#Müslüman düşmanlığı
Explore tagged Tumblr posts
Text
Sednaya: Karanlık Çağın, Karanlık Yüzü
2 minutes Remzi Özer Genç yaşta bekarken tutuklanan, sayısız kez tecavüze uğrayan, aşağılık tecavüzcülerin çocuklarına annelik yapmak zorunda kalmanın dayanılmaz acılarıyla dışarı çıkan kadınlar… Başlarından aşağı kaynar sular dökülen, kızgın yağlarda yakılan, bedenlerine elektrik verilen, vücutlarında sigara söndürülen, sürekli dayak yiyen, kemikleri kırılan insanlar… Orta Çağ’da bile…
#ölüm kampı#Baas rejimi#Batı medeniyeti#Beşar Esad#cezaevi#diktatörlük#Hafız Esad#Hizb-Ut-Tahrir Türkiye#insanlık suçları#işkence yöntemleri#karanlık yüz#Kemalizm#Müslüman düşmanlığı#Müslüman Halklar#Orta Çağ#sömürgeci Batı#Sednaya#sessiz çığlıklar#toplu mezarlar#vicdan yarası#zalim rejimler#zulüm
0 notes
Text
Filistin davası için en küçük olayda sokaklara dökülenler neden söz konusu Kerkük Türkmenlerinin uğradığı zulüm olunca ses çıkarmazlar? Neden Doğu Türkistan'da Çinlilerin zulmünü görmezden gelirler? Neden Hocalı katliamı şehitlerimiz için toplanıp da bir dua bile okumazlar? Neden Kıbrıs davasında yanımızda durmazlar ve neden Güney Azerbaycan'da İran baskılarına karşı üç maymunu oynarlar. Siyasal İslamcılara sormak gerekir. Eğer mesele Müslüman olmaksa bu bölgelerdeki Türkler güneşe mi tapıyorlar? Onlar da Müslüman değil midir? Yoksa Filistin davası için en önde koşup Mehmetçik Gazze'ye sloganları atanların derdi Müslümanlık değil de Türk düşmanlığı mıdır Mehmetçik Gazze'ye diyenler buyursunlar Gazze'ye gitsinler. Sizi tutan mı var? Türk askerinin kanı Filistinli Arapların ve İsrailli Yahudilerin kanından binlerce kat daha değerlidir. Kerkük'te, Kıbrıs'ta, Hocalı ve Karabağ'da, Doğu Türkistan'da Güney Azerbaycan'da ve Kırım'da Siz siyasal İslamcılar nasıl Türklüğün yanında durmadıysanız, şimdi de bizi yanınızda bulamayacaksınız.
20 notes
·
View notes
Text
"Allah için sevmek ve Allah için buğzetmek" imanın olmazsa olmaz gereklerinden ve dinin en büyük esaslarından olduğu halde, Müslümanlardan nesiller ve asırlar boyu sayılamayacak kadar çok kimseler, bu büyük dini esası hep zayi edegelmişlerdir. Böylece ümmet içinde, dinden ve imandan sapan fırkalara türemek için zemin hazırlanmıştır. Hatta ümmet içindeki bütün bid'at ve dalalet yollarının, batıl dinlerin mensupları olan kafir ve müşrikler ile muvalat etmekten dolayı meydana geldiğini söylemek, asla abartılı bir ifade değildir. İslam ümmetinin dini ve imanı ile zinde kalabilmesi, kimliğini ve yapısını koruyabilmesi, izzeti ve zaferi, hatta bu dinin bekası, Müslümanların arasında "Allah için sevgi"yi ve kafirlere/müşriklerle karşı "Allah için buğz ve düşmanlığı" yerleştirmeye bağlıdır.
Bil ki, şeytan ve dostları günümüzde, Allah'a ve dinine karşı "demokrasi", "hümanizm", ve "hoşgörü" gibi isimlerin altında savaşmaktadırlar. Bu isimlerin ardındaki davetlerinin aslı; "İnsanı, din farkı gözetmeksizin insan olduğu için sevmek ve saygı duymak"tır. Kendisini İslam dinine nisbet edenlerden pek çoğu, şeytanın süslediği bu davete aldanmış hatta bunun İslam'ın bir emri olduğunu bile sanmışlardır. Büyük bir acı ile söylüyoruz ki bu batıl davet, İslam beldelerinde bir yangın gibi yayılmış, ümmetten sayısız kimsenin göğüslerini işgal etmiştir. Öyle kötü bir duruma gelinmiştir ki, ümmetin çocukları, gençleri, kadınları ve erkekleri insanları dinlerine göre sınıflandırmaz olmuşlardır. Ben Müslümanım diyen sayısız kimse için artık Müslüman ve Kafir, Müşrik ve Muvahhid, imanlı ve imansız gibi ayrımlar bir anlam taşımamaktadır. Hatta şöyle -veya benzeri- sözleri söyleyenleri bile bulabilirsin; "Ben Müslümanım ama, dinler arasında ya da inançlı inançsız ayrımı yaparak başkalarına düşmanca tavırlar takınmayı doğru bulmuyorum." Bu kimselerin daha da hayret edilecek halleri: "İnsanları dinlerine göre sınıflandırmamayı ve bütün din mensuplarını sevip dost edinmeyi" İslam'ın bir gereği olarak görüp göstermeleridir. Bu demokrasi ve hümanizm çığırtkanlarına, İslam beldelerinin halkları bir tarafa, basiretsiz alimleri bile kulak vermektedirler.
Müslümanlar üzerine, yeni bazı oyunlar oynanmakta; kafirleri, müşrikleri, Yahudileri ve Hristiyanları sevmek, hatta dinlerini geçerli ve makbul saymak, İslam'ın bir gereği olarak gösterilmektedir. Bu batıl "hoşgörü" adı altında, ayet ve hadislerden getirilen deliller (!) ile Müslümanlara telkin edilmektedir. Bu zındıklar, Yahudi ve Hristiyanların cehenneme girmeyeceğini, onların da dinlerinin makbul olduğunu telkin etmektedirler ki, imanı yok edeceği için en tehlikelisi de budur. Hatta birilerinin "hoca" diye itibar ettiği sefih bir zavallı "Ehli Kitab ile Amentüde İttifakımız Var" demek bedbahtlığında dahi bulunmuştur. Kafirleri, müşrikleri ve Müslümanları eşit seviyede kabul eden bir kalbin Müslümanlığından söz edilebilir mi? Kafirleri, müşrikleri ve Müslümanları eşit olarak değerlendiren bir toplum İslam'ın neresindedir? Allah'ın ismine yemin olsun ki bunlar eski Mürcie'den çok daha fazla haddi aşmışlardır. Öyle ya! Onlar: "İman da, küfür de kalbin itikadından ibarettir" diyorlardı, bunlar ise küfre itikad edenleri bile cennet ehli saymak istiyorlar. Allah'tan af ve afiyet dileriz.
#islam#din#iman#allah#tevhid#hakikat#şeriat#tevhid ehli#kitap alıntıları#vela#bera#sevgi#allah için sevmek
7 notes
·
View notes
Text
✍️
Yaşar Nuri Öztürk diyor ki;
"Müslümanların perişan olduğu ülkeler:
Filistin, Afganistan, Libya, Irak, Yemen, Suriye.
Müslümanların mutsuz olduğu ülkeler:
Cezayir, Mısır, Fas, Tunus, İran, Pakistan, Özbekistan, Türkistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Lübnan, Suudi Arabistan.
Müslümanların mutlu olduğu ülkeler:
Avustralya, Kanada, İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, İsviçre, Amerika, Norveç, Hollanda, Danimarka.
Yani Müslümanlar, Müslüman ülkelerin tümünde perişan veya mutsuz, Müslüman olmayan ülkelerin tümünde mutlu ve keyifli.
Türkiye, Müslüman dünyada bir istisna idi. Neden?
Petrolü, parası olduğundan mı? Hayır! tam aksine, petrol ve para,
o mutsuz Müslüman ülkelerin elinde.
Türkiye, Atatürk ışığı ve Cumhuriyet devrimlerinin getirdiği
aydınlık ve akılcılık sayesinde farklı idi.
Batı bunu gördü ve Atatürk'e düşmanlığı din sanan alçak ve aptalları
yanına alıp Cumhuriyet'in ve Atatürk devrimlerinin altını oyarak
Türkiye'yi bir istisna olmaktan çıkardı.
Şimdi Türkiye'yi de en azından 'mutsuz' ülkeler arasına koymamız gerekiyor.
Böyle giderse bir süre sonra Türkiye 'perişan' ülkeler listesine girecektir."
14 notes
·
View notes
Text
🟢Ona asla hiç kimse saldırmaz, örtüsüne laf etmez, inancına karışmaz; çünkü o Müslüman bir kadın değil. O, Haredi koluna mensup yahudi bir kadın.
Düşmanlığı yalnızca İslâm'a ve Müslümanlara olan, ahlak ve insafın kökünden söküldüğü bir toplulukla karşı karşıyayız.
2 notes
·
View notes
Text
هو ب ح ص س.
Bayan Porohova Tolstoy’un, ömrünün son zamanlarında İslam’ı kabul ettiğini ve bir Müslüman gibi toprağa verilmeyi vasiyet ettiğini Sovyet medyasında dile getirmiştir. Sovyet hükümeti, uzun yıllar bu gerçeği gizlemeye çalışmıştır. Bayan Porohova, bu önemli belgeyi büyük cesaretle açıklayıp yayınlanmasını sağlamıştır. Bayan Porohova’nın açıklamalarına göre Tolstoy İslam kurallarıyla defnedilmişti. Onun mezarının üstünde Hıristiyan sembolü olan ‘Haçın ‘olmaması da bunun açık delili olarak gösterilmiştir.(s. 11)
Sovyet Rusya tarafından basın sansürüne uğramış 70 yıl sonra yayılmış bir kitap bırakıyorum. İçeriğinde Tolstoyun arayışları Peygamberimizin ﷺ bir kaç hadisini Rus halkına çevirmesi, Tolstoyun İslamiyet'i Hristiyanlıktan üstün tutması ve dinleri hurafelerden temizlemek istemesi mevcut.. 90. sayfadan sonra mektuplar ve eserin Rusça baskısı yer alıyor yani hemencecik biten ince bir kitap. Tolstoy'un bazı bilgileri tam öğrenmediğini sezdim. Yaşamı devam etseydi dinimize daha çok hizmeti olabilirdi. Kur'an'ı Kerim'i okuyup anlamıştır umarım..
Kitaba ilk başlayacağım vakit bir düşündüm Abdülmecid dedem görse kızarmı Tolstoy okuyorum diye.. Ben Kırım'da savaşayım torunlarım kitaplarını okusun.. sonra dedimki bir hakaret saldırı olmadığı sürece kızmaz heralde:) Kanaatim kızmamıştır.:)
Hasılı yine bir Sovyet Rusya yine bir İslamiyet düşmanlığı... Rabbim iman ile yaşayıp iman ile ölmeyi nasip etsin🤲🏻
16 notes
·
View notes
Text
Kalkın namaz kılın diyorum.
Hocam, önemli olan kalptir yorumları geliyor.
Kalbinizi temiz tutun, şirkten, küfürden arındırın diyorum.
Hocam, tamam da ahlak önemli değil mi itirazları geliyor.
Din ahlaktır, bazı güzel ahlakların, namaz ve oruç kadar sevabı vardır diyorum.
Hocam, namazı mı önemsiz görüyorsunuz yorumları geliyor.
Faizden de faizcikten de uzak durun, her ikisi de haram diyorum.
Hocam, hükümet faizleri düşürdü veya yükseltti, ona da bir çift lafınız olsun diye yorumlar geliyor.
Erkeklerin de tesettüre ihtiyacı var diyorum.
Hocam, kadınları niye es geçtiniz, onlar ümmetin en büyük imtihanıdır, niye bundan bahsetmiyorsunuz tarzında yorumlar geliyor.
Her Müslüman kendi hesabını kendisi verecek. Bu yüzden sen sana düşen görevi yap diyorum.
Hocam, devlet kola fabrikası açtı. Bu işler böyle olmaz yorumları geliyor.
Zekat ibadetine dikkat edelim, zekatımızı düzgün verelim diyorum.
Hocam, adam zekat veriyor ama ihaleden ihaleye koşuyor. Onu niye anlatmıyorsun mesajları geliyor.
Yav Müslüman! Bir kere de sağına soluna bakmadan üzerine düşen görevi yapsana sen!
İslam'a ve Müslümanlara düşmanlığı açık olan her firmanın mağaza ve iş yerlerini protesto edin ve her türlü yenilebilir, giyilebilir, tüketilebilir ve iki ayaklı mallarını boykot et diyorum.
Hocam, Araplar kola içiyor. İslam birliğinden niye bahsetmiyorsunuz itirazları geliyor!
Yav değerli mümin kardeşim, bir defa da aynadan bak! Ne zaman bir suçtan, bir kusurdan, bir eksikten, bir görev ve vazifeden bahsetsem hemen pencereye çıkıp dışarıdaki adamlara bakıyorsun. Ben onlardan bahsetmiyorum. Senden bahsediyorum.
Ben, bireyin kendi dini ve ahireti için faydalı olabilecek ve elinden gelebilecek basit ve uygulanabilecek örnekler veriyorum.
Pusuda bekler gibi itirazcımız hazır: Hocam, senin dediğin sinek öldürmek, bataklığın kurutulması lazım. Bunu ancak devlet yapabilir. Fertlerle olacak şeyler değil...
Kardeş, ben sana yazıyorum, kendime yazıyorum. Ben cumhurbaşkanına mektup yazmıyorum ki! Niye hemen sorumluluğu başkasına atıyorsun!
Mekke'de Bilal, acaba kölelerden önce kim Müslüman olacak diye beklemedi. Ebu Bekir, acaba zenginlerden kim önce Müslüman olacak bakalım diye beklemedi. Sümeyye, Ammar ve Yasir ailesi, acaba Müslüman olsak ne olur diye düşünmedi. Bakalım kim Müslüman olacak ve başına ne gelecek diye köşelerde beklemedi.
Devlet yapsın! Araplar yapsın! Zengin iş adamları yapsın! Arap Birliği yapsın! Halife yok ki! Osmanlı ah Osmanlı!
Sorumluluktan kaçan bahanelerin arkasına sığınır. Bence her konuda bahanelerimiz var. Zira şahsi sorumluluklarımızı yerine getirmiyoruz.
Kur'an ve Sünnetten Hikmetler Setinden bir yazı
Murat Padak
6 notes
·
View notes
Text
Yeni adım gazetesi✔27 yaşında bir genç kızdı Ayşenur Ezgi Eygi😢 Filistinli çiftçilere destek veren ISM adlı oluşumun üyesiydi,Nablusda israil polisi tarafından katledildi Allah rahmet etsin💔 Tek kişinin ölümü değil bu; Filistin-İsrail savaşı başlayalı 70 yılı geçti bunca yıl öldürülen insan sayısı kaç bindir? böyle rakamla konuşmak kolay ölen Yahudi deyip sevinip Müslüman ölünce tepki göstermek de ayrı bir insan düşmanlığı hep söylüyorum Ortadoğu barışı ne İsrail asker devleti, ne de hamas/hizbullah/el kasım vs terör örgütleriyle bulamaz her iki taraftan da öngörülü - aklı başında kişilerle sağlanır barış,tabii bu kavgadan çıkar - güç uman batılı-doğulu güçler safdışı edildiğinde gelir dinginlik!!!..........
0 notes
Text
İsrail'in ABD ilişkisi Orta Doğu'da tahribatı artırıyor
https://pazaryerigundem.com/haber/170736/israilin-abd-iliskisi-orta-doguda-tahribati-artiriyor/
İsrail'in ABD ilişkisi Orta Doğu'da tahribatı artırıyor
İsrail’in kuruluşundan bu yana ABD ile geliştirdiği ilişkinin Orta Doğu’da barış ve refahın tesis edilmesine karşı yarattığı tahribat çok büyük oluyor. İsrail’in derin ve köklü lobi gücünün ABD üzerindeki etkisi tüm coğrafyada telafisi imkansız olan tahribatlar yaratıyor.
Oğuzhan Osman BİLGİN / BURSA (İGFA) – İsrail ve ABD arasındaki ilişkinin Orta Doğu halklarına 1948’den bu yana yaşattıkları tüm dünyanın malumu. Filistin halkının bu iki güç odağının arasında kalması, on yıllardır insanlığın kanayan yaralarından biri olarak karşımıza çıkıyor. İsrail’in derin ve köklü lobi gücüne ABD’nin kayıtısız kalamadığını yaşanan olaylarda defalarca görmüş olduk. ABD’nin İsrail’e karşı vermiş olduğu karşılıksız ve sorgusuz desteğin hem Orta Doğu’da hem de ABD’nin diğer müttefikleri ya da rakipleriyle olan ilişkisine olumsuz anlamda etki ettiği çok açık bir gerçek. İsrail ve ABD arasındaki bu çarpık ilişkinin Müslüman coğrafyasına ve ABD demokrasisine vermiş olduğu zararları Dış Politika Uzmanı Prof. Dr. İsmail Şahin Herkes Duysun için değerlendirdi.
“ABD’NİN İSRAİL’E DESTEĞİ DEMOKRASİYE OLAN İNANCI OLUMSUZ ETKİLİYOR”
İsrail etkisinin ABD’nin Orta Doğu politikalarını geliştirirken hakkaniyet ve adalet duygusundan uzaklaştırdığını ifade eden Prof. Dr. İsmail Şahin, “İsrail Lobisi’nin Amerika üzerindeki etkisi, Orta Doğu politikalarının adil ve dengeli olmasını engellemekte. ABD’nin İsrail’e körü körüne destek vermesi, bölgede barış ve istikrarın sağlanmasını zorlaştırmakta ve Filistinlilerin haklarının çiğnenmesine göz yumulmasına neden olmakta. Bu durum, hem dünya genelindeki demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne duyulan inancı yozlaştırmakta hem de Orta Doğu’daki tansiyonu artırmakta.” dedi.
İSRAİL’E GETİRİLEN HER ELEŞTİRİ “ANTİSEMİTİZM” DAMGASI YİYOR!
Yine İsrail’in ABD üzerindeki lobi gücünün ABD’deki ifade ve eylem özgürlüğüne darbe vurduğunun altını çizen İsmail Şahin, “İsrail Lobisi’nin Amerikan kamuoyunu etkileme gücü, özgür düşünceye ve ifade özgürlüğüne açık bir şekilde zarar veriyor. İsrail’in eleştirilmesi, Amerikan kamuoyunda sıklıkla “antisemitizm (Yahudi düşmanlığı)” olarak damgalanıyor ve bu kişiler büyük bir linçe maruz bırakılıyor. Tüm bunlar, eleştirel düşüncenin baskı altına alınmasına ve farklı görüşlerin ifade edilmesinin engellenmesine neden oluyor.” ifadelerini kullandı.
ÇÖZÜME ULAŞMAK ÇOK DAHA GÜÇLEŞECEK!
İsrail’in ABD gibi egemen bir gücün üzerinde yarattığı etkinin demokratik değerleri küresel olarak erozyona uğrattığını kaydeden Şahin, “İsrail Lobisi’nin Amerika üzerindeki etkisi, demokratik süreçlerde, adil politikalarda ve özgür düşüncede ciddi tahribatlara yol açıyor. Eleştirel seslerin bastırılması, medya kuruluşlarının baskılanması ve akademik özgürlüğün kısıtlanması gibi gelişmeler, başta Amerika’da olmak üzere tüm dünyada demokratik değerlerin zayıflamasına ve otoriter bir ortamın oluşmasına kapı aralayacaktır. İsrail Lobisi’nin etkisinin azaltılması ve ABD’nin Orta Doğu politikalarının yeniden dengelenmesi, bölgede barış ve istikrarın sağlanması için önemli bir adım olacaktır. Aksi takdirde, Amerika’nın dünyadaki itibarı ve güvenilirliği daha da zedelenecek ve Orta Doğu gibi dünyanın diğer bölgelerindeki krizlerin çözümü daha da güçleşecektir.” şeklinde konuştu.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Almanya'da 'Müslüman düşmanlığı' raporu geri çekildi
http://dlvr.it/T40YMx
0 notes
Link
[ad_1] CAIR-NY Direktörü Afaf Nasher, yaptığı yazılı açıklamada, "Milyonlarca Amerikalı tarafından takip edilen kutsal bir metin olan Kur'an-ı Kerim'e yönelik bu saldırıyı kınıyoruz. Tüm inanç ve kökenlere mensup dini ve siyasi liderlerden, ülke çapında tanık olduğumuz bağnazlık ve bölünme karşısında Amerikalı Müslüman toplumun yanında olmalarını istiyoruz." ifadesini kullandı. Nasher, ABD'deki Müslüman topluluğun beyaz ırkçılığı, Yahudi karşıtı, siyahi karşıtı nefret, yabancı düşmanlığı, Müslüman karşıtlığı ve diğer tüm bağnazlıklarla mücadele eden herkesle dayanışma içinde olduğunu vurguladı. Türkiye'nin New York Başkonsolosluğunun bulunduğu Türkevi önüne gelen bir kişi, 8 Eylül'de elinde tuttuğu Kur'an-ı Kerim'i yere atarak tekmeyle saldırmıştı. Türkevi güvenlik görevlileri müdahale ettikleri bu kişiyi bina önünden uzaklaştırmıştı. Kitabın Kur'an-ı Kerim'in İngilizce baskısı olduğu anlaşılmıştı. [ad_2]
0 notes
Text
İsviçre’de ırkçılık yeniden artıyor
🇨🇭SESİ-Humanrights.ch'in yıllık raporuna göre, 2022 yılında İsviçre'de 708 ırk ayrımcılığı vakası kaydedildi. Bu vaka sayıları bir önceki yıla göre 78 fazla ve 2019'daki rapora göre iki katından daha fazla anlamına geliyor. Irkçılığa Karşı Federal Komisyon (EKR) ile humanrights.ch’in 2022 değerlendirme raporuna göre ırkçılık vakalarını artmasındaki en büyük neden, kısmen toplum arasında ırkçılığa tepki verme eğiliminden artmasında kaynaklandığı vurgulandı. Bildirilen toplam 888 olaydan 79'u araştırılmamış raporlardır, 101 vakada ırk ayrımcılığı açıkça görülmüştür ve 708'i ırkçılık olarak kabul edilmiştir. Olayların çoğu (462) mağdurlar tarafından rapor edilmiştir ve mağdurların çoğu erkektir. Geri kalanı mağdura yakın kişiler (99), tanıklar (68), uzmanlar (52) ve diğerleri (27) tarafından bildirildi. 133 vaka iş yerinde, 116 vaka eğitim bağlamında, 96 vakanidari ortamda, 82 vaka komşular arasında, 67 vaka özel hizmet sektöründe ve 58 vaka ise kamusal alanda meydana geldi. En yaygın ayrımcılık biçimleri eşit olmayan muamele (324) ve ırka dayalı hakaretlerdir (202). 56'sı şiddet ve 15'i maddi hasar içeriyordu. Siyah karşıtlığı (276), yabancı düşmanlığı (275), Arap karşıtlığı (47) ve Müslüman karşıtlığı (44) en yaygın ırkçılık biçimleriydi. Raporun yazarlarına göre, bildirilen olaylar buzdağının yalnızca görünen kısmı, çünkü pek çok ırk ayrımcılığı bildirilmemiş durumda. Read the full article
0 notes
Text
İnsanın kibrine ve bencilliğine en iyi örneklerden birisi; günümüz seküler ve modernist ideolojisi kalbinde ve zihninde yer etmiş şekilde, özellikle de Türkiye, Azerbaycan gibi ulus milliyetçilikle, İslam'ın işlerine gelen kısmı harmanlanmış ülkelerde yaşayan insanlardır.
Bu kimseler asla İslam'ın tamamını motamot şekilde kabul etmez, bu tavırlarını savunmak içinde; alimlerin görüşü, falanca yerdeki Müslüman topluluğun kültürü, ataerkil zihniyet vb sıfatlarla etiketleyerek bastırmaya çalışırlar.
Allah'ı, dinini, kulları için belirlemiş olduğu düzeni red eder, hatta Allah ve Rasul'u ile dalga geçmeyi, eleştiriyi "düşünce ve fikir özgürlüğü" sayar, kendileri bunu yapmasa bile yapanlara karşı çıkılmaması gerektiğini iddia ederler. Dinin insanın kendi ile ilahi arasında manevi bir durum olduğunu savunur, insanlara bunu kanuni ve toplumsal baskılarla kabul ettirmeye çalışır, ancak iş ölüme geldiği zaman cennetin en güzel yerlerini isterler.
Mesela yakın zamanda biten Karabağ Savaşı'nda ordu da Hristiyan olan kimseler de öldü ve bunları da şehit saydılar.. Tepki gösterenlere ise cevaben en hafifi "sen Allah mısın hüküm veriyorsun" iken, gerisi ahlaksızlıklarına göre değişen sinkaflı küfürler oldu.
Maide Suresi 73. Andolsun, "Allah üçün üçüncüsüdür" diyenler de kesinlikle kâfir olmuşlardır. Oysa tek bir İlahtan başka ilah yoktur. Eğer söylemekte olduklarından vazgeçmezlerse, onlardan inkâr edenlere mutlaka acı bir azap isabet edecektir.
Peki Allah ve Rasul'u bizlere kimin kafir olduğunu söylediği gibi, kimin şehid olduğunu da söylemedi mi?
Bakalım;
Al-i İmran Suresi 169. ALLAH YOLUNDA öldürülenleri sakın ölüler sanma.
Ebû Mûsâ el-Eş`arî (radıyallahu anh) şöyle dedi:
Rasulullah ﷺ'e;
Biri cesaretini göstermek, diğeri milletini korumak, öteki kendine yiğit adam dedirtmek için savaşan kimselerden hangisi Allah yolundadır? diye soruldu.
Rasulullah ﷺ şu cevabı verdi:
“Kim, İslam daha yüce olsun diye savaşıyorsa, o Allah yolundadır.”
Buhârî, İlim 45, Cihad, 15;
Tirmizî, Fezâilü’l-cihad 16;
İbni Mâce, Cihad 13
Gayri İslami kanunlarla yönetilen ve kullara kanun koyma yetkisi veren sistemlerin menfaatleri ve korunması için savaşanlar bu müjdelere dahil DEĞİLDİR.
Hakeza, bütün ömrünü Allah yokmuş gibi yaşayıp hatta İslam düşmanlığı içinde olup da, sırf bir kesimin itibar ettiği bir gazeteci, seküler bir eğitim kurumu başkanı veyahut başka önemli görülen bir meslekten diye, iş saatinde öldü diye şehid olmuş değildir.
Nitekim dünya ve ahiret şehidleri, canını Allah yolunda ortaya koymuş, ailesini, malını hayatını geride bırakarak bu yola çıkmış kimsedir. Yaşarken Müslüman olup olmadığı bile belirsiz kimseler sırf yaşadıkları devlet onlara şehid dedi diye, üzerlerinde üniforma var diye, yahut sınırlarını ve düzenini korudukları ülkenin içinde/geçmişinde Müslümanlar/İslam var diye şehid sayılmazlar. Velev ki birilerinin hoşuna gitmese, nefsine ağır gelse de, asıl ağır olan hakk'tır.
5 notes
·
View notes
Photo
Değerli dostlar c İslam düşmanlığı 15 asırdır hem içeride, hem dışarıda da devam ediyor. . İçerdeki İslam düşmanının yaptığı işin adı münafıklık.Münafık, devlet güçlü olduğu zaman daha da sinsidir. Düşmanı güçlü görürse,düşmana paralel tavır ve söylemlere girerler.Dış düşman genel tavrını, çıkarı ile korkusunu dengeleyerek belirler. İslam düşmanı için önemli olan maddi çıkarları ve istikbalde bir tehlike doğurma ihtimalidir.Mekke cahiliyesinden başlayarak içte-dışta İslam’a karşı devamlı korkularının sebebi, tarih de gösteriyor ki peygamberler vasıtasıyla nazil olan bütün semavi, yani ilahi dinlerin aslı bozulmadıkça, insanlar,“Ekmel-i mahluk ve eşref-i mahluk” olan, Yaratıcı tarafından esasları vazedilen bu dini kabulde ve soygun ve vurgunlara fırsat ve imkan vermemekte kararlı hale gelmektedirler. 15 asırdan beri bütün münafıklar, dış düşmanlar canla başla çalıştıkları halde, İslam’ın temelleri Kur’an-ı Kerim’den tek harf düşürememişlerdir. İslam’a yönelik düşmanlık, Menderes rahmetli, Müslümanların isteklerini de dikkate alınca, İslam düşmanlığının ana hedefi, çevresiyle birlikte Türkiye üzerinde temerküz etmeye başladı. Bu yeni durumun ilk açık tehdidinin işaret fişeği 1960 darbesidir. Giderek gerek güdümlü terör grupları, gerek Irak ve Suriye Müslümanlarına karşı tek yönlü kalan savaşlarla, Türkiye’nin sınırları, vahşet ve yangınla kuşatılmıştır. Güdümlü terör örgütleriyle, içten ve dıştan Türkiye’yizayıflatma çalışmaları, tarihte görülmemiş derecede dış basın ve saklanamaz duruma gelen dış devlet destekli darbelerle Türkiye’ye karşı örtülü bir savaş devam ettirilmektedir. Bütün bu düşmanlıklar yeter görülmemiş, bir taraftan da sözde Uluslararası Bağımsız Ekonomik Araştırma Kurumları, Türkiye’ye karşı açıktan engelleme savaşına katılarak sosyal, siyasi, gerçeklerle taban tabana zıt raporlar yayınlamaktadırlar. Uluslararası medyanın,İslam’a karşı güdümlü yayınları,propagandalar, cami yakmalara, Müslüman evi kundaklamaya kadar, sözde dost devletlerin de katkılarıyla ana hedeflerini Türkiye’ye çevirmiş, her geçen gün gayretlerini artırarak çalışmaktadırlar. Rabbimiz hepimizi islah etsin, şuur versin ve hidayet nasip etsin. Amin. Selam 👋 ve dua ile 👐. https://www.instagram.com/p/CqrgQsDIex7/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
Text
🗣️ Türk Nedir?
Türk ırklar birliği bir ulus ve kimsenin inancını sorgulamayan yeryüzünde yaratan ulu, yüksek gücün adına töre ile adaleti sağlayan üst kimliğin adıdır.
Din tektir. Türklerde din yoktur töre vardır. Töre yeryüzünde adaleti sağlama görevidir.
Sonradan ortaya çıkan sami dinler Türk'e ait töreden alıntı yapılarak bu gücü ele geçirmek yoluyla rol çalmaktır.
Neticede bu dinlerde anlatılan her olgu bu dinler ortaya çıkmadan önce Türk olan Sümer tabletlerinde yazmaktadır.
İnsanlığın ikinci atası olarak bilinen Nuh tufanı Türk'ün yurdu Anadolu'da yaşatmıştır.
İstanbul boğazı Nuh tufanında açılmış ve dünyayı yıkayarak temizleyen suyu dünyaya vermek için açılmış doğal bir boğazdır.
Türklere emanettir. Dünyanın gemisi Anadolu gibi.
Türk kadim bir ulus, budun veya toplum demektir.
Türk sayısızca ırk birliğinin üst kimliğidir. Türklerde ırkçılık yoktur. İnanç ayrımcılığı yoktur.
Üst yapı kendini oluşturan alt kimlikler ile yer değiştirmesi mümkün değildir. Çünkü diğer her ırk, mezhep, din, devletler buradan türemiştir.
Türk birlik ve beraberlik içinde yaşamak demektir. Birlik ve beraberliği yok edenleri cezalandırmak demektir.
Türk insanlığın ve her canlının huzur içinde doğaya zarar vermeden yaşamasını sağlamak için yaratılmış bir üst ulus kimliğidir.
Kafa karıştıran tüm ideoloji adı altında ki faaliyetler hileli ve Türk ulusuna karşı düşmanlık etmek amacıyla yürütülen beyhude faaliyetlerdir.
Türkiye Cumhuriyeti bu kadim ulus birliğini sonsuza kadar yaşatmak adına ulu güç tarafından kut verilmiş devlet kurma güçlerinin Atatürk adında birleşerek kişiler üstü bir gücün sonsuza kadar yaşayacak olmasının son mesajıdır.
Bu temsilin kişi olarak adı Mustafa Kemal'in fani olması fikrin yaşanmayacağı anlamına gelmez.
Atatürk laiklik devrimi ile dinlerin ne olduğunun anlaşılmasını sağlayan o yüksek iradenin görevini yapmış bir insanlık adına devrimin sonsuzluk adına adıdır.
Atatürk bir din ve dogma icat etmemiş kendisini bir peygamber olarak görmeyecek kadar ulu güç tarafından olgunlaştırılmış din, dinler ve yaratan adına insanlığa zarar veren zulmün sonunu getirecek görevi yapmıştır.
Kendisinin edebiyete intikali sonrası yeniden devleti ele geçiren şer güçler dini siyasete alet ederek bu kadim güce karşı bir savaş içine girmişlerdir.
Bugüne kadar onun bedenini öldürerek yendiğini sanan zavalılık fikirlerini yenebilecek bir gücü ortaya koyamamış koyamayacaklardır.
Hilenin doğruyu ve gerçeği yendiği nerede görülmüştür.
Kut güç başka bedenlerde yeniden ortaya çıkarak Atatürk'ün yaptıklarını ve yarım kalan insanlık devrimini tamamlamak adına görevlerini layıkıyla yerine kendi adlarına beklentisiz bir tutum içinde bütün düşmanlığı darmadağın edecek iradeyi ortaya koyarak onları yenmiştir.
Bugün yaşanan kaybedenlerin son kez acaba bu sefer başarabilir miyiz adına çabalarından ibarettir.
Ulu gücün yeryüzünde ki ordusu Türklerdir.
Bu gücü yenebilecek yeryüzünde herhangi bir devlet veya güç ortaya çıkarmak olanaksızdır.
Kurtuluş savaşı yıllarında Mustafa Kemal Atatürk cepheye gider ve Kazım Karabekir paşaya durum nedir diye sorar?
"Öyle puslu hava ki şeytan bile müslüman mintanı giymiş" paşam diye yanıt verir.
Bugünde durum bundan farklı değildir.
O gün o hile nasıl kaybetti ise bugünde aynı şekilde kaybedecek.
Din ve yaratan adına Türk'ün töre ile yeryüzünde adaleti sağlama çabası dışında her çaba hileli ve çıkar sağlamaya yöneliktir.
Türk insanlık tarihinin kendisidir.
Amerika, İngiltere, Almanya, Rus, Fransız en fazla geçmişleri iki bin yıl öncesine dayanır.
İnsanlık tarihinin başlangıç tarihi Türk'e dayanır.
Yukarıda saydığım devlet ve milletlerin yaşadığı her yerde daha önce Türkler yaşamıştır.
Dünyada herkes Türk olup küresel fitnenin bize karşı çabaları insanlığı içinden çıkılmaz bir noktaya gelmesine sebep olmuştur.
Mehdi, Mesih ve Deccal gelecek şekilde yalanlar ile Türklere ait o üstünlüğü bu yolla ele geçirmek adına bir beyhude çaba içerisinde debeleniyorlar.
Mustafa Kemal Atatürk'ün kurtuluş savaşı sonrası planlarımızı yüz yıl ertelemek zorunda kaldık diyen o küresel çete Mustafa Kemal Atatürk'ün askerleri ve kut verilmiş güçlerin yaşattığı hezimet sonrası sonsuza kadar bir daha Türklere karşı plan yapamayacak duruma gelerek yok olacaklar.
Mobbing Bank bu sebeple Atatürk'ün yazdığı Nutuk kitabının devamıdır.
Nutuk bir mücadele sonrası yazıldı. Mobbing Bank o mücadeleyi yeniden başlattı.
Görevini yaptı ve yapmaya devam ediyor.
Sonuçta Türkiye Cumhuriyeti yarım kalan insanlık devrimini önce partisiz yönetime geçerek, kamulaştırma yapmak adına büyük kararlar alarak sonsuza kadar yoluna devam edecek.
Para bizim için yurt, toprak ve doğal kaynaklar ile emeğimizdir. Küresel sömürgeci çetelerin parası bizim felaketimiz olmuştur. Bunu devam ettiremeyiz.
Bütün doğal kaynaklar Türklerin yaşadığı Anadolu ve Asya topraklarında bize aittir. Anadolu Türklerin dünyaya açılan kapısıdır. O kapı bugün kuşatma altında olabilir. O kuşatmayı yararak yok edeceğiz.
Türk Birliği kurarak yeniden dünyanın yönetimi ulu güç adına töre adaletine geçecektir.
Devleti küresel sömürgeci çetelere hizmet etmekten kurtardığımız gün yeni kurtuluşun tarihi olacak.
Büyük kararlar içten pazarlık içinde hareket eden siyasi partiler aracılığıyla olması mümkün değildir.
Herkes partisiz yönetim sistemini benimsemek zorunda kalacak. Kendi kendini yönetmenin başka bir yolu yoktur.
Kamulaştırma ile maddi güçler Türk ulusu adına devlete geçtiğinde küresel çeteler ve onlar adına yerli işbirlikçi taşeronlar tarih olacaklar.
O günlerin eşliğinde sancılı günler yaşamaktayız.
Anadolu dünyayı doyuracak bir yurttur.
Biz ona sahip çıkmadığınız için o da bizi cezalandırmış bizi doyurmak yerine açlık, kıtlık, kuraklık, yokluk ve yoksulluk ile sınayarak kendimize gelmemizi sağlamaktadır.
Acımızı toplum olarak biz hep birlikte artırdık hep birlikte olduğunuz gün azaltacak ve yok edeceğiz.
O günler kapıya dayandı. Bizim hep birlikte o kapıyı açma cesaretimizi bekliyor.
] Önder KARAÇAY [
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#mahşer tufanı#devrim#din#sermaye#sömürge#Türk Nedir#türkler#töre#ırklar birliği#üst kimlik#birlik ve beraberlik#yeryüzünde adaleti sağlamak
1 note
·
View note
Text
Bu resmi kim yapmış bilmem ama güzel yapmış. Uzaydan dünyanın görünümü böyle diye :)
Ülkemin haline bakınca resim yapmak yerine birşeyler yazasım geldi.
.
Saçma sapan kit senaryoları vesaire ile uğraşmayı bıraksalar, durumun vehametini az da olsa anlayıp evde kalsalar, temizliğe riayet etseler ve ülkemin havasını saçma senaryolarla daha fazla kirletmeseler ne güzel olacak aslında...
Ama önce kalp temizliği lazım herkese.
Elini beş dakika suda tutsan belki coronadan bir miktar kurtulursun da, ya kendini nasıl kurtaracaksın kendinden?
.
Arının fitneden, yalandan, riyadan ve körlükten
Arının içinizdeki benlik duygularından
Arının islam düşmanlığı yapmaktan, ona buna yaranacağım diye aslınızı inkar etmekten
Arının içinizdeki nefsin sizi yürüttüğü şeytani yollardan
Arının sizi daha da iğrenç yapan o kör olası nefretlerinizden
Arının, görünüşte Müslüman olup da gerçek Müslümanla alakası olmayan hallerinizden
Arının kalp /vicdan kirinizden
.
Dünya yeniden şekilleniyor.
Gün, bir olmak, iri olmak, diri olmak günü.
İt olmak, bit olmak, basit olmak günü değil
.
Kafayı kuma gömerek, oturduğunuz kaşanelerden ahkam kesip ben olsam şöyle yönetirdim diye işkembeden sallamak günü hiç değil (bu sözüm hepimize)
.
Sorsan hepsi ordinaryus, ama evlerini yönetmekten aciz tipler
Her kanalda onlarca ukala, her birinin isminin önünde bir etiket
Deprem olur en iyi onlar tahlil eder. Bir proje olur koro halinde hayır demeyi marifet sanırlar hepsi en mimar, en mühendis en bilmem ne.
Virüs denir her biri uzman, sanatçı bozuntuları ilaç önerecek kadar cahil cesaretli.
Kimi dolardan başlar eurodan çıkar, sanırsın hepsi dünyanın ileri gelen ekonomisti.
Ama en ufak sıkıntıda hepsi atm kuyruğunda ya da makarna toplamak için markette, talanda
Ve elde kimlerin ürettiği malum telefonlarla sosyal medyada
Bir de kahvede, cafede, parkta, barda, sokakta oturduğu yerden ülkemi de dünyayı da yönetenler var , onlar tam film.
.
Şu ego denen illete teslim olmuşlar var ya hele...
Yağmur yağmaz suçlu belli , fazla yağsa suçlu belli, kar olsa, çığ düşse, virüs gelse suçlu belli.
Varsa yoksa yönetime nefret kusmak
Okumayan, araştırmayan, düşünmeyen ve bir mesaja inanıp birilerinin ekmeğine yağ sürme meraklısı şapşallar sürüsünün ortak derdi ise ne vatan ne millet.
Vur abalıya misali hepsi Erdoğan düşmanı
.
Aslında "Erdoğan" içlerindeki birikmiş tüm kinlerin, örtü ve inanç başta olmak üzere bilcümle hazımsızlıklarının simgesi.
.
Sanıyorlar ki Erdoğan düşerse herşey istedikleri gibi olacak, eski saltanatlarına yeniden kavuşacaklar.
Sanıyorlar ki at gözlüğü takarak yürüdükleri bu yol hep onlara açık olacak
Ve sanıyorlar ki şehid kanıyla sulanmış, rahmet damlaları indiğinde misler kokan bu toprak sırf onların olacak, onların istediği şekilde yönetilecek.
.
Ama göremedikleri, anlayamadıkları veya anladıkları için korkup kudurdukları, ya da asla hesap edemedikleri bir şey var.
Bu vatan sahipsiz değil. Sizin babanızın tapulu malı hiç değil.
Bu topraklarda
Vatanı, bayrağı, inancı için şehid olmuşların hakkı var.
Garibin, öksüzün, yetimin hakkı var
Kara Fatmaların, Eliflerin, ezilenlerin hakkı var.
.
Bir viruse bile anında engel olamadığınız dünyanın,
Aya, Marsa filan da gitseniz evrenin
Göğün yedi kat altının/üstünün
Bir nefeslik canınızın,
Ve bir damla sudan yaratılmışlığınızın
Bir sahibi var
İnansanız da inanmasanız da bu böyle
Ve herşeyin sahibi
"Yarına bırakır ama asla yanınıza bırakmaz"
.
Bir gün anlayacaksınız
Dilerim iş işten geçmeden anlama şansınız olur
.
Çiğdem Altınöz
24/03/2020- Antalya
.
4 notes
·
View notes