#sınıf arkadaşlarımı çok özledim
Explore tagged Tumblr posts
Text
en sevdiğiniz lakabınız ne benimki mıncıro
#muhammedle aynı sınıfta olmak tam bş eziyetti ama#her teneffüs kalemleri başkalarının sıralarından topluyordum#sürekli dayak yiyodum#10.sınıfı özledim#a zaman ki arkadaş grubumuz mükemmeldi#şimdi hepimiz ayrı yerlerdeyiz#bazılarımız küs#bazılarımız kavgalı#uzun süredir görüşmedik#çocuklar çok özledim sizi#ben miniğim ve çubuk krakerler teneffüse çıkmayı#öğlen yemek yemeyi#kızlarla bilgi aktarımı yapmayı#yasoyla otobüs sohbetlerimizi#sınıf arkadaşlarımı çok özledim#serpille ettiğimiz sohbetler#mahmutla kitaplar hakkında konuşmayı kütüphaneyi düzenlemeyi çok özledim#şu sıralar o kadar asosyalim ki#alışamadım buna
4 notes
·
View notes
Text
Çok özledim ...
Erzurum Atatürk Üniversitesi'ndeki İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü öğrencisi olan sınıf arkadaşlarımı çok mu çok özledim ...
Bir gün tekrardan buluşmamız dileğiyle canlarım ♥️...
0 notes
Text
Ne kadar zamandır buralarda değilim bilmiyorum. Geçen onca zamanın içinde çok kez dönmek istedim ama her seferinde engel oldum kendime. İyi yazamamaktan, hep aynı şeyleri anlatmaktan, bırak bir adımı bir milim bile öteye gidememekten korktuğum için dönmedim. Artık bambaşka korkuların sahibiyim ve içlerinden en az birini yenmek istedim. Geri geldim.
Sevdiğim blogları burada değilken de okumaya devam ettim. Yine de burada olmayı, okuyup yorum yapmayı, anlatmayı, kısacık bir an da olsa sizlerle konuşmayı çok özledim.
Çok güzel zamanlar da oldu, çok kötü ve zor zamanlar da oldu. Hayatım herkesin hayatı gibiydi ama yine de biricikti. Ben, her şeyi ve her duyguyu dibine kadar yaşamayı kendime vazife bilmişim gibi yaşadım. Eskiden olsa ağlayamazdım, üzülünce ağlamayı öğrendim. Pamuk anneannemi kaybettim. Bir daha kimsenin Sarı Civcivi olmadım. Son yaptığımız sohbeti, birlikte ağlayarak ve dua ederek uyuduğumuz geceyi hiç unutmadım. Hiç anlaşamadığımızı ve artık birbirimizi sevmediğimizi düşünürken aslında ne kadar çok sevdiğimizi fark etmemiz zamanımızı aldı ama o kadar geçti ki artık hiçbir işe yaramadı. İnsanın ve varlığının değerini anlamayı öğrendim.
Ailemle birbirimize daha çok kenetlendik. Herkes gibi hayatı eve sığdırmaya çalıştık. Hayatın bir evden çok daha fazlası olduğunu, yaşam ile hayatın apayrı şeyler olduğunu evdeyken iyice fark ettim. Araba sürmeyi öğrendim, ehliyetimi aldım. Sonra dikiş makinesi edindim. Evvelden hayalini kurduğum dikişi öğrenmeye başladım. Hala profesyonel değilim ama bir gün daha iyi dikeceğim.
Çok güzel insanlar kazandım, çok güzel bir insanı kaybettim. Kaybettim demek doğru olmaz aslında. Çünkü yollarımızı ayırmaya ben karar verdim. Benim onu sevdiğim şekilde onun beni sevmediğini fark etmek kalbimi kırdı ve bunu kaldıramayacağım için hayatımdan çıkarmanın daha doğru olacağını düşündüm. Yanılmışım. Bunu ona söylemedim. Hayatından çıkarmakla kalbinden çıkarmak çok farklı şeylermiş meğer. Ben onu kalbimde taşımaya devam ettim. Onu da çok özledim. Ona söyleyemeyince size söyledim.
Ve atandım! İki yıldır atanmak için onca çabamdan sonra nihayet atandım. Öğrendiğim ilk gün çok sevindim ama sonrasında ailemden ayrılacağım için hep üzüldüm. Ayrılmak, sürekli gitmenin hayalini kurarken bu hayali gerçekleştirmek hiç kolay olmadı. Asla tahmin ettiğim gibi değildi. Ama sonunda bunun da üstesinden geldim.
Atandığım şehirde, başta tanıdığım birinin evine yerleştim. Hem şehre hem de ayaklarımın üstünde durabilmeye alışmak istedim ama ev arkadaşım biriyle yaşamaya alışamayınca birçok kişi için küçük olan ama benim için çok büyük olan bir adım attım: Yanımda biri olmadan taşındım. Yeni evime, odama, evin düzenine ve ev arkadaşlarıma alışmak daha kolay oldu. Ev arkadaşlarımı çok sevdim, bir sürü güzel anı biriktirmeye başladım.
Mesleğime ve öğrencilerime duyduğum sevgi ruhuma ve bedenime şifa oldu. Köy öğretmeni olduğum için hafta içi her gün okula gidiyorum. Sınıfım birleştirilmiş sınıf, uygulaması derste öğrendiğimiz gibi olmuyor. Zaman, benim için de çocuklar için de çok hızlı geçiyor.
Bu şehre daha çabuk alışmak ve sosyal çevremi genişletebilmek için erbane kursuna yazılmıştım. İki haftadır gidiyorum. Yavaş yavaş bir müzik aletini çalmayı öğreniyorum ve bu çok hoşuma gidiyor. Her şeyin daha güzel olacağına dair umudum artıyor ve artık kendimi seviyorum.
Sanırım anlatacaklarım şimdilik bu kadar. Siz de benim gibi özlediyseniz, bir anlığına bile hatırladıysanız ve şu an yazdıklarımı okuduysanız ne mutlu bana.
Sevgiler ve iyi geceler.
29 notes
·
View notes
Text
Orospu çocuğunun biri bütün hayatımı çalmış. Mor ve altın sarısı renkleri karışınca ortaya ne güzel bir renk çıkıyodur kim bilir. He. Soğuk suyla duş almaktan hoşlanmıyorum. Kürtçe konuşmayı özledim. Eğlenmeyi bilmiyorum. Eee napalım şimdi? Eskiyen eşyalarımı seviyorum. Sigara içmeyi bilmiyorum. Son aylarda ertelemeyi bir türlü erteleyemedim. Magna Carta Libertatum'un anlam ve önemi hakkında konuşmadım hiç. Eski arkadaşlarımı gördüm,tiksinçti. Bunu yaptım. Krem sürmeyi unuttuğum zamanlar ellerim kuruyor, bak bu biraz fena. Keşke beni sahiden anlayabilseydin. Poz vermeyi, fotoğraf çekmeyi ve evvelden beri girdiğim sıkıcı fanustan çıkmayı beceremiyorum hâlâ. Ölü balıklar, tuvalet terlikleri ve küskün felsefeciler yalancı inzivalara ters köşe. Fotoğrafın konuyla alâkası yok. Sarı kulplu bir bardağım yok. Uykum yok. Son günlerde gökyüzüne tahammülüm yok. Perşembe günleri hariç bilgelik iddiam yok. Isırgan otu. Ben. Isırgan. Otu. Ektim. Cam. Bardağa. Ektim. Ben. Arada bir shape of my heart ya da cahildim dünyaya kandım dinlerken içtiğim bayat çayları saymazsak iyi gidiyor her şey. Ucundan ısırılmış tavuk döner gibi değersiz hissediyorum bazen. Teşbihte hata mubah, teklifsiz tenkit tahrip falan filan değil. İsmim pek muteber gelmiyor artık. Bütün peygamberlerden özür dilerim, kaburgam ev olmuyor kalbime artık. Hatırlayınca günahlarımı bön bön bakıyorum aynalara. Burayı siktir edelim. Daha edebi bir şekilde siktir edebilirdik, geçelim. Zihnimin zeminlerinde çıplak ayakla gezerken elinden tuttuğum çocukluğum yeterince müsterih olana kadar mandalina ağaçlarına küsüm. Her şeye pür dikkat olurken kendine kör olmak. Her şeye yetişmeye çalışırken kendine yetişememek. Yürürken kambur durma, geçelim. Eşyanın insana sinsi tahakkümü. Veyl olsun. 3. sınıf samimiyetlerin yok ettiği gerçeklik algıma son bir sela. İstanbul’un tatlı telâşına kaptırdığım sabrımı özlüyorum. Hem Barış Manço’yu hem Arartat'ı sevebiliyorum. Viking aryalarına karışan dengbêj seslerine dağlar, gökyüzü ve apartman pencelerinden hep pencelerden. Ama durmadan bıkmadan usanmadan pencerelerden bakarak. yerde kırık cam bulmayalı çok oldu sanki Sido. Domatesi kaynatmak kimin fikriydi?Hamsterim var paralel evrenlerden birinde
0 notes
Text
Yavaş yavaş sonbahar geliyor hissediyor musunuz ? Havalar esmeye başladı hafiften. Back to school yapacağız anacım sınıf arkadaşlarımı özlemedim ama okulu bayağı özledim ya bir amca vardı kulaklıklarını takıp iş yapıyodu o favorimdi çok iyi abimizdir. Bir tane daha amca var o bize fotokopi borcu kakaladı ama olsun onu da seviyorum her sabah günaydınlaşıyoz.
7 notes
·
View notes
Text
Çok özledim ...
Erzurum Atatürk Üniversitesi'ndeki İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü öğrencisi olan sınıf arkadaşlarımı çok mu çok özledim ...
Bir gün tekrardan buluşmamız dileğiyle canlarım ♥️...
0 notes