#YavuzKuzgun
Explore tagged Tumblr posts
Text
Türkiye'de Milli Burjuva Hiç Olmadı
Geçmiş yıllarda,sağcı ve solcunun ama bahusus sosyalistlerin ''burjuva'' diye kötü baktığı bir kesim vardı. Doğrusu çoğu makbul insanlar değildi. Bunlar ''devletin malı deniz '' deyip yiyenlerdi. Çoğunluğumuz neçe sonra bu insanların burjuvalığın yanından bile geçmediklerini öğrendik. Tarihimizde hiç burjuva olmadı. Osmanlı Türkiyesinde de hiç bir zaman ''milli burjuva sınıfı'' olmadı.Cumhuriyet sınıfıda benzer sıkıntıyı yaşadı ve halen yaşamakta. Canan Barlas,Eğreti Burjuvalar isimli kitabında bizim burjuvaları; insan ilişkileri, dostlukları,yemek yemeleri, düğün ve cenaze törenleriyle çoğunun çarpık ve karmaşık hayat biçimleri sergilediklerini, bu hayat şeklinin geleneklerle, dinle ve batı standartlarıyla bir ilgisinin olmadığına dikkat çekerek,cümlelerini şöyle bitirir: ''Üçüncü kuşaktan dördüncü kuşağa geçen büyük sermaye sahiplerinin çoğu, durmuş oturmuş burjuvaların taklitleri bile değildir. Bizim burjuvalarımızın çoğu son derece eğreti ve yapaydır.'' Güngör Uras ise ''Bizde Burjuva Sınıfı neden Yok'' makalesinde sunları ifade eder: ''''Burjuvayı burjuva yapan parasal gücün yanında sahip olduğu değerlerdir. Bunlar eğitim, kültür, hayat biçimi, insan ilişkileri ve dünya görüşüdür.Burjuvalar halkın önünde koşarlar. hayat biçimleri, eğitimleri, kültürleriyle topluma örnek olurlar. Ortak değerlerin, sanatın, kültürün gelşmesine destek verirler. Bilim adamlarını, sanatçıları, hem manevi hemde maddi olarak desteklerler. Osmanlı döneminde burjuvalar gayrimüslimler, azınlıklardır. Cumhuriyet döneminde mülkiye, harbiye, tıbbiye ve mühendis mektebi kökenli olup da Cumhuriyetin nimetleriyle palazlanan bir burjuva göze çarpar.' Evet...Türkiye'de milli ve manevi değerlerin çok uzağındaki bu leş kargası insanları göremedik ve hep kendimizle, birbirimizle uğraşıp durduk. YORUMSUZ Çoktandır yazmak istiyordum. Kısmet bugüneymiş. Hastaneleri basarak doktorlarımızı, erkek ve bayan sağlık personellerimizi döven, bıçaklayan şu hayasız, edepsiz insanlar acaba şimdi ne yapıyorlar? Hayatları pahasına hastalarımızı iyileştirmek için olağan üstü çalışan, çabalayan bu güzel insanlara yaptıkları çirkinlikler için şimdi üzüntü duyuyorlar mı ? Biz eşeklik yaptık diyorlar mı ? Coronavirüsle mücadelede başta doktorlarımız olmak üzere tüm sağlık polis ve jandarma mensupları ve ekiplerine ne kadar teşekkür etsek azdır. İnşallah bundan sonra bu insanların kadir ve kıymetlerini biliriz. Read the full article
0 notes
Text
İSLAMİYET VE DEMOKRASİ
Nedense İslamiyet ile demokrasi birlikte zikredilmez. İkisini bir arada zikretmeyenler, acaba Kuran'ı Kerim'in kaç süresini ve ayetini mealen ve tefsiren okumuşlardır. Hangi ayetinde insan haklarının yasaklandığına şahit olmuşlardır. Bugün bazı çevrelerce yaşanan sözde İslama bakarak Allah'ın Dininin İnsan Hakları ve Demokrasi ile çelişen din olduğunu söylemek cehalettir, ısrarla söylemeye devam etmek ise gaflet ve delalettir. Kula kulluk yapanlar değil, ALLAH'A KULLUK YAPANLAR ÖZGÜRDÜR. KURAN KULA DEĞİL, SADECE ALLAH'A KUL OLMAYI EMREDER. KULA KULLUK ŞİRKTİR. Kullara kul olmak için yarışan zavallılar; vazgeçin bu manasız yarışınızdan. Er yada geç, hepimizi bekleyen Mahkeme-i Kübra var. NASILSAN ÖYLE YÖNETİLİRSİN İslam İslam'dır, siyasalı miyasalı yoktur. Siyasal İslamın,tabanda samimi ve masum savunucuları olsa bile; Amerika, İngiltere ve İsrail kontrollu bir harekettir. Kur'an insanoğluna bir yönetim şekli önermez. Ama bireysel ve toplumsal hayatın her alanına katkı yapacak ölçüler koymuştur. Kur'an şunları der: Yalnız Allah'a kulluk yapın, ahlaklı ve faziletli olun, okuyun, araştırın, bilgisizliklerin yolunu izlemeyin, sözünüze sadık kalın, söz taşımayın, gıybet etmeyin, çirkin işlerden, azgınlık ve fenalıklardan uzak durun, insanlarla alay etmeyin, yönetimde şurayı esas alın, emaneti ehil kişilere verin, emanete ihanet etmeyin, israf ve faizden kaçının, helal ve temiz olan rızıklardan yiyin, adaletli olun, yetimi, öksüzü, ihtiyaç sahibini gözetin, hayırlı işlerde yarışın, fedakar, güvenilir ve çalışkan olun, barışı esas alın, başkalarının taptıklarına sövmeyin, yeryüzünde fesat çıkarmayın. İşte bu değerlerin toplumca yaşandığı, sahip çıkıldığı bir ülkede rejim ve yönetim şeklinin ne olduğu veya ne olması gerektiği tartışmaları hiç olmaz, yönetenleri,yönetim şeklini isabetli seçerler. Ve rejim tartışması ile siyasi kavgalarda olmaz. Düzgün olmadan düzgün yönetimler seçemezsin.Önce kendine bakacaksın. YAVUZ KUZGUN Yazarın Tüm Yazılarını Görmek İçin TIKLAYINIZ Read the full article
#İSLAMİYETVEDEMOKRASİ#köşeyazıları#kuzgungibiyazılar#makaleler#NASILSANÖYLEYÖNETİLİRSİN#YavuzKuzgun#yavuzkuzgunyazıları
0 notes
Text
DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ ZULÜMLER
Doğu Türkistan’daki zulümlerini örtbas etmek isteyen Çin; BM’de bir hamle yaptı. Birleşmiş Milletler’in İnsan Hakları Konseyi 44. Oturumunda Rusya ‘ nın yönlendirdiği Belarus’un, Çin’in Doğu Türkistan’da “ teröre ve bölücü gruplara” karşı mücadelesini desteklediğini açıklayan mektubu 46 devlet tarafından imzalandı. Mektubu imzalayan ülkeler arasında Müslüman ülkeler; S. Arabistan, Mısır, İran, Irak, Umman, Pakistan, Filistin, Suriye, BAE, Yemen’de bulunuyor. Bu devletler 2017 den beri 1300 kampta 3 milyondan fazla Uygur Türk’üne yapılan işkence, cinayet, zulüm ve soykırımını inkar ediyorlar. Her şey bir tarafa Pakistan’ın imza atması hoş karşılanacak bir durum değil. Bir kez daha gördük ki , dünya ülkeleri ABD ve Çin’siz yapamıyorlar. ÇİN’E MEYDAN OKUYAN FRANSIZ Bir Çin firması var. Adı : Huawei. Bu firma; Bilgi ve İletişim Teknolojileri alt yapısı ve akıllı cihaz (ağ ve telekomünikasyon cihazları üretiminde) küresel bir firma. Çin, Huawei’nin yüz tanıma sistemiyle Uygur Türklerini fişliyor. Cumhurbaşkanı Macron Türkiye’ye düşmanlık yaparken; Barcelona’nın Fransız asıllı futbolcusu Griezmann Uygur Türklerine sahip çıkıyor. Ortaklığı olan Huawei ile ilişkisini koparıyor. Bununla da kalmıyor, Instagram hesabından firmayı protesto ederek; insan haklarına saygılı olmaya davet ediyor. Siyasi partilerimizin, sivil toplum örgütlerimizin seslerinin çıkmadığı, bazılarının ise S. Demirtaş için ortaya düştükleri bir zamanda; Griezmann’a teşekkür etmek lazım. Read the full article
0 notes
Text
HDP ANAHTAR PARTİ GÖRÜLMEMELİ
Güneydoğu insanları umumiyetle dindardır. Dini hayatlarında bidat ve hurafeler ağır bassa da, İslama sıkı sıkıya bağlıdırlar. Ateist yada Zerdüş inancından olanların oranı % 1 i geçmez. Hali ahvalin böyle olmasına rağmen, HDP’nin 5 milyonun üzerinde oy almasını nasıl izah edelim ? Nasıl olurda; Allah’ı inkar edenlere siyasi destek verirler ? “ Yukarıda Tanrı olsaydı, beni yine yanlış yola sevk edecekti. Allah’ta Kürt’ler için değerlidir. Kürt’leri şaşırtıyor. Kürt’lerin Allah’ı da onları yanlış yola sevk ediyor. Bunun için ben kendimin tanrısıyım!”(1) “ Lise dönemlerinde büyük felsefilik bunalımı yaşadım. Tanrı ile savaş verdim, bu savaştan başarı ile çıktıktan sonra yarı Tanrı oldum !” 2) Bu zırvalar Apo’nun yazdığı iki kitaptan alıntılardır. Başımızı iki elimizin arasına koyup düşünelim. Ve böylesine ruh hastasının arkasında 6 milyona yakın insanın nasıl yürüdüklerini, nasıl destek verdiklerinin sebeb-i hikmetini(!) anlayalım. Ve sonra HDP’i Türkiye siyasetinin etki merkezi olmaktan çıkaralım. 1- Sanat ve Edebiyatta Kürt Aydınlaması 2-Özgür Yaşamla Diyaloglar HDP ; APO’ DUR, KANDİL’DİR, KÜRDİSTAN’ DIR Türkiye’de arada bir güzel şeylerde olmuyor değil. ABD yaptırımı AKP, CHP, MHP ve İYİ PARTİ’yi bir araya getirdi, Amerika’yı birlikte kınadılar. HDP her zaman olduğu gibi bu milli meselede de ortak bildiriye katılmadı. Amerika safında yer aldı. Bir kez daha gördük ve anladık ki; bu ülkede HDP ten başka hain yok. Read the full article
0 notes
Text
HAZRETİ İSA KİMLER İÇİN GELECEK?
Hıristiyanlar ve Yahudilerce Hazreti İsa'nın yeniden dünyaya avdet edişi Müslümanlardan farklı biçimde yorumlanmakta ve kabul edilmektedir. Onlara göre, Hazreti İsa geldiğinde; Evangelist Hıristiyan karşıtlarını, öncelikle Müslümanları yok ederek Yeni Dünya Düzenini- ''Bin yıllık altın çağı'' kuracağı şeklindedir. Evangelist Hıristiyanlara göre, Deccal Müslümanlardır. Yahudi kahin Nostradamus da Deccalın Müslümanlar olduğu kehanetinde bulunmuştur. Şii İslam ve bir kısım Sünni İslamcı görüşe göre ise; Mehdi gelecek...İsa Mesih bütün Hıristiyan alemini Müslümanlığa davet edecek ve mehdinin arkasında namaza duracak...Mehdi ve Hz. İsa Deccal ile savaşa tutuşacak ve Deccal yenilecek. Bu fikirde olanlar bir tek Kuran ayetini kaynak gösteremiyorlar. Sadece Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammedimizin (S.A.S) söylediğine inanılan sözleri kaynak gösteriyorlar. Yüce Kitabımız Kuran'da başörtüsü, şarap içme, domuz eti gibi oldukça detay sayılabilecek hususlarda ayet vazedilirken, dünyayı baştan aşağı değiştirecek Mehdi ve Hz İsa'nın tekrar geleceği varsayımı ile ilgili bir ayetin dahi olmaması son derece düşünülmesi gereken bir hadisedir. Zira Hazreti İsa'nın gelip te Müslümanlığı dünyaya hakim kılacağı iddiası; biz Müslümanların hoşuna gidecek bir husus olsa da, esasta Hz.Peygamberimizin son peygamber oluşuna gölge düşürmek değil midir? Mesele, araştırması gereken bir mesele. Bu konunun Hıristiyanların penceresinden özellikle F. Read the full article
0 notes
Text
RECEP HAŞATLI: ÜLKÜCÜLER VE ÜLKÜCÜLÜK
Merhum Recep Haşatlı’yı anlatmak gerekirse; O’nu şöyle tarif edebiliriz: HAŞATLI, İstanbul’un “Gün Sazak Beyi idi” Recep Haşatlı’yı ölüm yıldönümünde anarken, merhum Nevzat Köseoğlu ağabeyimin 26 Eylül 2011 de onun için yazdığı makaleyi bir kaç pasajla sunuyorum. “ 1970 ki yıllarda Milliyetçi Hareket Partisinin mücadelesi, particilik olmaktan çok uzak bir vatan savunması idi. Bu yüzdende MHP de particilik yapmak her baba yiğidin harcı değildi; Bakırköy’den Şişli’ye kadar onlarca ilçe başkanı şehit edilmişti... Kavga ne idi; bu insanlar bu tehlikeleri niçin göze alıyorlardı. Haşatlı ve arkadaşlarının hatırasını anarken bu noktayı açıklığa kavuşturmayı bir vefa borcu sayıyorum. Çünkü 1990’lardan sonra iyice açığa çıkan bu gerçekler hala kavranılmış değildir ve özellikle zihinler saptırılmaları için uğraşılmaktadır. ( Yani bu kavga basit bir sağ ve sol mücadelesi değildi.) Mücadele; Rusya’ya karşı Türk Milletinin varlık savaşıydı...Olmasaydık ne olurdu? Recep Haşatlı ve binlerce ülkücü olmasaydı, ordu içindeki Marksist cuntalar, sokakta, üniversitelerde ve devlet kurumlarında kök salan yandaşlarıyla birlikte kazanırlardı. Asıl soruda oradadır? Eğer Sovyetler 1980 öncesindede bu mücadeleyi kazansalardı, Sovyetler yıkılmazdı. Rusya’nın Türkiye’ye egemen olması, Osmanlı’nın Viyana’ya hakim olmasına benzer. Eğer Viyana’yı düşürebilseydik, yeni bir medeniyet açılışına girerdik ve Osmanlı çökmezdi. Read the full article
0 notes
Text
CORONAVİRÜSÜNDEN ÇIKTIK YOLA
ABD ve Avrupa dize geldi. Dize getirende bir virüs. Böylece onlarında ahım şahım devletler olmadığını gördük. Paçaları sıkışınca Kuran ve ezan okuttular, Türkiye'den sağlık yardımı aldılar. Bu arada bir şeye daha şahit olduk. Suudi Arabistan Kraliyet ailesinden 150 kişinin Coronavirüse yakalandıklarını, Kral ve veliahtının özel odalarda karantinaya alındıklarını öğrendik. Mevzu hastalık ilk olarak 31 Aralık 2019 tarihinde Çin'in Wuhan eyaletinde ortaya çıkıyor. Çin yetkilileri ise hastalığı 7 Ocakta duyuruyorlar. İkinci tuhaf bir durum Wuhan'ı 24 gün sonra; 23 Ocakta karantinaya almaları. Tabiki tuhaflıklar bunlarla bitmiyor.. Karantina sadece Wuhan eyaletiyle sınırlandırılıyor, 23 Ocak 2020 tarihine kadar eyaletler arasında giriş çıkışlar serbestçe devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü ise gecikmiş olarak ''Pandemi'' duyurusunu dünyaya 11 Mart 2020 tarihinde yapıyor. Mazlumları öldürmekte çok mahir olan Batı Dünyası ve Çin virüs meselesinde acemilik ve salaklık yaptılar diyebilir miyiz ? Acaba. Meselenin bizim açımızdan varılması gereken hali şu olmalı: Virüs belasından ders çıkarmalıyız. Kısır siyaset çekişmelerini bir tarafa bırakarak siyasetin mihenk noktasına Türkiye'yi koyalım. Hastalık sonrası ekonomik sıkıntılar içinde olacağımız kesin. Ayrıca ruhsal yapısı bozulmuş milyonlar olacağız. Dolaysıyla önümüzdeki yılların her bakımdan barış içinde olmamız gereken bir süreç olduğunu gözden ve akıldan çıkarmayalım. Read the full article
0 notes
Text
DEYİŞLER
DEYİŞLER Tadı tuzu kaçmış bir hayat yaşıyoruz. En iyisi geçmişi, o geçmişin mimarları olan ve bizi biz yapan kültürümüzün temel taşlarının deyişleriyle kim olduğumuzu hatırlayalım. YUNUS EMRE’NİN DEYİŞLERİ - Her kim Kur’an bilmedi, sanki dünya ya gelmedi. - Az söz erin yüküdür, çok söz hayvan yüküdür. -Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi vardır. - Dil söyler kulak dinler, kalp söyler kainat dinler. - Ana rahminden geldik pazara, bir kefen aldık döndük mezara. -Eğer bir müminin kalbini kırarsan, Hakka eylediğin secde değildir. - Cümleler doğrudur sen doğru isen, doğruluk bulunmaz sen eğri isen. - Kulun gönül gözü görmedikçe, başımızdaki gözün görmesinin bir anlamı yoktur. - Ya Rabbena hayreyle, Muhammed’e yar eyle, kabrimizi nur eyle, kabre vardığım bu gece. HOCA AHMET YESEVİ’DEN DEYİŞLER Anadolu’nun bütünüyle Türk Yurdu olmasının manevi mimarı Hoca Ahmet Yesevi’dir. O’nun etkilediği ve izinden giden gönül dostlarının bir kaç tanesi şunlardır: Abdulkadir Geylani, Ebu’l Vefa, Hacı Bektaş Veli, Mevlana Celaleddin Rumi, Baba İlyas Horasani , Sarı Saltık, Yunus Emre, Mansûr Ata, Taç Ata, Ahi Evran, Şeyh Edebali, Geyikli Baba v.s Onun bir kaç söz ve öğütü: —Başına sarık sarar, / Kendine mürit arar, / İlmi yok neye yarar, Ahir zaman şeyhleri. —Ahir zaman şeyhi düzeltir dış görünüşünü, / Zühd ve takva kılmayıp bozar iç alemini. / Keramet der gaflet uykusunda gördüklerini, / Rüya ile kendini satar dostlar. Read the full article
0 notes