Tumgik
#göze batan
onderkaracay · 1 year
Text
Tumblr media
6 notes · View notes
girifit · 11 months
Text
mesela bak öyle çok göze batan bir kadın değilim ben. bir gören bir daha dönüp bakmaz. çok takıntılıyım. çayı, kahveyi sabah şekersiz içerim ama akşam olunca üç şeker atmazsam olmaz. şiirler bana geceyi anlatır, güneş batmadan açamam şiirleri. aynaya da çok bakamam. öyle çiçekler de yakışmaz bana. şiirler fısıldanmaz. hep küfüler işittim. hep kaçtım. içimdekinden. ama kaçtığım hep bendim. hep yakalandım. gece olunca sigaramı alır, küçük balkonuma çıkarım. soğuk havaları severim, üşümek yaşadığımı hissettirir bana. bazen üç, bazen yetmiş yaşında olurum. bir gecede çaldıkları çocukluğumu bir park köşesinde diriltmeye çalışırım. olmayınca da ağlarım. bir kıyamet kopsa tek bir damla akıtmam ama taşa takılsam saatlerce ağlarım. düştüğümden değil, kaldıracak kimsem olmadığından. bilirim bak, benimle uğraşılmaz. sevemezsin beni. eğer seversen korkarım. korkak bir kadınım ben. ama öyle karanlıktan falan değil, sevgiden korkarım. biri beni sevse kaçarım hemen. yakıştırmam onu kendime. bilirim, ben hastayım. ilaçlarım iki elin, on parmağı. benim bedenim yara açar sende. soysan beni, canın acır. bedenimdeki morluklar kırk ömre bedel ama ben on altı seneye sığdırdım. ağlama bana. ben bilirim gözlerindeki acıyı. çok tanıdık o bakışlar bana. ürkek bir ceylan misali bakışlar onlar. tanırım onları, tanırlar beni. ama yoklar artık. sert bakışlarım var benim. gören uzaklaşır. ellerimde yaralar, bileklerimde kesikler. hepsi bin acıya bedel. ben bir acımaya bile değmem. çok sigara içerim mesela. kalbimdeki sızıya, ellerimdeki titremeye inat. sırf ölmek için. sırf bir zarar vermek için. ben zamanında bana iyileşmem için verilen ilaçları ölmek için içmiş bir kadınım. benden bir bok olmaz. kalk, siktir git.
90 notes · View notes
sahiray · 12 days
Text
biliyorum gideceksin. bir eylül ayında ve günün herhangi bir vakti gideceksin. ne eski bir şarkı engelleyebilecek gitmeni ne de yalnızca gözlerimde sakladığım aşkım. usul usul ve ağırbaşlı adımlarla gideceksin. her adımında gitmenin acısı yankılanacak sokakta. bir törendeymişçesine göze batan bir yürüyüşle gideceksin ve ben çocuklar gibi bakakalacağım ardından. sen geriye dönüp bakmayacaksın.
gideceksin...
8 notes · View notes
hisboslugu · 1 year
Text
biliyorum, gideceksin. bir eylül ayında ve günün herhangi bir vakti gideceksin. ne eski bir şarkı engelleyebilecek gitmeni ne de yalnızca gözlerimde sakladığım aşkım. usul usul ve ağırbaşlı adımlarla gideceksin. her adımında gitmenin acısı yankılanacak sokakta. bir törendeymişçesine göze batan bir yürüyüşle gideceksin ve ben çocuklar gibi bakakalacağım ardından. sen geriye dönüp bakmayacaksın, gideceksin.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
30 notes · View notes
ihtima · 9 months
Text
biliyorum gideceksin. bir eylül ayında ve günün herhangi bir vakti gideceksin. ne eski bir şarkı engelleyebilecek gitmeni ne de yalnızca gözlerimde sakladığım aşkım. usul usul ve ağır başlı adımlarla gideceksin. her adımda gitmenin acısı yankılanacak sokakta. bir törendeymişçesine göze batan bir yürüyüşle gideceksin ve ben çocuklar gibi bakacağım ardından. sen geriye dönüp bakmayacaksın. gideceksin…. yalnızca gözlerimde sakladığım aşkımı sukuta kurban vereceğim. ‘keşke’ diyeceğim sonra ve sonraları da ve her zaman ‘keşke’ diyeceğim. söylenmemiş sözlerin ateşi yakacak tüm bedenimi. engizisyonlarda kurban edileceğim her gün. geç kalmış infazın korkusu kemirecek beynimi. duvarlara bakıp hayıflanacağım. biliyorum gideceksin…
11 notes · View notes
jupiterliyazar · 1 year
Text
Batan gemiden göz göze gelemeyen
14 notes · View notes
06chrome06 · 1 year
Text
Uzaktan sev
Yüzüme bakmadan
Kokumu almadan
Boynuma sarılmadan...
Elimi tutmadan
Tenime değmeden
Göz bebeklerime bakmadan
Laylom aşklara inat;
Leyla mecnun/ misali
Zindanları göze alarak sev beni...
Öyle sev ki beni adam gibi,
Öyle sev ki gamzelere dökülsün yaşlar müjgan ıslansın
Öyle sev ki beni
Benimle ağla, benimle gül,
Benimle umuda doğan gün,
Yarın doğacağına sözü olan batan gün gibi sev,
Çok sev incitmeden, kırmadan dökmeden...
Öyle uzaktan sev beni dedim ya
Asırlara sığdıramadıklarını cümle cümle anlat
Her kelimesini kutsarım
Parçalamadan bölmeden uzaktan sev beni...
M.TEMURER.
Tumblr media
14 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year
Text
AZ GİTTİK UZ GİTTİK Bu kitabımın başına gelenler çok ilginçtir. İlk basımı 1959’da (6 bin), ikinci basımı 1971’de (10 bin), üçüncü basımı 1974’te (10 bin), dördüncü basımı 1976’da (10 bin), beşinci basımı 1982’de (10 bin) yapılan “Az Gittik Uz Gittik” adlı kitabımın beşinci basımı daha satışa bile çıkmadan savcılığın istemiyle toplatıldı. On bin kitap, yayınevinin deposundan Sultanahmet’teki Adliye Sarayının mahzenine resmî araçla taşındı. Arkadan Ağır Ceza Mahkemesine verildim. AZİZ NESİN ... İlk basımının üstünden 33 yıl geçmiş bir kitabın beşinci basımı niçin toplanır ve böyle bir kitap neden mahkemeye verilir? En saçma işlemlerin bile niçininin ve nedeninin sorulamadığı bir dönemdi 12 Eylül 1980 darbesi sonrası… Eğer şimdiye kadar Aziz Nesin'i tanımıyor ve biraz da merak ediyorsanız 114.sayfada geçen "Tanışma" başlığı altındaki düşüncelerini özetleyim. Yazar, Öncü adlı bir dergide köşe yazmaya başlamış ve nasıl bir yazar olduğunu ifade etmiş: "Ulusal gelirimizin yüzde otuzsekizi, yurttaşlarımızın yalnızca yüzde ikisi arasında dağıtılmaktadır. Bundan daha göze batan sömürülme olmaz… Biz, işte bu bozuk düzene karşıyız. Karşı olmayanlar da, ya bu bozuk gidişten çıkarı olanlar ya da bu gerçekten habersiz aldatılmış olanlardır… Yazarlıktaki tutumuma gelince, kısaca söyleyeyim. En kolay kaytarılabilen iş, gazete yazarlığıdır. Bir yazar kendisi için tehlikeli gördüğü günün konularını yazmayıverir, başka konuları ele alır. Çünkü hiç kimse bir yazarı, ille şu konuda yazacaksın, diye zorlamamaktadır. Yazar böylece yan çizince, okurların çoğu yazarın kaytardığını anlamaz. Günün en önemli konularından yan çizip, okurları eğlendirici yazılar yazmak da yazarın elindedir. Oysa bu tutum, düpedüz sahteciliktir. Bir satıcının mostralık mal gösterip, başka bozuk malları sürmesi nasıl dolandırıcılıksa, bir yazarın da, korkusu yüzünden, en önemli konuları bırakıp sudan konular üstüne yazması, yazı dolandırıcılığıdır. Sizi hiçbigün dolandıracak değilim.” * Okuyunca şaşıyor insan, tee o günlerde/yıllarda yaşanan aksaklık, eksiklik, yolsuzluk, haksızlık,,, ne kadar da günümüze benziyor. Dili ve anlatımı kendisini zevkle, merakla okutuyor. * Bu kitaptan kazandığım en özellikli şey “LULUMBA” hakkında edindiğim bilgilerdir. Kongo devrimcisi Lulumba’nın karısına yazdığı mektubu okuduğumda çok etkilendim. Lulumba’yı anlatan belgeseli hemen o gün izledim… Size de kesinlikle tavsiye ederim. * Bu kitapta, yazarlığı hakkındaki tutumunu da net bir dille ifade ediyor. Okuduğum birkaç kitabında da bunu gördüm. * Emperyalizme karşı. Savını açıklıyor. Yalama/yalaka/yandaş köşe yazarları gibi değil. Bilgisine, aklına, tezine göre fikir ortaya koyuyor. Emperyalizm karşıtlığından olsa gerekecek herhalde, sosyalizmi savunuyor. Ama sosyalizm hakkında pek bir şey bilmediğim için bu yönden bir şey diyemeyeceğim. Kitabın kendi öyküsü bile bana göre komik yukarıda yazmıştım…
Bundan sonrasını okumanıza pek de gerek yok aslında. Hoşuma giden alıntıları ve kendim için "hatırlataç"lar koydum. (Bu sözcüğü daha önce ne duydum ne okudum. Umarım ilk ben kullanıyorumdur :)
"Oysa şu saatlerce konuştuklarından bir kıpılık bilgileri olsaydı, ağızlarını açabilirler miydi?" (sayfa:69) *Balo Gazetesi İçin Yazı *** "Öğrenci yavrularımızın durumu nedir, biliyor musunuz? Okullarda başarı yüzde 3-5 diye yine her yılki gibi gürültüler kopar. Herkes birbirine suçu yükler. Başarı oranı düştükçe, her eğitim bakanı, çocuklara sınıf geçmeleri için yeni kolaylıklar çıkarır. (sayfa:86) *Ha Yavrum Ha... *** “Biz, eskiye bakarak bugün ilerledik sanıyoruz. Geçen yıl 100 okul var da bu yıl 103 okul olmuşsa, buna ilerlemek diyoruz. Bu ilerlemek değil, kendimizi kandırmaktır. İlerleme geçen yıllara göre ölçülmez, artan nüfus oranına göre ölçülür. Okul sayısı yüzde bir artıp, nüfus yüzde üç artmışsa, artan okul sayısı, artan nüfus sayısını karşılamıyorsa ilerleme yoktur, gerileme vardır. Bu, her alanda böyle; eğitimde, endüstride, tarımda...” (sayfa:105) *Üçbin Çıplak *** “ “Din ve Dünya İşleri ayrılacak!” denilmişti. Bu, dünkü sözdür. Bugün yeni bir söz var: -Bilim ve dünya işleri ayrılacak! Hoş bunu açık açık söylemiyorlar. Dillerini döndüre döndüre, üstü kapalı söylemek istedikleri budur: -Canım efendim, bilim başka bir iş… Sen profesörsen profesörlüğünü bil! Otur kürsünde dersini ver. Memleket işlerine ne diye burnunu sokarsın… Yaşam başka, kitap başka. Sen kitabını yaz oku, bu dalgalara karışma! ” (sayfa:142) *Horoz Şekeri *** -Aaaa… diyorlar, o adam çok namusludur. Şimdiye dek eline ne fırsatlar geçti de, yine çalmadı. Şu namus anlayışına şaşmaz mısınız? Sanırsınız, esas olan çalmaktır. Çalmayınca namuslu olur kişi. (sayfa:146) *Aaa… Çalmadı *** Başkaları sevişir öpüşürse, inanın bizim ahlakımızdan bir gram bile eksilmez. Öpüşen öpüşsün, bizi öpmüyor, bizden birini öpmüyor, biz de onu öpmüyoruz. E peki, bize ne oluyor? Öpüşmenin bir, ama bitek ayıp olanı var: El etek öpmek. (sayfa:158) *Öpüşüyorlardı Komiser Bey
7 notes · View notes
lyricsander · 1 year
Text
Parçalanmış bir zihnin durumunu sundurumu oldukça abes geliyor olsa da gözden kaçmaması gerekir ki böylesi sağlıklı bir tetkik başka durumlarda nadiren gözükmektedir. Zira derli toplu bir zihin tetkike gerek duymamakla beraber kendisiyle iftihar etmektedir. O yüzden işleyen mekanizmada pek bir kusur görmemektedir. Neticede parçalar dönüyor, dişliler olağan akışında ilerliyor. Herhangi bir göze batan kusur kesinlikle olmuyor. Oysa parçalanmış zihinde parçalanmış tüm mekanizma ve dişliler zaman atımıyla birlikte geri kalan diğer tüm her şeyi parçalamaya başlıyor. Ortaya şikayet edilecek bir sürü sorun çıkıyor. Sorunla birlikte durulur mu? Onulmanın yoluna taş koyulur mu? Ne durulur, ne konulur. Tetkikler neticesinde mekanizmalar ve dişliler yenisiyle değiştiriledurulur. Bir de bakılır ki derli ve toplu zihinden öte parçalanmış zihnin kadri terazinin kefesini aşağıya çeker olur.
10 notes · View notes
aynodndr · 1 year
Text
Tumblr media
Önce herkes aynıdır gözümde
Ayrım yapmak ne haddime,
Zamanla suyla yağ gibi zaten ayrılıyorlar kendi içlerinde.
İnsan olanlar insanlıkla alakası olmayanlar...
Hayatimda Kalması gerekenler
Gitmesi gerekenler diye ,
Ve kimse kusursuz değildir bunu biliyorum...
Bende mükemmel değilim
Kimseninde mükemmel olmasını beklemiyorum ...
Ama tabi kusur var kusur var
Biri su kaldırır cinsten diğeri göze batan türden...
Aradaki farkı gönül terazisinde tartıyorum
İyiliği insanlığı ağır basanları
Kusurlarıyla seviyor
Hayatımda yer veriyorum...
Kusurları insanlıktan ağır basanları ise
Kusurlarıyla baş başa bırakıp
Hayatımdan uğurluyorum...
Ve gün geliyor şöyle bir bakıyorum
Herkes hak ettiği yerde
Herkes kendileri gibilerle
Sonra dönüp kendime Aferin sana
Doğru kararmış diyor
Kendimi kutluyorum ...
Hayatımda olup beni kusurlarımla sevip kabul eden tüm sevdiklerime
Kucak dolusu sevgilerimi
Yürek dolusu dualarımı yolluyorum ...
Kalanlar İyiki varlar
Gidenler iyiki yoklar... Kalanlarada gidenlerde
Teşekkür ediyorum ...!
~
Ahrâz
5 notes · View notes
Note
Sana bir şey sormak istiyorum. Çok kararsız kaldığım bir konu bu emin olamıyorum bir türlü. Birini çok seviyorum onun da beni sevdiğini hissediyorum, çok iyi anlaşıyoruz, bana çok iyi hissettiriyor ama aramızda 10 yaş var. Bazı arkadaşlarım bunun olabileceğini söylüyor ama bazıları hiç onaylamıyor. Hayatımda kendimi bu kadar açabildiğim yanında bu kadar kendim olduğum başka biriyle tanışmadım onunlayken çok mutluyum ama arkadaşlarımın bu tepkisi yanlış mı yapıyorum acaba diye düşündürüyor. Sen de fikrini söyler misin lütfen?
bu sadece benim değil inan bana kime sorsan hepsinin sana vereceği cevap olacaktır.. öncelikle merhaba, yaşadığın durumun tüm her şeyini ortaya çıkarak olan şey kuşak farkıdır. misal, 18 yaşında birisi ile 28 yaşında birisinin anlaşması aşırı derecede güçtür. çünkü kuşak farkı mevcuttur. birisi üniversite ortamına daha girişmemiş evden dışarı dahi çıkamamış birisidir. dış dünyaya yabancı yani. diğeri ise her türlü şeyin başından geçtiği olgunlaşmış elmaya yakın bir noktadadır. ama 20 yaşında birisi ile 30 yaşındaki birisi bence olur. iki tarafta dış dünyaya açılmıştır. evet diğeri daha dışarıya açılmış durumda ama çok daha mantıklı olur. ve benim düşüncem büyük olanın erkek olması yönünde çünkü erkekler sadece sayı olarak kadınlardan büyük yoksa aklımız çok küçük. daima çocuğuz. diğer nokta ise "olanaklar." eğer olağan bir durumda iseniz yani şehir olarak veya işte diğer ailevi durumlar olağan ise ayrı bir şey ama 10 yaş eskiden pek önemli görülmesede artık göze batan bir fark gibi görünüyor. eğer bize rakam fark etmez tokatlarız dersen de yolun açık olsun :)
2 notes · View notes
temmuzi · 1 year
Text
Milyon defa dinleyip bıkana kadar önümde "varoluşun temel amacı" adlı bir yazı
Diyor ki ; burnu yeterince göze batan bir adamın,yalnızca burnunun dikine giderek bir aslan olmaya hak kazanabileceğini öğrendim.
2 notes · View notes
utopiktin · 2 years
Text
Kararlar kesti yüzümü
Ayak sesleri yıprattı ruhumu
Bir insandan hep daha fazla bazen hep daha az hissetmeler
Katilleri bana benzeyen ölümlerden önce
Kendimi bulamadan aradığım senlerde bulduğum cesetler
Fakat olmaz bu kadar ağır kayboluşlar yerçekimine düşman
Ve bilmez misin havalanıp uçmak daha etkileyici gelir Tanrıya
Ona daha yaklaşmaktan değil bu arada
Sadece büyüklük gösterisini sever her şey gibi senle ben gibi
Olmaz demekle yetinmeyen arzular ve inadına göze batan imkansızlıklar
Derinlerde terkettiğim masum duygular
Hepsine özlemi ve biraz geçmişi iğneledim dönüp bakarsam hatırlayayım diye
Dönüp bakmadan sarılacağımı bile bile
İğneler etime girer sen giderken
Ben de kadınlığımla kana kana otururum
Ağlayan gözler ve damlayan kanlar modern dünyanın bize bıraktıları işte.
4 notes · View notes
labralegemortem · 2 years
Text
Senin her şeye ama her şeye bi’ imdadın, gayen, çağrın ve çaren vardı da bir ben miydim o göze batan. Ne bileyim işte insan kovulurken bile medet umuyor.
2 notes · View notes
melpythonissam · 20 days
Note
https://open.spotify.com/track/2anEOw4ZJThLoi6AKjdkXI?si=ohZtRNCaQLCmDG6TgyqQ_A
Biliyorum gideceksin. Bir eylül ayında ve günün herhangi bir vakti gideceksin. Ne eski bir şarkı engelleyebilecek gitmeni ne de yalnızca gözlerimde sakladığım aşkım. Usul usul ve ağır başlı adımlarla gideceksin. Her adımda gitmenin acısı yankılanacak sokakta. Bir törendeymişçesine göze batan bir yürüyüşle gideceksin ve ben çocuklar gibi bakacağım ardından. Sen geriye dönüp bakmayacaksın.Gideceksin…Yalnızca gözlerimde sakladığım aşkımı sukuta kurban vereceğim. ‘Keşke’ diyeceğim sonra ve sonraları da ve her zaman ‘keşke’ diyeceğim. Söylenmemiş sözlerin ateşi yakacak tüm bedenimi. Engizisyonlarda kurban edileceğim her gün. Geç kalmış infazın korkusu kemirecek beynimi. Duvarlara bakıp hayıflanacağım.Biliyorum gideceksin…Puslu bir eylül ayında gideceksin. Gözlerinle birlikte, saçlarınla birlikte gideceksin. Geride seni hatırlatan bir tek kelebekler kalacaklar. Bir tek kelebeklerin kanatlarına bakacağım özlemle. İlan edilmemiş bir aşkın hüznünü bırakacaksın bir de. Taşımayacak kadar yorgun olacağım sen yokken. Sonra yaşamak dediğimiz saltanatın soytarılığı kalacak üzerime. Sihirli sözlerin avutulucuğuna salacağım boyalı yüzümü. Kimse fark etmeyecek seni. Seni en kuytu bakışlarımda saklayacağım. Seni uykusuz gece yarılarımda saklayacağım. Başlayıp da bitiremediğim yazılarımda. Bir radyo istasyonunda çalınan Ortadoğu şarkısında.Sen gideceksin… Ve aslında gitmelisinde..
Hem de bir eylül ayında gitmelisin.
Şehrin gece lambalarında dans etmeli veda bakışların.
Korkularımla yüzüstü kalakalmalıyım öylece basık bir kenar mahalle kahvehanesinde. Aşkınla demlenmiş sıcak bir çay içmeliyim. Küfürler saçıp etrafa, belalara bulaştırmalıyım ağrılı başımı.
Yokluğuna alışmamalıyım.
Alışamamalıyım…
0 notes
senibiopim · 1 month
Note
Adamın teki kaç gündür yavşak yavşak konuşuyor sorun değil ben öpmek istedim diye kovuldum
şimdi seni görmek istiyorum dedikten sonra bunu dersen tepkim bu olur o da bunu söylese aynı cevabı ona da veririm ben onun o kadar da göze batan bi yanı olduğunu düşünüyorum eleman iki iltifat ediyo ben de aldıpı max cevap random ve teşekkür ederim yani ileri gitmiyo bunu da yavşaklık olarak adlandırmam
1 note · View note