Tumgik
#gezi günlüğü
terasmagazin · 2 years
Text
John Steinbeck’in derin gözlem yeteneğinin ürünü: Rusya Günlüğü
John Steinbeck’in derin gözlem yeteneğinin ürünü: Rusya Günlüğü
Ülkemizde daha çok Gazap Üzümleri, Cennetin Doğusu, Bitmeyen Kavga, Fareler ve İnsanlar gibi toplumsal yönü kuvvetli romanları ile tanınan Steinbeck’in kendisine has bakış açısı ile kaleme aldığı, gezi kitabı olmasının ötesinde dönemin politik ruhunu vermesi bakımından da eşsiz günlükleri ilk kez geçtiğimiz  dilimize kazandırıldı. Bu eserde özellikle Moskova’ya gelişlerinden itibaren başta…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
geziicerikleri · 2 years
Text
Gezi İçerikleri 2022
Gezi İçerikleri 2022 
Tumblr media
Gezi İçerikleri 2022 isimli bloğumuzda siz değerli okuyucularımıza Gezi rehberi, Gezi Günlükleri, Gezilecek Yerler ve Gezi hakkında kaliteli içerikler sunacağız. Gezerken eğlenmek, gezdiğiniz yerlerden kendinize birşeyler katmak istiyorsanız tam olarak doğru yerdesiniz.
Kısa bir süre sonra paylaşımlara başlıyoruz ..
Gezi Bloğu konsepti ile açtığımız bu sitemizde siz değerli okuyucularımıza ; Kendi gezdiğimiz , gördüğümüz ve beğenerek tavsiye ettiğimiz yerleri makale haline getirip anlatacağız. 
Tamamen sizin istekleriniz doğrultusunda içerikler hazırlayacağımız bu bloğumuzda; 
Kamp Yerleri, Kamp Alanları, Piknik Yerleri, Karavan Kampı, Gezi Rehberi, Gezi planlaması ve Gezginlik ağırlıklı olarak paylaşımlar hazırlamayı düşünüyoruz. Gezi İçerikleri 2022
Güzel vatanımız Türkiye’de gezip görebileceğimiz o kadar cennet köşe var ki… Antalya’nın Toros Dağların da Antalya Kamp Alanları, Fethiye Kelebekler vadisi nde fethiye kamp alanları, İzmir Bornova Kamp Alanları gibi bir çok popüler konum bulunmakta.
Bütün bu kamp alanlarını, tüm detayları ile hiç üşenmeden paylaşacağımızdan emin olabilirsiniz.
Tumblr media
Gezi İçerikleri 2022
 Gezelim Görelim ailesi olarak siz değerli izleyicilerimizle beraber etkinlikler de yapacağız. 
Kamp Etkinliği, Doğa Yürüyüşü, Antik Kent ve Müze Gezisi, Mangal Partisi, Tekne Partisi, Balıkçılık gibi etkinlikler bu listenin arasında bulunuyor. Antalya Kamp Alanları özellikle bu aktiviteler için uygun bir konum özelliği taşıyor. Olympos Kamp Alanları, Phaselis Kamp Alanları, Adrasan Kamp Alanları, Beşkonak Rafting , Antalya’da yapılacak etkinliklerin başında gelmektedir. 
Gezi Rehberi
Eminiz ki Türkiye’nin 1 numaralı Gezi Rehberi olacağız. Sitemizdeki diğer makalelere göz atarak, tüm bu rehberlerimize göz atabilirsiniz. Hadi çok geç kalmadan sende ailemizde yerini al :) 
Gezi Nedir ?
Bireysel veya toplu olarak yapılan, herhangi bir yeri ziyaret etme aktivitesine Gezi adı verilmektedir.
Antalyada yaşadığınızı varsayalım.. Bir pazar günü aileniz ile birlikte Manavgat Şelalesine gidip vakit geçirmeyi planlıyorsunuz. Yapacağınız bu yolculuk diğer adı ile bu aktivite GEZİ olarak tanımlanmaktadır.
Gezinin bir çok farklı çeşiti bulunmaktadır. Neredeyse saymakla bile bitmeyebilir. Doğa Gezisi , Tarihi yer gezileri, Orman gezileri, Serbest Gezi, Gezi Turları, Gezmek, Yürüyüş Gezisi, Gezelim Görelim, İşletme Gezmesi, Gezmek , Fabrika Gezisi, Okul Gezisi, İşyeri Gezisi gibi gibi bu liste sonsuza dek devam etmektedir.
Bloğumuzda sizlere daha çok ağırlıklı olarak Tarihi ve Doğal Güzelliklere gerçekleştirebileceğiniz Geziler hakkında bilgi vermeyi planlıyoruz.
Gezi İçerikleri
2 notes · View notes
korkakseyyah · 4 years
Text
Neden Parasız Dünya Turu ?
Sevmenin nedeni olmaz bense hayallerimi seviyorum ve sevdiğim için ona nedenler buluyorum. Bu aslında ilkokul çağından gelen bir hevesti. Daniel Defoe'nin yazdığı Robinson Cruose'yu çoğumuz biliyoruzdur. Kitabı daha ilk okuduğumda her anını kafamda canlandırmıştım. Adada ben yaşıyordum sanki. Hikaye benim için yazılmış gibi hissediyordum. Ve sonrasında bu kitabı farklı farklı yayın evlerinden okudum. Her yıl üç dört defa okuduğum bir kitaptı. Aynı şekilde Simbat hikâyesi beni çok derinden etkilemişti. Ama her zaman favorim Robinson Cruose oldu.
Bu doğayla yaşama hissini daha çocuk yaşlarımda hissetmeye başladım. Ardından ortaokul zamanında çok sevdiğin bir belgesel vardı. İnsan Doğaya Karşı... O zamanlar evimizde internet olmadığı için televizyonda saat kaçta başladığını hangi günler olduğunu çok iyi biliyordum ve televizyon izlemeyi sevmesem de tek bir bölüm kaçırmadan izlediğim tek televizyon programı oydu. Doğaya daha merak salmıştım bende doğayla iç içe yaşamak istiyordum. Yazın piknik için gittiğimiz köyümüzün dağına ufak çaplı bir tırmanış ile bu merakı bir nebze bastırıyordum. Liseye geçtiğimde ise bu sevgi yok olmasada, mantıken düşününce olmayacak uzak hayaller gibi geliyordu. Şimdiye kadar... Karantina zamanı aslında bana bir ders verdi. Hayatın yaşamanın değerini bilmem için gözümü açtı.
Tumblr media
Koca bir yıl başkaları için çalışıp 10-15 günlük yaz tatilleriyle avuncak bir insan değildim ben. Özgür olmalıydım ne yapacağıma başkaları değil benim karar vermem lazımdı. Kararımı verdim ve bir hayatı bomboş yaşayıp geri dönüp keşke diyince iş işten geçmiş olacaktı.
Ağır bir sorumluluk aldım ve zorlu ama bir o kadar da tatlı bir yolun başlangıcı için hazırlığa başladım.
Sırt Çantası Gezginliği - Hazırlık Günlükleri I
Tumblr media
1 note · View note
gezirehberi52 · 2 years
Text
Antalya Gezi Günlüğü
https://selimcanci.xyz/antalya-gezi-gunlugu/
Antalya Gezi Günlüğü isimli makalemizi inceleyin.
7 notes · View notes
yurekbali · 3 years
Text
Tumblr media
Türküleri yakamazsınız, turnalar sizi çarpar. 2 Temmuz 1993 günü Sivas şehrimizde 33 yazar, şair ve aydınımızın gericiler, yobazlar tarafından yakılarak katledilmesi çağlar geçse unutulmayacaktır ve asla da bu insanlık dışı vahşet unutturulamayacaktır. Bu dünya acısı katliam için nice sanatçılarımız, şiirlerle, şarkı ve türkülerle anmışlar, ağıtlar yakılmış, romanlar yazılmış, ayrıca Genco Erkal’ın Sivas ‘93 adlı belgesel oyunu sahnelenmiş ve oyunun müziklerini Fazıl Say bestelemiştir. Bu arada Ulaş Bahadır’ın yazıp ve yönettiği Madımak: Carina’nın Günlüğü Sivas 93 adlı sinema filmini de saymalıyım. Ne yazık ki, o günden beri hepimizin canı acıyor, canı yanıyor, canı ağlıyor ama bir tek insan postuna bürünmüş, insan maskesi takmış mahlûkatlar hariç! O suratından salyalar akan, “vurun kahpeye” filminden çıkmış, irin yüzlü, çirkin yüzlü, dünyada haybeye yer kaplayan mahlûkatları Allah nasıl cezalandıracak bilemiyorum ama bu dünyada yok öyle bir şey! Türküleri yakamazsınız, semah sizi çarpar. Orada aşk, gönül, muhabbet vardı. O günü asla unutmamız mümkün değil. Bu yazımı yazarken bile tüylerim diken diken oluyor, insanlığımdan, insanlıktan feci hâlde utanıyorum. Bunları yapan kâbus yüzlü mahlûkatları o gün ve bugün değil, her zaman lanetleyeceğimi biliniz. O manyak, hasta, budala ve tedavisi pek mümkün olmayan karanlık zihniyet hâlâ aramızda dolaşmakta, çağdaş olana, Cumhuriyet’e, Atatürk ilke ve devrimlerine, insanlığa olan düşmanlığını sürdürmekte, neredeyse her gün kötülük ve karanlık için iş başı yapmaktadır. Canım dostum Aziz Uzun’un pek sevdiğim bir cümlesi vardır, hemen paylaşmalıyım: “Bütün bu kâinat, Allah’ın çeyiz sandığıdır.” Bu derin cümlenin içinde insan yavrusu elbette vardır ama canlı olmayan bu zombi kılıklı mahlûkatlar insana, ağaca, hayvanlara, çocuklara kısacası doğaya düşmandırlar. Şu an yazımı yazarken sevdiğim insanım, Atatürk âşığı gerçek bir ‘dindar’, zarif ve beyefendi bir insanımızı kaybetmişiz, Yaşar Nuri Öztürk’ü. Mekânı cennet olsun. Üzgünüm çok ve giderek azalıyoruz, farkında mısınız? Cehalet kadar korkunç bir şey yoktur, cehaletin işgali altında yaşıyoruz ve cehalet büyük bir terör örgütüdür. Korkarım cehaletten ve cahil insanların cehaletiyle övünmelerinden sakınır ve uzak dururum. Hakikat denilen kâinatın ruhunu incitirseniz doğanın dengesi yerinden oynar ve elinde tespih sallayarak yolda yürüyen, aklını örten, özgürlüğü değil; biat etmeyi işaret eden, sizin yerinize başkalarının karar verdiği, tek tip bir anlayışın ve despotizmin egemen olduğu bir fabrikasyon tipi çıkar. Yani kendisine ait olmayan, kendisi olamamış, baskı altına alınmışlıktan âdeta ‘huzur’ duyabilen bir cehalet dağı oluşur. O cehalet dağından insanlık bahçesi çıkmıyor. İnsan kardeşini yakar mı hiç, yakamazsınız, ağaçlar sizi çarpar! Söz gelimi bir zeytin ağacı çiçek açtığı zaman aradan tam 9 ay 10 gün geçiyor, bunu biliyor muydunuz? Bu bağlamda annelere, kadınlara kıymayınız maço suratlı, badem bıyıklı, düğünlerde havaya mı nereye ateş açtığını bilmeyen katil suratlı kötülük arsızları. Yeter artık! Nice güya ‘okumuş’ profesör “namaz kılmayan hayvandır” dediği ülkemizde, gerçekleri anlatmaya çalışan gazeteciler, yazarlar ve aydınlarımız içeride, ama unutmayınız tarihin diyalektiğinin tekeri hiç kırılmadı, geriye doğru değil, ileriye doğru bir nehir, ırmak gibi akar. Siz ey yakıcılar nasıl uyuyorsunuz yataklarınızda, rüyalarınız yanıyor mu? Ülkemizin ruhsal, dinamik yapılarını zedelemek isteyenleri, ‘özel hayatımıza müdahale edilmesin’ diyen Gezi Parkı’ndaki o güzelim gençlere ‘çapulcu’ denildiğini nasıl unuturum. Acımasızca nasıl gençlerimizin üzerine biber gazı sıkıldığını da unutmadım, unutmadık. Şu polis kardeşlerimize soruyorum ve böyle bir film bile yapılabilir, yahu üzerine biber gazı sıktığın evlat senin oğlun bile olabilir. Madımak Katliamı insanlık tanımayan bir zorbalıktır. Katilleri nerede? Ve toplumunu kucaklayacakken, halkına sarılacakken ısrarla yine adamın biri konuşuyor: Adam ülkesine uzlaştırıcı, barışçı ve kardeşlik duygusuyla gelmiyor. Bu karanlık zihniyetin derdi cahil insanlar yetiştirmektir, o yüzden sürekli ‘üç çocuk yapın’ der ama ‘üç çocuk eğitin’ demez. Bayağılaştırılmış kültür ve magazin düzeyinde toplumun, halkının cahil kalmasını ister. Neden mi? Bu zihniyet canavar bir kötülüğün ta kendisidir. Onlar velileri, sufileri, ilim, irfan, ihsan sahibini bilmezler. Giderek kafa kesici bir yönelişe doğru koşarlar. Okumazlar, erdem, fazilet, maneviyat nedir sorun bilmezler, anlamazlar ve insanlık fırtınası onlara dirhem uğramamıştır. Ve inanın cehaletinden ‘memnun’ halkın güce tapmak, güce tapınmaktan başka bir derdi yoktur. Zalimliğin, salaklığın, kafayı yemişliğin ameliyatla düzeltilememesi acıdır. Dünya ne yazık ki kaos çağına girdi. Dünyanın kendisi toplama kampına mı dönüştü bilemiyorum ama Sivas, Madımak ruhumu delik deşik eden bir vahşet bombasıdır, tıpkı Hiroşima’ya ve Nagazaki’nin üzerine bırakılan bomba gibi. Sözü uzun tutmak istersem kaç cilt dolusu kitap yazasım var. Hakikati, insanlığı, merhameti, sanatı ve türküleri öldürmek ve yakmak isteyenler, bunu hiç utanmadan yapanlar her gece rüyalarında kaç kere ölüyorlardır bilemem? Gezi aynı zamanda özeleştiri yapmayan iktidara ve provokatörlere karşı enfes bir duruştu. Şiddet, zalimlik ve kısacası faşizm her zaman, karşısında demokrasinin, cumhuriyetin o insanlık tokadını yemiştir. İçkiden nefret edip ama kibir sarhoşluğu içinde uygarlığı tersine çevirmek isteyen nice yobazlar yok olup istedikleri karanlığa gömülüp gitmişlerdir. Aziz Nesin’in 1993 yılında söylediği o önemli sözü hatırlayın lütfen. “Özgürlüğün en büyük düşmanı hâlinden memnun kölelerdir” sözü kulağımıza küpe olsun. Gül yazısı bu ama kül kardeşlerim için yazıldı. Ne demişti şair: “Temmuz yandı, şiir yandı, dil yandı. Mektup yanar, zarf yanar, pul yanar bundan. Annem gibi kızıl gül yanar bundan.” İnsanın aklını, barışı, kardeşliği yakamazsınız, tarihin diyalektiği çarpar! - Engin Turgut, Semah - Görsel Manipülasyon: İstasyon Dergisi (Temmuz, 2021, Sayı: 10)
25 notes · View notes
tolgaulusoy · 3 years
Text
Tumblr media
Şehir Romantiğinin Günlüğü, Buket Uzuner'in yazdığı gazete ve gezi yazılarından oluşan kitabı. Uzuner kendisini eleştirmen için söylenen şehir romantiği ifadesini daha sonradan kendini tanımamak için kullanmaya başlar. Ne yalan söyleyeyim Uzuner'in daha önce okuduğum Bir Siyah Saçlı Kadının Gezi Notları kitabını daha çok sevdim çünkü o daha bir tutkuyla yazılmış gibiydi. Bu kitaptaki yazılar çok kuru ve yavan; hiç keyif almadım diyebilirim. Bir gezi kitabından bekleneceği gibi anlattığı beni yerlere, insanlara götürmeyi başaramadı. Şehir romantiği ifadesi de çok havada kalmış durumda. Ben daha flanöz bir tavır beklemiştim ama baya beylik cümlelerle anlatılmış az sayıda şehir anlatısı var(hele bir Ankara yazısı var ki resmen rezalet).
6 notes · View notes
romanyagunlugu · 7 years
Video
undefined
tumblr
3. Günden bir video...
0 notes
uzunburakefendi · 6 years
Photo
Tumblr media
. "Yazılı ya da sözlü rivayetlerin iyi olduğunu ne kadar söylerlerse söylesinler, bu çok az durum için yeterlidir. Çünkü bunlar herhangi birinin asıl karakteri hakkında, düşünsel şeylerde bile bir şey veremezler. Ama ancak tam bir gözlemden sonra insan rahatça okuyabiliyor ve işitebiliyor. Çünkü o zaman düşünüp hüküm verilebilir." syf.173 . "Çok şey gördüm ve daha da çok düşündüm: Dünya kapılarını gittikçe açıyor; çoktan beri bildiğim bütün şeyleri, ancak şimdi sahipleniyorum. İnsan nasıl da erken bilip geç uygulayan bir yaratık!" syf.227 . "İnsan bir kez dünyaya açıldı mı ve dünyaya alıştı mı kendini koruması gerekir, yoldan çıkmasın, hatta aklını kaçırmasın diye." syf.240 . "İnsanlar eğer birbirlerinden ne bekleduklerini karşılıklı olarak açıkça söylese, hayattan daha çok teşekkür ve kazanç elde eder. Böyle yapıldı mı o zaman her iki taraf da memnun kalır ve her şeyin başı ve sonu olan rahatlık, tam bir ödül olur." syf.352 Çocukluğu, babası vaktiyle İtalya'da bulunduğu için o dönemden kalan eşyalarla dolu bir evde geçen Goethe bir gün yengemize haber vermeden seyahat için İtalya'ya kaçar. İş bu kitap o seyahatin günlüğü işte. Tabii okumakla İtalya'yı görmüş kadar olunmuyor. Hatta Goethe de kitapta bazı yerlerde -paylaştığım ilk alıntıda olduğu gibi- okumanın yetersiz olduğu, dünyayı anlamak için gezmek görmek gerektiğini savunuyor. Mesela Napoli kısmında Homeros tasvirlerini gördükten sonra, "işte ancak şimdi Odysseia benim için canlı bir kelimedir." diyor. Hasılı İtalya'yı görmeden bu okuduklarım, meşhur bir yazarın alelade gezi günlüğü olarak kalacaktır. Kim bilir belki bir gün bu kitabın eşliğinde bir İtalya seyahatine çıkarım da bu günlük gözümde daha bi değerlenir. #goethe #johannwolfangvongoethe #italyaseyahati #çeviri #gürselaytaç #iletişimyayınları #iletişimklasikleri #kitap #neokuyorum #okumakiptiladır #okumahalleri https://www.instagram.com/p/BuHO9zBF1GY/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=8xif5x44yyqx
2 notes · View notes
kavunlusarapp · 7 years
Text
Doğu Ekspresi ve Kars Gezisi
Tumblr media
Merhaba!
Doğu Ekspresi ve Kars gezisi ile ilgili kısa, bilgilendirici ve başarabilirsem eğlenceli bir yazı yazmaya karar verdim. Hem tanıdığım, tanımadığım insanlardan son birkaç gündür art arda sorular alıyorum, hem de bu geziyi güzel bir anı olarak sözcüklerde saklamak istiyorum. Yaptığımız tüm harcamaların listesini fiyatlarıyla beraber en aşağıya bırakacağım!
Bileti nasıl buldunuz?
Biz de herkes gibi, gerek TCDD gerek sosyal medya vasıtasıyla bu konuyla ilgili çok farklı bilgiler edindik. TCDD, hergün 30 gün sonrasına bilet açtığını söyledi. Yani bugün 16 Ocak, dolayısıyla 16 Şubat’ın biletlerinin açılmış olması lazım. Bunun spesifik bir saati yokmuş, günün herhangi bir saatinde olabildiğini belirttiler. Daha önceden sanırım 15 gün sonrasına bilet açılıyormuş, dolayısıyla bilgilerin güncel olarak TCDD tarafından takip edilmesi daha sağlıklı olur. Biz de bir hafta boyunca sürekli TCDD’nin sitesini sabah akşam taciz ettik fakat hiç yer bulamadık. Daha sonra fark ettik ki son 24 saat kala rezervasyon yapan fakat henüz biletlerini almamış kişilerin biletleri tekrardan satışa çıkıyor. Biz de bu şekilde aldık, salı akşamı bilet aldık ve çarşamba akşamı trendeydik! Bunun biraz ani bir karar olduğunun farkındayım ama eğer yataklı vagonda yolculuk etmek istiyorsanız, bilete ulaşabilmek için çok fazla çabalamanız gerekiyor. Çünkü zaten neredeyse 3 vagonu tur yolcuları kapatıyor.
Tren Ankara’da nereden kalkıyor?
Ankara’da eski gar ve yeni gar olarak iki gar bulunuyor. Biz Eskişehir’den YHT  ile önce Ankara’ya gittik, fakat bu yolla gittiğiniz zaman yeni garda inmiş oluyorsunuz. İki gar arasındaki geçitten eski gara geçebiliyorsunuz. Tren şuan ( Ocak 2018) Ankara’dan kalkmıyor. Eski Gar önünden, ücretsiz servisler aracılığıyla Kırklareli’nin bir ilçesi olan Irmak’a geçiyorsunuz. Bu servislerin saati değişiklik gösterebiliyor. Bize 18.00’da kalkıyor dendi, biz 17.00’da ordaydık ve 20 dakika sonra servis kalktı. Dolayısıyla oraya erken gitmenin daha faydalı olduğunu düşünüyorum. Irmak – Ankara arası neredeyse bir saat sürüyor. Yaklaşık 4-5 tane servis gittiği için, Irmak Gar’ında da biraz beklemeniz gerekiyor. Bizim trenimiz Irmak’tan 19.20 civarı kalktı.
Not: Irmak Gar’ında alışveriş yapabileceğiniz bir market yok, dolayısıyla biz Ankara’da garın içinde bulunan Migros’tan alışverişimizi yaptık.
Yanımıza neler almalıyız?
Uzatmalı üçlü priz, trende tek priz var ve kesinlikle yetersiz.
Kettle, çorba, noodle, çay, kahve yapmak için sıcak suya ihtiyaç duyuyorsunuz. Trenin yemekli vagonu kimi zaman vermiyor, kimi zaman veriyor ama sorun çıkarıyor, ya da bizim gibi iki bardak sıcak suya  6 tl vermek durumunda kalmamak için yanınızda kesinlikle bulundurmanızı öneriyorum. Bu arada bazı kettle’lar fazla elektrik akımıyla prizi bozabiliyor, kullanmadan önce vagon görevlisine danışmanızı öneririm.
Islak mendil, tuvalet kağıdı ve kağıt havlu, Lavabolarda tuvalet kağıdı bulunuyor fakat yolculuğun sonuna doğru, tuvaletler hem çok pisleniyor hem de peçeteler bitiyor. Yanınıza almanızda fayda var.
Krem ve ilaçlar, yolculuk 24 saat sürdüğünden yolculuk sırasında basınçla ilgili kimi problemler yaşayabilirsiniz. Ayrıca soğuk yüzünüzü yakalabiliyor. Tedarikli olmanızda fayda var.
T-shirt gibi ince kıyafetler, trende oda sıcaklığınızı kendiniz ayarlıyorsunuz fakat alan oldukça dar olduğundan özellikle gece çok sıcak olabiliyor.
Yastık kılıfı, trende yastık, battaniye ve çarşaf veriliyor ve gerçekten oldukça temiz ama eğer takıntılı biriyseniz kendi yastık kılıfınızı götürebilirsiniz.
Işık, mum, alkol, ve müzik, neredeyse her odanın olmazsa olmaz dörtlüsüydü bunlar. Elbette opsiyonel ihtiyaçlar fakat yolculuğunuzu daha eğlenceli bir hale getirdikleri yadsınamaz bir gerçek.
Defter, yine tercihinize bağlı fakat gezi günlüğü tutmak oldukça keyifli. Pencerenizden enfes bir manzara kayarken, yolcuğunuzda neler yaptığınızı yazmak güzel hissettiriyor.
Dipnot: Geziye kesinlikle valizle değil, sırt çantasıyla çıkmanızı öneririm. Özellikle örtülü kuşetlilerde valiz koyulabilecek bir alan yok, iki kişilik yataklı vagonlarda üst tarafta bir bölme var ama odanın dar olması sebebiyle gerçekten boğucu bir alana dönüşüyor. Eğer Kars’ta çok uzun süre kalmayı düşünmüyorsanız, orta boyda bir sırt çantası işinizi görüyor.
Tumblr media
Odanın içinde neler var?
Biz iki kişilik yataklı vagonlarda seyahat ettik, odamızda küçük bir buzdolabı, lavabo, iki adet havlu, iki terlik, sıvı sabun, lavabonun altında küçük bir çöp, ayna ve askılık vardı. Zaten odaların içerisini bir çok videoda görebilirsiniz.
Dipnot: Buzdolabı içerisinde; iki çubuk kraker, iki meyve suyu, iki küçük su ve iki küçük çikolata vardı. Tren yolculuğunuz sırasında, sanırım Erzurum’dan sonraydı çocuklar trene koşuyor ve onlara camdan bir şeyler atmanızı bekliyorlar. Dolaptaki çikolataları onlara saklayabilirsiniz.
Trende Cağ Kebabı siparişini nasıl verebiliriz?
Bu trenden trene değişebiliyor, biz gidiş trenindeyken kompartıman görevlisi gelip sipariş aldı ve Erzurum’a geldiğimizde yemekli vagondan fişlerimizle kebaplarımızı aldık. Fakat dönüş trenindeyken böyle bir uygulama olmadı, sipariş vermek isteyenler bir durak önceden internetten buldukları numaraları arayıp sipariş verdiler ve durağa geldiklerinde aldılar. Biz kompartıman görevlisi nasıl olsa gelir diye beklediğimiz için dönüş treninde cağ kebabı yiyemedik. Yemekli vagona gidip sorduğumuzda da, bu uygulama kaldırıldı, sorumluluk almıyoruz diye cevap verdiler. İki gün önce bu şekilde kebap yediğimizi söylediğimizde, bunun trenden trene değişebildiğini belirttiler. Kısacası işinizi şansa bırakmayın, giderken Ilıca durağındayken, arayıp siparişinizi verin. Genel olarak Gel-Gör Kebap diye bir restorandan sipariş verildi.
Yolculuk sırasında telefon çekiyor mu?
Bu hattan hatta değişiyor, ben Türk Telekom kullanıcısıyım ve yolcuğumun çok uzun bir kısmında telefonumun kesinlikle çekmediğini belirtmeliyim. Elif, Turkcell kullanıyordu ve çok sorun yaşamadı. Genel olarak yaptığım araştırmalarda  Vodafone’un da çekmediğini öğrendim.
Tumblr media
Yolculuk esnasında fotoğraf – video çekmek sorun oluyor mu?
Bu da yine trenden trene değişebilen bir durum. Camlar çok az açıldığı için normal boyuttaki kameraları dışarı çıkartmak mümkün olmuyor. Yanınızda GoPro ya da SjCam varsa bir monopod’a bağlayarak ya da handcam çekim yapabilirsiniz, elbette telefonunuzu selfie çubuğuna bağlayarak da çekim sağlayabilirsiniz ama sık sık tünele girdiğinden, ya da trene yakın mesafede ağaçlar otlar olduğundan dikkatli olmakta fayda var. Biz gidiş treninde en son vagondaydık ve görevliden kısa süreliğine arka kapıyı açmasını rica ettik. Bizi kırmadı ve kamerayla da çekim yapabildik. Bizim bindiğimiz vagonda neredeyse her odada çekim yapılıyordu, koridor saatlerce GoPro tutmaktan kollarını kaybetmek üzere olan insanlar kaynıyordu.
Trende yemek var mı?
Evet, yemekli vagonda 24 saat boyunca yemek bulmanız mümkün. Tavuk şiş, köfte, çorba, tost, kahvaltı gibi birçok seçenek mevcut. Fiyatlar çok yüksek değil ama yemek kalitesinin çok iyi olduğunu söyleyemem. Biz, iki tavuk şiş, bir ayvalık tostu ve iki ayrana, 37TL verdik.
Kars’ta konaklama nasıldı?
Öncelikle Kars Gar’ından şehir merkezi oldukça yakın taksiyle neredeyse on dakika sürüyor. Fiyat listesine onu da yazacağım. Biz tren biletini bir gece önceden aldığımız için konaklamayı da bir gece önceden ayarlamak zorunda kaldık ve bu sorun yarattı çünkü gelen turlar dolayısıyla otellerde yer bulmak mümkün olmuyor. Şehir merkezinde bulunan Kafkasya Hotel diye bir yerin son odasını kiraladık, personel çok sıcakkanlı ve ilgiliydi ama lavabo, duş çok pisti. Biz sadece uyuduğumuz için çok problem etmedik.  
Dipnot: Otel odasında su oluyor fakat biz Kars’ta içtiğimiz suların tadını bir garip bulduk, eğer böyle konularda biraz daha dikkatliyseniz bildiğiniz bir markanın suyunu almak sizin için faydalı olabilir.
Tumblr media
Kars’ta turistik yerlere nasıl ulaşım sağladınız?
İnternetten okuduğumuz bilgiler haftasonu Ani Harabeleri’ne ve Çıldır Gölü’ne ulaşım olmadığını söylüyordu fakat gittiğimizde öyle olmadığını gördük. Belediye’nin sağladığı bazı ulaşım araçları var ama saatleri değişkenlik gösteriyor. Sabah 10.00 ve öğlen 13.00’da Ani Harabeleri’ne giden minibüsler olduğunu öğrendik. Çıldır Gölü’ne ise sadece bir kısmına ulaşmanızı sağlayan minibüsler varmış. Sarıkamış konusunda bilgi sahibi değilim. Kars Kalesi, zaten şehir merkezinde bulunduğu için bir çok kişi yürüyerek ulaşım sağlıyor. Bunun haricinde bir çok taksi; Çıldır Gölü, Ani Harabeleri, Kars Kalesi’ne 250 TL’ye ulaşım sağlıyorlar. Fiyat taksiciden taksiciye değişebiliyor ama bizim beraber yolculuk yaptığımız taksici çok iyi birisiydi, numarasını bırakacağım. Sarıkamış şehrin öteki tarafında kaldığı için onu ayrıca konuşmanız gerekebiliyor. Belediye’nin sağladığı ulaşım biraz sıkıntılı, taksiyle yolculuk yaparken istediğiniz yerlerde durup çekip yapabiliyor, ya da görmek istediğiniz yer hakkında bilgi edinebiliyorsunuz. Bizim taksicimiz, aynı zamanda donanımlı bir rehberdi. Özellikle 3-4 kişilik bir grup olarak gittiyseniz, fiyatı bölebilirsiniz. Biz kısıtlı bir bütçeyle iki kişi gittiğimiz için, sadece Çıldır Gölü’ne ve Kars Kalesi’ne 150TL’ye gittik.
Ali Kemal ATAK: 0542 394 97 95
Gezdiğiniz yerler hakkında bilgi verebilir misiniz?
Kars’ta sokaklarda yürürken bile bir tarihin içinden geçiyormuş gibi hissediyorsunuz. Yapılar çok eski ve Rum, Ermeni mimarileri her yerde. Köklü restoranların çoğu, içerisi restore edilmiş eski binalardan oluşuyor. Bu yüzden yemek yerken bile kendinizi; kapıları, pencereleri, taş yapıları incelerken buluyorsunuz. Kars konusunda en fazla rahatsız olduğumuz konu, ulaşım ve maliyetiydi. Kars Kalesi haricindeki turistik yerlerin hepsi, şehre 80-90 km uzaklığındaydı. Çıldır Gölü çevresinde sadece Atalay’ın Yeri isimli bir balıkçı var, göl üzerinde kendiniz yürüyebiliyorsunuz ya da at arabalarına binebiliyorsunuz. Yolda yanınızdan tilkiler ve kurtlar geçiyor, oldukça yakından görme fırsatınız oluyor. Kars kalesi ise şehir merkezinde bulunuyor, tüm şehri görebildiğiniz bir yükseklikte, eski bir mimari, fakat oldukça soğuk onu belirtmem lazım.  
Yol ne kadar sürdü?
Resmi yol süresi, 24 saat 30 dakika fakat bizim gidiş tren yolculuğumuz 27 saat sürdü. Dönüşümüz ise 23 saat. Eskişehir – Ankara arası 1,5 saatlik süreyi de ekleyince toplam yol süremiz, 53 saat oldu.
Tumblr media
Harcamalarımızın Listesi
174 TL : 2 kişilik yataklı vagon gidiş bileti (13-26 Yaş Aralığı)
174 TL : 2 kişilik yataklı vagon dönüş bileti(13-26 Yaş Aralığı)
Dipnot: Biz dönüşü sonradan aldık fakat gidiş dönüşü beraber aldığınız zaman da bir indirim oluyor diye biliyorum.
47 TL : Eskişehir – Ankara YHT iki kişilik gidiş ücreti (13-26 Yaş Aralığı)
22 TL : 2 kişilik birer şiş Cağ Kebabı
58 TL : Tren için Migros Alışverişi (isteyen olursa ayrıntılı olarak da yazabilirim)
15 TL : Kars Garı - Kars Kaz Evi arasındaki taksi ücreti. 
(Daha önceden rezervasyon yapmadığımız için burada yemek yiyemedik çünkü yine tüm masalar turlara ayrılmıştı dolayısıyla başka bir restorana geçmek durumunda kaldık.)
78 TL : Han-ı Hanedan restoranında akşam yemeği (1 porsiyon kaz eti ve içecekler.)
Dipnot: Eti beğendik fakat restoranı pahalı bulduk, daha sonra keşfettiğimiz Puşkin isimli bir restoran daha uygundu ve kaliteleri aynı çizgideydi.
300 TL : Kafkasya Hotel’de iki kişilik, iki gece oda ücreti.
150 TL : Çıldır Gölü ve Kars Kale’sine taksiyle ulaşım.
80 TL : Çıldır Gölü’nde Atalay’ın Yerinde iki kişilik balık. 
(Mezeler ile geliyor, gölden tutulan balık servis ediliyor. Zaten Göl çevresinde başka bir alternatifiniz yok ama biz gelen yemeğe oranla fiyatı pahalı bulduk.)
11 TL : 2 kişilik kürt böreği.
40 TL : Puşkin Restoranında, bir porsiyon kıymalı mantı ve bir porsiyon Kars’ın yöresel yemeği olan hangel yedik, efsaneydi kesinlikle öneriyorum!
24 TL : Eski Kars Kaşarı 
(Şehir içerisinde Kars Kaşar’ı satan bir çok yer mevcut ama internete danışmak yerine bir esnafa danışmanız sizin için daha faydalı olacaktır. Fiyatları ve kalitesi değişkenlik gösteriyor.)
16 TL : Trende üç kez sıcak su aldık.
10 TL : Kafkasya Hotel – Tren Gar’ı arası taksiyle ulaşım.
37 TL : Trende akşam yemeği.
30 TL : Ankara Gar’ında yemek; bir menemen ve bir Adana Dürüm
47 TL : Eskişehir – Ankara YHT iki kişilik dönüş ücreti (13-26 Yaş Aralığı)
TOPLAM: 1.313 TL iki kişi için.
Konuyla ilgili istediğiniz kadar soru sorabilirsiniz, aklıma gelen her şeyi ayrıntılı bir biçimde yazmaya çalıştım. Doğu Ekspresi ve Kars Gezisi benim için oldukça keyifli bir deneyimdi. Bir şekilde zamanı olan herkese öneririm!
35 notes · View notes
blogajj-blog · 5 years
Photo
Tumblr media
Baltık Denizi'nden Kaliningrad'a doğru uzanan enfes bir gökkuşağı manzarası. 😍 "Kaliningrad, Rusya Federasyonu'nun Eusya ile sınırı olmayan, Litvanya ile Polonya arasında Baltık Denizi kıyısında bir toprağıdır. En büyük şehri olan aynı isimli Kaliningrad, tarihte Prusya'nın önemli bir şehri ve o zamanın Alman Doğu Prusya eyaletinin başkentidir. Adını yüksek sovyet prezidyumu başkanı Mihail Kalinin'den alır." 📷 Дарья Проняева - @vorotyusha . Blogajj / Instagram günlüğü #rusya #kaliningrad #baltık #baltıkdenizi #seyahat #gezi #geceyebirsözbırak #travel #russia #ilovetravel #instarussia #russiabeyond #travelgram #instatravel #balticsea #autumn #sonbahar (Kaliningrad) https://www.instagram.com/p/B2xBUVHn7NY/?igshid=1devgjuofrqti
0 notes
koyusiyahli · 7 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Gezi günlüğü
7 notes · View notes
i-turkkan · 7 years
Photo
Tumblr media
1 gezi günlüğü👽 (at Olympos Antik Kenti)
1 note · View note
gezirehberi52 · 2 years
Text
https://selimcanci.xyz/antalya-gezi-gunlugu/
Antalya Gezi Günlüğü isimli makalemize göz atmaya ne dersiniz ?
2 notes · View notes
eliakara · 7 years
Photo
Tumblr media
Krakow günlüğü vol4 😋🍦🍦 #krakow#kraków#cracow#poland#polen#polonya#vscocam#vscodaily#picoftheday#photooftheday#photographer#goodvibes#foodgasm#lody#foodporn#delicious#instalicious#summervibes#cityscape#citydetails#cityhunter#travel#passionpassport#travelvictim#icecream#worldtraveler#seetheworld#gezi#travelling#travelgram#traveller#backpacker#wawelcastle (Kraków Old Town)
1 note · View note
mohhfnzn · 7 years
Text
Apolitik Devrimcinin Günlüğü 61
Tumblr media
Uzun bir aradan sonra tekrar ve büyük ihtimal son kez buradayım. Benim kimsenin okumadığını sandığım yazılarımı meğersem okuyan bir azınlık varmış sayın okuyucu. Evet sen de o azınlıktasın. Ben de bu azınlğa karşı sorumluluğumun bilincinde olduğum için yaklaşık 2 ay kadar önce yazmaya karar verdim. Ama yazamadım. Hiç içimden gelmedi. Bu referandum neden yapılıyor hiç anlamadım. Yani baştan söyleyeyim maalesef evette de hayırda da kaybeden Türkiye olacak. Bu referandumun yapılması baştan bir hataydı. Ama tabii ki artık geri dönüşü yok ve yapılması gereken gidip oy vermek, HAYIR’ın böğrüne mührü basmak. Ülkeyi yöneten cahiller maalesef bu ülkeyi yıllar içinde böldüler, insanları birbirine düşman ettiler. Bu referandum da tuzu biberi oldu. İnsan son yıllarda olan bitenleri düşününce hepsinin planlı olduğuna ihtimal vermiyor değil. Tek tesellim bu kadar zeki olmamaları...
Günlerdir aylardır internette her yerde evet hayır ile ilgili tweetler atılıyor. Evet diyenlerin çoğu Erdoğan aşkına, değişen maddelerden haberi olmadan evet basacak. Hayırların arasında da eminim maddeleri okumayıp, sadece Erdoğan nefretiyle hareket edecek bir kitle vardır. İşte Türkiye bu şekilde bölünmüş durumda. Amaç her koşulda onları takip edecek bir zombi sürüsü yaratmaktı ve kısmen başarılı olundu. Sanırım her liderin hayali olan bir şeydir bu. Tayyip için de durum farklı değil. Özellikle Gezi sonrası bu süreç hız kazandı. Maalesef muhalefet de Gezi gençliğini anlamadı ve o şans kayboldu gitti. Sandılar ki Gezi gençliği Atatürkçü ama parkta “Mustafa Kemal’İn askerleriyiz” diye bağıranların susturulduğunu unuttular. Bu o gençliğin Atatürk’e düşman olduğunu da göstermez ama olayın Ataütrk olayı olmadığını gösterir. O gençler dünyaya çok farklı bir gözle bakıyorlar. İnternet kucaklarında büyüdüler ve maalesef dünyaya artık sizin dar çerçevenizden bakmaları imkansız. Onların hayalindeki dünyada ne Atatürk var ne Erdoğan var. Onların kahramanları kendileri, başkalarına ihtiyaçları yok. Yani sizin deyiminizle apolitik bir gençlik bu. Adaletsizliklere karşı, her zaman inandığı iyinin yanında, insanın yanında bir gençlik. Milliyetçi hiç değiller, milliyetçilik onlara göre tedavisi mümkün olan bir hastalık gibidir. Kendilerini dünya vatandaşı olarak görürler. İstekleri biraz belirsiz olsa da istemedikleri nettir, o da dillerinden anlamayan bir diktatördür. O yüzden onların da oyu HAYIR olacaktır.
Sonrasında ne mi olacaktır? Sonuç ne olursa olsun bu iş burada bitmeyecektir. Türkiye’nin demokrasiye ulaşma çabası devam edecektir. Etrafta çok fazla felaket senaryosu var, çok o konulara girmek istiyorum. Zaten 4 yıldır felaket senaryolarına alışığız, aynı tadı da vermemeye başladılar. Komplo teorileri de aynı şekilde… Umarım güzel bir 17 Nisan’a uyanırız. Benim de belki içimden yazmaya devam etmek gelir. Sevgiler.
2 notes · View notes
tuzcularisin · 4 years
Text
Günah Keçisi
“Sefiller! Victor Hugo’nun romanı. Görmen lazım ağabey, saçı sakalı karışmış. Kolunu yastık yapmış. Siyah pardösü içinde kıvrılmış adeta, atkısı ise yılan iticiliğinde kayış gibi sarkmış önüne; adam, özensiz o pis haliyle okuyordu kitabı. Evet okuyordu! Sayfayı, kirli elinin işaret parmağıyla diline götürüp, götürüp çeviriyordu. Sefil demiş kendine ve etkilemişti beni. Roman yazma fikri o zaman…
View On WordPress
0 notes