Ey Şems, hangi söz gücendirdi nazende gönlünü. Hangi kem göz incitti gece karası bakışlarını da ansızın çekip gittin bilinmez diyarlara. Sen gittin ya bilmez misin bu dostun deli divane dolaşmakta. Gel ey Şems. Sina’da bayılan Musa aşkına, Kudüs’te kan ağlayan İsa hatırına, Medine’de “ümmetim ümmetim” diye feryat eden Muhammed Muhtar nuru için gel
Oturup ağlamak istiyorum bir gece her şeye. Kendimi kaybedene kadar, nefes alamayacak hale gelene kadar. Unutamadıklarıma, unuttuğum her şeye. Yok ettiğim, öldürdüğüm kendim için. Yaşadıklarıma, yaşayamadıklarıma, en çokta yaşayamayacaklarıma. Bir zamanlar ki hayallerime, asla bitmeyen rüyalarıma. Kimsesizliğime ağlamak istiyorum belki de, unutulduğuma. Ama ağlayamıyorum, yapamıyorum. Akmıyor tek bir damla göz yaşı, olmuyor. Onu da yapamıyorum. Bunu bile.
Ailevi sorunları hiç bitmeyen gece düşünmekten uyuyamayan iştahı hep kapalı olan haftanın 7 günü çalışan kimseyi sevemeyen asla sevildiğini hissetmeyen mutlu neşeli gibi görünüp herseyin farkında olan kişisindir..
"Herkesin bana bakıp ne kadar da güçlü biri olduğumu söylemelerini duymaktan yoruldum. Öyle değil hiç bir şey göründüğü gibi değil, göründüğüm gibi değilim. Hiç kimse iç dünyamın nasıl olduğunu bilmiyor. Neredeyse her zaman dağıldığımı fark etmiyorlar, çöküntülerle yaşadığımı anlayamıyorlar."
Bu bitmeyen merdivenlerden inerken bakışlarını hissediyorum. Güzelliğin büyülemişti beni. Farkında olmadan peşine takılmıştım. Epeyce uzun zamandır rastlamadığım bir şey gördüm sende. Utanmayı biliyordun. Unutmamıştın. Sen, benim gizli isteklerimin o kadar açık bir ifadesiydin ki, utanmadan sana bakmak elimde değil. Ben seni daha önce görmüştüm, görünmeden uzaklaşıp gitmek istemiştim. Karşıdan geliyor olsaydın çekinmeden selam verecektim sana. Durdurup konuşacaktım belki de. Beylik sözler söyleyecektim herhalde. Niye çekiniyorum senden? Neden isteklerin ötekilerden farklı olsun? Düş mü kuruyorum bu saatten sonra? Gidemedim ardından. Gitmek istiyordum oysa. Seni tanımak istiyordum. Kara sevdam sürükledi seni buraya. Aradığım neydi bilmiyorum. Gidelim demiştin sadece biri mi gözlüyordu bizi, bi yanılsama mı yoksa? Tüm geçmişini anlattı gibi geldi bana. Bense bugünü düşünüyordum. Geleceği düşünüyordum. Elimde kalanlarla yeni bir hayat kurulabilir mi? Tek kelime konuşmadan akşamı ettik. Oysa neler söylemek istiyordum sana. Bir ayrılık işareti miydi bu? Yalnız seni sevdim, sensiz yaşayamam. O gece eve gelmedin. Ertesi sabah da. Perdelerin hala kapalıydı ve ikinci gece, geceler boyunca hiç gelmedin. Damarlarımdaki kanın da kuruduğunu hissediyordum onlarla birlikte. Yoksa bi düş müydü gördüğüm? Bir beyoğlu düşü. Peki kim tuttu elimi bütün sıcaklığıyla. Yanağıma değen dudaklar kimindi?