Tumgik
#nefret duygusu
nevzatboyraz44 · 2 months
Text
Gâvurda adalet, işbirlikçide şahsiyet olmaz!
Tumblr media
Avrupa futbol şampiyonasında, milli takımın maruz kaldığı haksızlıklar hepimize unuttuğumuz bir gerçeği bir kez daha hatırlattı.
Bahsini ettiğimiz gerçeği merhum Cemil Meriç şöyle ifadelendirmiş.
“Bütün Kur’an’ları yaksak, bütün camileri yıksak, Avrupalının gözünde Osmanlıyız; Osmanlı yani İslam!”
Bizim açımızdan bu, sadece şeref duyacağımız bir şeydir.
Yani, her hal ve şartta ‘İslâmî’ olmak, ‘İslâm’ gibi görünmekten daha büyük bir şeref olabilir mi?
Batılıların, bizim şeref duyduğumuz bu bakış açısı, bir tanımlama olsaydı eğer, elbette ki hiçbir sorun olmazdı lakin onların bakış açılarını motive eden yegâne unsur İslâm’a olan tarihi düşmanlıklardır. Yani bize baktıklarında öldüresiye nefret ettikleri bir düşman görüyorlar.
Bu gerçek, futbol gibi malayani bir meselede de kendini gösteriyor.
Daha doğru bir tabirle, düşmanlıklarını açık edecek hiçbir vesileyi ıskalamıyorlar.
Bunun için kendi elleriyle yaptıkları ‘demokrasi’ ve ‘evrensel insan hakları’ putunu da hiç tereddüt etmeden bir hamlede yutuveriyorlar.
Milli maç vesilesiyle bir kez daha gördük ki, söz konusu Türkiye olunca, ne nezaket kalıyor batılılarda ne ahlak ve ne de hak hukuk…
Koydukları kurallar ve belirledikleri norm bize gelince bir anda buharlaşıveriyor.
Azıcık da olsa vicdanı olan batılılar da gördüler bu gerçeği.
Kimi açık açık ifade etti, kimi mahcup bir edayla kem-kümlerin ardına sığındı.
“Futbol asla sadece futbol değildir” demiş İngiliz yazar Simon Kuper…
Hatta adam kitabını da yazmış bu olgunun.
Güçlü olanların, yönetim erkini ellerinde bulunduranları kendi çıkarları doğrultusunda kullandıkları bir enstrümandır futbol.
Bunu, ekonomik gerekçelerle kullandıkları gibi sömürü aracı olarak da kullanırlar ve bize karşı uyguladıkları şekliyle de tamamen siyasi bir mahiyete de büründürürler.  
Eminim ki, herkesin ve hepimizin adalet duygusu incindi maruz kaldığımız haksızlıklar vesilesiyle. Bunu öylesine nobranca ve kör parmağım gözüne bir kabalıkla yaptılar ki, sadece haksızlıkla yetinmeyip stadı dolduran on binlerce taraftarı bir kez dahi ekrana getirmediler.
Maçı seyretmeye giden Sayın Cumhurbaşkanı bile göstermediler diyeyim de gerisini varın siz hesap edin.
Batılının, bahse konu Türkler/Müslümanlar olunca takındığı adalet anlayışı bu.
Tamam, bunu anlıyoruz diyelim, peki, bu memleketin ekmeğini yiyip de tıpkı batılı efendileri gibi yaşadığı ülkeye düşmanlık edip gavurların saflarında yer alanlara ne diyeceğiz?..
Bakınız bunun tarifi yoktur işte!..
Bu psikolojiyi anlamak mümkün değildir ve hiçbir zaman da mümkün olmayacaktır.
Anılan güruh, batılıların kendilerine de aynı tarifeyi uyguladığı gerçeğine gözlerini kapayarak uşaklıkta devam ederler ilginç bir biçimde…
Köle desen değil, esir desen değil… Zira netice itibariyle kölenin de esirin de bir şahsiyeti vardır. Bunlarda şahsiyetin zerresine tesadüf edemezsiniz…
Batılılar nezdinde, Müslüman bir topluluk içerisinden çıkan ‘ateistler’ de sorunludur.
Bu işbirlikçileri, düşmanlarını yani bizleri vurmak için bir silah olarak kullanırlar ama asla güvenmezler. Hatta zamanı geldiğinde buruşturup çöpe atmaktan da imtina etmezler.
İşin tuhaf tarafı, bizim şahsiyetsizlik ve dahası ihanetle suçladığımız bu kesim, öteden beri kendisini bu toplumun asli unsuru olarak görürler.
Kendilerini bir tür efendi, geri kalanları da parya gibi niteledikleri bir sır değil.
O yüzden gelişen her hadiseyi muhakkak surette siyasete indirgeyip bu bağlamda hakaretler savururlar/savurdular hep…
Kendi istedikleri partiye oy vermedikleri için bu millete ‘bidon kafa’ ve ‘göbeğini kaşıyan adam’ aşağılamasında bulunan bunlar değil miydi sahi?
Maç vesilesiyle batılıların adaletsiz davranışlarına maruz kalmadık sadece, mezkûr kesimin de aşağılık davranışlarına muhatap kaldık.
Voleyboldaki başarı üzerinden malum bir oyuncunun sapkınlığını kutsallaştırıp mütedeyyin insanlara hakaret eden güruh, kendi ideolojilerine uymayan bir sembolü yerden yere vurarak hem sporcuların muazzam başarılarını hiçe saydılar ve hem de bu halka ve halkın değerlerine saldırdılar.
Yaşadığımız tüm bu hadiseler bize gösterdi ki, dünyanın hiçbir yerinde bizdekine benzer halk düşmanı bir kitle yok.
Her ülkede ve coğrafyada kendi halkıyla kavgalı tıynetsizler mutlaka vardır ama bizdekine benzer, memleketin kaymağını yemekle kalmayıp milletin asli unsuru olduğunu iddia eden halk düşmanları bulunmaz. 
Şu bir gerçek ki, hariçten gelen tehlikeyle savaşmak ve onu bertaraf etmek, dâhilîdeki düşmanlara nispetle çok daha kolaydır.
Gavuru canınız pahasına yenersiniz de bu gavurdan daha beter işbirlikçi gavurları ne yapacaksınız?..
Çok açık bir biçimde ifade etmeliyim ki, bu aşağılık güruhun tasallutundan kurtulamadığımız sürece gerçek bağımsızlığa kavuşmamız da asla mümkün olmayacaktır.
HABER7 YAZARI: NİHAT NASIR 11.07.2024 08:57
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Kayısı 📍 Malatya 📍 Türkiye 🇹🇷
78 notes · View notes
soguknevalim · 4 months
Text
Nefret duygusu sana hayran baba.
42 notes · View notes
gritilki · 1 month
Text
Siz hiç saf nefreti hissettiniz mi? Saf korkuyu? Saf hüznü? Acizlik duygusunu? Cesareti? Güveni? İhaneti? Pişmanlığı? Peki ya sevgiyi, yani en acımasız duyguyu, hiç hissettiniz mi?
Neden sevgiye öyle dediğimi biliyor musunuz? Çünkü sevgi, kendisiyle birlikte tüm bu duyguları da hırçın dalgalarıyla size getirir. Sevgiyi bir kez hissetmiş biri, tüm bu duyguları da hisseder. Mecburdur hissetmeye, çünkü saf sevgi yoktur; hep içinde başka bir duygu saklanır.
Nefret eder, sevdiği kişilere zarar verenlerden. Korkar, sevdiklerinin zarar görmesinden. Onlar zarar görürken hiçbir şey yapamamanın verdiği acizlik duygusu kalbini parçalar. Canı acıyan sen olmamana rağmen, senin canın onlardan daha çok yanar. Ve onları korumak için canını hiçe sayacak bir anlık deli cesaretidir sevgi.
Maske.
16 notes · View notes
felsefebilim · 5 months
Text
İkiryo Nedir?
Tumblr media
Yaşarken ruh, bedenden kaçabilir mi? Japon efsanelerinde bu soruya cevap verilmiştir.
İkiryo'yu Japon inancında, yaşayan bir kişinin görülen hayaleti olarak tanımlayabiliriz yani bedensiz bir ruhu temsil eder. Genellikle nefret, birisini öldürme arzusu gibi hisler intikam almak istenilen kişilere musallat olmak amacıyla ikiryo'ya neden olur, bu nedenle ikiryo'ya intikamcı ruh da denir. Ayrıca ikiryo'nun, aşk duygusu nedeniyle de ortaya çıktığıda görülür. Sevdiğine kendini gösterme, onun yanında olma arzusunun da musallat olmaya sebep olabileceği söylenir. Sevgi-aşk odaklı bu durum intikam odaklı olana göre genellikle ölmeden önce yaşanan bir durum olduğuna inanılır.
Ikiryo, vücudu terk ettiğinde bazen kişinin bilincini de beraberinde alabilir denilir. Bu durumda sahipleri, bilinçsiz ve ne yaptığını farkında olmadan kalır.
23 notes · View notes
dramatik-buluntular · 1 month
Text
Hayvan katliamına başladılar. Vazgeçmeyecekler. Dünyanın en aşağılık insanları bunlar. Hiçbir din temize çıkarmaz bunları. Hiçbir ırk üstünlüğü duygusu o lağım çukurundan kurtarmaz bu alçakları. Bu ülkeden, dininden, ırkından nefret ediyorum. Tiksiniyorum. Hiçbir aidiyet duygusu hissetmiyorum. Ve bu mutlak kötülük karşısında elimden hiçbir şey gelememesi kahrediyor beni.
18 notes · View notes
musfika-hanim · 1 month
Text
özür dilemesi gereken birini daha affettim, amannnn nolacaksa olsun. en fazla lütuf olur miss gibi iş. kalbimde nefret duygusu barındırmama değmez, anlarsa anlar hatasını, anlamazsa da napim. insan olma eylemi içinde hareket etmek bunu gerektirir. kalbime teşekkür ederim ❤️
Tumblr media
16 notes · View notes
navinarjinnn · 5 months
Text
Tumblr media
Kendi içimden başka bakacak bir yerim kalmayınca farkettim insan kalbinin ne kadar çok duygusu olduğunu. Neydi benim arkadan gelen günler içinde hissettiğim?Öfke mi? Yanılgının acısı mı? Hayal kırıklığı mı? Hayatın kırgınlığı mı? Nefret mi? Kin mi? Haketmediğime inandığım halde maruz kaldığım netice mi? Nedenini nasılını anlayamadığım bir hali ifade edememenin bunaltısı mı? Bir daha ömür boyu karşılaşmayacağımı bildiğim çok güzel birşeyi yitiriyor olma telaşı mı...?
35 notes · View notes
elviralora · 3 months
Text
Acınında tatlınında üzüntününde her şeyin mavi olduğu bir dünya isterdim. Mavi. 4 harften oluşan böyle bir kelimenin beni bu kadar etkisi altına alacağını düşünmemiştim. Ne kadar kolay öyle değil mi? Sadece 4 harften oluşan bu kelimenin beni bu kadar etkisi altına alması. Huzuru saflığı ve sakinliği temsil ediyor. Tıpkı küçüklüğümde olduğu gibi. Keşke küçüklüğümde kalabilseydim. Belki hayat o zaman bana daha güzel ve mavi gözükebilirdi. Şuan hiç bir durumu ve olan olayları mavi olarak göremiyorum çünkü kararmışız içimiz dışımız ruhumuz bedenimiz her yerimiz kapkara olmuş. Hepimizi kaplayan bir kin nefret duygusu içerisindeyiz. Maviliğin saflığını yerine siyahın kin duygusu ele geçirmiş yüreğimizi.
Tumblr media
15 notes · View notes
yorgunherakles · 2 months
Text
“ben varlığa bir türlü alışamadım - dünyanın varlığına ya da öbür şeylerin varlığına - kendi varlığıma da alışmadım. içini, özünü boşaltmakta olan biçimlerle karşılaşıyorum durmadan; gerçek gerçek değil, sözcükler yalnızca anlamsız sesler… kendimi gözden geçiriyorum, anlaşılmaz, nedeni bilinmez bir acıya gömülmüşüm. adı konmamış üzüntüler, gereksiz pişmanlıklar içinde boğuluyorum. bir çeşit aşk, bir çeşit nefret, bir neşe gösterisi, tuhaf bir acıma duygusu… neye? kime?
ionesco - günlük
18 notes · View notes
queeninizim · 2 months
Text
İçimdeki bu nefret duygusu gün geçtikçe beni ele geçiriyor
7 notes · View notes
deactivated12334 · 4 months
Text
Bir şey azalarak da birikebilir... Sevginin azaldığı yerde nefret birikir, hoşgörünün azaldığı yerde ilgisizlik birikir, cesaretin azaldığı yerde korku birikir, takdir edilmenin azaldığı yerde yetersizlik duygusu birikir, anlayışın , anlaşılmanın, duyarlılığın azaldığı yerde öfke birikir,sarılmanın,gülümsemenin azaldığı yerde yalnızlık birikir...
11 notes · View notes
etheromanie · 1 year
Text
''benim için yaşam yirmi yaşındayken bitti. sonraki yaşamım uzatmalardan başka bir şey değildi. loş karanlık, kıvrım kıvrım, hiçbir yere ulaşmayan bir koridor gibiydi. fakat yaşamak zorundaydım. her gelen günü tüm sahteliğiyle kabullenip yaşadım yalnızca. o günlerde birçok hata yaptım. hayır, daha doğrusunu söylemek gerekirse, hatalardan başka bir şey yapmadım. bir dönem, tek başıma kendi iç dünyama kapandım. derin bir kuyunun dibinde tek başına yaşamak gibi bir şeydi. dışarıdaki her şeyden nefret ettim, her şeyi lanetledim. bir dönem de dışarı çıkıp yaşarmış taklidi yaptım. her şeyi kabullenip duygusuzca yaşadım. fakat tümü anlamsız şeylerdi. hepsi göz açıp kapayıncaya kadar geçti gitti, arkalarında hiçbir şey bırakmadan. içimdeki suçluluk duygusu ve açılan yaralardan başka.''
22 notes · View notes
by-hulusi · 7 months
Text
”Umutsuzluğa kapılmayın.
Üstümüze çöken bela, vahşi bir hırsın insanlığın gelişmesinden korkanların duyduğu acının sonucudur.
İnsanlardaki bu nefret duygusu geçecek ve diktatörler ölecektir ve halktan aldıkları güç, yine halkın eline geçecektir.
Son insan ölene kadar özgürlük asla yok olmayacaktır…”
• Charlie Chaplin
Tumblr media
14 notes · View notes
fikret-i · 1 year
Text
Tumblr media
İnsanın içinde nefret duygusu filiz verince tüm sevgilerin üzerini kara bulutlar kaplıyor. Nasılda herşeye herkese sirayet ediyor bu kötü his. Sevdiklerini sevdiğinin farkında değilsin. Kimsenin seni sevmesi alakadar etmiyor. Ve tüm olaylara karşı duyarsızlaşıyorsun. Umursamaz, bitkin bir tavırla dolaşıp duruyorsun. Açlık dürtüsünü dahi kaybediyorsun. Arada kasların seğiriyor istemsizce. Kafanın içi kin dolu oluyor. Nasıl kurtulurum? Nasıl intikam alırım bunu bana yaşatandan... Hesapları geçip duruyor gözünün önünden. Birisi sana sesleniyor duymuyorsun. Bir çocuk tebessüm ediyor sen ise çatık kaşınla karşılık veriyorsun. Hakeza insan başkalaşım geçiriyor sanki. Kendin, kendin olmuyorsun. Çıkıyorsun kendinden daha da ilerisi insanlık denen yücelikten. O yüzden hemen uzaklaşıverin sevmediğiniz, nefret ettiğiniz ortamlardan, insanlardan.
48 notes · View notes
antidepresann · 2 years
Text
Duyuyor musun? Kendime hiç saygım kalmadı artık. Kendimden nefret ediyorum. Bunun hiçbir nedeni veya açıklaması yok. Hiçbir şeyi haketmiyorum farkındayım. Hâlâ belki diye ayakta kalıyorum. Hiç güçlü hissetmiyorum. Bazen sinirle herkesin kalbini kırabiliyorum. Bundan nefret ediyorum. Bu yaptıklarım çoğu insan için güçsüzlük olabilir. Belki de gerçekten öyleyimdir. Daha önce çok kez bitti dedim. Sanırım bu bitişi sadece bir kez uyguladım. Kendi sonumu nasıl getireceğimi yazdım duvarlara. Verdiğim bu kararla hep birisi beni durdurdu. 'Olmaz'dedi sonrasında pişman da olmadım. İşte bu yüzden engel oldu dedim. Muhtemelen bunu birilerine söyleseydim' yapamadın'diyeceklerdi. Evet yapamadım. Beni içine çeken bu bataklıktı dibe geldim artık. Orada durup en ufak bir şeye hıçkıra hıçkıra ağladım. Çıktım oradan yürüdüm. Sadece yürüdüm. Seninle karşı karşıya kalınca dizlerimin bağı çözüldü yere düştüm ve sadece avazım çıktığı kadar bağırdım. Defalarca gez. O kadar çok ses vardı ki kafamda.. hissettiğim suçluluk duygusu belirsizlik ve her zerremde hissettiğim dayanılmaz fiziksel acı. 'Değer' cümlesi ile kalktım ayağa. O günden sonra yaşamak için hep bir şeyler yaptım. Gözle görülemeyecek en son raddede ve son seviyedeydim. Çok uzun sürdü bunları yapmam. Herkesi gözümün önünde kaybederken yaptım bunu. Ve Gökyüzü ben hiç gökyüzü kadar kocaman kalbi olan birisi olmadım. Benim hayatım küçüklüğümde olduğu gibi gözü yaşlı giriş katın parmaklıklı penceresinden yağmur ve gök gürültüsünü izlerken uyuyan taraftım.
54 notes · View notes
quelas · 8 months
Text
Hani bir çocuk bir oyuncakla oynar oynar hevesini alır kenara atar ya, işte o oyuncak gibi hissedemeyen bu duyguyu anlayamaz. Tıpkı seni hayatı boyunca düşünmeyecek birisini düşünüp aklına getirdiğinde kendinden nefret etme duygusu gibi...
10 notes · View notes