#niyâz
Explore tagged Tumblr posts
Text
llâ görmelisin dedikleri şey
benim her dakika çektiğim dertmiş
mertlikten koymuştum başıma bir bey
en nâmert bildiğim benden de mertmiş
bilmekteydim hem sünneti,hem farzı
ezdim ayağımın altında arzı
ferhat'a öykünüp tuttum bir gürzü
yârin nazlı kalbi taştan da sertmiş
bir varmış,bir yokmuş geldik dört koldan
ne vatan anladı,ne gurbet halden
ben kurtları çıkarırken masaldan
sevip okşadığım kluzular kurtmuş
açıldı ve niyâz oldu yine nûn
nûn'u yüzlerime sürmüşüm meftûn
elimin tersiyle içtiğim mel'ûn
o karanlık bana en gerçek yurtmuş
Kızıl-DenizBozan
#aşk#bahar#edebiyat#şiir#kitap#şiir sokakta#gece#1duygusalhikayem#books#editorial design#flowers#hasret#papatya#vintage#playlist#spotify#türkiye#mutsuzluk#yalnızlık#postlarım#blog yazısı#anlamlı yazılar#edebi sözler#yazılarım#keşfedilmemiş#Spotify#aşka dair#kendi kalbine yazar#özlü sözler#siyah kadar yalniz
8 notes
·
View notes
Text
🌊 "Peygamber (s.a.v.) Efendimizin sıklıkla okuduğu "Yâ mukallibe'l-kulûb! Sebbit kalbî alâ dînik" duasının anlamı ve fazileti.
Şehr İbni Havşeb şöyle dedi:
Ümmü Seleme radıyallahu anhâ'ya:
- Ey mü'minlerin annesi! Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem senin yanında bulunduğu zamanlarda en çok hangi duayı okurdu? diye sordum. O da şöyle dedi:
- Çoğu zaman "Yâ mukallibe'l-kulûb! Sebbit kalbî alâ dînik: Ey kalpleri halden hale çeviren Allah! Benim kalbimi dininden ayırma!" diye dua ederdi. (Tirmizî, Kader 7, Daavât 90, 124. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, IV, 182, VI, 91, 251, 294, 302, 315)
Hadisi Nasıl Anlamalıyız?
Kesin olan bir şey varsa, kalpler üzerinde dilediği gibi tasarruf eden sadece Cenâb-ı Hak'tır. Zira O insana kalbinden, kalbine de kendisinden daha yakındır. "Allah kişi ile onun kalbi arasına girer" (Enfâl sûresi, 24) âyet-i kerîmesi de O'nun kalplere çok yakın olduğunu ve onlara dilediği şekli verdiğini göstermektedir. İşte bu sebeple şu âyet-i kerîme dilimizden düşmemelidir:
"Rabbenâ lâ tüziğ kulûbenâ ba'de iz hedeytenâ ve heb lenâ min ledünke rahmeh, inneke ente'l-vehhâb: Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lutfu en bol olan sensin." (Âl-i İmrân sûresi, 8)
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Allah Teâlâ kalpleri dilediği yöne çevirebildiği için O'ndan kalbimizi kendi dininden ayırmamasını niyâz etmeliyiz.
2. İşler sonuçlarına göre değerlendirilir. Hiç kimse âkıbetinden emin olmamalı, bu hususta Cenâb-ı Mevlâ'nın yardımını istemelidir."
9 notes
·
View notes
Text
Mûsâ aleyhisselâm zamanında şiddetli bir kuraklık ve kıtlık oldu. İnsanlar, Hz. Mûsâ’ya gelip dua etmesini istediler.
Mûsâ (a.s.), İsrâîloğullarının tamamını topladı, hep beraber bir sahrâya çıktılar. O vakit sayıları yetmiş bin yahut daha fazla idi. Hz. Mûsâ, “Yâ Rabbi! Bize yağmur yağdır, rahmetini üzerimize yay. Aramızdaki süt emen çocuklar, otlayan hayvanlar, beli bükülmüş ihtiyarlar hürmetine bize merhamet eyle!” diye dua etti. Lâkin yağmur yağmadı.
Mûsâ (a.s.) tekrar şöyle niyâz eyledi: “Yâ Rabbi! Eğer indindeki derecem azaldı ise, âhir zaman peygamberi Muhammed aleyhisselâm hürmetine bize yağmur ihsân eyle.” Mûsâ aleyhisselâm’ın bu duası üzerine Allâhü Teâlâ şöyle vahyetti: “Senin derecen, benim indimde hiç eksilmez. Sen, mümtâz kullarımdansın. Lâkin aranızda kırk yıldır devamlı bana isyan eden bir kul vardır. İnsanlara seslen, o kimse aranızdan uzaklaşsın. Zira, yağmurdan onun sebebiyle mahrum olmaktasınız.” Bunun üzerine Hazret-i Mûsâ kalktı ve “Ey kırk senedir Allâhü Teâlâ’ya isyan eden âsî kul! Aramızdan çık, zira senin yüzünden yağmurdan mahrum kaldık.” buyurdu. O günahkâr, sağa sola baktı. Kimsenin ayrılmadığını görünce, seslenilen kişinin kendisi olduğunu anladı. İşlediği günahlardan pişman bir hâlde boynunu büküp, şöyle niyâz etti: “Yâ Rabbi! Sana kırk yıl isyan ettim, bana mühlet verdin. Şimdi tevbe ediyorum. İtaatkâr olarak sana yöneldim. Beni kabul eyle!” Sözlerini henüz bitirmişti ki semâda bir bulut göründü ve bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı. Mûsâ aleyhisselâm bunun sebebini Cenâb-ı Hak’tan suâl edince, “Ey Mûsâ! Sizden yağmuru kesmeme sebep olan aynı kişi vesilesiyle size yağmur ihsan ettim.” buyuruldu. Hazret-i Mûsâ: “Yâ Rabbi! O tevbekâr kulu bana gösteriver!” dedi. Allâhü Teâlâ şöyle vahyetti: “Ey Mûsâ! O kul, bana isyan ederken onu rezil etmemiştim. Şimdi bana itaat ederken mi onu rezil edeyim?”
Rabbim affedicisin affı seversin bizleri af eyle .Bizlere ölmeden önce tövbeyi öldükten sonra cennetiyle cemalini nasıp eyle .Ümmeti Muhammedi selamete çıkar Allahim 🤲
..
..
#İslam
#dua
#kuran
#namaz
#tövbe
14 notes
·
View notes
Text
Abdullah ibn Amr İbn As (radıyallahu anh), Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir:
“Kim bana bir defa salat-u selam getirirse, bu sebeple Allah Teala’da ona on misli merhamet eder.”
Muslim bin Haccac, Salât 70; Ebu Davud, Vitr 26; Tirmizi, Vitr 21; Nesai, Ezan 37, Sehv, 55
İslâm âlimleri salât kelimesine, salât edene göre farklı mânalar vermişlerdir. Şöyle ki, bir kimseye Allah’ın salât etmesi, ona rahmet etmesi, sevap vermesi demektir; meleklerin bir kimseye salât etmesi ise, ona istiğfâr etmeleri, yani günahının bağışlanmasını niyâz etmeleri demektir.
Tirmizi, Vitr 21
Ebu Talha el-Ensarî’nin anlattığına göre, bir gün Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem gülümseyerek sahabenin yanına geldi ve Cebrail aleyhisselam’ın kendisine şu müjdeyi getirdiğini haber verdi:
“Muhammed! Ümmetinden biri sana bir salat getirdiğinde benim onun günahlarının bağışlanması için on defa istiğfâr etmem, o kimsenin sana bir selâm getirmesi halinde de benim ona on selâm vermem seni sevindirmez mi?”
Nesai, Sehv 55
Abdullah ibn Mesud radıyallahu anh’ten rivayet edildiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kıyamet gününde insanların bana en yakın olanları, bana en çok salat-u selam getirenleridir.”
Tirmizi, Vitr 21
Al-i İmran Suresi 41. De ki: “Eğer (gerçekten) Allah’ı seviyorsanız bana tabi olunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlayıversin. Allah Gafûr ve Rahim’dir.”
#islam#din#iman#allah#tevhid#hakikat#şeriat#tevhid ehli#hadis#cuma mesajı#cumamızmübarekolsun#hayırlı cumalar#cuma#salavat#peygamber#resulullah#rasulullah
3 notes
·
View notes
Text
Dabbetü’l-Arz
Kıyâmetin Kopmasına Yakın Bir Zamanda Gelecek Olan ve Adına Dabbetü’l-Arz Denilen Yüce Allah’ın Yaratacağı Bir Hayvan Olacaktır. O Hayvanın da Ayakları ve Tüyleri Olacaktır. Uzunluğu Altmış Kol Boyudur Her Hayvandan Bir Örnek Vardır Üzerinde. Mekke-i Mükerreme’de, Bir Cum’a Gecesi Safâ Tepesi Yarılıp, Oradan Ortaya Çıkacaktır. O Sırada Halk, Minâ’ya Gitmeye Çalışacaklardır.
Dabbetü’l-Arz’ın, Kâbe’ye Bitişik Olan Hicr-i İsmâil’den Çıkacağına Dâir Rivâyet de Bulunmaktadır. Elinde Mûsâ Aleyhisselâm’ın Asâsı ile Süleyman Aleyhisselâm’ın Mührü Bulunacaktır. Ona Ulaşmak İsteyen Arkasından Yetişemez, Önünden Kaçıp Kurtulmak İsteyen de Kaçıp Kurtulamaz. Asâ ile Mü’minlerin Alnına Dokunur, “İşte Mü’min” Diye Yazılır. Yüzük (Mühür) ile de Kâfirlerin Yüzlerini Mühürler ve Herkes Onu Rahatlıkla Görür.
Hadîs Âlimi Hâkim, Müstedrek’in Sonunda, Ebû Hureyre Radiyallâhû Anh’dan Bir Hadîs-i Şerif Rivâyet Eder. O Hadîs-i Şerife Göre Dabbetü’l-Arz Son Asırda Üç Defa Ortaya Çıkar. Bir Defasında Arabistan Dışında Görülür ve O Görülüş Sırasında Mekke’ye Uğramaz.
Aradan Uzun Zaman Geçtikten Sonra Bir Daha Görülür ki, Yukarıda Bahsedildiği Üzere Safâ veyâ Hicr’den Çıkar ve Bir Müddet Sonra Yine Kaybolur.
Üçüncü Defa Büyük Bir Mescîd İçerisinde Görülür. Cemaâtin Bir Kısmı Ondan Kaçarlar, Bir Kısmı da Ondan Kaçılmayacağını Bildikleri İçin Yanına Yaklaşırlar O da Müslümanların Üzerindeki Kiri Pası Alır, Yüzlerini Cilâlar. Yüzlerindeki Parlaklık da Uzaklardan Görülür. Son Gelişinde Yeryüzünü Dolaşmaya Çıkar. Bir Yerde, Bir Kişi Kendisinden Korktuğu İçin Hemen Namaza Durur. O da Yanına Gelip Ona İltifâtta Bulunur, Yüzünü Nûrlandırıp Yanından Ayrılır.
Gittiği Her Yerde Müslümanlarla Kâfirleri Vurduğu Mühürlerle Belli Eder. İnsanlarla İç İçe Yaşar. Süheylî Rivâyet Etti ki, Mûsâ Aleyhisselâm Bir Gün Yüce Allah’a:
▬ “Allah’ım! Son Zamanda Gelip İnsanlarla Konuşacak Olan Dabbetü’l-Arz’ı Bana Göster?”
Diye Niyâzda Bulundu. Yüce Allah da Onu Yerden Çıkarıp Mûsâ Aleyhisselâm’a Gösterdi. Mûsâ Aleyhisselâm Onu Görünce Korkudan Feryâd Etmeye Başladı ve Yüce Allah’ın Onu Hemen Yerine Göndermesini Niyâz Eyledi. O da Onu Yerine Gönderdi.
Hadîs-i Şerifte Bildirildiğine Göre, Kıyâmetin Kopmasından Önce Meydana Gelecek On Büyük Alâmetin İlki Dabbetü’l-Arz’ın Çıkması, İkincisi de Güneşin Batıdan Doğmasıdır.
Bu Konudaki Bir Başka Rivâyette, Dabbetü’l-Arz’ın Yerden Çıkması, Güneşin Batıdan Doğması ve Deccal’ın Çıkması Hâdiselerinden Hangisinin Önce Meydana Çıkacağı Hakkında Bir Açıklık Bulunmadığı Belirtilmiştir.
Kur’an-ı Kerîm’in, Dabbe ile İlgili Âyetinin Tefsirinde, Tefsir Âlimleri Değişik Görüşler İleri Sürmüşlerdir. Yüce Allah Bu Âyet-i Kerîmede Şöyle Buyuruyor:
“...ve İzâ Vekaal Kavlü Aleyhim Ahracnâ Lehüm Dâbbeten Minel Erdı Tükellimühüm Ennen Nâse Kânû Bi Âyâtinâ Lâ Yûkınûn...”
Yani: “…Onlar Hakkındaki Söz Gerçekleştiği (Yaklaştığı) Zaman, Bunlar İçin Bir Dabbe Çıkarırız ki, Bu Onlara, İnsanların Âyetlerimize Kesin Bir Îmân Getirmemiş Olduklarını Söyler...”
[Neml Sûresi, 82]
Dabbetü’l-Arz İnsanlara Mü’min veyâ Kâfir Olduklarını Yüzlerine Haykıracak Bir Hayvandır.
Hazreti Ali Kerremallâhû Vechehu, Dabbetü’l-Arz’ın Yılan Gibi Bir Yaratık Olmasına Rağmen Kuyruğunun Bulunmadığını Söylemiştir.
İbn-i Cerir Taberî, Zübeyr Radiyallâhû Anh’dan Nâklen Şöyle Rivâyet Eder; Dabbetü’l-Arz’ın Başı Öküz Başı Gibidir. Gözleri Domuz Gözüne Benzer. Kulakları Fil Kulağı Gibidir. Boynuzu ise Yaban Keçisi Boynuzunu Ândırmaktadır. Göğsü Aslan Göğsü Gibi, Rengi Kaplana Benzemektedir. Ayakları ise Deve Ayağına Benzer. Yüzü İnsan Yüzü Gibi Olup, Diğer Tarafları Kuşlara Benzemektedir.
Bir Kimse İçin Bir Hayvan Verilmesi Vâsiyet Edilse, Cinsi Belirtilmeyen Hayvan At, Katır veyâ Eşek Olarak Değerlendirilir. Hayvan Kelimesinin Karşılığı Olan Dabbe, Ayaklarını Basarak Yeryüzünde Yürüyen Hayvan Demektir.
Bir Hayvana Gereksiz Yere Binip Üzerinden İnmemek Mekrûhtur. Ancak İhtiyaç Hâlinde Binilmelidir. Ebû Hureyre Radiyallâhû Anh’dan Rivâyet Olunan Bir Hadîs-i Şerifte, Allah Rasülu Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Efendimiz Şöyle Buyurmuştur; Hayvanlarınızın Sırtını Koltuk Yapmaktan Sakının. Onların Üzerinde iken İşlerinizi Görmeyiniz. Bilesiniz ki Yüce Allah; At, Katır, Eşek ve Deve Gibi Hayvanları Sizin Hizmetleriniz İçin Emrinize Verdi. Onlar Sizi Ulaşmakta Zorluk Çektiğiniz Uzaklıklara Sırtlarında Taşırlar. Yüce Allah Yeryüzünü Size Karargâh Eyledi. İşlerinizi Onun Üzerinde Görün.
Gerektiğinde Hayvan Üzerinde Binili Olarak İş Görmekte Bir Sakınca Yoktur. Müslim’in, Ümmül Husayn el-Humusiyye Radiyallâhû Anhâ’dan Rivâyet Ettiği Bir Hadîs-i Şerifte Ümmül Husayn Şöyle Dedi; Vedâ Haccında, Ben de Rasülullah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem ile Birlikte Bulundum. Baktım ki Bir Kişi, Rasülullah Aleyhisselâm’ın Bindiği Devenin Yularını Tutmuş, Bir Kişi de Elbisesini Kaldırıp Rasülullah Aleyhisselâm’ın Serinlemesi İçin Yardımcı Olmada, O Sırada Aleyhisselâtû Vesselâm da Devesinin Üzerinde Bulunmaktadır. Akabe Cemresinde Taş Atıncaya Kadar Hep Böyle Devam Etti.
Bâzen de Hayvan Üzerinde Binili Kalmak İbâdet Olmaktadır. Şöyle ki; Arafat’ta Vakfe Sırasında Deve Üzerinde Vakfe Yapmak Mendubdur. Düşmanla Yapılan Savaş Sırasında At Üzerinde Düşmanı Bekleyip Karşılamak Vâcibdir. Nöbet Sırasında Gerektiğinde Hayvan Sırtında Nöbet Tutmak da Vâcib Bir Mecburiyettir.
[Hayatül Hayevan(dan)]
Sevâd-ı A'zam
7 notes
·
View notes
Text
Varmağa çok niyâz gerek kûy-i dilbere
Ey dil vusûl-i bâğ-ı behiştin hisâbı var
/ Nedim
16 notes
·
View notes
Text
Âşıkam meftûn-u cânân olmayan bilmez beni
Hançer-i aşk ile kurbân olmayan bilmez beni
Anlamaz ahvalimi her sûfî-meşreb müddeî
Bâde-nûş-i bezm-i irfân olmayan bilmez beni...
Arturup sevdâ ser-i pür-şûra her dem zülf-i yâr
İtdiren hep ʿaşk-ı dil-berdir bana terk-i diyâr
Ehl-i derdem sırrımı nâ-dâna itmem âşikâr
Hikmet-i ʿaşk içre Lokmân olmayan bilmez beni.
Mâʾilem bir şûha cevr eyler ben itdikce niyâz
Rahm idüp bir dem dil-i bimâra olmaz çare-sâz
Öyle zâr itmiş beni ol Yûsuf-ı iklim-i nâz
Hicr ile Yaʿkûb-ı Kenʿân olmayan bilmez beni.
Halk-ı ʿâlem şekker-i laʿl-i lebinden kâm-yâb
Kalmışam bi-behre ben ancak esr-i tef ü tâb
Mürg-i cânım Hâmiâsâ oldı firkatle kebâb
Hasret ü sûz ile biryan olmayan bilmez beni...
- Hâmî Abdu’l-Gaffâr Baba
6 notes
·
View notes
Text
Kamuoyuna Duyuru - Aziz milletimiz, şanlı tarihinde pek çok kez mühim tercihlerle karşı karşıya kalmış, irfan ve ferasetiyle doğru tercihlerde bulunmuştur. 14 Mayıs 2023 Pazar günü yapılması plânlanan seçimler de tarihî dönüm noktalarından biri olma özelliğini taşımaktadır. Neticeleri sadece ülkemiz için değil, İslâm âleminin de geleceği açısından hayatî öneme sahiptir.
Dinî, millî ve ahlâkî değerlere sahip çıkmaya çalışanların bir ittifak, bu ulvî değerleri geçmişten günümüze ayaklar altına alıp nesli-aileyi yok etmeyi hedefleyen projelere ve birlik-beraberliğimizi tehdit eden teröre sahip çıkanların karşı ittifak şeklinde bir araya gelmiş olması, bu önemi daha da artırmıştır.
Bizler, varisi olduğumuz büyüklerimizin bu tür durumlarda tercihte bulunmayanın en kötüyü seçmiş olacağı nasihatince, tercihimizi dinî ve manevî değerlerimizi muhafazaya çalışan, İslâm coğrafyasındaki mazlum Müslümanları korumayı amaçlayanlardan yana kullanmayı doğru buluyoruz.
Ayrıca, dünyayı saran salgın hastalık, ardından sel felâketleri ve yıkıcı depremlerin maddî-manevî sonuçlarıyla beraber, günden güne artan küresel sorunlarla sürdürülebilir mücadele zarureti; güçlü, tecrübe ve istikrar sahibi bir idareyi gerekli kılmaktadır.
Bu düşüncelerle; istikrar ve tecrübenin başarıyı getirdiği inancıyla 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimlerinde muhterem Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleme yönündeki kararımızı kamuoyunun bilgisine arz ederiz.
14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerin ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni eder, idarecilerimizi rızâsı yolunda muvaffak kılmasını Cenâb-ı Hak’tan niyâz ederiz.
İsmailağa Câiması
12 notes
·
View notes
Text
“Receb büyük bir aydır. Allah-u Teâlâ bu ayda hasenatı kat kat eder. Receb ayında bir gün oruç tutan, bir yıl oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur. Yedi gün oruç tutana, cehennem kapıları kapanır. Sekiz gün oruç tutana cennetin sekiz kapısı açılır. On gün oruç tutana, Allah-u Teâlâ istediğini verir. On beş gün oruç tutana, bir münadi, ‘Geçmiş günahların affoldu.’ der. Receb ayında Allah-u Teâlâ Nuh Aleyhisselam’ı gemiye bindirdi ve o da Receb ayını oruçlu geçirdi. Yanındakilere de oruç tutmalarını emretti.”
[Taberâni]
Receb ayına “mutahhar” (temizlenmiş, kirleri giderilmiş) denmesinin sebebi,
bu ayı oruçlu geçirenlerin günah ve hatalarından temizlenip paklanmasıdır.
Madem ki Receb ayı günahların affedildiği bir aydır, o zaman biz Müslümanlar olarak bu ayda, Allah-u Teâlâ’dan bağışlanmayı niyâz ederek, onun razı olacağı ameller peşinde koşmalıyız.
#islam#islamiyet#allahuekber#allah#ayet#la ilaha illa allah#tevhid#hadisler#islam devleti#hilafet#üç aylar#recep#Şaban#ramazan#ramazan ayı#allah rızası için#allahım#praise allah#dua#ibadet#oruç#hadis#hadisişerif#peygamber#ankara
17 notes
·
View notes
Text
Hoş Geldin Ey Ramazan!
Safalar getirdin!
Hüzünlerimizin, Acılarımızın, Kederlerimizin üstüne,
Hoş Geldin!
İlahi!
Muhtacız inayetine...
Muhtacız rahmetine...
Sığındık azametine...
Bu mübarek Ramazan ayı hürmetine,
Kışımızı bahara,
Günahlarımızı sevaba,
Sıkıntılarımızı feraha tebdil eyle Ya RABB!
Bizi Ramazan ayına ulaştıran RABB'imize
Hamd-ü Senalar olsun...
Bu yoğun hissiyatla bu mübârek ayın,
Bütün Ümmet-i Muhammed’e ve insanlık âlemine
Hayırlar getirmesini Mevlâ Teâlâ’dan niyâz ediyor,
Kerem ve ihsânın sınırsız bir şekilde lutfedileceği bu ayda
Yapacağımız ibadet, taat ve dualarımızın kabul buyrulup,
En hayırlı şekilde karşılık bulmasını temennî ediyoruz...
Ramazan-ı Şerifimiz Mübarek Olsun...🤲🌹
6 notes
·
View notes
Text
Birini KIRMIŞ'sındır,
Özür İle af arasındadır kırgınlık, onarırsın.
Birini KÜSTÜRMÜŞ'sündür,
Naz ile niyâz arasındadır küskünlük,
gönlünü alırsın..
Ama birini HİSSİZ’leştirdiysen şâyet,
orada dur..!
Zirâ HİSSİZ’lik,
RUH ile BEDEN’in YARASIDIR...!
Alıntı
0 notes
Text
Guest House by Rumi
Also see a later version first. Earlier version below:
A translation is an approximate remapping of mental coordinates. Words should transport with as little transformation as possible and journey into a new cultural perspective based largely on the translator’s inner moods, thoughts, intentions and transport capabilities.
Can a wine glass transport an ocean despite its endless will? Can the same midnight sun and stars, lining up side by side, look identical and point to the same exact coordinates for the next rainbow despite which eyes or telescope you are using? While it is impossible to capture all the spheres of meaning and joy hidden in the original experience, a translation is at best a useful excuse to imagine and inspire conversations pointing to the original creation and its creator. At least that is my excuse.
Here are my coordinates pointing to Rumi’s guest arriving in the morning (Mesnevi, Vol.5, Line 3676):
Every day a thought arising in the heart is like a guest arriving in the morning, that day reigning the host, acting up. Glory of being a host is seeing, taking care of, and hosting the guest, and enduring their moods*. Just like every day, a noble guest is arriving at the guest house, so does any moment, an idea is arising in you. My darling, consider the idea a person. For with an idea is a person with value and life. If a sad idea sees off your path of joy, don't wrap up in sorrow. It, in truth, is preparing other joys. It diligently sweeps the house of others, for a new joy, a new happiness to arrive from the essence of goodness.
Based on a Turkish translation by Veled Çelebi İzbudak, 1869–1953:
“Her gün, gönüle gelen düşünce o gün, sabah çağı gelen konuğa benzer, ev sahibine hükmeder, huysuzlukta bulunur. Ev sahibi olmanın şanı, konuğu görüp gözetmek, ağırlamak ve nazını* çekmektir. Konuk evine her gün nasıl bir yüce konuk gelirse onun gibi her an da sana bir fikir gelir. Canım, fikri bir adam say. Çünkü adam, fikirle değerlidir, fikirle diridir. Gam fikri, neşe yolunu vurursa gam yeme. O, hakikatte başka neşeler hazırlamadadır. O, hayrın aslından yeni bir sevinç, yeni bir neşe gelsin diye evi, başkalarından sıkıca süpürür.”
–Çeviren: Veled Çelebi İzbudak 1869–1953, Mesnevi 5. cilt- 3676
Notes:
Previously we also had guests (travelers, ships) arriving in the night (originally in Turkish).
Also kings of the night do sweep up before and after our morning dreams.
Naz* (vs Niyâz) - being comfortable and moody feeling loved (vs the one who loves). The guests are moody (nazlı) just because they are loved so dearly? So difficult to translate.
Enjoy marvelous Helena Bonham Carter reading Coleman Barks’ popular version (Essential Rumi, 1995).
youtube
Want to record reading mine? Still offering $20 for each poem. Yes, meaning we pay you $20 if you read one aloud. Collect here. 🐾
0 notes
Text
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Fahr-i Kâinât Efendimiz'in cihânı şereflendirdiği #MevlidKandili'nizi tebrik eder; dînimiz, vatanımız, milletimiz ve bütün İslâm dünyası için rahmet ve berekete vesile olmasını Yüce Allah'tan niyâz ederim 🤲
0 notes
Text
Ya Rabbim......
Bu CUMA günümüzü hayırlara, nurlara, bereketlere vesile kıl.
Lütfunla maddi manevi şifalar, müjdeler, rızıklar gönder. .
Hayra giden yolları kolaylaştır, bizi sıdk ve ihlas üzere daim eyle.
YÂ RABBÎ!
Bizi Rasûlullah(s.av)ahlâkıyla güzelleştir!
Bizleri kötülükten,fahşâdan edepsizlikten ve hürmetsizlikten muhafaza et.
Sen'den af,afiyet ve iffet niyâz ediyoruz,Bahşeyle!
Ahirette şehâdetnâmemizi
lütfunla sağ tarafından alabilenlerden eyle!🤲
Rabbim
Peygamberimin Sen'den istediği gibi istiyorum
O'nun gibi teslim olup
Huzuruna geliyorum
O'nun gibi diyorumki
Allah'ım
Azabından~Affına
Gazabından~Rızana sığınırım
Senden yine Sana iltica ederim
Sana gereği gibi
Hamd etmekten âcizim
Sen Kendini
Sena ettiğin gibi yücesin..
Allah'm
Bana Açılmasını Beklediğim Kapılardan Daha Güzel Daha Hayırlı Kapılar Aç
Endişe ve Kaygılarımın Yerine Aradığını Bulmuş Olmanın Sükunetini ve Huzurunu Ver
Maddi Manevi Rızkıma Bereket Ver
Beni İsteklerime Afiyetle ve Kolaylıkla Ulaştır
“Ey Yerlerin ve Göklerin Tek Hâkimi Olan Allâh’ım.!
“Ey Kâinat'ın Tek Sâhîbi Olan Allâh’ım.!
“Dünyanın Her Yerinde ki, Dünyanın Her Köşesinde ki, Mâzlûm Kardeşlerimizin İmtihânını Bitir Allâh’ım.!
“Zûlmeden Zâlimleri ve Kâfir'leri
Celâl'inle Helâk Eyle Allâh'ım.!
Dilimize düşen, kalbimizden geçen
Bizim bilemediğimiz ama
Bizim için Hayırlı olan ne varsa,
Duâ olup, kabul olsun Amin
Hayırlı sabahlar
HAYIRLI CUMALAR .
13 notes
·
View notes
Text
Hasan Basrî -kuddise sirruh- Allâh Teâlâ’ya şöyle niyâz ederdi: “Allâhım! Beni zâtına muhtaç kılmak suretiyle zenginleştir, Sen’den müstağnî bırakarak beni fakirleştirme!” (Bâkıllânî, s. 107) (Âmin)
1 note
·
View note
Photo
DEĞERLİ DOSTLAR, GEÇMİŞTE OLDUĞU GİBİ, GÖNÜLLERDE DUA EDİLEN ORDU OLMAMIZ DİLEĞİYLE İmâm-ı Rabbânî Hazretleri buyuruyor ki:“Bir zafere iki ordu iştirâk eder. Biri cephede harp eden ordu. İkincisi de duâ ordusu.”Peygamber ocağı olan ordumuz, sînesi îman dolu Mehmetçiğimiz, bir vatan müdâfaası veriyor . Mehmetçiğimiz; aslan yürekli yiğitlerimiz, canını fedâ etmek pahasına fedakârca gayret ediyorlar. Şehidlerimiz var. Yine, aslan yürekli yiğit olan gâzilerimiz var. Şehidlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Gazilerimize de âcil şifâlar, yakınlarına da sabr-ı cemîl niyâz ediyoruz.. Lütfen bu kardeşlerimizin yakınlarını ziyaret edelim -inşâallah-. Onların gönüllerini alalım. Tarihe baktığımız zaman görüyoruz ki, bir harpte hakikî şehidler veriliyorsa, ardından zaferler geliyor. Bugün Allah için can veren şehidlerimizden güzel vasiyetler duyuyoruz. Bir şehidimizin abisine bıraktığı vasiyetinde şöyle diyor -gazetelerde paylaşılmış:“Ağabey diyor vasiyetinde, şehid olmak nasip olursa, devletimizin vereceği tazminatla anne-babamı hacca gönder. Babamın borçlarını da öde, sen de kalan parayla evlen.”Tam böyle, aslan yürekli bir yiğit… Yine diğer bir şehidimiz de “Beni beklemeyin!” diyor. Ben Allah yolunda sefere gidiyorum diyor.. Şanlı tarihimizde de böyle şeyler çoktur. İşte böyle duyarlılıkların, gayretlerin arkasından zafer gelir.. Meselâ İstanbul’un fethi çok zordu. Kalelerden kızgın yağlar dökülüyordu. Rum ateşleri atılıyordu. Orada da Fâtih’in askerleri surlara tırmanırken; "Bugün şehîd olma sırası bize geldi.” diyorlardı. Arkasından zafer geldi. İstanbul fethedildi.. Rabbimiz, milletçe aydınlık yarınlara ulaşması için her türlü gayret ve fedakarlığı yapanları rahmetle ve saygıyla anıyoruz. Ölenlere de gani gani rahmet diliyoruz. Mekanları Cennet olsun, Peygamberimiz arkadaşları olsun. Amin İnşaAllah En içten dileklerimle selam ve dua ile. https://www.instagram.com/p/CpO-h5ODwWT/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes