#veganlık nedir
Explore tagged Tumblr posts
Text
Veganlık Nedir?
Veganlık, hayvansal ürünlerin tüketilmediği bir yaşam biçimidir. Veganlar, et, süt, yumurta, bal gibi hayvansal ürünlerin yanı sıra hayvanlar üzerinde test edilen veya hayvansal bileşenler içeren ürünleri de kullanmazlar. Veganlık, genellikle hayvan hakları, çevre koruma ve sağlık gibi nedenlerle tercih edilir.
Vegan ne demek sorusunun tek bir yanıtı yoktur aslında. Hayvan hakları açısından veganlık, hayvanların yaşam hakkını savunur ve onların sömürülmesini reddeder. Endüstriyel hayvancılık, hayvanların yaşam kalitesini düşürür ve onları acı verici süreçlere maruz bırakır. Veganlar, bu durumu protesto ederek, hayvanların bu tür muamelelerden korunmasını amaçlarlar.
Çevre koruma da veganlığın önemli bir boyutudur. Hayvancılık, dünya çapında sera gazı emisyonlarının önemli bir kısmından sorumludur ve ormansızlaşma, su tüketimi ve toprak erozyonu gibi çevresel sorunlara yol açar. Vegan beslenme, bu tür etkileri azaltmak için bir çözüm olarak görülür. Bitkisel temelli bir diyet, daha az kaynak gerektirdiği için çevresel sürdürülebilirliği destekler.
Sağlık açısından vegan beslenme, düşük doymuş yağ, kolesterol ve hayvansal protein tüketimi ile ilişkilendirilir. Araştırmalar, vegan beslenmenin kalp hastalıkları, obezite, tip 2 diyabet gibi kronik hastalıkların riskini azaltabileceğini göstermektedir. Bununla birlikte, vegan beslenme dikkat gerektirir; B12 vitamini, demir, kalsiyum gibi bazı besin maddelerinin yeterli miktarda alınması önemlidir.
Sonuç olarak, veganlık sadece bir beslenme biçimi değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesidir. Hayvan haklarına saygı, çevresel sorumluluk ve sağlıklı yaşam gibi değerlerle şekillenen bu yaşam tarzı, giderek daha fazla insan tarafından benimsenmektedir. Veganlık, bireyin dünya üzerindeki etkisini azaltma ve daha etik bir yaşam sürme arayışının bir yansımasıdır.
1 note
·
View note
Text
VEGAN SERTİFİKASI NEDİR VE KİMLER ALMALIDIR?
Vegan Sertifikası Nedir ve Kimler Almalıdır?
Günümüzde çevresel ve sağlık kaygıları, vegan yaşam tarzını tercih edenlerin sayısını giderek artırıyor. Veganlık, hayvanların kullanımını ve sömürüsünü en aza indirmeyi amaçlayan bir felsefeyi yansıtıyor. Ancak, bu yaşam tarzını resmi olarak belgelemek ve tanıtmak isteyenler için vegan sertifikası almak önemli bir adım olabilir. İşte vegan sertifikası nedir ve kimler almalıdır konusunda detaylı bir bakış:
Vegan Sertifikası Nedir?
Vegan sertifikası, bir ürünün veya hizmetin NSO-NAP 7:2018 vegan standartlarına uygun olduğunu onaylayan resmi bir belgedir. Bu belge, ürünlerin içeriklerinin ve üretim süreçlerinin hayvan kaynaklı bileşenleri veya işlemleri içermediğini doğrular. Vegan sertifikaları, tüketicilere güvenilir ve etik ürünlerin ne oldukları konusunda netlik sağlar.
Kimler Vegan Sertifikası Almalıdır?
Gıda Üreticileri: Her türlü gıda üreticisi, ürünlerinin vegan olduğunu doğrulamak için vegan sertifikası alabilir. Bu, vegan restoranları, gıda işletmeleri, ve gıda üreticilerini içerir.
Kozmetik Şirketleri: Kozmetik ürünlerinin içerikleri sıklıkla karmaşık olabilir. Vegan kozmetik ürünleri üreten şirketler, ürünlerinin hayvanlar üzerinde test edilmediğini ve içeriklerinin vegan olduğunu belgelemek için sertifika alabilirler.
Moda Markaları: Vegan kıyafetler ve aksesuarlar üreten moda markaları, ürünlerinin vegan malzemelerle üretildiğini ve hayvan kaynaklı malzemeler içermediğini doğrulamak amacıyla vegan sertifikası alabilirler.
Restoranlar ve Kafeler: Vegan menüler sunan restoranlar ve kafeler, sundukları yemeklerin gerçekten vegan olduğunu göstermek için sertifika alabilirler.
Sağlık ve Güzellik Hizmetleri: Vegan spa, masaj, veya diğer sağlık ve güzellik hizmetleri sunan işletmeler, uygulamalarının vegan dostu olduğunu kanıtlamak için sertifika alabilirler.
Çevresel Organizasyonlar: Çevresel amaçlarla çalışan veya hayvan haklarını savunan kuruluşlar, vegan sertifikası alarak kendi ürünlerini veya etkinliklerini tanıtabilirler.
Vegan Sertifikası Almanın Faydaları Nelerdir?
Güvenilirlik: Sertifika, tüketicilere ürünün veya hizmetin vegan standartlara uygun olduğunu güvence altına alır.
Pazarlama Avantajı: Vegan sertifikası, vegan müşteri kitlesi tarafından tercih edilen ürünlerinizi ve hizmetlerinizi vurgulamanıza yardımcı olabilir.
Etik İmaj: Sertifika, işletmenizin hayvan haklarına saygı gösterdiğini ve çevreye duyarlı olduğunu gösterir.
Rekabet Üstünlüğü: Veganlık popüler hale geldikçe, vegan sertifikası, rakipleriniz arasında sizi ayırt edebilir.
Sonuç olarak, vegan sertifikası, vegan yaşam tarzını benimsemiş olan veya bu yaşam tarzını desteklemeyi amaçlayan herkes için önemli bir adım olabilir. Bu sertifikayı alarak, tüketicilere ve topluma vegan ürünlerin ve hizmetlerin ne olduğunu açıkça göstermek mümkün olur.
0 notes
Text
Vegan Beslenme Nedir?
Vegan beslenme nedir?
Vegan beslenme, son yıllarda popülerlik kazanan bir beslenme biçimidir. Veganlar, hayvansal ürünleri tüketmeyi reddeder ve tamamen bitkisel bazlı bir diyet benimserler. Bu tercih, sağlık, etik veya çevresel nedenlerle yapılabilmektedir. Vegan beslenmenin temeli bitkilerdir. Meyve, sebze, baklagiller, tahıllar, kuruyemişler ve tohumlar gibi bitkisel kaynaklar, veganların ana besin gruplarını oluşturur. Bu besinler, vitamin, mineral ve lif açısından zengindir ve vücudun ihtiyaç duyduğu önemli besin maddelerini sağlar. Vegan beslenme, birçok potansiyel sağlık faydası sunar. Örneğin, bitkisel bazlı bir diyet, kalp sağlığını destekleyebilir ve kardiyovasküler hastalık riskini azaltabilir. Aynı zamanda kilo kontrolüne yardımcı olabilir ve diyabet riskini düşürebilir. Bitkisel besinler ayrıca bağışıklık sistemini güçlendirebilir ve kanser gibi bazı kronik hastalıkların gelişimini önlemeye yardımcı olabilir. Vegan beslenme aynı zamanda hayvan hakları ve çevre koruma gibi etik ve çevresel kaygıları olan bireyler için de uygun bir seçenektir. Hayvansal ürünlerin tüketimi, hayvanların sömürülmesine ve çevresel sorunlara katkıda bulunabilir. Vegan beslenme ise bu sorunları azaltma potansiyeline sahiptir. Ancak, vegan beslenme bazı zorluklar da içerebilir. Özellikle B12 vitamini gibi bazı besin maddeleri eksiklik riski taşıyabilir. Bu nedenle, veganlar beslenmelerini dikkatlice planlamalı ve gerekli besinleri almak için çeşitli kaynakları kullanmalıdır. Ayrıca, bazı kişiler için vegan beslenme uygun olmayabilir, bu nedenle bireylerin bir uzmana danışmaları önemlidir. Vegan beslenme bitkisel bazlı bir diyeti benimseyen ve hayvansal ürünleri tüketmeyi reddeden bir yaşam tarzıdır. Sağlık, etik veya çevresel nedenlerle tercih edilen bu beslenme şekli, potansiyel sağlık faydaları sunarken bazı zorlukları da beraberinde getirebilir. Herhangi bir diyet değişikliği gibi, vegan beslenmede de dikkatli planlama ve besin öğelerinin dengeli alınması önemlidir.
Vegan Protein Kaynakları: Bitkisel Besinlerdeki Yeterliğin Önemi
Günümüzde, sağlıklı beslenme ve sürdürülebilir yaşam tarzı giderek daha fazla insanın önceliği haline gelmektedir. Veganlık, bitkisel temelli bir beslenme şekli olarak, bu hareketin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Ancak, veganlar için en yaygın endişelerden biri yeterli miktarda protein alımının sağlanmasıdır. Bu makalede, vegan protein kaynaklarının çeşitliliği ve bitkisel besinlerdeki yeterliğin önemi üzerinde duracağız. Vegan protein ihtiyacının karşılanmasında, sebzeler, baklagiller, tahıllar, tohumlar ve soya ürünleri gibi çeşitli bitkisel kaynaklar büyük rol oynamaktadır. Örneğin, kinoa ve mercimek gibi tahıllar, lif açısından zengin olup aynı zamanda yüksek miktarda protein içermektedir. Ayrıca, fasulye, nohut ve börülce gibi baklagiller de kaliteli ve dengeli bir amino asit profiline sahiptir. Bu bitkisel kaynaklar, sağlıklı ve doyurucu bir vegan diyetinin temelini oluşturabilir. Bitkisel proteinlerin yanı sıra, soya ürünleri de veganların protein ihtiyacını karşılamada önemli bir role sahiptir. Soya fasulyesi, tamamlayıcı proteinler açısından zengin olup çeşitli şekillerde kullanılabilir. Tofu, tempeh, soya sütü ve soya yoğurdu gibi farklı soya ürünleri, sağlıklı bir protein kaynağı olarak tercih edilebilir. Vegan protein kaynaklarının yeterliliği, sağlıklı bir yaşam tarzının sürdürülmesinde önemlidir. Proteinler, vücutta hücre yenilenmesi, kas gelişimi, bağışıklık sistemi güçlendirmesi ve enerji sağlama gibi birçok temel işlevi yerine getirir. Bu nedenle, veganların protein ihtiyacını karşılamak için çeşitli bitkisel kaynakları düzenli olarak tüketmeleri önemlidir. Veganlar için yeterli miktarda protein almanın mümkün olduğunu bilmek önemlidir. Sebzeler, baklagiller, tahıllar, tohumlar ve soya ürünleri gibi çeşitli bitkisel kaynaklar, sağlıklı ve dengeli bir vegan diyetinin temelini oluşturabilir. Vegan protein kaynaklarının çeşitliliğini keşfetmek ve bu besinlerin günlük beslenme düzenine dahil edilmesini sağlamak, sağlıklı bir yaşam tarzının sürdürülmesine katkıda bulunabilir.
Vegan Kalsiyum Kaynakları: Hayvansal Ürünlerden Bağımsız Bir Yaklaşım
Vegan diyetlerin giderek popülerlik kazandığı günümüzde, kalsiyum ihtiyacını karşılamak için hayvansal ürünlere bağımlı kalmadan nasıl bir yaklaşım benimsenebilir? Kalsiyum, sağlıklı kemik ve diş yapısı ile vücut fonksiyonlarının düzgün çalışması için hayati bir mineraldir. Geleneksel olarak süt, peynir ve yoğurt gibi hayvansal ürünler kalsiyumun ana kaynağı olarak bilinirken, veganlar için bu kaynaklardan yoksun olmak bazı zorlukları beraberinde getirebilir. Neyse ki, veganlar için zengin kalsiyum kaynakları mevcuttur. Bunların başında koyu yeşil yapraklı sebzeler gelir. Ispanak, pazı, lahana gibi sebzeler, hem besleyici hem de kalsiyum açısından zengin bir seçenektir. Ayrıca susam, badem ve fındık gibi kuruyemişler de kalsiyum içeriği yüksek olan bitkisel kaynaklardır. Bazı tahıllar ve baklagiller de veganlar için iyi birer kalsiyum kaynağı olabilir. Örneğin, susamsız tahıllar (özellikle tam tahıllar), soya fasulyesi, nohut ve mercimek gibi baklagiller önemli miktarda kalsiyum içermektedir. Bu gıdaları diyetinize dahil ederek kalsiyum ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Veganlar için bir diğer dikkate değer kaynak ise bitkisel süt alternatifleridir. Badem sütü, soya sütü, hindistancevizi sütü gibi seçenekler, genellikle güçlendirilmiş kalsiyum ile zenginleştirilir ve besleyici bir alternatif sunar. Ayrıca, tofu ve tahıl peyniri gibi bazı bitkisel tabanlı peynirler de kalsiyum sağlayabilir. Son olarak, veganların dikkat etmesi gereken nokta, kalsiyumun yanı sıra D vitamini alımını da sağlamaktır. D vitamini, kalsiyumun vücut tarafından daha iyi emilmesine yardımcı olur. Güneş ışığından D vitamini sentezlenebilse de, takviye almak veya D vitamini açısından zengin gıdaları tüketmek önemlidir. Vegan bir yaşam tarzı benimsemek, kalsiyum açısından yeterli bir diyetle mümkündür. Koyu yeşil yapraklı sebzeler, tahıllar, baklagiller, bitkisel sütler ve diğer bitkisel kaynaklarla birlikte doğru beslenmeyle kalsiyum ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Unutmayın, sağlıklı bir yaşam tarzı için dengeli ve çeşitli beslenme önemlidir.
Vegan Demir İhtiyacı ve Bitkisel Kaynaklar
Demir, vücut için hayati öneme sahip bir mineraldir. Hemoglobin üretimi, enerji metabolizması ve bağışıklık sistemi fonksiyonları gibi birçok önemli sürecin düzgün işleyebilmesi için yeterli düzeyde demire ihtiyaç vardır. Vegan beslenenler için demir alımı önemlidir çünkü bitkisel kaynaklardaki demirin emilimi hayvansal kaynaklardakine göre daha zor olabilir. Veganlar, sağlıklı bir demir alımı sağlamak için dikkat etmeleri gereken bazı stratejiler kullanabilirler. İşte vegan demir ihtiyacını karşılamak için bitkisel kaynaklara odaklanmanın bazı yolları: 1. Koyu Yeşil Yapraklı Sebzeler: Ispanak, pazı, brokoli gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler, demir açısından zengin kaynaklardır. Bu sebzeler, salatalar, çorba veya wok yemekleri gibi farklı yemeklerde kullanılabilir. 2. Baklagiller: Mercimek, nohut, fasulye gibi baklagiller hem demir hem de protein açısından zengindir. Bu yiyecekleri çeşitli yemek tariflerinde kullanarak günlük demir ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. 3. Fermente Tahı ve Baklagiller: Fermente edilmiş tahıllar ve baklagiller, demir emilimini artırabilir. Misal olarak fermente edilmiş soya sosu veya tempeh gibi gıdaları deneyebilirsiniz. 4. Kuruyemişler ve Tohumlar: Badem, ceviz, susam, ayçekirdeği gibi kuruyemişler ve tohumlar da demir içeriği yüksek olan besinlerdir. Ara öğünlerde veya salatalarda kullanarak demir alımınızı artırabilirsiniz. 5. Demirle Zenginleştirilmiş Besinler: Bazı tahıllar, bitki sütleri ve diğer vegan ürünler, demir ile zenginleştirilmiş olabilir. Etiketleri kontrol ederek bu tür ürünleri tercih edebilirsiniz. Unutmayın, demirin bitkisel kaynaklardan emilimi hayvansal kaynaklardan daha düşüktür. Bu nedenle C vitamini açısından zengin meyve ve sebzeleri (portakal, çilek, kırmızı biber gibi) demirli yiyeceklerle birlikte tüketmek, demir emilimini artırmanın etkili bir yoludur. Vegan demir ihtiyacını karşılamak için çeşitli bitkisel kaynakları tercih etmek önemlidir. Sağlıklı bir demir alımı sağlamak için dengeli ve çeşitli bir vegan beslenme düzeni ve demir emilimini artıracak stratejiler kullanmak gerekmektedir.
Vegan Omega-3 Yağ Asitleri: Bitkisel Alternatifler
Omega-3 yağ asitleri, sağlıklı bir yaşam için önemli bir bileşendir. Ancak, çoğu omega-3 kaynağı hayvansal kökenlidir ve veganlar için uygun değildir. Neyse ki, bitkisel bazlı alternatiflerle bu eksiklik giderilebilir. Vegan diyetine uyan bireyler için omega-3 ihtiyacını karşılamak için kullanabilecekleri birkaç bitkisel seçenek mevcuttur. Keten tohumu, veganlar arasında popüler bir omega-3 kaynağıdır. Keten tohumunda bulunan alfa-linolenik asit (ALA), vücutta DHA ve EPA'ya dönüşebilen bir tür omega-3 yağ asididir. Bir avuç keten tohumu, günlük omega-3 ihtiyacının büyük bir kısmını karşılayabilir. Keten tohumunu salatalara, smoothielere veya tahıl karışımlarına eklemek kolaydır. Diğer bir bitkisel seçenek ise chia tohumudur. Chia tohumu da ALA açısından zengindir ve sindirim sisteminde jel benzeri bir yapı oluşturarak tokluk hissi sağlar. Bu tohumları tatlıların içerisine karıştırabilir, yoğurtla birlikte tüketebilir veya chia pudingi hazırlayabilirsiniz. Ceviz, vegan omega-3 yağ asitleri için başka bir bitkisel kaynaktır. Ceviz, ALA'nın yanı sıra diğer besin maddeleri açısından da zengindir ve beynin sağlıklı işleyişini destekler. Bir avuç ceviz tüketmek, günlük omega-3 ihtiyacınıza katkıda bulunabilir. Veganlar ayrıca deniz yosunu gibi bazı alglerden de omega-3 yağ asitleri elde edebilir. Spirulina veya kelp gibi deniz yosunları, DHA ve EPA içerir ve omega-3 takviyesi olarak tercih edilebilir. Bu ürünleri tablet veya toz formunda bulabilirsiniz. Veganlar için omega-3 yağ asitleri sağlayan birçok bitkisel alternatif mevcuttur. Keten tohumu, chia tohumu, ceviz ve deniz yosunları gibi besinler, bu önemli bileşiği sağlamada yardımcı olabilir. Vegan bir yaşam tarzını benimseyenler, bu bitkisel kaynakları düzenli olarak tüketerek omega-3 ihtiyaçlarını karşılayabilir ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilir.
Vegan Beslenmenin Sağlık Faydaları ve Riskleri
Vegan beslenme, son yıllarda popülerlik kazanan bir yaşam tarzı haline gelmiştir. Bu beslenme şekli, et, süt ürünleri ve diğer hayvansal kaynaklı gıdaları tüketmeyi reddeder ve bitkisel bazlı besinlerle beslenmeyi tercih eder. Vegan beslenmenin sağlık üzerindeki etkileri, bazı faydalara ve potansiyel risklere sahiptir. Vegan bir diyetin en önemli sağlık faydalarından biri, kalp sağlığına olan olumlu etkisidir. Birçok araştırma, bitki bazlı beslenmenin kardiyovasküler hastalıkların riskini azaltabileceğini göstermektedir. Bitkisel beslenme, doymuş yağ ve kolesterol alımını azaltarak kan basıncını düşürmeye ve kötü kolesterol seviyelerini kontrol altında tutmaya yardımcı olur. Ayrıca, vegan beslenme lif açısından zengin olduğundan sindirim sistemini destekler ve kilo kontrolüne katkıda bulunabilir. Öte yandan, vegan beslenme eksiklik riski taşıyan bazı besinleri içermeyebilir. Özellikle B12 vitamini, demir, kalsiyum, omega-3 yağ asitleri gibi besinlerin takviye edilmesi veya dikkatli bir şekilde planlanması gerekebilir. Bu eksikliklerin önlenmesi için besleyici ve dengeli bir vegan diyeti takip etmek önemlidir. Ayrıca, hamur işleri, şekerli atıştırmalıklar gibi işlenmiş ve rafine edilmiş bitkisel gıdaların aşırı tüketimi obezite riskini artırabilir. Vegan beslenme ayrıca çevresel faydalar sağlar. Hayvansal kaynaklı gıdaların üretimi, sera gazı emisyonlarına ve su kullanımına yol açar. Bitkisel bazlı beslenme ise daha sürdürülebilir bir seçenek olarak kabul edilir. Bu nedenle, vegan beslenme tercih ederek çevresel etkileri azaltmak mümkündür. Vegan beslenmenin sağlık üzerindeki etkileri çeşitlilik gösterir. Doğru şekilde planlandığında, kalp sağlığını destekleyebilir, kilo kontrolüne katkıda bulunabilir ve çevresel faydalar sağlayabilir. Ancak, besin eksiklikleri ve işlenmiş bitkisel gıdaların tüketimi gibi potansiyel riskler göz önünde bulundurulmalıdır. Vegan bir diyeti takip etmeyi düşünen kişiler, uygun besinleri almak için bir beslenme uzmanıyla danışmalı ve dikkatli bir şekilde plan yapmalıdır.
Vegan Beslenme Planı Oluşturma İpuçları ve Önerileri
Vegan bir yaşam tarzını benimsemek, hayvansal ürünlerden uzak durmayı gerektirir. Ancak, sağlıklı bir şekilde beslenmek için doğru adımları atmanız önemlidir. İşte vegan beslenme planınızı oluşturmanıza yardımcı olacak bazı ipuçları ve öneriler: 1. Diversifikasyon: Farklı gıda gruplarından yeterli besin almanızı sağlamak için çeşitlendirme yapın. Vegan beslenme planınızı meyveler, sebzeler, tam tahıllar, kuruyemişler, tohumlar ve baklagiller gibi çeşitli bitkisel kaynaklarla zenginleştirin. Böylece vücudunuz ihtiyaç duyduğu vitaminler, mineraller ve diğer besinleri alır. 2. Protein Kaynakları: Hayvansal protein yerine bitkisel kaynaklardan yeterli protein almanız önemlidir. Nohut, mercimek, fasulye, bezelye, tofu, soya ürünleri, kabak çekirdeği ve fındık gibi protein açısından zengin olan gıdaları tüketmeyi unutmayın. Bu, kaslarınızın güçlenmesini sağlar ve enerji seviyenizi yüksek tutar. 3. Demir ve Kalsiyum: Vegan beslenme planınızda demir ve kalsiyum bakımından zengin gıdaları önem vermelisiniz. Ispanak, brokoli, badem, kuru kayısı ve koyu yeşil yapraklı sebzeler gibi demir kaynaklarını tüketmeye özen gösterin. Ayrıca, susam tohumu, badem sütü ve lahana gibi kalsiyum açısından zengin alternatifleri tercih ederek kalsiyum ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. 4. Vitamin B12 Takviyesi: Vegan beslenme planında B12 vitamini eksikliği riski vardır. Bu nedenle, bir B12 takviyesi almanız gerekebilir. B12 vitamini, sinir sistemi sağlığı ve kan hücrelerinin oluşumu için önemlidir. Bunun yanı sıra, tahıl ürünlerinde, bitki sütlerinde ve maya özünde de B12 vitamini bulunabilir. 5. Besin Etiketlerini Kontrol Edin: Hazır gıdalarda veya paketlenmiş ürünlerde hayvansal kökenli bileşenlere dikkat etmek önemlidir. İçeriğini kontrol ederek vegan beslenme planınıza uygun olup olmadığını görebilirsiniz. Bazı ürünlerin içerisinde gizli hayvansal bileşenler bulunabilir, bu yüzden dikkatli olmakta fayda var. 6. Su Tüketimine Önem Verin: Vegan bir beslenme planı oluştururken yeterli miktarda su içmeyi unutmayın. Su, vücudunuzun doğru çalışması için hayati öneme sahiptir. Ayrıca, su tüketimi sindirimi düzenler ve cildinizin sağlıklı kalmasına yardımcı olur. Vegan bir beslenme planı oluşturmak, sağlıklı ve dengeli bir yaşam sürmek için önemlidir. Yukarıda belirtilen ipuçları ve önerilerle, ihtiyaçlarınızı karşılayacak ve sağlıklı bir şekilde beslenebileceğiniz bir plan oluşturabilirsiniz. Unutmayın, her bireyin ihtiyaçları farklı olduğundan, kendinize özgü bir vegan beslenme planı oluşturmak önemlidir. Beslenme önerileri için beslenme kategorimize göz atabilirsiniz. Read the full article
#Veganbeslenmefaydalımıdır?#Veganbeslenmekimleriçinuygundur?#Veganbeslenmenasılolmalıdır?#Veganbeslenmenasılolur?#Veganbeslenmeneleriçerir?#Veganbeslenmesağlıklımıdır?#Veganbeslenmezararlımıdır?#Vegannedir?
0 notes
Note
eğer veganlık hayvanlar katledildikleri için bir tercihse, aynı şey bitkiler içinde geçerli değil mi? onlar da canlı neticede
Lise biyolojisi bile bilmeyen bu kadar çok insan olması üzücü.. Bitkilerin merkezi sinir sistemi yok ve ağrı bir yorumdur. Ek olarak bir hayvanı katlederlerken bakamazsın ama ağacın yapraklarını koparırsın ya da brokoliyi bıçakla parçalarken vicdanın rahatsız olmaz. Aradaki farkı algılaman için ahlaki evrim sürecini tamamlaman gerekiyor. İnsanlar bu sürece 50 bin yıl önce başladı normalde ama bazılarında hala gelişmemiş sanırım.. Ve endüstriyel hayvancılık sadece hayvanları öldürmüyor dünyayı öldürüyor. Sera gazı nedir en çok nerden yayılır bir araştır bence
3 notes
·
View notes
Photo
#Repost @vegandukkan ・・・ Türkiye’de veganlık ve hayvan hakları mücadelesi konusunda Moby ile yapılmış ilk ve tek röportaj bu kitapta! •Veganlık, insanlık için niye bir devrimdir? •Marx yaşasa vegan olur muydu? •“Sahte Çevreciler” kimdir? •Feminizm ile veganizm arasındaki bağ nedir? Daha birçok ilginç soruyu yanıtlayan Vegan Devrimi ve Hayvan Özgürlüğü, alanındaki en kapsamlı Türkçe telif eser. Gazeteci-yazar ve hayvan özgürlüğü aktivisti @veganzulal’in kitabının genişletilmiş 2. baskısını Beyoğlu Cihangir’deki Vegan Dükkan’da ve internet sitemizde bulabilirsiniz. www.vegandukkan.com #vegan #vegandevrimivehayvanözgürlüğü #hayvanözgürlüğü #kitap #veganistanbul #veganturkiye #veganoşun #govegan #veganminimarket #vegandükkan #vegandükkancihangir #veganalışveriş https://www.instagram.com/p/BzpkdVkFjCF/?igshid=1wu805lvvpek
#repost#vegan#vegandevrimivehayvanözgürlüğü#hayvanözgürlüğü#kitap#veganistanbul#veganturkiye#veganoşun#govegan#veganminimarket#vegandükkan#vegandükkancihangir#veganalışveriş
1 note
·
View note
Photo
#Repost @vegandukkan ・・・ Türkiye’de veganlık ve hayvan hakları mücadelesi konusunda Moby ile yapılmış ilk ve tek röportaj bu kitapta! •Veganlık, insanlık için niye bir devrimdir? •Marx yaşasa vegan olur muydu? •“Sahte Çevreciler” kimdir? •Feminizm ile veganizm arasındaki bağ nedir? Daha birçok ilginç soruyu yanıtlayan Vegan Devrimi ve Hayvan Özgürlüğü, alanındaki en kapsamlı Türkçe telif eser. Gazeteci-yazar ve hayvan özgürlüğü aktivisti @veganzulal’in kitabının genişletilmiş 2. baskısını Beyoğlu Cihangir’deki Vegan Dükkan’da ve internet sitemizde bulabilirsiniz. www.vegandukkan.com #vegan #vegandevrimivehayvanözgürlüğü #hayvanözgürlüğü #kitap #veganistanbul #veganturkiye #veganoşun #govegan #zülalkalkandelen #veganminimarket #vegandükkan #vegandükkancihangir #veganalışveriş https://www.instagram.com/p/BzpkGy3ALLu/?igshid=ang5477scyl1
#repost#vegan#vegandevrimivehayvanözgürlüğü#hayvanözgürlüğü#kitap#veganistanbul#veganturkiye#veganoşun#govegan#zülalkalkandelen#veganminimarket#vegandükkan#vegandükkancihangir#veganalışveriş
1 note
·
View note
Text
Hayvan Sömürüsüne İlişkin Montreal Deklarasyonunu Neden İmzalamadım
Gary L. Francione
Birçok kez Hayvan Sömürüsüne İlişkin Montreal Deklarasyonu’nu imzalamam için davet edildim. Deklarasyonu hazırlayanların imzacı olmamı istemelerini değerli buluyorum fakat açıklayacağım sebeplerden dolayı, imzacı olmam mümkün değil.
Öncelikle, Deklarasyon Tüm Hayvan Kullanımlarını Reddetmiyor.
Deklarasyon tarafından öngörülen sonuç — nihai amaç — nedir?
Deklarasyon "hayvan sömürüsünü sonlandırmayı" amaçladığını gösteriyor. Ama bu ne anlama geliyor? Hemen hemen bütün hayvan dernekleri "hayvan sömürüsünü" kınıyor. Ama bu derneklerin yine hemen hemen tamamı bir yandan da sözde yüksek-refah içeren hayvan kullanımlarını destekliyor. Fabrika çiftliklerindeki uygulamaları "sömürü" olarak nitelendirirken sözde daha "insani" çiftlik uygulamalarını destekleyebiliyorlar. "Sömürüyü" reddediyorlar fakat bu sözde "mutlu" hayvansal ürünleri üreten veya kullanan şirketleri ödüllendiriyor veya onlara övgüler düzüyorlar. Bazı grupların kendi yüksek-refah etiketleri bile var. Aynı şey Deklarasyonun imzacıları için de geçerli. "Sömürüye" karşılar ama birçoğu hala çeşitli biçimlerdeki hayvan kullanımlarına teşvik ediyor. Daha fazlasını belirtmeden yalnızca "hayvan sömürüsüne" karşı olduğunu söylemek anlamsızdır ve kişinin doğru veya adil bulmadığı bazı uygulamalara karşı olduğunun ötesinde bir anlama gelmeyebilir — neredeyse her zaman da böyle olur. Tam olarak işte bu sebepten, benim görüşüm, su geçirmez biçimde hayvan kullanımlarının sonunu getirmeyi amaçlamamız gerektiğidir. Tüm hayvan kullanımlarının sömürü olduğu konusunda net olmalıyız. Deklarasyon bunu yapmıyor — ve yapamaz da — çünkü imzacılarının çoğu, tüm hayvan kullanımlarının sömürü olduğu fikrini açıkça ve birçok farklı şekilde reddediyor. Bu sebeple, Deklarasyonu imzalayamam.
İkinci Olarak, Deklarasyon Veganlığı Ahlaki Bir Yükümlülük Olarak Tanıtmıyor
1990'lardan beri, yapıtımda odaklandığım ana noktalardan birisi, hayvan hakları hareketinin yöntemlerle sonuçları birbirinden ayırdığı ve hayvan kullanımını sonlandırmayacak yöntemlere başvurduğu için başarısızlığa uğraması. Hayvan refahı reformları ve tek konulu kampanyalar gibi yöntemlerin yalnızca hayvan kullanımını ortadan kaldıracak sonuca götürmekte işlevsiz olduğunu değil, aynı zamanda amacın kendisine ters düşen bir etkisi olduğunu, çünkü insanların hayvan kullanımına devam ederken daha rahat hissetmelerine ve böylelikle yaptıkları şeyi sürdürmelerine sebebiyet verdiğini iddia ediyorum. Bugüne kadar savunmuş olduğum ve hala sürdürdüğüm görüşe göre, veganlık — hayvanları yiyecek, giyecek, kozmetik, deney, eğlence vb. sebeplerle kullanmamak — hayvan kullanımının ortadan kalkması sonucuna götürecek, gerekli ve pazarlık edilemez bir yöntemdir. Yukarıda gördüğümüz gibi, Deklarasyon tüm hayvan kullanımlarını sonlandırmayı amaçlamıyor. Dolayısıyla, veganlığı hayvan kullanımını ortadan kaldırmak için bir yöntem olarak sunmaması elbette şaşırtıcı değil. Deklarasyon, bahsettiğim sonuca ulaştıracak ahlaki bir yükümlülük olarak hemen şimdi veganlığı benimsememizi önermiyor. İşin aslı, bireysel yükümlülüklerle ilgili özel olarak hiçbir şey söylemiyor.
Sanıyorum ki buradaki problem imzacıların birçoğunun vegan olmaması. Dahası, bazıları bilfiil azaltmacılık veya sözümona yüksek-refah standartlarıyla üretilen hayvansal ürünler gibi veganlık dışı stratejiler öneriyorlar; bazılarıysa tutarlı veganlığı oldukça eleştiriyorlar. Deklarasyon, gerçekten de birçok imzacıyı oldukça rahatsız edici bir konuma sürüklemeden veganlığı ahlaki bir yükümlülük olarak öneremezdi. Yapmamız gerekene ilişkin, Deklarasyon ne öneriyor? Hedeflediği mesaj ne? Deklarasyon "bitki temelli gıda sistemleri" oluşturmamız gerektiğini iddia ediyor. Peki ama bu ne anlama geliyor? Hayvanları yememizin onları sömürme biçimlerimizden yalnızca bir tanesi olduğu gerçeğini bir kenara bırakırsak, bireyler böyle bir değişimi talep etmeden gıda sistemi değişemez ve hayvanları yemeye, kullanmaya veya başka biçimlerde hayvan kullanımlarının parçası olmaya devam eden insanların kendilerinin benimsemeyi reddettikleri bir değişimi talep etmeleri olası değil. Deklarasyon mezbahaların kapatılmasını savunmayı öneriyor. Fakat bu talep, imzacılarının hemen şimdi ve burada bütün hayvan kullanımlarını reddettiği bir bağlamda olmadığı sürece, saçmadır. Mezbahalar insanlar hayvansal ürünleri talep ettiği için var. Problem mezbahalar değil; problem hayvansal ürün talebi. Eğer bugün on mezbaha kapatılsa ama talep devam etse, on tane daha açılır veya hâlihazırda var olan on mezbaha üretim kapasitesini artırır. Yani, günün sonunda, böyle bir değişimin “yakın zaman içinde” gerçekleşmeyeceğini açıkça belirten Deklarasyonun yaptığı şey, ileride ahlaken daha doğru bir noktaya gelmek üzere şimdilik veganlık dışı aşamalı önlemler talep etmek. Deklarasyon veganlığı ahlaki bir gereklilik olarak savunmadığı için, imzacısı olamam.
Üçüncüsü, Deklarasyon “Gerekli Durumlar” Hususunda Net Değil
Deklarasyon şöyle söylüyor:
"Gereksiz şiddet ve zarar içerdiği ölçüde, hayvan sömürüsünün haksız ve ahlakî açıdan savunulamaz olduğunu ilan ediyoruz.”
Deri giymekten, boğa güreşlerine ve rodeolara katılmaktan ya da çocuklara hayvanat bahçelerinde tutsak aslanları göstermekten kaçınmak elbette mümkündür. Çoğumuz şimdiden hayvansal gıdalara ihtiyaç duymadan sağlıklı bir şekilde yaşayabiliyoruz ve gelecekte vegan ekonominin gelişmesi bunu daha da kolaylaştıracaktır. Siyasî ve kurumsal açıdan bakıldığında, hayvanları emrimize amade basit kaynaklar olarak görmekten vazgeçmek mümkündür.
Onlarca yıldır ileri sürdüğüm üzere, hayvan haklarına dair bir duruş göstermesek bile — hayvanları “gereksiz” yere acıya maruz bırakmanın yanlış olduğunu fısıldayan — sağduyumuz, — uygulanabilir başka hiçbir seçeneğin olmadığı — gerçek bir mecburiyeti barındırmayan hayvan kullanımları çerçevesinde, onlara herhangi bir miktarda acı çektirmeyi ya da ölümlerine sebep olmayı reddetmemiz gerektiğini söyler. Problem şu ki, yeterince açık ve net bir zorunluluk unsuru tanımlanmadığında, gereklilik kriteri küçük bir elverişsizlik durumunda bile karşılanabilir. Mesela, bana sorarsanız hayvansal gıdalar tüketme mecburiyenin yalnızca hayali bir ıssız adada mahsur kalıp açlıktan ölmek üzere olan, hayali bir cankurtaran botunda sürüklenen veya makul bir biçimde mecburiyet barındırdığı söylenebilecek başka bir durum içindeki insanlar için geçerli olduğunu söylerdim. Ancak deklarasyonun imzacıları arasında yolculuk ederken, dışarıda yemek yerken veya veganlıktan rahatsızlık duyabilecek navegan dostlarla birlikteyken hayvansal ürünleri tüketmeyi aklamaya çalışanlar var. Gereklilik hususuna “elverişlilik” üzerinden yaklaşanların ileri sürdüğü şey “gelecekteki vegan ekonomik gelişmenin” hayvansal gıdalar olmadan yaşamayı ileride daha kolay kılacağı iddiası. Ama hayvansal ürünlerden kaçınmak bizim için şu anda gayet mümkün. Sebzeler, meyveler, baklagiller, tahıllar, tohumlar vs. hemen hemen her yerde ve neredeyse her zaman hayvansal gıdalardan daha ucuza ulaşılabilir. “Gelecekteki vegan ekonomik gelişme” bir havaalanında sıkışıp kaldığınızda biraz meyve veya bir paket cips ile et/süt/yumurta seçenekleri arasındakinden daha fazla seçeneğe sahip olacağınız anlamına geliyor olabilir, ama günümüzde havaalanındayken hayvansal gıdaları tercih etmenin “gerekli” olduğunu asla söyleyemem. Bu yalnızca, sınırlı seçeneklerden kaynaklı (ve bana sorarsanız oldukça küçük çaplı) bir elverişsizlik meselesidir. Dahası, imzacıların “gereksiz zarar ve şiddeti” kınadıklarını ama tümünün vegan olmadığını, yalnızca birkaçının veganlığı ahlaki bir yükümlülük olarak savunduğunu hesaba katınca, insan “gereksiz” derken neyi kastettiklerini merak ediyor. Deklarasyon “Gereksiz” derken neyi kastettiği hususunda açık olmadığı için, imzacısı olamam.
Dördüncüsü, Gereklilik Hususu Hiçbir Vakayı Tamamen Açıklayamaz: Hayvanların Mülk Statüsündeki Problem
Yapıtlarımda, hayvanlara dair geleneksel yaklaşımımızı gereklilik hususu üzerinden tartışmış olmama rağmen, — mecburiyet analizin bir parçasını oluştursa bile— gereklilik hususunun, hayvan kullanımına ilişkin etik teorinin yegâne temelini oluşturamayacağını açıklığa kavuşturmuş bulunuyorum. Bunun sebebi, genellikle/yaygın biçimde gerekli olarak kabul edilen herhangi bir şeyin, açıkça anlamsız olan hayvan kullanımlarını hedef gösteren bir kuralın dışında kalması. İşin aslı, — yiyecek, giyecek veya eğlence gibi— belirgin biçimde gereksiz olan hayvan kullanımlarını reddeden birçok kişi, en azından bilimsel amaçlar için birtakım hayvanların kullanılmasının ahlaken kabul edilebilir olduğunu çünkü böyle bir şeyin açıkça insanların başına gelecek muazzam bir sıkıntının önüne geçmek için “gerekli” olduğunu düşünüyor.
Deklarasyonda bu kaygıma hitap etmesi olası duran bir dil var. Deklarasyon “hayvanlara mal veya kaynak olarak davranılan uygulamaları kınadığını” iddia ediyor. İnsanlar için kalp damarları sağlayan, temel/pratik araştırmalar veya başka türlü sözde bilimsel amaçlar için kullanılan hayvanların hepsi kaynak veya maldır. Onları bu amaçlarla kullanabilmemizin tek sebebi kaynak veya mal olmalarıdır. Bu hayvanlar eşyadırlar. Bugün, ahlaki değerleri olduğunu iddia etmemize rağmen, hayvanların mülkiyet statüsünün onları nasıl mal veya eşya olma durumuna ittiğine dair 1990’lardan beri kapsamlı biçimde yazan birisi olarak, insan harici hayvanların eşya muamelesi görmemekten yana ahlaken önemli bir çıkarı olduğunun farkındaysak, bunun hayvan deneyleri problemini işaret ettiği görüşündeyim. Hayvanları deneylerde veya gelenekselleşmiş herhangi bir biçimde kullanmaya hakkımız yok çünkü tüm geleneksel hayvan kullanımları hayvanların eşya oluşuna dayanır. Peki, eğer Deklarasyon hayvanların eşya statüsünü kaldırmayı ve işin doğrusu, hissedebilen insan harici varlıkların eşya muamelesi görmeme ahlaki hakkına sahip olmasını hedefliyorsa, neden basitçe bunu söylemiyor?
Sanırım bunun cevabı, yukarıda bahsettiğim gibi, Deklarasyonun imzacısı olan birtakım kişilerin açıkça, en başta bu kullanımları mümkün kılan eşya statüsüyle ilişkili biçimde gelenekselleşmiş hayvan kullanımlarının tümünü ortadan kaldırmayı reddediyor olması. Hayvanlar mülk olarak kaldıkça, çıkarlarının eşit gözetilmesi mümkün olmayacak çünkü onların çıkarları mülkiyet sahiplerinin çıkarlarından daha hafif gelmek zorunda. Hayvan kullanımı geleneğine sahip olmak işte budur. Deklarasyon hayvanların eşya statüsünü ortadan kaldırmayı önermediği için, imzacısı olamam.
Beşincisi, Deklarasyon İnsan Harici Kişileri Tanımıyor
Deklarasyon, hissedebilirliğin acıya maruz kalmamaktan yana bir çıkara sahip olmak için yeterli olduğunu belirtiyor fakat hissedebilirliğin hayatta kalmaktan yana bir çıkara sahip olmak için yeterli olduğu görüşünü tanımıyor. Bu yüzden, Deklarasyon insan harici hissedebilir varlıkların birer kişi olduğunu onaylamıyor. Bunun nedeninin, imzacıların birkaçının açıkça hissedebilirliğin kişi olmak için yeterli olmadığını ve yalnızca hissedebilirliğe sahip olan bir hayvanı acısız şekilde öldürmenin o hayvana zarar vermeyeceğini çünkü hayvanların ebedi bir şimdiki zaman algısı içinde yaşadıklarını ve gelecekteki öz benlikleriyle ilişki kuramadıklarını savunması olduğundan şüpheleniyorum.
Yapıtlarımda (1,2) bu görüşü reddettim ve hissedebilirliğin hayatta kalmaktan yana bir çıkara sahip olmak için yeterli olduğu ve kasten hissedebilirlik sahibi bir hayvanı öldürmenin ya da hayvanların ölümleriyle sonuçlanacak gelenekselleşmiş hayvan kullanımlarının parçası olmanın ahlaken yanlış olduğu görüşünü savunmayı sürdürdüm. Eğer insan harici hissedebilen varlıklar ebedi bir şimdiki zaman algısı içinde sıkışmış olsa bile (ki sürekli kullandığımız insan harici varlıkların birçoğunun öyle olduğunu sanmıyorum), var oldukları her saniyenin bilincindeler ve bu kaçınılmaz olarak kendileri olarak var olmanın nasıl bir şey olduğuna dair bir farkındalığı da içeriyor. Hayvanlar ebedi bir şimdiki zaman algısı içinde yaşıyor olsalar bile, bir saniye sonraki bilinçleriyle kaçınılmaz olarak ilişkililer. Her saniye kendilerinin farkındalar. Her saniye bir “ben” var. Öznel farkındalık budur. Hissedebilirlik varoluşun sürekliliği için bir araçtır; hissedebilen ama insanlarınki gibi bir akla sahip olmayan bir varlığın varoluşunun devamlılığından yana bir çıkarı olmadığını söylemek, gözleri olan insanların görmekten yana çıkarları olmadığını söylemeye benziyor.
Deklarasyon, acı çekmemeye yönelik bir çıkarı değerlendirmek amacıyla bilişsel olarak daha çok veya daha az karmaşık olanlar arasında bir ayrım yapmanın yanlış olduğunu iddia ediyor. Katılıyorum. Ama aynı şekilde, hayatta kalmaya yönelik bir çıkarı değerlendirmek amacıyla da bilişsel olarak daha çok veya daha az karmaşık olanlar arasında bir ayrım yapmayı haklı gösteremeyiz. Ve imzacıların bazıları yapıtlarında bunu yapıyor. Her halükarda, Deklarasyon hissedebilirliği insan harici varlıkların kişi sayılmaları için yeterli bulmuyor ve imzacısı olamam.
****
Anladığım kadarıyla Deklarasyon, herhangi bir görüşü destekliyor gibi yorumlanabilmesi ve hem veganlar hem de vegan olmayanlar tarafından imzalanabilmesi için kasten ve aleni şekilde yüksek derecede bir muğlaklıkla yazılmış. Ama bana göre, çok sayıda insanın, her ne anlama gelmesini isterlerse o anlama gelecek ve hem veganlara hem de naveganlara uyabilecek bir şeyi imzalaması faydasız olmanın ötesinde, tam anlamıyla asıl amaca zarar veriyor. İhtiyaç duyulan şey, — acil olarak— tüm hayvan kullanımlarının sonlandırılması ve ahlaki bir yükümlülük olarak veganlık için net bir çağrı. Eğer hayvanların etik değerleri varsa, veganlık mantıklı tek cevap.
Deklarasyonun yayınlandığı zamanın, amacı internet sitesinde “artan farkındalık ve eğitimle, hayvanların her zaman hissedebilen varlıklar olarak algılandığı ve refahlarının daima en iyi şekilde gözetildiği bir dünya yaratabilmek” şeklinde ifade edilen Dünya Hayvanları Koruma Günü olduğunu da belirtmek istiyorum. Deklarasyon ne yazık ki, tıpkı Dünya Hayvanları Koruma Günü gibi, tüm hayvanların sırf insan çıkarları için kullanılmama temel hakkını gözetmeyen bir görüşü ifade ediyor. Deklarasyonu mevcut haliyle imzalayamam. Dayanışma ve bir hareket inşa etme ruhuyla, aşağıdaki kısa ve öz paragrafı Deklarasyona ilaveten son paragraf olarak eklemlerini öneriyorum.
Yukarıda bahsedilenlerin ışığında, imzacılar olarak hayvanların, yalnızca hissedebilirliklerine binaen, acı çekmemek ve hayatta kalmaktan yana hakikaten önemli çıkarları olan, ahlaken değerli kişiler olduğunu kabul ediyoruz. Hayvan sömürüsünün sonlanması gerektiğinde hemfikiriz ve bunun anlamı tüm hayvan kullanımlarını sonlandırmamız ve hayvanların yasal mülkiyet statüsünü kaldırmamız gerektiğidir. Son olarak, veganlığın günümüzde hem ahlaki bir yükümlülük olduğu hem de şimdiye kadar tanımlanmış olan hayvan sömürüsünün sonlandırılması için kritik olduğu görüşündeyiz.
Eğer bu paragraf eklenseydi, çok büyük bir şevkle imzacı olurdum. Gary L. Francione Board of Governors Professor of Law and Katzenbach Scholar of Law and Philosophy, Rutgers University Visiting Professor of Philosophy, University of Lincoln (UK) Honorary Professor of Philosophy, University of East Anglia (UK)
4 Ekim 2022 Türkçe çeviri: Eda Çivaş
Orijinal metin https://www.abolitionistapproach.com/why-i-did-not-sign-the-montreal-declaration-on-animal-exploitation/
Deklarasyon Türkçe Çeviri https://greea.ca/en/hayvan-istismarina-iliskin-montreal-deklarasyonu/
0 notes
Video
youtube
Hayvanları öldürmek ve et yemek, insanın doğasında olan bir şey değildir. Çocuklara öldürmeyi öğretiyor, sonra da büyüyünce sevgi dolu iyi insanlar olmalarını istiyoruz.. Canlılara acı çektirmeden yaşamak, Hem daha sağlıklı olmak mümkünken, “ÖLDÜRMEK NEDEN!?” Tüm hayvanların bizim gibi yaşamaya hakkı vardır.
Murat Kınıkoğlu
Hayvanlar bizim için değil, bizimle birlikte bu dünyada var. Onların varlık nedeni insana hizmet değil.
Zülal Kalkandelen
VEGANLIK FELSEFESİNDE NELER VAR?
'Şiddeti, vahşeti kınarken, o şekilde öldürülen hayvanları yemenize şaşırıyorum aslında... Harun Kolçak
İnsanlar hayvanları öldürüp yedikçe, Dünya üzerinden cinayet, kan dökme ve savaşlar kalkmayacaktır.Cinayet ve acı tohumları eken sevinç ve sevgi biçemez. Pisagor
İnsanların yediği et, kendilerini savunamayan günahsız ve zararsız varlıkların çektiği acı ve işkencedir. Dökülmüş kanları intikam çığlığı atar, insana ve üstünde yaşadığımız gezegene lanet okur. Sâdık Hidâyet
Bir gün hayvanların öldürülmesine de insanların öldürülmesi gibi bakılacak. Leonardo Da Vinci
Gençliğimden bu yana et yenilmesine karşıyım. Bir gün insanların hayvanları öldürmeyi tıpkı insan öldürmek gibi cinayet kabul edeceğine inanıyorum. Leonardo Da Vinci
Hayvanlar benim arkadaşlarımdır ve ben arkadaşlarımı yemem. George Bernard Shaw
Yediğiniz etler ağaçtan mı toplanıyor?
Hayvanlar fazlasıyla bizim gibiler. Carl Sagan
Her insan birer potansiyel katildir. Charles Manson
Aslında birinin öldürülmesi beni üzer. Kediler, köpekler, yılanlar...Hatta et bile yemem ben. Ben öldürmeye bu kadar karşıyım işte. Charles Manson
Siz et yiyorsunuz. Sizden daha iyi şeyleri öldürüyorsunuz. Sonra da çocuklarınıza öldürmenin ne kadar kötü olduğunu anlatıyorsunuz. Çocuklarınızı bu hale siz getirdiniz. Charles Manson
- Veganlık bir din değildir. Bir felsefi yaşam şeklidir. Veganlık insana ne kazandırır ne gibi faydalar sağlar? İnsanın kendisine gelmesine, özüne dönmesine, vicdanını bulmasına vesile olduğu gibi; Canlı sömürüsüne bir son verir. Eco sisteme katkı sunar, canlıların yaşamasını sağlar, savaşların bitmesine vesile olur. Ölümcül hastalık ve kazaların ve kayıpların az olmasınada neden olan unsurlar olarak sayılabilir . Görüldüğü gibi hem iç, hemde dışa dönük bir çok olumlu yönde katkılar ve faydalar sağlar. Eğer eski bir gelenegi devam ettirirseniz, ne huzur ne sevinc göremezsiniz ne de savaşların önünü alabilirsiniz parça parça "kazalar hastalıklar"(kanser gibi) ile zamansız ölümlere düşersiniz olanda tam da budur. Her gün yaşananda budur!
Hayvanlara uzun uzun bakıyorum da, hiçbiri kendi türünden birinin önünde diz çökmüyor... Walt Whitman
Milyonlarca yıl insan türü hayvanlar gibi yaşadı. Ancak sonra bir şey oldu tüm hayal gücümüzü ortaya çıkaran. Konuşmayı ve dinlemeyi öğrendik. Konuşma fikirlerin iletişimini sağladı. Stephen Hawking
Hayvanlar benim dostlarım, ben dostlarımı yemem. George Bernard Shaw
İnsan nedir? Onunla diğer bitkiler arasındaki fark nedir? Onunla doğadaki tüm diğer hayvanlar arasındaki fark nedir? Kesinlikle hiç fark yoktur. İnsan da onlar gibi bu yerkürenin üzerine rastlantı sonucu yerleştirilmiştir, onlar gibi doğmuştur; onlar gibi ürer, çoğalır ve azalır; onlar gibi yaşlanır ve onlar gibi doğanın her hayvan türüne biçtiği sürenin sonunda, organlarının yapısı nedeniyle hiçliğin içine düşer. Marquis de Sade
İnsanla hayvanları karşılaştırma dünyada zorbalardan daha iğrenç hayvan yoktur. Jean Meslier
Doğa, dilsiz hayvanlara bile özgürlük vermiştir. Cornelius Tacitus
Gerçekleşmesi yüzyıl mı alır onu bilemem ama eğer toplumların gelişimleri bir felaketle ya da bugünden öngöremediğimiz bir etkiyle kesintiye uğramazsa, İnsanlığın vejetaryenliğe geçişi ve hayvan haklarının yükselişi beni kesinlikle şaşırtmayacaktır. Noam Chomsky
Kölemiz yaptığımız hayvanları, eşitimiz olarak görmek istemiyoruz. Charles Darwin
Zevk ve acıyı, mutluluğu ve ıstırabı hissetme kabiliyetleri esas alındığında, insanlar ve hayvanlar arasında fark yoktur. Charles Darwin
İnsan diğer varlıkların acımasız yok edicisi olduğu sürece sağlık ya da barış nedir bilmeyecektir. İnsanlar hayvanları katlettiği sürece birbirlerini öldürecekler. Cinayet ve acı tohumları eken sevinç ve sevgi biçemez. Pisagor
İnsanlar hayvanları öldürüp yedikçe, dünya üzerinden cinayet, kan dökme ve savaşlar kalkmayacaktır. Pisagor
İnsan, hayvanların şahıdır. Yabanilikte hiçbir hayvan insanın eline su dökemez. Hayvanları öldürerek yaşarız biz, birer mezarlığız biz. Leonardo da Vinci
Gençliğimden bu yana et yenilmesine karşıyım. Bir gün insanların hayvanları öldürmeyi tıpkı insan öldürmek gibi cinayet kabul edeceğine inanıyorum. Leonardo da Vinci
Hayvan sürüleri kalabalıklaştıkça akıllanır; insanlar, kalabalıklaştıkça aptallaşır. Carl Gustav Jung
Çocuklara ve hayvanlara acımayan bir insana yas tutulmaz. Carl Hilty
Kadını bir köpek gibi eğlenme amaçlı görenler ise Burjuvalardan başkası değildir. Friedrich Engels
Eğer bir köpek yüzünüze bakıp da yanınıza gelmiyorsa vicdanınızı kontrol edin. Woodrow Wilson
Hayvan eti yiyenler insan eti de yiyebilirler. Diyojen
İnsanların hayvan yemeyi yamyamlık olarak göreceği günlerin gelmesi -işte budur benim hayalim. Henry Spira
Hayvanları yeme arzumuzu sürdürdükçe; mutluluğu elde etmek, dolayısıyla da adil bir toplum yaratmak için gereken şartları sağlamak nasıl mümkün olacak? Sokrates
Dişisine kötü davranan tek hayvan insanoğludur. Jack London
Hayvanları sevmek insanın karakteri ile yakından ilgilidir. Rahatlıkla iddia edebiliriz ki, hayvanlara kötü davranan bir insan iyi bir insan olamaz..! Arthur Schopenhauer
Hayat bir şey vermişse, mutlaka geri almak için vermiştir. Arthur Schopenhauer
Hayvanlara karşı acımasız olan, iyi bir insan olamaz. Arthur Schopenhauer
İnsanın yeryüzündeki en zayıf hayvan olduğu kabul edilmek zorundadır. Osho
Hayvan haklarını savunan her ciddi insan aradaki farkı bilir; bu insanlar hem çiftlik hayvanları kaçınılmaz olarak acı çektiği için, hem de onlar için en son zarar noktasının ölüm olduğunu bildikleri için hayvan eti yemekten uzak duruyorlar. Tom Regan
Hayvanlara saygı göstermek, bir nezaket meselesi değildir, bir adalet meselesidir. Tom Regan
Biz hayvanlar adına konuşuyoruz, Onların acısı bizimkiyle bir. Biz hayvanlar için savaşacağız, Onların hakları kazanılana kadar. Tom Regan
Her yırtıcı hayvanın belirli sayıda düşmanları vardır ve diğerlerine zarar vermez. Mesela aslan, ceylan ve geyik gibi hayvanları avlar, kuşlar ve küçük hayvanlarla uğraşmaz. Timsah sadece bir balık yer. Kedi, fare ve küçük hayvanları yakalar. Ama mide düşkünü insanlar hepsini yer, hapseder, kendi yükünü taşıttırır işkence eder. Midesi tüm canlılar için geniş bir mezarlıktır. O, yaşayan her şeyi yer. Kuşlardan tutun da deniz salyangozlarına kadar Herşeyi midesine gömer. Sadık Hidayet
Canlıların leş ve pıhtılaşmış kanlarıyla dolu. Bu hal, hayvanlara işkence etmek bir yana, hiç gerek yokken insanın acıma duygularını ve doğadaki varlıklarla birleşmesini kendi içinde zorla bastırması nedeniyle çok korkunçtur. Sadık Hidayet
Doğa, içinde yaşayan hayvanlar ve insanlar için kurulmuş bir ziyafet sofrasıdır. Sadık Hidayet
Hayvanlar menülerden çıkarılmalıdır. Çünkü; onlar mezbahalarda, kafeslerde, parmaklıklar arasında korku içinde çığlık atıyorlar. Şeytani, alçak, umutsuzluk hapishanelerinde. Philip Wollen
Eğer hayvanlar konuşabilseydi, onları kesip yemeye cesaret eder miydik? Voltaire
Hayvanlar dünyada kendileri için bulunurlar.
İnsanlar için var olmamışlardır;
siyahların beyazlar için,
kadınların erkekler için var olmadığı gibi. Alice Walker
Hayvan öldürmeden, insan öldürmeye sadece bir adım vardır; dolayısıyla hayvana işkence etmekle, insana işkence etmek arası da sadece bir adımdır. Tolstoy
Bütün hayvanları köleleştirdik; onlara o kadar kötü davrandık ki! William Ralph İnge
Bir semtin sokak hayvanları sizden kaçmıyorsa orada yaşayın; çünkü komşularınız güzel insanlardır. Goethe
Kavgacı hayvan anlamında savaşan bir hayvandır insanoğlu. Aldous Huxley
Kimi zaman insanda “hayvanca” bir zalimlik olduğu söylenir. Bu hayvanlara yapılan korkunç bir haksızlık, hakarettir. Bir hayvan asla bir insan kadar zalim olamaz; Bu zalimlik sadece insanda olur. Dostoyevski
Hayvanlar arasında köle yapılamayan tek hayvan kedidir. Mark Twain
Her on yedi saniyede bir kadın tecavüze uğruyor. Her bir saniyede yüzlerce hayvan öldürülüyor. “Dayak yiyen kadınlar” gerçekliği her gün yüzümüze çarpılıyor ekranlardan ve gazete sayfalarından. Çiftliklerin esir ettiği, mezbahaların katlettiği hayvanlar “marketteki et”e indirgeniyor günümüzde.
Carol J. Adams
Çoğu insan aslında yedikleri şeyin bir hayvan olduğu üzerine kafa yormaz. Bir biftek veya tavuk eti yediklerinde, bu hayvanların sırf insanlar onları tüketebilsin diye ne büyük acılar çektikleri akıllarının ucundan geçmez. Angela Davis
İnsanlar hayvanları yiyor, aşırı yağ tüketiyor ve neden damarlarının tıkandığına şaşıyor. Neale Donald Walsch
Haksız yere sudaki balıkları yemekten vazgeç Ve gıda denilerek kesilen hayvanları yemeyi arzu etme. Ala el Maarri
İnsanoğlu hayvanları ezelden beri yiyor derler. Bu mantığa göre insanların birbirlerini ezelden beri öldürmelerini de önlemeyelim. Ne de olsa bu da erken dönemlerinden beri yapılmakta. Isaac Bashevis Singer
Hayvan dostuyum deyip, işkenceyle öldürülmüş hayvanları yemek! Hayvanlar insana dosttur, insan dostunu yemez. Melike Demirağ
Hayvanları yemeyi reddediyorum; çünkü, başka canlıların çektiği acı ve ölümle beslenemem. Böyle yapmayı reddediyorum; çünkü o kadar çok acı çektim ki, kendi acılarımı hatırlayarak başka canlıların acılarını hissedebiliyorum. Edgar Kupfer Koberwitz
Hayvanları sevdiğini söyleyen binlerce insan, yemek vakti gelince, hayatlarını yaşanılır kılabilecek her şeyden yoksun, korkunç acılara ve mezbaha terörüne maruz kalan canlıların etinin tadını çıkarmaya koyulurlar. Jane Goodall
Roland Vincent Sözleri:
Dünya ve hayvanlar intikamını alacak. Roland Vincent
İnsanlar hayvanları öldürürse katillerdir. Roland Vincent
Hayvan Hakları tarihin en devrimci kavramdır. Roland Vincent
Bu beni İslamofobik yapar. Aksi halde bir türcü olurdum. Roland Vincent
Bütün Dinler Suçlu. Fakat İslam, En Fazla En Fazla Suçlu oluyor. Roland Vincent
Hayvanların düşmanları, insanlar ve inandıkları şeytani şeylerdir. Roland Vincent
Bunlar ana akım, düzenli Müslümanlar. DAEŞ'ten tam olarak nasıl farklılar? Roland Vincent
Şahsen tüm dinleri yasaklıyorum. Bilim, akıl, empati, insan ve hayvan hakları için birer alandır. Roland Vincent
Muhafazakarlar hayvanların düşmanlarıdır. Özel mülkiyetin ve kârların kutsal olduğuna inanıyorlar. Roland Vincent
Ana akım İslam, hayvanlar üzerinde bir terörist vebadır. Hasta dini, hayvanların Allah'a fedakarlık olarak öldürülmesini ve tam bilinçli, korkmuş yaratılmışlara yapılacak katliam yapılmasını gerektirir. Roland Vincent
Ve din, zulmü kınamaktadır! İnsanlar bize başka yaratıkların hakimiyetini ve kontrolünü veren bir gökyüzü büyücüsü olduğuna inanıyorlar. Aynı gökyüzü büyücüsü hayvanların kendilerine kurban olarak öldürülmesini istedi! Her şey 2,500 yıl önce goatherder tarafından yazılmıştır, ancak hala 21. Yüzyıldaki çoğu insan tarafından yutulmaktadır! Roland Vincent
Bazıları İslam'ı şeytanlaştırıyor. Hayvanları öldürmeyi savunan herhangi bir inanç sistemini şeytanlaştırmakla ilgili bir sorunum yok. Bununla birlikte, İslam'ın çoğu eleştirmeni hayvanlara lanet vermez. Bence İslam, şeytanlaştırılmayı hak ediyor, bu şeytani bir dindir. Ama çoğu da öyle. Roland Vincent
Helal kesim veya İslami fedakarlıkta boğaz kesilen bir koyun, keçi ya da bir deve, tıpkı bir o kadar acı çeken ve aynı şekilde bir Amerikalı gazeteci ya da Cihadi John tarafından boğazını kesen bir Suriyeli mülteci olarak öldürüldüğü kadar korkutuluyor. ya da herhangi bir ISIS haydutu. Roland Vincent
2 notes
·
View notes
Text
1. Türkiye Vegan Yaşam Kampı Sonuç Metni
Türkiye Vegan Yaşam Kampı’nın ilkini 20-24 Ağustos tarihleri arasında Ayvalık’ta gerçekleştirdik. Birbirini tanımaya, yalnız olmadığını bilmeye ihtiyaç duyan veganlar olarak örgütlediğimiz kampta hayvan sömürüsüne karşı bir arada durmak; eşit, adil bir dünya fikrini yaymak; yaşama hakkını sonuna kadar savunmak adına tek başına mücadeleden fazlasının gerektiği konusunda ortaklaştık ve dedik ki: Veganlar birlikte daha güçlü!
"Yaşayacak ve Yaşatacağız” diyerek başlattığımız kamp süreci bir eylem sonrası bir araya gelen ve bir arada olmanın verdiği gücü hisseden veganların ortaya attığı fikirle başlamış oldu. Kamp fikrini yaygınlaştırmak ve gerçekleştirmek için yıllar boyu kendi yerellerimizde oluşturduğumuz dayanışma ağlarını ve sosyal medya araçlarını kullandık. Bir taban hareketi olan veganizm, kampa yüzün üzerinde veganın katılımı ile gücünü gösterdi. Farklı atölyeler, oturumlar, sunumlar ve forumlar yaptığımız kampta çeşitli konularda etkili tartışmalar gerçekleştirdik.
Aktivizm konusunda pratikteki farklılıkları tartışarak çeşitli deneyimlerimizi artı ve eksileri ile düşünme imkânı bulduk. Birlikte yapılan aktivizm şekilleri dışında bireysel olarak sürdürülen aktivizm deneyimlerimizi de paylaştık (cube of truth, vegan stant, vegan piknik, tek konulu eylemler, ALF eylemleri, festivaller, işte/okulda vegan yemek mücadelesi, aile/sosyal çevre içerisinde vegan mücadele vb.). Bu pratiklerin oluşmasında etkili olan teorik birtakım tartışma başlıkları ön plana çıktı:
1. Hayvan sömürüsünü belgeleyen şiddet içerikli görsellerin kullanılması doğru mudur? Bu belgeler arşiv niteliğinde olmakla beraber kontrolsüz yaygınlaşması nasıl sonuçlar doğurabilir? - Şiddet içerikli görüntülerin kullanılması konusunda gerçekleşen tartışmalarda bir kısım vegan bu görüntülerin etkisi ile vegan olduğunu belirtirken diğer kısım bu görüntülerin şiddeti besleyen, meşrulaştıran ve hayvanları birey olarak göstermekten uzaklaştıran yanı olduğuna, şiddetin pornografisine dönüşebildiğine dikkat çekti. Özellikle çocuklarda travma yaratacak ve etkisinden emin olmadığımız görüntülerin tehlikesi üzerine konuşuldu. Hayvan sömürüsünün gerçekleştiği alanlardan görüntü paylaşımı yapılmasının belli bir etkisi olduğu konusunda mutabık kalındı ancak hayvanların özgürlüklerini arayan ve hissedebilirliğe sahip canlılar olduğunu vurgulayan görsel materyaller seçilmesi gerektiği fikri de gündeme getirildi. (Bir kesim makinesine götürülen ineğin geri dönmeye çalışması, kurtarılmış hayvanların birey olarak yaşayabildiği çiftliklerden görüntüler, birey olarak sosyalleşen türlerin çeşitli viral videoları vb.) Bu görüntüleri kullanırken stratejik davranmanın önemine değinildi.
2. Medya üzerinde nasıl daha etkili olabiliriz? Hak odaklı habercilik insan odaklıdır ve bunu hayvan odaklı olarak değiştirmek veganların elindedir. Bunun için nasıl bir yol izlemeli? Sosyal medyayı yeterince etkili kullanabiliyor muyuz? - Hak odaklı habercilik üzerine yapılan kısa anlatımın ardından haberin ne olduğu, nasıl yazıldığı ve yurttaş gazeteciliği kavramı üzerine forum gerçekleşti. Ana akım medyanın haber dili ve alternatif kanallar üzerinde yoğunlaşıldı. Söz konusu dezavantajlı gruplar insanlar olduğunda, bu alanda yapılan hak temelli çalışmalar sayesinde, haberlerde eskisinden daha az hak ihlalleri yapılmaktadır. Hak odaklı habercilik, ne yazık ki hala sadece insanı odak almaktadır. Bunun dönüşümü bizlerin birey odaklı haberler yazmayı öğrenmesinden geçmektedir. Bu konuda iletişim fakülteleri ve gazete ofislerine hayvan hakları odaklı habercilik üzerine bir yönerge yazmanın gerekliliği öne çıkmaktadır. Bu konuya müdahele etmek için inisiyatif almak isteyen kişiler rahatsızlıklarını, konunun aciliyetinden ve bir araya gelme ihtiyaçlarından dem vurdular.
Medya oturumunun bir diğer önemli konusu ise sosyal medya kullanımıydı. İnternetin hayatımıza girmesiyle beraber, yurttaş haberciliği diye bir kavramla karşılaştık. Aktivizm yaparken sosyal medya en çok kullandığımız alanlardan. Girebildiğimiz tüm sosyal ağlarda, diğer birçok ayrımcılık türüne de olduğu gibi, veganlığı da odak alan paylaşımlar gerçekleştirilmesi; veganlığın pek çok yönünü anlatan yazı, makale, video, görsel konusunda özel çalışmalar yapılması gerekmektedir. İnternet siteleri veganlığı araştıranların en çok karşısına çıkan portallar olma özelliği taşıyor. Bu siteleri daha çok öne çıkarmak ve nitelikli hale getirmek önemli. Türkiyeli veganlar olarak hedefimiz bir yayın faaliyeti oluşturmak.
3. Birbirimizle ve vegan olmayanlarla kurduğumuz iletişim aktivizmimizin en önemli parçasıdır. Peki, bu konuda ne kadar başarılıyız? Nasıl iletişim teknikleri kullanabiliriz? Tartışma kültürümüzü nasıl güçlendiririz? - Kamp sırasında gerçekleştirilen şiddetsiz iletişim oturumu bu konuda kafamızda kavram kargaşaları olduğunu açığa çıkardı. Şiddet tanımı üzerine ve şiddetsiz iletişim eğitiminin yetersizliği üzerine gerçekleşen oturumda ayrımcılık ve etiketleme yapmadan önyargısız biçimde iletişim kurmanın zorluğu üzerine fikirler ortaya atıldı ve forum bu tartışmalar ekseninde devam etti.
4. Çocuklara yönelik türcülük karşıtı eğitimler ve etkinlikler yapmanın yolları nelerdir? Çocuklarla iletişim konusunda neler yapabiliriz? -Hayvan hak ve özgürlüklerini çocuklarla da konuşmamızın, onlarla türcülük karşıtı eğitimler ve çalışmalar yapmamızın vegan harekette çok önemli bir yere sahip olduğu üzerine konuşmalar gerçekleştirildi. Çocuklarla iletişime geçerken farklı yaş gruplarına yönelik farklı yöntemler geliştirmek gerektiği fikri ortaya atıldı. Konuya 7 yaş altı ve 7 yaş üstü olarak iki ana başlık altında yaklaşılabileceğinden ve iki yaş aralığı için farklı yaklaşım biçimleri üretilebileceğinden bahsedildi. İki yaş aralığında da empati kurma becerisini geliştirmeyi amaçlayan bir eğitimin yarar sağlayacağı fikri ortaya çıktı. Örneğin, 7 yaş altı çocuklar daha somut düşünme eğiliminde oldukları için soyut kavramlar kullanmamızın pek de yararı olmayacaktır.
2-3 yaş grubundan çocuklarda hayvan sevgisine odaklanmanın ve evde bakımı üstlenilmiş herhangi bir hayvan olmasa da çocuklara hayvanlarla temasa geçmeleri için alan açmanın önemine değinildi. Temasa geçecekleri hayvanların da yalnızca kedi, köpek değil diğer hayvanları da kapsaması gerektiği söylendi.
4-5 yaşlarındaki çocuklara ise hayvanlara dair sorumluluklar verilebileceğinden bahsedildi. Sokakta veya evde yaşayan bir kedinin günlük mama sorumluluğunu üstlenmek gibi edimlerin faydalı olabileceği üzerinde duruldu. Ayrıca, hayvan oyuncak ve kuklalarıyla oyunlar ve hikâyeler ile hayvanların hisleri ve çeşitli durumlarda verebilecekleri tepkiler üzerine drama oyunları oluşturulabileceği fikri ortaya atıldı.
7 yaş altı çocuklara hayvanların gördüğü muamelenin görsel ya da işitsel olarak üzerinde durmanın travmatik etkileri olabileceğini gözden kaçırmamak gerektiğinden bahsedildi.7 yaş üstü grupta ise çocuklara insanların hayvanlarla kurduğu ilişkiyi sorgulamalarına yol açacak sorular sorulabileceğinden; hayvanların da insanlar gibi birer kişi olduğunu fark etmelerinin sağlanabileceğinden bahsedildi. Ayrıca bu yaş grubunda akranlar arası iletişimin önemi vurgulandı.
Sonuç olarak çocuklara veganlık anlatmada hayvan özgürlüğüne vurgu yapan yabancı çocuk kitaplarının çevirilerini yapmanın; masal kitapları ve tiyatro oyunları yazmanın; çizgi film ve çizgi romanlar üretmenin; çocuk şarkıları bestelemenin önem taşıdığı gibi fikirler ortaya çıktı.
5. Tek konulu eylemlerin (atlı faytona hayır, mezbahalar kapatılsın, ölüm gemileri vs.) etkisi nedir? - Tek konulu eylemlerin veganlığı anlatmakta etkisi üzerine gerçekleşen sohbetlerde abolisyonist bakış açısı ile yaklaşan katılımcılar bu eylemlerin veganlıktan daha azını önermesinin sıkıntısına değindi. Tek konulu eylemlerden yana olanlar ise taktiksel ve aşamalı biçimde hayvan özgürlüğü adına her alanda olmamız gerektiği görüşünü öne sürdü. Bu iki fikrin ortaya atılmasıyla birlikte tartışma pratik argümanlar sunmaktan daha çok teorik fikirlerin sunulmasıyla devam etti. Refahçılık ve yeni refahçılık kavramları üzerine gerçekleşen sohbetlerde mevcut tek konulu eylemleri veganlık anlatmak için değerlendirebileceğimiz önerisi üzerinde duruldu.
6. Hukukta hayvan hakları ne durumda? Hukuk konusunda kazanımlar sağlayabilmek için izleyeceğimiz yol nasıl olmalıdır? - Hukukçuların katılımıyla gerçekleşen oturumda yasalarda hayvanların yeri üzerine bir sunum gerçekleşti. Sunum sonucunda yasada mal statüsünde olan hayvanlara sahip olunması halinde cezai bir takım yaptırımların olduğunun söylenmesiyle birlikte tartışma bu noktada devinim kazandı.
İnsan merkezli hukuk anlayışının sonucu olarak: Ancak insanların refahı söz konusu olduğunda bir takım cezai yaptırımların olması, mal statüsünde olmayan hayvanlara yönelik kötü muamele ya da hak temelli başka bir düzenlemenin olmamasının sıkıntısı vurgulandı.
Hukuk alanını dönüştürmenin yolunun toplumu dönüştürmekten geçtiği ve bunun ise veganlığı yaygınlaştırmaktan geçtiği görüşünde ortaklaşıldı.
7. Vegan bir dünya mümkün müdür? Veganlık ve ekoloji ile arasındaki ilişki nedir? Veganizm antikapitalist ve ayrımcılıklara karşı mücadele ile nasıl ilişkilenmektedir? - Dünyanın en büyük hayvansal ürün satan şirketlerinin vegan ürünler satmaya başlaması tartışmanın öne çıkan örneği oldu. Türkiye’de de durumun benzer şekilde gelişmesi küresel kapitalist pazarın veganlara yönelik bir planı olduğunu bize hatırlatmaktadır. Tüm bu tahlilin ışığında eleştirel ekonomi-politik bir bakış açısı geliştirmek hayvan odaklı politikaları bu bakımdan tartışmak durumundayız. Frigan yaşam biçimi, endüstriyel dünyaya karşıt bir hareket olarak frigan deneyimler üzerine konuşuldu. Vegan bir dünya kurmak istiyorsak bu dünyanın antikapitalist, ayrımcılık karşıtı ve ekolojik olmasının önemine değinildi. Tüm bu politikaları tartışırken hayvan odaklı bakış açısını yitirmememiz, ayrımcılık biçimleri içinde yer alan türcülüğün diğer tüm ayrımcılıklarla girift bir yapıya sahip olduğu, vegan bir dünya tahayyülümüzün bu ayrımcılıklardan bağımsız biçimde tartışılamayacağı üzerine konuşuldu. Hayvanların mal statüsünden çıkması için dünyadaki vegan bireylerin artması oldukça önemli olduğu vurgulandı. Ancak köleliğin tamamen kaldırılması için sistemin krizlerden beslenen ve insan dahil tüm canlıları kaynak olarak gördüğü bakış açısını yıkmamızın gereği tartışmada ağırlık kazandı. Bu tartışma konularının yanı sıra kamp boyunca gerçekleştirilen atölyelerden bazılarının nasıl geçtiğiyle ilgili atölye yürütücülerinin değerlendirmeleri aşağıda yer almaktadır. Vegan Feministler’in yönlendiriciliğini yaptığı Vegan- Feminist atölyede; toplumsal cinsiyet rolleri üzerinden insanların konumlandırışı ve hayvanların toplumsal olarak algılanışının kesişimselliğini ortaya çıkarmak ve tartışmayı bu eksen üzerinden sürdürmek için bir araya geldik. Oyunlarla birlikte Vegan- Feminist bir farkındalık yaratmak atölyenin ana fikirlerinden biriydi. Erkek egemen sistem hayvanları da erkek olmayan insanlar gibi tahakküm altına alıyor problemiyle birlikte, ataerkilliğin ve heteronormatifliğin “et yeme” üzerinden insanlara roller ataması ve atanan bu rollerin cinsiyetçi olduğu kadar da türcü olduğu konusu ortaya atıldı. Vegan- feminizmle ilgili yaygın bir görüş olan hayvanların dişiliği meselesine değinildi. Hayvanların dişiliği üzerinden değil; yani sadece dişi veya anne hayvanların değil, tümünün “hayvan” oldukları için sömürüldüğü; sistemin patriarkadan aldığı güçle hayvanları ve tüm ayrımcılığa maruz kalan insanları aynı performansla tahakküm altına aldığı fikri dile getirildi. Maruz kalınan şiddettin kaynağının patriyarka olduğu ve bu sistemde türcülüğün de buradan güç aldığı, bununla mücadele edebilmek için ancak vegan-feminist farkındalığın kazanılması gerektiği düşüncesiyle atölye sonlandırıldı. Faysal Tekoğlu tarafından yönlendirilen Queer tango atölyesinin amacı vegan kampta bütün cinsiyetlerle beraber var olup dansın cinsiyetsizliğine doğru yol almak; dansı erk ve iktidar ilişkisinden arındırarak aktif ve pasif konumları yerine paylaşım ve birliktelik üstüne kurmaktı. Kamp sürecinde derse katılım ve ilgi oldukça yoğundu. Birlikte bir işi nasıl yapabilirizin yolunu atölye katılımcıları birlikte deneyimledi ve amacına ulaşan bir çalışmayı hayata geçirilmiş oldu. Vegan kamp deviniminin içinde queer tangonun da bu devinime katılıp hayat bulması oldukça güzeldi. Kampın 2. gününde Melike İzat tarafından yönlendirilen Origami Atölyesi, Japon kültüründe bir klasik olan turna yapımıyla başladı ve bu sırada İlk kez origami yapanlar için bazı teknik ipuçları verildi. Origaminin tarihinden ve turnanın hikayesinden bahsedildi ve yine klasik bir model olan çiçek yapımına geçildi. Kısa bir aradan sonra isteyenlerle daha zor bir model olan çinçila ve talep üzerine ilerde çocuklara öğretmek isteyenler için zıplayan kurbağa modelleri gösterildi. Oldukça eğlenceli geçen origami atölyesinde gurur duyulabilecek sonuçlar elde edildi.
Kampın son gününde Melike Dirikoç tarafından Sıfır Atık Atölyesi gerçekleştirildi. Atölyenin amacı; atığın azaltılması ve / veya sıfıra indirilmesinin yolları ve atık oluşturan alışkanlıkların yerine atıksız yaşam için alternatifler geliştirme konusunda bilgilenmekti. Atıksız bir yaşamın, hem çevre hem hayvanlar hem de insanlar açısından daha sürdürülebilir bir ekoloji için gerekli olduğu vurgulandı. Günlük hayatta en çok atık oluşturan alışkanlıklar/pratikler gözden geçirilerek bunların atık oluşturmayan alternatifleri gösterildi. İnorganik atıkların yanında organik atık konusuna da değinildi. Son olarak, vegan kamp süresince atık ayrıştırma, atık oluşturmama ve kompost konusunda neler yapıldığı ve neler yapılamadığı konuşuldu. Eksik kalan noktalar için bir sonraki kampta uygulanmak üzere konu başlıkları oluşturuldu. Atölye sırasında aktarım yapılmasının yanı sıra, etkileşimli geçen bölümde de oldukça zihin açıcı öneriler ve fikirler paylaşıldı. Minimalizm Atölyesi Kampın son gününde, Sıfır Atık Atölyesinden önce bu konuyla da bağlantılı olarak Itır İrem Yıldırım tarafından gerçekleştirildi. Atölyenin amacı; tüketimi azaltmak ve hayatı sadeleştirmek temasını aktarmaktı. Sadeleşmenin gerekliliği ve bunun sonunda oluşacak olan gelişim ve değişimler aktarıldı. ”Az çoktur.” (Less is more) felsefesinin kişinin hayatında daha çok alan ve zaman oluşturmasına yardımcı olduğu belirtildi. Japon minimalist rehberi Marie Kondo’nun felsefesinde geçen “zevk vermiyorsa kalmamalı” mottosunun altı çizildi ve elden çıkarılan eşyaların nasıl ve nerelerde değerlendirilebileceği konusunda öneriler sunuldu, oldukça güzel fikirler ortaya çıktı. Son olarak, minimalizm konusuyla alakalı olan belgesel ve kitaplar önerildi. Kişisel deneyim ve öneriler aktarılarak atölye sonlandırıldı.
Sonuç olarak, Biz Türkiyeli veganlar, veganlı��ı yaygınlaştırmakla birlikte hayvan özgürlüğü için kurduğumuz aktivizm zeminini bir dayanışma ağına genişletmeli, pratikte yaşadığımız ayrılıkları söz konusu veganlık olduğunda bir kenara bırakmalı ve birbirimize ulusal/uluslararası destek vermeliyiz. Geniş toplumsal kesimlere veganlığın anlatmanın yollarını bulmalıyız. Mal, köle ve makine olarak görülen hayvanlar için hak arayışımız vegan bir dünya yaratana kadar devam edecektir. Tüm insanları vegan olmaya, türlerin kardeşliğini savunmaya çağırıyoruz.
1 note
·
View note
Text
Veganlık
Öncelikle Veganlık nedir? Veganlık, hayvansal ürün kullanmamayı felsefe edinmiş bir beslenme çeşididir. Vejeteryanlıkla bazı zaman karıştırılır fakat veganlar herhangi bir hayvansal süt, bal, yumurta, peynir ya da et gibi ürünleri beslenmelerinde yer vermemektedirler.
Veganlık için tam anlamıyla sağlıklıdır diye bir şey söyleyemeyiz çünkü; insan bünyesi herkes de farklılık göstermektedir.…
View On WordPress
#blog nyc italy#blogger reading yazı#diet diyet natural#eat food yemek türk#editor block blogger#içliköfte#nohutköftesi#veganköfte#veganpuding#yemek vegan recipes#yemek vegan veganizm healty food newpost blogger eniyiyemek eniyi thebest sağlıklı recipes recipe indian germany dublin gre#yemektarifleri blogger veganblogger
0 notes
Text
VEGAN BELGESİ NEDİR? VEGAN BELGESİ NASIL ALINIR?
Sağlıklı ve Etik Yaşamın İşareti: Vegan Belgesi
Veganizm, son yıllarda dünya genelinde popülerlik kazanan bir yaşam tarzı haline gelmiştir. Veganlar, hayvanların kullanıldığı herhangi bir ürünü tüketmek veya desteklemek yerine bitkisel temelli bir diyet ve hayvansal ürünlerden arınmış bir yaşam sürmeyi tercih ederler. Veganlık, sadece beslenmeyle sınırlı kalmaz, aynı zamanda giyim, kozmetik ve diğer tüketim ürünleriyle de ilgilidir. Bu nedenle, birçok şirket ve kuruluş, vegan ürünlerini tanıtmak ve güvence altına almak için Vegan Belgesi almayı tercih etmektedir. Bu blog yazısında, Küresel çapta Ortak Kullanılan Tek Etiket ve Sertifikasyonu olan NSO-NAP 7 standardı vegan belgesi hakkında kısa ve kolay bilgi edinecek ve nasıl alınabileceğinizi öğreneceksiniz.
Vegan Belgesi Nedir?
Vegan Belgesi, bir ürünün veya şirketin vegan standartlara uygun olduğunu gösteren bir onay işaretidir. Bu belge, veganlar için güvenilir bir kaynak sağlar ve bir ürünün hayvansal ürünler içermediğini, hayvanlar üzerinde test edilmediğini ve etik ilkeleri benimsediğini gösterir. Vegan Belgesi, tüketiciye vegan ürünler arasında ayrım yapma ve tercihlerine uygun seçimler yapma imkânı sunar.
Vegan Belgesi Almanın Önemi
Vegan Belgesi almak, bir şirketin veya ürünün vegan değerlere bağlılığını ve şeffaflığını gösterir. Vegan tüketiciler, alışveriş yaparken bu belgeye güvenir ve ürünlerin hayvansal bileşenler içermediğine emin olurlar. Aynı zamanda, bir şirketin vegan belgesi alması, sürdürülebilirlik ve etik değerlere olan bağlılığını da gösterir, bu da markaya güvenilirlik kazandırır ve müşteri sadakatini artırır.
Vegan Belgesi Nasıl Alınır?
Vegan Belgesi almak için şu adımları izleyebilirsiniz:
Adım 1: İlk olarak, vegan belgesi sağlayan, lisanslı yetkili onaylanmış olan ISQ gibi yetkin kuruluşları araştırın.
Adım 2: Tercih ettiğiniz NSO-NAP 7 Lisanslı Onaylanmış kuruluş ile iletişime geçin. Gereklilikleri öğrenin.
Adım 3: Gerekli belgeleri ve ürün numunelerini hazırlayın. Genellikle, son ürün numuneleri, ürünlerinizin içerik listeleri, üretim süreçleri ve tedarikçi bilgileri gibi bilgileri sunmanız istenecektir. Bu belgeler, ürünlerinizin vegan standartlara uyduğunu kanıtlamanıza yardımcı olacaktır.
Adım 4: Başvurunuzu gönderin ve ücretinizi ödeyin. NSO-NAP 7 Lisanslı Onaylanmış Yetkili Kuruluş, başvurunuzu inceleyecek ve gerektiğinde denetim yapacaktır.
Adım 5: Test/Muayene ve gerekli olduğunda denetim sürecinden oluşan uygunluk değerlendirme ve doğrulama süreci tamamlandığında ve ürünleriniz NSO-NAP 7 vegan standartlarına uygun bulunduğunda, size Vegan Belgesi verilecektir. Bu belgeyi ürünlerinizin etiketlerine veya ambalajlarına yerleştirebilirsiniz.
Sonuç olarak Vegan belgesi, vegan tüketicilerin güvenini kazanmanızı ve ürünlerinizin etik değerlere uygun olduğunu göstermenizi sağlayan önemli bir işarettir. Vegan belgesi almak için önde gelen vegan sertifikasyon kuruluşlarını araştırarak başvuru sürecine başlayabilirsiniz. Bu belge, markanızın sürdürülebilirlik, etik ve sağlıklı yaşam değerlerine bağlılığını gösterirken, aynı zamanda çevre dostu olduğunuzun da fark edilebilirliğinize pozitif yönde katkı sağlar.
Umarım bu blog yazısı size yardımcı olur ve vegan belgesi konusunda daha fazla bilgi edinmenizi sağlar. Sağlıklı ve etik bir yaşam için vegan belgesi almanızı teşvik ediyoruz!
ISQ Belgelendirme, NBE-VV-1 numaralı Onaylanmış Kuruluş olarak Vegan Sertifikasyonda sizi Dünya Pazarlarına taşır !
Anahtar Kelimeler: #veganbelgesi, #vegansertifikası #veganetiketi #v-label #veganizm #veganyaşamtarzı #veganürünler #veganderi #vegankozmetik #vegan #vejetaryen #veganlık
0 notes
Text
Veganlık Ve Vegan Beslenme Nedir?
Veganlık ülkemizde de son yıllarda pek çok kişi tarafından benimsenmiş bir beslenme çeşididir. Özellikle veganlık kelimesini ilk kez duyan kişiler vegan nedir sorusuna yanıt aramaktadırlar. Veganlık kısaca gıda ihtiyaçlarını hayvansal gıdalardan karşılamayan ve tamamen bitkisel besinleri kullanarak beslenen kişilere denilmektedir. Vegan nedir sorusuna bir diğer yanıt ise et veya süt ürünleri tüketmeyen kişi diyebiliriz.
Veganlığın Tarihçesi
Veganlığın geçmişi 1900'lü yılların başlarına dayanmaktadır. İlk kez Donald Watson tarafından ortaya atılan bir beslenme biçimi olan veganlığın günümüzde de pek çok kişi tarafından benimsendiğini ve desteklendiğini söyleyebiliriz. Vegan ne demek şeklinde pek çok araştırma yapılmaktadır. Veganlığın felsefesinde öncelikle doğaya karşı olan bir koruma iç güdüsü yatmaktadır. Ve hayvanların asla bir besin kaynağı olamayacağı bununla birlikte insanların hayvansal gıdalardan uzak durması gerektiğini savunmaktadırlar. Vegan beslenen kişilerde bu düşünceler hakimdir. Ülkemizde de özellikle son yıllarda çoğu kişi tarafından benimsenmiştir. Vegan Beslenme Veganlığı ilk kez duyanlar ve merak edenler için de vegan nedir şeklinde internette çoğu kez araştırma yapmaktadırlar. Vegan beslenme çeşidini savunan ve benimseyen kişiler genel de aşırı hayvan sever kişiler de olabiliyor. Vegan beslenmeyi benimseyen kişilere vejetaryen de denilmektedir. Vejetaryen olarak adlandırılan bu kişiler yiyecekleri, giyeceklerini herhangi bir hayvansal ürünlerden olmamasına dikkat ederler. Bunun yanında hayvansal yan gıdaları da yine veganlar reddetmektedir. Vegan nedir sorusu internette ülkemizde en çok araştırılan terimler arasında yer almaktadır. Özellikle ne demek olduğunu öğrenmek isteyenlerin sayısı bir hayli fazladır. Veganlıkta sağlıklı bir yaşam için mutlaka bitkisel besinlerin tüketilmesi hayvansal gıdaların tüketilmesinin insan sağlığı açısından ne demek ve ne denli zararlı olduğunu ileri sürenlerin sayısı bir hayli fazladır. Türkiye'de ki Veganlık Türkiye'de de veganlığı savunan pek çok dernek ve kuruluş bulunmaktadır. Veganlığın ne demek olduğunu halka ivedilikle anlatan bu kurumların destekçileri de bir hayli fazladır. Ülkemizde vegan nedir ve beslenme çeşidi hakkında pek çok sorular sorulmaktadır. Bu kurumların da kurulma amacı buna yönelik olup özellikle veganlık ne demek şeklinde ki sorulara yanıt vermek amacı ile kurulmuşlardır. Vegan kelimesinin ne demek olduğunu internet sitelerinden de açıklamaktadırlar. Vegan nedir sorusu için bu kurumlar tarafından hazırlanan pek çok makale bulunmaktadır. İlginizi Çekebilecek Diğer Yazılarımız; Neslican Tay Hayatını Kaybetti – Neslican Tay’ın BiyografisiThe Green Mile (Yeşil Yol)Charles Bukowski – Şöhreti Geç Yakalayan Yazar Read the full article
0 notes
Text
Veganlık ve Vejetaryanlık Ne Demek
https://bilmisler.com/veganlik-ve-vejetaryanlik-ne-demek/
Veganlık ve Vejetaryanlık Ne Demek
Vegan / Vejetaryen Kavramları
Vejetaryen kelimesinin kökeni latince “vegetus”tan gelmektedir. Zannedildiğin aksine “vegetable” sebze kelimesinden değil, vegetus kelimesinden türemiştir. Vegetus; hayat dolu, sağlıklı ve canlı anlamına gelmektedir. 1842’de geliştirilen tanımda; kırmızı et, tavuk ve balığın tüketilmediği, yumurta, süt ve süt ürünlerinin ise tercihe bağlı olarak tüketildiği beslenme tarzına vejetaryen denilmiştir. Vejetaryenlik, ağırlıklı bitkisel kaynaklı besinlerin tüketilmesini içeren bir beslenme tarzıdır. Vejetaryen ise; bitkisel besinleri tüketen, hayvansal ürünleri (kırmızı et, balık, tavuk, süt ve süt ürünleri, yumurta gibi) sınırlı miktarda veya hiç tüketmeyen kişilere verilen addır. Vejetaryenler, tahıl, bakliyat, meyve, sebze ve tohum ile beslenip et tüketmezler. Et denildiğinde ise her hayvanın eti buna dâhil edilmektedir. Kırmızı etin yanı sıra tavuk eti ve deniz ürünleri (balık, ıstakoz, yengeç, karides vb.) tüketilmeyen gıdalar arasındadır. 2011 yılında Uluslararası Vejetaryenler Birliği (IVU) tüm üye ülke birliklerinin oybirliği ile vejetaryenliğin tanımını geliştirmiş ve vejetaryenliği süt ürünleri, yumurta, bal gibi hayvansal gıdaların dâhil ya da hariç olduğu (tercihe bağlı tüketildiği ya da tüketilmediği) tamamen bitkisel kaynaklı bir beslenme biçimi şeklinde tanımlanmıştır.
Türk Dil Kurumu tarafından da vejetaryenlik, Fransızca kökenli bir kelime olarak “etyemez” şeklinde tanımlanmıştır.
Veganlık ise hiçbir şekilde hayvansal ürün (tavuk, balık, yumurta, süt, bal dâhil) tüketilmemesi durumudur. Veganlık, vejetaryenliğin bir çeşidi olmasına rağmen ayrıca ele alınan bir kavramdır.
Vejetaryen Çeşitleri
Tüketilen hayvansal ürün türüne göre vejetaryen çeşitleri bulunmaktadır. Kimisi sadece kırmızı et tüketmemekte iken, kimisi etin yanı sıra yumurta da yemeyip, süt ve süt ürünlerini tüketmekte ya da yumurta yiyip süt ve süt ürünlerini tüketmemektedir.
Semi-vejetaryenlik (Flexitaryen) vejetaryen ve etçil beslenme arasında bir geçiş özelliğinde olan bir vejetaryen tipidir. Sadece tavuk ve balık olmak üzere haftada belli sayıda olacak şekilde sınırlı miktarda et tüketilmektedir. Bu diyette yumurta, süt ve süt ürünleri de tüketilmektedir.
Vegetarian Society (Ulusal İngiltere Vejetaryen Derneği) tarafından bu grup vejetaryen olarak kabul edilmemektedir. Çünkü onlara göre vejetaryen diyetinde hiçbir şekilde et tüketilmemelidir. Lacto-ovo vejetaryenlik de hiçbir et (et, tavuk, deniz canlısı, balık) tüketilmemekte ancak hayvanlardan üretilen sekonder ürünler (yumurta, süt, bal gibi) yenilmektedir. Lacto vejetaryenlik de hiçbir et, bunun yanı sıra yumurta da tüketilmez, bal, süt ve süt ürünleri tüketilir.
Ovo vejetaryenlik; yumurta hariç hiçbir hayvansal ürünün tüketilmediği vejetaryen çeşididir.
Pesco-vejetaryenlik; et ve tavuk yemeyen ancak balık ve diğer deniz canlılarının tüketildiği vejetaryen çeşididir. Bu grup yumurta, süt ve süt ürünlerini de tüketmektedir. Vegetarian Society tarafından bu grubu da yine et tükettiği gerekçesi ile vejetaryen olarak kabul edilmemektedir. Polo-vejetaryen; bitkisel besinler yanında sadece kümes hayvanlarını tüketenlere verilen addır. Bu grup da aynı şekilde Vegetarian Society tarafından vejetaryen olarak kabul edilmemektedir.
Veganlık ise hiçbir şekilde et, hayvanlardan elde edilmiş bal, süt, yumurta, yoğurt, kefir gibi ürünleri tüketmeyen ve bunun yanı sıra yün, ipek, deri gibi hayvansal ürünlerden yapılmış kıyafetleri kullanmayan bir vejetaryen tipidir. Diyetleri sebze, meyve, tahıl, yemiş (ceviz, fındık gibi) vb. besinlerden oluşmaktadır.
Veganlar, hayvanlar üzerinde test edilmiş ürünlerin (kozmetik ürünler, deterjan, diş macunu vb.) tüketimine de karşıdırlar. Veganlar ayrıca hayvansal yağ içeren sabunları ve süt içeren çikolata, kek, pasta gibi ürünleri de tüketmezler. Hayvanların kullanılması nedeniyle sirklere gitmezler ve canlı hayvanların kullanıldığı filmleri izlemezler.
Vegan Derneği’nin (The Vegan Society) 1979 yılındaki tanıma göre veganlık şu şekilde tanımlanmıştır: Hayvanların gıda, giyim ya da başka amaçlarla maruz kaldıkları sömürü ve zulmün her türlüsünden (uygulanabilir olan en mümkün mertebede) kaçınan ve buna ek olarak insanların, hayvanların ve çevrenin yararına, hayvan kullanımı içermeyen alternatiflerin geliştirilmesini ve kullanımını destekleyen felsefe ve yaşam biçimidir.
Veganlıktan daha fazla sınırlamalar getiren Zenmakrobiyotik diyet, doğal ve organik mısır gevrekleri, sebze, meyve, kuru baklagillerden ve tahıllardan oluşmaktadır. Bazıları sebze ve meyve ile kurubaklagilleri de diyetten çıkararak sadece tahıl ürünleriyle beslenmektedir. Fruitarian ya da Früitist (Meyveciler) ise hiçbir hayvansal ürün ve sebzenin tüketilmemesi durumudur. Diyet; kuru ve çiğ meyveler, yemiş, bitkisel yağlardan ve tohumlar oluşmaktadır. Bu tip vejetaryenlikte sadece meyve ve bir bitkinin meyvesi olarak kabul edilen kabak, salatalık, biber ve domates gibi sebzeler tüketilmektedir. Bu çeşit vejetaryenlik, bitkilerin öldürülmeden sadece meyvelerin tüketilmesi görüşüne dayanmaktadır. Bu bireyler, en büyük erdemin, hayvan ya da bitki, hiçbir canlıya öldürmemek olduğuna ve ayrıca yediklerinin tekrar toprağa dönerek büyüme döngüsünün devamlılığına inanırlar. Bir insanın kendisine fruitarian demesi için yiyeceklerinin en az %75’inin meyve olması gerekir. Geri kalan sebze, yemiş (ceviz, fındık vb.) ve tahıl olmaktadır. Vitarian (Raw Vegan) da sadece, çiğ ve taze gıdaların tüketilmekte, kahve ve çay da tüketilmemektedir. Liquidarian de tüketilen gıdalar sulu olarak örneğin meyve suyu şeklinde tüketilmektedir. Sproutarian da ise tohum ve her türlü bitki ve sebzenin tüketildiği vejetaryen tipidir. Bazıları yenilen gıdaların tüketmeden önce işlenmemiş olması gerektiği, dolayısıyla dilimlenmemiş, doğranmamış olması gerektiğini savunur.
Yourofsky’a göre Vejetaryenlik aslında et yemenin şekil değiştirmiş halidir. Veganizme yakın bile değil; çünkü vejetaryenler hayvanların tutsaklığını, kullanılmasını desteklemeye devam etmektedir. Vejetaryenler, süt endüstrisinde, yavruların doğumdan sonra annelerinden uzaklaştırılmasını ve öldürülmesini, erkek civcivlerin yumurta vermeyeceğinden canlı canlı çöp kamyonlarının presinde ezilerek can vermesine destek vermektedir. Buna ek olarak pek çok vejetaryen evlerini ve kendilerini ipek, kuş tüyü, deri ve yün eşyalarla bezer. Vejetaryenlikten veganlığa geçişte, bir iki yıl sürebilecek kısa bir duraklama noktası olabilir; fakat buna rağmen bu süreç etle beslenilen bir hayat kadar vahşice bir yaşam tarzı olarak görülmektedir.
0 notes
Text
Çeyrek asırdır yaşıyorum, ilk defa yeni yılı bir başıma rakı içerek karşılıyorum. Gayet keyfim yerinde olabilirdi. Geçen yıl bugün yaşanmasaydı ve yan masamdakiler olmasaydı. Veganlık nedir bunu tartıştıktan sonra Burak'ın kız arkadaşını nasıl aldattığına kadar geldi konu. Masadakilerin ağzı ve de karakteri kaydı. Ses gittikçe artıyor.
Ne günah işledim diyorum allahım. Koşarak denize atacağım kendimi. Hani benim şoparım ya? Daha iyi olabilirmiş.
2017 yalan geçtin doğru bit. Tek isteğim.
0 notes