#kapı yayınları
Explore tagged Tumblr posts
Text
Güzel bir kitap okudum. Beşir Ayvazoğlu Hoca'dan Tanrıdağı'ndan Hira Dağı'na. Yayınevi: Kapı Yayınları. Beşir Hoca hemşehrim. Yani Zaralı. Zaralı yazarları çok tanıyorum diyemem. Beşir Hoca'nın da hemşehrim olduğunu biyografisi vesilesiyle öğrendim. Evet. Beşir Hoca, hayatına, daha ırkçı bir milliyetçilik çizgisinde başlayıp sonra özeleştirisini yapmış. İslamcı-Milliyetçi bir çizgiye dönmüş. Bu eserde Osmanlı'nın son döneminden Türkiye'ye uzanan bir çizgide milliyetçiliğin tarihi anlatıyor. Elbette bu milliyetçilik 'Türk milliyetçiliği.' Nasıl doğdu? Kaç fraksiyon var? Bu fraksiyonlar arasındaki görüş ayrılıkları neler? Nasıl ortaya çıktılar? Hangi aydınlar önplana çıktı? Ne gibi yayınlar oldu? Aralarında ne gibi gerilimler yaşandı, vs. Milliyetçiler pek milliyetçilikle ilgili kitapları okumayı sevmezler ama bence her milliyetçinin okuması gereken bir kitaptır. Geri kalanlar da genel kültür olsun diye (benim gibi) okuyabilirler. Bu kitap ve bir de İletişim Yayınları'ndan çıkan Devlet-Ocak-Dergah. İkisini okumadan 'Milliyetçiliğin tarihi biliyorum' diyen yalan söyler. Bu kitabın Devlet-Ocak-Dergah'a göre tek eksiği 80 sonrası milliyetçilikteki kırılmalara pek değinmemesi. Muhsin Yazıcıoğlu merhum kitapta hiç yok. Halbuki onsuz bir milliyetçilik tarihi eksik bir tarihtir.
#kitap#beşir ayvazoğlu#kapı yayınları#okuduklarım#kitap tavsiyesi#milliyetçilik#ülkücü#ırkçı#nihal atsız#alparslan türkeş#necip fazıl
1 note
·
View note
Text
Bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak, demiş zat. Şimdi birkaç yüz kişilik uyduruk canlı yayınları görünce tebessüm ediyorum. Ha meraktan da bakıyorum bunda acaba ne var kaşıntısıyla arada tıpkı şu dört kapı temsilinde anlatılan ensesine tokadı yiyen ve merakından dönüp bakan o ikinci derviş misali.
#Andy Warhol
19 notes
·
View notes
Text
Kick Canlı Yayın İzlenme Satın Almanın Avantajları
Günümüz dijital dünyasında canlı yayınlar, yalnızca bireysel eğlence platformları değil, aynı zamanda içerik üreticileri ve markalar için büyük bir gelir ve popülerlik kaynağı haline geldi. Kick gibi yeni nesil yayın platformlarında fark edilmek ve öne çıkmak ise her zamankinden zor. İşte burada, Kick canlı yayın izlenme satın almak, sizi rakiplerin önüne geçirebilecek bir strateji olarak öne çıkıyor. Peki, izlenme satın almanın tam olarak avantajları neler?
1. İlk İzlenimde Etkileyici Olun
Kick’te yayın yaparken, izleyici sayınızın fazla olması ilk bakışta dikkat çeken önemli bir faktördür. İzleyiciler genellikle popüler kanalları tercih eder ve bu noktada yüksek izlenme oranına sahip olmanız onları çekmek için harika bir yoldur. İzlenme satın alarak canlı yayınınıza olan ilgiyi artırabilir, ilk izlenimde etkileyici bir profil sergileyebilirsiniz.
2. Organik İzlenme Artışını Destekleyin
Bir yayının popüler olması, platformun algoritmaları tarafından da desteklenir. Kick gibi platformlarda izlenme sayısının yüksek olması, yayının öne çıkmasına ve keşfedilme oranının artmasına neden olabilir. İzlenme satın aldığınızda, organik izlenme sayısının artma olasılığı da yükselir. Kick canlı yayın izlenme satın almak, aslında bir başlangıç desteği sağlar ve diğer izleyicileri de yayınıza çeker.
3. Daha Fazla Abone Kazanma Şansı
Kick üzerinde bir topluluk oluşturmak ve abone sayısını artırmak, içerik üreticileri için oldukça önemli bir hedeftir. Yayınınızın izlenme sayısının yüksek olması, izleyiciler arasında merak uyandırır ve kanalınıza yeni aboneler kazandırma potansiyelinizi artırır. İzlenme sayınızı artırarak, abone kazanma oranınızı da yükseltebilir ve daha geniş bir kitleye ulaşabilirsiniz.
4. Sosyal Kanıt Etkisi
Psikolojik olarak, insanlar popüler içerikleri takip etme eğilimindedir. Kick canlı yayın izlenme satın almak, sosyal kanıt etkisi yaratır ve izleyicilerin sizin içeriklerinize olan ilgisini artırır. Böylece, izleyiciler yalnızca içeriklerinizi izlemekle kalmaz, aynı zamanda sizinle etkileşime geçme ve yorum yapma olasılıkları da yükselir.
5. Reklam ve Sponsorluk Fırsatlarını Artırın
Markalar ve sponsorlar, genellikle yüksek izlenme oranlarına sahip kanalları tercih eder. İzlenme satın alarak, daha geniş bir izleyici kitlesine hitap ettiğinizi gösterebilir ve potansiyel işbirlikleri için kapı açabilirsiniz. İzlenme sayınızı artırarak markalar ve sponsorluk fırsatları için tercih edilen bir yayıncı olabilirsiniz.
6. Platform Algoritmalarından Avantaj Sağlayın
Kick gibi canlı yayın platformları, popüler yayınları öne çıkarma eğilimindedir. Kick izlenme satın almak, algoritmaların sizi keşfetmesini sağlar ve platform tarafından öne çıkarılma şansınızı artırır. Bu durum, daha fazla izlenme ve abone kazanmanıza yardımcı olur.
Sonuç
Kick canlı yayın izlenme satın almak, kanalınızı büyütmek için güçlü bir stratejidir. Bu adım, sadece izlenme oranınızı artırmakla kalmaz; organik izleyici çekmenize, sosyal kanıt oluşturmanıza, ve potansiyel sponsorluklarla daha fazla gelir elde etmenize yardımcı olur. Canlı yayın dünyasında hızlı bir çıkış yapmak ve öne geçmek için bu avantajları göz önünde bulundurabilirsiniz.
#KickCanlıYayın#Kickİzlenme#KickYayıncı#CanlıYayınArttır#KickTürkiye#YayıncıDesteği#KickTakip#KickCanlı#YayınİzlenmeArttırma#KickEtkileşim#kick canlı yayın izlenme satın al#kick takipçi satın al
1 note
·
View note
Text
SEKSENLİ VE DOKSANLI YILLARDA GENÇ KIZ OLMAK ...
Bütün işler saat ona kadar biterdi....
Gündüz televizyon yayını yokken arkası yarın dinleniyordu... Gündüz yayınları başlayınca arkası yarınların yerini Brezilya dizileri aldı... O zaman heyecanla izlediğimiz bu 15 ila 20 dakikalık dizilerden sadece bir tanesinin adını hatırlıyorum Rozalinda...
Boş oturmak diye bir şey asla yoktu... Dizi izlerken bile elişi yapardık...
Mevsim kış ise öğleden sonra herkes birbirine gezmeye giderdi. Öyle şimdiki günler gibi hazırlık yapılmazdı... Ya çat kapı gidilir, yada yarım saat önce çocuk gönderilerek müsait iseniz size oturmaya geleceğiz denirdi.
Misafir gidilen evde genç kız varsa gezmeler güzel olurdu. Anneler sohbet ederken kızlar mutfakta ikramlıkları hazırlardı... Hem de sohbet ederdi... Sohbet konuları, magazin, televizyon ve dünürcüler olurdu en çok....
O zaman kızların sevgilisi olmazdı. Sevdiği olurdu... Buluşma, elele tutuşmak falan olmazdı.... Uzaktan bakışma, mektuplaşma olurdu sadece. Ailesi bilmez, çok yakın arkadaşı bilirdi sadece.... Sakladığı mektupları annesi bulup ta bir araba sopa yiyen çoktu.
Bu kızların çoğu evlenemezdi sevdiği ile.
Seksenli yılların ikramlıkları kısır, kek, kurabiye ve bisküvili yaş pasta idi. Şimdilerde bunların adı anne keki, anne kurabiyesi, anne pastası oldu.
Kek tenceresi bir de davul fırınlar vardı ki, kocaman tepsisi ile yapılan kek sülaleye yeterdi...
Annelerimiz börek çörek yapardı ama kızlar pasta yapmayı severdi. Tarif isteyince bazıları vermezdi pasta tarifi, devlet sırrı gibi saklar, yada eksik tarif verirlerdi...
Doksanlara gelindiğinde ise özel televizyonlar ve gazeteler tarif vermeye başladı... Şimdiki gibi internet yok açıp bakacak.
Hafta sonu gazeteler kurabiye, pasta kitapçığı verirdi... Erkenden gidip alırdık; yoksa tükenirdi...
Doksanlarda kakaolu ıslak kek moda oldu.... Karakız pastası, kunta kinte gibi isimler verilirdi... Yaş pasta çeşitleri, değişik kurabiyeler, pasta kalıpları çıktı... Elmalı kurabiye, çiçek, kurabiye, tırtıl kurabiye.
İkramlar hazırlanır çaylar içilirdi... Anneler kızların lafa karışmasını istemezdi.... Çay faslı bitince bulaşık imece usulü çabucak yıkanıp elişiler alınır, kızlar kendi aralarında, anneler kendi aralarında konuşur, hem de elişi yaparlardı.
Ne güzel günlerdi
Sunum çılgınlığı, alışveriş manyaklığı yoktu.... Sosyal medyadan gösteriş yapmakta yoktu. Ama insanlık vardı, komşuluk, hak hukuk....Kaybettiğimiz en güzel yıllardı...💖
Alıntı.
0 notes
Photo
Taaşşuk-ı Tal’at ve Fitnat
“Çünkü aşk bir emr-i tabiidir ki, nev’-i beni Âdem’in her bir kısmında, yani erkeğinde dişisinde, ufağında büyüğünde, sabisinde baliğinde, gencinde ihtiyarında, fakirinde zengininde, âkilinde gabisinde, âliminde cahilinde, medenîsinde bedevîsinde zuhur eder. Herkesin gönlü aşkla yoğrulmuştur.
Akılsız, ilimsiz, hilimsiz, faziletsiz, sabırsız, rahmsiz, hayâsız adam bulunur; lâkin aşksız adam bulunmaz.”
“Gönül bir müftüdür ki, istemediği şey için pek kolay fetva vermez.”
#taaşşukı talat ve fitnat#şemsettin sami#Kapı Yayınları#roman#kitap#edebiyat#books photography#bookstore#books
66 notes
·
View notes
Photo
47 notes
·
View notes
Text
0 notes
Text
YETMİŞLİ SEKSENLİ YILLARDA GENÇ KIZ OLMAK ...
Bütün işler saat ona kadar biterdi....
Gündüz televizyon yayını yokken arkası yarın dinleniyordu...
Gündüz yayınları başlayınca arkası yarınların yerini Brezilya dizileri aldı...
O zaman heyecanla izlediğimiz bu 15 ila 20 dakikalık dizilerden sadece bir tanesinin adını hatırlıyorum Rozalinda...
Boş oturmak diye bir şey asla yoktu... Dizi izlerken bile elişi yapardık...
Mevsim kış ise öğleden sonra herkes birbirine gezmeye giderdi.
Öyle şimdiki günler gibi hazırlık yapılmazdı...
Ya çat kapı gidilir, yada yarım saat önce çocuk gönderilerek müsait iseniz size oturmaya geleceğiz denirdi.
Misafir gidilen evde genç kız varsa gezmeler güzel olurdu.
Anneler sohbet ederken kızlar mutfakta ikramlıkları hazırlardı...
Hem de sohbet ederdi... Sohbet konuları, magazin, televizyon ve dünürcüler olurdu en çok....
O zaman kızların sevgilisi olmazdı.
Sevdiği olurdu...
Buluşma, elele tutuşmak falan olmazdı....
Uzaktan bakışma, mektuplaşma olurdu sadece.
Ailesi bilmez, çok yakın arkadaşı bilirdi sadece....
Sakladığı mektupları annesi bulup ta bir araba sopa yiyen çoktu.
Bu kızların çoğu evlenemezdi sevdiği ile.
Yetmişli yılların ikramlıkları kısır, kek, kurabiye ve bisküvili yaş pasta idi.
Şimdilerde bunların adı anne keki, anne kurabiyesi, anne pastası oldu.
Kek tenceresi Birde davul fırınlar vardı ki, kocaman tepsisi ile yapılan kek sülaleye yeterdi...
Annelerimiz börek çörek yapardı ama kızlar pasta yapmayı severdi.
Tarif isteyince bazıları vermezdi pasta tarifi, devlet sırrı gibi saklar, yada eksik tarif verirlerdi...
Doksanlara gelindiğinde ise özel televizyonlar ve gazeteler tarif vermeye başladı...
Şimdiki gibi internet yok açıp bakacak.
Hafta sonu gazeteler kurabiye, pasta kitapçığı verirdi...
Erkenden gidip alırdık yoksa tükenirdi...
Doksanlarda kakaolu ıslak kek moda oldu....
Karakız pastası, kunta kinte gibi isimler verilirdi...
Yaş pasta çeşitleri, değişik kurabiyeler, pasta kalıpları çıktı...
Elmalı kurabiye, çiçek, kurabiye, tırtıl kurabiye.
İkramlar hazırlanır çaylar içilirdi...
Anneler kızların lafa karışmasını istemezdi....
Çay faslı bitince bulaşık imece usulü çabucak yıkanıp elişiler alınır, kızlar kendi aralarında, anneler kendi aralarında konuşur, hem de elişi yaparlardı.
Ne güzel günlerdi
Sunum çılgınlığı, alışveriş manyaklığı yoktu....
Ama insanlık vardı, komşuluk, hak hukuk....Kaybettiğimiz en güzel yıllardı...💖
Alıntı........@duyguların&dili
Güzel bir günden GÜNAYDIN herkeslerime Dostcanlar..!!🙋♀️
4 notes
·
View notes
Photo
Gün saymıyorum, gereksiz haberleri izlemiyorum, olumsuz insanlarla on dakikadan fazla konuşmuyorum ama yine de deliririm diye korkuyorum. O yüzden burada kendi kendime bulduğum bazı kültür/sanat etkinlikleri, yayınevleri, kurslar, tiyatrolar vs biriktireceğim. Eklemek isteyen olursa yorumlarda pusu kuruyorum adsfhdslk.
Öncelikle Google Arts & Culture! Ünlü müzelerin sanal turlarına ve çevrimiçi sergilerine ulaşabiliyorsunuz. Bunun için ayrı ayrı linkleyeceğim sizi.
Pinacoteca di Brera – Milano
Galleria Degli Uffizi – Floransa
Vatikan Müzesi – Roma
Prado – Madrid
Van Gogh Müzesi – Amsterdam
Louvre Müzesi – Paris
British Museum – Londra
Amsterdam Belgesel Film Festivali’den 300 filme ücretsiz erişim imkanı veriyor. Buradan gidebiliriz. İki Dil Bir Bavul ve Son Mevsim: Şavaklar olarak iki Türk belgesel de varmış. Ayrıca Filmmor festivali çevrimiçi olarak devam ediyor. Documantarist ise, koronavirüs nedeniyle “Covid Online Belgesel Günleri” adıyla bir kampanya başlatmış.
Sanatçıların bireysel gerçekleştirdikleri canlı yayınları zaten biliyoruz. Bir de orkestraların konserlerini evden izleyebiliriz.
Buradan Buradan veya şuradan izleyebiliyoruz.
Benim en en sevdiklerimden biri Askıda Öykü dijital arşivini okurlara açtı.Askıda Öykü okumak için tıklayınız. Bunun dışında TÜBİTAK dergilerini ücretsiz erişime açtı, Cambridge Üniversitesi yayınları da 31 Mayıs’a kadar 18 Binden fazla kitap, kitap bölümü ve makaleyi ücretsiz erişime açtı ve Tudem Yayınları bazı içeriklerini ücretsiz hale getirdi.
Diğer bayıldığım erişim ise Guggenheim Müzesi’nde ise 200’ü aşkın sanat kitabını dijital ortamda ücretsiz okumak artık mümkün. Şuraya girip güzelliğe bir bakın.
Kumbaracı50’den tiyatroseverler için canlı yayınlar var. Ertelenen tiyatro oyunlarının yerine hafta içi her gün saat 20.30 ile 22.00 saatleri arasında “Kapı açık kalmış” adlı canlı yayınlar gerçekleştirecek. Youtube kanalı.
Nilüfer Kent Tiyatrosu, arşivini açtı. Mükemmeliklerden bir tanesi.
En sona da Yoga Academy’nin canlı yayın uygulamasını ekliyorum. Instagram canlı yayını.
Buyrun isteyen ihtiyacını olanı buradan alsın. Elinde fazladan önerisi olan da buraya bıraksın. Psikolojileri ayakta tutalım elden ele.
80 notes
·
View notes
Text
youtube
Fosforlu Kalem'de Ömer Ferit Kam merhumun Vahdet-i Vücud isimli eserini ağırladık, Kapı Yayınları'ndan. #kitap
0 notes
Text
rutinlerin belirlediği bir yaşam sürmüş, rutinlerle ayakta kalmıştım, ama sonra bu olmuş, varoluşumu paramparça eden gerçekle acı bir şekilde karşı karşıya kalmıştım.
endişeden bayılacak kadar harap olmuştum, sisler içerisinde, kafam karışmış halde ortalıkta dolanıyordum, çamaşır yıkadım. içinde boğulacakmışım duygusuna kapıldığım, nefret ettiğim bir şeydi çamaşır; bitmek bilmeyen çamaşırları yıkamak zorunda olmak bana normal bir yaşamın en sıkıcı, en boş, en duygusuz işi gibi geliyordu. kirli sepetinin içindekiler, dolmuş taşmış kirli sepetinin yanında dağ gibi yığılmış çamaşırlar, kocaman çarşaflar ve nevresimler, örtüler, bazen de perdeler, bir yığın külot, çoraplar ve kirli havlular, o zamanlar günlük hayatımı zindana çeviren çamaşırları suçlardım. dağ gibi yığılmış çamaşırlar olmasaydı, diye düşünürdüm o zaman, çok daha mutlu olabilirdim, okumam gereken, okumayı özlediğim kitapları okurdum, ama bunun yerine bir makine dolusu daha çamaşır yıkamalıydım, yıkadıktan sonra da asılması imkânsız çarşafları kurumaları için asmalıydım, bir de yağmur ya da kış meselesi vardı, çamaşır askılığı küçük olduğundan veya üzeri zaten çoraplar, külotlar, etekler, bluzlar, fanilalarla dolu olduğundan çamaşırları kapı, sandalye üzerine asmak zorunda kalıyordum ve çamaşırlara lanet okuyordum. ancak dünya başıma geçince, kafam bozukken, pes etmişken çamaşırlar beni ayakta tuttu, çamaşırları yıkayıp asmak için harcadığım zaman, kuruduklarında onları katlamak, çocuklar gece yattıklarında dolaplara yerleştirmek, sonra da çamaşırlar yıkanıp, kurutulup katlanıp, dolaplara tertemiz yerleştirilince uyuyakalmak, o zaman çamaşırlar hayatımı kurtardı diye düşündüm.
[miras, vigdis hjörth, çev. dilek başak, siren yayınları, syf. 86]
2 notes
·
View notes
Text
Kartallar uçar mı bir harâbeden
Köprülerden benim yarim geçer mi
Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem
Taşırsın yeryüzüne ebedi tohumları
Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum
Avuçlayıp öpüyorum kumları
Bir kara delikten bakarken hayat
Meydan okuyanlar kim bu serâba
Söyle bana hindiba
Sen nasıl bu kadar ceylan koşması
Sen nasıl bu kadar yollar aşması
Sen nasıl bu kadar güneşe meftun
Sen nasıl bu kadar sahra çeşmesi
Ben rüzgâr değilim, dokunmam çiçeklere
Ben kara parmaklı insan değilim
Kirpik uçlarımdan kayar yıldızlar
Bilemezsin, hayal akşamlarında
renklerini kuşatan
Damıtılmış gözyaşıdır ömrümün
Ben boşluğa üfleyen cellat değilim
Karayele verdim ayaklarımı
Söyle bana eceli kim tutar perçeminden
Hangi ölü bilmez nereye gittiğini
Sen miydin o mehpâre, o memnu, o dilruba
Söyle bana hindiba
Sen nasıl bu kadar bulut gülmesi
Sen nasıl bu kadar bıldırcın sesi
Sen nasıl bu kadar pencere önü
Sen nasıl bu kadar gök gürlemesi
Ben kaptan değilim, anlamam gemileri
gizli bir ummanın gelgitlerinden
İniltiler vurur sahillerime
Deniz feneri değilim
Önce yürü bu vefasız ülkeden
Sonra uzan bir tenhaya, sessiz ol
Gelip geçsin üzerinden turnalar
Düşün, sesler neden bulur sesleri
Kelam kimin damarlarında kandır
Harflerini senden alan merhaba
Hangi demin âteşidir içimde
Söyle bana hindiba
Sen nasıl bu kadar gönül hanesi
Sen nasıl bu kadar yâr divanesi
Sen nasıl bu kadar çerağı ömür
Sen nasıl bu kadar inci tanesi
Ben korku değilim kapı aralarında
Pencerenin infilâkı değilim
Gölgeleri yüzlerinden tanırım
bir resim bir ressamı ağlatır bir yerlerde
Bir eşya bir hamalı
Ben hâlâ öğütülen anılarıma değil
Değirmene inanırım
Bu derin aldanış kimden kalmadır
Bu uzaklık, bu diba
Söyle bana hindiba
Sen nasıl bu kadar kelâmın hası
Sen nasıl bu kadar şiir bohçası
Sen nasıl bu kadar esrarlı bir mum
Sen nasıl bu kadar rüya bahçesi
Ben bir kervan muamması değilim
Çekinmem yolların kıvrımlarından
Ellerim ışıldar alacakaranlıkta
Saklambaçlar ortasındadır evim
Kışın kartopudur adını anmak
Döner döner yüreğimde, dağ olur
Yazın güneş yanığıdır düşlerim
Sonbahar ruhumu bekleyen oba
Söyle bana hindiba
Sen nasıl bu kadar sevda hecesi
Sen nasıl bu kadar hayal incesi
Sen nasıl bu kadar mutluluk çağı
Sen nasıl bu kadar tarih öncesi
Söyle Bana Hindiba, Nurullah Genç
sf. 9, Timaş Yayınları.
2 notes
·
View notes
Text
Alfa Yayın Grubu (Alfa, Everest, Artemis, Kapı, Büyülü Fener, Alfa Aktüel Yayınları) sahibi Abdullah Gül ile kirve olan eski milletvekili Mehmet Faruk Bayrak.
Everest ile sapıklara selam çakarken, Kapı Yayınları ile muhafazakar camiaya kitap satıyorlar. Din iman para..
2 notes
·
View notes
Text
OKUMA ÖNERİLERİ: HİNT EDEBİYATI
OKUMA ÖNERİLERİ: HİNT EDEBİYATI
En az 5000 yıllık tarihe sahip, birçok farklı din ve dile ev sahipliği yapmış geniş Hindistan toprakları zengin bir edebiyat birikimine sahiptir. Böylesine köklü bir geçmişi olan Hint edebiyatının ilk ürünlerini Hindu dininin kaynak metinleri oluşturur. Yazarlar Sanskritçe, Yeni-Hintçe, Dravid dili ve İngilizce gibi farklı dillerde yazmayı tercih edebilirler. Metinler farklı dillerde kaleme…
View On WordPress
#Alakarga Yayınları#Araştırma Dosyası#Arundhati Roy#Can Yayınları#Gora#Güller Şöleni#Hindu Söylenceleri#Hint Edebiyatı#Hint Masalları#İmge Kitabevi Yayınları#Indu Sundaresan#Joseph Jacobs#Kapı Yayınları#Küçük Şeylerin Tanrısı#Literatür Yayıncılık#Margaret E. Noble#okuma önerileri#Rabindranath Tagore#Rahibe Nivedita
0 notes
Photo
90 notes
·
View notes