Tumgik
#tenimdeki
mcanylm34 · 9 months
Text
❣️ANARŞİST DÜŞÜNCELERLE SEVDİM BEN SENİ❣️
Tenimdeki gözeneklerimi
doldura doldura dökülüyorum sana bu gece
hani diyorum
şiirlerim küfürbazlığımı es geçse
yazdıklarımı değil
hissettiklerimi dökse yüreğimden
içimde biriktirdiğim bütün sancılarım
ateş alsa derinden
zelzele döküntüsü bir yüreğim oldu sayende
gün ışığı işlemez bir tenim
sırf kurumasın son sevişmemizden kalan
sen kokulu terim diye
yanaklarımada dokunmuyorum artık
senli sancılarım ayyukta
sarhoşluğum ondandır
söz dinlemez
asiliğindeki kör bakışım
bir kez
son kez
ölsem gözlerinin derinliğinde
gömsen beni gülüşlerine
ilegal bir düş lekesi gibi
tüm anarşist düşüncelerim şiirlerimdeki isyan
of be sevgili of
hadi gittiğin günü unutta
öp geleceğimden
belki mutlu ceninler peydahlarız yarınlara..!
🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤
Tumblr media
Tumblr media
126 notes · View notes
kimsegibi · 2 months
Text
Tenimdeki morluklar beni rahatsız etmiyor
10 notes · View notes
girifit · 9 months
Text
gece veya gündüz. ay veya güneş. hiçbiri farketmez artık. bu acı bedenimi yuva bellediğinden beri zaman fark edilmez oldu. adımlarım yavaşladı. kalbime giren sancılar arttı. sigaralarım çoğaldı. zihnimde binbir intihar planı. hangisi, hangi gece çıkacak açığa; bilinmez. mumlarım acıma eşlik edercesine yanıyor her saat. çakmaklarımın gazı azalıyor. gözlerim gün içinde kapanır oluyor. ellerim titriyor, kalemi bile tutamaz oluyorum. bazı günler gelip vuruyor beni, tam sırtımdan. her şeyin geçtiğine inandığım saatler yalancı oluyor. ben bir yalana inanıp yine o yalana yenilen oluyorum. bir an gelip vurunca bana. sendeliyorum. düşmem sanırken yeri yuvam belliyorum. o kan gölünü sevmeye başlıyorum. ve beni asıl korkutan bu. kalbimdeki sızı yaşadığımı hissettiriyor bu yüzden benimsiyorum onu. bir anne-çocuk misali bağrıma basıyorum. pürüzlü tenimdeki izlere her dokunduğumda yaşadığımı ve biraz daha eksildiğimi hissediyorum. bazı geceler vuran uykusuzluk bana gündüzü göstermeye yemin etmiş gibi oluyor ve bunu seviyorum. bir tırnağım kırılınca yalnızca onu kesiyorum. diğerlerini değil. ve bu, benim canımı ne kadar yakarsan yak ölmeyeceğimi söylüyor sana. sağ elimin işaret ve baş parmağıyla sol elimin yüzük parmağına dokunduğum an ölecek gibi oluyorum. ruhumun benden alınıyor gibi hissettiğim her an yaptığım bir hareket bu. kanayana dek parçalıyor tırnaklarım parmak ucumu. bir acı değil bu. bir his. kanıtı yok ama içimde eksilttiği şeyler çok. şimdi sigaram yanıyor parmaklarımın arasında. ellerimde bir titreyiş, ruhumda bir yıkım. yalnızlığı üzerime bir hırka misali giymişim. şimdi, sigaram bitiyor. hoşçakal.
45 notes · View notes
queenofsex · 6 months
Text
Sevişmek seninle, doyumsuzluk arzu haz şehvet tenindeki yangın tenimdeki ateş...
17 notes · View notes
ahuveran · 1 year
Text
tenimdeki izlerini yenile.
28 notes · View notes
しゅうまつがやってくる! / Hafta Sonu Geliyor! - Türkçe Çeviri
Shuumatsu ga Yatte Kuru!
Orijinal - Çevirili video
Sasakure.uk (ささくれUK) feat. Kagamine Rin 鏡音リン
Tumblr media
国のエラい人こぞって机とにらめっこ
Ülkenin büyük insanları masalarına bakıyor.
何も進展(かわら)ないよ
Hiçbir şeyi değiştirmiyorlar.
知ってる現実(こと)だけ知らんぷり
Sadece gerçek olduğunu biliyorlar.
偶然だね、とウソをついて
Bugün de sokağın köşesinde, bunun bir tesadüf olduğunu söylersem yalan olurdu.
きみのひだり キープ
Soluna doğru saklıyorum.
5分と笑顔が宝物
5 dakika süren mutlu gülümseyişin hazinemdir.
“世界が”どうなっちゃうとか
“Dünya”ya neler olacak diye düşünsem
全然実感わかないよ
Hiç nasıl hissederim bilemiyorum.
ただ君との距離が今、肌と両手に伝わる
Yine de senin yanındayken ellerim ve tenimdeki his
幸 福 感
beni mutlu ediyor.
終末がやってくる!
Son geliyor!
そんなこと別に 興味ないんだ
Bu tür şeyler beni ilgilendirmiyor.
週末がやってくる!
Hafta sonu geliyor!
今度こそ想い 伝えなくちゃ
Bu kez, duygularımı iletmeliyim.
世紀末の大予言も
Yüzyılın sonundaki büyük son kehanetleri
オオハズレ 人類ビックリです
yanlış çıktı ve insanlık bu duruma şok oldu.
シュウマツロンだって きっと
Bunlar SON hakkındaki tartışmalar tabi ki.
宇宙人?かなにかのイタズラでしょ?
Uzaylılar mı? Şaka yapıyor olmalısın?
国のエラい人こぞって机とにらめっこ
Ülkenin büyük insanları masalarına bakıyor.
何も進展(かわら)ないよ
Hiçbir şeyi değiştirmiyorlar.
知ってる現実(こと)だけ知らんぷり
Sadece gerçek olduğunu biliyorlar.
君は 突然さ
Sen, ani bir şekilde
『遠く』に行ってしまったんだ
『Uzaklara』 gittin.
大人たちのヒトコトで
Yetişkinlerin söyledikleri şeyler
幸福論なんてチリ紙で
kalan umudumu kağıt gibi parçaladı.
“世界が”なんて知らないよ
Daha "Dünya" nedir bilmiyorum.
「戦争?」「天災?」知らないよ
「Savaş?」mı「doğal nedenler?」mi bilmiyorum.
ただ君との距離が今、肌と両手に伝わる
Yine de senden uzakta olunca ellerim ve tenimdeki his
喪 失 感
Seni kaybetmiş gibiyim.
終末がやってくる!
Son geliyor!
そんなことホント 興味なかった
Bu tür şeyler beni ilgilendirmiyor.
週末がやってくる!
Hafta sonu geliyor!
どうしよう気持ち 伝えなかった
Ne yapmalıyım, nasıl hissettiğimi sana söyleyemedim.
抑えきれない想い
Bastıramadığım duygularımı
願い 夢 うたをつめこんだ
Dileklerimi, hayallerimi, şarkılara boğdum.
✉(てがみ) 一つじゃ足りないの
Bir tek MEKTUP yeterli olmayacak.
どれだけ書いても 伝わんないんだ もう
Ne kadar yazmış olsam da artık sana anlatamayacağım.
両手じゅう想いのピース
Ellerimde tuttuğum, hislerimin parçaları
『送る相手?』知らないよ
『Gönderilecek kişi kim?』Bilmiyorum.
それならば いっそのこと
Eğer öyleyse yapılacak en iyi şey
世界中にばらまいてしまおうか?
Onları Dünya'ya mı yaysam acaba?
しゅうまつがやってくる!
Hafta sonu geliyor!
愛のうた ひとつ いかがですか
Bir aşk şarkısı nasıl olmalıdır acaba
どこかのだれかがちょっとでも
Bir yerde, birisine küçük bir
笑顔になれるよな 世界なら
tebessüm getirebilmeyi sağlayabilirsem bu dünyada.
終末がやってくる!
Son geliyor!
君はもうやってこないのにな
Sen artık geri gelemeyeceksin.
週末がやってくる!
Hafta sonu geliyor!
君はもうやってこないのにな
Sen artık geri gelemeyeceksin.
終末がやってきても
Son geliyor olsa bile
もう二度とこないで 大嫌い
(Senin) Bir daha gelmiyor olmana nefret ediyorum.
週末がやってきても
Hafta sonu gelse bile
もう二度とこない だれかの笑顔
Bir daha kimsenin gülümsemesi gelmeyecek.
しゅうまつがやってくる...
Hafta Sonu geliyor…
しゅうまつがやってくる...
Hafta Sonu geliyor…
しゅうまつがやってくる...
Hafta Sonu geliyor…
しゅうまつがやってくる...
Hafta Sonu geliyor…
終末(Son) ile 週末(Hafta Sonu) kelimelerinin okunuşu shuumatsu olduğundan kelime oyunu yapılmıştır.
Şarkının sonundaki mektupta きみときみの あいするひとへ yazılıdır.
“Sen ve Değer verdiğin(Sevdiğin) kişiye...”
Vocaloid'ler Felaket Gününü Düşünürler mi? isimli seriden.
İlgili şarkılar(Türkçe çevirili videoları ile birlikte):
*Merhaba, Gezegen.
16bit SavaşlarımıZ (Bu videodaki çocuğun bakış açısından.) Orijinali
↑ Çeviri @translations-of-alexandra tarafından yapılmıştır.
Son düzenlenme tarihi 23 Mayıs 2024.
2 notes · View notes
fedaedildiler · 1 month
Text
Ne istediğimi bilseydim bir de, çok kez gördüğüm yabancı kapı. Çok kez önünden geçtim, parçalara ayrıldık. Menteşelerinin arasına sıkışmış parmaklarım. Saçım alnıma yapışmış. Çok kez tıklattım ürkekçe, bazen öyle bir boşlukla araladım. Süründüm önünde bazı geceler. Nefesin tenimdeki bulutlara bir ilk oldu, defalarca. Yağmura bak, yağdı yağacak.
Hoş, uzun zamandır hiçbir kapı sesi heyecanlandırmıyor kaskatı kesilmiş kanımı.
Olabildiğine uzak, olabildiğine yabancı.
Bu havalarda gıcırdıyor yollarım, eklem boğumlarımdan dirseklerime dek. İnce ve köşeli iri daireler zinciri.
Ne istediğimi bilseydim keşke, şimdi ilk yabancısın bu katta
Kat 34.
defalarca ilksin.
Çok ilk oldu senden önce de. İlkler sonlarla birlikte sonsuza dek, keder içinde
İyi geceler. Gözlerime dokunamayacak kadar yorgunum.
3 notes · View notes
1-ruhubozuk · 1 year
Text
bayım, dokunmayın bana soğuktur tenim. bu sıcaklıkta tenimdeki soğukluğu esen rüzgara yükleyeceksiniz lakin 5 dakka sonra anlayacaksınız. ruj sürmeyi sevmez niye sürmüş de yatmış diye geçireceksiniz, dokununca anlayacaksınız. ben kaçmadım bayım, ölümü anlayamaz kaldıramayanlar. şimdi bayım, çekin elinizi elimden, son kez öpün beni, boynuma koyun elinizi. ağlamayın, gözyaşınız geri getirebilir ruhumu. bırakın öylece çürümeye, gömülmek istemiyorum ben.
9 notes · View notes
karaca431 · 1 year
Text
Tumblr media
Hazzım ile dolu kısık nefeslerinin adımı sayıklayan inleyen nağmelerinde doymalı ruhum müziğe..
Hoyrat şehvetimin işgali altında haz ile bir keman gibi kıvrılırken alevlenen bedenin
tatlı doyumsuz bir melodiyle dönüşmeli teninin ateşinde eriyen tenimdeki terimden göğsündeki yangına düşen her damla... öyleki her sevişmemiz dönüşmeli eşsiz yeni bir besteye
Ve hergece odamızın duvarlarında yankılanmalı bu eşsiz bu haz dolu şarkılar..
~ BadWolf ~
2 notes · View notes
san4rt · 2 years
Text
Bugün seni mi anlatayım, tenimdeki nefesini mi?
10 notes · View notes
06chrome06 · 2 years
Text
Tumblr media
Gidersen,
Başlar içimdeki ülkede ayaklanmalar
Yüreğim
Özledikçe büyüyen aşkına örgütlenir
Her şehrimde seni yaşar kurtarılmış bölgem
Sokaklarıma taşır her gün adaletsiz bir düzene karşı yapılan eylemler
Meydanlarım, anıtlarım zamana haykırır
Kederim grev çadırları kurar
Sana akmak isteyen sesim ölüm orucunda
Şekerli suya konuşur sustuklarını yalnızca
Gidersen
Sana hediye ettiğim türküler izinsiz yürüyüşe geçer
Şiirim her dizesine pankart açar
Sazım tellerini boykot eder
Savunmam yapılır konuşmalarda
Dağıtılan bildirilerde
Gizli adreslerde
Bodrum katlarında yapılan toplantılarda
Eleştiri üzerine eleştiri alır
Özeleştirimi bir tek sana yaparım
Gidersen
Yaz, kış her mevsim sonbahar olur
Hani hangi yaprak düşse içinin titrediği
Hani dallar kırgın
Gökyüzü içli mi içli
Dokunsan ağlayacak
Aylardan Eylül ya hani...
Hüzün bulutları gözlerimde
Sonra yağmurlar yağar yetim yüreğime
Bir sabah
Mitinglerde buluşur içimdeki binler
Binler bir olur
Bir ben,
Ben sen
Ansızın
Gaz bombaları atılır içime
Genzim yanar, kirpiklerimi yakar
Avuçlarımdan nefes diye içime çekerim seni
Çatışmalar başlar alanlarda
Sol yanım çaresizce vuruşur sağımla
Mantığım ruhumla
Taşlar sopalar fırlar her yana...
Saçından sürüklenir sevdam
Dizleri kanar
Kaşı patlar
Sert yumruklar oturur yüzüne,
Acımasız coplar kırılır belinde...
Göğsüme
Tam da senin olduğun yere
Tazyikli suyu yerim olanca hızıyla
Yığılır kalırım öylesine bir duvar kenarına
Dilimde çiğliğini beklemekte olan sloganımla...
Anlayacağın sevgili
Gidersen içimdeki ülke olağanüstü hal durumda
O gün
Bir ilkbahar sabahı gibi önce ortalık sanki
Sonra kus seslerinin, yaprak salınışlarının, güneş parıltısının
Üzerinde ağır ve yorgun panzerler...
Tanklar arka sokaklarımdan geçer
Baslar akşamüstü caddelerde jandarmaların gece devriyesi...
Bir cinayet olurum 'faili meçhul' denilen
Örtmeye çalışır koca bir kaldırım taşına tutuşturulan eski bir gazete sayfası
Tenimdeki yalnızlığın kurşun izlerini
Parçalanmış, delik deşik hayallerimi
Kaskatı kesilirim gecenin ayazında
Ay ışığında
Gazete altında sıcacık kanım çekilir buz gibi asfalta
Teşhis ettiklerinde cesedimi
'Dudakları ve elleri morardı önce' diye geçer otopsi raporunda
Şafağın ilk ışığıyla
İlk olarak ulusal televizyonlardan bildirir
Üç cuntacı donuk bir ifadeyle haberi
Ya da radyodan çıkan o ürkütücü sesleri...
Gidersen
İçimdeki bu karanlık ülkeden
Sana, sesine doğru uçarım usulca rengarenk kelebekler gibi...
Sokağa çıkma yasağını delerim uğruna sevgili
Taşırım narin kanatlarıma taktiğim özlemimi
Özledikçe büyüyen sevgimi
Nerde olursan ol
Ben yine de bulurum seni...
Bir günlük ömrüm sana yetişmez
Issiz caddelerde
İki kırık kelebek kanadı olursa eğer
Bil ki benim
Kelebekler uzun yaşayamaz ki...
Unutma
Gidersen bir 'Eylül' sabahıymış gibi darbe iner yüreğime
Ve yarım kalır devrimim sevgili...
Leyla Kaygun
Görsel /Djamila Bouhired(Cemile)
3 notes · View notes
kral-adam-58 · 2 years
Text
Çölde kavrulsam susuzluktan,
Istemem bir pınar...
Yeter bana dudaklarındaki bir damla nem..
Buzulların üstünde iliklerime kadar donsam,
Istemem bir ışıltı güneş...
Teninin tenimdeki sıcaklığı yeter..
Bu ömrün son bulacak olsa bu gece,
Serilse ayağıma cenneti istemem..
Gözlerim gözlerinde nefesim nefesinde dudağımdaki son hece adın,
Kollarında can vereyim de isterse düşeyim cehennemin en dibine...
3 notes · View notes
hatirla-gecmiszaman · 11 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Seks.
Uyumumuza kar kalan.
Tutku.
Savaşları sonlandıran.
Sinir.
Bizi birimize bağlayan.
İnat.
Kalplerimizi baskılayan.
Sessizlik.
Bağları çözüp düğümleyen.
-"Manaz?"
-"Bizi birbirimize çeken ne?" yine soruyu kendin sormuşsun gibi benden cevap bekleyen sessizlik.
-"Kavga." içimde korkuyla yinelenen düşüncelere yabancı olmasamda tedirginliğim beni yutkunmaya itti. "Her kavga ettiğimizde ya da anlaşamadığımızda sevişemeyiz. Bilmiyorum belki sana çok mantıksız ve komik gelecek." eliyle önüme bile gelmemiş tutamları narince okşayarak önümden uzaklaştırdı. "Bu hiçbir şeyi çözmüyor, bir dahaki sefere yine orta yolu bulmak yerine kendimizi bir kavganın içinde buluyoruz."
İçimizdeki korkuyu insan olarak bir yerde belkide bir şekilde aşmamız gerektiğini biliyorum. İnsan duyguları, hayatta zihni en çok yoran şey; düşüncelerimizin başını oluşturanda elbette bu oluyor. Kendime bir şekilde nasihat verdiklerim beni yine karşısında nasihat verir gibi sınava sokuyor. Korkuları yaşayarak kavrulmam gerek, çünkü bu hep böyle oldu.
Sadece bu sefer beni hiçbir şey yorsun istemiyorum, korkularımı aklımda çözeyim ve bu bana yetsin istiyorum. Aramızdakilerin özel ve kıymetli olduğunu hissetmek beni bu yorgunlukta çekinceli kılıyor. Onunda böyle hissettiğini bilmek istiyorum, kavgalarımızın en temeli de buna yatıyor. Ben koruma duygusuyla yola çıkıyorum, O savunma.
Yetemiyoruz birbirimize, bu bazen birbirimize bağlanamadığımızı da hissettiriyor. Biliyorum bağlanmak; en çokta benim için imkansız, en çok benim gibi biri için zordur. Ben sokakta büyümüş bir yaşamım, önüme bir şeyin sunulması ya da sadece benim olması diye bir durum olmadı. Ya da benim için birinin sonsuz güveni olamam. Bununda farkındayım ama diyorum ya işte korkularımın benden istedikleri aşılamayacak koşullarda oldu ve bu beni, yani bizi, incitmekten ya da basite indirgemekten başka bir şey olmuyor.
Duygularla yaşamak saçma biliyorum ancak kaçındığımız duyguların bizim zihnimizde bir yönetimi olması. Sanki bu bir acizlikmiş gibi. Evet ben bazı duyguları en sonki duygusal ilişkimde aştım. Birinin ya da herhangi bir durumun beni darmaduman etmesi gibi bir olay yaşanmayacağını biliyorum. Çünkü buna izin vermem. Ama Manaz'da çözülemeyen konumuzda zaten bu ben onun için, aklında, anlayamadığım bir şekilde en sessiz taraftayım. Evet bazen bu benimde işime yarıyor, ilk zamanlar Manaz'ı sadece sükutta boğulacağım bir liman olarak görüyordum. Ama bu hisleri ya da sevişmeleri bir dinlenme limanı diyerek basite indirgeyemem: istemiyorum.
-"Bana cevap vermen lazım, sana bir soru sordum. Bu diğerleri gibi bir soru değil, anlıyor musun? Sustuğunda aklımda bu kez kendim soruyu cevaplayamıyorum." az önce tenimdeki sakinliği aklımdaki düşünceler bozmuştu. Telaşa kapılan kalbim yataktaki adamdan üstün olmak ister gibi teninin tenime değen her noktasında nabzını belli ediyordu. " Bu sefer cevabına gerçekten ihtiyacım var. Lütfen." içimde geçirdiği o hareretli dakikalardan beri sesini duyamamıştım. Sessizliğe gömdü her zamanki gibi kendini, en çok da beni.
-"Bak ben bilmiyorum, ben eksiğim ya da yoksulum. İnsan ilişkileri vs ne dersen de ben; sen ya da dışardaki bir başkası gibi büyümedim. Ben büyütülmedim Manaz. Ben savruldum. Benden hep bir şey istendi ve ben yaptım. Şimdi bana söyle benden ne istiyorsun eğer istediğin her zaman bana yapılan müameleyle devam etmekse, diğer herkes gibi olmaksa bana söyle?" ben konuşurken sessizce beni dinler gibi gözlerime uzun uzun baktı. Bir cevap yoktu yinede ona fısıldayarak konuşuyordum. Onun yüksek sesle söylenen her kelimede kifayetsizlik olduğunu düşündüğünden, o beni duyardı zaten.
Bir keresinde Sansar'ın bütün gece boyunca sessizce koltukta oturup gözlerini tek bir noktada toplayarak oturduğunu hatırlıyorum. Eve geç gelmiştim ve onu farkettiğimde dolaptan bir bira alıp karşısına oturmuştum. Zaten uykusuzlukla savaşan bedenimin mağlup olmadığı bir gündü bu yüzden sabaha kadar sessizce oturmuştuk. Birkaç saat sonra Yaren'in odadan çıkıp kapıya yaslanarak o da aynı Samet'in yüzündeki ifadeyle bize kısa bir bakış atarak geri odaya dönmüştü fakat Samet sabah oturduğu yerden kalkana kadar hiç konuşmamıştı. O gün bende ikisine hiçbir şey sormamıştım genelde evdeki konu bana gelene kadar ben pek meraklı olmazdım, ilgimi de çekmezdi. Bu hiç bana gelmediğinden nedenini bilmemiştim, şimdi sadece kendimi o çıkmazda ben görüyordum. Ardımdan kapıya yaslanan bir Manaz yoktu.
Ellerimi yavaşça omuzlarında desteklerken kendimi üstüne iyice yaslayarak çenemi göğüsüne yaslayarak saç tutamlarına uzandım. Minik bir dokunuşuma kalmadan hemen gözlerini rahatça kapattı, saçlarıyla oynamaya başladım. Bazen bir elimi çenesine sarıp minik yuvarlaklar çizerek yüzündeki her miniği seyrettim. Bu gerçekten huzur veren bir mutluluk veriyordu.
-"Seks mi? Tenimiz uyuyor diye mi buluşuyoruz. Ya da seviştiğimizde rahatlayabildiğin için mi? Alınmam gerçekten söyleyebilirsin." sessizlik.
Çenesinde gezinen elimi yavaşça göğüsünde sürerek ikimizin arasından kasıklarına kadar sürdüm, yüzünde tek bir hareketlenme olmadı fakat yutkundu. İkimizin arasında rahat bir pozisyonda ona ağırlığımı vermeden ellerimi onunkine önce narin bir okşamayla sardım. Bunu bugün yapmamayı planlıyordum, tırnaklarım uzamıştı ve canını acıtma ihtimalinden korkuyordum. Fakat canı yanarsa benim canım zaten yandığıyla kalmazdı. Elimin içinde savrulan hareketlerle okşarken oldukça sakin başlayarak yavaş yavaş hızlandım. Elimdeki erekte olmaya hazırlanırken karnımda alevlenen his ile kasıklarımda sürtünme isteği oluşuyordu.
Yüzümü onun göğüsünden kaldırarak yüzünü görebileceğim bir hizada izlemeye başladığımda kaşlarını yavaşça kıstı. Hareketlerim hızlandıkça ister istemez yavaşça kendimi kasıklarındaki damarlarına sürtmeye başlamıştım.Ellerini hızla kalçama sararak ona daha sert sürtünmem için baskılamak ve üzerinden kaldırmak arasında tuttu. Ardı ardına çenesini tavana kaldırarak yutkundu ardından dudaklarından minik bir inleme kaçtı.
-"Yapma." fısıltısıyla hareketlerim aniden dondu. Hala gözleri kapalıyken sessiz fısıltısı içimde yüzüme haykırılmış bir cevaptı. Aklımdaki kovulan her dokunuşu sadece yüzüme yerleştirdiğim donukluğa bırakmadan hızla yataktan kalkıp hiçbir şey düşünmeden çırılçıplak binadan çıktım. Hava yağmayan kardan ayazlara sarılmış, beni sarsmak istemişti. Uzun zamandır merak ettiğim bir hismiş gibi göğüsümde bir ağırlık boğazımda bir düğüm ve burunumda canımı yakan bir sızı vardı. Ağlamak istiyordum fakat ağlamak bana yasaklanmıştı; içimde beni bastıran duyguyla yavaşça yürürken bir anda duraksayarak kendimi yere çekip boğazımdan geçmesini istediğim acıyla çığlığımı savurdum.
Kendimi durdurmak istediğim bir eşikte değildim fakat boğazım yırtılana kadar attığımın çığlıkların bir önemi yoktu. Kendimi perişan hissediyordum, canım olan her şeye yanıyordu, konu sadece bu değildi. Artık ben hiçbir şeye çare olmak ya da hiçbir soruna göğüs germek istemiyordum. Hiçbir şey çözülmüyorken en azından içimdekileri çözebilirim sandım. Manaz ile çözülemeyen bir şey olamaz sanırdım fakat en büyük sorun bizmiş gibiydi.
-"TAMAM. DUYDUNUZ MU TAMAM."
Bedenim titremekten kendini dik tutamaz hale geldiğinde binaya girmeden depodaki masadan anahtarı alarak arabanın içine girdim. Yanımda telefonum bile olmadığından elimi torpidoya atıp bodrumda yaşarken çaldığımız ve hala evde masada süs gibi duran telsizi, arabayı yola sürerken çalıştırdım. İlk başta telsizden anlamsız sesler gelirken bir elimle direksiyonu tutarken diğeriyle anlamsızca ayarlarıyla oynamaya ve frekansı düzenlemeye çalıştım. Sesler düzenli bir boyuta geldiğinde arabayı çalıştırırken açtığım ısıtıcıya şükrederek boğazımı temizleyerek kısık sesimle "Sansar" dedim.
Anayola gelmeden aracı boş yolda bir kenarda durdurarak dörtlüleri yakıp kapıları kitledim. Neredeyse bir yarım saat boyunca telsizden birinin ses vermesi için çabalarken arabada üstüme giyebileceğim bir şey aradım fakat sadece büyük kartonlar ve çokta büyük olmayan bir atkı vardı. Yarım saatin sonunda Berat'ın "Gece?" diye dalgalanan sesi yankılandı.
-"Yardıma ihtiyacım var, kıyafet lazım. Sansara söylersen nereye getireceğini bilir acil lazım. Duyuyor musun beni? Acil!" onaylayan bir ses duyduğumda telsizi yan koltuğa atarak başımı koltuğa yaslayarak yolun ilerisindeki sessizliği izledim.
Çok yorulmuştum. Kendimde çabaladığım her şeyin üzerime yıkıldığını bilme hissiydi. Artık yorulmuştum.
Manazın en başından bir sessizlik olduğunu biliyordum, genelde o konuşmayı sevmezdi ben de dinlemeyi. Çünkü insanlar kelimelerin değerlerini kaybedecek kadar çok kullanıyorlardı ki söyledikleri her cümle artık anlamı olmayan bir yüktü. Fakat bugün fark etmiştim ki o yükü sessizliğe gömülünce de çekiyormuşuz.
Yüzümü aynı o gün Sansar'ın yaptığı gibi uzun uzun boş yolda tuttum. Kendimde bulmaya çalıştığım bir cevap vardı ve ben o soruyu kendim sormuştum; cevabı da elbette bilmeliydim. Ama yoktu, o cevap benim aklımda bir yerlerde yoktu.
Üşümeye başlayan bedenime sığınak arayarak ellerimle bacaklarımı kucağıma çekerek sardım. göğüslerimin uçları sivrileşmiş kıllarım bedenime batıyordu. Hissizleşmişimde bedenim yeniden beni ayağa kaldırmak istiyor gibiydi. Bir elimi gözümün önünde minik parmak hareketleriyle çevirirken gözlerim ellerimde gezinirken aklım bambaşka bir olayın içine sürüklenmişti.
Başak, Ufuk'a hiçbir zaman ulaşamamıştı; hep çocuklukta kalan bir oyunu sürdürdüklerini zannediyordu. O da böyle zamanlarda Ufuk'tan çok uzak kendinden nefret ediyor muydu? Bu kadar bilinmezlik büyürken canımızı yaktığı için hüngür hüngür ağlamak istemiş miydi?
Soğuğun etkisiyle sarındığım koltukta beni düşüncelerden sıçratan camı tıklatılan parmakların sahibiydi.
Kendimden nefret etmek mi? Kendimden nefret etmeyi çok önceden bırakmıştım fakat aklıma yeniden bunu üşüştüren şeyin içimi burkması tekrarlanabilecek bir çığlıktı. Kendimden nefret etmeye başlamışım Asya, yeniden. Bir arpa boy kat edememişim oysaki. Özür dilerim, çok özür dilerim.
1 note · View note
cermillatter · 1 year
Text
Öylesine kalmışım ki çaresiz
hava güneşli ama buz tutmuş içim
Parmaklarımı hissetmemeye başladığımdaysa
Alaycı bir ifadeyle geçip gitmişsin yanımdan
kalmışım yaz ortasında yalnızlık ayazında
hiçbir ateş ısıtamaz artık beni
güneşe sarılsam çözünmez tenimdeki buz kesiklerinin izleri
0 notes
Text
Onun hayatımdaki yeri ise çok acıyan bir yaranın tenimdeki yeri gibiydi. Acısı ve kendisi geçse bile izi hep benimle kalırdı..
1 note · View note
Text
Her zaman kendini başka kelimelerle anlatabilirsin; çünkü sen kendi hikayenin anlatıcısın. Ama bazen bir şarkıda dökülür kelimeler ve o dün yarın olur;bazen de dün geçmiş ya da bugün olur.
Benim hikayemde bu geceye üşümeye direnmiş bir kadının hikayesiydi silinen. Evine vaktinden önce gelmiş, bir yanında evcilleştiremediği çocuk, bir yanında hayallerinden güzel kız çocuğu doğurmayacağım diye dilinden düşmüş fakat gece boynu düşmesin diye kolunu yollarda düşürmüş.. .
İki üç gündür dudaklarım kuruyor, ateşim yok içten içe yanıyorum. Donarak uyanıyorum gecenin beşinde. Pencereyi kapatıyorum incecik bir çarşafa sarılıyorum regli dönemim gibi.
Tenim ateş ve ruhum buz, hayır titremiyorum. Özlediğim çilek kokusuna kalkıp, bir kadeh. Ördüğüm duvarlar ve ardındakilere bir kadeh.
Gözüme batan dikişe, tenimdeki yanlış dağlanmış izine ve geceden gündüze...
1 note · View note