#kula kulluk etmek
Explore tagged Tumblr posts
Text
Cumhuriyetimiz bugün 101 yaşında.!
Peki, nedir Cumhuriyet?
Cumhuriyet, asla kula kulluk etmek değildir.
Cumhuriyet, sorgusuz ve sualsiz biyat etmek de değildir.
Özgürlüğümdür benim Cumhuriyet.
Eşit haklarım, bağımsızlığım ve çağdaşlığımdır Cumhuriyet.
Onurumdur, vazgeçmem.
Gururumdur, çiğnetmem.
Cumhuriyet Ata’ mın bana kutsal emanetidir.
Cumhuriyet çocuğuma koşulsuz vasiyetimdir.
Bu güzel vatanın bahçesinde vefa kokulu, kırmızı bir güldür Cumhuriyet.
Bu özgür vatanın her köşesinde nice emek, nice fedadır Cumhuriyet.
Cumhuriyet ekmeğim, aşım, benim dik başımdır.
Cumhuriyet toprağım, başı göklere ulaşan ulu ağacımdır.
100 yıldır sahip çıkanlara ve,
Nice yüzyıllarca sahip çıkacaklara,
Yaşasın tam bağımsız Türkiye,
Yaşasın şanlı Cumhuriyet.!
2 notes
·
View notes
Text
🗣️ Anka-RA
Ankara gök ışığın bir asır önce Anadolu'nun merkezi olarak küllerinden yeniden doğduğu yer.
Nerenin başkenti?
Türkiye Cumhuriyeti'nin.
Kim başkent yaptı?
Ata Türk
Önceden bu doğum için ismi verilmiş bu küçük kasabayı dünyaya hüküm veren bir yer olarak seçen kutalmış hakanların ortak ismi Atatürk'ün Ankara'yı başkent olarak seçmesi tesadüf mü?
Türklerde anka kuşu nedir?
Kaf dağının ardında yaşayan ve küllerinden yeniden doğan kuş olarak bilinir.
Türk efsaneleri öyle anlatır.
Türkler Anadolu'da bir asır önce bir anka kuşu gibi yeniden doğmadı mı?
Doğdu.
Ra nedir?
Yaratan güneş.
O ışık şimdi nereden dünyaya ışık veriyor?
Anıtkabir'den.
Ankara aynı zamanda ana kara yani ana dölü ve kayaların oğlu Anadolu'nun, dünyanın gemisinin kumanda merkezi.
Peki bu gerçekler ortada iken biz bu duruma neden düştük?
Çünkü gök gücün askerleri o büyük komutana kendilerini her kötülüğe karşı korur diye bir asırdır yan gelip yattılar. Bugünde bedelini ödüyorlar.
Uyuşukluk yavaş yavaş geçiyor uyanış başladı.
Bir anka kuşu efsanesi susuz tufan sonrası yeniden kendine geliyor.
Çoğunuz doğru ya biz bunu bugüne kadar neden düşünmedik diyorsunuz içinizden geçirerek.
Ne demiştik dünya dışı ilim sahibi olmak gerekir neler yaşandığını anlayabilmek için.
O ilim seçilmiş kişilere verilir.
Şimdi bundan sonra bunu milyonlarca insan yazacak, konuşacak öğrenecek ve kendine gelecek.
İstanbul'u yeniden siyona hizmet merkezine dönüştürerek inşaat çıbanları ile yedi tepesini birbirine karıştıran ve burada yaşayan milyonlarca insanı bu sömürgeye hizmet ettirenler eğer Türkiye Cumhuriyeti'ni yok edebilselerdi burayı yeniden tefeciliğin (kötülüğün) yeni bir merkezi yapacaklardı.
İstanbul'a biz kötülük ettik kim dedi?
Neden demek zorunda kaldı?
İstanbul'da yaşayanlar bugün adeta bir zulüm neden yaşıyorlar?
Burada yaşayan herkes o kötülüğü zengin etmek için gece gündüz çalışmak zorunda neden bırakıldı?
Bankalar, alışveriş merkezleri, enerji, teknoloji ve birçok sektörün onların eline özelleştirme ile geçmesi sonucu bütün ülke bir sömürgeye hizmet etmek zorunda kaldı.
Gıdayı tekelleştirerek ve tarımı paralelinde bitirecek politikaları dayatarak gıdaya muhtaç bir ülke haline neden getirdiler?
Yarın çoğu ürün ithal edilmeyecek hale gelecek.
Bize gıda ürünlerini sattırmayarak bize ayar vermeye, hedefleri şer imparatorluğunu kurmaya kalkacaklar.
Bütün dünyaya ışık saçan güneşin merkezi Ankara'da bulunan gök güç uyanan askerleri ile yeniden doğumu bu sefer sonsuza kadar gerçekleştirerek kötülüğün bütün hazırlıklarını kursaklarında sonsuza kadar bir ukte olarak bırakacaklar.
Ata Türk Ankara'yı başkent olarak seçmesinin bir başka sebebi sarayın ve kendini yaratanım yeryüzünde ki gölgesi olarak gören ve insanları yaratan yerine kendine kul eden zihniyete son vererek bir daha bu kötülüğe bulaşmasını önlemekti.
Buna rağmen ışığı unutanlar yüzünden karşı intikam yeniden Ankara'da saray yaparak kula kulluk eden bir ülke haline getirmeyi küllerinden yeniden doğacak bir yerde yapma gafleti içine düştü.
Bugün o gafletin içinden çıkarmıyorlar.
Çıkamayacaklar.
Kendilerinin karşına çıkanlara ayar veren çabalarına rağmen o gaflet ve delaletin içinden yumuşak karınları sebebiyle çıkamayacaklar.
Yeniden doğum bir kez daha gerçekleştiğinde gericiliği yayan, bölücülüğe hizmet eden ve hem birlikte sömürgeye hizmet ettikleri tüm ideoloji, siyasi partiler ve tarikat ve cemaatler hepsi kapatılarak halkın kendi kendini yöneteceği partisiz yönetime geçilecek ve sonsuzluğun doğumu bir kez daha gerçekleşmiş olacak.
Bu nasıl olacak?
Hemen olmayacak. Olması mümkün değil.
Toplumun çoğunluğu hala oyunu değiştirmeden oyuncu değiştirmek peşine düştüğü için kendi aleyhine bir çaba içinde olduğunun farkında bile değil.
Bu fikirlerimi paylaştığım bazı siyasi partiler adına konuşanlar bunun bugün için mümkün olmadığını ilerisi için olabileceğini ifade ediyorlar.
Bu durumda bu sürecin bir parçası.
Acı çeke çeke çeke uslanacak insanlar.
Ankara'dan bütün Anadolu ve dünyaya yayılan ışığın frekansı titrettiği herkesi yavaş yavaş yola getirecek.
Türklerde titre ve kendine gel ne demektir?
2023 seçimlerini kim kazanır ise kazansın bunun bir önemi yok.
Ülkeyi toplumdan saklı niyeti ile yönetmesi ekonomide ki kötü gidiş dolayısıyla yönetemeyecek ve o ışığa teslim olarak o büyük devrim kararları kamulaştırma kararlarını bu toplum alarak partisiz yönetim ile yoluna 1938'de kaldığı yerden devam edecek.
2023 bu süreci hızlandıran bir süreç olacak.
Çünkü kötülük son kötülüğü yapmaya kalktığında bir anda gök ordulara kaybedecekler.
Mobbing Bank kitabımın ikinci ismi neden Türk Fırtınası olduğu o gün anlaşılacak.
] Önder KARAÇAY [
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#devrim#mahşer tufanı#zulüm#din#sermaye#muhtıra#ankara#anka kuşu#ra#ana kara#anadolu#anıtkabir#ata türk#mustafa kemal atatürk#türkiye cumhuriyeti#kutalmış hakan#yaratan güneş#titre ve kendine gel#Türk Fırtınası
2 notes
·
View notes
Text
son zamanlarda popüler bir şarkı var "kula minnet eylemem" diye... sözler 17. yüzyılda yaşayan Kul Nesimi'ye ait ama Nesimi Çimen isimli şarlatanla karıştırılıyor maalesef... hatta öyle ki ekşisözlük'te bile bu eser referans gösterilerek Nesimi Çimen karaktersizine methiyeler düzülmüş
şarkıya ve sözlerine lafım yok ama bu "rızkımı veren Hüda'dır kula minnet eylemem" deyişi yanlış yorumlanıyor sanki. yani bu tavrı takınmak öyle herkesin harcı değil... inancınla, imanınla, ilminle, insanlığınla içini dolduramazsan gereksiz bir kibir ve kuruntuya sebep oluyor sadece
bir büyüğümüz bi hikaye anlatmıştı, sonra hatırlattım kendisi de unutmuş. eski insanlar öyle işte. yeri gelince tam yerine oturacak sözler söyleyip hikaye anlatırlar. daha önce hiç duymamışsındır, onlar da ilk defa anlatmışlardır muhtemelen ve 2. kez anlatmayacaklardır büyük ihtimalle
hikaye şöyle;
bir köy topluca dua edip zengin olmayı istemiş. Allah dualarını kabul etmiş ve zengin olmuşlar. köylü sevinmiş tabi yiyip, içip, eğlenip köy meydanında bunu kutlamışlar. ama daha o günden sorunlar başlamış. eğlenceden arta kalanları kimse toplamamış... eee herkes zengin tabi
bakkal, manav, nalbur, nalbant, terzi merzi derken herkes dükkanlarını kapatmış. damlar akar, sular akmaz, her taraf çöp, koku, hastalık derken köylü perişan olmuş. sonra yanlışlarının farkına varıp tekrar dua etmişler eski hallerine dönmek için
kıssadan hisse... kula kulluk etmek ayrı konu ama Hüda'nın kurduğu düzen kula minnet etmeyi gerektiriyor. bu ilahi düzen insanların birbirine muhtaç olması üzerine kurulu
bu düzen sayesinde gece yarısı taksi buluyorsun, hastaneye gidiyorsun, ekmek alıyorsun, elektriğin var suyun akıyor... aciz, zavallı, faydasız, biçare bi kulsun işte herkes gibi
10 notes
·
View notes
Text
⭐⭐⭐⭐⭐
🌷 “Rahmetim, gazabımı geçmiştir.” buyuran Yüce Allah -Celle Celalühü- kullarına rahmetiyle muamele edebilmek için vesileler arıyor adeta.
Dünya hayatındaki sıkıntılarımızda kulu kula vesile kılan,
ahiretimizi kurtarabilmek için türlü türlü ibadetlerimizi necatımıza vesile kabul eden Rabbımız;
ömür çizgimizde zaman dilimi içinde belli vakitleri de mağfiretine vesile kılmıştır.
Haftada bir Cuma gününe, senede iki bayram gecesine, aylardan Muharrem, Recep, Şa’ban, Ramazan'a dikkatlerimizi çekerek, İslam'ı daha diri daha canlı yaşamamızı, yeniden dirilişimizi ve kulluk şuuruna ermemizi istiyor.
Resulullah sallahu aleyhi vesellem de; “Recep Allah'ın ay'ı, Şa’ban benim, Ramazan ümmetimin ay'ıdır.” buyurarak
üç ayların kendilerine has özelliklerini, güzelliklerini ve faziletini belirterek, bu mevsimin mü’minin yüzüne açılmış fırsat yelpazeleri olduğunu duyuruyor.
📝 Peki bu üç ayları nasıl geçirmeli, nasıl bir program oluşturmalıyız?
Sahabe-i Kirâm efendimiz bu aylarda Kuran-ı Kerim'e daha fazla öncelik vererek, vakitlerinin çoğunda Kuran-ı okumuş ve ezberlemişlerdir. Buna binaen bizlerin yapacağı programın da, en evvel aktivitesi Kuran ve Sünnetler ile vakit geçirmek olmalıdır.
Benim kendim için ayarladığım nâcizane programım şu şekilde;
📝 Günde bir cüz Kuran-ı Kerim okumak. Fakat bu bir cüzün hepsini bir vakitte değil, sabah, öğle ve akşam olmak üzere üç vakitte sayfaları bölerek okumak.
📝 Riyasuz-salihin Hadis-i Şerif kitabından günde on Hadis okumak.
📝 Pazartesi / Perşembe oruçlarına riayet etmek.
📝 Haftada en az iki gün Teheccüd namazlarına kalkmak.
📝 Sabah namazından sonra günde en az 100 salavat çekmek. Ama yine, Kuran-ı Kerim gibi tek bir vakitte değil birkaç vakitte çekmek.
📝 Namazların ardından namaz tesbihatlarını eksiksiz yapmak.
📝 Günde beş sayfa Kuran-ı Kerim'in meali okumak.
📝 Günde 10 sayfa Risale-i Nur okumak
📝 Ve son olarak belirlemiş olduğum kitapları okumak.
📝 Her gün sadaka vermek. (Bunun için kumbara yapabilir, her gün içerisine para atarak sonrasında birikmiş paraları yardıma ihtiyacı olan insanlara verebilirsiniz.)
💗 Rabbim bu mübarek ayları dolu dolu yaşayanlardan eylesin bizleri ve bu güzelliklerle nurlandırsın hayatımızı...🌺
Huzurlu Nurlu Geceler...🌺
________________°🌺💞🌸°_________________
🎀
25 notes
·
View notes
Note
Esselamu aleyküm hocam. Tarikatten bahsettiğim arkadaş neden bağlanmadan derslere katılamıyorum sonuçta Allah'ı zikrediyoruz, mürşide niçin gerek var Allah'tan istiyoruz sen çok sevdiğinle arana birini alır mısın gibi gibi sorular soruyor. Cevap bekliyorum hocam Allah sizden razı olsun
Ve Aleykümselam. Hoca değiliz. Rabbim niyetinizi kabul etsin. Biz ilim ehli gibi az sözle çok şey anlatamayız ya da çok anlaşılabilir olarak ifade edemeyiz sadece anladığımızı, öğrendiğimizi aktarabiliriz.
Öncelikle; Sufi kimdir, sufilik nedir, tasavvuf nedir diye merak edenlere, işin başındaki arifler şöyle derler: “Gel, gir, gör, tat ve anla!”
Biz ne kadar anlatsak boş. Nasip işidir. Varsa nasibi gelir, girer, görür, tadar ve anlar inşAllah. Tarikatın bize ihtiyacı yok bizim ona ihtiyacımız var. Kişi bir tarikata girmese bile Allah dostlarına düşmanlık, nefret duymaması kendi menfaatine olur.
Konu hakkında ilim ehli büyüklerimiz şunları söyler:
Yüce Allah yarattığı insanın önüne kendi zatını tanıtacak sebepler koymuştur. Bu sebeplerin her biri bizi O’na götüren bir delil, O’nda bize haber getiren bir ayettir. Yüce Rabbimiz varlığına bir delil ve tecellilerine ayna olsun diye kainatı yaratmış, kendisine giden yolu tarif etmesi için peygamberler göndermiştir.
Bununla beraber emir, hüküm ve muradını öğretecek kitaplar da indirmiştir. Bunların yanı sıra insana, yaratanını tanıyacak kalp, kainata ibretle bakacak göz, peygamberin davetini anlayacak akıl, kitapları hükmünü uygulayacak beden vermiştir.
Bütün bunlar, Allah’a giden yolda kula yardımcı vasıtalardır, vesilelerdir.
Kişi mürşide ne gerek var, neden araya bir başkasını koyuyoruz (vesile ediyoruz) diyor. Vesile olmasın diyenleri şu başlıklarla açıklayalım;
Vesile olmadan, eğer bu söz:
“Ben Allah’a kullukta önümde kimseyi istemem, peygamber, kitap, alim, mürşid tanımam, istediğim gibi kulluk yaparım, keyfimce ibadet ederim.”
Anlamında söyleniyorsa insanı dinden çıkarır. Daha doğrusu böyle düşünen kimse küfür, isyan ve gaflet içinde kalmış demektir.
Eğer bu söz:
“Ben Allah’a giden yolda Allah’ın peygamberi ve kitabı ile yetinirim, onlar ne diyorsa onu yaparım, başka kimseyi kabul etmem, alimlere bakmam, velilere bağlanmam, mezhepler beni ilgilendirmez, dini kendim anladığım gibi yaşarım.”
Anlamında söylenmişse, söyleyen sorumludur. Bu kişi inanç esaslarını zorlamış, kendini tehlikeli bir sona doğru sürüklüyor demektir. Çünkü arada alimler olmadan kendi başına dinin öğrenilmesi, anlaşılması ve yaşanması nasıl mümkün olacak?
Oysa Kur’an ve Sünnet, hak yolda birlik(cemaat) olmayı, bu beraberliğin başındaki imama itaat etmeyi, topluca Allah’ın ipine sarılmayı, hep birlikte tövbe etmeyi, bilediklerimizi alimlere sormayı, takva ve iyilikte yardımlaşmayı, bunun için Allah’ın sadık kulları ile beraber olmayı açıkça emretmektedir.
Ama kişi vesile olmadan sözünü:
“Allah benim her halimi görüyor, biliyor, sözümü işitiyor, niyazımı dinliyor. Ben namazda, secdede, zikirde, duada ve tövbede kalbimi Rabbime bağlıyorum. Onun için gönlüme kimseyi koyamam, kimseden bir şey bekleyemem. Benim korkum, sevgim, niyetim, hedefim sadece Allah’tır.”
Anlamında söyleniyorsa ne güzel. İşin doğrusu da budur, böyle olması lazımdır.
Zaten bütün peygamberler kalbi dünyadan çekip bu şekilde Allah’a bağlamak için gelmişlerdir. Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) buyurmuştur: “Âlimler peygamberlerin varisleridir.” (Buharî, İlim, 1; Ebu Davud, İlim,1; Tirmizi; İlim,19; İbn Mace, Mukaddime, 17; Darimi, Mukaddime, 32, Ahmed b. Hanbel, V/196.) Onlara varis olan alimler ve kamil mürşidlerin işi de budur. Buna Allah adamı olmak denir.
Ama ne var ki, kalbin bütün varlıklardan çekilip sadece yüce Allah’a bağlanması kolayca elde edilecek bir nimet değildir.
Kâmil mürşide gitmenin asıl hedefi, kâmil insan olmaktır. Kâmil olmak zordur. Onun için ilk işimiz kâmil ve salih insanlarla beraber bulunmaktır. Allahu Teala ayetinde: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve sadık kullarımla beraber olun!” (Tevbe-119 ) emrini vermiştir. Demek ki Allah’tan korkmanın en güzel yolu Allahu Teala’nın sadık ve salih dostları ile beraber olmaktır.
Bunun için bir tarikat ve nefisini terbiye etmiş bir mürşidi kamil şarttır. Mürşidi Kamilde insan bizde insanız. Ama kulluğumuz aynı değil. Bir onların hayatlarına baksın birde kendisine kim daha iyi kul kim değil görür.
Hace Muhammed Parsa (k.s) buyurur:
“Nefsini kendi ölçülerinle tartma. Emsalinle de tartma. Sadıklarla, sıddıklarla, Allah adamlarıyla tart ki ne kadar iflas ettiğini anlayasın!”
Allah dostu olmak, mürşidi kamil olmak herkese açıktır. Neden sayıları az, neden o böyle bir hakka sahip diye akla gelen soruları
Bahrul Medid adlı eserde Seyyid Ahmed-i Rifai (kuddise sırruhu) bize anlatmıştır, demiştir ki:
“Allah Teala bir kulu, dostlarının makamına ulaştırmak istediği zaman, onu önce kendi nefsinin terbiye ile mükellef tutar. Kul, nefisini edeplendirip ona istikamet halini kazandırınca, onu ailesinin terbiyesiyle yükümlü tutar. Eğer onlara iyi davranır ve kendilerini güzel yönetirse onu, beldesinde oturanların terbiyesiyle yükümlü tutar. Şayet beldesindekilere iyilik yapar ve onları hak üzere sevk ve idare ederse, onu beldelerden bir bölgenin irşadıyla görevlendirir. Eğer onlara karşı samimi olur, kendilerini güzel yönetir ve bu arada iç alemini ıslah ederse, Allah kendisine gökle yer arasında bir rütbe verir ve onun gereğini yapmakla görevlendirir.
Demek ki öyle kolay değilmiş değil mi? Öyle zannedildiği gibi kolay değil bu işler...
İmam Rabbani (k.s), insanları eğitmesi için icazet verdiği bir halifesine, irşat makamının gerektirdiği bazı edepleri ise şöyle hatırlatır:
“Sana bir Hak talibi gelince, onu terbiyeye almak için hemen acele etme. Önce bir istihare yap, Allah’a yönel, O’na yalvar ve niyazda bulun.
Sana gelenler övünmeye değil, Allah’a (c.c) sığınmaya sebep olsunlar. Bu iş Allah’ın izni ve yardımı olmadan yürümez. Şunu iyi bil; Cenab-ı Hakk’ın izni olmadan, kimsenin kullar üzerinde tasarruf yetkisi yoktur. Şu ayet buna işaret eder:
“Rabblerinin izni ile insanları zulmetten nura çıkarman için, bu kitabı sana indirdik” (İbrahim Suresi 14/1.)
Zamanı gelmeden, hakkı verilmeden, şartları taşınmadan kimseye icazet verilmez, İrşad izni verilmez. Vesselam...
....
Bu yola girerken asıl maksat; İslam’ı en güzel şekilde yaşamak; nefsi ıslah etmek güzel ahlakı ve zikrullahı elde etmek olmalıdır.
-Tarikat sayesinde insan güzel ahlaklı, temiz insanlarla dost olur ve güzel insanlardan oluşmuş bir çevre edinir.
Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem);
“Salih dostun misali misk taşıyan gibidir. Ya sana da o güzel kokudan sürer veya en azından burnuna güzel kokusu gelir. Kötü arkadaşın misali ise demirci gibidir. Ya üzerine körüğünden ateş sıçrar veya burnuna kötü koku gelir” buyurmuştur. (Buhari: 5214, Müslim: 2628
Tasavvuf ahlakıyla ahlaklanmamış insanlarla dost olmak ise tehlikelidir. Kırk iyi bir kötüyü düzeltemez, ama ahlakı bozuk bir kişi kırk iyiyi kolaylıkla bozabilir.
Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem); “Kişi dostunun dini üzeredir. Sizden her biriniz kiminle dost olduğuna bir baksın,” buyurmuştur. (Tirmizi: 2378, Muvatta: 922)
-Tarikat sayesinde insan iyilerle dost olur. Güzel bir çevre edinir. Etrafında salih insanların bulunduğu bir ortamda yaşar. Bunların neticesinde ehli ve ailesi ile birlikte en güzel şekilde İslamı yaşar ve çocuklarına İslami bir çevre oluşturur.
Cenab-ı Mevla (cc): “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve sadıklarla beraber olun,” buyurmuştur. (Tevbe-119)
-Tasavvufun asıl faydaları ise uhrevi faydalardır. Tarikat sayesinde insan muhabbet sahibi olur. Başta Cenab-ı Allah’ı (cc), sonra Rasulullah’ı (sav) ve dinin şiarı olan her şeyi; Kur’an’ı, cami’i, tüm müminleri sever, tüm insan ve hayvanlara hatta bitkilere dahi merhamet eder.
-Tarikat sayesinde insan Allah’ı çok zikreder.
-Tarikat sayesinde insan Allah’ın dinine hizmet eder. Her Müslüman îla-i kelimetullah (Allah’ın dinini ve davetini yüceltmek) için elinden geleni yapmalıdır.
Âlim ise ilmini anlatmalı, zengin ise malını hayır yollarında infak etmeli, fakir ise elinden ne geliyorsa onu yapmalıdır.
Anlatmakla bitmez faydaları...
15 notes
·
View notes
Text
Peygamber efendimiz islamiyeti tebliğ ederken ona karşı duranlar türlü türlü eziyetlere maruz bıraktılar mübarek efendimizi. Taşlandı, aşağılandı, dalga geçildi. Ama onu tebliğinden hiçbirşey vazgeçirememişti. Yaratanı bilen yaratılandan korkabilirmiydi? Müşrikler en sonunda Ebu Talip'e başvurdular. İlk ikazda başından savdı onları Ebu Talip. İkinci ikazda müşrikler " "Ey Ebû Talib! Sen bizim yaşlı ve ileri gelenlerimizden birisin. Yeğenini yaptıklarından vazgeçirmek için sana müracaat ettik. Fakat sen istediğimizi yapmadın. Vallahi, artık, bundan sonra onun babalarımızı, dedelerimizi kötülemesine, bizi akılsızlıkla ithâm etmesine, ilâhlarımıza hakaretlerde bulunmasına asla tahammül edemeyiz. Sen, ya onu bunları yapıp durmaktan vazgeçirirsin, yahut da iki taraftan biri yok oluncaya kadar onunla da seninle de çarpışırız." Dediler. Ebu Talip müşriklerin dediklerini efendimize iletti. Efendimiz "Bunu bilesin ki, ey amca! Güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseler, ben yine bu dinden, bu tebliğden vazgeçmem. Ya Allah, bu dini hâkim kılar, yahut ben bu uğurda canımı veririm." Diye buyurdular. Herşeyini feda etmeye hazır olan peygamberin, zerresini bile feda etmek istemeyen ümmeti, tevhidi tebliğ eden peygamberin, kula kulluk eden ümmeti olmuşuz..
101 notes
·
View notes
Text
🔸28.05.2020🔸
FATMA HALE SAĞIM
MESNEVİ DERSİ
♦️Mesneviye başlama Edebidir;
O Dosta gitmeye bana yol yoktur deme,Kerem sahipleri için işler kolaydır.
♦️Feridüddini Attar hazretleri:
Bir şey sana Allahtan ikram edildiyse;o senin için en kıymetli olandır.
🔸Heva ve hevesimizin istediği değil,Allah’ın bizim için takdir ettiği kıymetli..
•Biz isteriz ki herşey tatlı olsun tartışmalar olmasın..Ama bakarız ki bişeyler hiç de bizim istediğimiz gibi değil..Demek ki Cenab-ı Allah’ın bir hesabı var
🔸Kula ne yakışır?
•Sorgulamak değil..
Şu aralar böyle olacak..
•Bu süreç Sen bitti dediğin zaman bitecek;ama bu süreç içinde Sen bana merhamet etmezsen cahillerden olurum diyerek;Tevbe istiğfar Dua..
🔸Hidayet Cenab-ı Allah’ın elinde..
Siz istersiniz ki hemen hallolsun..Bu Cenab-ı Allah’ın takdirindedir..
Bakalım Cenab-ı Allah’ın muradı ne olacaktır.
♦️Kelime-i Şehadet;
Eşhedü ile başlar,Amentü ile,iman ettim ile başlamaz.
Çünkü Şehadetin zıddı yoktur.Ben şehadet ettim;zıddı yok..Ama iman etmenin;inkar etme zıddı var.
•Eşhedü:Gözümle görmüş gibi,kulağımla duymuş gibi,kalbimle,dilimle burnumla kokusunu almış gibi..Rabbim Bir olduğuna Şehadet ederim..
•Ben şehadet ederim ki(gözümle görmüş gibi)Allahtan başka ilah yoktur,Ben yine şehadet ederim ki(gözümle görmüş gibi) Muhammed sav Onun kulu ve rasulüdür.
🔸Son nefesde de Cenab-ı Allah bizlere Kelimei Şehadet nasip etsin.
•Hep derler ki:Bir işin;
Başlangıcı nasılsa;Sonu da öyle biter.
•Herşey aslına rücu eder..
•Dua edelim bu iman üzere,şehadet üzere can vermeyi Cenab-ı Mevla nasibi müyesser eylesin.
🔸Peygamber Efendimizin bir Hadisi Şerif’i var:
Nerede benim ismim anılır da ,orada bana salavat getirilmez ise bu kimsenin burnu sürtünsün.
•Çünkü rahmettir;o anda,Allah Rasülünün adı anılırken yağan rahmet yağmurlarıdır..insan yağmurdan neden istifade etmek istemesin..
•Salavatı Şerifeyi bol getirmeli..
•Allahümme Salli ala Seyyidina Muhammedin ve Ala Alihi ve Sahbihi ve Barik ve Selim..
♦️Obur Misafir;Kelime-i Şehadet getirdikten sonra:
•Vallahi ben artık nerede olursam olayım,Artık ebediyete kadar senin misafirinim..dedi
🔸Bizim de bunu söylememiz lazım..
Hepimiz Peygamber Efendimizin misafiriyiz..
•Ben ölü idim beni dirilttin,artık ben senin azadlı kölenim;
•Zaten dünya da ,ahiret de senin şefaat sofranın misafirleridir..
•Cennetin bütün kapılarında ismi geçen tek Peygamber;Muhammed Mustafa sav’dir..
♦️O gece Arap;Peygameberin misafiri oldu.Bir keçiden sağılan sütün ancak yarısını içebildi,ağzını sildi,Sofradan çekildi..
•Önceki gün ne yapmıştı;7 keçinin sütü bitmişti de adam doymamıştı..
•Peygamber Efendimiz:Süt iç dedi,yufka ekmeği ye dedi,üstüne düştüyse de;
•Vallahi ben doydum dedi;bunu ağız yapmak için,utanmak sıkılmak için yapmıyor..İnanın Ya Rasulallah dün gece doyduğumdan daha fazla doydum diyordu..
•Oradakiler :Bir damla zeytinyağı ile bu Kandil nasıl doydu diye şaşırdılar..
•Dediler ki:Ebabil kuşunun gıdası;bu Filin karnını nasıl doyurur..
•Fil vücutlu adam sivrisinek kadar yemişti..
🔸Hz Mevlana burada şöyle buyuruyor:
•Kafirlik hırsı mideyi doyurmaz.
•Kafirlik başaşağı olunca;Bir ejderha karınca gıdası ile o doydu gitti..
Ama kafirin doyması mümkün değildir;dünyadan ister de ister..İster ki herşey onun olsun..Hasistir,hasettir..
🔸Hepimiz aciziz;Cenabı Allah lutfetmese tek kelime edemeyiz..
•Allah herkesin derdine derman versin,hepimize rahmet ve şifa olsun..
♦️Cenab-ı Allah Kerem sahibidir;
Hangi hatayı işlersek işleyelim Cenab-ı Allahım kapısına gitmemek diye bişey yoktur..
•İnsanlar istemezler tabi sizin güzel yerlere gitmenizi..Ama Cenab-ı Allah’ın lütfu ve keremi sonsuzdur..
♦️Bulut ağlamayınca,yerdeki Çimenler nasıl gülsün?
Çocuk ağlamayınca annenin sütü nasıl coşsun?
Bir günlük çocuk bile yolunu bulur da,bilir de;ağlayayım da şefkatli dadım gelsin yetişsin der.
Sen bilmiyor musun ki;Dadıların dadısı Kerim olan Allah’tır.
Ağlamayınca bedavaca sütünü az verir.
🔸Hocam bu bedavaca süt dediğiniz nedir?
Huzur,sükunet,neşe,Cenab-ı Allah’ın vermiş olduğu maddi ve manevi bütün gıdalar..
Yani kul ağlamayınca;bedava rızkını az verir..
Demek ki kul isteyecek,ağlayacak..
♦️Cenab-ı Hak ‘Çok ağlayın’ diye buyurmuştur.
Bu söze kulak ver de Allah’ın İhsan’ı ve kerem sütü aksın.
▪Tevbe 82-
Onlar işledikleri günhaların karşılığında,az gülsünler çok ağlasınlar.
🔸Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
Benim bildiğimi bilseydiniz;az güler çok ağlardınız.
🔸Demek ki çok ağlayın buyuruluyor..
İnsan zaten çok kederlendiği zaman ağlar..
Ama ağlamadan ağlamaya da yol varmış..
♦️Hz Mevlana Mesnevide,Fahrettin Razi de tefsirinde söyler:
•Yusuf’un kardeşleri ağlayarak Yakup’un yanına geldiler.Ama babalarını inandırmak için ne ağlıyorlardı,gözlerinden yaşlar peşpeşe dökülüyordu.
•Yusuf da aynı zamanda kuyuda ağlıyordu..
•İkisi de Ağlama;Ama biri Hırsın ağlaması,birisi Yanık Gönlün ağlaması..
•Hırsın ağlamasında;Gözyaşı Soğuktur
•Yanık Gönüller’in Gözyaşına bakın siz;Sıcaktır..
🔸Hırslı insan da ağlar;kaldıramıyor;sizin iyiliğinizi güzelliğinizi sevilmenizi..Ağlama ile hırsı daha beter artıyor
🔸Yanık Gönül ;boynunu bükmüş,ağlıyor..
•Ya Rabbi beni günah keçisi yaptılar..
•Cenab-ı Allah da:Biliyorum..sessizce kal..onları terbiye etmem lazım..sakince kal..senden tek istediğim şey Bana kulluk etmen..bırak geri kalan için sadece Bana tevekkül etmen..
•Bize düşen bu..
♦️Necip Fazıl:
Ağlayın;su yükselsin,belki kurtulur gemi
Anne seccaden gelsin;bize dua et emi
•Bizim dermanımız bunlar değerli kardeşlerim..
♦️Bulutun ağlayışı,Güneşim harareti Dünya hayatının direğidir.
Bunlar bükülmüş iki ip gibidir.
Sen de bu iki ipe iyi sarıl.
♦️Güneşin yakışı, bulutun ağlayışı olmasaydı bu alem nasıl gelişirdi? Bu ağlayış temel olmasaydı bu dört mevsim nasıl olur da mamur bir hâle gelirdi?
♦️Güneş’in sıcaklığı Dünya Bulutlarının ağlayışı;Dünyanın ağzını tatlılaştırır,Dünyayı güldürür.
🔸Güneşle su buharlaşıyor,bulutlarda buhar sıkılaşıyor,bulutlardan damla damla dökülüyor..Güneş olmasa yağmur olamaz..
♦️Öyle ise Sen de Akıl Güneşini yak da;parlat,Gözlerinden de Bulut gibi yaşlar saç!
🔸O yüzden ne dedik herkes ağlar;ama kimisi kibrinden ağlar,hırsından,bunu bana nasıl yapar diyerek..
🔸Kimisi de Cenab-ı Allah’a sığınarak,yardımını dileyerek,kendi acziyetini bilerek..
Hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım;
♦️Kibirli Akıl Ahmaktır.
Ondan hayırlı birşey çıkmaz.
Ama Merhametli Bir Akıl ise Parlaktır,işte onun gözlerinden de yaş gelir..
🔸Hocam diğerinin nefretini nasıl alırız?
Alamayız ki Cenab-ı Allah alacak..
Sen sadece Dua edersin;Ya Rabbi kalpleri nurlansın..
🔸Dikkat buyurun;
Hz. Peygamberimizin de hz. Mevlana nında anne ve babaları hayatlarının en önemli devresinde yanlarında yoktur.
•Yapayalnızdır Hz Mevlana,anne babası kardeşi eşi vefat etmiştir..
•Veren Allah alan Allah..
•Cenab-ı Allah esasında şunu söyler;
Senin Herşeyin Benim..
•Onu öğretmek için imtihan ediyor bizleri..
♦️Beden Gece gündüz ekmekle gelişmekte,dallanıp yapraklanmaktadır.
Ama Can dalı da onun yüzünden yapraklarını dökmekte Gül mevsiminde sararmaktadır.
🔸Bedevi çok yiyordu,şimdi az yer oldu neden?
Çok yemek;Can yapraklarını döker.
Ruhu zayıflatır.
♦️Beden azığı hemen Can azığını keser.
Bunu azaltmak,öbürünü çoğaltmak gerek.
♦️Allah’a borç verin buyurulmuştur.
Sen de bu beden azığından borç ver.
Yani yiyeceğini mümkün olduğunca azalt ki;Gönlünde hakikat Çimenleri bitsin.
♦️Borç ver;Şu Beden lokmasını azalt da;
Sana hiç gözün görmediği yüz belirsin,sana görünsün.
Fakirlere zekat ver,sadaka ver az yemek ye.
♦️Beden kendini fazlalıktan,içindeki pislikten boşaltırsa,Manevi miskler kıymetli incilerle dolar taşar.
Şu pislikten kurtuluşta Pak olunca beden;
‘Allah sizi temizlemeyi diler’ sırrından faydalanır.
▪Ahzab 33-
Ey ehli beyt,Allah sizden kiri riczi çıkarmak ve sizi tertemiz etmek ister.
🔸Çok yiyen kolay kolay gözyaşı dökemez.
♦️Şeytan seni korkutur;Sakın ha,yemene bak sen,yemezsen pişman olursun,bu belini taşıyamazsın,bedeninden bu arzuları hevesleri atar gider isen çok pişman olursun,gamlanırsın.
•Siz az yemek istiyorsunuz ama şeytan bişeyler söylüyor..
♦️Aman ha aç kalmaya alışma sen,bedenin bozulur,beyninde kalbinde yüzlerce illet çıkar ..
O alçak Şeytan insanı bu çeşit korkutur.
Halka yüzlerce efsun okur.
Şeytan senin hasta nefsini aldatmak için;tedavi hususunda kendisini Calinus gibi gösterir.
•Calinus eski Yunan Hekimi..
♦️Eğer bu yediği şeyin faydası olsaydı,Ademe onu yedirtmezdi.
Adem onu yemeseydi felaha erecekti,ama Ademi de böyle kandırdı,ama yedi Cennetten aşağıya gönderildi.
🔸İsrailoğullarını Hz Musa Mısır’dan çıkardı,orada köleydiler..insan hesabına konulmuyorlardı..
•Bunun üzerine Musa sen onları al Benim dediğim topraklara getir dendi..
•Firavun’un eziyeti had safaya ulaştı,Hz Musa İsrailoğullarını aldı,Kızıldeniz’i geçtiler,Tûri Sinaya vardılar..
▪Bakara 60-
Hani, Mûsâ kavmi için su dilemişti. Biz de, "Asanı kayaya vur" demiştik, böylece kayadan on iki pınar fışkırmış, her boy kendi su alacağı pınarı bilmişti. "Allah'ın rızkından yiyin, için. Yalnız, yeryüzünde bozgunculuk yaparak fesat çıkarmayın" demiştik.
▪61-Hani, "Ey Mûsâ! Biz bir çeşit yemeğe asla katlanamayız. O hâlde, bizim için Rabbine yalvar da, o bize yerden biten sebze, kabak, sarımsak, mercimek, soğan versin" demiştiniz. O da size, "İyi olanı değersiz olanla değiştirmek mi istiyorsunuz? Öyle ise inin şehre! İstedikleriniz orada var" demişti. Böylece zillet ve yoksulluk onları kapladı. Onlar, Allah'ın gazabına uğradılar. Bunun sebebi, onların; Allah'ın âyetlerini inkâr ediyor, peygamberleri de haksız yere öldürüyor olmaları idi. Bütün bunların sebebi ise, isyan etmek ve aşırı gitmekte oluşlarıydı.
🔸Buradaki murad nedir?
♦️Hz Mevlana’nın bir sözü vardı:
Düşüncen hareketsiz kaldığı zaman Zikri artır.
•Zikri artırın ki Düşünceniz hareket etsin.
•Bir Halvete çekilin;Cenab-ı Allah ile başbaşa kalın,bir Dua edin Gözyaşı dökün ki Düşünceniz harekete geçsin..
🔸İsrailoğulları yıllarca ağlamıştı,oradan kurtulduktan sonra;bir halvetten bahsediliyor;sizin hafızanızdaki kötü günler bitecek,özgür bir nesil gelecek sizden..
🔸Avcılar;İstediğinin yapılması için Doğan kuşunun gözünü bağlarlarmış,neden sadece ava odaklansın diye,etrafla oyalanmasın diye..
•Aynı şekilde İsrailoğulları da bıldırcın eti kudret helvası yesinler,sabırlı olsunlar,edilmişlikleri özgürlüğe çevrilsin..
🔸Ezilen insanların birbirine saygısı olmaz..
🔸Cenab-ı Allah’ın istediği Ağıtçılık değil,Özgür bir Ruh.
•Nasıl yani?
Soğana sarımsağa ihtiyacı olmayan,Allah’ın verdiği ile yetinmesini bilen ,bilinçaltındaki arızaları temizlemiş olan..
•Ancak Özgür Ruhlu insanlar üretebilir.
🔸Bazen insanın sınırlarını belirleyip,sınırlarının içinde kalıp da Allahtan uzaklaştırmalara set çekip kendini bir izole etmesi lazımdır ki Ruhu Özgürleşsin.
•Çünkü böyle olmazsa;o oradan haset edecek o oradan nazar edecek,gıybet edecek,ondan ona haber edecek..
♦️Sadrettini Konevi Hazretlerinin;
Üvey Babası Muhiddin Arabi Hazretleridir.
Füsusul Hikemin sahibi,Fütuhatı Mekkiyi yazan..
•Annesiyle evlendiği zaman;Sadrettin Koneviye bakar ilimde zengin ancak Mânâ aleminde yol katedememiş..
•Ne yapar,Onu Çileye alır.Zembile koyar,aç kalır..
•Annesi Sadettinim yağlı ballı yiyecekler ister de yedirmez diye söylenir,üzülür..
•Muhiddin Arabi Hazretleri Hanımını çağırır,bana bir Tavuk pişir der.
•Hanım sinirlenir,evladım zembilde aç,o benden tavuk ister der..
•Tavuk pişirilir getirilir;Muhiddin Arabi Hz der ki:
Ey tavuk,Allah’ın izni ve keremi ile canlan!
•Hanım şaşar..
•Der ki :Sen sabret,Sadrettin de aynısı olacak!Ama onun bu duruma gelmesi için onun orada o şekilde olması lazım..
♦️O yüzden belki şu ada çektiğimiz acılar,kederler..
Belki Hepimizin istidadının artması içindir..
♦️Acılarımızla Pek Kavga Etmeyelim..
🔸Sadrettin Konevi Hazretleri çok büyük bir zât..Hz Mevlana cenaze namazını onun kıldırmasını istiyor ama tam namaza duracağı zaman bayılıyor..
•Diyor ki:Allah Rasul’ü ve Sahabileri namazda hazırdılar..Ben o anda gelen Feyzi coşkuyu,Mânâ aleminden gelen yoğunluğu kaldıramadım..
♦️Bunlar büyük insanlar tabi ki;
Rabbim onların üzerine inen rahmet tecellilerinden hasıl olan nûru bizlerin de kalbine indirsin..Şifa olsun,rahmet olsun..
♦️Derdimizi sevmek zorundayız;Çünkü Allah verdi..
•Ne dedik;O derviş için en kıymetli şey yamalı battaniyeydi,çünkü Allah verdi..
•Bize ne başkasının yumuşak yatağından..
•En kıymetlisi Cenab-ı Allah’ın verdiği..
♦️Kul bunu dediği zaman;
Bunu bana Allah verdi dediği zaman;İnanın..Nereleri geçer,Nereleri aşar..
🔸Cenab-ı Allah İsrailoğullarına sadece bıldırcın eti ve kudret helvası yedirerek kulluklarını devam ettirerek;
Kalplerinin rakik,akıllarının parlak,bilinçaltlarının temiz ve yeni keşiflere açık olmalarını arzu ediyor..
•Fakat onlar bunu anlayamadılar,sabırsız davrandılar..Sarımsak da soğan da mercimek de yiyeyim dediler..
•Allah’ın muradı onlar için daha hayırlı idi..
🔸Hz Musa :Siz Değerli olanı Değersizle mi değiştirmek istiyorsunuz?! Diyor..
•Kim demiş soğan değersiz,ama o an Cenab-ı Allah benim için soğan değil de Bıldırcın eti dilemiş..
•Tamam..
♦️Cenab-ı Allah’ın benim için dilediği buymuş dersek;Razı oluruz..Yeni yeni kapılar açılır bize..
♦️Ama kabullenmezsek,istemezsek,bu nasıl olur dersek o zaman “imtihan bitmiyor” ..
♦️Benim için Bunu seçmişsin demek ki Buymuş,Tamam..
•Aksi halde kafayı yeriz..
•Çünkü hevamızın hevesimizin istediği ile Allahu Teala’nın istediği aynı şeyler değildir..
🔸Peygamber Efendimizin anne babası olsaydı bu şekilde pişebilir miydi..
Hadis kitaplarına bakın;çoğu Hadis âlimi küçük yaşta anne babasız kalmıştır,çaresiz günler geçirmişlerdir..
♦️Cenab-ı Allah’ın muradı:
La İlahe illallah;Allahtan başka bir ilah yoktur..
•Cenab-ı Allah böyle olmamızı istiyor..
•Ama biz etrafımız dolsun,neşeli olalım..Bu heva ve hevesimizin istekleri..
•O yüzden kabul edemediğimiz için Sıkıntılarımızı bitiremiyoruzya..
▪Cenab-ı Allah buyuruyor ki;
•Cennet nelerle çevrilmiştir?
İnsanın hoşlanmadığı şeylerle..
Az ye,oruç tut,gıybet etme,dedikodu etme,kul hakkı yeme,her istediğini yapamazsın..
•Cehennem ne ?
Hepsi kolay..Aklına düşen Her istediğini yap oradasın zaten..
♦️Şeytan hile ve zekadan yüz türlü efsun okur da;yoldan çıkarmak istediği kişi ejderha bile olsa onu o kafese koyuverir.
•Allahım bizi onun kafesine koydurmasın..
♦️İnsan Akarsu bile olsa;onu tutar bağlar,zamanın en akıllı adamı olsa bile onu aldatır,Sonra onun haline Güler.
♦️O yüzden;
Başımıza bir musibet geldiği zaman;
Hemen:Euzubillahimineşşeydanirracim
Bismillahirrahmanirrahim..
•Guller ;
•Gul ya eyyühel kafirun
•Gul huvallu ehad
•Gul euzubirabbil felak
•Gul euzubirabbin nas
•Bu surelere Sımsıkı sarılmamız lazım..
•Gul:De ki;ile başlayan surelere dikkat etmemiz lazım..
•Gul euzu bi Rabbi:Ben sığınıyorum Rabbime
•Allah’a sığınmamız lazım
♦️Vurgun Yediğimiz Zamanlarda♦️
•Olurya eşten,kardeşten,evlattan,dosttan,anadan babadan..
•Elden gelen pek koymaz da yakınımızdan gelen fazla acıtır bizleri..
•O yüzden vurgun yeme vakti;hemen Cenab-ı Allah’a sığınma vaktidir!
•Çünkü tam o an;Şeytanın herşeyi karıştırmak istediği zamandır.
♦️Bizim elimizden de iş gelir,bizim dilimizden de laf gelir..
•Ama Cenab-ı Allah benim istediğim gibi olacaksın!
•Bıldırcın eti ve helva yiyeceksin!
•Şu an sana Soğan Sarımsak yasak!..
♦️Kul olmak;Allah’ın rızasına uygun davranmaktır;Zordur..
Rabbin yardımı gerekir..
Dua edelim bizlerden yardımını esirgemesin..
♦️Düşünebilirsin;Temize çıkamadım ben bu dünyada..Öyle mi düşünüyorsun..Sana göre öyle..
Peki ;Bu ayeti bilmiyor musun?..
▪Mücadele 7-
Farkında değil misin, Allah göklerde olanı da yerde olanı bilmektedir! Gizli gizli konuşan üç kişi yoktur ki dördüncüleri O olmasın; beş kişi yoktur ki altıncıları O olmasın. Bundan az veya çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlaka Allah onların yanındadır; nihayet kıyamet günü onlara yapıp ettiklerini bildirecektir. Çünkü Allah her şeyi bilmektedir.
🔸O halde gerçek şahit Allah..
▪İsra 96-
Kul kefa billahi şehiden beyni ve beynekum, innehu kane bi ıbadihi habiren basira.
•De ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter." Kuşkusuz O, kulları için Her Şeyden Haberdar Olan'dır, Her Şeyi Görendir.
🔸Yani siz bana istediğinizi diyin;
•İyi de söyleyen kötü söyleyen..
•Her ikisinin de kalbini bilen Allah..
•Allah şahitse sen zaten temizsin..
•Neyin temizine çıkmayı bekliyorsun..
2 notes
·
View notes
Text
Terki Terk
Görselde Amerikan Doları var. Üzerinde yazan "in god we trust" ibaresini bilirsiniz. "Biz Allah'a güveniriz" demek. İronik değil mi? İşte terki terk, en üst düzeyde bir güven ve teslimiyet ifade ediyor. O Yüce Yaratıcının Varlığında yok olmayı kast ediyor. Terki Terk, tasavvuf yolunun yolcuları için gıpta ile bakılan, gönülden arzulanan bir menzil... Terki terk, hem öğretenlerin hem de öğrenenlerin ardından koştukları bir hediye... Terki terk, vuslata erildiği zaman, terkine mezun, her kula bin bir çeşit lezzet ve keyif... Terki terk, en bilge, en sabır ve sebat sahibi, en takva ehli, en nasipli ve en samimi kulların ulaşabildiği ��öl ortasında bir vaha... Terki terk, terk ettikçe ulaşılan hazineler, terk ettikçe çoğalan zenginlikler, terk ile bulunan nice tarifsiz müjdeler... Bugün yine kul olmaya dair yazacağım. İnanmak güzel şey. İnanabilmek bir nimet. Hakkını verebilmek ise bir imtihan..! Sufi başlıklı yazımda, az biraz dem vurmuştum tasavvuftan. İnsana insan olduğunu ve insanlığın gereklerini hatırlatan, kendini bilmek yolunda rehberlik eden, kişisel gelişimin zirvesini yaşatan, lezzetli ve tertemiz bir düşünme, hissetme, fark etme hali... Bu yolun usta ve çırakları çoktur. Haklarını helal etsinler. Ben sadece bir paylaşım halindeyim. Yoksa haddimi aşıp kimseye bir şey öğretmek iddiasında değilim. Belki de yazarak paylaşmak, paylaşarak aramak, arayarak bulmak, belki yazarken tefekkür edebilmek duasındayım...
Terki Terk ve Zühd Kavramı
Zühd terki terk yolundaki insanın fiilidir. Kelime olarak ilgisizlik ve yüz çevirmek, alaka göstermemek şeklinde izah edilebilir. Yani Yaradan dışındaki bütün her şeyi terk etmek, Hak yolunda, yaratılmış hiç bir şey ile alakadar olmamak anlamlarını karşılar. Yoğun kullanım alanı tahmin edersiniz ki tasavvuf yoludur... Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus vardır. Dinimizde başka dinlerde ki gibi ruhbanlık yoktur. Halktan kopmak, dünyayı terk edip meczup gibi yaşamak yoktur. Veli evliya dahi ekseriya meslek sahibidir. Büyük erenler çoban, fırıncı, tüccar veya terzi olmuş, dünya hayatından asla büsbütün kopmamışlardır. Zühd benlik ve bilinçte bir boyuttur... Yoksa tek başına dağlarda yaşamak değil... Efendimiz dünya servetini reddetmemiştir. Dünya hayatında mal mülk sahibi olmayı ve bunları doğru yolda harcamayı özendirmiştir. Bakın konuyla ilgili iki Hadisi Şerif aktarayım: “Doğru sözlü, dürüst ve güvenilir ticaret ehli, nebiler, sıddıklar ve şehitlerle beraberdir.” Tirmizi, Büyu, 4 “Doğru tüccar, kıyamet günü Arş’ın gölgesindedir.” İbn Mace, Ticarat 1 Demek oluyor ki zühd kavramını incelerken ve terki terk derken, bu boyutu da her daim aklımızda tutacağız... Zühd esasen Yaradan'dan gayri her bir şeyi kalpten uzak tutmaktır. Gönül dünyasını ise her daim Allah ile beraber kılmaktır... Terki terk konusuyla ilgili bir inceliğin daha altı çizilmeden geçilmemesi gerekir. Herhangi bir şeyi terk etmek için öncelikli şart ona sahip olmaktır değil mi? Mal, mülk, makam, mevki, şan, şöhret veya nüfuz sahibi insanlar terk ettim dediğinde anlam ifade eder. Yoksa neyin var ki, neyi terk ediyorsun.!? Değerli okuyucum, ben ne tasavvuf da ilim sahibi ne de ilahiyatçıyım. Haliyle bildiğimi ve hissiyatımı paylaşacağım. Hata eder isem bilenler düzeltsinler, hayra girsinler... Terki terk Şah-ı Nakşibendi (Hz)' nin aşağıdaki beyiti ile hayat buluyor: “Der tarik-i Nakşibendi lazım amed çar terk / Terk-i dünya, terk-i ukba, terk-i hesti, terk-i terk” Muhammed Uveysi'l Buhârî/Şahı Nakşibendi Muhammet Bahaeddin olarak da anılır mübarek Nakşibendi (Hz) Özbekistan, Buhara'da yaşamıştır. Bu beyit ile müridlerine kendi yolunu tarif etmiştir. Aklım yettiğince anladığım�� kısa kısa açıklayayım, elbet kendimize düşen bir pay buluruz; Terki Terk İçin Dört Boyut 1- Terk-i Dünya : Dünyevi çabaların ve bütün dünyevi edinimlerin, asgari ihtiyaç dışında kalanlarını kalpten ve benlikten atmaktır. Nitekim bunların tamamı kısacık dünya ömrünü sonlandırıp, ötelere göçerken zarureten terk edilecektir. Hepsi geçicidir... Tek kalıcı olan kullukta ki başarıdır... 2- Terk-i Ukba : Ahiretten bir pay için çaba sarf etmemektir. Yani dinimizi yaşarken, ne cennet keyfini gözeterek ne de cehennem korkusuna sığınarak hareket etmemektir. İlla Allah rızasını arzu edip, Yaradan 'a karşı mahcup olmamak ve O'na itaat ile yakın olmak iştiyakı ile yaşamaktır. Hayır ve şerrin Rabb'imizden geldiğini bilip; şımarmadan veya isyan etmeden baş üstüne deyip razı olmaktır... 3- Terk-i Hesti : Enaniyet, benlik ve varlık davasından vazgeçmektir. Allah'a karşı -haşa- "ben" demek gafletinde bulunmamaktır. Haliyle kullarına karşı da egonun terki gerektir... Zira gerçekte Yaradan dışında hiçbir varlık yoktur. Hepsi ve hepimiz O'nun ikramı ile var olduk. Nefsimiz bu davayı güder. Ben varım, şahsıma münhasır bir varlığım der. Ona ubudiyet ve kullukla terbiye vermeliyiz. 4- Terk-i Terk : Yaşasın bak nasılda terk ettim tuzağına düşmemektir. Terk ettim diye böbürlenmek, terk etmediğimizin göstergesidir. Terk ettiğine dönüp bakmamak, nefsini kabartacak şekilde kendini tebrik etmemektir. Terk ettiklerini anmamak, arkalarından bakmamak, terk ettiğini unutup, kullukta yol almaya devam etmek demektir. Terki terk ile Allah'tan başka hiçbir şeye sahip kalmamaktır. İşte böyle... Yüksek bir kulluk ve yalan dünya bilinci. Allah hepimize azıcık da olsa tattırsın İnşaallah... TERKİ TERK İÇİN BEDİÜZZAMAN YAKLAŞIMI Şah-ı Nakşibendi (Hz)' nin bu tarifi, Bediüzzaman Said Nursi (Hz)' nin de dikkatinde bulunmuş ve risalede şöyle yazmış: "Der tarik-i aczmendi lazım amed çar çiz / Fakr-ı mutlak, acz-i mutlak, şükr-ü mutlak, şevk-i mutlak ey aziz."Mektubat / 4. Mektup Aklım erdiğince izah etmeye çalışayım ; 1- Fakr-ı Mutlak : İnsanoğlunun sınırsız ihtiyaçları sebebi ile fakir olmasını ifade eder. Su ve hava ile başlayan ve sonu gelmeyen ihtiyaçlar... Ne kadar muktedir ve gelişmiş olursa olsun, insanlık kainatın işleyişine muhtaçtır ve muhtaç kalacaktır. Zira insan tefekkür edip etrafına baksa, ihtiyaçlarından yola çıkarak Allah'a varacaktır. 2- Acz-i Mutlak : İnsan acizdir. Kendi taleplerini kendisi karşılamaya muktedir değildir. En basit bir eksikliği dahi kendisi gideremez, Yaratıcı' nın yarattıklarına muhtaçtır ve kesinlikle acizdir. İnsanın hem kendisi ve hem de çevresindeki her yaratılmış için, acizlik halinde bulunması, Allah'a giden bir rota çizmelidir. 3- Şükr-ü Mutlak : Allah'ın bizi var etmesine ve bütün kötü hallerimiz ve günahlarımız karşısında bize merhametle muamele etmesine şükran duyarak, Rahmetine sığınmayı, şefkatine nail olmayı bu yol üzerine devamlı şükür halinde bulunmayı ifade eder. Bu şekilde insan, Allah'ın ikramlarında ki hikmetleri fark eder. Kulluk yolunda cesaret ile yürümek için kuvvet bulur; şükür içinde olur. 4- Şevk-i Mutlak : Doğru yolu tespit ettikten sonra, inandığın yolda iddia, sebat, sabır ve azimle yürümek anlamına gelir. Bu yolda bulunmaktan şevk ile haz duyar. Şevk sahibi insan, Allah'tan gayrı kimseden bir karşılık veya menfaat gütmeksizin inandığı davaya hizmet eder. Zorluklar, yokluklar veya olumsuz gelişmeler onu yolundan alıkoyamaz. Ümitsizliğe düşüremez... Sonuç Olarak Değerli okuyucum isterseniz bir bileşke doğurun, yada birine tabi olun. Ne fark eder ki; fark etmiyor musunuz? Hepsi aynı yola çıkan öğretiler bunlar ve yolun sonu ALLAH (C.C.)... Zira başka neresi olabilir ki.!? Terki terk et bak, berrak olacak görüşün. Gerçekleri göreceksin. Dünya fani; bileceksin... İmanın ve İslam'ın şartları bellidir. Başka sorumluluğumuz da yoktur. Velev ki bunlarda sabit kalalım. Öte yandan Tasavvufi hayat tarzı türlü lezzetler barındırmaktadır. Seçim meselesidir. Farz değildir. Lakin Allah'a daha yakın olmak için seçilecek yollar vardır. Hakk’ın yakınlığını ve rızasını kazanmak için çalışacak isen ve samimi isen tasavvuf sırlarla dolu keyifli ve yol göstericidir. Fakat bildirmek gerekir ki tasavvufun mistik ve sırlı hallerini sömürerek hayat bulan ve kendisini tasavvuf kapısı olarak ilan eden, ama şarlatanlıktan ibaret bir sürü oluşum da vardır. Dikkatli ve bilinçli hareket etmeli bu konuda... İslam Ansiklopedisi tasavvufu şöyle tanımlıyor : İslam’ın zahir ve batın hükümleri çerçevesinde yaşanan manevi ve deruni hayat tarzı.İslam Ansiklopedisi Mutasavvuf veya Sufi tanımı da şöyle : Tasavvufî hayat tarzını benimseyerek bu yolla Hakk’ın yakınlığını kazanmaya çalışan kimse.İslam Ansiklopedisi Allah bizleri Rızasına ulaşmış kimselerden eylesin....... İnsan-ı kamile yaklaştıkça, akıl keskin bir hal alır. Görüş berraklaşır. Sezgiler güçlenir. Kalp gözü açılır ve gönül masivadan arınarak safi bir hale evrilir. Asli olarak bu hal gerçek bir özgürlüktür... Dünya esaretine baş kaldırmış, esas ebedi hayata adanmış kutlu bir özgürlük... Nitekim zaman ve mekan anlamını yitirir. Asıl olanı bulan ruh, kopya ve taklit ile tatmin olamaz hale gelir. Daha adil ve objektif bir sezgi kaplar her yanını... Madde, cisim ve vücut ile alakası kesilmekte olan nefis çırpınır. Dünya yükünün ve bulanık, kirli hallerinin bir bir yok olması onu deliye çevirir. Nefis ve şeytan hiç olmadığı kadar güçlü ve kurnazca saldırılarını arttırır. Lakin perdelerin bir bir kalktığını gören ruh; yaradılış sırlarına odaklanır, dünyalık esaretinden kurtuldukça rahatlar ve hürriyetine kavuşur... Gerçek mutluluk burada saklıdır değerli okuyucum... Allah'u Alem.... Read the full article
1 note
·
View note
Text
Bilmemiz gerekir ki Allah’a kulluk, yalnız O’na ibadet etmekle değil, hem ibadet hem de emir ve yasaklarına itaatle gerçekleşir. Çünkü Allah, yalnız ibadet ilâhı değildir. Bunun içindir ki İslâm “lâ ilâhe illallah” ile başlar, “iyyâke na‘büdü” ile yürürlüğe girer. Kur’an’da birçok yerde Allah’a kulluk emredilir. Çünkü insanları, bütün emirlerine itaatte kul etme hakkı ancak O’nundur. Zaten Allah da insanları bunun için yaratmıştır. Çünkü Bir’e kul olmayan bine kul olur; Allah’a kullukta yücelik ve hürlük, kula kullukta ise esaret ve küçülme vardır. Seyyid Kutub, tefsirinde; “Öyle bir zaman gelir ki insanlar, Allah’ı sözde inkâr etmeyebilir, O’na ibadeti de terketmezler ama o ibadeti ya birine gösteriş olarak yaparlar, ya helal ve haramı (serbestlik ve yasakları) tayin ve ilanda, başkalarının İslâm’a aykırı emirlerine istekle itaat ederler, ya da İslâm’a aykırı olarak bir kimseye sığınmak ve ondan bir pâye elde etmek isterler ki bu durumda onları rab kabul etmiş, onlara tapmış ve kulluk etmiş olurlar. Böylece ‘müslümanım’ dedikleri halde –Allah korusun– şirke düşerler.” der. “İslâm öncesi Arap müşrikleri de ideolojileri yönünden Allah’ı inkâr etmiyorlar fakat O’nun, hayatlarında hükümleri geçerli olan Rab olmasını kabul etmiyorlardı. İşte Allah’a Rab, Mâlik (Hükümran) ve tek İlâh olarak inanmamak şirk olur.”
3 notes
·
View notes
Text
Herkeste farklıdır yalnızlığın seyri. Hani kalabalıklar içindeki yalnızlık klişesinden bahsederler ya hep. Bazen de yalnızlığının içindeki kalabalık o kadar artar ki.
Kafandaki sesler birbirine savaş açmışçasına bir arbede yaşanır ve o arbedenin içinde kendine sorarsın: Ben kimim? , Ben nerdeyim?. Kazananı ,kaybedeni bulamayacağın bir kaosun içinde
ordan oraya sürüklenirsin de sesini duyan olmaz. Peki neden ,neden buna mecbur bırakırsın kendini! Anın tadını çıkaran insanları görürsün sadece o an mutlu olmayı amaçlayan insanlar...
Sense sadece yorgunsundur. Anlatamayacak kadar , dinleyemeyecek kadar.Herkes mutlu değildir elbette .Bazen de kendinden daha umutsuz ,daha yorgun ve hayatın anının farkında olmayıp ertesi gün ekmek parasını
ne yapacağını bilemeyen insanlar görürsün. Çocuğu hasta olan ,çaresiz dertlere gebe olan , evladı ölmüş , kimsesi kalmamış belki de bir savaşta bir depremde her şeyini kaybetmiş, kendinin neden
yaşadığını sorgulayan insanlar.. Ya da belki suçsuz yere dört duvara mahkum olmuş birilerini. Tecavüze uğramış insanlar duyarsın bir de yetmezmiş gibi istemediği adamdan
istmediği bir çocuğa hamile kalmıştır. Sonra tam bunlara inanamazken ailesinin onu susturmak için gereksiz serzenişlerine bakakalırsın. Kafanı biraz daha çevirince sokak ortasında dayak yiyen bir kadına karşı herkesin üç maymunu oynamasına da attığın sessiz çığlıklarla susarsın.
Anlam veremezsin sadece şaşakalırsın. Bir manzara görürsün ; yan yana ikisi de aynı yaşta belki ikiside aynı umutlarla dünyaya gelmiş iki çocuğun arasındaki uçuruma bakınca boğazının düğümlendiğini hatta yutkunamadığını hissedersin.
Bir gencin altındaki arabasına bakarsın tek derdi belki de iyi okullarda okusun her şeyin en iyisine sahip olsun diyen ebeveynlerinin her şeylerini o tek çocuğa adayıp dünya onun etrafında dönüyormuş gibi davranmalarını kafanda canlandırırken diğer tarafta masum ama hala gözlerindeki
o umut ışığını hiç yitirmeyen çocuğun çöpten nasıl harçlığını çıkardığını izlersin ve kafandaki tek cevapsız soru adaletin nerede olduğuyla öylece kalakalırsın.
Bu düşüncelerinle gördüğün belki de her gün şahit olduğun manzaralara yanından geçip kendi gününün telaşının içinde kaybolduğun günlerde çoğunlukla farkında olmadığını
farkedip daha da derinlere dalarsın. Sokakta mendil satmaya çalışan sekiz yaşındaki bir çocuğun yanından geçerken gözün bir cafede oturan dört gence takılır.Gerçek
dünyanın ne olduğunu hatırlayamayan gençleri görürsün ve dördü de hiç konuşmadan sosyal medyalardan belki her yediğini paylaşan ,belki kahramanlıklarını klavyeden yapan ama gölgesinden korkan , belki de başkalarının hayatlarına özenen ama daha çok çabalayarak
gördüklerine yetişmeye çalışan dünyadan bihaber yaşamaya an be an devam eden. Sonra bakarsın ki tüm manzara bu. Toplu taşımalarda mutsuz suratlar ellerindeki telefonlarda birbirinden renkli ve mutlu ifadelere,söylenmeyen her kelime hepsini birer şaire dönüştürürken rastlarsın.
Kendinden , dertlerinden , yalnızlığından ve yorgunluğundan kafanı kaldırdığında bu ve binlercesiyle karşılaştığını görünce durursun sokağın tam ortasında. Ve yine aynı soru. Ben kimim ?, Ben nerdeyim?. Belki de tek derdin önyargılardan uzak daha adil ve daha hoşgörülü bir dünyada yaşamaktı. Belki de tek derdin çocukların ölmemesiydi ,her bir çocuk öldüğünde ,tecavüze uğradığında, işkence gördüğünde
aynı burukluğu yaşadın. Belki iyi ve kötü olması önemsenmeksizin mezhebiyle, diliyle ,cinsiyetiyle ,yönelimleriyle ,ırkıyla ölen her insan senin içinde binlercesiydi. Belki de Küçük Prens okuyan , Şeker Portakalı okuyan ve kendini Martı Jonathan hisseden çocuklarla büyüttüğün bir dünya hayal etmiştin. Tek dileğin, tek yakarışın insanın insan olmasının değerli olmasına yetmesiydi. Hayvanların sevildiği ,doğaya saygının sonsuz olduğu bir dünyaydı .Belki...
Belkilerini büyüttün, çoğalttın kocaman yaptın içinde. Peki ,sen naiftin, önyargısızdın ,hoşgorülüydün ve kırılırdın değil mi! Ya öteki kavramını yok etmek pahasına ve ötekileşmemek için
ötekileştirdiklerimiz. Ya canavarları yok etmek için yarattığımız kendi canavarlarımız. Toplumda görünür kılınmak için yanında yer aldıklarımız ve yer almak istemediklerimiz. Elalem ne derse desin düşüncesi bizi mahvetti derken o elalemi önemseyip yaptıklarımız ya da yapmadıklarımız.
Erkek egemen bir toplumda kadının ezilişine karşı çıkarken boyun eğdiklerimiz.Kulun kula kulluk etmesine kızıp kabullendiklerimiz. Bunlar kendi kendimize itiraf etmeye çekinip susturduğumuz gerçekler ve aynaya baktığımızda yarattığımız kendi canavarımız. Evet, ben kimim hala bilmiyorum.Olmak istediğim yerle olmak istemediğim yer arasında sıkışıp kaldım. Tek çabam ,mutsuzluğumu en az hasarla atlatmak ve kitaplarımla dolu dünyamda sadece değiştirebileceğim tek bir kişi, tek bir şey olsa bile bunun için herkese karşı ve her şeye karşı kendi savaşımdan sağ çıkmak...
7 notes
·
View notes
Text
🗣️ Cumhuriyet Devrimleri Ahlaklı İnsan Yetiştirme Devrimidir
Köy Enstitülerinin duvarında bir yazıda aynen şöyle yazıyordu;
✓ Burada hiçbir balık uçmaya, hiçbir kuş yüzmeye zorlanmaz.
Oysa bugün resmi ve gayri resmi çabalar ile bu toplum hangi niyetlerin elinde hangi amaca yönelik eğitim ve öğretim görmektedir?
Cumhuriyet devrimlerinin devrimci eğitim ve öğretiminin mimarlarından Hasan Ali Yücel bir sözünde diyor ki;
✓ İnsan olarak yaşayabilmek için hava su gibi doğal koşullar arasında eğitim, öğretim ve kültürde bulunacaktır.
Yine köy Enstitülerinin kurucu mimarlarından İsmail Hakkı Tonguç bir sözünde diyor ki;
✓ Elimden gelse bütün dünyanın okullarının programlarına insanın insanı sömürmemesi adlı bir ders koyardım.
Mustafa Kemal Atatürk'ün başlattığı devrim sadece Türk ulusunu kurtarmaya yönelik bir çaba olmayıp bütün insanlığı kurtaran bir devrimdi.
Emperyalizmin ve yerli işbirlikçi taşeronlarının insanlık devrimini hefef alma sebebi insan sayesinde insanı ve doğal kaynakları sömürmekti.
Bu sebeple eğitim ve öğretimi hedef aldılar ve yerine yalan tarih, dogma bilgiler yükleyen korku kültürünü yaşatan itaat ve biat ettiren eğitim ve öğretim sistemi bilinçli bir şekilde dayatıldı.
Para ve güç tanrısına tapan nesiller bu yolla çoğaldı.
Şirk tüm kurumlara bu yolla sızdı.
Bu toplum rayından bu yolla çıkartıldı.
Ahlak eğitimi ve öğretimi terk edilerek sömürgeye asker yetiştirme eğitimi ve öğretimi konuldu.
Oysa bu devrimin dahi aklı Mustafa Kemal Atatürk ta bir asır öncesinden bugünleri görerek ne diyordu;
✓ Geleceğin savaşı beyin savaşı olacaktır. Bu savaşın zaferi eğitim yoluyla kazanılacaktır.
Bugün kendimizi bir anda bir beyin savaşının içinde bulduk.
Bizi bugün kurtaracak bütün uyarıları da yaparak sadece devrimi yapmakla kalmamış devrimi koruyacak yarın kalan insanlık devrimini tamamlamak adına tüm öngörüleride bize bir yol gösterici olarak bırakmıştır.
Cumhuriyet devrimi bir ahlak devrimidir.
Karşı yıkım bu ahlakı yok etmek adına emperyalizm ile iş tutarak bize bu zor günleri yaşatmaktadır.
Türk insanlık devriminin omurgasını ulus milliyetçilik, halkçılık ve laiklik devrimi oluşturur.
Ulus milliyetçilik ırkçı milliyetçilik ile hedef alındı.
Halkçılık yurttaşlığın yerine kula kulluk ve sermayeye müşteri olmak dayatılarak hedef alındı. Özelleştirmeler ile halk patron olmayı terk edip patronların işçisi ve müşterisi olma seviyesine düşürüldü.
Eğitim ve öğretim seviyesi din eğitimi seviyesine düşürülerek tarikat ve cemaatler beslemesi ile toplum din konusunda da gerçek dini bilmeyen farklı farklı yollara şeyh mürit dayatması ile saptırıldı.
Oysa Türkiye Cumhuriyeti devleti tüm inançlara saygılı olan ve her inanca eşit davranan bir devrim ile kuruldu. Devletin dini olmaz. Devletin dini tüm inançlara saygılı olmak eşit ve adil davranmaktır. Bir inancı besleyip diğerlerini dışlamak Türkiye Cumhuriyeti devleti ve devrimlerinin ahlakına uygun bir ahlak değildir.
Ulus devlet ve Türk ulusu adı altında bir ulus olmanın gereği kimseyi ayırmadan her inanç ve düşünceye insanlık devrimi düşmanlığı yapılmadığı müddetçe saygı duymak ve sahip çıkmaktır.
Tarikat, cemaat, siyaset ve holding localarında insan yetiştirmek bu ülkenin ahlaklı insan yetiştirme adına yoluna döşenmiş en büyük engeldir. Bu engeli kaldırdığımızda muasır medeniyetler seviyesine ulaşacak beyin gücü ile savaşacak ilim ve irfan ordularının sahibi bir ulus olarak sonsuza kadar varlığımızı sürdüreceğiz. Mevcut okulların da bu niyetlerin arka bahçesi olmasına engel olmak zorundayız.
Cumhuriyeti ahlaki değerleri yüksek aydın insanlar kurdu o değerleri ancak o yüksek ahlaki değerlere sahip o değerleri bilen ve koruyanlar sahip çıkarak yaşatabilir.
] Önder KARAÇAY [
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#Cumhuriyet devrimleri#ahlaklı insan yetiştirmek#köy enstitüleri
0 notes
Text
Bizde kula kulluk etmek yok. Allah’ımdan başka İlah yoktur.
113 notes
·
View notes
Photo
Kula kulluk etmek Allah'a kulluk etmekten zordur. #tevfiközdemir 📍#ortaköysahil 📍#ortaköycamii 📍#kurban 📍#anadolufotograf 📍#turkinstagram 📍#kadrajimturkiye 📍#kadrajimizdan 📍#turkeykadraj34 📍#anlatistanbul 📍#ig_fotografdiyari 📍#igersmood 📍#ig_dynamic 📍#ig_eurasia 📍#ig_serenity 📍#instagram 📍#ig_photostars 📍#portraitmood 📍#portrait_vision 📍#turkportal 📍#anadolugram 📍#ig_today (Ortaköy camii) https://www.instagram.com/p/CfyoZaAK3VY/?igshid=NGJjMDIxMWI=
#tevfiközdemir#ortaköysahil#ortaköycamii#kurban#anadolufotograf#turkinstagram#kadrajimturkiye#kadrajimizdan#turkeykadraj34#anlatistanbul#ig_fotografdiyari#igersmood#ig_dynamic#ig_eurasia#ig_serenity#instagram#ig_photostars#portraitmood#portrait_vision#turkportal#anadolugram#ig_today
0 notes
Text
⭐⭐⭐⭐⭐
Rasûlullah aleyhissalâtu vesselâm şöyle buyuruyor; "Birinizin elbisesinin eskidiği gibi göğsündeki iman da eskir. Öyleyse Allah'tan kalplerinizdeki imanı tazelemesini isteyin."
🌺 Câmiu's Sağîr 1125
Bazen sabah namazında huşuluyken, akşam namazında gaflette olabiliyoruz.
Hatta şöyle diyoruz
"Ben bu artık namazlarımı
huşuyla kılamıyorum, rituele benzedi bırakayım." Bir sorunla karşılaştığımızda kaçmak sorunu çözmez hele ki kullukla ilgili konularda...
.
Allah azze ve celle Rasûlu'ne dâhi ölüm gelinceye kadar kulluk yapmasını emrediyor,
🌺 (#Hicr/99)
mola vermeden cennete kadar biiznillah.
İnsan Allah'a bir adım attığında şeytan bütün oklarını ona döndürür. Kendisi #secde etmediği gibi insanoğlunu da secdeden men etmek ister.
Ayette geçtiği üzere sağdan, arkadan, önden her yerden insana yaklaşmaya, vesvese vermeye çalışır.
🌺 (#Araf 16/17)
Kullukta iniş çıkışlar olduğunun
en güzel örneği;
'Hanzala münafık oldu' diye
gelen hadistir.
Bazen düşeriz, isteğimizi kaybederiz. Bunun sebeplerini düşünmek gerek. Önemsiz gördüğümüz nice günahlar namaza olan isteğimizi azaltır, imanımızı eskitir.
Gözümüz harama takılır,
Kulaklarımız saçma şarkılarla dolar,
Bize #Allah'ı hatırlatmayan bir arkadaşla görüşürüz,
Nafile ibâdetlerle imanımızı tazelemeyiz,
Gündelik işler arasın da
Allah'ı ve ahireti unuturuz,
Televizyon karşısında vakit öldürürüz,
Haramların işlendiği mekanlara gideriz,
Boş sözlerle, gıybetle buluşmalarımızı geçiririz,
Kur'anla aramıza mesafe girer...
ve daha nicesi ve tüm bunlar birleşir birleşir kullukta isteksizliğe yol açar.
Kula düşen ise kulluğu bırakmak yerine, kulluğuna zeval getiren; kişileri ortamları
konuşmaları
terk etmesi Allah'tan sabır ve namazla yardım dileyerek kullukta muvaffak kılmasını istemektir. .
Hayırlı Geceler...🌺
________________°🌺💞🌸°_________________
🎀
28 notes
·
View notes
Text
İSLAMİYET VE DEMOKRASİ
Nedense İslamiyet ile demokrasi birlikte zikredilmez. İkisini bir arada zikretmeyenler, acaba Kuran'ı Kerim'in kaç süresini ve ayetini mealen ve tefsiren okumuşlardır. Hangi ayetinde insan haklarının yasaklandığına şahit olmuşlardır. Bugün bazı çevrelerce yaşanan sözde İslama bakarak Allah'ın Dininin İnsan Hakları ve Demokrasi ile çelişen din olduğunu söylemek cehalettir, ısrarla söylemeye devam etmek ise gaflet ve delalettir. Kula kulluk yapanlar değil, ALLAH'A KULLUK YAPANLAR ÖZGÜRDÜR. KURAN KULA DEĞİL, SADECE ALLAH'A KUL OLMAYI EMREDER. KULA KULLUK ŞİRKTİR. Kullara kul olmak için yarışan zavallılar; vazgeçin bu manasız yarışınızdan. Er yada geç, hepimizi bekleyen Mahkeme-i Kübra var. NASILSAN ÖYLE YÖNETİLİRSİN İslam İslam'dır, siyasalı miyasalı yoktur. Siyasal İslamın,tabanda samimi ve masum savunucuları olsa bile; Amerika, İngiltere ve İsrail kontrollu bir harekettir. Kur'an insanoğluna bir yönetim şekli önermez. Ama bireysel ve toplumsal hayatın her alanına katkı yapacak ölçüler koymuştur. Kur'an şunları der: Yalnız Allah'a kulluk yapın, ahlaklı ve faziletli olun, okuyun, araştırın, bilgisizliklerin yolunu izlemeyin, sözünüze sadık kalın, söz taşımayın, gıybet etmeyin, çirkin işlerden, azgınlık ve fenalıklardan uzak durun, insanlarla alay etmeyin, yönetimde şurayı esas alın, emaneti ehil kişilere verin, emanete ihanet etmeyin, israf ve faizden kaçının, helal ve temiz olan rızıklardan yiyin, adaletli olun, yetimi, öksüzü, ihtiyaç sahibini gözetin, hayırlı işlerde yarışın, fedakar, güvenilir ve çalışkan olun, barışı esas alın, başkalarının taptıklarına sövmeyin, yeryüzünde fesat çıkarmayın. İşte bu değerlerin toplumca yaşandığı, sahip çıkıldığı bir ülkede rejim ve yönetim şeklinin ne olduğu veya ne olması gerektiği tartışmaları hiç olmaz, yönetenleri,yönetim şeklini isabetli seçerler. Ve rejim tartışması ile siyasi kavgalarda olmaz. Düzgün olmadan düzgün yönetimler seçemezsin.Önce kendine bakacaksın. YAVUZ KUZGUN Yazarın Tüm Yazılarını Görmek İçin TIKLAYINIZ Read the full article
#İSLAMİYETVEDEMOKRASİ#köşeyazıları#kuzgungibiyazılar#makaleler#NASILSANÖYLEYÖNETİLİRSİN#YavuzKuzgun#yavuzkuzgunyazıları
0 notes
Text
Yüce Allah’ın en güzel isimleriyle Olsun dualarımız; Selam selamet bereket muhabbet olsun.,
ALLAH rahmeti ile hatalarımızı affetsin.lnşaAllah
Doksanlı yilların sonlarına kadar elimde ajandam ile
Vakıf vakıf
Dermek dermek
Dergâh Dergâh
Gezerek yüz yüze iletişim kurmaya çalışırdım. Gönlümü dinlendirmek adına zaman zaman mübah eğlenceleri de hiç ihmal etmezdim.
Teras katı ben Taras katı diyorum eee yani yazar değilim şairler özgür olduğu için şair olurlar. Neyse duygu birikimimi yüz yüze yaşadığım iletişimle kağıda aktarırdım bir taraftan çift çalar müzik setim çarkını döndürerek yalnızlığıma eşlik ederdi.
İhtiyacımdan fazlası olmadığı için sırt çantam çok hafifti hareket halindeydim yürümeyi çok seviyordum ne otomobilim vardı nede cebimde jetonum eee o zaman şimdi ki gibi değildi sesli iletişim.
Jeton taşımazdm ki jetonum düşsün lüzum ederse ankesörlü 📞 telefonların çok yakınında satılıyordu zaten; jeton cebe girmeden ankesörlü telefonun deliğine düşüyordu. Ankesörlü telefona sıkışıp sonrasında düşen jeton bireysel sorun değil PTT nin sorunu(?)
Sevgili Annem her türlü yemek yapıyordu lokantanın yolunu bilmezdim cebimde çay parası olması yetiyordu şimdiki nesil harika sigara içen çok az o yüzden sigara misalini pek vermek istemiyorum. Alkol alışkanlığımız hiç bir zaman olmadı çok şükür çünkü çevremizi seçmiştik sigortamız sağlamdı.
Allah’tan yılda bir Albüm çıkarıyordu Sevgili Orhan & Ferdi abi iki gün kötü alışkanlığım olan sigarayı bırakmak zorunda kalıyordum. Çay var albüm yeni çıkmış eee sigara yok çok büyük mahrumiyet yaaa... Kitap okuma alışkanlığımda vardı düzenli takip ettiğim dergiler fakat acelesi yoktu biriken bozuk paralar yetiyordu.!
Şiir yolculuğuz doksanlı yılların sonuna kadar böyle sürüp gitti.
Sevgili Yunus EMRE nice okumaktır diyor satır olmadan sadır olmuyor bu ikisini tutan direkse insanlarla iletişimimizi güçlendirmek. İnsanlara gereken değeri vermek hoş görmek dostluklarımızı daha!da güçlendirmek bu niyet ile beraber olmamız yeter biz seferden sorumluyuz Allah bilir bizi bizden daha iyi o yüzden Zafer Allah’tan. Mücadele ruhu olmayınca elde edilen Zafer dünyamızı daha da etmiyor mu beter.
Mücadele ruhunla yap seferini Allah zamanı gelince verir zaferini güzelce anını vaktini çok iyi değerlendirmeli:
Yoksa pusuda bekliyor şeytanın vesvesesi. (Senin aylak kalman malzemesi senden aldığını sana pazarlayan muhafazakar yenilikçilikten mahrum kalmış mürekkebi kurumuş) insandan önce yaratılmış eskiyi temsil ediyor.!
2000 senesine girince internet gündeme geldi elimizde ajanda yerine klasör olmaya başladı beraberinde bizim tayfa “ Ya Hacı Gökhan işleri ilerletmişin” demeye başladılar. Önceki birikimlerimizin bilgisayar çıktısını alıyorduk ikiye katlamak olur mu haliyle klasör gerek.
Klasör taşımak işleri ilerletmek devri değil duraklatmak devri.
Şimdiki zamanda ki şiir çalışmalarımız toplumun çoğunluğunun yaptığı yönde seferini sürdürüyor; yüz yüze iletişim yerini aldı yazılı sesli görüntülü iletişime sınırsız internetim olmadığı için tercihim yazılı iletişim yazdığım şiirlerin malzemesi burdan çıkıyor.
•Uykuda görülmeyen rüyadır şiir. Duyguları yorumlayıp tabir edip
Alfabeleri kullanarak kelimelere mısralara dökme sanatı•
Şair Gökhan ER bu tanımı yapıyor.
Yüce Allah’tan sonra en değerli olan Peygamber Efendilerimiz benim inancım: Doğal olarak şiir tanımımda bu şekilde olacak.
Hz.Yusuf Peygamberimiz Allah’ın Elçisi o yüzden Hiç bir Peygambere şiir öğretilmemiştir Vahiy alır Peygamberlerimiz.
Topluma ışık tutan Kaynağını Allah’tan vahiy ile alan.Bizler aciz günahkar kullar hiç ayrım yapmadan Peygamberlerimize iman ederek aydınlanıyoruz. Şiir bizim gibi aciz günahkar kullar için fakat sevgili Peygamberimizin çok sevdiği şairler vardı ümmeti olma şerefine nail olan. Üzerinde ki hırkayı hediye etmesinin hikmetini açıklayamam yetersiz kalırım şu kadarını diyebilirim •Üzerinde ki hırkasını hediye vermiş” Üveys Karani Hazretlerini bu iki mübarekle değerlendiriyorum bakış açım bu.,
Şairlerin alanı dardır üretirler pazarlamacısı değil işinin ki zamanı hep gezmekle geçsin. ( 1992 den beri geceleri istisnalar hariç uyumadım ortalama 8 saat kendimle taras katında ) Seyahat ederken üretim olmaz genişliği daraltman lazım. Ürettiğin seyahat eder roketin uzaya gittiği gibi çok uzaklara ulaşır.
Peygamberimize ilk vahiy Hıra mağarasın da geldi dar alan.
Yusuf Peygamberimiz denilince akla ilk gelen rüya tabirleri ve mahkumlara yaptığı rüya yorumları dar alan. ( Kendi gördüğü rüya değil Mısır sultanlığına taşıyan bu ayrıntı değil ki gündeme getirmek adına mesaj ikinci bir kişi ile iletişimin bereketi ) Hikmet veriyor genişliğin olmadığı yerde. Yüce Allah Afiyet isteyin buyuruyor bu durumlarda ise Hikmetiyle; her şeyde bir hayır var şer bakışı olmayanlar için.
(Hikmet aranmaz diyen CAHİLLER o zaman teknoloji hiç ilerler mi bunlar yobaz tuzakları Allah Sevdiklerimize Hikmet verdik buyuruyor aranması yasak olan verilir mi sevgili kullara: akıl ile düşünmek gerek kulaktan dolma bu ifadeler...)
Bizde önceleri yüz yüze iletişimle ürettik şimdiyse teknolojinin verdiği imkanlarla yazılı aynı zamanda simgesel iletişimle şiir çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İnancımız doğrultusunda şekillenen yaşadıklarımız.
Nasıl iyi bir sporcu yemesine dikkat etmek zorumda mide çok dolu olunca başarıl olamaz Şairlerin.,de cepi çok dolmamalı sırt çantası ihtiyacı kadar dolmalı ki yükseklere tırmansın. Önemli olan Allah kimseye muhtaç etmesin ; muhtaçlık temel ihtiyacının birileri tarafından karşılanması değildir Yüce Allah fakire miskine verin diyor kula kul olmak muhtaçlık bunu kendi istiyor eee niye o zaman kula kulluk ediyor. Daha konforlu yaşama hırs-ı kula kul olmaya itiyor hak etmediği hırsızlığa götürüyor belli.
Zenginliğin peşinden koşulmaz Hikmet’in peşinden koşulur Ahlaklı olmamız yeter Hz. Yusuf kıssasındaki mesaj Rüya tabirleri Hikmet’in verilmesi sonrası Mısır’a sultanlık. Zinayı elinin tersiyle iten mesajı en önemlisi ağır bir bedel sonrası Verilen Hikmet vesilesiyle Mısır’a Sultan. Ahlak Hikmet sonrası bol nimet FORMÜL BU.! Ahlakı olmayanın olur mu Hikmet’i yere batmaya mahkum her anı içinden çıkılamayan zindan inşa eder sadece zenginliği tutuculuk bırakmak istemez o zindanın başı hayır değil ki sonu bitsin hayırla.
Olmamışsa Hikmet’in haddini bil ki daha büyük düşüşler yaşama.
Allah muhtaçlık yolunu tıkamış Verin buyuruyor Çalışmayı emreden Allah fakire miskine temel ihtiyacını verin ikazı.!!! Eğer bekarsa evlendirin mesajı hee imkanları olup cimrilk yapan kendisi öder bedelin alasını. Müslüman kimliğine bürünüp hava atmayı oda görür zamanı gelince. Allah ne cimri olun nede savurgan olun buyuruyor orta yol yani ihtiyacın kadar yaşa ki yükün hafif olsun mesajı:Herkes rahat eder böylesi cimrilk dünyamızı cehenneme çeviremiyor mu.(?)
Kısaca garip kuşun yuvasını Allah yapar gariplere bir şey olmaz o birileri kendi zavallılığını görsün.
Sen insansın Yaratılış gayene dön!!!
Bilgisayarın nasıl fabrika ayarları var.
Bilgisayara virüs 🦠 girince ne oluyor en kolay yöntem fabrika ayarları hiç uğraşmadan problem çözülüyor kökten çözüm.
AntiVirüs programı yani
Makarna mercimek salça yardımı kar etmez büyük virüs girince.
Emir Allah’ın bu gün ver seve seve al sevabını
Nasılsa gün gelecek vereceksin
İşin ecrini bitire bitire
Hz.Yusuf Peygamberimizi andık; Ahlakını koruması ve Hikmet sonrasında bol nimet konu itibariyle açıklama yapma gereği duyduk.
Fakir
Kader mahkumu
sabretsin & üzülmesin
(Kader mahkumu diyoruz çünkü halk tabiri iyi anlaşılması için bu yakıştırmayı kullanıyoruz.)
Ahlaklı bir duruşla mutlaka bu darlıkta çok büyük genişlik verilecek 🚀 uzay boşluğu diyoruz dar bir alan yani roket oluşturmadan seyahat etmek mümkün mü o genişliğe.
Daralmak Hikmet’in formülü çünkü daralmadan genişliğe ulaşamıyorsun. Kendini bilmene vesile yani kendine zaman ayırıyorsun.
🗝Anı Ahlaklı yaşa ki zaman hizmetkarın olsun📚✒️
Kısaca yazdıklarımızı özetlersek
Tek başına cennetin tadı çıkmaz diye halk tabiri var(!)
Aslında tek başına cennete gidilmez ki cennete gidenler bencil cimri yalnız değil ki cennet yalnızların mekanı olsun.Ahiretteki cennet dünyamızda kuruluyor şimdiki zamanda belirleniyor gelecek zaman. Gelecek zamanı getiriyorlar şimdiki zamana.
Sanat
Kendini beğenmek ayrı
Önce kendini seveceksin
Kendini seversen kendini bilirsin
Kendini bilirsen iletişimin güzelleşir. Bu dar alan şimdiki teknolojik tabirle uzaya gönderilen roket sonra tanışacaksın insanlarla genişleyeceksin seyahatin tadını ancak böyle çıkarırsın.
Ses
Kelime
Bunlarda bir yorum
Nasıl rüya tabirinin bir yorumlama aracı varsa bu ehline verilmiş.
Tanış insanlarla yorumun güzel olsun güzel söz muhabbeti bereketli dostluğu güçlü kılar çünkü rüyalar yorumlara göre çıkıyorsa herkese rüya anlatılmaz hırsa kapılmadan anı yaşayarak Hikmet’in peşinden koş ihtiyaç fazlası olan maddi zenginliğin değil.
Çok sevdiğim bir dostum benim hatalarımı sanatsal olarak ifade etsin Allah bana böyle dostlar nasip etsin çünkü sanat emektir
Sanatı araç yaparak hatamı yüzüme vuran dostun gözünden öperim şeytan emeği sevmez tutucudur muhafazakardır genişi gösterir dara düşürür.Şeytan üretemediği için senin malzemeni kullanır işte vesvese silahı
Sanat ufkunu açar genişletir çok rahatlatır.
Tatlı söz iyidir
Sevgili dostlar olur mu olur bana çok kızarsanız kafiyeli melodili karikatürlü olsun sıradan bir hakareti hak edecek kadar düşürmeyin beni.!
Darı anı gösterip genişliğe seyahat ettiren dostluğa. Genişliği vad edip dara düşürecekler uzak dursun(/)
Gelecek zamandaki nicelerle şimdiki zamanın niteliğini tüketmeyen dostluklara şimdiki zamanın niceliğini nitelikli değerlendiren sonsuzluğa vesile olabilen bu mektubum onların Şeref’ine olsun.Gönüldeşlere selam olsun.,
Kadeh Duası var
sık kullanım yeri nerelere düşürülmüş ya.!
Sözün başı Selam
Esenlik Barış ise Güzel başlayan dostluklar sürer
Sonsuzluğa doğru.O yüzden dostun eskisi olmaz ki düşmanlığı olsun şeytan insana göre eskidir ve yenilemez kendini direnir eski kalmak ister yeniye düşman olarak.
Eski dost olamaz. Yenilenmeli insanlar yenilikçi olmalı ki eskimemek şeytanlaşmamak için.
Tutuculuk sarhoş eder. Çeşitliliği yoktur Saymakla bitmez helalin çeşiti. Bir ayyaşa sorun kaçı geçer içtiği içki dalından koparılıp servis edilmez sarhoş eden içki(!) kumarbazın hep gelecek eldeki görmediği kağıdı beklediği gibi.!
Gelecek hesabı yapmaktır kumar geçmişteki eline bakarak Gelecek telaşıyla şimdiyi unutarak.
Aklın doruktaki sarhoşluğu
en beteri de bu.!
Güzel
Hayırlı olanda acele etmeli
Şeytan kötüdür
Onun aceleciliği kötülük üzerine eee haliyle acelesi olacak.
Kötü duygular gecikirse unutulur
Fakat harika muhteşem duygular gecikmeye gelmez mahsen de saklayanlan dostları bir yakalarsam acımam yıllanmış şarabınıza tuz katıp sirke yapmarım bu PANDEMİ zamanı:
Hem!de tam zamanı sirke çok büyük ihtiyaç.!
Gönül birlikteliği olduğumuz dostlarımız için öncelikli paylaşımımız ve sayfamızı!da herkese açık paylaşıma açtık niye herkese değil de dostlara diye soranlara :
Biz birilerinin mutsuzluğu üzerine mutluluk inşa etmiyoruz hep dostlar var yazılarımızda şiirlerde eee yani. Bu birikimden yararlanmak isteyen buyursun okusun. Biz insanları etrafımızda toplayıp niceliğine bakıp niteliğinden mahrum etme gibi bir niyetimiz yok o yüzden Sevgili Gönül birlikteliği kurduğuz insanlar için burdayız herkese açık paylaşıyoruz ki birikimlerimizden faydalansınlar.
Gönül birlikteliği sorumluluk demektir ve yerine getirmek içindir. Yerine getiremeyeceğimiz sorumluluğu almak istismar etmektir O yüzden kimsenin mutsuzluğu üzerinden paylaşımlarımızı inşa etmediğimize göre.,!
ON EKİM 2020
Sevgi ve saygılarımızla
Yıldızkent ~Boş tabağı doldurduysak geride kalmamışız demektir
Senin değil ( Boş tabak değil)
Bizim malzememizi kullanıyoruz
( Boş tabağı dolduruyoruz ) ~
Boşalmışı kırmadan içini doldurarak.! Tabağı kırmadık içini doldurduk gör servisi kaldı e., nasip olursa inşaAllah.
0 notes