#kol demiri
Explore tagged Tumblr posts
Text
Kol Demiri
Kol demiri, inşaat sektöründe yapıların dayanıklılığını ve güvenliğini sağlamak için kullanılan önemli bir malzemedir. Bu demirler, betonarme yapılarda iskeletin sağlamlığını artırarak, binanın uzun ömürlü ve güvenilir olmasına katkı sağlar. Genellikle kolon ve kirişlerde kullanılan bu parçalar, yapıların deprem gibi doğal afetlere karşı dirençli olmasını hedefler. İnşaat süreçlerinde doğru kol demiri seçimi, projenin güvenliği açısından kritik öneme sahiptir. Kaliteli malzemeden üretilen kol demirleri, esnek ve dayanıklı yapısıyla yapının mukavemetini artırır. İyi bir mühendislik çalışması ve doğru hesaplamalarla yerleştirilen bu demirler, binanın taşıma kapasitesini maksimum seviyeye çıkarır. Ayrıca, uygun ölçülerde ve standartlara uygun olarak kullanıldığında, inşaat süreçlerini hızlandırır ve yapının uzun ömürlü olmasını sağlar. Bu nedenle, inşaat projelerinde doğru kol demiri seçimi, hem güvenliği artırır hem de yapıların sağlamlığını garanti eder.
0 notes
Text
youtube
Akşam erken iner mahpushaneye.
Ejderha olsan kar etmez.
Ne kavgada ustalığın,
Ne de çatal yürek civan oluşun.
Kar etmez, inceden içine dolan,
Alıp götüren hasrete.
Akşam erken iner mahpushaneye.
İner, yedi kol demiri,
Yedi kapıya.
Birden, ağlamaklı olur bahçe.
Karşıda, duvar dibinde,
Üç dal gece sefası,
Üç kök hercai menekşe...
Aynı korkunç sevdadadır
Gökte bulut, dalda kaysı.
Başlar koymağa hapislik.
Karanlık can sıkıntısı...
"Kürdün Gelini"ni söyler maltada biri,
Bense volta'dayım ranza dibinde
Ve hep olmayacak şeyler kurarım,
Gülünç, acemi, çocuksu...
Vurulsam kaybolsam derim,
Çırılçıplak, bir kavgada,
Erkekçe olsun isterim,
Dostluk da, düşmanlık da.
Hiçbiri olmaz halbuki,
Geçer süngüler namluya.
Başlar gece devriyesi jandarmaların...
Hırsla çakarım kibriti,
İlk nefeste yarılanır cıgaram,
Bir duman alırım, dolu,
Bir duman, kendimi öldüresiye,
Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin,
Ama akşam erken iniyor mahpushaneye.
Ve dışarda delikanlı bir bahar,
Seviyorum seni,
Çıldırasıya...
#ahmed arif#akşam erken iner mahpushaneye#seviyorum seni 'çıldırasıya'#bir duman kendimi öldüresiye#hasretinden prangalar eskittim#şiir#gece#bitmeyen gece#Youtube
2 notes
·
View notes
Text
AKŞAM ERKEN İNER MAHPUSHANEYE
Akşam erken iner mahpushaneye.
Ejderha olsan kar etmez.
Ne kavgada ustalığın,
Ne de çatal yürek civan oluşun.
Kar etmez, inceden içine dolan,
Alıp götüren hasrete.
Akşam erken iner mahpushaneye.
İner, yedi kol demiri,
Yedi kapıya.
Birden, ağlamaklı olur bahçe.
Karşıda, duvar dibinde,
Üç dal gece sefası,
Üç kök hercai menekşe…
Aynı korkunç sevdadadır
Gökte bulut, dalda kaysı.
Başlar koymağa hapislik.
Karanlık can sıkıntısı…
“Kürdün Gelini”ni söyler maltada biri,
Bense volta’dayım ranza dibinde
Ve hep olmayacak şeyler kurarım,
Gülünç, acemi, çocuksu…
Vurulsam kaybolsam derim,
Çırılçıplak, bir kavgada,
Erkekçe olsun isterim,
Dostluk da, düşmanlık da.
Hiçbiri olmaz halbuki,
Geçer süngüler namluya.
Başlar gece devriyesi jandarmaların…
Hırsla çakarım kibriti,
İlk nefeste yarılanır cıgaram,
Bir duman alırım, dolu,
Bir duman, kendimi öldüresiye,
Biliyorum, “sen de mi?” diyeceksin,
Ama akşam erken iniyor mahpushaneye.
Ve dışarda delikanlı bir bahar,
Seviyorum seni,
Çıldırasıya…
Ahmed Arif
#ahmed arif#yazar#kitap#edebiyat#kitapalıntıları#kitapalıntısı#şair#şiir#şiirler#şiirheryerde#keşfet
6 notes
·
View notes
Text
Dışı kırk yama ama,
Astarı sağlamdır urbamın.
Çin malı değil,
Demiri kendi toprağımdandır kosamın.
Belimde ibrişim kuşağım,
Ne bey,ne de uşağım.
Heybeme yeni düştü sıcak alın terim,
Tadı ordan gelir ekmeğimin benim.
Kadife işlik;içi kaneviçe,kol da dantel,
Bu toprağın pazeninde bile gül biter.
Kolanım dörtlüde dokuma,
Saçım yarı örük,yarı burma.
Erin eli,evin eli der ninem,
El elde,güven kokar sinem.
Tarla dönüşü bile eller birbirine kenetli,
Demek gönüller birbirine kementli.
Ayakta kara lastik olsa ne çıkar,
Rugan deri giyenler dahamı mutlular.
maya arkan
4 notes
·
View notes
Text
Akşam erken iner mahpushaneye.
Ejderha olsan kar etmez.
Ne kavgada ustalığın,
Ne de çatal yürek civan oluşun.
Kar etmez, inceden içine dolan,
Alıp götüren hasrete.
Akşam erken iner mahpushaneye.
İner, yedi kol demiri,
Yedi kapıya.
Birden, ağlamaklı olur bahçe.
Karşıda, duvar dibinde,
Üç dal gece sefası,
Üç kök hercai menekşe...
Aynı korkunç sevdadadır
Gökte bulut, dalda kaysı.
Başlar koymağa hapislik.
Karanlık can sıkıntısı...
"Kürdün Gelini"ni söyler maltada biri,
Bense volta'dayım ranza dibinde
Ve hep olmayacak şeyler kurarım,
Gülünç, acemi, çocuksu...
Vurulsam kaybolsam derim,
Çırılçıplak, bir kavgada,
Erkekçe olsun isterim,
Dostluk da, düşmanlık da.
Hiçbiri olmaz halbuki,
Geçer süngüler namluya.
Başlar gece devriyesi jandarmaların...
Hırsla çakarım kibriti,
İlk nefeste yarılanır cıgaram,
Bir duman alırım, dolu,
Bir duman, kendimi öldüresiye,
Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin,
Ama akşam erken iniyor mahpushaneye.
Ve dışar da delikanlı bir bahar,
Seviyorum seni,
Çıldırasıya...
Alıntı
0 notes
Link
Transporter T5 T6 T7 için Kol Dayama Kolçak Burcu Demiri Sağ-Sol mükemmel kalitesi ve anında indirim fırsatlarıyla linkin altında. Hemen tıklayın.
www.bestautopartonline.com/urun/transporter-t5-t6-t7-icin-kol-dayama-kolcak-burcu-demiri-2li-set
0 notes
Text
“Yüzümü ve günahları yıkama” Üç gece önce rüyamda Eminönü’den Kadıköy’e geçmek üzere dokuz on beş vapuruna bindim. Tam altı saat vapur kalkmayınca ben de sıkılıp uyandım. Uyandığımda saat yedi otuz beş idi ve düşümde yarım kalan şeyler olduğunu düşünerek kalkıp Eminönü’e gittim, dokuz on beş vapuruna jeton aldım ve yanaşan vapurun, yolcu çıkışına göre sağ alt açığına oturup beklemeye başladım. Elimde, Lautréamont: Maldoror’un Şarkıları (Isıdore ducasse)’ in kitap’ı var, sabahları kırk beş dakikamı vererek yeniden okumaya başladığım. Vapur, tam dokuz on beş de kalktı. Bunun üzerine ‘düş Kırıklığı’nın, düşsel mi yoksa nesnel gerçekliğe ait kavram mı olduğunu düşünüyordum. Üç gece önce görmüş olduğum rüyadan (Murat 124 fabrikasında çalışan kızın yerel politik ayaklanma sırasında düşürdüğü makyaj çantasını aramasına rağmen bir türlü bulamamasıyla ilgiliydi rüya) fırlamışçasına, vapurun demirlere uzatılan ayakları yararak oturduğum bölgeye yaklaşan kız gördüm. Güneş gözlüğü takan her kızın güzel olabileceği olasılığını güçlendiren kıvrak vücuda sahipti. Vapurun hızından aldığı şevkle yanıma oturup ayaklarını öndeki demirlerin en altta olanına uzattı. Bunun üzerine başımı okuduğum kitaptan kaldırıp (o anda, Melusine mitiyle Possession filmi arasındaki bağlantıyı yakalamaya çalışıyordum)
kızın ayaklarına baktım. Sonra ani rüzgârla, elimde tuttuğum kitap sayfalarından biri açıldı. Sayfa, için de daha önce not alıp kitap’ arasına bıraktığım yazı Bonaventure adasının yakınlarındaki Percé Rock kayalığı üzerine Breton’un kurduğu analojilerle doluydu.
Yeniden kızın ayaklarına baktım. Eğik gelen güneş, ayak üzerindeki damarları gölgelendirmiş ve pembe ojeye rağmen, onları asil western kayalığına dönüştürmüştü. Kitabı kapatıp kıza doğru döndüm:
– Eğer ayaklarınız, ‘Percé Rock’ kayalığının orta doğuya düşmüş yalın gölgesiyse, sürdüğüm yol doğru demektir.
Kız, bakış yönünü değiştirmeden ve benimle yüz yüze gelmekten kaçınarak sakızını çiğnemeye devam etti. Ben de üstelemeyerek kitabın sonlarına doğru sayfa açıp, az önce kurmuş olduğum cümleyi birkaç kez aklımdan geçirerek kendi kendime tahrik oldum. Kafam kızdaydı, bu yüzden kitabı takip edemiyordum. Bir süre sonra kız, çiğnediği sakızı eline aldı ve “Yüzümü ve günahları yıkama” diyerek denize fırlattı. Acımasızca denize karşı sırıtıyor ve durmadan tekrar ediyordu sihirli sözcüklerini. Tekrar dikkatini çekmek için duyabileceği ses tonuyla aldığım not kâğıdından pasaj okumaya başladım: Baudelaire Balkon şiiri Sartre ağzıyla değil de kendi dilime uygun söyledim… “İsterdim dev kadın yanında yaşamayı, esrik kedi gibi sultan ayağında.”
— Benimle gerçekten yatmak istiyor musun?
Kitap’ın, arasına sağ işaret parmağımı koyarak kapadım ve ayaklarımı vapurun korkuluk demiri üzerine, kızın ayaklarıyla aynı hizaya getirdim.
— Sağır olmayıp konuştuğunuza göre hayır, istemiyorum. Ama bunu neden sorduğunu merak ediyorum. — Çünkü sabahın daha ilk çeyreğinde, kartvizit gibi dolaştırdığına emin olduğum kitabın otuz dört üncü sayfasını okuyorsun on dakikadan beri. — Beni takip ettiğini düşünmemiştim. — Seni değil, kitabı takip ediyordum. — Lautréamont’u sever misin? — Tanımam. — Peki, Kitap’ı nereden öğrendin? — Babamdan. — Başka ne öğretti baban sana? — Topuklu ayakkabılarımı çıkarmadan, havuz kenarında ki amonyak mazgallarına sokmadan nasıl yürüyebileceğimi öğretti. — O halde babanın ölmüş olmasını dilerim. — Elli sekiz kiloyum. İlk kez on beş yaşında, yerel basketbol takımının oyun kurucusu tarafından tecavüze uğradım. Babam ben on beş yaşındayken, kendisinden çalınan arabayı takip ederken trafik kazasında öldü ve erkek kardeşim yok. Sıradan üniversite bitirdim. Godard’ın adını hiç duymadım, Tarkovski’den nefret ederim ve Guernica’yı gözüm açık üç dakikada, gözüm kapalı dört dakikada yorumlayabilirim. — Tam istediğim gibi. — Biliyor musun, geçen hafta kürtaj oldum. İlk kürtajımdı ve bebek altı aylıktı. Ortalık kan gölüne döndü. Zemini satranç taşlarını andıran hastane odasındaydım. Kürtajı bayıltmadan yaptılar, çünkü bayılırsam ölebilirmişim. Hayatımda böylesine büyük acıyı ilk kez hissettim. Daha operasyonun ilk dakikasında bebeğin sağ kolu E2’ye fırladı. Sonra kafası F4’e, sol bacağı ise R6’ya düştü. Cinsiyetini göremeden bayılmışım. — Satranç bilmediğin anlaşılıyor. Çünkü tahtada R6 adında koordinat noktası yoktur. — Her şeyi ciddiye alan arkadaşımı hatırlatıyorsun bana. — Breton, Kara Mizah Antolojisi kitabında şöyle der: ‘Cinsellik, ciddiye alındığında basit kitaba dönüşür.’ — Aynı zamanda her şeyi cinsellikle açıklayan arkadaşımı da hatırlatıyorsun. — Bu arkadaşın baban olabilir mi? Eğer öyleyse, keşke ölmeden önce satranç oynamayı da öğretseymiş sana. — Babam uzun süre Cezayir’de yaşadı, yani annemden ayrılınca. Ayrılma nedeni, Murat 124 fabrikası düşünde gördüğün o makyöz kızın, babamla olan ilişkisiydi ve annem, bu büyük skandalın üzerine ciddi sinir krizi geçirerek, babamın Türkiye’deki lolipop fabrikalarından birinin yönetimini üstlendi. Kadın öylesine bunalım içindeydi ki, babamın ayakkabılarını giyip toplantılara katılıyor, onun pahalı elbiselerinin içinde düzdürüyordu kendini fabrika işçilerine. — Bu hikâye bana Tatlin ve Kinsey raporlarını hatırlattı. — İşin Tatlin kısmı şu oldu; sonunda, annemin üretken bedeni sayesinde fabrika, kol işçiliğinden bant sistemine geçti. Yani şekerler, içi oyuk olarak değil, dışları çıkıntılı olarak üretilmeye başladı. Kinsey kısmı da şu oldu; annem, ambalajlamada çalışan forklift sürücüsü tarafından hamile kalınca, fabrika genel greve gitti. Babamın fabrika bahçesindeki heykeli, kendilerine cıvata dedikleri grup tarafından parçalandı. Bir gecede ev havuzumuza dört ton çimento döküldü ve tüm bunlar olup biterken ben,
Wild At Heart’ filminin ezberlediğim repliklerini, yatak odamın tavanına yapıştırdığım Samanyolu takımyıldızına bakarak tıpkı dua gibi tekrar ediyordum. — Bu vapurda ne işin olduğunu merak ediyorum. — Bir adamı bekliyorum ama onun yerine sfinkter öyküler yazmış, ağzı kulaklarında kitap okuyan, sabah ereksiyonunu saklamak için güneşi arkasına almaktan kaçınan epistemofilik başkasıyla karşılaştım. — Sanırım o ben oluyorum. — Tebrikler, buzdolabı kazandınız!
Vapur iskeleye yanaşmak üzereydi. Bir kadını, sabahın ilk saatlerinde kendi beklentisine terk edemeyecek kadar yufka yürekliydim…
— Albinolar için özel olarak inşa edilmiş yer biliyorum. Yılın dört mevsimi karanlıktır. Kahvaltı için oraya gidiyorum ve belleğimde bir kişilik boş yer daha var. — Bellek kesenin idrar kesenden daha geniş olduğuna eminim. Seninle geliyorum.
Kız, ayaklarını demir parmaklıktan indirerek vapur çıkışına doğru yavaş adımlarla yürümeye başladı. Ben de yarım kalan dokuz on beş rüyasını tamamlamak üzere, uzun zamandır aynı sayfaya bastığım parmağımı kitap’ tan ayırarak kızı takibe koyuldum… Kitap düştü elimden!.. Banyoya gidip duş alıp, lavabo ayna da yüzüme baktım. Kitap’ı yerden alıp; parmağı en son bastığım sayfa da sigara yakıp düşlere daldım… Tan Tolga Demirci:
2 notes
·
View notes
Text
Dışı kırk yama ama,
Astarı sağlamdır urbamın.
Çin malı değil,
Demiri kendi toprağımdandır kosamın.
Belimde ibrişim kuşağım,
Ne bey,ne de uşağım.
Heybeme yeni düştü sıcak alın terim,
Tadı ordan gelir ekmeğimin benim.
Kadife işlik;içi kaneviçe,kol da dantel,
Bu toprağın pazeninde bile gül biter.
Kolan��m dörtlüde dokuma,
Saçım yarı örük,yarı burma.
Erin eli,evin eli der ninem,
El elde,güven kokar sinem.
Tarla dönüşü bile eller birbirine kenetli,
Demek gönüller birbirine kementli.
Ayakta kara lastik olsa ne çıkar,
Rugan deri giyenler dahamı mutlular.
maya arkan
6 notes
·
View notes
Video
youtube
Akşam erken iner mahpushaneye. Ejderha olsan kar etmez. Ne kavgada ustalığın, Ne de çatal yürek civan oluşun. Kar etmez, inceden içine dolan, Alıp götüren hasrete. Akşam erken iner mahpushaneye. İner, yedi kol demiri, Yedi kapıya. Birden, ağlamaklı olur bahçe. Karşıda, duvar dibinde, Üç dal gece sefası, Üç kök hercai menekşe... Aynı korkunç sevdadadır Gökte bulut, dalda kaysı. Başlar koymağa hapislik. Karanlık can sıkıntısı... "Kürdün Gelini"ni söyler maltada biri, Bense volta'dayım ranza dibinde Ve hep olmayacak şeyler kurarım, Gülünç, acemi, çocuksu...
... Ahmed Arif - Akşam Erken İner Mapushaneye
18 notes
·
View notes
Text
kol demiri
kol demiri ne demek!
⏬ ⏬ ⏬ ⏬ ⏬ ⏬
kol demiri ne demek!
kol demiri anlamı nedir? Kelime Bulmaca
0 notes
Text
Kol Demiri
Kol demiri, inşaat sektöründe yapıların sağlamlığını ve güvenilirliğini artırmak için tercih edilen kritik bir malzemedir. Betonarme yapılar için temel taşıyıcı elemanlardan biri olan kol demiri, binaların kolon ve kirişlerinde güçlendirme amacıyla kullanılır. Yüksek mukavemetli yapısıyla uzun ömürlü ve sağlam bir altyapı sunar. Farklı projelere uygun ebat ve kalınlıkta üretilebilen kol demiri, inşaatların güvenliği ve kalitesi açısından kritik bir rol oynar. Sağlam yapılar oluşturmak ve dayanıklı bir temel atmak için kol demiri, vazgeçilmez bir malzemedir.
0 notes
Text
Akşam erken iner mahpushaneye
Akşam erken iner mahpushaneye.
Ejderha olsan kar etmez.
Ne kavgada ustalığın,
Ne de çatal yürek civan oluşun.
Kar etmez, inceden içine dolan,
Alıp götüren hasrete.
Akşam erken iner mahpushaneye.
İner, yedi kol demiri,
Yedi kapıya.
Birden, ağlamaklı olur bahçe.
Karşıda, duvar dibinde,
Üç dal gece sefası,
Üç kök hercai menekşe...
Aynı korkunç sevdadadır
Gökte bulut, dalda kaysı.
Başlar koymağa hapislik.
Karanlık can sıkıntısı...
"Kürdün Gelini"ni söyler maltada biri,
Bense volta'dayım ranza dibinde
Ve hep olmayacak şeyler kurarım,
Gülünç, acemi, çocuksu...
Vurulsam kaybolsam derim,
Çırılçıplak, bir kavgada,
Erkekçe olsun isterim,
Dostluk da, düşmanlık da.
Hiçbiri olmaz halbuki,
Geçer süngüler namluya.
Başlar gece devriyesi jandarmaların...
Hırsla çakarım kibriti,
İlk nefeste yarılanır cıgaram,
Bir duman alırım, dolu,
Bir duman, kendimi öldüresiye,
Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin,
Ama akşam erken iniyor mahpushaneye.
Ve dışarda delikanlı bir bahar,
Seviyorum seni,
Çıldırasıya...
Ahmed ARİF
0 notes
Photo
Ne zaman otursam gecenin başına Ne zaman müziğin; yazamıyorum sözünü etmek istemediğim şeyleri birbirinden ışığını saklayan uzak yıldızlar gibi çekiliyor herşey kendi karanlığına parmak uçlarımda yıldız tozlarıyla kapıyorum gözlerimi Ey ruhumun en büyük şartı olan tedirginlik! Şimdi saat on iki Şimdi gece ve müzik Ne zaman otursam gecenin başına Ne zaman müziğin göçüyorum boş kağıdın sessizliğine kalbim, kapatılmış kireç kuyusu akıyor kendine bakıyorum gençliğim geçiyor uzaktan dudaklarında bir ıslık kitapların on lira olduğu zamanlardan anayurdum gece, kalbimi yazdım mürekkebinle gün bir çocuk, yaralanmış akşamın kıyılarına vuran yürekteki gizli yemin gidiyor bir şiirden ötekine ardında yıkılmış kentler bayındır düşler var ilerde gün bir çocuk, yaralanmış ütopyaları kalelerle değiştiren güdümlü gündüzlerde anayurdum gece, öt pelerinini ışıkları sönmüş odalarda radyo dinleyen çocukların üstüne saf kokunun sindiği oturma odaları zamanın tortusu eşyaların duruşunda duvarlarda içi boşalmış resimler yıllardır dağılmayan bir sis akşam yemeklerinin yendiği muşamba masada kilit altına alınmış duygular, düşünceler bütün tetikler çekili durur gerginliğin geometrik nizamında ışıkları yanmamış akşam alacası okul dönüşü saat beş radyoda fasıl çalar bütün gün iç geçiren ölgün kadın yüzleri sobanın etrafında ağrı eşiği alçak, acı frekansı yüksek okul ve aile birliğinde parçalanmış çocuklar bir oda, bir dönümlük dünya kol demiri iner az sonra çıplak yara gençlik günden geceye ilerleyen yüksek gerilim hattında odam, yaralı hayvan gecenin gümüş alaşımında gölgelenen eşyalar müziğin dördüncü duvarı, karanlığın kundağı sarıyor gündüzün yaralarını kendime yerleşmek, kendimden uzaklaşmak için gözlerimi kapıyorum dinliyorum uçurumlara oturmuş ağaçlar gibi başka odalardaki yalnızlıkları odam yasak kitaplar suç ortağı şiirler sevdiğim bir kaç poster odam bir karaduygu fotoğrafı o çember zaman içinde yoktu ki varolmanın başka yolları yastığımın altında tutukluk yapmaz silahım uykumu bekleyen kelimeler geri dönüyorum geçmişte çalınan bir gecenin kapılarından yarım kalmış bir sevişme hatırlıyorum bir daha hiç tamamlanmamış olan sonra bir diğerini, bir diğerini daha derken dağılmış kristal odalarda sızlayan sonra seni siyah motorsikletli çocuk deri ceketin odamın duvarında asılı kaldı yıllar yılı birbirimizi paralamaktan vazgeçip seviştiğimiz ilk ve tek akşamdı benim için sus payı bir kaç şiirsin artık eski hatıra ya sen ne yaptın bunca zaman değişmesi gerekeni sağlaştırmaktan başka bak duyuyor musun Deep Purple, Led Zeppelin Emerson, Lake and Palmer plak zarflarında yitirdiğimiz ritüel bugün birinci viteste yaşıyormuş gibi bir duyguya kapılıyor musun ara sırada olsa buluştuğun birileri var mı gecenin, müziğin, şiirin toprak hattında kapamadan gittiğin arka kapı bak açık duruyor hala uğrar mısın bir gün unuttuğun ceketini almaya Hırsızlığın ürpertili monologu: Kendime hayatımı anlatıyorum Daha o zamanlar biliyordum Yapmaya çalıştığım her şeyin Kendime hayatımı anlatmak olduğunu. Sözcükleri sevmeyi, büyütmeyi, büyülemeyi, onları sivriltip silah yapmayı, yaralamayı da süsleyip gönül almayı da aynı zamanlarda öğrendim. Sözcüklerin karbon ve elmas gücünü keşfettim. Gecenin geometrisinde, müziğin matematiğinde Saklı duruyor şimdi gizli sözlüğüm Uzakta değil Hırsızlığın ürpertili monologu dilimin ucunda siyanürüm. Duvarlarda uzak bir geleceğin koyu gölgeleri Şiirlerimizi okurduk mahcup bir fısıltıyla plaklar dinletirdik birbirimize, filmler anlatırdık Sonra gizlerimizi vermeye gelirdi sıra dünyayı anlamanın yakıcı isteğiyle gömüldüğümüz kitaplar, genç ölenlerin matemi... Hiçbir şey ilham vermezdi aşka ve kavgaya Eric Clapton'ın gitarı, Genesis'in tarihi ve Ayın öteki yüzü kadar Şimdi radyoyu açsam Biliyorum dünyanın bütün radyolarındasınız Gençliğini kirletilmiş takvimlerde yaşayanlar! Artık ne montumun cebindeki çakı Ne yüreğimde tetiği düşmüş sözcükler Çok zaman oldu Odamızın kapısını çekip O evlerden çıkalı Ellerimizi ve yüreğimizi kirletmeden geçtik vahşetin yakın tarihinden ucuza yaralandık, pahalıya ölmedik Biz radyonun son çocukları anayurdum gece, ört pelerinini ıslığını yenileyen çocukların üstüne gece ve müzik kapanış programı bu kitabın da kili dağılıyor kendime yazdığım serüvenin her şiir tabletler halinde bölünüyor birbirine çoğalıyor birbirinin içinden gündelik dile transpoze edilmiş şarkıların biliyorum, kimi derin yaralar okunmaz kalp ağrısı kırgınlıklarım kimi eski hatıra ecza dolaplarında saklı mırıldanlıklarım
2 notes
·
View notes
Text
Akşam erken iner mahpushaneye. Ejderha olsan kar etmez. Ne kavgada ustalığın, Ne de çatal yürek civan oluşun. Kar etmez, inceden içine dolan, Alıp götüren hasrete.
Akşam erken iner mahpushaneye. İner, yedi kol demiri, Yedi kapıya. Birden, ağlamaklı olur bahçe. Karşıda, duvar dibinde, Üç dal gece sefası, Üç kök hercai menekşe...
Aynı korkunç sevdadadır Gökte bulut, dalda kaysı. Başlar koymağa hapislik. Karanlık can sıkıntısı... "Kürdün Gelini"ni söyler maltada biri, Bense volta'dayım ranza dibinde Ve hep olmayacak şeyler kurarım, Gülünç, acemi, çocuksu...
Vurulsam kaybolsam derim, Çırılçıplak, bir kavgada, Erkekçe olsun isterim, Dostluk da, düşmanlık da. Hiçbiri olmaz halbuki, Geçer süngüler namluya. Başlar gece devriyesi jandarmaların...
Hırsla çakarım kibriti, İlk nefeste yarılanır cıgaram, Bir duman alırım, dolu, Bir duman, kendimi öldüresiye, Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin, Ama akşam erken iniyor mahpushaneye. Ve dışar da delikanlı bir bahar, Seviyorum seni, Çıldırasıya...
Ahmed Arif
0 notes
Text
Kovid-19'un belalısı 'güçlü bağışıklık sistemi'
Küresel salgın olarak tüm dünyayı etkileyen yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak için hijyen kurallarına uyumun yanında güçlü bağışıklık sisteminin önemine de işaret edilirken, bu dönemde özellikle dengeli ve zengin beslenme, kaliteli uyku ile egzersizin güçlü immün sistemi için temel unsurlar arasında olduğu bildiriliyor. Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) pandemi olarak kabul ettiği Kovid-19 salgını ile mücadelenin kesintisiz ve etkin sürdürülebilmesinde bireysel olarak alınacak tedbirler, en önemli unsurlar olarak öne çıkıyor. Kovid-19'dan korunmada kişisel hijyen kurallarına uyum kadar, güçlü bağışıklığın da önemine dikkat çekilirken, bunun doğru beslenme, kaliteli uyku ve egzersiz birleşimiyle desteklenebileceği vurgulanıyor. Konuya ilişkin İstinye Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, "Bağışıklık sistemini harekete geçirecek bir beslenme biçimi veya özel bir besin takviyesi henüz yok ancak besin hijyenini (iyi yıkamak) sağlayarak bireyler kendilerini enfeksiyona karşı koruyabilirler. İmmün sistemimizin fonksiyonlarının sağlıklı bir şekilde sürdürülmesinde bakır, folat, demir, selenyum, çinko, A, B6, B12, C ve D vitaminleri gibi birçok besin öğesi önemli rol oynamaktadır. Bu besinlerin kaynaklarını dengeli bir beslenme düzeni ile tüketmek, bağışıklık fonksiyonlarını destekleyecektir." diye konuştu. "Besinlerde çeşitlilik sağlayın" Elmacıoğlu, iyi bir diyetin, sağlık için önemli olduğunu belirterek, "Çeşitli besinlerden oluşmuş beslenme örüntüsü, genel iyilik halini destekler, kalp hastalığı, felç, bazı kanserler, diyabet ve osteoporoz (ince kemikler) gibi sağlık problemlerinin riskini azaltabilir ve kilonuzu yönetmenize yardımcı olabilir. Mantıklı bir şekilde yemelisiniz, çeşitli yiyeceklerden oluşan bir diyet seçmek, sigara içmemek ve ev içinde bile aktif kalmak sağlığınızı artırmanın harika yoludur." ifadelerini kullandı. Tüm besin gruplarından dengeli ve çeşitli bir biçimde oluşturulmuş öğünlerin sağlıklı beslenme hedeflerine ulaşmada bireylere yardımcı olacağını dile getiren Elmacıoğlu, günlük beslenmede aşırı yağ, tuz ve şekere sahip yiyeceklere ihtiyaç olmadığını kaydetti. Elmacıoğlu, beslenme alışkanlıklarını ve besin örüntüsünü sağlıklı hale getirmek için şu önerilere kulak verilmesi gerektiğini belirtti: Günde 5 porsiyon sebze-meyve tüketin. Besinlerinizde çeşitlilik sağlayın. Tam tahıl ürünlerini tercih edin. Biyoyararlılığı yüksek protein kaynaklarından yararlanın. Kurubaklagiller, balık eti, tavuk eti, yumurta, kırmızı et gibi kaynakları tüketirken, kırmızı etin aşırı yağlı kısımlarını veya tavuk etinin derisini tüketmemeye özen gösterin. Haftada mümkün olursa 1-2 porsiyon gibi balık kaynaklarını tüketin. Günde 3 porsiyon kadar süt ürünleri tüketmeye özen gösterin. Süt ürünlerini tercih ederken bunun 1 porsiyonunu yoğurt, 1 porsiyonunu süt ve 1 porsiyonunu peynir olarak tüketebilirsiniz. Yağ tüketiminde trans yağlardan kaçınmalı, az miktarda doymuş, daha fazla tekli doymamış ve çoklu doymamış yağ asitlerinden dengeli bir tüketim sağlamalısınız. Şeker ve yağ içeriği yüksek besinler, enerji içeriği bakımından da yüksektir. Bu tür besinler, beslenmemizde daha az yağ veya daha az şeker içeren, besleyicilik değeri yüksek olan besinler ile yer değiştirmelidir. "Besleyiciliği yüksek kaliteli besinleri tercih edin" Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, sosyal izolasyon sürecinde tüketilen besinlerden en iyi şekilde yararlanılması gerektiğini anlatarak, şöyle devam etti: Öncelikle, normalde tüketilen besin miktarlarından fazlasını almak veya yersiz bir panik haliyle stok yapmak zorunda değilsiniz. Sağlıklı bir bireyseniz, gerekli öneriler ve hijyen koşullarına uyarak alışverişinizi yapabilirsiniz. Bu süreçte en doğru alışveriş önerisi, besleyicilik oranı yüksek, uzun süre dayanabilen besinlere yönelmek ve ihtiyacımızdan fazlasını almamaya gayret göstererek israfı önlemektir. Taze besinlerinizi dayanıklılık süreleri içinde öncelikli olarak kullanmaya özen gösterin. Taze besinlerden, özellikle kök sebzelerinin raf ömürlerinin uzun olduğu ve bunların tercih edilebileceği bilinmelidir. Elmacıoğlu, salata yapraklarının ve taze otların da dikkatlice yıkayıp, durulayıp kurutulduktan sonra, uygun bir şekilde buzdolabında saklanabileceğini söyledi. Genel gıda güvenliği tavsiyelerine uymaya devam edilmeli Şu anda Kovid-19'un yiyecekleri işlerken veya hazırlarken bulaştığını gösteren hiçbir kanıt olmadığını, bu nedenle genel gıda güvenliği tavsiyelerine uymaya devam edilmesi gerektiğini dile getiren Elmacıoğlu, yemek hazırlarken ellerin iyice yıkanması, yüzeylerin temizlenmesi ve çiğ et/balığın diğer gıdalardan ayrılmasının önemli olduğunu anlattı. Elmacıoğlu, gıda güvenliği rehberlerinin önerdiği gıda güvenliği kurallarına uymanın, dayanıklı, besleyici değeri yüksek kaliteli besinleri tercih etmenin, gıda ve kişisel hijyene özen göstermenin başlıca önerileri olduğunu aktardı. Gün içerisinde sıvı gereksinmesini başta su olmak üzere, ayran, maden suyu gibi seçenekler ile desteklemek gerektiğini, bu nedenle aşırı çay ve kahve tüketiminden uzak durulmasını öneren Elmacıoğlu, "Unutulmamalıdır ki bağışıklık sistemi sadece beslenme ile güçlendirilmez. Ancak sağlıklı beslenme alışkanlıklarına sahip olmak bağışıklık fonksiyonlarını destekler. Bu süreçte fiziksel aktivite, yeterli sıvı alımı, sağlıklı yeterli ve dengeli besin tercihleri, düzenli uyku bize yardımcı olacaktır." ifadelerini kullandı. İzolasyon süreci için bu önerilere dikkat İç Hastalıkları ve Metabolizma Uzmanı Dr. Ayça Kaya da "Kovid-19 ile mücadele için sosyal izolasyonun yanında, bağışıklık sistemimizi güçlü tutan doğru beslenme, kaliteli uyku ve yeterli egzersizi kapsayan bir yaşam tarzı oluşturmak önemlidir." dedi. Kaya, bu zor dönemi olabildiğince rahat atlatmak için tüketilen gıdaların protein, lif, vitamin, mineral ve antioksidanlardan zengin olmasının güçlü bir bağışıklık adına büyük önem taşıdığını söyledi. Doğru miktarda protein alımının oldukça önemli olduğunu, haftada 2 kez balık tüketerek, günlük beslenmede ceviz/badem/fındık, keten tohumu bulundurarak Omega-3 ihtiyacının karşılanabileceğini anlatan Kaya, şu bilgileri verdi: Evde oturduğumuz dönemlerde doğru karbonhidrat kaynaklarına yönelmeliyiz. Unutmayalım güçlü bağışıklık sistemi güçlü bağırsak sağlığından geçer. Bağırsak floranızın güçlü olması açısından ev yapımı turşu, şalgam suyu, yoğurt, kefir, peynir gibi probiyotik kaynaklarını ve yağlı tohumlar, soğan, sarımsak, muz, elma, kuru baklagiller, yulaf gibi prebiyotik kaynaklarını tüketin. Tabağımızın en az yarısını salata ve sebzeyle doldurup kalan yarısına yoğurt gibi önemli bir süt grubu üyesini, diğer kalan kısımlarına da et ve karbonhidrat türü besinleri koymalıyız. Günlük yağ ihtiyacınızı karşılamak bağışıklık sistemimiz için önemli ancak ihtiyacımızdan fazla olan yağdan kaçınmalıyız. Kan şekerini hızla yükselten şeker, şekerli yiyecek ve içecekler, beyaz ekmek de dahil hamur işi ürünlerden, işlenmiş et ürünleriyle aşırı tuz içeren besinlerden ve vitamin, mineral emilimini olumsuz etkileyebildiği için alkollü içeceklerden uzak durun. Kaya, gün içerisinde yeterli miktarda su içmenin de oldukça önemli olduğunu ancak özellikle enfeksiyon durumlarında su tüketiminin daha özenli şekilde artırılması gerektiğini belirterek, günde en az 8-10 bardak su tüketilmesini önerdi. Ayrıca Kaya, güçlü bağışıklık sistemi için günde 6-8 saat kesintisiz olarak uyunması gerektiğini ifade etti. Güçlü bağışıklık için vitaminler olmazsa olmaz İç Hastalıkları ve Metabolizma Uzmanı Dr. Ayça Kaya, koronavirüse karşı bağışıklık sistemini güçlü tutmak için belirli mikro besinlere özellikle ihtiyaç olduğunu, Çin'de yayımlanan güncel bir derlemede koronavirüsle mücadele için A, B, C, D ve E vitaminlerinin, selenyum, çinko, demir minerallerinin ve Omega-3 çoklu doymamış yağ asitlerinin öneminin vurgulandığını aktararak, şu bilgileri verdi: A ve D vitamini: Karaciğer, balık, süt, yumurta, peynir, yoğurt, ıspanak, maydanoz, mercimek, pırasa, brokoli, pazı, havuç, patates ve bezelyeden karşılanabilir. D vitamini: Eğer kan değerlerinizde D vitamini eksikliğiniz görünüyorsa, D vitamini takviyesi kullanmanız gereklidir. Ayrıca, her gün balkona veya pencereye çıkıp yarım saat el, kol ve yüzünüzü güneşlendirmek D vitamini ihtiyacınızın karşılanması için önemlidir. E vitamini: Ceviz, badem, fındık, gibi kuruyemişlerden, zeytinyağından ve yumurtadan karşılanabilr. C vitamini: Kivi, turunçgiller, brokoli, yeşil yapraklı sebzeler gibi kaynakları düzenli olarak tüketin. B vitamini: Tam tahıllı gıdalar, et/tavuk/balık, yumurta, süt ürünleri, yağlı tohumlar ve koyu yeşil yapraklı sebzeleri tüketmek bu ihtiyacı karşılamayı sağlar. Demir: Hücre oksijenlenmesi için en önemli minerallerden olan demiri sağlamak için kırmızı et, yumurta, karaciğer, kurubaklagiller, pekmez de günlük beslenmede düzenli olarak bulundurulmalı. Demir kaynaklarını C vitamini ile beraber tüketmek yararlılığını artıracaktır. Çinko ve selenyum: Kırmızı et, mantar, bezelye, kuru baklagiller, kabak çekirdeği, süt ürünleri ve yumurta ile bu ihtiyaçlar karşılanabilir. En önemli bağışıklık sistemi koruyucusunun hareket olduğuna işaret eden Kaya, ev içerisinde yeterli fiziksel aktivite düzeyini sağlayacak egzersizler yaparak bağışıklığa katkıda bulunabileceğini sözlerine ekledi. Read the full article
0 notes
Text
Gürcistan Porsche Cayenne
Yeni araç Eklendi http://www.gurcistanarabafiyatlari.net/porsche/gurcistan-porsche-cayenne/
Gürcistan Porsche Cayenne
Güvenlik ABS ASR Airmatic Alarm BAS Distronic EBA EBD EDL ESP / VSA Gece Görüş Hava Yastığı (Diz) Hava Yastığı (Perde) Hava Yastığı (Sürücü) Hava Yastığı (Tavan) Hava Yastığı (Yan) Hava Yastığı (Yolcu) Immobiliser Isofix Kör Nokta Uyarı Sistemi Lastik Arıza Göstergesi Merkezi Kilit TCS Yokuş Kalkış Desteği Şerit Değiştirme Yardımcısı Şeritten Ayrılma İkazı İç Donanım 3. Sıra Koltuk Adaptive Cruise Control Ahşap Direksiyon Ahşap Kaplama Anahtarsız Çalıştırma Arka Kol Dayama Deri – Kumaş Koltuk Deri Direksiyon Deri Koltuk Elektrikli Camlar Fonksiyonel Direksiyon Geri Görüş Kamerası Head-up Display Hidrolik Direksiyon Hız Sabitleyici Isıtmalı Direksiyon Katlanabilir Arka Koltuklar Klima (Analog) Klima (Dijital) Koltuklar (Elektrikli) Koltuklar (Hafızalı) Koltuklar (Soğutmalı) Koltuklar (Ön Isıtmalı) Krom Kaplama Kumaş Koltuk Otm.Kararan Dikiz Aynası Start / Stop Yol Bilgisayarı Ön Görüş Kamerası Ön Kol Dayama Dış Donanım Akıllı Bagaj Kapağı Alaşımlı Jant Aynalar (Elektrikli) Aynalar (Isıtmalı) Aynalar (Katlanır) Far (Adaptif) Far (Bi Xenon) Far (Halojen) Far (LED) Far (Sis) Far (Xenon) Far Gece Sensörü Far Yıkama Panoramik Cam Tavan Park Sensörü (Arka) Park Sensörü (Ön) Sunroof Yağmur Sensörü Çeki Demiri Multimedya 6+ Hoparlör Arka Eğlence Paketi Bluetooth – Telefon CD Değiştirici DVD Değiştirici Radyo – CD Çalar Radyo – Kasetçalar TV-Navigasyon USB / AUX iPod Bağlantısı
0 notes