #çalınanyarınlar #okudumbitti #kitaptavsiyesi #kimneokudu #books #pdrneokur #tedavi #terapi #kitapönerisi #cinselistismarahayır - #regrann https://www.instagram.com/p/BtFmwcLhkMi/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=m85lzkkldyl1
#cinselistismar#çalınanyarınlar#okudumbitti#kitaptavsiyesi#kimneokudu#books#pdrneokur#tedavi#terapi#kitapönerisi#cinselistismarahayır#regrann
3 notes
·
View notes
Text
Her şeyden önce, sevgi iki kişi arasında ortak bir yaşantıdır. Ama ortak bir yaşantı olması, ikisi için de benzer bir yaşantı olduğu anlamına gelmez. Bir seven vardır, bir de sevilen. Ama bunlar başka başka diyarların insanlarıdır. Sevilen çoğu zaman sevenin içinde uzun zamandır saklı duran sevgi için yalnızca bir uyarıcıdır. Her nasılsa, seven de bilir bunu. Ruhunda sevgisini eşsiz bir duygu olarak algılar. Tuhaf, yeni bir yalnızlık duymaya başlar. Ona acı veren de bu duygudur işte. Bu yüzden, sevgisini elinden geldiğince içinde barındırmalı, kendisine yepyeni bir iç dünya yaratmalıdır. Kendisiyle bütünleşen, yoğun, tuhaf bir dünya... Şunu da ekleyelim: Söz ettiğimiz bu seven kişinin nişan yüzüğü almak için para biriktiren bir delikanlı olması gerekmez. Seven kişi erkek, kadın, çocuk ya da yeryüzünde yaşayan herhangi birisi olabilir.
Sevilen de her türlü tanımlanabilir. En olağandışı kişiler bile sevgi için bir uyarıcı olabilir. Eli ayağı tutmayan bir büyük-büyükbaba yirmi yıl önce bir gün öğleden sonra Cheehaw sokaklarında gördüğü tuhaf bir kızı hâlâ seviyor olabilir. Bir rahip, kötü yola düşmüş bir kadını sevebilir. Sevilen, düzenbaz, saçı başı pislik içinde, hatta kötü alışkanlıklar edinmiş birisi olabilir. Evet, seven de herkes kadar görebilir bunu; ama sevgisinin gelişimini zerre kadar etkilemez böyle olması. En sıradan birisi coşkun, ateşli ve bataklıktaki zehirli zambaklar kadar güzel bir sevginin nesnesi olabilir. İyi yürekli birisi gerek amansız gerek rezilce bir sevgiyi uyarabilir. Abuk sabuk konuşan bir deli, başkasının yüreğinde yalın, duygulu bir şiir yaratabilir. Demek ki, sevginin değerini, özgünlüğünü yalnızca seven belirler.
İşte bunun içindir ki çoğumuz sevilmektense sevmeyi yeğleriz. Hemen herkes seven durumunda olmayı ister. Derin bir gizeme dayanan acı gerçek ise sevilmenin çoğu kişi için katlanılmaz bir durum olduğudur. Sevilen korkar, nefret eder sevenden. Üstelik haklıdır da, çünkü seven sevdiğini durmadan çırılçıplak soymaya çalışır. Seven, sevdiğiyle ilişki kurmaya can atar, bu ilişki ona yalnızca acı bile verse.
"Küskün Kahvenin Türküsü" - Carson McCullers
1 note
·
View note