#rüyada olmak

[damladanummana]

Derin Rüya

Sular hep aktı geçti, Kurudu vakti geçti, Nice han nice sultan, Tahtı bıraktı geçti, Dünya bir penceredir, Her gelen baktı geçti Yunus Emre Gün aydın ve gönlünüzce güzel olsun. Hayırlı Cumalar olsun. Bu şiir!imiz dinleyip, beğenir ve abonemiz olursanız bizi mutlu edersiniz. Mutlu ettiğiniz kadar ve daha fazlada mutlu edilirsiniz.  

[aslanburcuyorumu]

Rüyada Sedat Peker’i Görmek: Anlamı ve Yorumu

Rüyada tanıdık veya ünlü birini görmek, genellikle o kişiyle ilişkilendirilen duygusal veya psikolojik durumları yansıtır. Sedat Peker, Türkiye'de tanınan bir figürdür ve onun rüyada görünmesi, farklı anlamlar taşıyabilir. Bu makalede, rüyada Sedat Peker’i görmenin olası anlamlarını, yorumlarını ve bu rüyanın taşıdığı sembolleri ele alacağız.

1. Sedat Peker Kimdir?

Sedat Peker, Türkiye'de tanınmış bir organize suç lideri ve sosyal medya fenomenidir. Yıllar boyunca, Peker'in kişiliği ve eylemleri, kamuoyunda büyük yankı uyandırmış ve tartışmalara neden olmuştur. Rüyada böyle bir kişinin görülmesi, bireyin bilinçaltında yer alan bazı duygusal ve düşünsel süreçlerin dışavurumu olabilir.

2. Rüyada Sedat Peker’i Görmek: Genel Anlam

Rüyada Sedat Peker’i görmek, genellikle güce, kontrol arzusuna ve otorite figürlerine karşı duyulan hislerle ilişkilendirilir. Bu rüya, rüya sahibinin yaşamındaki güç dinamiklerini veya otoriteyle ilgili sorunlarını yansıtabilir. Aynı zamanda, rüyada böyle bir figürü görmek, bireyin kendini savunma ihtiyacı veya bir mücadele içinde olabileceğini gösterir.

3. Rüyanın Duygusal Yansımaları

Sedat Peker’i rüyada görmek, kişisel duyguların ve psikolojik durumların yansımasıdır. Eğer rüya sırasında Peker ile olumlu bir etkileşimde bulunuyorsanız, bu durum, güçlü bir figürle özdeşleşme veya onun cesaretini ve gücünü içselleştirme arzusunu gösterebilir. Ancak, rüya rahatsız edici bir atmosferde geçiyorsa, bu da bireyin yaşamındaki kaygılar ve belirsizliklerle ilgili olabileceğini işaret eder.

4. Rüyada Sedat Peker ile Tartışmak

Eğer rüyanızda Sedat Peker ile tartışıyorsanız, bu, güç dinamikleri veya otorite ile olan ilişkilerinizi sorguladığınızı gösterir. Bu rüya, rüya sahibinin yaşamında bazı çatışmalar yaşadığını veya gücünü ifade etme konusunda sorunlar yaşadığını gösterir. Tartışmalar, kişisel güç mücadelelerinin bir sembolü olabilir.

5. Rüyada Sedat Peker ile İş Birliği Yapmak

Rüyada Sedat Peker ile iş birliği yapmak, güç ve başarı arayışınızı sembolize eder. Bu tür bir rüya, başarıya ulaşma isteğinizi veya hayatınızda belirli hedeflere ulaşmak için daha fazla çaba sarf etmeniz gerektiğini gösterir. Peker’in karizmatik duruşu, rüya sahibinin kendine olan güvenini artırma ihtiyacını yansıtabilir.

6. Rüyada Sedat Peker’i Kötü Bir Işıkta Görmek

Eğer Sedat Peker’i rüyanızda olumsuz bir rol veya kötü bir durumda görüyorsanız, bu, güven sorunları veya olumsuz etkilerle ilgili endişelerinizi temsil edebilir. Bu rüya, çevrenizdeki insanlara veya duruma karşı duyduğunuz güvensizliği veya korkuları yansıtabilir.

7. Sonuç: Rüyada Sedat Peker’i Görmek Ne Anlama Gelir?

Rüyada Sedat Peker’i görmek, bireyin yaşamındaki güç dinamiklerini, otorite ile olan ilişkisini ve kişisel mücadelelerini yansıtabilir. Bu tür rüyalar, rüya sahibinin bilinçaltındaki düşüncelerin ve duyguların dışavurumunu sağlar. Rüyanın içeriği, rüya sahibinin ruh hali, duygusal durumu ve yaşam koşullarıyla bağlantılı olarak farklı anlamlar taşıyabilir.

Rüyalar, bireyin psikolojik durumunu ve bilinçaltındaki süreçleri anlamasına yardımcı olur. Sedat Peker gibi güçlü ve tartışmalı bir figürü rüyada görmek, kişinin yaşamındaki otorite ve güç ile ilgili düşüncelerinin bir yansımasıdır. Rüyaların anlamını kavramak, bireylerin kendilerini daha iyi anlamalarına ve yaşamlarında daha bilinçli adımlar atmalarına yardımcı olabilir.

[hermes-0]

30 BÖLÜM

RÜYA REHBERİ

Tufan, Elif’in rüyasında onun yanına yaklaştı ve nazikçe konuşmaya başladı. “Elif,” dedi, “bu rüyada seninle birlikteyim çünkü içindeki gücü ve potansiyeli keşfetmene yardımcı olmak istiyorum. Seninle konuşmak istiyorum, çünkü senin değerini ve yeteneklerini görmeni istiyorum.”

Elif, Tufan’ın sözlerini dikkatle dinledi. “Ama nasıl?” diye sordu. “Ailem sürekli olarak benden daha fazlasını bekliyor ve ben hiçbir zaman yeterli olamıyorum.”

Tufan, Elif’in g��zlerine bakarak devam etti. “Senin değerini başkalarının beklentileri belirleyemez. Sen, kendi isteklerin ve hayallerinle değerlisin. Kendi yolunu bulmak için içindeki sesi dinlemelisin. Hangi kitapları okumaktan hoşlanıyorsun? Hangi konular seni heyecanlandırıyor?”

Elif, biraz düşündükten sonra cevap verdi. “Klasik edebiyat ve felsefe kitaplarını seviyorum. Onlar bana farklı bakış açıları kazandırıyor ve düşüncelerimi derinleştiriyor.”

Tufan gülümsedi. “İşte bu, Elif. Bu senin tutkun. Bu tutkuyu takip etmelisin. Yazı yazmayı da sevdiğini biliyorum. Belki de duygularını ve düşüncelerini yazıya dökerek kendini daha iyi ifade edebilirsin. Günlüklerine yazdığın yazılar, senin içsel yolculuğunda bir rehber olabilir.”

Elif, Tufan’ın sözlerinden cesaret aldı. “Ama ya ailem? Onların beklentilerini nasıl karşılayacağım?”

Tufan, nazikçe Elif’in omzuna dokundu. “Ailenin beklentileri önemli olabilir, ama senin mutluluğun ve iç huzurun daha da önemlidir. Kendi yolunu bulduğunda, onların da seni anlamaya başlayacaklarını göreceksin. Kendi isteklerini ve hayallerini gerçekleştirmek için cesur olmalısın. Unutma, senin yolculuğun senin ellerinde.”

Elif, Tufan’ın sözlerinden güç alarak derin bir nefes aldı. “Teşekkür ederim, Tufan. Bana gerçekten yardımcı oldun. Kendi yolumu bulmak için elimden geleni yapacağım.”

Tufan, Elif’e güven dolu bir bakış attı. “Her zaman yanında olacağım, Elif. Rüyalarında ve gerçek hayatta, senin içsel yolculuğunda sana rehberlik edeceğim.”dedi ve karanlığın içinde kayboldu

Tufan, Solaria Adası’na geri döndüğünde önce ailesinin yanına gitti. Samira’ya sarıldı ve Aylarayı kucağına alıp sımsıkı sarıldı. O sırada Merlin kapının önünde göründü.

“Çabuk dönmüşsün, Tufan. Söylesene, Merlin, insanlar neden küçük bedenlere büyük yükler yüklüyor? Neden görmezden geliyorlar onların isteklerini?” dedi Tufan.

Merlin derin bir nefes aldı ve gözlerini kapattı. Bir an düşündü, sonra yavaşça konuşmaya başladı:

“Tufan, insanlar bazen kendi korkuları ve beklentileri yüzünden çocuklara büyük yükler yüklerler. Kendi hayal kırıklıklarını ve umutlarını çocukların omuzlarına bırakırlar. Bu, onların isteklerini ve ihtiyaçlarını görmezden gelmelerine neden olabilir. Ancak, her çocuk kendi yolunu bulmalı ve kendi isteklerini keşfetmeli. Bizim görevimiz, onlara bu yolda rehberlik etmek ve destek olmaktır.”

Merlin, Tufan’a dönerek ekledi: “Ve tam olarak sana o gün gemide anlatmak istediğim de buydu. Onların kendi yolları olmalı.”

[gaiptenbirsess]

Bir rüyanın içerisinde senle birlikte olmak isterdim şu an. Uyanınca gideceksin biliyorum ama seninle sadece rüyalarda buluşabiliriz bunu da biliyorum. Son bir defa dizlerine başımı koymak, son defaymışçasına huzuru tenime parfüm yapmak... Başıma yıkılan evimi son defa tamir etmek seninle, sen defa evimde olmak... Bir daha gözümü açmamak ve senle rüyalarda yaşlanmak... 2 dakika sürecek bir rüyada seninle yıllanmak.

[gonderilemeyenmektuplar1]

Emre,

Bunu yazmak çok zor, ama seni kırmak ya da acı vermek istemiyorum, sadece içimdekileri bir şekilde dile dökmek istiyorum. Bugün rüyamda seni ve anneni gördüm. Öyle gerçekti ki, uyanana kadar ne olduğunu anlayamadım. Rüyamda, annenin kollarında kendimi buldum. Öyle bir sarıldım ki ona, sanki yıllardır beklediğim bir anı yaşamış gibiydim. Gözlerimden yaşlar aktı, içimde birikmiş her şey bir anda döküldü. Ona sarılırken, sadece “ Emre’yi çok özledim,” diyebildim. O da bana sarıldı, hıçkırarak, o kadar sıcak, o kadar derin bir sevgiyle “Üzülme kızım, Emre de seni çok özledi, çok özlüyor. Hep seni düşünüyor, hep seni seviyor,” dedi. O an, içimdeki boşluk, içimdeki acı bir anda kaybolmuş gibi oldu. Sanki o an, her şeyin tekrar güzel olacağına dair bir umut ışığı yanmıştı. Ama sonra, ne yazık ki uyandım... Gözlerimde hala yaşlar vardı, kalbimde bir ağırlık vardı. Anlamadım. Ne gerçek, ne rüya? O kadar karmaşık hisler içindeydim ki, ne yapacağımı bilemedim.

İçimde bir şeyler kırıldı, belki de o kırıklar hiç onarılmayacak. Gerçekten de rüya mıydı? Yoksa kalbimle hissettiğim bir gerçeğin yansıması mıydı? Çünkü, ne zaman seni düşünsem, seni özlesem, sanki her şey o kadar yakın, o kadar gerçek oluyormuş gibi geliyor. Ama sonra gerçeğe dönüyorum ve her şey bir anda kayboluyor, ellerimden kayıp gidiyor.

Bütün bunları yazarken, seni her düşündüğümde kalbimde bir boşluk hissediyorum. O kadar çok seviyorum ki seni, o kadar çok seni özlüyorum ki… Hayat, bu kadarını bilecek kadar zor mu olmalıydı? Neden sevdiğimiz insanlar hep uzaklarda, neden hep eksik kalıyoruz? Neden zaman, sadece özlemleri büyütüp kalbimize acı bırakıyor? Neden her an seni düşündüğümde, bu acı daha da büyüyor?

Bazen hayat insanı öyle bir yere getiriyor ki, kaybettiklerini düşündükçe, bir yanda onları sevmenin acısı, diğer yanda kalbinde hep bir umudu taşımak zorunda kalıyorsun. O anı yaşamak, o sarılmayı, o özlemi yeniden duymak, o kadar isterdim ki... Ama sonra rüyadan uyanınca, her şeyin sadece bir hayal olduğunu fark etmek, her şeyi tekrar kaybetmek, yeniden acı çekmek… İşte bu, en zor kısmı.

O an, rüyada seni çok özlediğimi söyledim, ama sonra bir anda kalbim, “Emre de seni çok özlüyor,” diyen annenin sözleriyle doldu. Kimseye anlatamadım, kimse anlamazdı belki ama o an içimde ne kadar çok şey biriktiğini hissettim. O kadar gerçekti ki, sanki yıllardır kaybettiğim bir şeyi geri kazanmış gibi oldum. Ama sonra uyanmak, her şeyin kaybolduğunu görmek… Bu gerçekten çok zor.

Belki de en çok kaybettiklerimiz, bizi en derinden etkileyenler oluyor. Sadece fiziksel olarak değil, duygusal olarak da kayboluyorlar. Ama bazen, sevdiklerimizden aldığımız hatıralar, onların bize olan sevgisi, hiç kaybolmaz. Rüya olsun, gerçek olsun, o sevgi her zaman kalbimizde var. Belki de bu yüzden, kaybettiğimiz her şeyi özlesek de, bir şekilde bir parçası hep bizimle kalıyor. Ve ben, seninle olan her anı, her hatırayı hep kalbimde taşıyacağım.

Bilmiyorum, belki de o sarılma, o sözler bana bir şeyler anlatmak istiyordu. Belki de, belki de bir gün sen de beni tekrar sevgiyle hatırlarsın diye, kalbimdeki bütün kırıklar iyileşir. Belki de bir gün her şey yoluna girer, her şeyin ne kadar değerli olduğunu anlarsın. Belki de zaman, seni bana geri getirecek, kim bilir?

Şu an seninle olmasam da, seni düşündükçe o sıcaklık, o güven duygusu içimde hep var. İçimde hep senin sevgin olacak, hep seni özleyeceğim, hep seni seviyorum. Belki de bir gün, gerçek anlamda seni görmek, sana yeniden sarılmak nasip olur. Ama o ana kadar, rüyalarımızda buluşmak, anılarımızla teselli olmak zorundayız.

Emre, seni seviyorum. Her zaman, her koşulda seni seviyorum.

[etheromanie]

"mutsuzluğun yorgunluğunda uyurken seninle karşılaştım. bir başka kişinin yerine geçemesem bile, senin beni sevebileceğini anlıyormuşum; kendi vesikalık fotoğrafıma bakarken duyduğum tevekkülle kendimi olduğum gibi kabullenmem gerektiğini anlıyormuşum; başka kişinin yerinde olmak için çırpınmanın boşluğunu anlıyormuşum: belki bir rüyada, belki bir hikâyede. biz yürüdükçe karanlık sokaklar ve üzerimize üzerimize sarkan korkunç evler ağlıyor; biz yürüdükçe kaldırımlar ve dükkanlar anlamlanıyormuş."

[vintages-s]

Marks'ın eşine mektubu var aşağıda..

Belkide sevginin değerini bilmek için komünist olmak gerekiyor..kapitalizm gibi sevenler sevgiyi para gibi harcanan birşey sanıyor..

yürekten sevdiğim,

sana yine yazıyorum çünkü yalnızım ve çünkü kafamın içinde seninle konuşurken senin bunu bilmiyor, ya da karşılık veremiyor olmana katlanamıyorum.

kısa süreli ayrılıklar iyi oluyor, çünkü hep bir arada olunca her şey ayırt edilmeyecek kadar birbirine benzemeye başlıyor. yan yana durduklarında kuleler bile cüceleşirken, alelade ve ufak tefek şeyler yakından bakınca kocamanlarmış. küçük tedirginlikler onlara yola açan nesneler göz önünden kaldırıldığında yok olabilir. yan yanalık dolayasıyla sıradanlaşan tutkularsa mesafenin büyümesine yeniden büyüyüp doğal boyutlarına dönerler. aşkımda öyle...

zamanın aşkımı tıpkı güneş ve yağmurun bitkileri büyüttüğü gibi büyütmüş olduğunu anlamam için senin bir an, sırf rüyada bile olsa, benden koparılman yetiyor. senden ayrılır ayrılmaz sana olan aşkım bütün gerçekliğiyle kendini gösteriyor: o, ruhumun bütün enerjisiyle yüreğimin bütün kişiliğini bir araya getiren bir dev. böylece yeniden insan olduğumu hissediyorum çünkü içim tutkuyla doluyor. araştırma ve çağdaş eğitimin bizi kucağına attığı belirsizlikler ve bütün nesnel ve özel izlenimlerimde kusur bulmaya iten kuşkuculuk bizi küçük, zayıf ve mızmız kılıyor. ama aşk feurbachvari insana aşk değil, metabolizmaya aşk değil, proletaryaya aşk değil, sevdiğine aşk, yani sana aşk, insanı yeniden insanlaştırıyor...

dünyada çok dişi var, kimileri de çok güzel ama ben, her bir hattı, hatta her bir kırışığı bana hayatımın en büyük ve en tatlı anılarını hatırlatan bir yüzü bir daha nerede bulabilirim? senin tatlı çehrene sonu gelmez acılarımı, yeri doldurulmaz kayıplarımı bile okuyabilir ve senin tatlı yüzünü öptüğümde acıyı öperim.

hoşçakal canım. seni ve çocukları binlerce kere öperim.

senin, karl

[yakazakalb]

Ne sehidi kardeşim, Öyle kolay mı şehitlik.?

Kim dedi sana kendini git İsrail askerlerinin önüne at diye?

Nasıl yaa. Haydi onun yaptığı çok kolaydıysa hepimiz gidelim. Niye uyuyor bir bucuk milyon Müslüman. Neden korkuyor? Siz niye gitmiyorsunuz mesela.

Her gece şehadet için dua ediyor musunuz? O ediyordu hep ama. O istiyordu.

Onu yakından tanıyan bir şair, şiirinde şöyle yer vermiş Furkan’a:

Yaşıtlarına baksam çoğu zevk-ü sefada

Uykudan uyanmamış, gafilâne rüyada

Şehadet arzusu var, ettiği her duâda

Bir şehit tanıyorum, gönlü Kur’an’la dolu

Yaşıtları gel-geç sevdalarla, istikbal kaygısıyla, gündelik telaşelerle ömür sermayesini tüketirken; o, her an bir adım daha yaklaşıyordu Hakk’a. Bir derdi, bir sevdası vardı. Filistin’deki din kardeşleri yardıma muhtaçken, bir nebze olsun çare olmak istiyordu onlara.

Ne mutlu ona ve onun gibi gençlere. Bize onun yüreği gibi yürek versin Mevlam...

[aynodndr]

iSTANBUL’LU OLMAK….,,,,İstanbullu olmak demek ilk önce denizi, vapuru sevmek demektir…..Haliç kıyılarında büyüyüp, Boğaz’da kayık kiralayıp balık avlamak, Kurbağalıdere’de kürek çekmek,Florya’da , Büyükdere’de Beyaz Park’ta, Kuruçeşme’de Lido’da denize girmektir….Yüksekkaldırım’dan inerken ayağına fren takıp yuvarlanmamak,Karaköy’ e indiğinde köprünün o muhteşem her iki yakasındaki manzarayı seyretmektir İstanbul’lu olmak…..Mısır çarşısının o gizemli kokusunu genzinde hissederek çıkacağın kapının nereye varacağını , Mahmutpaşa’dan Kapalıçarşı’ya doğru bir nefeste yorulmadan çıkmak, Kürkçü Han içinde daire çizip yol almak, budur İstanbul’lu olmak…..İstanbul’lu olmak İstiklal’de yalnız dükkanları, tatlıcıları, lokantaları seyretmek değil, bir de başını yukarı kaldırıp o muhteşem mimari yapıları farkederek, bir zamanın Levantenlerinin burada yaşayıp inşa ettikleri binaları görmek…..İnci Pastanesini,Baylan’ı , Markiz’i arayıp ta bulamamak budur işte İstanbul’lu olmak……Şişliden sabah yol alıp Osmanbey,Pangaltı’ya geldiğinde Tan sinemasını, Pangaltı hamamının yerine inşa edilen o devasa oteli benimsememek, hüzünle o çocukluk yıllarının saf ve temiz günlerini hatırlamak……Karşısındaki Lostra salonunun o yüksek koltuğuna oturup ayakkabılarını parlatana İstanbullu derler……Yaz aylarında Taksim Belediye Gazinosunun yanında bulunan ağaca tırmanarak Behiye Aksoy’u veya Gönül Yazar’ı dinlemek…..Mithatpaşa(Bugünkü Vodafon Arena) stadyomunda maçı seyretmek için paramız olmadığından karşı “Tepe” ye çıkarak sahanın yalnız yarısını 300 metre uzaklıktan seyredip gollerin o tarafta atılacağı ümidiyle ve inadına daima ters tarafa atılan golun sevinciyle bağrışmaları duyarak şansımızın yaver gitmediğini anlamak……Kolay değildir İstanbul’lu olmak…..Kısaca ( Biraz uzun oldu galiba) 600 seneye yakın köklerimizin bulunduğu bu şehirde yaşamak Yahya Kemal Beyatlının bu mısralarıyla özdeşleşir…. Nice revnaklı şehirler görülür bu Dünya’da…Lakin efsunlu güzellikleti sensin yaratan…..Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyada….Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan……İşte budur İSTANBUL’LU OLMAK……

[doriangray1789]

İNSANCA, PEK İNSANCA 1. KİTAP Nietzsche Güzelliğin ağır oku. -En asil güzellik türü bizi birdenbire çarpmaz, fırtınalı ve sarhoş edici saldınlarda bulunmaz (böyle bir güzellik kolayca nefret uyandırır); tersine en asil güzelli, neredeyse farkında olmaksızın yanımızda taşıdığımız, ağır ağır içe işleyen ve yine kimi zaman bir rüyada karşılaştığımız, ama en sonunda, uzunca bir süre yüreğimize özenle yerleştikten sonra, bize tamamen sahip olan ve gözlerimizi yaşlarla, yüreklerimizi tutkuyla dolduran türden bir güzelliktir. - Güzelliği görünce ne için yanıp tutuşuruz? Güzel olmak için: Güzellikle birikmiş epeyce bir mutluluk / kısmet olması gerektiğini tasavvur ederiz. - Ama bu bir yanılgıdır...'' Kitabın içeriği hususunda bir fikir edinilmesi amacıyla bir alıntıyla başladım Tüm insanlar , tüm zamanlarda olduğu gibi , şimdi de köleler ve özgürler diye ayrılırlar ; çünkü gününün en az üçte ikisine kendisi için sahip olmayan kişi , devlet adamı , tüccar , memur ,bilgin , ne olursa olsun bir köledir. Özgür Ruh' ifadesi bir kez daha kendi sahipliğini almış olan, özgürleşmiş bir ruhtan başka bir şey olarak anlaşılmamalıdır. Özgür Ruhlar için Bir Kitap başlığı altında Nietzsche'den özdeyişler de denebilir bu kitap için...Metodolojik ve psikolojik ağırlıklı kitap. Nietzsche'nin nihilist ve şüpheci felsefesi ışığında insan hayatının boyutlarını açıklıyor ve Ecce Homo, Nihilist Manifesto- İşte Böyle Buyurdu Zerdüşt ve Putların Alacakaranlığından daha az çılgınca polemik var. Nietzsche'nin insan doğasına ilişkin gözlemlerini ortaya koyduğu ve insanların felsefe, din, sanat, ahlak, toplum ilişkileri, evlilik, erkekler ve kadinlarla ilgili yaygin yanliş anlamalarını ortaya koyduğu dokuz kategoriye ayrılmış düşünülmesi gereken, çok sayıda düşündürücü düşünceler. "Mazur görmek yok! Affetmek yok! Neşeli ve özgür yürekler, çok görmeyin Bu mantıksız kitaba, Kulak, kalp ve barınağı! İnanın bana dostlarım, küfredecek kadar Değildi mantıksızlığım! Ne bulduğum, ne aradığım, Herhangi bir kitapta var mıydı hiç? Bendeki deliler birliğini sayın! Ve bu deliler kitabından öğrenin Aklın nasıl "akıllandığını"! Evet arkadaşlar, tamam mı? Amin! Ve hoşça kalın." Friedrich Wilhelm Nietzsche Bu karşılaştırmalar çağıdır!Bu karşılaştırmalar çağıdır! Bu, çağın gururudur ama aynı zamanda haklı olarak acısıdır da... Nietzsche için gelecek eserlerinin mihenk taşı sayılan bir esermiş bu kitap. Hastalığından ötürü uzaklaşıp kendiyle kalıp bu eseri çıkarmış ortaya, Wagner'le biten arkadaşlığı da etkili olmuş sanırım bu kadar sert ve uçuk yargılarda bulunmasına... Adını çok sevdim bu kitabın ... İnsanca , pek insanca ...

[unutulsundiye]

Dün gece rüyamda lapa lapa kar yağıyordu, her yer bembeyazdı. Rüyanın başka ayrıntıları da var fakat hatırlamıyorum veya hatırlamak istemiyorum. Nerden öğrendiğimi bilmiyorum ama rüyada mevsiminde kar görmek hayra yorulurmuş. Ben de mutlu, sevinçli şeyler olacağına yoruverdim rüyayı. Güzel rüyalarım pek çıkmaz da neyse. Bu çıkıversin bi zahmet. From'un Rüyalar Masallar Mitler adlı bir kitabı var rafta duruyor iki yıldır bir türlü okuyamadım. Okusam fena olmaz. Rüyalarıyla başı dertte olanlara iyi geliyordur belki. Bugün Yusuf bana; siz kendinizi bu okula ait hissetmiyorsunuz hocam buraya aidiyet duygunuz yok dedi. Ancak bu kadar güzel tanımlanabilirdi durumum. Ama keşke sınırları okulla çizili bir aidiyetsizlik olsaydı benimki. Ben nereye aitim bilmiş olurdum o zaman. Teneffüste çocuklar çıkaracakları dergi için hocaları en çok etkileyen şiirleri topluyorlarmış bana da geldiler sevdiğim çok şiir var fakat aklıma ilk Ayşe Sevim'in Topal şiiri geldi. Halbuki ben aynı şairin Mutlu Son'unu da çok severim ama aklıma ilk Topal geldi.

bu sabah olmak istediğim kadın uyandırdı beni

sesi cetvelle çizilmiş

“neden gelmedin” dedi bana

“hala geliyorum, topallar gecikir” dedim

bu sabah olmak istediğim kadın

gökyüzünü yere indirip boğazıma doladı

yıldızlar şah damarımı kesti

“Allah kimseye böyle ölüm nasip etmesin”

olmak istediğim kadın mıhladı beni

ambulansa bindiğimde bir fatihayla yüzümü gözümü ovuşturdu hemşire

doktor röntgeni kaldırıp bakınca

kayan yıldızlar gördü

bu sabah olmak istediğim kadın

cenazemde ne çok ağladı bilsen

direksiyonsuz arabayla takip ediyordum onu kaç yıldır

kendimle olmak istediğim kadın arasında

milyonlarca kaza vardı

milyonlarca kere

cepleri sargı bezleriyle dolu tuzaklara çarptım

ölünce

not defterimin içinde kıvrılıp uyuya kaldı yapacaklarım

ölünce

şiir için topladığım malzemeler kıldı namazımı

hoca onlara:

“nasıl bilirdiniz bu hatunu” dedi bir ara

“topaldı” dediler

[ruyatabiribul]

Rüyada Hamile Olduğunu Görmek

Rüyada hamile olmak, çoğunlukla bereket, bolluk ve yeni fırsatlarla ilişkilendirilir. Bu rüya, kişinin hayatında yeni bir döneme girdiğini, yeni yetenekler keşfedeceğini ve potansiyelini tam olarak ortaya koyabileceğini gösterir. Aynı zamanda, sorumlulukların artacağına ve kişinin daha olgun bir döneme gireceğine de işaret edebilir.

Rüyada hamile olduğunu görmek, kişinin iç dünyasındaki değişimlere, büyümeye ve gelişime işaret eder. Bu rüya, yeni fikirlerin doğacağına, projelerin hayata geçirileceğine ve kişinin hedeflerine ulaşmak için gerekli adımları atacağına dair bir işaret olabilir. Ayrıca, finansal açıdan olumlu gelişmelerin de habercisi olabilir.

Rüyada hamilelik, kişinin içinde beslediği umutları, hayalleri ve özlemleri temsil eder. Bu rüya, kişinin yaratıcı potansiyelini ortaya çıkaracağına, yeni başlangıçlar yapacağına ve hayatında olumlu değişiklikler yaşayacağına delalet eder. Bazı durumlarda ise, gizli kalmış korkuların, endişelerin ve bastırılmış duyguların yüzeye çıkacağına da işaret edebilir.

Rüya Tabiri: https://www.ruyatabiribul.com/ruyada-hamile-oldugunu-gormek/

#rüya #tabir #rüyatabirleri #rüyaanlamları #dinirüyatabirleri #islamirüyatabirleri #rüyadahamileolduğunugörmek

[tugayhavabent]

Bir zamanlar her şey seninle güzeldi,

Hayalini her gece ben bulurdum rüyada,

Ama bu dünya bizi birbirimizden uzak etti,

Seninle olmak, bir rüya gibi kaldı.

Ve ben hep seni bekledim,

Bir sevda daha yitti avuçlarımda,

Ne zaman biter bilmem, bu hasret rengi,

Ama içimde hep sen kaldın, sonsuzda.

Sözlerim hep havada kaldı,

Birikmiş kalp kırıkları, seninle dolu,

Bizi ayıran sadece zaman mıydı?

Yoksa ben hep seni hayal ettim, sen hiç geldin mi?

Ve ben hep seni bekledim,

Bir sevda daha yitti avuçlarımda,

Ne zaman biter bilmem, bu hasret rengi,

Ama içimde hep sen kaldın, sonsuzda..

Yıllar sonra belki de karşılaşırız,

Ama o an her şey farklı olur,

Gözlerimizde kaybolan eski aşkımız,

Bir yabancı gibi, birbirimizden uzak.

Ve ben hep seni bekledim,

Bir sevda daha yitti avuçlarımda,

Ne zaman biter bilmem, bu hasret rengi,

Ama içimde hep sen kaldın, sonsuzda.

[aslanburcuyorumu]

Rüyada Zayıf Köpek Görmek

Rüyada Zayıf Köpek Görmek: İslami Yorumlar ve Anlamlar

Rüyalar, insan psikolojisi üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu gibi, dini ve kültürel bakış açılarıyla da derin anlamlar taşır. Rüyada zayıf köpek görmek, çeşitli yorumlara tabidir. Bu makalede, rüyada zayıf köpek görmenin İslami anlamlarını ve yorumlarını detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.

1. Zayıf Köpek Görmek Ne Anlama Gelir?

Rüyada zayıf köpek görmek, genellikle zayıflık, çaresizlik veya güvensizlik hissiyatlarını simgeler. Bu rüya, kişinin yaşamındaki olumsuz durumları, zorlukları veya hayal kırıklıklarını yansıtabilir. Zayıf bir köpek, kişinin karşılaştığı zorlukların üstesinden gelmekte zorlandığını gösterir.

2. Dini ve İslami Yorumlar

İslami yorumlara göre, rüyada zayıf köpek görmek bazı olumsuz durumlara işaret edebilir. Bu rüya, çevresindeki insanların kötü niyetlerini veya düşmanlıklarını simgeleyebilir. Zayıf bir köpek, bir kişinin zayıf ve savunmasız olduğunu, bu nedenle çevresindekilere karşı dikkatli olması gerektiğini de ifade edebilir.

3. Kötü Niyetli İnsanlar

Rüyada zayıf köpek görmek, çevresindeki kötü niyetli insanlara karşı dikkatli olma ihtiyacını vurgulayabilir. Bu rüya, kişinin hayatındaki bazı ilişkilerin güvenilmez olduğunu veya bazı kişilerin ona zarar verebileceklerini gösterir. Bu nedenle, kişinin dikkatli ve temkinli olması gerektiği anlamına gelir.

4. Kendini Savunmasız Hissetmek

Zayıf bir köpek görmek, kişinin kendini savunmasız hissettiğini veya hayatındaki zorluklarla başa çıkmakta zorlandığını gösterir. Bu durum, kişinin psikolojik olarak zayıf olduğu veya stres altında olduğu anlamına gelebilir. Kişinin bu rüyayı gördüğünde, kendini daha güçlü hissetmek için çaba göstermesi gerektiğini düşünebiliriz.

5. Geçici Zorluklar

Zayıf köpek rüyası, bazı geçici zorluklarla karşılaşılabileceğine işaret edebilir. Bu rüya, zor günlerin geçici olduğunu, sabır ve azimle bu zorlukların üstesinden gelinebileceğini hatırlatır. Kişinin yaşamında karşılaşacağı zorlukların kalıcı olmadığını ve zamanla geçeceğini simgeler.

6. Sosyal İlişkilerde Dikkat

Rüyada zayıf köpek görmek, sosyal ilişkilerde de dikkatli olunması gerektiğini gösterir. Kişi, çevresindekilere karşı dikkatli olmalı, güvenilir ve samimi ilişkiler kurmaya özen göstermelidir. Bu rüya, insanlara yaklaşırken daha temkinli davranmanın önemini vurgular.

Sonuç

Rüyada zayıf köpek görmek, genellikle zayıflık, çaresizlik ve güvensizlik hissiyatlarını simgelerken, aynı zamanda dikkatli olunması gereken durumlara da işaret eder. İslami yorumlara göre, çevredeki kötü niyetli insanlara karşı dikkatli olmak ve geçici zorluklarla başa çıkmak için çaba göstermek gerektiği mesajını taşır. Rüya sahibinin, bu tür rüyalar gördüğünde içsel gücünü ve kararlılığını yeniden keşfetmesi önemlidir.

[sondakikamhaber]

Rüyada Zengin Olmak Ne Anlama Gelir? https://www.sondakikam.com.tr/5n1k-icerikleri/ruyada-zengin-olmak-ne-anlama-gelir/513?utm_source=dlvr.it&utm_medium=tumblr

[meshelsi]

bana ait ne varsa zamanla unutuldu, biz tarafından. Terapist söylediğinde hissetmiştim. Bipolar benim parmak uçlarıma yayılmıştı bile. Zaman beni ona yetiştirecek kimliğim kimliğinde eriyip gidecek. Zihin tımarhaneme kapattıklarımdan biri olacak o da eriyip gittiğim ruhlardan birine dönüşecek. Bu yüzden melting. Yapbozumun parçaları senelerdir yavaş bir hızla birleşiyor. Ben de mi büyük resmi görenlerden biri olmak istiyorum? Yalnızca tarifleri kafamda tutmam gerekiyordu bana söylenenleri değil. Ben ağır bir vaka değilim. Aksine iyi bir çözümlemeyi vaktimin bol olduğu bir zamanda yapmıştım. Döngünün beni sürüklediği yerle ilgili... Önemli olan Rüzgar'ı bulmak bile değilmiş. Listelerin sonu başını getirmeden gelmişti, evet. Ben belki Rüzgar'ı bulmuştum ama kendimi her yerde onu ararken öyle bir noktada kaybettim ki geriye hiçbir parçam kalmadı. Diri'yi Mavi'yi. Söyledikleri şeyler zihnimin sonsuz sekanslarında. Kedim Spinoza ve o tren yolculuğu. Bir yerde bilincimi kaybettim. Birkaçımı kaybettim. Belki de parmak uçlarıma gömüldü her biri bu yüzden ağırlık parmak uçlarımdadır. Görülen rüyaların bedeli miyim? Fıstık yeşili elbiseyi neden giyindim? Sevmiyorum işte anlaşılır cümleler yazmayı. Kafamın içini biraz dinletebilseydim sana. Ben yeşerdim nükleer bir saldırıdan sonra. Kendimi avutayım diye açtım birkaç çiçeği de. Ben bir rüyayla vedalaşmıştım seninle Mavi. Senin tüm masumluğunla uyuduğun bir rüyada son kez tesellin oldum. Üstünü örttüğümde son kez gülüşüm yüzüme yerleştiğinde vedalaştım seninle. Kendi rüyamda bile iki kelime edemedim sana. Ben vedaları çok severim. İlk defa meshelsiyi o gülüşte hissettim. Özür dilerim Rüzgar. Senden çok özür dilerim. Zihnimden ikisini söküp atmam imkansız.