#yeniden var olayım
Explore tagged Tumblr posts
umutlubirdeli · 4 months ago
Text
Herşey baştan yazılsın istiyorum bütün doğrularım yanlışlarım herşeyim silinsin ben yeniden var olayım
Tumblr media
2 notes · View notes
femmelunee · 1 year ago
Text
Bir başıma kaldım Bayım,
Sizde benden gittiniz,
Ben bir başıma kaldım.
Sizden başka elimi tutan,
Yaramı saran,
Benimle hasbihal eden,
Derdime derman aradığım kimse olsun istemem,
Gerçi öyle bir kimse de mevcut değil zaten,
Lakin sizde yoksunuz,
Uzun zaman sonra yeniden görmek sizi,
İçimde sızlayan yarama biraz daha tuz bastı,
Hafif uzatmışsınız saçlarınızı,
Gülüşünüzde bir ciddiyet sezdim,
Harelerinizde bir yorgunluk gördüm,
Lakin soramadım,
Neyiniz var diye,
Neyse derdiniz ,
Dermanınız olayım ,
Diyemedim.
Bir parçamı sizde bıraktım sanıyordum,
Eksikliğim ondandır diyordum,
Meğer siz benden,
Aklımı, fikrimi , kalbimi,
Kısaca tüm benliğimi,
Alıp götürmüşsünüz.
Varsın canım uğrunuzda helak olsun ,
Lakin yokluğunuzda helak olmayayım...
Kırılmış bir kadın
114 notes · View notes
postakutusundakisair · 6 months ago
Text
Tumblr media
Kelimelerim var saçlarımda.
Öyleyim ki sanma hezeyan içinde susuzluk çekiyorum.
Ahmış saçıma düşen bir şiir dizesi. Ellerimin hizasında gönlüme razı gelmeyen bakışlar var.
Ahmakça rivayetler işitiyorum bu yaşlı ruhumda.
Dahice gelen aşkların altında hesap soracak kitaplar görüyorum.
Yetinmek miydi amacım yoksa yetinmeyeni istemek miydi hayatım.
Anlaşılmayan harflerin daktilo hatasından muzdaribim.
Gençken yaşım adıma ters düşerdi yola. Çevirmek namünkün.
Kazanımdı sürüklenişi sağlayan adımların ardında.
Uzak kozların artık mazereti yok yakın anlamda.
Tane tane huzur topluyorum israfı yapan tanrıdan.
Ne için çaba sarf ediyorum,
anlamına varamıyorum kararın.
Takviye edilmiş ruhlar içinde yolumu arıyorum.
Anlamsızca göstergeler içinde görünmez kalmaya riayet ediyorum.
Sanıyorum ki bu dünya için hayat vadediyorum.
Anlamına varmaya çalışıyorum.
Duraklarda oturup,
otomatik piyade gibi sıramı bekliyorum.
Bilmediğim bilinç içinde kendimi tahayyül edip konuşlanıyorum.
Kuralları kendi içimde yıkıp,
dışımda yeniden inşa ediyorum. İşlenmemiş duyguların işkence edilişi gibi.
Tezatlık içinde depar atıyorum.
Posta kutuları tarumar edilmiş,
hayatım adına yazdığım mektuplarım
şimdi birer kayıp silsilesi.
Darp edilen posta kutularından minnetle anıyorum şiir mısralarımda.
Niyaza ayrılan hüzünlü kediler cemiyetiyim.
Homurdanmaları tanrıyla konuştuklarının bir yansıması.
Adıma dualar edildiğini bilirim.
Bana olan o sakinlik makamındaki bakışlardan.
Derme çatma bu dünyanın altındaysak her anımız birer facia.
Kara haberin önünü kim kesmişte ben mani olayım bu münzevi bedenim ve kafası öte alemde olan ruhumla.
Sakinim.
İçsel muhasebelerin dışarıya yansıması.
Telaşeli yağmurlar altında ıslanmam. Niyeti kötü olanın tabirine kulak asmam.
Düşüncelerim hüzün avında bir acı mıknatıs.
Aynı değilim ki benimle,
tersim kendi kendimle.
Gizli duygulardır bizi
çelimsiz kılan saklı harabelerde.
Gölgeler öldürürdü aydınlığı.
Karanlıkta boğdum onları.
Gözlerim karanlık arafı.
Cehennem ve cennet ikileminde kalmadan kalan.
Pas tutan ellerim vardı kirli ellerimden önce işlenen şiirli günahlarım.
Haykıramazsın bir ölünün evinde.
Dilini bilmediğin diyarda kalamazsın. Anlamaya çalışman katlindir senin yasını kılan.
Yad etmen seni haydan huya taşımaz. Karabasan katiller vardı hani geceleri baş ucumuzda el pençe divan duran. Onlardı fakirliğim içinde yaşatan günahlarımın ucu bucağı.
Yeryüzü aşıkları vardı, gökyüzü düşmanlarına nazaran.
Arada kalmışlık yalnızlığı taşardı boğardım kendi kendimi, kayıplara karışırdım.
Hainlik rutindi artık insanların günlüğünde bir liste.
Çiziyordum kendi kendimi kara hisli kalemlerle.
Ortadan böldüm kendimi,
geriye bir ben kaldım
birde içimdeki saklı ölü...
Ξ.
'Tedavüle Sokulan İntihar Mektubum'
9 notes · View notes
denizeyuruyen · 8 months ago
Text
Tumblr media
"Birkaç gün öncesine değin adını bile duymadığım bu küçük adada. Saat... sabahın dördünü biraz geçiyor. Gün henüz aydınlanmadı. Masum keçiler huzurla, bir arada uyumaktalar. Pencerenin dışında sıralanmış zeytin ağaçları bir süre daha karanlıktan besinlerini içmeye devam edecekler. Ve her zamanki gibi ay var. Ay, soğuk çatıların üze- rinde asılı, kasvetli bir rahip gibi, iki avucunu uçsuz bucaksız denize doğru uzatmış.
Dünyanın neresinde olursam olayım, günün bu zamanını, diğer tüm zamanlardan daha çok seviyorum. Bu sadece bana ait bir zaman. Ve ben, bu masada oturmuş, yazıyorum. Birazdan gün doğacak. Annesinin koltukaltından (sağ kolu muydu, yoksa sol muydu acaba?) doğan Buda gibi, güneş yeniden dağın köşesinden yüzünü gösterecek. Yakında, düşünceli Myu usulca açacak gözlerini. Saat altıda hafif bir kahvaltı yapıp, arkadaki tepeyi aşarak her zaman ki o güzelim sahile gitmek için yola çıkacağız..."
- Haruki Murakami - Sputnik Sevgilim
9 notes · View notes
odnoliub0906 · 4 months ago
Text
Bir süredir uğramayan krizlerime ev sahipliği yaptım yeniden gece. Her yer darmadağın olmuş ben ise bir köşede küçücük kalmış dizlerimde ağlıyordum. Sanki dağıttığım şeyleri izlerken kendime kızmak daha kolaydı. Yavaşça kapı açıldı, tahmin ettiğim kimse girmedi içeri, düşünmeyeceğim kişilerden biri girdi. Gözündeki acımayı görmek biraz olsun yaktı canımı, ilk kez öyle bakıyordu bana. Ölümler evime uğradığında bile öyle bakmamıştı halbuki bana. Ondan beklemeyeceğim her şeyi bu sabah yapıyordu; odaya kapımı çalmadan girmiş, inanılmaz bir sakinlikle hareket etmiş ve duygularını gözlerine taşımıştı. Dizlerine yatırdı beni, cenin pozisyonumu hiç bozmadan canımı yakmadan. Ne o konuştu ne ben, elleri sımsıkı sardı bedenimi ve durduk öyle dakikalar boyunca belki saatler. Ağlaya ağlaya konuştum onunla, ölümden inanılmaz derecede korktuğunu, onun yanında ölüm konuşamadığımızı bile bile. "Ölmek istiyorum." dedim. "Ölmek ve artık o toprağın altında kalan olmak istiyorum. Canımı yakıyor bu dünya, zaten yaşamıyorum ki neden buradayım?" Saçlarımı okşadı sonra, onları değiştirdiğimden beri ilk kez dokundu. Kızılı ve kısacık saçları bende neden sevmediğini tahmin edebiliyorum ama tahammülsüzlüğü canımı yakabiliyor bazen. Önce tutmak istedi ağzını ama dayanamadı konuştu. İkinci ismimle seslendi ki nefret eder o isimden, haklı sebepleri var hak veriyorum bunun için. Devam etti hançer olup bana saplanacak cümlelerine saçımı okşarken. "Ne zaman yaşayacaksın sen? Ne zaman düşmekten, düştüğün yerde kalmaktan vazgeçeceksin? Ne zaman kendin olacaksın gerçekten? Değişince geçecek mi sanıyorsun? Daha önce denemedin mi, bu yolu yürümedin mi..? Yeni bir Bet yaratınca iyileşecek mi bu durum, daha önce işe yaradı mı? Niye kendine, bize bunu yapıyorsun? Bet ol, ol ama kendin ol. Kendi ellerinle öldürüp, mezar kazıp gömdüğün biri yapma onu. Yaşa hatta en çok sen yaşa ama herkesin bildiği sen olarak. Tilkilerini mi özlüyorsun sal gitsin zihnine, daha önce yoklarmış gibi davranma. Sen Bet ol yemin ederim her adımında ellerini ben tutacağım." Bu cümleler uzayıp gidiyor ve gittikçe can yakıyor. Yeniden Bet olayım istedim, yeni biri olsun her şey değişsin istedim ama diğerlerinden bir farkım kalmamış o zaman. Gülüşüm parlamamış, saçlarım dalgalanmamış, gözlerim duygulara bulanmamış, hislerim basmamış yeniden içimi. Yine bir tercihin sonucunun getirdiği bedeli ödemişim yalnızca. Ayağa kalkmak zor biliyorum fakat bunu kendim olmadan yapmak daha zor olacak. Yeni bir ben istemiyormuşum, gereği yokmuş. Dinlenecek belki yeniden düşüp dizlerimdeki yaraları tekrardan kanatacağım ama ben olacağım. Yoksa geçer mi bu hayat, yaşam, gün, saat...
23.07.2024
B.
2 notes · View notes
sabahci-baykus · 7 months ago
Text
Neden bu kadar öfkelisin seninle birlikte yaşlanamayacağım için mi ?
Belki de ben bugün ölürüm ve ya yarın ölürüm ama şunu bil ki
Seni sevdiğim için uzak durdum kadınlardan sonunda ne oldu cansu kaldı sen gittin sen beni yalnızlığa mahkum edip gitmeseydin ne cansu olurdu nede başkası bende boş durmadım senin eksikliğini başka kadınlarda aradım sonunda ne mi oldu ?
Cansu kolumda yara olarak kaldı. Ama seni de unutmuş değilim...
Sen beni sevmedin uzak durdun bende seni sevdiğim için uzak duruyorum senden.
Ama ne olur artık şu öfkeni de al ve git kabulü zor biliyorum ama ya yaşamama izin ver evli düzenli bir hayatım olsun ya da çek vur mezarda huzurlu bir ölü olarak mahşer gününü bekleyim ha bunlardan ikisi de olmayacak diyorsan eğer
sen sıkıntılısın bende bu sıkıntıları atlatmak isterdim. Ama seni sevdiğimden şüphen olmasın şunu bil ki Y.
Ben sensiz bir yola çıktım sendeki olan olayları silmek istedim sen unutmadın bana da sürekli hatırlattın öfken beni esir etti şu şehirde ama bil ki bende seni sevdim. Kusurumu gördüm yalnız kaldım çoğu zaman ağladım tıpkı senin gibi sevdiklerimi bir kaç mezarda gördüm daha çok ağladım...
Ben kadınları sevdim kötü bir şey mi yaptım sevdim sadece ya !
Sana yapılan kötülüğü bana yaşattın buna da karma dersin. Ama bana yaşattığın acının tarifi üç değil beş değil artık bir çık hayatımdan yada
tam manasıyla gel ki her şeye rağmen seni ne kadar sevdiğimi gör !
Sana yaşattığım travmaları her gün yaşıyorsan eğer bundan kurtulacak kişide sensin ben değil.
Bu yüzden ya rahat bırak huzurlu olayım ya da zindan et hayatı sevdiklerim gibi bende öleyim.
Ama benim içimde bir umut var yeniden başka birine aşık olup düzenli bir hayat kuracağım inan. Sen ne kadar engel olmaya çalışsan da. Garezin bana senin artık gel son verelim şu işkenceye.
Gelemezsen eğer bil ki bende aynen devam edeceğim.
Neyse ya şu radikal karar verişi tekrar bir düşüneyim. Sen bunu belki okumayacaksın bile yada okursun bilemem.
Saçmalamalarda bugün. :))
2 notes · View notes
emir616161 · 9 months ago
Text
Kimsenin görmediği yerlerden bak bana.
Kimsenin anlamadığı yerden anla.
Beni duy.
Sessiz çığlıklarımı, mağrur kaçışlarımı anla.
Bir bir törpüle ruhuma batan köşelerimi, sivri uçlarımı.
Sokağımdan geç, bak nasıl kirli duvarlarım.
İlmek ilmek nakışladığım bu nefreti söküp al bakışlarımdan.
Kirlenmiş gökyüzüme bir güvercin sal balkonundan.
Karanlık gecelerimi al benden.
Öyle çok karanlığım ki anlatamam.
Bakışlarındaki gündüzleri getir bana.
Beni anla.
Yangınlarıma rüzgar oluyorlar, söyle olmasınlar.
Söndürmelerini beklemiyorum, ama söyle onlara,
Ateşimi körüklemesinler daha fazla.
Beni alıkoy göğüs kafesinde.
Beni anla.
Yolculuklar çekiyor içim.
Uzun yolculuklarımın varışı ol.
Ölümlerden yorulmuş ülkemin barışı.
Ruhumun her bir karışı.
Gözlerimin karası.
İçimin iyileşmiş yarası.
Yalnızca olsan da, ol.
Yalnızca var ol.
Yeter.
Eşiğimden geç böyle bir sabah.
Yaralarıma dokun.
Ama sorma.
Sorma bana nasıl hala hayattasın diye.
Sorma işte.
Sen bana soru sormadan da beni anlarsın.
Bırak eteklerine sığınayım
Beni anla.
İyi bir adam değilim.
Kötü bir adam da sayılmam ama.
Arada bir kuşlara yem verir,
Sokak köpeklerine gülümserim.
Bana insanlara da gülümsemeyi öğret.
İnanacağım yalanlar söyle.
Yalan da olsa mutlu olayım.
Bedenimle değil, ruhumla geldim sana.
Beni anla.
Eskimiş sevinçlerime dokun.
Umutlarımı yeniden sula.
Yeşereyim, gölgemde uyu.
Dallarıma salıncak kursun içindeki çocuklar.
Çaresizce sarıldığım bu dertlerimle arama gir.
Boz aramızı bütün kötülüklerle.
Bölüşelim her şeyi.
Her şeyi bölüşelim.
Kendimizi aramızda pay edelim.
Sen bana bulan, ben sana.
Arınmayı aklımızdan geçirmeyelim.
Beyazlarını benimle kirlet.
Simsiyahım.
Karış bana, mavilerin laciverte çalsın.
Şikayet etme.
Şikayet etme, beni anla.
Yorgunum.
Solgun çiçeklerimin baharı ol.
Korkularımın nihayeti, intihara meyilli gecelerimin sabahı
Boğulduğum suların kıyısı...
Başka nasıl anlatayım bilmiyorum.
Üşüyen ellerimi ısıt.
Maruz kaldığım yakınlıklar beni ya üşütüyor ya da yakıyor.
Hasretim ılık bir dokunuşa.
Beni duy.
Yan yana uyuyalım demiyorum sana.
Ama yanımda yürü.
Akordu bozuk müzik aletleri gibiyim.
Gel, tellerime dokun.
Anlamlı bir ses çıkarayım artık.
Sana şiir yazmak kolay.
İzin ver, şiire seni anlatayım.
4 notes · View notes
yasinnbb · 1 year ago
Text
ŞİİR: KORKUYORUM
kalbimde "seni seviyorum" diyen bir ses,
ve dilimde söylenmeyi bekleyen yarım yamalak birkaç kelimeyle,
sana bilmediğin hiçbir şeyi anlatamam,
bana sürekli seni unutmamı söylüyorlar,
bu sadece beni incitiyor,
bunu biliyorlar,
kırılganlığım artıyor,
sessizliğim çoğalıyor,
ve ben devasa adımlarla uzaklaşıyorum,
herkesten ve her şeyden,
hiçbir şey hissetmiyor,
hiçbir şey anlamıyorum,
sahi!
eğer seni seviyorsam,
neden senden vazgeçmek zorunda bırakılıyorum?
oysa seni sonsuza kadar sevebilecek hassasiyete ve derin hislere sahibim,
nerede olursam olayım sende orada benimle birlikte olacaksın,
duygularımda bu gelecek var,
bunu görüyorum,
yokluğunda, her an seni düşündüğümü söylemek isterdim,
ama artık bu bile klişe gelecek inan,
zaman bazen çok geç kalıyor,
çok geçe bırakıyor,
bazı şeyleri söylemek,
ve bazı şeyleri söyletmek için,
ruhumda artık sadece yalnızlık var,
seni neredeyse unutabilirim,
gözlerini unutabilirim,
kokunu unutabilirim,
ellerini tuttuğumda,
avuçlarımı terleten sıcaklığını,
ve aşk dolu titremelerini unutabilirim,
sesini unutabilirim mesela,
tam da sesinin sessizliği olmak üzereyken,
korkuyorum,
seni sonsuza dek kalbimden koparmaktan,
gülüşünü bir daha hiç görememekten,
seni her zaman sevememekten,
ve hafızamdan silinip gitmenden,
zaman kayan bir yıldız gibi geçip gidiyor,
saatler, saniyeler içinde kaybolup dururken,
bir gün daha başlıyor yeniden,
dengem bozuluyor,
içimde her şey çöküyor,
artık sana ayıracak çok şeyin kalmadığını düşünmeye başlıyorum,
kapatıyorum geçmişin bütün yollarını,
siliyorum geçmişin bütün izlerini,
zaman duygusuz geçiyor,
hırpalanıyorum bir kez daha,
hayatım boğuluyor gibi oluyor,
ruh dolu bir hatırayla yaşıyorum,
ve unutulmuşluğu aklımda tutuyorum,
acı çekmişliği, aldatılmışlığı, hırpalanmışlığı,
ezbere biliyorum ama
yine de sokaklarında yürümek istiyorum,
seni içimde taşımak ve büyütmek istiyorum,
çok şey istiyorum,
mesela;
seninle başka bir zamanda yeniden tanışmak istiyorum,
seni yeniden sevmek istiyorum,
adını yeniden öğrenmek istiyorum,
sana bütün bir dünyayı vermek istiyorum,
sana harika bir şiir yazmak istiyorum,
her şeye ve herkese rağmen,
bazen beni dinlediğini bilmek ve beni sevdiğini bilmek istiyorum...
2 notes · View notes
simgearc · 2 years ago
Text
miniğim,yumusum,calim,sevgilim..
Ne desem nasıl başlasam bilmiyorum sevgilim o gözlerin beni hayata bağlamak için mi yoksa öldürmek için mi var bilmiyorum. Ben senin o gözlerinde öyle bir kayboluyorum ki bulamıyorum bir daha kendimi çok zor toparlanıyorum. Bu, bu çok farklı bir şey ben bunun adını bilmiyorum koyamıyorum adını. Çok güzel bir şey bu ama ne bulamıyorum her duyguyu tattırıyor varlığın resmen. Elimde olsa sesine sarılırım göz bebeklerini öperim şuan gelip canımı istesen veririm. Başkasının yanında nefes alsan yanındakini öldürmek istiyorum kimse görmesin seni istiyorum ama olmuyor işte. Ya ben seni bir başkasına gülerken görmeye tahammül edemiyorum bir başkasının sesini duymasını bile istemiyorum öyle seviyorum ki gülüşün güneşin doğuşu sanki sesin dünyanın en güzel sesi yüzün huzur. Baştan aşağı mutluluksun sen ya varlığın mutluluk senin. Ben çok aşığım sana çoookk. Her zerrrene muhtacım ben senin. Sen olmadan olmuyor ben ben olamıyorum. Bir gülüşünü görsem ömrüm boyunca karşına oturur izlerim seni öylece. Dedim ya bir elim sana deyse diğer elim kıskanır. Öyle seviyorum ki gözümden sakınıyorum seni. Gözlerimden sakınıyorum seni görüyorlar diye sana bakıyorlar diye. Ben seni aldığım nefese kattım öyle yaşıyorum. Elimde olsa saklarım seni kaburgalarımın içine öyle kal diye. Öyle birşey ki sanki hiç elimi bırakmamışsın gibi hep yanımdaymışsın gibi hiç gitmemiş gibi. Öyle birşey ki seni bıraksam kendimi de bırakırım. Gözlerine bakarken yeniden doğduğumu hissediyorum. Sığınacağın insan ben olmak istiyorum. Evin olmak istiyorum mutluluğun üzüntün kızgınlığın. Herşeyin olayım istiyorum. Çok bencil davranıyorum belki ama başka türlü yapamam. Senin aşkından kafayı yerim yoksa. Güleceksen birlikte ağlayacaksanda birlikte ağlayalım istiyorum. Ellerine gelelim. Tutmak ve hiç bırakmak istemediğim ellerin. Çizgilerine kadar ezberlemek istediğim ellerin. Çok güzeller be. Gözlerine hiç gelmiyim bence. Gördüğüm en güzel yeşil gözlerden daha mükemmel kahverengi gözlerin. Birşey var bakıslarında beni dinlendiren. Sanki kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin.. Kirpiklerinin gözlerinin üstündeki muhteşem sıralınışı. Anlatabiliyor muyum ? Ben sana mükemmelsin diyorum her hücrenle. Gülümseyince dünyanın en güzel adamı oluyorsun. Dayanamıyorum. Sen varya sanki kendini bir menekşenin rengine , bir gülüşe katıp ömrünü adamalık insansın. Benimsin. Benim ömrüm benim aşkım benim nefesim. Herşeyimsin. Sen muazzam bir hatasın ve ben bundan asla ders çıkaramayacağım. Kalbimin her ritmi seninle atıyor benim. Gülüşünle bakışınla sevişinle. Sonsuza kadar benim ol istiyorum. Dünya üzerinde yaşanacak iyi kötü her ne varsa seninle yaşamak istiyorum. Ayrıca boynun sevgilim gezegenin en güzel kuytusu. Ben sensizliği yalnızlık sayıyorum sevgilim kim olursa olsun yanımda. Sen yoksan ben tamam değilim bütün değilim. İnsan düşe kalka güclenirmiş ben sen ellerimden tutunca güçleniyorum. Sen ellerimden tuttuğun kadar güçl��yüm. Yutkunamadığım tek cümlesin sen benim. Hani kaç kere dedim ya şu kız sana dokundu koluna girdi sana baktı diye. Kıskanıyorum sevgilim. Ben ilk defa birini kıskanıyorum yemin ederim. Bakmasınlar dokunmasınlar sana öylesine bile dokunmasınlar. Sana çok aşığım sevgilim. Seni son nefesimle seviyorum.
sen geldin..
Mevsimlerin dörtten fazla olduğunu öğrendim.
Saatleri saymayı öğrendim, sana sarılmak için.
Şarkılara takılı kalmayı, insanlara dikkat etmeyip, ilk önce seni, sonra seni,
en son olarakta yine seni düşünmeyi öğrendim.
Bakışlarının fotoğrafını çekmeyi,
sonra o fotoğrafı içime asmayı öğrendim.
Sonra sen geldin.
Gelmenin bir insan için ne demek olduğunu da ögrendim.
Bir şehrin bir insan tarafından ne kadar güzelleşebileceğini senin yanında öğrendim.
ondan sonra dünyanın yarısının, yanaklarına sığdığını gördüm sen gülünce.
Dünya ele avuca sığıyormuş sevgilim, elini tutunca anladım.
Sonra sen geldin işte.
Geçmişte yaşadığım herşeyi unutmak istediğimi fark ettim. Sırf kalbim gibi aklım da sadece sen ol diye.
Hatta ve hatta baktığın bir insanı özlemenin ne demek olduğunu seninle ögrendim.
Yaşanılası en güzel duyguların seninle var olduğunu öğrendim..
“Ve benim gittiğim yollar,
Hep senin gözlerinin içine doğru.”
"çünkü sen geldin ve canladım yeniden :))"
9 notes · View notes
aykutiltertr · 3 months ago
Video
youtube
Zalim (Ellerine Sağlık) -Yalın ✩ Ritim Karaoke (Nihavend Minör 4/4 C Se...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ⭐ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/kPM5VXhpCfA ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Zalim (Ellerine Sağlık) -Yalın  ✩ Ritim Karaoke (Nihavend Minör 4/4 C Sebare Beste Yalın) ❤ @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ➤ SANATÇININ DİĞER ŞARKILARI İÇİN OYNATMA LİSTESİNE BAKABİLİRSİNİZ...         ⭐ 🎧 ╰┈➤   https://www.youtube.com/playlist?list=PL9SktAtLVupPmQe2miD68DYLwsLDBrNzH ➤ ESER ADI                : ZALİM ➤ SÖZ GÜFTE            : HÜSEYİN YALIN ➤ BESTE - MÜZİK      : HÜSEYİN YALIN ➤ USÜL                       : 4/4 C SEBARE ➤ MAKAM - DİZİ        : NİHAVEND - MİNÖR ➤ ARANJÖR              : SELİM ÖZTÜRK ➤ ENSTRÜMANLAR : AKUSTİK GİTAR, KLARNET, YAYLI GRUP KEMAN ➤ FİRMA - ŞİRKETİ   : UNIVERSAL MÜZİK                            ŞARKI SÖZÜ ve AKORU Bm Ellerine sağlık hadi durma kutla bu zafer senin A Yüreğine sağlık yalan dünyanda tek safirim             G                        Em Onu kaybetme onu kirletme                     Bm Hırsınla süsleme   Bm Hadi seni sevdim diyelim bir daha                                                    Em Gözümü karartıp yeniden taptığımda            A Değişecek misin söyle           G Değişebilecek misin Bm Zalim              A Değişecek misin söyle               G Değişebilecek misin     Bm Zalim Bm                            G Zalim oyun bozan sen de bu büyüde yanan Em                                               Bm Gelipte bitanem olmaya ne hakkın var Bm                               G Zalim oyun bozan sende bu büyüde yanan Em                                                        Bm Gelipte bu canda hükmetmeye ne hakkın var G                             Em                         Bm Gelip de bi tanem olmaya ne hakkın var Bm    G    Em    Bm Yalın Doğum Hüseyin Yalın 30 Mart 1980 (44 yaşında) Nişantaşı, İstanbul, Türkiye Tarzlar Pop Meslekler Şarkıcı · besteci · söz yazarı Çalgılar Gitar Etkin yıllar 2004-günümüz Müzik şirketi Universal (2004-2005) Pasaj (2005-2007) Avrupa (2007-2016) Seyhan (2016-2018) DMC (2018-2020) Y Prodüksiyon (2021-günümüz) Resmî site http://www.yalinonline.com/ Hüseyin Yalın veya bilinen adıyla Yalın (d. 30 Mart 1980, İstanbul), Türk pop şarkıcısı, besteci ve söz yazarıdır. 2004 yılında çıkış yaptığı Zalim şarkısıyla tanınmıştır. Yaşamı Yalın, 30 Mart 1980'de Nişantaşı, İstanbul'da doğmuştur. İlkokulu Ataköy İlköğretim Okulunda okumuştur. Annesinin adı Figen, babasının adı Kamil'dir. Gazeteci Ferai Tınç'ın yeğenidir. İlk yılları İlkokul yıllarında pilot olmak isteyen Yalın'ın müziğe ilgisi babasının evde ona, gitarıyla Gipsy Kings ve Enrico Macias şarkıları çalmasıyla başladı. İlk bestelerini Saint Michel Fransız Lisesinde okurken, Yurdaer Doğulu ve Doğan Canku Müzik Okulları'nda gitar dersleri alırken yapmaya başlamıştır. İstanbul Bilgi Üniversitesinde ekonomi okumaya başladığı dönemde beste çalışmalarını hızlandırmış ve albüm yolunda ilk adımları atmıştır. Diskografi Ana madde: Yalın diskografisi Albümleri Ellerine Sağlık (2004) Bir Bakmışsın (2005) Herşey Sensin (2007) Ben Bugün (2009) Sen En Güzelsin (2012) Bayıla Bayıla (2016) Single'ları "Anlat Güzel Mi Oralar?" (2011) "Keyfi Yolunda Aşkı Sonunda" (2013) "Aşk Diye" (2014) "Bir Bahar Akşamı" (2015) "King for One Day" (2015) "Yeniden" (2014) "Benimki" (2015) "Sensiz Olmaz" (2018) "Hele Bi Başla" (2018) "Sensiz Ben Ne Olayım" (2018) "Deva Bize Sevişler" (2019) "Deme Bana Yokum" (2019) "İstanbul" (2019) "Ya Sabır" (2020) "Halbuki" (2020) "Oyunbaz" (2020) "Ver O Zaman Gömleklerimi" (2021) "Yaz Gülü" (2021) "Bu da Geçer mi Sevgilim" (2022) "O Yaz Bu Yaz" (2022) "Miras" (2022) Ödüller Yıl Ödül veren organizasyon Kategori 2005 11. Kral TV Video Müzik Ödülleri En İyi Çıkış Yapan Erkek Sanatçı 32. Altın Kelebek Ödülleri En İyi Çıkış Yapan Erkek Solist 3. MÜ-YAP Müzik Ödülleri Altın Albüm (Ellerine Sağlık) POPSAV Başarı Ödülleri Yılın Şarkısı (Küçücüğüm) 2006 4. MÜ-YAP Müzik Ödülleri Altın Albüm (Bir Bakmışsın) 2008 Power Türk Müzik Ödülleri En İyi Pop Erkek Sanatçı Power Türk Müzik Ödülleri En İyi Pop Albüm (Her şey Sensin) 6. MÜ-YAP Müzik Ödülleri Altın Albüm (Her şey Sensin) 2010 37. Altın Kelebek Ödülleri Yılın En İyi Türk Pop Müziği Erkek Solisti 7. Radyo Boğaziçi Müzik Ödülleri En İyi Albüm (Ben Bugün) 2013 4. Elle Stil Ödülleri Yılın Erkek Müzik Starı
0 notes
erundur-adanion · 4 months ago
Text
Ben çok öfkeliyim,
Hiçbir şeyi kabul etmiyorum,
Hayal dünyamda yaşarım,
Bırakın hayallerimde olayım.
Bazen mutluyum oralarda,
Güneş hep doğar yeniden,
Bazen de öfkeli ve kavgalı,
Fırtınalar kopar içimde.
Gerçek hayatta hiç mutlu değilim,
Gözlerimde hep bir hüzün var,
Gülümsemeler sahte,
Sevinçler uzak diyarlarda.
İçimdeki varlık konuşur durmadan,
"Bana hiç mutlu olamayacaksın," der,
Bir gölge gibi peşimde,
Her adımda hatırlatır kendini.
Hayallerimde ise,
Farklı bir dünya var,
Orada özgürüm,
Kendi kurallarımla yaşarım.
Gerçekler beni yormasın,
Bırakın hayallerimde kalayım,
Orada bazen mutluyum,
Bazen de öfkeli ve kavgalı.
Fakat yine de,
Bir umut kır��ntısı ararım,
İçimdeki varlık ne derse desin,
Belki bir gün gerçek olur hayallerim.
Karanlıkların içinde bir ışık,
Görmeyi diler gözlerim,
Belki de içimdeki varlık,
Bir gün susar ve ben huzuru bulurum.
0 notes
ponitenosmetipsos · 7 months ago
Text
gibi
Beni çağırdığında içimde bir ürperti oluştu
Bir şüphe
Aslında içimde olduğunun farkında olmadığım bir korku
Ya bir başkasıyla olmaya karar verirsen ?
Nedeni ilk başta bilemedim.
Belki de çekindim
Kabul etmek istemedim
Çünkü bu her şeyin değişmesi demekti.
Ama benimle geldin ya o gece.
İçimdeki şüphe yerini mutluluğa bıraktı
Seninle ufak şeyleri paylaşlakmaktan aldığım mutluluk genelde var olmayan bir duygu bende
Sanki sen varsan bir yanım tamamlanıyormuş gibi
Sen yoksan yarım kalıyormuşum gibi
Sen varsan bütün sıkıntıları çözermişim gibi
Sen varsan her şeyi daha iyi yapıyormuşum gibi
Sen varsan bir şekilde altından kalkarmışız gibi bütün yüklerimizin
Sen yoksan da bir o kadar anlamsızmış gibi her şey
Ve senin için her şeyi
Her şeyi yaparmışım gibi geliyor
Ürperiyorum.
Sevdiğimde olur bana bu
Gözüm görmez başka hiçbir şeyi
Oysa bilmiyordum.
Farkında değildim aslında.
Belki de kaçıyordum var olandan.
Çünkü yine aynı karanlığıma dönmek istemiyorum.
Seni böyle uzaktan sevebilirim
Zamanı gelince de kaçıp giderim
Haberin bile olmaz...
Ama bilirsen ki içimdekileri belki sen kaçarsın
Ya da bana acırsın
İşte buna da dayanabilir miyim bilmiyorum.
Bak yine karanlığıma döndüm.
Oysa ne güzel sevgiden umuttan bahsediyorduk.
Ah bilmiyorum.
Sen yanımdayken içim huzur doluyor.
Sarılasım geliyor sımsıkı huzuruna
Çok ama çok eski bir kavram benim için bu
Kadim bir kavram.
Ama sanki olması gereken buymuş gibiymiş gibi
Acaba senin için bu nasıldır?
Yoksa yine mi fazla kaptırdım kendimi?
Kendi kendime mi büyütüyorum yine ufak kırıntıları?
Ah ah ah saat gece dört
Yine döndük kürkçü dükkanına
Seni düşünüyorum hala
Çok mu hayalperestim ya da kendimi mi kandırıyorum ?
Oysa bir yanım doğru olan bu demekte.
Seni mutlu etmek beni mutlu ediyor.
Güldüğünü görmek hayat amacımmış gibi hissettiriyor.
Bir yanımsa mutluluk senin hakkın değil demekte.
Seni üzmek istemem asla.
Bu kendimi üzmek demek olsa bile bunu yapamam
Bilirsin ben sana kıyamam...
Ah! Bir kerecik bir kere yanılayım
Yanlış düşünüyor olayım
Sen de beni seviyor ol
Çok mu şey istemekteyim hayattan?
Sana sormuştum ya
Bir şeyin var olduğunu bilmemek mi?
Bilip de kaybetmek mi ?
Bir daha erişemeyecegini bilmek mi diye?
Ben bir gelecek görüyorum
Oraya ikimizi de sığdırmak istiyorum.
Eğer seni kaybedersem
Bu mutlu bir yol olmayacak
Yalnızlık benim için o soru işte.
Ben yalnızlığa alışkınım.
Ama sen
Sen beni yalnız bırakmadın.
Yanımda oldun.
Ve buna alıştırdın.
Şimdi senin varlığının önemini bilmekteyim.
Ben bunu kaybetmek istemiyorum
Seni daha da yakınımda istiyorum.
Hiç ayrılmayacakmışız gibi.
Ama sen bunu istemezsen de
Üçüncü seçeneği seçmiş olacağız
Seni kaybediceğim ve bunu acısını içimde taşıyacağım
Ah düşünmek bile üzüyor.
Yok etsek birlikte olan yalnızlığımızı
Kimseler olmasa bile biz seninle mutlu olurmuşuz gibi
Başka hiçbir şeye ihtiyacımız olmazmış gibi
Keşke beni seviyormuş gibi olsan.
O zaman bütün bu gibi leri atardım lugatımdan
Yeniden derdim bütün bu sözleri
Amasız fakatsız gibisiz.
0 notes
omurgamialdin · 9 months ago
Text
İyi ki doğdun!
Konuşamadığım bir gün daha.
Doğum gününüze birkaç gün kaldı. Bu yıl da içimden kutlayacağım. "İyi ki doğdun!"
Bazı zamanlar sizi hiç tanımamayı dilesem de tanımış ve sevmiş olmaktan duyduğum mutluluk çok fazla, hâlâ... O yüzden keşkelerim doğum gününüzde iyi ki... Sizinle olan anlar, anılar hep değerli. Hatırladıklarıma her yönüyle her gün yeniden yaklaşmak, anı hissetmeye çabalamak nefes aldığımı hissettiriyor çünkü. Kızıyorum, sövüyorum, kırılıyorum, küsüyorum ve özlüyorum... bazı zamanlar anlıyorum da üstelik sizi, hak veriyorum... Hangi duygu olursa olsun hepsine bir sızı eşlik ediyor. Ardından da keşkeyle başlıyor cümleler.
Hangi eksikliğime denk geldiniz bilmiyorum, tamamlanmışlığımın mümkün olmayacağını biliyorum...
Neyse kendimi bırakıyorum bir tarafa. Sizden bahsetmek isterim, bendeki sizden...
Sabırlı, dinleyen, değer veren, anlayışlı biri olarak tanımlıyorum sizi. Aynı zamanda eyleme geçmeyen, boşvermiş ve güven vermeyen biri olarak. Son saydıklarımın sebebi ben olabilirim, öyle gördüm ve yorumladım belki. Belki de sizden beklediklerimi sıraladım.
Her neyse genelde suskunluklarımız olurdu sizinle. Yine öyle olsun. Sarılalım ve susalım, sonra siz benimle uğraşın. Siz gülün ben sinir olayım.. Susalım. Ama en çok sarılalım... ne olursa olsun size sarılmayı hep özleyeceğim.
Yıllardır bir âna takıldım kaldım. Yıllar geçiyor, ben o anda yaşıyorum.
Doğum günü dileklerine geldi sıra. Evet, doğum günü olan dilek tutar. Ama içimdesiniz ve sizinle tamamlanmış hissediyorum kendimi hâlâ... O nedenle biri sizin, biri benim için iki dilek hakkı veriyorum kendime..
Hayat size mutlu olma şansı versin ya da vermiştir umarım. Gülüşler yerleşsin yüzünüze..
İyi ki doğdun, sızıyla da olsa var olmaya devam et bende!
Özlüyorum sızı/sizi.
0 notes
deusamayikikolan · 9 months ago
Text
Selam. Yıkılıp, döküldüm ve hatta yanıp kül oldum ama bu küllerimden yeniden doğmayacağım anlamına gelmiyor. Uzun bir süredir burada fazla aktiflik gösteremiyorum. O yüzden bir yazımla aktiflik gösteriyim dedim. 20 yaşıma girdim ama keşke hep küçük kalsaydım. Hayat beni düşünmediğim kadar çok yoruyor ve sürekli beni intihara meyilli bir insan yapıyor. Her zaman iyi oldukça yanıp kül olan ben oldum. Millete merhem olurken kendime yara oldum. Her seferin de bunu yapmayacağım dedikçe kendimde yeni yaralar açtım. Yıllar içerisinde o kadar çok değiştim ki yani eskiden çok neşeli, herkesi mutlu etmeye çalışıp kendi için hiç bir şey yapmayan biriydim. O eski neşemi özledim. İlk başta kendi yaralarımı sarmak varken ben hâlen başka insanların yaralarını sarıyorum. Hayatım boyunca etrafımda veya sanalda ne kadar çok arkadaşım olursa olsun. Her zaman yalnızdım ve yalnızım. Hiç bir ortam da sanki beni kabul etmiyorlar. Nerede olursam olayım. Arkadaşlarım oluyor ama bir şey olduğunda yalnız kalıyorum veya yalnız kalmıyorsam bile bir çıkar için yanımda oluyorlar. Tek tük sadece beni ben olduğum için seven arkadaşlarım var ama onlar da her zaman yanımda olamıyorlar veya ben her zaman onların yanında olamıyorum ama onlara cidden sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. Yanıyorum ve yavaş yavaş küle dönüşüyorum. Yeniden küllerimden doğacağım zamana az kaldı ve ben sabrediyorum. Her ne kadar şu an yıkılmış olsam da toparlanacağım ve bu kendime sözüm olsun eğer yapamazsam tanıdığım herkes hakkını helal etsin zaten benim hakkım herkese helal olsun. Her şey için teşekkürler...
1 note · View note
morkedisblog · 10 months ago
Text
Kız anam kurbanınız olayım bir mıknatıs var demir falan çekiyor bir de ben manyaktısım; manyak/deli/aptal/gerzek falan kendime çekiyorum😤Google team nihayet Türkçe bildirim gönderdi 8-9 ay sonra hesapları yok sayacakmış yeniden oturum açmam gerekmiş oturumu nerede açacağım çay bahçesinde mi kafede mi yoksa bizim mahalle tımarhanesi klüpte mi saçmalamayın ben teknolojiden anlamam bu hesapları bile zor açtım silerseniz silin ayyy canımı sıkmayın Allah akıl dağıtırken hangi kanalizasyonun içine düşmüştünüz? Orada kalsaydınız şansıma b..ktan çıkıp duşa girdiniz kafamı bozdunuz siktirin gidin😠Oturum da açmıyorum kapatım da yapmıyorum anladığım kadarıyla İnstagram/Tumblr/Pinterest zart zurtları etkilenmeyecek sıkıntı Googleda ise yeni hesap açarım internette ise bakla falı bakarım hepsi tırlatacaksa kafama altın saçarım(emekliye 100/49 zam geldi maaşı çuvalla çektik birkaç kilo altın aldık babam altınları pencereden attı eğlendi ben de banyo suyuma altın toz atıp yıkandım komşum Aydan hanım Paris tatiline gitti babamın arkadaşı Bülent amca garajına son model Ferrari çekti dayım Maldivlerde yazlık aldı😩) bir daha böyle saçma şeyler çıkarmayın😈
1 note · View note
istanbuldasonikihafta · 1 year ago
Text
22 Ağustos
Sabah uyanır uyanmaz çınaraltına indim. Saat yedi buçuk. Yüzümü yıkayıp çınaraltına inebileceğim son günler diyerek. Çevreye baka baka yürüdüm. Ayrılıkta, insanı ne olursa olsun pişman eden bir şey var. Ne yapmış olursam olayım, hep eksik kalmış olan şey. Çınaraltına tabii, yeterliliği verdiğim yer diyerek bakıyorum. Değeri var, ama daha çok eskide kalmış bir değer.
Dün Eyüpe gittim. Eyüpten kılıç kuşanmak için. İyi geldi. Piyer Lotiye çıktım, türk kahvesi içtim, o da iyi geldi. Orada ev bakma enerjisi geldi, eve gidinceye kadar, hatta evde bile ev baktım. Biraz daha makul gelmeye başladı. Vereceğim fiyat, taşınacağım fikri. Yeni bir hayatın imkanı.
Zamanında İstanbul’a da gelmiştim, o zaman nasıldı? Bilmiyorum aslında. O zamanki duygularımı hatırlamıyorum. Sadece hiç değilse beni uğurlayan birilerinin olduğu aklıma geliyor. Sadece bir valizimi alıp aştiye gittiğim gün arkamdan Nirgülün ağlaması. Ve elbette kalp kırıklığım.
Kalbimin kırığını kendimle birlikte taşıyışlarım. Kalbimin kırılmasının, atmasının durmadığı gibi, hiç bitmemesi. Ne büyük bir kalpse ya da ben ne kadar hor görücü bir harcama yapıyorsam kır kır duramıyor oluşum.
İstanbulun en güzel yerlerinde, ve Çengel’de beş sene yaşadım. Belki de mesele bu, yaşadığını fark ederek yaşamak. Elimde telefon, elimde telefon olmadığında zihnimde hep aynı meşguliyet. Emreyle konuş konuş konuş. Dört yıl geçti. Dört yıl. Bitecek mi? Ben biitremiyorum diye Allah araya girdi diye hissediyorum.
Çay çok güzelmiş. Çay her zaman güzel olmuyor.
Kampa gitmişler, zaten kampa gelinceye kadar o hooo. İstemiş olabileceğim her şeyi yaptılar. Benim de dahil olduğum bir okuma gurubunun içindeki üç kişinin sonradan dahil olduğu bir edebiyat kanonu. Ben de içlerinden sıyrılıp da aralarına girebilirdim. Yapamadım. Neden?
Hayatımda bu kadar çok yapamamak olması da kalbimi kırıyor. Hakkıyla sevinememek, hakkıyla yardım isteyememek. Mesela şu an bana ev bakması için akrabalara haber salamıyorum. Kendim yapmak istiyorum MU kendim yapmak zorunda kalıyoum MU onu tam bilmiyorum. Zorunda kaldığım için mi istiyorum ve o yüzden mi bunu kabul etmek zor oluyor yoksa, yardım isteyebilmeliydim diye bir put mu içimdeki, gelip beni kırıyor. Ya-pa-mı-yor-sun; diyerek.
Öte yandan da bu işleri hiç uzatmadan hemen çalışmaya başlamak istiyorum. Bir an evvel ev bulayım, hemen işlerimi yoluna koyayım ve tez yazmaya başlayayım.
Ev tutarken, evin sorumluluğunu almak bir yılı buluyor. Yeterince ısınıyor mu, temiz çıkıyor mu, bilmem ne. Şimdi aptalca bir ev tutsam, vikvikvik tüm bu lafları duymak istemiyorum.
Şeyda’yı özledim. Şeyda diye biri var bu dünyada. Ve ben onunla da ayrılıyorum. Oysa bir yıl evvel de o Ankara’daydı.
Beni Ankara’da kim bekliyor?
Birinin beklemesini istiyor muyum, emin değilim. Daha çok bekleyen şeyleri merak ediyor gibiyim. Düzgün bir ev, ağır olmayan bir iş yükü, ve tez yazabilen bir Esra. Tezle ilgili kesinlikle kaygılıyım. Haklı bir kaygı tabii.
Oznur haklı. Ankara bir zamanlar kendimi inşa ettiğim bir yer. Yeniden yapmak neden mümkün olmasın?
Öte yandan bu hayatta en mutlu olduğum zamanları da orada yaşadım. Belki yarım kalmış kısımları vardı hayatımın onları tamamlamaya gidiyorumdur. Her ne olursa olsun, hayırlı olduğuna ikna olmuş vaziyetteyim. Bu inanç da iyi geliyor.
Evi herhangi bir kütüphaneye yakın tutmak en mantıklısı. Ankara geceleri tekin bir yer değil ve ben de belki gecelere kadar o ye. Çalışmalıyım.
Evle bağlantılarım koptu kopacak. Sabahları öten horoza bile sinirleniyorum. Hep ötüyordu. Artık tahammül edilemez bir yaşamın nişanesi olarak ötüyor. Şehir yaşamında ne horozu ya diyorum. Çengeldeki bir önceki evimde de aynı şeyi hissetmiştim. Orada da horozlar ötmeye başlamıştı.
Dün kızlara da söyledim gideceğimi. Aslında daha çok sormadınız ama geldim demeyi düşünüyordum ama bunu yapmaktan vazgeçtim sonra. Akf hayırlı olsun bile yazmadı. Kesin bahaneleri vardır. İşte görevlendirme, iş, sorumluluklar falan.
İskeleye gelen gemileri görüyorum. Sadece deniz üzerinden kurduğum bu ulaşım ağı da hoşuma gitmişti. Yazık oldu diyecek gibi oluyorum. Yazık olmadığını da biliyorum öte yandan.
Yazık diye bir şey olmadığını, sükûnet ve kabulle ayrılmanın mümkün olduğunu, olabileceğini kendime hatırlatmaya çalışıyorum. Son zamanlarda evden dışarı çıkmak bile işkence haline gelmişti. Ankarada ısınan, otobüs ve dolmuşlara yakın, güneş alan, yokuşsuz bir evim olacak mı acaba?
Ara ara emrenin, ���ankaraya göçerken sana yardım etmeyeceğim” dediği geliyor aklıma. Bunu hak etmediğimi ben zaten biliyorum da, acaba bilinçdışında bu herifin nesi olduğumu daha fazla merak ediyorum. Yardım edeyim deseydi de çok bir şeye dokundurmazdım zaten. Sadece bunları konuşabilecek kadar, belki istişare edebilecek kadar bir mesafede olabilirdi belki.
Şimdi günde sekiz kere bana “nasılsın” deme mesafesinde olmayı tercih ediyor. Bir mezuniyet hissi hissediyormuş. Uğurlar olsun.
Evet hakikaten ben de kendi uğraşacağım işler arasında ona nasıl kırıldığımı düşünemiyorum artık. Kırıldım, ee.
Öte yandan enese hissettirdiğim herşeyin karmasını yaşıyor gibiyim. Sosyal medya işlerinde öyle mesela. Adama ne kadar öfkelendiğimi hatırlıyorum bana söyledikleri üzerine. Kafasına al diye çaldığım telefonlar falan. Hiçbir şey de yoktu mesela orada. Ama onun ithafları bilmem ne. Bir yandan da diyorum ki benim böyle hissetmemin onunla alakalı bir tarafı var, böyle hissetmem için bir sürü alan açtı. Sonra diyorum ki bunun aynısını Enes de derdi. Derdi de nitekim. Sonra işte mardine giderken hissettikleri. Ben de ona sanırım sonunda, “e sen İstanbula geleceksin ne de olsa” demiştim. Adam delirmişti. Duymak istediği sadece, “nereye istersen gelirim, hallederiz, yaparız” falan imiş sanırım. Dememiş miydim? Demiş olacağımı düşünmek istiyorum ama belki de dememişimdir. İşte sonuçta ben kadınım, onun “işe gidip” bir şeyleri yoluna koyup, bekle beni gelicem demesi gerekiyor gibi düşünmüş olabilirim.
İlginç ama üzerinden sekiz yıl geçtikten sonra gidip de enese, seninle yaşadığım en major iki meselenin aynısını, sen olarak yaşadım diyesim gelmiyor. Kusura bakma ya da hakkını helal et, falan. Sadece “daha anlayışlı ve sakin” olmasını bilmememin bu kadar ağır bedelleri mi olmalıydı? Ki anlayışın ve sükûnetin kitabını yazdığım dönemler de olmuştu onunla yaşadığım şeylerde. O hangisinin hesabını vermiş olacak, bilmem?
Yine de onunla öğrendiğim şeyleri unutmadığımı görüyorum. Mesela bir performans gösterisi gibi öfkelenmek, küfretmek falan. Bunları unutabilmeyi dilerim kendi adıma.
Kendi kendime kalmak ve kendi hayatımı düşünmenin onarıcı bir tarafı var. Bir duygunun içinde şişe gibi durmanın. Herhangi bir kaçış yöntemi benimsemeden kabul içinde hissettiğini hissetmenin dönüştürücü etkisi.
Bir sürü kaçış yöntemlerimiz varmış, dün Tülay Kök’ün videolarında dinledim. Mavi odası cidden güzelmiş. Çalışarak dinlenilecek kadar güzel.
Telefonu da fırlatıp atmak istiyorum. Bir sürü alışveriş yaptım, hangisi mantıklı hangisi gereksiz bilmiyorum. Telefonu elime aldıkça alınacak yeni şeyler görüyorum oysa yok. Oysa bu kadar para harcamasam iyi olur ama kime anlatacaksın.
Saat dokuz buçuğa kadar bekleyip sonra bebek vapuru ile istinyeye mi gitsem diye düşünüyorum. Ama ne olacak ki? Canım sıcakta yürümek istemedi hiç. Kütüphaneye gidip çalışmak da bir seçenek olabilir ama ondan da emin olamadım.
İçimi oyan bir duygu var. Duygular gelip gidiyor. Ya da gitmiyor. Belki bebekte dolaşmak iyi gelebilir. Sonra döner gelirim. Ya da Şeydayı ararım, o gelir bebeğe. Hakkım varmış gibi. Her şeye de hakkım yok maşallah. Bu kadar haksızlık fazla.
Şeyda’yı çok özleyeceğim. Burada yaşarken ortaya koyduğu bir imkan, bir potansiyel olarak yokluğu çok büyük. Keşke bu Eylül’de tanıştığımızda, daha büyük hazinenin o olduğunu daha iyi kavramış ve buradaki kalan son bir yılım olduğunu daha iyi anlamış olsaydım.
Keşke çalışmasaydım diyor muyum? Onu da demiyorum. Cidden tecrübe kazanmış olmak, beni ilerleyen günlerdeki çalışma koşulları açısından da gönendiriyor. Anlatabilirim, düzen sağlayabilirim, biraz daha konsantre olsam yardımcı bile olabilirim. Alllah nasip eder dilerim.
0 notes