#korkunçtu
Explore tagged Tumblr posts
Text
Rüyada korku evine girmek nedir ya...
9 notes
·
View notes
Text
Y'all!! Minibüs storytime!!!
#dershaneden gelirken minibüse bindim ve oturdum!!! yaşasın!!!#12 saat dershanede olduğum için kafam#biraz#allah bullak#var ile yok arasındaki ince çizgide cambazlık yapıyor#neyse tam iniyorum#ayağa kalktım#bi amca da ayağa kalktı#bir ani fren yedik#inanılmaz#amca#yaşlı amca#çok yaşlı bi amca ama#parmağımın üstüne düştü#doğru okudunuz amca el işaret parmağımı minibüsle sırtı arasına aldı#ve tırnağımla etimin beraber kalmak için yasak aşıklar gibi çaba sarf ettiğini hissettim#bu arada canım hani#yanmayı bırakmış külleri uçuşuyor#amca benden özür diledi ben zırlamamaya çalışıyorum#çünkü#OW yani o elle deneme çözmem lazım ama amca senin suçun yok#bir indim minibüsten#eve giden tüm yol elime üfleyerek ağladım#üflerken ağlamak çok zor bu arada#ara veriyorum ya ağlayabilmek için#elim tekrar adrenalin basılmış kalp gibi zonklamaya başlıyor#korkunçtu#shutupmayıs
0 notes
Text
Neredeyse aralıksız 5buçuk saat sandalyede oturdum bi yerlerim ağrıyor ama açık açık yazamıyorum porn blogun biri bakim yazar diye
2 notes
·
View notes
Text
Rüyam okkkadar garipti ki… bi yerden sonrasını rüya olduğunu fark edip yönetmeye çalıştım ama habbire korkunç yerlere kaydı bilinç altı çok zehir zıkkım bi şey
#ilk defa böyle bi şey başıma geliyo#kafam habire filistin mevzularına kaydığı için rüyamda birini şemsiyenin sivri ucuyla delik deşik ederek öldürüyodum#ama çokk haklı sebeplerim vardı merak etmeyin#bi ara ne güzel rengarenk sokaklardan geçiyodum falan derken o zaman da şu ara okuduğum kitabın etkisine girmişim sanırım#o da saçma sapan yönlere çekti rüyamı#offf#rüyada olduğumu fark etsem de yönetemedim resmen rüyayı ya mahvoldum iğrenç şeyler gördüm korkunçtu
3 notes
·
View notes
Text
Bir keresinde Dönüşüm, 1984 ve Genç Werther'in acıları kitaplarını art arda okuduğum için aylarca elime kitap almaya enerjim ve mecalim kalmamıştı, zor toparlamıştım mental sağlığımı
21 notes
·
View notes
Text
Bahçeli üçüncü cadde girişine yakın yerde, tam ilahiyatın oralarda 15-20 polislik bi’ ordu var az önce bizi ve biiir sürü arabayı çevirdiler. Korkunçtu yani bir anda hepsi etrafı çevreledi falan. Üst baş, çanta, araba, her şey arandı. Uyuşturucu aradıkları çok belli çünkü polis direkt sordu bana, kadınla “ay ben sadece sigara kullanıyorum” - “ay onu ben de kullanıyorum” diye konuşurken çantanın dibinde kırmızı kumaşa sarılı, lastikle iyice sarmalanıp tutturulmuş bir şeyle göz göze geldi. Bilin bakalım bu uyuşturucu madde zulası gibi görünen şey ne? ANNEMİN HIDIRELLEZ AYAĞINA ZORLA ÇANTAMA KOYDUĞU KUMAŞA SARILI 1 TL dldmfmd. Utana sıkıla “annem hıdırellez şeyi diye verdi onu bana ama açabilirsiniz açın lütfen” dedim, açtı baktı kıkırdadı falan. Ayaküstü on saniye utanç, korku, gerginlik ne varsa yaşattın anne ya, ah anne, anneemmm dşdmfm
59 notes
·
View notes
Text









Ocak 2025
28’ime gelirken kendimde keşfettiğim bir şey oldu. bir yolunu bulmak. kötü hislerle, kötü hissettiğimde başa çıkmayı beynim kendi kendine yapıyormuş aslında. sıkıntılı zamanlarda dışarıya çıkıp kahve içip kitap okumak, yürümek, uyumak. bunlar benim çıkış yollarımmış. ben farkında olmadan aslında beynim bir şeyler geliştirmiş. evde durma hadi bugün yürü dışarıda nefes al demiş. kendimi ve bulduğum yolu hep sevdim. şimdi daha da çok.
psikolojik anlamda beni zorlayan şeyler oldu, bazen insan kendini çok kötü hissediyor. üstesinden geldim çok şükür Allah’a ama tüm bunlar evde gündüz vakti hıçkırarak ağlamama sebep oldu. bunu eşimle paylaştığımda eşim kızdı onun kızması beni her zaman toparlıyor. ben sana böyle hissetmemen için her şeyi yapıyorum dedi, konu ondan o kadar bağımsız ki, çok şükür toparlandım hemen.
mahallemde kahve içebileceğim harika bir yer keşfettim, sessiz sakin sıcak. o kadar mutlu ve huzurlu hissettim ki artık oraya kaçabilirim sık sık.
kızımızın ismine karar verdik, uzun uğraşlar sonucu :) ne kadar zor bir karar ya ama karar verince içime bir sıcaklık geldi. eşimin de gözleri gülüyor ne mutlu. 3. trimesterla birlikte biraz hareketim de kısıtlandı. tansiyon takibi yaptığım arada çarpıntımın olduğu bir döneme girdik. 3 yastıkla yatıyorum onda bile hemen uyuyamıyorum. daha çabuk yoruluyorum. birkaç kere mide yanmasını deneyimledim ve korkunçtu. kaburgam çok batıyor artık o konuda da çok çok acı çekiyorum ama sonra hareketlerini hissediyorum unutuyorum her şeyi. hamile yogası yapıyorum o iyi geliyor biraz. fırsat buldukça yürüyorum. kilom da güzel gidiyor çok şükür. ben genlerime biraz güvenmek istiyorum ya şu ana kadar 7 kilo aldım 28. haftadayım. ablamların üçer çocuğu var 50 kilolar annem de öyle dilerim bu konuda benzerim :)
fenerbahçe’nin maçına gittik çok keyifliydi. şimdi de izliyoruz, bazen kurtulamayacağını bildiğin bir şeyi sevmeye başlarsın ya fenerbahçe’yle ikişkimiz böyle. toksil değil ama seviyorum keyif alıyorum artık. istanbul’u da çok özlemişim, özlemişiz. istanbul’un havası bize çok iyi geliyor her ne olursa olsun. orada yaşadığımız günler çok güzeldi.
manevi olarak dolu dolu geçirdim bu günleri çok şükür Allah’a, verdiği vermediği her şeye sonsuz şükür.
75 notes
·
View notes
Text
senin bana yaptıkların korkunçtu ama benim kendime yaptıklarım daha da korkunçtu.
#cirkinkadininutopyasi#kakaollusut#lostonyoubabe#mayonezli#superkursunaskr#kaanbubelli#ahpiraye#ahududuluvodka#kitap alintisi#umut bitti sigara ver#sigaraverlabidal#sarhoskedi#fecir#istanbulfatihiii#iyiyimlaben#mandalinalilahmacun#visnellikek#virgulleayrilmis#visnelimeybuzz#petricorsworld#plaktaseninsesin#umutbittigezegeniyakin#yalnzadam#edebiyat#franz kafka#cemalsureyya#geceye bir şarkı bırak#anlamazlarki#uykusuzlukbelirtisi#ay benim gece senin
98 notes
·
View notes
Note
Tek başına kaldığını hissettiğinde her zaman burada yanında durup elini dizine koyacak birileri var. Birileri olmadığını düşünüyorsan biri olarak ben varım, ben şahidim senin için yapılabileceklere. Bazen içi boş laflar gibi duruyor ama sen sinyali verince olabileceklerin farkında olmalısın. Bazen kendini bilerek yalnız bıraktığını da biliyorum. Etrafının boş kalabalık hissettirdiğini de biliyorum. Bunlar boş laf gibi onu da biliyorum. Ben sadece varlığını hissettirmek de olsa yanımda olan birini yalnız bırakacak biri değilim. Yalnız bırakmak beni rahatsız eder. Kitabını kendin için yazdın başkaları için değil ama bu başkası olan bana faydasının dokunmadığı anlamına gelmez. Çünkü biliyorum ki sen boş destek lafını değil yanında durup kahveye ihtiyaç duyduğunu değil duyacağın anı anlayacak birini istiyorsun. Cevap vermek zorunda değilsin dememe gerek yok bunun iznini benden alacak biri değilsin zaten. Bu da senin sevdiğim yönlerinden.
İyi yanıyla herkes herkesi sever ama işler tökezlediğinde ilk itenler de onlar oluyor ben de buna çok maruz kaldım, bir buçuk yıldır yaşadığım her şey korkunçtu ve beni sevdiğini söyleyen kimse bunu umursamadı o yüzden ben de geriye kaçındıkça kaçındım ve o yüzden sevgi adı altında o duygular güven vermiyor ama bu sözler iyi geldi gerçekten teşekkür ederim. Bazen o kadar çok kişi yanlış anlıyor ki heralde sorun bende bu kadar insan böyle anladığına göre diyorum, sonra senin gibi bir tane çıkıyor e anlaşılabiliyormuş da diyorum. Genel olarak artık sevgi falan beklediğim yok açıkçası kimseden yardım beklediğim de yok daha fazla zorlaştırmasınlar yeter noktasındayım ve kimseye inanamıyorum sadece çok kırgınım ve bunun içinde çok kişi çok şey var
70 notes
·
View notes
Text
Yine bu ergenlerin dinlediği lvbel5 ve türevleri masum ya. Siz hiç Arsız bela dönemine denk geldiniz mi korkunçtu. Hele ki erkeklerin beyaz gömlek üstüne saçları berbattı berbat. Bir de kendini yakışıklı sanıyordu bunlar. Kızların yüzünü kaplayan perçemler ve diz üstü etek ve beyaz gömlek ile güzel sandıkları dönemler
23 notes
·
View notes
Text

Gündüz her şey çirkindi, akşam her şey kasvetliydi; gece her şey korkunçtu. Victor Hugo / Sefiller
#photography#amazing#astethic#lovers#desire#romantic#love#romance#passion#kiss#touch#relationship#reflection#beautiful#connection#affection#soulmates#artists on tumblr#black and white#couple#couple goals#intimacy#intimate#alıntı#aşk#sevgi#erotizm#kitap#victor hugo#sefiller
23 notes
·
View notes
Text
Heaven Official's Blessing▪︎
225. BÖLÜM - Dünyayı Tepetaklak etmek - gökyüzünde ateşten şeytani kale ile dövüş - 2
Bir zamanlar cennetin başkenti olan o ateşli, şeytani kale gökyüzünde titriyor, kütürdüyordu. Sayısız alevli moloz yuvarlanarak aşağı iniyor, kalenin gövdesi yavaşça dönerken suya düşüyordu.
İlk başta düz bir şekilde yerleştirilmişti, ancak şimdi dikey olarak durmuş ve bölünmeye başlamıştı. Cennet başkentinin tepesinde bulunan çoğu ilahi saray yerlerinden hareket ediyordu, bir zamanlar mükemmel olan kale aslında yedi ya da sekiz parçaya ayrılmaya başlamıştı!
Bir cennet mensubu meraklandı, “Vurduk mu? Parçalanıyor mu?”
“Nasıl o kadar kolay olsun?” dedi Xie Lian, “Bu muhtemelen…”
Sözünü bitirmeden kalenin o ‘kırık’ parçaları yeniden birleşmişlerdi. Devasa kayalar arasındaki sürtünme sesi aralıksızdı ve bunu izleyen cennet mensuplarının gözleri gittikçe büyümüş ağızları açık kalmıştı.
Ateşli şeytani kale parçalanmıyordu, farklı parçalara bölündükten sonra yeniden inşa edilmişti. Yeniden yapılandıktan sonra ateşli bir dev… olmuştu.
O dev, derin uykusundan uyandı ve havada dimdik ayakta durdu. O göz kamaştıran altından saraylar neredeyse onun vücudunu güçlü kuvvetli, sert bir zırh gibi sarmıştı. Cennetin başkentini yeni bir hale getirdi ve yüzünü Xie Lian’ın devasa ilahi taş heykeline döndü.
Ancak iki tarafı karşılaştırınca Xie Lian’ın tarafı çocuğun bir yetişkine kafa tutması gibi oldukça küçük ve biraz da acınasıydı. Bu devasa taş heykele muazzam büyük bir eser denilebilse de o ateşli deve ‘Cennet ve Dünyaya hükmeden’ denilebilirdi. En az beş altı kat daha büyüktü, o kadar korkunçtu ki insanın tüylerini diken diken eder, tek bir adımla ayaklarının altındaki bir kaleyi yok edebilirdi!
Yeniden yapılanma tamamen bittikten sonra ateşli dev yavaşça kafasını çevirdi ve ağzından bir alev seli fışkırarak dört kemik ejderhasına doğru hızla ilerledi. Alev duvarı o dört su tabancasını kesip geçmişti. O dört kemik ejderhası işlerin kötüye gittiğini görünce her biri denize geri daldı. Deve gelince, ayakları deniz yüzeyinin üzerinde olarak sanki karaya basıyor gibi yere indi ve devasa ilahi taş heykele doğru adım adım yürümeye başladı.
Devin başının üstünde büyük dövüş salonu vardı, içinde Jun Wu tahtında oturuyor, baskıcı bir aura yayılıyordu. Cennet mensuplarının hepsi bu ortamda boğuluyordu ve haykırdılar, “EKSELANSLARI, ORADA ÖYLECE DURMAYIN, ACELE EDİP ORADAN ÇIKIN, BURADA ÖLÜYORUZ!”
“KAZANAMAYIZ! KAZANMANIN HİÇBİR YOLU YOK! ANLAYIN EKSELANSLARI! MİLYON KAT SİZDEN DAHA BÜYÜK!”
Ancak Xie Lian cevapladı, “Kaçıp duramayız. Kazanamayacaksak bile başka yere gidemeyiz.”
Cennet mensupları bunu anlamadan önce şaşıp kalmışlardı. Sahiden, bu şekilde kaçıp duramazlardı ve Hua Cheng ruhsal güç vermeyi bırakırsa sadece onların ruhsal gücüyle bu ilahi heykelin artık uçamayacağı noktaya kadar bitkin düşerlerdi, ancak sonunda hâlâ savaşacak bir yer bulmaları gerekirdi.
Ve o ateşli devin baskın olduğu yere çekilmek yerine neden o şeyle burada başa çıkılmasın ki? En azından Kara Su Şeytanının yuvası olan bu denizin üzerinde bir ruh bile yoktu bu yüzden kimse buraya sürüklenemezdi!
Bunlar bir cennet mensubunun doğal olarak sahip olması gereken düşünceler olsa da böylesine tehditkâr bir ateşli dev karşısında, arkalarında su varken savaşmaları gereken rakibin Kara Su olduğunu düşünmek bile kimi dehşete düşürmezdi ki? Ama yine de kimse Xie Lian'a onları daha fazla insanın olduğu bir yere götürmesi için bağıran ilk kişi olmak istemedi. Bu yüzden Xie Lian, "HERKES SIKI TUTUNSUN, DÜŞMEMEYE DİKKAT EDİN! KARA SU'NUN SULARINDA BATACAKSINIZ!”
O ateşli dev, kendisinden kat kat küçük olan taştan ilahi heykele doğru hamle yaptı ve onu yakalamak ister gibi uzandı. Xie Lian çevik bir şekilde kaçıp güçlü bir şekilde sıçradı. İlahi heykeli tutan cennet mensupları savruluyor, takla atıyor ve devriliyordu, bazen yükseliyor, bazen düşüyordu, son derece üzücü ve heyecan vericiydi, çığlıkları ilahi heykelle birlikte yükselip alçalıyordu. Çoğu savaş tanrısı değildi ve tüm gün saraylarında oturuyorlardı hatta savaş tanrılarından da çok azı bunun gibi bir savaşı deneyimlemişti. Xie Lian Quan Yi Zhen’in bağırdığını duydu, “SİLAHIN YOK! SİLAHA İHTİYACIN VAR!”
Cennet mensupları nihayet daha fazla dayanamadılar, “EVET, EKSELANSLARI! SİLAHIN YOKKEN KAZANMAK ZOR!”
Xie Lian geri bağırdı, “NEYİ SİLAH OLARAK KULLANABİLECEĞİMİ DÜŞÜNÜYORUM!”
RuoYe büyük bir heyecanla vücudunu birçok döngüye dönüştürdü ve gelerek yüzüne sarıldı ama Xie Lian onu ittirdi, “Teşekkür ederim ama sen işe yaramazsın, çok küçüksün!”
Peşinden Hua Cheng konuştu, “İhtiyacın olduğunda herhangi bir silahın yok gibi bir şey değil ama şimdilik kullan.”
Sonrasında Xie Lian başka bir çığlık uluması duydu. Ateşli devin fırlattığı alevlerden kaçmak için denize dalan dört Kemik Ejderhası tekrar dışarı çıkarak dev taş ilahi heykelin etrafını sardı. Cennet mensupları panik olmaktan kendilerini alamadılar, “Ne planlıyorlar?”
Doğal olarak onlar saldırmak için etrafını sarmamışlardı. Xie Lian, her biri diğerinin kuyruğunu ısırırken onları izledi ve dört uzun Kemik Ejderha birleşerek ilginç bir şekilde uzun bir Kemik Ejderha haline geldi! Bağlanan Kemik Ejderha sıçradı ve uçarak geldi. Xie Lian hiç düşünmeden elini kaldırdı ve devasa ilahi heykel onu yakaladı. Xie Lian hayretle mırıldandı, "Bu..."
Bir Kemik Ejderha Kırbacı!
RuoYe'ye her zaman yaptığı gibi onu kontrol ederse her şey yoluna girecekti! Xie Lian elini çırptı ve Kemik Ejderha Kamçısı doğrudan ateşli devin kafasına doğru savruldu.

Ateşli dev de elini kaldırdı ve kamçının ucunu yakaladı. Ancak, Kemik Ejderha Kamçısı aniden ortadan kırıldı ve dev ilahi heykel bir adım öne çıkarak elindeki kamçıyla devin kafasına bir kez daha vurdu. Ateşli dev acı çekmiş gibi göründü, elini gevşetti ve yakaladığı Kemik Ejderha parçası geri kayarak bir kez daha Xie Lian'ın elindeki diğer parçayla birleşti.
Bu Kemik Ejderha Kamçısı kırılıp yeniden birleşebilir ve son derece esnek olabilir. Bazen ikiye bazen dörde bölünebilirdi ve ayrıca devasa ilahi heykelin hareketleri de oldukça çevikti bu yüzden aniden baş etmek zor hale geldi. Cennet mensuplarının saçları, hızla savrulan kasırgadan tamamen vahşi bir karmaşaya dönüşmüş, etekleri yüzlerini kapatmıştı, “Ekselanslarının aklında birkaç hamlenin olduğunu düşünmüyordum!”
“Onu şimdiye kadar yalnızca çöp toplarken gördüm ama o gerçekten de bir savaş tanrısıydı!”
“Cümlenin başından ‘düşünmüyordum’ kısmını çıkartabilirsin” dedi Guoshi, “Ayrıca çöp toplama konusuna da vurgu yapmaya gerek yok!”
Xie Lian, “Ah, hahhahah…”
İnanılmaz derecede uzun Bağlanmış Kemik Ejderha Kamçısı trajik bir şekilde beyaz çelik bir zincire benziyor, rakibine dolandığında çınlıyordu. Ateşli şeytani devin vücudu battı ve hemen cennet mensupları dikkat kesildi, “ÇABUK ÇABUK ÇABUK, DENİZİN İÇİNE ÇEK!”
Savaş alanının altı Kara Su Şeytanının Yuvası vardı –insanlar bu suda batabilir!
O devasa ilahi heykel o Kemik ejderha zincirini kavradı ve Xie Lian güç uygularken dişlerini gıcırdattı, “İN AŞAĞI!”
Tabii ki, ateşli şeytani dev biraz daha battı. Cennet mensupları hızlıca tekrardan ellerini ve ayaklarını ruhsal güç vermek için devasa ilahi heykelin tepesine koydular, tezahürat yaparak, “BAT! BAT! ACELE ET VE BAT!”
Jun Wu’ya ‘Bat!’ diye bağırdıklarını duyunca Xie Lian kalbinde hafif bir ürperti hissetti ve o dev ilahi heykelin tepesinde oturan Büyük Savaş Salonuna baktı. Her nedense, içeride oturan kişinin ifadesini tam olarak göremese de Jun'un Wu'nun alay ettiğini hâlâ bir şekilde hissedebiliyordu.
Bu ateşli şeytani dev, beklendiği gibi denizin dibine çekildi ama vücudundaki alevler hala yanmaya devam ediyordu. Öyle ki suya girdiğinde bile alevler sönmemişti. Bunun yerine derin denizin karanlığından kırmızı bir ışık yayılıyordu. Kemik ejderhaları onu gittikçe daha derine çektikçe yavaşça yok oldu.
Cennet mensuplarının hepsi rahatlayarak iç çekti ama Xie Lian tamamen sakin olmaya cesaret edemedi. Uzun bir süre hiç ses çıkmadı.
O sırada Xie Lian Pei Ming’in hala çağrısına cevap vermediğini, Ban Yue ve diğerlerinin sesini duymadığını hatırladı, yani muhtemelen devle birlikte denize sürüklendiler. Bu sefer onlar için gerçekten en kötü senaryo olabilir.
Tam o sırada, denizin yüzeyi aşağıda yuvarlanmaya ve köpürmeye başladı. Blup, blup, yayılmaya devam etti, yükselmeye başladı ve hatta beyaz duman dalgaları bile vardı.
Deniz suyu kaynıyordu!
Xie Lian, yukarı doğru uçmak üzereydi ki birdenbire bir el suyu yararak devasa ilahi heykelin bileğini kavradı. Xie Lian vücudunun güçlü bir şekilde battığını hissetti.
Jun Wu'nun kahkahası tüm denizde yankılanıyor, her köşeyi dolduruyordu. Bu ne çılgın bir kahkaha ne de bir alaydı. Tarif edilemezdi ama bu onu daha ürpertici hale getiriyordu.
Sürtünmeyle birlikte devasa ilahi heykelin yarısı kaynayan suyun içine çekildi ve bu yüzden aşağıda asılı duran cennet mensupları hızla yukarıya tırmanmak zorunda kaldılar. Heykelin tepesinde duran Xie Lian bile bu boğucu sıcaklık ve buharı hissedebiliyordu, o kadar sıcaktı ki alnından ve sırtından aşağıya ter aktı. Eğer denize sürüklenecek olsalardı baştan aşağı pişerlerdi.
Bu işe yaramaz, diğer silahlar onun tam potansiyelini açığa çıkaramazdı. Yine de bir kılıca ihtiyacı vardı! Aniden Guoshi’nin sesini duydu, “Hm… Aklı kıt çocuk, ne yapıyorsun? Bana ceset fırlatma? BEKLE? NE YAPIYORSUN??”
Xie Lian da paniğe kapılmıştı ve el mührünü tutarken aşağıya doğru bağırdı, “Qİ YİNG?”
Ancak o sadece dev ilahi heykelin bacağı boyunca ilerleyen bir figür gördü, sonra o ateşli şeytani devin kolu boyunca yukarıya, kafasına doğru koşuyordu. Xie Lian bağırdı, “Qİ YİNG, GERİ GEL!”
Ancak Quan Yi Zhen kimseye aldırış etmedi. Ateş saçan şeytani devin koluna atladığı anda fark edildi ve devin diğer eli, kolunun üzerinde duran bir sivrisineğe tokat atar gibi tokat atmaya başladı. İnanılmaz derecede hızlı ve inanılmaz derecede isabetli, PA! Tam isabet!
Pek çok cennet mensubu telaşla çığlık attı ama yakından baktıklarında Quan Yi Zhen'in hala koşmakta olduğunu gördüler. Görünüşe göre tokat kesinlikle hedefini bulmuştu ama o devin beş parmağı arasındaki yarığa kaçarak kanlı bir et yığınına dönüşme trajedisinden kurtulmuştu ve parmakların üzerinden atlayarak koşmaya devam etti. Dev tokat atmaya devam etti; birinci ve ikinci tokattan kıl payı kurtuldu ama üçüncü seferde o kadar şanslı olmayabilirdi. Bir sonraki tokat geldiğinde ezilerek parçalanabilirdi.
Quan Yi Zhen çoktan hedefine ulaşmıştı. Ateşli şeytani devle boğuşan Kemik Ejderhanın kafatasının içine atladı.
Atladığı anda Kemik Ejder'in gözlerindeki iki hayalet ateş feneri aniden parladı, ışık patladı ve vücudu bile ince bir beyaz ışık tabakası yaymaya başladı. Başını kaldırdı ve uzun bir uluma sesi çıkardı, vücudu daha da sıkı sarıldı. Xie Lian ezilen kayaların ağır sesini duyabiliyordu. Böylesine bir boğulmayla karşılaşan ateşli şeytani dev tutuşunu gevşetti ve sonunda dev ilahi heykelin bileğini serbest bıraktı. Serbest kaldığında, Xie Lian anında havaya uçtu ve elini uzattı, "QI YING, ÇABUK GEL! ONUNLA OYNAMA!"
Quan Yi Zhen o Bağlanmış Kemik Ejderhaya biniyordu ve bırakmamakla kalmayıp tüm gücünü kullanarak kükredi ve onu daha da sıkı sarması için teşvik etti. Sayısız moloz ve enkaz denizin yüzeyine düştü ve o ateşli şeytani dev sabrını kaybederek denizden tamamen çekildi ve Büyük Dövüş Salonunun içinden savaş alevleri yeniden kükreyerek tüm vücudunu yaktı. Ve vücuduna sıkıca sarılmış olan Kemik Ejderha da Quan Yi Zhen ile birlikte ateş denizine gömüldü!
"QI YING!!!" diye bağırdı Xie Lian ve eğilip deve doğru hücum ederek Bağlı Kemik Ejderha Zincirini yumruklayarak parçalara ayırdı!
Yanan kemiklerden oluşan beyaz eklemler denize düştü ve Xie Lian tam Kemiği yakalamak üzereyken Quan Yi Zhen'in bulunduğu yerdeki Ejderha kafatası, o devin elini tokatlayarak geldi ve Kemik Ejderha kafatasını üç, dört mil uzağa uçurdu.
Bu mesafe ve hızla, dev ilahi heykel kafatasını havada yakalayamazdı ve o hızla yaklaştığında, Quan Yi Zhen muhtemelen Bağlantılı Kemik Ejderle birlikte çoktan denize düşmüş olurdu ve şu anda deniz adeta kaynayan bir su kazanı gibiydi ve içine düşecek olanları pişiriyordu! Tam son saniyede, beyaz, dev bir Kemik Balık aniden denizin yüzeyinden uçtu ve Kemik Ejder'in kafasını yakaladı, ardından ağdan kaçan bir balık gibi kuyruğunu çırparak aceleyle çok uzaklara yüzdü. Korku vardı ama gerçek bir tehlike yoktu, Xie Lian rahat bir nefes aldı ve görmek için hızla ilerledi. Devden kurtulduktan sonra, Kemik Ejderha kafatasının dişleri hala takırdıyordu ama alevler sönmüştü, ağzı nefes alıp verir gibi açılıp kapanıyordu.
Belki de ateşte kavrulduğu için Quan Yi Zhen’in saçları daha da kıvırcık görünüyordu. Bununla birlikte, Kemik Ejder kafatasının kemikleri koruyucu bir kalkan görevi gördüğü için çok kötü yanmamıştı ve sadece sessiz bir bakımdan sonra iyileşecek bir et yarası olmalıydı. Ne de olsa Quan Yi Zhen'in yaşam gücü çok inatçıydı. Bu dört Kemik Ejderhanın durumu daha ağırdı, yanmış ve vurulmuşlardı, ölü bedenleri denizin yüzeyine dağılmıştı, hatta bazıları hâlâ yanıyordu. Xie Lian onlara baktı ve bir utanç dalgası daha hissetmekten kendini alamadı, "Kara Su'nun meskenindeki muhafızların bedenlerini de yok ettik, gerçekten sorun olmaz mı?..."
Hua Cheng gülümsedi, "Merak etme. Sorun yok."
Xie Lian merak etti, "Sana ne kadar borcu var..."
Cennet mensupları Quan Yi Zhen'in trajik durumunu gördüler ve şöyle dediler: "Ben, ben Ekselansları Qi Ying'e inanamıyorum, çok cesur, tehlike anında öne çıkıp herkesi kurtarmak..." Xie Lian, Quan Yi Zhen'e Üst Saray'da nasıl soğuk davranıldığını hatırladı ve başını sallayarak, 'Gidip herkesi kurtarmak istediğinden değil' diye düşündü. Tam o sırada, arkalarındaki uzak mesafeden yine çatırtı sesleri geldi.
Geriye dönüp baktıklarında, devin bedeninin tamamen alevlerle kaplanmış olduğunu gördüler. Saldırmak için hücum etmedi, bunun yerine gökyüzüne doğru uçtu, bulutların arasından geçti ve bir anda gözden kayboldu. Göksel yetkililerin hepsi şaşkındı, sonra bir felaketten kurtulmuş gibi sevindiler, "Bize saldırmaktan vaz mı geçti?"
Ancak Xie Lian bunun hiç de iyi bir ihtimal olduğunu düşünmüyordu, "San Lang, nasıl ortadan kayboldu?"
“Mesafe kısaltma rününü etkinleştirdi.” Hua Cheng cevapladı.
“Nereye gitti?”
Hua Cheng’in gözleri ciddiydi, “Kraliyet başkenti.”
Burası Shi Qing Xuan'ın hala insan rününü koruduğu yer!
#hualian#xie lian#jun wu#feng xin#ling wen#tian guan ci fu#hua cheng#heavenlyblessing#heaven official's blessing#jian lan#quan yizhen#peiming#pei su#ban yue#fangxin guoshi
19 notes
·
View notes
Text
işten sonraki saatler ve pazar günleri korkunçtu onun için.
john berger - yedinci adam
#kitap#edebiyat#blogger#felsefe#kitaplar#blog#kitap kurdu#charles bukowski#şiir#john berger#yedinci adam#oğuz atay#tutunamayanlar#tehlikeli oyunlar#orhan pamuk#bilge karasu#zeki demirkubuz#georges perec#uyuyan adam#kayboluş#emil cioran#albert camus#düşüş#fernando pessoa#huzursuzluğun kitabı#bulantı#vladimir nabokov#ahmet altan#ahmet hamdi tanpınar#sabahattin ali
10 notes
·
View notes