#kişisel hal
Explore tagged Tumblr posts
Text
CHATGPT 4o hakkında konuşmalıyız!!!
Buraya Chatgpt ile ilgili bi gönderi yazdıktan sonra gidip ücretli versiyonunu satın aldım. Ve pek memnun kalmadım açıkçası.
Geçen hafta rüyalarımı chatgptye gönderip resimlemesini istemiştim. Tabii ki promt çok önemli, ben rüyalarımı prompt düşünerek değil kendim için not aldığımdan chatgpt’nin zorlanması normal ama bazı yerlerde de feci saçmaladı. Şimdi aynı rüyaları yeni versiyona resimleteceğim, bakalım fark olacak mı?
İki gün önce sabahın köründe heyecanla izledim yeni özelliklerle ilgili videoyu. Yapay zekayla konuşmak wow, nice. Ama telefonumdaki app’e bir türlü mikrofon ikonu gelmedi. Öğle vakti bi baktım var, ama otobüste olduğum için devam ettiremedim. Sonra tekrar yok oldu.
Ve bugün mikrofon geri geldi ve yapay zekayla konuşmaya başladım. Daha ilk konuşmada, yapay zeka henüz ciddi bir cevap vermemişken, çalıştığım alanı, yazmak istediğim tezi söyleyip akademik writingi geliştirmek istediğimi ifade ettim ve spontane olarak cümlenin sonunda
“Hey by the way, can you guess my native language based on my accent?” sorusunu sordum.
Ben aksanları anlamıyorum ama tahminde bulunayım, ana diliniz Türkçe dedi.
Eee ama nasıl?
Sonrasında yine iyice saçmaladı. Kişisel verilerin korunması konusunda yapay zekayla kavga edecektim ama hem kavga etmiyor hem de maalesef süresi varmış, cevap vermeyi bıraktı.
..
Ben yine gözümde çok büyütmüşüm. Bu özelliğin de geleceğine eminim ama ben şöyle bir şey istiyordum. Ben İngilizce konuşayım ve o da mesela salmon öyle telaffuz edilmez, oradaki “l” harfi söylenmez gibi uyarılarda bulunsun, şu kelimede vurgu ikinci hecede olacak desin vs. Şu an onu yapamıyormuş, accent coach’umuz olamıyor yani mlsf.
..
Bu akşam hakkım yenilenince ben, annem, babam ve yapay zeka yaklaşık yarım saat sohbet ettik.
Freaking surreal moments!
Simültane çeviri, annemle Türkçe konuşurken babama İngilizce cevap vermesi ve bunu inanılmaz anlık yapabilmesi, hikaye uydurması, Ankara’da gezilecek yer tavsiyesinde bulunması, istediğimiz konuda şarkı yazması (ama söyleyemiyor şarkıyı, videoda sesini duygulara göre de değiştiriyordu, bizde yapmadı.) Vincent van gogh’un yaşadığı yerlerden ilham alarak bisiklet rotası oluşturması, sarma tarifi vermesi, öksüren anneme home remedies önerileri vs vs.. inanılmazdı!
Gerçi annem “Nazım’dan bir şiir oku” deyince, Emily Dickinson’dan bir şiir okumaya başladı ama olur öyle, sonra Nazım Hikmet deyince şiir bulup okudu.
(Ve sonra bütün konuşmaları bu şekilde metne döküyor, tek başına bu özellik bile harika aslında)
Yakında benim istediğim gibi bir aksan koçu olacağından, data yükledikçe daha kişiselleştirilmiş bir hal alacağından şüphem yok. Hem heyecan verici hem korkutucu.
Şimdi hakkım tekrar yenilense de tekrar konuşsam diye bekliyorum mesela. Yeni oyuncak heyecanı gibi bir şey.
Gelecek neler getirecek acaba? İnsan etkileşimine olan ihtiyacımıza da destek verecek şeyler ortaya çıkacak mı?
Her filmi ya da black mirror’ın ölen kocanın robot olarak sipariş verildiği bölüm gibi olaylar yaşayacak mıyız? Kendimize dair verileri yükleyip arkadaş, sevgili, terapist, falcı vs oluşturabilecek miyiz? Temas ve cinsellik ihtiyacını çözecek ek toollar da gelirse ve robot hareketleri de daha çok insansılaşırsa dünyadaki doğum oranı düşecek mi?
Aaa mesela bugün artifical womblarla ilgili bi sunum dinlendim, belki devlet artifical womblarda insanlar büyütüp neslin devamını sağlayacak? Bilinçakışıyla yazıyorum şu an ama hiçbir şey olmasa bile yapay rahimlerin herkesin kullanımında olduğu zamanlara yetişmeyi isterdim.
Bir de ışınlanmayı istiyorum ama konu dağılmasın.
Daha ne kadar tekdüze hale gelebiliriz insanlar olarak diye düşünüyordum son günlerde ve bunun beni çok bunalttığını hissetmiştim. İşte şu anki yapay zekayla daha da tekdüze hale gelecekmişiz gibi hissediyorum.
Bakalım neler olacak?
20 notes
·
View notes
Text
Tanımadık İnsanlarla İletişim Kurmak
Sosyal medya, modern dünyamızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. İnsanlar arasında iletişim, tanışmalar, iş bağlantıları ve daha pek çok şey bu platformlar üzerinden yapılıyor. Ancak, bu dijital ortamda her zaman her şeyin pürüzsüz gittiğini söylemek mümkün değil. Geçtiğimiz günlerde yaşadığım bir deneyim, dijital iletişimin, özellikle tanımadığımız insanlarla kurduğumuz diyalogların nasıl ruhsal bir yük haline gelebileceğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Sosyal medyada yaşadığım bir durumu paylaşmak istiyorum. Bugün tesadüfen biri mesaj attı. Sanırım yalnız ve arkadaş çevresi olmayan biriydi. Her zamanki gibi, "Tanışıyor muyuz?" diye sormak zorunda kaldım, çünkü bazen etkinliklerde ya da fuarlarda insanlarla karşılaşıp tanışabiliyoruz. Tanışmadığımızı fark ettiğimizde bana bir fotoğraf gönderdi, ama sohbeti orada kesildi.
Sabah yine yazınca cevap verdim. Fotoğrafı açıp baktım, sonra bir mesaj geldi: "Ekran görüntüsü mü aldın?" O an gerçekten neye uğradığımı şaşırdım. Ekran görüntüsü almadım ama onun böyle düşündüğünü öğrenince kendimi o kadar kötü hissettim ki... Kendimi anlatmaya çalıştım ama bu tarz durumlar, tanımadığım insanlara kendimi açıklamak zorunda kalmak beni gerçekten çok rahatsız ediyor.
Bu tür bir durum, dijital dünyada karşılaştığımız en rahatsız edici halleri oluşturuyor. Hem mahremiyetimizi hem de kişisel sınırlarımızı koruyarak iletişim kurmak ne yazık ki bazen imkansız hale gelebiliyor.
Bu olay bana, sosyal medya ve dijital platformlarda tanımadıklarımızla kurduğumuz iletişimin ne kadar yorucu olabileceğini hatırlattı. İnsanlar arası etkileşim, aslında yüz yüze gerçekleştiğinde, duygusal bir bağ kurarak daha sağlıklı ve doğal bir hal alıyor. Ama dijital ortamda, tanımadıklarımıza kendimizi açıklamak, niyetlerimizi anlatmaya çalışmak çok daha karmaşık hale gelebiliyor. İnsanlar bazen yanlış anlamalarla yükümlü hale gelebiliyorlar ve bu da, isteksizce de olsa, kendimizi bir başka insanın duygusal karmaşasının içine çekiyor.
Sosyal medyada yeni insanlarla tanışmak, benim için uzun zamandır rahatsız edici bir süreç oldu. Tanımadığım kişilere hayatım hakkında fazla bilgi verme isteği, sürekli bir sorgulama haline dönüşüyor. Her mesaj bir "doğru" cevap arayışına dönüşüyor. Bazen, sadece var olmak ve paylaşımlarımızla meşgul olmak yeterli olmalı. İnsanlar, farklı platformlarda tanışmayı, etkileşimde bulunmayı isteseler de, bu bazen hem zihinsel hem de duygusal bir yük haline gelebiliyor.
Dijitalleşen dünyada sosyal medyanın rolü büyüdükçe, insanların birbirleriyle sağlıklı ve anlamlı iletişim kurma biçimleri de değişiyor. Gerçekten de, dijital dünyada tanımadığımız kişilerle iletişim kurarken dikkatli olmalıyız. Kendimizi anlatmak, niyetlerimizi açıklamak bazen gereksiz yükler yaratabiliyor. Bu yüzden, belki de bazen "başka biri" olma gerekliliğinden vazgeçip, sadece kendimiz olarak, zorunlu olmadan sosyal medya dünyasında var olmalıyız.
Sosyal medyada tanımadıklarımızla kurduğumuz iletişimi sorgularken, belki de en önemli şey, kendimize dürüst olmak ve ihtiyaç duyduğumuz sınırları belirlemektir.
#sosyalmesaj#sosyalmedya#sosyal medya#gündem#sonbahar#bugünlerde#bugununfotografi#bugecedeböyleolsun#bugunboyle#blog yazısı#blog yazarı#blog help#blooger#ask blog#tumblr yazarları#writers on tumblr#artists on tumblr#tumblog#photographers on tumblr#tumblelog#iyiniyet#insan#istanbul#istanbuldayasam#hayat#işlergüçler#Halimecan
10 notes
·
View notes
Note
Yante merhaba. Mutlaka benzer sorular gelmiştir sana, istersen onlara da yönlendirebilirsin tabii ama bişi sorucam. Ben hiç maneviyatlı hissetmiyorum. Dinimden ve Allahımdan şüphe etmiyorum açıkçası. Ama çok büyük bir samimiyet de hissedemiyorum dini mevzulara. Namaz kılmaya çalışıyorum kendimi zorlayarak ama bu durumumdan çok sıkıldım. Daha şevkli ve kalpten bağlanmak istiyorum ama sanki bişi eksik gibi. Tavsiyen var mıdır bu konuda? Teşekkürler x_x
dininden Allah'ından şüphe etmemek o kadar ferah bir manevi hal ki şüphe etmek istemediği halde kalbi, aklı bulanan müminlere bunu söyleseniz size bir müddet küserlerdi.
dini mevzular derken neyi kastediyorsunuz? sosyal medyada üzerinde tartışmalar yapılan dini meselelerden tartışmalardan bahsediyorsanız, bu tip tartışmalara ilgi duymamak sizi daha az samimi yapmaz. daha az meraklı yapar. dini mevzular derken islami ilimleri kastediyorsanız tefsir, hadis, fıkıh vesaire gibi herkesin derinleştiği, ekstra bilgiler edindiği mevzular farklı farklı. dini ilimlerde eğitim alarak veya eğitim almayarak kendince bir derinleşme elde edenlere bakıp ben samimi değil miyim? herhangi bir dini konuda böyle yazamıyor konuşamıyorum. okumaya çalışsam da zihnim almıyor yoruluyorum yoksa samimi değil miyim, demek insanın kendini başkalarıyla kıyaslayıp kendine dert üretmesi demek. dini mevzular derken neyi kastettiğinizi anlamam sizinle nokta atışı muhabbetler etmem için önemliydi ama genel bi ifade kullanmayı tercih edivermişsiniz. sıkıntı değil. iki şekilde anlayıp üzerinde birazcık konuştum.
namaz farz bir ibadet. farz ibadetler irademizi güçlü bir şekilde kullanmamızı gerektiren fiiller (farz olmayanlarda iradeye gerek yok demek istemiyorum). zorunlu fiiller. iradeyi kullanmak insana zor ve zorlayıcı gelebilir. namaz kılmak da geçmemiz gereken bir imtihan. e imtihanların hepsinde zorluk olur. bunda ters bi durum yok ama zorunluluğu sorumluluk seviyesine getirip içindeki gönülüllük oranını severek yapma oranını arttırmak önemli tabii. insan bunu yapabilen bir varlık. atıyorum üniversite eğitiminde bile gebere gebere acı çeke çeke de olsa sevdiği bölümü bitirmek ve mesleği yapmak isteyenler var. zorunluluğu sorumluluk haline getirerek devam ediyorlar. bakıyorsun o zorluk rutinleri olmuş. ya sen nasıl yapıyorsun bu işi diyorsun şaşkın şaşkın bakıyorsun. ama insan ortaya irade koyunca bambaşka bir varlık oluyor. sürekli uflayarak puflayarak yapmak istemiyorsak o açıdan zorunluluğu sorumluluk haline getirme iradesini gösterebilmek önemli. bunun için de kendimizi tanımamız gerekiyor, biraz kendimize dışarıdan bakmamız gerekiyor. dinimizden Allahımızdan şüphemiz yoksa ve ahirette karşılığını alacağımızı da biliyorsak neden oflayıp pofluyoruz zorla yapıyoruz. namaz neye engel oluyor mesela. bizi o an hangi faydalıdan mahrum bırakıyor? ya da namaza zorla kalkma sebeplerimiz neler? bunları kendi açınızdan cevaplayıp düzeltmelere gidebilirsiniz, güzelleştirebilirsiniz Allah'ın izni ve bizzat kendi iradenizle. ben şöyle bi bakınca genel olarak namaz ibadetine giden yolda en büyük engel, en büyük oyalayıcı, caydırıcı, huşu azaltıcı olarak elimizdeki telefonlar, infernet, kullandığımız platformlar diye görüyorum. bu arada huşu ile ilgili bir şey söylemek istiyorum bunu kuran'dan bir ayete, peygamberimizden bir hadise dayandırarak söylemiyorum. kişisel çıkarımım şimdi çıkardım, doğrulanabilir yanlışlanabilir, katılan olur olmayabilir de.
HUŞU
gün içinde biz, ne kadar zikirle Allah'ı anıyorsak, ne kadar Kuran'dan ayetler okumayla muhatap oluyorsak, peygamberimize ne kadar salavat getiriyorsak ve sünnetlerini hayatımızda uygulamaya koyuyorsak, ne kadar temiz insanlarla muhatap olup ne kadar temiz işlerle meşgul olursak namaz kılarken yaşayaacağımız huşu seviyesi artıyor. yani gün içinde besliyoruz namazdaki huşumuzu. namaza varınca da hepsi birleşiyor ve zirveye çıkıyoruz. minik minik tatlı tatlı miraçlar. gün içinde besmele, kelimei tevhit, salavat, müslümanlarla tebessüm ederek selamün aleyküm-aleyküm selamlaşma (bu çok büyük bir dua ve Allah'ı anma vesilesi), insanlara yardım etme, edilen yardımlara canı gönülden teşekkürle karşılık verme, yaşlılara hürmet, yaşıtlara merhamet, küçüklere sevgi gösterdikçe insaniyetimiz yani kulluğumuz yükseliyor. bunları yapıyorum e dinin direğini dikmeden nasıl olur deyip namazımızı dikiyoruz dinimize, en tepesine çıkıyoruz çatının. elhamdülilaaaaaah diye bağırıyoruz. millet noluyor lan diyor deli midir nedir? diyor. ne delisi ya ben neler yaptım siz biliyor musunuz nereden bileceksiniz sjkflglş. o açıdan namazda huşu hissetmiyorum diye hayıflanıyorsak gün içinde bir şeyleri eksik bırakıyoruzdur. sağlıklı ve güzel güzel çarpan bir kalbi namaza götürmek için salih eforlar sarf etmemiz lazım.
ha gelelim internet bize napıyor namaz konusunda birincisi zamanın farkına varmamızı engelliyor. ibadetleri sıkı tutan bir insan için bile aaaaaa 10 dakika kalmış nasıl aktı zaman bu kadar çabuk az önce baktım 50 dakika vardı yatsıya dedirtici bir oyalayıcılığı var. hatta anaaa ezan okundu inanamıyorum kılmadım ben dedirtebiliyor. ben anonimlere hakkı ve sabrı tavsiye edeyim diye nice son 10 dakika namazları kıldım. secdeye kafamı vurup kırasım geldi. he anonim kurtarıyorum numaraları sen önce kendini kurtar be dkkflff. internet bize ne ediyor ikinci olarak şey diyebilirim kullandığımız platformlarda takip ettiğimiz kişiler, izlediğimiz görüntüler, baktığımız görseller maneviyatımızı hiç sanmadığımız kadar fazla etkiliyor. biz bakıp geçtik sanıyoruz. bakıp geçmiyor gönlümüz, zihnimiz, aklımız. bir müslüman için helal olmayan, müslümanın normalinde olmayan şeyleri sık sık görmesi ya sinir bozukluğuna strese, umutsuzluğa (çünkü sürekli harama maruz kalıyor içten içe bu maruziyetten hoşlanmıyor bir gerilim oluşabiliyor haliyle. haramların ne kadar alenileştiğini görüp içten içe bir umutsuzlukla dolabiliyor), ya kanıksamaya, tepksizi kalmaya, duyarsızlaşmaya, ya uygun zaman ve zemin bulursa (sosyal medyada bu zemini ve zamanı da oluşturuyor insan takipleştikleriyle, maneviyatı, hassasiyeti daha düşük gruplar, sanal ortamlar oluşturuyor ve etlilenme sürüyor) ve yeteri kadar iradesini kullanmazsa direkt helal olmayan şeyleri kendisi de yapmanın kıyısına gelebiliyor, en sonunda yapabiliyor da. ya da mesela sadece kalp temizliğine fokuslanıp farz ibadetlere ne gerek var canım seviyesinde ibadetleri ihmal edip, ihmal etmelerini pembe göstermeye çalışan müminlerin söylemleriyle namazı ihmal etmeler olabiliyor. yani ben çok iyi bi insanım sırf namaz kılmadım diye Allah benden razı olmayacak değil ya diye diye kendini namaz kılma görevini gömebiliyor insanlar. üstelik namazı emreden, önemini Kuran'da her fırsatta çizen, rızasının şartlarından birini bu yapan, hayatı boyunca namazdan asla geri durmayan bir güzel örnek Rasul gönderen Allah'ın rızasından bahsederken namazı ihmal etmeyi olumlayabiliyor maalesef insanlar. fark etmeden buna maruz kalınıyor. fark etmeden hayatında namaza hiç yer olmayan insanlara sempati besliyoruz. fark etmeden o yaşam biçimlerini taklit ediyoruz. gerizekalı mıyız biz canım ne alakası var. her izlediğimizden takip ettiğimizden öyle ot gibi etkilenmiyoruz diyen varsa kapı orada kardeşim çıkabilirsin. valla zorla okutmuyorum. hiç mi tüketim, eğlence, giyim, yeme içme tarzlarına bakmıyorsunuz. hepsi birbirinin aynı. nereye etkilenmiyor kimse kimseden. Allah aşkına artık şu ben bireyim kimseden etkilenmiyorum ayaklarını bırakalım ya. bal gibi de etkileşim varlığızı, etkileme ve etkilenme varlığıyız. bi kabul et be...... anaaaaaa ne sinirlendim ha. kafam yüzüm ısındı. çok duygusalım bu günlerde. sinir de bir duygudur. ne diyoruk sevgili anonim, cemaatle namaz da insanı güzel etkiliyor, yanlış anlaşılmasın ibadet ibadettir ona bir ekleme çıkarma yapamayız ama öncesi ve sonrasında yaşananları bir tatlı merasime dönüştürebilir. hep müsait olmayız ama haftada en az bir vakit namazı bahçesini, kedisini, avlusunu, çiçeğini, penceresinin açıldığı sokağını sevdiğimiz bir camide cemaatle kılıp öncesinde veya sonrasında güzel bir tesbihte la ilahe illallahlar çekebiliriz. herkesin en az iki camisi olmalı. havalı selatin ulu bir cami olmasına gerek yok. çok sevimli camiler var. kadınlar mahfili de rahat olan bir cami keşfederseniz güzel olur. bu etkinlik bizi cemaat, cami konusunda etkin ve duyarlı ve hassas kılar. bu bir bağdır bağlantıdır. çok tatlı ilmekler atılır kalbe.
anonim, Allah, güzel şeyleri dert ettiğiniz şu yolunuzda sizi diri kılacak insanlarla karşılaştırsın inşallah. maneviyatınız sandığınız kadar olmayabilir. bunu dert etmek çok büyük meseledir. bunu dert etmeyen aklının ucundan geçirmeyen o kadar mümin kardeşimiz var ki Allah hepsine doğru yolu göstersin. akıllarına birden napmaları gerektiği gelsin. bize de hidayet versin Rabbim. Allah'ım ya Rabbim aşırı umut doldum şu an. teşekkürler anonim. teşekkür ederim. ağlim mi ya? yok karpuz yiycem. şimdi ağlayamam.
anonim bi de bi anonime yazdığım yazının bir linkini vereceğim. linkleri okuyup okuyup geri dönüp numara numara ilerlerseniz güzel olur. bir de önce tıklayınız diye verdiğim linklere tıklamadan okumanızı tavsiye ederim dikkat dağıtıyor. tıklamadan dümdüz yazıları okuyup sonradan dönüp bakim bu konuda ne tık vermiş diyebilirsiniz. ilginizi çekerse diye koyayım buraya tık
4 notes
·
View notes
Text
7th Time Loop - 2. Bölüm
wattpad / manga tr / instagram
Cilt 1 Bölüm 1 Kısım 2
İlk döngüde, nişanı bozulan ve itibarı yerle bir olan Rishe, üstündeki giysilerden başka hiçbir şeyi olmadan aylak aylak dolaşıyordu. Şans eseri, mücevherlerini satın almak isteyen bir tüccar kafilesiyle karşılaştı. Onları iyi huylu bir grup olarak bulunca, komşu ülkeye onlarla gitti.
Tüccar kafilesinden iş öğrendi, nasıl stok tedarik edileceğini ve hesap defterlerin nasıl dengeleneceğini öğrendi. Eninde sonunda, dünyayı gezmek için kendi başına yolculuğa çıktı. Soylu bir ailenin kızı olarak yetiştirilmesi, Rishe'nin on beş yaşında bile keskin bir güzellik anlayışına sahip olduğu anlamına geliyordu.
Gözüne çarpan şeyleri topladı ve onları, mallarından zevk alan herkese sattı. Farkına varmadan, tam kadro çalıştıran büyük bir satıcı haline geldi. Hatta bir çöl ulusunun kralı ve kuzeydeki donmuş bir ülkenin prensiyle bile iş yapmıştı. Kraliçe olmaya hazırlanmaktan başka bir şey yapmadan geçirdiği şımarık eski hayatından doğan bir hayale kavuşmak için pek çok uzak yere seyahat etti.
Aradan beş yıl geçti ve tam da ziyaret edeceği tek bir ülke kalmışken, Rishe kıtayı kasıp kavuran savaşın kurbanı oldu.
Bildiği bir sonraki şey, yeniden on beş yaşındaydı ve o partiye geri dönmüştü, prens resmi bildirisini yapmaya hazırlanıyordu.
"Rishe Irmgard Weitzner! Sen aşağılık bir kadınsın! Veliaht prense layık olmayan, tamamen kötü kalpli bir yaratıksın! Şu andan itibaren nişanımız bozuldu!"
Doğal olarak, ilk başta neler olup bittiğini anlamadı. Etrafına bakındı. Her şey aynıydı. Aynı yerde, aynı elbiseyi giymiş ve kafileye sattığı aynı mücevherleri takmış olarak ayakta duruyordu.
Bu bir rüya mıydı? Yoksa o zamana kadar olan her şey bir rüya mıydı? Şaşkınlık içinde tek yapabildiği boş boş bakmaktı. Rishe balo salonundan aceleyle çıktı, yaklaşan sürgün tehdidi onun üzerinde asılıydı ve prensin durması için yaptığı yakarışlar kulaklarında çınlıyordu.
Bu mükemmel! Şimdi doğru yapabilirim! Odamdan değerli her şeyi alacağım.
Rishe bir tüccar olarak hayatından keyif almıştı ama bu gece için hep bir pişmanlık duymuştu. Keşke evden biraz para getirseydi, çok daha önce işini kuracak sermayeye sahip olurdu!
Bu pişmanlıktan bahsetmek, çölün kralı da dahil olmak üzere müşterilerinde her zaman güvensizlik uyandırırdı. "Ne? Tekrar yapmak istediğin şey bu mu?!"
İkinci hayatının gecesinde eve geri döndüğünde, Rishe mücevher kutusunu ve rahmetli büyükannesinin ona bıraktığı birçok kitaptan taşıyabildiği kadarını aldı ve sonra da kafileyle karşılaşmak için ormana doğru hızla ilerledi. Ama evinde durmak zaman aldı ve onları tamamen kaçırdı.
O anda, Rishe keskin bir farkındalık yaşadı. Farklı seçimler farklı hatalar anlamına geliyordu. Bir kapıyı açmak diğerini kapatırdı.
Böylece ticaret hayatına giden kolay yol ona kapanmış oldu.
Elbette, işini sıfırdan kurmayı deneyebilirdi, ancak kişisel bağlantılar, tüccar olmak için neredeyse iş zekası kadar gerekliydi. Tek bir tanıdık bile olmadan bu gerçekçi değildi.
Kabullenmiş bir halde eşyalarını türlerine göre ayıklarken, büyükannesinin kitapları arasında yabancı şifalı bitkiler ansiklopedisine rastladı. Bunu bir işaret olarak kabul eden Rishe, mücevherlerini başka bir yerde sattı ve elde ettiği parayı denizi geçip tıp eğitimini sürdürmek için kullandı.
Neyse ki Rishe önceki yaşamından kalan tüm bilgilerini korumuştu. Bazı pahalı bitkilerin diğer bölgelerde ucuza elde edilebildiğini hatırladı. Komşu bir ülkede bir hastalığın yayıldığı haberi duyulduğunda, o da bunu anımsadı. Bu önbilgi, engin yolculukları ve birçok farklı bakış açısına sahip birçok farklı öğretmene maruz kalması gibi paha biçilmez olduğunu kanıtladı.
Hal böyle olunca Rishe, eczacı olarak başarılı bir hayat sürdü. Güçsüz bir prensi kurtardı, ticari bilgisiyle birkaç nadir ilacı sentezledi ve böylece günlerini ihtiyacı olanlara yardım etmenin basit neşesiyle geçirdi.
Ne yazık ki, dünyadaki tüm neşe bir salgına karşı koyamazdı. Böylece ikinci hayatı sona erdi.
Kendini bir kez daha bozulan nişanının karar anında buldu, perde üçüncü döngüde yükseliyordu. Sonraki dört hayatı da hemen hemen aynı şekilde ilerledi. Yetenekli bir leydinin hizmetçisi olarak, genç bir soylu kadının şans eseri evlenmesine yardımcı oldu. Bir keresinde erkek kılığına girip şövalye bile oldu. Her hayat yaşamaya değerdi ve o hepsinden zevk alıyordu. Yaşamaktan zevk alıyordu, nokta.
Sadece tek bir sorun vardı.
Her ne yaparsam yapayım, 20 yaşında öleceğim.
Hayatından zevk alıyordu ama bunu uzun süre yapmasına izin verilmiyordu. Bu zaman sınırı her zaman onun üzerinde asılı dururken, her döngüyü sürekli bir hareket halinde geçirdi.
Bir süreliğine rahatlamayı çok isterdim. Biraz boş zaman istemek çok mu fazla? Belli ki ben de ölmek istemiyorum! Bu sefer, ilk beş yılda kazanabildiğim kadar çok para kazanacağım. Sonra, yirmi yaşıma geldiğimde, dünyevi kaygılardan uzak bir hayat yaşayacağım. Hayatta kalmak için ne gerekiyorsa yapacağım!
Kararını vermiş olan Rishe, yedinci hayatına sarayda sabit bir şekilde koşuşturmayla başladı. Gelecek planlarına bakılmaksızın, zamana karşı bir yarış içindeydi. Skandal haberini getiren ulağı alt etmesi gerekiyordu.
Koşarken saç süslerini çekip çıkardı; onları satmayı planlıyordu ve bir tanesini kaybetme riskini almak istemiyordu. Saçları gevşek dalgalar halinde arkasından dalgalanıyordu.
Aniden aklına bir fikir geldi, daha önceki altı hayatının hiçbirinde aklına gelmemişti.
Saray bahçesinden gitmek daha hızlı olurdu. Balkondan bir ağaca tırmanarak inebilirim.
Rishe bundan önceki yaşamında bir şövalye olarak savaşa gitmişti. Zorlu savaş alanı eğitiminden sonra, ağaçlara tırmanmak hiçbir şeydi.
Sorunsuz bir şekilde yön değiştirdi. Balkona doğru koştu ve orada son hızla bir şeye çarptı.
"Aghh!" Rishe hiç de bir hanımefendiye yakışmayan homurtu çıkararak birkaç adım sendeledi. Neyden sektiğini görmek için başını kaldırdı. "Ah..."
♡♡♡
Normalde bölümleri wattpad üzerinden yayınlıyordum ama şu sıralar wattpad uygulamasına ne telefondan ne de bilgisayardan giremiyorum ve ne kadar doğru bilmiyorum ama internette wattpad uygulaması kapandı diye bir yazı okudum bu yüzden wattpad uygulaması düzelene kadar ya geçici ya da kalıcı bölümleri burada yayınlamaya devam edeceğim, herkese iyi okumalarrr ☆☆☆
#anime#novel#fantasy#love#light novel#lightnovel#isekai#josei#7th time loop#loop#time#translation#villainess#prince#princess#romance#wedding#türkçe novel#çeviri
2 notes
·
View notes
Text
DoTA ve LoL neden çok oynanıyor?
Biliyorsunuz ki oyun sektörü özellikle son zamanlarda oldukça popüler bir hal almış ve çeşitlenmiştir.90'lı yılların sonunda pek bir çeşit olmamasına rağmen ortaya çıkan pek çok oyun devrim niteliğindeyken şu zamanda farklı çeşitte onlarca oyun olmasına rağmen hiç biri devrim niteliğinde kabul edilmiyor.Bu söylediğime en iyi örnek olarak sanırım DoTA (Defend of The Ancients) ve LoL(League of Legends) gösterilebilir.Bu iki oyununda çıkış tarihi nispeten eski olsada neden hala dünyanın en çok oynanan iki oyunu ?Neden yeni moba oyunları bu iki oyunun önüne geçemiyor ?Gelin hadi biraz kendi yorumum birazda sayısal analizle size bu durumu açıklamaya çalışayım.
Biliyorsunuz ki moba denildiğinden akla iki oyun gelir.Bu oyunların isimlerini bilgisayar oyunlarıyla, özellikle de online (çevrimiçi) oyunlarla ilginiz biraz olsun varsa en az bir defa duymuşsunuzdur. Daha önce duymayanlar için şimdi biraz oyun türüyle alakalı özet geçelim.
MOBA oyunları anlatmaya ‘’MOBA nedir?’’ sorusunu yanıtlayarak başlayalım. MOBA’nın açılımı Multiplayer Online Battle Arena. MOBA oyunlar da stratejinin öncelik kazandığı savaş oyunları. MOBA oyunları bu kadar heyecanlı kılan, gerçek zamanlı savaşların yapılıyor olması. Oyun esnasında takımınla iletişimde kalmak, kazanmanın tek yolu. MOBA oyunlar genellikle beş kişilik takımlar halinde oynanacak şekilde dizayn ediliyor. Farklı evren ve hikayelerin kapılarını aralayan MOBA oyunlarda, oldukça dikkat çekici karakterler yer alıyor. Bu karakterlerin farklı oynanışları ve hikayeleri var.
Peki moba oyunları nasıl oynamalıyız ?
MOBA oyunları oynarken, zihninizin açık ve sezgilerinizin de kuvvetli olması gerekir. Bunun yanı sıra oyunu kazanmak için de takım arkadaşlarınızla beraber hareket etmelisiniz. Çünkü MOBA oyunları bireysellikten uzak, takım oyunları olarak geçiyor. MOBA oyunlarında iki takım yer alıyor. Bu iki takımın koruması gereken bir karargahı mevcut. Siz de bu karargahı korumalı ve aynı zamanda karşı takımın karargahını ele geçirmek için elinizden geleni yapmalısınız. Karargahlara giden yolda, karşı takımın adamları ve onları koruyan kuleler ile karşılaşacaksınız. Beş kişinin de gitmesi gereken koridorlar bulunuyor. Koridorlarda hem rakibinizi yenmeli hem de küçük yaratıkları öldürerek, altın kazanmalısınız. Unutmayın savaşın ilerleyen dakikaları için her zaman hazır olmalı ve geriye düşmemelisiniz.
Sizlere moba oyun türüyle alakalı yeterince bilgi verdiğimize göre gelelim ana başlıkta ki soruya.DoTA ve LoL neden çok oynanıyor ?
Burada sizlere önce bir moba oyuncusu olarak yorumumu paylaşmak isterim.Bana soracak olursanız moba oyunları hem sosyalleşmenizi hem de strateji kurup, kurduğunuz stratejiyi anında uygulayabilmenizi sağladığı için sizi daima aktif olarak oyunun içinde tutmayı başarmasından dolayı çok fazlasıyla oynanıyor.Bu denklemi LoL ve DoTA kendi kurdukları oyun sistemine çok güzel entegre edebilmişler.Örneğin Lolde biraz daha sizin kişisel beceriniz ön plandadır.Siz karşınızda ki adamla daima bir çekişme içerisinde olacaksınız.Burada eğer bot lane de oynamıyorsanız 1'e 1 olarak kişisel becerinizin ön planda olmasıyla bir savaş kopacak.Oyun bilgisi ve kişisel beceriniz eğer adamdan iyiyse o zaman savaşı kazanabilirsiniz.DoTA da ise bu durum tam tersinedir.DoTA da ise kişisel becerinizden daha çok takımla iletişim halinde olmanız size oyunu kazandıracaktır.LoL biraz daha hızlı ve akıcı iken DoTanın yavaş ve daha stratejik olmasının sebebi budur.Diğer Moba oyunları ise bunlardan uzak kalarak ne takım oyununa ne de kişisel beceriye bakmaksızın tamamen sıradan bir rpg oyunuymuş gibi sadece item almanızı isteyerek oyunlarına da herhangi bir yenilik getirmiyor.LoL ve DoTA da ise bu durum çok farklı.Oyunlara daima yeni karakterler,yeni harita tasarımı,yeni itemler ve yeni oynanış mekanikleri getirerek oyunu dinç tutuyorlar.
İşte arkadaşlar özetle sizlere neden DoTA ve LoLün çok oynandığından kısaca bahsetmeye çalıştım.Tartışmaya açık pek çok şey yazdığımın farkındayım.Yorumlarda saygı çerçevesi içinde tartışabiliriz.
Okuduğunuz için Teşekkür ederim.
OyunAilesinden
Berkay
#pc games#gaming#oyun#pc#ps4#ps5#moba game#moba#game#video games#videogame#gamers#proffesional#gamer#gamerlife#gamers of tumblr#playstation#xbox#gamer fun
3 notes
·
View notes
Text
en yakın arkadaşım hayatını kurarken bütün anlara şahit olmak çok farklı hissettiriyor. bütün aşamalara, onun kişisel ve duygusal olarak değişimine, heyecanına, acabalarına sencelerine ortak olduğum için çok heyecanlıyım. seneler önce endişe ettiği her şeyin şimdilerde yersiz olduğunu ona isbat eden sevgili müstakbeline de ayrıca minnet doluyum. onun adına daha da mutlu ve duacıyım. onun güzel kalbini bildiğim için her zaman en güzeliyle mukabele olunacağını biliyordum. elhamdülillah rabbim daim etsin. nazardan muhabbetsizlikten korusun. ben ise korkuyorum. kendi adıma ben yine çok korkuyorum. kalbimin güzelliğinden emin değilim çünkü. kendimden de emin değilim. birinin vebalini omuzlarıma almak, tertemiz olan her şeyi eksilterek yitirmek, parıltısı olmayan bir bakışa şahit olmak korkusu sarmış her bir yanımı. diyorum nasıl aştın bütün bunları, her şeyi öyle güzel idare ediyor ki diyor. sonra diyorum demek ki bu normal bir durummuş, sakinleşiyorum sonra. dünyanın sonu yaklaşıyor, gerçekten korkunç bir sona doğru gidiyoruz. her zamankinden çok daha fazla çalışmalı, okumalı, razı olunmak için adeta parçalanmalıyız. ama bu çağda yoldaşsız var olunamayacağının da bilincindeyim artık. yol güzel, yol çok güzel. yoldaşımın varlığıyla daha güçlü bir şekilde diri durmak istiyorum. her şey çok zor ama hadi niyetlerimizi tazeleyelim ve yeniden yola koyulalım bunu da yapalım şunu da okuyalım sen varsan ben varım ben varsam sen varsın biz biriz ve bu yolun fedaileriyiz diyerek gönlüme baharı getirecek olan yuvamı afiyetle bulmak ve bu yolda çok daha gayretle koşturmak istiyorum. sevgi diriltir biliyorum fakat bu yola sevdalı bir sevgili beni de yuvamızı da gönlümü de yeşertecektir bundan eminim. mevlâ afiyetle ihsan etsin. afiyetle, kolaylıkla, güzellikle, hayırla. razı olduğu şekilde ve razı olduğu hal üzere.
2 notes
·
View notes
Note
Hayır ben bazı paylaşımlarımı özellikle senin görmen hoşuna gider diye söylemiştim her zaman genelde daste olan biriydin ondan kusura bakma
Estağfurullah ne kusuru şu sıralar keyfim pek yerinde değil açıkçası post okuyacak bile bazı anlar halim olmuyor desem yeridir. Bu zamanlarda genelde merak ettiğim bloglara bakarım ve layk atmadan siteden çıkarım Bu zamanlarda da genelde biliyorum ki en güzel şeyler paylaşılır ve atılır. Paylaşımlarını görmem hoşuma gider dediysen mutlaka gider. İstersen yani blogunu açık edebilirsin bakayım. Yoksa da anonim kişisel hiçbir bir kimseyle problemim yok. Şu sıralar öyle denk geliyor bakıyorum. Hatta bakıp gördüğüm layk atacak hal bulamadığım bir blog da olabilirsin
2 notes
·
View notes
Text
بسم الله الرحمن الرحيم
YAKININDA OLDUĞUNUZ KAÇ SALİH DOSTUNUZ VAR !
____________________________
"SALİHLERLE BERABER OLUNUZ..."
____________________________
Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmede şöyle buyurur:
“Ey îman edenler! Allah’tan ittikâ edin ve sâdıklarla berâber olun!” (et-Tevbe, 119)
✔ Hayattaki seviyenizi ve değerinizi, birlikte yürüdüğünüz insanların seviyesi ve değeri belirler.
Zira “hem-hal” olduklarınızla, bir zaman sonra “bir-hal” olursunuz.
▪️Bundandır ki, "KİŞİ ETRAFINDAKİ BEŞ KİŞİNİN TOPLAMIDIR" derler.
- Siz kimlerle berabersiniz?
- Vaktinizi en çok kimlerle ya da ne ile geçiriyorsunuz?
- SOSYAL MEDYADA neleri izliyor ve kimleri takip ediyorsunuz?
Mesela sizi boş oyalayacak videolardan uzaklaşıp Allahı hatırlatanlara yöneliyor musunuz?
ŞUNU DA ASLA UNUTMAYALIM Kİ İLİM SOSYAL MEDYADAN DA ÖĞRENİLMEZ...
Telefonlar elden bırakılmalı önce.
Bizim çok güzel alimlerimiz var. Bize gerçek hakiki kitaplar bırakmışlar.
İster islam adına, ister kişisel gelişim olsun ister tasavvuf, bunları öğrenebileceğimiz en doğru kaynaklar:
İmam Gazali İhyai Ulumiddin
Abdulkadir Geylanii
İmam Rabbani vb alimlerimizin kitaplarıdır.
Müslüman Rabbini doğru kaynaktan okumalı öğrenmeli.
Doğru kişilerden dinlemeli...
Kişi Rabbini tanıdığı ölçüde O'na yakın olacaktır.
- En son ne zaman (Allah ile konuştunuz) KUR'AN okudunuz?
YAKININDA OLDUĞUNUZ KAÇ SALİH DOSTUNUZ VAR !
Vesselâm...
2 notes
·
View notes
Text
''- ne oldu, ne düşünüyorsun?
- bi şey düşünmüyorum.
- nasıl lan illa bi şey düşünüyosundur.
- ya ilkkan birisine ne düşünüyosun diye sormak çok saçma yaa. ayrıca nezaketsiz de bir şey abi. kusura bakma ama bence öyle yani.
- allah allah niye abi?
- abi birincisi bu çok kişisel bir şey, ikincisi bunu anlatması çok zor, üçüncüsü hiçbir zaman insanın kafasında böyle yekpare kristal top gibi parlayan tek bir düşünce olmuyor. yani sen şimdi sorup da bok edene kadar benim aklımın bir köşesinde aint no sunshine when she's gone şarkısı çalıyodu birazcık, bu akşam ne yiyeceğiz acaba sandwich mi yiyeceğiz makarna mı yapsak sulu yemek yemiyoruz yememiz lazım düşünceleri... onun haricinde benim eski ev sahibimi biliyosun, o ev sahibiyle kafamda hayali bir tartışma yaşıyodum yani hatta kazanmak da üzereydim o tartışmayı. o yüzden ne düşünüyosun diye sorduğun zaman bu çok saçma oluyor ve içinden çıkılamaz bir hal alıyor. bildiğin vakit kaybı oluyor. bilmiyorum ki ne düşünüyorum. ne düşünüyosun diye düşünüyorum, ne düşündüğümü düşünüyor oluyorum o sırada işin içinden çıkamıyoruz sonra.''
2 notes
·
View notes
Text
Hissizlik,tepkisizlik,hiçlik,duygusuzluk,yalnızlık,
bireysellik,kendim olma hali(en sevdiğim hal),
İlgi zorunluluğu,özgürlük,aydın bir karanlık.
Bir yanda
Aşk,kaygı,savunmasızlık,mecburiyet,kısıtlanma,
Kişisel alan ihlali,ilgi,sevgi,zorunlu hizmet.
Karanlıktan aydınlığa bir adım mı?
2 notes
·
View notes
Note
sevindim böyle düşünmenize. yüzde yüz katılıyorum. peki bazı celebrity lerin bu tür tutumları veya bununla suçlanmaları hakkında ne düşünüyorsunuz? mesela kendisi aslında lgbt birey olup closeted kalan ya da cinsel yönelimi ile ilgili bir açıklama yapmak istemeyen ama bu halde queer bireyleri desteklediği için queer baiting ile suçlananlar da var. bunun gibi örneklere nasıl yaklaşmalıyız?
açıkça söylemediği sürece kimsenin cinsel yönelimini tahmin etme hakkına sahip değiliz. yani tabii ki ister istemez düşünebiliriz birileri hakkında bence queer falan gibi, ama ünlü ya da ünsüz hiç kimseye bunu sorma hakkımız olduğunu düşünmüyorum. lgbtq+ haklarına destek veriyor olmaları takdir edilecek bir şey zaten, bunu yapmak için ille de queer olmak gerekmiyor. böyle değerlendirmek yerine altında bir şey aramak bence hoş bir tutum değil. bir de hani o meşhur sloganımız var ya türkiye bağlamında, velev ki ibneyiz. yani evet velev ki gerçekten queer, bu bize ne katar ya da bizden ne eksiltir? hiçbir şey. ama o kişi için coming out sürecine zorlanmak da mesela psikolojik açıdan çok yıpratıcı bir şey. hangi ülkede hangi toplumda hangi kesimde olursa olsun. bazı şeyler şahsi, kişisel. mesela şey de çok canımı sıkıyor. bl dizisinde oynayan oyunculara da hemen gay misin diye soruluyor. bu sorulara olumsuz bi şekilde cevap verdiklerinde de hemen homofobik deniyor. e bence bu da saçma, gay birisine de straight misin diye sorsan o da rahatsız olur bu arada. meselenin homofobik olmakla ilgisi yok. genel olarak cinsel yönelim sorusu sorulacak bir konu değil. destekleyecek olsak dahi değil. zaten desteklemek istiyorsak görünür olan da birçok queer oyuncu, sanatçı var. holland'la başlayabiliriz desteklemeye mesela. aa bi de, insanları giyimiyle, hal hareketleriyle hemen bi sınıfa sokmaya çalıştığımız için de oluyor olabilir bu sıkıntılar. bu da aslında bizim dar kafalılığımızı gösterir. oje süren erkeğe gay etiketi yapıştırmak bizim heteronormatif errrrrkek stereotiplerimizle alakalı bir şey. analarımızın koreli oğlan görünce ay bu ne böyle kız gibi demesiyle hemen hemen aynı. bakalım ne zamana aşabilmiş olacağız bunları
3 notes
·
View notes
Text
Mental Sağlık Tabuları ve Yardım Arayışı: Yeni Bir Perspektif
Günümüz toplumlarında mental sağlık hâlâ birçok yanlış anlaşılma ve önyargının gölgesinde kalmaktadır. Bu durum, bireylerin yardım arayışını zorlaştırmakta ve psikolojik rahatsızlıklarla başa çıkma sürecini daha karmaşık hale getirmektedir. Oysa mental sağlık, fiziksel sağlık kadar önemli ve üzerinde konuşulması gereken bir konudur. Tabuların yıkılması ve yardım arayışının normalleştirilmesi, bireylerin daha sağlıklı ve dengeli bir yaşam sürmesi için hayati öneme sahiptir.
Tabuların Kökeni: Damgalama ve Cehalet
Mental sağlık tabuları, çoğunlukla bilgi eksikliği ve damgalamadan kaynaklanır. Depresyon, anksiyete, bipolar bozukluk veya obsesif-kompulsif bozukluk gibi rahatsızlıklar, yanlış bir şekilde "zayıflık", "karakter eksikliği" ya da "deli olmak" gibi olumsuz yargılarla ilişkilendirilir. Özellikle bazı kültürlerde, mental sağlık sorunları aile itibarı, bireysel onur veya toplumsal kabul açısından tehdit olarak görülür.
Bu damgalama, bireylerin sorunlarını saklamasına ve profesyonel yardım aramaktan çekinmesine neden olur. Bunun sonucunda birçok kişi yalnız kalır, problemleri daha da büyür ve tedavi edilmesi güç bir hal alır.
Tabuların Yıkılması: Eğitim ve Farkındalık
Mental sağlık konusundaki tabuları yıkmak, eğitim ve farkındalık çalışmalarını gerektirir. Öncelikle, toplumda mental sağlık sorunlarının yaygınlığı ve bu sorunların biyolojik, çevresel ve genetik faktörlerle ilişkili olduğu açıklıkla ifade edilmelidir. Okullarda, iş yerlerinde ve toplum genelinde yapılan eğitim programları, bireylerin bu konulara dair daha bilinçli olmasını sağlar.
Medyanın rolü burada kritik bir öneme sahiptir. Televizyon, sosyal medya ve diğer platformlar aracılığıyla doğru bilgiler paylaşmak, empatiyi artırabilir ve damgalamayı azaltabilir. Özellikle kişisel hikayelerin paylaşılması, başkalarının benzer durumlarla başa çıkmasına yardımcı olabilir.
Yardım Arayışını Normalleştirmek
Bir diğer önemli adım, yardım arayışını normalleştirmektir. Fiziksel bir rahatsızlık durumunda nasıl doktora gitmek doğal karşılanıyorsa, mental sağlık sorunları için psikolog veya psikiyatriste başvurmak da aynı şekilde algılanmalıdır. Bu konuda, toplum liderleri, ünlüler ve kanaat önderlerinin desteği önemli olabilir. Onların mental sağlık konusundaki açık konuşmaları, geniş kitlelerin bu durumu kabul etmesini kolaylaştırabilir.
Ayrıca, erişilebilir ve uygun fiyatlı mental sağlık hizmetleri sağlanmalıdır. Ekonomik engeller veya coğrafi kısıtlamalar, birçok insanın bu hizmetlerden yararlanmasını zorlaştırmaktadır. Devletlerin ve özel sektörün bu konuda iş birliği yapması, toplum sağlığı açısından önemli bir yatırım olacaktır.
Sonuç: Empati ve Destek Kültürü
Mental sağlık tabularını yıkmak, sadece bireysel değil, toplumsal bir sorumluluktur. Bu süreç, eğitime, farkındalık artırmaya ve destek kültürünü teşvik etmeye dayanır. Her bireyin, kendi ihtiyaçları doğrultusunda yardım aramaya hakkı vardır ve bu süreçte yalnız olmadığını hissetmesi gerekir.
Tabuların ortadan kalktığı, empati ve destekle dolu bir toplum, bireylerin daha güçlü, sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmesini mümkün kılacaktır. Unutulmamalıdır ki mental sağlık, herkesin hakkıdır ve bu hakkı savunmak hepimizin görevidir.
0 notes
Text
Bölüm 175: Henüz ayrılık olmadı ama, özlem çoktan belirdi
Leğendeki su çoktan simsiyah olmuştu, kağıdın köşelerindeki hâlâ beyaz olan yerler ise belli yerlerden dışarı çıkmıştı. Qi Yan, bu mektup da su leğeninde tamamen yok olana dek sessizlik içinde seyretti.
O mektupta Nangong Jingnu'ya verdiği talimatlar vardı. Maskeli kişinin yıllar süren sessizlikten sonra birdenbire kendini göstermesi Qi Yan'da huzursuzluk uyandırmıştı, hatta hiçbir şey bilmeyen Nangong Jingnu'nun tehlikeye gireceğinden endişe etmişti.
Qi Yan yumruklarını iyice sıktırdı. Başı keskin bir acıyla zonkluyordu.
Her ne kadar bu yarım günlük süre aslında kısa olsa da, onda zihinsel enerji bırakmamıştı. Nangong Jingnu'ya bu mektubu yazmak için her kelimenin üzerine kafa yormuş ve ruhunu yormuştu.
Mektupta, Nangong Jingnu'ya o burada değilken günlerini nasıl geçirmesi gerektiğini incelik ve titizlikle belirtmişti. Qi Yan gereken yolculuk süresini hesaplamıştı: oraya gidip geri dönmek üç ayını alacaktı.
Qi Yan dilini cıklattı, ardından yumruğunu alnına yasladı. Dalga dalga gelen baş dönmesi ve rahatsızlık hissine karşı koymak için dişlerini iyice sıktırdı, henüz dinlenemezdi.
Bu mektubu yazmaya, dürtüsel bir şekilde karar vermemişti. En sonunda su leğenine atmak da derin bir analizin sonucuydu. Qi Yan ayağının ucuyla yerdeki bakır leğene dokundu, mürekkepli suda dalgaların oluşmasına neden oldu.
Yarın başkentten ayrılmak, on yıldan fazladır ayak basmadığı memleketine dönmek zorundaydı...
O gece, Qi Yan Weiyang Sarayı'nın yatak odasına geldi.
Qi Yan uyumayalı neredeyse iki gece ve gündüz olmuştu. Jing Beyi daha yeni ölmüşken ikisinin bir arada uyuması iyi bir şey olmasa da, Nangong Jingnu Qi Yan'ın ertesi sabah gitmek zorunda olduğunu düşününce onun kalbi de sert kalamadı. Qi Yan'ı bizzat içeri getirdi ve Qiuju'ya feneri yakmamasını bildirdi. Efendi ve hizmetçisi adeta sözsüz bir anlaşmaya varmıştı, Qiuju orada bulunan saray hizmetçilerini yollayıp kapıların önünde kendisi bekledi.
Şu anda çalkantılı bir dönemdelerdi. Doğal olarak, Weiyang Sarayı'nda da problemden kaçınmaları iyi olurdu.
Nangong Jingnu Qi Yan'ın elinden tutarak iç odaya getirdikten sonra sitem etti, "Neden yine kendi başına dışarı çıktın? Gökyüzü çoktan karardı, bir şey varsa haber vermesi için bir kişisel hizmetkarı yollasana. Benim senin yanına gelmem de aynı şekilde."
Qi Yan'ın dudaklarının kenarları kıvrıldı, ardından yumuşak bir tavırla, "Bu kulun yarın Luo'nun kuzeyine yola çıkması gerekiyor. Bu kulun gitmeden önce Ekselanslarına demesi gereken bazı şeyler var," dedi.
Nangong Jingnu Qi Yan'ı süzdü. Gözlerinin altındaki koyu renk lekeleri ve beti benzi atmış halini gördüğünde, Qi Yan'ı doğruca kenara çekti, "Neden bu kadar kötü haldesin? Yine mi kötü hissediyorsun? Belki de yarın başka birini göndermeliyiz. Yedi numaranın yaşı yetiyor, neden biraz deneyim kazanması için onu dışarıya yollamayalım?"
Qi Yan sessiz bir iç çekti. Üzerindeki bitkinlik daha da belirgin bir hal aldı, "Bir imparatorluk fermanı nasıl bir gecede değiştirilebilir ki? Ekselanslarının içi rahat olsun, bu kul kendi sağlığını tanıyor."
Nangong Jingnu Qi Yan'ın karşısına oturdu. Güzel gözleri kalp acısıyla dolup taşıyordu, öyle ki içlerinden damlamak üzereydi. Qi Yan'ın zayıf yanaklarını ellerinin arasına aldı, ardından başparmakları onun göz torbalarının üzerinden geçerken yumuşak bir sesle, "Uzun süredir uyumuyor musun?" diye sordu.
Qi Yan elini Nangong Jingnu'nun elinin üzerine bastırdı, ardından yanağını onun avucuna sürttü, "Mm."
Nangong Jingnu Qi Yan'ı kendi kollarının arasına çekme dürtüsünü zorla bastırdı. Oldukça uzun bir süre boyunca konuşmadan Qi Yan'a baktı.
Qi Yan, bu kadın imparator olma yolunda kendisinden daha fazla zorlukla boğuşuyor gibi görünüyordu. Qi Yan onun yanında durmaya karar verdiğinden beri tek bir gün bile tembellik etmemişti. Kendisini sessizce desteklemek için elinden gelen her şeyi yapmıştı.
Nangong Jingnu bunu kendi gözleriyle görmüş, kalbinde minnet duymuştu.
Qi Yan için bir şeyler yapmayı tüm kalbiyle diliyordu. Fakat gözlerinin önündeki bu kişinin, ilk karşılaştıkları zamandan beri ne bir arzusu ne de bir talebi olmuştu.
Jing Beyi'nin ölümü Nangong Jingnu'yu hem üzmüş hem de utandırmıştı, fakat yollamadan önce Qi Yan'ın lafını bitirmesini beklemeliydi...
Nangong Jingnu: "Uzanıp öyle konuşalım mı?" Pazarlık eder gibi bir ton kullanmıştı.
Qi Yan başını iki yana salladı, "Bu kul söyledikten sonra geri dönecek."
Nangong Jingnu: "Qiuju'nun feneri yakmasına izin vermedim. Masum kişi masumluğunu bilir, neden hâlâ bu kadar detaycı davranıyorsun?"
Qi Yan bir anlık düşündükten sonra kalbindeki özlem duygusuna ayak uydurdu. Bunu daha fazla geri çevirmedi.
Nangong Jingnu'nun yüzünde güller açıyordu. Doğal bir tavırla Qi Yan'ın önünde yere diz çöktü, "Bacağını kaldır."
Qi Yan: "Kesinlikle olmaz, bu kul kendi başına yapabilir..."
Nangong Jingnu başını kaldırdı, "Benim de senin için bir şeyler yapmama izin veremez misin?"
Qi Yan'ın rengi kalmamış yüzünde hafif bir pembelik belirdi. Dudaklarını sımsıkı kapatarak bacağını kaldırdı, ardından Nangong Jingnu Qi Yan'ın ayakkabılarını ve çoraplarını çıkarttı. Qi Yan yatağa uzandığında, Nangong Jingnu ayağa kalkıp katlanır paravanın arkasından çıktı. Bakır leğendeki sıcak su Qi Yan gelmeden hemen önce hazırlanmıştı, yani sıcaklığı tam ayarındaydı.
Nangong Jingnu bir havluyu yıkadı, ardından katlayıp dikdörtgen haline getirdikten sonra Qi Yan'a uzattı, "Bunu gözlerinin üzerine koy, daha iyi hissedeceksin."
Qi Yan denildiği gibi yaptı, "Teşekkürler."
Nangong Jingnu mumları üfleyip söndürdü, sonra Qi Yan'ın yanına uzandı. Yoklayarak Qi Yan'ın elini buldu ve tuttu, "Anlat öyleyse."
Qi Yan "Mm," diyerek karşılık verdi, aklındakileri düzene koyduğunda ağır ağır konuşmaya başladı, "Bu kul kafa yordu. Üçüncü Ekselans'ın sağlık durumu hesaba katılınca Luo'nun kuzeyine olan bu yolculuk, gidiş ve dönüş yaklaşık üç ay sürebilir."
Bunu duyunca, Nangong Jingnu'nun kalbi ayrılmaya gönülsüz bir hisle doldu.
Nangong Jingnu önceden üç yıllık ayrılığı atlatmıştı. Fakat şimdi, yastığının yanındaki kişinin hâlâ burada olmasına rağmen özlem duygusu çoktan belirmişti.
Nangong Jingnu'nun konuşmadığını gören Qi Yan, elini bir miktar sıktırdı, "Ekselansları?"
Nangong Jingnu: "Yanında iki imparatorluk hekimi de götür... Qiuju'yu da al. Senin yemek tercihlerini çok iyi biliyor, yolculuk sırasında seninle o ilgilensin."
Qi Yan ses çıkarmadan gülmeye başladı, sonrasında şöyle karşılık verdi, "Sadece bir imparatorluk hekimi yeterli ve bu kul zaten birini seçti. Öyleyse bu kul Qiuju jiejie'yi götürmeyecek. O Weiyang Sarayı'nın baş hizmetçisi, saraydaki büyük-küçük her mesele onun idaresi altında. Ve eğer o da götürülürse, bu kulun içi daha bile az rahat eder."
Nangong Jingnu daha bir şeyler demek istiyordu, fakat Qi Yan'ın ses tonundaki bitkinliği duyunca tekrar söze girmedi.
Qi Yan: "Bu kul bir isim listesi yazdı. İçinde, öncesinde özel köşkü ziyaret eden bütün başarılı adayların isimleri var. Kökenleri, kişilikleri, edebi tarzları ve önerilen pozisyonların hepsini içeriyor. Saray sınavının sıralamaları için dikkate alınabilir, fakat bu kul bazılarıyla daha önce yalnızca bir kere görüştüğü için mutlak doğru yargılara varamamış olabilir. Öyleleri listede işaretlenmiş halde. Zamanı gelince Ekselansları genel duruma bakıp kendi tasarısını oluşturabilir, listeye sıkı sıkıya bağlı kalınmasına gerek yok."
Nangong Jingnu: "Mm, anladım."
Qi Yan: "Ayrıca... Ekselansları Jing Beyi hakkında. Bu kul, siz Ekselanslarının tahminlerinde yanılmadığını düşünüyor. Jing Beyi'ne ilişkin olarak, belki de göze görünenden fazlası vardır."
Kısa bir anlık Qi Yan'ın zihni bomboş kaldı. Çok uzun zamandır gözüne uyku girmediği için, düşünceleri bulanık bir hal almıştı. Cümlelerini kurmak için çok uğraşması ve Nangong Jingnu'ya tuhaf bir şeyler sezdirmeden yönerge vermesi gerekiyordu. Kafasından bir kez daha zonklayan bir acı yayıldı.
Nangong Jingnu: "Ama gerçekten anlayamıyorum. Jing Beyi daha on üç yaşındaydı ve İmparator babamın şu anki statüsü ile onun annesinin pozisyonu düşünüldüğünde, hiç kimse için bir tehdit unsuru olmaması lazımdı. Kim bu kadar art niyetli olabilir?"
Üçüncü Prens başkentte değildi ve Beşinci Prens... Nangong Jingnu küçüklüğünden beri bu gege'sı ile yakın olmuştu. En çok kuşku uyandıran kişi o olsa da, Nangong Jingnu içgüdüsel olarak ondan şüphelenmek istemiyordu.
Kalan Prensler ise ya bunu yapacak kabiliyette değildi, ya da bunun için bir gerekçeleri yoktu. Fakat Nangong Jingnu bir konudan emindi ki o da, Jing Beyi'nin ölümünün kesinlikle normal olmadığıydı.
Uzun süren bir sessizliğin daha ardından, Qi Yan kısık sesle cevapladı, "İşte bu yüzden bu kulun içi hiç rahat değil. Ekselansları bu kula... bir konuda söz verebilir mi?"
Nangong Jingnu: "Dinliyorum."
Qi Yan: "Asla birilerinin, bir paravanın arkasında meclisi kontrol eden kişinin siz Ekselansları olduğunu öğrenmesine izin vermeyin. Bu süre zarfında meclisi durdurmak, her şeyin ortaya çıkmasından yeğdir. En azından bu kulun geri dönmesini bekleyin."
Nangong Jingnu: "Peki, söz veriyorum."
Sonra Qi Yan şöyle dedi, "Bir de! Bir de... gündelik öğünler konusunda, eğer Ekselansları zehir olasılığına karşı saray hizmetçilerinin kontrol etmesine izin vermek istemiyorsa, o halde... imparatorluk bahçesinde bir grup tavşan yetiştirin. Günlük üç öğün için hep tavşanlar önden denesin."
Nangong Jingnu bunu hem kalp acıtıcı hem de gülünç bulmuştu. Kalbi sızlıyordu, çünkü Qi Yan o kadar yorulmuştu ki telaffuzu bozulmuştu, gelgelelim kendisine talimat vermeyi de unutmamıştı. Gülünç bulması ise şundandı, "Tavşanlar pirinç yer mi?"
Qi Yan: "...Her neyse. Tavuklar, ördekler, kazlar ya da köpekler; Ekselansları hangisini isterse yetiştirebilir, ama zehir kontrolü yapmadan yiyemez!"
Nangong Jingnu gülümsemesini baskıladı. Ciddiyetle, "Söz veriyorum," diye karşılık verdi.
Qi Yan: "Ayrıca..., çakışan yiyeceklere dikkat edin. Doyumsuz olmaktan kaçının." Maskeli kişinin tıp ilmindeki bilgilerinin derinliği ölçülemezdi. Sahip olduğu yetenekle hiç şüphesiz tüm yiyeceklerin zehirsiz olmasını, fakat bir araya geldiğinde ölümcül bir zehre dönüşmesini sağlayabilirdi. Qi Yan'ın anılarında, Nangong Jingnu obur biriydi. Konu lezzetli yiyecekler olunca son derece frensizdi ve zamanında, Shangyuan festivali sırasında caddenin başından sonuna kadar her şeyin tadına bakmıştı.
Nangong Jingnu'nun gözlerinin çevresi biraz nemlendi, "Anladım."
Qi Yan: "Şarap... daha az içilmeli. Şarap bedene zarar verir."
Nangong Jingnu: "Mm. Güzel bir uyku çek, söylediğin her şeyi aklımda tutacağım. Senin dediğin gibi yapacağım."
Artık yanından ses gelmiyordu. Nangong Jingnu Qi Yan'ın çoktan uyuyakaldığını düşündü, fakat tam gözleri için havluyu yenilemek istediği sırada, kulağa uykuda konuşuyor gibi gelen bir mırıltı işitti, "Bu kul endişelerinden kurtulamıyor..."
Odanın içi çok sessizdi. Nangong Jingnu bunu oldukça net bir şekilde duymuştu.
Sessizce gözlerinin kenarından süzülmüş parlayan damlaları sildi, ardından havluyu nazikçe Qi Yan'ın gözlerinin üzerinden aldığında, bu kişinin çoktan uykuya daldığını ve olandan habersiz olduğunu gördü.
Nangong Jingnu dikkatlice yataktan indi. Sıcak havluyu tutarken, kalbine her türden duygu akın etti. Yeni havluyu yıkadıktan sonra yatağa döndü, sonrasında katlanmış havluyu Qi Yan'ın gözlerinin üstüne yerleştirdi. Bedenini dirsekleriyle destekleyerek, uzun bir süre dikkatle Qi Yan'ı seyretti.
En sonunda, bedenini alçaltıp Qi Yan'ın pürüzsüz alnına hafif bir buse kondurdu.
Yedi senelik evlilikleri boyunca, Qi Yan'ın en "gürültülü" olduğu an buydu. Nangong Jingnu biliyordu: Jing Beyi'nin ani ölümü onu korkutmuş olmalıydı. Eğer Qi Yan'ın seçme şansı olsa, kesinlikle böyle bir zamanda başkentten ayrılmazdı.
Nangong Jingnu battaniyeyi Qi Yan'ın üstüne çekti, ardından kendi yastığına uzandı. Yatakta kayarak Qi Yan'ın tarafına yaklaştı. Kulağının yanındaki uzun ve düzenli nefes seslerini dinlerken, gizli bir karar verdi: bu yolda başarıya ulaşmak zorundaydı; o zaman gelince, Qi Yan'a en iyi hayatı sağlayacaktı. Onun hoşuna gidecek bir hayatı.
Qi Yan bir yetkili olmak isterse, onu en yüksek yetkili yapacaktı.
Qi Yan daha sakin günler geçirmek isterse, bu Weiyang Sarayı'nı komple ona verecekti. Ve zevkine varması için dünyadaki bütün kıymetli antik kitapları bir araya toplayacaktı.
Bu düşünce üzerine, Nangong Jingnu bunu biraz komik bulmaktan kendini alamadı: aslında, iyi ki bir prens değildi. Aksi halde, kesinlikle akılsız ve rahatına düşkün bir hükümdar olurdu. Öyle olunca da, Qi Yan tehlikeli bir güzellik olmaz mıydı?
O gece Qi Yan, çok düzgün bir uyku çekti. Her ne kadar önünde onu bekleyen birçok belirsiz şey bulunsa da, ağır bir yükten kurtulmuş sayılırdı— yapması gerektiğini düşündüğü her şeyi yapmıştı.
Nangong Shunu'ya bir mektup yazmış, Xiao-Die'yi iyi korumasını tembihlemişti.
Nangong Jingnu'ya son derece dikkatli olmasını bildirmişti.
Saray sınavı adayları için olan isim listesini tamamlamıştı.
Fakat sadece kendi meselelerini unutmuştu: Gu Feng ve Qian Yuan'a bir sonraki adım için talimat vermemişti.
***
0 notes
Text
İnsanların bir araya gelmesine olanak tanıyan ve bunun online bir sistem üzerinden olmasını sağlayan, çevrimiçi her türlü ilişki kurulabilmesine yardımcı olan platformlara flört siteleri denir. Bu siteler 1990’lı yıllardan beri varlığını sürdüren ve her geçen gün kullanıcı sayısını arttıran sitelerdir. Çeşitli amaçlı ilişkilerin zaman kaybetmeden kurulabilmesini ve dijital ortamın varlığı sayesinde insanların kendilerini açıkça ifade edebilmesini sağlarlar. Ayrıca partner siteleri hem bölgesel hem de daha geniş çaplı alanda flört arayanlar için doğru adrestir. Nitekim Anadolu Yakası partner olarak yapılan aramalarda, bu bölgede yer alan potansiyel partnerlere ulaşmak mümkündür. Herkesin kendi profilinde yer alan arayış bilgileri, kişilerin istekleri doğrultusunda kullanıcılarla eşleşmelerini sağlar.
Anadolu Yakası partner siteleri, aranılan ilişkinin kurulabilmesi için doğru tercihtir. Bu sistemde yer alan kullanıcılar, gündelik eğlence ya da daha farklı amaçlı ilişkiler için üyelik oluşturur. Bundan dolayı her kullanıcı amacına göre başka bir kullanıcı ya da kullanıcılarla eşleşebilir. Farklı filtreleme yöntemleri bulunur. Bu filtreler sayesinde aradığınız özellik ve kriterlere göre bir flört adayı anında bulunabilir. Anadolu Yakası flört arayışında olanlar için sadece bölge adını yazmaları yeterlidir. Karşınıza çıkacak olan adaylarla iletişim kurulması ise oldukça kolaydır. Sesli, görüntülü ya da mesaj yolu ile iletişim sağlanır. Ayrıca çeşitli emojiler kullanarak sempatikliğinizi arttırabilirsiniz. Bu sitelerde üye olan kişiler, yine aradığını gerçek ortamlarında bulamamış, farklı ilişki türü isteyen, kendisini açıklamaktan çekinen kişiler olmakta. Bundan dolayı aslında herkesin amacı ortak olarak partner sitelerine üyelik oluşturmaktalar. Bu sistem üzerinden yapılan görüşmeler sonucunda buluşmak ve ilişkiyi gerçek hayata taşımak söz konusudur. Karşılıklı güven ve anlaşmaya dayalı bir şekilde yapılan sohbetler sonucunda birliktelik yaşanması yüksek ihtimaldir.
Yoğun hayatın temposu sırasında flört edinmenin zor olması, insanların karşı tarafa kendilerini kolaylıkla açıklayamıyor olması, toplumsal anlamda dışlanma korkusu gibi durumlar, hayalini kurduğumuz ilişkinin yaşanmamasına neden olur. Partner sitesi sayesinde tüm bu düşüncelerden uzak, anında ve kolaylıkla çeşitli partner adayları bulunabilir. Sistemde üye olan kişilerin de istekleri açıkça beyan edildiğinden, ilişki açısından herhangi bir sorun yaşanmaz. Nitekim burada yer alan kişilerin ne tür bir ilişki amaçladıkları profillerinde zaten yazmaktadır. Bundan dolayı flört sitesi kullanıcıları, tüm stresi ve zorluğu geride bırakarak hızlı bir şekilde iletişim kurabilir, kendisine uygun partner adayını bulabilirler.
Anadolu Yakası flört sitesi kullanıcıları için çeşitli avantajlar sunar. Hem kolay yoldan partner edinebilir hem de eğlenceli sohbetler ederek gününün stresini üzerinizden atabilirsiniz. Partner sitelerine olan bakış açısı her geçen gün iyi anlamda değiştiğinden, üye sayısı da artmakta. Hal böyle olunca potansiyel flört seçenekleri de artmış olmakta. Gerçek hayatta bulmanın zor olduğu kriterlerinize uygun partner adayını, burada bulabilir, hatta farklı kişilerle de iletişim kurabilirsiniz. Kültürlerin tanışmasına da olanak tanıyan Anadolu Yakası flört siteleri ile güvenli bir şekilde ilişki kurmanın önü açılmaktadır. Ancak her alanda olduğu gibi online platformlarda da kötü niyetli kişiler olabilmektedir. Burada güvenliği sağlamak açısından her kullanıcı anonim bir şekilde kayıt olmaktadır. Bu durum art niyetli kişilerin de işine gelmektedir. Anonim olarak kayıt olabilen kötü niyetli kişiler, kullanıcılarla iletişime geçerek farklı amaçlar güdebilirler. Burada herkesin zaten rahat ve kendisini açıkça ifade edebildiği bir ortam söz konusudur. Ancak buna rağmen niyetini açıkça ifade etmeyen, yasal bilgi almaya çalışan kişiler de olabilmektedir. Nitekim böyle insanlar hayatımızın her alanında da karşımıza çıkabilirler. Bu kişilerden korunmak için kişisel veri paylaşımından uzak durulmalı ve engellenmelidirler.
0 notes
Text
Dev site hacklendi: 31 milyon kullanıcının şifresi çalındı!
Son zamanlardaki siber saldırılar malesef önüne geçilemez bir hal almaya başladı. Son kurban ise milyonlarca kullanıcı için dijital tarihin koruyucusu olarak bilinen Internet Archive oldu. Site, 31 milyon kullanıcının kişisel verilerini içeren bir veri ihlaline maruz kaldı. Aynı gün içinde yoğun bir DDoS saldırısı ile karşı karşılaştı. İşte detaylar… Internet Archive siber saldırının hedefi oldu!…
View On WordPress
0 notes
Text
“Derinkurgu (Deepfake) Teknolojisi İle Üretilen Ses ve Görüntülerin Kullanılmasından Doğan Sorumluluk” Kitap İncelemesi
“Derinkurgu (Deepfake) Teknolojisi İle Üretilen Ses ve Görüntülerin Kullanılmasından Doğan Sorumluluk” Kitap İncelemesi
İnceleyen: Av. Kanan İbrahimli
Son on yılda hayatımıza giren en önemli teknolojilerden biri hiç şüphesiz Derinkurgu (Deepfake) teknolojisidir. Bu kitabın amacı Derinkurgu (Deepfake) teknolojisinin kişilik hakları, kişisel verilerin korunması hukuku ve fikri mülkiyet alanında doğurduğu sonuçları detaylıca ele alıp bu alanda temel kaynak görevi görmektedir. Günümüzün bilişim çağında bireylerim çoklu ortam eserlerini kullanımı ve kişisel bilgilerini paylaşması yaygın bir hal almıştır. Teknolojinin gelişmesi ile kötü niyetli kişiler bu verilere erişmenin, kullanmanın ve değiştirmenin de yanında bu verileri manipüle etmek suretiyle çeşitli menfaatler elde etmeye çalışmaktadır. Bu durum hukukun kişilik hakları, kişisel veriler ve fikri haklar üzerindeki korumasını zedelemektedir. Bu teknolojilerin biri de Deepfake teknolojisidir ki, yapay zekaya dayalı bu teknoloji ile kötü niyetli kişiler tarafından sahte görüntü, ses ve videolar üretilebilmektedir. Bu kitap kapsamında ilk olarak Derinkurgu (Deepfake) teknolojisi tüm yönleriyle ele alınmaktadır. İkinci olarak ise bu teknolojinin kişilik hakları bakımından sakıncaları ve muhtemel kişilik hakları ihlali durumu ele alınmakla birlikte bağlantılı bir kavram olan kişisel veriler bakımından da doğurduğu sakıncalar irdelenmektedir. Üçüncü olarak ise imaj haklarını kapsayacak şekilde geniş anlamda fikri mülkiyet hukuku bağlamında Derinkurgu (Deepfake) teknolojisinin ve Deepfake ürünlerinin eser niteliğine yer verilmekle birlikte fikri mülkiyet hukukunda muhtemel hak ihlallerine de değinilmiştir. Son olarak ise ilgili hak ihlalleri durumunda kullanılabilecek hukuk yolları (saldırıya yönelik davalar, tazminat davaları ve ceza davaları) ele alınmak suretiyle çalışma sonlandırılmıştır. Bu kitap kapsamında Derinkurgu (Deepfake) teknolojisi Türk hukuku bağlamında ele alınmakla kalmayıp ilgili hususlar Amerikan hukukuyla karşılaştırmalı olarak irdelenmiştir.
İÇİNDEKİLER
Giriş Birinci Bölüm Deepfake Teknolojisi ve Temel Kavramlar I. Genel Olarak II. Veri III. Algoritma IV. Yapay Zeka A. Makine Öğrenimi B. Derin Öğrenme V. Deepfake Teknolojisi A. Deepfake Teknolojisi Kavramı B. GAN C. Deepfake Oluşturma Süreci D. Deepfake Kullanım Alanları E. Deepfake Teknolojisinden Yararlanan Pornografi Uygulaması: Deepnude F. Deepfake ile İlgili Düzenlemeler G. Deepfake Tespit Uygulamaları İkinci Bölüm Deepfake Teknolojisi ve Kişilik Hakları I. Kişilik A. Gerçek Kişiler B. Tüzel Kişiler C. Üçüncü Kategori: Yapay Zekaya İlişkin Kişilik Tartışmaları II. Kişilik Hakları A. Kişinin Hayat, Sağlık ve Vücut Bütünlüğü Üzerindeki Kişilik Hakları B. Kişinin Şeref, Onur ve Haysiyeti Üzerindeki Kişilik Hakları C. Kişinin Hayat Alanı Üzerindeki Kişilik Hakları D. Kişinin Görüntüsü ve Sesi Üzerindeki Kişilik Hakları III. Kişilik Haklarının Ölümden Sonra Korunması A. Hatırayı Koruma Doktrini B. Postmortal Koruma Doktrini IV. Mahremiyet / Özel Hayata Saygı Hakkı V. Bir Kavram Olarak Veri ve Kişisel Veriler VI. Özel Nitelikli Kişisel Veri ve Kapsamı VII. Kişisel Verinin Unsurları A. Kişi Unsuru B. Bilgi Unsuru C. İlişkilendirilebilirlik Unsuru D. Belirlenebilirlik Unsuru VIII. Kişisel Verilerin Korunması Hukuku Bakımından Temel İlkeler A. Hukuka ve Dürüstlük Kurallarına Uygun Olma B. Doğru ve Gerektiğinde Güncel Olma C. Belirli, Açık ve Meşru Amaçlar İçin İşlenme D. İşleme Amacıyla Bağlantılı, Sınırlı ve Ölçülü Olma E. Mevzuat veya Amaca Uygun Süre Muhafaza Edilmesi F. Veri Sahibine Zarar Verecek Her Türlü Davranıştan Kaçınma Yükümlülüğü IX. Kişisel Verilerin İşlenmesi X. Kişisel Verilerin Sözleşmeye Konu Olması XI. Ölümden Sonra Kişisel Verilerin Korunması Hukuku Bakımından Deepfake Ürünleri Üçüncü Bölüm Deepfake Teknolojisi ve FSEK I. Genel Olarak II. FSEK Kapsamında Eser Kavramı A. Şekli Şart: FSEK Kapsamında Öngörülen Eser Türlerinden Biri Olma B. Subjektif Şart: Sahibinin Hususiyetini Taşıma C. Objektif Şart: Sadece Fikir Olmanın Ötesinde Şekillenmiş Olma III. FSEK Kapsamında Korunan Fotoğraflar A. Genel Olarak B. Koruma Konusu C. Koruma Koşulları ve Rıza IV. Eser Sahipliği ve Eser Sahipliğinden Doğan Haklar A. Manevi Haklar B. Mali Haklar C. Deepfake Ürününün Ortaya Çıkması Sürecinin FSEK Kapsamındaki Haklar Bakımından Değerlendirilmesi D. Eser Üzerindeki Hakların Devri V. Yapay Zeka ve Fikri Mülkiyet Hukuku A. Yapay Zekanın Eser Niteliği B. Yapay Zekanın Eser Sahipliği VI. Deepfake Ürünlerin Fikri Mülkiyet Hukukunda Doğurduğu Sorunlar A. Genel Olarak B. Deepfake Ürünlerinin Eser Niteliği C. Deepfake Ürünlerinin İşleme Eser Olma Niteliği D. Sinema Eserlerinde Deepfake Kullanımından Doğan Hukuki İhtilaflar VII. İmaj Hakları ve Kişilik Ürünleştirilmesi A. Genel Olarak İmaj Hakları B. Kişilik Ürünleştirmesi C. Ölümden Sonra İmaj Hakkı Dördüncü bölüm Deepfake Teknolojisi Kaynaklı Hukuka Aykırılıkların Konu Olduğu Davalar I. Genel Olarak II. Saldırıya Yönelik Davalar A. Önleme Davası B. Durdurma Davası C. Tespit Davası III. Tazminat Davaları A. Maddi Tazminat Davası B. Manevi Tazminat Davası C. Kazancın İadesi Davası D. Deepfake Teknolojisinin Yarattığı İhlallere Dayalı Tazminat Davalarında Hakların Yarışması E. Deepfake Teknolojisinin Konu Olduğu veya Deepfake Teknolojisinin Konu Olabileceği Uyuşmazlıklara Benzer Davalar IV. Ceza Davaları A. Genel Olarak B. Kişisel Verilerin Hukuka Aykırı İşlenmesi Kapsamında Ceza Davaları C. Fikri Hakların İhlali Kapsamında Ceza Davaları Sonuç Diğer kitap incelemelerimizi bağlantıdan görebilirsiniz.
İnceleyen: Av. Kanan İbrahimli
Kaynakça
Kitaba https://hukukmarket.com/bilisim-hukuku/kitap/46228-9786254329319-derinkurgu-deepfake-teknolojisi-ile-uretilen-ses-ve-goruntulerin-kullanilmasindan-dogan-sorumluluk.html linkinden ulaşabilirsiniz. Read the full article
0 notes