#yontma
Explore tagged Tumblr posts
iamtufy · 2 years ago
Text
İnsan dünyaya canlı olarak gelir, amacı insan olarak ölmektir. Bu bağlamda dünyaya ham gelmiş olan kendisini yaşadığı sürece yontar ve insan olmaya çalışır. Bu bağlamda her insan aslında kendi kendisinin zanaatkarıdır. En büyük zanaati ise kendisidir. Bizler kendi kendimizin zanaatkarı ve aynı zamanda kendimizin en iyi zanaatiyiz. İyi bir zanaatin ölçütü işlevini yerine getirip getirmediği ile ölçülür. Bizlerin işlevi insanlıktır. Ortaya çıkardığımız zanaatimiz işlevini yerine iyi getirebiliyorsa bizler iyi birer zanaatkar oluruz. Ancak getiremiyorsa maalesef pek becerikli bir zanaatkar sayılmayız. (okuyan kişinin kötü tavır ve davranışlarında insanlığa dahil olduğunu bilmesini, ve zanaatin değerini buna göre ölçmesini isterim.) Şimdi hepimiz kendimize soralım, iyi bir zanaatkar mıyız yoksa kötü mü?
0 notes
muhibbi · 9 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Bir heykel gibi yontularak ilerliyor insan. Keskilerle, denilebilir ki hayat bir heykeltraşvari kendini yontma yolculuğudur. imtihanla, kederle, hayal kırıklıkları ve nedametle mesela. Olduğu gibi kalmıyor ki kimse; herkes dönüşecek. En yerinde şekli kazanmak için daha nice kesikler atılacak bedenlerimize. Yaşıyorsan kesiklere de hazır olmalısın.
25 notes · View notes
dramatik-buluntular · 15 days ago
Text
Sonra seni gördüm hançer pazarında. Memelerini keskin kargılarla çizen mor bakışlı adamların arasındaydın. Hançer pazarında keskinlik geçmişi dolu kadınların saçlarında denenir Ne çok mezar vardı gözlerinde Ne çok yıldız çadırı, ne çok yontma kalemi, ne çok ölüm
6 notes · View notes
kalemineiyibak · 2 years ago
Text
Zindan Aşk: No 1209
Merhaba Tanrım!
Bu mektubum sana... Seneleri hayra yoran hasretlerin mezar taşına yazılan bir keşkeyim; hayatımın imdatlarına tutunup serde geçmişi, közde kendimi yaktım.
Merhaba, Tanrım!
Ateşkes ilan ediyorum, gözyaşımın takvim harbine. Akıp giden gözyaşlarım gecenin medarıiftiharıdır. Yarattıklarını yine başka kullar için yaratmışsın, haddim olmadan kendime o aşkı ısmarladım. Gökte kayıp yıldızların ayıp yıldızları oldum. Vermedin ya, onu bana; temiz yarattığın yarınların dikeni ona batmasın, canı sağ olsun.
Merhaba, Tanrım!
Gönlüm üşüyor. Soğukta kaldı sevdanın, ayaza teslimiyet çağrısı yaptı, kaç bin odasından yaralı çıktı, biliyorsun. Sen her şeyi bilensin, gücü yetensin, kalemin dergahından çıkıp sultan-ı yegah perdesi olmaya çalıştım; o, sözü bana gelmez, başı sonu bilinmez sevda harımın. Yanmak hep nev-i şahsıma münhasırdı; öteden beri. Cehennemin kapısı bende sadelik niyetine açıldı, röpdaşambırıyla karşıladı beni; senin bana yazdığın kader. Arsız viskimi yudumlarken ben, saadet tecritine; onun kokladığı o güllerde ben soldum.
Merhaba, Tanrım!
Çok sevdim, biliyorsun. Saatim hep ona günahı beş geçti. İstedim; yanmak ikimize ait olsun. Yanacaksak közdeki güneşim o olsun. Affet beni Tanrım! Hakkım olmayanı istedim senden, gözlerimin yağmurları da özür diliyor senden. Sen bu kalbi yangınlara mı verdin? Yanıyor, çok yanıyor... Mutluluğun ona bensiz uğradığı o evde esamem okunmuyor.
Yollar, girdabın mührü hadisesinden ve bir taşın pahalıya kaçmaz yangı düzeninden şimdi gözlerimi yakıyor. Ne vakit oldu, bu kadar hor dökmedim gözyaşlarımı...
Merhaba, Tanrım!
Yakarış istikametimde onu bekliyor gölgem. Ben, suçsuzum. Mutluluk resmi bir kıyafette hüzün geçidimden elleri boş geçti, gölgesinin mahzun yanına sarılmak istiyorum. Peki, Tanrım; sana da, kadere de, ona da peki... Susuyorum. Kabul iskemlelerinden düşüyor bedenim, yerde yatanın ben olduğuma gölgem dahi inanmıyor. Masallarda ayakkabısını düşüren bir sorunum ben, daha fazla yük olmam. Prensin seçtiği o ayakkabı ayaklarıma vurur.
Merhaba, Tanrım!
Sesinin can pınarından sular seller gibi akmak vardı onun aşkına. "Aşkım" kelimesine ayaklarımı uzatmak vardı, gözlerinde doyum sofralarının en leziz ikramlarını tatmak ve dudaklarında canıma kavuşmak vardı... Olsun... Kulunu, benden ayrı yaşamaya teslim etmişsin. Benim merhabam ona hep hoşça kal kalır.
Durumum, düğüm Tanrım!
Eteklerimde zil çalan mutluluk, es verdi hayata. Artık ayağa kalkmalıyım. Bu geceler, Tanrım... onun mutluluk, benim ölüm gecelerim... Ecelin yontma hakikatlerinde sürgün aşkıma monte bir acı inşa edişim; bu geceler... Ayağa kalkmam gerek, gücümü bulmam gerek. Bütün gereklilik kiplerinde bir zorunluluk inşası şimdi bende; yaşamın esrik ve eksik her harfi.
Kabulüm, kabulün; Tanrım. Yokla bakalım, gönlümün cebini; o, hiç kalmış mı?
Fazla mı, Tanrım? Affet, ne olur affet. Ceplerimde yırtıklar, varıp susuşlarımda bir gerçek o var.
Gidiyorum, Tanrım. Umudun fişini çekmeye.
Eğer bir gün onu bana gönderirsen aynı adresteyim.
Onu hep sevmeler sokağı, zindan aşk no 1209.
Anladın, beni; Tanrım.
Haydi, kapattım bu gecenin de hüzün ışıklarını...
Dilara AKSOY
36 notes · View notes
doriangray1789 · 2 years ago
Text
Tarihin tüm aldatıcı gerçekleri ve tereddütlerini aydınlığa çıkarmak için efsanevi bir Taş Devri ekonomisi gerekiyor. Rahipler yerine şamanlar, lord'lar yerine ozanlar, polis yerine avcılar, yontma taş devri miskinliğinin toplayıcıları, kan gibi zarif, bir alamet peşinde anadan üryan yahut kuşlar gibi boyalı, dengelenmiş aşikar varlığın dalgası üstünde, saatsiz an-ı daimde. '' Bu sözler asıl adı Peter Lamboin Wılson olan Hakim Bey'in, T.A.Z: Geçici Otonom Bölge, Ontolojik Anarşi,Şiirsel Terörizm kitabından. Özellikle teoloji ve mistisizm alanlarında birikimi olmayan zekaların, hazmetmekte güçlük çekeceği kaya parçaları ile dolu bu kitap. Fakat yazım dilinin akıcılığı konusunda her bir zihin zorlanamadan kendini bir nehrin itici gücüne bırakmış gibi hissedecektir. Hakim Bey der ki; '' Galeriler güzelliği metaya çevirirler. Bankalarsa hayal gücü’nü dışkı ve borca. sⒶtırlarda buluşmak dileğiyle..
Tumblr media
7 notes · View notes
akilfikirgezegeni · 4 months ago
Text
Dünya değiştirmesi vaki olan her insanın yalnız bir odada kalabilmesi gerekir. Oda nedir? Odanın içindeki oda nedir? Yalnız başına bir müddet küçük bir odada kalabilmeli insan... En azından kendini sınamalı bilenmiş ölüme... Çağımızın amansız hastalığı yalnız kalamayan insanların yarattığı heyecan, kalabalık içinde bulunma zorunluluğu, hep bir ötekine bahanelenme, hep kendine yontma lafı sözü. Ne demişti Tarkovski? ""Kendinizi, kendinizle zaman geçirmeyi yalnızlık sanmayacağınız şekilde yetiştirin." içaforiz
0 notes
aykutiltertr · 8 months ago
Video
youtube
Delalım - Truva ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Hicaz Anonim Halay Diya...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/U38dQqiarVk ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Delalım - Truva ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Hicaz Anonim Halay Diyarbakır Düğünü) MAKAM HİCAZ YÖRESİ DİYARBAKIR Diyarbakır yoluna le toydum düştüm toruna Bu sevdalar boşuna le delalım delalım Siverek sularına le bak gözümün yaşına le Bu sevdalar boşuna le delalım delalım Bazı köşkü bahçalar yar oturmuş saz çalar O yarın kaşı gözü le ciğerimi parçalar Delalım delalım delalım delalım "Diyarbakır türküleri" kategorisindeki sayfalar Bu kategoride yer alan toplam 47 sayfanın 47 adedi aşağıdadır. A Adil Efendi Ağlama Yâr Ağlama B Bahçada Yeşil Çınar Başındaki Puşu mudur Başındaki Tellere Bir Ceket İsterem Bir Güzel ki On Yaşına Girince Bu Gece Handayım Bülbülün Kanadı Sarı (Diyarbakır) C Cahar Attım Dubara Cahar Attım Şeş Oynadım D Dağdan Kestim Değenek Dağlar Dağımdır Benim (Diyarbakır) Diyarbekir Şad Akar Dumanlı Yayla Başı E El Ele Ver Gidek Puruthanaya Esmerin Ağı Gerek Eydim Kavak Dalını Eğdim Söğüt Dalını F Fincanın Etrafı Yeşil H Hangi Bağın Bağbanısan Hani Davulunuz Hani Haram Sudan Atladım Haydi Gidak Toyuna Hele Yâr Zalım Yâr Her Nereye Baksam Yüzün Görünür K Kalemi Kaşta Koydun Kar mı Yağmış Diyarbakır'ın Dağına Kar Yağar Kar Üstüne Karanfil Eken Bilir Karanfilsin Tarçınsın Kerpiç Kerpiç Üstüne Kurdum Binayı Kırklar Dağının Düzü M Maden Dağı Dumandır Makaram Sarı Bağlar Mardin Kapı Şen Olur Mavi Bağlar Başına N Nare Esvab Yıhıyor Nazey O Odasına Girdim Fincan Elinde S Saçaklıkta Kilim Var Sen Gideli Üç Gün Kaldı Bayrama Silmedin Göz Yaşımı Sürme Beni V Vallahi O Yârdır Ç Çaldığın Saza mı Yanam Çay İçinde Döğme Taş Diyarbakır Madde Tartışma Oku Değiştir Kaynağı değiştir Geçmişi gör Araçlar Vikipedi, özgür ansiklopedi Bu madde şehir hakkındadır. İl için Diyarbakır (il) sayfasına bakınız. Başlığın diğer anlamları için Diyarbakır (anlam ayrımı) sayfasına bakınız. Koordinatlar: 37°55′N, 40°12′E (Harita) Diyarbakır Şehir Diyarbakır'ın Türkiye'deki konumu Diyarbakır'ın Türkiye'deki konumu Ülke  Türkiye İl Diyarbakır İdare • Belediye Başkanı Ayşe Serra Bucak Küçük (DEM Parti) Rakım 660 m Zaman dilimi TSİ Alan kodu 412 Plaka kodu 21 Resmî site Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Diyarbakır (Osmanlıca: دیاربكر‎; Diyarbekir,[1][2] Kürtçe: Amed,[3][4] Zazaca: Diyarbekır[5]), Türkiye'nin Diyarbakır ilinin merkezi olan şehirdir. Üzerinde tarihi Diyarbakır Kalesi'nin bulunduğu Dicle Nehri kıyısında yüksek bir plato çevresinde yer alan şehir, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesinin yüzölçümü bakımından Şanlıurfa'dan sonraki ikinci büyük şehridir.[6] Karasal iklimin hâkim olduğu şehirde yazlar son derece sıcak ve kurak geçer iken, kışlar ise soğuk, sert ve yağışlı geçer.[7] Diyarbakır,[8] yaklaşık 9000 yıllık tarihi bir geçmişe sahiptir. Yontma Taş ve Mezolitik devirlerinde şehrin çevresindeki bazı mağaralarda yaşanmış olduğu, yapılan arkeolojik araştırmalar ile anlaşılmıştır. Eğil-Silvan yakınlarındaki Hassuni Mağaraları ve Dicle kolları üzerinde, Ergani yakınlarındaki Hilar Mağaraları'nda bu çağa ait birtakım kalıntılar tespit edilmiştir. Son yapılan arkeolojik kazılarda ise, Ergani ilçesi yakınlarında bulunan, Neolitik Dönem'e tarihlenen ve MÖ 8000-6000 yılına ait olduğu düşünülen Çayönü yerleşkesi ve benzeri tarihi örnekler, şehrin geçmişinin canlılığını bir kez daha ortaya koymuştur.[9] Tarih boyunca Amida, Amid, Kara-Amid, Diyar-Bekr, Diyarbekir gibi adları alan kent, Güneydoğu Anadolu'nun tam orta bölümünde, El-Cezire denilen, Mezopotamya'nın kuzey kısmında yer almaktadır.[9] Şehrin kent merkezinde, MÖ 3000 civarında Hitit ve Hurri-Mittani egemenliği yaşanmıştır. MÖ 1260 yılına kadar süren bu egemenlikten sonra sırasıyla Asurlular, Aramiler, Urartular, İskitler, İran'daki Medler, yine Antik İran'daki Ahamenişler (Persler), Büyük İskender'in komutasındaki Makedonyalılar, Selevkoslar, Partlar, Ermeniler, Roma İmparatorluğu, Sasani İmparatorluğu ve Bizans İmparatorluğu şehre hâkim olmuşlardır. İslam'ın doğuşundan ve Peygamber Muhammed'in ölümünden sonra, Ömer döneminde İslam ordusu Diyarbakır'ı ve çevresini fethetmiş ve Halid bin Velid, Diyarbakır'a giren ilk Müslüman kumandan olmuştur. Diyarbakır böylece bir eyalet olarak İslam Devleti'ne bağlandı. Dört Halife Dönemi'nden sonra Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler ve Mervaniler bu kente sahip olmuşlardır.
0 notes
kitapmagarasi · 1 year ago
Text
Tumblr media
ZAMAN MAKİNESİ ~ H. G. WELLS
🧟‍♂️🧟‍♀️🧟Biz insanlığın hep ileriye gittiğini düşünüyoruz. Wells, bu kitabında okuyucuyu ‘Peki ya işler ters giderse n’olur? Ya gerçekten ilerlemiyorsak? Ya ileride bütün teknolojiyi kaybedersek?’ sorularını düşünmeye itiyor. Her gün ölümlü olduğunu görmezden gelir gibi yaşayan insan, bir gün sahip olduğu tüm imkanları kaybedip yontma taş devrine geri dönebileceği ihtimalini de düşünmeyi ihmal eder. Wells, bu ihtimali görmezden gelmeyen istisnalardan birisidir. 🌻Yorumun devamı için link
0 notes
erkanxarslan · 5 years ago
Photo
Tumblr media
#alacaoluk #köy #balta #odun #samanlık #usta #yontma #village #ax #wood #haystack #master #chipped. #erkanarslan (Gönen) https://www.instagram.com/p/B5xh0pzp4Zv/?igshid=1r1kqrvzouog3
0 notes
adimadimcin · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Beijing Oyma Porseleni Çin, porselenin anavatanı. Ülkede porselenle ilgili binlerce sanat formu var. Bunlar arasında oyma porselen, çok özgün bir tür oluşturuyor. Porselen oymacılığı, yeşim oymacılığı ile taş oymacılığından türemiş bir zanaat. Porselen oymacılığı ilk olarak Song Hanedanlığı döneminde ortaya çıktı ve Qing Hanedanlığı’nın son döneminde gelişti. Perdahlı yüzey, üzerine çeşitli desenler, şiirler veya her ikisinin birden nakşedilmesiyle anında üç boyutlu hale geliyor ve bu işlem porselene bir bakıma ruh veriyor. #beijing #pekin #yontma #oymacılık #ustalık #çinmürekkebi #çinsanatı #figür #işleme #çinresmi ##qingdynasty #hanedanlığı #ChenYongchang #adanmışlık #manevikültürmirası #gelenekselsanatlar #KırmızıKöşklerinRüyası #çaydanlık #BaochaiKelebeklereHayranOluyor #budist #tema #porselenpano #porselen #perdahlı #ruhkatmakbudur #üçboyutlu (China) https://www.instagram.com/p/B5V9vaQKbF5/?igshid=1szvxjjj8sq87
0 notes
imlebeni-blog1 · 6 years ago
Photo
Tumblr media
By @barisakbali Eudald de Juana, Floransa'da yaşayan ve çalışan bir Katalan sanatçıdır. İnsan formunun temsilini soyut formlarla ağaçtan yontuyor. #sanat #sanatimle #art #artwork #kimimle #heykel #heykeltraş #yontma #ağaç #collage #collageart #mixedmedia #paint #painter #sculpture #sculpturepainting #sculptureart https://www.instagram.com/p/BxmXur7l33n/?igshid=t08xz39hb6ny
0 notes
delitay · 3 years ago
Text
Özgür Özel denen yontma taş devri soytarısı, sana diyor hocaefendi...
Ağzına sağlık hocam.
🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
HAYIRLI CUMALAR.
19 notes · View notes
1zumi-daere · 3 years ago
Text
Pt.1
STORM BRİNGER-(FIRTINA GETİREN)
"Geç kaldın, küçük kardeşim"
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Gece ormanında kötülük (günah) ha- kimdi. Hiçbir ülkede ya da dönemde ge- ce ormanının kötü olmadığı bir zaman olmamıştı. Kötülük farklı şekillerde gelirdi.
Bazen sizi yutan karanlık gibi, bazı zamanlar da yolunuzu kaybetmenize neden olan bir labirent . Ve bazen aç bir canavarın dişlerindeki salya.
O zamanlar bir ışıktı ormanın kötülüğü, turuncu bir ışık.
Dinlenmemiş müziğe sarılıp dans eden sinsi bir ışıltı.
Ateş.
Geceleyin her yaratığı korkutacak bir delik
Bu bir orman yangınıydı.
Ağaçlar kuru bir çığlık sesiyle yakıldı. İnsanların aksine alevler hiçbirşeyi sevmez ya da beğenmez. Şikayet etmeden istediklerini yerler ve kötülük yaptıkları kadar bizim gibi büyürler.
Sabah olduğunda orman sıkıcı bir kömür yığınından başka birşey değildi. Orman böyle ölecek. Hayata gelmesi yüz yıldan fazla sürecek
Ormanı bıçaklayarak öldüren fail yangı- nın ortasında yatıyordu. Bir yolcu uçağı- nın enkazı, çift motorlu rotor kanatları hala dönüyordu.
Uçak az önce düştü.
Kırık gövde, kanatları çıkarılmış halde ortadan ikiye ayrılıp bir mezar taşı gibi dik olarak yere yapışmıştı.
Çevredeki köylüler yangını söndürebil- mek ve hayat kurtarabilmek için toplan- maya başlamışlardı ama yüzleri bir anda umutsuzluk ile kaplandı. Enkaza bakılın- ca herhangi birinin sağ kurtulması pek olası değildi.
Uçağın gövdesi yırtılmış ve alevlerin sıcaklığına maruz kalmıştı. Metal şap gibi delici bir ses çıkardı. Alevler uçağın içine sıçramış gibi görünüyordu. Eğer uçakta yürüyor olsaydınız muhtemelen ayakka- bınız erir ve yere yapışırdı. Köylüler çaresizce enkazı incelemeye başladılar.
Bir çocuk (oğlan) enkaza doğru yürüyor- du, yakındaki köyden bir çocuk. Tomruk için bir balta taşıyordu.
[tomruk: budanmış bitkiye yapılan kesim/yontma işlemi]
Ağaçları kesmek için yanında getirmiş- ti ki yangının yayılmasını önleyebilsin. Ama sadece yetişkinleri taklit ediyordu. Küçük balta büyükbabasının bonzai sini kesebilecek gibi bile gözükmüyordu.
Yinede çocuk enkaza yaklaştı. Hayatta kalanlar olabilirdi. Eğer onları kurtarırsa daha sonra yetişkinlerden büyük övgüler alırdı. Kendini genç bir kahraman olarak hayal ederken kalbi göğüsünde çarpıyor- du resmen.
Bu hırsı ölümcül oldu. Enkaza yapışmış olan demir kapılardan biri çıktı ve çocuğun üzerine düştü. Çevredekilerin yardım edicek zamanı yoktu. Demir kapı, yüksek hava akışına dayanacak kadar ağır ve sağlamdı.
Biri bir çığlık attı. Demir kapı, çocuğun kafasını ezicekti ama böyle birşey olmadı
Bir el demir kapıyı tuttu ve durdurdu. Bu el köylülerdern birinin eli değil, çelik kapının içinden, yolcu uçağının içinden çıkan bir eldi.
Elin sahibi sakin bir sesle "Sonunda geldik" dedi.
Uçaktan mavi takım elbiseli uzun boylu bir adam çıktı. Avrupalıydı, muhtemelen yirmili ya da otuzlu yaşlarındaydı. Etra- fındaki alevlere rağmen soğuk bakıyordu gözleri, yıkılan uçak harap olmasına rağmen üzerinde tek bir çizik dahi yoktu.
Mavi takım elbiseli genç demir kapının ardındaki çocuğa seslendi "Bir yolcu uçağını indirmenin bu kadar sarsıntılı olabileceğini bilmiyordum tecrübe her şeydir-yani, iyi misin?."
"Teşekküre gerek yok. İnsan hayatını korumak ve kurtarmak benim g��revim. Böyle bir yerde kalırsanız incinirsiniz. Bu kapı birkez açıldığında düşecek ve yerine geri konulamayacak gibi görünüyor."
"Huh?, Ne?" diye şaşkınlık içinde baktı çocuk. Bu sırada mavi takım elbiseli genç olduğu yerden atlayarak yere indi ve etrafına bakındı.
"Buda ne?, bu harici bellek veri tabanın- da yoktu. Japon havaalanları oldukça fazla ağaçlarla dolu, ancak Japonya, arazisinin büyük bir yüzdesini ormanların kapladığı, doğa bakımından zengin bir ülke olmasına rağmen bu mantıksız değil mi?. Bu şantiyeyi seçmek mantıksız değil mi?. Yol yok bu yüzden görev yerine kadat yürümek zorundayız."
Genç adam ciddi bir yüzle çenesini eğdi.
"Uhm...Sen...?" Çocuk koryuyka sordu "Sen...Nesin sen?."
"Oops..afedersiniz!. İnsan toplumunda kendinizi tanıtmamak kibarlık değil, değil mi?" Genç adam bunu söyledi, ve göğsünden siyah bir nişan çıkardı. Çocuk ortasındaki gümüş amblemi okuyamadı.
"Avrupa Kriminal Polis Teşkilatının müfettişiyim ve profesyonel ekipman olarak kullanılıyorum. Model numaram 98F78195 ve dünyadaki hehangi bir polis teşkilatındaki parlak mühendis Dr. Wollstonecraft tarafından inşa edilen ilk insansı otonom yüksek hızlı bilgisaya- rım. Kod adı Adam, Adam Frankenstein"
"Keşke sizinle tanışabilseydim- ama izin verirseniz bu makinenin bir görevi var."
Genç adam önünde eğildi ve tam gitmek üzere iken omzunun üzerinden arkasına baktı ve sordu;
"Ah, bu arada Nakahara Chuuya adında birini tanıyor musun?."
Tumblr media Tumblr media
:)
Çeviride bir hata gördüyseniz söyleyin lütfen düzeltmeye çalışacağım. <3
3 notes · View notes
dramatik-buluntular · 6 years ago
Text
sonra seni gördüm hançer pazarında. memelerini keskin kargılarla çizen mor bakışlı adamların arasındaydın. hançer pazarında keskinlik geçmişi dolu kadınların saçlarında denenir ne çok mezar vardı gözlerinde ne çok yıldız çadırı, ne çok yontma kalemi.
14 notes · View notes
lachambreclaire · 3 years ago
Text
Tumblr media
Martin Parr'ın koleksiyonunu yaptığı nesneler kitabı amazonda fahiş fiyatlara ulaştığından, internetin derinliklerinde kazı komiserliği yapıyorum. Bulduklarım şimdiden dudak uçuklatıcı. Mesela kafasındaki irice Big Ben çipiyle gerçek katılığında imal edilmiş bir Margaret Thatcher.
Tumblr media
Kendisiyle geçen eziyetli zamanları akılda tutmak için diktatörlü, rüküşlü ve düşkün diktatörlü Saddam saatleri.
Tumblr media
Limbo'lu Jamaika kartpostalı.
Tumblr media
Tepsiye bayıldım. Sizde Lady Diana, Prens Charles tepsisi yok mu diye soran birine Parr şöyle diyor, öyle fazla harcıalem, göz önünde figürlerle ilgilenmiyorum, benim takıntım düşmüş diktatörler, ephemerası bol politikacılar.
Tumblr media
Belki bu yüzden, kısa yürüyüşlerinizdeki yol arkadaşlarınız, 16 adet Barack Obama.
Tumblr media
Bu şakadan pişmanlık duyacağıma şüphem yok ama İsa için çarmıh vakti.
Tumblr media
Ay'a ayak basmanın tüm fiyakasını bozan bu madalyon, insanoğlu şımarıp da yontma taş devrini unutmasın diye tasarlanmış olmalı.
Tumblr media
Dehşetengiz bir turistik eşya daha. Parr bunu ne diye koleksiyonuna almış olabilir. Üzerinde Gizli Hedef oynamak için mi, uçak ya da Emel Sayın kaçırmak için mi? Tahmin etmek zor.
Tumblr media
Ben Martin Parr. Koleksiyonum buraya koy koy bitmez. Mutlaka çaya bekliyorum.
3 notes · View notes
ekspresevim-blog · 8 years ago
Text
Yontma Taş Devri Gözlemesi
New Post has been published on https://www.ekspresevim.com/yontma-tas-devri-gozlemesi/
Yontma Taş Devri Gözlemesi
Tumblr media
Yontma taş devri gözlemesi hazırlamak için büyük bir kabın içerisine ½ fincan kadar galeta unu, 1 fincan kadar buğday unu, ½ kamış poleni ya da çiçek açan erkek kısmını, 1 avuç kadar parçalanmış bademi, 3 yemek kaşığı kadar çekilmiş keten tohumunu, 1/3 fincan kadar haşlanmış yabani pirinci ve 3/1 fincan kadar da haşlanmış tahılı ekleyin.
Yontma Taş Devri Gözlemesi……
Tüm malzemeleri genişçe bir kabın içine aldıktan sonra 1 tane yumurta ekleyin ve malzemelerin üzeri kapanana dek süt ilave edin. Sonra yarım taze limonun suyunu sıkın. Sonra waffle tavasını iyice yağlayın ve içine waffle karışımını ilave edin.
İşte şu ana kadar yemiş olduğunuz hem lif hem protein hem de enerji bakımından en zengin kahvaltıyı sevdikleriniz ve kendiniz için hazırladınız bile!
0 notes