" Hiç aklından çıkarma İthaka'yı.Oraya varmak senin başlıca yazgın.."
Last active 60 minutes ago
Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Aşk Yolunda
Adım başı duraksayan ben, aşk yolunda imreniyorum sana. Kötü bir şey yapmayacağım yapmasına, ama iyi bir şey de sanırım yapamam. Bir fener gibisin benim için ormanın koyu karanlığında. Çiçekler belimize geliyor, bilmiyorum hiçbirinin adını. Bilgi işe yaramıyor burada. Ne yapmalıyım? Nasıl davranmalıyım? Bazen seni taşımam gerekirse hemen kollarımdasın. Önümüzde, pırıl pırıl sabah dünyası genç ve yaşamak için yapılmış! Usulca yükseliyor entarin ağır ritminde göğüslerinin. - Gökyüzü nasıl da mavi, görmüyor musun? Hangi kuşlar yaşıyor ormanda? Ee! Ne bekliyorsun sanki? Haydi taşı beni. - Ama nereye götüreceğim seni?
Yevgeni Yevtuşenko, Zima Kavşağı
5 notes
·
View notes
Text
"
...
Düşünmüyor değilim ama yaşadığımız günleri, bu çağdaş zamanı, sevgili düşüncelerimi, Üzülme. Dünyada tek kişi sen değilsin bu durumda, senin araştırma tarzın, kavgan ve yapın tek değil, üzülme eğer verilecek yanıt bulamıyorsan o sonu gelmez soruya. Dayan, düşün, dinle. Öğren. Öğren. Dolaş dünyayı, Unutma insan ruhunda doğuştan var olan mutluluğu doğru'dan daha çok, ama gene de doğru'suz mutluluk olamaz. Yürü soğuk bir gururla hep ileri yaban, dikkatli gözlerle başına hafifçe vuran yağmurdan ıslanmış çam yapraklarıyla, parlayan kirpiklerinde gökgürültüleri ve gözyaşlarıyla. Sev insanları. Sevgi kendi yapar ayrımını. Beni unutma, seni gözleyeceğim. Dönebilirsin bana. Şimdi git." Gittim ve gidiyorum hala.
Yevgeni Yevtuşenko, Zima Kavşağı
3 notes
·
View notes
Text
"
Bir hayatın olaylarını, kendi hikayemizin gerçeğe uygunluğunu sorgulamak, huzursuz edici olmanın yanı sıra sağlıklı ve iyi bir şey de olsa gerek. Belki de sürekli olarak yerin ayağının altından kaydığını hissetmek normaldir, belki de kendime ve etrafımdaki insanlara dair sahip olduğum kesinlik hissi ortadan kayboluyordur. Yıllardır gerçeklikle tek inanılır bağımı oluşturan bedenim şimdi bana çürümekte olan bir taşıt, tüm bu süre boyunca bindiğim, çok hızlı bir seyahate ama aynı zamanda kaçınılmaz bir çöküşe maruz kalan bir tren gibi görünüyor. Sürekli gördüğüm manzaraları oluşturan insanların ve mekanların çoğu şaşırtıcı bir doğallıkla ortadan kayboldu ve hala orada olanlar, nevrozlarını ve yüz ifadelerini sürekli vurgulayarak, eskiden oldukları kişinin bir karikatürüne dönüştüler. İçinde doğduğumuz beden dünyadan ayrılırken sahip olduğumuzla aynı değil. Sadece hücrelerimizin sonsuz kez değişmesinden değil, en belirgin özelliklerinden, el yordamıyla, elimizden geldiğince, yönlendirme ya da danışmanlık olmadan, kendi kişiliğimiz ve kanaatlerimizle ona ekleyegeldiğimiz dövme ve yara izlerinden de bahsediyorum.
Guadalupe Nettel, İçinde Doğduğum Beden
6 notes
·
View notes
Text
Geceye Şarkı / 10
Bir zamanlar gülmüştü içimdeki şeytan. Ben, bir ışıktım parıltılı bahçelerde. Oyunlarla dansların eşliğinde, Bir de aşkın şarabı, başımı uyuşturan. Bir zamanlar ağlamıştı içimdeki şeytan. Ben, bir ışıktım sancılı bahçelerde, Kadere boyun eğişin eşliğinde, Parıltısıyla, yoksulluğun evini nura boğan. Şimdi ağlamadığına ve gülmediğine göre o şeytan, Yitip gitmiş bir gölgeyim bahçelerde Ve ölüm karası eşliğinde, Boş geceyarısının sessizliğiyle dolaşan.
Georg Trakl, Bütün Şiirlerinden Seçmeler
4 notes
·
View notes
Text
Geceye Şarkı / 8
Suskundu karanlık, beni söndürdüğünde , Gün ortasında ölü bir gölgeydim - O zaman çıkıp mutlulukların evinden Yürüdüm gecenin derinliklerine. Şimdi bir gölge oturmakta yüreğimde, Bir gölge, hissetmeyen günün çoraklığını - Ve dikenler gibi sana doğrulup gülümseyen, Senden, yalnız senden yana, ey gece!
Georg Trakl, Bütün Şiirlerinden Seçmeler
2 notes
·
View notes
Text
Geceye Şarkı / 1
Bir nefesin gölgesinden doğma bizler Dolanıp durmaktayız terk edilmişliklerde Bizler, yani sonrasızlıkta yitirilenler, Kurbanlarız, adandıklarımızı bilmezcesine.
Dilenciyiz sanki, yok benim diyebileceğimiz, Kapalı kapılar önünde birikmiş delileriz. Körler gibi kulak kabartmışız, içinde Fısıltılarımızın yitip gittiği sessizliğe.
Hedefi olmayan yolcularız bizler, Bulutlarız, rüzgârlarda dağılan, Ya da ölümün soğuğunda üşüyen çiçekler, Yerimizden kopartılmayı beklemekteyiz...
Georg Trakl, Bütün Şiirlerinden Seçmeler
1 note
·
View note
Text
BAHÇENDEN DIŞARIYA HİÇ ÇIKMAYAN SEN
Bahçenden dışarıya hiç çıkmayan sen, çitlere dayanıp durdun mu, hasretle dolu ve baktın mı hiç düşsel patikaların akşam üzeri nasıl maviye dönüştüğüne?
Gitmeyi göze alamadığın o ufukta kanrengi bir güneşin battığı an, akmayan gözyaşların değil miydi, dilini ateş gibi kavuran?
Edith Södergran, Yürüyerek Geçtim Güneş Sistemlerinin Arasından
13 notes
·
View notes
Text
"
Yaşamı boyunca, diğer insanlar gibi onun da kendine ait düşünceleri ve hayalleri oldu. Bazılarını kendisi gerçekleştirdi, bazıları ise ona hediye edildi. Çoğu ulaşılmaz kaldı ya da elde eder etmez, ellerinden çekilip alındı. Ancak halen oradaydı işte. Karlar eridikten hemen sonra sabahları evinin önünde, çiyle ıslanmış çayıra dağılmış düz taşlara sırtını dayadığı ve arkasına soğuk taş, yüzüne güneşin ilk sıcak ışıkları değdiği zaman hayatında pek çok şeyin hiç de öyle kötü gitmediğini düşünüyordu..
Robert Seethaler, Bütün Bir Ömür
5 notes
·
View notes