#pareyy
Explore tagged Tumblr posts
tonsuredworld · 2 years ago
Photo
Tumblr media
Madhavi Had a luxurious thick black curls, she was looking beautiful than @anupamaparameswaran96 but she bent her head for her new family and offered her locks.., Her saree business is super success after her act, and her blessings in her life from the god has been doubled, dear brown mamas stop negativity around hair removal business in tirumala, what goes around comes around. If you make others businesses grow your businesses and wealth shall grow too. Markets Open tomorrow Be ready to invest in yes bank.., Big investors are chasing yes bank as it helped an indian guy get his extra upi transaction done while all other banks turned down his request because of stiffling RBI Regulations of 10 transactions per day #bodigundu #baldactress #stockmarket #nunnaga #ravali #ladies #keka #untaru #kada #gundulo #policela #harrassment #tagali #lanchalu #dengadhu #encounterlu #cheyodhu #nayeem #ni #kalchadam #kadu #ra #kcr #lanjakodaka #nanu #patukoni #udaygadni #kalchi #avatala #pareyy https://www.instagram.com/p/CpZMKvlr8SX/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
tutsakflamingo · 4 years ago
Note
Yaa siz bu aralar ciddi ciddi baya aktif olup bizi sınırsız mutluluğun kollarına mi bırakıyorsunuz acaba? 🥺🥺🌼🌼🌼
Bu arada en sevdigin yemek ve tatlıyı da söylesene? Merak ettim🤭
Ve ve ve bir dee, ilerde seyahat etmek istediğin bir ulke var mi?
Bak bu son olsun fhdhhd, biraz hayallerinden bahsetsene🙃🙃
Hayırlı akşamlar dilerim yasemin kokulu blogunuza ve papatya gibi yüreğinize...
Selam ve dua ile...
Not: anonim olup kimliğimi nasıl gizledik gördün mü, kimse anlayamayacak hdjhdhhd çaktırma çaktırma
Hoş geldin güzellik 🌼beni önemsiyen insanları bensiz bırakmak olmazdı. :) çok teşekkür ederim 🖤
Valla ben gurme gibiyim yemek seçmem iyi ve lezzetli yapılmış her yemeği severim, ama karışık sarma dolmaya bayılırım 😋 tatlıya gelince, ben tatlıcıyım bayılırım tatlıya😋 🤗 baklavayı, şöbiyetten, aşureyi sütlaçtan ayırmak olmaz, şeker pareyi, lokma tatlıdan güllacı künefeden ayıramam 😋 hiç birini küstüremem :)
Aslında dünyayı gezmek gibi bir hayalim vardı, ama şimdi sadece Afrikaya gitmek istiyorum, yardıma muhtaç insanlar için bişeyler yapabilmek :(
Hayallerimden burada çok bahsedemem ama bir hayalim var, bir gün kapadokyaya gidip balona binmek istiyorum. 🎈
Blog ismini versem de kimse tanımaz zaten :) çok teşekkür ederim canım benim huzurlu vakitler olsun, seni ve güzel yüreğini Yaradana emanet ediyorum 🥰sağlıcakla kal 🖤
13 notes · View notes
seslimeram · 4 years ago
Text
Normalini Yitiren Ülkeden Kesitler - II
Tumblr media
Anormal olanın normalin ta kendisi diye dayatıldığı bir düzlem gerçek kılınıyor. Bariz ve belirgin büyük ülke nidaları atılırken, ortaya karışık bir karmaşa hali içerisinde büyüyen, sürekli güncellenen bir menzil olduğu rivayet olunsa da yıkımın mabedinde olduğumuz iş bu sahanın sürekli göçmeye devam ettiği örtbas olunmaya çalışılıyor. 1 Mart 2021’den bu yana süreğen kılınan bir normalleşme tiradının ikinci perdesi hiç kimseler için olumlu tek bir pareyi var etmezken, yıkımların arasında yol almanın konuşturulmadığı bir düzlemdir mesele. Anormal olan hallerin toplamına yeni ülke denilir. Günce, hayat istemi, varlığının muhafazasına çabalanan müştereklerimiz ayaklar altına alınır. Hayatın çürümelere rehin, geleceğinin çoktan zayi edildiği, eşitlik ve adalet bahislerinin yerle bir edile geldiği bir yer, bir uzam, ötesi yok, olmayandır.
Biçimlendirilen, yeniden ve yeniden türetilen şiddet ve nefretle, aralıksız ayrımcılık ve tüm o kinle birlikte gözden çıkartılan hayatlarla birlikte o anormallik hali de sabitimiz olarak var edilir. Cerahatin iktidarı, on dokuzuncu yılında bulabildiği faşizan akımla bir ve beraber neofaşist, dini primitif bir yıkıcı / öğütücü olarak konumlandıranlara sabitimiz kılınıyor. Cürümler içerisinde birbirini takip eden bir yıkım sürekliliği arz ediliyor. Sanki her şey uzay boşluğunda belirsiz bir odakta var ediliyormuş gibi bildiriliyor. Oysa hemen her şey gözümüzün içine baka baka, bile isteye çoğu zaman mübalağasız bir yıkım halinin peşinde ilerlenerek güncelleniyor. Devletlinin normalinin hayatını idame ettirmek isteyen o sıradan insan için bir yıkımdan ötesi olmadığı bugün onların gündemiyle bizlerin günlük gündeminin arasındaki uçurumdan bariz kılınır. Bugün bu kesintisiz bir hakikattir.
Emek mücadelesinin gasbedilmesi halinden, gündelik yaşamın kuşatılmasında her gün bir başka eşiğin arşınlanıyor olmasına kendini mükerrer bir biçimde güncelleyen bir tehdit ve tahakküm mekanizması bu meseli anlaşılır kılacaktır. Nefes alamayacak hale kıstırılmış o sıradan hayatların karşısında masallarla çıkagelen devletlinin var ettiği her eşik / dönemeç ve yönelim bir kez daha yıkımı var eder. Anormalin ortasında bir normal varmış sanki hiç söz konusuymuş gibi cümleler var edilir. Oysa ekranlardan atılan nutuklar, onlarla birlikte çıkagelen güzellemeler, örtbas etmelerin kıyısında her şeyin birbirine karıştırıldığı, yerilip yutulduğu bir kara delik var edilir. Yeni, büyük, güçlü ülke tiradı aksettirilirken yoksulluk bir norm kılınır. Ekmek bulabiliyorlarsa aç değiller, fakir hiç değillerdir gibi basitçe hakir görmelerin sofrasında birbiri ardına pıtrak gibi lira / euro / dolarların havalarda uçuştuğu video sızıntılar var edilir. Budur anormallik. Böyle açık bir biçimde insanların umutlarını taze taze, çıtır çıtır yerip yutan bir makamın, düzenin karşısında insanlara hala bir gelecek varmış gibi davranılmasının utancı artık kesintisizdir. Yanıtsızdır, göreni de sorgulayanı da yoktur, yol sahiden de nereyedir?
Yeni Yaşam Gazetesi’nden aktaralım: “Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, "Bu ülkede darbeci arayan varsa bakması gereken yer iktidarın kendisidir. Türkiye'yi yöneten koalisyon, 12 Eylül darbesinin öz evladıdır. Evren mezarda ama fikirleri iktidarda.” değerlendirmesini yaptı. Baş, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, 103 emekli amiralin açıklamasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Baş şu ifadeleri kullandı: “İşler kötü mü gidiyor? Bir koro devreye girerek, 'Darbe tehdidi var' diyor. Birileri itiraz mı ediyor? Aynı koro yine devrede. Birileri hakkını arayıp sesini mi yükseltiyor? Aynı koro yine devreye girerek, 'bunlar terörist' diye bağırmaya başlıyor. Bu ülkede darbeci arayan varsa bakması gereken yer iktidarın ta kendisidir. Laf olsun diye söylemiyoruz. Bugünkü Türkiye'yi yöneten koalisyon, 12 Eylül darbesinin öz evladıdır. Bunlar, 'Biz içerideyiz ama fikirlerimiz iktidarda' diyen MHP'nin ortak olduğu bir iktidardır. Kenan Evren mezarda ama fikirleri tümüyle iktidarda. Kenan Evren'in hayalini kurdukları, AKP iktidarında gerçek haline geliyor.
Seçilmiş milletvekillerini ve belediye başkanlarını cezaevlerine atıp halkın temsil hakkını gasbetmek bu iktidarın en önemli eylemleri arasında değil mi? TBMM'yi akademiyi, yargıyı darbelerle esir alan, her yeri hukuksuz biçimde ele geçirip kafasının estiği gibi kararlar alan bu iktidarla darbe tartışması yapmak akıl dışıdır. Bir darbecilik iması ile bu ülke halkının iradesini yok sayan, iradeyi sadece cumhurbaşkanında temsile indiren bir yaklaşımı hakim kılmak istiyorlar. Bunu asla kabul etmiyoruz.”
Bildik ezber edilmiş olan necaset taşıyan sözlerle, itham ve yaftalarla günbegün, anbean var edilmeye çalışılan bir menzildeki anormal hale karşı ses yükseltir Erkan Baş. Mutlak, kati ve kesin, biteviye ve hiç arasız bir biçimde ülke denilenin çukur kılınması o darbe, şu darbeci, bu darbeler silsilesi diye uzaya duran listeye her ek çıkmanın aslında o aralıksız bir biçimde yinelenen darbe mefhumuna kati bir yıkımı ilave etmek adına olduğu açığa düşer. Memleketteki kenarda köşede kalmış, yaşamsal destekleri ve konforlarıyla hemen pek çoğumuzun rüyasında dahi göremeyeceği imkanlarla yaşamaya devam edenlerin var ettiği bir seslenişin darbe etiketine haiz kılınması, yaftalanması mutlak çürümeyi de açık bir biçimde görünür kılar. Kenan Evren gibi, bir zamanların katilinin fikriyatını süreğen kılarak, onun tepkimelerini diri tutarak bir toplumu ayrıştırmaya devam diyen bir akım, akıl, yıkım pratiği var. Bu kadar afaki bir biçimde anormalliği bir normatif kılmaya hala cüret eden bir yönetim katı var. Böyle bir halde bu afaki çürüten düzlemde yaşam her ne yana düşer, düşürülür, bir yanıtı olan var mıdır?
“Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanun Teklifi’nin kabile hukuku icabı suçu isleyenlerin kim olduğuna göre, kimlerden olduğuna göre iş gören ya da görmeyen düzenlemelerden biri olduğunu söyleyen Ahmet Şık’ın konuşmasından satır başlarını İleri Haber’den aktaralım: “Bu düzenlemeyle saray rejimi ittifakı kendince kritik ya da önemli addettiği makam ya da mevkileri sabıkalı olduğunu düşündüklerine kapatıyor. Özetle ‘Bizden olmayan herkes düşman ya da sabıkalıdır." diyor ancak bu yasa teklifi iktidarı paylaşan sizler dâhil herkesin geleceğine bir tehdit. Nedenini bu düzenlemenin amacı çerçevesinde küçük bir güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması simülasyonunda anlatayım ki daha kolay anlaşılsın. Vebalı muamelesini hukuki hâle getiren güvenlik soruşturması, döneme göre saf ya da yer değiştiren isimler ve şeytanlaştırılan ya da dostlaştırılan yapılara göre işletilirse bu soruşturmayı geçemeyecek olan yani "sabıkalı" olarak adlandırılabilecek olanlara bakılırsa durum şöyle: Bürokrasiden iş dünyasına ve borazanlığınızı yapan medyaya kadar çok sayıda kişinin geçmişte iktidarınıza ortakken şimdi şeytanlaştırmakta yarıştığınız Fetullah Gülen'le fotoğrafları var ancak -isim vermeyeceğim ama- sadece 27'nci Dönemin bazı AKP'li milletvekillerini anımsatmakla yetineyim, George Orwell'in 1984 isimli eserinde hakikati eğip büken gerçek bakanlığının işini iktidarınızda üstlenen kişinin Zaman gazetesinde yayımlanan yazıları olan eşi var. Suç ortağı olduğunuz ancak cemaatin çetesini tek fail ilan ettiğiniz kumpaslar sürecinin iş birlikçisiyken şimdi grubunuza Başkan Vekilliği yapan var. İstifa ettiği 2020 Haziranına kadar AKP Tanıtım ve Medya Başkanı Yardımcısı görevini üstlenen ve "Darbeci Kemalist zihniyeti ortadan kaldırmak için FETÖ'yle ittifak yaptık." itirafında bulunanınız var.
Kilis Üniversitesi Rektörüyken Pensilvanya'da Fetullah Gülen'in önünde diz çöken, şimdi ise başka bir üniversite kadrosunda bulunan kardeşe sahip bir vekiliniz var. Necmettin Erbakan Üniversitesinde öğretim üyesiyken Konya merkezli FETÖ operasyonuyla tutuklanan bir kardeşe sahip olan bu Dönemden AKP'li bir başka vekiliniz var. Kardeşi 15 Temmuz kalkışmasının yönetici faillerinden bir generalken Hollanda'ya Türkiye Büyükelçisi yapılanı var.
17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarını eski ortağınızı terörist ilan etmenizin miladı olarak belirlediniz. Düşmanlaştırmak istediğiniz kim varsa bu milat sonrası faaliyetlerine, tutumuna, sözlerine bakarak yargıladınız. Bank Asya'nın önünden geçenlerin, çocuğunu cemaatin okuluna ya da dershanesine gönderenlerin her biri tutuklandılar ancak Gülen'cilerin üniversitesinde ders vermekle kalmayıp milat belirlediğiniz 17-25 Aralık sonrasında cemaat AK PARTİ'den yalıtılmış, yabancısı olduğumuz, bilmediğimiz bir yapı değil; 70'lerden beri hoca efendinin kasetlerini dinleyip yazılarını okuyarak "Yetişmiş insanlarız biz." diyeniniz var.
Muhalefetteyken "Kendisini padişah olarak görüyor, paçalarından yolsuzluk akıyor, hesap sormazsam namerdim." diye esip gürleyen ancak zalimlik ve savunuculuğunu yapmak konusunda tutarlı olup ilkeler konusunda, ilkeler söz konusu olduğunda dünüyle bugünü arasındaki uçurumu menfaatleriyle kapatmaya çalışan bir Bakanınız var. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar) Başbakanın kalbi "Ali" diyor, dili "Muaviye" söylüyor. "Harun gibi gelip Karunlaşanlar, firavunlaşanlar" diyen yöneticileriniz var. Recep Tayyip Erdoğan'ın Kürtçe Kur'an gündemi için edepsizlik, münafıklık benzetmesiyle "Yeri gelince papaz cübbesi, yeri gelince imam kisvesine bürünen iki yüzlüler." diyen, "diktatör muavini" diye tanımlayıp "Herkesten cumhurbaşkanı olur ama Recep Tayyip Erdoğan olmaz." deyip de iktidarınıza ortak olan var.
Cemaatin "FETÖ" diye anılmasında yadsınamaz katkınızı "Ne istediniz de vermedik?" diye özetleyen ancak bu suç itirafını siyasi öz eleştiri olarak gören yargının herhangi bir tasarrufta bulunmaktan kaçtığı, korktuğu Recep Tayyip Erdoğan var.
Kısa ve sınırlı bir arşiv taramasıyla size güvenlik soruşturması yapmış bulundum ki bunların hiç birini suçlamak için söylemedim. Sadece yasanın yaratacağı sorunları ve gelecekte karşınıza ne çıkacağını, yarın iktidar değişir ise sizin ne ile karşı karşıya kalacağınızı anlatmak için bir örneklemeydi ama madem bu teklifin kanunlaşmasında bu kadar ısrarcısınız; buyurun, örneklerini verdiğim üzerinden görevinizin gereğini yapabilirsiniz.”
Anormal olanın bir normatif kılındığı zemin güncellenendir. Güvenlik soruşturması diye çıkartılan kanunun bir memlekette suçlu yaratma konusunda sınırsızlığı var edeceği açığa çıkandır. Ahmet Şık, buna dikkat çeker. Bizden değilse muhakkak düşmandır titrinin ve o aklın var edebileceği cüretin sınırlarında hayatın her ne hallere konulabileceğini, isim isim örnekler. Detaylara girmeye gerek kalmadan, suyun çürüdüğü bir sahnede herkesin ama her bir bireyin hedefe konulabileceği olduğu ortaya çıkar. Yazık ki, birinci defasında iktidar dışında kalan partilerin gayretiyle alt edilen yasa teklifi, bu defasında iktidarın lehine sonuçlandırılır. Baş Amir böyle istemiştir. Oysa ekranlarda kendine güvenen, yeni defterler açmaktan bahsederken, geçmişin hatalarını tekrar etmeyeceğini bildiren bir suret vardır. Olmakta olansa yeniden ve yeniden bir çürüme halinin ortasına demirleyen, hepten gerilemeye tabi olan bir ülkedir. Böyle bir halden medet umarak, dönüştürülmesi sağlama alınan yeni ülke tasarımına devam olunmaktadır. İyi de nereye kadar, bu tahakküm daha ne kadar anormallik!
Evrensel Gazetesi’nden aktaralım: “İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, hazırladığı "2020 Yılı Marmara Bölgesi Hak İhlalleri Raporu"nu dernek binasında düzenlediği basın toplantısıyla kamuoyuna açıkladı. Toplantının yapıldığı salona, “2020 yılı Marmara Bölgesi Hak İhlalleri Raporu" pankartı asıldı. 438 sayfalık raporda, 2020 yılı hak ihlallerinin 2016 Olağanüstü Hal (OHAL) sürecini aştığı belirtildi.
Raporu okuyan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, raporun derneklerin yapılan başvuru, çeşitli kurumların hazırladığı raporlar ve basına yansıyan haberlerin baz alınarak hazırlandığını söyledi.
Cezaevlerinde 2020 yılında 5 bin 369 hak ihlalinin yaşandığını aktaran Yoleri, İmralı tecridine karşı tutukluların sürdürdüğü ve 134’üncü gününe giren açlık grevlerine dikkati çekti.
Raporun 13 ayrı başlıkta hazırlandığını kaydeden Yoleri, ifade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü ve buna bağlı olarak diğer özgürlüklerin yasaklandığı bir dönem yaşandığına işaret etti. 2020 yılında yaşam hakkına yönelik saldırılarda 844 kişinin yaşamını yitirdiği, 358 kişinin ise yaralandığını belirten Yoleri, cezaevlerinden 2 bin 142’si sağlık, bin 181’i işkence ve kötü muamele, bin 422’si iletişim hakkı/ tecrit ve 496’sı infazda ayrımcılık olmak üzere toplam 5 bin 369 ihlalin bildirildiğini ifade etti.
Kişi özgürlüğü ve güvenliğine yönelik ihlallerde toplam 3 bin 786 kişinin gözaltına alındığının tespit edildiğini dile getiren Yoleri, bunların bin 867’nin darbeyle ilişkili olarak, bin 394’ünün toplumsal olaylar nedeniyle ve 24’ünün sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alındıklarını kaydetti. Yoleri, gözaltına alınanalar arasında 47 gazeteci, 3 yazar, 12 avukat, 203 kurum temsilcisi ve 31 trans birey olduğunu da aktardı.
Toplanma ve gösteri özgürlüğüne yönelik ihlallerde de 53 etkinliğin yasaklandığını belirten Yoleri, yasaklanan etkinliklerin 40’ına polis müdahalesi gerçekleştiğini, 13 etkinliğin ise gerekçe gösterilmeksizin engellendiği dile getirdi.
Yoleri, ifade ve basın özgürlüğüne yönelik ihlaller bölümünde 50 gözaltı, 13 tutuklama, 9 adli kontrol, 1 ev hapsi, 3 bin 729 TL idari para cezası, 1 sosyal medya kısıtlamasına dair 31 olayın yaşandığını ifade etti. 1 gazeteci ve gazeteye fiziki saldırı gerçekleşirken, 1 gazetecinin de tehdit edildiğini aktaran Yoleri, 196 gazeteci hakkında açılan dava ile 20 gazeteci hakkındaki soruşturmanın ise devam ettiğini belirtti. Biten davalarda ise 45 beraat ve 3 düşme kararına karşılık, “Örgüt propagandası” , “Cumhurbaşkanı’na hakaret”, “Suçu ve suçluyu övmek”, “Soruşturmanın gizliliğini ihlal”, “Örgüt açıklamasını yayınlamak”, “Casusluk”, “MİT Kanununu ihlal” suçlamalarıyla toplam 122 yıl 4 ay 14 gün hapis ve 13 bin 80 TL para cezası verildiğine dikkat çeken Yoleri, 5 gazeteciye verilen toplam 2 yıl 62 ay 44 gün hapis cezasının ise hükmün açıklanmasının geri bırakıldığını ifade etti.”
Topyekun tersine doğru koşar adım giden, demokrasi mefhumunda, adalet tahayyülüne insan hakkı ve hukukundan, fikri özgürlüklerin sınırlandırılmasına, içeride ya da dışarısı dış çeperde en olmayacak yaraların var edilmesine bir anormallikler toplamı var edilmiş, bugün yeni ülke diye sunulmaktadır. İnsan Hakları Derneğinin kaleme aldığı / sayılarla bildirdiği, yeniden yeniden ve yeniden güncellenen bir yaşam sahasındaki yok etme hal ve sürekliliğinin nereye evrildiğini de göstere gelir. Bir koca senenin, geçtiğimiz kayıp yıl hanesinin de uzantısı olarak güncellediği şey, en son güvenlik soruşturması kanun teklifi vs. ile çıkagelen şey bir ülke titrinin, tavrının, tahayyüllerinin sıradana karşıt olarak iş bu sahada konumlandırılmasıdır. Hiçbir muktedir makamının en ufak bir hesap vermediği ol adaletin çoktandır AKP – MHP zihniyetine yem edildiği, yerle bir edildiği bir ülke gerçek kılınır, gerçekten gerçek!
Anormalliğin adı normal kılınıyor. Bir normal diye tutturulup gidilen istikamette belirgin bir biçimde hayat heder ediliyor. Düzen, mekanizma ve yapı ile ortaya çıkan her şey ama her bir şey bet / feci olanın sınırlarını genişletiyor. Cürüm hemhal bir menzilde, olmakta olanın nasıl bir kaybediş, nasıl bir kuşatma için / adına olduğu bir kez daha karşımıza çıkıyor. Dünden bugüne, bugünden bir yarına ulaştırılmaya devam denilen ülke formunu sıradanın elindeki tüm müştereklerin talan olunduğu bir zemin olarak güncellemeye hala devam ediliyor. Geleceğini bu şimdi dahilinde yıkımlara rehin eden, her şeyin alenen tüm o yalan ve riyayla birlikte işlev kazandırıldığı bir zeminin meselidir, anormallik. İçten dış hazneye, dıştan ta içine, dibine kadar cürümlerle yolunu / yönünü arayıp bulan bir sahada normal artık lafın gelişi bile kalmamıştır. Demokrasinin tüketildiği, hakkın da hukukun da muktedire göre biçimlendirildiği kısıtlandığı ya da hiç kılındığı yerde ne normali olabilir ki sahiden, neyin normali? Bütünüyle çürüyor bir saha, bütünüyle kokuşmuşluk halinin ta dibine mıh gibi çakılıyor bir saha. Bütünüyle, kesintisiz, arasız ve fasılasız bir halde yarın yok ediliyor, normal diye anormalliğin ta kendisine rehin ediliyor. Bu haller toplamından ne yenisi, ne ülkesi, ne hakkı ne hukuku, ne adaleti ne demokrasisi kalır, bırakılır. Hiç ama hiç düşünüyor musunuz? Bütünüyle hayata kast eden, müştereklerimizi yerle bir eden, bir gün öyle bir gün böyle ama hep hepten karanlığa yollanan bir sahanın hakikatini düşünüyor musunuz, bu mu normaldir? Yol nereye?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2021
Görsel: Kesit – Canavar v/ Cornucopia
2 notes · View notes
stringbeanbones · 2 years ago
Text
PAREYY!!!!!!!!
Tumblr media
Agent P from Phineas and Ferb: Across the Second Dimension
1K notes · View notes
masturb88 · 10 years ago
Photo
Tumblr media
#giros 😜🎉🎊🍺🍻 #fct #superbock #pareyy (em FCT)
1 note · View note
l0vedhtml-blog · 13 years ago
Text
Dicas básicas para Html:
Negrito: <b> sua frase </b>.
Itálico: <i> sua frase </i>.
Sublinhado: <u> sua frase </u>.
Riscado: <s> sua frase </s>.
Frase passando: <marquee> sua frase </marquee>.
Colocar imagem: <img src="link">.
Link: <a href="link">nome do link</a>.
Imagem com link: <a href="link"><img src="link"></a>
Centralizar textos: <center> o que quer que fique no centro </center>.
Dicas básicas por: Etyenne Silva
11 notes · View notes