#veda yazısı
Explore tagged Tumblr posts
rayhaber · 1 month ago
Text
Gülse Birsel'in Vural Çelik'e Veda Yazısı ve Aile Tepkisi
Gülse Birsel’in Vural Çelik İçin Yayımladığı Veda Yazısı ve Aileden Gelen Tepki Vural Çelik’in beklenmedik ölümü, sanat camiasında derin bir üzüntü yarattı. Bu üzüntüye Gülse Birsel’in dün akşam yaptığı “Vural’a vedam” başlıklı yazı da eklendi. Ancak, yazının ardından gelen tepkilerin ardından ünlü yazar, paylaşımını silmek zorunda kaldı. Birsel’in yazısında yer alan ifadeler, bazı tartışmalara…
0 notes
selcandy · 4 months ago
Text
Aşırı Duygusal Olimpiyat Yazısı
Belirli yerlerinde gözlerimin dolacağından emin olduğum bir şeyler yazacağım. Hemen konuya gireyim. Ben sigara kullanan, hatta sigara kullanımını abartan bir insan olarak bir gün Ali’yle yokuş yukarı yürürken onun nefes nefese kaldığını fark edip “oha bana bir şey olmadı sana nasıl oluyor” falan diye sormuştum. Sporcu insanların daha dayanıklı, güçlü, kondisyonlu olmalarını bekleriz ya, “sen sporcusun senin nefesin de kalbin de bizden daha kuvvetlidir” falan demiştim, o da bana “o işler öyle değil işte” falan demişti. “Bir araban var gibi düşün, bunu çok uzun bir süre devamlı yüksek devirde kullanıyorsun, sürekli motora yükleniyorsun ve zamanla arabanın haşatı çıkıyor, öyle düşün” falan diye anlatmıştı.
Tabii ben birisi bunu söyledi diye illa doğru değildir diye düşünerek baya araştırmıştım, çok değişkenli bir mesele de olsa dedikleri kısmen doğruymuş. “Elite athlete” denen şeyin tam Türkçesi nedir bilmiyorum ama açıklaması ulusal ve uluslar arası müsabakalara katılan, kariyerini o derece ilerletmiş olan sporcularmış işte. Bizim Ali, Burak veya Olimpiyatlar vesilesiyle adını duyduğumuz tüm sporcularımız gibi. Mesela takım sporlarında yer alan elit sporcular beden gücünü takım arkadaşlarıyla orantılı kullandığı için onlarda daha az yaygın olan bu “bedeni sporla yorma” olayı, bireysel spor dallarında yarışan elit sporcularda ne yazık ki çok yaygınmış. Bunun gibi çeşitli değişkenler var işte. Kısacası, öyle fitness salonlarında yaptığımız çalışmalardaki gibi “kardiyo çalışmak kalbe iyi gelir, spor yapan sağlıklı yaşar” gibi bir durum değilmiş onlarınki, sağlık için spor yapmanın çok ötesinde bir amaçları olduğu için, yaptıkları spor da sağlığa faydadan çok ötesine geçebiliyormuş yani.
Şimdi biz izleyip geçsek, desteklesek, gururlansak da farkına varamadığımız bir olay var ki milli sporcuların hayatlarının tümü gerçekten “milli” ve “sporcu” kelimelerinden ibaret oluyor. Çok küçük yaşta başladıkları spor kariyerleri zaten yaşıtları gibi bir çocukluk geçirmelerini, onlar gibi yaşamalarını en başından engelliyor. Çocukluğu geçelim, yetişkinlik döneminde de öylesin. Mesela biz Ali ile Burger King’de Big King gömerken, hiç unutmuyorum, Burak yakın tarihte yarışması var diye karşımızda kraker kemiriyordu bir gün. Bir keresinde de sanırım Türkiye şampiyonu olduğu günlerden birindeydi, falanca ülkede ta ne zaman çikolata vermişler de yememiş saklamış, yarışmayı kazanışını o çikolatayı yiyerek kutlamaya karar vermişti.
Ömrünün belirli bir kısmını antrenmandan yarışmaya, yarışmadan antrenmana koşarak geçirdikten sonra yaş denen o nankör rakamdan ötürü sporculuk kariyerine veda edeceğin bir dönem geliyor ki bu zorundalığın bu insanları psikolojik açıdan ne kadar güç bir duruma düşürdüğü empatiyle bile anlaşılabilecek bir durum. Örneğin Ali’nin psikoloğu, Ali sporu bırakıp antrenörlüğe geçeli on sene olmasına rağmen sporcuyken aldığı alkışların, sürekli takdir edilmiş oluşunun onu anormal bir ilgiye ve tempoya alıştırdığını ve şu an hala normale adapte olmakta zorlandığını söylüyor. Hayatınızda kocaman bir boşluk oluşuyor düşünsenize, gününün büyük bir kısmını kaplayan o koşuşturmaca artık yok.
Üstüne bir de bedeninin yaşadığı değişimler var tabii. Elit sporcu olup da kariyerin sona erdikten sonra “ben spora devam edeceğim” desen bile sporculuk döneminde olduğu kadar yoğun çalışamıyorsun, hayat başka sorumlulukları beraberinde getiriyor. Zihin bir yandan vücut bir yandan bir şeylere adapte olmaya çalışırken üzerine bir de yokuş tırmanırken aniden tıkanabiliyorsun. Ne için, ömrünün nereden baksan çeyrek asırını milli bir sporcu olarak ülkeni bir yerlerde temsil etmeye adadığın için. Ve birilerine “sporcular bedenlerini fazla yordukları için acısı sonradan çıkabiliyor” diye açıklama yapıyorsun.
Bilmiyorum, bu Olimpiyatlar gibi, Dünya Şampiyonaları gibi olaylar beni aşırı duygusallaştırıyor ya. Hiçbirine normal bir gözle bakamıyorum, ortada hiçbir şey yokken bile karşıma milli sporcu fotoğrafı düşünce bir anda hüzünleniyorum. Yüksek ihtimalle Ali’yle aramızda geçen bu konuşmadan ve devamında okuduğum şeylerden ötürü. Madalya alan, alamayan, başta elenen, sonda elenen, umarım hepsi o kadar mutlu ve tatmin olurlar ki hayatlarını buna adadıklarına bir an bile pişman olmazlar hiç. Upuzun ömürleri olsun umarım, izninizle ben ağlamaya gidiyorum.
47 notes · View notes
unutulduksblog · 2 months ago
Text
4 ekim cuma 2024
Bugün içimde bır sıkıntı vardı zaten içicektim yanı öyle düşünüyordum sonra abim ablam dedim insanların yanına gidiyim dedım buse ablaya yazdım naptın ablam diye ardından 5 dakka sonra belki daha kısa süre içinde aradı hastanedeyız ablam dedı aşırı üzülmüş korkmuştu sesinden anladım noldu abla dedım abın dedı hastane de dedı ıraklılarla kavga ettı saldırdılar dedı kapatmam gerekiyor dedı dur geliyorum konum at dedım sonrasınds yanlarına gittim hastanede işimiz bitti karakol ifade verme her zamanki gibi adâlet yazısı duvarda yazılı bır söz olduğu gıbı suçlu mert abı dıye şikayet olsanız da siz zararlı çıkarsınız dediler çıktık gittik evlerıne ordan dışarda kadir ben buse abla mert abi içtik en son yanlarındsn ayrıldım 11.13 geçemı o civarda yolda yürürken yürüyen merdiven den karşıya çıkıcaktım orda bır kız gördüm hâlinden bellıydı üzgündü hayat onuda yormustu gözlerin den okunuyordu aynı bu şekilde oturmuştu
Tumblr media Tumblr media
Tam burda yanına geldım iyi misin dedım başını kaldırdı gözleri öyle bır bakıyorduki bir an kendimi gördüm konuşabilir dedım anlatabilirsin dinlemeyi severim bellı canın sıkkın dedım öyle bıraz aılevımı dedım herşey dedı vaktım var dinleyebilirım dedım sonuçta yabancıyım bır daha görmuceksın rahat ol yabancıya anlatmak daha iyi olır dedım tamam otur dedı oturdum yanına sigara uzattım bende yaktım oda başladı konuşmaya ben dinledim o anlattı anlattı dediysem öyle kısa bır fragman gibi bıraz konuştuk içmek ıstıyormustu oda aslında bugün kalk gıdelım dedım yok dedı başta hadı hadi dedım şimdi ne delıye denk geldim dıyorsundur gıbı bısey dedım kalktık gıdıyorduk yaşını sordum oda sence dedı 20 dedım daha büyük dedı ama öyle kalabilir dedı ben kaç dedım 18 dedı bende dedım öyle kalabilir sonra yürürken bırsz daha konuştuk ne konuştuk tam hatırlamıyorum baktık kapanmıştı zaten tekel dedım gel fuzulıye gıdelım boşver dedı sanırssm yanlış hatırlamıyorsam sonra ismini sordum kedi diyorlar öyle bılebılırsın dedı bende tamam öyle kalsın öyle biliyim dedım sonra sende benı o zamn şey dıye bıl dedım aklıma bişey gelmedı aynı bu sekılde aklıma bişey gelmedı ya dedkm oda köprüdeki kız diyelim ozamn dedı bende tamam dedım sonra sen nerde oturuyon dıye sordu taş fırının o taraf dedım biliyorum dedı hatta taş fırında çalışıyorum dedım oda nıye dıyon aa belkı bir gün karşılarız demeseydın dedı bende demedım say dedım gelmede fırına önünden bıle geçme döverim yoksa dıye şakasına dedım güldü tamam dedı sonra dedim ki ama bır gün karşılaşacsz ne zaman bilmiyorum belkı 1 yıl belkı daha sonra dedım oda belkı 1 hafta sonra belki daha erken dedı bende olabilr dedım ama içime doğan gerçek oluyor dedım sonra eski sevdim çocuktan bır örnek verdim
İçimden sarılmak geçti kıza veda ederken ama cekındımden bısey diyemedim sonra görüsürüz ozamn tanıştıma memnun oldum dedım kollarını actı güldüm benimde içimden geçmişti ama söylemeye sarılmaya çekindim dedım güldü oda memnun oldum tanıştı mıza dedı sonra buraya birbirimiz hakkınde düşündüysek yazmamızı istedi bu kısa özeti kız hakkınds düşüncelerimide yazıcam yarın umarım burdada karşılarız birbirimize soyledımız gıbı dün bır hesap takıbe aldım ona benzettım ama emın olamadım acaba sen misin bılemedım
4 notes · View notes
otadam · 8 months ago
Text
Sevilemeyecek Kadın olarak buraya bırakacağım son yazı, veda yazısı.
Bu yolda gören, duyan, okuyan, dinleyen, dahil olma lanetine bulaşmış, hariç kalma şansını yakalamış olan herkese teşekkür ederim/ederiz.
Tüm kırgınlıklar, kızgınlıklar, burukluklar, karmaşalar, akıl karışıklıkları, sıkıntılar, lanetler, küfürler, sözler, sözleşmeler, yeminler, anlaşmalar, gizliler, saklılar, açık edilenler, üstü örtünenler, üzülmeler, kayıplar, kazalar, haklar, konuşmalar, konuşulmayanlar, ve daha nicesi için de herkesten özür dilerim - O dilemez, benim özrümü O’nun niyetine de kabul ederseniz çok sevinirim.
Şimdi bloğu O’na geri teslim edeceğim. Zaten onundu. Minik bir el atmak gerekiyordu. Minik bir hatırlatma. İsme geri dönüş.
Tüm bu hikaye O kendi olduğu için yaşandı, O’nunla olduğu için, O Adam olduğu için yaşanabildi.
Bu kadardı.
~~~
Özellikle tüm teşekkürlerim, özlemlerim, dileklerim, özürlerim Sana :)
En yakın arkadaşım, tek dostum, ilk-tek ve en tutkulu aşkım, eşim, oğlum, kardeşim, babam, en büyük öğretmenim, üstadım, ruhum, ömrüm, huzurum, güvenim, evim…
Tüm varlığına şükürler olsun.
~~~
Sevgiyle, aşkla, şifa ve huzurla,
Kut ola yollarınız.
Hoşça kalın.
3 notes · View notes
necroistyaziyor · 3 months ago
Text
mezarlıklar & ben
Ben Bursa’nın sayısız tarihi mahallelerinden birinde büyüdüm. Evimizin karşısında metruk bir halde, aslında hamam olduğunu çok sonradan öğrendiğim bir bina ve daracık bir sokakla hamamdan ayrılan bir cami vardı. Ailem hep evin karşısındaki bu camiye giderdi bana da onları beklerken dua okumam söylenirdi “ölülerin ruhuna değsin”. Ölülerin nerede olduğunu, caminin haziresi olduğunu sonradan öğrenecektim. Burası, 15. Yüzyıldan kalan, Orhan gazinin silah arkadaşı, Timurtaş paşanın oğlu Umur Bey’in camii ve hamamıydı. Zamanla, caminin yanındaki mezarlık cami duvarlarının küçük camları arasından dikkatimi daha çok çekmeye başladı. Büyüklü küçüklü mezar taşları, üzerinde o zamanlar anlamsız resimler gibi görünen yazılar bize oyun gibi gelirdi. Taşların bazıları daha büyük ve süslüydü çiçekli olanlar da vardı küçük kavuklular da.
Küçüklüğümde en sevdiğim üzerinde çiçekler olan şimdi Fatma Hanıma ait olduğunu bildiğim duvar kenarındaki bir taştı. Kuzenim ise üzerinde kılıç resmi olanları severdi. Sonradan bu tip mezar taşlarının Zeyni Şahideleri olduğuna dair bir bilgilendirme tabelası yerleştirildiğinde bunların özelliğini ve şekillerin de aslında kılıç olmadığını fark etmiştim. Ne camiye girip çıkan komşular ne de Kuran kursuna gittikçe ortada koşturan çocuklar, bu taşların bir zamanlar bir insana ithafen yapıldığını biliyordu ya da hepimiz bu gerçeği görmezden geliyorduk. Hem küçük camlardan dua okuduğumuz hem de etrafında oynadığımız bu taşların bir veda yazısı olduğu gerçeğinin yarattığı ironisini çok sonra fark etmiştim. Anlamadığım, varlığından bile haberim olmayan bir dilde yazılmış olması, gerçek ve acı arasına elle tutulur bir soyutlama getiriyordu sanki. Karşısında büyüdüğüm bu hazire, her gittiğim yerde mezar taşlarına ayrı bir dikkatle ve nostaljiyle bakmamı sağladı. Zamanla, tarih okumaya da başlamamla, o küçük camlardan her baktığımda aklımdan farklı sorular geçti. Her biri başlı başına bir hikaye barındıran, sanat eseri niteliğindeki Osmanlı mezar taşlarını aslında her birimiz belki karşı camide, belki bir köşe başında, köyde veya müzede görmüşüzdür ve belki de çoğumuz onları görmezden gelmişizdir. Ölüm hayatımızın bu kadar önemli bir parçası iken ölüm ritüellerini, geleneklerini araştırmak ancak yakın zamanda gereken ilgiyi görmeye başladı. Biz de birlikte, giderek büyüyen mezarlık grubumuz ile, geçmiş insanların hayatının bu kadar değerli ve bir o kadar da arka planda kalmış bir parçasına dokunmaktan çok mutlu oluyoruz.
Meyçem Ceren Ulu
0 notes
kurtlukiraz · 1 year ago
Link
"13 yıl sonra, son yazım Countryfile'a sevgi dolu bir vedadır; insanları, yerleri ve hikayeleri özleyeceğim" diye yazdı.Bilgilerinizi girerek şunları kabul etmiş olursunuz: Şartlar ve koşullar Ve Gizlilik Politikası. Aboneliğinizi istediğiniz zaman iptal edebilirsiniz."İlk Countryfile çekimim için dört saat erken gelmemden ve Yr Wyddfa'ya (Snowdon) gidip Matt Baker'a taze toplanmış mantarlardan oluşan bir sandviç teslim etmemle sonuçlanan on üç buçuk yıl sonra, artık benim için sana veda ediyorum.""Programla olan bağının" ayrılmayı son derece zor bir karar haline getirdiğini, ancak "bu günlerden itibaren tüm dersleri yolculuğumda benimle birlikte alacağını" ekledi.Köşe yazısı şöyle devam etti: "Tamamen yeni bir okyanusa, hatta yeni bir denize açılmam gerekmediğini, bu sularda bir yerde yeni bir rota çizmem, üç harika çocuğumu yetiştirmem, ailemizi büyütmem gerektiğinin farkına vardım. iş ve kendi yaptığım sanatı üretmeye yönelik kendi yaratıcı çağrımı takip etmek."Devamını oku:Harrison, Kanal 5'ten ayrıldıktan sonra uzun süredir devam eden programa ilk kez katıldığı 2009 yılından bu yana Baker, John Craven, Helen Skelton ve Anita Rani gibi isimlerle birlikte sunum yaptı.Countryfile'da geçirdiği süre, The Great British Winter ve Secret Britain dahil olmak üzere bir dizi başka BBC programında konserler sunmasıyla aynı zamana denk geldi ve aynı zamanda The One Show'a da katkıda bulundu.ITV'de Dinozor Britanya, Britanya Köpekbalıkları ve Britanya Balinaları'nın da ön sıralarında yer aldı ve Discovery Channel'ın Daily Planet ve Outrageous Acts of Science programlarında yer aldı.Countryfile Pazar akşamları BBC One'da yayınlanıyor. Bu gece neler olduğunu görmek için Belgesel kapsamımıza daha fazla göz atın veya TV Rehberimizi ve Yayın Rehberimizi ziyaret edin.Radio Times dergisini bugün deneyin ve yalnızca 10 £ karşılığında 10 sayı edinin – şimdi abone ol ve Doctor Who'nun 60. yılını Radio Times'ın özel sayısıyla kutlayın. TV'nin en büyük yıldızlarından daha fazlası için dinleyin Radyo Times Podcast'i.
0 notes
gundemburadadedim · 1 year ago
Link
"13 yıl sonra, son yazım Countryfile'a sevgi dolu bir vedadır; insanları, yerleri ve hikayeleri özleyeceğim" diye yazdı.Bilgilerinizi girerek şunları kabul etmiş olursunuz: Şartlar ve koşullar Ve Gizlilik Politikası. Aboneliğinizi istediğiniz zaman iptal edebilirsiniz."İlk Countryfile çekimim için dört saat erken gelmemden ve Yr Wyddfa'ya (Snowdon) gidip Matt Baker'a taze toplanmış mantarlardan oluşan bir sandviç teslim etmemle sonuçlanan on üç buçuk yıl sonra, artık benim için sana veda ediyorum.""Programla olan bağının" ayrılmayı son derece zor bir karar haline getirdiğini, ancak "bu günlerden itibaren tüm dersleri yolculuğumda benimle birlikte alacağını" ekledi.Köşe yazısı şöyle devam etti: "Tamamen yeni bir okyanusa, hatta yeni bir denize açılmam gerekmediğini, bu sularda bir yerde yeni bir rota çizmem, üç harika çocuğumu yetiştirmem, ailemizi büyütmem gerektiğinin farkına vardım. iş ve kendi yaptığım sanatı üretmeye yönelik kendi yaratıcı çağrımı takip etmek."Devamını oku:Harrison, Kanal 5'ten ayrıldıktan sonra uzun süredir devam eden programa ilk kez katıldığı 2009 yılından bu yana Baker, John Craven, Helen Skelton ve Anita Rani gibi isimlerle birlikte sunum yaptı.Countryfile'da geçirdiği süre, The Great British Winter ve Secret Britain dahil olmak üzere bir dizi başka BBC programında konserler sunmasıyla aynı zamana denk geldi ve aynı zamanda The One Show'a da katkıda bulundu.ITV'de Dinozor Britanya, Britanya Köpekbalıkları ve Britanya Balinaları'nın da ön sıralarında yer aldı ve Discovery Channel'ın Daily Planet ve Outrageous Acts of Science programlarında yer aldı.Countryfile Pazar akşamları BBC One'da yayınlanıyor. Bu gece neler olduğunu görmek için Belgesel kapsamımıza daha fazla göz atın veya TV Rehberimizi ve Yayın Rehberimizi ziyaret edin.Radio Times dergisini bugün deneyin ve yalnızca 10 £ karşılığında 10 sayı edinin – şimdi abone ol ve Doctor Who'nun 60. yılını Radio Times'ın özel sayısıyla kutlayın. TV'nin en büyük yıldızlarından daha fazlası için dinleyin Radyo Times Podcast'i.
0 notes
gozluk · 1 year ago
Text
Neden yaptın bunu neden? Anlatmalısın bana. Canımı yakan kalbimi parçalayan bu günahı neden işledin. Yalan mıydı her dokunuşun? Yalan mıydı sarılmaların? Yalan mıydı beni öpüşün? Yalan mıydı bana bakarken gülen gözlerin? Yalan mıydı kahlahalarıma olan düşkünlüğün? Senin için kendini sana feda etmiş bir kalbi yalan mıydı bekliyorum deyişin? Yalan mıydı binbir zahmetle düştüğüm yolların sonunda bulduğumu sandığım o aşık? Belki de her dokunuşun, bugün yakarken bedenimi o gün serinletiyor olması da benim serabımdı. Tüm yaralarımla girmiştim kollarının altına. Senden titreyen çocuk halimle umut beklemiştim, aşk beklemiştim. Babam gibi abim gibi çocuğum gibi eşim gibi sevmiştim seni. Zamanı geldiğinde de korkmuştum senden ve kaçmıştım. Geri getirip aynı yere neden uçurumdan ittin beni. Neden her tamam gitti dediğimde ruhumu sızlatan bir günahla geri döndün? Neden umudumu kendi kanımda boğmuşken; elini tutan ellerimi kırmış, seni gören gözlerimi oymuş, dokunduğun saçlarımı yolmuş, sarıldığın belimi kırmış, öptüğün dudaklarımı koparmışken korkuyla bekleyen kalbimi neden hatırlattın. Neden onu görmezden gelmeme izin vermedin. Neden bende sağ kalmış tek bir yer olmasına izin vermiyorsun. Bu ne veda mektubu olabilecek güçte bir yazı ne de hoş geldin yazısı diyebilecek kadar aptal bir metin. Bu yalnızca sana sorduğum sorular. Hepsi tek kapıya çıkıyor "Neden?"
1 note · View note
hendelin · 1 year ago
Text
Tumblr media
veda yazısı gelecek. çarşafları serin etraf pis olmasın hadi.
1 note · View note
haberbilgi · 2 years ago
Text
Geçmişi Düşünmek | Tarih Bugün
Tumblr media Tumblr media
Clio, Yunan Tarih İlham perisi, Hendrick Goltzius, Hollandalı, 1558-1617. Alamy. Son on yılda, bu dergi için 50 küsur köşe yazısı yazdım - küçük bir kitabı doldurmaya yetecek kadar kelime. Tarihi nasıl yapmamız gerektiğine, kamusal alanda tarihin değerine ve tarihçilerin önemine dair bir manifesto oluşturuyorlar. Bu - veda köşemde - söylemeye çalıştığım şeyi analiz etmek için hoşgörünüze sığınıyorum. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, tarih çalışmasının değerli dersler verme gücüne sahip olduğuna inancımı gösterdim: disiplinimiz hem eleştirel yetileri hem de duygusal kolaylıkları devreye sokabilir. Tarihsel yöntem, bize şu anda aldığımız bilgi selini değerlendirme yolu sağlarken, tarihteki insanlarla zaman geçirmek empati kapasitemizi büyük ölçüde artırabilir. Bazı ayrıntılar beni yolda alıkoydu: Geçmişte insanların zamanı nasıl hesapladıkları, Noel'i nasıl kutladıkları ve görünüşe göre en popüler köşem olan köşemde nasıl küfrettikleri. Hanedanlık armalarının geçmişte bizi nasıl düşünme yollarına açabileceğini ve maddi kültürün - ıvır zıvırın - insanların hayatlarını anlamamıza nasıl yardımcı olabileceğini ifade ettim. Fiziksel ve duygusal arasındaki bağlantı, özellikle kadınları düşünürken kafamı meşgul etti. Kadınların cinsel sömürüsünün derin köklerinin, insanlığın devamlılığı için kadın bedenlerinin ödediği kanlı bedelin ve menopoz etrafındaki tarihsel sessizliğin derinden farkındayım ve hala da öyleyim. Tarihin mülksüzleştirdiği kadınların ve diğer grupların hikayelerini su yüzüne çıkaranların çalışmalarını övdüm. Onların mülksüzleştirilmesinde gizli anlaşma yapmaktan nasıl kaçınacağımızı çözmek, tarihin doğasını yeniden şekillendirme potansiyeline sahiptir. Bunun bir kısmı, marjinalleştirilmişlerin hikayelerini anlatanların kendilerinin marjinalleştirilmemesini sağlamaktan geliyor: Kadın tarihçilere eşit muamele edilmesini ve kitaplarının satın alınmasını savundum. Nisan 2022'de kadın kurgu dışı için bir ödül önerdim; Kadın Kurgu Ödülü'nün bu yılın başlarında niyetlerini açıkladığını görmek ne kadar sevindirici. Meslek hayatımın en önemli sorularından birine tekrar tekrar döndüm: tarihçiler olarak tarihin hem araştırmacısı hem de yayıcısı nasıl olabiliriz? Televizyon için tarih yazmanın, tarihi filmler yapmanın ve müzelerde ve miras alanlarında tarihi yorumlamanın zorlukları üzerine kafa yorarken, tarihçilerin kendilerini arşivler ve kamusal alan arasında nasıl germeleri gerektiğini düşündüm. Bu, sürekli aşınan bir geçit boyunca uzanan yıpranmış bir halat köprüsü gibi hissedilebilir. Ayrıca bu sorunun tarih yazma biçimimizde nasıl ortaya çıktığıyla da ilgileniyorum. Tarihsel araştırmaya dayalı anlatı tarihi yazarak, sonunda "dipnotlarla dolu bir tür romantizm, akademik bir top ve zinciri sürükleyen bir roman" mı yaratılır (bir eleştirmenin Natalie Zemon Davis'in bir kitabı hakkında söylediği gibi, daha az değil)? Yoksa bu, Macaulay'ın "gerçekten büyük bir tarihçi, romancının kendine mal ettiği materyalleri geri alır" yargısına dayanarak, iki disiplin arasında birleştirilmesi gereken yıkıcı bir çatallanma önermek mi? Elbette çoğu zaman kötü yapıldı: küçük yalanları devam ettiren, kanıtlarla özgürce davranan ve kaynaklarla eleştirel olmayan bir ilişkiyi ortaya koyan bir roman gibi yazılmış tarih. Nasıl iyi yapılabilir? Yıllar boyunca ortaya attığım soruların çoğuyla hala boğuşuyorum: tarihçi eserlerini ne kadar göstermeli? Hem dedektif hem de hikaye anlatıcısı olmak mümkün mü? Basitçe söylemek gerekirse, insan hem araştırabilir hem de iyi yazabilir mi? Jessie Childs'ın son kitabını alın, Sadakat Evi Kuşatmasıve cevap kesinlikle 'evet', ama bu zor. Öyle olmalı, yoksa herkes yapardı. Belki de benim özel hobi atım, uygulamanın profesyonelliğine oldukça titiz bir vurgu olmuştur. Samimiyetsiz kitap desteklerinden hoşlanmam ve bir eleştirmenin gerçekten ne düşündüğünü tespit etmek için bir rehber verdim. İyi bir dipnota ölçüsüzce düşkünüm. Tarihçiler için bir davranış kurallarını savundum. Ama sonuçta tüm bunların özetlediği şey, işimizin elimizden geldiğince geçmişle ilgili doğruyu söylemeye çalışmak olduğuna dair oldukça eski moda bir anlayıştır. Kusursuz bir şekilde ve başka yerlerde yapmaya devam edeceğim şey de bu. Suzannah Lipscomb yazarı Nîmes'in Sesleri: Erken Modern Dönem Dilinde Kadınlar, Seks ve Evlilik (Oxford University Press, 2019), sunucu arasında Sadece Tudorlar Değil podcast ve Roehampton Üniversitesi'nden Profesör Emerita. Read the full article
0 notes
baybaykus · 2 years ago
Text
Dilipak'ın *yazısı.. Yazı mı, ifşa mı?*
*TERS KÖŞE* :
“ *Fuhuş, uyuşturucu, marka ve lüks tutkusu* derken, bizim ‘modern muhafazakarların' geldiği nokta, dudaklarınızı uçuklatacak hale geldi.
*Su geçiren oje, abdeste mani olmayan rujlarımız var artık* .
*Helal likör, helal bira, helal şampanyalarımız var* .
*Yakında helal etiketli rakı da* çıkar.
Hani biz başkalarına benzemeyecektik?
Siyasilerimiz, bürokrasimiz, ahlak zafiyeti içinde.
Bebeğin cinsiyetini tahmin partisi diye bir parti duydunuz mu siz?
After umre party var.
Eskiden hac ve umreden dönenlerin evinde tebrik ziyaretleri olurdu, tebriğe gelenlere tesbih ve seccade hediye edilirdi, ama bu işin bir adabı olurdu.
*Rock müzik eşliğinde zikir party'si* bile var artık.
Yatlarda happy birthday party gibi rezaletler de yok değil.
Hepsi tesettürlü tabii!
*Ramazan iftarını party'e* dönüştürenler var, şatafat, müzik, kadınlı erkekli rengarenk giysiler içinde semazenlerle başlıyor.
Baby shower party çıkmış.
Bekarlığa veda partisi adı altında fuhuşa özendirenler bile var.
*Tesettürlü ama, lüks, israf, ne istersen var* .
Artık bu işler için ajanslar var, altın kaplamalı pasta sunumlarına kadar, Körfez ülkelerindeki rezillikleri aratmayacak her şey var.
*Haram para cüzdanda durduğu gibi durmuyor* .
Bu işlerin içinde siyasilerin, bürokratların yakınları var.
Bunlar biliniyor.
*Yat partilerinde konken* oynayan tesettürlü hanımlar var.
*Başörtüsü başörtüsü olmaktan çıktı, aksesuara dönüştü* .
*Namazı spora* ,
*orucu diyete* dönüştürürlerse, şaşmayın.
Hac da turizm olur.
Zaten adı şimdiden belli, *hac ve umre turizmi* .
*Kurban da kebap bayramı olunca* , bu iş tamam.
*Sakal bırak, başörtüsü tak, sonra onlar ne yapıyorsa aynısını yap.*
Seremoni, ritual, ikonalar, hepsi aynı.
Gay dergahlarına az kaldı.
*Aşağılık kompleksi bizi mahvediyor* .
Sadece makam sahiplerinin değil, *her* *seviyenin ayağı kayıyor.*
Yakında piercingli, tattolu imamlar görürsünüz.
Kimileri Lale Devri *sosyetesinin yaptıklarını* Osmanlı zannediyor, kimileri mevlidleri bile party'lere dönüştürüyor.
Artık *ilahiyatlarda* bile *namaz kılanlar yüzde 50* .
İnandığımız gibi yaşamayınca, *yaşadığımız gibi inanmaya başladık* .
Bunun sorumlusu kim?”
Kırk günlük bebeğe tek taş yüzük takan tesettür sosyetesi var.
Ascot yarışlarındaki düşeslere baroneslere özeniyorlar, türbanın üstüne tüylü şapka takarak, Lale Devri saraylarında, şatafatlı sofralarla mevlit yapıyorlar.
Mutaassıp yaşam biçiminden, gösteriş tüketimine sürüklendiler.
Mahremiyet duygusunun yerini, abartılı görgüsüzlük aldı, para döküp saçarak varolmaya çalışıyorlar, bedevi kültürüyle yarışıyorlar.
Maneviyattan maddiyata öylesine hızlı geçtiler, dünyevi zevklere kendilerini öylesine kaptırdılar ki, kulaklarından altınlar pırlantalar fışkırdığını herkese seyrettirmek istiyorlar.
Nasıl bir açlıksa artık, helal etiketli şampanyalar satılıyor.
Alkolsüz mojito var.
Sodalı limonata derse, havalı durmuyor, illa mojito diyecek.
Alkolsüz bellini var.
Alkolsüz aperol var.
Chia tohumu eşliğinde ejder meyveli smoothie'lerin kaçınılmaz yansımasıdır bu…
*Demirhindi şerbetiyle iktidara geldiler, mojitoya dönüştüler* .
“İslami eğlence” adı altında “helal organizasyon” yapan şirketlerin sayısında patlama yaşanıyor.
Beş yıldızlı otellerde tahtırevanla düğün yapan var.
Salona tavandan sarkıtılan gondola binerek giren var.
İlahi ekipleri var, helal müzik yapıyorlar, “düğün gecenizi helal çerçevesinde şenlendiriyoruz” diye reklam veriyorlar.
Sunucusuyla beraber semazen ekipleri var.
*Helal suşili düğün* yemekleri, Osmanlı köşklerindeki varaklı dekorlarda, Swarovski kristalleriyle süslü padişah koltuklarında, altın kaplamalı pastalarla bitiyor, cümle alem görsün diye, *videolarını* internette yayınlıyorlar.
*Dini düğün palyaçosu var kardeşim!*
İslami animatör var.
Helal selülit kremiyle İslami esaslara uygun masaj salonu var.
Taylandlı masözlere türban taktırıyorsun, İslami esaslara uygun olmuş oluyor!
Bu *çürüme sürecinde* , tee Singapurlardaki casinolarda rulet masasında yakalanan bakan çocuğunu görmüştük… En son, Akp *genel merkezinde çalışan, lise mezunu ve henüz 27 yaşında* olmasına rağmen, lüks otomobil koleksiyonu olan, kumar fişleriyle, revü kızlarıyla, elinde kadehle jakuzide poz veren, Çankaya'da lüks sitede oturan, rabia tweetleri atan arkadaşı kokain çekerken gördük.
17/25 Aralık lağımı patladığında, inanın, ne yakalandılar diye sevinmiştim, ne de öfkelenmiştim, hissettiğim sadece üzüntüydü.
Ait olduğum milletin başına gelenlere, koskoca *Türkiye'nin düşürüldüğü hale,* demokrasimize, gerçekten çok üzülmüştüm.
*Rabiacı arkadaşı kokain çekerken* gördüğümde de, inanın, aynı duyguları hissettim.
“ *Allah ile aldatma* ” ikliminin, *Türkiyemizi* ne hale getirdiğini gördüğüm için, gerçekten çok üzgünüm.
Ama…
Mütedeyyin (!) iktidardan medet uman sayın ahalimiz bir defa daha layığını bulduğu için, doğrusu
Abdurrahman Dilipak
0 notes
moonlightorganizasyon · 2 years ago
Photo
Tumblr media
Çiftimize mutluluklar dileriz 🥰 Evlilik teklifi organizasyonu ❤️ Romantik bir güne şahit olduk 💕 Otel bahçesinde masa düzenlemesi, arka plan süslemesi, büyük ışıklı Marry Me yazısı, kırmızı halı yürüyüş yolu, şövale üzeri yazı panosu ve etrafa dekorlar kullanıldı 🌼 Profesyonel fotoğraf çekimi ve dron çekimi yapıldı. Kemancımız çiftimizin sevdiği şarkılarla onlara eşlik etti. Çifte özel pasta hazırlandı 😇 . İsteklerinize göre dekore ediyoruz, showroom ofisimizi randevu ile ziyaret edip dilediğiniz gibi konsept ve aksesuar seçimi yapabilirsiniz 🌸 Öne çıkan hikayelerimize de sizler için tüm konseptlerimizi ve aksesuarlarımızı ekledik dilerseniz seçimlerinizi kolayca buradan yapabilirsiniz ✨ . Detaylı bilgi ve rezervasyon oluşturmak için DM veya WhatsApp: 05318423080 ile bizimle iletişime geçebilirsiniz ✅ . *Hizmetlerimiz: ~ Söz, Nişan, Nikah, Doğum Günü, Baby Shower, Cinsiyet Partisi, 6 Ay Kınası, Bekarlığa Veda Partisi, Evlilik Teklifi, Gelin Hamamı, Gelin Odası Süsleme, Hastane Odası Süsleme, Açılış, Catering, Masa-Sandalye Süsleme Organizasyonları 🎉 ~ Modern, rustik, bohem, farklı, renkli, ışıklandırmalı, çiçekli, tüllü, makromeli isteğe göre düzenlenen özgün ve kişiye özel konseptler ✨ ~ İkramlık-davet menüleri, özel yapım pasta, cupcake 🍰 ~ Masa, sandalye kiralama ve süsleme🪑 ~ Ses sistemi, DJ 🔊 ~ Bütün özel günler için fotoğraf ve video çekimi  📸 ~ Misafir hediyelikleri 🎁 ~ Davetiye 💌 ~ Gelin Buketi, damat yaka çiçeği, nedime bileklikleri 💐 *Özel günleriniz, etkinlikleriniz adına her şey… ❤️ İzmir Moonlight Organizasyon 🌙 Hayallerinizi Gerçekleştirin 💕 . #izmirorganizasyon #izmirevlilikteklifi #izmirevlilikteklifiorganizasyonu #evlilikteklifi #evlilikteklifiorganizasyonu
0 notes
morkedisblog · 2 years ago
Text
Yarın silivride olacağımdan veda yazısı yazayım içimde kalmasın yani muhteşem fantazilerimi dillendireceğim yok bugün bana beğeni veren Tumblr gibi değil gerçek sert kaya gibi fantazi!İstanbul büyük şehir belediyesi depremden çok zarar gören ""ATATÜRK VE GERÇEK TÜRKLERİN ŞAHSİ MESELESİ"HATAY şehrinde çocuk parkı kurmuş artık milletvekili adayı mı olur vali yardımcı beni de görün diye muktedirlere selâm çakıp(ayıplamıyorum değil mi jandarma komutanları mafya baronu çakıcının ayak işleri başkanına saygı gösterdiler yazıklar olsun hıhıhı doğru okudunuz not mu edersiniz polis mi gönderirsiniz paşa gönlünüz bilir😴)Eğitim çadırlarının kaldırılması emrini vermiş yaa böyle çadır kaldıran bayrak indiren aşevi kapatan 3 kuruş için yuh çekenler nereye varacaklarını sanıyorlar gidiyor yağma hasanın böreği sofraya başkaları oturacak parayla değil sırayla gardaşım halk etli kemiği kendisine atanı alkışlayacak siz kemiği bile çok görüyorsunuz halka😠neyse bazı insanları bana versinler"eti de kemiği de senin"desinler geçen akşam İnstagram/Tumblr/Pinterest bir yerde gördüm Hülagü han kendisine tehdit hakaret dolu mektup yazan İran impatatoru mu Çin hanı mı birisini esir alınca dansöz giysileri giydirip şıkır şıkır oynattıktan sonra öldürtmüş yok ben cinayete karşıyım dansöz kıyafeti -oynatmak tamam danstan sonra taliban/daeş/özgür suriye ordusuna hediye olarak göndereceğim dış ilişkileri de düşünmek gerek😤😈Ooooohhhh efil efil esiyor geçmişine yandığımın rüzgârı boyun fıtığım atak yaptı bugün dışarıya çıktım rüzgâr vardı duo plusla ovdum boynumu ayy mide bulantısı ishâl yapıyor ayıptır demesi mahfoldum ama değdi fena zevk aldım gine de Vikingler dizisindeki kral ragnar karakterinin düşmanını cezalandırma sahnesini unutamıyorum tek geçerim😚💘Şimdi tutuklansam da ölsem de umurumda değil mutluyum değil Silivriye isterse cehennemin dibine göndersinler beni hıhıhı İnstagram team şiddet hiddet hepsi var paylaşımı kaldırın hesapı kapatın anasını satayım oooooohhhhhh!
0 notes
herokinn · 2 years ago
Text
Düşündüm de..
Düşündüm de belki de senin için yazdığım onca kelimeyi duymaya hakkın var . Bunlar sen yokken içimdeki sana hitabım .. Bunlar sen yokken hiç kimse bilmiyor ve duymuyorken sana yazdıklarım . Başka bir amacım yok , bütün kalbimle saf bir şekilde yazdım , düşünmeden , seçmeden , ayıklamadan direkt olarak kalbimden dökülenler. Oku . Oku istiyorum çünkü hayatta söylenen hiçbir söz , tutulan Dilek sahibine ulaşmadan ölmez. Oku , oku ama kafanı boşaltarak oku, beni anlamak için oku , beni değil hatta , hayatta bir insanı anlamaya çalışmaktan daha güzel ne olabilir ki . Barışmak için okuma , affetmek için okuma , sevmek yada sevilmek için okuma , kendin için oku . Günlük tutacağımı söylemiştim sana hatırlıyor musun ? Günlük tutamadım , sana bir mektup serisi tuttum sanki . İlerde yuvamızda sıcacık yatağımızda senin kokunla sıcaklığınla yan yanayken çıkarıp okuruz. Nerelerden geçtik , neler yaptık bunları yaparken en azından benim ne hissettiğimi bilmek seni mutlu eder diye tutacaktım bütün bunları :) . Biraz erken teslim etmem gerekti . Belki de ilerde bunları okumak umrunda olmayacağından korktum . Şimdi biraz olduğunu umut ediyorum . Suçluyum ya da suçluyuz , ya da değiliz böyle olması gerekiyordu . Ama ne yaşarsak yaşayalım senden bir parçayı okumak , karşılaşmak , koklamak , görmek beni mutlu edecektir . Güzeli hatırlatan mutlu etmez mi .bi kaç gün içinde bloğumun adresini sana yollayacağım , biraz korkuyorum umut ettiğim gibi karşılamamandan. Özdemir Asaf ın Lavinia ya yazdıkları gibi olmasa da benim birinin haberi olmadan yazdığım ilk yazılar . Düşündüm de ben zaten hiç birine bir şey yazmamışım :) . Neyse , dikkatle okursun umarım , şu anda bana verebileceğin en iyi hediye olur . Ya da veda busesi:)(…
Not: Böyle “aptal kızdan deli aşkına” yazısı gibi oldu , biraz utanıyorum . Amacım bu değil . İki insanın vedasında birbirine ait olan şeyleri vermesi gibi diyeceğim , veda demeye gönlüm varmıyor . Senin olandı sana teslim ediyorum diyelim.:)
1 note · View note
elbetunuturuz · 2 years ago
Text
Gün geçtikçe kendimi kaybettiğim bedenlerde sarhoş oluyorum. Biraz öpücükle, biraz sevişmeyle dağıtıyorum kafamdaki düşünceleri. Bazı geceler elim gidiyor komidinin üstünde bekleyen tabancaya. “Yapma” diyorum kendime, “kirletme kendini. Kafanı dağıtmak istiyorsan al tabancayı sık beynine” diyorum. Yapamıyorum. Karşımda duran boylu ayna buna engel oluyordu. Bu evide odayı da bir an önce değiştirmem gerekiyordu. Aslında engel olan ayna değil yansıyan görüntümdü. Anneme benziyor oluşumdu. Kıyamıyordum kendime ama bir o kadar soyut zararlar veriyordum bedenime. Dudakların değdiği her uzvum acıyordu. Tenime değen her el ruhumu acıtıyordu. Her sevişmenin sonunda bu gerçekle yüzleşmek beni daha da ölüme sürüklüyordu çünkü hiç bir sevişme tahmin ettiğim gibi yaralarımı sarmaya yetmiyordu
7 notes · View notes
sahnearkasi · 3 years ago
Text
Sonra birden yalnız kaldım masada. Herkes, her şeyi ardında bırakarak kalktığında, bırakılanlardan biri oldum. Gözüm balkonlarına takıldı. Mutfağın ışığıyla aydınlanırken orada da kimse kalmamıştı. Bir ben bile yoktu yalnızlığı ile bir başına. Gözlerimle, boş balkonlarına bakarak veda ettim ona. İçimden birkaç cümle geçirme gereği bile duymadım. Bu insanlar, benim kendi sesimi bile duymuyordu, iç sesimi mi duyacaktı? Ama o gözlerimi görsün istedim. Gözlerimden anlasın. Anladı mı, anlamadı mı ya da ne anladı bilmiyorum. Üzerine çok düşünmedim. Sessizce çayımı yudumladım. Bir veda busesi bırakamadım ama bir veda havasını iliklerime kadar yaşadım. Saçlarımı savuran rüzgar şahit buna, ince belli bardağım şahit. Evdekiler hariç.
4 notes · View notes