#hurma palmiye
Explore tagged Tumblr posts
bizbizimizvenokta · 4 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
21.07.2024
8 notes · View notes
yakazakalb · 9 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Ağacın altındaki sandalyeme oturmuş yeni başladığım kitabın sayfalarında gezinirken gökyüzüne, palmiye ve hurma ağaçlarının yapraklarının hafif rüzgar eşliğinde salınışına; kumruların, beyaz yanaklı Arap bülbüllerinin ve serçelerin ötüşleri eşliğinde başımın üzerinde kurulmuş nazenin ağacın (adını bilmiyorum) dalları arasından sızan güneş ışığının o harika görünüşüne kendimi kaptırdım.
Bi de kitabımın üstüne yaprak yağmuru çiselemiyor mu. İşte sana hediye gibi bir gün yakazakalb.
Alıp sar sarmala başucunda sakla...
.
17 notes · View notes
pazaryerigundem · 18 days ago
Text
Dilovası’nda parklara yenilikçi dokunuş
https://pazaryerigundem.com/haber/191684/dilovasinda-parklara-yenilikci-dokunus/
Dilovası’nda parklara yenilikçi dokunuş
Tumblr media Tumblr media
Dilovası Belediyesi, park ve yeşil alanlarda başlattığı yenileme çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor.
KOCAELİ (İGFA) – Tavşancıl Mahallesi’nde bulunan Yahya Kaptan Parkı, yapılan kapsamlı bakım ve onarım çalışmalarıyla mahalle sakinlerinin takdirini kazandı. Parkta yeşil alan düzenlemesi, oyun gruplarının yenilenmesi ve spor alanlarının iyileştirilmesi gibi çalışmalar tamamlandı.
PALMİYE AĞAÇLARI İLGİ ODAĞI OLDU
Parkta yapılan yenilikler arasında en çok dikkat çeken detaylardan biri de bakımları yapılan hurma ve palmiye ağaçları oldu. Parkın giriş ve yürüyüş yolları boyunca yer alan bu ağaçlar, parka ayrı bir estetik katarken, vatandaşların da ilgisini çekiyor. Ziyaretçiler, hurma ve palmiye ağaçlarının parka farklı bir hava kattığını ifade etti.
BAŞKAN RAMAZAN ÖMEROĞLU’NDAN YEŞİL ALAN VURGUSU
Yenilenen parkın açılışında bir konuşma yapan Belediye Başkanı Ramazan Ömeroğlu, yeşil alanların toplum sağlığı ve şehir yaşamı için önemine dikkat çekti. Ömeroğlu, “İlçemizin her köşesinde vatandaşlarımızın nefes alabileceği, çocuklarımızın güvenle oyun oynayabileceği alanlar yaratmak en büyük önceliklerimizden biri. Yeşil alanlarımız, geleceğe daha sağlıklı ve mutlu nesiller bırakmamız için büyük bir fırsat. Bu sebeple park ve bahçelerimizi en iyi şekilde koruyup geliştirmeye devam edeceğiz. Dilovası’nın her mahallesine bu tür hizmetleri yayarak halkımızın yaşam kalitesini artırmayı hedefliyoruz,” dedi.
DİĞER PARKLARDA ÇALIŞMALAR DEVAM EDECEK
Ömeroğlu ayrıca, ilçedeki diğer park ve yeşil alanlarda da benzer çalışmaların devam edeceğini belirtti. Belediye, ilçedeki tüm sosyal alanları daha modern ve kullanışlı hale getirmek için çalışmalarını sürdürüyor.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
gallipoliguide · 8 months ago
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/afrikanin-kuzeydeki-kapisi.html
Afrika’nın Kuzeydeki Kapısı
Tumblr media
Resmi adı Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti. Sıradanlıktan uzak, katalog gezi güzergâhlarıyla alakasız, tarihi, kültürü ve kimliği farklı bir ülke Cezayir. Dünyanın 16’ncı petrol, 10’uncu en fazla doğalgaz çıkarılan ülkesi. Para birimi Cezayir dinarı (DZD). 1 lira yaklaşık 5 DZD. Benzinin litresi yaklaşık 9 lira ve suyun 10 lira olduğunu düşünürseniz gerçekten sudan ucuz. Ekonomi iyi, ülke varlıklı sayılabilir ama bireylerin çoğu fakir. Fakat bu durum onların güler yüzünü hiç etkilemiyor. İyimserliğin ulusal bir özellik olarak kabul edildiği Cezayir’de halk misafirperverliğe aşırı önem veriyor. Milli içecekleri nane çayı. Bir misafirliğe gittiğinizde çay ve hurma ikramı ‘hoşgeldiniz’ demek. Hatta misafirden en az 3 bardak çay içmesi bekleniyor. Bu arada bir evde yemek yediğinizde, yemeğin bir kısmını tabakta bırakmalısınız; bu, ev sahibinin sizi yeterince doyurduğunu gösterirmiş.
Tumblr media
Bu kadar pozitif ve yardımsever olmaları ara sıra ‘acaba bir iş mi gelecek başımıza’ dedirtmiyor değil! Sürekli ikram ve ısrarla yardım etme çabalarının yanında, nakit yardımı önerecek kadar cömert insanları görünce ne kadar da önyargılıymışız diye utandığımızı itiraf etmeliyim.
Mağrip’in kalbindeki ülkeyle aynı adı taşıyan başkent Cezayir’i gezmek için 3 gün yeterli. 267 metre yüksekliğiyle dünyanın en yüksek minaresi ve Afrika’nın en uzun yapısı Djamaa el Djazaïr ile başlayın tura. Burası bir camiden fazlası. Yapımı 1 milyar dolardan fazlaya mal olmuş, ibadet yerinin yanısıra, müze, kütüphane, tiyatro, otel, AVM ve eğlence parkı bile var.
Fazla gezmiyoruz burada; modern binaları görmek için değil, gerçek Mağrip ruhunu hissetmek için en çok vakti Kasbah’a ayırdık. Kasbah; geleneksel mimarinin etrafında köklü bir topluluk duygusuyla varlığını sürdüren kentsel yapı demek… 1500’lerde Osmanlılarca etrafı surlarla çevrilen, dar sokakların otantik evleri birbirinden ayırdığı, ortak kullanım alanlarına sahip bir yer Kasbah. İç içe geçmiş her bina birbirinden güzel ayrıntılara sahip. Surların sağlam olduğu dönemde Kasbah’a girmek için 5 ya da 6 farklı kapı kullanılır ve her gece biri açık tutulurmuş. İçeride yaşayanlar o kapıyı bilir, farklı bir kapı deneyen kişilerse öldürülürmüş. Kasbah Fransa’ya verilen bağımsızlık mücadelesinin ana üssü olmuş; ayrıca UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde.
Tumblr media
Kasbah’tan sonra misyonerlik döneminden kalan ve siyahi tasvir edilen İsa figürüyle farklı bir önemi olan Notre Dame d’Afrique Kilisesi’ni gezin. Buradan da fayans duvarları, ahşap oyma işçiliğinin nadide örnekleri ve harikulade mermerleriyle Osmanlı izleri taşıyan 1576’da yapılmış görkemli saray Palais des Rais’e geçebilirsiniz. Her yerini fotoğraflamak isteyeceksiniz. Yakınında yine UNESCO tescilli müthiş bir tarihi eser olan Keçiova Camisi var.
Gezerken kentin her yerinden görülen 90 metrelik üç tane palmiye yaprağı anıtı dikkatinizi çekecek. Bağımsızlık mücadelesinde ölen Cezayirliler anısına dikilmiş. Sömürgecilik tarihinde yaşananların gözler önüne serildiği Ulusal Mücahit Müzesi bu anıtın altında. Ziyaret ederken hassaslaşmamak mümkün değil.
Cezayir yazları aşırı sıcak bir ülke. Bu nedenle ekimden mayıs ayına dek plan yapmak için çok uygun.
Tumblr media
  KİRAZ VE HURMA ÜLKESİ
Müze geziniz biter bitmez El Hamma Botanik Bahçesi’ne geçin ve belki de Fransızların bu ülkeye yaptığı tek iyilik olan bu cennet bahçesinde ruhunuzu sakinleştirin. Yemyeşil ağaçlar, yürüyüş yolları, çeşmeler ve müzelerin olduğu 54 hektarlık dev bir bahçe. Büyük ölçüde çöl olan ülkede böylesine büyük yeşil alan görmek gerçekten şaşırtıcı. Aslında şaşırtıcı olan Cezayir’in ilginç coğrafyası; bir yanı Akdeniz’e dayanan ülkenin bir kısmı neredeyse hiç yağmur almazken bazı bölgelerde Londra’dan daha fazla yağış var. Hatta bu durumdan ötürü Cezayir’e ‘kiraz ve hurma ülkesi’ diyorlar. Bu arada ülkeye has ‘deglet nour’ dünyanın en iyi hurması, dönerken bol bol getirin.
Ülkenin bambaşka yüzü Sahra Çölü’nü ve orada yaşayan Berberi halkları, turizm cenneti Oran’ı, köprüleriyle ünlü Konstantin’i ve M’zab Vadisi’ni görmeden buralardan ayrılmayın. Cezayir, Afrika’nın ne kadar kuzeyinde olursa olsun yazları aşırı sıcak bir ülke. Bu nedenle ekim ayından mayısa dek, yani bugünlerde plan yapmak için çok uygun. Birçoğunuzun listesinde olmayan bir ülke Cezayir, bizim de öyleydi ama gördüklerimiz, dinlediklerimiz ve hissettirdikleriyle iyi ki gitmişiz dedirtti…
Tumblr media
  ‘BALIKLARIN ECELİYLE ÖLDÜĞÜ TEK YER’
– Tarım olanakları kısıtlı, bolca yetişen iki ürün bakla ve incir.
– 1.200 kilometre kıyısı olmasına rağmen balıkçılık yaygın değil. Bu nedenle de “Akdeniz’de balıkların eceliyle öldüğü tek ülke Cezayir’dir” diyorlar…
– Restoranlarında alkol servisi yasak. Oteller bu kapsamın dışında.
– Ülkede iki resmi dil var; Arapça ve Berberice. Herkes Fransızca konuşuyor. Dünyadaki en büyük 2’nci Frankofon ulus. Resmi dil olmamasına rağmen dergiler, gazeteler ve pek çok televizyon kanalı Fransızca yayın yapıyor.
– Cezayirli hâkimlerin yüzde 60’ı, avukatların yüzde 70’i, ülkedeki öğrenci nüfusunun yüzde 60’ından fazlası kadın.
0 notes
traveltourstrips · 8 months ago
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/afrikanin-kuzeydeki-kapisi.html
Afrika’nın Kuzeydeki Kapısı
Tumblr media
Resmi adı Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti. Sıradanlıktan uzak, katalog gezi güzergâhlarıyla alakasız, tarihi, kültürü ve kimliği farklı bir ülke Cezayir. Dünyanın 16’ncı petrol, 10’uncu en fazla doğalgaz çıkarılan ülkesi. Para birimi Cezayir dinarı (DZD). 1 lira yaklaşık 5 DZD. Benzinin litresi yaklaşık 9 lira ve suyun 10 lira olduğunu düşünürseniz gerçekten sudan ucuz. Ekonomi iyi, ülke varlıklı sayılabilir ama bireylerin çoğu fakir. Fakat bu durum onların güler yüzünü hiç etkilemiyor. İyimserliğin ulusal bir özellik olarak kabul edildiği Cezayir’de halk misafirperverliğe aşırı önem veriyor. Milli içecekleri nane çayı. Bir misafirliğe gittiğinizde çay ve hurma ikramı ‘hoşgeldiniz’ demek. Hatta misafirden en az 3 bardak çay içmesi bekleniyor. Bu arada bir evde yemek yediğinizde, yemeğin bir kısmını tabakta bırakmalısınız; bu, ev sahibinin sizi yeterince doyurduğunu gösterirmiş.
Tumblr media
Bu kadar pozitif ve yardımsever olmaları ara sıra ‘acaba bir iş mi gelecek başımıza’ dedirtmiyor değil! Sürekli ikram ve ısrarla yardım etme çabalarının yanında, nakit yardımı önerecek kadar cömert insanları görünce ne kadar da önyargılıymışız diye utandığımızı itiraf etmeliyim.
Mağrip’in kalbindeki ülkeyle aynı adı taşıyan başkent Cezayir’i gezmek için 3 gün yeterli. 267 metre yüksekliğiyle dünyanın en yüksek minaresi ve Afrika’nın en uzun yapısı Djamaa el Djazaïr ile başlayın tura. Burası bir camiden fazlası. Yapımı 1 milyar dolardan fazlaya mal olmuş, ibadet yerinin yanısıra, müze, kütüphane, tiyatro, otel, AVM ve eğlence parkı bile var.
Fazla gezmiyoruz burada; modern binaları görmek için değil, gerçek Mağrip ruhunu hissetmek için en çok vakti Kasbah’a ayırdık. Kasbah; geleneksel mimarinin etrafında köklü bir topluluk duygusuyla varlığını sürdüren kentsel yapı demek… 1500’lerde Osmanlılarca etrafı surlarla çevrilen, dar sokakların otantik evleri birbirinden ayırdığı, ortak kullanım alanlarına sahip bir yer Kasbah. İç içe geçmiş her bina birbirinden güzel ayrıntılara sahip. Surların sağlam olduğu dönemde Kasbah’a girmek için 5 ya da 6 farklı kapı kullanılır ve her gece biri açık tutulurmuş. İçeride yaşayanlar o kapıyı bilir, farklı bir kapı deneyen kişilerse öldürülürmüş. Kasbah Fransa’ya verilen bağımsızlık mücadelesinin ana üssü olmuş; ayrıca UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde.
Tumblr media
Kasbah’tan sonra misyonerlik döneminden kalan ve siyahi tasvir edilen İsa figürüyle farklı bir önemi olan Notre Dame d’Afrique Kilisesi’ni gezin. Buradan da fayans duvarları, ahşap oyma işçiliğinin nadide örnekleri ve harikulade mermerleriyle Osmanlı izleri taşıyan 1576’da yapılmış görkemli saray Palais des Rais’e geçebilirsiniz. Her yerini fotoğraflamak isteyeceksiniz. Yakınında yine UNESCO tescilli müthiş bir tarihi eser olan Keçiova Camisi var.
Gezerken kentin her yerinden görülen 90 metrelik üç tane palmiye yaprağı anıtı dikkatinizi çekecek. Bağımsızlık mücadelesinde ölen Cezayirliler anısına dikilmiş. Sömürgecilik tarihinde yaşananların gözler önüne serildiği Ulusal Mücahit Müzesi bu anıtın altında. Ziyaret ederken hassaslaşmamak mümkün değil.
Cezayir yazları aşırı sıcak bir ülke. Bu nedenle ekimden mayıs ayına dek plan yapmak için çok uygun.
Tumblr media
  KİRAZ VE HURMA ÜLKESİ
Müze geziniz biter bitmez El Hamma Botanik Bahçesi’ne geçin ve belki de Fransızların bu ülkeye yaptığı tek iyilik olan bu cennet bahçesinde ruhunuzu sakinleştirin. Yemyeşil ağaçlar, yürüyüş yolları, çeşmeler ve müzelerin olduğu 54 hektarlık dev bir bahçe. Büyük ölçüde çöl olan ülkede böylesine büyük yeşil alan görmek gerçekten şaşırtıcı. Aslında şaşırtıcı olan Cezayir’in ilginç coğrafyası; bir yanı Akdeniz’e dayanan ülkenin bir kısmı neredeyse hiç yağmur almazken bazı bölgelerde Londra’dan daha fazla yağış var. Hatta bu durumdan ötürü Cezayir’e ‘kiraz ve hurma ülkesi’ diyorlar. Bu arada ülkeye has ‘deglet nour’ dünyanın en iyi hurması, dönerken bol bol getirin.
Ülkenin bambaşka yüzü Sahra Çölü’nü ve orada yaşayan Berberi halkları, turizm cenneti Oran’ı, köprüleriyle ünlü Konstantin’i ve M’zab Vadisi’ni görmeden buralardan ayrılmayın. Cezayir, Afrika’nın ne kadar kuzeyinde olursa olsun yazları aşırı sıcak bir ülke. Bu nedenle ekim ayından mayısa dek, yani bugünlerde plan yapmak için çok uygun. Birçoğunuzun listesinde olmayan bir ülke Cezayir, bizim de öyleydi ama gördüklerimiz, dinlediklerimiz ve hissettirdikleriyle iyi ki gitmişiz dedirtti…
Tumblr media
  ‘BALIKLARIN ECELİYLE ÖLDÜĞÜ TEK YER’
– Tarım olanakları kısıtlı, bolca yetişen iki ürün bakla ve incir.
– 1.200 kilometre kıyısı olmasına rağmen balıkçılık yaygın değil. Bu nedenle de “Akdeniz’de balıkların eceliyle öldüğü tek ülke Cezayir’dir” diyorlar…
– Restoranlarında alkol servisi yasak. Oteller bu kapsamın dışında.
– Ülkede iki resmi dil var; Arapça ve Berberice. Herkes Fransızca konuşuyor. Dünyadaki en büyük 2’nci Frankofon ulus. Resmi dil olmamasına rağmen dergiler, gazeteler ve pek çok televizyon kanalı Fransızca yayın yapıyor.
– Cezayirli hâkimlerin yüzde 60’ı, avukatların yüzde 70’i, ülkedeki öğrenci nüfusunun yüzde 60’ından fazlası kadın.
0 notes
operasyon · 2 years ago
Text
Tumblr media
Kışı atlatan bir palmiye.
Yavaş büyüdüklerini biliyordum. Zaten hızlı büyüyen bir diğerine kötülük etmiş oldum. Sanırım fazla gübre verdim o kurudu geçen ay. Sekiz ayda iki yaprak bir palmiye.
Bunların ağaç olduğunu görecem de.. ölme eşeğim ölme.
:)
Ama şu oldu: sayılarını çoğalttım. Madem ki bunlar hurma türü, gerçek hurma da dikerim dedim diktim.
Tumblr media
İşte bunlar da Kudüs hurması denilen tür. Sonuçta hepsi de palmiye türü.
0 notes
piyasahaberleri · 2 years ago
Link
Son yirmi yılda hurma yağı, bilgili tüketicilerin kaçınması ihtiyaç duyulan bir bileşen olan çevresel bir öcü haline geldi. Bebek şampuanından dondurmaya kadar her şeyde bulunan yağ, fena şöhretini kazanmıştır. Son 30 yılda, palmiye yağı şirketleri Güneydoğu Asya'da yaşam ve karbonla dolu dönümlerce ağacı düzledi. Şu anda dünyanın en yaygın yenilebilir yağı olan bu bileşene olan talep, kuşkusuz zamanımızın en acil iki krizini ateşledi: iklim değişikliği ve biyolojik çeşitliliğin kaybı. Sadece hurma yağının hikayesi değişiyor - görünüşe gore daha iyiye doğru. Son on yılda, endüstrinin niçin olduğu ormansızlaşma miktarı, dünyanın en büyük üreticisi olan Endonezya'da neredeyse her yıl azaldı. Ve 2021'de 22 senenin en düşük seviyesine ulaştı. Uzmanlar, Malezya'nın da benzer şekilde pozitif yönde bir eğilim gördüğünü söylüyor ve şirketlerin artık daha azca ağaç kestiğini belirtiyor. Bir çevre müdafa grubu olan Mighty Earth'ün kurucusu ve CEO'su Glenn Hurowitz, "Burada oturup hurma yağı endüstrisinin ansızın parlak yeşil ve sürdürülebilir hale geldiğini, sadece ormansızlaşmayı büyük seviyede durdurduğunu söylemek istemiyorum" dedi. Genç orangutanlar Endonezya, Şimal Sumatra'daki bir rehabilitasyon merkezinde oynuyorlar. Ulet Ifansasti/Getty Images Endüstrinin korkulu bir mirası olduğuna kuşku yok ve hala Güneydoğu Asya'da ve öteki yerlerdeki bazı ormanları mahvediyor. Gene de bir zamanlar olduğu kötü karakter değil. Bu, normal olarak, Güneydoğu Asya'nın yırtıcı yaşamı ve iklimimiz için iyi bir haber. Ek olarak çörek yada kremalı fıstık ezmesi yerken daha azca suçlu duymak için bir sebep. Fakat daha da önemlisi, hurma yağının öyküsü, bakkallarımızı hâlâ ormanları düzleştiren yiyeceklerle dolduran öteki sektörler için ders verebilir. Hurma yağı çevreyi iyi mi yok etti? Palmiye ağaçlarının meyvesinden elde edilmiş hurma yağı, süper bir bileşendir. Fazlaca azca kokusu yada rengi vardır. Kolay kolay bozulmaz. Neredeyse asla sağlıksız trans yağ içermez. Ve üretimi inanılmaz derecede ucuz. Gazeteci Paul Tullis, hurma yağının "dünyanın en oldukca yönlü bitkisel yağı" bulunduğunu belirterek, bu özelliklerin hurma yağının egemenlik kazanmasına destek bulunduğunu yazdı. 90'lı yıllarda büyük besin şirketleri, margarin benzer biçimde ürünlerindeki trans yağları değiştirmenin yollarını arıyorlardı; Tullis, hurma yağının bir çözüm sunduğunu yazdı. Aynı sıralarda kozmetik şirketleri, bileşik ve hayvansal bazlı kimyasallara nebat bazlı alternatifler istiyordu. Bu sanayi de hurma yağında ümit vaat etti. İşçiler, 16 Eylül 2016'da Kamboçya'nın Preah Sihanouk eyaletindeki bir işleme tesisinin yakınındaki bir hurma meyvesi yığınını inceliyor. Getty Images vesilesiyle Brent Lewin/Bloomberg Hurma yağını Asya'nın bazı bölgelerindeki yoksulluğu azaltmanın bir yolu olarak gören hükümetlerin ve internasyonal bankaların yardımıyla üretim fırladı. Kısmen iklimin uygun olması ve hükümetin endüstriyel ölçekli plantasyonları desteklemesi sebebiyle, büyümenin neredeyse tamamı Endonezya ve Malezya'da gerçekleşti. (Yağlı palmiye ağacının anavatanı Batı Afrika'dır). 1995 ve 2005 yılları aralığında küresel palmiye yağı üretimi ikiye katlandı. 2015 yılına gelindiğinde, neredeyse tekrardan ikiye katlandı. Dünya şu anda yılda 75 milyon tondan fazla hurma yağı üretiyor. Karşılaştırma için, 2020'de ortalama 3 milyon metrik ton zeytinyağı ürettik. Hurma yağı ve türevleri artık yarı yarıya azaldı. Süpermarketlerdeki ambalajlı ürünlerin ve kozmetiğin yüzde 70'ini oluşturuyor. Bu şaşırtıcı rakamlar oldukca büyük bir maliyetle geldi. Son yirmi yılda Endonezya, tüm İrlanda ülkesinden daha büyük bir alan olan ortalama 25 milyon dönümlük ormanı yitirdi. 2022'de meydana getirilen bir araştırmaya gore, bu ormansızlaşmanın kabaca üçte birine hurma yağı niçin oldu. Brunei, Endonezya ve Malezya içinde bölünmüş bir ada olan Borneo'da hurma yağı endüstrisi, 2000 ile 2018 arasındaki ormansızlaşmanın ortalama yüzde 40'ına yada ortalama 6 milyon dönümlük orman yitirilmesine niçin oldu. Bu, Delaware'in neredeyse beş katı büyüklüğünde. Ormanlar yok olduğunda, tüm gezegeni etkileyen oldukca mühim ekosistemler de yok olur. Endonezya ve Malezya ormanları orangutanlar, kaplanlar ve dünyanın en büyük çiçeği olan kokuşmuş ceset zambağı da dahil olmak suretiyle çarpıcı bir nebat ve hayvan yelpazesine ev sahipliği yapıyor. Turbalıklar olarak malum ve bir çok kurumuş ve yerini tarlalara bırakmış olan ıslak ormanlar, hem de, yok olduklarında atmosfere kaçabilen oldukca büyük oranda karbon depolar. 15 Haziran 2017'de Endonezya'nın Aceh kentinde palmiye ağaçları dikmek için bir orman temizlendi. Getty Images vesilesiyle Jefta Images/Future Publishing Bir ürünü daha sürdürülebilir kılmak için nadir başarıya ulaşmış bir kampanya Ormanların yok edilmesi dikkatlerden kaçmadı. Son yirmi yılda, Greenpeace ve Friends of the Earth benzer biçimde savunuculuk grupları, günlük ürünlerimizdeki hurma yağını çevreye zarar vermekle ilişkilendiren raporlar üzerine raporlar yayınladılar. Bu gruplar (ve gazeteciler!) hurma yağının kirli olduğu sebebi öne sürülerek yardım ettiler. Ve sonucunda bu, sektördeki değişimi tetiklemeye destek oldu. Mighty Earth'ten Hurowitz'e gore 2013, bir dönüm noktası oldu: O senenin sonlarında, o ve öteki savunucular, dünyanın en büyük palmiye yağı şirketlerinden önde gelen Wilmar'ı tedarik zincirindeki ormansızlaşmayı sınırlamaya ikna etmeye destek oldu. Hurowitz, firmanın hurma ağacı yetiştirmek için ormanları temizlemesine gerek olmadığını, bu sebeple esasen bozulmuş oldukca sayıda arazi bulunduğunu savundu. Bir yıl sonrasında, öteki büyük palmiye yağı şirketlerinin bir çok da aynı şeyi yapmış oldu. Öteki güçler de endüstrinin dönüşümüne destek oldu. Birkaç yıl ilkin Endonezya, kısmen karbon emisyonlarını azaltmak için birincil ormanlarda ve turbalıklarda hurma yağı geliştirme için yeni izinler vermeyi durdurdu. Son on yılda, uydu görüntüleri benzer biçimde ormansızlaşmayı izleyen teknolojiler de mühim seviyede gelişti ve bekçi köpeklerinin hurma yağı şirketlerini görevli tutmasına destek oldu. Bir araştırma kuruluşu olan TheTreeMap'te peyzaj ekoloğu ve avuç içi kaynaklı ormansızlaşma ile alakalı 2022 raporunun baş yazarı David Gaveau, "Artık ormansızlaşmayı neredeyse gerçek zamanlı olarak görebiliyoruz" dedi. "Eskiden olduğu benzer biçimde Yırtıcı Batı değil." Eylül 2021'de Malezya'nın Sarawak kentinde bir turbalığın yerini alan bir hurma yağı tarlası. Getty Images vesilesiyle Washington Post Tam olarak hangi çabaların en etkili bulunduğunu söylemek zor olsa da, son analizler en azından bazılarının işe yaradığını gösteriyor. 2019'da gösterilen bir araştırma, Endonezya'daki hurma yağı ormansızlaşmasının 2009'da zirveye ulaştığını ve peşinden sonraki yıllarda istikrarlı bir halde azaldığını - doğrusu daha azca ağacın kesildiğini - buldu. Gaveau'nun araştırması da benzer bir eğilim buldu: Ormanların hurma yağı tarlalarına dönüştürülmesi 2012 ile 2019 içinde her yıl düştü. Uzmanlar, Malezya'nın da benzer bir eğilim izlediğini söylemiş oldu. Son zamanlarda işler de iyi görünüyor. TheTreeMap tarafınca meydana getirilen bir çözümleme, 2021'de Endonezya'da hurma yağıyla bağlantılı ormansızlaşmanın yirmi yılı aşkın bir sürenin en düşük noktasına ulaştığını ortaya koydu (sadece 2022'de birazcık terfi etti). Peki hurma yağı şu anda sürdürülebilir mi? Hayır, tam olarak değil. Ürünlerimizdeki hurma yağının bir çok, bir zamanlar orman olan arazide yetiştirilmiştir ve oldukca azı organik durumuna geri döndürülmüştür. Hurowitz, "Palmiye yağı endüstrisi, hemen hemen ele almadıkları oldukca büyük bir yıkım mirasına haiz" dedi. "Ormansızlaşmayı durdurmada büyük bir başarı elde ettik ve o denli başarıya ulaşmış olamadık ve büyük hurma yağı şirketlerini hasarı iyileştirmeye ikna ettik." (Bazı gruplar eski hurma yağı tarlalarını ormana döndürmeye yada yeni tarlaları daha çevre dostu halletmeye çalışıyor.) Ve endüstriye bağlı ormansızlaşma oldukca azalırken, firmalar hala hurma yağı için ormanları yerle bir ediyor. TheTreeMap'e gore geçen yıl Endonezya'da ortalama 47.000 dönümlük orman kesildi ve yerini hurma yağı tarlaları aldı. Bu, Manhattan'ın üç katından birazcık daha büyük. Bazı uzmanlar ek olarak, ormansızlaşmadaki düşüşün, şirket yada hükümet politikalarından oldukca, 2011'de düşmeye süregelen hurma yağı fiyatıyla ilgili olabileceğinden kaygı ediyor. Petrol ucuz olduğunda, çoğu zaman üretimi çoğaltmak işe yaramıyor. Bu kaygı verici bu sebeple hurma yağı fiyatı son birkaç yılda geri döndü. Bununla beraber, şimdiye kadar, öykü pozitif yönde olmaya devam ediyor ve hurma yağı fiyatlarındaki artış hemen hemen orman kaybında bir artış sağlamadı. “İlk işaret [the] Ormansızlaşma oranının düşük olmaya devam etmesi, hurma yağı üretiminin orman kaybından ayrıldığını gözlemleyebileceğimizi gösteriyor," dedi. Başka bir deyişle, büyüyen palmiye yağı üretimi artık ağaçların kesilmesini gerektirmeyebilir. "Bunu güvenle ölçebilmek için bir yada iki yıla daha ihtiyacımız olabilir, sadece bu kesinlikle iyiye işaret" dedi. Hurma yağıyla ilgili ormansızlaşmanın bir başarı öyküsü olarak kalacağına inanmak için başka nedenler de var. Aralık ayında, Avrupa Birliği, şirketlerin kısa sürede ormanların temizlendiği topraklarda yetiştirilmeleri durumunda Avrupa Birliği'nde hurma yağı ve bir avuç başka emtiayı satmalarını önleyecek dönüm noktası durumunda bir yasa üstünde anlaşmaya vardı. (AB, küresel palmiye yağı pazarının nispeten ufak bir bölümünü temsil etmektedir.) Palmiye yağındaki ilerleme dünya ormanları için kafi değil Bugün, küresel ormansızlaşmayı durdurmak, hurma yağından oldukca öteki, daha yıkıcı ürünleri temizlemekle ilgilidir. Hurowitz, "Palmiye yağı endüstrisindeki değişiklik büyük bir başarı ve trajedi, bunun öteki endüstrilerde yeterince tekrarlanmaması" dedi. Ana olan sığır eti. Dünyadaki ormanlar için öteki emtialardan oldukca daha çok yıkıcı. Hakikaten de, 2001 ve 2015 yılları aralığında sığırlar, küresel olarak hurma yağının kabaca dört katı kadar ormansızlaşmaya niçin oldu. Hurowitz ve öteki savunucular artık hurma yağı için işe yarayan şeyi, Amazon yağmur ormanlarında büyük bir ayak izine haiz olan sığır eti sanayisine çevirmeye odaklanmış durumda. Mesela Mighty Earth, et paketleme şirketi JBS yada süpermarket Carrefour benzer biçimde etkili şirketleri tespit eder ve ondan sonra onları birçok açıdan değişime zorlamaya çalışır. Hurowitz, "Et endüstrisi üstünde hurma yağında oldukca işe yarayan muhteşem bir baskı fırtınası yaratmaya çalışıyoruz" dedi. Bir tüketici olarak neler yapabileceğinize ulaşınca: Ne kadar denerseniz deneyin, muhtemelen rejiminizden yada güzellik ürünlerinizden hurma yağını kesmeyeceksiniz. Fazlaca yaygın, plastik ya da mısır benzer biçimde. Bununla beraber, destek olabilecek şey, daha azca hamburger yemektir.
0 notes
bilgibabacom · 3 years ago
Link
https://www.bilgibaba.com/yazi/hurma-nedir-faydalari-nelerdir-hurma-cekirdeginden-kahve-yapimi
0 notes
decantall · 3 years ago
Photo
Tumblr media
Néa parfümü Jul et Mad Paris tarafından 2015 yılında piyasaya sürülmüştür. Koku Luca Maffei tarafından dizayn edilmiştir. "Güzellik kendin olmaya karar verdiğin an başlar. Yakınlarda koktuğunda, gülüşün başlar..." Üst Notalar: Hurma, karabiber, nar, palmiye yaprağı, pelin otu Orta Notalar: Erik, ispanyol yasemini, kırmızı frenk gülü Alt Notalar: Ambroxan, benzoin, cashmeran, cumaru, karamel, tibet misk geyiği, vanilya #juletmad #nea #perfume #nicheperfumes #indieperfume #perfumelovers #perfumecollector #fragrance #fragrancelover #perfumephoto #nichefragrances #perfumereviews #fragrancereviews #perfumeaddict #sotd #dekant #parfüm #decant #decantall https://www.instagram.com/p/CdHBjbTj3Ez/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
lachambreclaire · 3 years ago
Text
Tumblr media
Şimdi'de anımsamayı tetikleyen şey, şimdiki nesne değil, hafızanın kasası içinde eşini (pozitifini) bulmak üzere güncellenmiş bir nesne. Kendimizi durumlara göre ifade ederken, telaffuz etmek (aktüalize etmek) için potansiyel olarak var olan sözcükleri kendi kuyumuzdan seçip aldığımızda dili işletmemiz gibi. Proust'un tüm yapıtının bu devre üstüne kurulu olduğunu duymayan kalmadı. Daha kuruntulu diyebileceğim bazı yaklaşımlarsa çaya batırılan madlen kurabiyesiyle başlayan sıvı deneyim ve karanlık odadaki kimyasallar arasında bir analoji kuruyor. Ve bunu Proust'un her türlü fotografik imgeye ihtirasla sarılmış olmasına bağlıyorlar. Madlenin çaya batırılmasıyla yüzeyde yavaştan beliren o anılar dünyasını karanlık oda işlemleriyle, özellikle de geliştirme banyosuyla yakınlaştırmak biraz zorlama bir analoji olsa da, Kayıp Zaman'ın fotoğrafla asıl ilişkisi bana kalırsa Marcel'in (anlatıcı olanın) zihnindeki fokuslanma mekanizmasında. Detaylara odaklanmaya çalışan, şimdi ve geçmiş arasında netlik/bulanıklık sorunu yaşayan, uzakla yakının sıkıntılı diyalektiğinde kısılıp kalan optik bir zihin bu. En basit örneğiyse Albertine'e verilen öpücük olabilir, kıza yaklaştığında teni grenlerle dolar, ortaya bambaşka bir çift yanak, yüzün karakterini değiştiren müphem bir görüntü çıkar.
Brassai benzersiz Proust kitabında Kayıp Zaman'ı upuzun bir aradan sonra tekrar okuduğundan söz ediyor. İlk okuyuşunda (1926) Brassai henüz fotoğrafçı değilmiş, ama 60'lara denk gelen ikinci okumasında artık rüşdünü kendine de ispat etmiş bir fotoğrafçı olarak, Proust'un hem hayatında hem de yapıtında belirgin bir yeri olan fotoğrafın bariz etkisini açıkça görebilmiş. Kitabın ilk bölümü, fotoğrafın obje ve deneyim olarak Proust'un hayatında nasıl vazgeçilmez bir yer tuttuğunu gösteren ya da bu düşkünlüğe neden olan biyografik datayla dolu. Brassai aralarında "Ben Çocukken Sarışınmışım" gibi arketiplerin de bulunduğu bu verileri özenle cımbızlayıp toparlamış. Şüpheye yer bırakmayan bir ifrat illetinden mustarip olduğunu her haliyle açık etmiş olan Proust, fotoğraf hususundaki taşkınlığında da sınır tanımamış belli ki. Bu ilk bölümün kabaca dökümü aşağıda:
- Proust'un eniştesi Jules Amiot, Afrika'da uzun yıllar yaşadıktan sonra Fransa'ya döndüğünde, tüm oryantalistler gibi evini nargileler, kilimler, hindistan cevizi kabuğuna oyulmuş heykeller ve hurma ağacından mobilyalarla donatmış. Enişte sık sık şezlonguna uzanır, eski emperyalist günlerinin tatlı hatıralarına dalmak üzere sandığından Afrika fotoğraflarını çıkarıp seyredalarmış. Brassai, fotoğraf biriktirme, fotoğraflara dalıp gitme, bu yolla zaman makinesine binme arzusunu hisli küçük Marcel'e ilk aşılayanın bu sömürgeci enişte olduğunu düşünüyor. İnternette bu zatın evinin iç mekan görüntülerine rastlayamadım, ancak aşağıda, bahçesinde görülen palmiye dalları içeriye dair bir fikir verecektir.
Tumblr media
- Brassai'ye göre, annesinin Marcel ile kardeşini Ken bebek gibi giydirip sürekli stüdyolara taşıması da Proust'taki bu kendi suretine dalıp gitme illetini tetiklemiş olabilir. Rivayet o ki 47 yaşındaki Proust, kendisine dadılık yapan Céleste Albaret'ye bir gün elinde bastonla poz vermiş bir çocuğun fotoğrafını gösteriyor. Céleste diyor ki: "Amanın beyefendi, bu bir melek. Bastonuyla falan, ne kadar da asil bir havası var. İnanın, saçları sarı olmasa, bu çocuğa siz derdim." Proust fırsatı kaçırmamış: "Fotoğraftaki benim Céleste. Çocukken sarışındım, neden sonra esmerleştim." Google’ın benden yine esirgediği bu fotoğrafa maalesef ulaşamadım ancak araştırmacıların fotoğrafın Marcel'e ait olup olmadığı konusunda menfi bir karara vardıklarını yine Brassai'den öğreniyoruz. Céleste bir kez daha gözlerini devirip mutfağa dönmüş olmalı.
Tumblr media
- Proust'un yalnızca ve yalnızca üniformayla fotoğraf çektirebilmek için orduya katıldığı yolundaki dedikoduyu da Brassai'den alıyoruz. Askerlik yaptığı kısacık dönem içerisinde toplam 4 adet üniformalı boy portresini çektirmiş ki o dönem için bu sayı influansırların günlük instagram hikayesi üretebilme kapasitesine tekabül ediyor olmalı.
Tumblr media
Kaputun düğmelerini gözlerden daha simetrik tutabilmiş portre üstadını kutlarım.
Proust askerlik yaparken, armutu dibine düşürürcesine stüdyolardan ayağını katiyen kesmeyen annesinden şöyle bir mektup alıyor: "Son portremde yüzümde katı bir ifade olduğunu söylemişsin Marcel, alakası yok, çenemin o şekilde görünmesi tamamen operatörün suçu. Kaldı ki amcan ve büyükbaban bu portrenin yüzyılın yapıtı olduğunu söylüyorlar."
- Brassai, Proust'un Quentin Matsys'in Tefeci ve Karısı tablosuna duyduğu hayranlığın temelinde de, sabit ayna görüntüsü olarak fotoğrafa ilgisinin yattığını söylüyor. Tabloda sokakta olup biteni gösteren bombeli aynayı, Flaman resminin bu "büyücüsünü" dış dünyanın minyatürünü verecek fotoğrafın bir öncelenişi olarak görmüş olabilir.
Tumblr media
- Fotoğraf konusunda Proust'un yakınlarını ya da yeni tanıştığı insanları yıldırdığı birkaç belalı huyu daha var:
i. Her röportaj ya da yazı için yayıncıya ısrarla bir portresini göndermesi. Fotoğrafı istendiğinde, eldeki portreleriyle asla yetinmeyip her fırsatta soluğu Nadar'ın ya da Otto'nun stüdyosunda alması. Bir dergide Hazlar ve Günler üzerine makale yazınca kendisinden fotoğraf isteyen Charles Maurras'ya şöyle yazıyor: "Acaba fotoğrafım ne zaman lazımdı size? Hemen kullanacaksanız elimdekilerden bir tanesini göndereyim ama pek iyi değiller. Şayet on gün kadar vaktimiz varsa, hemen Otto'nun stüdyosuna gidip bana değil ama, size layık olacak bir portremi çıkarttırmak isterim."
Tumblr media
ii. Buluntu fotoğraf işini, fotoğraf toplama deliliğiniyse tıka basa doldurduğu onlarca albümde cisimleştirmiş. Ancak Proust'un bu buluntu fotoğraflar karşısında naif bir tutumu var, bugün sıkça karşımıza çıktığı biçimiyle bu efemeraya çağdaş sanat gelinliği giydirip müze müze gezdirmiyor. Evinden çıkamadığı zamanlarda, biriktirdiği aktris ya da şantöz olsun, yazar, sanatçı olsun, her türlü şöhretin fotoğrafına bakıp oyalanıyor. Bu meşhur portreleri arasında, özel olarak uzmanlık kesbettiği isimse dönemin Türkan Şoray'ı Réjane olmuş. Bu durum kendi adıyla ünlenen ankete verdiği cevaplardaki heyecanda görülebilecek o yeniyetme hissiyatını ve büyük kuzenlerimin Hey dergisinden kesip sakladıkları şarkıcı posterlerini hatırlattı bana, dokunaklı bir tarafı var.
Proust'un dışarıya tek zararı bu fotoğraf albümlerini ziyaretine gelenlerin burnuna sokup haydi beraber bakalım diye zorla, saatlerce göstermesi. Bir de aile albümlerine özel bir düşkünlüğü var. Kendi albümlerini herhalde ziyadesiyle tükettiği için olsa gerek, eşten dosttan, hele ki bunlar dallı budaklı aile ağaçlarına sahip asilzadeler ise, ısrarla albümlerini ödünç istiyor, insanlar vermeyince de bozuluyormuş. Başkalarının fotografik arşivini romanları için modeller türetmek üzere kullandığı da biliniyor. André Maurois, Prens Antoine Bibesco, Dük d'Albutera ve Jean Cocteau, Proust'un Haussmann bulvarındaki dairesinde bu saatler süren fotoğraf seremonisine maruz kalmış yalnızca birkaç isim.
iii. Fotoğraf alışverişi manyası. Galiba Proust'un etrafını asıl darladığı mevzu bu "cansız hayalim sana hatıra olsun, seninki de bana" ısrarı. Her türlü resepsiyonda, hemen herkesten, özellikle de yeni tanıştığı sosyetiklerden portrelerini istiyor, karşılığında da kendisininkini armağan etmeye çabalıyor. Onun bu densiz talebini en çok yadırgayan, Oscar Wilde'ın Fransız versiyonu diye tanımlayabileceğim, kendi fotografik suretlerine en az Proust kadar düşkün başlı başına bir karakter olan Kont de Montesquiou olmuş. Proust'un kibar alemlerinde tavırlarını ve konuşma biçimini sıkça taklit ettiği meşhur dandy ve estet Montesquiou (Kayıp Zaman'daki Charlus ve Huysmans'ın Tersine romanındaki Des Esseintes), evinde sergilediği kutup ayısı postları, cam bir mahfaza içerisinde sakladığı ipek çoraplar, yanında dolaştırdığı bağası altın kaplı kaplumbağa ve Nadar'a verdiği ekstravagan pozlarıyla tanınıyor. Dolayısıyla Proust'un portrenizi isterim ısrarı ona bile tuhaf geldiyse, bizimkinin ne derece tutturduğunu tahmin edebiliriz. Eserini Almancaya çevirmek istediğini yazılı olarak bildiren bir çevirmene "neden olmasın, bu arada bana bir portrenizi gönderirseniz çok sevinirim," diye cevap yazması da ayrı acayip.
Tumblr media
Nadar, Kont Montesquiou'nun Portresi.
Brassai gerçek bir instagram-facebook canavarı portresi çiziyor olabilir ama Marcel'in fotoğrafa her yönüyle hakkını verdiğini de tabii, teslim etmek lazım: "Görmeye alıştığımızdan farklı bir görüntü, bir acayip ama bir o kadar gerçek, bu nedenle çifte bir heyecan veriyor, bizi şaşırtıyor çünkü, alışkanlıklarımızın dışına çıkarıyor, aynı zamanda geçmiş bir izlenimi hatırlatırken içe dönmemizi sağlıyor."
0 notes
bizbizimizvenokta · 2 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
🫠🙂‍↔️
6 notes · View notes
komikvideokarikaturcaps · 3 years ago
Photo
Tumblr media
2+1,Amerikan mutfaklı,100 m2,GÜNEY/KUZEY/BATI cepheli,bir banyolu,doğalgaz ve klimalı,site 9 yıllıktır,dairemiz yeni tadilattan geçmiş sıfırlanmıştır, 2 cephesinde boydan boya balkon vardır,3 cephesi palmiye ağacı,çeşitli ağaç,yeşillik ve çimle kaplıdır,Güney cephesi bulvar halindeki ana caddeye bakıyor,yine güney cephesinde yaklaşık 50 m2 lik çim ve palmiye ağaçlarının bulunduğu alan bulunmaktadır,bu alanı sadece bu dairenin kullanma imkanı var,çünkü konumu itibariyle diğer site sakinlerinin bu alanı kullanma imkanı yok,kuzey ve Batı cephesi peyzajın yanısıra havuzada bakmaktadır,dairede vitra/kale marka gibi en kaliteli malzemeler kullanılmıştır,yabancı satışına uygundur,site Hurmanın en fazla tutulan ilk 5 sitesinden biridir,1.600.000 TL sitede,havuz,çocuk parkı,2 adet kamelya vs vardır,çok güzel bir peyzaja sahiptir,24 saat kamera sistemi ve güvenlik görevlileri tarafından korunmaktadır, #hurma #mustafa #shb (Hurma / Konyaaltı / Antalya) https://www.instagram.com/p/CZPaT8CqDzU/?utm_medium=tumblr
0 notes
muhammednazim-mno · 3 years ago
Photo
Tumblr media
En çok sevdiğim ağaç türü HURMA AĞACI PALMİYE AĞACI https://www.instagram.com/p/CQ59KqDAgNe/?utm_medium=tumblr
0 notes
cemturan77 · 4 years ago
Photo
Tumblr media
Felemez Usta'dan Kıbrıs’ta Yetişen, Nadir Bulunan Bir Hurma Türünden Toplanan, Çekirdekten Yüksek Çekim Keyfi Olan, Harika Bir Bürokrat Boy Tespih #kıbrıs #kıbrıshurması #palmiye #çekirdek #tespih #tesbih #zikir #muslim #dua #doğal #amber https://www.instagram.com/p/CPLsj8gFYlZ/?utm_medium=tumblr
0 notes
fiyatinedir · 4 years ago
Text
Kaşıbeyaz Menü Fiyatları
Tumblr media
Kaşıbeyaz 2021 Güncel Menü Fiyatları
Doğa konsepti ile yenilenen Kaşıbeyaz Florya Merkez şubesinde;  papağan ve kanaryalar eşliğinde geleneksel lezzetleri tatma zevkini yaşayabilirsiniz. Su yoluyla çevrili ve şelaleli havuzların bulunduğu dış alandaki; ıhlamur, ceviz, hurma, kaymak, manolya, dut, ayva, kayısı, elma, erik ağaçlarıyla çevrili peyzajla kendinizi doğada hissedecek, iç mekandaki palmiye, Alacalı Benjamin, Ficus Arye gibi ağaç çeşitlerinin mis kokuları ve restoranın çeşitli yerlerine yerleştirilen kanaryaların cıvıltıları eşliğinde huzur bulacaksınız. Toplam 330 kişi kapasiteye sahip olan KAŞIBEYAZ Florya; 2 adet VIP salona, 8 adet özel locaya ve açık-kapalı çocuk oyun alanına sahip. Büyük VIP salonumuzda ayrıca toplantı organizasyonları da yapılabilmektedir. Son teknolojinin kullanıldığı salonda; ses sistemi, mikrofon ve 2 adet barkovizyon ile hizmetinize sunulmaktadır. Arka bölümde yer alan 8 ayrı Localar ile Güneydoğu mutfağının geleneksel lezzetlerini tadarken televizyon seyredebileceğiniz ve özel bir mekândır. Haftanın 7 günü 09:00- 24.00 arası hizmet vermekte olup, Cumartesi dâhil Serpme Kahvaltımız bulunmaktadır. Açık büfe Kahvaltı Pazar günleri verilmektedir. Haftanın her günü eğitimli oyun ablaları, Cumartesi ve Pazar günleri  ise palyaço ile çocuklarınız için eğlence imkanları sunulmaktadır.
Tumblr media
Kaşıbeyaz Menü Fiyatları Çorbalar - Günün Çorbası: 11.70 TL Sıcak Başlangıçlar - Lahmacun (Büyük): 15,75 TL - Haşlama İçli Köfte (Adet): 11,70 TL - Kızartma İçli Köfte (Adet): 11,70 TL - Parça Etten Sebzeli İçli Köfte: 25,00 TL - Patates Kızartması: 13,50 TL - Sebzeli Fındık Lahmacun Biber, domates: 10,00 TL - Soğanlı Cevizli Nar Ekşili Fındık Lahmacun: 11,70 TL - Soğanlı Cevizli Nar Ekşili Lahmacun (Büyük): 16,20 TL Kebap Çeşitleri - Adana Kebap: 58,50 TL - Alinazik Kebap (Kıymadan): 65,25 TL - Altı Ezmeli Kebap (Et Şişten): 70,65 TL - Altı Ezmeli Kebap (Kıymadan): 62,55 TL - Altı Ezmeli Kebap (Tavuk Şişten): 62,55 TL - Ciğer Kebabı: 58,50 TL - Domatesli Kebap: 58,50 TL - Fıstıklı Kebap: 65,25 TL - Haşhaşlı Kebap: 58,50 TL - Kaşarlı Fıstıklı Kebap: 67,00 TL - Oruk Kebabı: 63,90 TL - Özel Kaşıbeyaz Boğaz Kebabı: 65,00 TL - Patlıcanlı Kebap: 63,90 TL - Sadrazam Kebabı: 63,90 TL - Şaşlık Kebabı: 76.50 TL - Sebzeli Bahar Kebabı: Kuzu eti, maydanoz, sarımsak, özel yeni bahar baharatı: 58,50 TL - Urfa Kebap: 58,50 TL - Yoğurtlu Kebap (Kıymadan): 58,50 TL - Kaşıbeyaz Sarma: 63,90 TL - Karışık Kebap: Adana kebap, sebzeli kebap, fıstıklı kebap, kuzu şiş, tavuk şiş: 83,25 TL Izgara Etler - Kuzu Kalem Pirzola: 24,75 TL - Tavuk Şiş: 52,50 TL - Izgara Köfte: 58,50 TL - Kaşarlı Köfte: 60,25 TL - Kuzu Çöp Şiş: 67,50 TL - Kuzu Şiş: 67,50 TL - Kuzu Lokum: 75,00 TL - Biftek: 76,50 TL - Küşleme: 81,00 TL - Karışık Izgara: 83,25 TL - Bonfile: 85,50 TL Ev Yemekleri - Nohutlu Bulgur Pilavı: 12,60 TL - Tereyağlı Pirinç Pilavı: 12,60 TL Diğer Lezzetler - Abugannuş: 65,25 TL - Çoban Kavurma: 72,00 TL - Et Sote: 72,00 TL - Yaprak Ciğer Tava: 63,00 TL - Kuzu Kaburga Kokoreç: 65,00 TL   https://www.youtube.com/watch?v=0M6NCv5jXVw&feature=emb_title&ab_channel=Ka%C5%9F%C4%B1beyazLezzetGrubu Eda Nur Hancı Kimdir? Karşıbeyaz Resmi Web Sitesi   Read the full article
0 notes
operasyon · 2 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media
Bunlarda yalancı hurma, Kanaraya adaları hurması gibi isimlerle bilinen Pohoenix Canariensislerim. Bu tohumlar sağlam geldi.
Ağustosta filizlenen ilk fidanlar da 25 santim boya geldi. İkinci yaprağı çıkıyor altından.
Bir çiçekçi, fidancı daha hızlı büyütebiliyor özellikle kendi ikliminde ama ankara da bu hız da iyi sonuç. Tahminimce iki buçuk yılda ilk palmiye yaprakları çıkacak. Palmiye türleri garip bir ağaç. Hemen hemen hepsi susam çiçeği gibi alttan süren yapraklarla büyüyor bir süre. Palmiyeye benzeyen yaprakları çok sonra çıkıyor.
Daha hızlı gelişir diye hindistan cevizi dikecektim. Şekil olarak birbirine çok benzer ağaçlar sonuçta. Kocaman bir tohum olduğundan hızlı büyür hindistan cevizi. Sonra baktım time lapse videolarına, yine susam gibi hızlı büyüyor ama o bile beş yılda ancak palmiye görünümü elde ediyor. Hem de sonrasında ankara bir yana türkiyenin sıcak kentlerinde, sahillerde bile hayatta kalamıyor.
O yüzden benim feniksler tesadüfende olsa iyi tercih olmuş.
0 notes