#kötü insanlar değiller
Explore tagged Tumblr posts
ikdlin · 11 days ago
Text
gitmek istiyorum bu evden akıl sağlığıma hiç iyi gelmiyorlar
0 notes
kadehlerkadar2 · 2 months ago
Text
Tumblr media
5 notes · View notes
Text
Her mutlu şeyin bir sonu vardır.Bende gal,ba o mutlu şeyin sonundayım...
9 notes · View notes
muro4134 · 2 years ago
Text
Tumblr media
0 notes
hilaldesouza · 1 month ago
Text
Arkadaşlar savaşmanız gereken şeyler insanlar değil savaşmanız gereken şeyler tembelliğiniz, kötü alışkanlığınız, korkularınız, kendinizden şüphe etmeniz, sınırlarınızı koruyamamanız, hata yapmaktan korkmanız, kaygılarınız ve ön yargılarınız
261 notes · View notes
yldzhll · 1 month ago
Text
#GÜZEL GÜNLERİN HATRI KALMADI#
#HATIR İSTEYEN HATA YAPMASIN#
. #O KADARRRR#
Tumblr media
youtube
Dünya değil insanlar zalim kötü
199 notes · View notes
nevzatboyraz44 · 4 months ago
Text
Tumblr media
Yaşadığım müddetçe, ayırım gözetmeksizin, adaletle nasıl güzellikler yapabilir ve daha iyiyi nasıl sunabilirim?
İNŞALLAH böylesi bir arayış ile yaşayıp, ölürsem; İşte o zaman kurtuluşa erenlerden olmayı hak edebilirim.
Yaşanacak günlerin en güzelinin artık ileride olmadığını, tam tersine gerilerde kaldığını anladığında
bir ağırlık çöküyor insanın üstüne ..
#mekselinamirza
En büyük keramet insanın insana tahammül etmesidir.
İşin özü şöyle böyle demeden saygımız solumuza bakmadan bıkmadan usanmadan
Bir yolda olmak en büyük keramet ve istikamettir...
Mücadeleyi bırakıyorum,
bunu tevekkül say...
Garanticiliği bırakıyorum,
bunu teslimiyet say...
Mükemmeliyetçiliği bırakıyorum,
bunu kabullenme say...
.....
Usulca eğildi, fısıldadı yerin kulağına;
“Yakındır yer değiştirmemiz,
gittikçe yaklaşıyorum sana...
Yaklaştıkça sen kokuyorum
Şu yalan dünyanın gamını kederini cektimde sana doğru geliyorum...
Kur'an'ın inişindeki esas gaye; insanın boynundan, Allah'tan başkasına ait olan kulluk halkasını çıkarıp, onu gerçek itaata layık olan Allah'a kul yaptıktan sonra, ona kalbinde olanları açıklama, düşünce ve fikir hususunda tam özgürlük bahşetmektir.
Hz.Peygamber (s. a. v)
“Duymuyor musunuz? Duymuyor musunuz?” dedi. Sonra ..BUYURDUKİ
SADELİK İMANDANDIR …Sadelik imandandır.
Kur'an'ın inişindeki esas gaye; insanın boynundan, Allah'tan başkasına ait olan kulluk halkasını çıkarıp, onu gerçek itaata layık olan Allah'a kul yaptıktan sonra, ona kalbinde olanları açıklama, düşünce ve fikir hususunda tam özgürlük bahşetmektir.
Hz.Peygamber (s. a. v)
“Duymuyor musunuz? Duymuyor musunuz?” dedi. Sonra ..BUYURDUKİ
SADELİK İMANDANDIR …Sadelik imandandır
"Her Müslümanın imtihanı kendi şart ve imkânları çerçevesinde tahakkuk eder. Kendi yapabileceklerini yapmayan bir kimsenin, başkalarının yapması gerekenlere işaret etmesi ve kendini böyle rahatlatması hakikatte mânâsız ve sahte bir teselliden ibarettir."
#imtihanas
#muhasebeas
#İmtihanbilincias
"Çoğu insan Gazali'nin deyimiyle
ölünce uyanacağı bir gerçeklikten habersiz,
yaşadığı SEBEPLERDEN evreninin hakikat olduğu yanılgısıyla yaşar. Hiç kuşku yok ki,i duyumlarla algıladığımız DÜNYA HAYATI asıl gerçeklikler değildir.
“Kaderi mutlak dışındaki, kendi özgür irademizle seçimlerimiz; bizim kaderimizi etkiler.’’ Burası hikmetler dünyasıdır. Bize gelecek iyilik veya kötülükler vasıtalarladır. Karşımıza iyi insanlar veya kötü insanlar; iyi fırsatlar veya kötü fırsatlar çıkabilir. Bu, bizim durumumuzla, hâlimizle ilgilidir. Aslında iyi veya kötü de yoktur. Bütün karşılaştıklarımız, çevremizdekiler; bizlerin iyiliği içindir. Kalbî hastalığımızın düzelmesi için yazılan reçetelerdir. Bazı insanlar vardır ki bize acı çektirirler, nefsimiz feryadı figan eder. Fakat biz acı çektikçe olgunlaşırız.yaşaşdıgımız HER OLAY TANIŞTIGIMIZ HERKES VE BİZE VERİLEN HER İMKAN BİR İMTAHIN BR PARÇASIDIR ..
Bi-vefâ olan bu yalan dar-ı Dünya'dan !
Medar-ı İftihâr bekleyen gönlüme de kırgınım .!
Bana öyle geliyor ki en dehşetli, en uzlaşmaz mücadele, insanın kendi kendisiyle mücadelesidir.
"Okyanuslar dolusu gereksiz enformasyon ve ucuz temaşa, insanoğlunun ruhunu hiç büyütememekte, tersine onu daha sığ hale getirmektedir; manevi hayatımız daralmakta ve küçülmektedir.....
Canlıların konforu ortalama bir insan için iyileşmeye devam ederken, ruhsal gelişme durağanlaşmaktadır....
Aşırı tıkanmak, yanı sıra yüreklere bir hüzün sokmakta, bunca zevkin hiç tatmin getirmediği anlaşılmaktadır, hatta çok geçmeden bunun bizi boğacağı sezilmektedir....
İsteklerimizi sınırlama günü gelmiştir ve durum acildir....
Kabul edelim; yalnız kendimizin duyabileceği küçük bir fısıltıyla bile olsa, itiraf edelim: Hayatı böyle çılgın bir hızla yaşarken, ne uğruna yaşıyoruz biz?..
"Çok genel konuşacağım. Türkiye'deki insanlar kapitalizmi, moderniteyi yeni tanıdılar. Çok hoşlarına gitti. Gitmeyecek gibi de değil yani. Şimdi de onun türbülansı devam ediyor. Hem Müslüman kalalım hem de modernist, kapitalist olalım diyorlar. Bu olmayacak. Bu olmaz. Bunun sancılarını çekiyoruz. Ne yapılabilir? Onu ben bilmem. Ama şunu çok iyi biliyorum. Eğer biz Müslüman kalamazsak yok oluruz. Ve biz yok olduğumuz zaman bütün insanlık da yok olur. Modernizme karşı durduğu halde onu reddetmeyecek, yumuşatacak, bünyesine alacak, insanileştirecek tek kaynak; İslam muhabbeti ve hizmetidir. Ben bunu görüyorum."
Sâdettin Ökten
Yol boyunca
Beşikten başlayıp
Mezarlara kadar..
İnsana en zararlı şey, avarelik ve eylemsizliktir. Çünkü nefis, bomboş duramaz. Onu faydalı bir şeyle meşgul etmezsen kendisine zararlı şeyle meşgul olur.
İbn Kayyım
Yüce rabbimiz bizim ilmimize …bilgimize bakmaz …ihlas ve samimiyetimize bakar ..
Yaptıgımız işlerin hizmetlerin azlıgına çokluguna bakmaz ..şekline bakmaz…özüne bakar
Zaten bizde olan ne varsa ..veren odur ..fizik ..yetenek ..mal mülk ..ilim ..
Allah şeklerimize bakmaz…sammiyetimize …teslimiyetimize bakar …
Sevabımız az mı çok mu ?? yada günahımız az mı çok mu ?*
Rabbimiz karşısındaki durumumuz nasıl önemli olan odur ..
Kime baglanmışız …kime teslim olmuşuz ..
Müslüman oldugumuz halde …Allah yokmuş gibi yaşamakta
Büyük gaflettir ..
Allah için zor yoktur ..büyük günah yoktur ..
Günahlarımız ne kadar çok olursa olsun ..yada sevabımız ne kadar olursa olsun
Duruşumuz teslimiyetimiz önemlidir..herşeyi ondan bilip onun kapısında durmak vazgeçmemek
Acziyetimizi arzetmek ..yalnız ve yalnız Allah için olmak
Her ne yapıyorsak tek ölçümüz Allahın rızası olmalı ..
Onun yolunda samimiyetle sebat etmek …sabrtemektir ..
Güne başlamanın en emin yolu,
Rızkı verenin yalnızca Allah olduğuna mutlak inançtır.
Tarık Tufan
Ebû'l A'lâ El-Mevdûdî
''Benim davetim şudur: Gelin dünyanın her yerinde yayılmış olan zulme ve kargaşaya son verelim. İnsanın insana tahakkümünü kökünden kazıyalım. Beşeriyetin gerçek yerini tekrar alacağı, insanların şerefle, özgürce, adalet ve kardeşlik içinde yaşayabileceği Kuran-i Kerim'in gösterdiği çizgi üzerinde, "YENİ BİR DÜNYA KURALIM."
"Âkibetinden emin olmak kibirdir. İnsana düşen vâzifesini yapmaktır; âkibetini hesaplamak değil; istikâmeti olanın hesabı olmaz.''
Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu
Kapitalizm, okutarak cahilliği, çalıştırarak fakirliği, medeniyet diyerek barbarlığı ve barış diyerek ölümü artırmaktır.
Bir bela giderek artıyorsa, bu durum "hatanızı düzeltmiyorsunuz" demektir. Öfkelenmek yerine duralım ve ben bir yerde hata yapıyor muyum diye araştıralım, gerekirse bilge insanlara danışalım. Birçok insan hatasını düzeltmek yerine öfkelenmekle, hem dünya saatini ve hem de ahiretini kaybetmektedir.
Dr. Muhammed Bozdağ…
Bazı insanlar vardır ki, gecesini gündüzüne katar dünya için çalışır. Yaz demez kış demez çalışır. Hafta içi hafta sonu demez çalışır. Faydalı demez zararlı demez çalışır. Kendisi için, çocukları için, torunları için, anne babası için, kardeşleri için çalışır. Günlük on saat demez onbeş saat demez çalışır.
Üstüne yorulur da yorulur. Hastaneye gidecek zamanı bile yoktur. Dinlenirken bile çalışır. O kadar çalışır ki, ahireti unutur. İbadetlerini unutur. Namazını çalışmaya engel görür. Orucunu iş gücü kaybı olarak görmeye başlar. Zekâtı bir ceza, haccı bir para ve zaman kaybı olarak görür... Hayat böyle devam eder.
Sonuç? Tüm yorgunluğu boşa gider. Ahireti unuttuğu için, ahirete yatırım yapmadığı için cehenneme gider. Ne acı değil mi?
Dünyada da rahat etmedi ahirette de rahat yüzü görmeyecek!
Murat Padak…
"Allah'u Teala kullarının sadece kendi rızasını isteyip onunla hoşnut olmaları, dünyadan yüz çevirmeleri icin dünyayı keder ve üzüntü yeri yaptı.. Işığa çıkmaktan umudunu kesme ve seni ışığa çıkaracak olanın
Allah'tan başkası olmayacağını aklından çıkarma..
Allah'ın mülkünde Allah'dan şikâyetçi olmayın...
---------------
Sakin, sessiz, gösterişsiz ve mütevazı olarak O'nun huzurunda durun ve sizin için neler takdir ettiğini ve neler yapacağını sabırla bekleyin. Şerleri hayra tebdil etmesine sevinin..)
Işığa çıkmaktan umudunu kesme ve seni ışığa çıkaracak olanın
Allah'tan başkası olmayacağını aklından çıkarma…
Tumblr media
HAYATın yarısı SABIR yarısı ŞÜKÜRDÜR …
Hayattaki tüm imkanlar sahip olduklarımız bize ait degildir ..
Belli bir kasıt ve sebeple verilmiştir …benim dedigimiz her şey emanettir ..
BU DÜNYADA HEPİMİZ BİR MİSAFİRİZ …BENİM DEDİGİMİZ HERŞEY DE
BİZE SAHİBİ TARAFINDAN VERİLMİŞTİR …
Bu dünya ve tüm kaninat yarardan bizi ve tüm dünyayı imtihan için yaratmıştır ..
Bu imtihan geregi her insana ayrı imtihan şartları belirlemiştir …kime az kime çok kimine başka bir nimet vermiştir …benim dedigimiz öenemli buldugumuz her şey o şey herneyse
Belki malımız belki fiziki güzelligimiz veya konumumuz …evimiz arabamız işimiz ..
Hatta benligimiz canımız ve nefsimiz bu imtihanın bir geregi olarak bize Allah tarafından verilmiştir …ve BÜYÜK BİR İMTİHANDIR …
AYNI ŞEKİLDE eksik buldugumuz şunumda olsun dedigimiz her yoklukta bizim için bir imthan aracıdır ..BÜYÜK BİR İMTİHANDIR …
HER İNSAN VERİLEN VE VERİLMEYEN İLE KAPASİTESİ NİSMETİNDE BİR ADALET İÇİNDE İMTİHAN EDİLMEKTEDİR …
BUGÜN EN ZOR İMTİHANI AFRİKADAKİ İNSANLAR YOKLUKLA VERİYOR ..
FİLİSTİNDEKİ İNSANLAR SAVAŞLA YIKIMLA SIKINTIYLA ÖLÜMLE VERİYOR ..
EGER HAYATI kıyaslayarak diger insanlardaki olan verilenlere göz dikerek
Bizim niye yok dersek en büyük bir problemi kendimize hazırlamış oluruz ..
Peygamber efendimi …maddi konularda imkanlarda hep alttakilere bakınız.
Manevi ve ilmi ahlaki konulardada hep üstekilere bakın ve örnek alın buyuruyor …
İşte ÖLÇÜ TAMDA BUDUR …
BATRIDAKİ ÇOK ZENGİN İNSANLARDA VARLIK İÇİNDE ŞIMARILIK VE KİBİRLE İMTİHAN EDİLİYOR SINANIYOR …
ALLAH BİZE ZENGİNLİK DEDİGİMİZ HER NEYSE ..mal mülk fizizi güzellik araba iş
Vermişse buna karşı imtihanımız çok zordur ..tıpkı farkirlerinki gibi tıpkı gazzedekilerinki gibi zordur …çünkü onlar hersıkıntıda llah diyorlar ve daima ALLAHA SIGINIYORLAR ALLAHLA BERABERLER …
VARLIKLA SINANAN İNSAN İSE GAFLETELE SINANIR ..HERŞEY BENİM SANIR ..BU HAYAT BENİM DER …İSRAFA EDER …FARKINDA OLMADAN KİBRE DÜŞER …BEN DER BENİM DER ..BENİM hayatım benim odam benim görüşüm hep bende ben demek nefsaniliktir ve şeytandandır ….ALLAH KİBİRLENENLERİ SEVMEZ …ALLAH ŞIMARIKLARI SEVMEZ ..
ALLAH HADDİ AŞANLARI SEVMEZ …
Verilen nİmeti boş analamsız harcamak şükretmemek ise israftır …ALLAHİSRAF EDENLERİ SEVMEZ …RABBİMİZ hayatımıza haram ve helal sınırları koymuştur ve
Eklemiştir ..O MÜSLÜMANLAR BOŞ ŞEYLERDEN YÜZ ÇEVİRİRİLER VE UZAK DURURLAR ..
GÜNÜMÜZ İNSANI ÖZELİKLE ÜLKEMİZDE VARLIK VE BOLLUKLA SINANIYORUZ İMTİHANDAYIZ …
Verilen nimetleri görmüyoruz farkında degiliz ve begenmiyoruz …şüktretmiyoruz
Doyumsuz sınırsız bir tüketim harcamam israf girdabındayız ..hayatımızıda bu şekilde canımızın istedigi gibi …nefsimeze ve arzu isteklerimize göre yaşıyoruz …
DÜNYADA TAPILAN EN BÜYÜK PUT BİZZAT NEFİS PUTUDUR …
HAYATI BENİM HAYATIM BENİM EVİM BENİM GÖRÜŞÜM ŞEKLİNDE KAFAMIZA GÖRE YAŞAMAK BAŞLI BAŞINA BİR HAYAT TARZIDIR …
BİR ÖNEMLİ PROBLEMDE MİLLET NE DER …MODA NASIL …NASIL KENDİMİ GÖSTERİMİM BASİTLİGİDİR …BAŞKALARINA KENDİMİZİ BEGENDİTRME
o statandarlarra bakarak güzel bularak yaşamamk ….en güzel örnegi giyim ve gözsterişte belli oluyor ..
İmakanımız olmasa eski bir elbiseyi çok mecbur olmasak bile annemiz hocamız dinimiz dese bile giymeyiz ….AMA MODA AMA HERKES GİYİYOR …ŞUBU SANATÇILAR TÜM DÜNYA DA BÖYLE ..TREND BU …
ASLINDA BU TAMDA BİR HAYAT TARZI VE YOLDUR YAŞAM TARZIDIR …
HER YAŞAM TARZI BİR DİNDİR ….DÜNYEVİ BİR DİN VE YOLDUR …
ZATEN HALK ARASINDA SÖYLENİR BU ÇOKTA DOGRUDUR …BU ADAMIN DİNİ İMANI PARA ..GÖZÜ BAŞAKA BİRŞEY GÖRMEZ BİLMEMZ PARA İÇİN HERŞEYİ YAPAR TAMAM İŞTE BU TAMDA ONUN DİNİ VE YOLUDUR …YARIN AHİRTTE DİNİN NEDİR DİYENLERE CEVABIDA PARA OLACAKTIR …EN SEVDİGİMİZ EN ÖEM VERDİGİMİZ VAZGEÇİLMEZİMİZ
KIRMZI ÇİZGİMİZ NEYESE DİNİMİZ İMANIMIZ ODOR ZATEN …
EN SEVDİGİMNİZ 10 ŞEYİ YAZALIM …KAYBETMEKTEN KORKTUGUMUZ 10 ŞEYİ YAZALIM..VE ŞU SORUYA CEVAP VERELİM HAYATIN ANALAMI BUDUR …
İnsan, yaşamında bir kez de olsa kendine şu soruyu sorup yanıtlamalıdır: "Sahip olduğum her şeyi yitirdiğimde, beni ayakta tutacak olan nedir?
İşte bununcevabı önemlidir ..
..bu cevap bizim hayatımızında ana eksenide olmalıdır …degerli olan bunlardır ..
Hayatımızın ana ekesenini yolunu biz belirleyememyiz …bir deprem olur yaşaşdık
Her şeyimiz gider ….bir savaş olur yaşaşdıgımız ülkeden bile bırakıp yabancı
Bir yere bir ülkeye gidebiliriz …işimiz bazen çok iyi gider bazende normal ..
HAYAT HER HALİYLE GÜZELDİR VE GEÇİCİDİR BİR OYUNDUR ADETA ..BİR İMTAHANDIR
HER ÇOCUK BİR İMTAHANDIR ..ANNEMİZ BABABMIZ EŞİMİZ EVİMİZ BARKIMIZ
HEP İMTİHANDIR EMANETTİR ….HAYAT 2 ŞEKİLDE YAŞANIR
A…...ALLAHIN DEDİGİ ŞEKİLDE VE TARİF ETTİGİ GİBİ …
B…..BİRDE KAFAMIZA GÖRE NEFSİMİZE GÖRE ..AKLIMIZA GÖRE ÇEVREMİZE GÖRE
TAMAM müslümanız işte bak yine biz iyiyiz ….daha nasıl olsun demek aslındaen vahimi en sıkıntılısıdır …
ASLINDA ÇOGU İNSAN NERDEYSE HEPMİZ DOGRUYU HAKİKATİ BİLİRİZ ..
Keşke bilmedigimiz konu olsa iş kolay olurdu sorar okur ögrenirdik ..
Vahimi EN KÖTÜSÜDE BİLİRİZ TEVİL EDERİZ KİTABINA UYDURURUZ ..
AMA NEFSİMİZE ÇEVERİMZE UYARIZ ….
İŞTE NE BÜYÜK PROBLEM VE İMTAHAN BUDUR …
#hayatınyarısısabıryarısışükürdüras
BAŞARI NEDİR ???
dogru yol neresidir....
Gerçek başarı, Allah katında isminizin münâfık yerine mü'min,
âsi yerine müslim ve
vefasız yerine vefakâr olarak yazılmasıdır..
| Üstâd mevdudî
en büyük makam İYİ BİR KUL OLMAKTIR ....
BAŞARI- En büyük başarı, hayatı imana şahit gösterebilmektir.-
Allah’tan bağımsız kariyer planlaması yapmayınız.-
Başarı, sizin ‘başarı’ adını verdiğiniz şey değil,
Allah’ın ‘başarı’ dediği şeydir.
Yeryüzünün kirine, günahına, lanetine karşı yapabileceğimiz tek
şey; şefkate, sevaba, hayra hicret etmekten başka bir şey değildir.
EGER EN ÇOK SİYASET BİZE YOL OLMUŞSA
EGER BİZE FIRKAMIZ VE MEŞERBİMİZ Mİ
SEN BEN Mİ
YOKSA ..ALLAH mı diyoruz ..CENNET Mİ DİYORUZ ..
Tumblr media
#başarınediras
Bizi yaptıgımız hiçbir amel kurtarmaz ..diyor peygamerimiz(s.a.)
Halid bin velidi komuyanlıgı kutarmaz …
Ömeri halifeligi kutarmaz ..aliyi ilmi ve hikmeti..
Zaten Allah size ait ne varsa ben verdim diyor ..
Sahabe soruyor ..ya rasullulah senidemi …
Peygamberimiz ..cevap veriyor ..benide …bende Allahın rahmetine muhtacım..
Bagışlanmamı dilerim..der mütevazice ..çünkü haddimizi bilmek ..haddi aşmamak ..ölçüdür..
Peki insanı ne kurtarır .. Bir insanı grubu hizibi fırkası mezhebi tarikatı kurtarmaz..,
Bir insanı hocası ..şeyhi lideride kurtarmaz ..peygamberin
Oglu olsanız ..yanında olsanız niyetiniz bozuksa ihlas yoksa ..
Sonunuz hüsrandır..
Bir insanı şirke bulaşmamış bir iman kurtarır..
Bir insanı ihlası ve samimiyeti kurtarır..
Bir insanı Salih amelleri kurtarır ..
Bir insanı niyeti kurterır ..
Bir insanı temiz bir gönül..temiz bir agız temiz bir el kutarır ..
Bir insanı istikamet üzere olmak kurtarır ..
Rehberimiz kurandır ..önderimiz resulullahtır..
Adımız müslümandır..cematimiz islamdır ..
İstikemetimiz Allah ve rasülünün çizgisidir..
Bize gel diyenlere bakma ..
Allaha gel ..yallahın rasülünün yoluna davet esastır..
Beni grubumdan hocamdan şeyhimden ayırma deme ..
Beni Allahın yolundan ayırma ..allahın rızasından ayırma ..
İyi bir kul olmak en büyük makamdır..
Kibirden riyadan ve boşişlerden yüzçevirip …istikamet üzere olmak esastır ..
İslamın özü bellidir ..ilk insan ilk peygamber adem ..isa musa as..ta bugüne kadar..davet aynıdır..din aynıdır…yol aynıdır ..sadcce bozanlar ..bozgunculuk yapalar helak oldu ayrıldılar…
Bugüne aynı iman ile emreolunduk…takva ile emrolunduk ..
Yarın hesaba gününün sahibi allahtır ..sorular ve hesaba çekilecegimiz ana
Hususlar bellidir …ogünü esas almak gerekir..
Gerçek başarı Allah katında adımızın mümin yazılmasıdır..
Yarın ahrette yerimiz ..allah katındaki yerimizdir....
BAŞARI NEDİR ???
dogru yol neresidir....
Gerçek başarı, Allah katında isminizin münâfık yerine mü'min,
âsi yerine müslim ve
vefasız yerine vefakâr olarak yazılmasıdır..
| Üstâd mevdudî
en büyük makam İYİ BİR KUL OLMAKTIR ....
BAŞARI- En büyük başarı, hayatı imana şahit gösterebilmektir.-
Allah’tan bağımsız kariyer planlaması yapmayınız.-
Başarı, sizin ‘başarı’ adını verdiğiniz şey değil,
Allah’ın ‘başarı’ dediği şeydir.
Yeryüzünün kirine, günahına, lanetine karşı yapabileceğimiz tek
şey; şefkate, sevaba, hayra hicret etmekten başka bir şey değildir.
eger EN ÇOK SİYASET BİZE YOL OLMUŞSA
EGER BİZE FIRKAMIZ VE MEŞERBİMİZ Mİ
SEN BEN Mİ
YOKSA ..ALLAH mı diyoruz ..CENNET Mİ DİYORUZ ..
#başarınediras
ferhat akdag
Hep duymuşsunuzdur, Müslümanın cemaatle beraber olması tavsiye edilir. Cemaatten ayrılmama tavsiye edilir.
Fakat, çok kimsenin bilmediği bir şeyi söyleyeyim:
Toplulukla beraber olmak,
cemaatten ayrılmamak,
tefrikaya düşmemek,
kalabalıkla beraber olmak demek değildir;
Hakla beraber olmaktır !
Hakikatle beraber olmaktır !
Tek başına olsa bile, bir kişi bile olsa, hakikatle beraber olan cemaattir.
Hakikatten kopmuş, ayrılmış olan tefrikadadır.
Yüzbinlerce de olsa, milyonlarca da olsa, milyarlarca da olsa tefrikadadır;
Bunu bilin !
#başarınediras
#kurtuluşnediras
#dogruyolas1
Ümitvar olunuz,yılgınlığa, karamsarlığa düşmeyiniz..
Ölüden diriyi, diriden ölüyü
çıkaran Allah'tır..Ve Allah'ın-hiç bir şeye olmadığı gibi-
vesileye de ihtiyacı yoktur..Yeter ki,İHLAS üzre olalım,"dünya" adına
Allah rızasını ötelemeyelim..Gerekli basireti de,feraseti de,gücü de,
kuvveti de, kudreti de verir.Hem de,dilerse vesileler yaratarak,
dilerse yoktan var ederek..Yeter ki,biz, sahiden,"Ben Müslümanların ilkiyim"
diyebilelim.."Ey iman edenler,iman ediniz!..."
Vakit, tamamdır....ZÜBEYİR YETİK HOCAMDAN...
#ümitvarolunas
MANİFESTO
Tumblr media
EY İNSANOĞLU!
Bu dünyada iki tür insan tipi vardır. Bunlardan tevhid dinine iman edeni yaratıcının ve hayat verenin Allah olduğuna, ölüm sonrası hesap verileceğine ve ebedi sürecek başka bir hayatın başlayacağına inanır. Bu bakımdan bu dünya hayatını ve ilişki biçimlerini inanç unsurlarına göre düzenler.
Diğeri aynı kategoride olmak kaydıyla ya kısmen inanan ve soyut bir Allah’a inancı olan müşrik ya da hepten reddeden kâfirdir. Bunlar kendilerinin bir erkekle dişi tarafından ‘yapıldığına’ ya da doğanın kendilerini bu hayata savurduğuna inanır. Özgürdürler. Akıl, bilim, çağdaş şartlar Rableridir. Ölüm sonrası hayata ve hesap verileceğine inanmadıkları için bu dünya hayatını hevalarına göre düzenleyip yaşarlar...
Her şey vakti geldiğinde yıkılmaya mahkûmdur. Devletler, şehirler, düzenler, arzular, emeller ve her şey. Dünyada ebedi bir nesne yoktur. Bunu anladığımızda ebedi olan 'Cenâb-ı zülcelâl ve'l-kemâl' hariç hiçbir şeye tutkuyla bağlanmamamız gerektiğini anlıyoruz.
" Düşmanlarımız sınırı geçmediler, karıncalar gibi zayıflığımızın içinden sızdılar... "
Suriyeli Şair Nizar Kabbani
Kardeşlerin arasında bina ettiğin ve üzerinde yürüdüğün köprüleri yıkma.
Bir gün o köprüden geri dönmen gerekebilir..
İmam-ı Şafii (r.a)
Neye karşı zaafınız varsa Allah onunla sizleri imtihan eder ve asıl ‘kulluk sınavı’ orada başlar.
Neyi çok severseniz Allah onunla sizleri imtihan eder, Allah hep Ben varım, Beni geçme, Ben'den daha çok hiç kimse ve hiçbir şey kalbini meşgul etmesin der.
Aslında Allah’tan öte neyse çok sevdiğin, kalbini tarumar eden bir anlamda ona kul olmuşsun haberin yok.
Herkes kalbini kontrol etsin
. Bizi yaptıgımız hiçbir amel kurtarmaz ..diyor peygamerimiz.
Halid bin velidi komuyanlıgı kutarmaz …
Ömeri halifeligi kutarmaz ..aliyi ilmi ve hikmeti..
Zaten Allah size ait ne varsa ben verdim diyor ..
Sahabe soruyor ..ya rasullulah senidemi …
Peygamberimiz ..cevap veriyor ..benide …bende Allahın rahmetine muhtacım..
Bagışlanmamı dilerim..der mütevazice ..çünkü haddimizi bilmek ..haddi aşmamak ..ölçüdür..
Peki insanı ne kurtarır .. Bir insanı grubu hizibi fırkası mezhebi tarikatı kurtarmaz..,
Bir insanı hocası ..şeyhi lideride kurtarmaz ..peygamberin
Oglu olsanız ..yanında olsanız niyetiniz bozuksa ihlas yoksa ..
Sonunuz hüsrandır..
Bir insanı şirke bulaşmamış bir iman kurtarır..
Bir insanı ihlası ve samimiyeti kurtarır..
Bir insanı Salih amelleri kurtarır ..
Bir insanı niyeti kurterır ..
Bir insanı temiz bir gönül..temiz bir agız temiz bir el kutarır ..
Bir insanı istikamet üzere olmak kurtarır ..
Rehberimiz kurandır ..önderimiz resulullahtır
196 notes · View notes
naif-duygular · 4 days ago
Text
Tumblr media Tumblr media
"Kötü bildiğim değil,
İyi bildiğim insanlar yanılttı
Beni."..!!!🖤
80 notes · View notes
ruhumboslukta · 6 months ago
Text
kendimi bulmak için adımladığım sokakları bir süre sonra unutmaya başladım. sürekli bir şeyler arayan, muhtaç ve kararsız yanımla işte şimdi baş başayım. önce çıkışın ne tarafta olduğunu bilmeden dönüp durduğum o labirenti kırdım, sonra kendimi görmek için aldığım aynaları parçaladım. sevmekle savaşmayı her dilde ve cümlede aynı saydım, birbiri yerine defalarca kullandım. yazdığım mektupları hiç postalamadım ama yine de sayfaları özensizce karaladım. seneler bana teğet geçti, insanlar bana teğet geçti, duygular, durumlar ve olaylar bana hep teğet geçti. yalnız ben aynı kaldım, yerimde saydım. çevreme kocaman bir çember çizdim ve herkesi orada asılı bıraktım. bir yerden evim diye bahsetmeyeli çok uzun zaman olmuştu, geçmişe göz ucuyla baktım. nedenlerim tozlanmış ama eskimemişti, bir kez daha yanılmadığımı onlara bakarken anladım. yıkık dökük duvarlara sığınamaz, herkesle aynı yolda yer alamazmışsın. ben ellerimle barıştım ve bir dünya yarattım kendime. kapısına da nerede kaybettiğimi bile bilmediğim kalbimle değil, eksilttiğim her yanımla ayak bastım. buraya gelebilmek için çok yürüdüğümü iyi hatırlıyorum, yolda çocukluk anılarımla vedalaştığımı da. elbette zor oldu ama yaptım. kendimi kutladım. dağılan her şeyi bir bir topladım. dindim hatta. buraya geldim. bağrış çağrışla değil üstelik, sessizlik dolu ustura gibi bir sakinlikle. kızdım. kırdım. öfkelendim. hissizleştim sonra evet. ama geldim. kavgalarımı unuttum, uzaklaşmayı hatırladım. yabancılaşmak beni buradan kurtarabilecek tek şeymiş gibi ona olanca gücümle sarıldım. tüm dünyanın da benimle birlikte yanıldığını, uzayıp giden karmaşaların içinde gittikçe azalırken anladım. ben pes etmeyi kaybetmek sandım hep, ama kazanmak zaten düzeni bozmaktan farksızmış. bunu uzaklığın bir tanım olmaktan çıktığı hayatımda, her şeyle aramdaki görünmez bağa bakarken fark ediyorum artık. benim düşlerken içinde kaybolduğum toz pembe rüyalarım vardı eskiden. şimdi ne zaman uykuya dalsam nefes nefese bir uçurumun dibinden topluyorum bu bedeni. üstelik bir şeye alışmak, onunla savaşmaktan daha bencil. daha belirgin. hatta daha eski. gürültülerin tek düze gelmeye başladığı bir zamana adım atıyorum. duvarlara çarpa çarpa öğrendiğim her şey için başlardaki gibi kendime kızmıyor, üzülmüyorum. sonu kötü biten kitaplar için daha az sigara yakıyorum, kül tablalarını daha sık değiştiriyorum. diyete başlıyorum her pazartesi. çok film izliyorum. çok kitap okuyorum. çok kahve içiyorum. çok düşünüyorum. çok yazıyorum. çok ağlıyorum ve her şeyi unutmaya başlıyorum. yürümeyi sevmiyorum ama başka bir yolun var olma ihtimâli düşüyor bazen aklıma, buna da son zamanlarda fazla aldırış etmiyorum. bu devrin çok ilerisinde kaleme almaya başladığım hikâyemi düşlediğim hislerin çok uzağında bitirdim. ve bu yeri de, diğerleri gibi avuçlarımdaki paramparça kağıtlarla, izlerle ve aklımdaki kederle terk ettim. merak etme, sorun kalmadı. çünkü bak, benim etrafımda artık hiçbir şey kalmadı. ne kuyunun dibiyle bir alıp veremediğim var ne de ucundaki ışıkla. ben yalnızca tüm dünyamı kaplayacak kadar büyük bir boşluğun içinde debelenip duruyorum. ve artık düşmekten ya da dibi görmekten değil, aynı rüyaları tekrar tekrar görmekten korkuyorum. benim de bir zamanlar peşinde hevesle koştuğum duygularım vardı, sonra yaslandığım duvarlar tam orta yerinden çatladı.
“anne bak, büyüdüm.”
135 notes · View notes
selcandy · 2 months ago
Text
Lise kaçtaydım hatırlamıyorum ama son iki senemde okula hep arkadaşlarımla gidip geldiğimden ötürü çok yüksek ihtimalle 1 veya 2’deydim diye düşünüyorum; sabahın köründe okula yürürken hayatımın en iğrenç manzarasıyla karşılaşmıştım. Kafamı sola, yolun olduğu tarafa çevirdiğimde benimle neredeyse aynı hızda hareket eden bir taksinin şöförü, bir eliyle direksiyonu tutarken diğer eliyle kendi kendine “bir şey” yapıyordu. O şeyin ne olduğunu bence anlamışsınızdır, dile getirmek istemiyorum. Dehşet içinde adamın suratına baktığımda onun da gözlerini dikip bana baktığını fark etmiştim, o bir saniyelik bakışma bana bir saat gibi gelmişti, sonlarına doğru pis pis sırıttığını da hatırlıyorum. Normalde bi’ 50 metre daha yürüyüp sağa dönünce yokuş aşağı inip hemen okulun önüne çıkabiliyor ve hep o rotayı kullanıyordum ama bunu fark ettiğimde - şansıma - hemen sağımda yine aynı sokağa inen merdivenler vardı. Can havliyle merdivenlerden aşağıya inmeye başlamıştım. İnsan böyle zamanlarda ne hisseder, biraz bundan bahsetmek istiyorum. Özellikle de karşı cinsten olan okuyucular için.
Şimdi öncelikle şunu söylemeliyim ki bu tip tacizlere hangi yaşta maruz kaldığınız önem teşkil etmiyor değil. Zaten bu sapıklar, bu tip sapkınlıkları -18 bireyler karşısında çok daha arsız, çok daha göstere göstere yapmaktan çekinmiyorlar çünkü çok yüksek ihtimalle birazdan bahsedeceğim psikolojiye bürüneceğimizi adları gibi iyi biliyorlar. Öncelikle korku geliyor, korku ama “ay az kalsın araba çarpıyordu, çok korktum” veya “ben karanlıktan çok korkarım” korkusu değil, bambaşka bir korku. Belki şu yaşımda aynı şey başıma gelse soğukkanlılıkla bağırıp çevrenin ilgisini çekebilir, direkt plaka alıp ilgili yerlere şikayet edebilir, korkmamayı veya sessiz kalmamayı başarabilirdim ama o an oradaki korku, aksine çevrenin dikkatini hiç çekmeden, sadece yok olmayı dileten bir korku sanki.
Sonrasında kendini suçlama evresine geçiyorsun ki en tehlikeli evrelerden biri bu. “Bu çorabı giymeseydim keşke” gibi, “eteğim çok mı kısa benim”, “keşke saçlarımı toplasaydım” gibi kaygılarla hatayı kendinde arıyorsun. Şu kadar netim ki bu sorgulamayı tacize maruz kalan her kadın elinde olmadan yaşar. Uğradığın haksızlık yetmezmiş gibi bir de sen kendine haksızlık etmeye başlarsın.
Bir sonraki evrede yabancılaşma gelir, karşı cinse yabancılaşma. Mesela, o kadar eminim ki lisedeki erkek arkadaşlarımdan birisinin bile kötü niyetli olmadığına, aksine hepsinin pırıl pırıl insanlar olduklarına ama istemsizce kiminle göz göze gelsem “ne bakıyor bana bu” diye rahatsız olduğumu hatırlıyorum. Hatta o dönemde en çok muhatap olduğum erkek arkadaşlarımdan biri olan E., “ben sana farkında olmadan kötü bir şey yapmadım değil mi” diye sormuştu bana çekingenliğimden ve soğukluğumdan ötürü. Üzülmüştüm. Belki şimdi gündemde olan meselelerden ötürü neden kadınların devamlı “erkekler, erkekler” diye genelleme yaptığını buradan yola çıkarak biraz olsun anlayabilirsiniz. Böyle durumlar insanı önce kendisinden, sonra karşı cinsten iğrendiriyor çünkü.
Yalnızlık, bu tip durumlarda en çok hissedilen şeylerden biri oluyor. Sanki senin ayıbın söz konusuymuş gibi kimseye hiçbir şey anlatmak istemiyorsun ilk etapta çünkü. Belki de herkesten önce sen kendi ellerinle kendini yargıladığından, herkes yargılar sanıyorsundur. Belki de bununla hiç alakası yoktur, olayın kendisi pis olduğu için karşındaki kişi annen, arkadaşın veya içini bilen bir yakının olsa bile ona pis görünmek istemiyorsundur. Bu ayrımı tam olarak anımsayamıyorum açıkçası, sadece yaşanan durum karşısında son derece yalnız hissettiğimi hatırlıyorum.
Kabullenme ve normalleştirme, en berbat evresi. Yukarıda E. diye bahsettiğim erkek arkadaşımla karışmasın, hemcinsim olan başka bir E. ile aramızda ilerleyen günlerde nihayet taciz üzerine bir sohbet gelişiyor ve o da bana metroda yaşadığı iğrenç bir olaydan bahsediyor. Ben resmen rahatlıyorum “herkese oluyor demek ki” diye. Üstelik o arkadaşım şimdi tesettürlü değil ama o yıllarda evden okula, okuldan eve başı örtülü gelip giden bir arkadaşımdı. İyice normalleştiriyorum sonra “bak bak, benim görünüşümle alakalı değilmiş, benimle alakası yokmuş” diye. O kadar sakıncalı, o kadar kafaya yerleşmemesi gereken bir düşünce ki bu “normalmiş” düşüncesi, yetişkin halimle gözden geçirince tüylerim ürperiyor.
Ve ne yazık ki o yaşlarda, hatta daha erken yaşlarda “hiç böyle bir şeye maruz kalmadım” diyebilecek hemcinslerimin sayısı yok denecek kadar az. Annenizin, kardeşinizin, ablalarınızın, kız arkadaşlarınızın başına hiç gelmedi sanıyorsanız, muhtemelen hiç anlatmadıklarındandır. İşte o yaşlarda böyle şeylere maruz kalmak, o akılla çok yanlış çıkarımlar yapmana yol açtığı için esasında farkında olmadan o zihniyet eşliğinde yetişme riskiyle karşı karşıya kalıyorsun. Kabullenmiş ve normalleştirmiş bir şekilde ilerliyorsun, başına gelenle başa çıkabilmek için böyle yanlış bir yöntem üretmişsin çünkü: “Normal, herkese oluyor.”
O sorunlu gelişmiş psikolojinin neticesinde, “adil dünya inancı”nın da etkisiyle hemcinsini suçlayarak kendini rahalatma eğilimi sergiliyorsun. “Gece gezerken tecavüze uğramış, ben gece gezmiyorum öyleyse benim başıma gelmez” diye rahatlamaya çalışırken, elinde olmadan gece gezen hemcinslerini ayrıştırıyorsun. “Kısacık etekle dolaşırsa öyle olur” derken, aslında “ben giymiyorum o kadar kısa etek, güvendeyim” demiş oluyorsun. Zaten toplumda her gün bir sürü kadın katledilirken, Özgecan gibi, Münevver gibi, İkbal gibi isimler infial yaratıyor. Adil dünya inancına ters çünkü, Özgecan’a bakıp “o da şöyle yapmasaymış” diyemediğinden ötürü paniğe kapılıyorsun. “Lan, Özgecan benim, ben Özgecan’ım” derken buluyorsun kendini, o sorunlu psikoloji bu gerçeği kabullenemiyor.
Kabul edelim, şu aralar herkes sevdiği hemcinslerine “ne olur dikkat et, işten dönerken ara sokaklarda yalnız başına yürüme” diyor ama aslında bu istek bile özünde ne kadar sorunlu. Ben de isterdim kız kardeşime “inadına gezicez, inadına tozucaz kardeşim” diyebilmeyi ama ben de her akşam “sağ salim vardın mı eve” diye onu arıyorum mesela. Aslına bakarsanız bu konuda insanları anlamak için elimden geleni yapıyorum, bu “ona oldu ama bana olmaz” kafasını. Bu onların bilinçli olarak değil, akıl sağlıklarını korumak için geliştirdikleri savunma mekanizmaları esasında.
Sorunlu gelişmiş bir psikolojinin sonuçlarının özetinin de özeti bu ama şimdi durup bir düşünün - bunun kaynağındaki etken kim ya da ne? Birisinin sabahın 7’sinde u��kurunun derdine düşecek kadar azmış olması ve yaptığı şeyi öğlene doğru unutacak kadar az garipsemesi, aslında bir kadını kaç evre halinde, kaç aşama boyunca etkiliyor ve nasıl bir sonuca varmasına yol açıyor? Bu aşamalar, aslında kadınlarla ve kadınlıkla hiçbir derdi olmayan, aklıselim erkeklere olan bakış açımızı ne kadar etkiliyor? Bu iki cinsin arasında nasıl soyut bir uçurum oluşuyor, bu uçurumun asıl nedeni kim ya da ne?
Biraz anlamaya çalışırsanız, kadın bu savaşı tek başına vermek zorunda kalmaz belki. Ben “-izm”lere gönül vermemiş bir insan olarak, bu savaşta erkeklere yer olmadığını değil, aksine onların da desteğine ihtiyacımızın olduğunu düşünüyorum.
79 notes · View notes
ayziwe · 2 months ago
Text
ahlaksızların ahlaklılara galip geldiği, adaletin güce yenik düştüğü bir toplumda çürüme kaçınılmazdır.
şöyle ki;insanlar akıllı oldukları kadar ahlaklı, ahlaklı oldukları kadar da akıllıdırlar. yani, bir insan enayi/ ezik olduğu için hırsızlık yapmıyor kötü davranmıyor alttan almıyor diyemezsin. insan hırsızlık yapmıyorsa, kötü davranmıyorsa sineye çekmiyorsa, akıllı olduğu için hırsızlık yapmıyordur, ahlaklı olduğu için kötü davranmıyordur, merhametli olduğu için sineye çekip alttan alıyordur… bu sizin ezici gücünüz değil, karşınızdakinin meziyetidir. çürüyen zihinlere doğru olanı anlama ve onunla amel etme yolunda şifa diliyorum
56 notes · View notes
kimbuogii · 3 days ago
Text
artık yaşım böyle 20'li yaşları geçtiği için midir nedir iyice korumacı bir hale geldim. sanki çocuklarım varmış da onların sorumluluğu üstümdeymiş gibi geliyor. çocuklarımızı bu kötü insanlardan nasıl koruyacağız? "ben sana güveniyorum çevreye güvenmiyorum" lafını kesin kullanırım ben ilerde çocuğum olursa. yaklaşık 8-9 senedir Tumblr kullanıyorum, 10-11 yaşlarından beri de sosyal medya ile iç içeyiz, çok kötü niyetli insan da gördüm çok iyi insanlar da tanıdım, Tumblr'dan tanışıp hâlâ arkadaşım dostum olan nice insan var yüz yüze görüştüğüm buluştuğum arkadaşlarım ama böylesi kötü bir zamanı heralde son 1-2 yıldır yaşıyoruz. artık bu kötü niyetli insanlar zorbalık yaparak karşısındaki kişinin sadece psikolojisini değil direkt yaşamını etkileyecek davranışlar sergiliyor alenen suç işliyorlar, ben susayım tepki göstermeyeyim ben mi düzelteceğim bu durumu diye kimse düşünmemeli bir kişinin çıkardığı ses tepki binlerce kişiye ulaşabilir. kötü insanlara dur demeliyiz.
44 notes · View notes
pembebirkrizantem · 6 months ago
Text
Tumblr media
GÜLEN ADAMIN ÖLÜMÜNE DAİR
Bir gün alırken canını bir faninin,
Ansızın geçmişti önünden, Azrail'in,
Yine gülüyordu kuşlara,
Yine bakıyordu insanlara,
Ve yine geziniyordu sokaklarda...
Azrail çıkarken ölüm getirdiği evden,
Gülen adamdı kapıda, onu bekleyen...
Geçti Azrail gitti adamın önünden,
Arkasından bir kahkaha duyuldu hemen,
"İnsanlar senden kaçar hep,
Sense benden kaçıyorsun demek,
İnsanlara göre deliyim ama,
Senin içinde pek iyi biri olmasam gerek"
Azrail döndü baktı ardındaki mezcuba,
"Sen kötü biri değilsin ey fani!
Ama vaktin gelmedi henüz,
Hak icazet vermediyse
Ne yapsın sana Azrail!
Öyleyse git yoluna,
Ölüm vadesi dolmadan,
Gelmez insanoğluna"
Adam güldü yeniden,
Ardından hiç bozuntuya vermeden dedi ki
"Müsade etmezsin seninle gelmeme,
Ama alırsın sevdiklerimi de bir bir,
Madem istemezsin beni,
Bana bu zulmün niyedir?"
Bu kez gülen azraildir adama,
"İmtihan benim olsa
Getireyim sana sevdiklerini...
Hak cenneti nasip edecekse kuluna,
Uğruna elbette bir şeyler kaybetmeli"
Yanağından bir damla döküldü yere gülen adamın,
Sonra acı bir inilti duyuldu.
Yürekten dile düştü ateş.
Gülen adam ağlıyordu,
Ağlıyordu hıçkıra hıçkıra ilk kez...
"İmtihanım başım gözüm üstüne,
Ama hasret, bu hasret yok mu?
Yanında hafif kalır getirdiğin ölüm bile
Yine de gelemezsin mi diyorsun benimle?
Ben gitmeye bu kadar gönüllüyken hem de,
Dem bu dem değilse,
Ne sen bana görünürsün
Ne de ben sana rastlarım bu evin önünde.
Bu kader değil de nedir öyleyse"
Azrail ağlayan adama baktı,
"Ey insanoğlu
Ömür sabır demektir.
Varsa nasibin bu dünyada,
Sabır ölümü vaktiyle beklemektir.
Bir sonraki karşılaşmamızda,
Söz veriyorum!
Seni almadan,
Dönmeyeceğim semaya."
Gülen adam başı önde,
Kurularken gözyaşlarını öylece,
Azraille dostlukları başlamıştı o gün
İşte tam da böyle...
Sonra gecelerden bir gece,
Yeniden karşılaştı,
Bu iki eski dost,
Azrail sözünün eriydi belli ki!
Aldı gülen adamın canını,
Karanlık bir harabede,
Nasır tutmuş ayaklarından,
Permeperişan saçlarına kadar...
Sinsi bir soğuklukla gezindi,
Tâkatsiz bedeninde...
Yalnızca yüzüne dokunmadı,
O kaygısızca gülmekte olan yüzüne,
Kan çekildi, ten bembeyaz kesildi,
Ama gülmeye devam etti gülen adam,
Kıyamete kadar da
Gülmeye devam edeceği gibi...
-PembeBirKrizantem
(Şiirin bu kısmını paylaşmak konusunda kararsız kaldım ama asıl kararı okuyucunun vermesi gerektiğini düşünüyorum. Yorumlarınızı bekliyorum.)
141 notes · View notes
quilainworld · 8 months ago
Text
Kalabalıktan hoşlanmaman umurlarında değil, kimse senden bu yüzden hoşlanmayacak, kimse sessizliğini anlamayacak; kimse içinde kopan fırtınaları, omzunda eksik olan eli, buz tutmuş kalbini, gölgelerden saklanmak istediğini, yatağın altına süpürdüğün ağlama seslerini duymayacak. Herkes, her zaman bekleyecek. Ve seni çok sevdiğini iddia edecek bu insanlar, senin için ne kadar acı çektiklerinden bahsedecekler, aslında hep kafalarında kurdukları bambaşka bir seni beslemeye devam ederken. Sana dans etmeyi sevdiren kişi olma ihtimalini sevecekler, senin içinde sakladığını düşündükleri kahkahayı dudaklarına ulaştırabilme ihtimalini. Sende sevdikleri şey hep kendileriyle ilgili olacak. Gülümseyemediğini fark ettiklerinde, dans edemediğinde ve ayaklarına bastığında ilk seni suçlayacaklar, sevilmeyi bilmediğinde zaten sevilmeyi hak etmediğini söyleyecekler ve sen onca zaman onları incitmemek için kendi kendini yaralarken onlar, bir gün seni terk edip giderken iki kez düşünmeyecekler. Hep terk ettiler, her zaman terk edecekler. Ama sende her zaman kötü olmaya devam edeceksin, bir gün bir başkası çıkacak ve seni ne kadar çok sevdiğini, diğerlerinden ne kadar farklı olduğunu söyleyecek ve seni diğerlerine benzetmeye çalışırken öncekilerin yarım bıraktığı şeyi tamamlayacak, sen yok olacaksın ama onların hiç bir haberi olmayacak. Seni bir çamur gibi işleyemediklerini fark ettiklerinde ellerini kirlettiğin için hesabını senden soracaklar. Sen hiç sevilmemiş olacaksın, sevmenin ne demek olduğunu da hiç bir zaman anlamayacaksın...
132 notes · View notes
amezhu · 2 months ago
Text
Heaven Official's Blessing ▪︎ Hurdacı Ölümsüz Ve Kızıl Cübbeli Hayalet hakkındaki halk hikayesi
"Orta dünyada şöyle derler, bir zamanlar hurdacı bir ölümsüz varmış.
Ona Hurdacı ölümsüz deseler de bu ölümsüzün kutsadığı hurda toplayıcılar değildi, ölümlüler diyarının huzuruydu. Çünkü aynı zamanda o en güçlü savaş tanrısıydı.
O'nun yenemeyeceği hiçbir kötülük, öldüremeyeceği hiçbir hayalet yoktur. O, dünyayı yok edecek güce sahip olsa da çiçeğe değer verecek yürekten yoksun değildi.
Ancak bir tanrıya ibadet etmek için birtakım kurallar ve tabular vardır. Eğer biri bu ölümsüze tapılan bir tapınağa uğrarsa asla öylesine gelişigüzel secde edilmemelidir.
Ancak bu hurdacı ölümsüzün özel bir yapısı var ve şanssızlığı çağırır. İnanmıyor musun? Bir zar hazırla, ölümsüzün ilahi heykelinin elini ovalayıp zar at, gel gör ki şansın kesinlikle en kötüsü olacak.
Yani, bu Hurdacı ölümsüzün tozlu beyaz heykeline dua eden bir kişi ne kadar çok dua ederse heykelin o kadar çok kötü şans getirebileceğini söylenir. Suyun bile dişlerin arasına sıkışabileceği noktadan Taocu cübbe giyerken hayaletleri görmeye kadar."
.
"Orta dünyada bir de şundan bahsedilir, öyle bir Kızıl Cübbeli Hayalet Kral varmış ki.
Her ne kadar bu Hayalet Kral'ın insan dışı bir varlık olduğu düşünülse de muazzam sayıda inananlara sahipti. Kendi meskenlerinde Hayalet Kral’ın türbesini gizlice kuranlar sıklıkla bulunur, gündüz ve gece ibadet edip iyi şans için dua ederlerdi.
Bunun nedeni, yalnızca bu Hayalet Kral’ın yenilmez olması değil, görünüşe göre tek bir yenilgiyi bile tatmamıştı ve şansı kıyaslanabilir derecede güçlüydü.
İnanmıyor musun? Zarları atmadan önce onun önünde secdeye kapan. Eğer sana yardım etmeyi isterse o zaman bir sonraki atışınız kesinlikle olağanüstü olacak.
Ancak hayaletler tanrılar gibi değil yani doğal olarak daha fazla tabular var. Hayalet kral çok güçlü olsa da kişiliği tuhaf ve aşırıdır.
Eğer mutluysa sen dua etmesen bile sana yardım edecektir; eğer mutsuzsa sen bin altın versen bile geri çevirir; eğer aşırı mutsuzsa kim bilir belki bir gün canını bile alabilir.
Yani aynı mantıkla, saygınızı göstermek en iyisi ama yine de uzak durun."
.
"Ancak eğer insanlar hem bu tanrının hem de bu hayaletin ilahi heykellerine beraber ibadet ederse işte o zaman bir mucize olur.
O Kızıl Cübbeli Hayalet Kral, Hurdacı Ölümsüz'ü saran tüm talihsizlikleri kovacak ve onun gerçek görünüşünü ortaya çıkarmasına izin verecek.
İnsanlar bunu şok edici bir şekilde keşfedecekler, görünüşe göre o Hurdacı ölümsüzün rengi tozlu bir beyaz değil, parıl parıl parlayan altın rengiymiş."
.
"Efsaneler genellikle gerçeklere dayanır. Ancak bu masal muhtemelen çok çok uzun zaman önce belki de sekiz yüz yıl öncesinden başlayarak anlatılması bile gerekebilirdi ve bunu anlatmak çok çok uzun bir hikaye olurdu. İnsanlar dinleme sabrına sahip olmayabilir.
Ancak kesin olan şu ki her ikisinin de en güçlü güçlerini sergilemesine sahip olmak için ikisine birlikte tapınılmalıdır.
Bu şekilde kişi iki kat servet ve iki kat yenilmezlik elde edebilir.
Cennetin kutsamasıyla, hiçbir yol çıkmaz değildir."
"天官赐福 百无禁忌"
Tumblr media
39 notes · View notes
arbrenu · 5 months ago
Note
Açık konuşmak gerekirse kötü zamanlarda insanın yanında olan kişi sayısı nerdeyse yok derece. Bir kişi, bilemedin iki, onlarda sadece bir süre.. o yüzden leydi nagilam, insan sadece kendisi moralini yüksek tutması gerek. Evet çok zor olabilir, pozitif bakmak bile bazen insanın içini acıtır.. ama yapmaya çalış çünkü sen düştüğünde kimse kaldırmayacak yine sana kalan sen olacaksın. Umarım geçer, umarım atlatırsınız💫🫂
arabayı valeye bırakırken o kadar kötü bir şekilde bıraktım ki çıkıp kusura bakmayın çok ters bıraktım ama kafam çok fena dedim, adam (artık tanışık sayılırız sjsjsj) hiç önemli değil kötü görünüyorsun yapabileceğim bir şey var mı dedi, ben de biraz kötü haber aldım dedim, anladım dün zaten ama sen çok güçlüsün hep neşeli geldin neşeli gittin yine atlatacaksın inanıyorum dedi. Yukarıya çıktım deskte çalışan kızlar beni görünce hemen gülümser mesela ama bu defa yine oraya gelmem kötü haber olduğu için önce bi yüzleri düştü sonra yine iyi olacak bırak işlemleri geç sen sonra hallederiz uğraşma bunlarla dediler. Bir buçuk yıldır bu insanlar en çok gördüğüm insanlardı ve hepsi o günü kolaylaştırdı baktığın zaman küçücük hareketler ve iki cümle en fazla yani insan olmak bu kadar da kolay halbuki
70 notes · View notes