#kendime haksızlık
Explore tagged Tumblr posts
kalpbebu · 1 year ago
Text
Bana göre seni sevmek o kara saçlarında hayat bulmak gibi . Sanki kendimi uçurumun kıyısında mış gibi hissediyorum.beni sevsen o uçurmdan uzaklaşacak mış gibi ama seni bir başkasıyla görünce sanki o uçurumdan defalarca düşüyormuş gibi🤍. Seni o kadar çok seviyorum . Sen bilmiyorsun . Ama olsun .gerçekten sorun yok . Sadece parçalandım kırıldım o kadar ama geçer merak etme .şunu farkettim sen başkasını severken benim seni hala sevmem haksızlık en çoksa bana . Özür dilerim 3.5 yıldır ben yoruldum . Sana sevdiğimi söyleyemeyen hemde seni öyle acı çekerken görmekten . Ben pes ediyorum
12 notes · View notes
gizm-altntas8 · 1 year ago
Text
Herkesi mutlu etmek zorundayım zannettim. Benim de mutlu olmam gerektiğini unutmuşum...
33 notes · View notes
tilk · 1 year ago
Text
bugün sarsılmış yuvamızda herkesin psikolojisi bi tık iyiydi. tartışmadan oturduk. ben gitme kararı almışken böyle anlar yaşamamalıyız. acı çekmemek için çok uğraştım.
2 notes · View notes
applee--pie · 2 years ago
Text
1 note · View note
lhumeyra0 · 7 days ago
Text
Beni affet anne
Çok yoruldum artık. Kaç zamandır hiç iyi değildim. Hiçbir şeyi başaramadım. Ne okuyup iyi yerlere gelebildim, ne çalışıp sizi bu cehennemden kurtarabildim. Ben kendimi bile kurtaramadım anne. Hep ağladım hep bir şeyler için çabaladım. Birini sevdim ona da kavuşamadım. Hep sevdim, hiç sevilmedim ben anne. Kimse sevmedi beni. Gelen hep yara açtı da gitti. Sevilmeyecek kadar çirkin miydim ben anne ? Çok mu kötü biriydim ? Niye sevilmedim ben ? Babam da hiç sevmedi. İyi bir evlat değil miydim ben ? Benim bu öfkem, bu hırsım, bu huysuzluğum sevilmediğim içindi. Ben hep seni üzdüm. Hep senden çıkardım bu öfkemi. Ama en çok da kendime haksızlık ettim. Birileri beni sevsin, yanımda olsunlar, mutlu olsunlar diye çabalarken kendimi unuttum ben. Herkese koştum da bi kendime yetişemedim, bi kendime yetemedim. Mutlu olamadım. Mutlu olmayı bile beceremedim. Çok kırgın gideceğim bu dünyadan. Herkese kırgın, her şeye öfkeli. Herkes diyecek arkamdan, daha çok gençti ne derdi vardı diye. Bilmiyorlar ki anne. Şu dört duvarın içinde nelere göğüs gerdiğimi, nelere ağladığımı, nelere yanıp kül olduğumu. Hayallerim, umutlarım vardı. Çok bişey istemedim ki anne. Şu dünya bana o kadar kötü davrandı ki sanki çok şey istemişim gibi. Her defasında olmayacağını yüzüme vurdu. Neyim var neyim yoksa elimden aldı. Çok acı çekiyorum, çok canım yanıyor artık anne. Biliyorum sen de çare olamazsın artık bana. Küçük kız çocuğu değilim ki öpüp geçsin. Büyüdüm anne. Yaralarım öpüp geçmeyecek kadar çok artık. Merhem olmuyor hiçbir şey. Uyuyunca da geçmiyor artık. Uzun zamandır bekliyorum Rabbimin merhamet etmesini. Karanlıktan aydınlığa çıkmayı bekliyorum. Çıkamıyorum anne. Kaldım kör kuyularda. Mezarıma gelip sor dindi mi acıların kızım diye. Dinecek acılarım anne. O da mutlu olsun. Beni hep ağlattı, canımı yaktı. Tutamadığı sözler gelsin aklına. Bana yaşattıkları gelsin. Yüzüm gözünün önünden hiç gitmesin. Bana sarılmadığı her gün için toprağıma sarılsın. Almadığı her çiçek için mezarıma çiçek getirsin. Beni ağlattığı her gün her an yapışsın yakasına. Keşkelerin içinde boğulsun. Herkese kırgınım ama en çok ona kırgınım bunu bilsin. Hiçbir şeye değmediğini anlasın. Beni bu kadar üzmenin, kırmanın ona ne gibi bir faydası olduğunu düşünsün. Bir kuru topraktan başka bir şey gelmesin eline. Biliyorum anne cehennem bile nasip olmayacak bana. Ama bu dünya da cehennemden farklı değildi benim için. Hep dinlenmek, uyuyup bir daha uyanmamak istiyordum. Geçecek acılarım anne. Geçmeli, geçmek zorunda. Kaldıramıyorum artık omuzlarımdaki yükleri. Çok ağır geliyor. Ölü bir ruh taşır gibiyim her gün. Ölüp ölüp diriliyorum. İstemiyorum yaşamayı anne. Hakkını helal et bana..
87 notes · View notes
efillavin · 13 days ago
Text
Çok hoş bir söz okudum ve şöyleydi :
"İnsanlarla aranıza sınır koymak onlara küsmek değil , onlara karşı sizi incitemeyecekleri mesafede durmak demektir. "
~Robin Sharma~
NOT:" Kimse kendimizi üzebilecek kadar değerli olmamalı , bu kendimize haksızlık olur ve hiç affı yoktur . "
~ Affetmeyen biri ~
20 notes · View notes
bilmece · 17 days ago
Text
Acil yatay düzleme ve battaniye altına geçemezsem birilerinin ağzına sıçıcam (haksızlık). Sinir kaynıyor içimde ve sanırım çoğunluğu kendime, onu düşününce de ağlayasım geliyor. Hayır insan kendinden kaçamıyor da. Bu gece de buna dertleneyim 🚬
20 notes · View notes
selcandy · 22 days ago
Text
Bu arada senelerdir görüşmediğim gencecik kuzenime bipolar teşhisi konmuş ve hastaneye yatırılmış. Benim kendime haksızlık gibi gördüğüm, senelerdir konuşmamamıza yol açan hareketleri de mi bundan ileri geliyordu acaba diye tekrarlayıp duran vicdanım, susar mısın lütfen :(
34 notes · View notes
musfika-hanim · 22 days ago
Text
gönüllü vakıf çalışanı.. insanlar mantık arıyor, bunca saatinizi veriyorsunuz yani nasıl gönüllü? mantık yok bu işte, mantık ararsanız bulamazsınız. hepimiz farkındayız ki bu mantık işi değil.
çok uzun süredir insanları kendimle ilgili konularda ikna çabası içine düşmüyorum ve düşmeyi kendime haksızlık ve ayıp görüyorum. buna mı inanmak istiyorsun? inan kardeşim. böyle mi olduğunu düşünüyorsun? düşün. ne istiyorsan nasıl düşünüp suizan kurgular içindeysen öyle ol vallaha senin sorunun. banane.
26 notes · View notes
femmelunee · 1 year ago
Text
Gelmeyecek birini beklemek sadakat midir?
Yoksa kendimize yaptığımız bir haksızlık mı?
92 notes · View notes
mehmet147 · 5 months ago
Text
Tumblr media
Geriye döndüğümüze fark ediyoruz ki kendimize çok haksızlık etmişiz.
İnsan en çok kendine borçlu...
Tumblr media
22 notes · View notes
mistikadiin · 8 months ago
Text
Kendimi sakinleştirmem ve de vurdum duymaz olmam gereken kısımlarda acaba yanlış mı yapıyorum diye sorguluyorum çünkü kendime haksızlık yapıyormuşum gibi hissediyorum sanki bana yazık oluyormuş gibi sanki bu kadar üstüme gelindikten sonra vermem gereken bir tepkinin elbette olması lazımmış gibi.
22 notes · View notes
wolfblackwhiskey · 9 months ago
Text
Kendime haksızlık ettiğimin bazen farkındayım. Ama genelde hiç gibi hissediyorum. Önemsiz hisseden parçam çok yoğun. Beceriksiz ve değersizlik de çabası.. Susturamadığım milyonlarca ses var zihnimde. Hepsiyle savaş veya kaç. Yine de susturamazsın
50 notes · View notes
beyazmantoluu · 15 days ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
yaşamın ucunda hissettiğim hayatımı çemberin içine dahil etmeye çalışmaktan vazgeçtim. kendime yeni bir çember çizdim. sürekli neden böyleyim, neden dahil olamıyorum, neden geç kalıyorum cümlelerimin yerini "kabullenme" aldıktan sonra dönüşüm başladı. bu neden sorularını sormasaydım başlamazdı tabii. yirmiyedi yaşındayım artık. hep eksik ve olmayan kısma odaklanmak yerine "ben kendime neler yaptım? bu süreçte olabilecek en iyisini kendime verdim mi?" sorularını sormaya başladım. geçenlerde burada bahsettiğim videoda adam bir soru soruyordu. "çok daha farklı koşullarda büyüseydin yirmilerine ne tavsiyede bulunurdun?" kendisi cevap olarak "tavsiyede bulunursam o çocuğa haksızlık olur, çocuk hayata öyle bi dört elle sarılmış ki" dedi. şu an yazarken bile gözlerim doluyor. kendi kabuğundan çıkmak için o kadar çabalamış ki, ona geç kaldın diye kızarak haksızlık ediyorum. o zamanki ben, şu anki beni hayal edebilir miydi bilmiyorum. ingilizcem var, almanca öğrenmeye başladım, ehliyet aldım, psikoloji lisansı okuyorum üstelik yüzde yüz ingilizce olarak, ortalamam hiçte fena değil, hayal ettiğim gibi ankara'da yaşıyorum, tüm endişelerime, çekingenliğime rağmen her şeye atlıyorum, başvuruyorum. iki farklı yerde sosyal medya için afiş tasarlıyorum, insanları hayatıma dahil edebiliyorum, istediğim gibi bir arkadaş çevrem, sağlıklı bir romantik ilişkim var. kendimi tanıdım ve artık ben böyleyim ve bu yüzden böyle davranıyorum, diyebiliyorum. mesela sert bir şekilde istemediğin şeye karşı çıkabilmek. bu benim doğamda yok ama ben de sınırımı net bir şekilde çizebiliyorum ve benim de çizme yöntemim bu, diyebiliyorum artık. (belki çoğu insan için normal şeyler bunlar) çok değil üç yıl önce beyza'nın elinde ne vardı? hiçbir şey. şimdi geriye dönüp neden böyle yapmadın diyemiyorum. kaç defa düşmüş olsa da, hiç umutsuzluğa kapılmamış. yine devam etmiş yine devam etmiş. teşekkür ederim Allah'ım ve teşekkür ederim kendim.
kendime hediye ettiğim sinema ise tam olarak gitmem gereken bir animasyonmuş. "bir salyangozun anıları". salyangozunun adının sylvia olduğunu ve bunun da sylvia plath'den geldiğini görmek bile o anda beni dört beş yıl öncesine götürüp gözlerimin dolmasına sebep oldu. -filmde geçen ve bana söyledindiğini hissettiğim cümleleri en sona ekleyeceğim.
sonra bir kafeye gidip kahvemle birlikte yazımı yazdım. açıkçası biraz baştan savma oldu çünkü yazmayı düşündüğüm andan beri sürekli yazıyı aklımdan geçirdiğim ve sırtımı sıvazladığım için hangi birini yazacağımı bilemeyip oradan buradan aklımda kalanları yazdım. olsun hepsi burada 💖
eve döndüğümde müstakbel görümcemin gönderdiği çiçek ve çikolata kutusuyla karşılaştım. çok da tatlı bir not yazmış 🥺 sevgilimin beni belki de en çok korkuttuğu görümcem resmen beni benimsemiş s. bile şaşırdı yazısına :d çok mutlu oldum, umarım aramız hep böyle güzel olur 💖
ertesi gün kızlar vision board yapmak istedi. bingöllüler derneğinde halay çekilerek vision board yapılır mı, yaptık :d ve hiç beklemediğim bir anda doğum günümü kutladılar 🥺 ben de diyorum bu kısırı neden bu kadar süslüyorlar :d çok tatlı, çok keyif aldığım bir gündü. vision boardım da oldukça karmaşık oldu ama çok sevdim. benim hiç evliliktir, ailedir hayallerim yoktu, bu çocuk bana ne yaptıysa bir sürü bununla ilgili fotoğraf koymuşum :d umarım bir gün hepsini gerçekleştirebilirim.
"hayat, geriye doğru anlaşılır ama ileriye doğru yaşanır. bir salyangoz her zaman ileriye doğru gider."
çok daha güzel kısımları vardı ama o an sadece izlemeye odaklandığım için not alamadım :ı
14 notes · View notes
gonderilemeyenmektuplar1 · 2 months ago
Text
Emre,
Bilmiyorum bu satırları okur musun ya da okumak için bir çaba sarf eder misin. Ama içimde büyüyen kelimeleri susturamadım. Sana söylemek istediklerim var ve eğer konuşamıyorsak, en azından yazmalıyım. Çünkü içimde bir yerlerde hâlâ cevaplanmamış sorular var, hâlâ kapanmamış bir kapı gibi aralık duran hisler.
Bugün yine seni rüyamda gördüm. Bana "Sana çok haksızlık ettim," dedin. Bunu söylerken yüzün ciddiydi. Belki de bir özür vardı o cümlenin ardında, belki de sadece ben öyle hissettim. Ama söyleyeyim mi? Bu kadarını duymak bile beni sarsmaya yetti. Uyandığımda her şey ağır geldi. Tıpkı seninle ilgili hissettiğim her şey gibi…
Uyandığımda her şey ağırlaştı. Sanki üzerime kara bir bulut çökmüş gibi. Ne rüyanın etkisinden kurtulabildim ne de içimdeki bu kasvetten. Üzerimde taş gibi bir ağırlık var, gün boyu ondan kurtulmaya çalıştım ama olmadı. Düşünüyorum, bu gördüğüm sadece bilinçaltımın bir oyunu mu, yoksa gerçekten bana göndermeye çalıştığın bir enerji mi? Belki de seni hâlâ düşünüyor olmamın bir yansımasıdır. Bilmiyorum.
Ama bildiğim bir şey var: İçimde hâlâ çözülmemiş bir düğüm gibi duran, adı tam konulmamış hisler var. O kadar çok sustuk ki Emre, o kadar çok erteledik ki konuşmayı, sonunda her şey bu yarım kalmışlık hissine dönüştü. Hiçbir şey tam değil, hiçbir şey tamamlanmış gibi hissettirmiyor.
Sana haksızlık eden kimdi Emre? Gerçekten sen miydin? Yoksa kendi kendime yüklediğim anlamlar mı bu kadar canımı yaktı? Seni olduğun gibi kabul etmeye çalışırken hep bir köşede bekleyen hayal kırıklıklarımı mı görmezden geldim? Şimdi düşünüyorum da, belki de biz birbirimize karşı hiç adil olamadık. Ama ben adil olmaya o kadar çabaladım ki, sonunda kendime haksızlık ettim.
Hiç düşündün mü? Gecelerce neden uyuyamadığımı, aklımda hep aynı cümlelerin dönüp durduğunu? Hiç merak ettin mi bu kadar yükü neden tek başıma taşımak zorunda kaldığımı? Sen susarken, ben kendi içimde yüzlerce senaryo kurdum. Her seferinde bir açıklama, bir işaret, bir anlam aradım. Ama sen hep sustun.
Belki de sorun bendeydi. Seni hep anlarım sandım. Söylemediğin şeyleri bile hissettiğime inandım. Ama ya hissetmediysen? Ya ben senin gözlerine bakıp bir dünya kurarken, sen başka bir yerde, başka bir hayatın hayalini kuruyorsan? İşte bunu düşündükçe kendime daha da kızıyorum.
Şimdi buradayım, yazıyorum. Çünkü başka ne yapabilirim ki? Sana karşı kırgın mıyım? Bilmiyorum. Öfkeliyim belki, ama daha çok yorgunum. İçimdeki bu bitmeyen soru işaretleriyle yaşamak beni tüketti. Kendime kızıyorum, sana kızıyorum, bize kızıyorum. Çünkü biz dediğimiz şey, hiçbir zaman tam olmadı. Hep bir taraf eksik, hep bir taraf yarım kaldı.
Bugün rüyamdan kalktığımda bir şey fark ettim, Emre. Bu sadece bir rüya değildi. Bu benim içimde hâlâ kapanmamış bir defterin sayfalarını karıştırmamdı. Ama artık yoruldum. Senden bir cevap beklemekten, senin suskunluğunu anlamlandırmaya çalışmaktan yoruldum. Belki de en büyük haksızlık bana yapıldı ve bunu sen de ben de fark etmedik.
Bu bir sitem mektubu değil. Bu içimdeki ağırlığı bir kenara bırakma çabası. Ama yine de bilmeni isterim: Ben senden vazgeçtim sanıyordum. Meğer içimde hâlâ sana ait sorular varmış. Ve bu soruların cevabını sen vermedikçe, kapanmayacaklar.
10 notes · View notes
toprakh · 5 months ago
Text
Tumblr media
Ben hep yalnızdım galiba... Taa küçücük çocukken başladı bu yalnızlık. Mahallede bir iki arkadaşım vardı sadece. Onlarla da onların zoruyla çıkıp oynardım. Tek başıma oyunlar oynamayı daha çok severdim. Okula başlayınca da samimi bir iki arkadaşım oldu,diğerleriyle çok muhatap olmazdım. Sabah erken giderdik okula ve evde ilk babam uyanırdı. Sabah namazı vaktinde uyuduğuna hiç şahit olmadım. Mekanı cennet olsun. Beni babam uyandırırdı. Sessiz sessiz kalkardım, kimse uyanmasın diye parmak uçlarıma basa basa hazırlanıp kahvaltı yapmadan harçlığımı alır çıkardım evden. Kimseye yük olmayı da pek sevmiyorum,bu ailem olsa dahi. Anneme, bana kahvaltı hazırla demeyi hiç düşünmedim bile. Çok erken gidiyorduk çünkü okula. Niye uyansın kadın. Okulda kek meyve suyu idare ederdim. Öğlen gelince yemeğimi yiyip yine çekilirdim köşeme. Hele kışları sobanın yanında belli bir yerim vardı benim,kimse oturmazdı oraya. Ya ödev yapardım ya da oyun oynardım kendi halimde.
Lisede il merkezinde evli olan abimin evinde kaldım. Zaten çok konuşkan bir tip değilim, bir de başkasının evinde kalıyor olmak iyice sıkıntıya sokuyordu beni. Mahallede zaten arkadaş ortamı yok. Okulda da sürekli şiir gecesi düzenleyen bir grubumuz vardı onların dışında kimseyle pek muhatap olmazdım. Zaten herkes kendi aleminde. Kimisi zengin çocuğu, kimisi okulu dersi pek takmayan tipler. Kafama göre olmayan kişilerle zaten mümkün değil merhabadan öteye geçemem.
Bir şekilde lise bitti. Üniversiteyi de Hatay' da okudum. İlk defa başka bir şehirde ailemden hiç kimse olmadan tek başıma yaşamaya başladım. Başlarda çok zorlandım, arkadaşların her biri ayrı şehir ve ayrı kültüre sahip. Hatay zaten başlı başına medeniyetler beşiği. Bir çok kültürün yaşam şeklini bir arada yaşadığım yıllar oldu üniversite. Eskiye nazaran biraz daha kalabalıktı hayatım. Ama taa çocukluktan bu yana kendime dahi itiraf edemediğim bir çok şey vardı kafamın içinde. Ve bunu kabullenmek için de demekki bazı şeyleri yaşayıp kendime gelmem gerekiyormuş. Belli yaşları geçmek,belli sıkıntılara katlanmak, belli acıları yaşamak gerekiyormuş.Kendime geldim mi peki? Tam olarak geldiğimi düşünmüyorum. Ama benim içimde başka bir yaşam arzulayan bir ben var, bunu biliyorum. Peki ne benim istediğim,arzuladığım,kafamın içinde sakladığım şey? Daha modern bir yaşam mı? Hayır. Daha zengin bir hayat mı? Kesinlikle hayır. Daha deli dolu, hiçbir şeyi takmayan bir insan olmak mı? Hayır. Galiba en önemli isteğim benim inancıma ve değerlerime hiç olmazsa saygı duyan, değer verdiğim şeyleri rahat bir şekilde paylaşabileceğim birilerinin var olduğu bir ortam.İnsan hep iyi yönlerini paylaşmak ister, ama ben kötü yönlerimi,eksiklerimi,yanlışlarımı kısaca her şeyi paylaşabileceğim bir ortam aradım. Çoğu insan iyi yönlerinizden, güzel huylarınızdan ziyade kötü yönlerinizi akılda tutup, zamanı gelince çok kötü bir şekilde kullanıyorlar. Şu ana kadar böyle bir ortamı yakalayabilmiş değilim malesef. Çoğu zaman yalnız kalıp kendi kendine muhakeme yapmak dahi bir çok insanla muhatap olmaktan daha iyi geliyor bana. Bu zamana kadar yaşadıklarıma "vardır bunda da bir hayır" demekten başka çarem yok galiba. En büyük pişmanlığım, hak etmeyen insanlara karşı fazla tolerans göstermiş olmam,fazla sabır göstermiş olmam. Olmuyorsa oldurmaya çalışmış olmam. En önemlisi de kendime haksızlık etmiş olmam.
#H.
13 notes · View notes