#uyduru
Explore tagged Tumblr posts
zaruriyet · 5 months ago
Text
Karnında patlayan bir şeyler vardı, telaffuz edemediği bir kelime, aklında yankılanan dilinin ucunda, ama ne olduğunu bilmiyordu. Çok tanıdık, çok yakın ve bir o kadar uzak.
Koştuğu kırların üzerindeki çimlerin don sebebi ile yitip gittiğinden bihaber tekrar özgürce koşmayı hayal etti, karanlıklar daha da kararırken aklındaki tek şey gökyüzünün parlaklığı altında kıstığı gözleri ve gördüğü flu yeşillikti.
Neden bilmiyordu ama hissettiği şeyin onu öldürdüğünün farkında olsa da hoşuna gidiyordu. Varolmanın dayanılmaz hafifliği dedikleri şey bu olabilir miydi?
Herkes bir sonun varlığından söz ederken yaşadığı şey her şeyin başlangıcıymışcasına mutluydu.
Elleri titriyor, göz kapakları kurşun gibi ağırlaşmış, sırtında babasından kalma kalın parka ile karşı koyamayacağı hiçbir rüzgarın olmadığına inanıyordu. Karındaki ağrı daha da şiddetlendi, kalbi göğüs kafesinden çıkacakmışçasına atmaya başladı. Heyecanlanmış mıydı sahiden, yoksa bu seneler önce çıktığı yolun hazin sonu muydu pek emin değildi. Var gücüyle yürümeye devam etti.
Her şey bitmişti, ve aslında her şey yeni başlıyordu.
0 notes
bitmeyenkaoslar · 8 months ago
Note
benim her seyi kafama göre uydurus sekli
i want to kill you
are you flirting with me
16K notes · View notes
cinnetveraks · 5 years ago
Note
Merhaba gunesedogru! Bloğum yeni sayılır acaba blog önerebilir misin? Teşekkürler... günaydın, iyi günler, iyi geceler.
merhabalar
@deovrah @d3vrim @gizilguc @eylulmao @skuirrel @fleurmia @uyduru @d1manche @lestrangevarisi @sinigami
9 notes · View notes
nesepalamudu · 6 years ago
Note
Zümrâ, mavi en sıcak renktir film hakkında detaylı bir yorum yapar mısın,
aslında yapmıştım bunu. öncelikle filmin orjinal adı la vie d'adèle. yani adèle'in hayatı. ama filmi ingilizce olarak blue is the warmest color olarak göstermişler, biz de mavi en sıcak renktir olarak almışız. zannedersem onun sebebi de, filmin uyarlandığı çizgi romanın adıymış. uyduru olmaması güzel en azından
adında belirtildiği üzere, adéle'in hayatını konu alıyor, lise yıllarından başlayarak. filmin başında hoşlandığı bir çocuğu görüyoruz. beraber yemek yemeye çıkıyorlar, adèle edebiyatla ve kitap okumayla ilgilenen bir kız. öğretmen olmak istiyor. karşısındaki çocuk ömründe kitap bitirmemiş. adèle için "bu kitabı bitireceğim" diye söz veriyor. bu olayların sonrasında adèle bir gün sokakta emma'yı görüyor. emma maskülen, kısa mavi saçlarıyla ilgi çeken birisi. kolu yanındaki kadının omzunda, adèle'in yanından geçerken, emma ve adèle aynı anda dönüp birbirlerine bakıyor, yürüyüp geçtikten sonra bile. bu sahnenin bi yığın gif'i vardı zaten, görmüş olabilirsin. adèle bu bakıştan çok etkileniyor, öyle ki bütün aklı fikri emma oluyor ve hoşlandığı ya da hoşlandığını sandığı erkekten aslında o kadar da hoşlanmadığını keşfediyoruz. bıdı bıdı neden bu kadar çok seks sahnesi var diyenlere cevaben, filmde iki tane detaylı seks sahnesi var. ilki adèle'in başta sözü geçen erkekle, ikincisi emma'yla olan sevişme sahnesi. ben bu ikisinin böyle detaylı gösterilmesini, aradaki farkı da göstermek için olduğunu düşünüyorum. film yakın planlardan çekilmiş ve duygulara odaklı bir film. sana adèle'in hislerini olduğu gibi yansıtma amacı var. ve sen adèle'in ne zaman tatmin olduğunu da görüyorsun aslında. her neyse gidişatı bozdum kaldığım yerden devam edecek olursam, adèle emma'yı aklından atamadığı için, ve artık bi hissi kalmadığına da emin olduğu için, sözü geçen erkekten ayrılma kararı alıyor. sonra, bir gay barda, en yakın arkadaşıyla eğlenirken, çıkan kadınları takip ediyor ve lezbiyenlerin takıldığı bir barda buluyor kendini. bunlar adèle'e oldukça uzak mekanlar, hep yabancı gözlerle etrafa bakışını görüyoruz. tesadüf eseri (?) emma ile karşılaşıyor. emma ile tanışması böyle oluyor.
Tumblr media Tumblr media
sohbetler ediliyor. bir çekim olduğu zaten belli. sonrasında emma'nın adèle'in okul çıkışına geldiği bir sahne var. adèle'in arkadaşlarının iğrenç sorularını da görüyorsun. ya da iğrenç yargılarını. toplumun baskısı ve bakışı diyebiliriz buna. zor durumlar, insanın canını gerçekten sıkan durumlar. böyle giderse filmin tamamını anlatacak gibiyim. filmle ilgili yazdığım bir yorum vardı şimdi onu da rbleyeceğim. daha uzun anlayıp en çarpıcı kısımlarla spoiler vermek istemiyorum -ki yapmadım mı acaba-. filmi izledin mi bilmiyorum. izlersen kafana takılan ve ya burda da ne anlatılıyordu dediğin yer olursa yazabilirsin. izlemediysen ve izlemeli miyim diyorsan buna ben bir şey diyemem çünkü sürekli saçma sapan eleştirilere maruz kalmaktan ben de sıkıldım. hangi filmi izleyeceğine herkes kendi karar versin. kimsenin ne kadar açık görüşlü olduğunu, kimin neye nasıl baktığını tanımadan bilemem. bana da biri önerdi, gidip de kıza vay efendim sen bana nasıl böyle bir şey önerirsin demedim. demem de. kültür ve statü farkları ile ilgili bir filmdi. sevdiğim kadının aşka bakışı filmi özetliyor aslında. aşkın yalnızca ben gördüm ve etkilendim ve çok seviyorum demekle olmadığını, bir entelektüel boyutunun da olduğunu söylemiş, "beraber bir fuara gidemeyeceğim, oturup bi film hakkında, bi kitap hakkında sohbet edemeyeceğim, fikirlerime yeri geldiği zaman karşı çıkıp benimle tartışmayacak biriyle neden birlikte olayım?" diyerek aslında mevzunun çok daha önemli kısımlarına değinmişti. sahiden böyle
27 notes · View notes
graponkagitllari · 6 years ago
Note
Ff verir misin?
@biraksaminkalbi@dostoyevski-defteri@kafamdaenkazlar@lunaandlethe@vielpoesie@halimizdenyanananlar@distopya@ucanzi@uyduru
@hayatindoruklarinda@shaireni@hayalkapani@guvercinkka@icferyatlarim@labirenttenkafalar@sekraver@sayerusen@kagittangokyuzu@sonadidekalem@g-reyfurt@kemirilenzihinler@surrealbiri@sabuncutyler@birdelininbavulu@skarwo@yokoluyorum@thefatale@yeuxembues@siyahaasikbayan@bulutlarigecerken@hayatindoruklarinda@siyahtankoyu@guzyazi@gecenintenhasi@tasikardi@durmadanakankan@kafamdakilersusmuyor@kalbimacidi@ruberuh
43 notes · View notes
whycantihaveyouu · 8 years ago
Note
2-3 blog önerini alırım
@tanriylaicilensarap@uyduru@grungeis--dead@sonsuzyalinlik
1 note · View note
bakkaldasoylesi · 8 years ago
Text
OĞLUM O KAN IN YAZISI
Eveeet demek ki değisim zamanı gelmiş herşeyin bi zamani var Allah tarafindan... 2 senedir kafam da olan yenilik, cağa ayak uydurus, değisim yada adi neyse daha bi cok sey denilebilir aslinda ve o buyuk değisim sonunda geldi çatti ☄1984'den beri faaliyette olan Babam ZAHIT UZUN önderliginde kurulan ve yillardir aksamaksizin isletilen ASLI GIDA SAN.TIC.LTD.STI ve son 5 yilin NISANTASI BAKKALI & CAFE'si artik yok🙁😞 Hem huzunluyuz hem de bi o kadar mutluyuz, Cunku artik yolumuza anlasmaya vardigimiz MOC- MINISTRY OF COFFEE olarak devam edecegiz kismetse...Ben ve Babam yine dogdugum sokakta ve mekanda olacagiz, artik yeni nesil bir isletme olan 3. Nesil Kahve akimi ile karsinizda olucam...3. Nesil kahve'nin oncusu MOC ile yola cikmak ise ayri bi heyecan ve gurur...Hayirlisi olur insallah kismet boyleymis...Artik hepini kahveyee bekliyorm yaklasik 1 ay sonra ☕🤗☕ Acilis tarihini sizlerle paylasicam kisa zamanda hepinizi seviyorm...😘🙏🏼😘✨☕✨☕✨☕✨ALLAH UTANDIRMASIN İNŞALLAH
#l
0 notes
zaruret · 8 years ago
Text
“ ‘insan bir düşü sevebilir mi?’ diye sordu. 'evet,’ dedim hiç düşünmeden, 'bence zaten en çok onu sevebilir, bir düşü…’ ” -başucumda müzik, kürşat başar.
düş müsün en sevgili, yoksa cihanda bir us musun? gerçek misin, uyduru musun? günler geçti, suya yazılan bir roman gibi geçti gitti günler. ne çok özledim seni. ne çok düşündüm, ne çok şüphe ettim kendimden, aklım fikrimden. yarın olacak, yarın güzel şeyler olacak. güzel şeyler.
0 notes
eyvahblues · 6 years ago
Text
dünya, soluk mavi bir lunaparktır. ben, bir bulmacadır. zaman, şimdinin mücadelesidir. uzay, gelecek zamanın geçmişine dokunur. kalp, bir prizmadır. güneş, ışığını kalpten saçar. renkler, bedene sorgusuz yayılır. umut etmek, köle ölmektir. bulutlar, köleliğin festivalidir. yıldızlar, umudun virgülleridir. monotonluk, oturduğu yerden gökyüzünde süzülebilen insanlar yaratır. gökkuşakları, grinin ve karanlığın cenazesidirler. ve ne kadar somutlaşırsa dünya, o kadar donuklaşır. gerçek anlamlar, kulağına yargılarını fısıldar. mecaz anlamlar, t��m savaşların başlangıcı gibidir. anılar, her daim göz kapaklarının ardında dans ederler, çoğu insan, anıları, acıları gibi algılar. oysa acılar da dans etmelidir. kırmızı, mavi, beyaz, yeşil, kahverengi, turuncu, mor. her acının bir rengi vardır. bugün, dünün özeti, yarının fragmanıdır. gel gelelim bu hiçbir şeyi değiştirmez. beynimin sağ tarafında patlayan volkanları, sol tarafında harekete geçen ambulansların söndürmeye gücü yetmez. astronotlar, yüzer. balıklar, uçar. kelebekler, uzay boşluğunda yıldızların üzerinde gezinir. göbeğine sarılıp uyumadıkça, dünyanın sonunda yaşadığımı hiçbir zaman hissedemeyecekmişim gibidir.
71 notes · View notes
eyvahblues · 9 years ago
Text
milyonda bir rastlanan bir hastalığa yakalanıp ölmek istediğim günler ile en ufak hastalığa dahi yakalanmadan yaşamı doyasıya tatmak istediğim günler arasında küçük bir uçurum var. işte bu uçurumun kenarında- hırçın bir şekilde çarpan dalgaların kıyıdaki kayaları nasıl yıprattığını izliyorum. en sakin haliyle hiçbir şey olmamış gibi ayakkabıları çıkartıp aşağı atlamak varken- bağcıkları bağlayıp evin yolunu tutuyorum. ne bir hastalık var- ne de doyasıya tattığım bir yaşam. ne bir uçurumun kenarındayım ne de dalgaların içine karışmışım, ölüme gün geçtikçe daha mı fazla alışıyorum yoksa her ölümü hissedişim, yeni bir başlangıç mı oluyor yaşamı doyasıya tatmak adına? bilemiyor- sadece evin yolunu tutuyorum.
392 notes · View notes