#yeşertmek
Explore tagged Tumblr posts
Text
Hüzün Yağmuru
View On WordPress
#2022 şiirleri#çınar#Bir#Erdem#Gönül#Gözyaşı#Hayat#Hüzün#Mustafa Murat Güngör#Poem#Poema#Poerty#Poesia#Poet#Poeta#Sevinç#TASAVVUF#Yağmur#yeşertmek#Şiir#ŞİİR#İnsan
1 note
·
View note
Text
bir çiçeği yeşertmek, bir hayatı yeniden inşaa etmek istiyordun kötü biri olmadan önce. bana dokunursan bir çiçeği yeşertirsin.
60 notes
·
View notes
Text
Umudun kalmadığı yerde umudu yeşertmek bize düşer.
• A. Camus
18 notes
·
View notes
Text
Yalnızlık deryasında kaybettim yönümü ne yüzme bilirim ne de tutunacak bir dal var. Var mıdır çırpınmaktan başka şansım? Var mıdır ölümden başka bir yol? Yüzme bilsem ne fayda çıktıktan sonra gene tek başıma, bir dal olsa ağacından yeni düşmüş tutunarak varsam kıyıya geri kalan ömrümü dalı yeşertmek uğruna harcasam...
#imkansız#geceninnincisi#umudunu kaybetme#egeninincisi#3391km#egeninışıkları#aşk#egeveizmir#egeninizmiri#izmir#Spotify
48 notes
·
View notes
Text
Dünya sona sürükleniyor, sıranın sonuna da yaklaşmışken bizi kıtlık, açlık, susuzluk, teknolojinin yok oluşu, ilkel hayata dönüş bekliyor diye hayıflanıp durmak, endişeyi geçim gailesiyle sınırlamak; ahvali idrak edememekten ötürü.
Çünkü kuraklığı da çoraklığı da zaten yaşıyoruz.
İnsanlık manevi yönden her gün biraz daha kurak ve çorak bir sabaha uyanıyor.
Bosna burnunun dibindeydi yine de Batı’nın umurunda değildi; Doğu Türkistan, Irak, Suriye, Myanmar'da sürüp giden katliamlar ise coğrafi uzaklık sebebiyle dünya gündemini belirleyen Batı'nın kayıtsız şartsız umurunda olmadı.
Ancak Filistin için böyle bir bahane yok, çünkü dünyanın tam ortası. Çünkü Batı'nın sahiplendiği Siyonizmin işgalinde. Çünkü Siyonizmin uzak hedefine ulaşmak için yola çıktığı en önemli katliam beldesi.
Siyonizmin koruması Batı, yine duyarsız.
Ama bu bildiğimiz bir manzara. Biliyoruz ki oralar -yeşermek için gayretle çabalayan vicdanlara rağmen- çorak ve kurak. Ve zaten çoktan bozulmuş.
Peki bize ne oluyor? Medeniyet mirası Filistin topraklarındaki kan durduralamazken, hiçbir şey olmuyormuş gibi eğlenceliklere ara vermeden, tek endişesi gündelik konforundan ödün vermek olanlar bizim aramızda ne arıyor? Biz acının da katliamın da soykırımın da komşusuyken bu tokluk niye?
Demek ki biz de bir miktar çorak, kurak, bozuk ve çürük durumdayız.
Hâlbuki İyileşme çürümeden önce olmalı. Âlem zaten çorak ve kurak, iç âlemlerimiz kurtarılmaya, iyileşmeye muhtaç. Ama çürümeden önce...
Yaradan yeşertmek/iyileştirmek isterse diye gayretler bâki. Ölüyü diriltmek ve çorağı yeşertmek O’nun istemesiyle…
Dualar bâki.
| Elif Sönmezışık Aydın
19 notes
·
View notes
Text
Solmuş duygularımı yeşertmek, tam senlik iş zambağım.
37 notes
·
View notes
Text
İçimizdeki Bahçenin Fırtınası
Bazen insan, içindeki fırtınaların ne kadar gürültülü olduğunu fark etmez. Tıpkı bir bahçede rüzgarın nasıl yaprakları savurup götürdüğünü görmeden, sadece o anın gürültüsüne kapıldığımız gibi… Ve sonra bir bakarsınız, ruhunuzun bahçesinde kırık dökük dal ve yapraklar kalmış, renkler solmuş, çiçekler açmamış. Bir zamanlar orada umutla büyüyen her şey, yerini sessizliğe bırakmış. Kafanızdaki fırtına, sadece zihninizi değil, ruhunuzu da alıp götürürken, geriye yalnızca kırık dökük bir alan kalır.
Ama bahçenizin nasıl görünmesi, köklerinizin nasıl olduğu ile ilgilidir. Kökler, ruhun derinliklerine işleyen, her acıyı, her mutluluğu, her kaybı içinde barındıran yerdir. Ne kadar derinlere inerlerse, ne kadar güvenle toprağa tutunurlarsa, fırtınalar da o kadar az etkiler. Kökler, sadece yerle değil, yaşamla da bağ kurmaktır. Yaşamın her türlü zorluğu, o kökleri daha güçlü yapar. Kökler, hem geçmişin acılarını taşır, hem de geleceğin umudunu.
Ve biz bazen, köklerimizin ne kadar derinde olduğunu unutup, savrulmuş dal gibi hissedebiliriz. Fırtınaların, acıların, kayıpların bizde yarattığı kırıklıklar, bizlere köksüz olduğumuzu düşündürebilir. Ama içimizdeki bahçeye biraz daha dikkatle bakarsak, köklerimizin aslında ne kadar derin ve güçlü olduğunu fark ederiz. Belki de fırtına, sadece bize hatırlatmak içindir: Gerçek güç, dış dünyada değil, içimizdeki köklerde saklıdır.
Her kayıp, her acı, o kökleri biraz daha derinleştirir. Kökler, acıdan değil, ona verdiğimiz tepkiyle büyür. Ruhumuz, her zorluktan sonra bir parça daha güçlenir, daha sağlam olur. Köklerimiz, toprağa ne kadar çok bağlıysa, umut da o kadar güçlüdür. Her fırtına, köklerimizi biraz daha derine çeker; bir an bile kaybolmadığımızı, her acıdan sonra yeniden doğabileceğimizi gösterir.
Ve umudu yeniden yeşertmek, köklerimizi yeniden hatırlamaktır. Bir zamanlar o bahçeye ekilen her tohum, her umut, bir gün filizlenir. Belki biraz zaman alır, belki fırtınalar biraz daha uzun sürer. Ama unutmayın: İçimizdeki kökler, ne olursa olsun, asla kaybolmaz. O kökler, içimizdeki en derin gücü taşır, en karanlık anlarda bile… O yüzden içindeki bahçeye sevgiyle bak, köklerine inan ve sabırlı ol. Umut, her zaman yeniden doğar.
#istanbul#istanbuldayasam#iyiniyet#türkiye#insan#artists on tumblr#hayat#iş#writers on tumblr#işhayatı#kahvekeyfi#kahve#yagmurluhava#yagmur#istanbuldayaşam#istanbuldasonbahar#instagram#içerik üretimi#içerik stratejisi#tumblr yazarları#kendine yazar#blog yazarı#blog yazısı#blooger#halklailişkiler#event#sosyalmesaj#iletişim#medya#sosyal medya
5 notes
·
View notes
Text
Bunca hapis hayatından sonra gökyüzüne bakmadığım her gün için özür diledim gökyüzünden. Şimdi göremediğim zamanlarda gözlerimin önünde taşıyorum gökyüzünü. Doğaya farklı bakıyorum her seferinde ilk defa görmüş gibi ve ilk defa tanıyor gibi inceliyorum. İnceledikçe hatırlatıyor bana kalbimin toprağına gömüp büyüttüklerimi. Yeşertmek için sessizce gökyüzüne bakıyorum. Çokça şükrediyorum.
M.
27.08.2023
20:40
#yazılarım#gökyüzü#edebiyat#hapis#özgürlük#özür dilerim#gözlerim#bakmak#doğa#toprak#görmek#inceleme#kalbim#yeşermek#şükretmek
18 notes
·
View notes
Text
Sevdiğim İnsanların Vefatından Sonra İçimde Kocaman Bir Boşluk Oluştu Sanki
Onların Kayıplarına Alışmak Zorunda Kalmak Beni Neden Bu Kadar Yaraladı?
İçimde Geçmeyen Bir Yas Var Sanki
Kendime Olan Yabancılık Mı?
Hissettiğim Duygular Mı?
O Kadar Tuhaf Bir His Var Ki
Geçmeyen Bir Hüzün Taşıyor Gibiyim
Kendime Olan Umudu Yeşertmek İçin Çırpınıp Duruyorum Sanki
İnsanlardan Ve Her Şeyden Uzak Olmak İstiyorum Ki Sanki Her Şey Bomboş Gibi
İşin Tuhaf Yanı Sadece İnsanın Kendi Kendine Olması Bile Büyük Bir Nimet
Yaşanılan Onca Güzel Şeyi Yada Beni Paramparça Etse Bile Unutacağım Diye Korkuyorum
Onları Çok Özlüyorum
İçimden Geleni Yazmak Bile Ne İyi Geldi
1 note
·
View note
Text
Bir sahil kasabası, bir tarafında deniz diğer tarafında orman biraz nefes almak için yahut belki kendinden kaçmak için çıktığın yürüyüş, kafanda yenileri eklenen düşünceler, her şeye rağmen yüzünde gülümsemenle içindeki umutlar, yağmur kafandaki sesleri bastırmak için değil asıl sen kendi sesini duy diye yağıyor. Belki sadece dışarıda değil içinde de yağmur yağıyor. Belki göz yaşların içinde ki umutları yeşertmek için akıyor bu sefer. Yalnızsın. Ama zihnin kalabalık, kalabalıktan kaçıyorsun. Ama zihninden kaçamıyorsun. Kalabalığın sesini ellerini kulaklarına bastırarak kapatabilirsin ama zihninin sesini kapatamazsın. Belki de bu yüzden damia yanında kulaklık taşırsın.
Şimdi hala o yolda yürüyorum. Zihnimin sesini bastırmak için değil kalabalıkta kendimi duyabilmek için taktım o kulaklığı. Hala gülüyorum ve her zaman umutluyum. Ormanı seçtim önümdeki yol ayrımında. Ağaçların rüzgardaki fısıltısı diyor "Yalnız olmak ve yalnız kalmak. Hangisisin sen?" Bende fısıldıyorum "Zihnimin içinde yalnız oluyorum, kalabalığın içinde yalnız kalıyorum."
Zira bu yalnızlığı ben tercih ediyorum.
2 notes
·
View notes
Text
Kendime olan umutlarımı yeşertmek ile soldurmak arasında bocalıyorum.
3 notes
·
View notes
Text
şimdi sen gidiyorsun. gitmek zor. gitmek değil zor olan, kalmakmış. bir gün belki döner umutları yeşertmek her sabah içinde. ayrılık buymuş demek ki. şairlere şiirler yazdıran, şarkıları yakıp kavuran ayrılık buymuş. giden bir trenin arkasından el sallamak, uçaklarla selam yollamakmış uzak ülkelere. kilometrelerin ağırlığınca özlemekmiş ayrılık. gitmek değil kalmakmış ayrılık.
2 notes
·
View notes
Text
Mahvoldum artık sürekli haber bakmaktan sürekli yeni bişeyler olmasını beklemekten yoruldum beynim susmuyor umudum yok oldu yarınlardan korkar oldum bıktım usandım yeter bunu yaşamak mı bizim hakkımız ben daha 21 yaşındayım sırf bu durumlar yüzünden kaç senlik arkadaşım ile küstüm iki kelam sohbet edemez hale geldik valla delireceğim biz mi salağız acaba diye düşünüyorum ben mi kurtaracağım sanki ülkeyi yeter artık ya bişey yapsınlar konuşup yok oluyorlar umutları yeşertmek yerine susuyorlar kafamda çözüm üretmekten bıktım usandım artık ne işe girme hevesi kaldı ne başka bişey sanki işe girsem ne olacak şimdiden ekonomi durmuş durumda verecekleri asgari ücret neye yetecek rezil bir hayat yaşıyoruz bıktım cidden
12 notes
·
View notes
Text
çiziklerinde çiçekler yeşertmek için geleceğim.
17 notes
·
View notes
Text
Bazen çocuğum olsun da ona beslenme çantası hazırlayayım istiyorum. İlkokula başladığımda, beslenmemi hep bahçede yerdim, abimin sınıf arkadaşları her gün gelip dalga geçerdi dizimin üstünde minik bir örtü serip çam altına oturup beslenme yapıyorum diye (onlar piknik örtüsü derdi dalga geçmek için ne alakaysa)
Minik Kübi'yi ve onun kimseyi sallamayan hâlini özledim. Ne zaman kendimi küçüklük halimle yan yana getirsem, kafamda hatıralar arası bir zaman yolcuğu düzenlesem yani, minik Kübi ya ağzıma sıçıyor her şeyi mahvettin bir boku beceremedin diye ya da halime üzülüp bana sarılıyor yanımda olmaya çalışıyor (ki bu hâli sanırım daha nadir) ya da sessizce üzülüyor böyle üzülüyor ama uzaktan herhangi bir teselli, şefkat emaresi vermeden. Merak etmeyin küçük Kübi'nin gerçek olmadığını biliyorum ve bana zarar veremez snjvkwkckss
Ne alaka bilmiyorum eser miktarda kalan self love biraz da çalışıyor sanırım bazı anlarda ve çocukluğum beni sarıp sarmalayabiliyor galiba o anlarda azıcık da olsa şefkatli bir şekilde yaklaşabiliyorum kendime.
Her neyse taa en başa dönüyorum anne olup beslenme çantası hazırlama istediğime. Böyle hani özene bezene hazırlanan beslenme çantaları olur ya Asyalı youtuber anneler filan video bile çekiyor hatta, aslında onlardan bahsediyorum. İşte şu an sabahın erken serinliğinde uyanmış, hayattaki majör sorularına çözüm bulmuş ve tüm yönlerinde olmasa da hayatın önemli alanlarında belli bir dengeye ulaşmış bir anne olabilmeyi isterdim, çocukları kaldırmadan kahvaltılarını ve beslenme çantalarını hazırlıyorum, sonra gidip çocuklarımı uyandırıyorum ve gün başlıyor. Yani bu tarz bir huzura erişmem için ne çocuk sahibi olmak ne de beslenme çantası hazırlamak şart değil aslında, biliyorum. Ama niyeyse o videodaki annelerin garip bir huzuru ve hatta hayatlarına dair gururlu oldukları bir şeyler var gibi geliyor. Ne olduğunu tam olarak çözebilmiş değilim belki bir nevi satış stratejisidir, daha çok izleyiciye ulaşmak için belki de ancak anne olunca anlayabileceğim bir şeydir LoL (annem bu yazıyı okusa kesin burda kendinden emin bir şekilde neyden bahsettiğimi bilemeden evet anne olunca anlarsın derdi neden bilemeyeceğini düşünüyorum çünkü muhtemelen kendisi de asla bu bahsettiğim hissi tam olarak yaşayamadı çünkü huzur nereyse oranın tersi istikamete yürüyün bizim eve çıkar yol wndgnedsassg)
Her ne ise sanırım bu benim şu ana kadar hiç hissedemediğim bir duygu hâli, bilmiyorum, garip bir huzur gibi geliyor ama düşününce ne huzuru yaa çocuk sahibi insanların hayatından kaos gürültü eksik olmaz ki diye düşünüyorum.
Yani ben çocuk sahibi olsam bu ruh haline erişir miyim? Sanmıyorum, en azından şimdilik bu bana çok uzak geliyor. O yüzden de bir gün çocuk yaparsam tıpkı benim ebeveynlerimin beni mahvettiği gibi ben de kendi çocuğumu mahvederim diye çok korkuyorum. Sanki sonsuza kadar bir şeyleri, birilerini sorgulamakla ve onlardan şüphelenmekle lanetlenmişim, en çok da kendimi sorgulayıp kendimden şüphe duyuyor ve kendime eziyet ediyorum.
En iyi ihtimalle, belki de bu hissettiklerim yarısını geride bıraktığım yirmili yaşların sancısıdır. Tüm bu içinde nereye savrulduğumu bile görmediğim kaotik zaman dilimine suçu atmak mı kolayıma geliyor da ondan mı böyleyim yoksa ben ezelden beri böyleydim de sadece kendimle ve içinde yaşadığım şartlara kafa tutacak, gerekirse savaşacak bir gücüm vardı ve onu tükettim ve şimdi böyle kalmaya da mahkum mu olacağım? Ya da tükense de özü içimde olan o gücü tekrar yeşertmek mümkün müdür, bilmiyorum. Bir nevi saç gibi sjfjsjcks kökü sende yine uzar LoL
Bir tane karikatür vardı ya abidik gubidik hareket ediyor gülerek sonra kendimden nefret ediyordum mu ne diyor aklıma o geldi, bulursam eklerim. Kafam allak bullak haliyle yazı daha da beterdir. Yapacak bir şey yok, size iyi geceler sanal dondi tanelerim
#yine bir miktar gereksiz bir duygusallık yüklemesi oldu bana...#gereksiz demem de komik aslında ama oturup neden komik diye açıklamaya başlasam ağlamaya da başlarım#ama gerek yok#çünkü ağlasam da zırlasam da değiştirmeyeceğim şeyler ve kişiler var#böyle filtresiz bir şekilde düşünce akışımı attım bir on dakikalık skckksdkkda psikoloğa gidebilsem ona anlatırdım#ama param olmadığı için buraya yazıyorum smcmqkxkakkxa#maruz kalan herkesten özür dilerim bazen keşke ben de maruz kalmasam kendi düşüncelerime diyorum hatta skckkskcka
17 notes
·
View notes
Text
Anıl emre daldalın tek harften koca bir şarkı yapmasını asla aşamıcam sanırım. Aslında çok güzel bir şeye dikkat çekiyor. Bazen tek bir harf bile yeterli olur bize dokunmak ve birşeyleri yeşertmek için. Bu harf o ismin baş harfidir üstelik...
2 notes
·
View notes