#vicdan yarası
Explore tagged Tumblr posts
zerihcom · 1 month ago
Text
Sednaya: Karanlık Çağın, Karanlık Yüzü
2 minutes Remzi Özer Genç yaşta bekarken tutuklanan, sayısız kez tecavüze uğrayan, aşağılık tecavüzcülerin çocuklarına annelik yapmak zorunda kalmanın dayanılmaz acılarıyla dışarı çıkan kadınlar… Başlarından aşağı kaynar sular dökülen, kızgın yağlarda yakılan, bedenlerine elektrik verilen, vücutlarında sigara söndürülen, sürekli dayak yiyen, kemikleri kırılan insanlar… Orta Çağ’da bile…
0 notes
bendeniz-hic-kimse · 1 year ago
Text
Tumblr media
Kalbimizle Yaptığımız Her Ödeme Bizlere Kat Kat Geri Dönecektir…"Eğer Hâlâ Dönmediyse Hesabı Başkasına Ödetirmişsindir..
14 notes · View notes
pansehirim · 3 months ago
Text
Beyaz Zenciler
Zenci adamların karıları, beyza adamların çocuklarıyla,
Ve beyaz adamların karıları, zenci adamların çocuklarıyla,
Gülüştüler uzunca bir süre parkta.
Ihh.
Zenci kadınlar beyazlara,
Beyaz kadınlar zencilere duymak istediğimiz anonslarla,
Gün boyunca,
Plaket hediye ettiler...
Uvvhh!
Vicdan muhasebesinde açık çıktı salıncaklar kopunca,
Sallandığımız.
Tebrik edilirken iyi işler, mesela sınır çizgilerini gevşetmek,
Kararlaştırdılar aralarında,
Çocukların oynadığı yerlere,
Park yapmak yasaktır artık...
Kan dökün, korksunlar.
Beyaz kadınlar, zenci adamlar
ve beyaz adamlarla zenci kadınlar,
Irkçılığa hayır diyerek sarıldılar belinden birbirlerine,
Öldürmek başladı sonra,
Üüüüh!
Ve hatta üfff...
Sevmek geldi, içimizden, onları...
Sevmek ve öldürmek gelince, savaş da geldi hemen ve
İlk savaş okyanusta başladı,
sonra karaya cıkardılar onu, ıslaktı.
Git dediler, yürüdü Orta Doğu, bir adım daha attı Avrupa,
Bitti sandı gidilecek yer iki adımdan sonra, baktı,
Ardından ağlıyor sol, yarım profil sağ,
şefkatle koşarken herhangi bir şehirde,
Ver elini Anadolu...
O gün bugün bırakmadık elini onun...
Ben,
Sallanıyorum, darağacında bir dalda, çocuklar gibi şen,
Küba purosu kokuyor yanağım, ellerim İsa yarası,
Gün Ağustos 17,
Sivas yangını şakağım,
Gel diyorum, seni davet ediyorum,
Buradaki ortam yani, uf...
Park ile ne alakası var savaşın,
zencilerin, beyazların vc. dedim,
İlk ben okudum bu şiiri, siyah beyaz düşündüm, biraz gri.
Belki dedim,
Savaştıkları yerlere de park yaparlar,
heyecandan ölsün diye çocuklar...
3 notes · View notes
bikdim · 2 years ago
Text
satranç
hayatta her şeyin mutlaka bir çözümü var. 
bir tek ölümün yok, onun bile yakında bir çözümü olabilir. 
fakat, çözümsüzlük üretmek, insanları çözümsüzlüğe alıştırmak, çözümün olamayacağını, imkânsızlığı, çözümün güç ile doğru orantılı olduğunu toplumun her kesimine yaymaya çalışan bir sistem var. bu dünyanın kuralı düzeni. 
[ki bu bile yakın bir gelecekte kendini formatlama çabası içine çoktan girmiş durumda. yeni bir sistem doğum sancısı çekmekte.]
peki çözümsüzlükten beslenen bu sistem ise özellikle nerelerde daha iyi çalışıyor? sorgulayabilmenin az olduğu yerlerde mi? peki sorgulayabilmek sadece okuma ve yazma oranı ile mi orantılı. yani okuma yazması az olan bir millet, ya da cehalet oranı yüksek olan bir millet, hür vicdanı ile sorgulamaktan da mı yoksundur? 
yani diyelim ki, hiçbir imkânın ulaşmadığı bir köydesiniz, kasabadasınız, ya da orası her neresi ise, belki de şehrin göbeğindesiniz. bilime, teknolojiye, ilime, irfana diyelim ki erişiminiz yok, ya da bu erişimi yadırgıyorsunuz, ya da bu erişimin farkında bile değilsiniz, ya da bu erişim sizin için bir şey ifade etmiyor. 
peki, böyle bir durumda size gelseler ve sorsalar, bir matematik sorusu, uzay bilim sorusu, fizik, kimya, vb. nitelikteki gerekli bilgilerin edinilmesinin dışında, bu soru daha da üstün bir soru olsa; size deseler ki, şurada acil yardıma muhtaç birisi var, açlıktan ölmek üzere, ya da x sebepten muhtaç durumda ve acil yardıma ihtiyacı var, senin ağzından çıkacak şey ile karar verilecek.
böylesi bir durumda, okuduğunuz kitaplar, ya da okumadığınız kitapların bir anlamı olur mu? yoksa sadece sizin o anda, nasıl yardım edebilirim ya da yok ben bir şey yapamam mı demeniz konuyu çözer/çözemez? 
konu, ahlâk, vicdan, etik, ar, iyilik ve bu uğurdaki insani boyutların toplamı olduğunda, hiçbir ünvanın anlamı olmaz. 
ordinaryüs titriniz olabilir ama vicdani muhasebeniz yoktur. 
ya da okuma yazmanız bile yoktur ama iyilik, ahlâk, vicdan, etik ve ar ile bütüncül olarak yaşamaktasınızdır. 
bu örnekler çoğaltılabilir, incelenebilir, göreceli olduğu da keza iddia edilebilir. 
ama ısrar ettiğim nokta her zaman şu olacaktır, iyilik ve kötülük arasında göreceli bir kavram yoktur. 
şimdi gelelim, her zamanki gibi ülkemize, yıllardır travmanın her türlüsüne maruz kalan bu ülkenin vicdan sahibi insanlarına. 
bu millet, yüz yılın en büyük felaketini yaşamış, hâlâ da yaşamaya devam ediyor, henüz hiçbir şeyin yarası sarılmamış, asla da tam anlamıyla sarılamayacağının da bilincinde çok insan varken, her şeyimizi bu felaketi yaşayanların ihtiyaçları doğrultusunda ve ülkenin geri kalanını refaha eriştirmeye çalışmak üzere kafa yormamız gerekirken, bakın şeytanlar nasıl da harıl harıl çalışıyor. 
seçim süreci hızlandıkça, şeytanlar öyle hamleler yapıyorlar ki, şah ve mat demek için öyle var güçleriyle çalışıyorlar ki, ve buna rağmen direnen bir strateji var. 
insanlar bu ülkede, o kadar güzel yaşayabilirler ki, bu ülke öyle de güzel refaha erebilir ki, öyle çok da imkânsız gibi görünen, yıllar alır denen şeyler öyle de güzel inşa edilir, öyle de kısa zamanda hayata geçer ki. 
işte tüm bunların olabilmesi için iyiliğin kazanması lazım.
isimlerin değil, iyiliğin. 
ve iyilik kendini nerede olsa belli eder.
ama kötülüğü hiçbir şekilde anlamazsınız, çoğu zaman saklanır, iyiliğin kılıfına hele öyle bir uydurur ki kendini. 
ama iyilik hiçbir zaman öyle bir kılıfa ihtiyaç duymaz. iyilik, her zaman, her yerde kolaylıkla görülebilir, hele ki gören sadece gözler değilse, gerçek iyilik en güzel yüreklerde hissedilir. 
çok kritik günlerden geçen bu ülke için satranç oynanıyor. 
bu hep böyledir.
izlediğiniz tüm filmlerde, tüm kitaplarda, mitolojide, öykülerde, masallarda. 
öykü sadece ve sadece iyi ve kötü arasında geçer. 
dinler, insanlar, mezhepler, tanrılar, tanrıçalar, şöhretler, ilim, irfan, teknoloji, vb. aklınıza ne gelirse. 
bunlar kazanan ya da kaybedenler değildir.
tek bir oyun vardır; o da iyilik ve kötülük arasında geçmektedir.
ya iyilik kazanır, ya da kötülük. 
biz de, milletçe işte bu satranç hamlelerinin içindeki kimi zaman piyonlar, kimi zaman vezirler, kimi zaman kaleler, kimi zaman atlar, kimi zaman filler olarak, ve tek bir yanlış hamle ile öngöremediğimiz kayıplar yaşanacağı gibi, tek bir hamle ile de bu oyunun galibi olmaya yaklaşabilecek olanlarız.
yapmamız gereken tek şey, hür vicdanlarınıza sormak, iyilik nerede? bir isim değil, bir cisim değil, gerçek iyilik nerede? vicdan sahibi olanlar, iyiliğin nerede olduğunu bilenlerdir. 
amaların arkasına sığınmadan, ama şusu var, ama busu var, ama gözünün üstünde kaşı var demeden, iyiliğin ne olduğunu bilenler ve aynı şekilde kötülüğü de, ama aslında onun da busu iyi, bir de şöyle düşün, kendini onun yerine koy vb.’leri ile oyalanmadan kötülüğün ne olduğunu da bilebilendir vicdanın ne olduğunu ve onun asli görevini bilenler.
vicdanın asli ve tek görevi; iyi ve kötüyü amasız, aslındasız ayırabilmektir. 
bugün yaşanan olaya ithafen, depremin yaralarını sarmaya çalışan bu millete, gündemi değiştirtecek tuzaklar kuran bir akıl, bir zihin, bir insan, ya da insanlar, tek kelime ile, herhangi bir amanın, aslındanın arkasına sığınamaz. 
ne büyük oyunlar çevriliyor ve olan yine vicdanen iyilikten başka bir şey bilmeyenlere, düşünemeyenlere oluyor. 
iyilik ve kötülüğün savaşı bu dünya var oldukça devam edecek, ama kötüler çoğaldıkça işte o zaman tanrıların da tepesi atmaya başlayacaktır elbet.
kötülüğün çoğalmasına izin verenler kimlerse, vicdanen buna hayır diyemiyorlarsa, işte o zaman, işte tam da o zaman şah ve mat dendiği gün olur.
oysaki bu ülkede az da kalsalar iyiliğe muhtaç olan onca birey varken. 
her şeye rağmen iyilik yolundan sapmayanlara inat dönüyor bu dünya, ve dengeler bozulmadan, umarım görebiliriz iyiliğin de iyiler tarafından hakedilmiş olduğunu ve şeytanlara inat kazanılabileceğini. 
eğer varsa nefesimiz, çok az kaldı görmeye. 
allah’ın, ahlâkın, iyiliğin, vicdanın, etiğin yolu birdir ve de şaşmaz.
iyilik kazanacak, allahım sen yardımcımız ol.
2 notes · View notes
kirmizikamyon · 2 months ago
Text
özlemektup...
kokudan anlayanlar, iyi insan kokanlar, koku ile hatırlananlar, bazen bir şarkıyla, eşyayla, düşünmedikçe hatırlananlar, belleği işlemeyenler, bellekteki bu savrukluk, şaşıranlar, şaşırmanın iyi bir şey olduğunu bilenler, düşman olmanın zahmetsizliği, bir yüzde görmeye alışmadığımız incelikteki keder, insanın içinin bir şeylerle barış’ması, iyi gelmesi bunun, onarılan şeyler, dikilen sökük, arınan-aranan yürek, bir yakınlık ölçüsü olarak ‘yama’, zehrini sağmaya gelenler, güneşin kuruttuğu meyve, ‘kak’, içinin sağlamlığı-tadının zenginliği, yere serilen yaygılar, yıllarca güneşte kuruyanlar, dünyanın çamaşırları, el bakışı; iyiliğe değil kirli bir meraka abanan, başkasının kusurunu yakalama iştahı, içini yıkayıp durultur gibi anlatanlar, içini anlatıp durulur gibi yıkananlar, için duruluğu, sesin ılıması, sevilen birisinden söz ederken göğüse inip yumuşaması, o ferahlık, sesteki vicdan, sesteki bıçak keskinliği, kış ayazı, beklemek, bekletmek, zamanı uzatmak, zamanı yaymak-zamana yayılmak, zamanı zaman ile ölçmek, bir öl(ç)ü birimi olarak zaman, için ince zulmü, bir kadının değirmi yüzü, yabancı bulduğu her şeye hafif bir küçümseme ile bakanlar, böyle bir reddedişle korunanlar, dünyadan kendi içinin hızını bekleyenler, gençken okunan kitaplar, senden zamanını bekleyen kitaplar, fark edilmeyen zaman; gençken, kitap okurken, beklerken, mahcup eden uluorta bir sessizlik, ağrılı bilgi, geçmişin dönemeçleri, hesaplaşmanın zorluğu, bildiklerimizden vazgeçmek, bir eski zaman hayaleti olarak yığıntı, gururu kırılmış erkeklerin kinle beslenen yarası, o yaranın güçlü ve kirli hafızası, tek’liğe değil bütüne ait bir kuşku, gerçeklik duygusu yara almış bir kadın, onun için tanıdık bir yer olmaktan çıkan dünya, gevşek el sıkanların güvensizliği, tekinsizliği, şüphe birikintisi, bir refleks olarak koru(n)ma ihtiyacı, denetlene(bile)n kızgınlık, dümdüz, düpedüz bir ses, bir başkasının üzüntüsünde yıkananlar, böyle rahat olanlar, hafifleyenler, bir başka mutsuzluğa yaslananlar, bir kobay olarak mutsuzluk, bir kocası-bir evi-bir ailesi-bir cemaati olan ama bir hayatı olmayanlar, derinlerde bir yara, mutluluktan bunca söz edenlerin işaret parmaklarındaki mutsuzluk, uzaklığın sadece ölçü birimi olmadığını bilenler, uzaklıktan korkmayanlar-ürkmeyenler, kaçabilenler, kendini sevmeyi öğrenmesi yıllar alanlar, hiçbir şeye teslim olmayanlar, teslimiyetin zaafa gebe olduğunu düşünenler, çocuk düşürür gibi düşünenler, birbirlerine benzerliğin düşmanlığı ile bağlananlar; zahmetsiz köleler, başını eğenler, içine gülümseyenler, kendini sağanlar, kaybedilenleri hatırlatmaya çalışır gibi konuşanlar, dil yarasına sarınanlar, göçücü bir hafıza kaybı olarak akıl-dil-dimağ, emin olunan kararlılık, süphe duyulan haklılık, yaşlandıkça-yaşadıkça-yaşandıkça hesabı farklı-fazla tutulan eksilmeler, her adımda büyüyen açık-lık, bir muhasebe bürosu olarak ömür, içiçe geçen zıt duygular, samimiyet-sizlik, ayırt edilemeyen sahicilik, kahramanını mecnun eden hikaye, dil’den dil’e yürünen yol, aslını kaybeden gerçek, bir lahit olarak zahir, başkasının günahında kaybedilen masumiyet, eski bir dil alışkanlığı-tesiri geçmiş (bu)tik-ata sporu-sevilen bir şarkının sözlerinin yavaş yavaş silinmesi zaman mahlukundan,
0 notes
pazaryerigundem · 3 months ago
Text
Karacabey Belediyesi'nden dikkat çeken çalışma
https://pazaryerigundem.com/haber/188757/karacabey-belediyesinden-dikkat-ceken-calisma/
Karacabey Belediyesi'nden dikkat çeken çalışma
Tumblr media
Karacabey Belediyesi, son günlerde artan kadına, çocuğa ve hayvanlara yönelik şiddet olaylarına karşı farkındalık oluşturmak için anlamlı bir projeye imza attı. ‘Dünya Kız Çocukları’ gününde, ilçe genelindeki tüm açık hava reklam alanlarında dünyaca ünlü tarihçi, yazar ve liderlerin kadınlar, çocuklar ve diğer canlılara karşı söylemlerinin yer aldığı reklam panoları vatandaşlar tarafından memnuniyetle karşılandı.
BURSA (İGFA) – Son günlerde toplumda vicdanları yaralayan olaylar kamuoyunda adeta şok etkisi oluşturmuştu. Birbiri ardına yaşanan ve toplum vicdanını yaralayan bu olaylara karşı Karacabey Belediye Başkanı Fatih Karabatı, 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü’nde anlamlı bir projeye imza attı. İlçe genelindeki tüm açık hava reklam panolarına aynı anda tarihte liderliği, sanatı, bilimi veya eserleri ile kabul görmüş isimlerin bu alanda söylediği sözleri ve düşünceleri yansıtıldı.
Konuyla ilgili Karacabey Belediye Başkanı Fatih Karabatı, “İnsanlığa dair en temel değerlerimizin örselendiği bu acı olaylar karşısında yalnızca bir birey, bir baba, bir eş değil aynı zamanda bir belediye başkanı olarak da sorumluluk hissediyorum. Hz. Muhammed’den Mustafa Kemal Atatürk’e, Fatih Sultan Mehmed’den Neşet Ertaş’a hatta bunların yanında Gandhi’den Moğol İmparatorluğu’na kadar tarihe damga vurmuş isimlerin sözleri sevgi, saygı ve hoşgörünün önemini vurguluyor. Diller ve zamanlar değişse de sevgi her zaman evrenseldir. Tüm bu söylemlerden yola çıkarak kadınlara, çocuklara ve hayvanlara duyduğumuz sevginin bizi birleştiren ve ayrımcılığı yok eden en güçlü bağ olacağını çok net söyleyebiliriz. Sevgiyle yoğrulmuş bir toplum kurmak, hepimizin ortak sorumluluğudur. Bizler de Dünya Kız Çocukları Günü’nde böyle bir çalışmayla farkındalık yaratmak, vicdanlara dokunmak ve bu konuya dikkat çekmek istedik.” dedi.
Tumblr media
“KADINA, ÇOCUĞA YA DA HAYVANA YÖNELEN HER TÜRLÜ SALDIRI, ASLINDA İNSANLIĞA YAPILAN BİR SALDIRIDIR”
Son zamanlarda artan şiddet vakalarının unutulan değerlerin bir göstergesi olduğunu hatırlatarak bireylere büyük sorumluluklar düştüğünün altını çizen Karabatı, “Kadınlarımız günümüzde kaygılı, mutsuz ve kendini güvende hissetmiyor. Çocuklarımızın yaşam hakkı tehdit altında, hayvanlar ise insanlığa yakışmayan bir biçimde şiddete maruz kalıyor. Yaşanan her bir olay, sadece bireyleri değil, toplum olarak hepimizi yaralıyor. Bu vicdan yarası derinleştikçe toplumsal huzurdan da uzaklaşıyoruz. Kadına, çocuğa ya da hayvana yönelen her türlü saldırı, aslında insanlığa yapılan bir saldırıdır. Bir toplumun gelişmişliği çocuğuna, kadınlarına ve hatta diğer tüm canlılara nasıl davrandığıyla ölçülür. Günümüzde bu noktada bireysel farkındalık kadar toplumsal seferberliğe de ihtiyaç vardır. Bizler, yerel yöneticiler olarak üzerimize düşeni yapmak zorundayız. Eğitim çalışmaları, bilinçlendirme kampanyaları ve güvenlik önlemleri bu sürecin bir parçası olmalıdır.” ifadelerini sözlerine ekledi.
Karacabey Belediyesi’nin ilçe genelindeki açık hava reklam alanlarında yayınlandığı sözler, vatandaşlar tarafından ilgiyle izlenirken sosyal medyada da büyük ilgi uyandırdı.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
aykutiltertr · 4 months ago
Video
youtube
Sevenler Mesut Olmaz - Muazzez Ersoy ✩ Ritim Karaoke Uşşak Minör Maya 3/...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ⭐ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/cKUSUWghTNM ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Sevenler Mesut Olmaz - Muazzez Ersoy ✩ Ritim Karaoke (Uşşak Minör Maya 3/4 Semai Vals Orhan Gencebay) ❤ @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ➤ SANATÇININ DİĞER ŞARKILARI İÇİN OYNATMA LİSTESİNE BAKABİLİRSİNİZ...         ⭐ 🎧 ╰┈➤   https://www.youtube.com/playlist?list=PL9SktAtLVupOh6CrSpGa0pdllIKUfdEWh https://www.youtube.com/playlist?list=PL9SktAtLVupNh86e6xXEBJUIungFYF-kG ➤ ESER ADI                   : SEVENLER MES'UT OLMAZ (SEVENLER MESUT OLMAZ) ➤ SÖZ GÜFTE               : ORHAN GENCEBAY ➤ BESTE - MÜZİK         : ORHAN GENCEBAY ➤ USÜL                          : 3/4 SEMAİ VALS ➤ MAKAM - BATI D��Zİ : UŞŞAK - MİNÖR ➤ THM AYAK                : MAYA AYAĞI ➤ ARANJÖR                 : TURHAN YÜKSELER & ALİ İHSAN KISAÇ ➤ ENSTRÜMANLAR    : UD, KANUN, YAYLI GRUP KEMAN, ➤ KİMLER OKUDU       : MUAZZEZ ERSOY, ORHAN GENCEBAY ➤ FİRMA - ŞİRKETİ      : ELENOR MÜZİK ➤ KÜNYE                       : Söz & Müzik: Orhan Gencebay Yönetmen: Ali İhsan Kısaç Aranjör: Turhan Yükseler & Ali İhsan Kısaç Tüm Dijital Platformlarda                             ŞARKI SÖZÜ ve AKORU Sevenler Mesut Olmaz / Benide Allah Yarattı Sevenler Mesut Olmaz / Benide Allah Yarattı Orhan Gencebay 45'liği Yayımlanma 1970[1] Kaydedilme 1970 Tarz Serbest Türk müziği Süre 6:56 Dil Türkçe Şirket İstanbul Plak Yönetmen Orhan Gencebay Orhan Gencebay kronolojisi Her Cefa Beni Buldu / Bağrıma Taş Bastım (1969) Sevenler Mesut Olmaz / Benide Allah Yarattı (1970) Vicdan Azabı / Ümitsiz Aşk (1970) Sevenler Mesut Olmaz / Benide Allah Yarattı, Orhan Gencebay'ın 1970 yılında İstanbul Plak etiketiyle yayımlanan 45'lik plağıdır. Şarkı listesi # Şarkı Söz Müzik Süre 1 Sevenler Mesut Olmaz Orhan Gencebay Orhan Gencebay 3:54 2 Benide Allah Yarattı Orhan Gencebay Orhan Gencebay 3:02 Kaynakça ^ "Orhan Gencebay diskografisi". www.diskotek.info. 31 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Haziran 2024. gtd Orhan Gencebay Albümler Batsın Bu Dünya (1973) · Hatasız Kul Olmaz (1974) · Sarhoşun Biri (1976) · Benim Dertlerim (1978) · Yarabbim (1979) · Aşkı Ben Yaratmadım (1980) · Ben Topraktan Bir Canım (1981) · Kördüğüm (1982) · Bir Damla Mutluluk (1983)  · Leyla ile Mecnun (1983) · Dil Yarası (1984) · Beni Biraz Anlasaydın (1985) · Cennet Gözlüm (1986) · Akma Gözlerimden (1987) · Emrin Olur (1988) · Ya Evde Yoksan (1989) · Utan - Dokunma (1990) · Hasret Rüzgarı (1991) · Sende Haklısın (1992) · Hayat Devam Ediyor (1993) · Yalnız Değilsin (1994) · Gönül Dostu (1995) · Kiralık Dünya (1996) · Cevap Ver (1998) · Yürekten Olsun (2004) · Yargısız İnfaz (2006) · Berhudar Ol (2010) En iyiler & Toplama albümler Orhan Gencebay Klasikleri (1997) · Orhan Gencebay Klasikleri 2 (2001) · Orhan Gencebay Film Müzikleri (2007) Tekli İdeal Aşk (2002) Diğer Kervan Plak  · Diskografi  · Filmografi · Orhan Gencebay ile Bir Ömür (2012) Bm       Em           Sevenler mesut olmaz   Em  Bm D      Em         Derlerdi inanmazdım     D     Em    D Şimdi mesut değilsin   D         Em    Am       Bilseydim bağlanmazdım       Nakarat Em Ben cefanın kederin D               Hem kışı hem yazıyım Am                 Yeter ki sen mutlu ol Em  D       C   Bm   Ben herşeye razıyım Em        D Gel artık dön artık Am      Em    C Ömrümüz geçmeden D     C    Bm   Canım sevgilim   Bm      Em       Günahın benim olsun   Em  Bm  D     Em       Sevabım senin olsun   D   Em    C     Diliyorum mevladaan     D    C         Bm       Sevenler mesut olsun Muazzez Ersoy Doğum Hatice Yıldız Levent 9 Ağustos 1958 (66 yaşında) Uzunköprü, Edirne, Türkiye Başladığı yer  Türkiye Tarzlar Klasik Türk müziği, Fantezi, Arabesk Çalgılar Vokal Etkin yıllar 1982-günümüz Müzik şirketi Elenor Müzik (1991-1992) Raks (1993) Levent Müzik Yapım (1994-2000) DMC (2002, 2013-günümüz) Avrupa (2004-2006) Öncü Müzik (2007-2010) Resmî site MuazzezErsoy.net Hatice Yıldız Levent ya da sahne adıyla Muazzez Ersoy (d. 9 Ağustos 1958; Uzunköprü, Edirne) klasik Türk müziği sanatçısıdır. 33. Türkiye Hükûmetinde Kültür Bakanlığının tavsiyesiyle verilmeye başlanan Devlet Sanatçısı ünvanına 1998'de layık görülen sanatçı, seslendirdiği nostaljik şarkılardaki başarısından dolayı "Nostalji Kraliçesi" olarak da[3] bilinir. Sanatçı 2006 yılında Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütünün “iyi niyet elçisi” seçilmiştir.
0 notes
morkedisblog · 1 year ago
Text
Görsel✔Cumhuriyet🔗CAN ATALAY:Mayısta İşçi partisinden HATAY milletvekili seçildi ben kanun maddelerini bilmem ama Türk yasalarına göre milletvekili seçildiği an serbest bırakılmalıymış Anayasa mahkemesi serbest bırakılmalı kararı verdi bugün gine karar verecek heyet dağıldı eğer suçu:kadın cinayeti/çocuk tecavüzü/görevi kötüye kullanma-yolsuzluk-hırsızlık-rüşvet/insan-silah -uyuşturucu ticareti/pezevenklik/mafya baronluğu /hayvana işkence vs olsaydı tutuklanmazdı bile üstelik üst düzey şalamayalarla beraber çekilmiş fotoları olurdu sosyal medya hesapında😠Aladağ/Soma gibi Türk halkının vicdan yarası davaların ve Türk halkının yüzakı Gezi davasının(doğru okudunuz 👈) avukatıydı suçu büyük özgür bırakılacağını beklemek aptallık olur hele bizimki gibi adaletin imha edilip yukarılardan gelecek emre göre hareket edilen ülkelerde😢İşçi parti başkanı ERKAN BAŞ"yukarıdan talimat bekleniyır"dedi içim sızladı bir vatandaş olarak ülkemde adaletin getirildiği durum maalesef buydu💔Birde özel güvenliğin laubaliliği öfkelendirdi beni SERRA KADIGİL seçilmiş milletvekili kadını azarladılar izdihamda neredeyse eziliyordu bunlar demokrasi ve insanlık adına utanç verici meclis başkanı hdplilere "pezevenkler"demiş sırrı sakık konuşması benim de hoşuma gitmedi fakat bunun karşılığı küfretmek olmamalıydı orası halkın meclisi sen de terbiye sınırında eleştirini yapsaydın ben sıradan cahil bir vatandaş olduğumdan o lüxüm olur ama meclise seçilen siyasetçiler daha terbiyeli insalcıl olabilmeliydi😈İşte açık hava tımarhanesinde birgün daha böyle geçti tek tesellim dün geceki 100.Yıl CIMHURİYET KUTLAMALARIYDI💜
1 note · View note
ne-oldu-ki-zaten-blog · 4 years ago
Text
Bir zamanlar kanayan dizlerim vardı. Ne çok dert edip ağlardım canım yanıyor diye... Ne tatlı acılarmış meğer onlar. Şimdilerde kalbim yerinden sökülüyor, nefes bile alamıyorum da sesim çıkmıyor.
İnsanlar ne acımasız ne kadar kötü olmuşlar. Kalplerini, vicdanlarını bir kenara koyup hırslarını kovalar olmuş. Sevmeyi, sevilmeyi unutmuşlar. Duyguları rafa kaldırıp öylesine günü geçirme derdine düşmüşler. Sözler var ortada ama sadece söz olarak kalır olmuş.
Hep beklentiler dolaşıyor etrafta. Kimse şunu da ben yapayım demiyor. Madem seviyorsunuz madem duygularınız var neden herkes bu kadar ağlıyor. Ama sorsan hepsi haklı, masum ve seviyor. Herkes bu kadar iyiyken niye mutsuzuz ki...
1 note · View note
nkblogu · 5 years ago
Text
İnsanlarda kalıcı yaralar bırakmak hiç içinize oturmuyor mu ya. Mesela ben buna bunu yaptım ağlattım diye hiç mi vicdanınız sızlamıyor gece yastığa başınızı koyduğunuzda. Nasıl insanlarsınız siz ya.
169 notes · View notes
vena-amoris-darkness · 7 years ago
Quote
Nasıl olur da yaptığın bütün eylemler aynı amaca hizmet eder,beni aldatman bir başkasıyla olman dahi nasıl her yol sadece Seni Daha Fazla Sevmeme çıkabilir
Darkness
2 notes · View notes
hetesiya · 4 years ago
Text
Nietzsche: "Daha iyi sevinmeyi öğrenirsek, başkalarına zarar vermeyi daha kolay unuturuz"
Tumblr media
Merhamet Edenler Hakkında Dostlarım, dostunuza şöyle bir yergi yöneltmişler: “Zerdüşt’e bakın! Sanki biz hayvanmışız gibi dolaşmıyor mu aramızda? Ama şöyle dense daha iyi olur: ” Gören kişi insanlar arasında, hayvanlar arasındaymış gibi dolaşır.” İnsanın kendisi, gören kişi için nedir: al yanaklı bir hayvan. Bu, insanın başına nasıl gelmiştir? Pek sık utanmak zorunda kalmasından değil midir? Ey dostlarım! Şöyle der gören kişi: utanç, utanç, utanç, -insanın tarihi budur! Ve bunun için soylu kişi, başkalarını utandırmamayı buyurur kendine: bütün acı çekenlerin önünde utancı buyurur kendine.
Gerçek, sevmem onları, o acıyanları, o acırken mutlananları: utançtan yana pek eksik onlar.
Acımam gerekirse, bana acıyan kişi denmesini istemem; ve acıyan kişiysem, uzaktan olmasını yeğ tutarım.
Ve yeğ tutarım başımı örtmeyi ve daha tanınmadan kaçmayı: sizin de böyle yapmanızı isterim, dostlarım.
Yazgım yoluma hep sizin gibi dertsizleri çıkarsın, kendileriyle umut ve yemek ve bal bölüşebileceğim kişileri!
Gerçek, o dertliler için şunu bunu yaptım: fakat daha iyi sevinmeyi öğrendiğimde, hep daha iyi şeyler yapmışım gibi geldi bana.
İnsanlığın var olduğu günden beri insan pek az sevinmiştir: yalnız bu, kardeşlerim, bizim ilk günahımızdır!
Daha iyi sevinmeyi öğrenirsek, başkalarına zarar vermeyi ve zarar düşünmeyi daha kolay unuturuz.
Bunun için elimi yıkarım acı çekene yardım edince; bunun için gönlümü dahi silerim.
Çünkü acı çekeni acı çeker görünce, onun utancından ötürü utandım; ve ona yardım edince, gururunu pek yaman incitmiş oldum.
Büyük borçlar insanları değer bilmeye değil, kin beslemeye yöneltir; küçük bir iyilik, unutulmazsa, kemiren bir kurt olur çıkar.
“Çekingen kabul edin! Kabul ederken kendinizi gösterin!” -bunu salık veririm armağan edecek şeyi olmayanlara.
Ama ben, armağan edenim: dostun dosta vermesi gibi armağan etmeyi severim. Fakat yabancılarla yoksullar, meyveyi ağacından kendileri koparabilirler; daha az utandırır bu.
Ama dilencilerin kurutmalı kökünü! Gerçek, onlara vermek kişiyi tedirgin eder, onlara vermemek dahi kişiyi tedirgin eder.
Günahkarlarla tedirgin vicdanlar da öyle! Bana inanın, dostlarım: Vicdan yarası, yaralanmayı öğretir kişiye.
Ama en kötüsü, küçük düşüncelerdir. Gerçek, kötülük işlemek, küçük düşmekten yeğdir.
Elbet, siz dersiniz: “küçük kötülüklerin verdiği haz, bizi nice büyük kötü işlerden esirger.” Fakat burda kişi esirgenmek istememeli.
Çıban gibidir kötü iş: kaşınır ve sinirlendirir ve patlar, -dürüst konuşur.
“Bak, ben sayrılığım,” der kötü iş: bu onun dürüstlüğüdür.
Oysa mantar gibidir küçük düşünce: sokulur ve saklanır ve hiçbir yerde olmak istemez, -ta ki bütün gövde küçük mantarlarla çürür, sararır, solar.
Ama cin tutmuş kişinin kulağına şu sözü fısıldamak isterim: “cinini büyütsen iyi edersin! Senin için bile daha büyüklük yolu bulunur!”
Ah kardeşlerim! Kişi herkesi biraz fazla tanır. Ve nice kimseler bize göre saydamlaşırlar, yine de biz onların içine hiçbir zaman giremeyiz.
İnsanlar arasında yaşamak güçtür, susmak çok güçtür de ondan.
Ve biz zıddımıza gidene haksızlık etmeyiz en çok, bizi hiç ilgilendirmeyene ederiz.
Fakat acı çeken dostun varsa, acısına dinlenme yeri ol; sert bir yatak gibi ama asker yatağı gibi: onun en çok böyle yararsın işine.
Ve dostun biri sana kötülük ederse, şöyle de: “Bana ettiğini sana bağışlıyorum; ama kendine ettiğini, – onu nasıl bağışlarım!”
Böyle buyurur her büyük sevgi: o bağışlamayı da, acımayı da alteder.
Kişi yüreğini sıkı tutmalı: onu bir koyverdin mi, kafanı da pek çabuk kaçırırsın!
Ah, dünyada acıyanların deliliklerinden daha büyük delilikler nerede görülmüştür? Ve dünyada acıyanların deliliklerinden daha çok acı doğurmuş ne vardır?
Yazık bütün o seven, fakat acımalarının üstüne çıkmayan kişilere!
Birgün bana şöyle dedi şeytan: “tanrının dahi kendi cehennemi vardır: bu, insana sevgisidir.”
Ve şöyle dediğini işittim geçenlerde: “Tanrı öldü: insana acımasından öldü tanrı.”
Böylece acımadan sakının: o yandan insan üstüne bir kara bulut gelecek daha! Gerçek, ben havanın dilinden anlarım!
Ama şu sözü de belleyin: her büyük sevgi, bütün acımasının üstündedir: çünkü o, sevileni yaratmak ister!
Kendimi sunuyorum sevgime,”komşumu da kendim gibi” -konuşması da böyledir, bütün yaratıcıların.
Ama bütün yaratıcılar çetindirler.
Friedrich Nietzsche  Böyle buyurdu Zerdüşt
https://www.cafrande.org/sevinmeyi-ogrenirsek-baskalarina/
2 notes · View notes
uyumsuzvedengesiz · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Ne çok şeye içerliyorum esasında... Ne çok doldum içeride de tek kelime etmedim dışarıya... Sustum... Biriktirdim... Yazdım... Unuttum...
Söylemediğim, sustuğum çok şey var aslında... Kendime bile itiraf edemediğim acılar, yalnızlıklar ve yanlışlıklar biriktirdim içimde. Kaleme kağıda dokunmadım aylarca... Elime kalem alsam içimdekini yazardım ya ben sadece, sırf içim dökülmesin diye dışıma kaleme kağıda da dokunmadım onca zaman. Kaçtım durmadan.. Senden kaçmayı bırakalı uzun zaman oldu, kaçtığım bu kez kendimdim yalnızca. Binlerce deprem, birkaç ölüm, birkaç kayıp ve büyük yıkımlar gördü ruhum küçük birkaç ay içerisinde ve sineye çekti hepsini öylece...
Olmadığım biri olmak istedim... Sırf sırtıma saplanan hançeri anlamak için, sırf "Neden?" sorusuna cevap bulabilmek için olmadığım biri olmak istedim... Olmadığım biri olmaya çalışırken buldum kendimi, kim olduğumu ancak o zaman görebildim. Her şeye rağmen benim sol yanımda atan bir kalp, içimde sızlayan bir vicdan, susmayan bir ses vardı... Dayanamadım... Oysa ben ölürken, ben yıkımdan yıkıma koşarken kimse düşünmemişti beni. "O güçlü, bunu da atlatır nasılsa..." denilmişti sırtıma son bir hançer daha öylece saplanırken. Dudaklarımın arasında duranın son nefesim olduğunu hesaba katan yoktu. Güçlü kadın hikayesi koca bir yalan mıydı bilmiyorum ama ben güçlü olmaktan, ayakta kalmaktan, kendimi toparlamaktan yoruldum... Sığınacak limanlarım, güvenecek omuzlarım olmadı hiç. Kendi sırtımı kendim sıvazladım hep, "Bunlar da geçecek" diyen bendim bana aynalarda... Aynaya baktığımda başka bir yüz, boş gözler, ruhsuz tebessümler de görsem ben teselli ettim beni. Bana en çok yanlışı ben yaptım belki, bana en büyük zararları ben verdim belki ama toplayan da ben oldum her seferde. Sırf bu yüzden belki kırmaktan korkmadı kimse beni. Yaramı sarmayı biliyorum ben her şeyden önce. Güvenmem gereken kişinin sadece ben olduğumu biliyorum... Sırtımı yaslayıp dinlenecek vaktim yok benim, sırtımı yaslayabileceğim soğuk bir duvardan başka tanıdığım yok..
Bir keresinde çok yaklaşmıştım mutluluğa hiç unutmuyorum... Her şeyin pembe olduğu, güneşin sımsıcak parladığı bir kapıdan geçmiş bambaşka bir dünyaya adım atmıştım... Gerçekliğinden şüphe edip kaçmıştım. Aşka beni düşman eden bendim belki de... Aşktan kaçan, aşka güvenmeyen benden başkası değildi. Oysa elimdeydi. Eli elimdeydi, gözlerinde bizden başka hiçbir şey yoktu... Yine de içimde susmayan bir ses olurdu hep, "Kalk git buradan, her hikayenin sonu aynı!" diye bağıran bir ses... Susturamadım hiç o sesi. Sesime güvendim, içime güvendim. Kaçtım aşktan. Hiç güvenmedim. Belki hayattaki tek şansımdı ve ben elimin tersiyle ittim. Bir kalbi tükettim, bir ömürden geçtim. Avuçlarımın arasına bıraktığın kalbi sıkı sıkı tutmak isterken soluğunu keseceğimi, kalbini sıkarken canını alacağımı hesaba katamadım. Oysa mutluyduk seninle, pembe bir dünyayı paylaşırken sadece mutluyduk. Kalamadım..
Unutmayı çok istedim.. Sıfırdan başlayacak kadar unutabilmeyi, her şeyi geride bırakıp sadece önüme bakabilmeyi çok istedim. Güven duygusunu içimde hissedebilmeyi, kendimi öylece aşka teslim edip savrulmayı çok istedim. "Ben dağılmak istiyorum... Ben savrulmak istiyorum.." Aşkı içimde hissederken içimden tam da bunlar geçerdi hep, hiç başaramadım... Aşkın acısını koydum bohçama. Acısını içimde hissettim. Kovan da bendim, kaçan da bendim yine de hatırlanmayı hep istedim. Her kapıya adımla koşmanı istedim mesela, postacı her kapını çaldığında zarfları titrek ellerle tut istedim.. Başardım da aslında... Derin birer yara iziyim hayatında. Bembeyaz teninde bir kurşun yarası gibiyim. Sırf hayat beni yordu diye... Sırf gücüm kalmadı diye...
Çok isterdim içimdeki her cümleyi yazabilmeyi. Çok isterdim içimi açıp acımı gösterebilmeyi. Çok isterdim gözlerimin neden dalıp dalıp gittiğini anlatabilmeyi, neden sürekli güldüğümü açıklayabilmeyi inan çok istedim. Yapamadım... Gözlerim dalmıyor artık, dolu dolu gözlerle bakıyorum etrafa ve gülmüyorum eskisi kadar. İçimde açık bir yara var benim, kanıyor zaman zaman. Kanıyorum bu gece... Nefes alamıyorum... Acıdan önümü göremiyorum...
Anılardan bir ev yaptım kendime bu gece... Ateşe verdim sessizce... Küllerimi seyrediyorum belki de... Belki son kez yaşıyorum geçmişte.. Son kez özür diliyorum kırdığım kalpten, son kez hatırlanmayı diliyorum..
Bir şarkı tutturdum gidiyorum; "Dağılsın kalbin, öl hatta orada, lanetler yağdır beni hatırla..."
Beni unutma...
Beni güzel hatırla...
Çünkü her şeyin ötesinde sevdim ben...
Seven bir kalp taşıdım sol yanımda...
Yara bere içerisinde de olsa...
Sevmelerin en güzelini bıraktım sana...
06.09.15
13 notes · View notes
siyahhatun94 · 6 years ago
Text
Beni bir umut öldürdü senide bir gün vicdan yarası öldürecek acım kadar eminim....
16 notes · View notes
kur-an-ve-risalei-nur · 6 years ago
Text
Tumblr media
"Ben sıcak olan şeylerin Dostluğunu severim,,
"Bir fincan Kahve,,bir bardak Çay gibi....
"Soğuk olan şeyler üşütür bilirim,..!!
"Sevgisiz bir Yürek,,
"Merhametsiz bir Vicdan gibi…
"Ben Ayaz yediğim anlarda bile öyle sıcak Gülümserim ki. ....!!
"Nasıl üşüdüğümü ancak, Yarası Yarama denk olan anlar…!!
Mutlu Huzurlu Sevgi dolu bir Akşam geçirinizi diliyorum...
         ༄༅❥CeNNeT_GüLüŞLüM❥༄༅ " ✒
23 notes · View notes
unuttumtenini · 6 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media
“Bu dünyada bir umut öldürür insanı. Bir de, vicdan yarası.”
Hercai-Sümeyye Koç
6 notes · View notes