#iyi kız serisi
Explore tagged Tumblr posts
tedbundylady · 1 year ago
Text
"Andie Bell kendi kusmuğunda boğularak ölmüştü"
İyi Kız Kötü Son
1 note · View note
mormezarlik · 10 months ago
Text
Tavsiye etmeyeceğim kitaplar.
‼️Uyarı bu kitaplar gelişi güzel yazılmadı hepsi hakkında bilgi vardır ‼️
Gece evi serisi;Bu kitaplar LGBT destekli kitaplardır.Siz farketmesenizde lgbt mesajları verilmektedir.(Çoğu kitabı öyle hepsi için diyemiyicem)Kitap aslında okunur bi kitap ama lgbt'den nefret ediyorsanız kesinlikle uzak durun.Ama ne olursa olsun Ejderhanın yeminini okumanızı tavsiye ederim(kitaplar ektedir)
Yazar:P.C CAST-KRİSTİN CAST
Tumblr media
Asansör:Beyza Alkoç'un yazdığı kitap.Bi kısmında aşırı iğrendirecek kısmı var.Ben şahsen o kısmı okuduktan sonra kitaptan aşırı soğudum
💫BONUS💫
Daha iyi fikir edinmeniz için kitapların yorumlarını paylaşıcam
Tumblr media
Ellerinden öpülesi kız'ın yorumu;
İki evli çift. Birinin kocasıyla diğerinin karısı asansörde kalıyor ve nasıl oluyorsa birbirine aşık oluyor... Ve ne tesadüfse ikisi de sevmiyormuş eşlerini :/. Sadece bir hafta birbirilerini görmelerine rağmen delice aşık oluyorlar hatta kız bu adam için kocasına boşanma davası açıyor... Mantık aramayın çünkü yok.
Evet yazarımız daha ergenlik dönemlerinde yazmış bu kitabı. Ben bu kitabı kötüleyince “ ya yazarın ilk kitabı daha amatördü o yüzden kötüğ” diyen şahıslar. Zaten benim en tuhafıma kaçan da bu. Daha ergen yaşta (14 yaşında) böyle cinsel içerikli, iğrenç bir kitap yazacak kafada olması normal bir şey mi? Liseli bana göre daha hayata bakış açısı gelişmemiş insandır. Nasıl bir ruh hali olmalı ki insan oturup tamamen cinsellik konulu böyle bir kitap yazsın (Hem de amerikan dublajı aksanıyla :/).
4 notes · View notes
pazaryerigundem · 5 months ago
Text
Bugün sinemalarda vizyona girecek filmler
https://pazaryerigundem.com/haber/187563/bugun-sinemalarda-vizyona-girecek-filmler/
Bugün sinemalarda vizyona girecek filmler
Tumblr media
Dramdan komediye, korkudan gerilime ve animasyona kadar önemli yapımlar bugün vizyona giriyor.
İSTANBUL (İGFA) – Pek çok filmi dünyayla birlikte aynı anda vizyona getiren Paribu Cineverse, bu Cuma da birbirinden farklı türde yerli ve yabancı filmleri vizyona getiriyor.
Yeniden vizyona girecek Alacakaranlık (Twilight) serisinin ilk 3 filminin yanı sıra Sakın Ses Çıkarma (Speak No Evil), Koparan Kardeşler, Köpekler Firarda (Dogs at the Opera), Into the Mortal World, Ayrılış (Tuesday) ve İzliyorlar filmleri sinemaseverlerin beğenisine sunuluyor.
CUMA GÜNÜ VİZYONUNUN ÖNE ÇIKAN FİLMLERİ
Tumblr media
Alacakaranlık serisi geri dönüyor. Serinin ilk filmi Alacakaranlık’ta, anne ve babası ayrı olan Bella Swan, annesinin yeni eşiyle kurduğu hayattan uzaklaşarak babasının yanına, Forks’a taşınmaya karar verir. Okuldaki ilk gününde, sınıf arkadaşı Edward Cullen’dan hemen etkilenir. Bella, Edward’ın gizemini çözmeye çalışırken, onun 108 yaşında bir vampir olduğunu öğrenir ve ona âşık olur. Serinin devam filmi Yeni Ay’da Bella ile Edward’ın inişli çıkışlı ilişkisini ve Bella’nın gizemli Jacob’la yakınlaşmasını izlerken; üçüncü film Tutulma’da ise mezuniyeti yaklaşan Bella, vampir Edward’a olan aşkı ve kurt adam Jacob’la olan arkadaşlığı arasında bir seçim yapmak zorunda kalır.
Senaristliğini ve yönetmenliğini James Watkins’in üstlendiği Sakın Ses Çıkarma (Speak No Evil), yeni tanıştıkları bir ailenin davetini kabul etmeleriyle kendilerini bir kabusun içerisinde bulan bir ailenin yaşadıklarını konu ediniyor. Amerikalı bir aile, tatilde yeni tanıştıkları ve çok iyi arkadaş oldukları büyüleyici bir İngiliz ailesi tarafından, pitoresk kırsalındaki cennet gibi malikanesinde hafta sonunu geçirmek üzere davet edilir. Ancak ev sahipleri, kısa sürede pasif-agresif tavırlardan evle ilgili karanlık sırları açığa çıkarmaya kadar uzanan davranışlarıyla konuklarının sınırlarını zorlamaya başladığında, her şey bir kabusa dönüşür.
Haftanın komedi filmlerinden Koparan Kardeşler, katıldıkları belediye ihalesinde kendilerini trajikomik olayların içerisinde bulan iki kardeşin hikayesini konu ediniyor. Orhan Koparan ve kardeşi Naylon, Koparan Kardeşler adını verdikleri şirketlerinde, kabir bakım işlerini yaparak geçimlerini sağlar. İşlerini geliştirmek isteyen kardeşler,  bir gün belediyede kefen ihalesine girmek isterler. Ancak ihalenin kim tarafından alınacağının önceden ayarlandığından haberleri yoktur. İhalesi sırasında bir dizi olay çıkaran ve kendilerine düşman edinen Koparan kardeşler, kendilerini türlü trajikomik olayın içerisinde bulur.
Çocukların ve animasyon tutkunlarının ilgisini çekecek Köpekler Firarda (Dogs at the Opera), yanlışlıkla girdiği tiyatroda tanıştığı yeni arkadaşlarıyla bir serüvene atılan sokak köpeği Samson’un hikâyesini anlatıyor. Hayvan avcılarından kaçan başıboş köpek Samson, kendini Bolşoy Tiyatrosu’nda bulur. Böylece prima balerinin köpeğiyle tanışır ve ona hostesin çalınan dekorasyonunu geri getirmesi için yardım eder. 
Haftanın bir diğer animasyon filmi olan Into the Mortal World, haksız yere bir suçla itham edilmiş ve ilahi dünyadan sürgün edilmiş annesinin intikamını almak isteyen Jinfeng’in başından geçenleri konu ediniyor. Zhi Nv’nin oğlu Jinfeng, annesi için ölümlü dünyaya gelir ve yıldızları fethetmek için ölümlü kız Xiaofan ile iş birliği yapar. İnsanlar ve tanrılar eşliğinde, yol boyunca birçok tehlikeyle karşılaşırlar ve Xiaofan’ın yaşam deneyiminin gizemi ve Zhi Nv’nin suçunun gerçeği yavaş yavaş ortaya çıkar.
Senaristliğini ve yönetmenliğini Daina Oniunas-Pusic’in üstlendiği Ayrılış (Tuesday), şaşırtıcı derecede konuşan bir kuş biçiminde gelen ölüm ile yüzleşmek zorunda olan bir anne ve kızının hikayesini konu ediniyor. Tuesday, ölmek üzere olan bir gençtir. O, annesi Zora’ya yakın olmak ve Dünya’daki bir papağanın bedenine bürünen “Ölüm” ile arkadaş olmak ister. Tuesday, yeni arkadaşının ona son dileğini yerine getirmesini umar.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
yolaemanet · 5 years ago
Photo
Tumblr media
“Peki ama erkekler, baba oluncaya kadar babalık alıştırması yapmazsa, onları bir anda iyi bir ebeveyne dönüştürecek iksiri nereden bulacağız? Kucağına hiç oyuncak bebek almamış birinin yeni doğmuş bebeğine öz güvenden yoksun kısacık dokunuşuyla açılmaya başlayan uçurumu hangi taşlarla dolduracağız?” (Kız çocuklarının anneliğe daha çok küçük yaşlarından alışmaya mecbur bırakılmasına istinaden.)
“İçine ata ata kendini hasta eden, çektiği azaba, ona zulmeden kişilere yaptıkları fedakârlıklara şahit olarak büyüdüğümüz ve hep onlara kaybettiklerini verme hayaliyle yaşayıp hep de kendimizi kayıplarını telafide eksik hissettiğimiz annelerimizle mutlu muyduk? Yoksa kendini ezdirmeyen, hayatın tadını doyasıya çıkaran, dünle bitmemiş hesaplarıyla uğraşacağına yarınla ilgili gezi planları yapan, ne kırılan, ne darılan, yalnızca fikrini ve tavrını ortaya koyarken bizi de hayata karşı bilgili ve güçlü kılan bir anne modelini mi tercih ederdik?”
“’Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır.’ Demek ki kadın, bir kişinin başarılı kılınması için neler yapılması gerektiğini biliyor. Öyleyse neden aynı beceriyi kendisi için gösteremiyor? (…) Onlar erkeğin başarısının dayanağı olmak üzere eğitilmiştir. (…) Bireysel kararlar alacak kadar kendine sahip değildir ancak küçük yaştan itibaren tüm aileye sahip çıkması beklenir.”
“Güzellik insanı bakanın tarafında simgeleştirir, ikon haline getirir ve içine bir kalıp yerleştirmek üzere oyar. Olmadığınız bir şey üzerinden kurgulanır, sürekli kazanma değil, ‘elde etme’ isteğiyle karşılaşır ve her zaman bir tehdit olarak algılanırsınız; hem erkeğin hem de diğer kadınların tarafında. Öyle ki aymazlığı yüklenip hovardalık etmez ya da güçlü kocanın kanatları altına sığınmazsanız itildiğiniz yer kadınlığınızı yaşamak değil, kadınlığı sırtlanmak olacaktır.”
“Kernberg’in tanımına birebir uyacak şekilde fethetmeyi ve sahip olmayı merkeze alan klasik masallar çocuğa basmakalıp bir aşk ideolojisi pompalıyor. Kurtaran ya da kurtarılan olma fantezisi, fetheden ya da fethedilen olma arzusu. Demek ki sahici bir ilişki kurmaya odaklanan değil; kurtarılacak, çaresiz birini arayan ve bulamazsa tatmin olamayan prensler… Kendi ayakları üzerinde durabilmesi için onca eğitim almış ama içinde hâlâ kurtarılma fantezisi taşıyan prensesler. Oysa kurtarıcı olma fantezisinin yerini alabilecek çok daha güzel bir şey var: Kimsenin kimseyi kurtarmasına gerek kalmadığı bir dünya idealinde yaşanacak özgür bir aşk. Kurtarılan olma fantezisi ise bilinçaltını kurtarılacak duruma düşme çabasına yönlendirme ve aşkı burada sınama tehlikesini içeriyor. Bugün hangi ana baba donanımlı bir birey yetiştirmek için varını yoğunu harcadığı halde; kızının geleceğinde önce kaçırılıp hapsedilmesi, sonra da onu kurtaracak birini beklemesini görmek istiyor?”
***
(Klasik) masallar ve onların görmediğimiz, belki çocukluğumuza ait o saflık duygusunu zedelememek için görmekten bile isteye kaçındığımız alt metinlerini cesurca ele almış bir kitap. Halkbilimi alanında incelenebileceği gibi başlı başına da feminizm rafına konulabilir pek tabii. Tüm bunları biliyordum ve üzülerek kabul de etmiştim ama kitabın elli beşinci sayfasında denk geldiğim, Hansel ve Gretel üzerinden verilen bir örnekle beynimden vurulmuşa döndüm desem yeridir. Hepsini yazmam hâlihazırda uzun olan bu yazıyı daha da uzatacağı için kısaca şöyle paylaşabilirim:
“Masala başından itibaren bakalım ve eğer bu bir masal olmasaydı şu durumlara ne tepkiler vereceğimizi düşünelim:
Yiyeceğini paylaşmak istemediği için çocuklarını ormana terk etme planları yapan anne baba ve onların konuşmalarına kulak misafiri olan çocuklar,
Travmatik bir bekleyiş süreci: Sabah seni korumakla yükümlü ilk kişi olan öz baban tarafından ormana terk edileceğini bilmek ve bilmiyormuş gibi davranarak uyumak. Ona bunu dayatanın da –daha sonra durumu yumuşatmak için üvey anneye çevrilen- öz anne olması,
Ebeveynin yalanına karşı kendini kurnazlıkla korumaya çalışmak,
 (…)
Yamyam bir cadı… Onun yemeği olacağını bilerek bekleyen ve bu sırada da hapis altında olan bir çocuk… Bu duruma seyirci kalan bu cadı tarafından köle olarak kullanılan kardeşi,
 (…)
Babanın iradesizliğinin, suç ortaklığının hiç sorgulanmaması, hesaplaşmanın olmaması ve son derece patolojik bir yeniden birleşme.
Sonuç, sevginin bile patolojik olduğu bir masalın çocuklar mışıl mışıl uyusun diye anlatılmasındaki tuhaflık…”
Kitap, yeri geldikçe feminizmin bir erkek düşmanlığı değil bir sistem eleştirisi olduğunu hatırlatması bakımından sempatimi kazandı. Çünkü çoğu kadının, yazar, akademisyen bile olsa öfkesinden ötürü ileri gidip yaptığı bir şey. Ben de sık yaptığımı fark ediyorum bunu bazen. Çok nadir de olsa erkeklerin silikleştirilip kadınların neredeyse bir uzvu haline getirildiği masallar da tıpkı diğerleri gibi eleştiriliyor.
Propp’un biçimbilimine daha çok yer verilebilir miydi diye düşünüyorum. Aslında kitapta bahsedilen masalların hepsi buna örnek. Daha geniş okumalar yapmak isteyenlere muhakkak Propp’un “Masalın Biçimbilimi”ne bakmalarını öneriyorum. Ayrıca bununla beraber daha başka okumalar da yapılabilir. Çok da güzel olur. Örneğin ben –en sevdiğim film olan- Bir Zamanlar Anadolu’da’yı biçimbilimle beraber düşünerek izledim ve sanıyorum tam da bu yüzden en sevdiğim film.
Bu kitapla beraber karşıt masalları okumaya, animasyonlarını izlemeye ağırlık vereceğim. Bu konuda en sevdiğim örnek Shrek serisi hatta. Bu da çoğunlukla cinsiyetçilik üzerine kurulmuş klasik masallara karşıt yazılmış-çekilmiş bir “karşı masal”. Burada yalnız dev değil, eşi Fiona da güçlüdür. Yalnız dev kahramanlık yapıp kadını kurtarmaz, kadın da bir o kadar kendi için mücadele eder ve hatta erkeğe karşı gelip onun boyunduruğuna girmez. Öyle ki ona, “Sen nereden bileceksin? O kalede hiç tek başına kaldın mı? Ejderhanın biri kalenin dışında beklerken her gece seni kurtaracak kişiyi bekledin mi?” diye hakkıyla isyanını eder ve “Beni sen değil, ben kendim kurtardım,” der. Hayat öpücüğünü Shrek değil, Fiona verir. Gerektiğinde doğaya karşı, gerektiğinde kötüye karşı Fiona da savaşır. Onun da idealleri ve duygularının olduğu gözden kaçmaz. İki kahraman da ne dünyanın en güzel prensesi ne de dünyanın en güçlü ve en yakışıklı prensidir. Yani masallarla, toplumsal cinsiyetle tek başına çok güzel dalga geçebilmiş bir film serisidir. Çocuklara izletilecekse böyle filmler izletilmeli, böyle masallar anlatılmalıdır. Çünkü Özgür İpek'in de dediği gibi, “Her çocuk okuduğu masalda kendi kendine ‘İyi biri mi olmak istiyorum?’ sorusunu değil, ‘Kim gibi olmak istiyorum?’ sorusunu sorar.”
6 notes · View notes
Photo
Tumblr media
En sevdiğim kitaplar
Liste en çok sevilenden en az sevilene gibi bir sıralı değildir, öyle aklıma geleni yazdım.
Gabriel Garcia Marquez- Kolera Günlerinde Aşk
Vladimir Nabokov- Lolita
Yusuf Atılgan- Anayurt Oteli
Zadie Smith- İnci Gibi Dişler
Haruki Murakami- Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu, Sahilde Kafka
Jonathan Safran Foer- Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın
Orhan Pamuk-Kara Kitap, Masumiyet Müzesi, Kafamda bir tuhaflık
Elif Şafak- Araf, Mahrem, Bit Palas
J.K. Rowling- Harry Potter Serisi
 Kendimi bildim bileli bir şeyler karalıyorum ve kendimi bildim bileli bir şetler okuyorum. Birkaç gündür de biri bana en sevdiğim kitabı sorsa ne derim diye düşünüyordum. Tabi ki tek bir kitap söyleyemezdim, ama bu listedeki her kitabı en az 2-3 kere okumuş olmamla beraber haklarında biraz konuşmak istiyorum:
 Kolera Günlerinde Aşk:  Dünya üzerinde aşkı en güzel anlatan kitaplardan biridir kanımca. Bir aşk için kaç yıl bekleyebilirsiniz? Marquez’in diline ve üslubuna zaten hayranım, bu kitabın da etkisinden uzun süre çıkamamıştım.
Lolita: Genel olarak farklı yönleriyle aşkı anlatan kitapları çok seviyorum. Bu kitapta da 9-10 yaşlarında bir kız çocuğuna aşık olan bir karakteri okuyoruz. Aslında nefret edilen, iğrenç bir adam olan karakterin aşkı o kadar yoğun ki, bazen kendimizi yerine koymadan da edemiyoruz. Dünya edebiyatının başyapıtlarından biridir, Rus bir yazarın İngilizce olarak yazdığı bu eser.
 Anayurt Oteli: Türk Edebiyatındaki ilk üçümde kesinlikle yer alacak bir kitap bu. Bu kadar ince bir kitabın bu kadar çok şey anlatmasından mı bahsedeyim, yazarın anlatımı sayesinde karakterin adeta siz olmasından mı bilmiyorum, mükemmel bir kitap her açıdan.
 İnci Gibi Dişler: En çok sevdiğim kitap tarzlarından biri de farklı kültürlerin buluşmasını, göçmenliğin zorluklarını anlatan kitaplar sanırım. Bu kitapta da çeşitli doğu ülkelerinden Londra’ya göç eden insanlarla İngilizlerin yaşadığı şeyleri okuyoruz.
 Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu, Sahilde Kafka: Bence Haruki murakami tek bir eseri okunacak yazarlardan biri kesinlikle değil. Dili, yaşadığı kültür ve metaforik anlatımları asla tek bir eserle anlaşılmaz. Ama o sade diliyle yaptığı metaforları okuyunca bağımlısı oluyorsunuz.Yazarın kitaplarının çoğunu okudum, b ikisi de favorim. Özellikle Haşlanmış Harikalar Diyarı okunmalı, sahilde kafka daha ünlü olsa da.
 Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın: Bazı kitapları okurken, kitaptaki dilden, cümlelerden, üsluptan resmen dilinizde bir tat kalır ya bu kitap öyle bir kitap işte. Unutamayacağım bir kitap gerçekten. Filmi de var ama kesinlikle kitabı daha iyi, filmini pek sevemedim. Jonathan Safran Foer çağımızın en iyi yazarlarından biri.
Kara Kitap: Türk edebiyatının en iyi kitaplarından biri ve kesinlikle sonsuza kadar öyle kalacak. Kara Kitap bir şaheserdir benim gözümde, üstüne çok az kitap çıkabilir. Kaç kez okuduğumu sayamadım. Kitabın içindeki bölümlerin her biri başlı başına bir başyapıt. Orhan Pamuk’u Orhan Pamuk yapan kitaptır ayrıca. Özellikle içindeki “Boğazın suları çekildiği zaman” ve “Hepimiz onu bekliyoruz” bölümleri unutulmaz. orhan pamuk o kadar güzel yazmış ki galip in yaşadığı çaresizliği, acıyı, boşluğu her şeyi hissediyorsunuz okurken. Kitabı saatlerce övebilirim ama çok uzatmadan bir alıntı yapıp bırakıyorum.
“hiçbir zaman inandıramadım seni kahramansız bir dünyaya neden inandığıma. hiçbir zaman inandıramadım seni o kahramanları uyduran zavallı yazarların neden kahraman olmadıklarına. hiçbir zaman inandıramadım seni o dergilerde resimleri çıkanların bizden başka bir soydan olduğuna. hiçbir zaman inandıramadım seni sıradan bir hayata Razi olman gerektiğine. hiçbir zaman inandıramadım seni, o sıradan hayatta benim de bir yerim olması gerektiğine.”
 Araf: Çok okuduğum, bana çok ilham veren kitaplardan biri bu da. Amerikaya eğitim için giden farklı miletten insanların yaşadıklarını anlatıyor. Elif Şafak’ın Aşk’tan önce yazdığı kitapların güzelliğini bilen bilir, Aşk onun en kötü kitabıdır. Bu ve diğer saydığım iki kitap da kesinlikle çok iyi kitaplar. Elif Şafak hakkında şunu söylemek istiyorum, ben onu okumaya başladığımda pek bilinen bir yazar değildi, ilk kez 14 yaşında okumuştum zira kendisini. Aşk isimli kitap çıktıktan sonra çok fazla tanındı ve çok fazla da önyargı var kendsiine karşı. Bu kadının Aşk’tan önceki kitaplarını okumayan insanların, kendisi hakkında önyargıya kapılması çok saçma gerçekten. Zaten şu hayatta en sevmediğim şey, okumadığın bir kitaba önyargı sahibi olmaktır.
 Harry Potter Serisi: Hakkında konuşmaya gerek bile bilmiyorum, benim için bir hayat tarzı, beraber büyüdüğüm bir arkadaş.
Daha çok var çok severek okuduğum kitap tabi, ama bunlar sanırım baş ucu eserleri diyebileceğim türden kitaplar.
5 notes · View notes
Text
Spiderman: Into The Spider-Verse
Tumblr media
Bloğu açarken daha sanatsal bir yazıyla başlamayı planlamıştım ama ilk bitirdiğim film bu oldu. Geçen sene vizyona giren ve birçok açıdan en sevdiğim Marvel filmi ünvanını kazanan Spiderman: Into The Spider-Verse.
Sonuç: Spiderman serisi, diğer karakterlerin aksine sabit bir seri olmayıp Marvel’in deneme tahtasına dönmüş durumda. Benzer halde olan serilerin aksine Marvel kesinlikle iyi bitiş çıkardı ve Homecoming, Civil War ve video oyunuyla oldukça güzel bir imaj çizdi. Geçen sene çıkan animasyon filmiyle beraber Spiderman artık hareketli, bıçkın, eğlenceli ve genç. Müzikleriyle, renkleriyle, tasarımlarıyla tam bir şölen. İzleme listenize gecikemeden alın!
Hikaye Miles isimli gencin radyoaktif bir örümcek tarafından ısırılmasıyla başlar. Devamında gelişen olaylar kendisini farklı boyutlardan gelen Spiderman’lerle birlikte Kingpin’e karşı bir savaşın içinde bulmasına sebep olacaktır. Miles güçlerini keşfetmek arkadaşlarını, ailesini ve boyutunu kurtarmak zorundadır.
Hikaye: Klasik Marvel hikayesi. İyi karakter tanıtımları, olaya hızlı giriş, film boyunca karakter tanıtımı ve mutlu son. Açıkcası bir süperkahraman filminden beklentim daha fazla değil. Film boyunca sıkıldığım, dakikasına baktığım, sonunu beklediğim bir an olmadı; oldukça akıcı. Aksiyon sekansları dengeli dağıtılmış, duygusal kısımlar da beklediğim gibi. Bir yapaylık sözkonusu yok, gerçekten de bir gencin başından geçen bir hikaye. Bazı yerlerde aşırı güçlenmeler var ama hikayenin akıcılığı içinde seyirci bunu bekliyor o yüzden mantıksız da gelmiyor.
Karakter Tasarımları: 6 Spiderman diyince 6 tane havalı tasarım bekliyorsanız şaşıracaksınız. Onun yerine 3 havalı 3 ilginç tasarım diyelim. Başta hayal kırıklığı gibi gelmekle beraber aslında filme hoş bir hava kattığını söyleyebilirim. Hatta 6 tane ana karakterdense 3 ana karakter 3 yardımcı karakteri tercih ederim.
Tek tek karakterlere gelince, Marvel kendisinden beklemediğim bir iş çıkarmış. Siyahi bir protagonist, güçlü bir kız rolü ancak bu kadar güzel harmanlanabilirdi. Kesinlikle eğlenceli bir tablo var ortada.
Tumblr media
Görsellik: Mü-kem-mel. Üstüne söylenebilecek bir şey yok herhalde. Sahnelerin tasarımı, efektler, kamera açıları, renk paletleri bir arada şu ana kadar izlediğim en iyi animasyon filmini sunuyor. Sırf bir daha aynı tarzı görmek için izleyebileceğim bir film.
Muhtemelen devamı gelmeyecek ama animasyon filmler ve süperkahramanlar gerçekten de oldukça esnek ve yüksek potansiyelli tablolar ortaya okuyor. Gerek absürtlük olsun gerekse hareketlilik, özel efektler olsun süperkahraman filmlerinden beklenenleri %100 karşılıyor bana kalırsa.
Müzik: Filmi izleme sebebim olan soundtrack oldukça zengin ve film dışında dinlemesi en eğlenceli listelerden biri. Post Malone, Lil Wayne, Minaj, Ty Dolla $ign, Ski Mask, Denzel Curry, Jaiden Smith gibi tanıdık isimlerin yanında birçok indie ismi de bünyesinde barındırıyor Spider-Verse. Start a Riot, Scared of Dark, Familia ve Elevate’i tekrar tekrar dinleme ihtiyacı hissettim film bittiğinde. Black Panther ve Venom’dan sonra yine şaşırtmadı ve beklentimi karşıladı.
Sonuç: Süperkahraman filmlerine endüstriyel film gözüyle bakan biriyimdir. Bir nevi shounen türünü izlediğim gibi izlediğim bu filmlerden beklentim akıcı kareler, güzel müzikler, insanı hoşnut eden bir son oluyor. Spiderman’in yeni filmi bunların hepsini karşılamakla birlikte üstüne de koyuyor, bu durumla beğenimi de kazanıyor. Animasyon olması kesinlikle çok şey katıyor filme ve izleme zevkini katbekat arttırıyor. Bir daha izlemek istediğim tek Marvel filmi, klişeden uzak olduğunu düşündüğüm tek Marvel filmi ve birçok açıdan benim için bir ilk. Tavsiye ederim.
1 note · View note
hececiler · 2 years ago
Link
0 notes
sonmuzik · 3 years ago
Text
Cennete Bilet Filmi 16 Eylül’de Sinemalarda!
Tumblr media
Cennete Bilet Filmi 16 Eylül’de Sinemalarda!
İyi günde kötü günde… George Clooney ve Julia Roberts #CeneteBiletFilmi’nde. Cennete Bilet filmi 16 Eylül’de sinemalarda! George Clooney ve Julia Roberts Başrolde Akademi ödüllü George Clooney ve Julia Roberts, kendilerini aşka tutulan kızlarına engel olmak için ortak bir görevde bulan eski bir karı koca olarak beyaz perdede yeniden bir araya geliyor. Working Title, Smokehouse Pictures ve Red Om Films’den Cennete Bilet, ikinci şansların tatlı sürprizini konu alan bir romantik komedi. Canan Nezirova'nın Oynadığı "Nisan" Filmine Tam 8 Ödül! Cennete Bilet Filmi Hakkında Yönetmeni Ol Parker (Mamma Mia! Yeniden Başlıyoruz, yazar – Hayatımın Tatili filmleri), senaryo yazarı Daniel Pipski olan Cennete Bilet filminin yapımcıları Working Title adına Tim Bevan (En Karanlık Saat, Danimarkalı Kız) ve Eric Fellner (Her Şeyin Teorisi, Sefiller) Smokehouse Pictures adına Sarah Harvey (Hayatımın Tatili, ortak yapımcı- In Bruges), Deborah Balderstone (Palm Beach, Kayıp Kız), George Clooney ve Oscar® ödüllü Grant Heslov (Operasyon Argo, The Midnight Sky ) ve Red Om Films adına Julia Roberts ve Lisa Roberts Gillan ve Marisa Yeres Gill (ikisi de ortak yönetmen, Homecoming serisi). Cennete Bilet, Avustralya federal devletinin ve Screen Queensland Production Attraction Strategy’nin teşvikleriyle Queensland, Avustralya’da çekilmiştir. Sinemaseverlerin merakla beklediği film 16 Eylül’de vizyona girecek. Cennete Bilet Filmi 16 Eylül’de Sinemalarda! https://youtu.be/bymh6SxsZxY Read the full article
0 notes
evdeyohuz · 7 years ago
Text
Dudullu Postası
Tumblr media
Dudullu Postası ünlü bir karikatür serisi malumunuz, bilmeyeniniz yoktur diye düşünüyorum. İşte bu harika eserin sahibi Serkan Yılmaz ve Onur Ünlü iş birliği yapıp dizi haline getirmiş bu karikatürü. Tamamen karikatür modunda olan dizinin ilk beş bölümü ara ara sıksa da vazgeçilebilecek gibi değildi. İyi ki sabretmişim çünkü baş karakterlerin çoğu halay çekerken aralarından birinin kafasına sıkılınca aynı kurşunla yaralanıyor ve komaya giriyorlar. Buradan itibaren yani 6.bölüm itibariyle senaryo yazım işini Onur Ünlü ele alıyor ve asıl güzellik başlıyor. Felsefe parçalıyor resmen Onur Ünlü ve tadından yenmiyor. Komadaki herkes hayatıyla yüzleşecek ve ondan sonra uyanabilecektir. Şimdilik sadece iki kişininkini verdiler ve her bölüm birinin hayatı ele alınıyor. Valla ben son iki bölümdür bayılarak izliyorum.
Tumblr media
Gelelim dizideki karakterlere Tayfun mesela Isparta’ya okumaya gitmiş ve sürekli sevdiği kıza mektuplar yazıp durmuş ama kızın abisi birini bile vermemiş kıza. Dudullunun tabelasında da yazdığı gibi burayı unutmanız mümkün değildir. O da sevdiği kıza Isparta’dan bir bidon gül suyu kapıp geri dönüyor okul bitince.  Sevdiği Melis abisinin boyunduruğu altında aşırı derece bunalmış ve internete koyduğu şarkı videoları sayesinde ünlü olmayı bekleyen bir kız. Ama asıl bomba abisi Eyüp resmen. Bülent Şakrak o kadar yakışmış ki bu role anlatamam. Çok komik ve eğlenceli bir tip ve ne zaman ne yapacağı hiç belli olmuyor. Mahallede ki herkesi sürekli galyana getiren Vasıf aman dikkat et bacını götürmesinler deyince gaza gelip sürekli alarm halinde. Hatta Melis nete giremesin diye direklerindeki kabloları  kesip tüm mahalleyi elektriksiz bırakabilecek kadar manyak.
Tumblr media
Bu arada Vasıf karakterini Erkan Can oynuyor ve o da bir o kadar manyak bir karakter. Milleti gazlayıp dolduruşa getiriyor, sonra da birine bir şey olunca ben böyle dedim ondandır diyor. Mahallede maç yaptığı 6 arkadaşı bir gece aniden ortadan kaybolunca her yıl mahalleliyle anma töreni düzenliyor. Burada 6 baba bildiğin aile babası ama kayboldu zamanında deyip anıyor arkadaşlarını. Bu arada halı sahanın lanetli olduğuna inanılıyor ve kimse içine girmiyor.
Tumblr media
Tabii gazeteci Asım ve u��ağı Tayfur gelene kadar. Gazeteci Asım’ı Güven Kıraç oynuyor. Haftalık yazdığı gazeteden halktan uzak olduğu gerekçesiyle kovulunca onlarla bütünleşmek için Dudullu’yu seçiyor. Uşağı ne kadar karşı çıksa da orada bir gazete açma fikri ona çok cazip geliyor ve lanetli olduğu düşünülen hali saha da kuruyor gazetesini. Tayfur, atanamayan arkadaşı Ersan ve Cem ile birlikte gazeteyi açıyorlar. Bu arada Ersan karakteri de yavaş yavaş açılıyor sanıyorum. Çünkü 6.bölümde pek bir afiliydi. Ahmet Rıfat Sungar’ın ezik ama sevimli karakteri bir anda arkadaşlarının mantık sesi haline geldi. 
Tumblr media
Cem karakterinin de zengin bir kıza aşık ve onun kendisiyle hesaplaşmasını da beklemiyor değilim. Ara ara onun hakkında kısa bilgiler verdiler ama dişe dokunur pek bir durum yok henüz. Sadece zengin-fakir çatışması mevcut şu sıralar. Dizi de sevemediğim tek karakter Melis ve Eyüp’ün annesini oynayan Emine. Ayda Aksel kesinlikle mahalleli bir kadın değil. Tiyatrocu olabilir ama bu rol resmen onda sırıtmış. Bak onun yerinde gözlerim kesinlikle Devrim Yakut’u aramadı değil. Bu rol resmen onun olmalıymış sanki ona göre yazılmış.
Tumblr media
Blutv de dizi ve doğal olarak paralı maalesef. Ya bekleyin tüm dizi tatile girince parasını verip izleyin yada bu diziye değer yahu deyip hemen üyelik alıp her hafta yeni bölümü bekleyin çünkü 6.bölüm itibariyle değer bu diziye para vermeye. Ben severek izliyorum sizlere tavsiye ederim şahsen.
Tumblr media
7 notes · View notes
birgaripkitapyazari · 4 years ago
Text
Ölmesi Gereken Kız - Kitap Yorumu
Ölmesi Gereken Kız – Kitap Yorumu
Merhaba arkadaşlar… Millennium serisi afilli bir şekilde sonlandı demek isterdim ancak hayal kırıklığımı sıraladığım bu kitap yorumunu sizlerle paylaşıyor olmak kalbimi kırıyor… Fakat işin iyi yanından bakıyorum, ilk üçleme kesinlikle doyurucuydu ve Arı Kovanına Çomak Sokan Kız, harika bir final kitabı gibi bitiyordu. O yüzden, son üç kitabı almasanız da olur diyerek kitap hakkındaki yorumuma…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
hececiler · 2 years ago
Link
0 notes
hhafifpsikopat · 7 years ago
Note
Film önerir misin Korku olmasın yabancı yerli tür fark etmez bi de konusunu açıklarsan mutlu olurum vallaha
Nerve - Adından da anlaşıldığı gibi sinir adında bir ağ var oyuncu veya izleyici olarak kaydoluyorsun, oyunlara gitgide zorlaşan görevler veriliyor ama eğlenceli zamanlar da oluyor. aslında bu oyunu oynayan popüler birileri zaten varken karakterden biri Venüs de bu ise giriyor ve malesef genelde oyun yüzünden finalde birisi öldüğü için... devamını izle gör nasıl başa çıkıyorlarSon Macera - Morgan Freeman ve onun kadar sağlam projede yer almış iki ihtiyarin emekli maaşlarının kesilmesi üzerine bankada rastladıkları soygundan gaza gelip aşırı profesyonel bir biçimde banka soyarlar ve bazı yerlerde tüylerinin diken diken olacagi sürpriz anlar varSihirbazlar Çetesi 1-2 - Sanirim başlarsam tamamen filmi anlatirim o yüzden fragmanlarını izle ardından direk iki filmi de ard arda göm tavsiye ederimKöfte Yağmuru - (Animasyon Film) küçüklüğünden beri bilim adami olduğuna inanan inek bi çocuk ileride kendini kanıtlıyor aslında fakat biraz da felakete yol açıyor bi bak çok güzeldir.Ölüm Günün Kutlu Olsun - Baya iyi bi gerilim filmi 2017de son aylarda vizyona girdi doğum gününde her seferinde öldüğü icin ertesi güne geçemeyip o günü öldükçe tekrar baştan yaşayan bir kız var ve gerçekten deli bir film. Yumruk Dövüşü - Ice Cube sinirli bir öğretmendir ve cidden delinin tekidir başka yeni bi öğretmenle okul bahçesinde kavga ediyor bilerek basit anlattım fragmani izleyebilirsin baya eğlenceli bir filmZor Biraderler 1-2 - Kevin Hart & Ice Cube ikilisinin efsane film serisi bunu da anlatmayayım fragman izle ve ard arda gömEnder's Game - adı böyleydi sanirim spoiler vermek istemem üstün zekalı çocukları toplayıp uzaylılarla savaşmak için eğitiyorlar diyim sen izle neyin ne olduğunu anlarsın bu da çok güzel bazı filmeri bilerek söylemedim hızlı ve öfkeli serisini baştan sonra izlemek gibi veya taşıyıcı ayrica sherlock holmessher neyse iyi seyirler şimdilik bunları izle BONUSWhat? Now - Kevin Hart in mükemmel stand up filmi çok bel altı espri olmasına rağmen defalarca izledim ve her seferinde gülmekten çenem ağrıyor
4 notes · View notes
mutsuzluktananlamcikart · 5 years ago
Text
Herkes matematik öğretmenidir
Naber la? Keşke ben de senin gibi "iyi" diyebilsem, ama diyemiyorum. Moralim çok bozuluyor yalan söyleyince. Bazıları yalan söyleyince kendini eleverir. Ben de öyleyim. Birilerine uzun uzun bir şeyler anlattığımda "anlamadım" derse ve ben ikinci defa anlatamazsam biliyor ki yalan. İşte bu da en gereksiz bilgiler dalından verdiğim sayısız örneğin meyvelerinden biriydi. Saygılar. Geçen yazıda "öncelikle şunu söyleyeyim... diye başlayan her cümle dayatmadır" demiştim ya şimdi o sözümü yalamadan öncelikle söylemek istediğim birkaç şey var. Onları söyledikten sonra bugünkü "anlamsız şeylerden mana çıkarma sanatı" ifa etmeye devam edeceğimden hiç şüpheniz olmasın. Ya bu cümleyi bitirirken blog için gün içinde tuttuğum nüshaların üzerine meyvesuyu döküldü. Hay sikeyim.
Tumblr media
Okumaya çalışma, buraya zaten temize çekip yazıyorum onları. Bak da gör, senin için nelere katlanıyorum. (Bu gözüm bozuldu diyenlere ithafendi) Emeğe saygı çığırtkanlığı yapmayacam rahat ol. Çünkü emek sikinde değil biliyorum. (Hatırla bu sözü aşağıda) Moruk, öncelikle şunu söylemek istiyorum; senin kim olduğunu bilmiyorum, adını da bilmiyorum, cinsiyetini de, hatta neden okuduğunu da, benim hakkımda ne düşündüğünü de bilmiyorum, kısacası seni tanımıyorum. Ama varlığını biliyorum. Nasıl mı? Bu blogda yeni bir şey öğrendim. Yazdığım başlıkları kaç kişinin okuduğunu gösteren bir sayaç var paylaşmının olduğu e-mailde. Sayı azımsanacak derecede olmasa da beni başbakan yapmaya yetecek oy kadar yok. (Manyağın biri 300 kere girmiyorsa tabii. Hihih.) O nedenle eğer bu yazıyı okuyorsan elindeki silahı alnıma dayayıp beni sevdiğini söylemeni istiyorum. Çünkü ben seni seviyorum. Bu blogu hangi niyetle okursan oku cidden seviyorum seni. Düşmanım olmadığı (en azından ben bilmiyorum) için gönül rahatlığıyla "seni seviyorum" diyebiliyorum. Hiç okumadan küfür eden sığırdan, yazdıklarımı sonuna kadar okuyup içinden kaptığı şeylerle kendi de bir şeyler yazan insan evladı daha hayırlıdır. Çünkü yeni bir düşünce atabilir ortaya. Kutsal kitabı okuyup kendi düşüncesiyle ateizmi yaratan adan gibidir o, gözümde. Teşekkür ediyorum hepinize. Kaç kişiyseniz artık. Bu blogu açmamın sebebi "içimdeki pisliği dökmekti". Dökmek için de böyle bir yer lazımdı. Hem kaybolmssın, hem de düzgün olsun anafikriyle. Önce Yuja bana tumblr açtı. Orası ergence geldiği için blog aç dedim. Çünkü ben bilmiyordum blog açmayı. Yuja da orası html, veri tabanı ve komutlu çalışıyor falan deyince, hepimizin o "teknik cümle profesyonelliktir" düşüncesine ben de kapıldım ve merak edip açmayı denedim. En fazla açamam la diyerekten ve de aklımdan "çok kurcalarsan kafan karışır" cümlesini çıkarmadan. Açtım blogu. Bir baktım milyonlarca tema var, hemen en gösterişsiz olanını aldım ve siyah üzerine beyaz fontu yapıştırdım abisi. Bilerek veya isteyerek değil ha, sırf gösterişsiz olsun diye. Benim bilgisayarda göz yorulmasını engelleyici bir parlaklık kısıcı var. Onun sayesinde gözü yorduğunu fark etmedim. İyi ki de fark etmedim. Ben yazarken ruhumun ayarını bozuyorsam, sen de gözlerini feda edeceksin psikopat çocuk. Her neyse. Sadece kendine olan Arşiv bölümü haricinde de tek bir ekleme yapmadım. Çünkü bir şeyin her bokunu bilirsen "işin orospusu" olursun. Gerek yok. Yeni evliler gibi zamanla çözeceğiz birbirimizi. Daha yeni "blog ölçer"le tanıştım. Hayret ettim. Acaba bu sayılar ne işe yarıyor la diye sorarken aklıma geldi. Lütfen yan sekmede Demet Akalın'ın Evli Mutlu Çocuklu şarksını açar mısın Youtube'dan. Aç da sikeyim seni. Evet bu kadar lak lak yeter hanımevladı. Tekrar merhaba. Dayatmaları ve bildiğin doğruları unut. Sıfırdan başlıyoruz. En baştan keşfederek ve beynini kullanarak varacağız sonuca. Ben seninkini kullanmayacağım, çünkü pedofili değilim, çocukları kullanamam. Hehehe. İğrencim amına koyim ya. Buraya gelmenin sebebi vaat değil mi? Ama sana hiçbir vaat etmiyorum. Hatta "bu yazıyı okuma. Sana okuma dedim. Okursan her şey kötü olacak senin için..." gibi şeyler yazıp en alta da "bazen korkularının üzerine gitmelisin. Bu gün bunu öğrettim sana..." argümanlarıyla farkındalık da satmıyorum. E niye giriyorsun? Neden okudun buradakileri? Kendini rahatlatmak için mi? Niye abicim niye? Sebebi ne? Nietsche miyim lan ben! Siktir git. Not: kölelik, rant için satılan insanlıktan daha onurludur. Devam edelim... Ben buraya hep ağlayıp sızlıyorum, ama sana güçlü cümleler kurmaya çalışıyorum. Belki git intihar et diyorum sana, belki n'olur elimi tut diyorum. Ama asla ortasını söylemiyorum. Not 2: insanoğlu ya Nikola Tesla'dır, ya da Thomas Edison'dur. Ortası yok. Etliye sütlüye karışmam diyen ya orospu çocuğudur, ya da içten içe Edison'dur. Devam devam... Mevlana'ya son halife muamelesi yapmaktan farksızdır moruk okumadan birilerini eleştirmek. Tıpkı Tanrı'yı suçlamak için yarattıklarını eleştirirken kendini görmemesi gibi. Kendini gör, eğer halinden memnunsan ve bunun için şükretmiyorsan kimseyi eleştiremezsin. Şükreden insan da "kabullenme"yi bilir ve sesini çıkarmaz. Bu büyüklüğü de ne anlarsın, ne de okuduğun kitaplar sana anlatabilir. Not 3: din ile bilimi sürekli sikiştiren insanlar, ikisi hakkında da bir sik bilmez. Küçükken düşündüğüm şeylerden biri "Allah'ın bozuk verdiği insanları doktorlar düzeltebiliyor da, neden bizim bozduğumuz insanları O düzeltemiyor?" Sorusuydu. Bak cidden samimi bir soruydu benim için. Çünkü dişlerim yamuktu. Ortodonti'de yapılıyordu en bozuğu bile. Bacak mesela. Doğuştan yamuksa ortopedi bölümünde fizik tedavi yöntemiyle düzeltiliyordu. 13-14 yaşlarında bunu düşünüyordum. Şimdi ise kafama kaval kemiğiyle vuruyorlar gibi hissediyorum. Ayrıca kalça kemiği betondan serttir. Teknik bilgi veriyorum ki cahil sanmayın. (Bknz. G.O.R.A) Not 4: 9000 serisi 9001 serisi kadar iyi değil kanka. (Bknz. Teknik bilgi) Eğleniyor musun kanka? Bak şimdi biraz daha güzel şeylerden konuşmayalım. Şimdi moruk, şu sanalda hümanist takılan insanlar bunu neden yapar ben de aynı cümlelerle açıklayayım sana biraz. Çöplerden malzeme çıkarıp satıp ekmek parasını çıkaran insanlar var ya, hiç onlarla konuştun mu? Ben konuştum. Hem de üç gün önce akşam balkonda elimde elmalı soda varken onu fark edip, bir tane de ona alıp karşıdaki durakta içip konuştuk. Acayip kafa adamdı. (Bunu, helal reyiz* adamsın başgan* gibi yarak kürek övgülerinle tatmin olmak için demiyorum. Ananı sikeyim öyle diyorsan.) Şimdi o amına koduğumun hümanistleri var ya, AVM'ye alınmayan inşaat işçisi için neredeyse kan davası güdeceklerdi hani. Şimdi git tarihini veya o işçinin adını sor bilen çıkarsa ben de götümü siktirecem amına koyim. Google'dan ayet indirip paylaşan orospu evlatları sana neyi söyleyebilir lan, dalyarak mısın? İşte bu kadarlar oğlum. "Kitaplardaki insanlar daha samimi yhaa" diyen at yarrakları, sana neyin cevabını verebilir lan? Egosunu ütülediklerim. Not 5: Aynı cümle olmadı lan tüh. Sen yine de ilk önce 2+2'den başla, sırasıyla Roma'yı kim yaktı, Vatan bizim neyimiz, son halife kim, İstanbul'u kim fethetti... tarzında sor. (Eğitim sistemini protesto etmek amaçlı yaptığı film serisi için Rıfat Ilgaz'ın toprağına kurban olayım.) Ya la ve yala ayrı anlamlara gelir. Tıpkı şöyle... gibi benzetmelerime kurban ol orospu çocuğu sen. Neyse devam... Bir benzetme yapacağım kardeşim iyi süzmeye çalış. Küçükken bir kayısı için kafamı yarmıştım. Kayısı ağacının dibinde olgun kayısılar vardı ama ben gözüme dalındaki kayısıyı kestirmiştim. Almak için ağaca çıkmam gerekyordu fakat tehlikeliydi. Yine de yaptım. Hepimiz yaparız zaten. Çıktım ve düştüm. Dedem geldi, yerlerde olmuşu varken niye çağla olanını yiyorsun evladım, diye sordu. Onu istiyorum dedim. Dedem de eline sopa alıp ağacın dalını eğdi ve onu bana verdi. İnamılmaz ekşiydi ve bir ısırık alıp önce kayısıyı fırlattım, sonra ağzımda kalan kısmını tükürdüm. Dedem haklıydı. Neden yanlış olanın peşine düştüğümü anladım tabii sonra. "Gösterişli" olduğu için. Hayatımız da böyle kuzen. Hep yanlışların peşindeyiz. Doğru olanı görmüyoruz, çünkü ilgimizi çekmiyor. Basit geliyor. Doğru demek basit ve anlaşılır demek. Herkes anlar, bazıları anladığını anlamak istemez. Anlıyor musun? İtinayla devam ediyoruz... Şimdi insanlar neden o AVM'deki olayı hatırlayamaz biliyor musun kardeşim? Çünkü işin içinde "kendisi" yokturdur. Bilirsin örneğim bitmez benim. Hepimizin işi gücü vardır. Ya da önceden çalıştığı yerler falan. Olmayanlar da iyi okusun, çalıştıklarında gereksiz hümanist olmasınlar. Hiç kimse işin içinde "kendisi" yoksa bir şeyi savumaz. Daha doğrusunu söyleyeyim "gerektiği" gibi savunmaz. Nefret ettiğin bir yerden çıkınca (kurtulunca) orada haksızlığa uğrayan insanlar için ne yaptın? He yarrağım, dernek açtın. Neyse. 2009-2011 yılları arasında askerdeydim. Orada herkes bir şeyleri düzeltmek için çırpınırken... şaka lan şaka, "torun" olduğu dönemlerde kendine yapıldığını düşündüğü haksızlığın tıpkısının aynısını "dede" olunca kendisi de yapar. Hepimiz yaptık ansını sikeyim. En fazla ne gelir elinden biliyor musun kardeşim? "Bizin bir piç dede vardı, çok orospu çocuğuydu yaa" dersin. Dilinden geliyormuş, elinden değil. En fazla bunu yaparsın. Ötesi yok. İşte o AVM'de olan haksızlığa da "yöneticileri işten almak lazım, imza toplayalım arkadaşlar, boykot edelim" der, hiçbir sikim yapmazsın. Not 6: hadi ya, Türkiye'ye geldi mi? (Anlarsan) Geri zekalı insan neden değişir biliyor musun? Etrafı için. O üstteki AVM olayı da "insanlar benim ne kadar duyarlı olduğumu görsün ve bilsin" amacı güder. Her cuma günü "cumaya gitmeyen erkek vurduruyordur" paylaşmı atan insanın, birer gün arayla "pembe pantolon giyen erkekle olmaz" ve "işçiler onurumuzdur" paylaşımı atmasını samimi buluyorsan yukarıda yazdıklarımı unut gitsin. Sonrasını da okuma zaten. Abi şu sanalda "doğru düzgün bilgi" dışında paylaşım yapmayın n'olur. "Kokun diyorum, cennete kanıttır" yazdığın kız/erkek için ertesi gün "orospu/çocuğu" yazmayı n'olur bırak. Lütfen. Kapanmayı "Allah'ın emri" deyip "moda" tutkusuyla yaşama. Makyaj malzemesinin adlarını ayetlerden çok bilip din çığırtkanlığı da yapma. Sen de her "kötülüğü" dine bağlama çocuğum. Mallaşma. "Sike sike" tabiri nedir biliyor musun kuzen? "Alternatif yok" demektir. Ama sen o kadar alternatif arasında gidip en saçma olanını seçer ve savunursan yozlaşmaya mahkumsun demektir. Hem de sike sike. Bunu neden söyledim biliyor musun? Artık çıkış yoluna doğru yürümekten vazgeçtim. Hem de "bile bile". Şöyle düşün, popüler bir dizide "asıl kahraman" ölürse dizi biter değil mi? Çünkü anlamı kalmaz. Ha işte, benim dizimin senaristi öldü lan. Yazan adamı öldürdüm ben. Kahramanını çarmıha gerdiler. Bir amacım yok artık. Süt dişin düşünce araya sokmaya çalıştığın dilin gibi soktular hayatıma benim. Ama buna rağmen sana inandığım doğruları söylüyorum. İçimden gelmeyen süslü cümleleri de yırtıp atıyorum, ki onlar bile sözde yazarım diye geçinen popüler gavatlardan çok daha iyiydiler. Başlığı neden "herkes matematik öğretmenidir" yaptığımı kısaca anlatmaya çalışıp, konuya bağlayıp, sona geleceğiz. Abi bu dünyada herkes matematik öğretmenidir, çünkü birbirlerine toplamayı, çıkarmayı, çarpmayı ve bölmeyi öğretirler. Önce sizi etrafına toplarlar, kendikerinde olanı çıkarıp size bölerler, sonra da kapıyı çarpıp giderler. Hayat hesap kitap işidir moruk. Hesapların uymazsa boşlukta kalırsın ve o boşluğu da daha büyük boşluk açması için kitabına uydurmaya çalışırsın. Her insan önce yamadır, boşluk doldudur. Sonra o boşluğa başkasını uydurmaya çalışır. En sonunda da aslında hiçbir boşluğun dolmayacağını bilir. (En azından nefes alırken) Çünkü boşluk dolarsa, Palahniuk'un Tıkanma kitabında bahsettiği "beklemek" eylemsizlik eylemi kalır geriye. O zaman da diri veya ölü olmanın hiçbir farkı yoktur. Zira kıyamet her türlü gelecek. Not 7: "doğru" insan; değişmek için bir şeyler yapmaz, değiştiğini fark ettiği için yapması gerekeni yapar. Kaygısı da bu yönde olur. O kadar darbeye rağmen hala doğru olanı yapmanın en mantıklı açıklaması nedir biliyor musun? Doğru bildiğini yaptığın için seni yanıltan insanlardan "doğru" sorumlu değildir. Doğru olan her yerde doğrudur. Savunman da bu yönde olmalı. Çünkü not 7'de bahsi geçen "değişim"in asıl sebebi doğruların sorgulanmasıdır. İnançsızlık "ispat" derdine neden düşer biliyor musun? Not 8: Yıkım Projesi'nin son kuralı; "soru sormamak" olan birinci kural, son kuralda da aynen geçerlidir. Bu kadar. 
13.06.2020
0 notes
kitap-ruyasi83 · 5 years ago
Photo
Tumblr media
#okudumbitti Sonsuza Kadar (Sequel #1) Judith McNaught #kitapyorumu || Lord Jason Fielding ve onun yıllar süren acısı ve bu acıyı unutturmak için karşısına çıkan Amerikalı özgür kız Victoria'nın aşırı aşırı aşırı güzel hikayesini okuyoruz. Ender sevdiğim Judıth kızı olduğunu da belirtmek isterim. Kitapla ilgili milyon tane yorum yazınca bu kez alıntılarla sizi başbaşa bırakayım istedim. #alıntılar 🌟 "Dans ederken flört etmemiz gerektiğini söylemiştin," diye hatırlattı. "Benim bu konuda tecrübem yok, ya senin?" "Gereğinden de fazla." Jason, kızın elmacık kemiklerine yayılan göz alıcı pembeliğe bakarak. "Pekâlâ, öyleyse nasıl yapıldığını bana da göster." Jason boğuk bir sesle, "Derse ihtiyacın yok. Şu anda çok iyi yapıyorsun." "Neyi?" "Başını hiç ummadığın kadar büyük dertlere sokmayı." 🌟🌟 "Adı dillerden düşmüyor. Roddy'i onu atıcılıkla kendi tüfeğiyle bile yeneceğini söylemiş mi gerçekten?" Jason dalgacı bir sesle, "Hayır, kendisine bir daha uygunsuz bir şekilde asılacak olursa onu vuracağını söyledi. Iskalarsa da Kurt'u üzerine salacağını... Kurt da bu işi halledemeyecek olursa benim halledeceğimden emin olduğunu..." Jason gülerek başını iki yana salladı. "İlk defa kahraman rolüne aday gösteriliyorum. Ama bir köpeğin ardından ikini şık olarak gelmek biraz kalbimi kırdı." . . 🌟🌟🌟 "Buna hayret ediyorum, beni tanıyan hemen herkes benden korkarken, yalnızca ufacık karım, küçük baldızım ve yaşı yaşımın üç katı, cüssesi cüssemin üçte biri kadar olan siz hanımefendi, yalnızca siz üçünüz benden hiç çekinmiyorsunuz. Bundan ancak şunu çıkarabiliyorum, demek ki dış görünüş gibi cesaret de - ya da pervasızlık - soya çekiyor." . . 🌟🌟🌟🌟 "Elini boğazına götürerek titrek bir sesle : "Jason!" dedi. "Çok şükür sensin. Ben seni hırsız sanmıştım, tam bakmaya geliyordum." Jason kızın hala yukarıda tutmakta olduğu muma bakarak, "Çok cesurca," dedi. " Ya gerçekten hırsız olsam ne yapacaktın, beni kirpiklerimi tutuşturmakla mı tehdit edecektin." . . SEQUEL SERİSİ SIRALAMASI 1. Sonsuza kadar 2. Seni Beklerken 3. Mutluluk #kitap #blogger #bookstagram #instagram #tren8388 #instablogger #books #reading #leydilerhistoricalbalosunda (Üsküdar, İstanbul) https://www.instagram.com/p/B_22R8LpHhV/?igshid=b0xx7mzoz0q
0 notes
rserdar7 · 5 years ago
Video
tumblr
Hangi Oral-B Diş Fırçasını almak mantıklı ?    2014 yılının Ağustos ayında ablam bana ilk elektrikli diş fırçamı hediye etti. O günden itibaren Oral-B'nin elektrikli diş fırçalarını ve yedek başlıklarını kullanıyorum. Kendi deneyimimden yola çıkarak hangi modelin size göre olduğunu anlatmaya çalışacağım ve diş fırçaları arasındaki temel farklardan bahsedeceğim. Öncelikle konuya elektrikli diş fırçası alınır mı sorusundan başlamak istiyorum.      Klasik diş fırçalarından elektrikli diş fırçasına döndüğünüz zaman ilk önce kısa bir alışma dönemi geçiriyorsunuz. Diş fırçalama yönteminiz değişiyor. Bazı diş hekimlerine göre tamamen gereksiz ve hatta zararlı, bazılarına göre de gayet başarılı bulunuyor. Yani en azından sohbet edebildiğim diş hekimlerine göre. Kişisel deneyimim ise şu şekilde; İlk kez dişlerimi elektrikli bir diş fırçası ile fırçaladığımda daha önce dişlerimi hiç fırçalamamış gibi hissettim. Gerçekten işe yaradığını ve ağzımın daha temiz olduğunu düşündüm. Bu durum tamamen psikolojik mi bilmiyorum ama gerçekten işe yaradığını söyleyebilirim.  Oral-B Pro 500     Bir elektrikli diş fırçası almaya karar verdiğinizde tercih edeceğiniz marka Oral-B olursa şüphesiz kafanız karışacaktır. Çünkü bir sürü çeşidi var ve fiyatlar arasında uçurumlar var. İlk kullandığım diş fırçasından başlamak istiyorum. İlk kullandığım model giriş seviyesi sayılabilecek Oral-B Pro-Care 500 modeliydi. Ben bu yazıyı yazarken neredeyse 6. yılını dolduracak ve hala aktif olarak kullanılıyor. Bu modelde standart özellikler yer alıyor. Gövdesi su geçirmez, dişlerinizi fırçaladıktan sonra suyun altında yıkayabilirsiniz (ki bence mutlaka yıkayın), kablosuz olarak şarj oluyor ve zamanlayıcısı bulunuyor. Zamanlayıcı nedir ?, Ne işe yarıyor ? diye düşünüyorsanız hemen açıklayayım. Doktorlar dişlerimizi her gün günde en az iki kez, ve minimum iki dakika boyunca fırçalamamızı öneriyorlar. Diş fırçasının içindeki zamanlayıcı da her 30 saniyede bir titreyerek sizi uyarıyor. 2 dakikanın sonunda ise biraz daha fazla titreyerek, minimum süreyi dolduğunu belirtiyor. Açıkçası yeni modele geçene kadar hiç bu titreme ve zaman konusuna yoğunlaşmamıştım.      Eğer sık seyahat eden veya seyahat ettiğiniz yerlere bu diş fırçasını götürmek isteyen biriyseniz mutlaka ama mutlaka bu modelden uzak durmalısınız. Çünkü kutusundan seyahat çantası çıkmıyor. Alt tarafı plastik bir seyahat çantası ne kadar önemli olabilir ki ? diye düşünmeyin. Bir poşete koyup taşıdığınız zaman diş fırçasının kıllarının yamulduğunu görebilirsiniz. Benim başıma çok gelen bir durumdu. Alternatif olarak diş fırçası başlıklarını sert bir cisim içinde taşıyabilir veya diş fırçası satın alırken doğrudan seyahat çantası olan modellere yönelebilirsiniz. İş işten geçti ben çoktan seyahat çantası olmayan bir model satın aldım diyorsanız da önerim Aliexpress olacaktır. "Oral B Toothbrush Cover" vb. alternatif aramalar ile işinize yarayabilecek bir seyahat çantası bulabilirsiniz.    Bu diş fırçasındaki ikinci eksi şarj durumu göstergesi. Şarjınızın gerçekten yüzde kaç kaldığını veya ne kadar olduğunu anlayabilmeniz mümkün değil. Dişlerinizi fırçalarken bir anda şarjınız bitebiliyor. Evet genel olarak bir diş fırçasının şarjı 1 haftaya kadar (Pro 500 - 5 Güne kadar) dayanabiliyor ama takip etmesi zorlaşıyor. Devamlı şarjda tutabilirsiniz, bir problem olmaz deseler de benim gibi ara ara şarja takan bir insansanız şarj etme zamanlarını takip etmeniz gerekecek. Aşağıdaki tabloda hangi diş fırçasının şarjının ne kadar dayandığını görebilirsiniz.  Model (Seri)  Şarj Olma Süresi Nimh Pilli Modellerde  (Günde iki kez ve iki dk fırçalandığında)   Lityum (Li-lon) Modellerde (Günde iki kez ve iki dk fırçalandığında)  Vitality  16 Saat  5 Güne Kadar  -  500  16 Saat  5 Güne Kadar  -  1000  22 Saat  7 Güne Kadar  -  2000  22 Saat  7 Güne Kadar  -  2 2000  15 Saat  -  2 Haftadan Fazla  3000  22 Saat   7 Güne Kadar  -  3 3000  15 Saat  -  2 Haftadan Fazla  4000  22 Saat  7 Güne Kadar -  4 4000  15 Saat -  2 Haftadan Fazla  5000  22 Saat  7 Güne Kadar -  5 5000  15 Saat  -   2 Haftadan Fazla  6000  22 Saat   7 Güne Kadar  -  6 6000  15 Saat  -   2 Haftadan Fazla  7000  22 Saat  10 Güne Kadar  -  8000  Avrupa : 15 Saat,   Diğer Ülkeler : 12 Saat  -  Avrupa : 2 Haftadan Fazla, Diğer Ülkeler : 12 Güne Kadar  9000  Avrupa : 15 Saat,   Diğer Ülkeler : 12 Saat  -  Avrupa : 2 Haftadan Fazla, Diğer Ülkeler : 12 Güne Kadar * Bu bilgiler P&G'nin sitesinden alınmıştır.  Bluetooth Teknolojisi ve Akıllı Modeller Oral-B Genius 8000     Teknoloji manyağı bir insan olduğum için, 2018 Yılının Eylül ayında Bluetooth teknolojine sahip Oral-B Genius 8000 modeline geçtim. 9000 ile 8000 arasında araştırma yaptım ve fiyatını da göz önünde bulundurarak tercihim 8000'den yana oldu. Öncelikle 500 serisi ile 8000 serisi arasında karşılaştırma yapmak gerekirse en önemli özelliğinin Bluetooth ile bağlanabilme olduğunu görüyoruz. İşin esprisi ne diye soracak olursanız, telefonunuza yüklediğiniz program ile diş fırçanızı senkronize edebiliyorsunuz. Bu sayede fırçalama sürelerinizi ekranda takip edebiliyorsunuz. Ayrıca programdaki bir mod sayesinde ağzınızı 4 bölüme bölerek, bütün bölümlerin eşit bir şekilde temizlenmesini sağlayan bir mod da bulunuyor. (Cep telefonunuzun ön kamerasını kullanarak).      Diş fırçasında ayrıca 5 farklı fırçalama modu bulunuyor. Normal modda kullandığınız zaman herhangi bir ışık yanmıyor. Geri kalan 4 mod sırasıyla Pro, Hassas, Parlatıcı, Masaj olarak isimlendirilmiş. Modlar arasında geçiş yaptığınız zaman ilgili modun ışığı yanıyor. Genellikle normal modda fırçalıyorum. Modlar, başlık dönüş hızını değiştirmenizi sağlıyor. Pro modda başlık daha hızlı dönerken, hassas modda daha yavaş dönüyor. Masaj modunda titreşim veriyor vs.   Diş fırçasının üst kısmında ışıklı bir bölüm var. Bu bölümün ışığını zevkinize göre değiştirebiliyorsunuz. Buradaki ışık süs için konulmamış. Dişlerinizi fırçalarken olması gerektiğinden daha fazla bir basınç uygularsanız sizi uyarmak için ışığın rengi kırmızıya dönüşüyor. Özellikle ilk başlarda alışana kadar gayet yararlı bir özellik. Alıştıktan sonra genellikle çok baskı uygulamadığınız için kırmızı rengi göremiyorsunuz.    Bluetooth'lu modelin en önemli özelliği daha önce de belirttiğim gibi telefonla senkronize olabilmesi. Bazen telefonun şarjı olmadığı için, bazen de üşendiğim için dişlerimi fırçalarken telefonumu kullanmıyorum. Kendi hafızasında bilgileri tutuyor ve telefonunuza tekrar bağlandığınızda fırçalama seanslarınızı senkronize ediyor. Yukarıdaki Youtube videosunda programın eski versiyonunu görebilirsiniz. Aslında görsellik olarak çok bir fark yok. Program içerisinde devamlı iyileştirilmeler yapılıyor. 2018 yılında kullanmaya başladığım zaman bir çok hatalar vardı. Şu anda daha kullanılabilir bir yapıda olsa da ufak hataları hala daha var. Umarım zamanla çok daha iyi bir hale gelir.    Diş fırçası başlığı olarak CrossAction ve 3D White kullanıyorum. Sanırım en çok tercih edilen modeller bu iki model. Önerebileceğim bir model yok çünkü herkesin rahat ettiği başlık farklı oluyor. Bence bütün başlıkları denemeye çalışın ve sonunda size uygun olanların ekonomik paketlerini satın alın. Belki yukarıdaki tablo seçim yapmanızda biraz olsun size yardımcı olabilir.     Diş fırçası içinse durum biraz daha farklı. Mesela ben 9000 modeli yerine 8000 modelini seçtim. Bugün olsa yine aynı seçimi yapardım. 9000 modelinin saklama kutusunu Powerbank olarak kullanabiliyorsunuz ve diş fırçanızı şarjda tutabiliyorsunuz. Yani 10 - 12 günden fazla seyahat ettiğim hiç olmadı. Benim için gereksiz bir özellik olduğu için tercih etmedim. Ek olarak Dil temizleme modu bulunuyor. Dişlerimi fırçaladıktan sonra, diş fırçasını kapatıp dilimi o şekilde fırçaladığım için o moda da ihtiyaç duymadım.    8000 serisinin kutusundan çıkan cama yapıştırma aparatı aslında sağlam ama benim telefonum ağır kalıyor sanırım (koruma kılıfı vs. de olunca), o yüzden düzgün bir şekilde kullanamadım. Diş fırçalarını koymaya yarayan ünite çok kullanışlı. Bu ünite Aliexpress'de de satılıyor. Eğer elinizde yoksa kapaklı olan versiyonunu öneririm.    Son çıkan 10000 ve 20000 serilerini kullanma şansım olmadı. Görebildiğim kadarıyla yapay zeka ekleyerek dişlerinizi ne şekilde fırçaladığınızı öğrenmeye yarayan bir mod bulunuyor. Ne kadar gerekli ve ne kadar kullanışlı tartışılır.   8900 serisi gibi seriler daha doğrusu paketler mevcut. İki tane 8000 serisi diş fırçası bulunuyor bu kutuların içerisinde.  Ama iki tane taşıma çantası beklemeyin. Sadece 8000 serisinin kutusu + bir adet diş fırçası şeklinde düşünebilirsiniz. Eşinizle veya bir aile bireyinizle kullanmak istediğiniz zaman iyi bir seçim olabilir.   Kız arkadaşıma hediye olarak Pro 750 modelini almıştım. Teknolojik zımbırtılar ile uğraşmak istemeyeceğini biliyordum. Seyahat çantasının olması önemliydi. İleride benim diş fırçamı beğenirse yeni modellere geçiş yapabiliriz. Bunu belirtmemin nedeni şu, Bluetooth teknolojisi ile telefonunuza bağlanıp diş fırçalamak sizi cezbetmiyorsa, daha uygun modellere göz atmanızı tavsiye ediyorum. Sonuçta kullanılan diş fırçası başlıkları aynı. Kullanmayacağınız bir özellik için fazla para vermeniz gereksiz. https://ift.tt/3dm1kHM
0 notes
mobil13com-blog · 6 years ago
Text
Android için 15 en iyi bulmaca oyunları!
Yeni haber paylaştı! https://www.mobil13.com/android-icin-15-en-iyi-bulmaca-oyunlari-22414.html
Android için 15 en iyi bulmaca oyunları!
Tumblr media
Bulmaca oyunları basit bir fikirle basit bir tarzdı. Zevk öldürmek için zaman zaman bulmaca çözmek. Ancak, tür mobil üzerinde büyük bir şekilde balon. Aslında, platformdaki en popüler türlerden biridir. (Bu 2048 gibi basit viral oyunlar ile başladı ve Monument Valley ve Telltale Games başlıkları gibi gerçekten keyifli deneyimler haline onlar altında gidene kadar ). Bu günlerde, Android üzerinde bazı ciddi iyi bulmaca oyunları bulabilirsiniz. Gone süper basit mekanik ve goofy fikirleri ile grafik günleri. Bu oyunların bazıları aslında hikayeler ve hatta gerçekten iyi grafikler ile oldukça yoğun ve karmaşık. Bu liste neredeyse her yıl tamamen değişiyor ve 2018 farklı değildi. İşte Android için en iyi bulmaca oyunları.
All That Remains: Part 1
Kalanlar: Bölüm 1 kaçış bulmaca oyunudur. Oyuncular bir sığınakta uyanır ve kötü bir şey olmadan önce yollarını bulmak zorundadır. Sığınağın her odasında bir sürü yapboz vardır. Ayrıca karakterin kız kardeşi ile iki yönlü bir telsiz üzerinden iletişim kurarsınız. Bu geliştirici tarafından kesinlikle en iyi kaçış odası oyunu. Bunları da denemek istiyorsanız, başka kaçış tarzı bulmaca oyunları da var. Her durumda, Kalan Her Şey: Bölüm 1, uygulama içi satın alımlar veya reklamlar olmadan 2,49 dolara gider.
Google Play İndir
youtube
  Amanita Design (Machinarium, Samorost 3)
Amanita Design, Google Play’de bir yayıncıdır. Samorost 3, Botanicula, Chuchel ve popüler klasik Machinarium ile üç tane mükemmel puzzle oyunu var. Üç oyunda da eğlenceli bulmacalar, özgün bir sanat tarzı ve basit oyun mekaniği var. Temel olarak, ipuçlarını ve bulmaca çözümlerini bulmak için oyun dünyasında dolaşıyorsunuz. Her ikisi de eğlenceli küçük hikayeler var. Dört oyun da 4,99 dolar kazanıyor. Ancak, oyunu satın aldıktan sonra uygulama içi satın alım yok.
  Google Play İndir
youtube
Blue Wizard Digital (Friday the 13th, Slayaway Camp)
Blue Wizard Digital, Google Play’de bir geliştiricidir. İki mükemmel puzzle oyunu var. İlki Slayaway Kampı. Seri katil oynuyorsun ve insanları katletirken polislerden kaçınıyorsun. İkincisi, 13’üncü Cuma. Aynı fikirleri var ama 100’den fazla kanlı iyilik seviyesi var. Bu oyunlar, mideleri zayıf olan çocuklar veya yetişkinler için değildir. Aksi takdirde olağanüstü korku-bulmaca oyunları için yaparlar. Slayaway Kampı 2,99 dolara gidiyor. 13. Cuma, uygulama içi satın alma işlemleriyle ücretsiz olarak indirilebiliyor, ancak bu bir freemium oyunu değil.
  Google Play İndir
youtube
Bridge Constructor Portal
Köprü Oluşturucu Portalı, Köprü Oluşturucu ile Portal arasında geçen bir oyundur. Oyunda öncelikle Köprü Oluşturucu mekaniği var. Çeşitli strateji ve bölümlerle seviyenin bir ucundan diğerine bir köprü kurarsınız. Portal mekaniği her seviyeyi daha eğlenceli ve zor hale getirir. 60 seviye (test odaları), birçok Portal referansı (seslendirme dahil) ve Google Play Oyunlar başarıları gibi bazı ekstra şeyler içerir. Bridge Constructor Portal, uygulama içi satın alımlar veya reklamlar olmadan 4.99 dolara gider. Mükemmel bir bulmaca oyunudur.
  Google Play İndir
youtube
Dear Villagers games (Bury Me, My Love, Another Lost Phone)
Sayın Köylüler Google Play’de başka bir yayıncıdır. Yapboz oyunları en eşsizlerinden bazıları. Koleksiyonlarına Normal Kayıp Telefon, Başka Kayıp Telefon: Laura’nın Hikayesi ve Bury me, Aşkım dahildir. İlk ikisi gizemli bulmaca oyunları. Sende birinin telefonu var. Amacınız kim olduklarını, nereye gittiklerini ve onlara ne olduğunu bulmak için araştırmak. Göm beni, Aşkım bir mülteciyle ilgili bir metin oyunudur. Kesinlikle farklı bir şey, ama aynı zamanda gerçekten eğlenceli. 3 Minute Games’in sunduğu Lifeline serisi aynı zamanda metin unsurlarıyla mükemmel bir bulmaca oyunudur.
  Google Play İndir
youtube
The Eyes of Ara
Ara’nın Gözleri listedeki en yeni bulmaca oyunlarından biridir. Bize Myst gibi klasik bulmaca-macera oyunlarını hatırlatıyor. Oyuncular ipuçları arayan, sırları çözen ve hikayeyi oyun dünyasındaki parçacıklardan toplayan bir dünyayı keşfederler. Keşif ve şaşırtıcı derecede iyi grafiklerle 3D dünyasında oynuyor. Geliştiriciler başarıları, yaklaşık bir düzine dili desteklemeyi ve oyun dünyasını her şeyden önce öne çıkaran minimal bir oyun kullanıcı arayüzünü tecrübe ediyor. Bunda yanlış bir şey yok, ancak kontroller bazen riskli.
  Google Play İndir
youtube
Faraway 3: Arctic Escape
Faraway 3: Arctic Escape, 2018’den daha yeni bir bulmaca oyunudur. The Witness gibi konsol oyunlarına benzer çeşitli bulmacalar içerir. Çeşitli panolarınız var ve her pano çözülmeli. Oyun, her birinde bir hikaye yapbozunun yanı sıra çeşitli yapbozlarla birlikte 18 aşamadan oluşuyor. Bu aynı zamanda serideki üçüncü oyundur ve önceki iki oyun da oldukça iyidir. Üçü birlikte iyi bir eğlence sunmalı. Üçüncüsü dokuz serbest seviyeye sahip ve gerisi 3.99 dolara mal oldu. Önceki oyunlar da oldukça ucuz.
  Google Play İndir
youtube
Gorogoa
Gorogoa yeni bulmaca oyunlarından bir diğeridir. Basit bir öncül ile güzel bir animasyon oyun. Oyuncular çeşitli kareleri uygun sıraya göre ayarlar ve hikayenin oradan açılmasını izler. Her panel elle çizilmiş animasyonlara sahiptir ve izlenmesi bir zevktir. Oyuncu, oyunu bitirene kadar işlemi tekrarlar. Saf bir bulmaca deneyiminden biraz daha fazla bir anlatı ama bu sorun değil. Bu oyunun ne kadar eğlenceli olduğu değişmiyor. 4,99 ABD Doları için çalışır ve ek uygulama içi satın alma veya reklam içermez. İyilerden biri.
  Google Play İndir
youtube
Hello Neighbor
Merhaba komşu mobil en benzersiz bulmaca oyunlarından biridir. Komşunuz tuhaf şeyler yapıyor ve siz kontrol etmek istiyorsunuz. Böylece tekrar tekrar eve girersiniz. Komşu, girdiğiniz ve varolan stratejilerinize dayanarak her bir girişten sonra savunma kurar. Stratejilerinizi buna göre ayarlamalısınız. Bu PC’de çok popüler bir oyundu ve mobil oyun aynı fakat mobil kontrollerle oynuyor. Bununla birlikte korku ve gerilim unsurları da var. Bu oldukça pahalı. Eleştiri, fiyat etiketi nedeniyle biraz daha zor. Ancak, benzersiz bir öncül ile hala iyi bir oyun.
  Google Play İndir
youtube
Life is Strange and Life is Strange: Before the Storm
Hayat Garip olağanüstü bir macera-bulmaca-drama oyunu. Özel güçlere sahip bir liseli kız olan Max’in hayatını takip ediyor. Hayatındaki çeşitli anları geri sarabilir ve tekrar edebilir. İstediğiniz sonuçları elde edene kadar çeşitli anları geri alıp yinelersiniz. Bu bir konsol oyununun limanı ve aynı zamanda oldukça iyi bir liman. Grafikler ve mekanikler iyi ve hikaye eğlenceli. Bu oyun için bir prequel de var, ancak tam olarak tavsiye etmeden önce bir veya iki güncellemeye ihtiyaç duyabilir. Bu, klasik anlamda bir puzzle oyunu olmayabilir, ancak asıl tamirci bir bulmaca öğesidir, bu yüzden sayıyoruz. Hayat Garip: Fırtına hikayeye biraz eklemeden önce, ancak ilk oyundan çok kenarlarda biraz daha zor.
  Google Play İndir
youtube
Monument Valley 1 and 2
Monument Valley 1 ve 2, mobil cihazdaki en popüler bulmaca oyunlarından bazıları. MC Escher’den ilham alan bulmaca tekniklerini kullanıyorlar. İlerlemek için seviyenin bölümlerini çevirip çeviriyorsunuz. Oyunlar zor değil. Zorlu olmaktan ziyade daha rahatlatıcı bir deneyime sahiptirler. Monument Valley oyunları olsa harika görünüyor. Sanat tarzı kesinlikle alkışlanacak. İlk oyunda Forgotten Shores DLC (1.99 $ ekstra) ile birlikte bir avuç seviye var. İkinci oyun biraz daha uzun ama fazla değil. Bunlar klasik.
  Google Play İndir
youtube
Part Time UFO
Yarı Zamanlı UFO Kirby geliştiricilerin bir goofy bulmaca oyunudur. Evet, bir şeyler yiyen sevimli pembe puf topu. Köy kasaba halkı için garip işler yaparken bir UFO’da uçuyorsunuz. Her iş bir bilmecedir. Oyunun çeşitli renkli karakterleri, bol seviye ve bulmacaları ve kilidini açacak bazı şeyleri var. Aynı zamanda başarılar için Google Play Oyunlar desteğine de sahiptir. Oyun içi uygulama içi alım veya reklam olmadan 3.99 $ ‘a kadar gider. Oradaki grafiksel olarak en yoğun oyun değil, ama yine de seviyoruz.
  Google Play İndir
youtube
Professor Layton series
Profesör Layton franchise Nintendo DS bir dizi bulmaca oyunudur. Geliştiriciler, Level-5, bir kaçını Android’e mobil port olarak getirdiler. Layton: Meraklı Köyü, Layton: Şeytani Kutu ve Layton’un Gizemli Yolculuğunu Google Play’de alabilirsiniz. Seri, sizi bulmacaları çözmek ve Profesör Layton’un vakalarını çözmek için bir maceraya sokuyor. Oyunlar, bu oyunların atmosferini şekillendirmeye yardımcı olan aptalca durumlarla birlikte komik bir diyalog içeriyor. Ancak oldukça pahalıdırlar, bu nedenle geri dönüş sürelerinde mümkün olduğunca oynamanızı öneririz.
  Google Play İndir
youtube
The Room series
Oda franchise mobil en eski ve en başarılı puzzle oyunu franchise biridir. Dizide bu yazının yazıldığı 4 oyun var. İlk ikisi klasik bulmaca oyunları. Oyunu bitirene kadar ilerlemek için yapbozları çözersin. Dizideki üçüncü oyun, çoklu sonlar ve biraz daha ağır bir anlatı sundu. Sonunda, en son oyun olan Old Sins, bir oyuncak evinde gerçekleşir. Dört oyunun tamamında olağanüstü grafikler, kaçış odası öğeleri ve akıllı bulmaca tasarımları gibi bazı benzer öğeler bulunur. Ayrıca genellikle oldukça kısa oyunlardır. Ancak, çoklu sonların eklenmesi daha sonraki başlıklara bir miktar tekrar değeri verir. Bunlar, mobil yapboz oyun alanındaki klasikler ve onları şiddetle tavsiye ediyoruz. Serideki ilk oyun 0,99 dolar ve en yenisi 4,99 dolar. Diğer ikisi bu iki fiyat etiketi arasında yer almaktadır. Hiçbirinde uygulama içi satın alma veya reklam yok.
  Google Play İndir
youtube
Rusty Lake series
Rusty Lake, Google Play’de en popüler bulmaca oyunu geliştiricilerinden biridir. Rusty Gölü’nden iki farklı franchise var. Küp kaçış serisi kaçış odası ve gizli nesne bulmaca elemanları ile uzun süredir çalışan bulmaca oyunudur. Bu oyunların çoğu, en sonuncusu Cube Escape: Paradox hariç ücretsizdir (tam sürüm için 1,99 ABD dolarıdır). Diğer seri, Rusty Lake, Cube Escape serisiyle aynı evrende gerçekleşen daha üstün bir bas ve tıkla macera-bulmaca oyunudur. Bunlar genellikle paraya mal olur, ancak hiçbir zaman birkaç dolardan fazla değildir. Her yıl her bir franchise için genellikle bir veya iki yeni ekleme vardır ve hepsi de oldukça iyidir.
  Google Play İndir
youtube
0 notes