#yıktığım
Explore tagged Tumblr posts
Text
geç kaldım. her zaman olduğu gibi yine bir şeye geç kaldım. kabul edemedim, ellerimle ittim sevgiyi. duvarlarımı günler sonra yıktım. inanamadım, viran. kimseye güvenmeyen kalbim, inanmadı sana. bu da yalan sandım. yanıldım. yaralandım. sen yaraladın. değiştin, viran. o kadar mı geç kaldım sana? sevgin bitmiş, duyguların ölmüş bana. benim yıktığım duvarları bu kez de sen örmüşsün. yetişemedim. yazdım. kalbin ısınır belki diye uzun uzun anlattım. beni anlardın, hislerimi de anlarsın dedim. anlamadın mı? çok bekledim, çabaladım ama kalbin soğumuş. kış olmuşsun, viran. hani üşüyeni bilemez ya rüzgar, görmez bile. öyle görmedin sen de. belki de görmek istemedin. ben de seni değil, belki de beklemeyi sevdim. kendimi bununla avuttum.
86 notes
·
View notes
Note
fazla yıkık döküksün
Yakıp, yıktığım kadar değil.
34 notes
·
View notes
Text
Bülbülün lalezardan neden kovulduğunu,
Bu hayal zindanını yıktığım gün hatırla...
Balığın susuz kalıp suda boğulduğunu,
Acılar evreninden çıktığım gün hatırla...
8 notes
·
View notes
Text
bu muydu istediğim hayat, kendimden kendimi çıkaran yaşam. yıktığım tabular insanlar bunun için miydi. kolaydı kaçmak arkaya bakmadan. şimdi kime kızacağım. bu hayatımı seçen kendime mi beni çağıran geçmişe mi.
14 notes
·
View notes
Text
başka diyarlara, başka denizlere giderim, dedin.
bundan daha iyi bir kent vardır bir yerde nasıl olsa.
sanki bir hükümle yazgılanmış bir çabam;
ve yüreğim sanki bir ceset gibi gömülmüş oraya.
daha ne kadar çürüyüp yıkılacak böyle aklım?
nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam burada
gördüğüm kara yıkıntılarıdır hayatımın yalnızca
yıllar yılı yıktığım ve heder ettiğim hayatımın.
6 notes
·
View notes
Text
geri dönme diye yıktığım yollarda bekleyen de benim
10 notes
·
View notes
Text
beni üzemesin daha fazla üzülmeyim diye vazgeçtiğim isteklerim var hayallerim var olmayacağını bilip de bir gün olur diye umut bağlayıp üzülmemek için yakıp yıktığım hayallerim, ama bu daha çok canımı yakıyor nefes bile almak istemiyorum artık
30 notes
·
View notes
Text
Zindanlarımı küften arındırmaya başladığım gün bugun, sadeleştim en güzel günler için , tuvalimde yeni rengime yer açtım, sarıldım siyahıma, korkmuyorum artık. Şimdi siyahımla tüm renklerim daha canlı, daha çarpıcı, daha özel , daha güzel , daha ben... Kabullendim geçmişimi şimdimi geleceğimi.Savaşmamız gerektiğini kim söylediki zaten ? Kazanmak ya da kaybetmek, neden sadece biri olmak zorunda? Kazandığımızı düşündüğümüzde nelerden vazgeçtik, nelerden taviz verdik ? Nereden geldik, nereye savruluyoruz ? Peki ya kaybettiğimizde ? Her mağlubiyetimizde umudumuzun bittiğini, yolların tükendiği , tüm köprülerin yıkıldığını sandığımızda başlayan bir kabullenişle birlikte yüklerinden kurtulmanın verdiği hafiflik , can ne istiyorsa onu yapabilmek , yeni açılan pencere var mı diye ufka bakmak bir kazanım değil mi ?
Bugün zindanlarımı prangalara vurduğum gün. Tüm hüzünleri kendimde denemeye ant içmiştim oysaki, çok matah bir şeymiş gibi. Kabullendik mi peki ya herşeyi, dertlerin her birini, Asıl kabullenmemiz gereken olguyu; hayatın dertlerle güzel olduğunu? Zaman geçiyor , kar kendini bu hayata ,kaçırma hiç bir anı, raftan alma vakti tüm yaz günlerini.
Aklımın hezeyanı ile kalbimin çığlıkları bir olmuş, gözümü kapatmış düşüncelerimi bağlamış bilmediği yolda virajlara aldırmadan gidiyordu son sürat. Kim yakalayacaktı kim durdurabilecekti. Ben rüzgara anlatırken tüm duygularımı, tüm düşüncelerimi nereden bilebilirdim esip seni bulacağını.Bir durup nefes almalı aklı başa toplamalı ,ateşten önce biraz dumanı solumalı, çünkü giymiştim kırmızı pelerinimi oturmuş kurdumu bekliyordum
Yıldız Kenter'in de dediği gibi "Nereden çıktı bu plastik çiçekler?" Bu, çağımız insanlarının savunma mekanizması mı? Başkası olmaya alışmış insanların hangi duygusu gerçek kaldı ? Oysa ben , tüm çiçeklerimi özenle seçmiş , kendi ellerimle tek tek ekmiştim , sevgi ile sulamıştım. Bahçemdeki en özel yerdeki en güzel gonca gülü bir sabah açılmış, ertesi sabah solmuş buldum, belki de bundandır gözlerimdeki hüzün.
Bugün özür diledim aynamdan, herkesin her şeyi kendine hak gördüğü bu dünyada sadece hak edene göster gülüşünün kutsallığını. sararıp solsada albümlerim, çocuk aklımı başımdan almayacağım, ruhumundaki halenin yok olmasına izin vermeyeceğim. Ç��k yataktan söyle şarkılarını avazın çıktığı kadar , Unutmamalı ki yıldızlar ölse bile ışık demetleri hep yaşar.
Bugün zindanlarımı bir bir yıktığım gün. Kaç balyoz darbesini bileklerim taşıyacak bilmiyorum ama hepsini yıkacağım. Bir kaşık suda boğulduğum sandığım içimdeki ummana yolu gösterdim, taşıp geçti akıp gitti ve buldu sakin huzurlu güvenli koyunu.Bir batan bir çıkan Gemi ile işimde yok artık, batmış mı çıkmış mı karaya mı vurmuş çapası mı kopmuş deniz fenerini mı bulamıyor umrunda değil artık. Çünkü ben koyunu bulan bir okyanus olmuştum. herkes ya güvenli limanı aradı ya da batmayacak gemisini.Sanırım asıl olayda buydu ; beraber okyanus olabilmek. Okyanus olup; tüm hücrelerinde ben'i unutup biz'i yaşatabilmek, tüm su damlacıklarının karışıp ayrışmanın imkansızlığında bir olabilmek.
Eski bir rüya uğruna ruhunu çölleştirmemeli insan. Karıştırmamalı renkleri, küsme dağa ,kabullen hayattaki yerini ,farkına var her güneşin doğuşunda ve batışında ay hep yerli yerinde ve kendi kendinin ışığı ol, kim bilebilir ki yaşadığın onca tebrübeyi. E bende Çıkardım kırmızı pelerinimi ne ben eski ben, ne de kurt kurttu artık.
Ve işte o gün bugun, günlerin en güzeli yıkılan zindanlarımdaki ilk çiçeğimin açtığı gün bugün, öylesine mutlu öylesine huzurlu ,umut dolu, ışık dolu.Güneş yerinde ve her şey yolunda. Viva la vida! Yeni başlangıçlara...
#desertdaisy #nobody
6 notes
·
View notes
Text
Bazı insanlar yüzünden kendi kurallarımı yıktığım için kızgınım
14 notes
·
View notes
Text
Acı hissinden sonraki kaçınma hali gibi yaşamaya başlamışım, hiçbir yanlışı yanımda bulundurmamak için doğru olmaları için çabalamayı bırakmışım. Ummayı bırakmışım gücümü değişmezliğin kabulünden almışım, çare olmayışının kabulünden. Ve bunu hep çok kolay yapmışım. Şimdi yıktığım herşeyin altında kalmış gibiyim. Ama yine de yaşanırken olayları değil kuralları düşünüyorum, ve her yerden tümevarıyorum. Rutinleri sanırım artık o kadar da sevmiyorum. Değişiyorum...
2 notes
·
View notes
Text
NEREDEN BİLECEKSİN
O eski hülyaların sahile vurduğunu Yakama bir muamma taktığım gün hatırla Gurbetin mahşerimde bir sıla bulduğunu Dağlar gibi eriyip aktığım gün hatırla
Nereden bileceksin, şehrin sokaklarında Kaybolan ışıkların gözlerim olduğunu Her seher yüreğimde açan karanfillerin Her akşam ellerimde sararıp solduğunu Nereden bileceksin
Kim bilir, belki bir gün kapıma geleceksin Siyah tüylü martılar yorgun pencerelerde Benimle ağlayacak benimle güleceksin Göğsümde ızdırabı deniz fenerlerinin Hayatımdan fışkıran hüzne gömüleceksin
Her şairin bir gülle bahtiyar olduğunu Bir sana bir göklere baktığım gün hatırla Gönlümün kahrın ile ihtiyar olduğunu Sigaramı sessizce yaktığım gün hatırla
Bilemezsin içimde bir denizdir yaşamak Sen denizin en uzak noktasında şen şakrak Ben kırgın dalgalarla avunurum derinde Gemilere yosunlu mendiller bağlayarak
Nereden bileceksin fesleğen köklerinin Hercai bulutlardan bıkıp usandığını Ansızın kayıveren yıldızların ardında Vuslatı bekleyen bir kalbin yandığını Nereden bileceksin
Yağmura boyun büken susuz topraklar gibi Kim bilir belki bir gün kapıma geleceksin Sinesinde bi-vefa bir sırrı saklar gibi İnfazına yürüyen ölü tutsaklar gibi Gözlerinin hicranlı yaşını sileceksin
Tatlı bir rayihanın göklere dolduğunu Irmaklara karışıp aktığım gün hatırla Gölgelerin ruhumu görüp kaybolduğunu Mavi bir şimşek gibi çaktığım gün hatırla
Gülümse ve uzaklaş çünkü anlayamazsın Bu kopan fırtınayı Yusuf'un yüreğinde Koyu bir çaresizlik ayinidir yalnızlık Züleyha'nın menekşe büyüyen gözlerinde
Nereden bileceksin kayalara tutunan Devlerin birer birer vurulup öldüğünü Rüyaları süsleyen eşsiz mücevherlerin Bir dervişi görünce yere döküldüğünü Nereden bileceksin
Kim bilir belki bir gün kapıma geleceksin Kollarında rüzgarlı bir deprem karanlığı Kapı aralığından sessizce gireceksin Işıldayan bu gönül şahikası önünde El pençe divan durup sen de eğileceksin
Bülbülün lalezardan neden kovulduğunu Bu hayal zindanını yıktığım gün hatırla Balığın susuz kalıp suda boğulduğunu Acılar evreninden çıktığım gün
3 notes
·
View notes
Text
Nereden Bileceksin
O eski hülyaların sahile vurduğunu
Yakama bir muamma taktığım gün hatırla
Gurbetin mahşerimde bir sıla bulduğunu
Dağlar gibi eriyip aktığım gün hatırla
Nereden bileceksin, şehrin sokaklarında
Kaybolan ışıkların gözlerim olduğunu
Her seher yüreğimde açan karanfillerin
Her akşam ellerimde sararıp solduğunu
Nereden bileceksin
Kim bilir, belki bir gün kapıma geleceksin
Siyah tüylü martılar yorgun pencerelerde
Benimle ağlayacak benimle güleceksin
Göğsümde ızdırabı deniz fenerlerinin
Hayatımdan fışkıran hüzne gömüleceksin
Her şairin bir gülle bahtiyar olduğunu
Bir sana bir göklere baktığım gün hatırla
Gönlümün kahrın ile ihtiyar olduğunu
Sigaramı sessizce yaktığım gün hatırla
Bilemezsin içimde bir denizdir yaşamak
Sen denizin en uzak noktasında şen şakrak
Ben kırgın dalgalarla avunurum derinde
Gemilere yosunlu mendiller bağlayarak
Nereden bileceksin fesleğen köklerinin
Hercai bulutlardan bıkıp usandığını
Ansızın kayıveren yıldızların ardında
Vuslatı bekleyen bir kalbin yandığını
Nereden bileceksin
Yağmura boyun büken susuz topraklar gibi
Kim bilir belki bir gün kapıma geleceksin
Sinesinde bi-vefa bir sırrı saklar gibi
İnfazına yürüyen ölü tutsaklar gibi
Gözlerinin hicranlı yaşını sileceksin
Tatlı bir rayihanın göklere dolduğunu
Irmaklara karışıp aktığım gün hatırla
Gölgelerin ruhumu görüp kaybolduğunu
Mavi bir şimşek gibi çaktığım gün hatırla
Gülümse ve uzaklaş çünkü anlayamazsın
Bu kopan fırtınayı Yusuf'un yüreğinde
Koyu bir çaresizlik ayinidir yalnızlık
Züleyha'nın menekşe büyüyen gözlerinde
Nereden bileceksin kayalara tutunan
Devlerin birer birer vurulup öldüğünü
Rüyaları süsleyen eşsiz mücevherlerin
Bir dervişi görünce yere döküldüğünü
Nereden bileceksin
Kim bilir belki bir gün kapıma geleceksin
Kollarında rüzgarlı bir deprem karanlığı
Kapı aralığından sessizce gireceksin
Işıldayan bu gönül şahikası önünde
El pençe divan durup sen de eğileceksin
Bülbülün lalezardan neden kovulduğunu
Bu hayal zindanını yıktığım gün hatırla
Balığın susuz kalıp suda boğulduğunu
Acılar evreninden çıktığım gün hatırla
Nurullah Genç
Usta Şairlerin en güzel şiirlerine bu uygulama ile kolayca ulaşabilirsiniz.
Google Play
https://play.google.com/store/apps/details?id=com.zeyahapp.siirler
Huawei App Gallery
https://appgallery.cloud.huawei.com/marketshare/app/C101719571
0 notes
Text
yıktığım, atladığım, söndürdüğüm bir yangın yerindeyim içimde sadece, dediğim gibi her gidenden biriktirdiğim melekler kalbimin üstünde bir daha hançer
8 notes
·
View notes
Text
Dün gece kendi üstüme yıktığım ve yıkılan yükleri toplayıp attım
1 note
·
View note
Text
Şu an 28 Kasım günü en büyük tabularımdan birini yıktığım yerdeyim. Tabu yıkıldı ve arkasında sandığım kadar korkunç bir enkaz bırakmadı. Yoluma devam edebiliyorum.
0 notes
Text
Benim yakıp yıktığım anıların üstüne yeni anılar inşa ediyorsun ama bensiz, öyle değil mi?
0 notes