#oymacılık
Explore tagged Tumblr posts
uzumfurniture · 1 year ago
Text
Örneğin oyma sanatının icra edildiği bir mobilyanın güzelliği, her bir ayrıntının titizlikle işlenmesiyle ortaya çıkar. Her bir oyma deseni, sanki üzüm asmalarının dallarından ilham almış gibi, zarif bir şekilde işlenir. İşte bu oymalar, bir sandalyenin sırtındaki öyküleri anlatır. Uğruna dökülen emek, bu sandalyenin her bir oyması ile anlatılır. Her bir üzüm salkımı oyması, bir zamanlar bağlarda geçirilen saatlerin ve sabrın bir ifadesidir. Bu sandalye, ahşabın ruhunu ve ustaların özenini taşıyan bir sanat eseridir, ve onunla birlikte gelen sadece bir mobilya değil, bir zamanların öyküsüdür.
Tumblr media
2 notes · View notes
gamerbulten · 11 months ago
Link
Çok oyunculu balkabağı oyma oyunu kesinlikle çok güzel ve %100 ürkütücü Uzun süre çevrimiçi kalmayacak Yeni b...
0 notes
tibbivearomatikbitkiler · 1 year ago
Text
Mahlep
Mahlep
Tumblr media
#Mahaleb Cherry, #Mahlep, #MahlepİdrisAğacıMeyvesiVeMahlebinFaydaları, #MahlepAroması, #MahlepBaharatı, #MahlepBitkisi, #MahlepÇayı, #MahlepEkimi, #MahlepFaydaları, #MahlepNasılKullanılır, #MahlepNedir, #MahlepNeredeYetişir, #MahlepTohumu, #MahlepTozu, #MahlepTozuNerelerdeKullanılır, #MahlepTozuTarifleri, #MahlepTozununFaydaları, #MahlepTozununKullanımı, #PrunusMahaleb, #TıbbiBitkiler, #TıbbiVeAromatikBitkiler, #Tokat https://is.gd/Npy12X https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/bitkiler/mahlep/
Mahlep tohumları, kendine özgü güzel ve tatlı bir kokuya sahiptir. Bu tohumlar, geleneksel Türk mutfağında tatlılar, hamur işleri ve içeceklerde özellikle kek, çörek ve kurabiye gibi lezzetli tariflerde kullanılır.
Ayrıca, tohumlarından elde edilen özler, parfümeri endüstrisinde ve kozmetik ürünlerinde de kullanılır. Özellikle doğal sabun ve krem gibi ürünlerde hoş bir koku verici olarak tercih edilir.
Mahlep tohumlarının içeriğinde, özellikle “amygdalin” ve “prunasin” adı verilen bileşikler bulunur. Bu bileşiklerin sağlık üzerinde çeşitli olumlu etkileri olduğu düşünülmektedir.
Ancak,  tohumlarının yüksek miktarda tüketilmesi bazı kişilerde alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Bu nedenle, özellikle alerjisi olan veya hamile kadınlar gibi özel durumları olan kişilerin dikkatli olması önemlidir.
Mahlep, geleneksel mutfak kültürümüzde uzun yıllardır yer almaktadır ve lezzeti ile tatlılara farklı bir aroma katarak özel bir yere sahiptir. Aynı zamanda doğal kozmetik ve parfümeri alanında da kullanımı yaygın olan değerli bir bitkidir. Ancak herhangi bir sağlık sorunu veya özel durumu olan kişilerin kullanmadan önce uzman görüşü alması önemlidir.
İçeriğinde ki Kumarinden ötürü kabukları hoş bir koku yaymaktadır. Öyle ki eski zamanlarda pipo yapımında kullanılırmış. Değerli bir ağaçtır. Sert yapısından dolayı mobilya ve oymacılık alanlarından kullanılmaktadır. İdris ağacı yapraklarından yeşil boya elde edilebilmektedir.
Mahlep Unu Nedir?
En çok kullanıldığı alan, çekirdekleriyle elde edilen mahlep unu yapımıdır. Bugün pastane sektörünün kullanılan önemli hammaddelerden birisidir. Pastanelerden aldığımız Poğaça, çörek gibi pek çok ürünün kendine has tadı, bu un sayesindedir.
Tohumlarından distile edilen yağ suya dayanıklı olması sebebiyle boya sanayisinde, gemi boyalarıyla vernik imalatından kullanılmaktadır.
Bu bitkiden yapılan şarap ise dünyanın ender bulunan şaraplarından birisidir ve Türkiye’ye özgü olduğu iddia edilir. Özellikle Tokat ilimizde üretimi yapılmaktadır.
Bu değerli meyveyi mevsiminde bulup kurutarak kışın çayını veya şurubunu yapabilirsiniz.
Uyarı: Kan sulandırıcı etkisi bulunmaktadır. Bu nedenle dikkatli tüketilmesi ve yukarıda bahsedildiği gibi meyvelerin kaynatıldıktan sonra tüketilmesi uygundur.
Mahlep nasıl toz haline getirilir ?
Mahlep toz haline getirme işlemi oldukça basit ve evde kolaylıkla yapılabilir. Basit ve hızlı bir şekilde nasıl yapıldığını açıklayalım..
Malzemeler: Taze mahlep tohumları
Yapılışı
Taze mahlep tohumlarını temizlemek için suyla yıkayın ve bir süzgeçte iyice durulayın. Bu adım, tohumların üzerindeki toz ve kirleri uzaklaştırmak için önemlidir.
Yıkanmış mahlep tohumlarını bir kağıt havlu veya temiz bezle kurulayın. Tohumların tamamen kuruması gereklidir, aksi takdirde toz haline getirirken oluşan nem, tohumları küflenmeye yol açabilir.
Kurumuş  tohumlarını bir fırın tepsisine yayın. Fırınınızın ısı ayarını düşük seviyeye getirin (örneğin 50-60°C) ve tohumları fırına koyun. Tohumları fırında 1-2 saat kadar kurutun. Bu işlem, tohumları tamamen kurutarak toz haline getirmede yardımcı olur.
Fırından çıkardığınız kurumuş tohumlarını bir baharat değirmeni veya kahve öğütücü gibi bir öğütücüye koyun. Tohumları istediğiniz ince kıvamda öğütün. Dilerseniz tohumları bir havanda dövüp toz haline de getirebilirsiniz, ancak bu yöntemle toz kıvamına getirmek biraz daha zaman alabilir. Elde ettiğiniz tozu bir hava geçirmez kavanoza aktarın ve serin, kuru bir yerde saklayın. Böylece mahlep tozunun tazeliğini ve aromasını daha uzun süre koruyabilirsiniz.
Artık evde hazırladığınız taze tozu, tatlılarınızda, hamur işlerinizde veya çeşitli yemeklerde kullanabilirsiniz. Unutmayın, tohumları tamamen kurutmadan öğütme işlemine geçmemeye özen gösterin, aksi takdirde mahlep tozu küf ve nemlenme riskiyle karşı karşıya kalabilir.
0 notes
ozturkkontrplak · 1 year ago
Text
Kayın Marin Kontrplak (su kontrası) Kullanım Alanları
Kayın Marin Kontrplak ürünleri aşağıdaki faaliyet alanlarında kullanılabilir.
1- Tekne Yapımı: kayın marin kontrplak, tekne yapımında kullanılan en yaygın malzemelerden biridir. Güçlü, dayanıklı ve suya dayanıklı olması nedeniyle teknelerin iç kısımlarında, güverte kaplamalarında, kabinlerde, banklarda ve diğer yerlerde kullanılır.
2- Yat Dekorasyonu: kayın marin kontrplak, yat dekorasyonu için de ideal bir malzemedir. Yatlarda zemin döşemesi, duvar kaplaması, mobilya ve diğer dekorasyon öğelerinde kullanılır.
3- Mobilya Yapımı: Su ve neme dayanıklı özellikleri nedeniyle 20mm kayın marin kontrplak, mobilya yapımında da tercih edilen bir malzemedir. Özellikle açık alan mobilyalarında, bahçe mobilyalarında ve banyo dolaplarında kullanılabilir.
4- İnşaat Sektörü: Su geçirmez özellikleri sayesinde kayın marin kontrplak, inşaat sektöründe de kullanılabilir. Özellikle banyo, mutfak ve çamaşırhane gibi ıslak alanlarda kullanılan dolaplar ve raflar için ideal bir malzemedir.
5- Ambalaj Sektörü: Gıda, ilaç ve diğer hassas ürünlerin ambalajında kullanılan kayın marin kontrplak, ürünleri nemden ve su hasarından korur.
6- Sanat ve El İşleri: kayın marin kontrplak, sanat ve el işleri için de kullanılabilir. Özellikle marangozluk, oymacılık ve diğer ahşap işleri için ideal bir malzemedir.
https://www.ozturkkontrplak.com/kayin-marin-kontrplak
Tumblr media
0 notes
tferyal · 2 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
MEYVE ÇEKİRDEĞİ OYMACILIĞI
Çin halkının geleneksel oymacılık dallarından birisi olan Meyve Çekirdeği Oymacılığı, özellikle şeftali sonrasında kayısı çekirdeği üzerinde oyularak yapılmaktadır.
 İlk temeli 960 yılında Song Hanedanlığı hükümken atılan meyve çekirdeği oymacılığı, 1368 yılında Ming Hanedanı döneminde saygı duyulan ve popülerleşen bir sanat olmuş ve etkilerini Qing Hanedanı (1644) döneminde de arttırarak sürdürmüştür. 
 Bu dönemler normal büyüklükteki heykelcilikte gelişme görülmezken, küçük heykeller ve el sanatlarında gelişmeler görülmüştür. Mini oymacılık da bu dönemde gelişmiş ve yaygınlaşmıştır. Önceleri bölgedeki memur ve iş adamları -çalışanlar- tarafından bambu, fildişi ve ahşap gibi malzemelerin oyulmasıyla ortaya çıkan eserler moda olmuştur. 
İnce işçilik gerektiren meyve çekirdeği oyma sanatı da o dönem diğer sanatlardan sıyrılmış ve en yükseğe yerleşmiştir. Ming Hanedanlığı'nın ilk dönemlerinde ana malzeme "şeftali" ve "kayısı" çekirdekleriyken, şeftali daha çok tercih edilmiş, Qing Hanedanlığı döneminde ise daha çok "zeytin" ve "ceviz" çekirdeği kullanılmıştır. 
Şeftali çekirdeği oymasının en yaygın olan oymacılık olmasının sebebiyse, halkı uğursuzluktan koruduğu inancıdır. Günümüze kadar kalan bu eserler genelde insan figürlerinden oluşmaktayken tanrılar, uğursuzluktan koruduğuna inanılan hayvanlar ve kutsal sayılan eşya figürleri de oymacılıkta yaygındır. 
Eserler genellikle giysilerin ve yelpazelerin üzerine asılarak uğur getirdiğine inanılmaktadır. Çin'in kendine has olan Meyve Çekirdeği Oyma Sanatı, küçücük çekirdeğin üzerine karmaşık konuları işlemekte ve üstün bir oymacılık tekniğini kuşaktan kuşağa aktararak neslini devam ettirmektedir.Alıntı
0 notes
mavikoza · 5 years ago
Text
“Bir heykeltıraş olan büyük babam ben çocukken öldü. Ayrıca, verebilecek çok fazla sevgisi olan çok iyi bir adamdı ve şehrimizin bir sürü gecekondu semtinin temizlenmesinde büyük yardımları olmuştu. Bize oyuncaklar da yapardı. Yaşarken milyonlarca şey yapmıştı. Elleri her zaman bir şeyler yapmakla meşgul olurdu. Ve öldüğü zaman,birden onun için ağlamadığımı, fakat yaptığı şeyler için ağladığımı fark ettim. Ağladım, çünkü artık onları hiçbir zaman yapamayacak, tahta parçalarını oyamayacak, bize arka bahçede kumru ve güvercin yetiştirmede yardım edemeyecek, her zaman yaptığı gibi keman çalamayacak ve şakalar yapamayacaktı. O bizim bir parçamızdı ve öldüğü zaman bütün hareketleri bir daha tekrarlanmamak üzere durdu ve öldü. O bir bireydi. Önemli bir adamdı. Ölümünü bir türlü kabullenemedim. Sık sık, öldüğü için hangi harika oymacılık şaheserlerinin dünyaya gelemediğini, dünyanın ne çok şakadan mahrum kaldığını, ne kadar çok evcil güvercinin onun dokunuşlarından mahrum kaldığını düşündüm. O dünyayı şekillendirmişti. Dünya’ya bazı şeyler yapmıştı. Öldüğü gece, dünya on milyon güzel şey kaybetmişti.”
Ray Bradbury / Fahrenheit 451 (s.226)
45 notes · View notes
ozcanozaltn36 · 7 years ago
Photo
Tumblr media
7 notes · View notes
ezicitimtv · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Bardak üzerine yazı yazılır #bardak #hediyelik #gravur #oymacılık #ezicitim #ezicitimtv https://www.instagram.com/p/B6VPEVNnenn/?igshid=w66fswxii1xv
0 notes
adimadimcin · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Beijing Oyma Porseleni Çin, porselenin anavatanı. Ülkede porselenle ilgili binlerce sanat formu var. Bunlar arasında oyma porselen, çok özgün bir tür oluşturuyor. Porselen oymacılığı, yeşim oymacılığı ile taş oymacılığından türemiş bir zanaat. Porselen oymacılığı ilk olarak Song Hanedanlığı döneminde ortaya çıktı ve Qing Hanedanlığı’nın son döneminde gelişti. Perdahlı yüzey, üzerine çeşitli desenler, şiirler veya her ikisinin birden nakşedilmesiyle anında üç boyutlu hale geliyor ve bu işlem porselene bir bakıma ruh veriyor. #beijing #pekin #yontma #oymacılık #ustalık #çinmürekkebi #çinsanatı #figür #işleme #çinresmi ##qingdynasty #hanedanlığı #ChenYongchang #adanmışlık #manevikültürmirası #gelenekselsanatlar #KırmızıKöşklerinRüyası #çaydanlık #BaochaiKelebeklereHayranOluyor #budist #tema #porselenpano #porselen #perdahlı #ruhkatmakbudur #üçboyutlu (China) https://www.instagram.com/p/B5V9vaQKbF5/?igshid=1szvxjjj8sq87
0 notes
uzumfurniture · 1 year ago
Text
Mobilyanın 1000 yıllık tarihi
Tumblr media
Mobilya, insanlık tarihindeki uzun bir yolculuğun parçası olarak kabul edilir ve binlerce yıl boyunca evrim geçirmiştir. Üzüm Furniture gibi markaların bugünkü tasarımları, bu zengin geçmişten ilham alır ve tarihsel bir mirası yansıtır.
Mobilyanın kökenleri, antik çağlara kadar uzanır. İlk mobilya parçaları, taş devrinden itibaren işlenmiş taş ve ahşap malzemelerle yapılmıştır. Bu erken mobilyalar, temel işlevselliği sunarken estetik tasarıma sahip değillerdi.
Antik Mısır, mobilyanın evriminde önemli bir dönüm noktasıdır. Mısırlılar, tahtlar, sandalyeler ve masalar gibi daha rafine mobilya parçaları üretmeye başladılar. Ahşap işçiliği ve oymacılık, Mısır mobilyasının temel özellikleriydi.
Antik Yunan ve Roma dönemlerinde, mobilyalar daha da gelişti. Lüks malzemeler kullanılarak tasarlanan mobilyalar, dönemin zenginlik ve refahını yansıttı. Üzüm Furniture'ın bugünkü tasarımları, bu dönemlerin zarif ve klasik etkilerini yansıtarak antik çağlardan ilham alır.
Orta Çağ'da, Avrupa'da ahşap işçiliği önem kazandı ve Gotik ve Rönesans dönemlerinde mobilyalar büyük bir gelişim gösterdi. Özellikle Rönesans dönemi, zengin süslemeler ve karmaşık detaylarla tanınır. Bu dönemlerdeki tasarım unsurları, Üzüm Furniture'ın bazı koleksiyonlarında hala görülebilir.
Sanayi Devrimi ile birlikte, mobilya üretimi endüstriyelleşti ve seri üretime geçildi. Bu dönemdeki odak, işlevselliği artırmak ve daha fazla insanın erişebilirliğini sağlamaktı. Modern mobilya tasarımı bu süreçte büyük bir evrim geçirdi.
İzmir Karabağlar Mobilya Sitesi gibi bölgeler, Türkiye'de mobilya üretiminde önemli bir rol oynar. Bu tür ticaret merkezleri, farklı tasarım stilleri ve mobilya çeşitleri sunarak tüketicilere geniş bir seçenek sunar.
Bugün, mobilya tasarımı çok çeşitli tarzları yansıtır ve teknoloji ile birleştirilerek işlevselliği artırır. Üzüm Furniture gibi markalar, bu zengin tarihsel mirası günümüz modern yaşam tarzına uygun olarak yorumlar. Mobilya, evlerimizin ve yaşam alanlarımızın önemli bir parçası olarak kalmaya devam ediyor ve geçmişten ilham alarak geleceğe yönelik tasarımlar sunmaya devam edecek.
5 notes · View notes
crea-tips · 7 years ago
Link
0 notes
ebruliagacoyma-blog · 8 years ago
Photo
Tumblr media
Ceviz Ağacından imal edilmiş 5 li Kuluçka Sehpa Lütfen fiyat bilgisi ve Siparişler için Whatsappdan iletişime geçiniz. Ürün siparişi teslim süresi minimum 60 gündür. Whatsapp iletişim:0541 236 3073 #agacoyma #oymacılık #elsanatları (Kahramanmaras)
0 notes
hetesiya · 3 years ago
Text
Renklerin Şiddeti, Ruhun Çığlığı: Dışavurumculuğun İsyanı
Uraz Aydın
Tumblr media
Otto Dix, Kağıt Oyuncuları, 1920
1937 yılı, o güne dek görülmüş en büyük dışavurumcu serginin açılışına tanıklık eder. Münih’te sergilenen altı yüz elliye yakın modernist eserin yarısı dışavurumcu tablo ve heykellerden oluşur. Farklı avangard sanatçıların (Picasso, Max Ernst) çalışmalarının yanı sıra Franz Marc, Ernst Ludwig Kirchner, Edward Munch, Marc Chagall, Oskar Kokoschka, Wassily Kandinsky, Paul Klee, Otto Dix gibi dışavurumcuların eserlerinin yer aldığın bu sergi büyük ilgiyle karşılanır. İki milyonu aşkın ziyaretçinin gezdiği serginin ismi ise, barındırdığı eserlere dair kesin bir yargı belirtmekten kaçınmaz: “Yoz Sanat”. 1933’teki kitap yakma törenlerinin ardından Nazi Almanya’sının kültür politikasının en somut görünümlerinden birini teşkil eden “Yoz Sanat” sergisinin amacı Alman değerlerini tehdit eden modernist yapıtları ve özellikle de Alman sanatına damgasını vurmuş dışavurumculuğu yargılamaktı. Böylece herkesin aynı şekilde görmesi gerekeni farklı biçimlerde çizmeye cüret eden bu “Yahudiler”in, “Bolşevikler”in, “akıl hastaları”nın ürünleri halkın gözlerinin önüne serilip sapkınlıkları teşhir edilmeliydi.
Gerçekliği Parçalamak
Dışavurumcuların hepsi Ekim İhtilali’ni coşkuyla karşılamamıştır; Yahudi olmayanlar da vardır aralarında;  ama her bir dışavurumcu sanatçının bir çeşit “akılla” kimi sorunları olduğu doğrudur. Bu, 1914-1918 mezbahasına yol açan kurumsallaşmış akıl anlayışına tepki olduğu kadar, konformist, salt görünür maddi gerçekliği veri kabul eden bir rasyonaliteye ve sanatsal üretim alanında kendini bu gerçekliğin sadık temsiliyle sınırlayan bir estetik anlayışa karşı bir isyandır. Tıpkı 19. Yüzyılın modern kapitalist medeniyetine ve çeşitli görünümlerine (toplumsal, ahlaki, felsefi, sanatsal…vs.) karşı romantizmin teşkil ettiği başkaldırı gibi dışavurumculuk da, sanayileşmenin ve savaşın sonuçlarını, sefaleti, teknolojinin yaratabileceği dehşeti, burjuva toplumunun iki yüzlülüğünü, büyük kentlerde bireyin kuşatılmışlığını resmederek kendi çağına isyan eder. Ne var ki burada ayırt edici olan, tema seçiminden ziyade bu gerçekliğin temsilinde yaşanan kopuştur. Tuvallere, heykellere, şiirlere, partisyonlara ve filmlere sanatçı kendi hissiyatının damgasını vurur. Tıpkı sancıların, hüznün, endişenin yahut sevincin insan yüzüne kazandırdığı ifade gibi [expression], eserler de gerçeklik karşısında sanatçının duyumsadıklarının ifadesiyle yüklüdür. Ruhun tepkisiyle, çoğu kez feryadıyla yoğrulmuş bu eserlerde gerçeklik parçalanır, dış dünya şekilsizleştirilir; dışavurumculuğun temel eserlerinin verildiği resim sanatında renklerin şiddeti, gölgelerin yoğunluğu, çerçevenin ihlali, perspektifin askıya alınışı gibi unsurlarla boğucu, karanlık, umutsuzluğun kol gezdiği bir dönemsel atmosferi ifade etmenin yolları aranır. Çığlığı dışavurabilecek bir dilin arayışıdır bu.
Dışavurumculuk homojen bir akım teşkil etmez. 1906’da Die Brücke (Köprü) topluluğunun ve 1911’de Der Blaue Reiter (Mavi Süvari) grubunun ortaya çıkmasıyla iki dalga halinde gelişir. Die Brücke’nin kurucularından Kirchner’in ifadesiyle topluluğun amacı “kendilerini yaratıcılığa zorlayan içgüdüyü doğrudan ve otantik olarak yeniden canlandıran” tüm genç sanatçıları bir araya getirmekti. Tahtaya oyulmuş manifestolarında, “geri çekilmiş ve yerleşmiş eski güçlere karşı yaşam ve eylem özgürlüğünü ele geçirmek” istediklerini vurgularlar. “Kabuk bağlamış yapıları parçalayın!” naralarıyla, burjuva dünyasının akademik-konformist güzellik anlayışına karşı açtıkları savaşta Afrika ve Okyanusya yerlilerinin sanatlarını, çocukların, akıl hastalarının, mahkûmların çizimlerini, geleneksel halk sanatlarını (bilhassa oymacılık) seferber ederler. Franz Marc’ın ve Kandinsky’nin öncülüğünde kurulan, Paul Klee’nin de dahil olacağı Der Blaue Reiter’in kuramsal temelini atmak ise büyük oranda Kandinsky’ye düşer. Gerçekliğin tasvirine dayalı estetik anlayışa karşı tepkisi onu tümüyle maddi ve doğal gerçekliğe bağlılığı reddetmeye sürükler. Böylece Kandinsky her türden figüratif çizimin reddiyesi olan soyutlamanın öncüsü haline gelir. “Doğaya karşı isyan henüz başlıyor” der Kandinsky, Sanatta Ruhsallık Üzerine denemesinde. “Her şeyi olduğu gibi, yani düş gücünden yoksun bir şekilde üretmeyi amaçlayan gerçekçiliğe” dönük bu isyanda resim sanatı olabildiğince, en gayri-maddi sanat dalı olan müziğe yaklaşmaya çalışmalıdır. Çünkü müzik, yüzyıllardır doğa olaylarının temsiliyle kendini sınırlamayıp sanatçının ruhunu ifade etmeye çalışmıştır. Dolayısıyla kendi içsel yaşantısını, “içsel ihtiyacını” dışavurma özlemindeki sanatçı, resimdeki ritme, soyut formların armonisine ve en önemlisi renklerin kullanımına önem vermelidir, çünkü her bir form bir “içsel anlamın dışsal ifadesiyken”, her renk de kendine özgü bir “ruhsal titreşim” yaratır. Böylece Kandinsky kendi deneyimlerine dayanarak, farklı formlarla farklı renklerin bir araya gelişinin ruhta yarattığı etkilerin, “titreşimlerin” bir teorizasyonuna girişir.
Tumblr media
Wassily Kandinsky, Beyaz Üzerine II, 1923
Hiç şüphesiz soyut resim bir kaide değil, dışavurumculuğun görünümlerinden yalnızca biridir. Dışavurumcu eserler külliyatına bakıldığında, üslup, teknik ve temalar bakımından bunların arasında ortak noktalar bulmak da hayli zordur. Ortak olan yönelimdir: Sanatçıyı vakanüvislikten kurtarıp ruhunun dile gelmesini sağlamak.
Marksistler Tartışıyor
Dışavurumculuk Marksistler arasındaki en önemli estetik tartışmalarından birine konu olur. Otuzlu yılların ikinci yarısında antifaşist mültecilerin Rusya’da yayınlanan dergisi Das Wort’ün sayfalarında başlayan tartışmanın başlıca aktörleri Georg Lukacs, Ernst Bloch ve Bertold Brecht’tir. Başta Balzac ve Tolstoy olmak üzere, burjuvazinin devrimci çağına tekabül ettiğini düşündüğü 19. Yüzyıl gerçekçiliğinin büyük bir hayranı olan Lukacs kendi çağının modernist akımlarının küçük burjuva, gerici ve “dekadan” [çöküş halinde] bir sanat ürettiği kanısındadır. Ona göre “geniş kitleler avangard edebiyattan hiçbir şey öğrenemezler; çünkü bu edebiyatın anlayışı çok öznel, karışık ve parçalıdır”. Dışavurumculuğun akıldışı öznelciliği Lukacs’a göre, tarihsel-toplumsal “totalite”yi kavramayı sağlayamadığı gibi faşist ideolojinin gelişmesine de katkıda bulunmuştur. Gerçek bir antifaşist halk cephesi kültürü oluşturabilmek için ise, sanatçılar “biçimciliğe” saplanmayıp Cervantes’ten Balzac’a ve 20.  Yüzyılda Thomas Mann ve Maxim Gorki’ye uzanan hümanist-gerçekçi kültürel sürekliliği geliştirmelidirler.
İlk oyunlarında dışavurumcu bir üslup kullanmış olmakla birlikte bu akıma özel bir yakınlık duymayan Brecht ise yazılarında Lukacs’ın gerçekçilik anlayışını hedef alır. Ona göre yalnızca belirli bir çağın belirli bir roman tipini gerçekçi olarak niteleyip model almanın kendisi aslında “biçimciliğe” hapsolmaktır: “Gerçekçiliği var olan belirli eserlerden çekip çıkarmaya çalışmamalıyız; insanlığa, gerçekliği kendilerinin hakîm olabileceği bir biçim içinde vermek için, eski yeni denenmiş denenmemiş ve isterse sanat dışı bir alandan elde edilmiş olsun, her türlü aracı kullanmalıyız”. Avangard eserlerin halk tarafından anlaşılmaması meselesinde de Lukacs’a karşı çıkar. Lukacs’ın halkçı (popüler) olduğunu iddia ettiği gerçekçi eserlerin de geniş kitleler için ilgi çekici ve anlaşılabilir hale gelmek için birçok zorluğu aşması gerektiğini hatırlatır: “Yalnızca halkçıyım demekle yetinemeyiz; halkçı olmanın da bir süreçten geçmeyi gerektirdiğini unutmayalım”.
Tumblr media
Wassily Kandinsky, Der Blaue Reiter (Mavi Süvari), 1903
Theodor W. Adorno’nun “dışavurumculuğun filozofu” olarak tanımladığı Ernst Bloch bu konuda Lukacs’ın tam karşıt kutbunda yer alır ve bu polemik iki eski dostun arasındaki en önemli ve ilişkilerinin kopmasında en belirleyici tartışmadır. Bloch, Lukacs’ın kendi kriterlerine uymayan her eseri egemen sınıfın kefesine koymaya dönük analizinin diyalektik değil tümüyle mekanik olduğu kanısındadır. Lukacs’ın sanata atfettiği gerçekliği yansıtma ve totaliteyi kavranabilir sağlama ilkeleri Bloch’u tatmin etmez. Her sanat eseri, ona göre iki dünyaya köklerini salar, biri şimdinin, diğeri ise geleceğin var olabilecek dünyası. Dışavurumcular da bir yandan gerçekliğin üzerindeki aldatıcı görünümü bozarak bu gerçekliğin esasını kavramaya çalışır, bir diğer yandan ise “henüz var olmayanı” duyumsatır. Blaue Reiter’in tuvalleri, yüzeyde görünen ilişkilerin arkasındaki çatlakları, “süreksizliği” işlerken, bu kopukluklar arasında bir başka gerçekliğin imkânlarını aramakta, henüz gerçekleştirilmemiş muhtemel bir dünyanın tasvirine soyunmaktadır. Bir çöküş sanatı olmak şöyle dursun dışavurumculuk burjuva uygarlığının dekadansını resmetmektedir Bloch’a göre: “İşitmek isteyenin işitmemezlik edemeyeceği devrimci öğeler vardı çığlıklarında”.
Modern kapitalist medeniyetin krizi derinleşirken, dışavurumcuların çığlığı 20. yüzyılın harabeleri arasından bize seslenmeye devam ediyor.
Bu metin, Yeniyol dergisinin Mayıs-Haziran 2013 sayısında yayınlanmıştır.
Kaynak: e-Skop
0 notes
lolonolo-com · 3 years ago
Text
Çocukluk Döneminde Sanat Ünite-2 Özet
Çocukluk Döneminde Sanat Ünite-2 Özet
Çocukluk Döneminde Sanat Ünite-2 Özet Çocukluk Döneminde Sanat Ünite-2 Özet Görsel Sanatlar, sanata dair varlığın ilk kanıtı sayılabilir ve eser olarak varlığı sürdüğü sürece de zamansızdır. Görsel Sanatlar terimi, Güncel Türkçe Sözlük’te “Ressamlık, oymacılık, heykelcilik, mimarlık vb. sanatlar, plastik sanatlar” (Türk Dil Kurumu, t.y.) olarak tanımlanmıştır.Aynı terime İngilizce olarak (Visual…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
paylasimzamani · 3 years ago
Text
Oymacılık sanatı
#blog #bahce #bilisim #cocuk #dekorasyon #diyet #egitim #ekonomi #emlak #erkekce #tamirat #guzellik #hayvanlar #hukuk #kadinca #kariyer #makyaj #mobil #mobilya #muzik #oyun #nedir #otomobil #saglik #sanat #spor #turizm #teknoloji #turizm #yemektarifleri
İnsanlık tarihinin belki de en eski sanat dallarından biri olan oymacılık sanatı bölümlere göre farklılıklar gösterse de genel açıdan benzer yapıya sahiptir. Oymacılık sanatı ağaç, taş veyahut madenlerin üstüne daha önceleri belirlenen bir modelin işlenmesi halidir. Motiflerin bölümsel olarak değiştiği gibi oyma sanatında kullanılan malzemmelerde bölgeden kısma değişir. Anadolu da ağaç…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kelimebulmaca · 4 years ago
Text
oymacılık
oymacılık ne demek!
Tumblr media
⏬ ⏬ ⏬ ⏬ ⏬ ⏬
oymacılık ne demek!
oymacılık anlamı nedir? Kelime Bulmaca
0 notes