healynnie
deniz
95 posts
grace is what matters. in anything.✨
Don't wanna be here? Send us removal request.
healynnie · 5 years ago
Quote
Beni seviyor mu? Benden daha çok sevdiği bir başkası var mı? Benim sevdiğimden daha çok seviyor mu beni? Aşkı ölçmek, sınamak, denemek ve kurtarmak için aşka yönelttiğimiz bütün bu sorular belki de her şeyin yanısıra aşkı kısaltmaya da yarıyor. Belki de sevemememizin nedeni çok sevmek istememiz, yani karşımızdaki kişiden hiçbir istekte bulunmaksızın, ondan onunla birlikte olmaktan başka bir şey istemeksizin kendimizi ona verecek yerde ondan bir şey (aşk) talep etmemizdir.
Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği, Milan Kundera
4 notes · View notes
healynnie · 5 years ago
Quote
Yaradılış Kitabı'nın en başında bize Tanrı'nın insanoğlunu balıklar, kuşlar ve tüm yaratıklar üzerinde egemenlik kursun diye yarattığı söylenir. Yaradılış Kitabı'nı yazan insandı elbette, at değil. Tanrı'nın insana hayvanlar üzerinde egemenlik kurma iznini verip vermediği pek belli değil. Daha akla yakın olanı, insanın inekle at üzerinde kurduğu egemenliği kutsasın diye Tanrı'yı yaratmış olması. Evet, bir geyiği ya da ineği öldürme hakkı insanoğlunun üzerinde görüş birliğine vardığı tek şey, en kanlı savaşlar arasında bile.
Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği, Milan Kundera
0 notes
healynnie · 5 years ago
Text
Bir savaş tutsağı gibi teslim olan kişi aynı zamanda silahlarını da bırakmak zorundadır. Gelebilecek darbeye karşı daha baştan savunmasız olduğu için de darbenin ne zaman geleceğini merak edip durmaktan kendini alamaz. Franz için aşk sürekli bir darbe bekleyişi idi.
Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği - Milan Kundera
1 note · View note
healynnie · 5 years ago
Text
Duygularımızı yalnız ölümün uyandırdığına dikkat ettiniz mi? Bizden yeni ayrılmış dostlarımızı ne kadar severiz, değil mi? Ağızları toprakla dolup hiç konuşmaz olmuş hocalarımıza ne kadar hayranızdır! Saygı o zaman çok doğal olarak gelir, belki de tüm yaşamları boyunca bizden bekledikleri o saygı. Ama biliyor musunuz niçin ölülere karşı hep daha dürüst ve daha cömertizdir? Nedeni basittir! Onlara karşı bir yükümlülüğümüz yoktur.
Düşüş - Albert Camus
6 notes · View notes
healynnie · 5 years ago
Text
Ve ben bu gece yaşamın belirli bir saydamlığı karşısında artık hiçbir şeyin önemi kalmadığı için ölmek istenebilmesini anlıyorum. Bir insan acı çeker, mutsuzluk üstüne mutsuzluğa uğrar. Katlanır bunlara, yazgısını benimser, iyice yerleşir içine. Saygı görür. Sonra, bir akşam, hiç: bir zamanlar çok sevdiği bir dostuna rastlar. Dostu biraz dalgın konuşur onunla. Evine dönünce, adam kendini öldürür. Sonra gizli dertlerden, bilinmeyen dramdan söz edilir. Hayır. İlle de bir neden gerekirse, dostu kendisiyle dalgın konuştuğu için öldürmüştür adam kendini. Böyle işte, dünyanın derin anlamını duyar gibi olduğum her seferde, onun basitliği şaşırttı hep beni.
Tersi ve Yüzü - Albert Camus
5 notes · View notes
healynnie · 5 years ago
Text
O gün, birdenbire, duvarın dibinde, çok yakınımda, bir karasineğin yaşamının son dakikalarını yaşadığını gördüm ve duydum.
Onu ürkütmemek için yere oturdum. Hiç kımıldamadım.
Koskoca evin içinde onunla yapayalnızdım. O zamana kadar sinekleri hiç düşünmemiştim; onlara lanet okumalarım dışında kuşkusuz. Sizler gibi. Sizler gibi ben de tüm dünyanın baş belası olan, vebayı ve kolerayı taşıyan o yaratıktan dehşet duyacak biçimde yetiştirilmiştim.
Onun ölüşünü izlemek için yaklaştım.
Bahçenin nemini almış kum ve çimento içinde tutsak kalma tehlikesini gördüğü o duvardan kurtulmak istiyordu. Bir sinek nasıl ölüyor, onu izledim. Uzun sürdü. Ölüme karşı savaşıyordu. Belki on, belki on beş dakika sürdü, sonra durdu. Yaşamı sona ermiş olmalıydı. Orada kalıp onu izlemeyi sürdürdüm. Sinek, onu ilk gördüğümdeki gibi duvara yapışık kaldı, oraya gömülmüş gibi.
Yanılıyordum: henüz yaşıyordu.
Orada durmayı, onu izlemeyi sürdürdüm, umutla, yaşamaya yeniden başlayacağı umuduyla.
Benim oradaki varlığım, o ölümü daha da korkunç kılıyordu. Bunu biliyordum, ama kaldım. Görmek için. Ölümün sineği yavaş yavaş nasıl kuşatacağını görmek için. Bir de bu ölümün nereden geldiğini görmek için. Dışarıdan mı, duvarın derinliğinden mi ya da zeminden mi, anlamak için. Hangi karanlık gecenin içinden geliyordu; yeraltından mı, yoksa gökyüzünden mi, yakındaki ormanlardan mı, yoksa belki de çok yakınındaki, henüz bir ad verilmesi olanaksız hiçlikten, benden belki, sonsuzluğa katılmak üzere olan sineğin izlerini bulmaya çalışan benden geliyordu.
Nasıl bittiğini bilmiyorum. Kuşkusuz, sonunda gücü tükenen sinek yere düştü. Duvara tutunan bacakları ayrıldı. Ve duvardan düştü. Hiç bilmiyorum, oradan uzaklaşmamın dışında. Şöyle dedim kendi kendime: 'Delirmeye başladın.' Ve oradan uzaklaştım.
Yazmak - Marguerite Duras
0 notes
healynnie · 5 years ago
Text
Bir kitap nedir, bilmiyorum. Kimse de bilemez. Ama elinize bir kitap aldığınızda biliyorsunuz. Elinizde hiçbir şey yoksa, yalnızca var olduğunuz kadarını bildiğiniz gibi, henüz ölmediğinizi bildiğiniz gibi biliyorsunuz.
Yazmak - Marguerite Duras
0 notes
healynnie · 5 years ago
Text
Kendimizi yok etme fikri, buna ulaşma yollarının çokluğu, kolaylığı ve yakınlığı sevindirir ve ürkütür bizi; zira kendimiz hakkında geri dönüşsüz bir şekilde karar verdiğimiz o hareketten daha basit ve daha korkunç bir şey yoktur. Tek bir anda bütün anları ortadan kaldırırız; bunu Tanrı bile yapamazdı. Fakat palavracı iblisler olduğumuzdan sonumuzu erteleriz: Özgürlük gösterişinden, kibrimizin oyunundan nasıl vazgeçebilirdik ki?..
Çürümenin Kitabı - E. M. Cioran
5 notes · View notes
healynnie · 5 years ago
Text
Hangi günahı işledin de doğdun? Hangi suçu işledin de varsın? Acın da kaderin gibi sebepsiz.
Çürümenin Kitabı - E. M. Cioran
29 notes · View notes
healynnie · 5 years ago
Text
Tanrı, kansızlığımızın ürünü olabilirdi ancak: Sallantılı ve çarpık bir suret. O yumuşak, iyi, yüce ve doğrudur. Ama aşkınlığa hapsedilmiş bu gül suyu kokulu karışımda kendini bulan var mıdır ki?
Çürümenin Kitabı - E. M. Cioran
0 notes
healynnie · 5 years ago
Text
Bu hiçlik, bu bütün, hayata bir anlam veremez, ama hiç değilse hayatı, olduğu hal içinde sürdürür: Bir intihar etmeme hali.
Çürümenin Kitabı - E. M. Cioran
0 notes
healynnie · 6 years ago
Text
Erkek, Lillian'ın sabit, sarsılmaz aşkına yan gelip yatmıştı, oysa kadın başını yaslayabileceği, gün doğumunda dönebileceği sabit bir aşktan yoksundu.
"Ateş Merdivenleri" - Anaïs Nin
0 notes
healynnie · 6 years ago
Text
"O katılıktan, duygusuzluktan ölecek... bense aşırı hissetmekten. Biri kapıyı çaldığı zaman, bana tahtaya değil de yüreğime vuruyormuş gibi gelir. Her darbe doğruca yüreğime ulaşır."
"Ateş Merdivenleri" - Anaïs Nin
0 notes
healynnie · 6 years ago
Text
"Onda aşkın yerini iştah almış," diye düşündü Lillian. "'Seni seviyorum,' demiyor, 'sana ihtiyacım var,' diyor. Yaşamımız bir tren garı, bir sirk kadar kalabalık. Beni duygulandıran şeyleri o hissetmiyor bile: Onda yürek diye bir şey yok. İşte bu yüzden benimki de ölüyor; yüreğim bu gece atmayı kesti; bu adam duygusuzluğuyla yüreğimi yavaş yavaş katlediyor."
"Ateş Merdivenleri" - Anaïs Nin
1 note · View note
healynnie · 6 years ago
Text
Jay bir başkasının ruh hallerini asla tahmin edemez, kestiremezdi; bir tek kendisininkilerden haberdardı. Kendi duyguları öyle yoğun ve gürültücüydü ki, dünyasını bütünüyle dolduruyor, onu diğerlerine karşı sağırlaştırıyordu. Onun bu balina iriliğindeki benliğinin, balina şişkinliğindeki egosunun karanlık kovuklarında Lillian'ın yaşamayı, soluk almayı becerip beceremediği Jay'in umrunda bile değildi.
"Ateş Merdivenleri" - Anaïs Nin
0 notes
healynnie · 6 years ago
Text
...Jay'in ona her sahip oluşunda, her seferinde, onu bir kez daha terk ettiğini hissediyordu. Bu erkekle hiçbir temas sürekli değildi.
"Ateş Merdivenleri" - Anaïs Nin
1 note · View note
healynnie · 6 years ago
Text
He thought about alone in Constantinople that time, having quarrelled in Paris before he had gone out. He had whored the whole time and then, when that was over, he had failed to kill his loneliness, but only made it worse, he had written her, the first one, the one who left him, a letter telling her how he had never been able to kill it... How when he thought he saw her outside the Regence one time it made him go all faint and sick inside, and that he would follow a woman who looked like her in some way, along the Boulevard, afraid to see it was not she, afraid to lose the feeling it gave him. How everyone he had slept with had only made him miss her more. How what she had done could never matter since he knew he could not cure himself of loving her.
"The Snows of Kilimanjaro" - Ernest Hemingway
0 notes