#marcel ayme
Explore tagged Tumblr posts
mybeingthere · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
I am reposting a forgotten by me Alix Angèle Marguerite Aymé (Marseille 1894 - 1989) who was a French painter who lived in China and Vietnam.
Born Alix Angèle Marguerite Hava, she first married in 1920 Professor Paul de Fautereau-Vassel, moving with him to Shanghai, China then Hanoi, Vietnam. In 1925-1926 she taught drawing at the French Lycée in Hanoi.
The couple returned to France, where they lived from 1926 to 1928 and had a son. Then she separated from Fautereau-Vassel and returned with her infant son to Indochina. In 1931 she remarried to Colonel, later General, Georges Aymé, future deputy to Lieutenant-General fr:Eugène Mordant, in command of the French Army in Indochina, and whose younger brother Marcel Aymé was later be known as a novelist. She travelled and painted also in Laos, becoming acquainted with the household of King Sisavang Vong, and her large frescos were displayed in the Royal Palace, Luang Prabang. She became teacher at EBAI where she contributed to a reawakening of interest in lacquer painting.
An exhibition of her work was held at the Johns Hopkins University in 2012 who described her as "an influential participant in the promotion of Paris-born modernism in the era between the world wars."
The exhibition documented the artist’s development over nearly four decades, from early works influenced by the Nabi painter Maurice Denis, to later adoption of Asian elements and modernism in her mature landscapes.
14 notes · View notes
territoriale · 1 year ago
Text
ludothecaire - espace ludique marcel ayme
🔔 Recrutement : http://dlvr.it/SvGmcs . Voir l'annonce ⬇️
0 notes
nihalghosarwade9 · 2 years ago
Photo
Tumblr media
Le Passe-Muraille Sculpture in Paris Based on a fictitious character by Marcel Ayme, this is a sculpture that has been designed as a man coming through a wall, and this unusual monument is located in the Montmartre area of Paris. The writer Marcel Ayme lived in the Montmartre area of Paris and since the 1980s the Place Marcel Ayme has been dedicated to this author. https://www.instagram.com/p/Cn4EHIgJXFC0CwqhHWtRqfcNDdIGdsE-ImHWiM0/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
elegieenbleu · 4 years ago
Photo
Tumblr media
BOHUMIL STEPAN / 
illustrations for Zelena Kobyla (The Green Mare) by Marcel Aymé Prague, 1966
80 notes · View notes
les-portes-du-sud · 5 years ago
Photo
Tumblr media
La forêt, c'est encore un peu du Paradis perdu. Dieu n'a pas voulu que le premier jardin fût effacé par le premier péché.
Marcel Aymé
56 notes · View notes
laurent-bigot · 4 years ago
Text
UN CINÉMA DE SCÉNARISTES
UN CINÉMA DE SCÉNARISTES
Film d’auteur contre film de scénariste, c’est un très ancien débat. En fait, il remonte au début même du cinéma et a connu un tour plus aigu avec l’arrivée du parlant. A qui faut-il donc attribuer la paternité et, le cas échéant, la réussite d’un film ? La nouvelle vague crut faire triompher le cinéma d’auteur, défendu pendant des années par les Cahiers du Cinéma, et qu’on avait découvert vers…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
the-french-disconnection · 7 years ago
Link
1 note · View note
honeymooninthefridge · 7 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Le Passe-Muraille, Paris, 18eme Sculpture de Jean Marais
5 notes · View notes
oldhollywoodholla · 3 years ago
Photo
Tumblr media
Movies I saw in 2022
↳ Les Vampires (1915–16) 
31 notes · View notes
ansiklomedia · 6 years ago
Photo
Tumblr media
Marcel Aymé Kimdir? Marcel Aymé (d. 29 Mart 1902, Joigny -ö. 14 Ekim 1967, Paris), Fransız romancı, denemeci ve oyun yazarı.
0 notes
mybeingthere · 3 years ago
Photo
Tumblr media
Alix Angèle Marguerite Aymé (Marseille 1894 - 1989) was a French painter who lived in China and Vietnam.
Born Alix Angèle Marguerite Hava, she first married in 1920 Professor Paul de Fautereau-Vassel, moving with him to Shanghai, China then Hanoi, Vietnam.
In 1925-1926 she taught drawing at the French Lycée in Hanoi.The couple returned to France, where they lived from 1926 to 1928 and had a son. Then she separated from Fautereau-Vassel and returned with her infant son to Indochina. In 1931 she remarried to Colonel, later General, Georges Aymé, future deputy to Lieutenant-General fr:Eugène Mordant, in command of the French Army in Indochina, and whose younger brother Marcel Aymé was later be known as a novelist. She travelled and painted also in Laos, becoming acquainted with the household of King Sisavang Vong, and her large frescos were displayed in the Royal Palace, Luang Prabang. She became teacher at EBAI where she contributed to a reawakening of interest in lacquer painting.
An exhibition of her work was held at the Johns Hopkins University in 2012 who described her as "an influential participant in the promotion of Paris-born modernism in the era between the world wars." The exhibition documented the artist’s development over nearly four decades, from early works influenced by the Nabi painter Maurice Denis, to later adoption of Asian elements and modernism in her mature landscapes.
https://alchetron.com/Alix-Aym%C3%A9
8 notes · View notes
territoriale · 1 year ago
Text
ludothecaire - espace ludique marcel ayme
🔔 Recrutement : http://dlvr.it/SvBzMv . Voir l'annonce ⬇️
0 notes
mervetapaneducation · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Blog(6) Çocuk Kitaplığı: Çocuklar için 10 Kitap İncelemesi; Beğeni ve Eleştirilerim
1. ADA- Theodore Taylor (ÇOK BEĞENDİM) 
Tumblr media
Irkçılığın yumuşak bir dille çocuk okuyucuların gözleri önüne serildiği etkileyici bir anlatı. Beyazların zencilerin hakkındaki düşüncelerini çok açık dille aktaran kitap savaşın olduğu denizaltıların gemileri batırdığı bir ortamda geçmektedir. Denizaltılarla batırılan gemiden kurtulan ve ıssız adaya düşen beyaz küçük çocuk ile yaşlı bir siyahinin hayatta kalma mücadelesi anlatılmaktadır. Kitabın sonu okuyucuyu şaşırtıyor. Kitabı elinize alıp birkaç sayfa okuduktan sonra konusu sizi kendi dünyasına çekiyor ve sürükleyicilik başlamış oluyor. Kitabın anlatımı açık ve anlaşılır. Çocuk okuyucular için argo kelimeler bulunmamaktadır. 136 sayfalık bir kitap olarak öğrenciler için iki haftaya bölünerek rahatlıkla okutulabilir. Ayrıca küçük yaştaki okuyucuları olumsuz etkileyecek bir yaşantı örneği de yoktur. Pedagojik açıdan sakıncalı kitaplardan değildir yorumunu yapabiliriz. Filmi olan bir kitaptır onu da beğenerek izleyebilirsiniz. 
 2. BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK- Harper Lee
Tumblr media
Siyahilerin çok değersiz olduğu bir zamanda geçen romanda Amerika’nın güneyinde yaşanan ırkçılığı çocuk kahramanın gözünden okuyuculara aktarıyor. Haksız yere suçlanan bir zenciyi savunan bir çocuğun avukat babasının yaşadıklarını, bunun çocuklara nasıl yansıdığını gözler önüne sermektedir. Çocuğun savunma avukatı olan babası okuyuculara en temel insan haklarını hatırlatıyor. Bu romanı okurken bazı yerlerde vicdanımızla baş başa bırakabiliyor bizleri. Haksızlıklar ve eşitsizliklerin çok belirgin olduğu bir romandır. Kitabın anlatımı ağır seyrediyor okuyucuyu yavaşça içine çekiyor. Anlatım açık ve anlaşılır bir yapıdadır. Sayfa sayısı 358’dir ve ortaokul öğrencileri için bu sayı çok fazladır. Bu kitap pedagojik açıdan en az lise düzeyinde okunacak kitaplar arasında yer alabilir. Büyük okuyucular için çok anlamlı bir kitap olduğunu yazarın ele aldığı konunun anlatımını çok beğendiğimi söyleyebilirim. 
3. BEYAZ YELE- Rene Guillot (ÇOK BEĞENDİM) 
Tumblr media
On iki yaşında küçük bir çocukla beyaz bir tay arasında geçen güzel bir dostluktan bahsetmektedir. Kitapta bir çocuk ve atı arasındaki geçen maceralar, konuşmalar yer alıyor. Doğayla iç içe olan bir kitaptır ve kitabın sonu acıklı bitmektedir. Gayet akıcı, heyecanlı ve okuma sevgisi aşılayan bir kitap. Özellikle kitap okumayı pek sevmeyen çocukların da ilgisini çekebilir. Kitap 107 sayfadır ve 2 bölüm halinde öğrencilere okutturulabilir. Pedagojik açıdan bir olumsuzluk görmedim. Sadece kitapta at çalan adamların pipo içtiğinden bahsediliyor ve seni pis hergele, ulan gibi sözler birkaç yerde geçiyor. Filmi olan bir kitaptır. 
 4. NEYDİK N’OLDUK AİLESİ-Neslihan Acu (BEĞENDİM) 
Tumblr media
Kitapta lüks bir hayat yaşayan İstanbullu bir ailenin bir anda her şeyini kaybedip küçük bir köydeki yaşamını anlatıyor. Varlık-yokluk, köy hayatı, umut, kibir, dayanışma gibi konularda kitap okuyucuyu düşündürüyor. Günümüz gerçekliğiyle konusu uyuşuyor. Kitapta bahsedilen aile dünyanın her yerinde benzeri bulunan tüketim toplumunun biçimlendirdiği, varlıklı yaşam süren, fakirleri küçümseyen, burnu havada bir aile. Günümüzdeki fantastik kitapları düşünürsek, toplumun şu anki halinden bahseden bazı duyarlılıklar kazandırabilecek bir romandır. Kitabın anlatımı anlaşılır bir şekilde ilerlerken okuyucuyu gerçekliğiyle içine çekiyor. Bol eğlenceli ve ders vericiliği fazlaydı. Kitap 283 sayfadır ve öğrencilere 3 bölüm halinde okutturulabilir. Pedagojik açıdan ortaokul öğrencilerine uygun buldum. Sadece anne-büyük kızın, baba ile çatışmaları kitabın başında çok sıkıcıydı ama kitap ilerledikçe bir toparlanma oldu. 
 5. ATATÜRK’TEN ÇOCUKLAR İÇİN ÖYKÜLER&BENİ UNUTMAYINIZ-Aydın İleri (ÇOK BEĞENDİM) 
Tumblr media
Kitapta Atatürk ile ilgili çeşitli anılar yer alıyor. Sadece özel hayatı ve askeri hayatıyla ilgili olmayıp onun çocuk sevgisi, doğa ve hayvan sevgisi, esprili kişiliği okuyucuyla buluşmuş. Kitap ortaokul öğrencileri için pedagojik açıdan uygundur. Kötü kelimeler yoktur. Süleyman Bulut’un Atatürk’le ilgili yazdığı anı kitabı tarzında ilerleyen bir kitap olmuş. 118 sayfadır ve 2 bölüm halinde çocuklara okutturulabilir. 
6. YAĞMUR YAĞDIRAN KEDİ- Marcel Ayme  
Tumblr media
Kitapta küçük çiftliklerinde yaşayan iki kız kardeşin maceraları anlatılmaktadır. Her bölümde kız kardeşlerin çiftlik hayvanlarıyla olan ayrı bir macerası anlatılır. Kişileştirme ve konuşturma sanatı, kitabın tümüne hakimdir. Kitabın adında geçen yağmur yağdıran kedi masalı sadece ilk bölümde geçmektedir. Diğer bölümlerde farklı hayvanlarla olan masallara yer verilmiştir. Kitabın dili okuyucuyu sıkmıyor, komik bir anlatıma sahip. Küçük yaş grubu için fabl tadında masallar var. Kitapta bahsedilen çocukların ailesi bazen hayvanlara acımasız davranıyor bu hoşuma gitmedi. Örnek olarak ilk bölümde yağmur yağdıran kediyi çuvala koyup taş bağlayıp ırmağa atmak gibi. Pedagojik açıdan olumsuz başka bir örnek yer almıyor. Kötü kelimeler bulunmamaktadır. Kitap 174 sayfa olarak çocuklara 2 bölüm halinde okutturulabilir. 
7. BİR ZAMANLAR O DA ÇOCUKTU, ADI: MUSTAFA- Nezihe Araz 
Tumblr media
Yazar bu kitapta Atatürk’ün çocukluk zamanlarından başlayarak onun yaşam öyküsünü ele almıştır. Kitabı özellikle Türk çocuklarının okumasını istiyor. Bir insan olarak Mustafa Kemal Atatürk’ü, bir önder oluşunu, ülkemizin gelişimini ve tarihi sürecini çocukların gözleri önüne seriyor. Özellikle bu olayları çocukların anlayabildiği bir dilde aktarıyor. Kitap 228 sayfadır ve 2 bölüm halinde çocuklara okutturulabilir. 
 8. SİMYACI- Paulo Coelho  
Tumblr media
Kitapta Endülüslü bir çobanın İspanya’da başlayan Mısır’da sona eren masalsı yolculuğundan bahsediliyor. Gördüğü bir rüya üzerine maceraya atılıyor ve Mısır’daki piramitlere olan hazine bulma yolculuğu başlıyor. Öğüt verici de bir yanı bulunuyor. Kitabın vermek istediği mesaj aslında hayattaki mutluluğumuz bazen bize uzak gibi görünse de çok yakınımızda olabilir. Bunu geç de olsa anlamak bize hayatın tadını verecektir şeklinde yorumlanabilir. Kitap maceracı ve felsefi yönüyle dikkat çekiyor. Sade bir anlam derinliğine sahip. Pedagojik açıdan olumsuz bir örnek ya da kötü kelime ve küfürler yoktur. Kitap 188 sayfadır ve 2 bölüm halinde çocuklara okutturulabilir.
9. MUTLU PRENS- Oscar Wilde 
Tumblr media
7 bölümden oluşan kitap iyilik teması üzerine kuruludur. Kitaba adını veren Mutlu Prens ilk bölümdeki masaldır. Diğer bölümlerde farklı masallar anlatılmaktadır. Her biri ayrı bir masal olan kitabın ilk bölümündeki masal okuyucuyu derinden etkileyip kitabın diğer sayfalarını da okumaya yöneltiyor. İlk bölümdeki masalı çok beğendim. Kitabın dili açık ve anlaşılır bir yapıdadır. Kişileştirme ve konuşturma sanatları göze çarpıyor. Pedagojik açıdan çocuklara uygundur. Kitap 108 sayfadır ve 2 bölüm halinde çocuklara okutturulabilir. 
10. BEYAZ GEMİ- Cengiz Aytmatov
Tumblr media
Çocuk psikolojisini konu alan bir roman. Anne babası tarafından terk edilen ve dedesinden başka seveni olmayan bir çocuğun gerçek hayatında mutsuz, hayal dünyasında ise mutlu olması aktarılıyor. Kitabın ilk kısımlarında çocuk akşamları eline aldığı dürbünle göle bakar ve birkaç dakika görünüp kaybolan beyaz gemiyi izler. Kitabın sonunda ise bir balık olup babasına ulaşacağı düşüncesiyle kendini dereye atar. Hızla akan su çocuğu alıp götürür fakat çocuk hiçbir zaman balık olmayacaktır. Kitap sade bir anlatıma sahiptir fakat akıcılığı az ve betimlemeleri yetersiz buldum. Kitabın başlığı ile konusu arasında biraz uyumsuzluk var. Beyaz gemiden kitapta çok fazla bahsedilmemekle birlikte olayların beyaz gemi ile alakası yok denecek kadar azdır. 183 sayfa olan kitap 2 bölüm halinde çocuklara okutturulabilir.
Makale önerileri:
 https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/161002     https://dergipark.org.tr/en/pub/buyasambid/issue/29824/320874     https://dergipark.org.tr/en/pub/mersinefd/issue/41501/353931     https://dergipark.org.tr/tr/pub/maeuefd/issue/19392/205928
3 notes · View notes
artisansatlas-blog · 7 years ago
Text
23 Cool Sculptures You Won't Believe Actually Exist
23 Cool Sculptures You Won’t Believe Actually Exist
These Sculptures Are VERY Cool
        ” Which of these pieces did you find the most incredible? Let us know in the comments below. Subscribe to our channel for more amazing videos just like this, thanks for watching!
(more…)
View On WordPress
0 notes
moviessilently · 8 years ago
Text
No actual vampirism is involved in this serial, it’s about a criminal gang called the Vampires and their attempts to… well, I’m not really sure what. Kill people and break things, I guess. We also follow the efforts of a heroic reporter to bring these ne’er-do-wells to justice or something.
Home Media Availability: Released on DVD and Bluray.
Toxic Relationships
Before I begin, a hearty thanks to the late David Shepard for helping me research this review. It is dedicated to his memory.
Most classic movie fans are familiar with the cliffhanger serials of the 1930s-1950s and even the most casual film buff knows about The Perils of Pauline, often cited as the quintessential silent serial (but it’s not actually very good). However, America was never the only game in town when it came to serialized entertainment. The French are no slouches in the serial department and the most famous French director of these entertainments is Louis Feuillade.
Stylish villainy, here we come!
Readers of the site may recall that I am a huge fan of Judex, Feuillade’s 1916 caped crusader series. It’s one of my top five silent films of all time, in fact. After watching Judex, I decided to watch Les Vampires, Feuillade’s far more famous serial of 1915. It shares a significant number of cast members from Judex and boasts an anarchic plot with zaniness to spare.
I guess this is a bit of a spoiler but my reaction to Les Vampires thirteen years ago was a resounding “meh.” I liked parts of it but I was simply unimpressed. So now we’re going to see if over a decade of silent movie experience has changed my mind about the serial.
But in a shocking twist, our hero has a comedy sidekick!
First, a quick word about the story: I won’t be covering every plot twist and turn because a) the serial is over 400 minutes long and b) Feuillade and co. kind of made everything up as they went along. There’s no real central story except for the idea of a criminal gang called the Vampires and a reporter’s attempts to bring them to justice. The two sides are locked in a battle of wits and it’s all fun and games until they haul out the poison. Both sides engage in multiple kidnappings, plus a spot of murder and the body count is pretty high.
I never joke about silk long johns.
Philippe Guérande (Edouard Mathé) is a reporter with one goal in life: to bring down a criminal gang known as the Vampires, a band of powerful criminals who rob, murder and manipulate with impunity whilst wearing black silk long johns. They are led by the Grand Vampire (Jean Aymé) and his most trusted operative, Irma Vep (Musidora). Philippe, meanwhile, is assisted by Mazamette (Marcel Lévesque), a silly little fellow with certain useful skills and a connection to the Vampires.
Our first look at Irma Vep.
The first episode is not very promising with its slow pace and interminable shots of the Grand Vampire walking across rooftops but things quickly pick up with the introduction of Irma. Musidora (BFF of author Collette) is a natural on the screen and makes an immediate impression as the vicious Miss Vep. She hisses and spits through an introductory musical number. (Are you sure this is a silent film?) Feuillade clearly thought he had something special as well, he takes the time to show a poster advertising Irma’s stage show rearranging itself to spell VAMPIRE.
This slideshow requires JavaScript.
Musidora follows through on this promise with a reign of terror; burglary, kidnappings and other nefarious deeds. And, of course, she does it while stylishly clad in Vampire gear, as well as assorted posh frocks, maid uniforms and even in the garb of a young viscount.
Everyone talks about Musidora and that’s great but can we take a minute to discuss Philippe’s awesome mother? Feuillade did seem to love his powerful mothers and it’s a refreshing change from modern Hollywood, believe you me. Delphine Renot is marvelous as a woman who dotes on her son but also is perfectly capable of stabbing her kidnapper with a poisoned pen nub in order to escape. Go, mom, go!
After poisoning a henchman, Philippe’s mom went to her PTA meeting.
Alas, Edouard Mathé is not a terribly compelling hero (he was demoted to tweedy brother of the titular hero in Judex) and as we spend most of our screen time with him, it’s a bit of a problem. The fact that his romantic interests are reduced to living plot devices does not help matters. Marcel Lévesque, on the other hand, is a droll figure as comedy sidekick Mazamette and the character becomes even more amusing with the introduction of child actor Bout-de-Zan as his young son. (You may recall that Bout-de-Zan played the Licorice Kid in Judex.)
Me? Spy for the Vampires? The very idea! … Oh, all right. Do you have any idea how expensive boarding school is?
Another major misstep in the serial is the introduction of Moreno (Fernand Herrmann). It starts promisingly enough with Moreno and his criminal gang starting a turf war with the Vampires but soon becomes unbalanced when the screenwriters decide to make this new villain a master hypnotist. It simply makes him too powerful and removes considerable suspense from the resulting picture, at least in my opinion. This strange new power was likely due to some personnel problems that we will discuss in the next paragraph.
She became his total slave but on the plus side, she never smoked another cigarette either.
To say that Les Vampires is chaotic is an understatement. In fact, its anarchic plotting and anything-goes madness are major contributors to its overall appeal. Some of the chaos was due to Feuillade’s drill sergeant manner on the set, which seems like an oxymoron but isn’t. For example, the rotating leader of the Vampires developed because the actor playing the original Grande Vampire, Jean Aymé, was habitually late and Feuillade responded by firing him. (Don’t worry, Aymé’s career lasted another three-and-a-half decades. No word as to whether he became more punctual.) SPOILER: The Grand Vampire neatly murdered by a hypnotized Irma Vep, Feuillade was free to open a revolving door and let in Satanas and Venomous. (One wonders why the Vampires did not simply promote Irma. Oh well.)
Irma and the Grand Vampire posing as father and son. Take it away, amateur shrinks!
Other bits of chaos were due to the war and film shortages. At certain points, Feuillade spliced in scenes from an entirely different movie to complete an episode. “Let me read you a story about my ancestors, complete with flashbacks!” Um, okay.
Every crime serial needs a few scenes from the Napoleonic Wars.
I’m going to be honest here: I found Les Vampires to be a bit of a letdown after the more structured madness of Judex thirteen years ago and I feel the same way now. While I have rewatched Judex numerous times over the years, I have only dusted off Les Vampires once and it was for this review. While anarchy and madness and murder are all very fun in a serial, there’s only so much of it you can take. Les Vampires has a slow start, which further increases the difficulty for first-time viewers. I know some people just adore this serial and that for them, the anarchic tone and wild plotting are a feature, not a bug, which is why I’m not really going for a deep takedown of the series. That would be like watching a Garbo/Gilbert romance and complaining about overblown love scenes or going to a Star Wars movie and complaining about all that Jedi stuff.
Come for the title, stay for the severed heads.
My advice? If you don’t like Judex, try Les Vampires. If you don’t like Les Vampires, try Judex. If neither suits you, try Fantômas, Feuillade’s other famous serial. If you like all three, good for you! There seems to be a Feuillade series for everyone so do give them a try. I’m sure you will find something to delight you.
Where can I see it?
Les Vampires is available on DVD and Bluray from Kino Lorber and features a score from the Mont Alto Motion Picture Orchestra.
I was corresponding with David Shepard in preparation for this review before he passed away. He produced the original English home video release of Les Vampires and while it is now out of print, he asked me especially to mention Robert Israel’s fine orchestral score. It really is wonderful and you can still get a used copy of the Image release that includes it.
***
Like what you’re reading? Please consider sponsoring me on Patreon. All patrons will get early previews of upcoming features, exclusive polls and other goodies.
Les Vampires (1915) A Silent Film Review No actual vampirism is involved in this serial, it’s about a criminal gang called the Vampires and their attempts to… well, I’m not really sure what.
4 notes · View notes
laurent-bigot · 5 years ago
Text
LA JUMENT VERTE - Claude Autant-Lara (1959)
Né le 29 mars 1902, Marcel Aymé meurt en 1967. Après Brûlebois (1927) et La Table aux Crevés(1929) La Jument Verte parait en 1933, assurant sa renommée. En revenant à cet écrivain de la truculence et de l'ironie acide, Autant-Lara et son équipe sont moins
Né le 29 mars 1902, Marcel Aymé meurt en 1967. Après Brûlebois (1927) et La Table aux Crevés(1929) La Jument Verte parait en 1933, assurant sa renommée. En revenant à cet écrivain de la truculence et de l’ironie acide, Autant-Lara et son équipe sont moins heureux qu’avec La Traversée de Paris. La verve de la farce villageoise, chez eux, s’inscrit surtout au grès de plaisanteries accompagnées de…
View On WordPress
0 notes