#kopartır
Explore tagged Tumblr posts
Text
Özel'den Erdoğan'a Seçmen kulağını kopartır
Özel'den Erdoğan'a Seçmen kulağını kopartır
Kaynak Read the full article
0 notes
Text
sadece küçük insanlar küçük şeyler için büyük fırtınalar kopartır
116 notes
·
View notes
Text
ben şimdi babama çok kötüyüm gel desem gelir ama bardağı oradan kaldır dediğinde kaldırmazsam kırmasını da iyi bilir. sesim titreyerek arasam ve çok üzdüler beni baba desem, demem de hadi dedim diyelim. kırılmadık kemiği kalmaz bilirim ama geceleri beni ağlatmadan bırakmaz onu da bilirim. akşam eve geç geldiğimde, söylediği saatten on dakika geciksem kıyameti kopartır bilirim ama gecenin bir vakti benimle tartışırken bir anda evden kovadabilir şaşırmam. ben babamı bazen çok severim bazen hiç sevmem. elleri bana uzanacağı zaman iki adımdan çok daha fazlasını geri giderim ama kardeşlerime ya da anneme uzanacaksa önüne atlamaktan da hiç çekinmem. ben babamın karşısında dağ gibi dimdik durur, arkasını dönünce üç yaşındaki çocuk gibi ağlarım.
2 notes
·
View notes
Text
"
Hep merak etmişimdir, nedir bu bazı insanları dayanılmaz bir şekilde kendine çeken çağrı; kimini yollara, kimini denizlere, kimini dağlara götüren bu çağrı. Neden ve nasıl bazılarını her yerden, her şeyden kopartır da, çoğu insan tarafından hissedilmez, anlaşılmaz bile. Sanırım bazı ruhlarda bu dünyaya karşı çok büyük bir açlık var. Zorba şöyle açıklıyor bunu:
I've got enough fight in me to devour the world, so I fight.
(İçimde dünyayı yiyip bitirecek kadar kavga var, bu yüzden dövüşüyorum.)
Tutku içten geliyor, eylem yalnızca onun dışavurumu.
Bir şair de şöyle demiş:
- Nereye bu yolculuk peki?
- Evimize hep evimize.
Bazıları kendilerine mekan olarak bütün dünyayı seçmişler - bayrak olarak da özgürlüğü.
1924 yılında, Everest'e neden çıkmak istediklerini soranlara "Orada olduğu için" diye cevap veren Mallory, belki de bütün bu soruların cevabını açıklamış oluyordu. Mallory ve Irvine, son kez zirveye yakın bir yerde görüldüler ve bir daha da onlardan haber alınamadı.
Yüzlerce yıldır dağlar, denizler, yollar binlerce insanı yuttu ama bu, yeni gelenleri durdurmaya yetmiyor. Tehlike, korku ve ölüm bazı ruhları durdurmak yerine daha da coşturuyor ve kendine çekiyor.
Gılgamış'ı, Odysseus'u, Marco Polo'yu, Magellan'ı, Colomb'u, Peary'yi, Amundsen'i, Hillary'yi ve daha binlercesini oradan oraya savuran şey hep özgürlüğe düşkün, coşkulu ruhlarının üzerine kurulmuş keşfetme ve bilme tutkusu ve doğaya/kendine meydan okumanın dayanılmaz çekiciliğidir.
Jack London'un Buck'ını sonunda kurtların arasına çeken doğanın çağrısı, bazı insanları da dağların tepelerine, engin denizlere, dünyanın bilinmeyen köşelerine çekiyor - bedeli ne olursa olsun.
Nasuh Mahruki, Bir Dağcının Güncesi
8 notes
·
View notes
Text
Bu gök gürültüsü başımı öne eğmez, başımı tamamen kopartır..
7 notes
·
View notes
Text
Biraz iç dökmece yada içime sığmayan şeylerin satırlara dökülmüş hali mi desem… En iyisi bazı şeyleri satırlara sığdırmaca diyeyim ben… Bazı zamanlar geçmişe çok geçmişe dönüyorum. Üstelik bu bir koku ile yada bir yansıma ile oluyor. Mesela geçenlerde durakta beklerken yağmura yakalandım yan tarafında kafe olduğu için kafeye girdim ıslanmamak için. Kafenin bahçesine lavanta dikmişlerdi. Mesela o koku beni alıp taaa yedi yaşında ki Esra’ya götürdü. Babaannem bahçemize dikmişti. Bende küçükken hep bahçeden kopartır koklardım. Bazen koparır anneme götürürdüm sana çiçek topladım diye halbuki annem o kokuyu bilirdi. Devamı yok mesela annem kopardığım için kızar mıydı, mutlu mu olurdu bilmiyorum. Ondan sonra çocukluk anılarıma dönüyorum. Bahçemiz büyük olduğu için köpeğimiz vardı. Balkona çıkar köpeğimizin dikkatini çekerek, bana bakmasını sağlardım daha sonra ona göz kırpardım oda bana kırpardı. Her et veya tavuk yemeğinden sonra kemikleri ona ayırırdım. O kadar çok severdim ki ama bu sevgi hiç temas haline geçemedi. Tek bir keresinde babam ile birlikte sevmiştim karnını. Sebepsiz bir korku vardı belkide küçüklük korkusu. Sonra bir gün erkek kardeşim bir kasabın ordan geçerken, tarihi geçmiş sucuk vs attığını görmüş. Almış getirmiş köpeğimize vermiş. Zaten o günün sabahını göremedi köpeğimiz… O kadar çok ağladım ki köpeğimiz için… O sıralar da dedem yeni vefat etmişti. Kimi çok seviyorsam gidiyor demiştim… Günlüğümde hala durur o yazı. Ben aslında kaybetmeyi çook küçükken öğrendim… Bazen duygularım hissiyatlarım o kadar karmaşık bir hal alıyor ki, ben onları değilde onlar beni yönetiyor gibi… Hayatıma yeni insanlar dahil ettiğim evredeyim. Ama tam açamıyorum kendimi. Yargılarlar,hassasiyetlerime karşı hassas olmazlar diye… Olması gereken Esra gibi davranmıyorum. Törpülüyorum kendimi çünkü bende güzel iz bırakmazlarsa ruhumda hep yara olarak kalacaklar. Ama şunada çok inanıyorum ruhunda gül biriktiren insanlar o kokuyu karşı tarafa verir. Mesela burdan tanıştığım bir kaç kişi oldu kimisi ile bağlarım koptu. Kopmak zorunda oldu desem daha iyi olur gibi. Kimisi ile hala konuşurum. Ama bende hep güzel hatıraları ve dualarımda yerleri var. Özellikle Mütena umarım çok iyi yerlere çok iyi insanlar ile gelmiştir… Bazende kendimi sorguluyorum. Yapmış olduğum fedakarlıkları göze alıyorum. Yapmasan daha mı iyiydi diyorum. Sonuça varamadığım içinde hep erteliyorum bazı soruların cevabını. Buna kaçmak deniliyor galiba bende bazı soruların cevabından korktuğum için kaçmayı çok iyi öğrendim. Neyse dua etmekten başka bir tesellim yok. Elimi yaratana, elimi açmak ve ondan yardım istemek tüm bu karmaşalardan beni kurtaran en güzel sığınağım…
1 note
·
View note
Text
Normalde günlerden sürekli bir şeyler koparmakla meşgul haldeydim. Nedeni az ya da çok tahmin edilebilir. Günlerin benden götürdüğüne tepki gösterirdim. Ama bu bir kaç aydır ne tepki gösterecek haldeyim ne de tepkiye dair en ufak bir emare sergileyecek düzeydeyim. Günleri sadece ya uyuyarak ya da uyumama yardımcı olsun diye çalışarak geçirmekteyim. Daha dün otuz iki saatlik bir uykuyu devirdim. Bununla beraber kendimi. Biliyorum, böyle yapmamam gerekir. Fakat güç sağancı beni çoktan terk etmiş haldedir. O özü koparamıyorum. Harekete geçemiyorum. Günler geçsin, günler bitsin diye var olmayan bir tanrıya dua ediyorum. Belki halime acır. Bir öz verir ya da elimdeki diğer özü de kopartır.
5 notes
·
View notes
Text
KORİDOR
Uzun, ıslak kaldırımların üstünde
Dökülemedi ki yıldızlar gökyüzünden,
O yakamoz gözlerine..
Kan kırmızısı bulutların altında
Tutuşmuş yüreğim sana bakarken,
Savruluyor külleri pare pare..
Bugün burda cumartesi!
Issız sokaklar, bomboş bakışlar..
İçime doluyor masmavi ağaçlar.
Yeşil yeşil soğuk duvarlar..
Şakağımda harlı nefesin,
Fırtınalar kopartır tenimin üzerinde!
0 notes
Text
Sevgili canımı yakmada,
o umarsamaz bunun farkında dahi değil.
Canımdan can giderde,
duyan sadece hiçlik.
Ben şikayetçi değilim
Izdırabı dahi,
sevgilinin gülüşü ve gamzesi, kopartır beni hayyatan.
Nazımız tesir etmedi sevgiliye, iltifata mazhar olsak kainat yeni baştan yaratılır bizim için.
Dilinden dökülecek bir kelime dahi,
gönlümü bin parçaya bölmeye yetecek.
maşuka mahcubiyetimiz evvelden gelir,
henüz cismimiz belirmemişken.
Gözleri ruhuma değdiğinde, mecaza eğmedi kalbim
Yer yüzünde yaşarken herşey yanılsamaymış, herşey sevgilin göz bebeğinden yansıyan ruhummuş
bu yola girenler elbet bir gün toprak olur,
ve bir güzelin aynasında yansırlar.
0 notes
Text
Özel'den Erdoğan'a Seçmen kulağını kopartır
Özel'den Erdoğan'a Seçmen kulağını kopartır
Kaynak Read the full article
0 notes
Text
Sonra sen çıkıp geldin, gelip beni ruhumun zindanlarından kurtardın. Bana gerçeğin ne olduğunu öğrettin.
Birbirimize duyduğumuz sevgi, kimi zamanlar yaralarımızın kabuğunu öylesine inceltir, bu dünyadan öylesine kopartır, öylesine şaşkın, ��aresiz yapardı ki, böyle zamanlarda nefes almaktan bile çekinir hale gelirdik. Ben birini çok sevdim mi, adını kimseye söylemem. Bir parçasını başkasına vermek gibi gelir bana. Hayatının geri kalanını birisiyle geçirmek istediğini anladığın zaman, hayatının geri kalanının bir an önce başlamasını dilersin. "Sevmek, sevdiğiniz kişinin her şeyini sevmektir," sözüne inanın, sıradan, laf olsun diye söylenmiş bir söz değildir. Her gün yan yana, baş başa oturmak kolay iş değildir. Birbirinin iyi yanlarından zevk alıp, kötü yanlarına kızmamak için büyük bir yaşama deneyi için sevgi gereklidir. Bir gün bir şeyi istersin, ertesi gün tutkuyla, ölesiye ona bağlanırsın. Gözyaşımın sahibi...
Ne zaman alnımı camlara dayasam,
Kanatlarını canıma batıra batıra
Sana uçuyor bütün kuşlar…
0 notes
Text
Müslüman mahallesinde salyangoz satılır mı? Diyerek kıyamet kopartır cemaat.
YORUMSUZ
20 notes
·
View notes
Text
İnsanlar gülleri severken, papatyanın yapraklarını kopartır ama söyle bir gerçek vardır ki gül sevilmemek için dikenlerini çıkartır ,papatya sevilmek için diken dahi bulundurmaz gövdesinde.
9 notes
·
View notes
Text
Seni ne heyecanlandırır?
Bunun üzerine o kadar uzun düşündüğüm zamanlar oldu ki benim nazarımda iki farklı heyecan ayrımının olmuş olabileceğine kanaat getirdim. Bir yüzü şöyle anlatayım; bu yüz alelade olayların meydana gelmesiyle heyecan sağar haldedir. Yani doğum günleri, hediyeler, yeni arkadaşlıklar gibi sıradan sayılabilecek olaylar. Her kesimde bulunabileceği de bellidir. Ve bu işin kolay kısmı sayabileceğimizdir. Kendisine azlıklardan azlar sunulsa dahi biliriz ki bunu nimet bilip yüceltir. Diğer yüzü ise daha anlamlandırma halindeyim. Görünen o ki kendisini hiç bir pıhtı kendini kopartır değil. Daha önce hareketlensin diye bir takım işler düzenlemiştim. Hepsine gülüp geçmekle beraber, çıtayı hep bir üste sevketmiştir. Şu günlerde anladığım kadarıyla kendisinin benden beklentileri var gözükmektedir. Bu beklentiler ki benim ulaşabileceğim sınırların bile ötesindedir. Üstelik o sınırlara ulaşsam bile orada durabileceğim belli değildir.
33 notes
·
View notes
Text
Ben 30 yıllık hayatımı bir valize sığdırabildim.. sığmaz mı sığarken çok mu acı çeker... Koptukların neler kopartır içinde. Ve kopuş ne kazandırır. Ama insan öyle bir kıvama gelmeliymiş ki bi çantaya bile ihtiyacı olmadan yola çıkabilmeliymiş. Eğer çıkabilirse o zaman ölüme de hazır olabilirmiş...
7 notes
·
View notes