#kült��r
Explore tagged Tumblr posts
Text
The Sunnydale Herald Newsletter, Friday, September 20th
FRED: I've been trying to make an enchilada out of tree bark. ANGEL: Bark enchiladas. Huh. - How's that going? FRED: There is work to be done.
~~There's No Place Like Plrtz Glrb~~
[Drabbles & Short Fiction]
Anniversary Breakfast by veronyxk84 (Buffy/Spike, PG-13)
In the Dark (With You) by MadeInGold_AfterDark (MadeInGold) (Angel/Angelus, M)
ANDREWS ANTICS by KNZ1 (The Trio, E)
The Arrangement by Emerybird (Giles/Wesley, E)
For My Toy Love by girlpire (Angel/Spike/Drusilla, E)
Stealing Kisses by sapphistically (Buffy/reader, not rated)
I wanna teach you how forever feels by mcgnagallsarmy (Buffy/Spike, PG-13)
[Chaptered Fiction]
Horrorshow, Chapter 26 by vampbrat (Angel/Spike/Wesley, E)
Don't Swerve, Chapter 10 (complete!) by thisyearsgrrl (Buffy/Faith, E)
Supporting Loki (And Thor), Chapter 12 by SomeMeaninglessName (Willow & Buffy, Marvel crossover, M)
Soul Mate Magic, Chapter 5 by Emma_M_Black (Giles/OC, M)
Spies, High Stakes, and Secrets, Chapter 2 by Rippertish (Buffy/Giles, E)
CAT-SCRATCH FEVER, Chapter 3 (complete!) by KNZ1 (Buffy/Cordelia/Oz, E)
Maps, Chapter 2 by thisyearsgrrl (Buffy/Faith, E)
The Neighbor's Point of View, Chapter 132 by the_big_bad (Buffy/Spike, PG)
Troubling Deaf Heaven, Chapters 3-4 by JuneCurry (Buffy/Spike, R)
What the Drabble? Vol. 2, Chapter 72 by VeroNyxK84 (Buffy/Spike, PG-13)
[Images, Audio & Video]
Stickers: I made an Buffy/Angel Animated Sticker Pack for WhatsApp & Telegram by BabyBlueN7 (worksafe)
Gifs: iwry2023 most sexy fic by I Will Remember You Marathon (Buffy/Angel, worksafe)
Artwork: "We're lonely dancers" by o-cm-draw-o (Buffy/Spike, worksafe)
Artwork: Hot woman wow by peixe-art (Faith, Buffy/Faith, worksafe)
Fanvid: BTVS Intro Credits [Friends Style] v.1 by Aurora Edits
Fanvid: You're On Your Own Kid [Buffy Summers] by Aurora Edits
Fanvid: Buffy The Vampire Slayer Oh Yes They Both Reached for the Gun by TheSourCreamQueenEdits (Buffy/Angel & Buffy/Spike)
Fanvid: Buffy and Spike downright iconic by m
Fanvid: Buffy Summers - Infinitesimal by Faith Victoria
Fanvid: Buffy + Angel I wanna be with you by Ashley BurchettAJLeefanlove23love
Fanvid: Buffy + Angel Wild Horses by Ashley BurchettAJLeefanlove23love
Fanvid: Buffy + Angel You lead to The Light by Ashley BurchettAJLeefanlove23love
Fanvid: Angel Buffy Spike - Roddy by juliaroxs241
Fanvid: Buffy and Angel - One More Night by juliaroxs241 (vidder also uploaded multiple other vids)
Fanvid: You're On Your Own, Kid by True Hunter (Wesley)
Vidlet: Buffy and Spike - Only Love can hurt like this - By Paloma Faith by Naki-a Littlejohn
Vidlet: Buffy and Spike - Never forget you - Zara Larsson by Naki-a Littlejohn
Vidlet: Buffy & Faith Edit — Buffy The Vampire Slayer by zoe garden
Vidlet: Cordelia chase - California girl || Angel by Billy Grayson
Video: Buffy Best Comebacks // Buffy The Vampire Slayer Funniest Moments 😆 by Holistic Witch
Video: STREET FIGHTER 6 CREATIONS : BUFFY & SPIKE by DarkNemeZis666
Video: Buffy the Vampire Slayer Revival Season 10 Episode 20: No Small Favour by Buffy the Vampire Slayer Chosen
Video: Buffy the Vampire Slayer 1x01 voiceover | Cordelia "The softer side of Sears" by A Pixie's Whisper
Parody: MadTV - Buffy the Umpire Slayer uploaded by The Golden Era
[Reviews & Recaps]
Video: Buffy the Vampire Slayer — The Series That Changed Supernatural TV Shows Forever by ThyGeekdom™
Video: Analyzing Buffy: Which Old Witch? | 1x03: Witch by The Bronze
Video: S4E05: Beer Bad by One Girl in All the World
Video: Buffy S03E01 "Anne" Spoiler Review by LGRN - Entertainment
Podcast: Introducing: Buffy-less by Vampires and Mermaids
Podcast: EPISODE 0 - Welcome to Definitely Doomed by Definitely Doomed - A Buffy Commentary Podcast
Slideshow: Buffy the Vampire Slayer Bir Nesli Şekillendiren Kült Efsane by Sinematik Dünyalar
Podcast: Buffy 2.17 - Passion by Once More: A Rewatch Podcast
[Search & Recs]
Fic search: LF a fic of the Buffyverse by KasumiKeiko
Fic rec: Restoration by circular_infinity (Buffy/Angel, M) recced by I Will Remember You Marathon
Fic recs: Wallflower and Way Beyond Chaos by Girlytek (Buffy/Spike) recced by flow
[Fandom Discussions]
why is jonathan hanging out with those dumb fucks by izzyspussy
So Angel season 3 has cordy become "part demon" by stormtide-leviathan
I watched Hush yesterday by agirlinsearchof
If you accept that Willow is a reflection of Giles, and Buffy is a reflection of Jenny by duckwnoeyes
Jordeclan and Coffy for the ask meme by romantichopelessly
Rewatch thoughts and questions [The Girl in Question - Not Fade Away] continued by multiple posters
I still miss Doyle by Top-Mention-9525
Angel vs buffy [in a fight] by Competitive_Image_51
You know what I love about this show? [That every vampire wakes up knowing karate.] by JeSuisLaCockamouse
*First Time Watcher* WHEW, just got past “HUSH” for the first time, and I’m ecstatic! by KENZOKHAOS
Does anyone care that I'm watching Buffy right now? by kominkie8
Who is the character you hate the most? by murder_drone_V_N_Usy
No Place Like Home (spoilers) by Tsole96
Buffy as a favorite character by sit_on_my_nail
least favorite episode? by Fair-Ad-9396
HOW MANY.... [Buffy-centric episodes?] by CoasterTrax
Best and Worst Xander episode? by The_Hungry_Martian
Faith’s Redemption by General_Fall_2206
The original plans for season 4… by captaingatorgirl
Video: 10 Times Supernatural Copied Buffy The Vampire Slayer by Ferdinand
Video: Buffy : things about 2nd season nobody talks about 🤨 by Crista Grym
Submit a link to be included in the newsletter!
Join the editor team :)
6 notes
·
View notes
Text
Deadpool & Wolverine 3 haftada Joker’i geçti! İşte kazandığı para
Geçtiğimiz haftalarda vizyona giren X-Men ekip filmi Deadpool & Wolverine, dünya çapında 1 milyar dolar sınırını aştı. Bu da tüm zamanların en yüksek hasılat elde eden R-rated filmi olduğu anlamına geliyor. Ayrıca Joker gibi kült yapımları da geçerek merak uyandırdı. Deadpool & Wolverine hasılatı 1 milyar doları geçti Ryan Reynolds ve Hugh Jackman’in başrollerinde yer aldığı film, dünya çapında…
View On WordPress
0 notes
Link
Yeri vardığında korkuyu ve gerilim iliklerinize kadar hissedilen yeri vardığında eğlendiren, Cadılar Bayramı'na özel hediye filmlerini bir araya getirdik. Dünya çapında giderek popülerleşmeye süregelen Cadılar Bayramıonun senesi farklıydı kostümler giyilerek ve farklı etkinlikler düzenlenerek 31 Ekim'de kutlanıyor. Cadılar Bayramı, virüsler ve keyif aydınlatılan filmler olmadan düşünülemez ne de olsa. Kült korkulardan ruhsal gerilimlere, keyifli birleştirilen komedilerden dolu yapımlara kadar 18 tane filmin filmi hep beraber bakacağız. Cadılar Bayramı Ürkütücü Filmleri Önerileri Gerim gerim geren: Annabelle Sen: 2014 Oyuncular: Ward Horton, Annabelle Wallis, Alfre Woodard Direktör: John R. Leonetti IMDb: 5.4 Bir çift, evlerinin şeytani tarikatçılar alanın işgal edilmesinden fazlaca kısa bir süre sonrasında eski bir oyuncak bebekle ilgili korkulu ve doğaüstü vakaları keşfetmeye başlarlar. “Ben ne izledim?” dedirten: Sonsuzluk Havuzu / Sonsuzluk Havuzu Sen: 2023 Oyuncular: Alexander Skarsgård, Mia Goth, Kleopatra Coleman Direktör: Brandon Cronenberg IMDb: 6.1 Tenha bir adadaki dinlenmece köyünde kalan James ve Em; Denizin, kumun ve olanakların tadını çıkararak muhteşem, harika bir dinlenmeyi geçirmeyi sağlıyor. Sadece Gabi'nin rehberliğinde dinlence köyün noktasına çıkarlar ve yaşadıkları ölüm ve üzüntüyle dolu bir kayıtlı içinde bulurlar. Hem korkutan hem eğlendiren: Cadılar Bayramı Katliamı / Trick 'r Treat Sen: 2007 Oyuncular: Anna Paquin, Brian Cox, Dylan Baker Direktör: Michael Dougherty IMDb: 6.7 Cadılar Bayramı Efsanelere karşı bir saygı duruşu durumunda olan Trick 'r' Treat'te ufak bir kasabanın sakinleri, Cadılar Bayramı'nda hayalet ve cinlerle yüzleşiyor. Dahil olmak üzere geçmiş öyküleri yazan film, çeşitli yöntemlerin unutulmaması için benzer biçimde gösteriliyor. Tüylerinizi ürpertmeye yemin etmiş: Peşimdeki Cin / It Follows Sen: 2014 Oyuncular: Maika Monroe, Keir Gilchrist, Olivia Luccardi Direktör: David Robert Mitchell IMDb: 6.8 Gerim gerim geren müzikleri ve orijinal senaryosuyla dikkati dağıtan filmlerden önde gelen Takip ediyorher şeyden öte dağıtım verici bir yapım. İzleyenlerin aklından asla silinmeyen Takip ediyor, genç bir hanımının bilinmeyen doğaüstü bir kuvvet kısmınıca takip ve ilerleyen kısımlarda bozulma vakaları mevzu, bahis ediniliyor. Rahatsız etkileyici sahneleriyle huzursuzluk veren: Konuş Benimle / Talk to Me Sen: 2022 Oyuncular: Ari McCarthy, Hamish Phillips, Kit Erhart-Bruce Direktör: Danny Philippou IMDb: 7.2 nihayet en iddialı gösteri filmlerinden önde gelen Benimle konuşbir grup arkadaşının mumyalanmış bir el kullanarak ruh çağırmayı keşifleriyle başlıyor. İçlerinden birisi, geçmişte gidip gelen doğaüstü güçleri özgür bırakana kadar bu yeni heyecanın müptelası sadece olaylardan gelecek olanlardan habersizlerdir. Alışılmışın dışında bir hikayesi olan: Ayin / Kalıtsal Sen: 2018 Oyuncular: Toni Collette, Milly Shapiro, Gabriel Byrne Direktör: Ari Aster IMDb: 7.3 Graham ailesinden en yaşlı olan Ellen vefat ettiğinde; kızı ve torunları, mirasçıları uğursuz kaderden kaçmaya emek harcayarak atalarıyla ilgili gizemli ve giderek daha da korkulu bir hâl alan sırları çözülmeye başlar. Fantastik bir gösteri filmi: Fena Ruh / Poltergeist Sen: 1982 Oyuncular: JoBeth Williams, Heather O'Rourke, Craig T. Nelson Direktör: Tobe Hooper IMDb: 7.3 Bayağı bir Kaliforniyalı aile olan Freeling'ler, hayaletlerin TV seti kendileriyle iletişim halinde kalmalarıyla tuhaf ve oranları vakalarla karşılaşırlar. sıcaklıkta dost canlısı ve keyifli olan ruhlar beklenen bir halde tehditkâr olmaya başlarlar… Ürkütücü sinemasına güzel duyu bir dokunuş: Suspiria Sen: 1977 Oyuncular: Jessica Harper, Stefania Casini, Flavio Bucci Direktör: Dario Argento IMDb: 7.3 Prestijli bir Alman bale akademisine yeni gelen bir Suzy, kendisini bir takım cinayetin ortayı bulur. Suzy'nin bu tüyler ürpertici Cinayetlerin ardında, devam eden okulun “uğursuz” bir şey için paravandaki ayrımları fazlaca uzun sürmeyecektir. Bittikten sonra bile çığlıklar attıran: Feryat / Çığlık Sen: 1996 Oyuncular: Neve Campbell, Courteney Cox, David Arquette Direktör: Wes Craven IMDb: 7.4 Woodsboro nahiyesinde fazlaca çok silahlı filmi izlemiş bir katil olduğu biliniyor. Bu kasabada kimsenin güvenliği bundan dolayı değildir psikopat katilkurbanlarını kurnazca takip edip kanlı ayırmadan asla çekinmez. Bir yayılma klasiği: Elm Sokağı Kabusu / Elm Sokağı Kabusu Sen: 1984 Oyuncular: Heather Langenkamp, Johnny Depp, Robert Englund Direktör: Wes Craven IMDb: 7.4 Birkaç genç, onların rüyalarında avlayan ve yavaş yavaş öldüren bir katil olan Freddy Krueger'ın kurbanı olur. Bu vakası araştıran Nancy ve arkadaşları ise anne babaları tarafındaca gizlenen karanlık bir sır gizemi çözmeye çalışırlar. İzlerken bile firar etmek isterseniz: Texas Katliamı / The Texas Chain Saw Massacre Sen: 1974 Oyuncular: Marilyn Burns, Edwin Neal, Allen Danziger Direktör: Tobe Hooper IMDb: 7.4 Sally, büyük babasının mezarının kaydedildiği duyunca vakası araştırmak için dostlarıyla beraber yola çıkar. Grubun, gider gitmez taraf evimizdeki katili keşifleri uzun sürmez. Grup, insan derisinden bir maske takan ve elektriklisiyle testere gruptakileri teker teker katleden bu katilden kaçıp hayatta kalmaya devam ederek hemen kayıt altına alınır. Ürperticiliği gerçek bir hikayeyi anlatmaktan gelen: Ürkütücü Seansı / The Conjuring Sen: 2013 Oyuncular: Patrick Wilson, Vera Farmiga, Ron Livingston Direktör: James Wan IMDb: 7.5 Gerçek bir hikayeden uyarlanan Sihirbazlık, paranormal vakaları araştıran Ed ve Lorraine Warren'ın karanlık bir varlık tarafıca hayatları altüst edilen bir aile çiftlik evine gitmesiyle adım atar Şeytani bir varlıkla yüzleşen Warrenlar, kendilerini korkulu vakaların içinde bulurlar. Kurgusuyla büyüyen: 28 Gün Sonra… / 28 Gün Sonra… Sen: 2002 Oyuncular: Cillian Murphy, Naomie Harris, Christopher Eccleston Direktör: Danny Boyle IMDb: 7.5 Bir grup hayvan hakları savunucusu, “Öfkelenmek” virüsü bulaşmış bir maymunu tedavi araştırma laboratuarından kurtarılmış olur. Amma ve lakın özgür kalan maymun, kafesten çıkar çıkmaz eylemlercilerden birine saldırgan ve vakalar içinden çıkılmaz bir hal alır. Bir Black Mirror bölümünün hallice: Kapan / Defol Sen: 2017 Oyuncular: Daniel Kaluuya, Allison Williams, Bradley Whitford Direktör: Ürdün Peele IMDb: 7.8 Chris ve kız arkadaşı Rose, aileleriyle tanışma aşamasına gelmişlerdir. Rose, Chris'i sonunda ailesiyle tanıştırmaya çağrı yapar. Chris ilk başta, ebeveynlerinin gereğinden fazla uzlaşmacı bir tavırla bulunup düşünülse de süre boyunca sürdürülen giderek rahatsız yaratıcı bir hâl alan gerçeklerini keşfetmesi uzun sürmez. Ütopik ve masalperest bir yapım: Noel Gecesi Kabusu / The Nightmare Before Christmas Sen: 1993 Oyuncular: Danny Elfman, Chris Sarandon, Catherine O'Hara Direktör: Henry Selick IMDb: 7.9 Bir Noel gecesinde geçen Noel öncesi kabusHalloweentown'ın sevileni balkabağı Kralı Jack Skellington'ın“gerçek olanları” insanları korkutmakla geçen senelik rutininden sıkılması mevzu, bahis yer alıyor. Yalnız kalmak cesaret edemeyeceğiniz: Cin / The Exorcist Sen: 1973 Oyuncular: Ellen Burstyn, Max von Sydow, Linda Blair Direktör: William Friedkin IMDb: 8.1 Emsalsiz en iyi iklim filmlerinden önde gelen Cincigenç bir tarz gizemli bir varlık tarafında elele kalıcılığıyla başlıyor. Anası ise kızının karısının yardımcısı olmak için iki Katolik benden yardım ister ve vakalar gelişim gösterir. Uzaylı anlayışına yeni bir standartla gelen kült klasik: Şey / The Thing Sen: 1982 Oyuncular: Kurt Russell, Wilford Brimley, Keith David Direktör: John Carpenter IMDb: 8.3 Gerim gerim geren sahnelerle dolu Şey; Antarktika'daki bir araştırma ekibinin, kurbanlarının görünümüne bürünen ve biçimsel olarak bir uzaylı tarafındaca avlanması mevzu, bahis ediniliyor. Ruhsal heyecan veren en iyi örneklerden birisi: Cinnet / The Shining Sen: 1980 Oyuncular: Jack Nicholson, Shelley Duvall, Danny Lloyd Direktör: Stanley Kubrick IMDb: 8.4 Jack Torrance, yazarların iyi gelmesi umuduyla Colorado'daki içeride Overlook Oteli'nin bakımını üstlenir. Karısı Wendy burada ve oğlu Danny ile beraber yerleşen Jack'in yazıları bir yere varmaz. Oğlu Danny'nin zaman içindeki stoku içindeki yalnız verisini ve hayaletlerle Beraberlik yaşadıklarını görmeyi, Jack'in gösterisi karanlık sırrı keşfetmesinin yolunu açar. İLGİLİ HABER Çöpe Atacağınız Poşete Yazık: izlemeden Evvel Ölmeniz İhtiyaç opsiyonu 15 Film İLGİLİ HABER Okullarda Kesinlikle İzletilmesi Ihtiyaç yöntemleri Ufuk Açıcı 14 Biyografi İLGİLİ HABER 'Geçmişi Olmayan Adam' Serisinin Efsaneleşmiş Filmi 'Jason Bourne' Benzeri Hareket Dolu 11 Film
0 notes
Link
Yeri vardığında korkuyu ve gerilim iliklerinize kadar hissedilen yeri vardığında eğlendiren, Cadılar Bayramı'na özel hediye filmlerini bir araya getirdik. Dünya çapında giderek popülerleşmeye süregelen Cadılar Bayramıonun senesi farklıydı kostümler giyilerek ve farklı etkinlikler düzenlenerek 31 Ekim'de kutlanıyor. Cadılar Bayramı, virüsler ve keyif aydınlatılan filmler olmadan düşünülemez ne de olsa. Kült korkulardan ruhsal gerilimlere, keyifli birleştirilen komedilerden dolu yapımlara kadar 18 tane filmin filmi hep beraber bakacağız. Cadılar Bayramı Ürkütücü Filmleri Önerileri Gerim gerim geren: Annabelle Sen: 2014 Oyuncular: Ward Horton, Annabelle Wallis, Alfre Woodard Direktör: John R. Leonetti IMDb: 5.4 Bir çift, evlerinin şeytani tarikatçılar alanın işgal edilmesinden fazlaca kısa bir süre sonrasında eski bir oyuncak bebekle ilgili korkulu ve doğaüstü vakaları keşfetmeye başlarlar. “Ben ne izledim?” dedirten: Sonsuzluk Havuzu / Sonsuzluk Havuzu Sen: 2023 Oyuncular: Alexander Skarsgård, Mia Goth, Kleopatra Coleman Direktör: Brandon Cronenberg IMDb: 6.1 Tenha bir adadaki dinlenmece köyünde kalan James ve Em; Denizin, kumun ve olanakların tadını çıkararak muhteşem, harika bir dinlenmeyi geçirmeyi sağlıyor. Sadece Gabi'nin rehberliğinde dinlence köyün noktasına çıkarlar ve yaşadıkları ölüm ve üzüntüyle dolu bir kayıtlı içinde bulurlar. Hem korkutan hem eğlendiren: Cadılar Bayramı Katliamı / Trick 'r Treat Sen: 2007 Oyuncular: Anna Paquin, Brian Cox, Dylan Baker Direktör: Michael Dougherty IMDb: 6.7 Cadılar Bayramı Efsanelere karşı bir saygı duruşu durumunda olan Trick 'r' Treat'te ufak bir kasabanın sakinleri, Cadılar Bayramı'nda hayalet ve cinlerle yüzleşiyor. Dahil olmak üzere geçmiş öyküleri yazan film, çeşitli yöntemlerin unutulmaması için benzer biçimde gösteriliyor. Tüylerinizi ürpertmeye yemin etmiş: Peşimdeki Cin / It Follows Sen: 2014 Oyuncular: Maika Monroe, Keir Gilchrist, Olivia Luccardi Direktör: David Robert Mitchell IMDb: 6.8 Gerim gerim geren müzikleri ve orijinal senaryosuyla dikkati dağıtan filmlerden önde gelen Takip ediyorher şeyden öte dağıtım verici bir yapım. İzleyenlerin aklından asla silinmeyen Takip ediyor, genç bir hanımının bilinmeyen doğaüstü bir kuvvet kısmınıca takip ve ilerleyen kısımlarda bozulma vakaları mevzu, bahis ediniliyor. Rahatsız etkileyici sahneleriyle huzursuzluk veren: Konuş Benimle / Talk to Me Sen: 2022 Oyuncular: Ari McCarthy, Hamish Phillips, Kit Erhart-Bruce Direktör: Danny Philippou IMDb: 7.2 nihayet en iddialı gösteri filmlerinden önde gelen Benimle konuşbir grup arkadaşının mumyalanmış bir el kullanarak ruh çağırmayı keşifleriyle başlıyor. İçlerinden birisi, geçmişte gidip gelen doğaüstü güçleri özgür bırakana kadar bu yeni heyecanın müptelası sadece olaylardan gelecek olanlardan habersizlerdir. Alışılmışın dışında bir hikayesi olan: Ayin / Kalıtsal Sen: 2018 Oyuncular: Toni Collette, Milly Shapiro, Gabriel Byrne Direktör: Ari Aster IMDb: 7.3 Graham ailesinden en yaşlı olan Ellen vefat ettiğinde; kızı ve torunları, mirasçıları uğursuz kaderden kaçmaya emek harcayarak atalarıyla ilgili gizemli ve giderek daha da korkulu bir hâl alan sırları çözülmeye başlar. Fantastik bir gösteri filmi: Fena Ruh / Poltergeist Sen: 1982 Oyuncular: JoBeth Williams, Heather O'Rourke, Craig T. Nelson Direktör: Tobe Hooper IMDb: 7.3 Bayağı bir Kaliforniyalı aile olan Freeling'ler, hayaletlerin TV seti kendileriyle iletişim halinde kalmalarıyla tuhaf ve oranları vakalarla karşılaşırlar. sıcaklıkta dost canlısı ve keyifli olan ruhlar beklenen bir halde tehditkâr olmaya başlarlar… Ürkütücü sinemasına güzel duyu bir dokunuş: Suspiria Sen: 1977 Oyuncular: Jessica Harper, Stefania Casini, Flavio Bucci Direktör: Dario Argento IMDb: 7.3 Prestijli bir Alman bale akademisine yeni gelen bir Suzy, kendisini bir takım cinayetin ortayı bulur. Suzy'nin bu tüyler ürpertici Cinayetlerin ardında, devam eden okulun “uğursuz” bir şey için paravandaki ayrımları fazlaca uzun sürmeyecektir. Bittikten sonra bile çığlıklar attıran: Feryat / Çığlık Sen: 1996 Oyuncular: Neve Campbell, Courteney Cox, David Arquette Direktör: Wes Craven IMDb: 7.4 Woodsboro nahiyesinde fazlaca çok silahlı filmi izlemiş bir katil olduğu biliniyor. Bu kasabada kimsenin güvenliği bundan dolayı değildir psikopat katilkurbanlarını kurnazca takip edip kanlı ayırmadan asla çekinmez. Bir yayılma klasiği: Elm Sokağı Kabusu / Elm Sokağı Kabusu Sen: 1984 Oyuncular: Heather Langenkamp, Johnny Depp, Robert Englund Direktör: Wes Craven IMDb: 7.4 Birkaç genç, onların rüyalarında avlayan ve yavaş yavaş öldüren bir katil olan Freddy Krueger'ın kurbanı olur. Bu vakası araştıran Nancy ve arkadaşları ise anne babaları tarafındaca gizlenen karanlık bir sır gizemi çözmeye çalışırlar. İzlerken bile firar etmek isterseniz: Texas Katliamı / The Texas Chain Saw Massacre Sen: 1974 Oyuncular: Marilyn Burns, Edwin Neal, Allen Danziger Direktör: Tobe Hooper IMDb: 7.4 Sally, büyük babasının mezarının kaydedildiği duyunca vakası araştırmak için dostlarıyla beraber yola çıkar. Grubun, gider gitmez taraf evimizdeki katili keşifleri uzun sürmez. Grup, insan derisinden bir maske takan ve elektriklisiyle testere gruptakileri teker teker katleden bu katilden kaçıp hayatta kalmaya devam ederek hemen kayıt altına alınır. Ürperticiliği gerçek bir hikayeyi anlatmaktan gelen: Ürkütücü Seansı / The Conjuring Sen: 2013 Oyuncular: Patrick Wilson, Vera Farmiga, Ron Livingston Direktör: James Wan IMDb: 7.5 Gerçek bir hikayeden uyarlanan Sihirbazlık, paranormal vakaları araştıran Ed ve Lorraine Warren'ın karanlık bir varlık tarafıca hayatları altüst edilen bir aile çiftlik evine gitmesiyle adım atar Şeytani bir varlıkla yüzleşen Warrenlar, kendilerini korkulu vakaların içinde bulurlar. Kurgusuyla büyüyen: 28 Gün Sonra… / 28 Gün Sonra… Sen: 2002 Oyuncular: Cillian Murphy, Naomie Harris, Christopher Eccleston Direktör: Danny Boyle IMDb: 7.5 Bir grup hayvan hakları savunucusu, “Öfkelenmek” virüsü bulaşmış bir maymunu tedavi araştırma laboratuarından kurtarılmış olur. Amma ve lakın özgür kalan maymun, kafesten çıkar çıkmaz eylemlercilerden birine saldırgan ve vakalar içinden çıkılmaz bir hal alır. Bir Black Mirror bölümünün hallice: Kapan / Defol Sen: 2017 Oyuncular: Daniel Kaluuya, Allison Williams, Bradley Whitford Direktör: Ürdün Peele IMDb: 7.8 Chris ve kız arkadaşı Rose, aileleriyle tanışma aşamasına gelmişlerdir. Rose, Chris'i sonunda ailesiyle tanıştırmaya çağrı yapar. Chris ilk başta, ebeveynlerinin gereğinden fazla uzlaşmacı bir tavırla bulunup düşünülse de süre boyunca sürdürülen giderek rahatsız yaratıcı bir hâl alan gerçeklerini keşfetmesi uzun sürmez. Ütopik ve masalperest bir yapım: Noel Gecesi Kabusu / The Nightmare Before Christmas Sen: 1993 Oyuncular: Danny Elfman, Chris Sarandon, Catherine O'Hara Direktör: Henry Selick IMDb: 7.9 Bir Noel gecesinde geçen Noel öncesi kabusHalloweentown'ın sevileni balkabağı Kralı Jack Skellington'ın“gerçek olanları” insanları korkutmakla geçen senelik rutininden sıkılması mevzu, bahis yer alıyor. Yalnız kalmak cesaret edemeyeceğiniz: Cin / The Exorcist Sen: 1973 Oyuncular: Ellen Burstyn, Max von Sydow, Linda Blair Direktör: William Friedkin IMDb: 8.1 Emsalsiz en iyi iklim filmlerinden önde gelen Cincigenç bir tarz gizemli bir varlık tarafında elele kalıcılığıyla başlıyor. Anası ise kızının karısının yardımcısı olmak için iki Katolik benden yardım ister ve vakalar gelişim gösterir. Uzaylı anlayışına yeni bir standartla gelen kült klasik: Şey / The Thing Sen: 1982 Oyuncular: Kurt Russell, Wilford Brimley, Keith David Direktör: John Carpenter IMDb: 8.3 Gerim gerim geren sahnelerle dolu Şey; Antarktika'daki bir araştırma ekibinin, kurbanlarının görünümüne bürünen ve biçimsel olarak bir uzaylı tarafındaca avlanması mevzu, bahis ediniliyor. Ruhsal heyecan veren en iyi örneklerden birisi: Cinnet / The Shining Sen: 1980 Oyuncular: Jack Nicholson, Shelley Duvall, Danny Lloyd Direktör: Stanley Kubrick IMDb: 8.4 Jack Torrance, yazarların iyi gelmesi umuduyla Colorado'daki içeride Overlook Oteli'nin bakımını üstlenir. Karısı Wendy burada ve oğlu Danny ile beraber yerleşen Jack'in yazıları bir yere varmaz. Oğlu Danny'nin zaman içindeki stoku içindeki yalnız verisini ve hayaletlerle Beraberlik yaşadıklarını görmeyi, Jack'in gösterisi karanlık sırrı keşfetmesinin yolunu açar. İLGİLİ HABER Çöpe Atacağınız Poşete Yazık: izlemeden Evvel Ölmeniz İhtiyaç opsiyonu 15 Film İLGİLİ HABER Okullarda Kesinlikle İzletilmesi Ihtiyaç yöntemleri Ufuk Açıcı 14 Biyografi İLGİLİ HABER 'Geçmişi Olmayan Adam' Serisinin Efsaneleşmiş Filmi 'Jason Bourne' Benzeri Hareket Dolu 11 Film
0 notes
Video
youtube
("The Pope's Exorcist" İncelemesi: Baş Döndürücü Bir Tür Karışımı gönderdi)
İstediğimizi bilmediğimiz ahbap-rahip aksiyon-komedi-korku melezi nihayet gösterime girdi.
Julius Avery’nin yeni korku filminin en gerçeküstü kısmını seçmek zor. Ana karakter, bir zamanlar Vatikan’ın baş şeytan kovucusu olan çok gerçek Rahip Gabriele Amorth’a dayanıyor olabilir (baş döndürücü bir şekilde, “The Exorcist”in yönetmeni William Friedkin, bir zamanlar hakkında bir belgesel çekmişti). o). Ya da belki Peder Amorth, Russell Crowe tarafından yıllardır en ilgi çekici performanslarından birinde espresso içen, scooter kullanan başına buyruk biri olarak tasvir edilmiştir. Papa (kült İtalyan aktör Franco Nero) tarafından, Henry (Peter DeSouza-Feighoney) adında küçük bir çocuğun tanrısız homurdanmalar yapmaya, renkleri ve şekilleri değiştirmeye ve annesine karşı uygunsuz hareketler yapmaya başladığı ıssız bir İspanyol manastırına gönderilir. (Alex Essoe, düzenli bir Mike Flanagan korku filmi).
Amorth’un işi onun için biçilmiş kaftandır, ama neyse ki, zaten tür dolu bir tabağa bir parça dost-rahip aksiyon komedisi ekleyen deneyimsiz ama oyun Peder Esquibel (Daniel Zovatto) ile eşleştirilmiştir. İki adamın, Henry’yi ele geçiren ve Ralph Ineson tarafından muhteşem bir şekilde seslendirilen atalardan kalma kötü figürle mükemmel bir kimyası var. Avery (“Samaritan”) filmi Amorth kadar kafeinli bir hızda sürüyor ve Ken Russell’a yakışır kamp dokunuşlarıyla Indiana Jones ile Dan Brown potboiler arasındaki bir olay örgüsüne meşru korkuları dahil etmeyi başarıyor.
“The Pope’s Exorcist”, bir devam filmi ve hatta tüm bir dizi için yer olduğuna dair utanmaz bir öneriyle sona eriyor. İstenmeyen bir ihtimal değil.
Papa’nın Exorcist İblislerin neden olduğu küfürler ve çıplak kadınları bir an için R olarak derecelendirdi. Süre: 1 saat 43 dakika. Sinemalarda.
HaberSeçimiNet
#The Pope's Exorcist#Russel Crowe#Hollywood#2023#Korku#İzlenir#İnceEleme#Julius Avery#Daniel Zovatto#Şeytanın Düşmanı
0 notes
Text
Douglas R. Hofstadter / Hayat o kadar karmaşık, kafam o kadar karışık ki
Amerikalı matematikçi Douglas R. Hofstadter'ın Bach'ın müziği, Gödel'in kuramları ve Escher'in resimlerinden yola çıkarak yazdığı kült eser ilk baskısından 22 yıl sonra, 2001’de Türkçe yayımlandı. ‘Gödel, Escher, Bach: Bir Ebedi Gökçe Belik'te en karmaşık problemleri eğlendirici yolla anlatmayı başaran Hofstadter'ı Indiana'daki evinden aradık. Amerika'yı 1956 model Mercury ile baştan başa geçerken yazdığı kitap ve kişiliğinin çevresindeki efsaneyi konuştuk.
Bach'ın müziğini, Godel'in matematik kuramlarını, Eister'in gizemli resimlerini referans oluşturacak kadar derinlemesine inceleyip 800 sayfalık kitap yazmak yerine yapay zekayla ilgili 50 sayfalık çok ağır bir kitap yazabilir, görüşlerinizi ortaya koyabilirdiniz. Hedefe ulaşmaktan çok sizi yolculuk heyecanlandırıyor galiba.. - Cevap vermek zor. 50 sayfalık bir kitap yazıp, işte bu kadar, demeyi düşünmek bile zor benim için. Beni yazmaya teşvik eden tek şey insanlarla iletişim kurmak. Birbirine bağlı bir dizi sezgiden yola çıktım. Çok karmaşık, karışık fikir zinciriydi. Ortada 50 sayfada anlatacak keskin bir mesaj yoktu. Bana, kitabın ne hakkında diye sorduklarında hayatımın en zor anlarını yaşıyordum. Yazmak benim için keşif serüveni oldu. GEB'i yazmasam tüm bunları bilemezdim. Müzik, resim, edebiyat, hangisi ilk gözağrınızdı? - Müzik ilkti. 16 yaşından itibaren sayısız plak alıp çok yoğun, tutku şeklinde müzik dinledim. Yüzlerce eseri biliyordum. 21 yaşında yoğun bir ilgi düzeyinde piyanoya daldım. Birkaç yıl sürdü. Büyük piyanist olamadım ama idare edecek kadar çalıyorum. Popla aranız nasıl?. - Ailemin dinlediği, radyodan duyduklarım arasından 1920 ve 30'lu yılların cazını, Fransız müziği bir anlamda benim parçam haline geldi. Tuhaftır 1955'te ABD, aniden rock'n roll'a döndü ve geçmişteki güzel herşeyi unuttu. Çok acı. Bilmediğim kültürlerin, ülkelerin müzikleriyle de ilgiliyim. Yani ilgim klasiğin ötesinde. Şu anda çalmaya, beste yapmaya devam ediyor musunuz? Ne yazık ki dinlemeye bile zamanım yok. Çok meşgulüm. Merak virüsü ruhunuza nasıl girdi; çocukluğunuzda takıntı haline gelen başka ilginç meraklarınız var mı? - Kişiliğimin doğal özelliği olarak sınırsız denebilecek kadar geniş bir meraka sahibim. Geçenlerde hatırladım. Dört yaşında anneme ‘iki adet ikiyle yaptığımızı neden iki adet üçle yapamıyoruz’ diye sormuştum. Çocukluğumda sayılar beni büyülerdi. 9-10 yaşlarında babam -1'in karesini anlatmıştı. Olmayan bir sayının varsayılması ve kökünün alınması müthiş sihirli bir şeydi.
Bilgi oburuyum galiba
GEB yayımlanalı 20 yıl oldu ama kitabınızın temel kuramı geçerliliğini koruyor. Yine de yazmadığınız için pişman olduğunuz şeyler var mı? - Ekleyebileceğim beş, altı şey olabilirdi. 20'inci yıl özel baskısı için yazdığım önsözde bundan bahsettim. 1970'lerde yapay zeka ve konuşmanın anlaşılması üzerine geliştirilen Hearsay projesinden birkaç sayfa da olsa söz etmeliydim. Geliştirdikleri dil modeli sonraki yıllarda düşüncemi çok etkiledi. Geliştirdiğim soyutlamaların hala tartışılması, kitabın yıllara karşı hayatta kalabilmesi, okunabilmesi çok güzel bir şey. Dünyanın hiç beklemediğiniz köşelerindeki okurlarınızdan 20 yıldır mesajlar alıyorsunuz. En ilginci hangisiydi? - Aklıma, Fransa'da yaşayan Amerikalı çevirmen Bob French'den 1982'de aldığım mektup geliyor. Fransız arkadaşıyla çevirmek istediğini söylüyordu. Bob ve Jackline'le beraber çok zorlu bir çeviri sürecine başladık. Ayrıntılar üzerine entelektüel tartışmalar yaptık, ortak kararlar aldık. Çevirilerini üç kez baştan sona okudum. Bob öyle etkilendi ki, çevirmenliği bırakıp ABD'ye geldi. Benim sınıfımda yapay zeka üzerine master yaptı. Kitabı yazarken okuyucu bulabileceğini, başka dile çevrilemeyeceğini düşünüyordum. Girişimler üzerine oturdum, epeyce zaman harcayıp çeviri kılavuzu yazdım. Buna karşın bazı büyük kültürlere çok yavaş ulaştı. Rusçası yeni yayımlandı, daha hiçbir Doğu Avrupa diline çevrilmedi. 15 yıl sonra Çincesi yayımlandı. Çeviriyi kontrol etmek için Çince öğrendiğiniz doğru mu? - Beş yıl Çince çalıştım, ders aldım. Hiçbir zaman öğrendim diyecek düzeye gelmedi. Türk çevirmenleriniz nefesini tutmuş bekliyor, çeviriyi kontrol için Türkçe'yi dil listenize katacak mısınız diye… Bu arada, listenizde kaç dil var? - Türk kültürü hakkında çok cahilim. 56 yaşındayım, tüm merak ettiğim dilleri öğrenmeye kalksam yaşayacak zaman kalmaz. Zaten zihnim çok fazla çelişki, kafa karıştırıcı bilgiyle dolu (gülüyor). Sadece çok merak ettiğim kültürlerin dilini öğreniyorum. Türkçe'yle de çok yakın ilişki içine girdiğimde böyle bir gereksinim doğabilir. Hayat sürprizle dolu. Dillere gelince. Fransızcam iyi, unutmasınlar diye evde çocuklarla İtalyanca konuşuyorum. Birkaç yıl Almanya'da yaşadım. Almanca dersleri verdim. Şimdi orta düzeyde. Rusça, Çince, İspanyolcam zayıf. Beş ay İsveç'te yaşamıştım. Bir zamanlar iyi konuşuyordum. Şimdi zayıfladı… Bir zamanlar sözlük koleksiyonu yapardım. Eskimoca'dan, Yeni Zellanda Maorilerinin diline kadar birçok sözlüğüm, gramer kitabım var kütüphanemde. Hindistan'daki 20 dilin sözlük ve gramer kitaplarını toplamıştım. İskoçça, Gallerce ve daha pek çok Avrupa dilinin kaynaklarına da sahibim. Tabağına yiyeceğinden çok yemek alan bir bilgi oburuyum galiba…
Dostu Türk felsefeci
Kitabınızı okuduktan sonra size teşekkür yazan bir Türk akademisyenle tanıştım. Türkiye'den ilginç mektuplar alıyor musunuz? - Türkiye'den tanıdığım tek kişi felsefeci Güven Güzeldere. Indiana Üniversitesi'ne geldi, iyi dost olduk. Şimdi Duke Üniversitesi'nde profesör. Hala görüşüyoruz. Bir Türk hanım vardı, Stanford'daydı ve çalışmalarımla ilgileniyordu. Hatırladıklarım bunlar. İnsanlar matematiği daha iyi bilse sosyal hayatımız değişirdi, en azından riskleri hesaplamayı bilir ve ona göre hareket ederlerdi, diyorsunuz. Mevcut eğitimle hayalinizin gerçekleşeceğine inanıyor musunuz? - Öğretmenlere iyi maaş ödemezsen, eğitime para yatırmazsan bu iş olmaz. Ama eğer benim gibi sayılarla büyülenmiş bir çocuksan, bir de kılavuzun varsa öğrenirsin. İngilizce'de ‘Atı suya sürüklersin ama içiremezsin’ diye bir deyiş vardır. Arkadaşlarıma, çocuklarıma sayıların ne kadar büyülü olduğunu gösteriyorum, anlatıyorum. Birçoğu, evet ama beni ilgilendirmiyor, diyor. Matematiksel düşünebilen çok fazla insan yok gibi… Eğitim sistemi daha iyi de olsa bir şey değişmeyecek sanki…
New York Times ayıp etti
Beş ayrı çeviriyi derinlemesine inceleyip Eugene Onegin'in yeni çevirisini yarattınız 'çok kuru’ denildi, Clement Marot'un şiirini incelediniz 'Baudilaire'in şiiri daha uygundu’ denildi. Fizik ya da yapay zeka konusundaki kitaplarınız da böyle eleştiriler alıyor mu? - New York Times'da okudunuz, değil mi? İlginçtir, Journal of Comperative Litarature'dan Wall Streat Journal'a düzinelerce övgü dolu yazı yayımlandı. Fakat tek olumsuz eleştiri akıllarda kaldı. Gazete sadece Rusça bildiği için yazara bu makaleyi sipariş vermiş; şiirle hiç ilgisi olmadığını gözden kaçırmış. Bu da gazetenin ayıbı. New York Times'da yayımlanan yazınızda söylenenlerden çok etkilendiğiniz anlaşılıyordu. Eleştiriler sizi hep böyle üzer mi? - Bakın şimdi, siz sadece bu eleştiriyi görmüşsünüz. Aynı şey ABD için de geçerli. NYT temel referans alınıyor. Diğer tüm yazılar görmezlikten geliniyor. Yeni bir şeyler yazmak isteyenler de NYT'deki görüşten çekinip vazgeçiyorlar. Beni üzen bu, olumsuz eleştiri değil.
Hofstadter kimdir 1945 New York doğumlu. Stanford Üniversitesi'nde matematik okudu. Aşırı soyut ve sınırlayıcı bulduğu için fiziğe yöneldi. Şu anda Indiana Üniversitesi Kavramlar ve Bilişim Araştırmaları Merkezi'nin yöneticisi, bilgisayar ve bilişim bilimleri profesörü, felsefe, psikoloji, karşılaştırmalı edebiyat, bilim tarihi ve felsefesi dalında konuk profesör. Yıllardır Scientific American'da yazıyor. Yapay zeka ve fiziğin dışında müzik ve edebiyatla da ilgilenen Hofstadter'ın bugüne kadar yayımlanan altı kitabı da ciddi tartışmalara neden oldu. AİLEM HİÇ KARIŞMADI Babam fizikçiydi. Arkadaşlarıyla hep fizik, platon, nötron ve elektronlardan konuşurlardı. Anlamazdım, ama büyülenirdim. Ev kitap doluydu. Ailem hiç yönlendirmeye çalışmadı. 8 yaşında piyano öğrenmek istedim, öğretmenimi sevmedim, bıraktım. 12 yaşımda yeniden istedim. Yeniden öğretmen tuttular. Bir yılda bıraktım, 16 yaşında yine başladım. 17 yaşımda tek başıma Avrupa'ya gitmek istedim, para verdiler ve gittim. Çocukluğumda harfler büyüleyici gelirdi. 13-14 yaşında farklı dillerin alfabelerinin bulunduğu bir kitap geçti elime. Alfabeler takıntıya dönüştü. En sevdiğim Hint alfabesinden esinlenerek bir tür sanatsal yapı oluşturdum. Kendi alfabemi geliştirdim. Gittikçe uzayan tomarlara çizimler yapardım. 20 yaşında, alfabe ve müzikten esinlenen yüzlerce soyut form çizdim. Bir arkadaşımla roman yazıyorum. Cinsel ayrımcılıkla (seksizm) ilgili. Kahramanı kızın hayatında toplumda cinsel ayrımcılığın ne kadar yaygın olduğunu, günlük konuşmalarda bile farketmeden nasıl cinsel ayrımcılık yaptığımızı yansıtacak. Geometri üzerine de bir kitap yazmayı düşünüyorum. İnternet’in yararları yönünden şüphem var. McDonald’s, Coca Cola'dan oluşan aptal Amerikan kültürünün diğer ülkeler üzerindeki etkisini artıracak araca dönüşmesinden korkuyorum. Ben biraz eski kafalıyım. Kitapları tercih ediyorum. TV'de bile yararlı bilgi, işe yaramaz şeylerin çok küçük parçası. Web ise ağzına kadar ticari çöp, pornografi, saçmalık dolu. İyiyi kötüden ayırmak zor. Geçmişte her yıl çocuklarımın sınıflarına gider, matematiğe giriş konuşması yapardım. Mathemagical Themes adlı kitabımda yer alan ve büyük rakamları anlatan bir makalenin uygulama biçimi bu. Farklı türde birkaç paket makarna ve pirinçle şeker alırdım. Her biri ne kadar büyük, içinde kaç tane olabilir, diye düşünürdük beraber. Şeker paketine vardığımızda milyarlara ulaşırdık. 9-10 yaşındaki çocuk için çok eğlenceli olabiliyor.
(Serhan Yedig / 13 Temmuz 2001 / Hürriyet)
3 notes
·
View notes
Text
From Instagram #Repost @disposableteenn
• • • • • •
g l a m r o c k
get yourself a kült you would kill 4. 👊🏻
1 note
·
View note
Text
Kris Wu “Müziğin Jackie Chan'ı” olmak istiyor.
“Doğu ve Batı'yı müziğimle birleştirmeye çalışıyorum”
Kris Wu, dünyaya Çin'deki bir superstardan daha fazlası olduğunu kanıtlamak istiyor. Çinli-Kanadalı sanatçı, kült benzeri bir tasarıma sahip olarak, zanaatını mükemmelleştirmeyi , R&B ve hip-hop alanında bir dayanak noktası olmayı hedeflemekte. Ve bu yolunda oldukça iyi: Onun en son şarkısı “Like That”, Billboard Hot 100'de #73.sıraya isabet eden ilk Çinli sanatçı oldu.
Çinli - Koreli erkek grup Exo'nun eski bir üyesi olan Wu, melodileri ezberlemek ve vokalini esnetmekte hiç yabancı değil. Ve, geçen yılın sonunda, 27 yaşındaki Kris, Travis Scott ile yaptığı işbirliği "Deserve" ile ABD iTunes Grafiğinde 1.numaraya yerleşmiş ilk Çinli sanatçı oldu. Çılgın kısımı ise ... daha yeni başlamış olması.
Aşağıda, Wu'yla kendine özgü sesi, Pharrell'le çalışmanın nasıl bir şey olduğunu ve müziğin Jackie Chan'ı olmak istediği hakkında konuştuk.
▪Bilmeyenler için, Kris Wu kimdir?
Ben bir sanatçıyım. Kent müziği yapıyorum. Üretiyorum. Yazıyorum. Aynı zamanda, Çin'den geliyorum. Doğu ve Batı'yı müziğimle birleştirmeye çalışıyorum.
▪Sesini/şarkılarını nasıl tanımlarsın?
Çok tanıdık ve rahat bir sesim var ve melodik tarzda rap yapmakta çok yaratıcıyım. Bu en çok sevdiğim ve yapmakta çok eğlendiğim şey. Bu yüzden, şarkılarımdan birçoğu bu alanda olacak, yeni çıkan “Like That” ve geçen sene Travis Scott'la birlikte söylediğim “Deserve” gibi. Aynı zamanda, bir çeşitlilik olacak. Bu yıl, daha sonra yayınlamayı planladığımız album gibi. Albümde, insanlar farklı ses türleri bekleyebilirler. Yine bu alanda olacak, ama şarkıları, melodilerde veya satırlarda olsun, [içerisine] Çince dahil ettiğim birkaç şarkım var.
▪Zaten hip-hop'un La Flame ve Trippie Redd gibi en ateşli sanatçılarıyla çalıştınız. Albümünüzden başka hangi özellikleri/işbirliği bekleyebiliriz?
Size tam olarak kim olduğunu söyleyemem. Ancak şunu söyleyebilirim: Çok ağır bir işbirliği olan bir albüm istemedim çünkü bu benim ilk resmi projem. Bu yüzden insanların ilk kim olduğumu ve benim sesimi bildiklerinden emin olmak istiyorum. Konuştuğum kişiler var elbet, Pharrell'le olduğu gibi, onunla birlikte bir şeyim var. Ve aslında bana çok ilham veren kişi o. Şarkıları Çince'ye koymamı söyleyen oydu. Gerçekten bomba olacağını söyledi.
▪Pharrell gibi biriyle nasıl bağlantı kurdunuz?
Geçtiğimiz yıl Shanghai'da, Çin'de bir etkinlik gerçekleştirdik. Büyük bir etkinlikti ve birlikte performans sergiledik. Temel olarak, o etkinlik için bir şarkı yazdı ve sonra bir işbirliği istedi. Çinli olan, Çince yazabilen ve söyleyen biri ile. Ve sonrasında ise şarkıya dahil edildim. Biz bunun üzerinde çalışırken, o “Oh, biraz ritmi kontrol etmek ister misin?” dedi, bende "Tabii ki" dedim.
▪Studio kısımı nasıldı!?
Bu deliceydi. Hala inanamıyorum. Ben çok gergindim! Odaya girmeden önce, yüzde yüz endişeliydim müziğimi beğenip beğenmemesi konusunda. Çünkü açıkçası o kadar çok harika insanlarla çalıştı ki, pek çok harika sanatçı ile, bu yüzden, en iyisini elde etmek için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordum ve umuyordum, ve o beğendi.
▪ Çin'de superstar olmak hakkında konuşabilir misin? ABD memleketinizle nasıl karşılaştırılabilir?
Kültürel olarak, çok farklı. Çin'de dışarı çıktığımda çok dikkat çekiyorum, bu yüzden evde kalmak eğilimindeyim. Bazen çok kaotik olabiliyor. Ama çok havalı çünkü açıkçası orada beni destekleyen çok fazla insan var. Ve yüzüm hep sokakların arasında ve heryerde (Ç/N : reklam afişleri vs). Bu yüzden sadece gizli kalmalıyım. Burada aslında normalim, sanırım normal bir yaşam sürüyorum. Etrafta dolanıp, araba sürebiliyorum. Ama Pasadena gibi bölgelerden yoğun olarak sakınmak zorundayım.
▪Asyalılar yüzünden mi!?
Mmmhmmm. Evet. Bu bölgelerdeyken [orta şehirde], genellikle iyiyim.
▪Çok alçakgönüllü olduğunuzu hissediyorum ve bunu gerçekten takdir ettim.
Teşekkür ederim. Evet, sadece gerçek olmak istiyorum. Çünkü birçok insan, hip-hop ve bu sektör hakkında konuştuklarında, herkes bir çeşit kendilerinin bir bomba/üstün olduğunu göstermek ister. Ben sadece gerçek olup kendim olmak istiyorum. Ben farklı bir kültürden geliyorum. Sokaklarda ya da herhangi bir farklı yerde büyümedim, bu yüzden gerçek olmak istiyorum. Ve alçakgönüllü olmanın gerçekten Çin kültürünün en büyük parçalarından biri olduğunu düşünüyorum.
Ailem, büyürken bana alçakgönüllü olmamı söylerlerdi. (Eğer olursam) her şey işe yarar.
▪ Nasıl başladın? (debut yaptın)
Koreli erkek grubu ile başladım. Ve sonra solo kariyerimi sürdürmek için ayrıldım.
▪Bir guptan solo sanatçıya geçişinin en zor kısmı hangisiydi?
Zaman diyebilirim. Ben sadece çok meşgulüm, programlar ve her şey vs, ileri geri yolculuk yapıyorum. Bir çok kez, sadece gerçekten zaman kazanmak ve müziğim için bazı şeyleri kenara itmek zorundayım. Ve her zaman olmuyor, çünkü çalışmayı bırakamam.
Açıkçası, bu kadar çok şey oluyor ve insanlar her gün beni sola ve sağa savuruyor, bu etkinliğe gitmemi veya bunu ya da bunu yapmamı istiyorlar. Bu filmi yap veya bu TV şovunu yap vs. Bu yüzden bu gerçekten bir karalama meselesi, benim müziğime zaman ayırmam için programımda fedakarlık yapmam gerek.
▪Eğlenmek için ne yaparsın?
Arabaları seviyorum. Ben super bir araba tutkunuyum.
▪Ne kadar var ? (araba)
Çok kısa bir sürede 10 arabaya sahip oldum yaklaşık~
▪Bu benim sorularımdan biriydi, ilk avansınızla ne yaptınız? Araba mı?
Hayır, o değil!! Bunu net bir şekilde hatırlıyorum. İlk büyük maaşımı aldığımda, üst düzey bir moda mağazasına gittim ve kendim için bazı şeyler aldım ve giydim. Çünkü ben modayıda seviyorum. Ve ben son zamanlarda takıldım bu kadar arabalara, ama çocukluğumdan beri arabalara karşı bir tutkum olduğunu biliyorum.
▪Burberry'de dahil bir çok markayla işbirliği yaptınız. Moda anlayışınızdan bahseder misiniz?
Yine, sadece kendim oluyorum ve sadece benim için rahat olanı giyiyorum. Ve nereye gidersem gideyim, uçtuğum zaman bakmaya çalışırım. Bu kadar. Bu şekilde rahat olduğumda, kameraların olduğu yerlere gitmeyeceğimizi biliyorumdur, bu yüzden sadece süper-gündelik şeyler giyiniyorum. Sahnede olduğumda veya kamera karşısında, ya da hayranların önünde olacağımı bildiğim zaman, etkilemek için daima iyi giyinmeye çalışıyorum. Çünkü bu insanların gördüğü ilk şey.
▪Istekli bir Kris Wu için tavsiyeniz nedir?
İşinize gerekli zamanı ve çabayı koyun. Kendi sesinizi gerçekten bulmak ve sadece platformunuzda olmak için stüdyoda çok fazla zaman harcamalısınız. Kendi yolunda otantik ol. Bir çok insan bana şunları soruyor,
“Neden Doğu ve Batı için bu köprü olmak istiyorsun? Senin için ne ifade ediyor bu? Evdeki (Çindeki) insanların ne düşündüklerini düşünüyorsun? ”
Her zaman söylerim bunu, her şeyden önce, müzik hakkında konuştuğunuzda hiç kimse gelmez insanlarin aklına. Çin'den sanatçılar diyince - gerçekten kimseyi düşünemezsiniz. Ama eğer Çinli aktörler hakkında konuşursaniz, Jackie Chan'ı düşünürsün anında. Bu yüzden ben müziğin Jackie Chan'ı olmak istiyorum. Ve ayrıca, genel olarak, evinin ona bakabileceği biri. Ve sanki bunu zaten yapıyormuşum gibi hissediyorum. Çünkü geçen yıldan beri bunu söylüyorum ben ve şimdi Asyalı sanatçıların artık müziklerini dünya çapında yayınlamaya başladıklarını görebilirsiniz. Daha önce, müziklerini sadece Çin pazarında yayınlarlardı. Ve ben bunu iki yıl önce yapmaya başladım ve şimdi daha fazla kişinin bunu yaptığını görebilirsiniz. Ve evet böyle hissediyorum, insanlara ilham vermek için bir şeyler yapıyorum ve buna devam edeceğim. Ve bence bu, birilerinin patlamadan önceki zaman meselesi. Ve umarım doğru olanı yapabilirim ve O kişi olabilirim.
▪Son soru, sizce ABD'deki en iyi rapçi kim?
Kendrick Lamar.
________
trans : rosecorpio
5 notes
·
View notes
Text
0 notes
Text
Hip Hop ve Mixtape Kültürü -1
||Flow Radyo için yazdığım Hip-Hop ve Mixtape Kültürü yazıları||
Giriş
Önce Kasetten CD’ye, CD’den zip dosyalarına doğru ilerleyen, Hip-Hop’un promosyon yöntemlerini ve yeni sanatçıların önünü açan bir Altkültür, Mixtape; Flow Radyo Hip-Hop Mektebi’nin bu haftaki bölümüne konuk. Bu Mixtape kültürünün geldiği nokta ve yaptığı büyük işlere, gelin hep beraber bakalım.
90’lara dayanan bu kültür, Jamaika’dan gelen kasetlerden, İlk Canlı performansların kayıt edilerek dağıtılmasına kadar geniş bir kullanım alanına sahipti. Fakat Mixtape’lerin üretimi ve dağıtımı para gerektiriyordu, yeni isimler kendilerini gösteriyor, saygı duyulan isimler isimlerini çok daha geniş kitlelere duyurabiliyordu. Grandmaster Flash “The Adventures of Grandmaster Flash on the Wheels of Steel” gibi bir klasik, Bambaataa ise “Planet Rock” gibi kültler yaratıyordu.
1983 yılında, Londra merkezli Plak Şirketi sahibi Morgan Khan, StreetSounds etiketi ile Electro isimli toplama albümü serisinin, ilkini yayınladı. Çeşitli DJ’lerin yeni mixlerini bulunduran bu toplama albüm, ucuz fiyatı ile kaset ve plak olarak yayınlandı. Bu basit bir albümden ziyade, tanınmamış DJ’lerin tüm ABD’ye yayılmasını sağlayan bir olaydı. Aynı şekilde albüm, İngiltere’de de yayınlanmış ve zamanın Hip-Hop piyasasında büyük sükse yapmıştı. Electro serisi sayesinde, Run DMC, BDP, Grandmaster Flash, Doug E gibi isimler seslerini duyurabildi. Ice-T, 2 Live Crew, Dr.Dre, Ice Cube gibi isimler İngiltere’de keşfedildiler.
90’lı yılların başında, Mixtape Müziği, New York sokaklarının gerçek müziği haline gelmişti, Brucie B ve Kid Capri gibi üstadlar yolu açtı. Ron G’nin efsanevi Mixtape serisi, R&B ve Hip-Hop mixleri içerirken, Biggie ve 2Pac’ın özel freestyle kesitlerine sahipti. Mixtape oyununun en büyük labelları Tapemasters Inc ve Tape Kingz’di. İkisinin de büyük DJ’ler ile bağlantıları vardı.
Mixtape işinin içinde yüzlerce DJ olmasına rağmen, mixtape dünyasının kuralları çok düzdü. En çalışkan hayatta kalıyor, Mixleri kaliteli olan ve ürününü en iyi pazarlayan DJ hayatta kalıyordu. Mağazalar, DJ’ler ve sanatçıların bu işinden finansal getiriler kazansa dahi, bu oldukça yasadışı süreçti, Dükkanlar etkili bir şekilde kaçak ve fikri mülkiyetin izinsiz kopyalanmış versiyonunu satıyorlardı. Buna rağmen talep her geçen gün artıyor, DJ’ler bu talebi karşılamaya devam ediyordu.
Hardcore Hip-Hop meraklıları, Premier’in Crooklyn Cuts serisi ile tatmin olabiliyor, yetenek ve teknik takıntılılar ise DJ Spinbad’in “Rocks the Casbah” mixtapeleri ile tekniksel sınırların nasıl zorlandığına şahit oluyorlardı. Aynı dönem DJ Doo Wop, 95 Live (The Classic Collection) isimli bir mixtape yayınladı, bu sayede insanlar favori MC’lerinin en yeni freestyle’larını dinleyebiliyorlardı.
Hip-Hop dinleyicileri, Nas, B.I.G, Jay-Z gibi isimlerden sürekli yeni işler bekliyorlardı, Queens doğumlu DJ Clue’nun ise, bu yeni işlere ulaşmak için doğru yerde, doğru tanıdıkları vardı. 94 Yılında New York sokaklarında dolaşırken, DJ Clue’nun mixtape’ini arabalardan veya mağazalardan duymamak imkansızdı. Manhattan’daki Canal Sokağı, Brooklyn’deki Fulton ve Harlem’deki 125. Sokak’ta onlarca müzik dükkanı vardı ve bir çoğu Clue’nun Mixtape serilerini satıyor, çalıyordu. Şirketler bu oyunun en büyük finansal kurbanı olmalarına rağmen, yeni isimlerin bu şekilde keşfedildiğini kabul ettiler ve bunun promosyon olarak büyük bir olay olduğunun farkındalardı.Radyo kuşağı politikası ve pahalı müzik kliplerine olan ihtiyacın azalması Sanatçıları daha özgür kılmıştı. Hatta bu kabul ediş Bad Boy gibi şirketlerin, DJ Clue, Doo Wop gibi isimlerle bir kaç mixtape yayınlamasına bile olanak sağlamıştı. Penalty Records ise DJ Premier’in Mixtape’ini yayınlıyordu.
Yeni nesil DJ’ler oyun alanını çok daha iyi kullanıyordu, teknoloji ve imkanlarla beraber Mixtape’ler her zamankinden daha büyük ve kaliteli olmaya başladı, Yasal mixtape’ler ile sanatçılar Amerika’nın birçok noktasına ulaştılar, Loud Records, Wu-Tang, Mobb Depp ve Xzibit’in içinde bulunduğu Funkmaster Flex ile rekor sözleşme imzaladı ve dört yasal Mixtape piyasaya sürdü. Tony Touch ise Power Cypha Mixtape serisi ile tarih yazdı, 50 MC versiyonu onu diğer DJ’ler karşısında farklılaştırdı ve satış başarısı sağladı, en sonunda Tommy Boy Records ile imzaladı ve The Piece Maker Mixtape’i ile yasal zeminde satış başarılarına devam etti. Roc-A-Fella Records ise DJ Clue ile imzaladığı anlaşma sonucunda Professional Mixtape serisini yasal olarak yayınladı ki bu seri hem kült hem de satış anlamında büyük işler başardı.
-1. Bölüm Sonu-
Cenk Durlu
@cenkdurlu
|| Bu yazı, Cuepoint’te DJ Semtex tarafından yazılan “Street Dreams: How Hip-Hop Mixtapes Changed The Game yazısının doğrudan çevirisidir||
#Flow Radyo#türkçe rap#rap müzik#rap music#rap#hip-hop#hiphop kültürü#hiphop müzik#2pac#eminem#eko fresh#Ice Cube#Wu Tang#Rap yazıları#Rap Müzik Yazıları#Sansar Salvo#Pit10#Kamufle#Kool Savas#The Chronic#HipHop Yazıları#Hip-Hop Yazıları#BreakDans#Break Dans#Aga B#AgaB#Ezhel#Ais Ezhel#server uraz#keişan
0 notes
Photo
#Repost @kultnesriyat ・・・ Yarın genel dağıtıma çıkıyor, bu hafta itibarıyla D&R şubeleri, Kült sitesi ve anlaşmalı butik kitapçılarda raflarda olacak #kültneşriyat #yazmakontolojikfarkındalığınenhacimlihalidir #zülalkalkandelen #vegandevrimivehayvanözgürlüğü #vegan #book #kitap #animalliberation #hayvanözgürlüğü @veganzulal @nazar_eriskin @halilduranay
#zülalkalkandelen#yazmakontolojikfarkındalığınenhacimlihalidir#animalliberation#hayvanözgürlüğü#vegandevrimivehayvanözgürlüğü#kültneşriyat#vegan#book#kitap#repost
0 notes
Text
The man from earth
Jerome bixby’nin tiyatro metni olarak yazdığı daha sonra senaryolaştırdığı ve Richard Schenkman ‘ın yönettiği 2007 yapımı film. Gidilen tüm büyük yapımcılar filmin içine dinazorlar, neandertal ordusu benzeri fantastik unsurlar yerleştirmek istemiş bu senaristin isteklerini ciddiye alan yapımcıyla çekmişler. Profesör john oldman (david lee smith) sessiz sedasız yeni evine doğru taşınmak için hazırlanırken bir grup meslektaşı veda etmeye yanına gelir. Bu veda toplantısında konu konuyu açar ve sümerlilerden girip babillilerden çıkan bir dizi konuşmaya neden olur. Mevzu John Oldman'ın 14 bin yıllık geçmişine kadar uzar.
The man from earth tek mekanda geçiyor.
Tek mekanda geçen filmlerin kendine has bir büyüsü oluyor. Akıcı bir senaryo olduğu zaman çok kaliteli zaman geçirmenizi sağlayabiliyor. The man from earth izle ‘ken bu kanıya sizler de varacaksınız. Doksan dakika tek bir odada geçmesine rağmen oldukça akıcı bir film izleyeceksiniz. Bilim kurgu seven sinema severler için bir drama yapımı olduğu gözönüne alınırsa da oldukça başarılı. Hollywood için çok düşük diyebileceğimiz bir bütçeyle sadece 200bin usd ile çekimiş. The man from earth ilk olarak 2007 yılında san diego comic-con film festivalinde gösterilmiş. Film izinsiz olarak bittorrent üzerinden dağıtılana kadar pek duyulmamış olan the man from earth internet üzerinden hızla yayılmış ve kulaktan kulağa yayılan bir fenomen olmuş. Bittorent üzerinden yayılması filmin beklenenden daha fazla ilgi görmesine, dvd satışında artışa ve bağışlara neden olmuş; bununla ilgili olarak da yapımcı eric d. wilkinson filmi izinsiz olarak bittorrent üzerinden dağıtanlara teşekkür etmiş.
Sözlüklerden Derlediğim The Man From Earth Hakkında Yazılmış Olumsuz Eleştiriler
14.000 yıldır yaşadığını iddia eden bir adamla, bir grup akademisyen arasındaki diyaloglar üzerine kurulmuş, fikri ilginc olmasina ragmen fikrin uygulamasi kanimca orta derece olan filmin, adama sorulabilecek bir cok sorunun sorulmamış olması ayrıca sonundaki uber dandik, gelisi ucyuz milyon yil oteden belli olan, "supriz" le kalitesi düşen 2007 yapımı bir film ....
Bana göre The man from earth
Bir filmin herkeste farklı duygular uyandırması normaldir. Ben tek mekanda geçen başarılı filmlere karşı çok fazla kredi verebilen bir insanım. Film izlemeyi seviyorum zaten Telefon kulübesi, 12angryman filmleri gibi the man from earth izle ‘nmesi gereken filmler arasında. Kült filmler ile arası iyi olanların özellikle beğenip bir kenara koyacağı önemli bir yapım. Türkçeye Dünyalı olarak çevirilen the man from earth’ü www.filmizleyin.net sitesinden izleyebilirsiniz.
0 notes
Text
Et Kemik Sinema.
“Sinemayı yok edenlere lanet olsun! Sinemanın sanatsal değeri ölüyor, bugünlerde orada sadece eğlence filmleri var. Sinemanın görkemli olduğu zamanları unutmayalım. Sinemanın sanatsal tarafı her zaman herkese keyif verebilir. Her filmin eğlenceli bir tarafı vardır. Size yalvarıyorum, tekrar eski filmleri izleyin. Çoklayıcı üstünlükler kazanın. Sinemamızı geri alalım, para karşılığı sömürenlerden geri alalım!...”
diye megafon aracılığı ile ‘gerçeği’ insanlara duyurma çabasında olan bir ‘adam’. Evinin her tarafında sinema fotoğrafları olan, asılları insanlar ile paylaşan bir ‘adam..
Filmin ilk dakikalarını oluşturan bu sahnelerde o kadar fazla şey gördüm ki, bu bir film beğenisi ya da eleştiri yazısı olamayacak. Çünkü daha ciddi şeyler var. Kendimi, sinema adına yaptığım şeyi, insanlara bir şeyleri anlatabilme isteğim ve kursağıma takılmasına sebep olan tüm o arz talepleri.. Paylaştığım her bir film karesinde unfollow kullananları, (mesela sinema birazcık spesifik bir alan ya, hani herkes sevmiyor falan ya da bir dahaki film sahnesini ana sayfanda heyecanla beklemeyecek kadar ilgili değilsen bu tür hesapları takip etmemen gerekiyor ya!) sinema tarihinin ilk filmi ile günümüz filmleri arasındaki üzücü farkları.. Daha neleri.. Gördüm, üzüldüm, sevindim. Biliyorum ki, az da olsa bu filmi seyretmiş ya da seyredecek olan tüm gerçek sinema severler ile kalben, görünmedik bir yerlerde buluşacağız. Bu olayın hakkını vermiş olduğumuzu filmin “konusu”nu açıkladığını idda eden (hepsinde aynı açıklama yazıyor) tüm yazı sahipleri ve adminlere göstereceğiz! Biz göstereceğiz. Kalanından onlar sorumlu.
Cut (Amir Naderi, 2011)
Film siteleri ve sinema yazılarında görebileceğiniz açıklama; sinema aşığı bir adam bir gün abisinin öldüğünü öğrenir ve üstüne kalan borcu dayak yiyerek ödemeye çalışır. Aldığı darbelerden az etkilenmek adına ise sevdiği ve saygı duyulması gerektiğini düşündüğü filmleri hatırlatır kendine.
Buna önce bir gülmem gerekiyor.
:D
Ah olay o kadar farklı ki.. Anlatılmak istenen ile anlaşıldığı düşünülen şeyin arasındaki fark öfkemin artmasına sebep oluyor. Çünkü bu haksızlık. Sinemaya, sevenine, yapanına çok büyük haksızlık. Bu haksızlığı kabul etmediğim için şimdi size olayın aslını biraz spoiler eşliğinde açıklayacağım. Açıklamak zorundayım. Bir fark varsa farkedilmeli !
S P O I L E R;
Filmde sinema aşığı bir adam var evet. Sinemayı temsil eden, doğduğu günlerdeki gibi saf ve kaliteli kalabilmesini uman ve bunun için savaşan bir adam. Yani sinemanın bizzat kendisi. Günümüzün en önemli sorunlarından biri olan fakat bir sorun olduğu fark edilemeyen arz talep meselesi ile yani (sinema dahilindeki) film dünyasını elinde tuttuğunu düşünen, kısmen de öyle olan Hollywood ile kavgaya tutuşan bir adam. Yani sinemanın bizzat kendisi. Yaralı halde yaşamını sürdürmeye çalışırken ilacının kült yönetmenlerin mezar taşlarında, bahsettiği o eski filmlerin vücudunun her tarafına yansıttığı projeksiyon yansımalarında olduğunu düşünüp bulduğu her fırsatta özünü kaybetmemek adına taşlara ve ışıklara dokunan bir adam. Yani evet, sinemanın bizzat kendisi. Piyasaya sürülen her film ile bir darbe alan, izi silinen fakat yok olmak istemeyen, “ben buradayım!” diye haykıran sinemanın. Bizzat kendisi.
Bunu, evinin çatısında yaptığı unutulmasını istemediği film gösterimi sonundaki bir diyalogda şöyle görüyoruz:
- Kavga mı ettin?
+ Hayır, düştüm.
- Bütün bu çürükler düşmekten mi?
+ Evet öyle.
- Kendini kaybettin ve darbeler aldın değil mi?
+ Hayır, sadece tökezledim.
Ağladım.
Kimisine komik kimisine salakça gelecek elbette ama La La Land gibi bir şeye ağladığımı söyleyip normal başlığı altında kendime yer bulmaktan, film izliyorum diyerek ideal yerlerde puanımı düşürmektense çoğunluğun önem vermediği, o önemsemedikleri olmasaydı La La Land’ın bugün olamayacağını akıllarına getirmedikleri ve popüleritesi olmayan gerçek kere gerçek bir şey için ağlayıp anlamsız gözükmeyi tercih ederim. Filmde günümüz sinema anlayışından vücuduna özellikle suratına her darbe alışında asıl sinemanın da söylediği gibi; “kötü film! kötü film! kötü film!”
Daha önce kendine bu kadar inanan ve haklı olan bir şey görmedim.
...
O yumrukların hesabını soracağız(m)! O filmleri seyredeceğiz(m)!
Ete kemiğe bürünmüş sinemanın bitiş sahnelerindeki biraz gururlandıran çokça iç burkan görüntüleri için “uuu finale bak..” diyecekken (alacağı son 100 yumruk için -bizlere- 100 filmlik bir liste hazırlamış, her yumrukta 1 film, yönetmeni ve çıkış tarihi ile birlikte ekrana veriliyor. İnanılmazdı.) .. neyse, onu da söylemeyeyim seyretmek isteyecekler için bir süprizlik şans olsun.
Buradayız(m)!
Teşekkürler;
Bu film ile birlikte sinema için sinema yapmış olan Amir Naderi ‘ye, Shinji Aoyama ‘ya, Abou Farman ‘a ve Yuichi Tazawa ‘ya.
0 notes
Text
New Post has been published on Edebiyat Kulübü
New Post has been published on http://edebiyatkulup.com/bu-sene-okumadiginiza-pisman-olacaginiz-2016nin-en-iyi-20-romani/
Bu Sene Okumadığınıza Pişman Olacağınız 2016'nın En İyi 20 Romanı
2016’da Türkiye’de kitapseverler ile buluşan birbirinden kıymetli romanları sizler için derledik dostlar.
Kitabınız bol olsun!
1. “Kırmızı Saçlı Bayan”, Orhan Pamuk
Özet:
Birincil aşk deneyimi bütün bir hayatı belirler mi? Yoksa kaderimizi çizen sadece tarihin ve efsanelerin gücü müdür?
Orhan Pamuk, yeni romanı Kırmızı Saçlı Bayan’da bizi otuz sene önce İstanbul yakınlarındaki bir kasabada liseli bir gencin yaşadığı sarsıcı bir aşk hikâyesiyle, büyük bir insani suçun peşinden sürüklüyor.
2. “Merhume”, Murat Uyurkulak
Özet:
Kült romanlar Tol ve Har’ın yazarı Murat Uyurkulak’tan güvenli olmayan bir eser: Merhume.
“Bir gün, pek bir an geldi ancak, kötü biri olmaya karar verdim. Taştan bir kalple kurtulurum sandım. Fakat ��ok geçti artık, bütün vakitlerin sahibi silahına benden önce davranmıştı, fantastik bir tebessümle bastı tetiğe, kurtulamadım, günaha girdiğimle kaldım. Şimdi önümarkamsağımsolumüstümbaşımyüzümgözüm pişmanlık…”
3. “Echo’nun Kemikleri” Samuel Beckett
Özet:
İnsan tekinin yüreğindeki ve zihnindeki kimi karanlık yerlere dokunuyor Samuel Beckett bu eserinde: Ölüm, yaşam, doğa, varlık, eylem, vakit, manâ… Bu eski lakin hâlâ etkisini sürdüren puslu alanlara elindeki neşterle ince kesikler atıyor Beckett; insani varoşulun gelip geçiciliğine, değersizliğine, anlamsızlığına ilişkin duygu ve görüşler de işte bu neşter kesiklerinden sızıyor. Sızmalara patlatmalar eşlik etmiyor, tersine asude bir sızıntı söz konusu. İniltiyi hatırlatan, kırılıp dağılan kelimelerse defalarca benzer âmâ noktaya, yani ölümün soğuk zaferine ulaşıyor, fakat vefat toprak aşağıda deha ruhlara rahatlık vermiyor:
Ölüler baskı ölür, öteki dünyaya davetsiz girenlerdir onlar, buldukları yere yerleşmek zorundadırlar, çamurun içine inen kuyulara ve kapaklı deliklere, ta fakat arazinin efendisi çok uzun süren bir kabul sürecinin arkasında onlarla ilgilenme işini yükleninceye kadar. O zaman ölüler arasında şüphesiz ki özgürlük hale gelirler, o zaman dertleri biter, doğal dertleri yani.
Trajik olanın da gülünç olanın da bundan böyle hükmünü yitirdiği, mevcut anlamların ve değerlerin çabuk çözülüp dağıldığı, eylemin olası olmadığı, kara yazgının egemenliğini büsbütün bildiri ettiği bir eşikte; “doğal dertlerinin” yükünden kurtulmaya çalışan insanın çaresizliğini işliyor Beckett, o her zamanki kurucu “gaddarca” tavrıyla…
4. “Yalnızlar İçin Fazla Özel Bir Hizmet”, Murat Gülsoy
Özet:
Yaşamın yazıyla, yalnızlığın ölümle iç içe geçtiği bir dünyadayız. Murat Gülsoy bu güvenli olmayan yakınlığı fantastiğe, bilimkurguya yiğitçe göz kırpan bir anlatımla birleştirerek okurun zihninde canlandırıyor. Birbirinden bağımsızmış gibi görünen bölümler, ekler, kara sayfalar deliliğin eşiğinde, yalnızlığın derinliklerinde ve ölümün karanlığında birleşiyorlar. Delirmekten ve yalnızlıktan kurtulmanın yolunu ölüme yaklaşmakta bulan karakterler, ölümle kol kola girdikçe deliliğin kaçınılmazlığını deneyimliyorlar.
Tanpınar’a, Atay’a, Atılgan’a selam veren; ama en çok Borges’le, Nerval’le konuşan, onların metinlerinin ve karakterlerinin aralarında ustalıkla gezinen roman, benzeri yalnızlıktan kurtulmak için edebiyat âleminin büyük ruhlarını içine alıyor. Parçaları birleştirmeyi seven, ipuçlarının peşinden gitmekten tutku duyan meraklı okur değin şahane bir kurgunun büyüsüne kapılmak isteyen maceracı okur da Yalnızlar İçin Fazla Özel Bir Hizmet’ten kullanmak isteyecek…
5. “Ada”, Aldous Huxley
Özet:
Huxley, ölümünden bir sene önce yayımladığı Anthony Burgess’e göre “En iyi 99 modern romandan biri”; The Times’a göreyse “Gerçekte büyük felsefi romanlardan biri” olan son romanı Ada ile, Cesur Yeni Dünya’nın karşıtını yarattı. Ademoğlu için daha iyi bir dünya, daha iyi şartlar muhtemel mü? Yanıt, Huxley’in gerçekleşmesi imkansız adası Pala’da rahat. Ada: Dünyaya sunulan panzehir.
6. “Mızraklar, Mızraklar, Tüfekler, Tüfekler”, José Saramago
Özet:
Nobel ödüllü yazar José Saramago’nun ölümüne dek üzerinde çalıştığı ve yarım kalmış bu son romanı, tabanca endüstrisini sorguluyor. Sonu gelmez savaşların tabanca endüstrisi ve silah fabrikalarıyla ilişkisini irdeleyen roman, ‘Neden tabanca sanayiinde hiç grev olmaz?’ sorusuna da yanıt arıyor.
7. “Müptezeller”, Emrah Serbes
Özet
“Üzülme baba,” dedim, “daha alçak tarafı bir ev, daha alçak tarafı beton parçası ya. Çalışır ederiz, yeniden alırız. Ben de çalışırım bundan sonra, laf, alırız bir konut daha.” “Ona üzülmüyorum oysa ben,” dedi babam. “Her ay evin taksitini ödedik de ne oldu. Bak, uçup gitti elimizden balon gibi. Keşke seni ağlatmasaydık çocukken. Keşke sana o akülü arabayı alsaydık.”
Hoş elde etmek isteyen alkolikler, berduşlar, kardeşler… Zembereği boşalmış hayat memat ezberleri, tek gözlü geceler. Yeraltının karın gurultusuna, belalı bir gündüze sarılan cuaralar.
Müptezeller, uğultuların, yoksunluğun ve kaybeden delikanlıların romanı. Lime lime, ufalanarak. Emrah Serbes, kenarların soluğunu, dünyaya katlanamayan, kendine gömülen çocukları haykırarak anlatıyor. Yaz biter, sonbahar biter, daima kış kazanç.
8. “Finnegan Uyanması”, James Joyce
Özet
James Joyce, Ulysses’ı yazdıktan sonra on yedi yılı aşan bir uğraş sonucu Finnegan Uyanması’nı edebiyat dünyasına sunduğunda büyük tartışmalara yol açtı. İngilizce yazılı en baskı eserlerden biri kabul edilen, hemen her türlü konu, anlatım ve kişilik kalıbını kırarak deyim yerindeyse çığır açan bu eser, ilk parçası yayınlandığından bu yandan akademisyenlerin ve eleştirmenlerin çalışmalarına konu olmaya, üstüne yazılmış sayısız kitapla edebiyat alanında gündem yaratmaya devam etmektedir.
9. Seyrek Yağmur, Uzlaşma Bıçakçı
Özet
Bir pazar sabahı Rıfat günlerin benzer kaba damlamadığını fark etti. “Günler damlıyor fakat benzer barbar yok,” dedi. Gökyüzüne baktı: Boştu. Hiç bulut yoktu, gerçekte hiçbir şey yoktu. Çağımızın çıplak güneşi her şeyi yok etmişti, enginliği, bulutları ve kuşları… Maviyi bile yok etmişti, sonra da sırasıyla öteki renkleri, bir takım sesleri, kelimeleri ve anlamları. İnsan bu yoklukta yeni bir şey söyleyemez, olsa olsa kendini baştan ederdi.
Rıfat, zamanımızın bir kahramanı gibi, bir niteliksiz adam gibi, bir aylak adam, bir lüzumsuz adam gibi, bir “R.” gibi, geziyor hayatın içinde. Hayat, arada Rıfat’ın dükkânına da uğruyor. Rıfat, filmleri, kitapları, hayalleri, fikirleri, dertleri, mes’eleleri de geziyor. Ortaya sorulmuş soruları üzerine alınıyor, bir takım. Neyin peşinde bu adam?
Rıfat, bir hikâyenin içinde midir, anlamaya çalışıyor, insanın bir hikâyenin içinde olduğunu anlamasının yolunu arıyor… Seyrek yağmura şemsiye açılır mı?
10. “Sputnik Sevgilim”, Haruki Murakami
Özet
“Sen benim bir parçamsın…
Ben âşık oldum. Kararsızlık değil. Buz soğuktur, gül kırmızı. Ve bu aşk beni sürükleyip bir yerlere götürmeye çalışıyor; böylece kuvvetli bir akıntı ancak ondan kendimi korumam az kalsın olanaksız. Fakat bundan böyle dönüş yok.
Kendimi bu akıntıya ele vermek haricen bir şey yapamam. Yanıp kül olsam da, değil olup gitsem de…”
Japonya’dan bir Yunan adasına uzanan, üç kişiyi birbirine kenetleyen büyüleyici bir aşkın hikâyesi.
11. “Özgürlük Düşüş”, William Golding
Özet
Sammy Mountjoy babasını hiç tanımadan yokluk içinde büyümüşse de, resimlerini Tate Gallery’nin duvarlarında görebilmiş yetenekli bir ressamdır. İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanlara tutsak düşer ve zulüm tehdidiyle karanlık bir hücreye kapatılır. Âmâ karanlığın, tecridin ve kendisini bekleyen akıbetin dehşetiyle geçmiş hayatını gözden geçirir.
Hayatının anlamını bir anda nasıl yitirdiğini, hangi hatasının onu bugün olduğu kişiye dönüştürdüğünü düşünür ve yön duygusunu yitirip kendi varoluşunun labirentine düşüşünü sorgulamaya koyulur. Sorumluluğu ne zaman başlamış, karanlık ne süre çökmüştür?
Sammy hayatında hür iradesinin elinden bütün olarak kayıp gittiği anı saptama etmeye çalışır. O hatıra hazırlayan olayların izini sürdüğü bu sorgulama, onu insan olmanın ne anlayış geldiğine dair daha derin bir kavrayışa götürür.
12. “Lontano” Jean-Christophe Grange
Özet
Jean-Chrıstophe Grangé’den Kongo-Fransa-Belçika üçgeninde tüyler ürpertici, nefes nefese bir kovalamaca.
Onlar ölümsüzlüğün sırrına vâkıf olanlardı. İntikam hissiyle yanıp tutuşan, kötülüğün öncüleriydi. Zamanın ve mekânın ötesine geçebilenlerdi. Afrika’nın derinliklerinden getirdikleri Kara büyüleriyle aklın sınırlarını aşanlardı.
13. “Çırpınışlar”, Necati Tosuner
Özet:
“Sen yoksun.
Ve ben, bir şeye yaramayı gereksizce bekleyen anlamsız posta kutusu gibi tozlanıp duruyorum burada.
Derhal: Üzünç.
Acilen, geçmiş gitmiş bir trenin hiç de uzaklaşmak istemeyen o doyulmaz kokusu güzel hoş girmiş olsun aramıza.
Evet fakat, niçin bir tren?..
Akasya ile tren kokusuna benziyor çünkü mahrumiyet. Kalmış akasya. Gitmiş tren kokusu…”
14. “Mary Stuart”, Stefan Zweig
Özet
Stefan Zweig meşhur İskoç kraliçesi Mary Stuart’tan bahsederken, “Dünya tarihinde belki de başka hiçbir kadın edebiyata bu değin fazla konu olmamış, dramlarda, romanlarda, biyografilerde ve tartışmalarda böylesine fazla İŞLENMEMİŞTİR,” der.
Kraliçenin entrikalar, ittifaklar ve politik hesaplarla geçen, ihanetlerle yolundan saptırılan kısa yaşamını Stefan Zweig ilk olarak 1935’te anlattı. O günden bu yana Mary Stuart, yazarın en favori biyografilerinden biri.
Toplumsal rollerin arkasından insana, olayların ardından duygulara yoğunlaşan Zweig’ın Mary Stuart’ı, düşmeyen temposuyla gerilim romanlarını aratmayacak türden…
15. “Güneşin Altın Elmaları”, Ray Bradbury
Özet
“Baştan yaşamın tersliğinin, garipliğinin ve hüznünün şarkılarını haykıran ağızlar. Tekrar gölgeler ve ahali, baştan ahali ve gölgeler…”
Ray Bradbury, Güneşin Altın Elmaları’nda banal yaşamın olağandışı, esrarengiz ve büyülü yanlarını, bilimkurgu ve olağanüstü kurgunun sınırlarıyla oynayarak anlatıyor. Aile, iktidar, düş gücü, yalnızlık ve uygarlık gibi temaları kendine has dili ve üslubuyla işleyen Bradbury’nin öyküleri, insanlık tarihinin dramatik bir özetine dönüşüyor hemen hemen.
Dün, bugün ve yarın… Dünya, Ay ve Güneş… Yakındakiler, uzaktakiler ve var olmayanlar… Bradbury’nin kaleminde mesafeler giderek kısalıyor. Gölgeler ise uzuyor.
16. “Elveda Güzel Vatanım”, Ahmet Ümit
Özet
1926 yılının o hazin sonbaharı. Osmanlı İmparatorluğu harap, genç cumhuriyet ayaklarının üstünde durmaya çalışıyor. O büyük altüst oluşun içinde bir adam: Şehsuvar Sami… Bir zamanların İttihat ve Terakki fedaisi, şimdilerin yorgun komitacısı. Şehsuvar Sami’nin etrafında dönen amansız bir entrika. Bir yanda kaybettiği ama hiçbir süre yüreğinden çıkartamadığı sevgilisi Ester, öte yanda yaşanılan tarihsel mağlubiyet… Kaybedilen bir ülke, kaybedilen bir şehir, kaybedilen bir hayat. Ve aklında defalarca aynı soru: Devlet mi kutsaldır, yoksa insan mı?
“Ölüm, şehirlerimizi kaybetmekle başlar.” Kim söylemişti bu cümleyi hatırlamıyorum, ne eyvah ki içten… Içten, fakat beceriksiz. Vefat, şehirlerimizi kaybetmekle başlar, vatanımızı kaybetmekle neticelenir.
Sahi nedir vatan? Bir toprak parçası mı, uçsuz bucaksız denizler, derin göller, yalçın dağlar, verimli ovalar, yemyeşil ormanlar, kalabalık şehirler, tenha köyler mi? Hayır, tüm bunların ötesinde bir amaç taşır vatan. Ne sadece toprak parçası, ne su havzaları, ne ağaç silsilesi… Annemizin şefkati, babamızın saçlarına düşen ak, ilk aşkımız, doğan çocuğumuz, dedelerimizin mezarlarıdır vatan…
Vatanı olmayan insanın hayatı da olmaz. Evet, bir vakitler zihnim, kalbim bu fikirlerle doluydu. Şimdi? Derhal bilmiyorum…
17. “Kuşlar Yasına Gider”, Hasan Ali Toptaş
Özet
“Zaten o yıllarda burnumuzun ucunda gezinen bir akaryakıt kokusuydu babam, kulağımızda çınlayan uzaktan bir motor sesiydi ve eksik evvel dediğim gibi, gitti mi gelmek bilmezdi bir türlü.”
18. “Lizbon Kuşatmasının Tarihi”, Jose Saramago
Özet
Düzeltmen Raimundo Silva, üstünde çalıştığı tarih kitabının bir cümlesini değiştirir. Olumsuzluk takısı eklediği fiil, 1147 yılında gerçekleşen Lizbon Kuşatması’nın tarihini baştan sona altüst eder. Metinde bile isteye yaptığı bu kusur, göreve yeni atanan yayınlama koordinatörü Maria Epilepsi’nın dikkatini çeker. Merakı kamçılanan Epilepsi, düzeltmene alternatif bir tarihsel roman yazmasını önerir.
Raimundo Silva sonu muhakkak bu tarihsel olayı ayrı gözlerle anlatan kurmaca bir metin inşa ederken, yayın koordinatörü Maria Epilepsi’yla başlayan tutkulu ilişkisi roman kahramanlarının öyküsüne yansır. José Saramago’nun kaleminden bir kuşatmanın, kuşatmaya dönüşen bir aşkın hikâyesinin anlatıldığı, Lizbon’un dünüyle bugününün iç içe geçtiği esrarengiz bir roman.
Tarih yazımı, yaratıcılık ve “tarihin içine yerleştirilmiş öyküler” üstüne derin bir düşünüşün ürünü olan Lizbon Kuşatmasının Tarihi, ilk önce Portekizce benzersiz metinden yapılan özenli çevirisiyle okurlarla buluşuyor.
19. “Bir Aşk”, Dino Buzzati
Özet
Kurguladığı gerçeküstü, büyülü, kimi zaman tekinsiz dünyalarda kendine özgü espri anlayışıyla çağımız insanının huzursuzluğunun fazla tabakalı izlerini süren Dino Buzzati, Bir Aşk romanıyla aynı izleğe öbür bir rota üzerinden yöneliyor.
Yazar, çağdaş insanın içsel karmaşasını ve çaresizliğini bu kez aşk boyutunda, orta yaşlı bir kentsoylunun genç bir fahişeye takıntı derecesinde duyduğu heves ekseninde öykülüyor.
20. “Gizemler”, Knut Hamsun
Özet
1920 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Knut Hamsun’dan Dostoyevski’nin Budala’sı ile benzer değerde görülen mükemmel bir roman. “Gizemler”, esrarengiz kurgusuyla ve yalın biçimiyle okuyanı kendine hayran bırakıyor.
0 notes
Text
Mutlaka 2
||Flow Radyo’da yazdığım Mutlaka serisi||
Selamlar Flow Okuyucusu, geçtiğimiz hafta başladığımız ve her hafta Bağımsız Hip-Hop’un damarlarında gezdiğimiz MUTLAKA serisinin ikinci bölümünde “Case Bargé - Transcend” ve “Roga Raph - Nostalgiks” albümlerine bakıyoruz. Hazırsanız, başlıyoruz.
Case Bargé - Transcend
Cleveland’lı Case Barge aynı zamanda Alls Lost Outside Our Fantasy (ALOOF) isimli Kollektif ve Label’ın kurucusu. 2017’de yaptığı çıkış albümü Insanity’nin üzerine koyarak 2019’da tekrar kulaklığımıza misafir oldu. Case kendi müzik yapma motivasyonunu oldukça vurucu cümleler ile açıklıyor : “Case’in Motivasyonu, sömürülenlerin dikkatini dağıtan günümüzün ana akım müzik ve medyasında satılan içeriğin karşısında durmak, müziği aracılığıyla bilinçlendirmeyi teşvik etmek ve arttırmaktır. Şiddetin, uyuşturucuların ve kadınların müzik ile sömürülmesi ya da siyasetin, dinin ve ırkın tahrip edilmesi ; bunlar müzik endüstrisi ve insanlığı bir bütün olarak ilgilendiren, iyileştirmemiz gereken konular.” Case’in Transcend albümü, bir çok noktada prodüksiyon olarak değişimler yaşasa bile taşıdığı mesajlar açısından duymak istediklerimiz ve istemediklerimizi barındırıyor, politik ama dürüst, piyasaya sinirli ama dinleyiciyi de eleştiriyor. Mutlaka’da yeri hazır ve inanıyorum ki kulaklığınızda da olmalı.
Öne çıkanlar : Manifest ve Transcend. Peki Ama Neden ? : Her iki şarkı da, Case’in müziğinin ana kolonlarını ifade ediyor. Manifest ismiyle yeterince özetlerken, Transcend şarkısı müziğindeki arayışın başlıca ifadesi.
Transcend by Case Bargé
Roga Ralph - Nostalgiks
Roga Ralph, New York’ta çalışmalarını sürdüren bir MC, ilk çıkışını 2015’te Visionary Shift ile yaptı, Nostalgiks ise ikinci albümü. Genelde MUTLAKA içerisinde en fazla 1 yıllık albümler, içeriklere yer vermeye çalışıyorum. Ancak 2017’de çıkıp 2019’da Bandcamp denizine düşen bu müthiş ve benim gözümde gerçekten “kült” albüm, düşünmeden bu kuralı biraz esnetmeme sebep oldu. Zira albümün içindeki “Won’t Stop” “Bring it back” “Where Ya R” gibi uç seviye parçalar, bugün “mainstreamleşebilmiş conscious hiphop”
içerisinde bile oldukça üst sıralarda yer alabilir. Bence Roga Raph’in Nostalgiks’i mutlaka ama mutlaka her hiphop severin kulaklığına ulaşması gereken bir albüm.
Öne çıkanlar: Won’t Stop, Bring it back, Where Ya R. Peki ama Neden ? : klasikleşmiş Hip-Hop soundunu bağımsız sahnede en iyi örneklendirmiş parçalar.
Nostalgiks by Roga Raph
Okuduğunuz için Teşekkür ederim, Umarım bu iki albüm önümüzdeki haftaya kadar kulaklığınızı meşgul edip aynı anda sizi Bağımsız Hip-Hop’a acıktırır. Haftaya Mutlaka 3’te görüşmek üzere !
Cenk Durlu - @cenkdurlu
#Flow Radyo#türkçe rap#rap müzik#rap music#rap#hip-hop#hiphop kültürü#hiphop müzik#2pac#eminem#eko fresh#Ice Cube#Wu Tang#Rap yazıları#Rap Müzik Yazıları#Sansar Salvo#Pit10#Kamufle#Kool Savas#The Chronic#HipHop Yazıları#Hip-Hop Yazıları#BreakDans#Break Dans#Aga B#AgaB#Ezhel#Ais Ezhel#server uraz#keişan
0 notes