#güneş fırtınası
Explore tagged Tumblr posts
Text
Uranüs: Güneş Sistemimizin Gizemli Gezegeni ve Olası Yaşam İhtimalleri
Uranüs: Güneş Sistemimizin Gizemli Gezegeni Uranüs, Güneş’e en yakın 7. gezegen olmasının yanı sıra, 5’i büyük olmak üzere toplam 28 uydusu ile dikkat çekiyor. Bilim insanları, Uranüs’ün “ölü bir gezegen” olduğu yönündeki yaygın düşüncenin sorgulanabilir olduğunu ortaya koydu. Yeni araştırmalar, Uranüs ve büyük uydularında okyanuslar ve yaşamı destekleyecek koşulların var olabileceğini…
#bilimsel araştırmalar#güneş fırtınası#Güneş Sistemi#manyetik alan#okyanuslar#Uranüs#uydular#uzay keşfi#Voyager 2#Yaşam
0 notes
Text
Banks Yarımadası Aurorası
Günün Astronomi Görseli 17 Mayıs 2024 Görsel & Telif: Kavan Chay Bu iyi kurgulanmış kompozit panoramik manzara Yeni Zelanda’nın Güney Adası’nda Christchurch yakınlarındaki Banks Yarımadası’ndan güneye bakıyor. Kule benzeri kayalık bir deniz yığınının tabanı ön planda, Güney Haçı‘nın yıldızları karenin tepesinde ve Dünya’nın güney gök kutbu merkeze yakın. Yine de 11 Mayıs’ta çekilen bu…
View On WordPress
#apod#AR 3664#astronomi#astronomy#bilim#gökyüzü#güneş fırtınası#manyetik aktivite#Nasa#repost#science#sky#space#uzay#uzaydanhaberler
1 note
·
View note
Text
Güneş Fırtınası
Güneş fırtınası, Güneş’in yüzeyindeki ani ve şiddetli patlamalara denilir. Bu patlamalar, elektrik yüklü parçacıkların Güneş’ten uzaya püskürmesine neden olur. Bu parçacıklar, Dünya’nın manyetosferine çarptığında, güçlü manyetik alanlar ve radyasyon dalgaları üretir. Yeni pencerede açılırwww.elipshaber.comGüneş fırtınası, Güneş’in yüzeyinde meydana gelen ani ve şiddetli bir patlamadır. Güneş…
View On WordPress
0 notes
Text
Güneş Fırtınası
Güneş fırtınası, Güneş’in yüzeyindeki ani ve şiddetli patlamalara denilir. Bu patlamalar, elektrik yüklü parçacıkların Güneş’ten uzaya püskürmesine neden olur. Bu parçacıklar, Dünya’nın manyetosferine çarptığında, güçlü manyetik alanlar ve radyasyon dalgaları üretir. Yeni pencerede açılırwww.elipshaber.comGüneş fırtınası, Güneş’in yüzeyinde meydana gelen ani ve şiddetli bir patlamadır. Güneş…
View On WordPress
0 notes
Text
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#güneş
3 notes
·
View notes
Text
Hayatımızın da fırtınası bir gün diner, elbet bir gün güneş açar, elbet bir gün kurur içimiz.
#3391kilometre#beyzanınışıkları#beyza alkoç#egezorlu#egeninincisi#3391km#books#izmir aksoy#ömer ege zorlu#gelmemeyegidenadam
133 notes
·
View notes
Text
Ben seni bulduğumda
Yağmur yağıyordu oysaki
Kuşlar cıvıl cıvıl ötüyordu
Anlayamamıştım o zaman bu yağmurun sebebini
Sonra gözlerim, gözlerini aradı yağmurun altında
O zaman anladım ,ne kuşlar sebepti nede güneş bu durumdan muzdaripti
Yağmuru sen
Fırtınası ise bendim oysaki
Bu fırtınada güneş habersiz kalmıştı
Oysaki bulutlar toplanmıştı bizim tepemizde...
Yağmur sagnaktı ama tek ikimiz ıslanıyorduk bir güneşin golgesinde...
#ruhsuzbirsair#aşk#siir#sevgi sözleri#şair#sevmek#yazar#elden ele#sozler#kitap alintilari#sevgiliye sözler#siirler#kendinden yazar#kafamın içi#kesfetteyiz#Spotify
191 notes
·
View notes
Text
alnını dağ ateşiyle ısıtan, yüzünü kanla yıkayan dostum. senin uyurken dudağında gülümseyen bordo gül, benim kalbimi harmanlayan isyan olsun. şimdi dingin gövdende uğultuyla büyüyen sessizlik bir gün benim elimde patlamaya sabırsız mavzer olsun. başını omzuma yasla, göğsümde taşıyayım seni. gövdem gövdene can olsun. söyle bana ey, ölümün açıklayıcı pervanesi! hangi yavru tek başına yiğittir, hangi yangın bir başına söndürülür? ah, herkes susuyor. hiç kimse bilmiyor içimin yangınını. ah, herkes mi susuyor? kalbimi, kalbine bağladığım dostum. ah, herkes mi susuyor? kalbi, kalbimize benzeyen dostlar. bir çarmıh gibi bırakıyorken kendini dünyaya hayatın ateş renkli kelebekleri, bir bir tutuluyorken korkunç koleksiyonlar için; ah, herkes mi susuyor? bağırsam içimdeki dehşeti. hırsım deler mi toprağı? beni acısıyla onduran dostumu aşkla vurduran hayat, sana yaşananla harlanan bağrımın sevdasını akıttım. dünyanın yeni baharına çatlarken kadim güneş, bağrım delinirken fidanların kanıyla anamın doğurgan karnıdır diye, sevgilimin sütlenecek göğsüdür diye, dostumun üretken gülüdür diye sana bağlandım, sana sarıldım. beni umutsuz koma, tarihle avutma beni. çünkü aşkla sınanmışım sana. sana yangınla, suyla, ateşle, ölümle, yaprakla, şiirle sınanmışım. ey, yaşarken kanayan acı, şimşekli gök, tufan, kan fırtınası, uçurum kıyısında hızla büyüyen ot yapraksız bir ölümün anısı için, körpecik kuzuların derisi için beni tarihle avutma, umutsuz koma beni. akıtsam deliren sevdamı, köpürür mü hayatı besleyen su? ey, benim yedi başlı kartalım. her başını bir dağ başlangıcında koyanım. senin böyle diri bir akarsu gibi kıvrılan gövdendir, bizim aşkımızı solduranların korkusu. çünkü elbette bir su kendi akacağı toprağın sertliğini bilir ve suyun gövdesiyle yırtılınca toprak, artık ırmak mı, ne denir? işte devrim ona benzer bir akışın hızına denir. yarın ne olur bilirim ben; bahar gelir, otlar büyür, ölüm de yapraklanır. bir dağ bulur, uzun uzun bakarım. bir çam ağacı gölgesi, güzel kokular veren. bir damla güneş görünce sana da gülümseyeceğim yarın. şimdi senin uzanıp yattığın otlarda yarın yeni bir yeşillik büyüyecek.
25 notes
·
View notes
Text
aşkla sana alnını dağ ateşiyle ısıtan yüzünü kanla yıkayan dostum senin uyurken dudağında gülümseyen bordo gül benim kalbimi harmanlayan isyan olsun şimdi dingin gövdende uğultuyla büyüyen sessizlik birgün benim elimde patlamaya sabırsız mavzer olsun başını omzuma yasla göğsümde taşıyayım seni gövdem gövdene can olsun söyle bana ey ölümün açıklayıcı pervanesi hangi yavru tek başına yiğittir hangi yangın bir başına söndürülür ah herkes susuyor hiçkimse bilmiyor içimin yangınını ah herkes mi susuyor kalbimi kalbine bağladım dostum ah herkes mi susuyor kalbi kalbimize benzeyen dostlar bir çarmıh gibi bırakıyorken kendini dünyaya hayatın ateş renkli kelebekleri bir bir tutuluyorken korkunç koleksiyonlar için ah herkes mi susuyor bağırsam içimdeki dehşeti hırsım deler mi toprağı beni acısıyla onduran dostumu aşkla vurduran hayat sana yaşananla harlanan bağrımın sevdasını akıttım dünyanın yeni baharına çatlarken kadim güneş bağrım delinirken fidanların kanıyla anamın doğurgan karnıdır diye sevgilimin sütlenecek göğsüdür diye dostumun üretken gülüdür diye sana bağlandım sana sarıldım beni umutsuz koma tarihle avutma beni çünkü aşkla sınanmışım sana sana yangınla, suyla, ateşle ölümle, yaprakla, şiirle sınanmışım ey yaşarken kanayan acı şimşekli gök, tufan, kan fırtınası uçurum kıyısında hızla büyüyen ot yapraksız bir ölümün anısı için körpecik kuzuların derisi için beni tarihle avutma umutsuz koma beni akıtsam deliren sevdamı köpürür mü hayatı besleyen su ey benim yedi başlı kartalım her başını bir dağ başlangıcında koyanım senin böyle diri bir akarsu gibi kıvrılan gövdendir bizim aşkımızı solduranların korkusu çünki elbette bir su kendi akacağı toprağın sertliğini bilir ve suyun gövdesiyle yırtılınca toprak artık ırmak mı ne denir işte devrim ona benzer bir akışın hızına denir yarın ne olur bilirim ben bahar gelir, otlar büyür ölüm de yapraklanır bir dağ bulur uzun uzun bakarım bir çam ağacı gölgesi güzel kokular veren bir damla güneş görünce sana da gülümseyeceğim yarın şimdi senin uzanıp yattığın otlarda yarın yeni bir yeşillik büyüyecek
28 notes
·
View notes
Text
Tek Başına
Varlığı yalan, yokluğu ziyan sevdiğim; bu gece de seni kalemde yaşatmaya geldim. Adının geçtiği yalnızlık köşklerinde bir aşkı temizler gibi ceplerimi karıştırıp düzenimin; seni bende gördüm, bir kez daha. Temizledim, her bir odasını bu köşkün ama ben artık seninle dolu olamam. Yanar izmariti düşüncelerin, sigaraya rakip olur, bırakamam.
Artık seni tamamen unutmam gerek. Kimsin sen? Bunca yılın beton yığını harbi sevdiğim, söylesene, kimdin sen? Seni, aklımda gömüp kalbimde öldürmeye geldim, bu gece.
Başka sevdaların gönül çeken ve gönülçelen yağmurlarında güneş olacağım, ben. Karar verdim, bismillah dedim, sağda olan kalbimle birlikte sağ ayağımı besmele huzurlarında attım, seni unutmaya.
Sıradan günlerin, sıradan yokluklarında adın geçerken gözlerimin önünden, düzden üz'e tamah ediş kaderimin alaycı bakışlarını yoklayıp seni de vedalara bırakırım ben. Korkma gitmekten, benden. Ellerini tutup karşı kıyıya geçirip bir tükenişte herdem olup bin tüketişe götürürüm, seni. Bismillah dedim, niyetimi ettim, hayırlı ramazanların hayırlı günleri bir oruçta şükür ettirdi sana susayışıma, senden önce hurma istedim. Artık sana gerek yoktu çünkü. Gidiyorsun. Dur! Acele etme. Trafik var, gönlü cahil müspetlerinde; her olumlu davranışa bin aşk sığdırma hayat cehenneminde. İyi niyetlerimi kovalardan taşırıp sellere fırtına ile veda ettim. Ömür sabunu, bende seni paklamaz bundan gayrı; bilesin.
Şimdi, bak! Geçtik. Yalan deresinden derbeder deresine kadar yüzdük bitişleri, gidebilirsin. Bırak, be dostum! Sahurumu hüzünle yapıp iftarımı sen suyundan önce ayrılık hurmasıyla açmış biriyim ben. Bana koymaz artık hiçbir şey. Bak! İstanbul'un fırtınası yokluyor geceyi; fırtınanın sesinde ani şiddette bir unutmak geçiyor önümden, seni. Çoktan geçirdim bile ben seni. Bir başkasının yağmuruna güneş olacağım ben. Seni, benden çalan kaderin müptela yalnızlıkları sevsin.
Bir kalemde var, bir kalemde yok oldun. Senin adın, kalemdi. Kırılan kalpten önce sen kırılsaydın keşke. Dereler, olmaz demeler, bin şükürde niyet edip üstüme nev-i şahsına münhasır ölmeler dikildiğinde anlamalıydım. Bana dair sen kaderi, seni varlıkta yok etmekle başladı. Sana dair ben kaderi, beni varlıkta bin yalana süpürmenle başladı. Tapulu malının haczi süpürür vapurları, düdükleri derelere çalınır. Tutma elimden, sana artık benden sonraki hayatında tek başına ölmek yaraşır...
Dilara AKSOY
18 notes
·
View notes
Text
dün geldim
geç kalsam da bağışlanır
*
bir bahar bozumuydu yola çıktığımda
yüzümde suçlu bir merak
kalbim heyecandan telaşlı
gözlerimde ısırgan bir hüzün vardı
hüzün: hep bilinir
bir afyon çiçeğidir önceleri
dalayan bir ısırgan yoncası olur sonra
dalayan ve uyandıran o afyon uykusundan
*
dün geldim
acı sırtımda tabiy
*
yolum uzundu
yanımda hiç resim yoktu
dağlara baktım: dağıldım
yollara baktım: yoruldum
gece ayışığı içtim, dudaklarım kurudu
gündüz böğürtlen yedim, dilim buğulandı
siz görmeliydiniz o kanı
bir dağ çiçeği sevdasına bin arı öldü
tam ordan geçiyordum, gördüm diyebilirim
aman nasıl petekti öyle
nasıl baldı
böğürtlen gibi kırmızıydı
kan gibi saydam
bir garip kokuydu, onun kokusuydu
dayanamadım, eli titrekti ama
yedim yedim kalbim çatladı
sevdam o dağ çiçeğinde kaldı
*
dün geldim, anca geldim
usumda vızıldayan bin arı ölüsü
heybemde onarımı gereken bin iğne
önce kendi etime
*
dün geldim
hoş mu geldim
hoş olmayan şeylerden geldim
bir kentten geçtim ki canım titredi
sıtma kabusuyla sallanıyordu uzaktan
girişte insanlar gördüm, hiç görmediğim
ama sanki biryerlerden tanıdığım, yemin
*
edebilirim
*
iğrenç suratları vardı, insandan çok
cüzzamlı bir köpeğe benziyorlardı
kuru birer ağaç dibine çömelmiş
çürümüş bir dalı kemiriyorlardı
omuzlarında soyulmuş yılan derileri
ellerinde pas tutmuş makaslar
iki ucu da kırık
tam ben yanlarından geçiyorken
elma ağaçlarının çiçeklerini kesmeye başladılar
ben sanki tarihini bilmiyormuşum gibi
bakır çalığı bir kasede
elmanın kanını sundular
geldim ya, nasıl geldim
bir elimde tarih atlası
*
bir elimde güneş humması
soğutulmaya zorlanmış bir çöl kızgınlığından
bir kum fırtınasının
soylu kumcuklarından geldim
yorgundum, susamıştım, dilim kuruydu ama
gördüğüm serap mıydı, gerçek miydi
bilirim ben
çölün tam ortasında sonsuz bir ışıltıydı
yedibin rengi yansıtan renksiz bir kuyuydu
duruydu, aydınlıktı, yaz gökleri gibiydi suyu
uzanıp avuçlasam benimdi
*
öyle yakın, öyle kolay, öyle dokunsam
ah o kervancıbaşı
ah o sırmalı soyguncu
ve ellerinde kesik başlar ve zebellah ordusu
birden beliriverdiler tam kuyunun başında
ellerinde kan sızıtan kesik başları
tan kuyunun ağzından sarkıtıyorlardı ki
ne olduysa o anda oldu
kızıl bir bulut ağdı kuyunun ağzından göğe
bulut değil
bir devin alev saçan soluğuydu
ardından muhteşem bir kum fırtınası
kum değil
devin çocuklarıydı saçılan
ah görmeliydiniz o savaşı
ne kanlı kervancıbaşı
ne zebellah ordusu
dayanamadılar kum fırtınasının şiddetine
çöl mü yarıldı
kuyu mu büyüttü ağzını
kızgın çöl kavuşunca dinginliğine
bir ben vardım kuyunun başında diri
ve her şeyi görebilen sağlıklı çöl tanığı
öğrendim çöl kızgınsa öfkesi nice olur
kum fırtınasında neler yapılır
nasıl yok edilir çöllerin sırmalı
soygun kervancıları
gördüğüm serap mıydı, gerçek miydi
bilirim ben
bir elimde güneş humması
bir elimde tarih atlası vardı
vakit dardı
kanarak içtim de kuyunun duru suyundan
uçar gibi aştım çölü o sonsuz ışıltıdan
dün geldim
*
dün ben nerden geldim
ezberlenip unutulmuş bir sıkıntıdan geldim
adı konulmamış bir düşten geldim
terlemiş balıklar gördüm, rengi bozulmuş mavilikler
kabaran denizler gibi coşkun sürücüler
kılçığı beynine saplanmış gözsüz balıklar gördüm
trollenmiş deniz tarlası, iyot vurgunu
derya içindeydim de hani deryayı gördüm
küçük balığı gördüm, peşinde büyük balık
bir su ağası gibi kuvvetli ve saldırgan
oh balık, küçük balık, can balık
anasının kuzusu, deniz kokulum
söyle yavrum, söyle gözüm, söyle kılçığım
kim dokundu senin pullanmamış derine
kim kıydı senin o tazecik gövdene
denizde kum gibi dolgun pullarıyla
doymaz mı büyük balık küçük balığa
ama gördüm ya sonunda
derya içindeki deryayı
büyük balık küçük balık peşindeydi ya
birleşince küçük balık yüzlercesiyle
şaşırıp kaldı büyük balık
şaşırıp kalmadım amma
ne de keskinleşmiş dişleri ol mahilerin
unutulmaz bir deniz anası gibi büyüdü gövdeleri
kıymık kıymık oldu gövdesi büyük balığın
anladım
nice olsa da
denizde kum, büyük balıkta pul
birleşince
edemezmiş küçükleri kendine kul
*
14 Mart 1972
Arkadaş Zekai Özger
7 notes
·
View notes
Text
Fırtına dinmiş , sular çekilmiş , güneş açmış, kurumus Şövalye.
"Bu bep böyledir," diye düşünmüş, "Fırtına gelir, fırtına diner. Sular gelir, sular gider. Güneş batar, güneş açar."
Hayatımızın da fırtınası bir gün diner, elbet bir gün güneş açar, elbet bir gün kurur içimiz. Oylesine bir başına, bir başka dağın tepesinde bulmuş kendini şövalye. Zar zor ayağa kalkmış, başını kaldırmış. Yıldızına ulaşmak için asması gereken üç dağ kaldığını görmüş hafifce gülümsemiş.
"Ey bulutlar,'" demiş :
"Sevdiğime yaklaşmamın yolu sürüklenmek miydi? İnsan ancak kendini mahvedersemi bulur sevdiğini ? "
1 note
·
View note
Text
Son 20 yılın en güçlü güneş fırtınası dünyayı etkiliyor
Bu haftanın başında ve dün, Güneş'te geçen yılın en güçlü patlamaları meydana geldi ve buna güneşte oluşan koronal kitlesel püskürmeler de eşlik etti. Gezegenimiz aynı anda beş güneş plazması emisyonu patlaması ve dün akşam geç saatlerde meydana gelen bir X-ışını patlamasıyla sarsıldı. Elon Musk, X ağında şunları yazdı: "Starlink uyduları saldırı altında ancak şimdilik dayanıyorlar." Yerdeki enerji ağları da saldırı altındaydı. Güneş, 11 yıllık faaliyetinin bir sonraki zirvesine doğru ilerliyor ve bu sefer daha erken gerçekleşebilir - 2025'in ortasında değil, 2024 sonbaharında. Bu dönem, X-ışını aralığında güçlü parlamalara neden olan güneş lekelerinin sık sık ortaya çıkmasıyla karakterize ediliyor ve buna aynı zamanda yıldız maddesinin plazma bulutları olan koronal kütle püskürmeleri de eşlik edebilir. Bu olayların her biri gezegenimizin manyetosferini etkiliyor, genellikle kısa dalga radyo iletişiminde kesintilere, elektrik hatlarında ve uzatılmış metal yapılarda - boru hatları ve demiryolu raylarında doğru akımın indüklenmesine neden oluyor. Bir olumlu yön olarak, insanlık yalnızca Güneş'in aktivitesi arttıkça Dünya'nın güney bölgelerine doğru ilerleyen renkli auroraları gözlemleyebiliyor. 11 Mayıs gecesi, Dünya'daki manyetik fırtına aşırı güç seviyesine ulaştı; bu, Ekim 2003'ten bu yana türünün en ciddi olayı olacağa benziyor. Bloomberg, bunun daha sonra İsveç'te elektrik kesintilerine ve Güney Afrika'da transformatörlerin hasar görmesine yol açtığını açıklıyor . Manyetik bozuklukların etkisi altında şişen iyonosferin, alçak yörüngedeki uyduları daha güçlü bir şekilde yavaşlatması, bunların yörüngesinden çıkıp Dünya'ya düşmesine yol açması tehlikesi de büyük. Read the full article
0 notes
Video
youtube
Trabzonspor Marşı - Yarınlara Güleceğiz Ritim Karaoke Orijinal Trafik (T... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/sr68CdEZmR0 https://youtu.be/8vlnAWUtM8Q ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Trabzonspor Marşı - Yarınlara Güleceğiz Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Türk Futbol Takımı Marş) Söz: Oğuzhan Atmaca Müzik: Özkan Meydan Düzenleme: Özkan Meydan & Alican Özbuğutu Kayıt: Abdullah Meydan Back Vokal: Ege Özbuğutu, Berkay Coşkun Mix Mastering: Dijital Meydan Yapımcı : Özgür Mısral Kemençe: Tahsin Terzi Şarkının Sözleri ; Senin sevdan ile yanıyoruz (ah) Dalgalansın Karadeniz (ah) Nasıl anlatalım seni sana (ah) Kurşun geçirmez bu sevdamız (ah) Dillerden düşmez bu aşkımız (ah) Güzel günler göreceğiz Sanma ki pes edeceğiz Geçmiş günlerin hatrına Yarınlara güleceğiz Senin hatrına Anıların hatrına Düşer sevdan aklıma Girer rüyalarıma Biz sokaklarda senle büyüdük Yağmurda yürüdük Sevdanın gördük en kralını da Şimdi fırtınaya döndük Seninle güldük Yaşarken öldük biz senin uğruna Trabzonspor (futbol takımı) Tam ad Trabzonspor Sportif Yatırım ve Futbol İşletmeciliği Ticaret Anonim Şirketi Takma ad Karadeniz Fırtınası, Bordo Mavililer[1] Kısa ad TS Renkler Bordo - Mavi[2] Kuruluş 2 Ağustos 1967 (56 yıl, 276 gün önce)[2] Stadyum Şenol Güneş Spor Kompleksi (Kapasite: 40.782) Başkan Türkiye Ertuğrul Doğan Teknik direktör Türkiye Abdullah Avcı Lig Süper Lig 2022-23 Süper Lig, 6. Resmî site trabzonspor.org.tr İç saha forması Dış saha forması Üçüncü forma Şu anki sezon Trabzonspor faal şubeler Atıcılık Atletizm Basketbol (erkek) Boks Eskrim Espor Futbol (erkek) Futbol (kadın) Masa Tenisi Judo Trabzonspor kapanan şubeler Hentbol (erkek) Voleybol (erkek) Trabzonspor (futbol takımı), 2 Ağustos 1967'de kurulan[2] Trabzonspor Kulübü'nün profesyonel futbol takımı. Renkleri kulübün tüm branşlarda ortak olarak kullandığı, koyu bordo ve açık mavidir. Trabzonspor Futbol Takımı, Süper Lig'de şampiyon olmuş İstanbul dışındaki ilk takımdır ve şampiyon olmayı başarmış altı takımdan biridir.[3] Ayrıca, kazandığı yedi şampiyonlukla; armasında yıldız bulunan dört takımdan biridir.[3] Takımın forma üreticisi Joma'dır.[4] Takımın maçlarını oynadığı sahası Trabzon’da bulunan Şenol Güneş Spor Kompleksi'dir. Tarihçe Kuruluş dönemi ve 1970'ler Bu dönem, Trabzonspor'un Türkiye 2. Futbol Ligi'nde (şimdiki adıyla 1. Lig) oynadığı yıllar olarak tarihe geçti. 1967'de Trabzonspor Kulübü'nün çatısı altında oluşturulan Trabzonspor Futbol Takımı, aynı yıl (1967-68 futbol dönemi) İkinci Lig Beyaz Grup'ta mücadele etmeye başladı.[5] Trabzonspor, profesyonel liglere katıldığı bu ilk yılı; 20 takımlı bu ligde Boluspor'un ardından ligi altıncı bitirdi.[5] Daha sonraki iki yıl ligi dördüncü tamamladı[6][7] ve bir sonraki sene ligde 8.[8] oldu. 1971-72 futbol döneminde, Kırmızı Grup'ta ter döken Trabzonspor; liderden iki puan geride kalıp Türkiye 1. Futbol Ligi'ne (şimdiki adıyla Süper Lig) çıkamadı.[9] Bir sene sonra yeniden aynı kaderi yaşan Trabzonspor, bu kez liderle (Kayserispor) aynı puana sahip olmasına rağmen; averajla ligi ikinci bitirip Türkiye 1. Futbol Ligi'ne çıkmayı bir kez daha başaramadı.[10] 1973-74 sezonuna geldiğimizdeyse; Kırmızı Grubu en yakın rakibi Sakaryaspor'a altı puan fark atarak birinci bitiren Trabzonspor, diğer grubun birincisiyle (Zonguldakspor) oynadığı şampiyonluk maçını penaltılarda kaybetse de Türkiye 1. Futbol Ligi'ne yükseldi.[11] Bu yıllarda: Necmi Perekli, Şenol Güneş ve Cemil Usta gibi daha sonra şampiyon olan takımın oyuncuları da kadroda yer almaya başladı.[11] Perekli, Trabzonspor'da oynadığı dönemde iki kez gol kralı olmayı başardı.[12] Bu gol krallıklarından sonra Beşiktaş ve Altay gibi 1. Lig takımlarına transfer oldu.[12] 1974-1984 arası (Şampiyonluklar Dönemi) Bu dönem Trabzonspor'un Türkiye 1. Futbol Ligi'ne yükseldikten sonraki evreyi kapsar. Trabzonspor 1974'te Türkiye 1. Futbol Ligi'ne yükseldi.[11] Bu ligde mücadele ettiği ilk dönem 1974-75 sezonu oldu ve sezonun sonunda ligi 30 puanla 9. olarak tamamladı.[13] Bunun yanında aynı yıl; Türkiye Kupası'nda finale kadar çıkmayı başaran Trabzonspor, evinde Beşiktaş'ı 1-0 yenmesine rağmen, İstanbul'da 2-0 yenilince kupaya uzanamadı.[14] 1975-76 futbol dönemi, Trabzonspor'un ilk Türkiye 1. Futbol Ligi şampiyonluğunu kazandığı sezon oldu.[15] 1975-76 sezonunda, Trabzon'da oynanan ve Trabzonspor'un 1-0 kazandığı Fenerbahçe maçından sonra Trabzonspor liderliğe yükseldi ve sezon sonuna kadar liderliğini korudu.
0 notes
Text
Bazen hissettiği ağırlık için benden özür diliyor. Hüzün o kadar derin ki, kemiklerindeki iliğin yerini geçmiş travmasının ağırlığı ve ona mızrak gibi kaldırılan kelimelerin yükü alıyor. Hepsini taşıyor ve her zaman ondan nasıl kurtulacağını bilmiyor.
Günler, haftalar, aylar hiçbir şey olmadan geçti. Savaşın yaklaştığını hissederken yüzünü kaplayan gölge.
Ve onu bulacağım.
Genellikle bunu saklamaya çalışır, uykusuzluğu başlar çünkü kötü zihni onu uyanık kalırsa geçmişi hayal etmeyeceğini düşünmeye kandırmıştır. Gözlerini biraz daha açık tutarsa, kendisini uyandırma ihtimali olan kabuslardan, soğuk terden ve sıcak gözyaşlarından, çatışmanın bir duygu fırtınası yaratmasından ve gözün yumuşak ve boş olduğu yere hapsolur.
Kalçalarından aşağı yukarı savaş yaralarını sayarken bulduğum geceler oluyor. Yaptığı şeyi solmuş yaraların izini sürerken farkında değil ama tekrar hissetmenin bir yolu olduğunu kendine hatırlattığını biliyorum. Çeliğin, canavarların kafalarını kesmeyi bırakması ve hissedebilmesi için kılıcını kendine çevirmesi çağrısı. Sırf ondan kurtulmaya çalışabilmesi için herhangi bir şey; tuzağa düştüğünü ve kızımın bir savaşçı olduğunu biliyor.
Sonunda onu yatağına geri götürdüğümde, onu kucağıma çekiyorum, beşikle bana yaklaştırıyorum ve vücuduna güller gibi öpücükler bırakıyorum. Onu hiç sevilmediği bir şekilde sevmek, sarsılmaz ve duygularında hiçbir kusur bulamamak. Gölgeleri çiziyorum, böylece zamanımız geçip gidebilir ve ikimizin de ihtiyacı olduğu kadar onu tutabilirim.
Duyguları olduğu için özür dilemesine izin vermeyeceğim. Geçmişi olduğu için. Bir başkasının üzerine yüklediği günahları taşımaktan yorulduğu için.
Onunla yattım, dinlenmesini istedim ve uyandığında konuşmak istediği bir şey olup olmadığını sordu. Belki bir süreliğine bazı şeylerin ağırlığını taşıyabilirim ki o biraz huzur duygusuna sahip olabilsin. Kısa bir süreliğine olsa bile.
Bazen bütün gün konuşuruz. Yalnızca yemek için konuşmayı bıraktığımız üç öğün kesintiye izin verilir. Biraz güneş ışığının üzerinde sihir yaratabileceğini umarak onu dışarıda yemek yedirmeye çalışacağım. Daha önce işe yaramıştı. Ve bunun olduğu günlerde onunla yüzmeye gitmemi isteyecek. Bana gülümseyerek ve beni sevdiğini hatırlatarak teşekkür ederken kıyafetlerimiz çıkıyor. Depresif dönem hayatımızın sadece günlerini yiyip sadece momentumdan uzaklaşmamış gibi ilerliyoruz. Mutluluk yaratabilecekken neden acı üzerinde duralım?
Diğer zamanlarda bir hafta olacak ve sonunda onu banyoya sokacağım. Ben onu yıkarken ağlıyor. Çarşafları değiştirirken hıçkırıyor. Tırnaklarını sevdiği parlak renklere boyarken hıçkıra hıçkıra ağlıyor. Kendini temel insan haklarına layık görmüyor. Temiz bir vücut. Sıcak bir yatak. Biraz öz bakım. Bu şeylerden daha az olduğunu düşünüyor ve daha önce onun için ne kadar zor olduğunu hatırlatıyorum. Ve bir daha asla bu kadar kötü hissetmemesi için nasıl çalışacağımı. Daha fazlasını hak ettiğini göstererek onu bu şekilde seviyorum. Her zaman daha fazlası.
Bir terapist gidiyor. Haftada iki kez. Konuşuyorlar ve o her zaman eski yaraları iyileştirmeye ya da en azından daha az acıtmasını sağlamaya çalışıyor. Bu bir tedaviyle ilgili değil, çoğunlukla kederli bir hayat yaşadığında mutlu bir hayat yaşamayı öğrenmekle ilgili. Meditasyon atölyelerine gidiyor ve bir çıkış noktası gibi hissetmek için bir şeye ihtiyacı olduğu söylendiğinde bir spor salonuna yazıldı. Panik atakları kötüleşince kafein içmeyi bıraktı ve atıştırmalık olarak patates cipsi yerine salatalık yemeye başladı. Sürekli kendi üzerinde çalışıyor. Deneyimlerini günlüğe kaydediyor çünkü bazen bir şeyler oluyor ve o karanlık yere geri dönüyor.
Son zamanlarda daha çok güzel günler yaşıyoruz. Yeni ilacının daha az yan etkisi var ve son altı günde toplum içinde daha önce birlikte olduğumuz altı haftadan daha fazla güldüğünü duydum. Sabah benimle birlikte duşa giriyor ve vücudumu yıkarken sevildiğimi söylüyor. İşten eve geldiğimde yatağı düzeltmiş ve yeni bir tarif denemiş oluyor. Yemek yapmak onun için bir çıkış noktası oldu ve mutfakta gayet iyi. Bu işte iyi olduğunu kanıtlamak için bayağı bir kilo aldım. Dün bana meditasyon sınıfından birkaç kızın onlarla kaplıcaya gitmek isteyip istemediğini sorduğunu ve onun da kabul ettiğini söyledi.
Başkaları için bu küçük şeyler benim için dağlar. Onun hayatını yaşamaya ve bir şeylerden zevk almaya başlamasını izlemek tarif edilemez. Ama tüm bunlardan en önemlisi, onu banyoda yerde ağlarken ve beni terk etmek istediğini düşünürken sevdiğim kadar şimdi tüm mutluluğu ve ihtişamıyla seviyorum. Onu güzel ve özel kıldığı için zor ve mükemmel olmayan zamanlarda seviyorum. Onu olduğu gibi harika, kibar bir insan yapıyorlar.
Ve yarın her şeyi hissedebilmesi için perdeleri kapatıp onunla yatağa girmemi isterse, günümüzü böyle geçireceğiz. Çünkü onu böyle seviyorum.
0 notes